OTİZMLİ ÇOCUKLAR VE GELİŞİMLERİ Otizmli Çocuk Ailelerine Yönelik Bilgi Verici Danışmanlık Hizmeti ISPARTA REHBERLİK VE ARAŞTIRMA MERKEZİ ‘’Oğlum 1994 yılında sezeryan ile doğdu. Doğumdan sonra yaklaşık bir saat ağlamış... Kamil çok gazlı bir bebeklik dönemi geçirdi. Sadece 15 gün anne sütü aldı ve bu nedenle oğlumu hazır mama ile büyüttüm. Standart biberon ölçüleri yeterli gelmediği için ek gıdalara erken başladık. Kamil’ in gelişimi her zaman boy ve kilo olarak %90-95 lik gelişme düzeyinde oldu. Bebekliğinde vücut saatinin çok iyi çalıştığını gözledim. Biberonunu 5 dakika geciktirmem ya da uyku saatinin sarkması huzursuz olmasına yol açıyordu. Arabasında uyuduğu zaman alıp yatağına koyamıyorduk hemen uyanıyor ve ağlıyordu. Bir yaşına kadar bazı şeyler normaldi... El sallaması, babasının geldiğini görünce terliklerini getirmesi, arkadaşı ile oynaması... Bunların yanı sıra gözlerinizin içine bakan ve çok sevecen bir bebekti. Televizyonu biraz değişik seyretmesi dikkatimizi çekiyordu... Bir buçuk yaşlarında bir duraklama yaşadı.. Daha çok televizyon seyrediyor, iki kişiden fazla misafir geldiği zaman ağlama krizlerine giriyordu. Onu sakinleştirmeye çalışırken ne olduğunu anlamaya çalışıyordum. Kamil’ in ağlamaları, kalabalık içinde çok rahatsız olması, üç aylıkken televizyonu fark etmesi, 4 aylıkken diş çıkarması, 10 aylıkken yürümesi, beş dakika gecikmenin ağlama nöbetlerine yol açması beni doktora yönlendirdi ve Kamil’ i bir nöropsikologa götürdük... Bu hanım iki üç seans sonra yaptığı değerlendirmeler sonucunda Kamil’ e “otistik” tanısını koydu……. ‘’ Otizmin tan1m1 Otizm yaşam boyu süren sosyalleşme, dil, iletişim ve diğer birçok etkinlik alan1n1 etkileyen bir bozukluktur. Klinik belirtilerin şiddeti bireyden bireye farklılık gösterir. Otizm yaşamin ilk üç yılı içinde ortaya çıkan ve yaşam boyu devam eden bir yetersizlik durumudur. Otizmin Görülme Sıklığı Her on bin kişiden 4-5 kişi otizme sahipken, 15-20 kişi ise otistik davran1şlar1 sergilemektedir. Otizm, erkek çocuklarda k1zlara oranla 3-4 kat daha fazla görülmektedir. K1z çocuklarda daha az görülmesine rağmen, otizm tablosu k1z çocuklarda daha ağ1r seyreder. Otizm belirtileri Otizmde görülen belirtiler üç temel grupta yer al1r; 1- Toplumsal ilişkilerin gelişiminde bozukluk. 2- Sözel ve sözel olmayan iletişimde bozukluk (sembolik oyun da dahil olmak üzere hayal gücünden yoksunluk). 3- Tak1nt1l1, tekrarlay1c1 davran1şlar, ilgi alan1n1n k1s1tl1llğ1 ve darl1ğ1. Otizmin Ağırlığı ve Seyrini Belirleyen Faktörler Zeka düzeyi en önemli etkenlerden biridir. Otistik çocukların önemli bir kısmında zeka problemleri varken, bir kısmı normal az bir kısmı üstün zekalıdır. Bu çocuklarda hastalık daha hafif ve daha iyi seyredebilir. İkinci önemli etken konuşmaya başlama yaşıdır. Genellikle 5 yaş civarı konuşmaya başlamış olması olumludur. Bunlar dışında olumlu çevre koşulları, aile içi etkileşimin ve iletişimin iyi olması ve erken tanı ile özel eğitimin erken başlaması önemlidir. Otizmin Başka Hastalıklarla İlgisi Otizmde % 10-20 oranında nörolojik-genetik bir hastalık vardır. Bu hastalıkların beraberinde ciddi başka bulgular vardır. Bu olgular da olumsuz seyreder. Otizmin Seyrine Ait Özellikler Otizm bulguları özellikle ilerleyen yaşla birlikte dalgalanma gösterir. Bazen kısmi düzelmeler ve kötüleşmeler izlenir. Bazen otizm sonradan, özellikle 1-2 yaşları arasında tamamen normal bir çocukta ortaya çıkabilir. Otizm tümüyle düzelmez ama özellikle atipik formlarında iyi düzelenler vardır. Otizm ve Beyin İlişkisi Henüz tam bir kesinlik kazanmasa da otizmde araştırmacılar beynin değişik bölgelerinde sorunlar bildiriyor. Beyinde tam olarak ne olduğunu anlamanın bazı yolları vardır. Bunlardan bir tanesi otopsi çalışmasıdır. Otizmde bu az yapılmıştır. Diğer yöntemler ise görüntüleme ve elektrofizyolojik tetkiklerdir. Yapılan çalışmalara dayanarak, otizme neden olan beyin anormalliğinin anne karnında 2-6 aylar arasında ortaya çıktığı göstermektedir. Pek çok beyin bölgesinde mikroskopik bozukluklar saptanmıştır. Bu kadar değişik beyin bölgesi yer aldığı için de belirtiler çocuktan çocuğa çok değişkenlik göstermektedir. Otizm Tanı Ölçütleri Diğer çocuklarla ilişki kurmakta zorluk Objeleri kendi etrafında çevirmek Herşeyin aynı olmasını istemek, rutin yaşama bağlılık, değişikliklere aşırı tepki vermek Sürekli aynı oyunları oynamak Uygunsuz ve sebepsiz gülmek ve ağlamak Tehlikeye karşı duyarsızlık Seslere karşı aşırı duyarlılık ya da aşırı duyarsızlık Göz temasının çok az ya da hiç olmaması Objelere gereksiz yere bağlanmak Acıya karşı duyarsızlık ihtiyaçlarını belirtmekte zorlanmak. Konuşmak yerine hareketlerle ihtiyaçlarını belirtmeye çalışmak Ekolali (Cevap vermek yerine, kendisine söylenenleri aynen tekrar etmek) Aşırı hareketlilik ya da aşırı hareketsizlik Yalnız kalmayı tercih etmek Motor hareket gelişiminde düzensizlik. (Topa vuramaz ama küpleri üst üste dizer) Normal öğrenme metodlarına karşı duyarsızlık Bir sebep olmadan strese girmek, üzüntü duymak Temastan, kucağa alınmaktan ya da sevilmekten hoşlanmamak Otizm, uzun yıllar duygusal davranışsal bozukluklar grubunda yer alan, 1990 da Amerika Birleşik Devletlerinde ayrı bir engel grubu olarak kabul edilen bir bozukluktur. Bu bozukluk, genellikle 3 yaştan önce ortaya çıkmakta; sözel ve sözel olmayan iletişim, etkileşimi ve genel olarak gelişimi etkilemektedir (Lewis ve Doorlag, 1999). Otistik çocukların yaklaşık 1/4 ü hiç konuşmamakta; işaret ya da mimiklerle bile iletişim kurmamakta; % 50 si ise farklı düzeylerde sözel iletişim kurabilmektedirler. Dil ve konuşma becerileri çocuktan çocuğa farklılık göstermekte ancak her çocuğun her hangi bir düzeyde dil ve iletişim yetersizlikleri bulunmaktadır. Bu yetersizlikler hiç konuşmamaktan yaşına uygun sözcük dağarcığı olmasına karşın dili işlevsel olarak kullanamamaya kadar geniş bir yelpaze içinde değişebilmektedir. Çocuğun çevresindekilerden duyduğu sözcükleri anında ya da daha sonra tekrar etmesi olarak tanımlanan ekolali, sözel becerileri gelişmiş olan otistik çocuklarda sıklıkla gözlenen bir özelliktir. Bu grupta gözlenen bir diğer problem ben, sen gibi şahıs zamirlerini kullanmadaki güçlüktür. Dil ve konuşma becerileri olan otistik çocukların çoğunluğu, sözcüklerin mecaz anlamlarını, deyimleri, soyut sözcükleri ve dile dayalı şakaları anlamadaki güçlükler yaşamakta (Jordan, 1995); örneğin “gözlerim dışarı çıkana kadar ağladım.” “büyük ikramiye ona vurdu”, “hastalandı ve yatağa çakıldı kaldı” gibi ifadeler üst düzey dil becerileri olan otistik çocukları bile şaşırtmaktadır (Akt: Sucuoğlu, 2003). Otistik çocukların bilişsel özellikleri, dikkat, bilgi işleme süreci ve hafıza becerileri temel alınarak incelenmiş, “uyaranların tüm özelliklerine dikkat etmede güçlük” olarak tanımlanan aşırı seçicilik (overselectivity), tipik bilişsel özelliklerden birisi olarak kabul edilmiştir. Örneğin elmanın rengi, kokusu, tadı, şekli ve dokusu olmak üzere farklı özellikleri vardır. Çocuk dikkatini bu özelliklerden herhangi birine, örneğin sadece rengine odaklaştırırsa, elmanın rengine dikkat ederse; ikisinin rengi aynı olduğu için elma ile domatesi karıştıracaktır (Akt: Sucuoğlu, 2003). Bu çocukların % 10-15 inin normal ya da normal üstü zihinsel becerilere sahip olduğu, % 50 sinde ise zihinsel yetersizlik görüldüğü belirtilmektedir. Otizm, ezberleme becerilerini etkilememekte; otistik çocuklar, birçok bilgiyi kolayca ezberleyebilmektedirler ancak belirgin bir ipucu olmaksızın bu bilgileri hatırlamaya ilişkin güçlük yaşamaktadırlar. Sosyal beceriler ile iletişim becerilerinde gözlenen yetersizlikler / farklılıklar, hatırlama becerilerine bağlı olarak ortaya çıkmakta; birçok otistik çocuk dil gibi soyut bilgileri hatırlayabilmek için görsel ipuçlarına gereksinim duymaktadırlar Uyaranların bir ya da az sayıda özelliğine dikkat etmeleri nedeniyle, ortamdaki uyaranlar arttıkça ve karmaşıklaştıkça, otistik çocuğun bu uyaranlara vereceği tepkilerde azalmaktadır (Akt: Sucuoğlu, 2003). Otizmin temel belirtilerinden birisi de, bu çocuklarda gözlenen çeşitli törensel davranışlardır (Yinelenen / tekrarlanan davranışlar). Sallanma, kendi etrafında dönme gibi vücut hareketleri, anlamsız ses çıkarma ya da sürekli olarak aynı sözcükleri tekrar etme tipik törensel davranışlar olarak kabul edilmektedir. Nesneleri sallama, döndürme, sürekli olarak aynı kasedi ya da kasedin bir bölümünü dinleme, aynı resmi çizme gibi davranışlar da bu grup içinde yer almaktadır. Üst düzey dil becerileri olan otistik çocukların sürekli olarak aynı konuda ya da konularda konuşmak istemeleri de törensel davranışlardır (Quill, 2000). Nesneler, kişiler ve olaylarla etkileşim kurmada güçlük , sıradışı oyun davranışları, göz kontağı kurmaktan kaçınma, oyuncak ya da nesnelerin alışılmadık şekilde kullanımı, sınırlı ilgi alanları ve dikkat, yönelim ve sıralama gibi bilişsel becerilerde ilgili bilişsel sınırlılıklar otistik çocukların çoğunda gözlenen özellikler olarak kabul edilmektedir (Wood, 1998). Otistik çocuklar, onları iyi tanıyan anne baba, öğretmen ya da diğerlerinden alınan bilgilerle ya da doğrudan doğruya çocuğun gözlenmesi ile tanılanabilir. Tipik özelliklerin çok yoğun olarak gözlendiği çocuklar genellikle ağır derecede engelli olarak tanımlanmakta, hafif derecede engelli olan çocuklar işlevsel iletişim becerilerine sahip olmaktadırlar. Toplumda görülme sıklığı 10 000 de 20-25 olarak belirlenen bu çocukların bazıları, bazı alanlarda şaşırtıcı yeteneklere sahip olabilmektedirler. Örneğin okuma yazması olmayan bir çocuğun çok iyi resim yapması ya da çok büyük rakamları zihinden toplama ve çıkarması bu tür yetenekler arasında sayılabilir (Deutsch-Smith, 1998). Uzun yıllardır üzerinde çalışılmasına karşın otizmin kesin nedeni saptanamamıştır. 1950-60 lı yıllarda yanlış anne davranışlarının otizme yol açtığı ve bu problemin üst sosyo ekonomik düzeydeki ailelerde daha fazla ortaya çıktığı kabul edilmektedir. Daha sonraki yıllarda nedenleri belirlemek için bir çok çalışma yapılmış, bu çalışmalar sonucunda otizm organik kökenli gelişimsel bir bozukluk olduğu, bazı çalışmalarda beyin sapındaki hasarın otizme neden olduğu açıklanmıştır. Günümüzde genetik çalışmalar yoğunlukla yapılmakta ve otizmin bir tek gene bağlı olarak gelişen genetik bir bozukluk olduğu kanıtlanmaya çalışılmaktadır (Akt.: Sucuoğlu, 2003). Otizmli çocuklar1n ortak özelliği, arkadaş edinme zorluğudur. Bu özellik çocukluk, gençlik ve yetişkinlik boyunca devam eder. Konuşmayi öğrenmeleri zordur. Yanki konuşmasi (ekolalik) yapabilirler .Normal gelişen bebeklerde görülen merak ve çevreyi keşfetme arzusu, otizmli bebeklerde yoktur. Konuşma becerisi gelişmiş olan otizmli çocuklar1n ezber yetenekleri iyidir. Dilin içeriğini anlamakta güçlük çekerler, vurgular1 ve anlam değişikliğini zor kavrarlar. Işaret dilini, jest ve mimikleri anlamakta zorluk çekerler. Otizmli kişiler farkl1 nesnelere ilgi duyarlar (metal, plastik gibi). Bir nesneyi rengi veya herhangi bir özelliği için seçip devaml1 yan1nda taş1yabilirler. Otizmli çocuklar1n tekrar etmekten hoşland1klar1 rutinleri vard1r. *Otizmli çocuklar yüksek sese reaksiyon gösterebilirler. *Baz1 otizmli çocuklar çiğneme güçlüğü yaşarlar, baz1lar1 da sert nesneleri çiğnemekten hoşlanirlar. Kafasini yere vurma, kendini isirma gibi kendine zarar verici davranişlar içinde bulunabilirler. Otizme Neden Olan Faktörler *Psiko-dinamik ve ailesel faktörler. *Organik-nörolojik-biyolojik faktörler. *Genetik faktörler. *Bağ1ş1kl1k sistemi ile ilgili faktörler. Psiko-dinamik ve Ailesel Faktörler. Otizmi psikolojik düzlemde aç1klayan farkl1 görüşler vard1r. Bunlardan biri “Psikojenik” teoridir. Psikojenik teoriye göre otizmin; anne- çocuk ilişkisinde soğuk, reddedici olarak alg1lanan davran1şlarla çocuğun karş1laşmas1 sonucunda ortaya çıktığı vurgulanır. Bir başka görüş, ”afektif (duygusal) görüş” olarak bilinir. Bu görüşe göre otistikler duygusal ifadeleri ve jest ve mimikleri anlayamazlar. Bir başka teori ise “zihin kuram1” olarak adland1r1l1r. Otizimli çocukları başkalarının düşüncelerini anlaya madıkları ifade edilir. Otizimli çocuklar kandırmayı bilmezler. Soyut espirileri anlayamazlar. Başka bir görüş merkezi bütünleme görüşüdür. Mevcut bilginin belli bir anlam oluşturacak şekilde bütünlenmesini ifade eder. Otizmli bireylerde bu mekanizma bozulmuştur. otizmli kişilerin ailelerinde dil ve bilişsel işlev bozukluklar1na s1k rastland1ğ1 bildirilmiştir. Kardeşlerde otizim görülme oran1 ise, genel gruplardan elli-yüz kat daha fazlad1r. Organik-nörolojik-biyolojik faktörler Otizmin etiyolojisinde sinir sistemi bozukluklar1 önemli bir yer tutar. Beyincik k1vr1mlar1n1n 6. ve 7. lobunda farkl1l1klar saptanm1şt1r. Genetik Faktörler Otizmle ilişkili olduğu san1lan genler; 15. ,kromozom, 13. kromozom, 6. kromozom ve 7. kromozom üzerinde yer almaktad1r. Bunun yan1 s1ra, bir çocuğu otistik olan bir ailenin diğer çocuğunun otistik olma oran1 ise ortalama %5 dir. Bağ1ş1kl1k Sistemi ile İlgili Faktörler Otizmin Yaşam Boyu Seyri Bebeklik Dönemi Bebeklik döneminde otistik çocuklar1n fiziksel gelişimleri yaş1tlar1ndan farkl1 değildir. Uyku ve beslenme problemlerinin bu grupta yoğun görülmesine rağmen, gelişimleri normaldir. Bunun yan1nda, baz1 otizmli bebeklerde çevreden gelen uyaranlara cevap vermekte ya da uyaranlar1 alma ile ilgili güçlükler görülebilir. Otistik çocuklar1n yürüme ve oturma becerilerinde gecikmeler olabilmektedir. Ayr1ca, tüm otizmli çocuklar1n 1/3’de, 1224 aylar aras1 gelişimsel regresyon görülmektedir. Otizmli bebeklerin, yak1nlar1na yaklaşan kişileri fark etmezler. Bak1şlar1n1n boş ve içe dönüktür. Kucaklanmak istendiklerinde al1nmak için kollar1n1 kald1rmazlar. Çocuk çevresindeki seslere, cisimlere, insanlara ilgi göstermez. Bebekteki bu ilgisizlik, anne babalarda çocuklar1nda zihinsel bir problem olduğu düşüncesini uyand1rabilir. Bu belirtilere ek olarak otistik özelikler gösteren bebeklerin, göz önünden kaybolan nesneyi aramad1klar1 ve isteğini ifade etmek için parmağ1 ile bir şeyi işaret etmedikleri gözlenmiştir Okul Öncesi Dönem Bu dönem çocuğu, değişikliklere aş1r1 tepkiseldir. Otizm özelikleri bu dönemde daha da belirginleşir. Bu dönemde oyun kurmada, akranlar1 ile işbirliğine girmede yetersizlikler yoğun olarak göze çarpmaktad1r. araban1n tekerleğini çevirerek saatlerce kendilerini oyalayabilirler Hareketlerin taklit edilmesinde ve ince motor becerileri gerektiren kesme, yaz1 yazma, bloklarla desen oluşturma becerileri s1n1rl1d1r. Oyuncaklar1 amac1na yönelik kullanmazlar. Okul Dönemi Otizmli çocuklar1n ilk okul döneminde daha uyumlu olduklar1 göze çarpmaktad1r. Bu dönemde s1n1rl1 düzeyde de olsa, çevrelerine ve akranlar1na ilgi göstermeye başlayabilirler. Okul çağ1na gelindiğinde, bu çocuklardan biri dili hiç kullanamazken diğeri konuşmaya başlayabilir. Bu dönemde çocuklarda h1rç1nl1k ve uyku gibi problemler azalabilir Ergenlik Dönemi Otizmli çocuklar1n büyük bir bölümü bu dönemi büyük problemler geçirmeden atlat1rlar. Baz1 otizmli ergenlerin gelişimlerinin bu dönemde olumlu yönde etkilendiği görülür. Baz1lar1nda ise, belirtilerin geçici olarak (%30’unda) ağ1rlaşmas1 ya da kalc1 bir kötüleşme (%22’sinde), yani bir geriye dönüş ortaya ç1kt1ğ1 da görülmektedir. Yetişkinlik Dönemi Otizmli kişilerin çok az bir k1sm1 normal yetişkin olabilir. Büyük bir k1sm1 ise ağ1r bir biçimde yaşamlar1na devam ederler. Otizmli Çocuklarda Görülen Problemler Davranış problemleri Beslenme Problemleri Uyku sorunları Hiperaktivite Hiperleksi Duyusal Problemler Davranış Problemleri Saldırganlık Korku Öfke nöbetleri Takıntı Mastürbasyon Kendini Uyarıcı davranışlara yönelme. Diş gıcırdatma. Beslenme Problemleri Bazı anneler otizmli çocukların bebeklik ve okul öncesi çağda yemek yeme konusunda aşırı tepkisel olduklarını bildirmişlerdir. Otistik özellikler gösteren çocukların çoğunda, farklı tatları tatmaya karşı aşırı duyarlılık olabilmektedir. Katı yiyecekleri reddedebilirler, çiğnemezler ve çok seçici yiyebilirler. Uyku sorunlar1 Otizmli çocuklarda uyku sorunlar1 yoğun olarak görülebilir. Erken dönemde gazl1 bebek, geceleri hiç uyumayan bebekler olarak tan1mlanabilir. Bazen de tüm bebeklik boyunca aş1r1 sessiz olduklar1 gözlenir. karş1laş1labilir. Hiperaktivite Bir çok otistik çocukta hiperaktivite ile birlikte dikkat dağ1n1kl1ğ1 da görülebilir. Otizmde de başl1ca sorunun dikkati sağlayan sistemlerde olduğu san1lmaktad1r. Bu nedenle, dikkat eksikliği ve hiperetkinlik sendromuyla çok uzak da olsa bir akrabal1ğ1 olduğu düşünülebilir. Hiperleksi Hiperleksi; okuduğunu anlamadan gelişmiş okuma yetisine verilen isimdir. Bazı küçük otistik çocuklar çok küçük yaşta, örneğin iki-üç yaşlar1nda kendi kendilerine okumay1 öğrenirler. Otizm Tedavisinde Farklı Yaklaşımlar Vardır *Biyolojik yaklaş1mlar. *Davran1şsal yaklaş1mlar. *Psiko- dinamik yaklaş1mlar. *Duyusal yaklaş1mlar. Biyolojik Yaklaşimlar İlaç tedavisi Diyet tedavisi Vitamin tedavisi İlaç tedavisi Prozac Ritalin Risperdal Diyet Tedavisi Baz1 araşt1rmac1lar, otizmli çocuklar1n baz1 yiyecekleri tolere edememe durumlar1 olduğunu söylemektedirler. Otizmli çocuklar1n tolere edemedikleri maddeler diyetlerinden ç1kart1ld1ğ1nda, bu çocuklar1n davran1şlar1nda baz1 düzelmelerin olduğu saptanm1şt1r. Vitamin Tedavisi 1- Vitamin B 6’nın en önemli fonksiyonu proteinlerin sindiriminde görev almas1dır. 2- Mağnezyum, kas ve kemik hücrelerinin yap1lanmas1 ve vücuttaki pek çok enzimin fonksiyonu için gereklidir. 3Magnezyum ve B6’nın beraber kullan1lmas1d1r. Davran1şsal yaklaş1mlar PECS yaklaş1m1 TEACCH (Treatment and Education of Autistic and related Communication handicapped CHildren ) program1 Lovaas yaklaş1m1 PECS Yaklaş1m1 PECS (Picture Exchange Communication System) yöntemi, Delaware otizm program1 içinde Bondy ve Frost taraf1ndan 1994 y1l1nda geliştirilmiştir. PECS’in en önemli özelliği, iletişimi çocuklar1n başlatmas1 ve çocuktan çal1şmaya yönelik yans1malar1n çabuk al1nmas1d1r. TEACCH (Treatment and Education of Autistic and related Communication handicapped CHildren ) program1 Bu pogram 1966 y1l1nda Schopler ve Reicler taraf1ndan geliştirilmiştir. Program1n temel felsefesi, otizmli çocuklar1 ve ailelerini anlay1p onlara yard1m etmektir. TEACCH programının üç hedefi vardır; 1- Çocuklar1n mümkün olduğunca bağ1ms1z yaşayabilmelerini desteklemek. 2-Kişilerin bireysel özellikleri göz önünde bulundurularak çevre düzenlemesi yapmak. Zaman1 planlamay1 ve ajanda kullan1m1n1n öğretilmesi. 3- Aileleri yardimci terapist olarak kabul etmek. Lovaas Yaklaşimi Lovaas eğitim yaklaş1m1, Dr. O. Ivar Lovaas’1n çal1şmalarını temel al1r. Lovaas terapisi olarak adland1r1lan tedavi türü, uygulamal1 davran1şç1 analiz disiplininin bilim adamlar1 taraf1ndan yap1lm1ş olan elli y1ll1k araşt1rmalar üstüne kurulmuştur. Psiko-analitik Yaklaş1mlar Bu yaklaş1m1n önde gelen temsilcisi Bruno Bettelhim’dir. Bettelhim’e göre annesi ile duygusal bağ kuramayan çocuk, kendini tehtid alt1nda hisseder ve kendini çevreye kapat1r. Çocuk kendini çaresiz hissedip geri çeker ve otistik pozisyon al1r. Çocuk dünyay1 anlaş1l-maz görür ve ne yapacağ1n1 bilemez. Bettelhim”e göre, otizme sebep olan anne-baban1n duygular1d1r. Beş yaşından önce yoğun özel eğitim alan yüksek işlevsel otistik bireylerin bazılarının en az bağımlı olarak yaşamlarını sürdürebildikleri görülmüştür Otistik çocukların bazılarının eğitimlerine devam ederek üniversite düzeyinde eğitim alabildikleri de görülmektedir. Bu çocuklar arasında yetişkin oldukları dönemde araba kullanmayı öğrenen, evlenip aile kuran, belirli bir işte çalışarak toplum yaşamına katılanlar da bulunmaktadır. Ancak hep hatırlanması gereken temel bir nokta, her otistik çocuğun kendine özgü olduğudur. Teşekkürler