DRAMA (YARATICI DRAMA) Alan yazında farklı adlandırmalarla karşımıza çıkan; drama, yaratıcı drama, eğitimde drama, eğitsel drama ve eğitici drama kavramları öz olarak aynı anlamda kullanılır. Drama denildiğinde; eğlenerek geçirilen yaratıcı bir süreç akla gelir, ama bu süreçte öğrenme de vardır. Drama yardımıyla; okul öncesinden itibaren çocukları ezbercilikten uzaklaştırarak, onların öğrenilecek konunun merkezine kendi isteğiyle çekilmesine olanak sağlayan bir eğitim ortamı yaratılır. Yaratıcı dramanın bir öğrenme yolu olarak en önemli varlığı; zihinsel, sosyal ve psikomotor yeteneklerle bütünleşmiş ve her öğrenme yönteminde bulunan pek çok beceriyi katılım yoluyla içinde barındırmasıdır. Bilindiği gibi kalıcı öğrenmelerin gerçekleşmesi için etkin katılım gerekmektedir. Çünkü sadece sözel ağırlıklı öğretimde %10 olan hatırlama ve kalıcılık, görselde %30 olurken, yaşantılara dayalı öğretimde %90’ a ulaşmaktadır. Eğitimde sözel ve sembolik ağırlıklı öğretimin yerini görsel ve yaşantılara dayalı öğretim almaktadır. Bu nedenle yaratıcı drama yoluyla öğrenenler, oynayarak, yaşayarak, kendini tanıyarak, grup dinamiğinden hız alarak, eleştirerek, tartışarak, bireyler arası iletişim kurarak, yaratıcılık ve kişilik gelişimine destek olarak çok yönlü öğrenme gerçekleştirir. Kısaca Drama ‘yaparakyaşayarak öğrenme’ bakımından etkili bir yöntemdir. San (1991) Yaratıcı Dramayı, ‘doğaçlama, rol oynama v.d. tekniklerinde yararlanılarak bir grup çalışması içinde, bireylerin bir yaşantıyı, bir olayı, bir fikri, kimi zaman soyut kavramı ya da bir davranışı, eski bilişsel örüntülerin yeniden canlandırılması yoluyla ve gözlem, deneyim, duygu ve yaşantıların gözden geçirildiği, oyunsu süreçlerde anlamlandırması, canlandırmasıdır. Ancak yaratıcı drama çalışmaları 1) Tiyatro yapmak 2) Oyunculuk değildir.’ diye tanımlamıştır. Genellikle tiyatro ile karıştırılan yaratıcı drama, tiyatronun doğaçlama ve rol oynama gibi tekniklerini kullanmasına karşın, tiyatro yapmak ya da oyunculuk değildir. Drama çalışmalarında katılımcılar, tiyatro oyunu sahneye koyar gibi belli bir atmosferi, oyun oynamada duyulan hazzı paylaşsalar da amaçları tiyatro oyunu ya da oyunculuk örnekleri sergilemek değildir. Tiyatro, günümüzdeki metinsiz yapılan çağdaş tiyatro örnekleri dışında yazılı bir metine bağlı olarak, belli bir mekanda, yönetmenin sorumluluğunda gerçekleştirilen sanatsal bir etkinliktir. Yaratıcı drama ise, belli bir metine bağlı kalınmadan, sınıf ortamı, kütüphane, müze, piknik alanı gibi farklı pek çok mekanda yapılabilen, katılımcıların sürece aktif olarak katıldığı bir grup etkinliğidir. Drama etkinliğine katılanların, en başta grup içi bir çalışmaya hazır olmaları; kendilerini rahat ve güvenli duyumsamaları, yeni ve değişik şeyler keşfetmeye hazırlıklı olmaları gerekli ve yeterli ön koşuldur. Bu ön koşulu sağlayan katılımcıların kazanacağı tüm beceriler, kendi katılımlarıyla ve grup etkileşimi yoluyla gerçekleşir. Yaratıcı drama çalışmalarında katılımcılara bir kelime, bir resim, bir fotoğraf verilip, grup ya da bireysel olarak kendi yaşantılarından yola çıkarak birkaç dakika gibi kısa bir sürede bir metin ya da öykü oluşturmaları istenir. Oluşturulan metin ya da öykü, katılımcılar tarafından oyunculuk becerisi gerektirmeden canlandırılır. Tiyatronun aksine yaratıcı drama da seyirci yoktur. Tüm çalışmalar grup içinde gerçekleşir. Seyredenler aynı zamanda drama sürecine katılanlardır. Burada amaç, oyun becerisinden ziyade katılımcıların yaratıcılığını kullanarak kendilerini özgürce ifade etmelerini sağlamaktır. Adıgüzel (2013) yaratıcı dramayı; ‘bir grubu oluşturan üyelerin yaşam deneyimlerinden yola çıkarak, bir amacın, düşüncenin, doğaçlama, rol oynama (rol alma) vd. tekniklerden yararlanarak canlandırılmasıdır. Bu canlandırma süreçleri deneyimli bir lider/ eğitmen eşliğinde yürütülürken kendiliğindenliğe (spontaniteye), şimdi ve burada ilkesine, -mış gibi yapmaya dayalıdır ve yaratıcı drama, oyunun genel özelliklerinden yararlanır’ diye tanımlamıştır. Bu tanımdan yola çıkarak, yaratıcı drama lideri/ eğitmeni/ öğretmeni, konu-tema, çeşitli teknikler (doğaçlama, rol oynama vd.), bir grup, yaşantı-tecrübe, oyunsu özellikler ve canlandırmadan oluştuğunu görürüz. Burada grubu oluşturan üyelerin yaşam deneyimlerinden yola çıkılması önemli bir noktadır ve bireyin yaşantıları dramanın her alanında yoğun bir şekilde kullanılır. Yaratıcı drama, Türkçe, tarih, coğrafya, matematik, psikoloji gibi temel derslerde, okul öncesi eğitimden başlayarak üniversite ve lisans üstü eğitime kadar bütün eğitim kademelerinde kullanılmaktadır. Ayrıca ekonomi, politika, endüstri, insan ilişkileri gibi alanlarda uygulamaları görüldüğü gibi, sanat, öğretmen, polis, asker ve aşçı eğitimlerine kadar geniş bir uygulama alanına sahiptir. Yaratıcı drama, örgün eğitim kurumlarında kullanımı dışında eğitimcilerin, sosyal çalışma uzmanlarının, çocuk eğitimcilerinin, çocuk gelişimi uzmanlarının ve psikologların katılması öngörülerek başlıca şu alanlarda da başvurulan değerli bir kaynaktır; Tiyatro oyuncusu yetişiminde (profesyonel ve amatör) Küçük çocuk, çocuk ve ergenlerin özgür zaman etkinliği olarak Gençler ve yetişkinlerle (yaratılan durumlar yoluyla çeşitli konuların irdelenmesi: ana baba çocuk ilişkileri-okul veli ilişkileri-kent yaşamı ve sorunları-çevre sorunları, vb.) Zihinsel ya da engellilerle Suçlularla İçe kapanıklarla Alkol bağımlıları ile Hastanelerde İstismar edilmişlerle, vd. Yani yaratıcı drama okul öncesinden başlayarak, yetişkinlerde dahil her yaş grubu ve her alanda uygulanabilmektedir.