TBMM B: 13 1 . 11 .2006 O: 4 mazeret... Yapmayın! Bu ülkede, sizler, Anayasa'yı değiştirecek çoğunluktasınız, mazeret üretecek durumda değilsiniz. Bizler, Meclisle, yasama dönemine katkıda bulunmak amacıyla her türlü katkı­ da bulunmaya devam ediyoruz. Ama Meclisi, sık sık, olağanüstü engellemekle suçluyorsunuz. Si­ ze sormak isliyorum,geçen hafta perşembe günü Meclisimiz niye toplanmadı? Bu kanun... EKREM ERDEM (İstanbul) - Bayramdı. HÜSEYİN GÜLER (Devamla) - Doğru, bayram. Bayram esprisi var, sürekli bayram anlayı­ şıyla bakıyorsunuz herhalde. Tatili halka çok gördünüz, kendinize bayram. Doğru, sizler de haklı­ sınız. FAHRİ KESKİN (Eskişehir) - Siz neredeydiniz? HÜSEYİN GÜLER (Devamla) - Bizlerin, Meclisin tüm iradesine saygımız sonsuz. Ama, bu Meclisin tüm temel değerleri, tamamıyla, AK Parti İktidarının, günahıyla da sevabıyla da sizlerin­ dir hepsi. Bu kanun tekliflerini siz istemeden bizim görüşmemiz mümkün değil. Ha, işinize gelen kanunlarda da, hemen sıcak bir şekilde yaklaşım göstermektesiniz. İkincisi, baktığımızda, en önemli unsurlardan bir tanesi de, ciddi anlamda denetimden yoksun. Yani, vakıflar teşkilatının yapılanmasına baktığımızda denetim mekanizması yoksunu. Böyle bir sü­ reç içerisinde, son zamanlarda bir alışkanlık yaptınız, her türlü denetim mekanizmasından kaçmayı veya kdıf uydurmayı kendinize referans kabul ettiniz. Vakıflar Meclisinin ve vakıflar teşkilatının şa­ yet denetim mekanizmasını yeteri kadar sağlayabilecek... Bİr, denetmen; iki, teftiş kurulu; üç, bu­ nun unsurundan bölgesel anlamda kurulan teşkilat, bölge müdürlükleri aracılığıyla da bu süreç de­ netlenmek istenmektedir. Ama, yeteri malzemeden, yeteri hareket alanından yoksun olduğunuzdan dolayı, Türkiye'deki vakıfların denetimi maalesef eksik kalacaktır. Bunun altını çiziyoruz, Tabii. Türkiye'de, aslında, en önemli sorunlarından bir tanesi de. bugün, cemaat vakıflarının Türkiye'deki alacakları konusunda,,. Ya. artık e-devlet çağında diye övünüyorsunuz. Sayın Bakan burada, şu kamuoyunu net olarak-başta da biz milletvekilleri olarak- lütfen aydınlatın. Konu ne ka­ dardır, nereye kadar gidecek ve bu işîn tehlike süreci nereye kadar? Avrupa İnsan Hakları Mahke­ mesine kadar gidecek süreç nedir? Ülkenin temeline dinamit mi koymak? Ya da, bir tehlike daha: Vatikan benzeri bir yapılanma mı olacak ülkemizde? Burada, bunların altı net olarak aydınlatılmalı. Eğer, siz, mülkiyette sınırsız bir mal edinme imkânı tanırsanız, bugün, Soroslann farklı ülke­ lerde yaptığını göz ardı etmeyin. Çeşitli uluslararası cemaat vakıflarının etkileşimlerine, ekonomik gücüne ve örgütleniş biçimine baktığımızda, Türkiye'deki yapıyla kıyasladığınızda, Türkiye kamu­ oyunun genel durumuna baktığımızda, her geçen gün. işte övündüğünüz o yüzde 2Plik yeşil kart bağımlısı kitlelerin açlık ve sefaletle olduğu ortam içerisinde size sormak istiyorum; Aç insanın va­ tanı, milleti, dini, dili olmaz, hepimiz çok iyi biliyoruz. Böyle bir durum karşısında, bu toplum de­ ğerlerini nasıl koruyacaksınız söyler misiniz? Hangi alternatif yapıyla korumayı düşünüyorsunuz? Kendi vakıflarınızla mı, yoksa eğitiminizle mi ya da ekonomik özgürlükle mi? Alıştık, Ramazan ayını yeni atlattık. İaşeye bağımlı milyonlarca kitleler var, ÜNAL KAÇIR (İstanbul) - Ne demek atlattık? HÜSEYİN GÜLER (Devamla)- Evet... ÜNAL KAÇIR (İstanbul) - Ramazan ayını atlattık, ne demek? HÜSEYİN GÜLER (Devamla)-Ramazan ayı, çok şükür, kazasız belasız atlatıldı. Ama, unut­ mayın, o süreç içerisinde, o milyonlarca insanımızın hangi yüzüyle karşı karşıya kaldığımızı da gör­ dük. O öğrencilerimiz, o gençlerimiz, o süreç içerisinde... Bağımlı kitlelerden bahsediyoruz. FAHRİ KESKİN (Eskişehir) - Camilerde gençler dolu. ÜNAL KAÇIR (İstanbul) - Ramazan ayı felaket miydi ki atlattınız? HÜSEYİN GÜLER (Devamla) - Ha, söylenecek bir unsur varsa. Meclis kürsüsü burada, ge­ lin, gelin... O Kur'an kursları da yetersiz kalacaktır. Bunu net olarak söylüyoruz. -325-