haftalık bülten haftalık bülten 25 Haziran 2012 Geçen haftanın özeti Beklendiği gibi, politika faizi değişmedi, asimetrik zorunlu karşılıklarda değişikliğe gidildi. Piyasa beklentisine paralel olarak MB politika faizini sabit bıraktı. Böylece 1 haftalık repo faizi %5.75’te, gecelik borçlanma ve borç verme faizleri ise sırasıyla, %5 ve %11.5’te korundu. Beklentimize paralel şekilde, TL zorunlu karşılıkların döviz olarak tutulabilecek oranının üst sınırı %45’ten %50’ye yükseltildi. Bu yeni %5’lik dilim için geçerli katsayının 1.7 olarak belirlenmesi sebebiyle bankalar bu dilimde her 1 TL zorunlu karşılık için 1.7 TL tutarında döviz tutacak. Hatırlanacağı gibi, bu katsayı, zorunlu karşılıkların ilk %40‘lık dilimi için 1 iken %40 ile %45 arasındaki ikinci dilim için 1.4 olarak belirlenmişti. Bu düzenleme bankaların bu üçüncü dilimi kullanmalarını ilk ve ikinci dilimlere göre daha yüksek maliyetli hale getiriyor. Ancak fonlama maliyeti açısından sağladığı avantaj sebebiyle, bankalar bu imkandan faydalanacaktır. MB’nin hesaplamalarına göre, bu yeni imkanın, mevcut oranlarda (%97) kullanılması halinde, rezervlerde 2.7 milyar dolar artış kaydedilirken piyasaya ise 2.8 milyar TL tutarında ek likidite sağlanacak. Öte yandan, beklentimize paralel olarak, TL zorunlu karşılıkların altın olarak tutulabilecek oranının üst sınırı %20’den %25’e taşındı. Bu ek dilime uygulanacak katsayı ise 1.5 olarak belirlendi. Finansal İstikrar Raporu’nda yer verilen ifadeleri göz önünde bulundurarak önümüzdeki dönemde asimetrik zorunlu karşılıkların döviz olarak tutulabilecek kısmının %60’a, altın olarak tutulabilecek kısmının ise %30’a yükseltileceğini düşünüyoruz. Ekonomik aktiviteye ilişkin yapılan değerlendirmede, PPK iç ve dış talepteki dengelenmenin sürdüğünü yineliyor. Önceki toplantı açıklamasında da olduğu gibi, ilk çeyrekteki kayda değer yavaşlamanın ardından, öncü göstergelerin ikinci çeyrekte ılımlı bir toparlanmaya işaret ettiği belirtiliyor. Cari açıktaki toparlanmanın kademeli olarak devam edeceği ifadesi korunurken Mayıs ayı duyurusundaki ifadelerden farklı olarak toplam talep koşullarının enflasyondaki düşüşü destekleyeceğinin altı çiziliyor. Enflasyon tarafında, enerji ve işlenmemiş gıda fiyatlarının Nisan Enflasyon Raporu’ndaki varsayımlara kıyasla daha olumlu seyretmesinin enflasyon görünümünü iyileştirdiği vurgulanıyor. Ancak bu vurguyla beraber, enflasyondaki hedefin üzerinde seyrin bir süre daha devam edeceği ve bu durumun fiyatlama davranışlarına dair temkinli bir duruş gerektirdiği ifade ediliyor. Enflasyon görünümünde iyileşmeye atıfta bulunan ilk cümle daha güvercin bir duruşa işaret ediyor olsa da temkinli politika duruşunun gerekliliğini vurgulayan ikinci cümle, ilk cümlenin etkisini ortadan kaldırıyor. Bu bağlamda, gerekli görülen günlerde ek sıkılaştırma politikasına - Nisan ayı Kurul kararında belirtildiği gibi - daha İnan Demir +(90) 212 318 5087 inan.demir@finansbank.com.tr Başak Karaaslan +(90) 212 318 5086 basak.karaaslan@finansbank.com.tr Gökçe Çelik +(90) 212 318 5096 gokce.celik@finansbank.com.tr haftalık bülten sık ve - Mayıs ayı Kurul kararında belirtildiği gibi - daha kısa süreli olarak başvurulabileceğinin altı çiziliyor. Yıllık enflasyonun, yılın son çeyreğinde olumlu baz etkisinin devreye girmesiyle belirgin olarak düşmeye başlamadan önce yaz ayları boyunca hedefin belirgin şekilde üzerinde seyredeceğini düşünüyoruz. Son çeyrekte dezenflayonist seyir belirgin hale gelene kadar enflasyon beklentilerinde ve fiyatlama davranışlarında herhangi bir bozulmayı önlemek adına, MB’nin TL’nin değeri konusundaki hassasiyetini sürdüreceğini düşünüyoruz. Buna bağlı olarak MB’nin istisnai gün uygulamasına daha sık ve kısa süreli olarak başvurmasını ve normal günlerde bile piyasaya sağladığı TL likiditesini kısıtlı tutmasını bekliyoruz. Öte yandan, Euro Bölgesi borç krizinin derinleşmesi durumunda ise, MB’nin finansal istikrara odaklanacağını ve Lehman krizi sonrasında da yaptığı gibi politika duruşunu gevşeteceğini öngörüyoruz. Ancak kısa vadede böyle bir senaryonun gerçekleşme olasılığının, özellikle Yunanistan’daki son gelişmelerin etkisiyle, düştüğünü belirtmekte fayda görüyoruz. Moody’s Türkiye’nin notunu yatırım yapılabilir seviyesinin bir kademe altına yükseltti. Uluslararası derecelendirme kuruluşu Moody’s Türkiye’nin kredi notunu Ba2’den, yatırım yapılabilir seviyesinin bir kademe altı olan Ba1’e yükseltti. Moody’s gibi, Fitch de Türkiye’nin yatırım yapılabilir seviyesinin bir kademe altında belirlerken S&P kredi notunu yatırım yapılabilir seviyesinin iki kademe altında koruyor. Moody’s not arttırımında etkili olan iki temel unsurun devlet bilançosunun şoklara karşı dayanıklılığını arttıran kamu maliyesindeki belirgin iyileşme ve yatırımcıların Türkiye ekonomisine ilişkin en önemli risk olarak gördükleri cari açığı azaltmaya yönelik politikaların uygulamaya konulması olduğunun altını çizdi. Kuruluş ayrıca, önümüzdeki dönemde kredi notunun yatırım yapılabilir seviyesine çekilmesine ilişkin olarak ödemeler dengesi şoklarına karşı dayanıklılığın belirleyici olacağını belirtti. Yıl sonu cari açık/GSYH oranı için tahminimizi %7.7 seviyesinde koruyarak not arttırımı için belirtilen bu koşulun ulaşılabilirliği konusunda şüphelerimiz olduğuna dikkat çekiyoruz. Öte yandan, CDS spread’lerinin de işaret ettiği gibi - piyasaların Türkiye’yi halihazırda “yatırım yapılabilir” seviyesinde değerlendirdiklerini düşünüyoruz. Yıl sonu enflasyon beklentileri iyileşme kaydetti. TCMB tarafından yayınlanan ayın ikinci anketinin sonuçlarına göre, yıl sonu enflasyon beklentisi Haziran ayında iyileşme kaydetti ve %7.38 oldu. Mayıs ayı sonunda %7.66 olan yıl sonu enflasyon beklentisi Haziran ayının başında %7.47’ye gerilemişti. 12 ay sonrası için enflasyon beklentileri de buna benzer bir trend izledi fakat iyileşmenin boyutu biraz daha sınırlı oldu. 12 ay sonrası için enflasyon beklentisi Mayıs ayı sonundaki değerin 0.8 yüzde puan ve bir önceki ankette yer alan değerin de 0.2 yüzde puan altında kalarak %6.93 oldu. Bunun aksine, 24 ay sonrası için TÜFE beklentisi bir önceki ankete göre 0.1 yüzde puan artışla %6.39 oldu. Anket katılımcıları önümüzdeki altı aylık sürede politika faizinin %5.75’te değişmeden kalmasını öngörüyor. Önümüzdeki 12 aylık sürede ise faiz artırımı bekleyen katılımcı sayısının azaldığını ve gelecek 12 ay sonundaki haftalık bülten faiz oranı beklentisini %5.92’den %5.83’e gerilediğini görüyoruz. Daha önceki yorumlarımızda da belirttiğimiz gibi, gelişmiş ülkelerin merkez bankaları bilanço küçültmeye başlamadığı sürece - ki böyle bir gelişmenin 2014’ten önce gerçekleşmesini olası görmüyoruz – MB’nin politika faizi artırımına gitmesini beklemiyoruz. Geçen haftaki Fed toplantısından çıkan kısa vadeli tahvilleri satarak uzun vadeli tahvilleri alma programının genişletilmesi kararı ve Fed’in daha fazlasını yapmaya hazır olduğu şeklindeki açıklamalar da yakın vadede gelişmiş ekonomilerin gündeminde faiz artırımı olmadığı yönündeki görüşü destekliyor. MB’nin politika faizinde değişikliğe gitmek yerine, TCMB’nin dördüncü çeyreğe kadar daha sık istisnai gün uygulamasına giderek ve normal günlerde de fonlama maliyetini yüksek tutarak sıkı politika duruşunu koruyacağını öngörüyoruz. Ancak, global görünümde bir bozulma olması durumunda MB’nin daha gevşek bir duruşa beklentimizden daha erken geçebileceği ihtimalini de göz ardı etmiyoruz. Anket katılımcıları 2012 sonu GSYİH büyüme tahminlerini 0.1 puan düşürerek %3.6’ya çekti.. Diğer yandan katılımcıların 2013 yılı sonu GSYİH büyüme beklentisi ise %4.7’den %4.8’e yükseldi. Dış denge tarafında ise, 2012 yıl sonu cari açık beklentisi hafif iyileşme ile 64.6 milyar dolar oldu. Son olarak yıl sonu dolar/TL paritesine ilişkin beklenti paritenin 1.8091 olacağı yönünde. Tüketici güveni Mayıs’da artış kaydetti. Nisan ayında %3 düşen ve Ekim ayından bu yana ilk aylık gerilemesini kaydeden tüketici güveni endeksi, Mayıs’ta %1.1 artış göstererek 92.1 değerini aldı. Verinin ayrıntılarına baktığımızda, tüm alt kalemlerde iyileşme gözlendiğini ve önceki aya oranla %1.7 yükselen gelecek altı aydaki satın alma gücü endeksinin, genel endekste görülen iyileşmedeki temel belirleyici olduğunu görüyoruz. Büyüme göstergeleri ikinci çeyrek için karmaşık bir görüntü çiziyor. Anket bazlı göstergeler düşerken Mayıs’ta aylık bazda gerilemesine rağmen genişleme bölgesinde kalmaya devam eden PMI ve mevsimsellikten arındırılmış sanayi üretimi büyümesi artış kaydetti. İlk çeyrekteki gerilemenin ardından ekonomik aktivite ikinci çeyrekte toparlanmaya başlasa da toparlanma hızının düşük olduğu görüyoruz. Bu durum bizim %2.9 olarak belirlediğimiz 2012 yılı sonu GSYH büyümesi beklentimizle uyumlu görünüyor. Euro Bölgesi borç krizinin kötüleşmesi durumunda bu tahminimiz için aşağı yönlü riskler gördüğümüzün altını çiziyoruz. Hazine 30 yıl vadeli eurobondun yeniden ihracında 1 milyar dolar borçlandı. 14 Ocak 2041 vadeli, dolar cinsi eurobondun yeniden ihracında Hazine 1 milyar dolar tutarında borçlandı. %5.75 olarak belirlenen eurobond getirisi, aynı vade süresine sahip ABD Hazine tahvili getirisinin 302 baz puan üzerinde bulunuyor. Hatırlanacağı gibi Hazine, Ocak – Şubat döneminde gerçekleştirdiği 10 yıl vadeli eurobond ihracı ve yeniden ihracına ek olarak Mart’ta gerçekleştirdiği 10 yıl vadeli Samurai bonosu ihracıyla hali hazırda 3.6 milyar dolar borçlanmıştı. Geçtiğimiz hafta yapılan yeniden ihraçla beraber, Hazine’nin yılın başından bu yana uluslararası piyasalardan gerçekleştirdiği dış borçlanma 4.6 milyar dolara ulaştı ve yıl sonu için belirlenen 4.5 milyar dolarlık projeksiyonu aştı. haftalık bülten Önümüzdeki haftaya bakış Mayıs ayı dış ticaret dengesi Cuma günü açıklanacak. Aylık dış ticaret açığı tahminimizi, 8.3 milyar dolar seviyesindeki piyasa beklentisinin hafif altında, 8 milyar dolar olarak belirledik. Yıllık bazda %21.3’lük daralmaya işaret edecek olan bu rakam Nisan ayında 99 milyar dolar olan 12 aylık birikimli dış ticaret açığını ise 96.9 milyar dolara çekecektir. Geçtiğimiz Ekim ayında 106.7 milyar dolar ile mevcut serinin en yüksek değerini alan 12 aylık birikimli dış ticaret açığı son altı aydır düşüş gösteriyor. Önümüzdeki dönemde dış dengedeki iyileşmenin sürmesini beklemekle beraber, iyileşme hızının daha düşük olacağını düşünüyoruz. Gerek iç talepteki gerekse enerji fiyatlarındaki düşük seyir ithalat maliyetini sınırlayacaktır. Cuma günü yayımlanacak dış ticaret verilerinin yanı sıra, bu haftanın veri gündeminde ayrıca bugün açıklanacak olan Mayıs ayı yabancı ziyaretçi sayısı ile Haziran ayı kapasite kullanım oranı ve reel kesim güven endeksi yer alıyor. Piyasayı etkileme özelliği olmayan bu veriler için bizim tahminimiz de bulunmuyor. haftalık bülten Bu rapor, Finansbank Hazine Araştırma ve Satış Grubu tarafından müşterilerini bilgilendirmek amacıyla düzenlenmiştir. Raporun Finansbank ile ilişkili bir kuruluşun müşterisi tarafından kullanılabilirliği, alan kişi ve bu kuruluş arasındaki akdi ilişkiye tabi olacaktır. Bu raporda sunulan bilgi, yorum ve tavsiyeler raporu hazırlayan Finansbank Hazine Bölümü’ne ait görüşleri yansıtmakta olup yatırım danışmanlığı hizmeti kapsamında değildir. Mali durum ile risk ve getiri tercihlerinin çeşitliliğini göz önünde bulundurunca sadece bu raporda yer alan görüşlere dayanarak verilecek yatırım kararları beklentilere uygun sonuçlar doğurmayabilir. Bu rapordaki bilgilerin derlenmesinde güvenilirliğine inanılan sağlam kaynaklardan faydalanılmıştır; ancak bilgilerin doğruluğu bağımsız olarak teyit edilmemiştir. Finansbank bilgilerin doğruluğu ve bütünlüğü konusunda garanti vermemekte ve doğabilecek hatalarda sorumluluk üstlenmemektedir. Raporda sunulan bilgiler üzerinde önceden belirtilmeksizin değişiklik yapma hakkı saklıdır. Finansbank ve ilişkili kuruluşlar ile bu kurumlarda çalışan personel araştırma raporlarında sözü edilen menkul kıymetlere yatırım yapabilir ve zaman içerisinde pozisyonlarını değiştirebilir. Bu raporda yer alan bilgilerin bir kısmı ya da tamamının kopyası çıkarılamaz ya da dağıtılamaz.