TÜRK ISLAM EDEBIYATI Ismet Özel: „Türk, müslüman olduktan sonra asil kimliğini kazanmıştır“ 1) Islamiyetten önceki devre (Türk Edebiyatı) 2) Islami dönem Türk Edebiyatı -> Türk Islam Edebiyati Islamiyetin tesirinde gelişen Türk Edebiyati 3) Modern Türk Edebiyatı Islamiyetten sonraki Türk Edebiyatı diye bir şey olamaz , artık kıyamete kadar Türklerin islamla tanışmalarıyla ilgili birkaç görüş var (aslolan görüş) : 751 Talat savaşı ile Karahan Devleti Buğra Bey ile islamiyete geçmiştir (10. Asır) Genel olarak Edebiyatın safhaları 1) Sözlü Edebiyat safhası: Yazıdan önce, yazıya geçirilmeyen her milletin muhakkak destanları vardır Büyük İran/Fars Destanı ŞEHNAME –> Şairi Firdevsi`dir ( Türkler uzun zaman edebiyatla ilgili „Fars Edebiyatı daha iyi ve geniş“kompleksi altında kalmışlardır) Divan-i Lugat-i Türk Kaşgarlı Mahmut (Destanlar içerir) 2) Yazilar dönemi Edebiyatı: asıl takip edebilen safha Orhun Kitabeleri Kitabe= mezartaşı yazısı , ilk yazılı edebi eser/belge/metin mezartaşında yazılar, ilk en eski yazılı Türk Edebiyatı metni , Göktürk alfabesi ile yazılmıştır Yazıt ve Anıt = uydurulmuş sözler Orhun Kitabelerin tarihi 8. yüzyıl`dir. Bu ani zamanda Türk Islam Edebiyatinin 1. Devresi olan, islamiyetten önceki devrenin başlangıcıdır Miladî 10 asır Türk İslam Edebiyetının başlangıcı olarak kabul edilir islamî tesirle yazılan eserler Karahan devriyle birlikte sıçrama yapıyor, daha sonra edebi eserler azalır Karahanlılar- Gazneliler- Büyük Selçuklular- Anadolu Selçuklular- Osmanlı Gazneliler konuştuğu, yazdığı dil FARSÇA, bu 14.asıra kadar devam eder, Osmanlı İmparatorluğu Türkçeye önem veriyor Türk İslam Edebiyatı, kendine özgün dil olmadığından ilerlemiyor. Bir Dil, çarşı-pazar dili kalırsa ilerlemez, ancak edebi eserler yazılır ve dil edebiyatla haşrolursa o dil gelişir Dil ne kadar kullanılırsa, o kadar çok işlenir hale gelir 1. KUTADGU BİLİG Bu eser, Karahanlılarında geliştirdiği bir eser (ilk eser), Batı türkçe lehçesindedir Türk Dilinin Lehçesi Doğu Türkçe Lehçesi -asıl orjinal hali Kut= kutsal, mutluluk (saadet) ; Bilig= bilgi Batı Türkçe Lehçesi - şimdiki kullanılan lehçe = KUTADGU BİLİG „ Mutluluğun Bilgisi/ SAADETİN BİLGİSİ Mutluluk anlıktır, o yüzden bu eserin daha iyi tercümesi Bir dilin büyüklüğü, kelime sayısının çokluğu ile ölçülür İmparatorluk dilleri en büyük dillerdir: İngilice, Arapça ve Osmanlı Türkçesi Kutadgı Bilig eserinde herşey var, uygar dilinde yazılmıştır Yusf has Hacib 1069 yılında bu eseri kafiyeli olarak, manzum şeklinde kaleme almış ve karahanlı Devlet Başkanı Buğra Bey’e takdim etmiştir Bunu 1960’lı yıllarda Reşit Rahmeti Arat şimdiki türkçeye çevirmiştir Kitab manzume şeklinde yazılmıştır: yani şiir değil, şiir formunda Kafiyeli, söylenilen söz’ün belirli kalıblara aktarılmıştır ve mesnevi yazım şekli ile yazılmıştır, 7000’e yakın beytlerden oluşur Kitap, halk ile devletin ilişkilerini yeni din olan islamı da göz önünde bulundurarak yazılmış, nasihatlar ve islamî telkinler ihitva eder, bir nevi Nasihatnamedir! Nasihatlar doğrudan değil, adeta bir tiyatro şeklinde kıssadan hisse tarzından anlatılır 4 kahraman’dan oluşur: isim Kün Togdı Ay Toldı Ögdülmiş Odgurmış 1 2 3 4 anlamı Gün Doğdu Ay Doldu Övülmüş Uyanmış meslek Hükümdar Vezir Bilge:vezirin oğlu Derviş sembolü Adalet Mutluluk Akıl Zühd Eserin özellikleri: 1069 yazılmıştır. Yusuf Has Hacib yazmıştır. Mesnevi tarzında yazılmıştır. Batı Türk Dili Lehçesinde yazılmıştır Nazım birimi beyittir. (Redif ve kafiye kullanılmıştır.) İslamiyet'in Türklerce kabulünden sonraki ilk yazılı eserdir. Allegorik ve didaktiktir ve bazı bölümlerinde ansiklopedik bilgiler içerir. 'Mutluluk Veren Bilgi' “ Saadetin Bilgisi” 4 soyut kavram üzerine kurulmuştur. Bunlar; Kün Togdı (hükümdar, kanun, adalet); Ay Toldı (mutluluk, saadet); Odgurmış (akıbet, hayatın sonu); Ögdülmiş (Akıl, zeka) Nasıl mutlu olabileceğimizi,hayata nasıl tutunabileceğimizi yazmıştır. Eser, 6645 beyit, 85 bâbdan oluşmaktadır Bir edebî esere, tevhid, münacat ve naat ile başlanır 2. Divânu Lügati't-Türk ديوان لغات الرتك Türk İslam edebiyatın günümüze ulaşan 2.eseri Kaşgarlı Mahmud’un DİVAN-I LÜGAT-İ TÜRK adlı eseridir: (1074) Divan-ı Lügat-i Türk: arapça bir kitap ismi “türk dillerin çeşitli şiveleri” anlamına geliyor Divan= çeşitli anlamlara gelir, çok boyutlu kullanımı var. Mecmua, toplanmış, tedvin edilmiş şey Kaşgarlı Mahmut bu eseri türk Hakanına değil, Abbasi Halifesinin oğluna takdim ediyor. Bu kitabın amacını gösterir. Maksat=araplara türkçeyi öğretmek Bu eser arapça yazılmış, ilk türkçe sözlük. Yaklaşık 8000 kelime içerir (izahlı) Ağırlıklı olarak doğu türkçen,n müstamel olduğu bir sözlüktür. Hem hakanî türkçe hem de oğuz türkçesi de var (o yüzden bizim türkçemizle anlama imkanına sahibiz) 1074 yılında kaleme alınmıştır Yazarı, birçok Türk boyunu gezerek derlemeler yapmıştır. Sözcükleri güzel örnekleyen atasözleri ve şiirler kullanmıştır. (Bu özelliği, onun, kendinden sonraki Türk yazını için çok önemli bir kaynak olmasını sağlamıştır.) Dönemin özelliklerini yansıtan kelimeleri barındırır. Karahanlı Türkçesi ile yazılmıştır. Sadece basit bir sözlük değil, bir türk ansiklopedisidir (KÜLTÜR ANSİKLOPEDİSİ) İçinde olmayan yok denilecek kadar bilgi ihtiva eder Tasnifi: Türkçe kelimeleri harf sayısına göre sıralamıştır: mesela önce 2 sonra 3... 8 harfli kelimelere kadar. Bunlarıda kendi içinde alfabetik sıraya göre dizmiştir Arapça mentaliteye göre tasnif edilmiştir. Sadece madde başlıkları türkçedir, diğer bilgi ve açıklamalar arapça Bu kitap 11.asırda yazılıyor, bize ise 20asırda ulaşıyor: Kitap tutkusu olan ALİ EMİRİ EFENDİ bu kitabı bulmuştur.1 Necip Asım kitabı osmanlı harfleriyle tercüme eder. Daha sonra Besim Atalay tarafından tercüme ediliyor Elimizde bulunan bu kitab 13. Yy’da orjinalinden istinsah edilen bir nüshadır İçinde ilk türk haritası vardır Kaşgarlı Mahmud türk dilinin üstünlüğüne inandığı için araplara türkçeyi öğretmek istemiştir. Ayrıca kitabın ilk sayfalarında “ türkçeyi öğrenin, çünkü onların geçmişi gelecekleri kadar parlaktır” rivayeti zikredilmiştir2 تعلموا االنسان الترك 3. ATABETÜ’L HAKAİK Edip Ahmet Yükneki’nin eseri “Hakikatin eşiği” Manzum bir kitaptır, şiir değil ama şiir formunda yazılmıştır 250 beyt civarındadır 1 Kitap sahafların düşer bu kitap. Ozamanlarda sahaflar değerli kitapları o kitaba layık olan insanlara vermek isterdiler. Sahaf Ali Emiri Efendiye haber ulaştırır. O kitabı 30 altın karşılığında satın alır (2.Meşrutiyetten sonra 1908’li yıllarda) 2Kaşgarlı Mahmud, Divânü Lügati't-Türk'e şöyle başlar; Esirgeyen, koruyan Tanrı'nın adıyla "Allah'ın, devlet güneşini Türk burçlarından doğurmuş olduğunu ve Türklerin ülkesi üzerinde göklerin bütün dairelerini döndürmüş olduğunu gördüm. Allah onlara Türk adını verdi. Ve yeryüzüne hâkim kıldı. Cihan imparatorları Türk ırkından çıktı. Dünya milletlerinin yuları Türklerin eline verildi. Türkler Allah tarafından bütün kavimlere üstün kılındı. Hak’tan ayrılmayan Türkler, Allah tarafından hak üzerine kuvvetlendirildi. Türkler ile birlikte olan kavimler aziz oldu. Böyle kavimler, Türkler tarafından her arzularına eriştirildi. Türkler, himayelerine aldıkları milletleri, kötülerin şerrinden korudular. Cihan hâkimi olan Türklere herkes muhtaçtır, onlara derdini dinletmek, bu suretle her türlü arzuya nail olabilmek için Türkçe öğrenmek gerekir.."[ Edip Ahmet Yükneki tarafından 12 yy. da yazılmıştır. Konusu din ve ahlaktır Didaktik (öğretici) bir eserdir Gazel ve kaside denilebilecek tarzda şiirler vardır. Eser mesnevi tarzında yazılmıştır 46 beyit ve 101 dörtlükten oluşmaktadır Aruz ölçüsüyle yazılmıştır. Telmih (hatırlatma) sanatı kullanılmıştır. Eser 14 bölümden oluşur. Baştaki 5 bölüm giriş, şairin "nevi" adını verdiği 8 bölüm asıl konu, sondaki 1 bölüm de bitiriş bölümüdür. Giriş bölümleri kaside biçimiyle (aa ba ca da...), asıl konu ile ilgili bölümler ve bitiriş bölümü dörtlüklerle (aaba) yazılmıştır. Giriş bölümünde 40 beyit, asıl konu ve bitiriş bölümlerinde 101 dörtlük vardır. Eserin tamamı 484 dizeden oluşur. Eser geçiş dönemi edebiyatı ürünüdür İslamî dil hakim olmuştur (adeta vaaz kitabı mahiyetindedir). Türklerin müslümanlaşmalarının adeta simgesidir Reşid Ahmet Arat tercüme etmiştir Bu eserde tevhid ile başlar, Hadis ve Halifelere medih ile devam eder 4. Hoca AHMET YESEVÎ 11-12.yy (1166 yılında vefat etti) Tğrkçe konuşur ve türkçe yazar (YESİ= Türkistan) Doğrudan sufî şahsiyettir, mütesavvuf ve şairdir Sayran kasabasında doğmuştur, Yesi’de yetişti o yüzden Yesevî denir Hace= Hz. Ali’nin neslinden gelenlere o bölgede Hace denirdi Menkıbelerle dolu hayat hikayeleri vardır: Ahmet Yesevi Arslan baba adı verilen alim ve arif zâttan almıştır. Arslan babanın sahbî olduğu söylenir. Cebrail A.s Hz Peygambere hurma takdim eder, birtanesi yere düşer, Cebrail A.s der ki: “ Bu ümmetinden olan ve daha sonra gelecek olan Ahmet’in nasibidir.” Hz Peygamber ashabın arasında bu emaneti kim taşır ve sahibine ulaştırır diye sorar ve Arslanbaba onu alır, damağında saklar 3-4 asır boyunca. Sonra Ahmet Yesevi’ye ulaştırır bunu = Bu anlatılan menkıbenin gerçeklikle alakası yoktur. Yorumlanması gerekir, sembolik mana taşır3 Hocası Arslanbaba’nın ölümünden sonra buhara’ya gitmiştir. Yusuf Hamedanî’nin talebesi olmuştur ve onun ölümünden sonra İrşad sorumluluğunu almıştır. İrşad postunu bırakır daha sonra Yesi’ye geri döner, irşad ve tebliğ için Şiir söylerek dini anlatır. Şiirler 4lük şeklindedir. Şiirlerine HİKMET denir. 5000 ‘e yakın şiir yazmıştır Belirli zamandan sonra PÎR olan, yeni tasavvufî yol kurucusu olur. İlk Türk Tasavvuf PİRİdir. YESEVİYYE tarikatı Onun asıl mesleği: kaşık yontma 63 yaşına geldiğinde yerin altına mezarı andıran bir hücre yaptırır ve hayatını oarada sürdürür Kabrini Timurlenk yaptırmıştır Onun Hikmetlerinin toplandığı mecmuaya DİVANI HİKMET denir 3 Arslan Baba 500 yıldır damağında sakladığı ve lezzetinden hiç bir şey kaybetmeyen hurmayı Ahmed Yesevî'ye verir. Agzmg açgıl ey kûdek emânetin bireyin Mezesini yutmadım aç agzınga salayın Hak resûlnı buyrugm ümmet bolsam kılayın Arslan Babam sözlerin işitingiz teberrük "Ağzını aç ey çocuk, emanetini vereyim; Lezzetini tatmadım, aç ağzına salayım; . Hak Resulün emrini, ümmet olsam, kılayım." Arslan Baba'm sözlerini işitiniz teberrük. [TÜRK İSLAM EDEBIYATI DERS NOTLARI 3.SINIF ] Meliha Yıldıran Sarıkaya HİKMET: 1) ışkıng kıldı şeydâ mini cümle âlem bildi mini kayğum sin sin tüni küni minge sin ok kirek sin Aşkın kıldı şeyda4 beni, cümle âlem bildi beni, kaygım sensin dünü günü, bana sen gereksin sen 2) taâla'llâh zihi manâ sin yarattmg cism ü cânnı kullık kılsam tüni küni minge sin ok kirek sin Taâla'llâh zihî5 ma'nî, sen yarattın cism ve canı, kulluk kılsam dünü günü, bana sen gereksin sen. 3) közüm açdım sin kördüm kül köngüli singe birdim uruğlarım terkin kıldım minge sin ok kirek sin Gözüm açtım seni gördüm, hep gönülü sana verdim, akraba terkini kıldım, bana sen gereksin sen. 4) sözlesem nün tilimde sin közlesem min közümde sin könglümde hem canımda sin minge sin ok kirek sin Söylesem ben dilimdesin, gözlesem ben gözümdesin gönlümde ham canımdasın, bana sen gereksin sen. 5) feda bolsun singe canım töker bolsang minim kanım min kulıng min sin sultânım minge sin ok kirek sin Feda olsun sana canım, döker olsan benim kanım, ben kulunum sen sultanım, bana sen gereksin sen. 6) âlimlerge kitâb kirek sûfilerge mescid kirek mecnûnlarğa leylâ kirek minge sin ok kirek sin Âlimlere kitap gerek, sûf ilere mescit gerek, Mecnun'lara Leylâ gerek, bana sen gereksin sen. 7) ğafillerge dünyâ kirek âkillerge ukbâ kirek vâizlerge minber kirek minge sin ok kirek sin Gafillere dünya gerek, âkillere ukba gerek, vaizlere minber gerek, bana sen gereksin sen. 8) âlem barı uçmak bolsa cümle hûrlar karşu kilse allâh minge kûzî kılsa minge sin ok kirek sin Âlem tamam cennet olsa, hep huriler karış gelse, Allah bana nasip kılsa, bana sen gereksin sen. 9) uçmalı kirem cevlân kılam ne hurilere nazar kılanı anı munı min ne kılam minge sin ok kirek sin 4 5 Cennete girem cevlan kılam, ne hurilere nazar kılam, onu bunu ben ne kılam, bana sen gereksin sen. Birşey için delirmek, mecnun olmak Hayret ifadesi: aman ne güzel, nekadar tuhaf anlamında 5 www.ti-entertainment.com [TÜRK İSLAM EDEBIYATI DERS NOTLARI 3.SINIF ] Meliha Yıldıran Sarıkaya 10) hâce ahmeddür minim atım tüni küni yanar otun iki cihanda ümîdim minge sin ok kirek sin Hâce Ahmed'dir benim adım, dünü günü yanar odum, iki cihanda ümidim, bana sen gereksin sen. Şerh: şiir, aşkın hallerinden bahseder. Aşk, şeyda, mecnun olmaktır, kendini o aşkta kaybetmek demektir (aşık kendini maşukta kaybeder, kendinden geçer, değişik hallere bürünür). AŞK TEKELLÜF GETİRİR (teaşşuk), aşk insanı şekilden şekile sokar, akıl baştan gider= aşk, aklın önüne geçer, akıl kontrolü kaybeder. Tıpkı bir sarhoş gibi. Tamamen içinden geldiği gibi davranır, içindekilerini gayrı ihtiyarı dışına vurur. Aşk, elalem ne der kaygısını ortadan kaldırır. Aşk içki/şarabın etkilerine sebeb olur. Şiirde aşkın yerine şarap/içki kullanılır. Aşk, bir kişide kaynbolmaki kendini ona vermek ve tamamen onunla olmak demek. Bu sadece insanın insana aşık olması (karşı cinse) değil, insanın Allaha, Resulüne veya şeyhe (veya herhangi dini lidere) anlamındadır. Genel olarak aşık olma! AŞIK OLABİLME BİR ERDEMDİR. AHMET YESEVİNİN HİKMETİNDE HAK AŞKINDAN BAHSEDİLİYOR İslam Türk Edebiyatı’nın Kaynakları: Edebiyatın konusu nedir cevabına net olarak cevab vermek mümkün değildir. Ancak her konuyada taşınmaz ve belirli konular ve kalıblar çerçevesinde ancak edebiyattan bahsedebiliriz. Her şair kültürel ve toplumsal çevresinden etkilenir ve bunu şiirine aktarır 1) Kur’an-ı Kerim: a) Bizatihi edebiyatın konusu olmuştur. Tercüme, meal faaliyetleri çerçevesinde dile tam vakıf olanlar görevlendirilmiştir b) Dolaylı etkilenme: Kuran-ı Kerimdeki ayetler aktarılmıştır: iktibas, istişahlar yoluyla ayetler şiirlere konu olmuştur Örnek: i. „sanma ey hace kim senden zer ü sim isterler, yevme la yenfeu da kalb-i selim isterler“ = Kur’an ayetini sanki kendisinin sözüymüş gibi aktarıyor. Lafzen iktibas ii. „Böyledir şer-i belağatda6 fetavay-ı sühan Sirkat7-i şiir edene kat-i zeban8 lazımdır“ = Kuranıın dolaylı etkisi: hırsızlığın cezası elin kesilmesidir. Kurana atıfta bulunarak, ve bu hükme kıyas uygulayarak şiir çalanın cezasınında bun dayanarak dilin kesilmesi olduğunu söyler! Belagat= sözün mukteza-i hale uygun dile getirilmesi hırsızlık 8 dil 6 7 6 www.ti-entertainment.com [TÜRK İSLAM EDEBIYATI DERS NOTLARI 3.SINIF ] Meliha Yıldıran Sarıkaya 2) Dini İlimler: Tefsir kelam, fıkıh vs “dahî yoğ iken bu zemin ü zaman, Hazreti Hak var idi ancak heman” = burada Allahın ezeli sıfatı zikredilmekte (kelam ilminden etkilenme) 3) İslam Tarihi ve Peygamber Kıssaları Divan şairine göre bir millete fert olmaktan ziyade, bir dine ümmet olmak önemlidir. Divan şairleri medrese eğitiminde geçmiştir. Bilgilere vakıftır “hayretinden parmağın dişler kim este istismâ Parmağından verdiği şiddet günü Ensar’e su “Yusuf dahi olsan düşürürler seni çâha Ebna-yı zamânın işi ihvâna cefâdır” =Kerbela olayına vurgu yapılmakta 4) Mucizeler ve Kerametler Şakk-ı kamer, hayvanların, taşların kouşması, asay-ı musa, Hz İbrahimin ateşte yanmaması ,Hz isanın ölüleri diriltmesi ve hastalıkları iyileştirmesi... “iki şakk etti gökteki ayı İki şâhidle etti da’vayı” “Ayân etmek için âsar-ı aşkı Halil’e âteşi gülzar edesin” 5) Tarihî ve Efsanevî Kişilerin Maceralı En önemlileri Firdevsî’nin ŞEHNAMESİNDEdir. Hızıri İbrahim Edhem, Nuşirevan, İbni Sina, Hallacı Mansur, Behlül Dana, Eflatun, Aristo, Batlamyus Mecnun, Hüsrev, Vamık, Yusuf... Leyla, Şirin, Azra, Zeliha... 6) Çağın İlimleri Felsefe, mantık, kimya, simya, astroloji, astronomi,sihir ve rüya tabiri, musiki... “hukne-i leyyinenin nef’i kesîr İlel-i mi’deyi defâ iksîr” = Tıb 7) Türk Millî Kültürü ve Yerli Malzeme Her edebiyat kendi çağının aynasıdır. Şair ve sanatkar farkında olmasada içinde bulunduğu hayattan etkilenir ve bu eserine yansır Ramazan bayramı, günlük olaylara (okey, tavla gibi) şiirinde/eserinde yer verir - “Gam gitse aceb mi yine ıyd-i ramazandır İyd-i ramazan revnak-ı bâzar-ı cihândır” 8) Dil - Sanatkar dili güzel kullanandır. Onun inceliklerine vakıftır. Atasözlerini, deyimler, tabirleri meseller vs kullanır. “şecâat arz ederken merd-i kıptî sirkatini söyler” 7 www.ti-entertainment.com