M. Meclisi B : 52 ölçüde geliştirecektir, hangi sihirli değnek ver&i gelirlerinde 8,5 milyar liralık artış meydana getirecektir? Tek cümle ile ifade etmek gerekirse, durgun­ luğu devam eden bir ekonomiden bu oranda normal vergi geliri artışı beklemek ve vergi ge­ lirleri artışının % 55'ini bu kaleme dayandırmak ekonomik realiteleri görmemezlikten gelmek­ tir. Nitekim gelir bütçesinin hazırlanışında ıbaşka gerçekler de gözden uzak tutulmak talih­ sizliğine uğramışlardır. Vergi gelirlerimde nor­ mal artışların 8,5 milyar liraya ulaşacağı haya­ lini kuranlar, ayrıca vergi mükellefinin sırtına 7 milyarı aşan yeni vergiler yüklemeyi düşün­ müşlerdir. Simidi bütçe gelirleri arasında yeni konulacak ve kapsamı genişletilecek vergilerden elde edi­ lecek tahmin olunan miktarlar üzerindeki görüş­ lerimizi sunacağız : Biraz önce de işaret ettiğimiz gibi,ı yeni vergelirden 7 milyar lira civarında bir hâsılat sağ­ lanması öngörülmektedir. 1972 yılı Bütçe kanu­ nu tasarısında bu miktarın 3 milyar lirasının Malî Denge Vergisi, 600 milyon lirasının 'bele­ diye gelirlerinden transferler yoluyle sağlanaca­ ğı önlğörülmüştür. Bu iki kalemdeki tahminler dahi gelir büt­ çesinin gerekçesi esaslara dayanmadığını iddia etmeye yetecek niteliktedir. iSöz konusu vergilerden Malî Denge Vergisi­ nin oranı daiha bütçe kanunlaşmadan komisyon­ da % 8'den % 3'e düşürülmüştür. Modera vergi­ cilik, sosyal adalet, Devlet itibarı ve kalkınma­ mızın hedefleri yönünden sakıncalı bulduğu­ muz Malî Denge Vergisinin % 3 oranında dahi Yüce Meclislerde kabul edileceği şüphelidir. Belediye gelirlerinden transferler ise muta­ savver Belediye Gelirleri kanun tasarısının ka­ nunlaşmasına bağlıdır. Kaldı ki, bu kanun çık­ sa dahi borç içinde yüzen ve asıl gelir kaynak­ larına Maliyece el atılan belediyelerin bu trans­ ferleri gerçekleştirmeleri imkân dâhilinde de­ ğildir. Gerçekçi görüş açısı önünde ciddiyetleri bir iki fiskeyle tartışma konusu haline geliveren ye­ ni vergi geliri tahminlerini, simdi de ekonomi­ mizde meydana getirecekleri olumsuz etkiler yönünden inceleyelim : 28 . 2 ,. 1972 O : 1 Öncelikle belirtelim ki, getirilmesi düşünülen yeni vergi yükü Türkiye ekonomisinin ve ver­ gi mükellefinin tahammül sınırını zorlamakta­ dır. Bu vergilerin millî gelir artışiyle fonskiyonel bağlantısı yoktur. Vergi yükünün artış çiz­ gisi bir sıçrama seyri göstermektedir. Ekonomimiz, esasen 1970 - 1971 devresinde ağır vergi operasyonuna tabi tutulmuştur. Biraz önce de ifade ettiğimiz gibi, bu operasyonlar ve bunlara paralel olarak takibolunan yanlış eko­ nomik politikalar iflâs etmiştir. 1970 yılında reform adı altında başlatılan bu sakıncalı ver­ gi politikasının ne ölçüde sosyal ve ekonomik huzursuzluklara yol açtığı ortadadır. Halen re­ form niteliği takipçilerinden menkul bir yolda ısrarın, israfçı Devlet çarkını sorumsuzca finan­ se etmekten öteye izahını bulmak güçtür. İsrafçı Devlet çarkının emrivakileri ile ge­ lir bütçesi yapmak, bir taraftan ekonomik dur­ gunluğu koyulaştırırken, diğer taraftan enflasyonist gidişin temposu koşar adımlara çevirecek­ tir. Üstelik gelir tahminlerinin biraz önceki izah­ larımızla açıkça görülen hayalciliği sebebiyle, 1972 bütçesinin emisyonla kapatılması zorunluğu doğacaktır. Bu ise yükü had safhaya gelmiş Dİan dar gelirliden, vergi mükellefinden alınmış Tfayri âdil ve katmerli bir vergi olacaktır. Bizim, 1970 yılından beri ekonomik politika­ lara hâkim olduğunu ifade ettiğimiz uzun va­ deli sol hesaplar bu tablonun içinde yatmakta­ dır. Kalkınmayı frenleyen, kalkınma hamlemize yeni dinamik unsurların katılmasını önleyen, mîllî gelir dağılımında adaletsiz sonuçlar do­ ğuranı orta sınıfı çökertici ve dar gelirleri ya­ rının endişesine sokan her uygulama, Türki­ ye'de sosyal huzursuzluğun kaynağını teşkil et­ mektedir. Bu kaynak, içerden ve dışardan yöne­ tilen sistemli kışkırtmalarla çabucak patlama istihdadını daima muhafaza etmektedir.. Sayın Maliye Bakanı, ekonomimizin 1970 yı­ lından beri oturtulduğu yanlış çizginin Türki­ ye'yi bu tabloya süratle soktuğunu unutmuş gö­ rünmekte, iflâsı ortaya çıkan bir ekonomik po­ litikanın takipçisi durumundan kurtulamamaktadır. Kendilerinin bir sol hesap peşinde olma­ dıklarını söylemek gerçekleri değiştirmez. Selef­ leri de aynı biçimde bir savunmayı benimsemiş­ lerdi; fakat ekonomimizin, sanayiciden işçiye, tüccarden çiftçiye, memurdan elsnafa kadar ge610 —