BÖLÜM ‐ 1 1. PSİKOLOJİYE GİRİŞ 1.1. Psikolojinin Tanımı ve Amacı Psikoloji yaşamı inceleyen bir bilim olarak tanımlanmıştır. Psikoloji sözcüğü Eski Yunancadan gelmektedir. Eski Yunancada bulunan psyhhe(ruh) ve logos(bilgi) sözcüklerinden türetilmiştir. Bu nedenle ruh bilimi olarak adlandırılsa da ruh bilimi tam olarak psikoloji kavramını açıklamamaktadır. Ruh bedenden ayrı, dini ve mistik bir varlıktır. Psikoloji ruhu incelemez. Bedensel tepkileri ile birlikte davranışları, yani insanı inceler. Psikoloji insan davranışlarının yanı sıra hayvan davranışlarını da inceler. Çünkü insan ve hayvan davranışları arasında birçok benzerlik vardır. Hayvan davranışlarının incelenmesi insan davranışlarını anlamada yardımcı olur. İnsan ilişkilerini içeren her türlü durum, insanın kendisi ve çevresi ile olan her türlü iletişimi, etkileşimi psikoloji biliminin inceleme alanına girer. Psikoloji; Organizma davranışlarının gözlenebilir ve ölçülebilir olanları ile zihinsel süreçleri inceleyen pozitif bir bilim dalıdır. Psikolojinin konusunu insan davranışlarının neden ve nasıl olduğu oluştururken amacını da insan davranışlarını tanımlama, anlama ve açıklama, önceden kestirebilme ve kontrol altına alma oluşturmaktadır. Psikolojinin Amaçları; ¾ İnsan davranışlarını tanımlama: Psikolojinin temel amacı, insan davranışlarını açıklamaktır. Ancak bunu yapmadan önce öğrenme, düşünme, zekâ, davranış nedir sorularını yanıtlamalı, yani psikolojinin temel kavramlarını tanımlamaya çalışmaktadır. ¾ İnsan davranışlarını anlama ve açıklama: Davranışın nasıl olduğunun anlaşılması ve açıklamasının yapılması gerekir. Davranışın ortaya çıkış nedeni nedir sorusuna deneysel yöntemlerle yanıt arar. Olaylar arasında neden‐sonuç ilişkisi kurarak belirli genellemelere ulaşır. Örneğin bedensel ve psikolojik bozuklukların nedeni genelde insanların yaşadığı strestir. Psikoloji bu genellemeyle ilgili sonuca bedensel ve psikolojik bozukluk gösteren insanların stres düzeylerini ölçerek ulaşır. ¾ İnsan davranışlarını önceden kestirebilme: Olaylar arasında neden‐sonuç ilişkileri kurabiliyorsak belirli koşullar altında olabilecekleri de önceden kestirebiliriz. Gelecekte olabilecekler ile ilgili önceden tahminde bulunma “öngörü” olarak adlandırılır. Böylece olası nedenler ortadan kaldırılarak olumsuz bir sonuç engellenebilir ya da tam tersi gerekli önlemler önceden alınarak planlamalar yapılır. Örneğin, bir iş yerindeki verimliliği nelerin etkilediğini biliyorsak buna göre önlem alabiliriz. ¾ İnsan davranışlarını etkileme ve kontrol etme: Bilimlerin asıl amacı olayları kontrol altına almaktır. Psikoloji de davranışların istenilen yönde olabilmesi için istenmeyen durumları, kontrol edip olumsuz sonuçlara neden olabilecek nedenleri ortadan kaldırmayı amaçlar. Böylece insan davranışını etkileyerek kontrol etme amacını gerçekleştirebilir. Bu amaç olumlu yönde kullanıldığında insanlığın gelişimine katkı sağlar. Ancak davranışların kontrol edilmesi istenmeyen sonuçlar da doğurabilir. 1 1.2. Psikolojide Yaklaşımlar Psikolojinin bir bilim olarak gelişmesi; bu alanın sınırları, yöntemleri gibi konularda birbirleriyle çatışan bir çok ekolün yarattığı dinamizmle olmuştur. A) YAPISALCILIK (STRÜKTÜRALİZM) (İçe bakış) Kurucusu Wundt, asıl savunucusu Titchener’dir. Davranışların kaynağı (oluşturucusu) zihinsel yaşantılardır. Bunlar ise insanın kendisinin bilebileceği yaşantılardır. O halde yöntem olarak, kişinin kendini gözlemesi ve anlatmasına dayanan iç gözlem (içe bakış) yöntemi kullanılmalıdır. B) DAVRANIŞÇILIK (BİHEVYORİZM) Kurucusu Watson, diğer temsilcileri Thorndike ve Skinner’dir. Yapısalcılığa karşı olarak ortaya çıkmışlardır. Psikolojinin konusu olan davranış, kişinin kendisi tarafından değil, başkaları tarafından gözlenebilen, ölçülebilen eylemler olmalıdır. İçe bakış yöntemi bilimsel olamaz. Özneldir. Psikolojinin konusu, organizmanın gözlenebilen davranışları olmalıdır. Gözlemlenebilen davranış ise, gözlenen ve ölçülen bir uyarıcı ve ona karşı verilen tepkiden oluşur. O halde uyarıcı ve tepkinin cinsi, şiddeti ve türü incelenmelidir. C) İŞLEVSELCİLİK (FONKSİYONALİZM) (Zihnin Görevleriyle ilgili Psikoloji) Temsilcileri W. James ve J. Dewey’ dir. Bilinçle birlikte, insanın ihtiyaçlarını karşılama amacıyla başvurduğu çevreye uyum davranışları da incelenmelidir. Çünkü davranış çevreye uyum sürecidir. Bu yüzden algılama, düşünme, karar verme gibi davranışlar, karşılaşılan problemlerin çözümlenmesinde nasıl işleve sahiptirler? Psikoloji asıl bunu incelemelidir. Psikolojinin bulguları pratik yaşamda uygulanılabilir olmalıdır. D) BİLİNÇALTI PSİKOLOJİSİ (PSİKANALİZ) (Psikodinamik‐Dinamik‐Derinlikler Psikolojisi) Kurucusu Sigmund Freud, diğer önemli temsilcileri Adler, Jung, E. Fromm’dur. Davranış, kendisine ya da arkasındaki zihinsel ve biyolojik süreçlere bakılarak anlaşılmayabilir. Davranışın kaynağı bilinçaltı olabilir. Bilinçaltı, insanın doğuştan gelen (doğal yapısında var olan) bazı eğilimleri (cinsellik, saldırganlık gibi) ile istenmeyen geçmiş yaşantıların bastırıldığı bir bölümdür. Bilinçaltımız, biz farkında olmadan davranışlarımızı etkiler. Psikoloji insan davranışlarını, özellikle anormal davranışları anlamak için bilinçaltını incelemelidir. E) BİYOLOJİK YAKLAŞIM Temsilcisi, Adolf Mayer’ dir. Davranışın oluşması ve değişmesinde köken olarak biyolojik‐sinirsel süreçler etkilidir. Davranışın temelini oluşturan kasların hareketi, beynin ve sinir sisteminin kimyasal yapısındaki değişikliklerden kaynaklanır. Davranışlarda iç salgı bezlerinin, ilaç, beslenme gibi biyokimyasal etkilenmeler önemlidir. 2 F) BÜTÜNLÜK PSİKOLOJİSİ (GESTALT PSİKOLOJİSİ) Temsilcileri, Köhler, Koffka, Wertheimer’dır. Davranışı anlayabilmek için, onu etkileyen iç ve dış uyarıcıların tümünü ve bunların oluşturduğu bütünlüğü bilmek gerekir. Parçacı yaklaşıma karşı çıkarlar. “Yaşantı bir bütündür. Öğelerine ayrılamaz. Bütün öğeler ise birbirleriyle bağlıdır ve birbirlerini etkiler. Ayrıca içinde bulunulan ortam da öğeleri etkiler.” Bu ekol asıl, algı ve öğrenme alanlarında çalışmalarıyla psikolojiyi geliştirmişlerdir. Eğitimde ve psikolojide tümdengelim yöntemini önermişlerdir. G) HUMANİSTİK (İNSANCIL YAKLAŞIM) Temsilcileri, J. P. Sartre, Maslow, Rogers’ tir. İnsana dıştan bakarak onun nasıl davranacağını kestirmek olanaksızdır. Çünkü her birinin kendine özgü duygu, düşünce ve amaçları vardır. Her insan ayrı bir dünyadır. Özgürdür ve kendi dünyasını seçerek kendi belirler. İnsan bu dünyada kendini gerçekleştiren tek varlıktır. O halde her insan tek başına ele alınmalıdır. Deney yöntemi yetersizdir. Kişileri genelleştirir; bu yüzden bütünlüğe sahip bir kişiliği anlamaya yetmez. Yöntem olarak iç gözlem, vaka incelemesi, geçmiş yaşantıların analiz edilmesi kullanılmalıdır. Kişiyi içten anlamalı, dünyaya onun gözüyle bakılmalıdır. H) BİLİŞSEL (ZİHİNSEL) YAKLAŞIM Psikolojide biliş; dünyayı tanımaya ve anlamaya yönelik zihinsel etkinlikleri ifade eder. Nitekim bellek, algılama ve düşünme konularını inceleyen bilgi dalına bilişsel psikoloji adı verilir. Bu yaklaşıma göre, insan edilgin değil, etkin varlıktır. Öyle davranışçıların sandığı gibi; uyarıcılara mekanik tepki veren bir varlık değildir. Çünkü insanı diğer varlıklardan ayıran özelliği yaptığı bilişsel faaliyetlerdir. Uyarıcılar karşısında bilişsel faaliyet sonucu tepki gösterirler. Yani; hesaplar, düşünür ve davranırlar. Ayrıca insanın davranışlarında içinde yaşadığı ailenin, sosyal grubun ve toplumun değer yargıları da etkilidir. Bu yüzdendir ki, aynı uyarıcılara farklı kültürlerdeki kişiler farklı tepki gösterirler. 3 1.3.Psikolojide Uzmanlık Alanları Deneysel alanlar akademik araştırmalar içerir. Uygulamalı alanlar da akademik çalışmalarla elde edilen bilgiler pratik hayata uygulanır. A. Deneysel Alanlar (Teorik Psikoloji) 1‐ Genel Psikoloji: Psikoloji ile ilgili temel ilkeleri, kavramları ve davranışın temellerini araştıran psikoloji dalıdır. 2‐ Sosyal Psikoloji: Bireyin grup içindeki davranışlarını konu edinir. 3‐ Gelişim Psikolojisi: Bireyin doğumdan ölüme yaşa bağlı davranış özelliklerini inceler. 4‐ Eğitim Psikolojisi: Etkin ve kalıcı öğrenmeyi olanaklı kılma yollarını konu edinir. 5‐ Deneysel Psikoloji: İnsan davranışlarına ilişkin araştırmalar yapan uzmanlık alanıdır. Psikoloji konusundaki her türlü deneysel araştırmaların yapıldığı ve davranışların açıklanmaya çalışıldığı psikoloji dalıdır. Daha çok laboratuar deneylerine dayanır. 6‐ Psikometrik Psikoloji: Testlerin geliştirilmesi ve kullanılması ile ilgili alandır. B. Uygulama Alanları (Pratik Psikoloji) 1‐ Tıp ve Klinik Psikoloji: Psikolojinin tıbba uygulanması klinik psikolojisini geliştirmiştir. Klinik psikoloji davranış bozukluklarının teşhis ve tedavisi için çalışan bölümdür. 2‐ Eğitim Psikolojisi: Kaliteli ve tekin öğrenmenin sağlanabilmesi ve sorunlu öğrencilerin bulunması, tedavisi amaçlı çalışan bölümdür. 3‐ Endüstri ve Ticaret Psikolojisi: Personelin seçiminden başlayarak endüstrideki işçi sorunlarıyla ilgilenerek işin veriminin arttırılmasını sağlayan bölümdür. 4‐ Hukuk Psikolojisi: Suçluların sorgulanması, topluma kazandırılması, suçluluk, suça yönelten nedenler, insanın ne zaman suçlu sayılabileceği gibi konularla ilgilenir. 5‐ Ordu Psikolojisi: Askerlerin psikolojik sorunlarıyla ilgilenilmesinde ve çeşitli silahları kullanacak kişilerin seçiminde kullanılır. 6‐ Spor ve Sanat Psikolojisi: Sporcuların, sanatçıların başarı sorunlarıyla ilgilenir. 4 1.4. Psikolojide Araştırma Yöntemleri Psikolojide araştırma yöntemleri, betimsel‐tanımlayıcı, deneysel ve istatistiksel (korelasyonel) yöntemler olarak karşımıza çıkmaktadır. 1) Betimsel‐Tanımlayıcı Yöntemler: Belli bir davranışın tanımlanması, sınıflanması ve diğer davranışlarla olan ilişkilerin belirlenmesine yönelik oluşturulan yöntemlerdir. Betimsel yöntemler de kendi içinde birçok alt başlığı barındırmaktadır. a) Doğal Gözlem: Bir davranışı doğal ortamda hiçbir etki ya da müdahale olmaksızın gözlemlenmesidir. Gözlemci hiçbir şekilde koşulları etkileyemez. b) Sistematik Gözlem: Araştırmacılar tarafından belirlenen şartlarda sadece konu olan davranışların üzerinde yoğunlaşmaktır. Koşullar araştırmacı tarafından belirlenir. c) Testler: Belli davranışları ve bu davranış özelliklerini ölçmek için kullanılan yöntemdir. Testler kesinlikle geçerli ve güvenilir olmak zorundadır. d) Anket: Genelde geleceğe ilişkin olaylar için bireylerin düşünce ve duygularını belirlemek amacıyla düzenlenen sorulardır. e) Olay (Vaka) İncelemesi: Bir olayın bireyin eski yaşantıları, çevresi, dosyaları ve buna benzer birçok detaylar incelenerek, derinlemesine araştırma yaparak bilgi edinme yöntemidir. f) Görüşme (Mülakat): Betimsel yöntemler içinde sonuncu alt başlık olan görüşme, genelde uygulamalı alanlarda yüz yüze etkileşim ile bireyin davranış ve düşüncelerini belirleme yöntemidir. 2)‐ Deneysel Yöntemler: Deneysel yöntemler bağımlı değişken, bağımsız değişken ve kontrol değişkeni üçgeni içerisinde gerçekleşmektedir. Deney, incelenmek istenen olayın araştırmacı tarafından yapay olarak hazırlanan koşullarda araştırılmasıdır. Değişken: Yaş, cinsiyet, zekâ gibi deneyden deneye farklı olabilen özellikler dir. a) Bağımlı Değişken: Bağımsız değişkenden etkilenen ve araştırmadaki sonuç durumundaki değişkendir. b) Bağımsız Değişken: Bağımlı değişkeni etkileyen ve araştırmada neden durumundaki değişkendir. c) Kontrol Değişkeni: Deneysel işlemler arasında karşılaştırma yapmak amacıyla kullanılmaktadır. Bu değişkenleri daha iyi anlamamız açısından bir örnekle açıklayalım. Örneğin araştırma konumuz ”Alkolün şoförlerin dikkati seviyesine olan etkisi” olsun. Burada bağımlı değişken dikkat seviyesidir. Yani sonuç durumundadır. Bağımsız değişkenimiz neden durumunda olan alkoldür. Kontrol değişkeni ise alkol almayan şoförlerin dikkat seviyesidir. 5 3) İstatistiksel (Korelasyonel) Yöntemler: Herhangi iki değişken arasındaki ilişkiyi anlayabilmek ve değişkenler arasındaki ilişkiyi ortaya koymak için bu yöntemi kullanmaktayız. Değişkenler arasındaki ilişkiyi ortaya koyabilmek için korelasyon katsayısı kullanılır. Korelasyon katsayısı (r) +1.00 ile ‐1.00 arasında bir değere sahiptir. Sıfır Korelasyon, iki değişken arasında herhangi bir ilişki bulunmadığına, Pozitif Korelasyon (0 ile +1.00 arasındaki değer) iki değişken arasında bağ olduğuna, Negatif Korelasyon (‐1.00 ile 0 arasında değer) iki değişken arasında ilişkini zıtlığına işaret eder. Korelasyon katsayısı +1 e ne kadar yakınsa o derece güçlü ilişki var deriz. Korelasyon katsayısı ‐ 1’e ne kadar yakınsa ilişkiler arasında o derece zıtlık vardır diyebiliriz. Korelasyon iki değişken arasındaki ilişkinin derecesini ortaya koyar ancak nedenini ortaya koymaz. Eğer neden belirtmek isteniyorsa deneysel yöntemler kullanılmalıdır. 6