TBMM B: 100 5 . 5 . 2007 O: 4 Değerli arkadaşlar, Türkçenin lehçeleri dediğimiz çeşitli kolları Balkanlardan Uzak Doğu'ya kadar geniş coğrafyada yazı ve konuşma dili olarak kullanılıyor. Yaklaşık 75 milyon kişinin konuş­ tuğu Türkiye Türkçesi, sadece Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisinde değil, diğer bölgelerde de konuşulan ve yazılan dillerdendir. 1980'lerin ortalarında, UNESCO, hazırladığı bir raporda, Türkçenin, konuşucu bakımından dünyanın beşinci büyük dili olduğunu açıklamıştı. Bu raporu hazırlayanlar, Türk dilinin bütün kol­ larını, yani, dil ve lehçelerini bir bütün olarak kabul ederek bu sonuca ulaşmışlardır. Kesin nüfus sayımı sonuçlarına dayanmasa da, Türk dilinin çeşitli kollarını konuşan 200 mil­ yonu aşkın insan bulunduğu sanılmaktadır. Ancak, UNESCO, daha sonraki yıllarda hazırladığı ra­ porlarda, Türk dil ailesini bir bütün kabul etmeyerek, her Türk lehçesini sıralamada ayrı ayrı değer­ lendirdi. Böylece, Türk dilinin sıralamadaki yeri değişti. Bu durum, gerçeği değiştirmez değerli ar­ kadaşlarım. Yaklaşık 12 milyon kilometrekarelik bir alanda Türk dilinin birbirine uzak veya yakın lehçeleri konuşulmakta, yazı dili olarak kullanılmaktadır. Değerli arkadaşlarım, herhangi bir dilde yazılmış bir romanın Türkçeye çevirisi yapılabiliyor­ sa, felsefe eserleri Türkçeye çevrilebiliyorsa, Türk yazarlarının eserleri yabancı dillere çevrilebiliyorsa, Türkçe, bir kültürdür, sanat ve edebiyat dilidir. Bilim eserlerinin yazılabildiği, çevrilebildiği, yeni terimlerin türetilebıldiği ve her aşamada öğretimin yapılabildiği Türkçe bir bilim dilidir aynı zamanda. Türkçe, gelişmiş bir dildir diyoruz; çünkü, Türkçenin söz varlığı, bugün, 75 bine ulaştı. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN - Buyurun Sayın Özdoğan, lütfen tamamlayınız. İBRAHİM ÖZDOĞAN (Devamla) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım. Türk Dil Kurumunun 1945'te çıkardığı birinci baskı Türkçe Sözlük'te, 20 bin civarında söz var­ dı. 1998'de çıkan Türkçe Sözlük'te ise 75 bin söz var. Türkçe, kavramlar yönünden son derece zengindir. Akrabalık ilişkilerimize verdiğimiz önemin sonucu, akrabalıkla ilgili sözler başka hiçbir dilde görülemeyecek kadar fazladır, zengindir. Pek çok dilde, bırakınız baldız, görümce, elti gibi sözlerin karşılıklarını, teyze ile halayı ayırt edecek sözler bile yoktur. Renk adlarımız renklerinin en küçük ayrıntısına kadar tonlarını verecek şekilde çok zen­ gindir; yavruağızı, gülkurusu, gök mavisi gibi. Peki, bu zengin söz varlığından yararlanabiliyor muyuz? En azından yeterince yararlandığımı­ zı, maalesef, söyleyemiyoruz değerli arkadaşlarım. Türkçe Sözlük'ün son baskısında, madde başı olarak 75 bin söz var dedik az önce. Ne yazık ki, bu söz varlığından yeterince yararlanamıyoruz. Her toplumda gündelik hayatta kullanılan söz sayı­ sı, o dilin genel söz varlığına göre düşüktür. Ancak, yapılan araştırmalara göre, Türkiye'de bu oran çok daha düşük, sokaktaki insanın söz varlığı elbette onun dünyasına göre olacaktır, ama, kitle ile­ tişim araçlarının söz varlığı daha geniş olmalıdır. Birkaç yüz sözle, en fazla 500-600 sözle haber programları, hatta, diziler çekiliyor değerli arkadaşlarım. Değerli arkadaşlarım, Türkçenin sorunları üzerinde elbette ki çok şey konuşulabilir, ancak bun­ ları çözmenin yoluna mutlak surette bakmalıyız değerli arkadaşlarım. Ben, burada sözlerimi bitirirken... (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) İBRAHİM ÖZDOĞAN (Devamla) - Sayın Başkan, yarım dakika... BAŞKAN - Buyurun Sayın Özdoğan. İBRAHİM ÖZDOĞAN (Devamla) - Sayın Başkanımın müsamahasına sığınarak değerli arka­ daşlarım, sözlerimi Türk dili ve edebiyatının ölümsüz üstadı, Sultân-üş- şuâra Necip Fazıl'ın bir şii­ riyle noktalamak ve bu yolla Türkçemizi selamlamak istiyorum: -205-