KURAN-I KERİM VE HZ. MUHAMMED (S.A.V) Kur'ân, Siyer (Özet), (Son Peygamber'in Hayatı) Cennetle Müjdelenenler ve İslam Ahlakı Yazarı İsmet ÇALAPKULU 1 ÖNSÖZ İki cihanda mutluluk ve saadet kaynağı olan, insanlığı karanlıktan aydınlığa, sapıklıktan doğru yola ulaştıran Kur’an-ı Kerimi okumaktan daha faziletli bir şey yoktur. Kur’an ne bir nazım ve ne de, bir nesir çeşididir. İnsan O’nu okumaktan manevi zevk ve lezzet duyar. Lafzı ile ibadet, manasıyla kulluk vazifesi icra edilir. Beşeriyetin kıyamete kadar ihtiyaç duyacağı her şey içinde mevcuttur. Sağlıklı bir mantıkla Kur’an-ı Kerim incelendiğinde, Allah ü Teala’nın kelamı olduğu açıkça görülecektir. Kur’an-ı Kerim mana ve lafız itibarı ile beşeriyetin, bir benzerini meydana getirmekten tamamen aciz olduğu ilahi bir kitaptır… Yapılmasını emrettiği her şey, insanların iyiliğine ve yararına olduğu için emretmiştir. Yasak emrettiği her şeyi de, insanların zararına olduğu için yasaklamıştır. 2 Dünya tarihinin kaydettiği en büyük insan, Hz. Muhammed (s.a.v)’dir. Beşeriyetin en büyük mürşidi olan yüce peygamberimiz; kıyamete kadar devam edecek eşsiz bir hidayet meşalesidir. O bütün ahval ve harekatı ile insanlar için bir fazilet örneğidir. Dini olsun veya olmasın her işte ona uymak ve O’nun yolundan gitmek gerekir. Bu eser Kur’an-ı Kerim’i ve Hz. Muhammed (s.a.v)in hayatını hedef olarak almıştır. Müslümanlara bir hizmetim dokunabilirse kendimi bahtiyar hissedeceğim. İSMET ÇALAPKULU Nisan 2009 İSTANBUL 3 KUR’AN Allah ü Teala’yı tanımakla mükellef olan insanoğlu, şüphesiz bu dünya aleminde başıboş olarak bırakılmamıştır. Dünya ve ahiret saadetine insanın nail olabilmesi için nasıl davranacağını, nasıl hareket edeceğini Cenabı-ı Hak emir ve nehiyleriyle açıkça kesin olarak belirtmiştir. Allah Teala bu emirlerini Cebrail (a.s) aracılığı ile peygamberlere bildirmiş ve onlarda aldıklarını tam olarak insanlara tebliğ etmişlerdir. Bu emirler peygamberlere bazen sayfalar şeklinde inzal edilmiştir. Mevcut olan rivayetlere göre 10 sayfa Hz. Adem (a.s)’a 50 sayfa Şit (a.s)’a, 30 sayfa Hz. İdris (a.s)’a, 10 sayfa Hz. İbrahim (a.s)’a verilmiştir. Bazen de bu emirler kitaplar halinde gelmiştir. Semavi kitapların başlıcaları şunlardır; Tevrat, Zebur, İncil ve Kur’an'dır. Tevrat Hz. Musa (a.s)’a, Zebur Hz. Davud (a.s)’a, İncil Hz. İsa (a.s)’a inmiştir. Kur’an-ı Kerim ise peygamberlerin sonu ve büyüğü 4 olan Hz. Muhammed (s.a.v)’e verilmiştir. Elde mevcut olan bu semavi kitapları tetkik edecek değiliz. Yalnız Tevrat tahrife uğramış ayrıca ondan sonra gelen İncil ise Tevrat’ı tamamen yürürlükten kaldırmıştır. Bugün Hristiyanların elinde mevcut bulunan ve birbirini asla tutmayan İnciller tam tetkik edilirse, Hz. İsa (a.s)’dan çok sonra belli olan bazı kişiler tarafından kaleme alınmış olduğu görülecektir. İncil’den sonra gelen semavi kitap olan Kur’an-ı Kerim İncilin hükmünü tamamen yürürlükten kaldırmıştır. Allah ü Teala tarafından Kur’an-ı Kerim, Cebrail (a.s) aracılığı ile Hz. Muhammed (s.a.v)’e yirmi üç senede ayetler şeklinde indirilmiştir. Allah ü Teala’dan nasıl gelmişse, peygamberimiz aynı şekilde insanlara tebliğ etmiştir. Bir kelime ne eksik ne de ziyade edilmemiştir. Kur’an 114 süre, 6666 ayettir. Kur’an-ı Kerim semavi kitapların sonuncusudur. Bunun muhatabı bir tek kabile veya bir millet değildir. Bütün beşeriyete hitap etmektedir. Cenab-ı Hak 5 Kur’an-ı Kerimde şöyle buyurmaktadır: ”Ey Ademoğulları! Ben size şeytana tapmayın, çünkü o sizin açık düşmanınızdır. Bana ibadet edin doğru yol budur, diye emretmedim mi?” (Yasin sûresi: 60-61) Yine Kur’an-ı Kerim'de: “Biz seni, ancak alemlere rahmet olarak gönderdik” (Enbiya Süresi: 107) buyruluyor. Kur’an'ın bütün insanlığa hitap ettiği açıktır. Kur’an, insanoğlu için adeta bir hayat kaynağıdır. Kainat durdukça, güneş gibi nurlu olan ışığı ile bütün dünyayı aydınlatacaktır. Her zaman dünya milletleri bilerek veya bilmeyerek Kur’anın nurundan faydalanmaktadır. İnsanların maddi ve manevi yaralarını tedavi edip saracak, onları tam huzura kavuşturacak olan ancak Kur’an'dır. Bütün beşeriyet için tek kurtuluş yolu, Kur’ana sıkı bir şekilde sarılmakla olacaktır. Güven, huzur ve gönül rahatlığı içinde yaşayabilmek için mutlaka Allah ü Teala’ya yönelmek gerekir. Allah ü Teala'dan uzak 6 durdukça, dünyadaki huzursuzluk böyle devam edip gidecektir. Zaman aşımı ve mekan değişikliği Kur’an-ı Kerimi hiçbir zaman yürürlükten kaldırmaz. O her zaman eksiksiz ve mükemmeldir. Bütün insanların ihtiyaçlarına kıyamete kadar cevap verecek ilmi bir kaynaktır. Çünkü insanlar tarafından yazılmış sıradan herhangi bir eser değildir. Allah ü Teala’nın kadim ve ezeli kelamıdır. 7 HERKESE GEREKLİ İSLAMİ BİLGİLER KUR’AN-I KERİMİN TOPLANMASI VE AYETLERİN TERTİBİ Allah ü Teala tarafından Kur’an-ı Kerim, nazil oldukça vahiy katipleri tarafından yazılır ve derhal ezberlenirdi. İlk Müslümanlar, Kur’anı ezberlemekten adeta büyük bir haz duyarlardı. Çünkü her inen ayet, onlara yepyeni bir hayat bahşediyordu. Onları medenileştiren ve en yüksek kemale vardıran şüphesiz ki bu ilahi kelamdır. Hz. Muhammed (s.a.v)’e bu ilahi kelam olan Kur’an-ı Kerim toptan gelmedi. Yirmi üç sene zarfında O’na ayet-ayet, süre8 HERKESE GEREKLİ İSLAMİ BİLGİLER süre şeklinde nazil oldu. Tahrife uğramaması için hem ezberlenmiş hem de yazılmıştır. Her asırda Kur’an-ı Kerim’i ezberleyen yüz binlerce hafız bulunmuştur. Bu itibarla Hz. Muhammed (s.a.v) zamanında okunan Kur’an ile bu asırda okunan Kur’an arasında hiçbir değişiklik yoktur. Cenab-ı Hak Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyuruyor: “Hiç şüphe yok ki, Kur’anı biz indirdik ve muhakkak ki onu, tahrif ve tebdilden biz koruyacağız (Hicr sûresi: 9) Ve böylelikle Allah ü Teala’nın vaadi tahakkuk etmiş oldu. Cenab-ı Hak kıyamete kadar bu ezeli ve ebedi olan Kur’an'ı muhafaza edecektir. Tahrife uğramaması ve kayıp olmaması için en sağlam yol, şüphesiz Kur’an'ı ezberlemek ve yazmaktır. Bu güzel ve sağlam yolu Hz. Muhammed (s.a.v) çizmiştir. Kur’anın bugünkü şekliyle sürelerin ve ayetlerin tertibi ise Hz. Muhammed (s.a.v) tarafından yapılmıştır. Vahiy olunan her kısım, peygamberimiz tarafından yerine 9 HERKESE GEREKLİ İSLAMİ BİLGİLER konuluyordu. Bu da tarihi nüzule göre değil, mevzulara göre tertip olunuyordu. Kur’an tetkik edilirse, ayetler o kadar güzel bir şekilde tertip edilmiş ki bundan daha güzeli asla tasavvur edilemez. Hz. Muhammed (s.a.v) Kur’an-ı Kerim’in yazılması ve ezberlenmesi hususunda gerekli bütün dikkat ve ihtimamı tam olarak eksiksiz bir şekilde göstermiştir. Çünkü ilk Müslümanların, belki imanlarında rol oynayan yegane amil ve kesin sebep bu Kur’an'dır. Onların ruhlarına, vicdanlarına ve şuurlarına tam tesir ediyordu. 10 HERKESE GEREKLİ İSLAMİ BİLGİLER HZ. EBUBEKİR ZAMANINDA KUR’AN-I KERİM’İN BİR CİLT HALİNDE TOPLANMASI; Kur’an-ı Kerim, Hz. Muhammed (s.a.v) zamanında tam ve eksiksiz bir şekilde yazılmıştı. Fakat bir cilt halinde toplanmamıştı. Peygamberimizin irtihalinden tam altı ay sonra, Hz. Ebubekir’in (r.a) halifeliği zamanında, bir cilt halinde toplandı. Hz. Ebubekir zamanında vuku bulan (Yemame) muharebesinde bir çok hafız şehit edilmişti. Hafızların bu şekilde gün geçtikçe eksilmesinden endişe duyan Hz. Ömer, 11 HERKESE GEREKLİ İSLAMİ BİLGİLER Kur’an-ı Kerim’i bir cilt halinde toplama düşüncesini Hz. Ebubekir’e açmış ve bu işi yapmak için onu ikna etmişti. Bunun üzerine Hz. Ebubekir vahiy katibi olan Zeyd b. Sabit’i çağırmış ve bu işi ona havale etmişti. O da hafızlardan meydana getirdiği büyük heyetin huzurunda delillere müstenit olmak kaydı ile tam eksiksiz bir şekilde Kur’an-ı Kerimi topladı. Daha sonra mevcut olan bütün hafızlar tekrar toplanmak suretiyle, bir cilt haline getirilen Kur’an-ı Kerim karşılarında tekrar okundu. Zeyd b. Sabit Kur’an-ı Kerimi topladığı zaman Allah ü Teala’nın bu kelamını bizzat Hz. Muhammed (s.a.v)’den duyan ve bunu ezberden bilen hayatta çok hafız vardı. Çünkü peygamberimizin irtihalinden altı ay sonra toplandı. Ayrıca Hz. Muhammed (s.a.v) zamanında vahiy katiplerinin yazdıkları nüshalar halen elde mevcuttu. Onun için Hz. Ebubekir zamanında toplanan ve bugün elde mevcut olan Kur’anı Kerimde bir kelime eksik veya bir kelime fazla yazılmış değildir. Zaten görevleri de mevcut olan Kur’an-ı Kerim’i ileride kayıp 12 HERKESE GEREKLİ İSLAMİ BİLGİLER olmaması için toplamaktan başka bir şey değildi. Hz. Ebubekir zamanında yazılan bu Kur’an nüshası, onun irtihaline kadar yanında kalmıştı. O’nu büyük bir itina ile yanında muhafaza ediyordu. Daha sonra bu nüsha Hz. Ömer’e intikal etmiş o da bunu Hz. Muhammed (s.a.v)in zevcesi olan Hz. Hafsa’ya tevdi etmişti. O da aynı dikkatle muhafaza ediyordu. Daha sonra Hz. Osman zamanında, bu cilt alınarak ondan beş nüsha yazılmış ve İslam’ın büyük kentlerine gönderilmişti. Bu nüshalar halen mevcuttur ve muhafaza edilmektedir. Bu gün eldeki mevcut olan bütün Kur’an-ı Kerim’lerle bu ilk nüshalar birbirine aynen uymaktadır. 13 KUR’AN OKUMANIN FAZİLETİ Kur’an-ı Kerim’in manası ile amel, mübarek nazmı ile ibadet edilir. Onun manası ancak ruhlara tesir eden o muazzam nazmı ile tam bir şekilde anlaşılabilir. Allah ü Teala’nın emrettiği yoldan yürümek, kişi için en büyük saadettir. Kur’an dünyada ve ahirette okuyucusu için tam emniyettir. Cenab-ı Hakkın yeryüzünde rızasını kazanmaya en büyük vesile şüphesiz Kur’an'dır. Çünkü dünyada bundan daha efdal bir şey yoktur. Hz. Muhammed (s.a.v) bir hadis-i şeriflerinde; “Kur’anın kendisinden de efdal olduğunu, çünkü kendisinin mahluk olduğunu Kur’an'ın ise Cenab-ı Allah ile 14 daim ve kaim bulunduğunu” söylemiştir. Bu hadisten anlaşılıyor ki; Kur’an peygamberimizden daha efdaldir. Halbuki Allah ü Teala, bu kainatı sevgili peygamberimizin o yüce hatırı için yaratmıştır. Allah ü Teala'dan sonra, yeryüzünde en kutsal varlık Kur’an'dır. Peygamberimiz bir başka hadiste ise; “Kur’anın bir harfi bütün dünyadan hayırlıdır” diye bildirmiştir. Eğer bir harfi gördüğümüz bu dünyadan daha hayırlı olursa, bundan kutsal ne olabilir? Kıyamet günü Allah ü Teala’nın huzurunda şikayet ve şefaati makbul olan yegane kitaptır. Kur’ana tam inanıp çizmiş olduğu doğru yoldan yürüyen kişiyi cennete, O’nu inkar edip dalalete sapanı ise cehenneme götürür. Bir mümin ne kadar günahkar olursa olsun, Kur’an-ı okumakla onun verdiği sonsuz feyiz ve rahmetten istifade etmek suretiyle tertemiz olarak çıkar. Yeter ki kişi bu hidayet ve sonsuz rahmetten istifade edebilsin. Hatta Kur’an-ı Kerimi okumadan, yazılı olan sayfalarına bakmak dahi sevaptır. Fakat O’nun üzerinde tefekkür 15 etmek, O’ndan ibret almak ve çizmiş olduğu nurlu yoldan yürümek her mümin için şüphesiz en başta gelen bir borçtur. Çünkü Cenab-ı Hak Kur’an-ı Kerimde şöyle buyuruyor “Bu Kur’an, ayetlerini iyiden iyiye düşünsünler, temiz akıl sahipleri ibret alsınlar diye sana indirdiğimiz feyiz kaynağı bir kitaptır” (Sad: 29) Kur’an-ı Kerim dünya ve ahiret saadetini kesin olarak temin eder. Çünkü hak ve batılı birbirinden ayırır. Onun için O’na sımsıkı bir şekilde iki elle sarılmak gerekir. Mizanda Kur’an-ı Kerimin sevabından daha ağır bir sevap yoktur. Peygamberimiz (s.a.v) bir hadisi şeriflerinde: “Ümmetimin en yüksek ibadeti Kur’an okumaktır” diye bildirmiştir. 16 HERKESE GEREKLİ İSLAMİ BİLGİLER KUR’AN-I KERİM’İN İHTİVA ETTİĞİ GERÇEKLER Cenab-ı Hakkın varlığını ve birliğini insana en güzel izah eden Kur’an-ı Kerimdir. Allah ü Teala’nın sıfatlarını izah eden ayetler, adeta müstesna bir güzelliğe sahiptir. Bu ayetler o kadar kuvvetli ve canlıdır ki, insanı hayretler içinde bırakır. Cenab-ı Hak Kur’an-ı Kerimde şöyle buyuruyor: “Öyle bir Allah’tır ki O’ndan başka ilah yoktur, bakidir, her an bütün yaratıklar üzerinde hakim ve yöneticidir. Ne uyuklar, ne uyur göklerde ve yerde ne varsa hepsi O’nundur. Kim tasavvur edebilir ki kalksın da (O’nun) izni olmaksızın O’nun huzurunda şefaat edebilsin, yaratıkların 17 HERKESE GEREKLİ İSLAMİ BİLGİLER işlediklerini bilir, yaratıkları ise ilahi ilminden yalnız O’nun dilediğini kavrayabilir başka bir şey bilemez. İlmi bütün gökleri, yeri kucaklar ve bunları korumak kendisine ağır gelmez yüksek, büyük ancak O’nun zatıdır” (Bakara: 255) Kur’an-ı Kerim akla, ilme ve fikir hürriyetine büyük ehemmiyet vermiştir. İnsanı daima tefekküre davet etmiştir. Gaflet içinde kalıp yaşamaktan kişiyi men etmiştir. Her zaman araştırıp öğrenmek için insanı adeta zorlamıştır. Kur’an'ın ayetleri okunduğunda, insan ister istemez aklını çalıştırmak mecburiyetinde kalır. Böylelikle kişiyi kör olan taklitlerden kurtarır. Kur’an tam tetkik edilirse, bazı ayetlerin tam muhkem olmadığı görülür. Eğer bütün ayetler muhkem olsaydı, akli delillere ihtiyaç kalmazdı. O’nun için müteşabihlere çok yer verilmiştir. Bu da Kur’an'ın Allah ü Teala’nın kelamı olduğuna delalet eder. Her zaman hakkı ve doğru olanı araştırmayı emreder. Tam kanaat elde etmeden, körü körüne olan inanmayı kabul etmez. Hatta Cenab-ı Hak Kur’an-ı Kerimde: 18 HERKESE GEREKLİ İSLAMİ BİLGİLER “Dinde zorlama yoktur” buyurmuştur. (Bakara sûresi: 256) Bugün mevcut olan dinlerin hangisinde acaba bu hürriyet mevcuttur!Din seçme hürriyetini insana bahşeden yalnız İslam dinidir. İbret almak için, Kur’an insanlara geçmiş ümmetlerin tarihi vakalarını güzelce anlatır. Günahkar olan ümmetlerin feci akıbetlerini bildirir. İnsanı ikna ve ıslah etmek için çeşitli darbı meseller getirir. Cenab-ı Hak Kur‘an-ı Kerim’de: “Andolsun ki, bu Kur’an'da insanlar için her türlüsünden temsiller getirdik” buyurmuştur. Kur’an, Allah ü Teala’nın iradesine, itaatin neticesi ile O’na karşı isyanın akıbetini anlatırken, insanı adeta elektrikleyen bir lisan kullanır. Bu husus yalnız Kuran’a mahsustur. Okuyanı hemen etkiler. Dünya lezzetlerine dalıp, ahiret nimetlerinden mahrum kalmanın büyük bir felaket olduğunu kesin bildirir. Günahkarların tekrar tövbe ile, Cenab-ı Hakka rücu etmelerini emreder. Pişman 19 HERKESE GEREKLİ İSLAMİ BİLGİLER olup tövbe edenleri Allah ü Teala’nın bağışlayacağını bildirir. Cenab-ı Hak Kur’an-ı Kerimde; ”Ey kendilerine yazık eden kullarım, Allah’ın rahmetinden ümidinizi kesmeyin. Muhakkak bilin ki Allah ü Teala günahların hepsini bağışlar. Çünkü O bağışlayan merhamet edendir” buyurmuştur (Zümer sûresi: 20) Kur’an-ı Kerim, müminlerin muntazam bir şekilde çalışmalarını, ilmi ve fenni bir şekilde ilerlemelerini emreder. Her zaman ve her yerde hiç korkmadan hakkı savunmalarını tavsiye eder. Can ve mallarını korumak için her türlü müdafaa vasıtalarını önceden titizlikle hazırlamalarını ihtar eder. İçtimai hayatta insanların birbirine karşı olan vazife ve borçlarını anlatır. Bütün müminlerin aralarında renk, menşe ve sosyal mevki farkı olmadan kardeşliklerinde Allah ü Teala’ye karşı müsavi olduklarını bildirir. İnsanları zulümden, kibirden, cimrilikten, hıyanetten, intikamdan, 20 HERKESE GEREKLİ İSLAMİ BİLGİLER yalancılıktan, israftan, gıybetten ve zinadan men eder. Bu gibi hareketleri Kur’an, şiddetle takbih eder. Diğer taraftan iyilik, iffet, haya, sabır, iktisat doğruluk, adalet ve şefkati tavsiye eder. Kur’an-ı Kerim, bütün semavi kitaplara ve geçmiş tüm peygamberlere inanmayı emreder. Allah ü Teala’nın kelamı olan İncil, Tevrat, Zebur ve Kur’an-ı Kerim’e tam olarak inanmak gerekir. Müminin gözünde bütün peygamberler birdir, hiçbirini diğerinden ayırmaz. İnsanların bütün maddi ve manevi ihtiyaçlarına cevap verecek yegane ezeli kitap Kur’an-ı Kerimdir. Çünkü O bütün ilimlere şamildir. Mevcut hakikatlerin hepsine işaret eder. O’nun her kelimesinde büyük bir ilim ve hikmet vardır. O’nun için insan aklı, O’nun tümünü idrak etmekten acizdir. Herkes Kur’an dan akli durumuna ve kültür seviyesine göre istifade eder. Kur’an-ı Kerim, şimdiye kadar dünyada emsali görülmemiş büyük bir inkılap yapmıştır. Bugüne kadar hiçbir kitap, 21 HERKESE GEREKLİ İSLAMİ BİLGİLER O’nun sağladığı başarıyı sağlayamamıştır. Dağınık ve birbirine tam düşman olan insanları toplayıp kardeş yaptı. Allah ü Teala’dan uzak ve cahil putperestleri medenileştirdi. Zulüm, yol kesme, zina ve kız çocukları diri diri mezara gömme gibi çirkin olan hareketleri bir anda kökünden silip süpürdü. 22 HERKESE GEREKLİ İSLAMİ BİLGİLER KUR’AN-I KERİM VE AHLAK Kur’an-ı Kerim’in tek gayesi insanları dünya ve ahirette tam mutluluğa ulaştırmaktadır. İnsanı hem kendine hem de topluma faydalı bir hale sokmak için ahlakla ilgili emirler ortaya atmış ve bunlara tam uyulmasını şart koymuştur. Bu emirler kesindir. Kur’an-ı Kerim’deki namaz kılınız, oruç tutunuz gibi ibadet emrindeki kuvvet ne ise, yalan söylemeyiniz, gıybet etmeyiniz, içki içmeyiniz, kumar oynamayınız ve zina yapmayınız emrindeki kuvvet aynıdır, asla değişmez. Bütün semavi dinler, istisnasız olarak ahlaka büyük önem vermişlerdir. Çünkü 23 HERKESE GEREKLİ İSLAMİ BİLGİLER insanlar toplum halinde yaşamak mecburiyetindedirler. Toplum halinde yaşayan insanlar ise, bazı ahlak kurallarına uymak zorundadırlar. Toplumun ahlakilik özelliği arttıkça, o toplumda şüphesiz huzur ve mutluluk olur. Aksi takdirde toplum arasında bir huzursuzluk baş gösterir ve o toplum yıkılmaya yüz tutar. Hangi hareketin kötü olduğunu bilebilmek için insanları şüphesiz eğitmek gerekir. Kur’an da mevcut bütün emirlerin gayesi insanı güzel ahlak sahibi yapmaktır. Allah ü Teala’ya ibadet eden bir kişi asla ahlaksızlık yapamaz. Eğer ahlaksızlık yapmışsa o kişinin ibadeti şüphesiz bir şekilden öteye geçemez. Kur’an-ı Kerim’in bu yüksek ahlakını ilk olarak kendisine örnek alan Hz. Muhammed (s.a.v)’dir. Onun için Hz. Muhammed (s.a.v)’in güzel ahlakı, bütün beşeriyete örnek bir ahlak olmuştur. Cenab-ı Hak Kur’an-ı Kerim’de: “Muhakkak sen büyük bir ahlak üzerindesin” (Kalem sûresi: 4) buyuruyor. Ayetten anlaşılacağı gibi, Hz. Muhammed 24 HERKESE GEREKLİ İSLAMİ BİLGİLER (s.a.v)’in büyük bir ahlak üzerinde olduğunu, O’nun buyurduğu doğru yoldan hareket etmek gerektiğini bildiriyor. Hz. Muhammed (s.a.v) bir hadis-i şeriflerinde: “Ben en güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim” buyurmaktadır. İnsanlar arasında kardeşlik, dostluk, sevgi, saygı, şefkat ve merhamet bağlarının kuvvetlenebilmesi için Kuran'ın emrettiği o yüksek ahlak kurallarına tam uymak gerekir. Cenab-ı Hak Kur’an-ı Kerim’de: “Sen ey Muhammed! Emir olunduğun gibi dosdoğru ol. Senin beraberindeki tövbe edenler, iman ederek sana tabi olan her Müslüman kimse senin gibi doğru olsunlar” (Hud sûresi:112) buyuruyor. Huzur, selamet, saadet, emniyet ve birlik Allah ü Teala’nın ve yüce peygamberi olan Hz. Muhammed (s.a.v)’in gösterdiği doğru yolda yürümekle sağlanır. Hz. Muhammed (s.a.v) bir hadis-i şeriflerinde: “Bir millette yalan ve aldatma zuhur 25 HERKESE GEREKLİ İSLAMİ BİLGİLER ederse, Allah ü Teala onların kalplerine itimatsızlık ve korku salar. Zina yayılırsa ölüm çoğalır. Bir millet ölçü ve tartıda hilekarlık yaparsa, Allah ü Teala onlardan rızkı keser. Bir millet hak ve adaletten ayrılırsa, aralarında cinayetler çoğalır. Bir millet ahde hıyanet ederse Allah ü Teala onlara düşmanı musallat eder” buyurmuştur. Ahlaki nizamın bozulmaması için peygamberimizin bu hadisine riayet etmek gerekir. Kur’an-ı Kerim, bozulan insanın ahlaki yapısını tekrar tamir edebilecek bir durumdadır. Yeter ki emirlerine tam uyulsun. O zaman insan huzur ve saadete erişir. Cenab-ı Hak Kur’an-ı Kerim’de: “Allah’a ve resulüne itaat eden, yaptığı kötülüklerden ötürü Allah’tan korkup sakınan ebedi huzur ve saadete ermiştir” (Nur sûresi: 51) buyuruyor. 26 HERKESE GEREKLİ İSLAMİ BİLGİLER KUR’AN-I KERİM, DAİMİ BİR MUCİZEDİR Kur’an-ı Kerim tam tetkik edilirse, her kelimesinde ayrı ayrı hikmetler mevcut olduğu görülecektir. Bir fani insanın böyle hikmetlerle dolu bir eseri meydana getirmesi düşünülemez. Çünkü bugüne kadar hiçbir insan, böyle hikmetlerle dolu bir eseri meydana getirdiği görülmüş değildir. Her beşerin ilmi, belli bir noktaya kadardır. Bütün ilimlere sahip bir insan düşünmek mümkün değildir. Yeryüzünde Kur’an-ı Kerim’i tercüme eden birçok alim vardır. Fakat Kur’an, o kadar mükemmeldir ki üslubunu tercüme etmek adeta imkansızdır. Onun için, Kur’an hakkında tam bir fikir 27 HERKESE GEREKLİ İSLAMİ BİLGİLER edinebilmek için, dinlemek şarttır. O’nu ana metninden Kur’an-ı Kerim indiği sıralarda Araplar belagat konusunda çok ileri gitmişlerdi. O zaman Arap edebiyatı o kadar ilerlemişti ki tam zirveye ulaşmıştı. Her kabilenin kendini övecek bir şairi vardı. Çoğu zaman şairler metheder ve hicvederlerdi. Methettiklerini büyütür, hicvettiklerini yerin dibine batırırlardı. Kur’an-ı Kerim gelince, bütün şairler hayrete düşerek O’nun büyüklüğü karşısında eğilmek mecburiyetinde kaldılar. Bunun bir insan sözü olamayacağını biliyorlardı. Fakat kalpleri tam mühürlü olanlar, kibirlerinden ne yapacaklarını şaşırdıkları için Kuran’a iftira etmeye başladılar. O zamanda Allah ü Teala, Kur’anın mislini getirmek için bütün beşeriyeti müsabakaya davet etti. Cenab-ı Hak Kur’an-ı Kerimde: “De ki, eğer bu Kur’an'ın bir benzerini getirmek için insanlar ve cinler bir araya gelseler, birbirine arka verip yardım etseler 28 HERKESE GEREKLİ İSLAMİ BİLGİLER yine de bunun bir benzerini getiremezler” buyuruyor. (İsra sûresi: 88) Kur’an'ın bu şekilde ferman okumasına karşı, bütün dünya edip ve şairleri O’nun mislini getirmekten aciz kaldılar. Çünkü Kur’an'ın nazmı tamamen insan gücünün üstündedir. Bugün dahi Kur’an-ı Kerim bütün aleme meydan okumaktadır. Şimdiye kadar hiçbir alim ve edip en kısa bir sürenin mislini getirmiş değildir. Böyle bir şey yapmaktan aciz olduklarını da itiraf etmişlerdir. En büyük edip ve şairleri susturan Kur’an şüphesiz Cenab-ı Hak tarafından gönderilen bir ilahi kitaptır. Bu gün dahi insanların istifade ettikleri eserlerin en büyüğüdür. İlmin hallettiği bütün fenni keşfiyatlar, Kur’an'ın esasları ile tezat değildir. Hatta için de bu fenni keşiflere dair bazı işaretler vardır. Hal-i hazırda Kur’an'ın içinde, bu gün dahi keşfedilmeyen ilimlere ait birçok işaretler vardır. 29 KUR’AN-I KERİMİN GEÇMİŞ VE GELECEKTEN HABER VERMESİ Kur’an-ı Kerim, ibret almak için geçmiş peygamber ve ümmetlerin hayat hikayelerini kısaca anlatır. İncil ve Tevrat’ta yapılan çeşitli tahrifleri, peygamberlere yapılan zulüm ve çirkin iftiraları, günahkar ümmetlerin feci akıbetleri teferruatlı bir şekilde izah eder. Hz. Muhammed (s.a.v)’in hayatı malum olan bir şahsiyettir. Okur yazar değildi. Hiç bir Yahudi ve Hristiyan alimle en ufak bir teması olmamıştır. Zaten Kur’an-ı Kerim’in beyan ettiği hususların bir çoğunu Yahudi ve Hristiyan alimleri 30 bilmiyordu. Eğer bu durumları bilmiş olsaydılar Kur’an'ın beyan ettiği hususları daha önceden söyleyeceklerdi. Kur’an-ı Kerim’in, gelecekten haber verdiği hadiseler, olduğu gibi eksiksiz bir şekilde çıkmıştır. Cenab-ı Hak Kur’an-ı Kerim’de: “Elbette Allah (c.c) dilerse Mescidi Haram’a emin olarak gireceksiniz” (Fetih sûresi: 27) İslam orduları Mekke’yi fethetmekle, Müslümanlar emin olarak Mescidi Harama girdiler. Kur’an-ı Kerim güneşin hareket ettiğini, yer ve ayın onun etrafında dolaştığını söylemişti. Kur’an'ın on dört asır önce söylemiş olduğu bu şeyler, ancak son asırda alimler tarafından keşfedilmiştir. Cenab-ı Hak Kur’an-ı Kerim’de: “Güneş’te yörüngesinde yürüyüp gitmektedir. Bu, güçlü ve bilgin olan Allah’ (c.c)’ın takdiridir. Ay için de sonunda kuru bir hurma dalına döneceği konaklar tayin ettik. Ay’a erişmek güneşe yaraşmaz. Bunların her biri bir felekte (yörüngede) 31 yüzerler” (Yasin sûresi: 38-40) Güneş ve ay’ın hareket ettiğini açıkça beyan etmektedir. Yine Cenab-ı Hak Kur’an'da: “Donuk sandığın dağlar, bulutlar gibi yürüyor görürsün. Bu her şeyi güzel yapan Allah (c.c)’ın yapısıdır. O yaptıklarınızı bilir” (Neml sûresi: 88) buyurmaktadır. Sabit görülen dağların bulutlar gibi yürüdüğünü söylemektedir. Dünya’nın üstünde olan bu dağlar yürüdüğüne göre, dünyada bunlarla beraber yürümektedir. Bu da dünyanın hareket ettiğine işarettir. Kur’an-ı Kerim, Hz. Muhammed (s.a.v)’in en son peygamber olduğunu belirtmiştir. Aradan on dört asır gibi uzun bir süre geçmiş olmasına rağmen, yeryüzüne başka bir peygamber gelmemiştir. Bu durum da Kur’an'ın emrine tam uygundur. İlim ve teknik ne kadar ilerlerse Kur’an'ın değeri daha fazla anlaşılacaktır. Çünkü O’nun hiçbir hükmü, ilme ve fenne ters düşmez. Bilakis Allah ü Teala’nın ayetlerini tam olarak te’yid edecektir. 32 Cenab-ı Hak Kur’an-ı Kerim’de: “İleride biz onlara hem yeryüzü etrafında, hem bizzat nefislerinde ayetlerimizi öyle göstereceğiz ki, nihayet peygamberin söylediği şeyin hak olduğu kendilerine zahir olacaktır” (Fussilet: 53) buyurmaktadır. 33 HERKESE GEREKLİ İSLAMİ BİLGİLER KUR’AN-I KERİM, MÜSPET İLİMLERLE ÇATIŞMAZ Müspet ilimler ilerledikçe, Kur’an-ı Kerim’in değeri daha fazla anlaşılacaktır. İçinde bütün ilimlerin ana prensip ve formülleri mucize kabilinden zikredilmiştir. O’nun içinden bu formülleri tam çıkarabilmek için müspet ilimleri iyi bilmek gerekir. Bu da Kur’an'ın bir mucizesidir. İnsanı düşünme ve araştırmaya sevk etmektedir. Eğer her şeyi tam ve açık bir şekilde zikretseydi, o zaman insanoğlu düşünme ve araştırma melekesini kaybedecekti. Hiç bir ilmi ilerleme de kaydedemezdi. Onun için bütün ilimlerin formüllerini vermek suretiyle, insanı 34 HERKESE GEREKLİ İSLAMİ BİLGİLER çalışmaya ve düşünmeye sevk etmiştir. Hiçbir ilmi prensibin, Kur’an-ı Kerim’le çatışması mümkün değildir. Bugün dahi içinde öyle prensipler vardır ki, müspet ilim bu kadar ilerlemesine rağmen onları çözebilecek bir seviyeye daha gelmiş değildir. Çünkü Kur’an-ı Kerim, her asrın ihtiyacına tam cevap verebilecek bir şekilde inmiştir. Allah ü Teala Kur’an-ı Kerimde ilme çok ehemmiyet vermiştir “Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu, ancak öz akıl sahipleri öğüt alır” (Zümer sûresi: 9) Kur’an'da bilenle bilmeyen bir tutulmamıştır. Bilene daha fazla değer verilmiştir. Yine Kur’an-ı Kerim de: “İşte misaller! Biz onları insanlar için irad ediyoruz. Alim olanlardan başkası, onları anlayamaz” (Ankebut sûresi: 43) Allah ü Teala’nın, Kur’an-ı Kerimde göstermiş olduğu misalleri, gerçekten alim olanlar anlayabilir. Çünkü gösterilen misaller üzerinde, alim olanlar düşünüp 35 HERKESE GEREKLİ İSLAMİ BİLGİLER araştırma yapıyor. Cahil olan kişilerin düşünüp bir şeyi araştırma özellikleri yoktur. İlim öğrenmek için peygamberimiz (s.a.v) Müslümanları teşvik etmiştir. Peygamberimiz (s.a.v) bir hadis-i şeriflerinde: “İlim öğrenmek her Müslüman’a farz’dır” buyurarak, ilim öğrenmeyi her Müslüman için farz koşmuştur. Başka bir hadislerin de: “Bir kabilenin ölümü, bir alimin ölümünden ehvendir” diye buyurmuştur. İçinde alim bulunmayan cahil bir kabilenin ne kadar değersiz olduğunu, bir tek alimin o kabilenin hepsinden daha hayırlı ve faydalı olduğunu beyan etmiştir. Kur’an-ı Kerim tıp, fen, felsefe, astronomi, kimya ve matematik ilimlerinin inkişafına yardımcı olmuştur. 36 HERKESE GEREKLİ İSLAMİ BİLGİLER KUR’AN-I KERİMİN EDEBİ GÜZELLİĞİ Kur’an-ı Kerim'in ifade ve üslubu çok muhteşemdir. İlk dinleyenlerin kalplerine nüfuz etmek suretiyle onları etkiler. Müslümanlığın ilk devirlerinde en büyük etken belki Kur’an-ı Kerimin bu ifade ve üslubu olmuştur. Arapların ruhlarına etki etmek suretiyle onları tam imana getirmiştir. Kur’an bir fikir hazinesidir. O’ndan bir alimin aldığı hisse ile bir cahilin aldığı hisse ayrı ayrı oluyor. O’nu anlamayan cahilin ancak ruhuna etki eder. Bu da O’nun muazzam ifade ve üslubundandır. 37 HERKESE GEREKLİ İSLAMİ BİLGİLER Bu gün Kur’an-ı Kerim, birçok lisanlara tercüme edilmiştir. Arapça olan ana metninden başka bir lisana tercüme edildiği vakit, bu tatlı olan ifade ve üslup kendiliğinden ortadan kalkar. Bu da Kur’anı Kerim’in bir mucizesidir. Hiçbir edip ve müellif O’nu taklit edememiştir. Yeryüzünde bugün dahi sayılabilecek büyük alimler vardır. Kur’an'ın bir sûresini ifade ve üslupla tercüme edebilecek kimse yoktur. Aksini iddia edecek varsa Kur’an'ın ana metni meydandadır. Bir sûresini, kalpleri heyecanlandıran ve bütün duyguları adeta elektrikleyen o ifade ile tercüme edebilsin, mümkün değildir. En dahi sayılabilen insanlar aciz kalmışlar ve acizliklerini itiraf etmişlerdir. Çünkü Kur’an, fani bir insanın meydana getirebileceği bir eser değildir. Kur’an-ı Kerim tam tetkik edilecek olursa, içindeki her ayet ve süre aynı ifade ve üslupla zikredilmiştir. Bu ifade ve üslup asla değişmemektedir. Halbuki Kur’an, çeşitli ilimlerden bahsetmektedir. Bir insan ancak, kendi ihtisası dairesinde olan hususlarda güzel yazabilir. Her hususta 38 HERKESE GEREKLİ İSLAMİ BİLGİLER yazamaz. Bir roman yazarı, şairler gibi şiir yazmayı başaramaz. Madem ki Kur’an-ı Kerim, her ilmi aynı ifade ve üslupla açık bir şekilde zikretmiştir, o halde bu bütün ilimlere vakıf olan Allah ü Teala’nın bir ilahi kelamıdır. Kur’an-ı Kerim’in içinde tek bir hata ve tenakuz yoktur. Halbuki en dahi sayılan insanların eseri tetkik edilirse, sayfalarında hata bulunabilir. Bu da Kur’an'ın bir ilahi kelam olduğuna delalet eder. 39 HERKESE GEREKLİ İSLAMİ BİLGİLER KUR’AN-I KERİM, MUCİZELERİN EN BÜYÜĞÜDÜR Allah ü Teala her kavme hak yolunu göstermek için bir peygamber göndermiştir. Onun için hiçbir kavim kendini mesuliyetten asla kurtaramaz. Peygamber olanlara devrin icaplarına göre, Allah ü Teala tarafından mucizeler verilir. Mucize insan tarafından yapılması mümkün olmayan bir şeydir. Bütün peygamberlerin gösterdikleri mucizeler, sadece o asırda yaşayan insanların görebileceği bir şekilde idi. Yani belli bir zamanda mahsus ve sonu olan mucizelerdi. Kur’an-ı Kerim böyle değildir, 40 HERKESE GEREKLİ İSLAMİ BİLGİLER dünya durdukça devam edecek ve herkes tarafından müşahede edilecek daimi olan bir mucizedir. Hz. Muhammed (s.a.v) bilindiği gibi medeni bir insandı, fakat ümmi idi. Mektep, medrese görmemiş okur, yazar değildi. Bütün edip, şair ve alimleri susturan Kur’an-ı Kerim’in böyle okur, yazar olmayan bir peygamberden zuhuru kadar büyük mucize acaba ne olabilir? Beşeriyetin istifade ettiği en büyük eser Kur’an'dır. Daimi bir mucize olup, akılları her zaman hayrette bırakacak emsalsiz bir kitaptır. 41 HERKESE GEREKLİ İSLAMİ BİLGİLER KUR’AN-I KERİM, SEMAVİ KİTAPLARIN EN SONUDUR Kur’an-ı Kerim mükemmel bir eser olduğu için her türlü tenkidin fevkindedir. O bütün semavi kitapların en güzelidir. İçinde gayrı ahlaki bir tek cümle yoktur. Kur’an gerçekten hürmete şayan ilahi bir kelamdır. Hiç bir eser Kur’an'ın gördüğü bu büyük ilgi ve hürmeti görmemiştir. Evvel ki semavi olan kitaplar, bulundukları zamanın bünyesine ve o kavmin ihtiyaçlarına göreydi. Kur’an-ı Kerim ise bu mahdut olan ölçünün tamamen üstündedir. Bütün zamanları içine almıştır. Her asrın ihtiyaçlarına cevap verebilecek bir 42 HERKESE GEREKLİ İSLAMİ BİLGİLER şekilde, beşeriyete hitap etmektedir. Cenab-ı Hak Kur’an-ı Kerimde: “Ey Resulüm, sana da bu hak kitabı (Kur’an'ı), kendinden önceki kitapları hem tasdikçi, hem onlar üzerine bir şahit olarak indirdik” (Maide sûresi: 48) Kur’an bütün semavi kitapların talim ve irşatlarını içine almıştır. Ve böylelikle onların hükümlerini ortadan kaldırmıştır. İslam aleminde Kur’ana büyük saygı vardır. Her asırda yüz binlerce Müslüman Kur’an-ı Kerimi ezbere bilmektedir. Küçük çocuklar O’nu kolaylıkla ezberleyebilir. Bu Kur’ana mahsus olan bir özelliktir. Kur’an-ı Kerimin ezberlenmesini Allah ü Teala kolaylaştırmıştır. Herkes O’nu sıkıntı çekmeden rahatlıkla ezberleyebilir. Cenab-ı Hak Kur’an-ı Kerimde: “Andolsun ki biz Kur’an-ı düşünüp öğüt almak için kolaylaştırdık. Fakat düşünen mi var?” (Kamer sûresi: 17) buyuruyor. Kur’an-ı Kerim tahrif edilemez. Çünkü 43 HERKESE GEREKLİ İSLAMİ BİLGİLER O Allah ü Tealanın himayesindedir. Hiç kimse Kur’an'ın bir tek harfini değiştirmeye kadir değildir. Ve O ilelebet tahriften azade kalacaktır. Cenab-ı Hak Kur’an-ı Kerimde: “Kur’an-ı biz indirdik, ve muhakkak biz onun koruyucusuyuz” (Hicr sûresi: 9) Bu ilahi fermandan anlaşılacağı gibi, tahriften masun kalacaktır. 44 HERKESE GEREKLİ İSLAMİ BİLGİLER HZ. MUHAMMED (S.A.V)’İN DOĞUMU VE ÇOCUKLUĞU Hz. Muhammed (s.a.v), miladi 570 yılında Abdülmüttalib oğlu Abdullah ve Vehb kızı Amine’den doğdu. Kainatın ezelden beri sabırsızlıkla beklediği ve bütün alemlere rahmet olan o yüce peygamberin nuru ile cihan aydınlandı. Kainatın en büyük hadisesi böylelikle meydana gelmiş oldu. Artık o yüce şahsiyet küfür, zulüm ve şirki ortadan kaldıracaktı. Hz. Muhammed'in (s.a.v) doğumun45 HERKESE GEREKLİ İSLAMİ BİLGİLER dan iki ay evvel babası Abdullah vefat etti. Hz. Amine diğer kadınlar gibi hamilelikte pek zahmet çekmedi. Hz. Muhammed (s.a.v) sünnetli ve göbeği kesilmiş olduğu halde doğdu. Arkasında bir peygamberlik mührü vardı. İki kürek kemiği arasında ve kalbinin tam hizasında idi. Hz. Muhammed (s.a.v)’in doğduğu gece, İran hükümdarı Kisra’nın sarayından on dört sütun yıkıldı. Bin seneden beri yanmakta olan ateş söndü, sava gölü yere batıp yok oldu. Mevcut putlar hep yüzüstü düşmüş bulundu. Hz. Muhammed (s.a.v)’in doğumundan, cennetle müjdelenmiş olan on kişiden Abdurrahman b. Avf’ın annesi orada hazırdı. O gece doğudan batıya kadar bütün dünyanın nur ile dolduğunu görmüştü. Mekke’de cari olan adete göre, yeni doğan çocukları süt annelere verirlerdi. Çünkü Mekke’nin havası çok sıcak olduğu için çocuklara yaramazdı. Sa’d kabilesinden olan Hz. Muhammed (s.a.v)’in müstakbel süt annesi Halime çok fakir ve bineği de zayıf olduğu için Mekke’ye geç vasıl oldu. Onun için zengin bir çocuk bulamadı, eli 46 HERKESE GEREKLİ İSLAMİ BİLGİLER boş olarak ta dönmek istemedi. O zaman yetim olan Hz. Muhammed (s.a.v)’i yanına alarak beraberinde götürdü. Hz. Peygamber süt anneye verilinceye kadar, amcası olan Ebu Leheb’in cariyesi Süveybe O’nu emzirmişti. Kendisine birkaç günlük süt annelik yapan Süveybe’ye daima hürmet besler, her zaman onun hal ve hatırını sorardı. Hz. Halime (r.ah), peygamberimizi kendi öz evlatlarından daha çok severdi. Hz. Muhammed (s.a.v)’in ayağı onlara çok uğurlu geldi. Hayvanların sütü çoğaldı, evleri bereketle doldu. Onun için bütün aile fertleri O’ndan çok memnundu. Her zaman Hz. Muhammed (s.a.v) süt annesinin bir memesini süt kardeşine bırakarak, onun tek memesini emerdi. O’nun çocukluğu başka çocuklara asla benzemiyordu. Bazen ondan olağanüstü haller görülüyordu. Bir gün süt kardeşlerinden biri ile beraber iken, meleklerin gelip göğsünü açtıklarını, kalbini çıkardıklarını ve şeytana ait olan kısmı kaldırdıklarını söyledi. 47 HERKESE GEREKLİ İSLAMİ BİLGİLER Peygamberimiz (s.a.v) süt annesinin yanında beş yaşına kadar kaldı. Sonra annesinin yanına geldi. Hz. Muhammed (s.a.v) altı yaşında iken annesi Amine ve cariyesi Ümmü Eymen olmak üzere Medine’ye bir seyahat yaptı. Medine de dayılarının yanında bir ay kaldı. Bu arada babası olan Hz. Abdullah (r.a)’ın kabrini ziyaret etti. Misafirlik sona erip, Mekke’ye dönüyorlardı. Medine’nin 23 mil cenubuna düşen Ebva köyüne geldiklerinde Hz. Amine (r.a) şiddetli bir hastalığa yakalanarak aniden vefat etti. Hz. Muhammed (s.a.v)’in acısı çok büyük oldu. Peygamberimiz (s.a.v) Ebva’dan her geçtiğinde annesinin kabrini ziyaret eder ve bol bol gözyaşı dökerdi. Ümmü Eymen Hz. Amine (r.a)’ın gömülmesinde hazır bulunduktan sonra, Hz. Muhammed (s.a.v) ile birlikte Mekke’ye döndü. Hz. Muhammed (s.a.v) altı yaşında anneden de yetim kalınca dedesi Abdülmuttalib’in himayesine girdi. O zaman Mekke’de büyük bir kıtlık vardı. Mekke 48 HERKESE GEREKLİ İSLAMİ BİLGİLER halkı Abdülmuttalib’e gelerek yağmur duasına çıkmasını rica ettiler. O’da Hz. Muhammed (s.a.v)’i yanına alarak yağmur duasına çıktı. Allah ü Teala Hz. Muhammed (s.a.v) hürmetine yağmur yağdırdı. Altı yaşından sekiz yaşına kadar peygamberimize dedesi Abdülmuttalib baktı. Abdülmuttalib 82 yaşında vefat edince, peygamberimiz (s.a.v) amcası olan Ebu Talibin himayesine girdi. 49 HERKESE GEREKLİ İSLAMİ BİLGİLER HZ. MUHAMMED (S.A.V)’İN GENÇLİĞİ Ebu Talib Hz. Muhammed (s.a.v)’i, kendi öz evlatlarından çok daha fazla severdi. O’nu hiçbir zaman yanından ayırmazdı. Hatta iyi doyması için Hz. Muhammed (s.a.v)’e ayrı yemek çıkarırdı. Mekke’de o devirde okul olmadığı için, Hz. Muhammed (s.a.v) okuma yazmayı öğrenemedi. Peygamberimiz (s.a.v) 10-12 yaşları arasında iken amcası Ebu Talib Mekke halkının koyunlarını gütmüştü. Amcasının zayıf olan bu gelirine, biraz olsun, para katmak için peygamberimiz 50 HERKESE GEREKLİ İSLAMİ BİLGİLER (s.a.v)’de onunla birlikte çobanlık yaptı. Hz. Muhammed (s.a.v) 12 yaşlarında iken, ticaret için kervanla birlikte Suriye’ye giden amcası Ebu Talib ile beraber gitti. Otuz gün süren uzun bir yolculuktan sonra, kervan Busra adında bir kasabaya geldi. Burada Hıristiyanlara ait büyük bir manastır vardı. Bu manastırın içinde Bahira isimli büyük bir rahip oturuyordu. Kervan manastırın karşısında bulunan bir ağacın altında muvakkaten konak kurdu. Rahip Bahira kervan gelirken bu kervanla beraber bir bulutun geldiğini görür. Kervan ağacın altında konduğunda bu bulutta o ağacın üzerinde durur. Ve uzun bir zamandan beri o ağaç kurumuş iken birden yeşillenir. O zaman Bahira kendi bilgi ve keşifleriyle son peygamberin o kervan içinde olduğunu anlar. Hemen bir ziyafet hazırlayarak, Ebu Talib ve arkadaşlarını manastıra davet etti. O zaman Ebu Talib Hz. Muhammed (s.a.v)’i eşyaların yanında bırakarak arkadaşlarıyla beraber manastıra gitti. Bahira aradığı o şahsı aralarında görmedi. O zaman baktı ki bulut hala ağacın üzerindedir. Eşyaların 51 HERKESE GEREKLİ İSLAMİ BİLGİLER yanında kalan küçük çocuğun da yemeğe gelmesini, misafirlere teklif etti. Ebu Talib, Hz. Muhammed (s.a.v)’i alıp sofraya getirdi. Bahira Hz. Muhammed (s.a.v)’i görünce simasından son peygamber olacağını sezdi. Çünkü kitapların son peygamber için söyledikleri vasıf ve alametlerin hepsini onda gördü. Bahira, Ebu Talibe şu tavsiyede bulundu. “Bu çocuk peygamberlerin sonuncusudur. Şam Yahudileri O’nun evsafını bilir, hıyanet edebilirler. O’nu Şam’a götürme!” Bunun üzerine Ebu Talib alışverişini orada yapıp geri döndü. On yedi yaşında iken, Hz. Muhammed (s.a.v) amcası Zübeyr ile beraber Yemen’e gidip geldi. Kureyş’liler ticarete çok ehemmiyet veriyorlardı. O sıralarda Kureyş’in ileri gelenlerinden ve genç yaşta iken dul kalmış Hatice namında zengin bir kadın vardı. Bazı şahıslara para vererek ortaklı iş yapıyordu. Ebu Talib de Hatice’ye giderek, Hz. Muhammed (s.a.v)’e ticaret için sermaye vermesini teklif etti. O da makul olan bu 52 HERKESE GEREKLİ İSLAMİ BİLGİLER teklifi hemen kabul etti Hz. Muhammed (s.a.v). Hz. Hatice’nin kölesi olan Meysere ile birlikte Suriye’ye ticaret için gitti. Bu seyahatte muhtelif diyarları gördü. Üç ay süren yolculuktan sonra Mekke’ye döndü. Fakat bu ticaret çok karlı olmuştu. Hz. Muhammed (s.a.v), yaptığı ticaretin hesabını Hz. Hatice (r.ah)’ye verdi. Diğer senelere göre çok karlı olduğu anlaşıldı. Hz. Hatice (r.ah) evvelce bir rüya görmüş kahin olan ve gelecekten haber veren amcası oğlu Varaka b. Nevfel’e anlatmış, o da “Sen gelecek ve son peygamberin hanımı olacaksın” şeklinde yorumlamıştı. Hz. Hatice (r.ah)’nın zihnini meşgul ediyordu. Hz. Muhammed (s.a.v) yirmi beş yaşlarına gelinceye kadar hep mütevazı bir hayat yaşamıştı. Fakir, fakat çok iyiliksever bir insandı. Ümmi fakat çok zeki idi. Hz. Hatice (r.a) Ona kalpten bağlanmıştı. Bir gün sırrını, dostu olan Nefise’ye açtı. Ve lazım geleni gizli bir şekilde yapmasını söyledi. İşte bu sıralarda, her iki taraftan 53 HERKESE GEREKLİ İSLAMİ BİLGİLER böylelikle vasıtalar meydana geldi. Hz. Hatice (r.ah)’nın, Hz. Muhammed (s.a.v)’e nikahlanmasına karar verildi. Kureyş kabilesinin büyükleri nikah merasimine davet edilmek suretiyle Hz. Hatice (r.ah)’nın evinde bir toplantı yapıldı. Hz. Muhammed (s.a.v) amcası Ebu Talib ile birlikte orada hazır bulundu. Ebu Talib merasimde ayağa kalkarak şu konuşmayı yaptı. “Şükür Allah’a ki, bizi İbrahim zürriyetinden ve İsmail neslinden getirdi. Bizi Beyt-i Şerif’in bekçisi, Harem’in hizmetçisi ve halkın reisi kıldı. Bundan sonra asıl maksada gelince, kardeşim oğlu Muhammed b. Abdullah ile Kureyş’in hangi genci kıyaslansa bu ona soyca ve üstünlükçe tercih edilir. Her ne kadar malı mülkü az ise de ona bakılmaz. Çünkü mal mülk bir gölge gibidir, geçip gider. Baki olmayan bir şeydir, alınıp verilir. İğreti bir şeydir. Vallahi bundan sonra Hz. Muhammed (s.a.v)’in hali ve şanı çok büyük olacaktır. Halbuki sizin böyle şeref ve şan 54 HERKESE GEREKLİ İSLAMİ BİLGİLER sahibi olan kızınız Hatice’ye o arzu buyurdu. Hatice tarafından ise Varaka b. Nevfel şöyle dedi. “Allah ü Tealaya hamd ü sena ederim ki, bizleri herkesten ziyade şeref ve faziletle mümtaz kıldı. Bilirsiniz ki, Hatice’nin babası ve anası Arap’ların ulularından ve reislerindendir. Sizin oğlunuz Muhammed’de böyledir. Hiç kimse O’nun yüksek meziyet ve şerefini inkar edemez. Bu sebeple biz de O’nun ailesiyle sıhriyet kurmayı arzu ettik. Ey cemaat, şahit olunuz ki, ben Haşimilerden Abdullah oğlu Muhammed’e Huveylid’in kızı Hatice’yi nikah ettim. Hz. Muhammed (s.a.v), Hz Hatice (r.ah) ile çok mesut yaşamıştı. Onun sağlığında başka bir kadınla evlenmedi. Üç oğlan ve dört kız olmak üzere yedi evladı olmuştu. İbrahim’in dışında kalan bütün çocukları Hz. Hatice (r.ah)’dan doğmuştu. Erkek çocukların adı şöyledir: Kasım, Abdullah ve İbrahim’dir. Kız evlatları ise: Zeynep, Rukiye, Ümmü Gülsüm ve 55 HERKESE GEREKLİ İSLAMİ BİLGİLER Fatıma’dır. Hz. Muhammed (s.a.v)’in kızı Fatıma hariç, diğer bütün evlatları O’ndan önce vefat etmişlerdi. 56 HERKESE GEREKLİ İSLAMİ BİLGİLER HZ. MUHAMMED (S.A.V)’İN PEYGAMBER OLUŞU Hz. Muhammed (s.a.v)’e 40 yaşlarında iken nebi’lik geldi. 43 yaşlarında ise Resul oldu. Hz. Muhammed (s.a.v) Mekke’den bir saat uzakta bulunan Hira (Nur) dağına gider ve orda hep Allah’a ibadet ederdi. Peygamberimizin büyük dedesi olan Hz. İbrahim (a.s)’da peygamber olmadan evvel bu şekilde ibadet ederdi. Peygamberimiz Nebi’liğe sadık rüya ile başladı. Rüyada gördüğü şeyler, aynen sabah aydınlığı gibi çıkardı. Bir gün yine Hira dağında ibadet 57 HERKESE GEREKLİ İSLAMİ BİLGİLER ederken kendisine bir melek göründü ve dedi ki; “Yaratan Rabbi’nin adıyla oku, O insanı bir kan pıhtısından yarattı. Oku sahibidir. Rabbin nihayetsiz kerem Kalemle yazmayı öğreten O’dur. İnsana bilmediğini O öğretti” (Alak sûresi:1-5) Hz. Muhammed (s.a.v)bunları güzelce dinledikten sonra, meleğin ona bu söyledikleri şeyler, olduğu gibi kalbinde nakşolundu. Sonra melek gitti. Büyük bir korku ve endişe içinde, Hz. Muhammed (s.a.v) evine döndü. Hz. Hatice’ye “beni örtün” dedi. Uyandıktan sonra, gördüklerini Hz. Hatice (r.ah)’ye anlattı. Hz. Hatice’de O’nu gayet güzel bir şekilde teselli ederek “Allah’a kasem ederim ki Allah ü Teala hiçbir vakit seni utandırmaz. Çünkü sen, akrabana bakarsın. İşini görmekten aciz olanların ağırlığını yüklenirsin. Fakire verir, kimsenin kazandıramayacağını kazandı58 HERKESE GEREKLİ İSLAMİ BİLGİLER rırsın. Misafiri ağırlarsın. Hak yolunda zuhur eden hadiselerde yardım edersin” Bundan sonra Hz. Hatice Hz. Muhammed (s.a.v)’i alıp, amcası oğlu olan Varaka b. Nevfel’e götürdü. Varaka, Tevrat ve İncil’i okuyordu. Hatice ona Hz. Muhammed (s.a.v)’in gördüğünü anlattı. Bunun üzerine Varaka dedi ki; “Bu gördüğün Allah ü Teala’nın Hz. Musa’ya gönderdiği Namus-u Ekber’dir. (Cebrail’dir). Ah keşke senin davet günlerinde genç olsaydım! Kavmin seni çıkaracakları zaman, keşke hayatta olsam!” Varaka, bu sözleri İncil ve Tevrat’a dayanarak söylüyordu. Hz. Muhammed (s.a.v) bütün insanlara ve cinlere bir peygamber olarak gönderildi. Evvela kadınlardan ilk Müslüman olan Hz. Hatice oldu. Peygamberimizin sıdk ve sadakatine inanır, O’nda olağanüstü haller görürdü. Sonra erkeklerden Hz. Ebubekir Sıddık ile çocuklardan Hz. Ali Müslüman olmak şerefine nail oldular. Kölelerden ilk 59 HERKESE GEREKLİ İSLAMİ BİLGİLER Müslüman olan Zeyd’dir. Mekke’de Hz. Ebubekir’in (r.a) şeref ve mevkii çok yüksekti. Çok zengin bir tacirdi. Hz. Muhammed (s.a.v) peygamber olmadan evvel de, hep onun dükkan’ında otururdu. Hz. Ebubekir’in İslamiyet’i kabulü ile, Hz. Muhammed (s.a.v)’e çok büyük bir destek oldu. Onun çabası ile birçok kimse İslamiyet’i kabul etti. Hz. Osman b. Affan, Abdurrahman b. Avf, Talha b. Ubeydullah, Sa’d b. Ebi Vakkas, Zübeyr b. Avvam, gibi Müslümanlar hep onun himmet ve delaletiyle İslam’a girdiler. Kureyş’liler ilk Müslüman olanlara, büyük düşmanlık besledikleri için ibadetlerini gizli yaparlardı. Hz. Muhammed (s.a.v) üç sene davetini hep gizli yaptı. Daha sonra Allah ü Teala tarafından aleni tebliğat emir olundu. Vakta ki; “En yakın akrabanı Allah (c. c) azabıyla korkut” ( Sûresi: âyet) ayeti geldi. O zaman Hz. Muhammed (s.a.v) amcaları olan Ebu Talib, Abbas, Hamza ve Ebu Leheb’i 60 HERKESE GEREKLİ İSLAMİ BİLGİLER evine davet etti. İlahi emri onlara açıkça tebliğ etti. O sıralarda İslam düşmanı olan Ebu Leheb, ortaya atılarak Hz. Muhammed (s.a.v)’in sözünü kesmek suretiyle cemaati dağıttı. Daha sonra Hz. Muhammed (s.a.v) davetini büyük çapta genişletti. Bir gün Safa tepesine çıkarak, bütün Mekke halkını İslam’a davet etti. Yine amcası Ebu Leheb ortaya çıkarak, Hz. Muhammed (s.a.v)’in hatırını kıracak şekilde kötü sözler söyledi. İlk Müslümanlar, Kureyş’liler tarafından tarihte emsali görülmemiş büyük işkencelere maruz kalmışlardı. Bilhassa kimsesiz olanları dövmek ve kızgın kumlar üstünde yatırmak suretiyle onlara çok kötü muamele yaparlardı. Bu gerçekten çok büyük bir zulüm ve vahşetti. Mekke’ye gelmiş garip ve kimsesiz zayıf olan bu şahıslara, böyle sebepsiz yere işkence yapmak ibret vericidir. O devirde mevkii sahibi ve zengin kimselerden Müslüman olanlarda vardı. Onlara kimse dokunamıyordu. Hz. Ebubekir, Ömer ve Hamza’nın aile ve kabileleri onları koruyordu. İlk Müslümanların maruz 61 HERKESE GEREKLİ İSLAMİ BİLGİLER kaldıkları bu işkencelerin sebebi ise, şüphesiz puta tapmayıp Allah (c.c) bir’dir dedikleri içindi. Her zaman mevkii sahibi ve zengin olan Müslümanlar işkenceye maruz kalan kimsesiz ilk Müslümanları bütün güçleriyle koruyorlardı. Bilhassa köle olanları satın alarak azat ediyorlardı. Müslümanlardan Bilal-i Habeşi, Nehdiyye, Ümmü Abis, Lübeyne ve Zinnire’yi satın almak suretiyle bunları azat etmişlerdi. Mekke müşrikleri, ilk Müslümanlara yaptıkları eza ve cefalar artık çekilmez hale geldi. Hz. Muhammed (s.a.v) emin bir yer olan Habeşistan’a hicret etmelerini tavsiye etti. O zaman ki Habeş hükümdarı Necaşi adaletiyle meşhurdu. Böylelikle ilk hicret Habeşistan’a yapıldı. Kafilede ashabın büyüklerinden Osman b. Affan ile zevcesi Hz. Muhammed (s.a.v)’in kızı Rukiyye, Zübeyr b. Avvam, Abdurrahman b. Avf, Osman b. Maz’um ve Abdullah b. Mesud vardı. Bunlar Mekke’den ayrı ayrı çıkmışlar ve sahilde kiraladıkları bir gemi ile Habeşistan’a geçmişlerdi. Habeş hükümdarı Necaşi gelen bu Müslümanları 62 HERKESE GEREKLİ İSLAMİ BİLGİLER memleketinde güzelce yerleştirdi. Ve onlara büyük bir saygı gösterdi. Hz. Muhammed (s.a.v)’in peygamber oluşunun altıncı yılı idi. Bir gün Safa tepesinde otururken, Ebu Cehil oradan geçerek peygamberimize hakaret etti. Hayvanlardan daha aşağı olan bu adi kişiye cevap vermek lüzumunu dahi hissetmedi. O civarda bulunan Abdullah b. Cüda’nın cariyesi, Ebu Cehil’in bu kötü hareketini görmüştü. Cariye yolda rastladığı Hamza’ya, Ebu Cehil’in yapmış olduğu hakareti ona anlattı. O zaman Hamza Müslüman olmamıştı. Fakat yeğenine böyle hakaret edildiğini işitince, Kureyş’lilerin toplu bulunduğu yere gitti. ”Benim yeğenime hakaret edip, onun gönlünü inciten sen misin?”dedi ve yayını Ebu Cehil’in başını vurarak yardı. Hz. Muhammed (s.a.v)’e giderek, Ebu Cehil ile arasında geçen bu olayı anlattı. Ve ona teselli vermek istedi. O zaman Hz. Muhammed (s.a.v) Hamza’ya iman etmesini ve ancak bu şekilde teselli olacağını söyledi. Bunun üzerine Hamza kelime-i şehadet getirerek Müslüman oldu. 63 HERKESE GEREKLİ İSLAMİ BİLGİLER Hz. Hamza (r.a) Kureyş’liler içinde değerli saygılı hiçbir şeyden çekinmez cesur ve yiğit bir kimse idi. Bunun üzerine Kureyş büyükleri ”Darün Nedve’de”büyük bir toplantı yaptılar. Gün geçtikçe artan Müslümanlar hakkında, nasıl bir tedbir alınacağı görüşülüyordu. Ebu Cehil’in teklifi üzerine, Hz. Muhammed (s.a.v)’in öldürülmesine karar verildi. Ve bu kararın tatbiki Hattab oğlu Ömer’e verildi. Ömer o zaman 33 yaşlarında idi. Ömer kılıcını kuşanıp, Hz. Muhammed (s.a.v)’i öldürmeye gitti. Yolda Nuaym b. Abdullah’a rastladı. Nuaym baktı ki Ömer kılıcını kuşanıp hiddetli bir şekilde gidiyor. Nereye böyle ey Ömer? dedi. O da: “Muhammed’in vücudunu ortadan kaldırmağa gidiyorum” cevabını verdi. Nuaym: “Vallahi ona bir şey yapmaya muvaffak olamazsın. Farz et ki, buna muvaffak oldun, sonra Abdülmüttalib oğullarının elinden kurtulamazsın” dedi. Nuaym’ın bu şekildeki sözlerine Ömer alındı. “Sen de Muhammed’den yana 64 HERKESE GEREKLİ İSLAMİ BİLGİLER oluyorsun öyle mi?” dedi. Nuaym: “Ya Ömer sen beni bırak evvela kendi ailene bak. Enişten Said b. Zeyd ve eşi olan kız kardeşin Fatma, Müslümanlığı kabul ettiler.” Ömer eniştesi Said ile kız kardeşi olan Fatma’nın Müslüman olduğuna inanmadı. Hemen onların evlerine gitti. O esnada ”Taha” sûresi yeni gelmiş olduğundan Ashab-ı kiramdan Habbab, bu süreyi Said ile eşi olan Fatma’ya öğretiyordu. Ömer evin köşe başından dönerken, bu Kuran sesini işitmişti. Kapıdan içeri sertçe girdi ve okuduğunuz ne idi? diye sordu. Eniştesi Said “bir şey yok” diye cevap verdi. Ömer öfkelenerek “Demek duyduklarım doğru imiş” diyerek, eniştesi Said’in yakasına sarılarak hiddetle onu yere vurdu. Kocasını kurtarmak isteyen kız kardeşine de bu arada bir tokat atarak yüzünden kan akmağa başladı. Ömer’e kızan kız kardeşi, yüzüne karşı şöyle haykırdı: 65 HERKESE GEREKLİ İSLAMİ BİLGİLER “Ben ve eşim Müslüman olduk, Allah ü Teala’ya iman ettik. Sen ne yaparsan yap, başımızı kessen bundan dönmeyiz” dedi. Ömer bu konuşma karşısında adeta biraz yumuşar gibi oldu. Okuduğunuz şeyleri çıkarın dedi. Fatma yazılı olan Kur’an sayfalarını getirip, Ömer’e verdi. Okur yazar olduğu için sayfada ki ayetleri güzelce okudu. O anda Allah ü Teala’nın hidayeti Ömer’e erişti, derhal Kelime-i Şehadet getirdi. Gizlenen Kur’an hocası Habbab ise, gizlendiği yerden çıktı. Ve Hz. Ömer’e dedi ki: Ya Ömer! Hz. Peygamber “Ya Rab bu dini iki Ömer’den biriyle aziz kıl” diye dua etmişti. İşte bu büyük saadet sana nasip oldu. Diğer Ömer ise meşhur İslam düşmanı Amr b. Hişam idi. -“Haydi, beni Hz. Muhammed (s.a.v)’e götürün” dedi. O gün Hz. Muhammed (s.a.v), Safa dağının eteğinde bir evde bulunuyordu. Habbab, Ömer’i alıp oraya götürdü. Ashab-ı Kiram Ömer’in silahlı geldiğini görünce telaş ettiler. Hz. Hamza kuşku duymadan 66 HERKESE GEREKLİ İSLAMİ BİLGİLER ”Ömer’den korkacak ne var”? diyerek elini kılıcının kabzasına attı. O sırada Cebrail (a.s), Hz. Muhammed (s.a.v)’e gelip Ömer’in imana geleceğini müjdeledi. İçeriye giren Ömer, o heybetli kılığıyla Hz. Muhammed (s.a.v)’in huzurunda diz çöktü. Hz. Muhammed (s.a.v): “İman et ey Ömer” buyurdu. O da samimi bir kalp ile Kelime-i Şehadet getirdi. Bundan sonra Hz. Ömer (r.a): “İslam’a giren kaç kişidir?” dedi. Onlar da: “Seninle kırk kişi olduk.” dediler. Hz. Ömer: “Ne duruyoruz, Kabe’ye gidelim” dedi. Hz. Muhammed (s.a.v) önde, Ömer, solunda Hamza ve diğer arkada olmak üzere hep birlikte gittiler. O gün Müslümanlar herkesin görebileceği bir şekilde kıldılar. sağında ashabı Kabe’ye Kabe’de namaz Kureyş’liler, İslamiyet’in günden güne kuvvetlenmesinden büyük endişe duymaya 67 HERKESE GEREKLİ İSLAMİ BİLGİLER başladılar. Nihayet toplanarak yeni bir çareye başvurdular. Hz. Muhammed (s.a.v)’in peygamberliğinin yedinci senesi idi, Kureyş’liler Müslüman olsun olmasın bütün Haşim oğullarının hepsine karşı bir boykot ilan ettiler. Haşim oğulları ile her türlü alakayı kesecekler, alışveriş yapmayacaklar ve kız alıp vermeyecekler. Bu anlaşmayı yapıp, Kabe’nin duvarlarına astılar. Yalnız Haşim oğullarından İslam düşmanı olan Ebu Leheb bu anlaşmanın dışında bırakıldı. Diğer Haşim oğulları ise üç sene Kureyş’lilerle her türlü münasebeti kestiler. Bu arada çok sıkıntılı günler geçirdiler. Yiyecek olmadığı için bazen ağaç yaprakları yiyorlardı. Küçük çocuklar ise açlıktan feryat ediyorlardı. Haşim oğullarının böyle yiyecek ve içecek almaktan tamamen men edilmeleri, şüphesiz bazı Kureyş’in insaflı şahıslarına çok dokunuyordu. Kureyş’lilerden Amr oğlu Hişam develere yiyecek yükleyerek geceleyin yola çıkarır ve bulundukları vadinin ağzında o develeri serbest bırakırdı. Haşim oğulları da develerin üstündeki yiyecekleri alıp, develeri 68 HERKESE GEREKLİ İSLAMİ BİLGİLER boş çevirirlerdi. Nihayet bir gün bütün Kureyş’liler Kabe’de toplanarak, boykot kararının kaldırılmasına karar verdiler. Hz. Muhammed (s.a.v)’in peygamberliğinin sekizinci senesinde ise bazı Kureyş’liler yanına gelerek O’ndan bir mucize istediler. O da dua ederek ay’ı ikiye ayırdı. Bir parçası Hira dağının bir tarafında, diğer parçası ise öbür tarafında görüldü. Müşrikler bu büyük mucizeyi görünce ”Muhammed bizi büyüledi” dediler. Hele müşriklerin reisi olan Ebu Cehil bu mucizeye, sihirbazlık dedi. Ay yarılmasını Buhari, Müslim, Tirmizi ve İbni Hanbel açıkça yazmaktadırlar. Bu hususta Abdullah b. Mesud diyor ki: “Biz peygamberle birlikte Mina’da iken kamer (ay) inşikak etti. Hazreti peygamber de bize; “Şahit olunuz” dedi. Hz. Muhammed (s.a.v)’in peygamberliğinin onuncu senesi idi. Amcası Ebu Talib vefat etti. Arkasından üç gün sonra zevcesi olan Hz. Hatice (r.ah) vefat 69 HERKESE GEREKLİ İSLAMİ BİLGİLER etti. Ebu Talib, sekiz yaşından yirmi beş yaşına kadar Hz. Muhammed (s.a.v) babalık yapmıştı. Kureyş’lilerin her türlü zulümlerine karşı göğüs germiş, Hz. Muhammed (s.a.v)’i bütün gücü ve kuvvetiyle korumuştu. Hatta vefat edeceği sıralarda dahi, Kureyş’in ileri gelenlerini toplayarak Hz. Muhammed (s.a.v)’i onlara tavsiye etmişti. Hz. Muhammed (s.a.v) amcasının ona yapmış olduğu bu büyük iyilikleri şüphesiz unutacak değildi. O da onu son derece severdi. Vefatından sonra da daima ona dua da bulunurdu. Müslümanlığı kabul edip etmediği hususu ihtilaflıdır. İbn-i İshak, Ebu Talib’in şehadet getirdiğini söylemektedir. Ebu Talib’in ölümünden üç gün sonra, Hz. Hatice’nin vefatı vukua geldi. Herkes müşrik iken o Müslümanlığı kabul etmiş, Hz. Muhammed (s.a.v)’in hiçbir yardımcısı ve dayanağı yok iken o yardım etmişti. Bu iki büyük acı onuncu yıla 70 HERKESE GEREKLİ İSLAMİ BİLGİLER tesadüf ettiği için, buna İslam tarihinde hüzün yılı denildi. Peygamberimiz (s.a.v) amcası olan Ebu Talib’in vefatından sonra, Kureyş’liler artık adice hareket etmeye başladılar. Hiçbir insanın tahammül edemeyeceği bu büyük kötülüklere karşı, Hz. Muhammed (s.a.v) muvakkat zaman için Mekke’den çıkmak mecburiyetinde kaldı. Yanına evlatlığı olan Zeyd’i alarak Taif’e gitti. Orada on gün kaldı. Gayesi, müşrik olan bu taifeleri imana davet etmekti. Fakat orada umduğunu bulamadı. Hatta peygamberimizin şahsına yapmadıkları kötülük kalmadı. Alay ettiler ve bununla iktifa etmeyerek O’nu sokaklarda yuhaladılar. Onları doğru yola ve Hakka davet etmek için, yurdunu çoluk çocuğunu terk eden bir Hak peygamberine yapılan bu vahşi hareketlere bakın. Daha sonra peygamberimiz orayı terk ederek tekrar Mekke ‘ye döndü. Hz. Hatice’nin vefatından sonra, Hz. Muhammed (s.a.v), dul kalmış olan Sevde ile evlendi. Allah ü Teala Hz. Muhammed 71 HERKESE GEREKLİ İSLAMİ BİLGİLER (s.a.v)’i ilahi mükafatı ile yüceltti. İslam dininde meşhur olan -Miraç- hadisesi vukua geldi. Cebrail (a.s) bir gece gelip Hz. Muhammed (s.a.v)’i Kabe’den alıp, Mescidi Aksa’ya götürdü. Ondan sonra bütün gökleri ayrı ayrı dolaştı. Bu arada Allah ü Teala’nın bizzat kelamını işitip, cemalini gördü. Hiçbir insana nasip olmayan Allah ü Teala’nın bizzat cemalini görmek mükafatına nail oldu. Yine aynı gece geri döndü. Allah ü Teala Hazretleri, Miraç’ta Hz. Muhammed (s.a.v)’e şu üç büyük hediyeyi verdi: 1) Bakara sûresinin sonu, 2) Ümmetinden şirk koşmayanların cennete gireceği ve 3) Beş vakit namaz. Miraç Kur’an-ı bildirilmektedir: Kerim’de şöyle “Kendisine bazı ayetlerimizi göstermek için kulunu geceleyin Mescidi Haram’dan, 72 HERKESE GEREKLİ İSLAMİ BİLGİLER etrafını mübarek kıldığımız Mescidi Aksa’ya götüren Zat-ı Kibriya’nın şanı, her ayıptan tamamıyla münezzehtir” (İsra sûresi: 1) Buhari ve Müslim’in Ashab-ı Kiram’dan Ebu Zer’den naklettiklerine göre: “Hz. Peygamber, Mekke’de, hanesinde iken veya Harem-i Şerif’te bulunurken Cebrail bir kısım meleklerle birlikte gelerek Hz. Peygamber’in göğsünü açmışlar, içini zemzemle yıkayarak sonra hikmet ve iman nuru doldurmuşlardır. Bundan sonra melekler bir nurani mevkif halinde Hz. Muhammed’i alıp göklere götürmüşlerdir.” Mirac’ın ne zaman ve nasıl vuku bulduğu ihtilaflıdır. Bu sıralarda İslam dini, Arabistan ve bilhassa Medine’de süratle yayılmakta idi. Hac mevsiminde Medine halkından Mekke’ye gelen bazı kimseler vardı. Bunlar Mekke kenarında Akabe denilen yerde Hz. Muhammed (s.a.v) ile gizli bir görüşme yaptılar. Ve hepsi Müslüman olarak birlikte O’na biat ettiler. Aralarında Hazreç kabilesinin ulularından Es’ad b. Zürare de 73 HERKESE GEREKLİ İSLAMİ BİLGİLER vardı. Biat’ın esasları: “Allah ü Teala’ya şirk koşmamak, hırsızlık yapmamak, zina ile ırza geçmemek, çocukları öldürmemek, bühtan ve iftirada bulunmamak, doğru bir işte Peygambere karşı gelmemek” Bu esaslara riayet eden cennetliktir. Bunları ihmal edenlerin cezası Allah ü Teala’ya aittir. O zamana kadar Arap’lar vahşi bir şekilde, kız çocuklarını diri diri toprağa gömerlerdi. Müslüman olan bir kısım Medine halkı Hz. Muhammed (s.a.v)’den onlara İslam dinini ve Kur’an-ı Kerim’i öğretecek birini istediler. Hz. Muhammed (s.a.v) de Ashab-ı Kiram’dan Mus’ab b. Umeyr’i gönderdi. Mus’ab (r.a) herkese gayet güzel muamele yapan çok muhterem bir zattı. O’nun büyük himmetiyle, İslam dini kısa bir zamanda Medine’de şimşek gibi yayıldı. Mus’ab İslam dininin Medine de sür’atle yayıldığını ve hac mevsiminde Müslüman olan zatların Mekke’yi ziyarete geleceklerini Hz. Muhammed (s.a.v)’e iletti. Hac 74 HERKESE GEREKLİ İSLAMİ BİLGİLER mevsiminde Medine’den Mekke’ye 75 Müslüman geldi. Bizzat Hz. Muhammed (s.a.v) onları karşıladı. Bunlarla çok yakın bir ilişki kurarak, Akabe’de bir toplantı yapmağa karar verdiler. Zamanında toplantı için tayin olunan yere hepsi geldiler. Hz. Muhammed (s.a.v) amcası Abbas ile birlikte Akabe’ye geldi. O zaman Abbas, henüz daha Müslüman olmamıştı. Fakat kardeşinin oğlunu himaye etmekten asla çekinmezdi. Toplantıyı Abbas açmış ve Medinelilere şöyle hitap etmişti: “Ey Hazreç ve Evs cemaati! Siz Muhammed’in aramızdaki yüksek mevkiini elbette bilirsiniz. Biz Onu, şimdiye kadar düşmanlardan koruduk. Yine de koruyacağız. Fakat, siz şimdi Onu kendisine olan sevginiz ve saygınız yüzünden Medine’ye davet ediyorsunuz. Aranızda yaşamasını istiyorsunuz. Kendiside aynı arzudadır. Ancak, eğer siz Onu, düşmanlarından koruyabileceksiniz, memleketinize götürünüz. Fakat, himaye 75 HERKESE GEREKLİ İSLAMİ BİLGİLER edebileceğinize güveniniz yoksa, teşebbüsünüz-den vazgeçiniz”! demişti. Daha sonra Hz. Muhammed (s.a.v) kendisini koruyacaklarına dair onlardan bir ahit istedi. Medineliler de: “Ya Rasülallah! Senin uğrunda ölürsek ne var?” sorusunu sordular. Hz. Muhammed (s.a.v): “Ahiret deyince; mükafatı olarak Cennet!” “Öyleyse elini ver dediler!” Medineliler hepsi bütün güç ve kuvvetleriyle Hz. Muhammed (s.a.v)’i koruyacaklarına dair söz verdiler. Ve gerekirse din düşmanları ile savaşmaya da yemin ettiler. Bu ahit üzerine Hz. Muhammed (s.a.v) Ashabı Kiram’ın Medine’ye göç etmesine izin verdi. Müşriklerin zulüm ve eziyetlerinden tamamen bıkan Ashab hemen göç etmeye başladılar. Mekke’de yalnız Hz. Muhammed (s.a.v) Ashabı Kiram’dan Hz. Ebubekir (r.a) ile Hz. Ali (r.a) kaldılar. Hz. Muhammed (s.a.v) Medine’ye göç etmeyi çok arzuluyordu, yalnız Allah ü Teala’dan kendisine bir izin gelmesini bekliyordu. 76 HERKESE GEREKLİ İSLAMİ BİLGİLER Ashabı Medine’ye geldikçe Evs ve Hazreç kabileleri onlara yer gösteriyor yardımlarda bulunuyorlardı. Mekke’den Medine’ye Ashaba “muhacir” Medine ”ensar” denir. göç eden halkına da 77 HERKESE GEREKLİ İSLAMİ BİLGİLER HZ. MUHAMMED (S.A.V)’İN HİCRETİ Kureyş’liler, Müslümanların evlerini terk ederek Medine’ye hicret etmelerinden son derece telaşa düştüler. Çünkü Medine, Suriye’ye yapılan ticaretin yolu üzerindeydi. Suriye’ye giden bütün kervanların yolu oradan gediyordu. Bu durum ilerde müşrik Kureyş’lerin aleyhinde olacağı şüphesizdi. Fakat Müslümanların başında bulunan Hz. Muhammed (s.a.v) halen Mekke’de idi, oradan ayrılmamıştı. Onun için Kureyş’in ileri gelenleri bu işi kökünden halletmek için 78 HERKESE GEREKLİ İSLAMİ BİLGİLER ”Darün Nedve”de bir toplantı yaptılar. Bu toplantıda herkes bir fikir beyan etti. Nihayet Ebu Cehil’in ortaya attığı teklif kabul edildi. Hz. Muhammed (s.a.v) öldürmek. Fakat bu işi acaba kim yapabilecekti? Çünkü o sıralarda Araplar arasında kan gütme davası vardı. Şayet Hz. Muhammed (s.a.v) öldürülürse, Haşimoğullarının bu işin peşini bırakmayacağı açıkça belliydi. Nihayet bu işinde bir kolayını buldular. Her kabileden bir genç seçilecek bunlar hep birlikte Hz. Muhammed (s.a.v)’e kılıç vuracaklardı. O zaman kimin darbesiyle öldüğü belli olmayacağından, Haşimoğulları da kan gütme davasından vazgeçmek mecburiyetinde kalacaklardı. Ebu Cehil’in, bu kötü fikri hemen tatbikata konuldu. Her kabileden bir genç alınarak peygamberimizin evi etrafında yerleştirildi. Ayrıca her kabilenin reisi de orada hazır bulunuyordu. Onların nazarında artık her şey olup bitmiş, Hz. Muhammed (s.a.v) öldürülmüş ve böylelikle 79 HERKESE GEREKLİ İSLAMİ BİLGİLER İslam dinide sönmüştü. Cebrail (a.s) hemen gelip durumu Hz. Muhammed (s.a.v)’e bildirdi. Medine’ye hicret etmesine izin verildiğini söyledi. O anda Hz. Ali’yi yanına çağırarak hicret edeceğini bildirdi. Dışarıda bekleyen düşmanları oyalamak için yatağında yatmasını ve kendisine tevdi edilen bütün emanetleri, sahiplerine vermesini tavsiye etti. Hz. Muhammed (s.a.v) bilindiği gibi Kureyşliler’in en emin zatı idi. Bütün emanetler O’nda mahfuz tutulurdu. İnsanların en büyüğü olan Hz. Muhammed (s.a.v) bu tehlikeli anında dahi vazifesini ihmal etmedi. Hz. Ali o gece peygamberimizin yatağında yattı. Peygamberimiz (s.a.v) yerden bir avuç toprak alarak Yasin sûresi’nin bir kısmını okuduktan sonra müşriklerin üzerine saçtı. Müşrikler körler gibi baktıkları halde O’nun evden çıktığını görmediler. Hz. Muhammed (s.a.v) yolda telaş ve korkuya kapılmadan Hz. Ebubekir’in evine gitti. Allah ü Teala’ya 80 HERKESE GEREKLİ İSLAMİ BİLGİLER tevekkül etmek suretiyle, Hz. Ebubekir’le birlikte yola çıktılar. Mekke’nin aşağısında bir saat mesafede Sevr dağında bulunan mağaraya bu iki arkadaş birlikte gizlendiler. Bu mağarada üç gün kaldılar. Kureyş’liler, Hz. Muhammed (s.a.v)’i ellerinden kaçırmamak için her tarafı aradılar. Kim Hz. Muhammed (s.a.v)’i bulursa, ona yüz deve vereceklerini vaat ettiler. Kureyş’in o takipçileri Sevr dağını da aradılar. Hz. Muhammed (s.a.v)’in gizlendiği o mağaranın ağzına kadar geldiler. Hatta içeriden onların ayak sesleri dahi gelmeye başladı. O anda Hz. Ebubekir: “Ya Rasulallah! Beni öldürmelerinden endişe etmiyorum. Ben bir şahısım, fakat Allah ü Teala göstermesin, sana bir zarar gelecek olursa bütün ümmetin helakini sebep olur.” dediğinde Hz. Muhammed (s.a.v): “Üzülme Allah bizimle beraberdir” diye teselli verdi. Bir mucizenin eseri olarak mağaranın ağzına örümcekler ağ germişti. Mağaranın içini aramaya gelenlere, Ümeyye b. Halef: “Orada ne işiniz var, Muhammed 81 HERKESE GEREKLİ İSLAMİ BİLGİLER doğmadan önce örümcekler germiş.” diyerek geri çevirdi. orada ağ Mağarada böylelikle üç gün kaldıktan sonra. yolculuk için onlara hazırlanan develer getirildi. Ücreti mukabilinde tutulan Abdullah b. Ureykıt onlara kılavuzluk etti. O kızgın güneşin altında sahil yolu ile Medine’nin yolunu tuttular. Hz. Muhammed (s.a.v) hicret ederken, yolda iki büyük tehlikeyle karşılaştı. Birisi Süraka adlı bir pehlivanın izlerini takip etmesi, diğeri ise Büreyde’nin yetmiş süvariyle Hz. Muhammed (s.a.v)’in yolunu kesmek istemesidir. Bütün bu hareketler Kureyş’in vaat ettiği o yüz deveyi almak içindi. Süraka silahını kuşanarak Hz. Muhammed (s.a.v)’in izini takip etti. Yolda istirahat ettiği yerde ona yetişti, tam vuracağı sırada attan yuvarlanarak yere düştü. Tekrar binerek kafileye saldırmak istediğinde, atının ön ayakları dizine kadar kuma battığını gördü. Nihayet yapmak istediği bu kötü hareketinden vazgeçerek, Hz. Muhammed (s.a.v)’den af diledi. O’ndan 82 HERKESE GEREKLİ İSLAMİ BİLGİLER ayrılırken de bir eminlik belgesi istedi. Bu belge ona verildi. Kafilenin bu hareketini gizli tutarak arkalarından gelenleri de, geri çevirdi. Büreyde’nin akıbeti ise yine aynı oldu. Maiyetinde bulunan kişilerle Müslüman oldu. Hatta Küba köyüne kadar Hz. Muhammed (s.a.v)’e bayraktarlık yaptı. Nihayet bu Medine yolcuları, Şam’dan dönmekte olan bir ticaret kafilesine karıştı. O kafilenin içinde Ashab-ı Kiram’dan Zübeyr’de vardı. Yolda Hz. Muhammed (s.a.v) ile Hz. Ebubekir’e yeni beyaz elbiseler giydirdi. Hz. Muhammed (s.a.v)’in Mekke’den yola çıktığını, Medine halkı duymuştu. Bir kaç gün arka arkaya Medine’nin dışına çıkarak O’nu beklediler. Bütün şehir halkı bir telaş ve heyecan içinde idi. Nihayet bir gün Müslümanlara ”beklediğiniz zat, işte geliyor” müjdesi verildi. Müslümanlar silahlanarak karşılamaya koştular. Medine’ye bir saat mesafede Küba köyünde Hz. Muhammed 83 HERKESE GEREKLİ İSLAMİ BİLGİLER (s.a.v)’e kavuştular. Küba’da on dört gün Avf oğlu Amr’ın evinde misafir kaldı. Bu on dört günlük misafirliği sırasında Müslümanlar tarafından Küba mescidi yapıldı. Küba’da on dört gün kaldıktan sonra bir Cuma günü yanında ki Müslümanlarla birlikte yola çıktı. Yolda öğle vakti namazı gelmişti. İlk olarak orada cemaatle Cuma namazını kıldılar. Hz. Muhammed (s.a.v) Medine’ye girerken bütün halk sokaklara dökülmüş ve şehirde bayram şenlikleri yapılıyordu. Her Müslüman kendi evinde Hz. Muhammed (s.a.v)’i misafir etmek istiyordu. Hiç kimsenin gücenmesine meydan vermemek için Hz. Muhammed (s.a.v) devesini serbest bıraktı. Deve ilk önce bu gün Mescidi Nebevi’nin bulunduğu bir boş arsada çöktü. Daha sonra oradan kalkarak, Ebu Eyyüb Ensari’nin evinin önünde oturdu. Bunun üzerine Hz. Muhammed (s.a.v) Mescidi Nebi yapılıncaya kadar yedi ay Ebu Eyyüb Ensari’nin evinde misafir kaldı. 84 HERKESE GEREKLİ İSLAMİ BİLGİLER BEDİR SAVAŞI Kureyş müşrikleri, Hz. Muhammed (s.a.v)’i Mekke’den çıkardıktan sonra Medine içindede O’na huzur vermek istemediler. Çünkü Medine’de kalması Mekkelilerin hesabına ve menfaatlerine pek uygun düşmüyordu. Fırsat buldukça Medine içinde bulunan Yahudi ve müşrikleri Müslümanlar aleyhinde kışkırtmaktan geri kalmıyorlardı. Hatta Medine etrafında bulunan müşriklerle anlaşarak Müslümanlar üzerine bir baskın yapmaya hazırlanıyorlardı. Buna rağmen her zaman Hz. Muhammed (s.a.v) Mekkelilere karşı oldukça müşfik davranmıştır. Hz. Muhammed (s.a.v) Medine’ye hicret edince, Mekke reislerinden olan Ebu Süfyan, Ensar halkına (Medineli 85 HERKESE GEREKLİ İSLAMİ BİLGİLER Müslümanlara) şu mektubu yazdı: “Şunu iyi bilin ki, Arap kabileleri arasında hiçbir kabileyle vuku bulacak bir yanık (savaş), sizinle vuku bulacak olandan korkunç olmayacaktır. Çünkü siz bizden birine yardım etmeye çalıştınız, bu şahıs bizim en asilimiz ve en ileri gelenimizdir. Siz ona bir melce temin ettiniz ve O’nu müdafaa ediyorsunuz, bu sizin için bir ayıp ve bir lekedir. Bizimle onun arasına girmeyiniz. Şayet onun tuttuğu yol iyi ise, bundan memnun olacak biziz, şayet kötü ise, ona sahip çıkmak herkesten önce bize düşer. ”Ensar bu mektuba ret cevabını verince, Mekkeliler yine boş durmadılar. Hz. Muhammed (s.a.v)’in Medine’deki düşmanı Abdullah b. Übeyy’e şu mektubu gönderdiler: “Siz bizim (firari) arkadaşımıza melce verdiniz. Tanrı’ya yemin ederiz ki, siz O’nunla harp etmez veya O’nu ihraç etmezseniz hepimiz muhariplerinizi öldürmek, kadınlarınızın ırzına geçmek üzere üzerinize yürüyeceğiz. ” 86 HERKESE GEREKLİ İSLAMİ BİLGİLER Hatta Medine halkını korkutmak için Cabir oğlu Kürz komutasında bulunan bir çete gelip bütün hayvanları yağma etmişti. Bu durumlar karşısında Hz. Muhammed (s.a.v), Medine halkını ve Müslümanları müdafaaya karar verdi. Gönüllü Müslüman müfrezelerini teşkil ederek, Kureyş’lilerin Müslümanların tesir sahasına yanaşmamalarını bildirdi. Bu arada şunu kaydetmek gerekir ki Müslümanlar, kendileriyle harp halinde olan Mekke’lilerin kervanlarına hücum etmişlerdir. Bunun dışında müşrik olan diğer bütün kavimler bu hücumlardan tamamen masum kalmışlardır. Mekke müşriklerinin, Müslümanlığı ortadan kaldırmak için yapacakları harp için büyük paraya ihtiyaç vardı. Bu parayı temin etmek için Ebu Süfyan’ın başkanlığında Medine yolu ile Şam’a büyük bir ticaret kervanı yollandı. Ticari alışverişini bitirdikten sonra Şam’dan çıkıp, Mekke’ye giden Ebu Süfyan başkanlığındaki kervana yetişmek için Hz. 87 HERKESE GEREKLİ İSLAMİ BİLGİLER Muhammed (s.a.v) Medine’den çıkıp Revha adlı mevkie geldi. İslam ordusunun sayısı 305 kadardı. Ebu Süfyan Hz. Muhammed (s.a.v)’in kervan üzerinde yapacağı hareketi daha önceden sezdiği için Mekke’ye haber yollayarak kervanın korunmasını istedi. Kendisi de durmadan sahil yolundan son derece sürat’le Mekke’ye doğru ilerlemeye başladı. Ebu Süfyan’ın gönderdiği bu haber üzerine, Kureyş’liler hemen toplanarak Ebu Cehil komutasında büyük bir ordu ile Medine üzerine yürüdüler. Fakat Bedir köyüne geldiklerinde, Ebu Süfyan başkanlığındaki kervanın selametle Mekke’ye vasıl olduğunu öğrendiler. Buna rağmen Ebu Cehil, Kureyş’lileri savaşa teşvik ederek geri dönmemelerini istedi. Çünkü Kureyş’lilerin esas gayesi Ebu Süfyan’ın kervanını kurtarmak değil, Müslümanlığı ortadan kaldırmaktı. Hz. Muhammed (s.a.v) yolladığı keşif kolları vasıtasıyla, Kureyş ordusunun Bedir’e gelip yerleştiğini öğrendi. O da İslam 88 HERKESE GEREKLİ İSLAMİ BİLGİLER ordusu ile birlikte Bedir’e geldi. Burada Müslümanlara iki büyük görev düşmekte idi. Birincisi kendilerini savunmak, ikincisi Medine’yi işgalden kurtarmaktı. Kureyş ordusu 950 kişiden müteşekkil olup, İslam ordusunun üç katı idi. Birbirini öldürmek için karşı karşıya gelen iki ordu arasında çok yakın hısımlık bağları vardı. Hz. Muhammed (s.a.v)’in amcası Hamza yanında iken, diğer amcası Abbas ise düşmanlarla birlikte idi. Yine amcası olan Ebu Talib’in oğlu Müslümanlar arasında yer almış iken, diğer oğlu Akil müşrikler ordusunda bulunuyordu. Hz. Ebubekir İslam ordusunda, oğlu Abdurrahman ise düşmanlar arasında yer alıyordu. Diğer sahabelerin de vaziyetleri bu durumda idi. Kureyş ordusu sayı, silah ve maddi güç bakımından, İslam ordusundan çok daha üstündü. Ayrıca orduları tecrübeli kişilerden meydana gelmişti. İslam ordusu, tecrübesiz gençlerle ihtiyarlardan müteşekkildi. Fakat manevi yönden, İslam 89 HERKESE GEREKLİ İSLAMİ BİLGİLER ordusu Kureyş üstündü. ordusundan çok daha Bedir savaşında Kureyş ordusu, ağır bozguna uğradı. 70 ölü ve o kadarda esir bıraktı. Müslümanlar ise 14 şehit verdi. Ebu Cehil ile Mekke’nin büyük reisleri harp meydanında öldürüldü. Hz. Muhammed (s.a.v) sahabelerle harp esirlerinin mevzuunu danıştı. Belli bir fidye karşılığı olarak serbest bırakılmayı uygun gördü. Münevver olan esirler ise, her biri 10 Müslüman çocuğa okuma yazma öğretmekle serbest bırakılacaklardı. Hz. Muhammed (s.a.v)’in amcası Abbas bu harpte esir edilmişti. Fidye için parası olmadığını Hz. Muhammed (s.a.v)’e beyan etti. Bunun üzerine Hz. Muhammed (s.a.v) “Ümmül Fadl’a bıraktığın altınlar nerede?” diye buyurdu. O zaman da Hz. Abbas: “Şehadet ederim ki sen doğru söyleyicisin” demiş ve böylelikle Kelime-i Şehadet getirerek Müslüman olmuştu. Fakat onun fidye bedelini affetmedi. Diğer esirler gibi, fidye verdi. 90 HERKESE GEREKLİ İSLAMİ BİLGİLER Hz. Muhammed (s.a.v)’in kızı Zeynep’in kocası “Ebul As da aynı harpte esir edilmişti. Onun fidye karşılığı ise, Hz. Hatice’nin evlilikte Zeynep’e çıkardığı gerdanlık yollanmıştı. Satılık mal olarak tellal elinde görülünce sahabeler çok müteessir oldu. Hz. Muhammed (s.a.v)’de bu duruma üzüldü ve: “Eğer uygun görürseniz Zeynep’in esirini salıveriniz ve bedelini de geri çeviriniz” diye buyurdu. Sahabeler Ebul As’ı salıverdiler ve Zeynep’in gerdanlığını da geri çevirdiler. 91 HERKESE GEREKLİ İSLAMİ BİLGİLER UHUD SAVAŞI Kureyş müşrikleri, Müslümanlığı ortadan kaldırmak için yaptığı Bedir savaşında ağır bir yenilgiye uğramıştı. Hatta Mekke’nin ileri gelen reisleri de bu savaşta öldürülmüştü. Onun için Mekke halkı adeta bir matem içinde idi. Müslümanlardan bu büyük acının intikamını almak istiyorlardı. Ebu Süfyan yaptığı Şam ticaretinde yüzde yüz karla dönmüştü. Kureyş müşrikleri bu karı sahiplerine dağıtmayarak, Ebu Süfyan başkanlığında Araplardan paralı asker toplamaya başladılar. Ünlü şair ve hatipler de Bedir savaşında ölen Kureyş reisleri için ağıtlar söyleyerek halkı savaşa teşvik ettiler. 92 HERKESE GEREKLİ İSLAMİ BİLGİLER Böylelikle savaş için Mekke’nin içinden ve dışından olmak üzere üç bin kadar asker toplandı. Bu Kureyş ordusu içinde üç bin deve, yedi yüz zırhlı ve iki yüz süvari vardı. On beş kadın da askerlere def çalarak onları gayrete getiriyordu. Ebu Süfyan’ın karısı Hind de bu ordu içinde yer alıyordu. Bedir savaşında öldürülen babası Utbe ile biraderi Velid’in intikamını Hz. Hamza’dan almak gayreti içinde idi. Hatta Cübeyr’in kölesi olan Vahşi’ye çeşitli mükafatlarda bulunarak Hz. Hamza’dan intikamını almak istedi. Hz. Muhammed (s.a.v)’in amcası Hz. Abbas Müslüman olmuştu. Fakat bunu müşriklerden gizli tutuyordu. Bedir savaşında felakete uğradığını bahane ederek müşrik ordusuna iştirak etmedi. Ayrıca Mekkelilerin bu durumunu bir mektupla hemen Hz. Muhammed (s.a.v)’e bildirdi. Bu durum karşısında Hz. Muhammed (s.a.v) sahabeleri toplayarak onlarla görüştü. Hz. Muhammed (s.a.v) Medine’nin 93 HERKESE GEREKLİ İSLAMİ BİLGİLER içinde kalmayı, düşman hücum ederse savunma ve korunma savaşı yapmayı emir buyurdu. Münafıkların reisi olan Abdullah’ da bu görüşü beyan etti. Fakat Bedir savaşında bulunmayan genç yiğitler, düşmanla göğüs göğse savaşmak için ısrar ettiler. Hz. Hamza ve bazı sahabeler de aynı görüşte bulundukları için peygamberimiz çaresiz kalarak bunlara uymak mecburiyetinde kaldı. Harp elbiselerini giymek için hücresine gitti. Bu arada bazı sahabelerle, Ensar’ın büyüğü Sa’d b. Muaz Hz. Peygamberin emrine itaat etmek gerektiğini, işin O’na bırakılmasının daha uygun olacağını söylediler. Sahabeler, Hz. Muhammed (s.a.v)’in emrine muhalefet ettikleri için pişman oldular. Hz. Peygamber silahlanıp hücresinden çıkınca: “Ya Rasülallah! Biz senin emrine muhalefet etmeyiz. Dilediğini yap.” dediler. 94 HERKESE GEREKLİ İSLAMİ BİLGİLER O da: “Bir peygambere silahlandıktan sonra savaş yapmadan dönmek yakışmaz” buyurdu. Cuma namazını kıldıktan sonra, Hz. Muhammed (s.a.v) bin kişilik bir ordu ile yola çıktı. Yolda 600 kişilik bir Yahudi ordusuna tesadüf etti. Kendisine yardım etmeyi teklif eden bu Yahudi ordusunu kabul etmedi. Bu durumu gören münafıkların reisi Abdullah, Hz. Muhammed (s.a.v)’in ordusunda bulunan 300 kişiyi yanına alarak kaçtı. Böylelikle 1000 kişilik olan İslam ordusu, yolda 300 münafık kişinin kaçması ile 700 kişiye düştü. Nihayet İslam ordusu Uhud dağına vararak sahanın en iyi yerini seçti. Kureyş ordusu ise daha evvel Uhud dağına gelmiş ve çorak olan yerde karargahını kurmuştu. Kureyş ordusu, İslam ordusunun dört misli idi. Savaşın ilk safhasında, Kureyş ordusu Müslümanlara karşı dayanmayarak bozguna uğradı. Bilhassa Müslüman 95 HERKESE GEREKLİ İSLAMİ BİLGİLER okçuları, Kureyş süvarilerini tamamen felce uğrattılar. Fakat ne var ki okçular Hz. Muhammed (s.a.v)’in “Kuşların bizim ölülerimizi yediğini görseniz bile yerinizi terk etmeyiniz.” emrini unuttular. Komutanları Cübeyr oğlu Abdullah’ın bütün ısrarlarına rağmen okçular onu dinlemeyerek bozguna uğrayan Kureyş ordusunu yağma ederek yerlerini terk ettiler. Bu okçuları dikkatle izleyen Kureyş süvarileri, derhal hücuma geçerek Müslümanları arkadan çevirmeyi başardılar. İki düşman arasında kalan Müslümanlar kuvvetsiz bir duruma düştü. Bu arada Kureyş müşrikleri Hz. Muhammed (s.a.v)’i öldürdüklerini ilan ettiler. Bu durumu işiten Müslümanlar dağılmaya başladılar. Müşriklerden bazıları Hz. Muhammed (s.a.v)’e hücum ederek, O’nu da bu arada yaraladılar. O sıralarda dahi Hz. Muhammed (s.a.v): “Ya Rabbi! Kavmimi affet. Onlar cahil, ne yaptıklarını bilmiyorlar. Onlara hidayet eyle.” diye dua ediyordu. İslam ordusunun dağıldığını gören 96 HERKESE GEREKLİ İSLAMİ BİLGİLER Hz. Hamza (r.a), savaş meydanından kaçmayıp bütün gücü ve kuvvetiyle müşriklere hücum ediyordu. Savaş meydanında önüne çıkan sekiz azılı müşriki arka arkaya vurarak öldürdü. Kureyş’liler ona karşı çıkıp göğüs göğse erkekçe çarpışmaya bir türlü cesaret edemiyorlardı. Nihayet pusuda bekleyen Vahşi adlı Habeşli uzaktan süngüsünü fırlatarak Hz. Hamzayı şehit etti. Habeşli Vahşi koşarak bu durumu Ebu Süfyan’ın karısı olan Hind’e söyledi. Bedir savaşında Hind’in babasını ve oğlunu öldüren Hz. Hamza’nın cesedi başına gelerek onun karnını açtı. Ciğerlerini kopararak ağzı ile çiğnedi. Sonra burnunu ve kulaklarını keserek kendisine bunları gerdanlık yaptı. Bu arada Hz. Muhammed (s.a.v) birkaç mümin ile birlikte Uhud tepesine kadar tırmandı ve orada bulunan bir mağarada istirahat etti. Ebu Süfyan harp meydanını dolaştıktan sonra, mağaraya doğru yüksek sesle sordu: 97 HERKESE GEREKLİ İSLAMİ BİLGİLER “Muhammed hayatta mıdır?” Hz. Muhammed (s.a.v) sahabelere cevap vermeyi yasak etti. Ebu Süfyan devam etti: “Ebubekir sağ mıdır?” “Ömer sağ mıdır?” Herhangi bir cevap almayınca, sevinerek yüksek sesle haykırmaya başladı: “Eminim ki hepsi öldüler. Putumuz Hübel’e hamd ü sena olsun.” Hz. Ömer susmaya dayanamayıp: “Ey Allah’ın düşmanı yalan söyledin. Saydığın şahıslar hepsi sağdır.” dedi. Ebu Süfyan, dönüp giderek: “Gelecek sene buluşalım.” dedi. sizinle Bedir de Hz. Ömer’de: “İnşallah” dedi. Müşrikler bu savaşta galip gelmişken, Allah ü Teala onların kalbine büyük bir korku verdi. Savaşı terk ederek gittiler. Uhud savaşında İslam ordusu 70 98 HERKESE GEREKLİ İSLAMİ BİLGİLER şehit verdi. Müşriklerden ise 30 kişi öldü. 99 HERKESE GEREKLİ İSLAMİ BİLGİLER HENDEK SAVAŞI İslam ordusunun Uhud savaşını kazanmaması, Arap kabileleri üzerinde çok fena tesir yapmıştı. İslam düşmanları daha da artmış ve Müslümanlar her görülen yerde saldırıya uğruyorlardı. Onun için Müslümanlar silahsız olarak hiçbir yere çıkamıyorlardı. Yahudi kabilelerinden Beni Kaynuka ile, Beni Nadir Medine şehri yakınında oturmakta idiler. Müslümanlarla aralarında bir anlaşma yapılmış, fakat buna riayet 100 HERKESE GEREKLİ İSLAMİ BİLGİLER etmedikleri için Medine’den kovulmuşlardı. Hayber kalesine sığınan Beni Nadir reisleri Müslümanlardan öç almak istiyordu. Esasında günden güne ilerleyen Müslümanların bu durumundan, Yahudiler açıkça endişe ediyorlardı. Müslümanlığı ortadan kaldırmak için, Hayber’den 70 kişilik bir Yahudi kafilesi Mekke’ye giderek, Kureyş’lilerle işbirliği yaptılar. Dar-ün Nedve'de toplanan Kureyş reisleri Müslümanlarla savaş etmeye ittifak ettiler. 4000 kişilik bir savaş ordusu ile Mekke’den yola çıktılar. Bedeviler’in yolda bunlara katılması ile on b. kişilik bir ordu ile Medine’ye doğru ilerlemeye başladılar. Hz. Muhammed (s.a.v) Kureyşli müşriklerin bu hareketlerini işitince hemen sahabeleri toplayarak onlarla istişarede bulundu. Ashab arasında İranlı zat olan Selmanı Farisi (r.a) bu toplantıda söz aldı: “Ya Rasülallah!” dedi, “Bizim İran’da bir adet var. Hariçten düşman bir şehre 101 HERKESE GEREKLİ İSLAMİ BİLGİLER hücum ederse, ahalisi o şehir etrafında hendek kazar, memleketlerini böylelikle müdafaa ederler.” Selman-ı Farisinin toplantıda ileri sürmüş olduğu bu fikir sahabelerle Hz. Muhammed (s.a.v) tarafından uygun görüldü. Başta Hz. Muhammed (s.a.v) olmak üzere diğer bütün Müslümanlar hep birlikte Medine’nin etrafında hendek kazmaya başladılar. Hz. Muhammed (s.a.v) bizzat amele gibi bu hendek işinde çalıştı. Selman-ı Farisi bu gibi işlere alışık olduğu için on kişinin yapacağı işi tek başına yapıyordu. Hendek kazılırken çok sert bir taşa rastlamış, bütün sahabeler bunu kırmaya muvaffak olmamışlardı. O yüce peygambere haber verildiğinde, oraya giderek hendeğe indi. Eline balyozu alarak Bismillah deyip o kayaya vurdu. Sert kaya üç vuruşta kum gibi dağıldı. Hendek iki hafta içinde bitirildi. Kureyş ordusu gelip, Medine’nin gün batısında karargahını kurdu. İslam ordusu 102 HERKESE GEREKLİ İSLAMİ BİLGİLER da ona karşı üç bin kişilik bir kuvvetle saf olup durdu. Müşrikler bu hendeği görünce şaşırdılar. Sağa sola döndülerse de hendeği geçemeyeceklerini kesin olarak anladılar. Medine’yi sıkı bir şekilde kuşatıp, uzaktan İslam ordusuna oklar yağdırmaya başladılar. Medine’nin yakın bir yerinde oturan Beni Kurayza Yahudileri ile Hz. Muhammed (s.a.v) arasında daha evvelden yapılmış bir anlaşma vardı. Bir ara savaş esnasında Yahudilerin bu anlaşmayı bozdukları söylentileri, Müslümanlar arasında büyük bir endişeye sebep oldu. Çünkü bütün kadın ve çocuklar Medine’nin içinde idi. Peygamberimiz (s.a.v) Sa’d b. Muaz ile Sa’d b. Ubade’yi gizlice oraya yolladı. Gönderilen bu zatlar Beni Kurayza Yahudilerine, yapılan anlaşmaya riayet edip etmediklerini sordular. Yahudiler anlaşmayı bozduklarını açıkça ilan ettiler. Bunun üzerine Yahudilerin muhtemel bir saldırısından Medine’yi korumak için 103 HERKESE GEREKLİ İSLAMİ BİLGİLER Zeyd b. Haris’e 300, Seleme b. Eslem’e 200 kişilik kuvvet verilerek şehre yollandı. Medine kuşatması bir ay sürdü. Hz. Muhammed (s.a.v) ve Müslümanlar, erzak bulamadıkları için birkaç sefer, üçer gün aç kaldılar. Açlıktan karınlarına taş bağlıyorlardı. İki ordu arasında hendek olduğu için göğüs göğüse çarpışmayıp devamlı uzaktan karşılıklı olarak birbirlerine ok atıyorlardı. Fakat müşriklerin meşhur süvarileri olan (Dırar, Cübeyre, Nevfel ve Amr b. Abdived) gibi şahıslar, atlarını zorlayıp hendeğin dar yerinden geçmeye muvaffak oldular. Bunlardan bilhassa Abdullah b. Abdived çok cesurdu. Şöhreti bütün Arabistan’a yayılmıştı. Amr çok vakalar görmüş ve bir alaya denk tutulurdu. Savaş meydanında ilerleyerek kendisiyle çarpışacak bir er istedi. Hz. Muhammed (s.a.v): “Buna kim çıkacak? diye sordu. O sırada Hz. Ali (r.a) ayağa kaktı. “Ona karşı ben çıkarım.” deyince, ”Sen otur ya Ali! 104 HERKESE GEREKLİ İSLAMİ BİLGİLER Gelen Amr’dır.” buyurdu. Amr tekrar Müslümanlara meydan okuyarak onlarla alay etmeye başladı. Ali tekrar ayağa kalkarak ona karşı çıkmak istedi. Hz. Muhammed (s.a.v) yine ona izin vermedi. Amr’a karşı kimse çıkmayınca bu sefer tamamen şımardı. Yüksek sesle “Er meydanına çıkacak kimse yok mu?” diye haykırdı. Bunun üzerine Hz. Ali (r.a) “Velev ki Amr olsun çıkarım. Ya Rasulallah” diyerek ayağa kalktı. Hz. Muhammed (s.a.v) Ali’ye kendi zırhını giydirdi. Ve “Zülfikar” adlı kılıcını beline bağladı. Sonra ellerini kaldırarak: “Ya Rabbi! Amcamın biri Bedir’de, diğeri Uhud’da şehit oldu. Yanımda, amcamın oğlu kaldı. Onu bana bağışla” diye, Allah ü Teala’ya yalvarmaya başladı. Hz. Ali (r.a), savaş meydanına doğru yaya olarak ilerlemeye başladı. Bu canlı 105 HERKESE GEREKLİ İSLAMİ BİLGİLER tabloyu her iki ordu heyecanla seyrediyordu. Amr kendisine karşı çıkanı merak ederek öğrenmek istedi. ”Ebu Talib oğlu Ali” olduğunu öğrenince “Amcaların içinde yaşlı başlı biri yok muydu? Senin ağzın henüz süt kokuyor. Ben babanla dostluk yapmıştım. Şimdi senin kanını dökmek istemem” dedi. Hz. Ali “İslam dinini kabul etmesini” teklif etti. Amr bu davete kahkaha ile gülerek reddetti. Amr kılıcını çekerek, Hz. Ali’nin üzerine yürüdü. Vurduğu darbe ile Ali’nin kalkanı ikiye bölündü ve alnından onu hafifçe yaraladı. Sıra Ali’ye gelince, Zülfikar ile bir vuruşta Amr’ı öldürdü. Sonra müşriklerden Nevfel dövüş meydanına çıktı. Sahabelerden Zübeyr b. el Avvam ona karşı çıktı. Bir vuruşta Nevfel’i yukarıdan aşağıya ikiye böldü. Hendeği geçen diğer müşrikler, kaçmaya mecbur kaldılar, bu durum Müslümanları haddinden fazla sevindirdi. Müşrikleri de o kadar üzdü. Ertesi gün Kureyş’lilerle Beni Kurayza 106 HERKESE GEREKLİ İSLAMİ BİLGİLER Yahudileri her tarafı kuşatıp akşama kadar Müslümanları ok yağmuruna tutular. O sıralarda Nuaym Bin Mesut Gatfani gizlice gelip Müslüman oldu. Kureyş’lilerin ve Yahudilerin Nuaym’a sonsuz bir şekilde itimatları vardı. Sıkışık bir vaziyette olan Müslümanlara yardım yapmayı düşündü. Yahudilere giderek şöyle dedi; ”Kureyş ve Gaftan kabileleri dört gün sonra Medine kuşatmasını bırakıp Mekke’ye gidecekler. O zaman siz antlaşmayı bozmakla itham edilip, Müslümanların pençesine düşersiniz. Bana kalırsa siz Kureyş ve Gatfan’ın ileri gelenlerinden birkaç kişiyi rehin olarak alınız, eğer onlar sizi bırakıp giderse, rehin aldığınızı hapsedersiniz” Nuaym, oradan kalkıp Kureyş meclisine vardı. “Yahudiler Müslümanlarla gizli bir ittifak yapmışlar. Kureyş ve Gatfan’dan birkaç kişiyi rehin alıp onları Müslümanlara verecekler. Eğer Yahudiler rehin isteseler vermeyiniz” diyerek, Kureyş’lileri şüpheye düşürdü. 107 HERKESE GEREKLİ İSLAMİ BİLGİLER Esasen hava da gayet soğuktu. Kışın ortasında böyle büyük bir orduyu beslemek çok güçtü. Ebu Süfyan Yahudilerin bu fikrini kesin olarak öğrenmek için onlara bir haberci gönderdi. Yahudiler, gelen haberciye Kureyş’in ileri gelenlerinden 70 kişiyi rehin istediler. Ancak bu şekilde savaşabileceklerini söylediler. Kureyş ve Gatfan reisleri Yahudilerin bu isteğini işitince “Nuaym’ın dediği doğru imiş” dediler. “Biz size rehin vermeyiz, memleketimize gider, siz de Müslümanların pençesine düşersiniz” diye Yahudilere haber gönderdiler. Yahudiler de aynı şekilde “Nuaym’ın dediği doğru imiş” dediler. Böylelikle Kureyş’lilerle, Yahudiler arasında büyük bir ihtilaf çıktı. O sıralarda meydana gelen şiddetli bir fırtına korkunç kasırgaya döndü. Kureyş ordusu korku ve kuşkuya düştü. Başkomutan olan Ebu 108 HERKESE GEREKLİ İSLAMİ BİLGİLER Süfyan mecburen başladı. askerlerini çekmeye Müşriklerin böyle perişan bir vaziyette ayrılıp gitmesinden, Müslümanlar sevinç duydular. Sabah olunca Müslümanlar hendekten çıkarak müşriklerin bıraktıkları deve ve erzakları topladılar. Hendek savaşında Müslümanlardan 5 kişi şehit oldu. Ensarın ulusu olan Sa’d Bin Muaz bir okla ağır yaralanmıştı. Sa’d hazretlerinin yarası gittikçe fenalaştı ve Beni Kurayza savaşından sonra o da şehit oldu. Müşriklerden ise savaşta 4 kişi ölmüştü. Fakat burada Müslümanlar çok büyük bir zafer kazanmışlardı. Hz. Muhammed (s.a.v) Medine’ye gelince, Cebrail (a.s) gelip antlaşmayı bozan Beni Kurayza Yahudileri üzerine yürümesi için Allah Teala’dan kendisine bir emir getirdi. Hz. Muhammed (s.a.v) sancağı Hz. Ali’ye vererek, Beni Kurayza üzerine onu öncü olarak yolladı. Yahudiler Hz. Ali’yi 109 HERKESE GEREKLİ İSLAMİ BİLGİLER görünce kaleye kapanarak kendilerini müdafaaya başladılar. Nüfusları 900 kişi idi. 3000 kişilik İslam ordusu, Beni Kurayza’yı 25 gün kuşattı. Yahudiler neye uğradıklarını anladıkları için kayıtsız şartsız teslim oldular. Bu Yahudiler Evs kabilesinin himayesinde oldukları için Hz. Muhammed (s.a.v)in hakemliğini kabul etmediler. Evs kabilesi başkanı Sa’d Bin Muaz’ın hakemliğini talep ettiler. O zaman Sa’d Hendek savaşında yaralandığı için evinde tedavi altında idi. Sa’d Bin Muaz’a haber gönderilerek hasta bir vaziyette getirildi. Hakemliği yaptı. Yahudiler, Hz. Musa şeriatine tabi oldukları için Sa’d hükmünü onların şeriatine göre verdi. “Eli silah tutan erkekler idam edilecek, kadın ve çocuklar esir edilecek, malları zapt olunacak” Burada elde edilen mal ve ganimetlerin 5/1’i Beytülmal için ayrıldı, geriye kalanlar ise Müslümanlar arasında 110 HERKESE GEREKLİ İSLAMİ BİLGİLER eşit olarak bölüştürüldü. 111 HERKESE GEREKLİ İSLAMİ BİLGİLER HUDEYBİYE ANDLAŞMASI Hac ziyareti için Hz. Muhammed (s.a.v) Mekke’ye gideceğini Müslümanlara söyledi. Medine’yi muhafaza için yeterli bir kuvvet bıraktıktan sonra diğer Müslümanlarla birlikte yola çıktı. Müslümanlar savunma ihtiyaçları için yanlarına birer kılıç aldılar. Hz. Muhammed (s.a.v) harp emelinde olmadığı için böyle hareket etmeyi daha uygun gördü. Müslümanların yola çıktıklarını anlayan Mekke müşrikleri Hudeybiye’de toplandılar. Burası Mekke’ye doğru giden yolun dar bir geçidi olup, stratejik bir nokta idi. Kureyş müşriklerinden 40 kişilik bir 112 HERKESE GEREKLİ İSLAMİ BİLGİLER kuvvet yola çıkarak Müslümanlara ok ve taş atmaya başladılar. Derhal Müslümanlar tarafından bu 40 kişilik kuvvet esir edildi. Hz. Muhammed (sav) onları affederek tekrar geri çevirdi. Müslümanların gayesini anlamak için Mekkelilerden bir delege geldi. Fakat bu delege anlaşma yapmaya yetkili değildi. O zaman Hz. Muhammed (s.a.v) Huzaa kabilesinden Hiraş İbni Ümeyye’yi Kureyş’lilere yolladı. Hiraş Hz. Muhammed (s.a.v)’in gayesini açıkça Kureyş’lilere anlattı. İkrime İbni Ebu Cehil onun devesinin bacaklarını kesti, kendisi de canını zor kurtardı. Hz. Peygamber tekrar Kureyş’lilerle görüşmek üzere Hz. Osman’ı gönderdi. Hz. Osman, Ebu Süfyan ile yakın bir akrabalığı vardı. Hz. Osman Mekke’ye gidip, Hz. Muhammed (s.a.v)’in gayesini Kureyş’lilere anlattı. Fakat ne var ki, yine Hz. Osman Mekke’liler tarafından hapsedildi. Hatta Hz. Osman’ın öldürüldüğüne dair şayia çıktı. O sıralarda yakın akrabası olan Ebu Süfyan 113 HERKESE GEREKLİ İSLAMİ BİLGİLER Suriye’de seyahatte idi. Hz. Muhammed (s.a.v) Hz. Osman’ın öldürülmesi şayiası karşısında çok üzüldü. Hudeybiye’de bütün sahabeleri toplayarak, ölünceye kadar Kureyş’lilerle harp etmek üzere söz aldı. O zaman Kureyş’liler durumun vahametini anlayarak, Hz. Muhammed (s.a.v)’e bir heyet yolladılar. Gelen bu heyet Hz. Osman’ın sağ olduğuna dair teminat verdikten sonra antlaşma yapmaya salahiyetli olduklarını söylediler. Mekke sürdüler; heyeti şu maddeleri öne 1) Müslümanlar Kabe’yi ziyaret etmemeksizin Medine’ye döneceklerdir, bir sene sonra orayı ziyaret edebilecekler, fakat 3 günden fazla kalmayacaklar. 2) Medine’deki Müslümanlardan Mekke’ye iltica edenler iade edilmeyecek, fakat Hz. Muhammed (s.a.v) Medine’ye gelen her Mekke'liyi bu şahsın büyüğü istediği taktirde iade edecekti. 3) İki Memleket arasında on sene 114 HERKESE GEREKLİ İSLAMİ BİLGİLER müddetle mütareke yapılmıştır. Hz. Muhammed (s.a.v) Mekke'lilerin bu isteklerini aynen kabul etti. Mekke'liler Barış Antlaşmasında “Allah’ın Resul’u Muhammed” ibaresi yerine Abdullah oğlu Muhammed ibaresinin konmasını istediler. Hz. Muhammed (s.a.v) buna dahi rıza gösterdi. Hudeybiye Barış Andlaşması Müslümanların belki en büyük zaferidir. Arap yarımadasında yaşayan bütün kabileler, Kureyş’lilere bakıyorlardı. İslam dininin Arap yarımadasında yayılabilmesi için Kureyş’lilerle dostluğun kurulması şarttı. Esasında Müslümanlık kılıca dayanan bir din değildir. İnsanların ruhlarını fetheden bir dindir. Hudeybiye sulhundan sonra Müslümanlar müşriklerle ticari ve ailevi görüşmeler yapmaya başladılar. 2 yıl içinde İslam’a girenlerin sayısı 19 yıl içinde Müslümanların sayısından 4-5 kat fazla oldu. 115 HERKESE GEREKLİ İSLAMİ BİLGİLER HAYBERİN FETHİ Hayber, Medine’nin Kuzey doğusunda 200 km. uzakta Şam tarafına düşen bir şehirdi. Etrafı kaleler bağ, bahçe ve hurmalıklarla dolu idi. Medine’den kovulan bütün Yahudiler, burada toplanmıştı. Kureyş müşrikleriyle birleşerek Hendek savaşının meydana gelmesine bunlar sebep olmuştu. Yine Hendek savaşında “Beni Kurayza” kabilesini ikna eden bunlardı. İslam düşmanları, müşriklerle Yahudilerdi. Fakat Yahudilerle müşrikler 116 HERKESE GEREKLİ İSLAMİ BİLGİLER arasında, bir din ayrılığı vardı. Siyasi menfaatler ise bunları İslam aleyhinde birleştiriyordu. İşte yapılan Hudeybiye Barış Antlaşması ile Müslümanlar, artık Kureyş müşriklerinden emin olmuşlardı. Yine bu arada Hayber Yahudileri boş durmuyorlardı. Gatfan kabilesi ile gizli anlaşarak, Medine üzerine bir ordu yolama hazırlıkları yapıyorlardı. Hz. Muhammed (s.a.v) Yahudilerin Medine’ye saldırmalarını önlemek için hemen harekete geçti. Medine’den İslam ordusu, 1600 yaya ve 200 atlı olmak üzere yola çıktı. İlk önce Hayber Yahudilerinin, Gaftan kabilesiyle birleşmelerini önlemek için İslam ordusu “Raci” mevkisini tuttu. Bu sebeple Hayber Yahudileri olan Gaftan kabilesinden hiçbir yardım alamadılar. Hz. Muhammed (s.a.v), Hayber kalesini kuşattı. İlk önce Yahudilere sulh teklif etti. Yahudiler tarafından sulh teklifi ret edilince aralarında şiddetli savaş başladı. Hayber’in meşhur sekiz kalesi teker 117 HERKESE GEREKLİ İSLAMİ BİLGİLER teker Müslümanların eline geçti. Hayber kalesinin fethinde, Müslümanlardan 15 kişi şehit oldu. Yahudilerden ise 93 kişi öldürüldü. Fetihten sonra Yahudiler kendi topraklarında kalmak istediler. Her sene hasılatın yarısını Beytülmale (hazineye) bırakacaklarına dair söz verdiler. Hz. Muhammed (s.a.v).Yahudilerin bu teklifini kabul etti. Hayber kalesi muhasara altında iken Hz. Muhammed (s.a.v) İslama davet için Fedek köyüne bir elçi yolladı. O zaman Fedek ahalisi Yahudi idi. Bu daveti kabul ettikleri için onlarla hiç savaş yapılmadı. Hz. Muhammed (s.a.v) Hayber’den Medine’ye dönerken “Vadil kura” nahiyesini de aldı. Bunlarla başta savaş etmek istemedi. Fakat Yahudilerin Müslümanlara ok atmaları üzerine, bunlarla çarpışarak kısa bir süre içinde burasıda feth edildi. 118 HERKESE GEREKLİ İSLAMİ BİLGİLER MEKKE’NİN FETHİ Hudeybi’ye barış antlaşması yapıldığında Huzaa kabilesi Müslümanların, Beni Bekir kabilesi Kureyş müşriklerinin himayesine girmişlerdi. Huzaa ile Beni Bekir kabileleri arasında bir düşmanlık vardı. Beni Bekir kabilesi Müslümanların himayesinde bulunan Huzaa kabilesini saldırdılar. Bu sırada Kureyş müşrikleri, Beni Bekir’e silah yardımı yaptılar. Ayrıca Kureyş’in ileri gelenleri, Beni Bekir kabilesi ile birlikte bu savaş’a iştirak ederek, Huzaa kabilesinden 23 kişiyi öldürdüler. 119 HERKESE GEREKLİ İSLAMİ BİLGİLER Medine’ye Huzaa’lılardan 40 kişilik bir heyet gelerek Kureyş’lileri şikayet ettiler. Bunun üzerine Hz. Muhammed (s.a.v) Kureyş’lilere bir elçi gönderdi. Mekkelilere “Ya öldürülen Huzaa‘lıların ailelerine diyet verilmesi veya Beni Bekir kabilesinin Himaye olunmasından vazgeçilmesi” teklifinde bulundu. Bu teklifler Kureyş’liler tarafından kabul edilmeyince, Hudeybiye barış antlaşması resmen sona erdi. Bunun üzerine Hz. Muhammed (s.a.v) 10.000 kişilik bir ordu ile yola çıktı. Mekke’ye doğru ilerlerken İslam ordusuna dost kabilelerin katılması ile 12.000’ine yükseldi. Hz. Muhammed (s.a.v) yolda amcası Hz. Abbas’a rastladı, Hz. Abbas Bedir harbinden sonra Müslüman olmuş, fakat dinini Kureyş müşriklerinden saklıyordu. Medine’ye hicret etmek üzere yola çıkmıştı, yolda İslam ordusuna tesadüf edince ona katıldı. Hz. Muhammed (s.a.v), Hz. Abbas’a “Muhacirlerin sonuncusu da sen oldun” diye buyurdu. 120 HERKESE GEREKLİ İSLAMİ BİLGİLER Huzaa kabilesi bütün yolları tuttuğu için, Mekke müşrikleri gaflet uykusuna dalmışlardı. İslam ordusu Mekke’ye yakın “Merruzzahran” vadisine geldi. Hz. Muhammed (s.a.v) 12.000 kişinin, gece ayrı ayrı ateş yakmasını emretti. İslam ordusunun Mekke’ye yaklaştığını anlayan müşrikler, Ebu Süfyan’a vardılar, Ebu Süfyan durumu anlamak için Mekke’nin dışına çıktı. Fakat İslam ordusu tarafından çıkarılan bir süvari karakoluna esir düştü. Bütün Arapları Müslümanlar aleyhinde kışkırtan ve Medine’yi kuşatan Ebu Süfyan artık ele geçmişti. İslam’a yapmış olduğu bu büyük kötülükler karşısında öldürülmesi gerekiyordu. Fakat o yüce Peygamberin huzuruna getirilen Ebu Süfyan, derhal af edildi, Mekke o sıralarda tam bir karışıklık içinde idi. Şehrin bütün yolları İslam ordusu tarafından tutulmuştu. Müslümanlar Mekke’ye girince kan dökülmemesi için her tarafta münadiler “Her kim evine kapanır 121 HERKESE GEREKLİ İSLAMİ BİLGİLER veya silahlarını teslim ederse veya Kabe’nin Haremine sığınırsa veya Ebu Süfyan’ın evine girerse emindir, bunlara kimse dokunamaz” O sıralarda Mekke’ye giren Ebu Süfyan’da her türlü mukavemetin faydasız olduğunu söyledi. Böylelikle Mekke kan dökülmeden fethedildi. Hz. Muhammed (s.a.v) Mekke’ye girince ilk önce Kabe’ye vardı. O zaman Kabe’de 360 put vardı idi. Hepsini kırıp Kabe’nin dışına attı. Duvardaki resimlerin silinmesini emretti. Hz. Muhammed (s.a.v) Mekke müşriklerinin haksız zulmüne maruz kalmıştı. Ayrıca Mekke’den hicret etmek mecburiyetinde bırakılmıştı. Diğer Müslümanların ise malları ellerinden alınmış zulmedilmiş bir kısmı da bu arada öldürülmüştü. Hz. Muhammed (s.a.v) Mekke fethedilince umumi bir katliama girişmesi, halkın bütün mülkünü ganimet yapmasına hiçbir mani yoktu. Fakat ne var ki o yüce Peygamber asla böyle hareket etmedi. Namaz kıldıktan sonra Kabe’nin 122 HERKESE GEREKLİ İSLAMİ BİLGİLER avlusunda toplanan Kureyş’lilere döndü ve onlara sordu: “Şimdi benim bekliyorsunuz?” ne yapmamı Utanarak cevap verdiler: “Sen bir asilsin, asil bir babanın evladısın” O zaman Hz. Muhammed (s.a.v): “Bugün siz muaheze edilecek değilsiniz, gidiniz, hepiniz hürsünüz” dedi. 123 HERKESE GEREKLİ İSLAMİ BİLGİLER VEDA HACCI: VEDA HUTBESİ Hz. Muhammed (s.a.v) hac yapmak niyeti ile, Mekke’ye gideceğini ilan etti. O sene hac etmeye niyet eden sahabeler her taraftan Mekke’ye akın etmeye başladılar. Zilhicce ayına 5 gün kala, Hz. Muhammed (s.a.v) Medine’den 40.000 kişilik bir Müslüman kafilesiyle yola çıktı. Hz. Muhammed (s.a.v)‘in Medine ile Mekke arasındaki Hac yolculuğu tam 10 gün sürdü. Mekke’ye girip uzaktan ”Kabe’yi” görünce: “Allah ü Teala’dan başka tapacak yok. Bir’dir, şeriki yok. Mülk O’nundur, Hamd 124 HERKESE GEREKLİ İSLAMİ BİLGİLER O’na yaraşır. Yaşatır ve öldürür. Her şeye kadirdir. Allah ü Teala’dan başka tapacak yok. Vaadini yerine getirdi. Kuluna yardım etti. O’na karşı birleşenleri yalnız başına yendi” dedi. O sıralarda Yemen’de bulunan Hz. Ali bir kafile ile Hac için Mekke’ye geldi. Arabistan’ın çeşitli yerlerinden gelen Müslümanlar Arafat Dağına çıktı. 124,000 Müslüman toplandı. Meşhur Veda Hutbesi 3 günde, 3 sefer ayrı, ayrı tekrarlandı. Arefe günü Arafat’ta bayram’ın birinci günü Mina’da ve yine bayramın ikinci günü Mina’da Hz. Muhammed (s.a.v) tarafından okundu. “Veda Hutbesi”nin metni şöyledir: * * * Allah ü teala’ya hamd ederiz. O’na döneriz nefislerimizin fenalıklarından ve kötü işlerimizden ona sığınırız. Ey Nas ! (Ey İnsanlar) Sözümü iyi dinleyiniz bilmiyorum belki bu seneden sonra sizinle burada ebedi olarak bir daha birleşemeyeceğim. Ey Nas! 125 HERKESE GEREKLİ İSLAMİ BİLGİLER Bu günleriniz nasıl mukaddes bir gün ise, bu aylarınız nasıl mukaddes bir ay ise, bu şehrimiz (Mekke) nasıl mübarek bir şehir ise canlarınız, mallarınız, ırzlarınız da öyle mukaddes’tir. Her türlü tecavüzden masundur. Ashabım! Yarın Rabbinize kavuşacaksınız. Ve bugünkü her hal ve hareketinizden muhakkak sorulacaksınız. Sakın benden sonra eski dalaletlere dönüpte birbirinizin boynunu vurmayınız. Bu vasiyetimi burada bulunanlar, bulunmayanlara bildirsin…Olabilir ki; bildirilen kimse burada da işitenden daha iyi anlayarak muhafaza etmiş bulunur… Ashabım! Kimin yanında bir emanet varsa, onu sahibine versin. Faizin her nev’i mülgadır, ayağımın altındadır. Lakin borcunuzun aslını vermek gerektir. Ne zulmediniz, ne de zulme uğrayınız. Allah ü Tealanın emriyle faizcilik artık yasaktır. Cahiliyetten kalma bu çirkin adetin her türlüsü ayağımın altındadır. İlk kaldırdığım faiz de Abdulmuttalib’in oğlu Abbas’ın faizidir. Ashabım! Cahiliyet devrinde güdülen kan davaları da kamilen mülgandır. İlga ettiğim ilk kan davası da Abdülmuttalib torunu Rebia’nın kan davasıdır. 126 HERKESE GEREKLİ İSLAMİ BİLGİLER Ey Nas! Bu gün şeytan sizin topraklarınızda yeniden nüfus ve saltanatını kurmak kudretini ebedi surette kaybetmiştir. Fakat size bu saydığım şeyler haricinde küçük gördüğünüz işlerde ona uyarsanız bu da onu memnun edecektir. Dininizi korumak için bunlardan da hazer ediniz. Ey Nas! Kadınların haklarına riayet etmenizi ve bu hususta Allah ü Teala’dan korkmanızı tavsiye ederim. Siz kadınları Allah ü Teala’nın emaneti olarak aldınız. Ve onların namuslarını ve ismetlerini Allah ü Teala adına söz vererek helal ediniz. Sizin kadınlar üzerinde ki hakkınız, onlarında sizin üzerinizde hakları vardır. Sizin kadınlar üzerindeki hakkınız, onların aile haremini sizin hoşlanmadığınız hiçbir kimseye çiğnetmemelidir. Eğer onlar razı olmadığınız herhangi bir kimseyi aile yuvanıza alırlarsa, onları hafif surette darb ve tahzir edebilirsiniz. Kadınların da sizin üzerinizdeki hakları, memleket an’anesine göre her türlü yemek ve giyimlerini temin etmenizdir. Ey Müminler! Size bir emanet bırakıyorum ki siz o’na sarıldıkça, yolunuzu hiç şaşırmazsınız. O emanet, Allah ü Teala’nın kitabı (Kur’an'dır) Ey Müminler! 127 HERKESE GEREKLİ İSLAMİ BİLGİLER Sözümü iyi dinleyiniz ve iyi muhafaza ediniz. Müslüman, Müslüman’ın kardeşidir. Ve böylece bütün Müslümanlar kardeştirler. Din kardeşinize ait olan herhangi bir hakka tecavüz, başkasına helal değildir. Meğer ki gönül hoşnutluğu ile kendisi vermiş olsun. Ashabım! Nefsinize zulm etmeyiniz. Nefsinizin de üzerinizde hakkı vardır. Ey Nas! Cenabı Hak her hak sahibine hakkını (Kuran’da) vermiştir. Varis için, vasiyete lüzum yoktur. Çocuk kimin döşeğinde doğmuşsa ona aittir. Zinakar için mahrumiyettir. Babasından başkasına nesep iddia eden soysuz, yahut efendisinden başkasına intisaba kalkan nankör, Allah ü Teala’nın gazabına, meleklerin lanetine ve bütün Müslümanların ilencine uğrasın. Cenabı Hak bu makule insanların ne tövbelerini, ne de adalet ve şehadetlerini kabul eder. Ey Nas! Allah ü Teala’nın risaletini tebliğ ettin, risalet vazifeni ifa ettin. Bize vasiyet ve nasihatte bulundun diye şehadet ederiz. Şahid ol ya Rab 128 HERKESE GEREKLİ İSLAMİ BİLGİLER Şahid ol ya Rab Şahid ol yaRab. (Sahihi Buhari) muhtasarı cilt 10, sayfa (397-399) * * * Hz. Muhammed (s.a.v) daha Arafat’ta iken, (Maide) Süresi nazil oldu: “Bugün ben dininizi ikmal ettim. Size nimetimi tamamladım. Size din Olarak Müslümanlığı seçtim” (Maide Sûresi: 3. âyet) buyurdu. Hz. Ebu Bekir, bu ayeti işitince Hz. Muhammed (s.a.v)'in vefatına işaret olduğunu anladı. Hac tamam olduktan sonra, Hz. Muhammed (s.a.v) Medine’ye döndü. O sıralarda Hz. Muhammed (s.a.v)in oğlu Hz. İbrahim öldü. Böylelikle Resul’ü Ekrem’in Hz. Fatıma (r.a) Hazretlerinden başka hiçbir evladı kalmadı. Hz. Muhammed (s.a.v) Suriye’ye gönderilmek üzere bir ordu hazırladı. Zeyd Bin Harise hazretlerinin oğlu Üsame’yi Başkumandan tayin etti. Hz. Muhammed (s.a.v) Üsame’ye sancağı vererek: 129 HERKESE GEREKLİ İSLAMİ BİLGİLER “Babanın şehit olduğu yere git! Düşmanları atlara çiğnet! buyurdu. Üsame Medine yakınında ”Curuf” mevkiinde ordugah kurdu. Bir gün sonra Hz. Muhammed (s.a.v) hasta oldu. Hastalığın ikinci günü Hz. Muhammed (s.a.v) bir taraftan Fadl Bin Abbas, diğer taraftan Ali Bin Ebu Talib kendisini tutarak camiye getirdiler. Minbere çıkıp oturdu: “Ey Nas! Kimin arkasına vurmuş isem, işte arkam! Gelsin vursun! Bende kimin hakkı varsa, işte malım! Gelsin alsın!” buyurdu. Ondan sonra Hz. Muhammed (s.a.v)’in hastalığı daha da şiddetlendi. Sahabeler bu duruma çok üzüldüler. Hz. Ali ile amcası Hz. Abbas’ın oğlu Fadl koltuğuna girerek tekrar Hz. Muhammed (s.a.v)’i camiye getirdiler. Minbere çıkarak söze başladı: “Ey Nas! Ahirete göç edeceğimi düşünüp telaş ediyormuşsunuz, hiçbir Peygamber ümmeti içinde ebedi olarak kaldı mı, ben de sizin aranızda ebedi olarak kalayım.” 130 HERKESE GEREKLİ İSLAMİ BİLGİLER Sonra “Ey Muhacirler! Size Ensar hakkında olmanızı vasiyet ederim. Onlar benim has cemaatimdir, vaktiyle sizleri evlerinde misafir etmediler mi? Her bakımdan, sizi nefislerine tercih etmediler mi? “Ashabım! İlk Muhacirlere de hürmet etmenizi vasiyet ederim. Bütün muhacirler de birbirlerinden hayırlı olsunlar! Her iş, Allah ü Teala’nın izniyle olur. Allah ü Teala’nın iradesine galebe etmeye çalışanlar, sonunda mağlup olurlar. Allah ü Teala’yı aldatmak isteyenler, muhakkak aldanırlar.” buyurdu. Vefatına üç gün kala hastalığı daha da şiddetlendi ve Mescide artık çıkmaz oldu. O zaman Hz. Muhammed: (s.a.v) “Söyleyin Ebubekir’e, cemaate namaz kıldırsın!” emrini verdi. Hz. Ebubekir de üç gün (on yedi vakit) namazı, Hz. Muhammed (s.a.v) adına kıldırdı. Rebi’ul Evvel ayının onuncu cumartesi günü Cebrail (a.s) gelip, Hz. Muhammed (s.a.v)’in hatırını sordu. Pazar 131 HERKESE GEREKLİ İSLAMİ BİLGİLER günü ise yine Cebrail (a.s) gelip hatırını sordu ve bu arada Yemen’de Peygamberlik iddiasında bulunan Esved’ül Ansi’nin Müslümanlar tarafından öldürüldüğünü bildirdi. Hz. Muhammed (s.a.v) sahabelerine yalancı peygamber Esved’in öldürüldüğünü haber verdi. Rebiul Evvel’in 12. pazartesi günü, sahabeler Mescid-i Şerif’te sabah namazını Hz. Ebubekir’in arkasından kılarken Hz. Muhammed (s.a.v) geldi. Sahabeleri böylece ibadet halinde görünce çok memnun oldu. Hz. Muhammed (s.a.v) sol tarafta ve oturduğu yere Ebubekir’e uyarak namaz kıldı. Ashab artık o’nun yüzünü bir daha göremedi. Pazartesi günü saat ilerledikçe hastalığı da şiddetleniyordu. Sonra güneşin zeval vaktinde Cibril (a.s) ile Azrail (a.s) birlikte, Hz. Muhammed (s.a.v)‘in kapısı önüne geldiler. Cebrail (a.s) içeriye girerek, Hz. Muhammed (s.a.v)'e Azrail’in kapıda beklediğini içeri girmek için izin istediğini söyledi. 132 HERKESE GEREKLİ İSLAMİ BİLGİLER Hz. Muhammed (s.a.v) izin verince hemen içeriye girdi. Azrail (a.s) Allah ü Teala’nın emrini Hz. Muhammed’e (s.a.v) bildirdi. Bunun üzerine Hz. Muhammed (s.a.v) “Ya Azrail! Gel görevini yerine getir” buyurdu. Azrail (a.s) Peygamberlerin sonuncusu ve bütün insanların en büyüğü olan Hz. Muhammed (s.a.v)’in ruhunu aldı. Hz. Muhammed (s.a.v) görevini başarılı bir şekilde ifa ederek Allah ü Teala’ya kavuştu. Hz. Muhammed (s.a.v)‘in vefatı birdenbire her tarafa yayıldı. Ashab üzerinde çok derin tesir yaptı. Bu haberi duyan Üsame ordusu Medine’ye tekrar geri döndü. Başkumandanlık sancağı Hz. Muhammed (s.a.v)‘in kapısı önünde dikildi. Bütün Medine halkı bir matem havası içinde idi. Mümin’lerin bir kısmı ağlıyor, bir kısmı da telaş içinde bulunuyordu. Son derece sinirlenmiş olan Hz. Ömer: “Her kim Hz. Peygamber öldü derse, boynunu vururum” diyordu. Bu durum karşısında, sahabelerden soğuk kanlılığını muhafaza eden yalnız Hz. 133 HERKESE GEREKLİ İSLAMİ BİLGİLER Ebubekir olmuştu. Hz. Muhammed (s.a.v)in evine girdi. Resulülah’ın yüzünü açtı. Ölmüş olduğunu görünce “Ölümün de hayatın gibi güzel.” diyerek o mübarek yüzünü öptü. Dışarıya çıkarak Mescid-i Şerif’e geldi. “Ey Nas! İçinizde Muhammed’e tapan varsa, iyi bilsin ki Muhammed ölmüştür. Allah Baki’dir asla ölmez!” dedi ve hemen “Muhammed, ancak bir peygamber’dir. Ondan önce nice resul’ler geldi, geçti. Eğer o (Muhammed) ölürse veya öldürülürse, siz geriye mi döneceksiniz? Her Kim geri dönerse, Allah ü Teala’ya hiçbir zarar vermez. Allah ü Teala, şükredenlere mükafat verir” ayetini okudu. Hz. Ebubekir’in bu konuşması üzerine Ashab biraz yatıştı. Herkes Hz. Muhammed (s.a.v)in öldüğüne inandı. Ve böylelikle devr-i saadet kapandı. 134 HERKESE GEREKLİ İSLAMİ BİLGİLER HZ. MUHAMMED (SAV)’İN AHLAKI İnsanlık tarihinin en büyüğü, Hz. Muhammed (s.a.v)’dir. Ulaşmış olduğu büyük başarı, ne bir peygamber ne de bir siyasi adama şimdiye kadar nasip olmamıştır. Hz. Muhammed (s.a.v) Peygamber olmadan önce de büyük bir şahsiyetti. O hayatı boyunca putlara tapmamış, içki içmemiş ve yalan söylememişti. Onun için Araplar kendisine güvenilir lakabını vermişlerdi. Hz. Muhammed (s.a.v) İslam dinine halkı davet etmeye başladığı zaman bunların yalnız dinlerini değiştirmekle 135 HERKESE GEREKLİ İSLAMİ BİLGİLER yetinmedi. Bütün hayat nizamlarını siyasi, içtimai, iktisadi ve ailevi safhalarını değiştirdi. Arapların atalarından gelen ahlaka aykırı esas ve prensipleri bir anda yok edip değiştirmek şüphesiz büyük inkılaptı. Hele o zaman Arap yarımadasında büyük bir mevki sahibi olan Kureyş’lilerin bunu kabul etmesi çok daha zor oldu. Onun için Kureyş’liler Hz. Muhammed (s.a.v)’e düşman olup, şiddetli bir şekilde direndiler. İslam dini içki, kumar ve zinayı men etmişti. Halbuki, Kureyş kabilesinin kazanç kaynağı bunlara dayalı idi. Yine o zaman Kureyş kabilesi diğer bütün kabilelerden daha üstün sayılırdı. İslam dininin, bunları diğer kabilelerle eşit ve müsâvi tutulması çok güçlerine gitti. Halbuki Hz. Muhammed (s.a.v) Kureyş kabilesinden olup, bu imtiyazlı olan sınıftan sayılırdı. Bu imtiyazı terk edip, diğer insanlarla eşit ve müsavi olduğunu söylemişti. Arapların hiç benimsemediği bu siyası ve içtimai nizamı bir anda değiştirmek, şüphesiz büyük mücadeleyi gerektirirdi. Hz. Muhammed (s.a.v) her türlü tehlikeye koşuyor ve herkes 136 HERKESE GEREKLİ İSLAMİ BİLGİLER bu çetin mücadeleden kaçarken kendisi sebat ediyordu. Müslümanlığı kabul edenleri Kureyş’lilerin zulmünden kaçırıp Habeşistan’a yolluyor ve tek başına müşriklerle kahramanca mücadele yapıyordu. Hz. Muhammed (s.a.v) hayatında, hiçbir zaman maddeye önem vermemişti. Bugün ne zengin kanaat ediyor ve ne de fakir haline şükrediyor. Zenginlerin bir kısmı gayrı meşhur yollardan para kazanmak için adeta maddeye kul olmuşlardır. Kazandıklarını da faydalı şeylere değil, lüks ve eğlenceye harcamaktadırlar. Yine dikkatle incelenecek olunursa, milletler arası mücadeleye de, madde sebep olmaktadırlar. İşte maddeyi ayakları altına alan tek yüce insan Hz. Muhammed (s.a.v)’dir. Bütün Arap yarımadasını fethedip mal ve mülküne hakim olduktan sonra Hz. Muhammed (s.a.v)’in hayatında en ufak bir değişiklik görülmüş değildi. O yine hasır üzerinde yatar ve arpa ekmeği yiyordu. Hz. Muhammed (s.a.v)in bir hasırı vardı. Gece 137 HERKESE GEREKLİ İSLAMİ BİLGİLER onu yuvarlak bir şekilde dikerek içinde ibadet eder, gündüz serer, üzerinde otururdu. Yemek yemesine gelince belini doğrultacak birkaç lokma ile yetinirdi. Temizliği, güzel ve muntazam bir şekilde giyinmeyi severdi. Müslümanların da böyle hareket etmelerini tavsiye ederdi. Bir hadis-i şeriflerinde: “Allah ü Teala temizdir, temizliği sever” (En kamil manasıyla paktır, pak olanı sever, kerimdir; kerem (iyilik) sahibi olanı sever, cömerttir; cömerdi sever, evinizin iç ve dışını temiz tutunuz; Yahudilere benzemeyiniz” buyurdu. Hz. Muhammed (s.a.v) asla kibirli değildi. Bir hadis-i şeriflerinde: “Kalbinde zerre miktar kibir olan cennete giremez.” buyurdu. İnsanlara önce kendisi selam verir. Kiminle konuşursa ona yönelir, karşı tarafın sözü bitinceye kadar beklerdi. Birinin elini sıkarsa, elini karşıdakinden evvel çekmezdi. Çarşı ve pazardan evine aldığı eşyayı bizzat taşırdı. Bir meclise girdiği zaman, nerede boş yer varsa orada oturuverirdi. Gelen misafire kendi yastığını verip, kendisi kuru yerde otururdu. Onun 138 HERKESE GEREKLİ İSLAMİ BİLGİLER önüne hürmeten ayağa kalktıkları zaman “Acemlerin, birbirlerini ta’zimen ayağa kalktıkları gibi siz de kalkmayın.” El öpmeyi de yasaklamıştı. Kibirli olmamakla beraber, edebe riayet edilmesini isterdi. Ashabın kendisine karşı nasıl hitap edip, nasıl davranacağını öğretmişti. Hz. Muhammed (s.a.v), Peygamber olmadan önce de ibadet ediyordu. Hira mağarasında bazen bir ay yalnız başına ibadet ettiği olmuştu. O zaman ibadeti tefekkürden ibaretti. Peygamber olduktan sonra, ayakları şişinceye kadar namaz kılardı. Bütün hayatı boyunca gece kalkarak nafile ibadette bulunurdu. Bazen gece ve gündüz ibadet ettiği olmuştu. Ashabın gücünün yetmeyeceği hususlarda, kendisini taklit etmelerinden onları men ederdi. Hayatın icap ve zaruretlerine de gerekli ehemmiyeti verirdi. Onun için dünyayı tamamen terk ederek, kendini ibadete verenlere de kızıyordu. Bir hadis-i şeriflerinde: “Allah için ben, hepinize nispetle 139 HERKESE GEREKLİ İSLAMİ BİLGİLER Allah’tan en çok korkan ve çekinenim. Fakat, oruç tutar (bazı günler ramazan haricinde) oruçsuz olurum. Namaz kıldığım gibi uyurum da. Kadınlarla da evlenirim. Benim sünnetimden yüz çeviren benden değildir” buyurmuştur. Din ile dünyayı böylelikle birleştirmişti. İbadet ederken, tam olarak eksiksiz bir şekilde bu görevini yerine getirirdi. Başka bir dünya işine teşebbüs edence de onu bitirmeyince dönmezdi. Onun için dünya tarihinde, Hz. Muhammed (s.a.v) kadar din ve dünya işini başaran bir kişiye daha tesadüf edilmiş değildir. Mekke müşrikleriyle Taif halkının Hz. Muhammed (s.a.v)’e yaptıkları eziyet ve cefa tamamen insanlık dışı idi. Kureyşliler’in Haşimoğullarına uyguladıkları boykot antlaşması ile Hz. Muhammed (s.a.v)’in soyunu açlıkla karşı karşıya bırakmışlardı. Eşi Hz. Hatice ile hamisi olan amcası Ebu Talib’in vefatı üzerine Mekke’den çıkmış ve İslam dinini yaymak için Taif’e gitmişti. Fakat Taif halkı bu şerefli misafirin değerini bilemediler. 140 HERKESE GEREKLİ İSLAMİ BİLGİLER Memleketlerinden bu mübarek zatı çıkardıkları gibi O’nu taş yağmuruna tuttular. O zaman Hz. Muhammed (s.a.v) tekrar Mekke’ye avdet etmek mecburiyetinde kaldı. Mekke müşrikleri birleşerek Hz. Muhammed (s.a.v)’i öldürmeye karar verdikleri zaman, ilahi bir izinle Medine’ye hicret etmek mecburiyetinde kaldı. Allah ü Teala’nın yardımı ile kısa bir zaman içinde Mekke şehri ile Taif’i fethetti. Bu arada altı bin esir aldı. Fakat bir tanesini öldürmeden hepsini serbest bıraktı. Hatta Mekke’yi fethettiği zaman en büyük düşmanı olan Kureyş müşriklerinin başkomutanı Ebu Süfyan esir düştüğü zaman onu af edip serbest bıraktı. Ve “Kim Ebu Süfyan’ın evine girse dokunulmayacak.” diye buyurdu. Uhud muharebesinde Hz. Hamza’yı şehit eden Habeşi bir köle olan Vahşi, İslam dinine girdiği zaman onu da affetti. Hz. Muhammed (s.a.v) bütün insanlara karşı çok merhametli idi. Müşriklere karşı da büyük merhameti vardı. Çünkü rahmet O’nu tamamen ihata etmişti. 141 HERKESE GEREKLİ İSLAMİ BİLGİLER Bilhassa zayıf ve fakirler Hz. Muhammed (s.a.v)’in rahmetine daha yakın kişilerdi. Bütün hayatı fakirlerle beraber geçmişti. Bir fakir yanına geldiği zaman çok sevinirdi. Hatta bir hadis-i şeriflerinde: “Benden bir şeyi fakirleriniz vasıtasıyla isteyiniz. Çünkü siz zayıfların yüzü suyu hürmetine merzuk olunuyorsunuz.” diye buyurdu. Hz. Muhammed (s.a.v)’in fakirlere olan bu yakın ilişkisinden dolayı, Kureyş müşriklerinin alaylarına mevzu oluyordu. Kölelerin hürriyete kavuşmaları için elinden gelen yardımı yapıyordu. Köleleri hürriyete kavuşturmak için devlet hazinesinden hisse ayırmıştı. Hz. Muhammed (s.a.v) köleleri hürriyete kavuşturduktan sonra, iaşelerini temin etmek için onlara sermaye de verirdi. Bu iyilik ve merhamet yalnız insanlara karşı değil, bütün hayvanlara da şamildi. Hayvanlara çok kötü muamele eden Araplardan bu adeti tamamen ortadan kaldırdı. Bilhassa atış talimlerinde, diri hayvanları hedef olarak dikerlerdi. Bu durumları yasak etti. 142 HERKESE GEREKLİ İSLAMİ BİLGİLER Küçük çocuklara karşı çok şefkatli idi. Sahabelerin çocuklarını gördüğü zaman onları okşar ve öperdi. Yanına gelenleri güler yüzle karşılardı. Müslümanlardan biri felakete uğradığı zaman, kalbini saran rahmet ve merhametinden bazen gözyaşı dökerdi. Bir gün ölmek üzere olan bir çocuğu yanına getirdikleri zaman gözleri doldu. Neden ağladığını soran ashaba ”Bu, Allah’ın mümin kullarının gönüllerine koyduğu rahmet eseridir. Zaten Allah ancak, kullarından merhamet sahiplerine rahmetiyle muamele buyurur.” Müşriklerin çocuklarına dahi şefkatli idi. Bilhassa savaşta çocuk öldürülmemesini tavsiye ederdi. Sahabelerin bir kısmı savaşta düşmanları lanetlemesini istediler. Hz. Muhammed (s.a.v): “Ben lanetçi olarak değil, alemlere rahmet olarak geldim.” diye buyurdu. O’nun merhametinden bütün alem kıyamete kadar faydalanacaktır. Hz. Muhammed (s.a.v) inanç hürriyeti için mücadele etmişti. Kureyş müşriklerine 143 HERKESE GEREKLİ İSLAMİ BİLGİLER bu inanç hürriyetini kabul ettirinceye kadar onlarla savaştı. Müslümanlar Mekke’den ”Rabbimiz Allah’tır.” dedikleri için kovulmuşlardır. Allah ü Teala Hazretleri Kur’an-ı Kerimde; “Kendilerine karşı harp açanlara, zulme uğradıkları için harp etmelerine izin verdi. Allah ü Teala, onlara yardıma hakkıyla kadirdir. O müminler yalnız ”Rabbimiz Allah’tır” dedikleri için nahak yere yurtlarından çıkarılmışlardı. ” (Hacc: 22/39) Görülüyor ki savaşa izin verilmesi, inançtan dolayı zulme uğrayan Müslümanların kendilerini savunmaları içindi. Hz. Muhammed (s.a.v) müşriklerle çarpışmamak için her zaman sulh yolunu tuttu. Hudeybiye barış antlaşması buna açık misaldir. Bu antlaşma ile İslam’a davet serbestliğini sağladıktan sonra iki yıl içinde yirmi senedekinden çok fazla insan Müslüman oldu. Kureyş’liler Hudeybiye Barış antlaşmasını tek taraflı olarak bozdukları zaman, on bin kişilik bir kuvvetle 144 HERKESE GEREKLİ İSLAMİ BİLGİLER Mekke’ye hareket ederek kan dökmeden orayı aldı. Bu olaylar şüphesiz Hz. Muhammed (s.a.v)’in ne kadar yüksek siyasete ve idari isabetlere haiz olduğunu göstermektedir. Yüksek siyaseti sayesinde İslam daveti en sağlam temeller üzerinde kuruldu. 145 HERKESE GEREKLİ İSLAMİ BİLGİLER HZ. MUHAMMED (S.A.V) GEÇMİŞ VE GELECEK OLAN BÜTÜN İNSANLARIN EN BÜYÜĞÜDÜR. Allah (c.c) tarafından, Kuran-ı Kerim'de övülen, o yüce Peygamberi, insanoğlu nasıl idrak edip anlatabilsin. O, gerçekten üstün bir ahlak üzerinde yaratılmış ve alemlere rahmet olarak gönderilmişti. Hakkı batıldan kılıç gibi kesip ayırdı. O yeryüzünü aydınlatan bir nurdu. İnsanları vahşet ve cehalet bataklığından kurtardı. Bütün geçmiş ve gelecek insanlar bir araya gelse, o yüce Peygamberin, üstün 146 HERKESE GEREKLİ İSLAMİ BİLGİLER vasıflarını idrak edip anlatamazlar. Nasıl ki; insanoğlu, Kur’an-ı Kerim’in tümünü idrak etmekten acizdir. O halde Kuran ahlakı ile ahlaklanmış, o faziletli Peygamberi nasıl idrak edebilsin. Hiç bir insanın sahip olmadığı, geniş kültür hazinesine sahipti. Allah (c.c) gayblarından O’na geçmiş ve geleceğe ait bilgileri bildirmişti. Allah (c.c) şöyle buyurur: ”Ey Muhammed! Biz seni ancak alemlere rahmet olarak gönderdik. ” (Enbiya: 107) Mümin ve kafir farkı gözetmeden, hatta bütün canlılara rahmet olarak gönderilmiştir. Hz. Muhammed (s.a.v)’e inanan ve tasdik eden kurtulur. Aksi halde helak olur. Allah ü Teala’ya iman eden bir kişi, Hz. Muhammed (s.a.v)’in Peygamberliğine de iman etmiş olması gerekir. Hz. Muhammed (s.a.v)’in Peygamberliğini kabul etmeyen bir kişinin imanı sahih değildir, iman ehli sayılmaz. Çünkü Hz. Muhammed (s.a.v) belli bir kavime gönderilmiş bir peygamber 147 HERKESE GEREKLİ İSLAMİ BİLGİLER değildir. Bütün insanlara gönderilmiştir. Allah (c.c) şöyle buyuruyor: “Ey İnsanlar! Sizi can sıkıcı bir azaptan kurtaracak kazançlı bir yolu göstereyim mi? Allah’a ve peygamberine inanınız.” (Saf: 10 - 11) Bir başka ayette Allah (c.c) şöyle buyuruyor: “Ey Muhammed! Seni insanlara peygamber gönderdik. Şahit olarak Allah yeter. (Nisa: 79) Bütün insanlar Hz. Muhammed (s.a.v)’e uymak ve itaat etmekle mükelleftir. Allah (c.c) şöyle buyuruyor: “De ki, şayet Allah’ı seviyorsanız, bana uyunuz ki Allah’ta sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın ve Allah affeder, merhamet eder.” (Al-i İmran: 31) Bir başka ayette Allah ü Teala şöyle buyuruyor: “Peygambere itaat eden Allah’a itaat etmiş olur. Kim yüz çevirirse bilsin ki, biz 148 HERKESE GEREKLİ İSLAMİ BİLGİLER seni bekçi göndermedik.” (Nisa: 80) Hz. Muhammed (s.a.v) Müslümanların arasında bulunduğu sürece, Allah ü Teala onlara azap etmez. Dünyada ve ahirette iman eden kişiler için bir güvencedir. Allah (c.c) şöyle buyuruyor: “Sen içlerinde iken Allah onlara azap etmez. Onlar bağışlanma dilerken de elbette Allah azap edecek değildir.” (Tevbe: 33) Allah ve melekler Hz. Muhammed (s.a.v)’i methedip, övmektedirler. Bu O’nun fazilet ve üstünlüğünü, eşsiz olduğunu gösteren en güzel bir örnektir. Allah ü Teala şöyle buyuruyor; “Şüphesiz Allah ve melekleri peygamberi överler O’na salat ve selam etmektedirler.” (Ahzap: 56) Bir başka ayette Allah (c.c) şöyle buyuruyor: “Ya-sin. Ey Muhammed! Kuran-ı Hakim’e and olsun ki, sen doğru yol üzere gönderilmiş Peygamberlerdensin.” (Yasin: 14) 149 HERKESE GEREKLİ İSLAMİ BİLGİLER Allah ü Teala’nın Hz. Muhammed (s.a.v)’e yaptığı ikramlardan biri O’nu ismiyle çağırmamıştır. Allah (c.c) şöyle buyurur; “Ey peygamber sana indirileni tebliğ et!” (Maide: 67) “Ey peygamber Allah sana yeter.” (Enfal: 64) Hz. Muhammed (s.a.v) daha hayatta iken geçmiş ve gelecek bütün günahları bağışlanmıştır. Allah (c.c) şöyle buyurur: “Ey Muhammed! Doğrusu Biz sana apaçık bir zafer sağlamışızdır. Allah böylece senin geçmiş ve gelecek günahlarını bağışlar. Sana olan nimetini tamamlar. Seni doğru yola eriştirir. Böylece sana, hiç kimsenin güç yetiremeyeceği bir şekilde yardım eder” (Fetih: 1-3) Hz. Muhammed (s.a.v)şöyle buyurdu: “Altı hususiyetle peygamberlerden üstün kılındım. Bunlar benden önce kimseye verilmedi. Geçmiş ve gelecek günahlarım bağışlandı. Ganimetler bana 150 HERKESE GEREKLİ İSLAMİ BİLGİLER helal kılındı, benden önce hiç kimseye helal kılınmadı. Ümmetlerin en hayırlısı kılındı, yeryüzü benim için mescid ve temiz kılındı, bana Kevser kılındı. Korku ile yardım edildim. Nefis elinde olana yemin olsun ki, dostunuz şüphesiz hamd sancağının sahibidir, kıyamet günü Adem ve diğerleri onun altında bulunacaklardır.” (Bezzar) Hz. Muhammed (s.a.v)’e verilmiş olan üstünlüklerden biri de kıyamet günü bütün peygamberlerin imamı ve şefaatçisi olacaktır. Hz. Muhammed (s.a.v) şöyle buyurdu: “Kıyamet günü olunca Peygamberlerin imamı, hatibi, şefaatlerin sahibi olacağım, fakat övünmek yoktur.” Başka bir hadiste şöyle buyurdu: “Cennet, ben girinceye kadar bütün peygamberlere yasaktır ve benim ümmetim girinceye dek de diğer ümmetlere yasaktır.” 151 HERKESE GEREKLİ İSLAMİ BİLGİLER HZ. MUHAMMED (S.A.V), GERÇEK PEYGAMBERDİ Hz. Muhammed (s.a.v)in peygamberliği akli olan kesin delillerle artık sabit olmuştur. O’nun peygamberliğine dil uzatan zavallılar, İslam dinini iyi bilmediklerindendir. Hz. Muhammed (s.a.v)in hayatı malum olan bir şahsiyettir. Yirmi beş yaşına gelinceye kadar halkın içinde yaşamış ve ticaretle uğraşmıştır. Yirmi beş yaşından kırk yaşına gelinceye kadar çoluk çocuğu ve ibadetle meşgul olmuştur. Kırk yaşına geldikten sonra, Allah ü Teala tarafından kendisine peygamberlik geldi. Hz. Muhammed (s.a.v)in peygamberliğini akli delillerle izah edelim: Hz. Muhammed (s.a.v) hiç okumamış 152 HERKESE GEREKLİ İSLAMİ BİLGİLER mektep ve medrese tahsili görmemişti. Eğer Hz. Muhammed (s.a.v) okur, yazar olsaydı, sahabeler bunu bizlere mutlaka nakil ve rivayet ederlerdi. Okumamış bir insanın hikmetlerle dolu olan ve bütün ilimleri ihtiva eden Kur’an-ı Kerim gibi kitabı vücuda getirmesi olanaksızdır. İlme ve fenne mutabık olan Kur’an-ı Kerim, her zaman insanlara Hz. Muhammed (s.a.v)’in peygamberliğini teyit etmiştir. Kısa bir zaman içinde birbirine düşman olan Arap kabilelerini birleştirmiş, putperestliği imha etmiş, zengin ile fakir arasındaki imtiyazları silip süpürmüştür. İnsanların bozuk olan ahlakını düzeltmiştir. Okumamış bir kimsenin bütün insanlara yön verecek şekilde içtimai, siyasi, iktisadi, ahlaki ve edebi inkılap yapıp bunu başarıya götürmesi şüphesiz O’nun peygamberliğine en büyük delildir. Hz. Muhammed (s.a.v) kırk yaşına gelinceye kadar dinle asla uğraşmamıştır. Allah ü Teala tarafından kendisine peygamberlik geldikten sonra İslam dinini kurmuştur. Esasında peygamberlik mühim 153 HERKESE GEREKLİ İSLAMİ BİLGİLER bir görevdir. Hiç bir zaman yalan iddialarla peygamberlik yapılamaz. Çünkü Allah’a iftira etmeye yeltenenlerin başarıya ulaşması olanaksızdır. Hz. Muhammed (s.a.v) dünyaya geldiği günden ölünceye kadar gayet dürüst ve emin bir zat olduğunu bütün tarih kitapları kanıtlamıştır. Düşmanları olan Kureyş’liler davasından vazgeçirmek için, Hz. Muhammed (s.a.v)e mevki ve para vaat ettikleri halde, bunlardan hiç birini kabul etmemişti. Yapmış oldukları bütün zulüm ve işkencelere rağmen aldığı ilahi emirleri yerine getirmeye çalışmıştır. Başarıya ulaştığı zaman bidayette nasıl idiyse, asla değişmeden aynı kalmıştır. Önceki davranışları ile son davranışları arsında zerre kadar bir fark olmamıştır. O’nun bütün emir ve yasakları beşeriyetin ıslahı içindi. Hz. Muhammed (s.a.v)'i gören binlerce kişi, O’nun peygamberliğinden asla şüphe etmemişlerdir. Hatta onu gören bazı 154 HERKESE GEREKLİ İSLAMİ BİLGİLER insanlar, iman ederek bunda söyleyecek bir yüz yoktur, diye etmişlerdi. yalan yemin Hz. Muhammed (s.a.v) istikbale ait söylemiş olduğu bütün sözler aynen eksiksiz olarak çıkmıştır. Sahabe’nin durumu, yapılacak olan bütün fetihler ümmetinin gelecekteki durumu ve kıyametin alametlerini teker, teker izah etmiştir. Ve bunlar aynen çıkmıştır. Kıyamete kadar canlı bir mucize olarak yaşayacak olan Allah’ın Kelamı Kur’an-ı Kerim, Hz. Muhammed (s.a.v)in en son peygamber olduğuna şehadet etmiştir. Aradan 1350 sene gibi uzun geçmiş olmasına rağmen, başka bir peygamberin gelmemiş olması bunu açıkça teyit etmiştir. Eskiden her birkaç yüz yıl içinde insanlara mutlaka peygamber gelirdi. Cenab-ı Hak Kur’an-ı Kerim’de: “Muhammed Allah’ın (Fetih Sûresi 29. ayetinde. ) resulüdür.” “Muhammed, adamlarınızdan hiç birinin babası değildir. Fakat Allah’ın resulü 155 HERKESE GEREKLİ İSLAMİ BİLGİLER ve peygamberlerinin sonuncusudur. Allah her şeyi hakkıyla bilendir.” (Ahzab sûresi 40. ayetinde) “Muhammed (s.a.v) bir peygamberden başka bir şey değildir.” (Âl-i İmran sûresi 144. ayetinde) “O hikmet dolu Kur’ana yemin ederim ki, Habibim sen, hiç şüphesiz gönderilen peygamberlerdensin. Dost doğru bir yol üzerindesin. Bu Kur’an, yegane galip, çok esirgeyici Allah’ın indirdiği bir kitaptır.” (Yâsin sûresinin 2, 3, 4, 5. ayetinde) “Ya Muhammed! De ki, peygamberliğine Allah şahittir. Nezdinde kitap ilmi olanlar da bunu bilir.” (Rad sûresinin 34. ayetinde) Bütün beşeriyete kıyamete kadar yön verecek olan Hz. Muhammed (s.a.v), gerçek bir peygamberdir. Şimdiye kadar tarih hakiki peygamber olmayan bir kişinin, din kurup devam ettirdiğini kayıt etmiş değildir. 156 HERKESE GEREKLİ İSLAMİ BİLGİLER CENNETLE MÜJDELENEN ON KİŞİ (AŞERE-İ MÜBEŞŞERE) Hz. Muhammed (s.a.v)’in sahabelerinden hayatlarında iken, cennet ile müjdelediği on kişiye “Aşere-i Mübeşşere” denir. Bunların mübarek isimleri şunlardır: 1-Ebu Bekir es Sıddık (r.a) 2-Ömer el-Faruk (r.a) 3-Osman b. Affan (r.a) 4-Ali b. Ebu Talib (r.a) 5-Talha b. Ubeydullah (r.a) 6-Zübeyr b. el-Avvam (r.a) 7-Sa’d b. Ebi Vakkas (r.a) 8-Said b. Zeyd (r.a) 9-Abdurrahman b. Avf (r.a) 10-Ebu Ubeyde b. Cerrah (r.a) Şimdi bunların İslam dinine yaptıkları hizmetleri kısaca tanıyalım: 157 HERKESE GEREKLİ İSLAMİ BİLGİLER 1- HZ. EBUBEKİR ES SIDDIK (R.A) Mekke’nin Kureyş kabilesindendir. Hz. Muhammed (s.a.v)’den iki yaş küçüktü. Kureyş içinde çok yüksek bir mevkii vardı. Cahiliye devrinde Mekke’nin kan davalarına hakemlik yapardı. Onun verdiği bütün kararlara taraflar riayet ederlerdi. Mekke’de ayrıca ticaretle uğraşırlardı. Devrin en zenginlerindendi. Müslüman olduktan sonra, bütün servetini İslam dini uğrunda sarf etti. Bilhassa Müslüman olan köleleri satın alıp, azad ediyordu. Hz. Ebubekir, Müslüman olmadan önce de hiç puta tapmamış ve ağzına da içki koymamıştı. İslam dinini kabul etmede, asla tereddüt etmemişti. Çünkü puta tapmak mantığına asla uygun düşmüyordu. Bilhassa Hz. Muhammed (s.a.v)’in miracını 158 HERKESE GEREKLİ İSLAMİ BİLGİLER duyar duymaz tasdik ettiği için ona “Sıddık” denilmişti. Hz. Ebubekir, Kur’an-ı Kerime aşık olduğu için, Kur’an okurken ağlardı. Hz. Muhammed (s.a.v) Medine’ye hicret edince, Hz. Ebubekir’i yanına alarak çıkmıştı. Yaptığı işlerde Hz. Muhammed (s.a.v), istişarede bulunurken Hz. Ebubekir’i sağına ve Hz. Ömer’i soluna alırdı. İlk önce Hz. Ebubekir’in reyine başvururdu. Hz. Muhammed (s.a.v)’in hastalığında: “Söyleyin Ebubekir’e, cemaate namaz kıldırsın!” emrini verdi. Peygamberimiz hayatta iken üç gün ona vekaleten imamlık yaptı. Hz. Muhammed (s.a.v)’den sonra Müslümanların ilk halifesi seçildi. İki sene halifelik yaptı. Hz. Ebubekir’in halifeliğinde, Müslümanlık büyük bir buhran geçiriyordu. Yalancı peygamberler türedi. Arap yarımadasında yer yer ayaklanmalar ve dinden çıkma hareketleri baş gösterdi. Bunların hepsini bastırarak tekrar İslam birliğini kurmaya muvaffak oldu. Halifeliği zamanında Kur’an-ı Kerimi topladı. Vefatında cenazesi Hz. Muhammed (s.a.v)’in 159 HERKESE GEREKLİ İSLAMİ BİLGİLER “Hücre-i gömüldü. Saadet” denilen türbesine 2- HZ. ÖMER EL FARUK (R.A) Hz. Ömer doğruyu eğriden ayırdığı için, Hz. Muhammed (s.a.v) kendisine “Faruk” lakabını vermişti. Hz. Muhammed (s.a.v)’den on üç yaş küçük olup, otuz üç yaşında iken Müslüman olmuştu. Kureyşliler arasında yüksek bir mevkii vardı. Müslümanlıktan önce Kureyşlilerle diğer kabileler arasındaki siyasi meseleleri çözmeye görevliydi. Müslüman olduktan sonra, İslam dinine büyük hizmetleri olmuştu. Kureyş müşrikleri bütün Müslümanlara eziyet yaptıkları halde, Hz. Ömer’e yanaşamazlardı. Müslümanlığın ilk devirlerinde dahi, korkmadan bütün müşriklere meydan okuyordu. Bütün savaşlarda Hz. Muhammed (s.a.v)’in yanında bulundu. Hz. Muhammed (s.a.v) her zaman, Hz. Ömer’in reyini alır ve O’nu soluna oturturdu. Hatta on iki meselede, 160 HERKESE GEREKLİ İSLAMİ BİLGİLER İlahi vahiy O’nun reyine uygun düşmüştü. Hz. Muhammed (s.a.v)’in vefatından sonra da halife olarak seçilen Hz. Ebubekir’in yanından ayrılmadı. İslam birliğinin sağlanmasında ve Kur’an-ı Kerim’in toplanmasında Hz. Ebubekir’e çok büyük yardımı oldu. Hz. Ebubekir’in vefatından sonra, Hz. Ömer Müslümanlara halife seçildi. Halifeliği zamanında büyük fetihler yaparak Suriye, Filistin, Mısır ve İran toprakları tamamen İslam sınırları içine katıldı. Hz. Ömer bilindiği gibi adaletiyle tanınmış bir halife idi. O’nun devrinde Gassani hükümdarı “Cebele” Müslüman olmuştu. Hac mevsiminde Kabe’yi ziyaret eden hükümdar Cebele, eteğine basan bir köleye yumruk vurarak burnunu kırmıştı. Köle, hükümdarı Hz. Ömer’e şikayet etti. Hz. Ömer, derhal hükümdarı sorguya çekerek “Köleyi memnun etmesini, aksi takdirde aynı muameleyi ona yapacağını” bildirdi. Çünkü Müslümanlıkta hükümdarlık, kölelik yoktur. Müslümanlar arasında tam bir 161 HERKESE GEREKLİ İSLAMİ BİLGİLER eşitlik vardır. Hz. Ömer’in bu adaletinden korkan Cebele Bizans’a kaçmak mecburiyetinde kaldı. Hz. Ömer İranlı bir köle tarafından zehirli bir hançerle şehit edildi. Cenazesi Hz. Muhammed (s.a.v)’in ”Hücre-i Saadet” denilen türbesine gömüldü. 3- HZ. OSMAN BİN AFFAN (R.A) Mekke’nin Kureyş kabilesindendir. Hz. Ebubekir’in delaletiyle Müslüman olmuştu. Mekke’nin sayılı zenginlerindendi. Hz. Muhammed (s.a.v)’in damadı idi. İlk önce “Rukiyye” adındaki kızıyla evlenmiş, ölünce diğer kızı ”Ümmü Gülsümü almıştı. Hz. Muhammed (s.a.v)’in iki kızı ile nikahlandığı için O’na “Zinnureyn” (iki nur sahibi) denilmiştir. İslam dinine maddi ve manevi çok büyük katkıları olmuştu. Medine'ye hicretinden sonra meşhur “Rum kuyusunu” bir Yahudi'den satın alarak bütün 162 HERKESE GEREKLİ İSLAMİ BİLGİLER Müslümanlara vakfetmişti. Tebük savaşında on bin kişilik ordunun üçte birini yalnız başına teçhiz etmiş, ayrıca Hz. Muhammed (s.a.v)’e bin altın yardımda bulunmuştu. Bedir savaşı dışında kalan bütün savaşlara iştirak etmişti. Hz. Ömer şehit edildikten sonra, Müslümanlara halife olarak oy birliği ile Hz. Osman seçildi. On iki yıl halifelik yaptı. Mısır ve Irak’tan Hz. Osman’a karşı yürüyenler evini kırk gün muhasara altına aldılar. Hz. Osman çok cesurdu ve her türlü felaketlere göğüs geriyordu. Tek bir Müslüman’ın kanının akmasına razı olmadığı için, asiler O’nu feci bir şekilde öldürmeye muvaffak oldular. Şehit edildiği gün oruçluydu ve Kur’an okuyordu. Asiler Hz. Osman’ın evini ve devletin hazinesini de yağma ettiler. 4- HZ. ALİ BİN EBU TALİB (R.A) Hz. Ali Kureyş kabilesindendir. Hz. Muhammed (s.a.v)’i 25 yaşına kadar himaye eden ve besleyen amcası Ebu Talib'in 163 HERKESE GEREKLİ İSLAMİ BİLGİLER oğludur. Peygamberimiz (s.a.v) Hz. Hatice ile evlendikten sonra, amcasına bir yardım olsun diye beş yaşında olan oğlu Ali’yi yanına aldı. Hz. Muhammed (s.a.v)’in kızı “Fatımat-üz Zehra ile evleninceye kadar, hep O’nun evinde kaldı. Hz. Muhammed (s.a.v)’e peygamberlik gelince, Hz. Ali on yaşlarında idi. Ve çocuklardan ilk Müslüman olan Hz. Ali oldu. Hz. Muhammed (s.a.v) Mekke’den Medine’ye hicret edince, hayatını tehlikeye atarak O’nun yatağında yatmaktan çekinmemişti. Peygamberimizin yapmış olduğu bütün savaşlara katılmış ve müşriklerin en ileri gelenlerini bizzat kendisi öldürmüştü. İslam’ın korkunç düşmanları ile göğüs göğse kahramanca çarpışması bugün halk arasında efsaneleşmiştir. Hz. Ali (r.a) Hz. Muhammed (s.a.v)’in terbiyesi ile yetiştiği için devrin en büyük alimlerindendi. Müslümanlığın en ince teferruatını ve Kur’an-ı Kerim’in hükümlerini çok iyi bilen bir sahabe idi. Hz. Osman’dan sonra Müslümanlara halife 164 HERKESE GEREKLİ İSLAMİ BİLGİLER seçildi. Halifeliği iç isyanlarla geçti. Bilhassa ”Cemel” ve “Sıffin” olayları kanlı oldu. Hz. Ali, Kufe'de halife iken haricilerin bir fedaisi tarafından şehit edildi. 5- TALHA BİN UBEYDULLAH (R.A) Kureyş kabilesindendi. İlk Müslümanlardan olup, Bedir savaşı dışında kalan bütün savaşlarda Hz. Muhammed (s.a.v) ile beraber bulundu. Bedir savaşı esnasında, Hz. Muhammed (s.a.v)’in emriyle Şam’a gitmişti. Onun için bu savaşa iştirak etmemişti. Uhud savaşında, Hz. Muhammed (s.a.v)’e atılan bir kılıcı koluyla ittiği için çolak olmuştu. Hz. Talha devrin en zenginlerindendi. Servetinin büyük bir kısmını İslam dini uğrunda sarf etti. Hz. Talha “Cemel” vakasında Mervan tarafından şehit edildi. 6- ZÜBEYR BİN EL AVVAM (R.A) Kureyş kabilesinden olup, Hz. Muhammed (s.a.v)’in halazadesi oluyordu. 165 HERKESE GEREKLİ İSLAMİ BİLGİLER Ayrıca Hz. Aişe’nin hemşiresi olan Esma ile evli olduğu için Hz. Muhammed (s.a.v)’in bacanağı olmuştu. Hz. Muhammed (s.a.v)’in bütün savaşlarına iştirak etmişti. Savaşlarda müşriklerle göğüs göğse kahramanca çarpışan sahabelerdendi. Hz. Ömer’in halifeliği zamanında yapılan, Mısır savaşı ile diğer seferlere iştirak etmişti. Çok zengin bir sahabe idi. Bazı rivayetlere göre bin kölesi olduğu söylenmektedir. Müslüman olduktan sonra, servetinin büyük bir kısmını Allah Teala yolunda sarfetti. Cemel vakasında şehit edildi 7- SAAD BİN EBİ VAKKAS (R.A) Kureyş kabilesindendir. Müslüman olduğu zaman çok gençti. On yedi yaşlarında idi. Hz. Muhammed (s.a.v)’in yapmış olduğu bütün savaşlara iştirak etmişti. Çok cesur olduğu için savaşlarda büyük başarılar sağlardı. Hz. Ömer’in halifeliği zamanında başkumandan tayin edildi. İran’ı fethetti. Hz. Ömer’in şehit edilmesinden sonra evine çekilip hiçbir şeye karışmadı. Cemel ve Sıffin savaşlarına da 166 HERKESE GEREKLİ İSLAMİ BİLGİLER katılmadı. 8- SAİD BİN ZEYD (R.A) Hz. Ömer’in kız kardeşi Fatıma ile evlenmişti. Said ve eşi ilk Müslümanlardandı. Hz. Ömer’den önce Müslüman olmuşlardı. Hz. Muhammed (s.a.v)’in Bedir savaşı dışında yapmış olduğu bütün savaşlara iştirak etmişti. Bedir savaşı yapıldığı sırada, Hz. Muhammed (s.a.v)’in emriyle görevli olarak Şam taraflarına yollanmıştı. Dünya işlerine hiç ehemmiyet vermediği için, halifeler devrinde görev almamıştı. İbadete çok düşkün bir zattı. 9-ABDURRAHMAN BİN AVF (R.A) Kureyş kabilesindendir. Bütün savaşlarda, Hz. Muhammed (s.a.v)’in yanında bulundu. Çok cesur bir sahabe idi. Uhud savaşında yirmi yerden yara almış ve topal olmuştu. Başta mali durumu iyi değildi. Daha sonra ticaretle uğraştığı için, çok zengin olmuştu. Hayatta iken, servetinin büyük bir kısmını İslam dini 167 HERKESE GEREKLİ İSLAMİ BİLGİLER uğrunda sarf etti. Günde otuz köle azat ettiği olmuştu. Yaptığı vasiyette servetinin büyük bir kısmını İslam gazilerine hibe etti. 10-EBU UBEYDE BİN CERRAH (R.A) Kureyş kabilesindendir. Hz. Muhammed (s.a.v)’in yapmış olduğu bütün savaşlara katılmıştı. Büyük bir kumandan ve çok adil bir insandı. Hz. Ebubekir’in halifeliği zamanında Suriye’ye gönderilmişti. 70 gün muhasaradan sonra Şam’ı teslim aldı. Hz. Ömer’in halifeliği zamanında ise başkumandanlığı Ebu Ubeyde’ye verdi. Çok adil olduğu için, Suriye’yi harpsiz olarak aldı. Hz. Ebu Ubeyde öldüğü zaman hiçbir serveti yoktu. Hz. Ömer kendisinden sonra halifeliğe namzet olarak Ebu Ubeyde’yi görüyordu. Fakat Hz. Ömer’den önce vefat etti. 168 HERKESE GEREKLİ İSLAMİ BİLGİLER İSLAM’DA KARDEŞLİK Allah ü Teala Hazretleri insanı, yaratıkların en şereflisi olarak kılmıştır. İnsana akıl, düşünce, maddi ve manevi değerler vermiştir. Bu mevcut olan alemi de onun yararına sunmuştur. İnsanlar için en başta gelen vazife, birbirlerine karşı sevgi ve saygıdır. İslam dininin bütün hükümleri kardeşlik temeli üstünde kurulmuştur. Eğer İslam’da kardeşlik bağı olmasaydı, Müslümanlık kuru bir deyimden öteye geçmezdi. Allah ü Teala Hazretleri Kur’an-ı Kerim’de: “İnsanlar birbirinin kardeşidirler, onun için iki kardeşiniz arasını bulunuz. 169 HERKESE GEREKLİ İSLAMİ BİLGİLER Allah’tan da korkunuz ki erişesiniz” (Hucurat sûresi: 10) rahmetine İslam dininde bu kardeşlik geçici bir kardeşlik olmayıp, ebedi olarak devam eden kardeşliktir. Müslümanlar arasında çıkan kavga ve münakaşalarda bunların arasını bulup, hemen barıştırmak gerekir. Hz. Muhammed (s.a.v) bir hadis-i şeriflerinde: “Siz inançlı olmadıkça cennete giremezsiniz. Birbirinizi sevmeyince de inançlı olmazsınız buyurdu” Başka bir hadis-i şeriflerinde: “Bir insana kötülük olarak Müslüman kardeşini hor görmesi yeter” buyurur. İslam dini bütün müminlerin kardeşçe birlik ve beraberlik içinde yaşamalarını kesin olarak emreder. Onun için kardeşlik bağlarını bozucu her türlü kötü hareket ve davranışlardan sakınmak gerekir. Fitne çıkarmak isteyenlere yardımcı olmamak lazımdır. Hz. Muhammed (s.a.v) bir hadis-i şeriflerinde: “Birbirinize kin beslemeyin. Birbirinizi 170 HERKESE GEREKLİ İSLAMİ BİLGİLER kıskanmayın. Birbirinize dargın durmayın. Ey Allah’ın kulları kardeş olun. Bir Müslüman’ın darılıp ta din, Müslüman kardeşi ile üç günden fazla bir süre görüşmemesi doğru olmaz.” Başka bir hadis-i şeriflerinde: “Müminler birbirini sevmekte, birbirine acımakta ve yekdiğerini korumakta bir vücut gibidirler. Vücudun herhangi bir parçası rahatsız olursa diğer kısımları da bu yüzden uykusuzluğa ve humma hastalığına tutulurlar.” Bir felaketten duymaları birbirlerine Müslüman’ın başına gelecek bütün Müslümanların üzüntü gerekir. Çünkü Müslümanlar karşı çok merhametlidirler. Bugün insanoğluna yakışmayacak bir tutum ve davranış içindeyiz. Kardeşliği kalp kırma ve gönül incitmeye çevirdik. Fikir ayrılığı ebedi ve ezeli olan kardeşliğimize leke getirdi. Hiç bir fikrin, milli ve dini kardeşliğimizin üstünde olmaması gerekir. Müslüman hiç kimseye zararı olmayan, herkese yararlı olan kişidir. Onun 171 HERKESE GEREKLİ İSLAMİ BİLGİLER için Müslüman’ın her türlü huzur bozucu hareketlerden uzak kalması lazımdır. 172 HERKESE GEREKLİ İSLAMİ BİLGİLER İSLAM’DA BİRLİK VE BERABERLİK Bugün İslam dini tamamen çağ dışı bir sistem olarak kabul edilmektedir. Cemiyetimizde dinsizlik bir moda akımı halini almıştır. Onun için çoğu insanlar din bilgisinden yoksun olarak yetişmekte ve birbirlerini yok etmektedirler. Allah ü Teala’ya kul olmayanlar, yaratılışlarında ki mevcut olan kulluk etme özelliklerinden dolayı, başkalarına kul ve köle olmuşlardır. İslam dini, insanoğlunun Allah ü Teala’dan başka hiç kimseye kul ve köle olmayacağını açıkça bildirmiştir. Allah ü 173 HERKESE GEREKLİ İSLAMİ BİLGİLER Teala Hazretleri Kur’an-ı Kerim’de: “Biz gerçekten Ademoğullarına büyük şeref bahşettik. Onları karada ve denizde taşıdık, en güzel şeylerden onlara rızıklar verdik ve yarattıklarımızın çoğuna büsbütün üstün kıldık” (İsra sûresi: 70) Kur’an insanoğlunun bütün mahlukattan üstün ve şerefli bir varlık olarak yaratıldığını ilan ediyor. Birlik ve beraberliğin ancak toplu olarak Allah ü Teala’nın ipine yapışmak suretiyle gerçekleşeceğini yine Kur’an-ı Kerim bizi bildirmektedir. Cenab-ı Hak: “Ey Müminler! Allah’tan ona yaraşır biçimde korkun ve ancak Müslümanlar olarak ölün. Ve topluca Allah’ın ipine yapışın, ayrılmayın. (Ali İmran sûresi: 102103) Allah ü Teala insanların tefrikaya düşerek birbirlerine zulmetmelerine, şereflerinin zedelenmesine müsaade etmemiştir. İslam dini birlik ve beraberliğe çok 174 HERKESE GEREKLİ İSLAMİ BİLGİLER ehemmiyet vermiştir. Bir milletin birlik ve beraberliğini devam ettirebilmesi için zalim devlet başkanlarına veya iktidarlara karşı dahi sabredebilmesini emretmiştir. Hz. Muhammed (s.a.v) bir hadisi şeriflerinde: “Her kim devlet başkanında hoşuna gitmeyen kötü bir şey görürse, bu kötülüğe karşı sabretsin. Çünkü devlet başkanına karşı isyan ederek ona itaatten bir karış dışarı çıkan bir insan, bu isyankar hali üzerine ölürse muhakkak cahiliyet ölümü ile ölür” (Müslim, İmare: 56) Görülüyor ki Hz. Peygamber birlik ve beraberliği bozan her türlü isyan ve ihtilalleri şiddetle menetmektedir. 175 HERKESE GEREKLİ İSLAMİ BİLGİLER İSLAM DA ÇALIŞMAK Allah ü Teala Hazretleri yerde ve gökte ne varsa hepsini insan için yaratmıştır. İnsanın onurlu bir hayata ulaşabilmesi için şüphesiz çalışmalıdır. Mademki mevcut bütün nimetler insanlar için yaratılmıştır. O halde insan bütün güç ve kudretiyle çalışarak bu mevcut olan nimetlerden yararlanmalıdır. Yoksa başkasına muhtaç duruma düşer. Bu hususta Allah ü Teala Hazretleri Kur’an-ı Kerim’de: “Allah kendisinden isteyebileceğiniz her şeyi size vermiştir. Allah’ın nimetlerini 176 HERKESE GEREKLİ İSLAMİ BİLGİLER sayarsanız bitiremezsiniz. Buna rağmen insan çok nankördür” (İbrahim: 14/34) buyurmuş. Her zaman insanın hedefi başkasına yardım etmek olmalıdır. Çünkü insan başkasından yardım almak ve başkasına yük olmak için yaratılmış değildir. Allah ü Teala her insana bir akıl vermiştir. Yeryüzünde vermiş olduğu çeşitli nimetlerden rızkını toplamalıdır. Allah ü Teala (c.c) Kur’an-ı Kerim’de; “Namaz bitince yeryüzüne Allah’ın lutfundan rızk isteyin” 62/10) Diğer bir ayette ise: yayılın, (Cuma: “İnsan için çalışmasının karşılığından başkası yoktur. O, çalışmasının karşılığını şüphesiz görecektir” (Necm sûresi: 53/3940) Hz. Muhammed (s.a.v) her gelen gün daha fazla çalışarak ilerlememizi emretmektedir. Bir hadis-i şeriflerinde: “İki günü birbirine eşit olan aldanmıştır.” Yine en hayırlı rızkın el emeği 177 HERKESE GEREKLİ İSLAMİ BİLGİLER ile kazanılan helal rızk olduğunu bildirmiştir. Çalışmaya gücü yeten bir insanın başkasının yardımıyla yaşaması hoş görülmemiştir. Hz. Muhammed (s.a.v) bir hadis-i şeriflerinde: “İnsan elinin kazandığından daha hayırlı hiçbir şey yiyemez.” Başka bir hadis-i şeriflerinde: “Zenginler ile organlarında eksiklik bulunmayan ve gücü kuvveti yerinde olanların sadaka almaları helal değildir.” buyurmuştur. İslam dini, kazancın helal yollardan sağlanmasını kesin olarak emreder. Helal yollardan sağlanan kazançtan hem ferdin ve hem de toplumun büyük yararı vardır. Gayr-ı meşru kazanç kişiye çok ağır sorumluluklar yükler. Allah ü Teala Hazretleri Kur’an-ı Kerim’de: “Onlardan çoğunu günah işlemekte, düşmanlık yapmakta ve haram yemede birbirleriyle yarış yaptıklarını görürsün. Yaptıkları iş ne kötüdür.” (Maide sûresi: 5/62) 178 HERKESE GEREKLİ İSLAMİ BİLGİLER Gayrı meşru yollarla çok kazanmak gayet kolaydır. Bu kazançlar başta kişiler için çok yararlı gibi görünürse de, toplumun mutluluğunu ve ahlakını bozar. Eğer gayrı meşru kazançlar zararlı olmasaydı, İslam dini bunları yasaklamazdı. Helal olan kazançta kişinin ve toplumun mutluluğu vardır. 179 HERKESE GEREKLİ İSLAMİ BİLGİLER İSLAM DA DOĞRULUK Bütün insanlar için hakka ulaşmak gaye olmalıdır. Bu gayeye ulaşmak için en kısa yol doğruluktur. Her hususta doğruluk kadar yüce ve zor olan bir makam yoktur. Cenab-ı Hak peygamberine ve onunla kıyamete kadar beraber olanlara doğruluğu emretmektedir. İnsanların ıslahı ile için gönderilen peygamberlere tabi olmayan ve tefrikaya düşenler, her zaman perişan olmuşlardır. Allah ü Teala Hazretleri Kur’anı Kerim’de: “O halde sen ve seninle olanlarla 180 HERKESE GEREKLİ İSLAMİ BİLGİLER birlikte, sana Emrolunduğun gibi hareket et. Aşırı gitmeyin, çünkü O (Allah) ne yaparsanız görür” (Hud: 112) Bu emir, Hz. Muhammed (s.a.v) ve onunla beraber olanlar içindir. Peygambere bu ayet nazil olduğu zaman, kendisini ihtiyarlattığını söylemişti. Bununla da doğruluğun zorluğunu ve yüceliğini belirtmiştir. İslam dini Müslümanları çok güzel olarak birleştirmiştir. Adi ihtirasların tamamen ötesinde, o kadar kuvvetli bir din kardeşliği kurmuştur ki, Müslümanlar arasında çok sağlam bir bağ olmuştur. Allah ü Teala’nın emirlerine Müslümanlar riayet ettikleri nispette cihana hakim olabilmişlerdir. Müslümanların, fırka fırka olmasını Hz. Muhammed (s.a.v) şiddetle menetmişti. Toplantıda dahi ayrılık zannı verecek bir şekilde oturulması peygamberimiz tarafından hoş görülmemişti. Bir gün Hz. Muhammed (s.a.v) mescide girdiğinde, sahabelerin fırka, fırka olduğunu görünce “Eyvah bana ne oldu ki, sizi fırka fırka 181 HERKESE GEREKLİ İSLAMİ BİLGİLER görüyorum?” diyerek sahabelerin bu yaptığı hareketi tasvip etmediğini ifade etmişti. İlk Müslümanların en önemli hususiyetleri doğru olmalarıydı. Her hakikati korkusuzca söyleyebilirlerdi. Şahsi hesaplarını göz önünde bulundurarak ve zalimlere boyun eğerek haksızlığa göz yummazlardı. Kısa bir zamanda İslamiyet, bu sağlam olan esasları sayesinde insanlığa medeniyet dersi vermiştir. 182 HERKESE GEREKLİ İSLAMİ BİLGİLER İSLAM’DA KOLAYLIK İslam dini semavi dinlerin sonuncusudur. Hz. Muhammed (s.a.v) bütün insanlara gönderilen en son peygamberdir. Önceki peygamberler muayyen bir topluluğa ve belli bir zaman için gönderildi. Hz. Muhammed (s.a.v) ise en son peygamber olduğu için, bütün insanların ihtiyaçlarına kıyamete kadar cevap verebilecek bir din ile gelmiştir. İslam’ın her devirde yaşayan insanlara gönderilmiş bir din olduğunu, Allah ü Teala Hazretleri Kur’an-ı Kerim’de: 183 HERKESE GEREKLİ İSLAMİ BİLGİLER “Ya Muhammed, de ki: Ey insanlar doğrusu ben, göklerin ve yerin sahibi, ondan başka ilah bulunmayan, dirilten öldürten Allah’ın hepiniz için gönderdiği peygamberim” (A’raf sûresi: 7/158) “Kim İslamiyet’ten başka bir dine yönelirse, onun ki kabul edilmeyecektir. O ahirette kaybedenlerdendir. (Ali İmran sûresi: 3/85) İslam dini ruh ve bedenimize kolay olacak şeyleri emretmiştir. İnsanın türlü hallerini güç ve kabiliyetlerini göz önünde bulundurmuştur. Ağır bir yük olarak gönderilmemiştir. İslam dini, her zaman bütün insanları şefkatle kucaklamıştır. Allah ü Teala Hazretleri Kur’an-ı Kerim’de; “Allah sizin için güçlük çıkarmak istemez, fakat sizin kalp ve bedeninizi temizlemek ve size olan nimetlerini tamamlamak ister.” (Maide sûresi: 5/7) “Allah dinde size karşı çıkarmadı.” (Hacc sûresi: 22/78) güçlük İslam dininde asıl olan kolaylıktır. 184 HERKESE GEREKLİ İSLAMİ BİLGİLER Kişileri dinden nefret ettirmek, İslam dininin prensiplerine tamamen aykırıdır. Hz. Muhammed (s.a.v) bir hadis-i şeriflerinde buyurmaktadır: “Kolaylaştırınız, güçleştirmeyeniz. Müjdeleyip sevindiriniz, nefret ettirip ürkütmeyiniz.” İslam’da önemli olan kolaylıktır. Çünkü İslam insanın yaratılışını ve yapabilme gücünü göz önünde bulundurur. Allah ü Teala kullarına karşı şefkatli ve merhametlidir. Affını cezasına ve rahmetini gazabına üstün kılmıştır. Hz. Muhammed (s.a.v) bir hadis-i şeriflerinde: “Allah her şeyin iyi ve kötü yönlerini tespit etti. Sonra iyiliklerin güzelliklerini, fenalıklarında çirkinliklerini açıkladı. Her kim bir güzel şey diler de, onu yapamaz ise, Allah o kimse hesabına bir iyilik sevabı yazar. Eğer o kimse güzel bir iş yapmak ister ve yaparsa, Allah o kimse hesabına on katından yedi yüz katına ve hatta daha da fazla sevap yazar. Her kim de kötü bir iş yapmak ister de onu yapmazsa, o kimse 185 HERKESE GEREKLİ İSLAMİ BİLGİLER hesabına tam bir iyilik sevabı yazar. Eğer o kimse fena bir iş yapmak ister ve yaparsa, Allah O’nun aleyhine bir tek günah yazar. İslam’daki kolaylık, ibadetlerin yerine getirilmesinde bazı hallerde görülmektedir. Mesela seyahat esnasında dört rekatlı farz namazları, iki rekat olarak kılınır. Ramazan orucunda hasta olan bir şahıs, daha sonra kaza etmek şartıyla tutmayabilir. 186 HERKESE GEREKLİ İSLAMİ BİLGİLER İSLAM’DA ZORLAMA YOKTUR İslam dini vicdan ve hürriyete büyük ehemmiyet vermiştir. Hoşlanılmayacak bütün hareketleri İslam dini reddetmiştir. Din denince insanın aklına, iman ile amel gelir. İnsanın hoşlanmayacağı bir zorlama ile değil, tebliğ vasıtasıyla yapılmalıdır. Zorlama ile hakiki bir dindar kazanılmaz. Onun için, İslam dininin hakim olduğu yerlerde hiçbir zaman zorlama yapılmamıştır. İslam’da bütün ameller niyetlere bağlıdır. Zorlama ile inanç insan için mümkün değildir. Çünkü zorlama ile yapılan inançta iyi niyet mevcut olmadığı için, yapılan bütün ibadetlerden de hiçbir 187 HERKESE GEREKLİ İSLAMİ BİLGİLER sevap beklenemez. Cenab-ı Hak inanç işini kişinin ihtiyarına bırakmıştır. Onun için İslam dinine bir kimseyi sokmak için zorlamaya lüzum yoktur. Hak batıldan; iman küfürden tamamen ayrılmıştır. Allah-u Teala Hazretleri Kurân-ı Kerim'de; “Dinde zorlama yoktur. Artık Hak ile batıl iyice ayrılmıştır. Putları inkar edip Allah’a inanan kimse, kopmak bilmeyen sağlam bir kulpa sarılmıştır. Allah işiticidir, bilicidir.” (Bakara suresi: 256. ayet) Hak batıldan hidayet delaletten ayrılmıştır. İmanın ebedi saadette, küfrün ise daimi azaba sebep olacağı artık anlaşılmıştır. Yalnız ‘dinde zorlama yoktur’ prensibi, İslam’a girmeye zorlama gibi durumlara mani olmak için konulmuştur. Yoksa bu prensip İslam dinine mensup olan Müslümanlara uygulanmaz. 188 HERKESE GEREKLİ İSLAMİ BİLGİLER İSLAM’DA ADALET Adalet eksiksiz bir şekilde hak sahibine hakkını vermektir. Her zaman bir cemiyeti meydana getiren insanlar arasında çeşitli münasebetler mevcuttur. İnsanın içinde bulunduğu cemiyetin saadetle yaşayıp devam edebilmesi için, kesin olarak adalete ihtiyaç vardır. İslam dini adalete gerekli olan ehemmiyeti vermiştir. Zalime karşı çıkmak ve zulmü yok etmek için kesin olarak adalete uygun bir şekilde hareket etmek gerekir. Ancak o zaman fertlerin hak ve hukuku tamamen korunmuş olur. Ve cemiyet hayatı bir intizama girer. Cenab-ı 189 HERKESE GEREKLİ İSLAMİ BİLGİLER Hak, Kur’an-ı buyurmaktadır: Kerim’de şöyle “Muhakkak ki Allah, adaleti, iyiliği ve akrabaya vermeyi emreder. Zinadan, fenalıklardan ve zulüm yapmaktan da nehyeder. Size böylece öğüt verir ki benimseyip tutasınız” (Nahl sûresi: 90) Yine Kur’an-ı Kerimde: “Eğer hükmedersen, aralarında adaletle hükmet. Çünkü Allah adalet sahiplerini sever.” (Maide sûresi: 42) İslam adaleti karşısında bütün insanlar birdir. Kuvvetlinin zayıfı çiğnememesi, zulmün yok edilmesi, hak ve hukukun korunması için adaleti bir temel prensip olarak şart koşmuştur. Cenab-ı Hak Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurmaktadır: “Bir kavme olan kininiz, sizi adalet yapmamanıza sevk etmesin. Adalet yapın ki o takvaya çok yakın olandır” buyrulmaktadır. (Maide sûresi:8) Adaletle hareket etmek her insana düşen ferdi bir görevdir. Sosyal adalet ancak 190 HERKESE GEREKLİ İSLAMİ BİLGİLER ferdi adaletle mümkün olabilir. Zulüm yapan insanlar arasındaki cemiyette sosyal adalet hiçbir zaman gerçekleşemez. Cemiyetin huzur içinde yaşayabilmesi için fertlerin şuurunda adalet mefhumunu kesin olarak yerleştirmek gerekir. Çünkü manevi bütünlük ancak bu ferdi adaletle mümkündür. İnsanlar arasında manevi bir bütünlük olmadan sosyal adalet söz konusu olamaz. 191 HERKESE GEREKLİ İSLAMİ BİLGİLER İSLAM’DA YARDIMLAŞMA İslam dini içtimai yardımlaşmayı bir kutsal görev olarak kabul eder. Cemiyeti meydana getiren insanların ızdırapta ve refahta birleşmeleri gerekir. Bir cemiyetin huzur ve selameti yönünden bu şarttır. İslam dini bütün müminlerin saadetini hedef tutmuştur. Onun için bütün müminlerin birbirlerine karşı yardımcı olmaları gerekir. Cenab-ı Hak Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurur: 192 HERKESE GEREKLİ İSLAMİ BİLGİLER “İyilik etmek ve fenalıktan sakınmak hususunda birbirinizle yardımlaşın, günah işlemek ve haddi aşmak üzerinde yardımlaşmayın (Maide sûresi: 2) Hz. Muhammed (s.a.v) bir hadis-i şeriflerinde şöyle buyurur: “Birbirlerini sevmede, birbirlerine acımada, yek diğerini korumada müminler bir vücut gibidir. Vücudun herhangi bir uzvu rahatsız olursa sair uzuvlar bu yüzden humma ve uykusuzluğa tutulur. İnsanlar birbirlerine daima muhtaç olup, karşılıklı olarak birbirlerine dayanmak ve yardımlaşmak suretiyle hayatlarını ideme ettirirler. Onun için emredilen iyi işleri yapmak ve kötülükleri tamamen terk etmek her insana düşen bir görevdir. İslam dini sosyal ve ekonomik alanda müminlerin yardımlaşmalarını şart koşmuştur. Cenab-ı Hak Kur’an-ı Kerimde: “Gerçek müminler kendilerinde fakirlik ve ihtiyaç olsa bile mümin kardeşlerini öz canlarından daha üstün tutarlar. Her kim nefsinin menfaat ve 193 HERKESE GEREKLİ İSLAMİ BİLGİLER ihtirasından ve cimriliğinden korunursa işte arzularına ve ebedi felaha erenler ancak onlardır (Haşr sûresi: 9) Hz. Muhammed (s.a.v) bir hadis-i şeriflerinde şöyle buyururlar: “Sizden biriniz, kendi nefsi için istediğini mümin kardeşi içinde istemedikçe gerçek mümin olamaz.” Dünya ve ahiret saadeti ancak müminlerin birbirlerine karşı yardımlaşmaları ile mümkündür. Hz. Muhammed (s.a.v) bir hadis-i şeriflerinde şöyle buyururlar: “Komşusu aç iken tok yatan, mümin değildir.” Bu yardımlaşma belli bir saha için değil de dini, ilmi, sosyal, ahlaki, ticari ve iktisadi alanlarda olmalıdır. Cemiyete faydalı bir insan olmak için, kendi nefsimiz için sevdiğimizi başkaları için de sevmemiz gerekir. 194 HERKESE GEREKLİ İSLAMİ BİLGİLER İSLAM’DA İBADET İslam’da ibadet; insanı kötü işlerden uzaklaştırmak ve Allah ü Teala’ya yaklaştırmak için yapılır. İnsanın ahlaken yükselmesi manen ve ruhi terbiyesi ancak Allah ü Teala’nın emrettiği bütün ibadetleri yapmakla olur. İslam dininde ibadet Allah ü Teala’ya yapılır. İbadete layık olan yalnız O’dur. Çünkü yaratan ve yaşatan Hazret-i Allah’tır. Cenab-ı Hak Kur’an-ı Kerim’de: “Hüküm vermek, ancak Allah’a aittir, başkasına değil, ancak O’na ibadet etmenizi 195 HERKESE GEREKLİ İSLAMİ BİLGİLER emretmiştir. Bu, dosdoğru dindir, fakat insanların çoğu bilmezler.” (Yusuf sûresi: 40) Yine Kur’an-ı Kerimde: “Ey insanlar, sizi ve sizden öncekileri yaratan Rabbinize ibadet ediniz ki, böylece O’na karşı gelmekten korunmuş olasınız” (Bakara sûresi: 21) Bütün peygamberler insanları, Allah ü Teala’yı tanımaya ve O’na ibadet etmeye çağırmışlardır. Çünkü bütün insanlar Allah ü Teala’ya ibadet etmek için yaratılmışlardır. Nitekim Cenab-ı Hak Kur’an-ı Kerim’de: “Ben cinleri ve insanları da ancak bana ibadet etsinler diye yarattım (Zariyat sûresi: 56) Allah ü Teala’ya ibadet etmek yaratılışımızın bir gereğidir. İslam’da ibadet her insanın anladığı ve dilediği şekilde yapılmaz. Ancak Allah ü Teala’nın bildirdiği ve Hz. Muhammed (s.a.v)’in öğrettiği bir şekilde yapılır. İbadetler zaman mekana ve örfe bağlı değildirler. Onun için mana ve mahiyetleri itibariyle bunları kimse 196 HERKESE GEREKLİ İSLAMİ BİLGİLER değiştiremez. İslam dininin emrettiği bütün ibadetlerden gaye, Müslümanların ruhlarını yüceltmek ve onları topluma faydalı bir unsur haline getirmek içindir. İbadetleri gösteriş için değil, yalnız Allah ü Teala’nın bir emri olduğu için yapılmalıdır. İnsan ancak o zaman ruhen tam bir olgunluğa erişebilir. 197 HERKESE GEREKLİ İSLAMİ BİLGİLER NUMAN HAZRETLERİ Numan Hazretleri, 20. yüzyılda Anadolu’da yetişen evliyaların büyüklerinden olup, keramet sahibi bir zattı. İnsanlar için örnek bir hayat levhasına sahipti. Tasavvuf kitaplarında zikredilen büyük evliyaların tüm meziyetlerini, kendi bünyesinde toplamıştı. Siirt iline bağlı (Bağtep) Halenze köyünde doğmuş olup, çocukluğu ve gençliği bu köyde geçmiştir. Yamalı, sade ve temiz giyinirdi. Nurani yüzlü, buğday tenli, 198 HERKESE GEREKLİ İSLAMİ BİLGİLER ak sakallı bir mübarekti. Numan Hazretleri ümmiydi (okuma yazması yoktu). Gençliğinde ticaretle meşguldü. Ancak bir süre sonra üzerine öyle bir hal geldi ki, dünyayı terk etmek mecburiyetinde kaldı. Nefsin terbiyesi için, başlangıçta ne kadar zorluklar varsa hepsine daldı. O marifete varıncaya kadar, yorucu ve meşakkatli günler geçirdi. Aydınlar ilçesine bağlı, Tom köyünde bulunan Şeyh Muhammed Hazretlerinin türbesinde altı sene Allah ü Teala’ya ibadet etti. Ruhaniyet yoluyla terbiye edilen zatlardandı. (Üveysi idi) O Allah ü Teala’nın sevgisinden dolayı, cezbeye tutulup, kendinden geçmişti. Kırk sene dağlarda tek başına dolaşmıştı. Uzun zaman, yemeden içmeden durup, hep Allah ü Teala’ya ibadet ile meşgul olmuştu. Ömrünün sonlarına doğru, Siirt’in merkezinde bulunan ve içinde ibadet edilmeyen harabe bir camiye, gelip yerleşti. Bir yatak ve abdest almak için su kabından başka dünyalık hiçbir şeye malik değildi. 199 HERKESE GEREKLİ İSLAMİ BİLGİLER İnsanların ellerinde bulunanlardan yüz çevirirdi. Yanında bir günlük yiyecekten fazlası bulunmazdı. İhtiyacı olan odunları, dağdan toplayıp sırtına alıp getirirdi. İç alemden anlayan zatlar, Ona çok büyük değer veriyorlardı. Ziyaretine geliyorlardı. Sözlerin dış görünüşüne bağlı olanlar ise, O’nun kıymetini anlayamıyorlardı. Bilhassa çocuklar eza ve cefa vermekten geri kalmıyorlardı. O mübarek zata taş atıp, alay ediyorlardı. O’na karşı çıkanlar ve eziyet edenler sonunda hep pişman oldular. Hiç biriside hayatta muvaffak olmadı. Duası makbul olan bu zattan istifade edilmesi gerekirken, dünya menfaatlerine ve hatalara kurban edilmesi, üzücü olup büyük bir talihsizlikti. Yirmi seneden fazla sohbetinde bulundum. Acaib halleri vardı. Belki keramet olarak binden fazlasını gördüm. Çünkü hayatı baştan başa keramet ve işaretlerle dolu idi. Sekir halinde bulunduğu için, hep keramet gösteriyordu. Allah ü 200 HERKESE GEREKLİ İSLAMİ BİLGİLER Teala’nın muhabbetinden sarhoş olduğu için, kendi irade ve ihtiyarında olmadan bu kerametleri gösteriyordu. Kişi böyle durumlarda yaptıklarından sorumlu değildir. Hatta namazı dahi, bu istiğrak yüzünden çok zor kılıyordu. Kerametleri ve kesin bir feraseti vardı. Bunlardan kısaca birkaç tanesini zikredeyim. Kendisine bir hususta soru sorulduğu zaman, biraz susup, murakabe yaptıktan sonra başını kaldırıp cevap verirdi. Yap veya yapma derdi. Verdiği cevaba aykırı hareket edenler, kesinlikle muvaffak olamazdı. İnsanların içinden geçenleri biliyordu. Öğrenci olanlara, istikbalde ne olacaklarını, hangi göreve geleceklerini ve nerede çalışacaklarını söylüyordu. O’nun eliyle pek çok hasta şifa buldu. Belaya uğramış pek çok insan, o mübarek zatın duası ile kurtuldu. Bazen mezarlıkları dolaşıyordu, kabirde bulunan ölülerin hallerine vakıftı. Mezarda bulunan bazı şahısların başında saatlerce murakabe ederdi. Ölüm hastalıklarında, ebediyete göç edip vefat eden şahısların, durumlarını, 201 HERKESE GEREKLİ İSLAMİ BİLGİLER imanla ölüp ölmediklerini söylüyordu. Keramet olarak gösterdiklerini tekrarla ismen saymaya kalksak bir kitaba sığmaz. Bu muhterem zattan gördüklerimizi, isim zikretmeden genel olarak saydık. Bu kerametleri gören ve halen hayatta olan yüzlerce kişi vardır. Numan Hazretleri bir sohbette: “Allah ü Teala tarafından takdir buyrulan şeylerin yazılı olduğu manevi levha (yani levh-i mahfuzu) görüyorum, buna rağmen mahalle çocukları bana eza ve cefa veriyorlar” diye anlatırdı. Yine başka bir sohbette Hz. Hızır (a.s)la iki kere buluştuğunu ve mübarek ellerini öptüğünü beyan etmişlerdi. Siirt ilinde ikamet ettiği halde vakit namazlarını Mekke’de ve Kabe'de cemaatle eda ettiğini söyler, cennetle cehennemi gördüğünü, bazen cezbe halinde iken aktarırdı. Allah ü Teala’nın izniyle öldükten sonra dahi çağrılırsa yardıma yetişeceğini söylüyordu. Çünkü veliler için uzak ve yakın diye bir mefhum, sırası gelince söz konusu değildir. 202 HERKESE GEREKLİ İSLAMİ BİLGİLER Ebediyete göç edecekleri sırada, gelen ziyaretçilere bu akşam öleceğim dedi. Ve söylediği akşam Hakkın rahmetine kavuştu. Miras olarak sadece 33 lira para, bir yatak ve abdest kabı bıraktı. Abid, zahid, manevi durumu gayet yüksek, hayatı baştan başa kerametlerle dolu, gayb ilminin mazharı, ilahi sırlar hazinesi olan Numan Hazretleri 1971 yılında 83 yaşında iken Allah ü Teala’nın rahmetine kavuştu. Mezarı Siirt’te Şeyh Şerafeddin Hazretlerinin türbesinin bulunduğu yerdedir. 203 HERKESE GEREKLİ İSLAMİ BİLGİLER ESERİN HAZIRLANIŞINDA İSTİFADE EDİLEN KAYNAKLAR 1-Peygamberimiz (Zekai Konrapa) 2-Hz. Muhammed (s.a.v) ve Hayatı (Ali Himmet Berki-Osman Kesikoğlu) 3-İslam Peygamberi (Muhammed Hamidullah) 4-Resul-i Ekrem’in Örnek Ahlakı (Abdurrahman Azzan) 5-Fecrul İslam (Ahmet Emin) 6-Resulullah’ın Büyüklüğü (Halil İbrahimMolla Hatır) 7-Diyanet Dergileri 204 HERKESE GEREKLİ İSLAMİ BİLGİLER İÇİNDEKİLER KONU 1-ÖNSÖZ 2-KUR’AN 3-KUR’AN-I KERİMİN TOPLANMASI VE AYETLERİN TERTİBİ 4-HZ. EBUBEKİR ZAMANINDA KUR’AN-I KERİMİN BİR CİLT HALİNDE TOPLANMASI 5-KUR’AN OKUMANIN FAZİLETİ 6-KUR’AN-I KERİMİN İHTİVA ETTİĞİ GERÇEKLER 7-KUR’AN-I KERİM VE AHLAK 8-KUR’AN-I KERİM DAİMİ BİR MUCİZEDİR 9-KUR’AN-I KERİMİN GEÇMİŞTEN VE GELECEKTEN HABER VERMESİ 10-KUR’AN-I KERİM MÜSBET İLİMLERLE ÇATIŞMAZ 205 HERKESE GEREKLİ İSLAMİ BİLGİLER 11-KUR’AN-I KERİM’İN EDEBİ GÜZELLİĞİ 12-KUR’AN-I KERİM, MUCİZELERİN EN BÜYÜĞÜDÜR 13-KUR’AN-I KERİM, SEMAVİ KİTAPLARIN EN SONUDUR 14-HZ. MUHAMMED (S.A.V)’İN DOĞUMU VE ÇOCUKLUĞU 15-HZ. MUHAMMED (S.A.V)’İN GENÇLİĞİ 16-HZ. MUHAMMED (S.A.V)İN PEYGAMBER OLUŞU 17-HZ. MUHAMMED (S.A.V)’İN HİCRETİ 18-BEDİR SAVAŞI 19-UHUD SAVAŞI 20-HENDEK SAVAŞI 21-HUDEYBİYE ANTLAŞMASI 22-HAYBER’İN FETHİ 23-MEKKE’NİN FETHİ 24-VEDA HACCI 25-HZ. MUHAMMED (S.A.V)’İN AHLAKI 26-HZ. MUHAMMED (S.A.V) GEÇMİŞ VE GELECEK OLAN BÜTÜN İNSANLARIN EN BÜYÜĞÜDÜR 27-HZ. MUHAMMED (S.A.V) GERÇEK 206 HERKESE GEREKLİ İSLAMİ BİLGİLER PEYGAMBERDİ 28-CENNETLE MÜJDELENEN ON KİŞİ (AŞERE-İ MÜBEŞŞERE) 29-İSLAM’DA KARDEŞLİK 30-İSLAM’DA BİRLİK VE BERABERLİK 31-İSLAM’DA ÇALIŞMAK 32-İSLAM’DA DOĞRULUK 33-İSLAM’DA KOLAYLIK 34-İSLAM’DA ZORLAMA YOKTUR 35-İSLAM’DA ADALET 36-İSLAM’DA YARDIMLAŞMA 37-İSLAM’DA İBADET 38-NUMAN HAZRETLERİ 207