irem zeynep karaca 10-f 908

advertisement
Okyanus kıtaları birbirinden ayıran engin, açık denizlerdir1.
Yeryüzünün yaklaşık üçte ikisini (%70) kaplarlar ve bu alanın
yaklaşık yarısında su seviyesi 3000 metrenin üzerindedir.
 Okyanus kelimesi Yunanca "nehir" anlamına gelen
"Okeanos"'dan gelmektedir, Yunanlar Cebelitarık
Boğazı'ndan gelen güçlü akıntıyı fark etmişler ve bunun bir
nehir olduğunu düşünmüşlerdir.
 Dört milyar yıl önce Dünya yüzeyi suyun sıvı olarak
kalmasına olanak tanımayacak kadar sıcaktı. Su,uzayda
yok olmak üzere volkanik gazdaki buhar olarak
püskürürdü. Yaklaşık 3.85 milyar yıl önce dünya soğuyarak
içinde buharında yer aldığı birvolkanik gaz atmosferi
oluşturdu. Daha sonra su yoğunlaşmaya başladı ve
okyanuslar oluştu. Okyanusların oluşmasından bu yana
yağmur toprağa düşmekte ve kayalardaki tuzu denizlere
taşımaktadır. Bu nedenle deniz suyu tuzludur. Ortalama
olarak okyanus ağırlığının %2.9'unu tuz oluşturur.




Deniz, bir okyanus ile bağı olan ve büyük bir alanı
kaplayan ve genellikle tuzlu olan su kütlesi. Terim
genellikle okyanus terimi yerine de kullanılır.
Denizler Dünya yüzeyinin % 70'ini kaplamaktadır.
Yeryüzünde kapladıkları 1,338 milyar km³ hacimle
dünya üzerindeki su varlığının % 96,5'ini
oluşturmaktadırlar. Ancak, deniz suyu ortalama % 3,5
oranında tuz içerdiğinden, halen oldukça pahalı olan
arıtma yöntemleri uygulanmadan içme suyu olarak
kullanılamamaktadır.
Denizler üzerinden gerçekleştirilen ticaret, hava
yoluyla taşımacılığın gittikçe gelişmesine karşın,
öneminden pek bir şey yitirmemiştir. Dünya
ticaretinde aktarılan malların % 92'si, yılda 5,7 milyar
ton, deniz yolu üzerinden taşınmaktadır.


GÖL, karalar üzerindeki çanaklarda
biriken,Okyanuslarla bağlantısı olmayan durgun su
birikintilerine denir.Göllerin büyüklükleri,derinlikleri ve
kimyasal özellikleri farklıdır. Yeryüzündeki bütün
göllerin alanı yaklaşık 2.5 milyon km²dir. Bu alankaralar
yüzölçümünün %1.8dir. Dünya üzerinde en geniş göl
Hazar Gölü olup,en derin göl ise Baykal Gölü’dür.
Deniz seviyesinden en aşağıda bulunan göl;Lût, en
yüksekte bulunan göl ise Titicaca Gölü’dür.
Göllerin oluşumu,beslenme şartları ve sularının
kimyasal yapıları değişik coğrafi faktörlere bağlıdır.
Göllerin su sıcaklığı ve tuzluluk oranları genellikle
enleme bağlanabilir. Çoğunlukla Ekvator’dan
kutuplara doğru gidildikçe göl sularının tuzluluğu ve
sıcaklılığı azalma göstermektedir.
1) Set Gölleri : Bu göller çoğunlukla uzun bir
çukurluğun yada vadilerin önünün herhangi
bir setle kapanması ve bu setin gerisinde
suyun birikmesiyle oluşurlar.
 a) Alüviyal Set Gölleri : Akarsuların taşıdıkları
alüvyonları,bir vadi,bir ova ya da körfezin
önünde biriktirmesi ile oluşan göllerdir.Ör->
Köyceğiz, Moğan, Eymir,
 b) Heyelan Set Gölleri : Heyelan sonucu
akarsu vadilerini kapanması sonucu ile
oluşan göllerdir.Ör-> Sera, Tortum,
Abant,Sülük, Yedigöller .

c) Volkanik Set Gölleri : Bu göller patlamalar sırasında çıkan
lavların,akarsu ya da çukurlukların önünü kapatmasıyla meydana
gelen göllere denir. Van Gölü çevresinde yer alan Balık,
Erçek,Nazik, Bulanık lavlarının vadi önlerini kapatması ile
oluşmuştur.
Bununla birlikte D.Anadolu Bölgemiz’de birçok irili ufaklı lav set
gölleri bulunmaktadır.Bunlar; Çıldır, Haçlı Gölleri.
 d) Kıyı Set Gölleri : Körfez ya da koyların ön taraflarının dalga
biriktirmesi sonucu kapatılmasıyla oluşan göllere denir.
Bu tür göller genellikle deltaların gelişimi sırasında
oluşurlar.Ülkemizde kıyı set göllerine en güzel örnekler Marmara
Denizi’nin kuzeyinde yer alan Küçük ve Büyük Çekmece Gölleri
ile Terkos Gölü’dür. Bu göllere aynı zamanda deniz kulağı ya da
lagün de denir.
 e) Baraj Set Gölleri : İnsanlar tarafından Elektrik enerjisi elde
etmek,sulama ve içme suyu sağlamak ya da su taşkınlıklarını
önlemek için akarsu vadilerinin önlerinin çeşitli yapay setlerle
kapatılması sonucu oluşan göllerdir.







f) Moren Set Gölleri : Akarsu önlerinin morenler tarafından doldurulması
sonucu oluşurlar.Kutuplar çevresindeki ülkelerde görülür. ABD, Kanada
sınırındaki Superior, Büyük Esir, Büyük Ayı, Erie, Michigan Gölleri örnektir.
2) Yerli Kaya Gölleri : İç ve dış kuvvetlerin etkisiyle oluşan doğal
çanakların suyla dolması sonucu oluşan göllerdir. Bu göller, çanağı
oluşturan iç ve dış kuvvete göre isim alır.
a) Tektonik Göller : Yer kabuğundaki kıvrılma,kırılma vb. Olaylarla oluşan
çanaklardır.Ülkemizde fay hatları ile çöküntü alanları oldukça yaygın
olduğundan bu tür göllere sıkça rastlanır.
Marmara Bölgesi’nde Sapanca, İznik, Manyas, Ege Bölgesi’nde Simav,
Göller Yöresi’nde Beyşehir, Eğirdir, Acıgöl, Burdur, Ilgın, Akşehir, Eber,
Suğla, Kovada, İç Anadolu Bölgesi’nde Tuz Gölü, Seyfe ve Tuzla,
D.Anadolu Bölgesi’nde Van Gölü, Hazar, Hozapin gölleri tektonik göllere
örnektir.
b) Karstik Göller : Kireçli,kalkerli ve jipsli kayaların bulunduğu karstik
arazilerde suların eritmesi sonucu oluşan çanaklara daha sonra suların
dolmasıyla oluşmuş göllerdir.
Ülkemizde karstik göllere daha çok Göller Yöresi’nde rastlanır. Kestel,
Avlan, Salda, Suğla ve Obruk Platosunda yer alan Kızılören birer karstik
göldür.



c) Krater Gölleri : Volkanizma faaliyetleri sonucunda değişik şekillerde
oluşan krater çukurlarının sularla dolması sonucu oluşan göllerdir.
Ülkemizde krater göllerinin en çok bilineni Nemrut Dağı’nın kraterinde
oluşmuş Nemrut Krater Gölü’dür.Isparta’da yer alan Gölcük Gölü de bir
krater gölü sayılabilir.İç Anadolu’da yer alan Meke Gölü,volkanik gazların
patlamasıyla oluşan bir maar çukurunun suyla dolması sonucu
oluşmuştur.
d) Buzul Gölleri : Buzulların oluşturduğu çanaklarda suların birikmesiyle
oluşmuşlardır.Bu tür göllere İskandinav Yarımadası ile Kanada’nın
kuzeyinde sıkça rastlanır.Örneğin Finlandiya göller yöresi olarak
bilinir.Finlandiya’da yer alan göllerin çoğu buzul gölleridir.
Ülkemizde bu göllere fazla rastlanmaz.Ancak Buzul,Kaçkar,Ağrı,Erciyes ile
Toros Dağları’nın yüksek kısımlarında yer yer bu tür küçük göller
görülebilmektedir.
Ülkemizdeki göllerden tarım alanında sulama amaçlı, içme suyu elde
etmede, su ürünleri üretiminde,ulaşımda,tuz elde etmede ve turizm
faaliyetlerinde yararlanılmaktadır.




Nehir ya da ırmak, genellikle denizlere, göllere ya da bir başka büyük akarsuya dökülen,
özellikle genişliği ve taşıdığı su miktarı bakımından büyük akarsulara verilen genel
isimdir.[1] Kimi durumlarda ise bir başka suya ulaşmadan yer altında kaybolduğu ya da
tamamen kuruduğu da görülmektedir. Büyük akarsular nehir ya da ırmak olarak
adlandırılırken daha küçükleri ise çay ve dere olarak adlandırılırlar.
Irmak, su döngüsünün önemli bir öğesidir. Irmaklardaki suyun temel kaynağı yağışlardır.
Yağmur ya da kar yağışı ile yer yüzüne inen suyüzey akıntıları, yer altı suları biçiminde
nehirleri beslerken buzullar gibi doğal kaynakların erimesiyle oluşan suları da bu
kaynaklara ekleyebiliriz.[2] Nehirlerin doğduğu yere kaynak, denize döküldüğü
yere ağız denir. Büyük ırmaklara katılan görece küçük ırmaklar genellikle kol diye
adlandırılır.
Bir çay ile ırmak arasındaki fark açık ve net olarak tanımlanamamıştır. Çay dereden
büyük ancak ırmaktan küçük akarsu olarak[3]tanımlansa da bu büyüklük kavramı
görecelik göstermektedir. Bu ayrım akarsunun üzerinde yapılan etkinliklere (taşımacılık,
suyun iktisadi değeri, çevrelik faktörler) göre belirlenebilir.
Irmaklardaki su kayıpları nehir yatağından veya derindeki akiferden meydana gelen su
sısıntıları ve kısmen de buharlaşma neticesinde olur.[2] Irmaklardaki toplam su miktarı
dünyadaki toplam su miktarının sadece küçük bir parçasını oluşturmaktadır.







Akarsu, yeryüzünde, yer altında belirli bir yatak içinde, eğim boyunca sürekli veya
zaman zaman akan su.[1] Çoğunlukla tatlı sudan oluşan akarsular, tatlı su gölleriyle birlikte
insanlığın temel su ihtiyacını karşılamak için kullanılırlar. Bunun yanında gıda, enerji ve
turizm sektörleri tarafından da kullanılırlar. Havza: Akarsuyun kaynağı ile ağzı arasında,
akarsuya su veren tüm alanı kapsar. Akarsuyun kollarıyla birlikte sularını topladığı alandır.
Akarsuyun açık denizlere okyanuslara ulaşması durumundaaçık havza,
bir göle, bataklığa dökülmesi veya çölde buharlaşarak yok olması durumuda kapalı
havza oluşur.
Akarsu vadisi: Akarsuların, içinde aktıkları yatağı aşındırmalarıyla ortaya çıkan
çukurluktur.
Su bölümü çizgisi: İki akarsu havzasını birbirinden ayıran sınırdır. Genellikle dağların doruk
noktalarından geçerler.
Kaynak: Akarsuyun doğduğu alandır.
Yatak: Akarsuyun içinde aktığı çukurluğa yatak denir. Akarsuyun kıyılarının sınırladığı alan,
suyun doldurduğu kısımdır.
Kol: Ana akarsuya havzasında karışan, dökülen her bir akarsuya verilen ad. Akarsuyun
kolları çoğunlukla akarsudan daha küçüktür. Akarsuyun kolunun kendisinden büyük veya
eşit olduğu durumlarda ana akarsuyun hangisi sayılacağı sorunu oluşur. Bu durumda
kolların debisi, akış doğrultusu veya boyu, ana akarsuyu belirlemekte kullanılır.
Ağız: Akarsuyun bir başka akarsuya, göle, deniz veya okyanusa döküldüğü yere verilen
isim. Akarsuyun en alçak kesimidir. Bazı durumlarda yer adı olarak kullanılır. Melen
Çayı'nın Karadeniz'e döküldüğü yerde kurulan köy: Melenağzı Köyü.



Buzul, dağ zirvelerinde yaz kış erimeyen ve yer çekiminin etkisiyle yer
değiştiren büyük kar ve buz kütlesidir. Eğimli arazilerde yıllar boyunca
biriken kar kütlesinin önce buzkar, sonra da buza dönüşmesiyle oluşur.
Buzullar okyanuslardan sonra dünya üzerindeki ikinci büyük su deposu ve
en büyük tatlı su deposudur, tatlı suyun % 98,5'ini oluştururlar. Hemen
hemen her kıtada buzullara rastlanır.Dünya'nın belirli bölgeleri, bütün yıl
erimeyen ve "buzul" adını alan buzlarla kaplıdır. Bunlar kutup bölgeleriyle
yüksek dağların tepeleridir. Buzul oluşabilecek bölgenin deniz yüzeyinden
yüksekliği, enlemin artmasıyla azalır. Ekvator yakınlarında
0° enlemçevresinde buzullara rastlamak için Runewenzorilerin 4.400 m
yüksekliğine çıkmak gerekirken, Alplerde (45°) 2500 m'ye, Norveç'te (60°)
1500 m'ye çıkmak yeterlidir. Kutupta buzullara deniz yüzeyinde rastlanır.
Buzullarla taşınan kayalar ve çökeltilerle oluşan uç, yanal, yer ve
orta buzultaşları, buzul teknesi (U şekilli vadiler), buzyalağı (buz sirki)
buzullarla ilgili jeolojik yüzey şekilleridir.
Yeraltı suyu birçok şehrin, havzanın ve sanayi tesisinin su
ihtiyacını karşılamak üzere faal durumda olan
doğal su kaynağıdır.
 Yeryüzüne düşen yağışların bir bölümü bitkiler tarafından
tutulmakta, bir bölümü toprak tarafından emilmekte, bir
bölümü yüzeysel akıma geçerek akarsulara kavuşmakta,
bir bölümü de yüzeyden alta doğru sızarak muhtelif
derinliklerde kayaların çatlaklarında, çeşitli boyuttaki kum,
mil ve çakıl gibi malzemelerin arasındaki boşluklarda
depolanmaktadır. Yeraltındaki boşluk
veya gözeneklerde tutulan suya “yeraltı suyu”
denilmektedir.[1] Yeraltı suyu dünyanın tatlı suyunun yaklaşık
olarak %22'sini sağlar. Hidrolojik döngünün bir parçasıdır.
Yeraltı suyunun kaynakları
yağışlar, okyanuslar, ırmaklar, göller, bataklıklar, yapay
gölcükler ve su arıtma sistemlerinden oluşur.

Su Kaynaklarının Yeryüzündeki Dağılımı
 1. Kuzey Amerika: %15
 2. Güney Amerika: %26
 3. Avrupa: %8
 4. Afrika: %11
 5. Asya: %36
 6. Avustralya ve Adalar: %5

Download