göllerin kıymetini bilmek zorundayız

advertisement
GÖLLERİN KIYMETİNİ BİLMEK ZORUNDAYIZ
21 Temmuz 2009 Salı
Neredeler, nasıl oluştular, neden kuruyorlar... Yaz tatillerinde deniz olmayan yörelerde
serin bir nefes almak için kıyısına koştuğumuz göllerimizi ne kadar tanıyoruz? Her birinde
saklı cennetlerin bulunduğu GÖLLER DOSYASINI açıyoruz...
YEDİGÖLLER-BOLU
Sevgili okurlar, ülkemizde doğal olarak bulunan küçük, büyük 200’den fazla göl 9.000 kilometrekarelik
bir alan kapsamaktadır. Göller, denizlerin aksine kapalı ekosistemlerdir.
Dünya su haznelerine baktığımız zaman; %97.4’nün deniz ve okyanuslar olduğunu, %2’nin buzlar ve
buzullardan oluştuğunu, sadece %0.5’nin de ırmak, göl ve yer altı su rezervuarları olarak
bulunduğunu,%0.1’lik çok az bir bölümünün ise canlı hücrelerde ve buharlaşma şeklinde mevcut
olduğunu görebiliyoruz.
Suları araştıran bilim dalları ikiye ayrılıyor:
Oseanografi: Deniz ve okyanusların bilimi.
Limnoloji: Tatlı sular, sodalı ve tuzlu göller de dahil olmak üzere kapalı ekosistemleri araştırır.
Besin girdisi ve kirlilik açısından göller genel olarak iki farklı tipte bulunur:
1- Oligotrofik Göller: Derin ve soğuk göllerdir. Bu tip göllerde çözülmüş madde ve besin içeriği azdır.
Oysa oksijen miktarı yeterli düzeyde olup, organik madde üretimi fazla değildir. Ülkemizde Beyşehir,
Eğirdir gölleri içme suyu niteliğinde su kalitesine sahiptir. Nemrut Krater ve Hazar gölleri de bu gruba
dahildir.
2- Ötrofik Göller: Derinlik az, besin girdisi çoktur. Oksijen miktarı düşük, organik madde ise fazladır.
Suları kullanıma elverişli olmayan bu göllere Set Gölleri örnek gösterilebilir.
GÖLLERİN DİBİ YAZ-KIŞ SOĞUK VE KARANLIKTIR
Göller denizlere nazaran mevsimlere göre fiziksel ve kimyasal açıdan çok büyük farklılıklar gösterir. Bu
ekosistemlerde dikey olarak ve derinlere doğru çoğunlukla birbirinden ayrı 3 tabaka bulunur:
1- Epilimnion: Yüzey suyudur. Işık ve oksijen olarak yeterli, güneş tarafından ısıtılan ve rüzgârla
hareket kazanan en üst tabakadır.
2- Metalimnion: Üst tabakanın hemen altında bulunur. “Termoklin” denilen sıcaktan soğuğa geçiş bu
tabakada gerçekleşir. Sonbaharda bu bölüm soğur ve kalınlaşır. Metalimnion orta bölümü oluşturur ve
derinlere indikçe sıcaklık düşer.
3- Hipolimnion: En alt kesimi oluşturur ve her mevsim sıcaklık bu tabakada ortalama +4 derecedir. Sığ
göllerde bu bölüm bulunmaz. Bu alt bölüm daimi karanlık olup, oksijen çok azdır.
Kıymetli okurlar, gelecek haftalarda size çeşitli göllerimizden örnekler vereceğiz. Doğa sayfamıza
gösterdiğiniz ilgiye ve bizlerden esirgemediğiniz sevgiye şükranlarımızı sunuyoruz.
Şimdilik esen kalın.
SALDA GÖLÜ-BURDUR
Göllerimizi nasıl kuruttuk!
Göllerimizin son 50-60 yıl içinde aşırı nüfus artışından, yerleşim merkezlerindeki çöp ve kanalizasyon
sızıntılarından ne kadar olumsuz etkilendiğinin altını çizmek istiyorum. Çevrede yoğunlaşan mesken ve
fabrika atıklarının yer altı suları ve akarsulara karışarak göllere taşınması büyük kirliliğe sebep
olmaktadır. Gölleri besleyen su kaynak ve girdilerinin bilimsel analizleri yeterince yapılmadan aşırı su
alınması göllerde seviye kaybına ve bu da sularının ısınmasına sebebiyet vermektedir. Ayrıca,
onbinlerce yıl tabii dengesini sürdürmüş göllerimize ekonomik kazanç adı altında bilinçsizce bırakılmış o
ekosisteme ait olmayan yabancı yırtıcı balıklar, sistemi altüst etmiş ve ekolojik dengeyi bozmuştur. Bu
yanlışların sonucunda zararı göllerde yaşayan canlılar, göçmen kuş toplulukları ve en önemlisi biz
insanlar görmekteyiz.
KENDİNE BİR GÖL SEÇ!
Saygıdeğer okurlar, şimdi de göllerin oluşumu ile ilgili size bilgi sunmak istiyorum. Göller
çok çeşitli tabii olaylar sonucu meydana gelmiştir:
>TEKTONİK GÖLLER: Yerkabuğunun çökmesi veya kırılması neticesinde oluşan çukurluklarda su
birikmesiyle ortaya çıkan göllerdir. Tuz Gölü, Seyfe, Hazar, Sapanca, Uluabat ve Manyas gölleri örnek
gösterilebilir.
> KRATER GÖLLERİ: Yanardağların kraterinde (ağzı) veya kalderasında (kraterdeki çukur) suların
toplanmasıyla oluşurlar. Örneğin; Nemrut Krater Gölü, Meke Tuzlası...
> HEYELAN SET GÖLLERİ: Heyelanla gelen büyük toprak kütlelerinin akarsu vadilerinin önünü
kapatması sonucunda oluşur. Örnek: Bolu Yedi Göller ve Abant Gölü.
> KIYI SET GÖLLERİ: Alçak kıyılarda, kumluk alanlarda rüzgâr ve dalgaların etkisiyle oluşan kıyı
kordonlarının gerisinde meydana gelen Lagün ve sığ göllerdir. Köyceğiz Gölü, Büyük ve Küçük
Çekmece gölleri gibi.
> ALÜVİYAL SET GÖLLERİ: Nehirlerin aktıkları vadilerin alüviyal birikintilerle kapanması sonucu oluşur.
Ankara’daki Eymir ve Mogan Gölleri, Bafa gölü tipik örnekleridir.
> VOLKANİK SET GÖLLERİ: Volkanlardan zamanında çıkmış olan lav ve tüflerin bir vadiyi tıkaması
sonucu oluşurlar. Van ve Çıldır gölleri örnek olarak verilebilir. Van Gölü, Nemrut ve Süphan
volkanlarından çıkan lavların oluşturduğu bir setin arkasında meydana gelmiş bir göldür. Dışa çıkışı
olmadığından suları sodalıdır.
> KARSTİK GÖLLER: Kalker, jips, kaya tuzu gibi eriyebilen taşların kalın tabakalar halinde bulunduğu
yerlerdeki çöküşleri sonucu oluşmuş çanaklar içinde suların birikmesiyle meydana gelmişlerdir. 200
metreye kadar derinliğe sahip olabilirler. Konya’daki Obruk gölleri, Kestel ve Söğüt gölleri tipik
örnekleridir.
> BUZUL GÖLLERİ: Buzulların aşındırması ile oluşan çanaklarda suların birikmesi sonucu meydana
gelir. Sat, Cilo, Aladağlar, Uludağ, Kaçkar ve Toroslar gibi dağlarımızın zirveye yakın bölgelerinde
rastlanır.
SİZDEN GELENLER
Download