&:.7$ 1£.t . 1945 İemesıne mâni olmak, hastanın kendisine yapı­ lan tedavi ile bitrlikte çocuklarına ve ailesine geçinme İmkânı vermek ye, bu-suretle mübrem ihtiyaçlarının önlenmedi büjrük içtimai hizmeti haizdir ve .bu suretle işadamı emniyetle ve en,-, dişeden âri olarak iç sahasında verimli olarak ve selâmeti fikirle çalışabilir. Almanya'da 30 sene zarfında (1885 - 1914) hasta kasalarına kayıtlı olanların adedi 4 294 173 den 15,690 5:86 çıkmıştır. Yani, 3,6 defa artmış­ tır ve bu yüzden alman birçok sıhhi tedbirlerle memleketin sıhhi durumu çok iyileşmiştir. Almanya'da kurulmuş olan hasta kasaları sıh­ hat üzerine muzır tesirler yapan birçok âmillere kaaşi) da koruyucu tedbirler aldı. Bu meyanda verem ve alkolizmle mücadele, zührevi hasta­ lıkların çoğalmasına mâni tedbirler, ana ve ço­ cuk sağlığının himayesi, meskenlerin sıhhileştirilraesi, sıhhi bilgilere ait broşürler dağıtıl­ ması vesaire. Bütün içtimai sigorta sahalarında Almanlar çok ileri gittilerse de henüz son söz söylemiş değildir. Gaye bu tedbirleri geniş­ leterek aile hayatına kadar ilerletmektir. îşte bu işla^aBahtarını iki sene evvel İngiliz politi­ kacısı Beveriç. elealmış ve bu, yolda çalışmak-tachPi. Şimdi sayın arkadaşlarım, bu bir umumî mukaitdimedirv Biliyorum, çok yoruldunuz, fakat beiki şimdi biraz vaktinizi israf edeceğim. Bir parça tasarmm heyeti umumiyesi hakkında birkaç kelime söylemek istiyorum. Her za­ man sizi» rahatsız etmiyorum. Bu mevzu hakkın­ da biraz alâkam vardır. Onum. için müsaadenizi riea ediyorum. (Devam devam sesleri). Sevgili arkadaşlarım, elimizdeki kanun eidden çok. büyük ihtiyaca cevap mahiyettedir. Bir­ çok vatandaşların yaralarını saracak, iztirap­ larını azaltacak ve sanayileşme için de büyük bir rol öyruyacaktır. Ancak bu kanunun bazı kısımlarını, ana hatlarını mirada mütalâanıza armieeegim. Bir defa. umumiyetle, tabiî kanunlar yapıhrke»;hep bunu hukukçular ve yüksek seviye­ de tahsil görmüş insanlar okuyacak değildir. Gtetroieiıı umumî olarak arzım; kanunlar va­ zıh »taalv orta seriyedeki insanlar da anlıyabilmeli ve toplu olmalıdır, iş Kanununda 25 30 maddesinde yapılacak nizamname ve talimat­ namelerden bahsediliyor. Bu kanunda da öyle mühimikasımlar vardır. Bunların, nizaranâtnele- 0 :İ rirç hepsi, derli toplu olmalıdır. Birisi* bir. var tandaş ,daima toplu olarak bunlar? bir, arada bu­ lur. Bir defa birincisi bu. . Sonra, .umumî olarak bu kaniim ;4asarı«?Ain iş* keietinir^u kjsjmlar teşkil e&yo^r^jg^ta^&gh&sı.' idarî, ve sıhhî teşkilât, malî kısımlar, bir de iş kazalariyle, meslekî hastalıklar. Sigorta sahası hakkında uzun konuşacak değilim, Arkadaşlar, söylediler. Bu sigortada, îş Kanununa göre'yal­ nız on işçiden fazla işçisi bulunan müesseselerin işçileri dâhildir. Halbuki, yanmasında, birçok müesseseler çırakları, arabacılar, kunduracılar, serbest işçiler vesaire vardır ki, bunların da dâ­ hil edilmesini daha doğru buluyorum. idarî teşkilât hakkında bu kanunda çok az sarahat vardır. Yalnız kanun metninden ve teş­ kilâttan anlaşılıyor ki, iş dairesine bağlı buluna­ cak bir işçiler sigortası teşkilâtı kurulacaktır. Bugün memnuniyetle görüyoruz ki, yeni bir Ça­ lışma Bakanlığı teşekkül etmiştir, başına dâ çok sevdiğimiz Dr. Sadi Irmak gelmiştir ve bu mahzur tabiî ortadan kalkıyor. Yalnız gönül isterdi ki, bu kanunla bu esaslar da tasrih edil­ miş olsun. Meselâ, Balkan Devletlerinin birisin­ de merkez sigorta müessesesine kimler giriyor : idare heyetine; heyet reisi, sanayi ve ticarette iş­ verenler, işçiler ve ustaların mümessilleri, bir sosyal sigorta mütehassısı, bir sosyal tababet mütahassısı, bir de sosyal meselelerde ihtisası olan hukukçu, idarenin umumî müdürü... Böyle bir merkezi sigorta idaresi teşekkül ediyor. Ondan sonra mıntakalann sigorta idareleri vardır ki, onlar da; idare heyeti müessese müdürü var* dır. sanayi ve ticarette işverenler, hususi; mür essese mümessiliyle işçilerin mümessillerim Gö­ nül isterdi ki, bu tasarıda da bu teşkilât hakkın-ı da esaslı ve sarih hükümler bulunsun. Zaten tasarının arzettiğim gibi ana, hatları; bunlardır. Bundan sonra teşkilât, sonra da hastalık geliyor, bir de dördüncü unsur olarak malî kısım var. Şimdi malî kısmı kısaca arzedeyim. Burada prim işverene aittir, deniyor. Halbuki, Avru­ pa'da-Balkan memleketlerinde bu böyle yapılmı­ yor; işveren, işçi bir de Devlet bu primi müştere­ ken veriyorlar. Bu da doğrudur, işçiyi de bu­ na iştirak ettirmelidir. Bu terbiye bakımından da mühimdir, işçi kendi hakkını istiyecektir. Bu az bir miktardır. Meselâ Romanya'da % 8 alıyor. Bunun % 4 ünü işveren müessese %; 4 ünü de. işçi verir, işçi 260 kuruş, alıyorsa; sekiis -