BARİATRİK CERRAHİ GEÇİRMİŞ HASTALARDA SAÇ DÖKÜLMESİ VE NEDENLERİ Saç dökülmesi de bariatrik cerrahi hastalarında sıklıkla karşılaşılan bir sorundur. Saç dökülmesi kişiyi ciddi şekilde etkiler. Kişinin daha agresif olmasına, özgüvenin azalmasına, psikolojik problemlere ve depresyona neden olabilir. Ayrıca saç dökülmesi kişi için ayrı bir stres faktörüdür. Saç Dökülmesinin Nedenleri ve Tedavisi Saç dökülmesinin yaş, cinsiyet, hastalık ve genetik faktörler gibi birçok nedeni olabilir. Bariatrik cerrahi durumu ile ilişkilendirildiğinde ise; operasyonu olmuş olan kişi vitamin ve mineral suplementlerini önerildiği şekilde ve dozda kullanmamışsa, hızlı kilo kaybetmişse, sıvı-yumuşak-katı diyet geçişlerinde zorlanmış ve uzun süre tolerasyon problemi yaşamışsa, uzun süre yeterli protein alamamışsa ciddi saç dökülmesi ile karşı karşıya kalabilir. Bariatrik cerrahi ameliyatından 3 ile 6. ay sonrası saç dökülmesi meydana gelebilir ve ameliyat sonrası 6-12 aya kadar devam edebilir. İlk 6 ayda bu esas sorun fark edilip, yapılan müdahale ile bu durum tersine çevrilebilir. Özellikle 6.ay sonrası yetersiz beslenme saç dökülmesine sebep olabilir. Yapılan müdahale saç kökleri için çok yararlı olamasa da en azından saçın tekrardan büyüyebilmesi için yardımcı olmaktadır. Saç dökülmesi ile özelikle protein, demir, çinko, elzem yağ asitleri, B12 vitamini ve biotin ilişkilendirilmektedir. Protein Protein-Enerji yetersizliği saç dökülmesini arttırmaktadır. Protein yetersizliği; hipoalbuminemi, kas kitlesinde azama, güçsüzlük ve kellik ile doğrudan ilgilidir. Bariatrik cerrahi ameliyatı geçirmiş olan kişiler ilk bir yıl en fazla 800 kalori tüketebilmektedirler. Dolayısı ile alınan enerjinin az oluyor olması kişileri en kaliteli protein alımına yönlendirmelidir. Bariatrik cerrahi hastaları en az 60 gr yüksek kalitede protein almalılardır. Bu protein miktarı ilk ayından sonra arttırılmalı kadınlarda günlük en az 80 gr, erkeklerde ise 100 gr protein olmalıdır. Elzem amino asitlerden Lizin yetersizliği de saç dökülmesi ve kellikle ilişkilendirilebilir. Lizinin özellikle demirle birlikte vücutta var oluşu saçların sağlıklı olarak uzamasında önemli rol oynamaktadır. Alınan proteinlerin yüksek kalitede olması saç dökülmesini engellediği gibi eğer ki yetersiz protein alımı gerçekleşiyor ve saç dökülme durumu giderek artıyorsa uzmanınızın kontrolü altında 1.5-2 gr/gün L-lizin takviyesinde fayda vardır. Demir Demir saç dökülmesi ile en ilişkili mineraldir. Obezite cerrahisi ameliyatı sonrasında azalan porsiyonlar ile alınması gereken demir mineralinin yeteri kadar alınamaması, demir emiliminin azalması gibi nedenler saç dökülmesine sebep olabilmektedir. Özellikle kadınlarda demir eksiliği yaygın olarak görülmektedir. Kadınlarda özellikle serum Ferritin düzeyi 40 Ig altında ise ciddi oranda saç dökülmesi görülebilir. Yapılan çalışmalarda düşük serum ferritin düzeyi ve hemoglobin düzeyinin saç dökülmesi ile ilişkili istatiksel açıdan anlamlı bulunmuştur. Yapılan araştırmalarda, serum ferritin düzeyi düşük olan kadınlarda 6 ay boyunca günlük 72 gr demir suplementi ile 1.5 gr L-lizin alımı saç dökülmesinde %39 azalma sağlarken aynı zamanda serum ferritin düzeyinin de yükselmesine yardımcı olmuştur. Saç dökülmesini önlemek için tavsiye edilen demir suplementi: 320 mg Ferrous Fumarate ve Gluconate yada iki günde bir 65 mg elementel demir (yaklaşık olarak intestinal sistemden %25’i emilir). Parenteral infuzyon, demir suplementi kullanmayan, anemi tanısı almış yada hemoglobin seviyesi 11g/dl altında olan inatçı bariatrik cerrahi hastaları için önerilmektedir. Biotin Biotin yetersizliği saçta depigmentasyona yada kelliğe sebep olabilmektedir. Bu vitamin saç kökleri için de önemli role sahiptir. Biotin takviyesinin saç dökülmesini önlediği gibi saçın sağlıklı olarak uzamasına da yardımcı olduğu düşünülmektedir. 2001 yılında Brunginsky’nin yapmış olduğu çalışmada obezite cerrahisi geçirmiş 118 kadın hastanın %17’sinde kellik olduğu kanısına varılmış, bu kadınların bazı besin öğelerini (folik asit, retinol, posa, C vitamini ve biotin) yetersiz aldıkları belirlenmiştir. Bu nedenle 30 gün boyunda kadınlara 100 mcg biotin ve vitamin suplenmenti kullanılmış ( folik asit, inositol, kolin, B komplex vitamin). Belirlenen periyod sonunda saç dökülmesinde %100 olumlu sonuç elde edilmiş ve asıl etken maddenin biotin olduğu vurgulanmıştır. Günlük 1-2 mg Biotin takviyesi, saç dökülmesi için klinik çalışmalarla desteklenmektedir. Biotinin güvenilir alım düzeyi ise 2.5 mg/gün dür. Çinko Vücutta yüzlerce fonksiyonu olan Çinko’nun saçın sağlıklı olarak uzamasında, saç dökülmesinde yada kellik durumunda da önemli bir etkendir. Çinko yetersizliğinde büyüme geriliği, ishal, kellik, deri lezyonları, iştah kaybı gibi problemlerle karşılaşılabilir. Saç dökülmesi için 15 mg/gün çinko (chelate) takviyesi önerilmektedir. Maximum çinko 40 mg/gün’dür. Uzun süre 50 mg ve üzerinde çinko kullanımı bakır yetersizliğine de sebep olabilir. Elzem Yağ Asitleri Yapılan bazı çalışmalar Gastrik Bypass ameliyatı sonrası elzem yağ asitlerinden Linoleik asit ve Linolenik asidin yetersizliği ile karşılaşabilir olduğu vurgulamaktadır. Özellikle gastrik bypass, duodenal switch ameliyatları sonrasında gün içinde tüketilen yağların %28’i emilebilmektedir. Ameliyat sonrası gastrik bypasslı hastalara 15 ml keten tohumu yağı kullanmaları tavsiye edilmektedir. Linolenik asidin günlük alınması gereken miktarı; günlük alınan enerjinin %0.5-1’i linoleik asidin ise %3-5’idir. Bunlar neticesinde 2 kapsül (1-2 gr) keten tohumu yağı takviyesi ile 2 yemek kaşığı saf zeytinyağı tüketmeniz, almanız gereken asitlerini karşılamanıza yardımcı olacaktır. elzem yağ Vitamin B12 İleumdan emilen ve emilimi için hidroklorik asit ve intrinsik faktöre ihtiyaç duyan B12 , özellikle gastrik bypass ameliyatı sonrasında azalan hidroklorik asit ve intrinsik faktör nedeniyle yetersizliği ile karşılaşılmaktadır. Brolin’nin yapmış olduğu çalışmada bariatrik cerrahi ameliyatından sonraki ilk bir yıl B12 yetersizliği ile karşılaşılmış. Bu ameliyatı olmuş kişilerin saçlarında pigment değişiklikleri gözlenmiş ve yapılan B12 takviyesi ile de bu problemin ortadan kalktığı gözlenmiştir. Günlük 350-500 Ig/gün oral B12; intramuskuler olarak ise 1000 Ig/aylık B12 takviyesi önerilmektedir. Tavsiyeler Saç dökülmesi şikayetlerinizin azalması yada olmaması için; ameliyat tipinize göre; hekim kontrolünde ameliyattan 6 ay sonra şu protokolü izleyebilirsiniz! Kadınlar 80 gr/gün, erkekler 100 gr/gün protein almalıdır. Bunlara ek olarak 15 mg keten tohumu yağı, 2.5 mg biotin, 1-2 kapsül multi vitamin-mineral suplementi, 350-500 Ig/gün B12 (crystalline), 320 mg ferrum (fumarat yada glukonat) yada 65 mg elementel demir iki günde bir kullanılabilir. (Multivitamin ve mineral içinde çinko olduğu düşünülmüştür) * Bu makale Bariatric Times. 2010;7(11):18–20 alınarak hazırlanmıştır. yazısı kaynak Uzm. Bariatrik Dyt. Nazlı Acar OBEZİTENİN FARKLI ALT-TİPLERİ VE YENİ TEDAVİ YAKLAŞIMLARI Farklı obezite tipleri için farklı şekilde tedaviler gerekli olabilir. Tıp dünyası obezitenin bir hastalık olduğunu daha yeni yeni kabullenmeye başladı. Ama bütün meslek hayatlarını obeziteye adamış olan bilim insanları bu arada yollarına devam ettiler ve obezitenin farklı alt-tiplerinin büyük bir olasılıkla farklı tipte tedavi gerektirdiğini anlamaya çalışıyorlar. Alison Field ve meslektaşları Journal of the American Medical Association (JAMA)’da bu çabalara ilişkin düşündürücü bir bakış açısı yayınladılar. Obezitenin farklı alt-tiplerini tanımlama ve anlama konusunda henüz işin çok başında olsalar da, Field ve arkadaşları bunlardan birkaçını belirledi: 1. Yüksek insülin Salgılama: İnsülin salgılaması obezite tedavisinde kişinin düşük yağ içeren bir beslenme rejimine gösterdiği tepkiyle ortaya çıkıyor. Yüksek insülin salgılayan kişilerin, yağ oranı düşük tutulan bir diyette kilo kaybına karşı daha fazla direnç gösterdikleri anlaşıldı. 2. Karın tokluğuna karşı düşük bir tepki: FTO geni ile ilişkili en düşük obezite riski olan çocukların bu genin yüksek riskli tipleri olan çocuklara kıyasla, tokluk sinyallerine daha iyi tepki gösterdikleri anlaşıldı. Bu şekilde, bu genin düşük riskli tipi, aşırı yemeye karşı koruma sağlıyor. Bu korumaya sahip olmayan insanlarda, özellikle telafi edici tedaviler yararlı olabilir. 3. Yiyecekle ilgili işaretlere yüksek tepki verme: Yiyecek görüntüsü ve kokusu, obeziteye karşı direnci olan kişilere kıyasla aşırı kilolu bazı insanlarda daha yüksek tepki oluşturur; yeme arzusu ve ağız sulanması gibi. 4. Abur cubur yemek için öğrenilmiş tercih: Kalorisi, yağ, şeker ve tuz oranı yüksek abur cubur yiyecekler için öğrenilmiş tercihler, insan hayatının erken döneminde gelişir. Bu risk faktörünü ele alırken kişiye özel davranışla ilgili müdahaleler yararlı olabilir. 5. Aşırı yeme veya Yemek Bağımlılığı: Aşırı yeme veya yemek bağımlılığı, etkilenen kişilerin ihtiyaçlarına göre özel tedavi gerektiren, obezite ile ilişkili iki birbirinden bağımsız ama muhtemelen ilişkili durumdur. 6. Faaliyetlerden Kaçınma veya Dinlenme İsteği: Fiziksel aktivite ve hareketsiz faaliyetlerle ilgili elde edilen güç ve destek değerinin, kişinin fiziksel aktiviteye katılımı ve obezite riski üzerinde önemli ölçüde etkisi olduğu gösterilmiştir. Fiziksel aktiviteden elde edilen güç ve destek doğal olarak kişiden kişiye değişmektedir. Kırk yıldan daha uzun bir süre önce, “Kansere Karşı Savaş”ın başında, onkoloji uzmanları farklı tipte kanserler ve aşamaları hakkında bilgi sahibiydiler. Kanserin alt-tiplerini anlayabilme, o günlerden beri patlama gösterdi ve genomik veya kişiselleştirilmiş tıbbın ortaya çıkmasıyla gelişmeye devam ediyor. Benzeri yaklaşımlar, diğer kronik hastalıklarda da benzeri yaklaşımlar daha etkili tedavilerle sonuçlandı ama obezite için henüz aynı şeyi söylemek mümkün değil. Obezite Ameliyatlarının Longutidinal Değerlendirmesinden Veriler (LABS) çalışması bazı kişilerin obezite ameliyatlarına tepkilerinin diğerlerine kıyasla çok daha iyi olduğunu gösteriyor. Şimdi sorun, tepki gösterenlerin kimler olduğunu, neden tepki verdiklerini anlamak ve daha iyi sonuç alabilmek için tedavileri kişiselleştirebilmek. Bu konuyu hakkındaki çalışmalar tüm hızıyla devam etmektedir. Doç. Dr. Halil Coşkun OBEZİTE CERRAHİSİ SONRASI: KALSİYUM, B1 VE B2 VİTAMİNİ Kalsiyum, insan vücudunda en bol miktarda bulunan mineral olup, yalnızca kemikleri ve dişleri güçlendirmekle kalmaz, kasların kasılmasını, sinirlerin mesaj göndermesini, kan damarlarının büzülüp genişlemesini, bazı hormonlarla enzimlerin uygun bir şekilde iş görmesini ve kanın pıhtılaşmasını da sağlamaktadır. Ayrıca bazı araştırmalar, kalsiyumun daha fazla zayıflamanıza ve yağ yakmanıza da yardımcı olabileceğini göstermektedir. Kalsiyum eksikliği raşitizm, osteomalazi, osteoporoz ve kendiliğinden oluşan kırıklar gibi kemik anormalliklerinin yanı sıra hipertansiyon ve yetersiz kan pıhtılaşması ile yetersiz kas ve sinir iletimine yol açabilir. Kalsiyum, ince barsağın duodenum (oniki parmak barsağı) ve jejunum kısmında emilir. Obezite cerrahisi hastalarının kalsiyum eksikliği riskleri, ameliyatlarının yapısı ve kısıtlanmış gıda alımı nedeniyle daha yüksektir. Obezite cerrahisi hastalarında kalsiyum eksikliğinin en yaygın nedeni kalsiyum bakımından zengin gıdaların yetersiz alınması ve kalsiyum takviyeleri alımında uyumsuzlukla ilgilidir. Biz hastalarımıza, süt ürünleri ile kalsiyum bakımından zengin diğer gıdalar tüketseler bile günlük 1200-1500 mg saf Kalsiyum Sitrat almalarını öneriyoruz. Kalsiyumu D vitaminiyle birlikte, ancak demir ya da çinko gibi diğer minerallerden ayrı olarak aldığınızda emilimi artmaktadır. Ayrıca kalsiyum emilimi, takviyenizi süt ürünleri gibi kalsiyum bakımından zengin gıdalarla birlikte aldığınızda da artmaktadır. Ancak emilimi azaltacağından, kalsiyum takviyenizi yüksek fiberli bir öğünle ya da lif takviyesi ile birlikte almayın. Unutmayın ki vitamin ve mineral eksiklikleri semptomlara hemen neden olmayabilir. B1 Vitamini (Tiamin) Tiamin (B1 vitamini), ince barsağın jejunum kısımında emilen, suda çözülebilir bir vitamindir. İnsan vücudunda beyin, kalp, kaslar, karaciğer ve böbreklerde yüksek konsantrasyonlarda bulunur. Karbonhidrat ve protein metabolizması ile enerji üretimine katılarak işlev görür. Aynı zamanda sinir sisteminin normal fonksiyonu için de gereklidir. Tiamin eksikliği Beriberi Hastalığına yol açabilir. Kalbi, sindirim kanalını ve sinir sistemini etkileyebilen beriberi nöropati, kardiyovasküler problemler ve kas atrofisi ile karakterizedir. Bu vitaminin eksikliği nadir olmakla birlikte düşük besin alımı, önceden mevcut eksiklik, aşırı kusma ve kötü emilime bağlı olarak edilmiştir. obezite cerrahisi hastalarında dokümante Biz, B kompleks vitamininin bir parçası olarak günlük 75-100 mg’lık tiamin almanızı öneriyoruz. Tiamin aynı zamanda kuru fasulye, bezelye ve zenginleştirilmiş tahıllarda da bol miktarda bulunmaktadır. B2 Vitamini (Riboflavin) Riboflavin (B2 vitamini), tiamin gibi ince barsağın jejunum kısmında emilen, suda çözülebilir bir vitamindir. Enerji üretmek için karbonhidrat, yağ ve protein metabolizmasına yardımcı olmak için gereklidir. Riboflavin aynı zamanda sağlıklı cilt ile özellikle ağız, solunum ve sindirim kanallarında bulunan mukus membranlarının korunması için de gereklidir. Riboflavin eksikliği nadir olmasına rağmen bazen tiamin eksikliği durumlarında görünür. Riboflavin eksikliği ağız, cilt, gözler ve sindirim kanallarındaki membranların iltihaplanmasına yol açabilir. Biz, B kompleks vitamininin bir parçası olarak günlük 75-100 mg’lık riboflavin almanızı öneriyoruz. Riboflavin aynı zamanda süt, yoğurt, peynir, yumurta, tavuk göğsü, baklagiller, kabuklu yemişler, tam tahıllar ve zenginleştirilmiş tahıllarda da bol miktarda bulunmaktadır. Doç. Dr. Halil Coşkun OBEZİTE CERRAHİSİ SONRASI REAKTİF HİPOGLİSEMİ NEDİR? NASIL ÖNLEM ALINMALIDIR? Hipoglisemi düşük kan şekeri düzeylerini tanımlamak için kullanılan bir terimdir. Bazı araştırmalar ; obezite cerrahisi ameliyatı geçirmiş olan hastaların 1 veya 2 yıldan sonra %18’inden fazlasında hipoglisemi gelişebileceğini göstermiştir. Genel olarak hipogliseminin prevelansının yüksek olmasına katkı sağlayan faktörler; fazla kilo kaybı sonrasındaki beslenme ilkelerinin farklılaşmasıdır. Kişilerin protein ağırlıklı yiyeceklerin yerine basit karbonhidratları tercih etmeye başlaması hipoglisemiye ardında da geri kilo alımına yol açabilmektedir. Reaktif hipoglisemi belirtileri nelerdir? Açlık hissi Terleme Titreme Endişe Baş dönmesi Halsizlik Uyku hali Sersemlik Yemekten sonra reaktif hipoglisemi yaşıyorsam ne yapmalıyım? Düşük kan şekeri sağlınız için iyi değildir ve bu durum sürekli devam ediyorsa kilo alma ihtimalinizi yükseltir. Kan şekeriniz düştükçe şekere eğiliminiz artar ve şekerli gıdalar tüketirsiniz. Bu durum ardından ani olarak kan şekerinin yükselmesine sonrasında düşmesine sebep olur. Her tüketilen şekerli besin sayesinde bu kısır döngü sürer ve kişi sonunda şekerli gıdalardan gelen enerji ile kilo almaya başlar. Reaktif hipoglisemi olduğunuzu düşünüyorsanız, kan şekerinizi kontrol ediniz. Beslenme programınızı Bariatrik Beslenme Uzmanı eşliğinde gözden geçiriniz. Hipoglisemiyi önlemek için dikkat edilmesi gerekenler: Obezite cerrahisi için diyet önerilerine uymak reaktif hipoglisemiyi önlemeye yardımcı olur. Günde birkaç kez kan şekeri kontrolü yapın Günde 3 sağlıklı ana öğün ve 2-3 sağlıklı ara öğün yapın Kendiniz çok aç bırakmayın 2-3 saat aralıklarla beslenin Her ana öğünde ve ara öğünde proteinli besinler tüketin Kesinlikle öğün atlamayın Alkolden uzak durun, alkol hipoglisemiyi arttırır Kurabiye, kek, şeker, hazır meyve suları, tatlı içeceklerden kaçının Patates yerine; kuru baklagilleri tercih edin Aldığınız tüm paketli ürünlerin etiket bilgilerini dikkatlice okuyun *Bu makale, St.Joseph’s Healthcare,Reactive Hypoglsemia After Bariatric Surgery ve Ellen Michal,RD, Hypoglycemia After Weight Loss Surgery makaleleri kaynak kullanılarak hazırlanmıştır. Uzm. Bariatrik Dyt Nazlı ACAR OBEZİTE CERRAHİSİ SONRASI DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN NOKTALAR: BALAYI PERİYODU Obezite cerrahi sonrası ilk birkaç ay, gözle görülür incelmenin ve hızlı kilo kaybının olduğu süreçtir. Hastalar sınırlandırılmış mide hacmi, azalmış açlık hissi ve minik porsiyonları ile günlük yediklerini tolere etme mücadelesi içindedirler. Bu süreçte kişilerde başarılı kilo kaybı meydana gelmektedir. Pek çok kişi bu periyodu ‘BALAYI PERİYODU’ olarak belirtmektedir. sürmeyecektir. Ne yazık ki bu ‘Balayı’ sonsuza kadar Bir yılda pek çok şey değişmiştir, değişiklerin devam ettiği bu süreçte obezite cerrahisi hastaları daha belirgin açlık hissi ve artan yiyecek boyutlarıyla başarılı kilo kayıplarını sürdürebilmek içindedirler. için kendileri ile daha çok mücadele Bu periyotta kişinin diyeti son derece önemlidir. Uzun süreli bariatrik diyet, kişinin ameliyat sonrası beslenme alışkanlığı ve yaşam tarzı değişikliği için oldukça değerlidir. BALAYI PERİYODU ÖNEMLİ İPUÇLARI Katı Gıdalar Tüketin Bu basamak ameliyat öncesi dönemde uzmanınız vasıtası ile sizlere aktarılır. Asıl amaç; kişinin ameliyat sonrası dönemini kolaylaştırmaktır. Sıvılar midenizi çabuk terk ederler dolayısıyla daha çabuk açlık hissine kapılırsınız. Bu durum sizi daha fazla hacimde sıvı tüketmeye yöneltebilir. O nedenle, size önerilen dönemde (ameliyat sonrası 2 hafta) sıvı gıdalardan püre gıdalara geçiş yapılmalıdır. Bu geçiş aynı zamanda beslenme alışkanlıklarının oturması için de iyi bir fırsattır. Eğer kişi önerilen dönemde katı besinlere geçiş yapmazsa, sıvı hacminin giderek arttığını ve açlık hissinin daha belirgin olduğunu fark edecektir. Protein takviyeleri kahvaltı için iyi bir seçenek değildir. Sebebi ise ameliyat sonrası ilk 1 yılda sıvılar kahvaltıda tatmin edici değildirler. Sıvı gıdaların (süt+müsli/protein shake) yerine; yumurta, peynir vd çok daha iyi bir seçenektir. Karbonhidratları Sınırlayın Obezite cerrahisi sürecinde her zaman proteinlere odaklanın. Size önerildiği vakitte ve şekilde karbonhidratları diyetinize dahil edin. Fakat karbonhidratları diyetinize dahil etme sürecinde dikkatli olun! Bazı kişiler tam tahıllı gevreği kahvaltıda, kepekli makarnayı öğle yemeğinde, kepekli pirinci de akşam yemeğinde tüketmektedir. Evet tercih edilen karbonhidratlar her ne kadar komplex karbonhidrat türevinden olsa da, hepsi aynı gün içinde tüketilmemelidir. Hastalar karbonhidratlı yiyecek yedikçe, bu eğilimleri artar. yiyeceklere karşı Diyet terapilerinde de vurguladığımız gibi protein ağırlıklı ve düşük karbonhidratlı beslenmek kişileri daha uzun süre tok tutmakta ve erken açlık hissi oluşturmamaktadır. Protein, Protein, Protein Tercihlerinizin merkezinde her zaman proteinler olmalıdır. Günde en az 60-80 gr protein almalısınız. Mutlaka en az 3 ana öğününüzde proteinlere yer vermelisiniz. Unutmayınız ki ana öğünlerde katı olarak tercih ettiğiniz proteinler sizleri uzun süre tok tutacaktır. Bazı kişiler proteinli yiyecek yerine, protein takviyesi kullanmayı tercih etmektedirler. Unutulmamalıdır ki protein takviyeleri destek ürünlerdir. 60 gr proteini gün içinde yiyeceklerinizden kolayca alabilirsiniz. Katı proteinli besin yerine kolaya kaçılarak tercih edilen protein içeceklerinden ekstra alınan enerji de göz önünde bulundurulmalıdır. ‘Kilo vermek için protein içeceği iç!’ düşüncesi aslında bir yanılgıdır. Ara Öğünleri Sınırlandır! Eğer ara öğün yapacaksanız pek çok şeçeneğe sahipsiniz. Biz en az 3 ana öğünün yanında 4 saatten daha uzun süre aç kalmamanızı vurgulayarak ara öğünün gerekliliğini vurguluyoruz. Fakat kişiler kolaya kaçarak damak zevkine de uyun olan ara öğünleri tercih ediyorlar (kraker, cips, gevrekler vd) 5 saatten uzun süreli açlıklar neticesinde ara öğün arayışı içine girebilirsiniz. Bu ara öğününüzde proteinden zengin ürünler tercih etmeniz çok daha iyi bir seçenek olacaktır (peynir, yoğurt vd) Ara öğünlerinizi evden çıkmadan yanınıza alınız. Her zaman olası durumları düşüp temkinli olmanızda fayda var. Yiyecek Günlüğü Tutunuz! Tüm beslenme uzmanları bu günlüğü hastalarına tuttururlar. Çünkü yediklerini yazacaksan eğer, ne yediğine dikkat edersin. Zaman zaman bu günlük tutma işinden zorlansanız da seyehat durumlarında tutuyor olduğunuz günlük, tercihlerinizde sizi daha yaratıcı yapacaktır. Yemeklerini Planla! Obezite cerrahisinde plan her şeydir. Yeni ameliyat sonrası süreçteki hastaysanız, yiyeceklerinizi planlar, vitaminmineral takviyelerinizi planlar, sıvılarınızı planlarsınız. Plansız olursanız yüksek kalorili yiyecekleri tercih edebilir ve bu da sizin kilo vermenizi yavaşlatabilir. Sandığınızdan daha yüksek bir kalori alıyor olabilirsiniz. Uzmanınızın önerdiği gibi beslenmiyorsanız bu durum ileriki günlerinizde sizler için biraz sıkıntılı olabilir. Sıvı Al! En az 6-8 bardak sıvı almalısınız. Özellikle ameliyat sonrası hastalarımız bu konuda ilk yıllarında zorlanıyorlar. Aslında belirtilen miktar hasta için bir problem değil. Problem olan kişinin tercih ettiği kalorili içecekler! Tercih ettiğiniz sıvı içeceklerde kilo vermenizi yavaşlatabilir. En iyi içecek ‘Kalorisiz, Karbonhidratsız ve Kafeinsiz’ olandır. Bu yazıyı okuduğunuzda mükemmel bir hasta olmadığınızı fark etmiş olabilirsiniz ama unutmayın ki kimse mükemmel değildir! * Bu makale obesityaction.org dan Sarah Muntel, RD yazısı kaynak alınarak hazırlanmıştır. Uzm. Bariatrik Dyt. Nazlı Acar MİDE BALONU UYGULAMASI SONRASI BESLENME VE EGZERSİZ Mide balonu obezite ile mücadelede etkili bir araçtır. Bu işlem kısıtlayıcı prosedür olarak kabul edilir. Mideye yerleştirilen balon midede hacim kapladığı için tüketilen besin miktarında azalma olacaktır. Balon sıvı içerdiği için midenizde serbestçe hareket edecektir. Mide balonuyla eskiye oranla besin tüketimi azaldığından daha erken tokluk hissi alınmaya başlanacaktır. MİDE BALONU SONRASI BESLENME İLKELERİ 1. Tüketeceğiniz yiyecek ve içecekleri seçerken 2. 3. 4. 5. 6. protein içeriğinin yüksek olmasına, karbonhidrat ve yağ içeriğinin düşük olmasına, şeker ilavesiz ve şekersiz olmasına özen gösteriniz. Yemek sırasında sıvı tüketmeyiniz. Katı ve sıvı gıdaları tüketirken 30 dakika bekleyiniz. Katı ve sıvıyı birlikte tükettiğinizde mide bulantısı, şişkinlik ve yetersiz protein alımına neden olmaktadır. Üç ana öğün ve 3 ara öğün tüketiniz. Öğün atlamayınız. Her öğününüzde ilk protein tüketiniz. Meyve tüketiminiz son tercihiniz olmalı. Yemeklerinizi tüketirken çok çiğneyiniz. 20-30 defa çiğnemek önemlidir. Yemeklerinizi hızlı tüketmek rahatsız hissetmenize neden olabilir. Yemeklerinizi 20-30 dakikadan önce bitirmeyiniz. 7. Günlük kafein alımınızı sınırlandırınız. Kafein diüretiktir ve dehidretasyona sebep olabilir. Kahve tüketiminizi günlük 2 fincan ile sınırlandırınız. Daha fazla kahve tüketimi ülsere neden olabilir. edebilirsiniz. Kafeinsiz kahve tercih 8. Karbonatlı içeceklerden uzak durunuz. (soda, kola, gazoz gibi gazlı içecekler) 9. Pipet kullanmayınız. Pipet tek seferde çok hızlı ve fazla sıvı almanıza neden olabilir. Midenizi rahatsız edebilir. 10. Alkolden kaçınınız. Alkol tüketimi kalori alımının artması ve fazla tüketilmesi durumunda ülsere neden olabilir. 11. Vitamin ve minerallerinizi doktor kontrolünde düzenli kulanınız. MİDE BALONU ÖNCESİ VE SONRASI EGZERSİZ Amerikan Kalp Derneği kalp hastalıkları ve inme riskini azaltmak için her gün düzenli olarak 30-45 dakika yürüyüşü önermektedir. Neden Egzersiz Yapmalısınız? Egzersiz iyi hissetmenin ve güzel görünmenin en kolay yoludur. Vücudun içinde kalp sağlına iyi gelirken dışında ise vücudun şekillenmesinde önemli rol oynar. Düzenli Egzersizin Yararları: Kalp daha az eforla kan ve oksijen pompalar. Yüksek tansiyonun düşmesine yardımcı olur. Vücut yağ oranı azalır. Vücut kan yağları daha iyi seviyelere gelir. İyi kolesterol (HDL) artar, kötü kolesterol (LDL) ve trigliserit düşer. Kan şekeri, pıhtılaşma, adrenalin düzeyi daha normal seviyelere gelir. Stres, depresyon ve anksiyete azalma görülür. Daha iyi uyku sağlar. Güçlü kas ve kemikler oluşmasını sağlar. Aynı işi yaparken daha fazla enerjik olmayı sağlar. İştahın azalmasına yardımcı olur. Kişinin özgüvenini geliştirir. Günlük Aktivitelerde Egzersiz Egzersiz yaparken terlemeye ve hızlı nefes almaya başlıyorsanız vücudunuz için olumlu değişiklikler yapmaya başlamışsınız demektir. Egzersiz vücudunuzun tüm organlarından hücrelerine kan dolaşımını ve oksijen almasını sağlar. Vücudunuz daha verimli ve daha sağlıklı hale gelir. Egzersiz Hedefleriniz Neler Olmalı? Gözlerinizi kapatın ve 1 yıl boyunca ne yapmak istediğinizi düşünün. Hangi egzersizi yapmalısınız ve size uygun egzersiz hangisi? Kilo kaybı sonrası hareket ederken daha rahat daha özgürce hareket edebileceğinizi düşünün bu kendinizi daha iyi hissetmenizi sağlayacaktır. Mide Balonu Öncesi ve Sonrası Egzersiz Aşamaları Mide Balonu Öncesi Egzersiz: Mide balonu uygulanmadan önce bu yazıyı okuyorsanız şimdi egzersize başlama zamanıdır. Egzersize erken başlamanız işleme daha hazır hissetmenizi sağlar, komplikasyon riskini azaltır. Haftanın 3-4 günü kısa süreli de olsa yürüyüş, yüzme, bisiklet yapabilecek egzersizler olabilir. Mide Balonu Sonrası Erken Dönem Egzersiz: İlk gün tamamen yatarak geçirmek zorunda değilsiniz. Evinizin içinde koridorda yürüyüşlere başlayabilirsiniz. Kan dolaşımını sağlamak pıhtıoluşumunu önlemek için bacaklarınıza 15-30 dakika esneme hareketleri yapabilirsiniz. Mide Balonu Sonrası Uzun Dönem Egzersiz İlk haftalarda yürüyüşle başladıktan sonra sabit bisiklet veya koşu bandında tempolu yürüyüşlere geçebilirsiniz. Egzersiz yaparken acı hissediyorsanız bıraknız. Doktorunuzun balon uygulaması sonrası önermediği egzersizleri yapmayınız. Ne Kadar Egzersiz Yeterli? Bu sizin hedeflerinize bağlıdır. Amerikan Kalp Derneği haftanın 5-6 günü orta şiddette 30-45 dakika egzersizi önermektedir. Kilo verdikçe daha rahat hareket edeceğiniz için egzersiz süreniz başlangıçta az olsa da zamanla arttırabileceksiniz. Egzersiz Hedefleri Sağlıklı Yaşam Haftanın 3-4 günü 30-45 dakika aerobik egzersiz Fitness Haftanın 6 günü 45-60 dakika aerobik egzersiz Kilo Koruma Haftanın 6 günü 60-90 dakika aerobik egzersiz Dengeli Egzersiz Programı Nasıl Olmalıdır? Dengeli egzersiz programı; esneklik, güçlendirme, aerobik kondisyondan oluşmalıdır. Mide Balonu uygulaması sonrasında etkili kilo kaybedebilmek için beslenme alışkanlıklarında davranış değişikliği ve yeni besleneme düzeni için mutlaka bir BARİATRİK BESLENME Uzmanı kontrolünde olmalısınız! Bariatrik Dyt. Nida Yıldız