haftalık bülten haftalık bülten 6 Haziran 2011 Geçen haftanın özeti Yıllık enflasyon Kasım’dan beri ilk defa %7 seviyesinin üzerine çıktı. TÜFE enflasyonu Mayıs’ta %1.00’lik piyasa beklentisinin ve %1.05’lik tahminimizin oldukça üzerinde %2.42 seviyesinde gerçekleşirken yıllık bazda Nisan’daki %4.26’dan %7.17’ye yükseldi. Öte yandan üretici fiyatları da aynı dönemde aylık bazda %0.15 artış kaydetti ve böylelikle yıllık ÜFE enflasyonu bir önceki ayki %8.21’den %9.63’e ulaşmış oldu. Sürpriz yapmayı sürdüren gıda fiyatları aylık %4.7 artış gösterirken, serideki en yüksek Mayıs ayı artışını kaydetti. İstanbul enflasyon verisine paralel olarak, aylık enflasyon tahminimizi yaparken gıda fiyatlarında çok daha sınırlı bir aylık artış öngörmüştük. Ancak, manşet enflasyona 1.26 yüzde puan (yp.) katkıda bulunan gıda fiyatları tahminimizle gerçekleşme arasındaki farkın tamamını açıklıyor. Son PPK tutanaklarında MB gıda fiyatlarındaki artışa değinmişti, ancak Mayıs ayındaki yüklü artışın tamamının öngörüp öngörmediği net değil. Diğer taraftan, mevsimselliğin etkisiyle giyim fiyatlarındaki %11.68’lik artış manşet enflasyona ikinci en yüksek katkıyı yaparken, ulaştırma fiyatlarındaki artış %0.6 ile sınırlı kaldı. Çekirdek enflasyon göstergelerine bakktığımızda, MB’nin favori göstergeleri olan H ve I endekslerinde yıllık enflasyonun yükselmeye devam ettiğini görüyoruz. I endeksinde yıllık enflasyon %4.42’den %4.72’ye yükselirken, H endeksinde yıllık enflasyon 33 baz puan artarak %5.14 oldu. Son PPK tutanaklarında MB, çekirdek enflasyondaki artışın önümdeki aylarda süreceğine değinmişti. Bu anlamda, Mayıs ayında kaydedilen artışların MB’yi rahatsız etmeyeceğini düşünüyoruz. Sonuç olarak, piyasa beklentisinin oldukça üzerinde gerçekleşen Mayıs ayı enflasyonunun MB’nin politika duruşunu etkilemesini beklemiyoruz. Genel fiyat davranışlarında bozulma yaşanması durumunda MB’nin politika duruşunda değişiklik olabilir. Bu anlamda, enflasyon beklentileri önem taşıyor; Mayıs ayında yaşanan hızlı artış sebebiyle yılsonu enflasyon beklentilerinde yükseliş görebiliriz, ancak daha uzun vadeli enflasyon beklentilerinde belirgin değişiklik beklemiyoruz. Sonuç olarak, para politikası duruşunda kısa vadede değişiklik beklemiyoruz ve MB’nin zorunlu karşılık oranı artırımı yoluyla para politikasında sıkılaştırmaya gideceği görüşümüzü koruyoruz. Dış denge en önemli finansal risk olmaya devam ediyor. TCMB, yılın ilk Finansal İstikrar Raporu’nda, cari açık artışının ve kredi artış hızının finansal istikrar açısından önemine dikkat çekti ve Euro bölgesinde sürmekte olan borç sorununun, baz senaryoya aşağı yönlü risk arz ettiğini vurguladı. İnan Demir +(90) 212 318 5087 inan.demir@finansbank.com.tr Başak Karaaslan +(90) 212 318 5096 basak.karaaslan@finansbank.com.tr Cevdet Çağdaş Ünal +(90) 212 318 5086 cevdet.unal@finansbank.com.tr haftalık bülten Raporun giriş kısmındaki finansal istikrarın makro gösterimine bakıldığında, ödemeler dengesine ilişkin riskler, son raporda gösterilen seviyeye oranla büyük bir artış göstermesinin yanı sıra grafikte yer alan diğer başlıklara göre en endişe verici unsur olarak gözüküyor. Bu doğrultuda, raporun genel tonunda da cari açık sorunu öne çıkarılmış ki bu da bankanın görüşüne göre kredi artış hızıyla yakından ilişkili. TCMB, genel olarak uyguladığı politika bileşiminin ilk etkilerinden tatmin olmuş gözüküyor ve ödemeler dengesinde 2011’in 4. çeyreğinde iyileşmenin başlamasını umuyor. Uluslararası gelişmelere ilişkin olarak, TCMB yalnızca aşağı yönlü risklere, özellikle de Euro bölgesindeki borç sorununa değindi. Önceki raporda TCMB, küresel ekonomide beklenenden önce yaşanacak toparlanmanın küresel likiditeyi azaltacağına ve TCMB’yi geleneksel politikalara dönmeye zorlayabileceğine dikkat çekmişti. Buna karşın, küresel ekonomide toparlanmayı geciktirecek ve gelişmiş ekonomilerdeki faiz oranlarının daha uzun bir süre düşük seviyede kalmasına neden olacak Avrupa’daki borç sorunun derinleşmesi bu raporda belirtilen yegane risk olarak göze çarpıyor. TCMB, aşağı yönlü risklerin, risk iştahını olumsuz yönde etkileyeceğini ve bunun da gelişmekte olan ülkelere sermaye girişlerinin sınırlayabileceğini ve daha oynak hala getirebileceğini vurguladı. Bu görüşe paralel olarak TCMB bugün döviz alım ihale miktarını 50 milyon dolardan 40 milyon dolara düşürdü. Ek olarak raporda belirtildiğine göre borç krizinin derinleşmesi ve yayılması yol açacağı durgunlukla, kredi büyümesinin kendiliğinden hedeflenen seviyelere inmesini sağlayabilir ki bu durumda da TCMB zorunlu karşılık artırımlarından vazgeçebilir. Özet olarak, Finansal İstikrar Raporu içeriği, PPK’nın daha güvercin olarak betimlenen son toplantı özetiyle uyumlu. Rapor, TCMB’nin uygulamadaki politikasının finansal istikrar üzerindeki etkilerini izlemeye devam edeceğini belirtirken önemli olarak son toplantı özetinde yer alan “sıkılaştırıcı” vurgusunu içermiyor. PPK toplantısı sonrasında yazdığımız notta belirttiğimiz gibi TCMB, yeniden gündeme gelen küresel ekonomik belirsizliklerin ilave tedbirler olmadan yavaşlamayı sağlayacağını düşünüyor olabilir. Enflasyon Raporu’ndaki baz senaryo doğrultusunda, zorunlu karşılık oranlarında ilave artırım beklentimizi korumaya devam ediyoruz. Ancak, ilave sıkılaştırma ihtiyacını azaltacak hatta ortadan kaldırabilecek olan Euro Bölgesi borç krizinin derinleşme ihtimali tahminimiz için en önemli riski oluşturuyor. Nisan ayı dış ticaret açığı beklentilerin altında. Nisan ayında dış ticaret açığı 9.9 milyar dolar olan beklentimizin ve 10 milyar dolar olan piyasa beklentisinin altında gelerek 9.1 milyar dolar oldu. Aylık dış ticaret açığı, önceki ay kaydedilen rekor yüksek seviyenin altına inse de, serideki ikinci en yüksek aylık açık oldu. Böylece Mart ayında 83.7 milyar dolar olan 12-aylık birikimli dış ticaret açığı Nisan’da 87.2 milyar dolara yükseldi. İthalattaki beklenenden yavaş gerçekleşen yıllık büyüme tahminimiz ve gerçekleşme arasındaki farkı açıklıyor. Aslında, aylık dış ticaret açığı tahminimizi oluştururken daha hızlı bir ithalat büyümesi (gerçekleşme: %40) öngörmüştük. Mevsimsel etkilerden ve takvim etkisinden arındırılmış dış ticaret açığı ise önceki aya göre %4 gerileyerek 9 milyar dolar oldu. Düzeltilmiş dış ticaret açığının 3 aylık hareketli ortalaması ise önceki aya göre haftalık bülten neredeyse değişmeyerek 9.1 milyar dolar civarında kalırken, açığı istikrara kavuştuğunu söylemek için daha fazla veri görmeyi tercih ediyoruz. Enerji tarafında, yüksek seyreden enerji emtia fiyatlarının dış ticaret dengesindeki bozulmaya katkı yapmayı sürdürse de, bozulmadaki tüm sorumluluğu dış ticaret hadlerine yıkmak doğru değil. Nisan ayında enerji-dışı ithalattakı yıllık büyüme (%42.2) gücünü korurken, %33 olan ithalat büyümesinin üzerinde kaldı. 12-aylık birikimli enerji dışı denge ise, önceki aylara göre yavaşlasa da yine de oldukça hızlı büyüyerek %129 genişledi. Enerji-dışı ithalat büyümesinin toplam ithalat büyümesinden hızlı seyretmesi, MB’nin enerji-dışı dengede 2. çeyrekten itibaren görmeyi beklediği gelişmenin henüz gerçeklşemediğine işaret ediyor. Dış ticaret açığı Nisan’da önceki aya göre daralsa da alarm veren seviyelerde seyretmeye devam ediyor. Nisan ayı verisini yıllıklandırdığımızda, 100 milyar doların üzerinde bir dış ticaret açığına denk geliyor. Sonuç olarak, Pazartesi günü açıklanan Finansal İstikrar Raporu’ndaki yumuşayan tona rağmen, ana senaryomuz zorunlu karşılık artırımları yoluyla ilave parasal sıkılaştırma öngörmeye devam ediyor. Ancak, tahminimiz için en önemli aşağı yönlü riski oluşturan Avrupa borç krizinin derinleşme olasılığı ilave sıkılaştırma miktarını azaltabilir, hatta tamamen ortadan kaldırabilir. Önümüzdeki haftaya bakış Nisan ayı sanayi üretim verileri Çarşamba günü açıklanıyor. Reuters anketine göre %9 olan piyasa beklentisine paralel olarak, Nisan ayında yıllık sanayi üretimi büyümesini %9 olarak tahmin ediyoruz. Son üç aydır düşüş gösteren yıllık sanayi üretimine ilişkin tahminimizin gerçekleşmesi durumunda, Temmuz 2010’dan bu yana kaydedilen en düşük sanayi üretimi yıllık büyümesi olacak. Önceki ay %5.6’dan %2.3’e gerileyen sanayi üretiminin üç aylık büyüme momentumunun seyrini de yakından izleyeceğiz. Bu hafta açıklanacak diğer verilere baktığımızda, Çarşamba günü Merkez Bankası beklenti anketi ve Mayıs ayı Hazine nakit dengesi verileri yayımlanacak. Hazine yarın iki ihale düzenleyecek. Hazine yarın 20 Şubat 2013 vadeli mevcut gösterge tahvilin yeniden ihracını ve 3-yıllık sabit kuponlu tahvilin ihracını gerçekleştirecek. Hazine’nin Çarşamba günü 5.2 milyar TL tutarında itfası bulunuyor. haftalık bülten Bu rapor, Finansbank Hazine Araştırma ve Satış Grubu tarafından müşterilerini bilgilendirmek amacıyla düzenlenmiştir. Raporun Finansbank ile ilişkili bir kuruluşun müşterisi tarafından kullanılabilirliği, alan kişi ve bu kuruluş arasındaki akdi ilişkiye tabi olacaktır. Bu raporda sunulan bilgi, yorum ve tavsiyeler raporu hazırlayan Finansbank Hazine Bölümü’ne ait görüşleri yansıtmakta olup yatırım danışmanlığı hizmeti kapsamında değildir. Mali durum ile risk ve getiri tercihlerinin çeşitliliğini göz önünde bulundurunca sadece bu raporda yer alan görüşlere dayanarak verilecek yatırım kararları beklentilere uygun sonuçlar doğurmayabilir. Bu rapordaki bilgilerin derlenmesinde güvenilirliğine inanılan sağlam kaynaklardan faydalanılmıştır; ancak bilgilerin doğruluğu bağımsız olarak teyit edilmemiştir. Finansbank bilgilerin doğruluğu ve bütünlüğü konusunda garanti vermemekte ve doğabilecek hatalarda sorumluluk üstlenmemektedir. Raporda sunulan bilgiler üzerinde önceden belirtilmeksizin değişiklik yapma hakkı saklıdır. Finansbank ve ilişkili kuruluşlar ile bu kurumlarda çalışan personel araştırma raporlarında sözü edilen menkul kıymetlere yatırım yapabilir ve zaman içerisinde pozisyonlarını değiştirebilir. Bu raporda yer alan bilgilerin bir kısmı ya da tamamının kopyası çıkarılamaz ya da dağıtılamaz.