Istanbul Ticaret Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi Yıl:10 Sayı:19 Bahar 2011 s.269-289 KÜRESEL KRĠZ SÜRECĠNDE ÖNLEMLERĠN GELĠġMEKTE YANSIMALARI ARTAN OLAN KORUMACI ÜLKELERE Rana ATABAY BAYTAR ÖZET Dünya ekonomisi, altmış yılı aşkın bir süredir, ticaretin kolaylaştırılması ve serbestleştirilmesine yönelik çabaları sürdürmektedir. 1948 yılında imzalanan Gümrük Tarifeleri ve Ticaret Genel Anlaşması’ndan bugüne, uluslararası ticaretin serbestleştirilmesine yönelik çabalarda öncü rolü üstlenmiş olan gelişmiş ülkeler bugün, küresel rekabet baskısına bağlı olarak, ithalatın ve dış rekabetin kontrolüne yönelik en yaratıcı politikaları ve koruma engellerini uygulayan ülkeler konumundadır. Gelişmiş ülkelerin bu tutumu, oluşturulmalarına kendilerinin öncülük ettiği serbest ve adil ticaret ilkelerine de zarar vermektedir. Gelişmiş ülkelerin küresel ekonomide bir yandan serbestleşmeyi ve rekabeti özendirme çabalarının bir yandan da ithalat ve dış rekabetin kontrolüne yönelik politikalarının oluşturduğu çelişkili durum, gelişmekte olan ülkelerin küresel ekonominin temel ilkelerine olan inançlarını da sarsmaktadır. Üstelik günümüzde küresel alanda yaşanan keskin rekabet ve kriz ortamında, gelişmiş ülkelerin söz konusu uygulamalarına hız kazandırmaları, uluslararası ticaretin geleceğini tehlikeye atmaktadır. Anahtar Kelimeler: Küresel kriz, Korumacılık, GeliĢmekte olan ülkeler INCREASING PROTECTIONIST MEASURES DURING GLOBAL CRISIS AND ITS REFLECTIONS IN DEVELOPING COUNTRIES ABSTRACT Over the past sixty years, the world economy has continued the efforts for simplifying and liberalization of trade. Since the General Agreement on Tariffs and Trade, signed in 1987, the developed countries which have assumed the leading role in efforts for the liberalization of the international trading, today depending on the global competition, are the countries applying the most creative policies and protection barriers for the control of imports and foreign competition. This attitude of developed countries for the free and fair trading principles which were created by them has also given damage to their own positions. The contradictory situation of developed countries which was created with the efforts to encourage for liberalization and competition in global economy and the policies for the control of imports and foreign competition has discredited the beliefs of developing countries’ in fundamental principles of the global economy. Moreover, the sharp competition and crisis in the global environment, the developed countries’ speeding the mentioned issues are jeopardizing the future of the international trade . Keywords: Global crisis, Protectionism, Developing countries Dr., İstanbul Ticaret Üniversitesi, Meslek Yüksekokulu, Dış Ticaret Programı, Küçükyalı-İSTANBUL 269 Rana Atabay Baytar 1. GĠRĠġ 21. yüzyılda uluslararası pazarların küçüldüğü, coğrafi uzaklıkların önemini yitirdiği ve ekonomilerin hızla küreselleştiği bir dönemde, serbest ticaret ortamının yaratılması öncelikli hedeftir. Ticaretin serbestleşmesini hızlandıran etkenler; İkinci Dünya Savaşı sonrası ticaret ve yatırım engellerinin azaltılması, gelişmekte olan ülke ekonomilerinin hızla büyümesi, bunların üretim kapasiteleri üzerine etkileri ve ulaşım ve iletişim alanlarında teknolojik gelişmelerin hız kazanması olarak sıralanabilir. Dünya ekonomisi, altmış yılı aşkın bir süredir, ticaretin kolaylaştırılması ve serbestleştirilmesine yönelik çabaları sürdürmektedir. 1948 yılında imzalanan Gümrük Tarifeleri ve Ticaret Genel Anlaşması‟ndan bugüne, uluslararası ticaretin serbestleştirilmesine yönelik çabalarda öncü rolü üstlenmiş olan gelişmiş ülkeler bugün, küresel rekabet baskısına bağlı olarak, ithalatın ve dış rekabetin kontrolüne yönelik en yaratıcı politikaları ve koruma engellerini uygulayan ülkeler konumundadır. Gelişmiş ülkelerin bu tutumu, oluşturulmalarına kendilerinin öncülük ettiği serbest ve adil ticaret ilkelerine de zarar vermektedir. Gelişmiş ülkelerin küresel ekonomide bir yandan serbestleşmeyi ve rekabeti özendirme çabalarının bir yandan da ithalat ve dış rekabetin kontrolüne yönelik politikalarının oluşturduğu çelişkili durum, gelişmekte olan ülkelerin küresel ekonominin temel ilkelerine olan inançlarını da sarsmaktadır. Üstelik günümüzde küresel alanda yaşanan keskin rekabet ve kriz ortamında, gelişmiş ülkelerin söz konusu uygulamalarına hız kazandırmaları, uluslararası ticaretin geleceğini tehlikeye atmaktadır. 2. YENĠ KORUMACILIĞIN GELĠġĠM SÜRECĠ Serbest ticaret, yaklaşık iki yüzyıldır, evrensel ilkelerden biri olmuştur. Zamanla değişime uğramış olmasına rağmen, David Ricardo‟nun karşılaştırmalı üstünlükler teorisi (Ricardo, 2008:107), bütün ekonomik kanunların en uzun süreli olanlarından biridir. Buna rağmen, son yıllarda serbest ticaret sistemi; stratejik ticaret ve endüstri politikaları, gelişmiş ülkelerin sanayisizleşmesi (endüstriden kaçışları), hızlı küreselleşme ve dış kaynak kullanımı, gelişmiş ülkelerin gelişmekte olan ülkelerden emek ve çevre konularında katı düzenlemeler istemeleri, bölgesel ticaret anlaşmalarının çoğalması ve çoğu ülkede korumacılığın artış göstermesi şeklinde saldırılara uğramıştır (Salvatore, 2009:593). Bunun yanı sıra, küreselleşme sürecinin ve buna bağlı olarak tarifelerin Gümrük Tarifeleri ve Ticaret Genel Anlaşması (GATT – General Agreement on Tariffs and Trade) / Dünya Ticaret Örgütü (WTO – World Trade Organisation) platformu çerçevesinde sürekli olarak azaltılmasının bir sonucu olarak, uluslararası ticaretteki rekabet giderek artmaktadır. Bu durumda, hükümetler, kalkınma politikaları ve sanayi stratejileri ile iç baskılara bağlı olarak yeni korumacılık olarak nitelendirilen pazara giriş engellerini uygulamaya 270 Istanbul Ticaret Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi Yıl:10 Sayı:19 Bahar 2011 s.269-289 koymaktadırlar. Pazara giriş engelleri; tarifeler, tarife dışı engeller ve diğer idari uygulamalardan kaynaklanan, uluslararası ticaretin normal gelişim seyrini etkileyen her türlü politika ve uygulamaları ifade etmektedir. Bu durum genel olarak GATT / WTO‟nun ulusal muamele, şeffaflık ve en çok kayrılan ülke ilkeleriyle uyuşmazlık oluşturmaktadır (Oğuz, 2004:36). 1960‟larda ve 1970‟lerde uluslararası ticaret hacminde yaşanan büyüme, başarılı birer ticaret serbestleşmesi müzakereleri olan Dillon Round (1960–1961), Kennedy Round (1964–1967) ve Tokyo Round (1974–1977) ile mümkün hâle gelmiştir. Ticaretin serbestleşmesi konusundaki genel eğilim, tarımsal malların ve hizmetlerin ticareti yönündeydi. Çoğu ulusun, mevcut olan özenle hazırlanmış tarımı destekleme programları genellikle tarım ve hizmetler sektörlerini; güçlü hibeler, tarifeler, kotalar, sağlık düzenlemeleri ve benzeri yollarla dış rekabetten korumaktadır. Ticaretin serbestleşmesi konusundaki bu genel eğilim 1973 yılında dünya, 1930‟lardaki Büyük Bunalım‟dan beri görülen en derin resesyonla karşılaşınca değişmeye başlamıştır. Bu dönemde, petrol fiyatlarındaki hızlı artışın etkisiyle gelişmiş ülkelerde stagflâsyon dönemine girilmiş ve ekonomik büyüme hızında düşüş yaşanmıştır. Bu, birçok yeni tarife dışı engel ile tanımlanan yeni korumacılığın yükselmesine neden olmuştur. Bu bağlamda, uluslar özellikle de sanayileşmiş uluslar, işsizlik, büyüme ve gerileyen endüstri sorunlarını; ithalat kısıtlamaları ve ihracat sübvansiyonları aracılığıyla hafifletme veya çözme girişiminde bulunmaktadırlar. İthalatı kısıtlayıcı araçlar, geleneksel ithalat tarifelerinden biraz daha farklıdır; daha az şeffaftır ve tarife dışı engeller (NTB non-tariff barriers) olarak adlandırılırlar. Bunlar; gönüllü ihracat kısıtlamaları (voluntary export restraints), pazar payı düzenleme anlaşmaları (orderly marketing arrangements), anti-damping önlemleri, telâfi edici vergiler (countervailing duties), korunma önlemleri anlaşmaları (safeguard codes) ve benzeri önlemlerdir. İkinci Dünya Savaşı‟ndan bugüne dek dünya ticaretinde sağlanan serbestleşmeye paralel olarak korumacılığın da arttığı görülmektedir. Bu dönemde serbest ticaretten geriye dönüşü özendiren başlıca iki olgu; 1970‟lerde petrol şokunu izleyen ekonomik durgunluk ve petrol fiyatlarının artışı sonucu dünya reel gelirinin Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü (OPEC-Organisation of the Petroleum Exporting Countries) ülkeleri lehine yeniden dağılımı ve yeni sanayileşen ülkelerin tekstil, ayakkabı, çelik gibi gelişmiş ülkelerin bazı önemli endüstri ürün piyasalarını ele geçirme tehlikesi olmuştur. Savaş sonrası dönemde özellikle sanayileşmiş ülkeler arasında gerçekleşmiş olan hızlı ticaret artışı büyük ölçüde, endüstri-içi ticaret niteliği taşımıştı ve bu durumda, serbestleşmenin maliyeti düşük olmaktadır. Ancak yeni sanayileşen ülkelerle yapılan ticaretin hızla gelişmesi, gelişmiş ülkelerde uyum sorunlarına yol açmıştır. Bu bağlamda, İkinci Dünya Savaşı‟ndan günümüze kadar olan dönemde gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin dış ticareti düzenleyici eğilimlere yöneldikleri görülmüştür. 271 Rana Atabay Baytar Gelişmekte olan ülkeler, çeşitli nedenlere dayandırılarak uygulanan korumacı önlemler sonucunda serbest dış ticaret ortamından uzaklaştırıldığından, ulusal sanayilerini ithal ikameci dış ticaret politikası yoluyla korumaya gitmişlerdir. Yoğun bir korumacılığı ifade eden bu yaklaşım, önemli kaynak ve refah kayıplarına neden olmuştur. Ülkelerin artan oranda korumaya yönelmesi, serbest dış ticaret kuramındaki bütün ülkelerin çıkarlarının bağdaştığı görüşünün yerini, ülkelerin çıkarlarının çatıştığı görüşüne bıraktığının açık bir kanıtıdır. 2.1. Yeni Korumacılık ve Tarife DıĢı Engeller 1930 yılında dünyayı Büyük Bunalım‟ın eşiğine getiren etkenler arasında sayılan yüksek tarife uygulamaları, GATT ile yavaş yavaş terk edilmiş ve dünya ticareti özellikle 1970 yılından itibaren tarife dışı engeller ve kur politikaları gibi sorunlar ile karşı karşıya kalmıştır. Yeni korumacılık yöntemlerinin en önemli sorunlarından biri; açık ve anlaşılır olmayışı, diğeri ise keyfiliğidir. Ayrıca yeni korumacılık yöntemleri, hükümetlerin ekonomik faaliyetlere beklenmedik bir zamanda ve daha fazla müdahale etmesini kolaylaştırmaktadır (Kalaycıoğlu, 1991:48). Tarihi süreç içinde tarifeler en önemli ticaret kısıtlama şekli olmakla beraber, ithalat kotaları, gönüllü ihracat kısıtlamaları ve anti-damping uygulamaları gibi birçok farklı ticaret engeli de mevcuttur. İkinci Dünya Savaşı sonrası dönem boyunca tarifelerle ilgili müzakereler önemini kaybettikçe, tarife dışı engeller hızla önem kazanmıştır (Salvatore, 1995:257). Uluslararası ticaret uzmanları, üç sebepten ötürü tarife dışı engellerden oldukça endişe duymaktadırlar. Birincisi, tarifelerin düşürülmesi için yapılan uluslararası müzakerelerdeki savaş sonrası başarı, artan tarife dışı engelleri daha belirgin hale getirmiştir. İkincisi, uluslararası ticaretteki kuralların ana gövdesi çoğu tarife dışı engeli kapsamadığından, birçok ülke tarife dışı engellerini artan bir şekilde tam olarak uygulamaktadır. Üçüncüsü, ülkeler tarife dışı engelleri genellikle ayrımcı bir şekilde uygulamaktadırlar. Diğer bir deyişle, engeller sıklıkla ticaret yapılan bazı ülkelere uygulanırken diğerlerine uygulanmamaktadır. Özellikle, gelişmekte olan ülkelerin yapmış olduğu ihracat, tarife dışı engeller yoluyla yapılan kısıtlamalara karşı oldukça savunmasız görünmektedir. AB, ABD ve Japonya tarafından uygulanan tarife dışı engeller, sanayileşmiş ülke ihracatına oranla, gelişmekte olan ülkelere daha yüksek oranlarda uygulanmaktadır. Uygulanan bu engeller, kalkınma sürecini daha da zorlaştırmaktadır (Yarbrough and Yarbrough, 1994:215-6). Günümüzde, bütün önde gelen sanayileşmiş ülkeler otomobil, çelik, tekstil, tüketici elektroniği ve tarımsal ürünlerin ithalatı üzerine bazı kısıtlamalar getirmektedir. Ayrıca hemen hemen hepsi, bilgisayar ve bilgi işleme, uçak ve çoğu diğer ileri teknoloji sanayilerine doğrudan ve dolaylı sübvansiyonlar sağlamaktadırlar. Sanayileşmiş uluslar, hem büyük ve olgunlaşmış sanayilerindeki istihdamı korumak 272 Istanbul Ticaret Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi Yıl:10 Sayı:19 Bahar 2011 s.269-289 hem de ulusun gelecek teknolojisi kapasitesi ve uluslararası rekabet edilebilirliği için önemli sayılan ileri teknoloji sanayilerinin büyümesini özendirmek amacıyla bu ticaret kısıtlamalarına ve sübvansiyonlara kesinlikle uymaktadırlar. 3. KÜRESEL KRĠZ VE KORUMACILIK Dünya ekonomisi, Büyük Bunalım‟dan bu yana en şiddetli krizle karşı karşıyadır: bu krizle, Amerika Birleşik Devletleri (ABD), Japonya ve Avrupa ekonomileri resesyon yaşamakta, Asya ve Latin Amerika‟daki gelişmekte olan ülke ekonomileri ise önceki yıllara göre daha yavaş bir büyüme hızını deneyimlemektedirler. Bu bağlamda Uluslararası Para Fonu (IMF – International Monetary Fund), dünya ekonomik faaliyetlerinde 2009 yılı için, 60 yıldan bu yana ilk defa, %0,5 ile %1 arasında bir daralma açıklamakla beraber (IMF, 2009:2), 2011 ve 2012 yılları için gelişmiş ekonomilerde %2,5, gelişmekte olan ekonomilerde %6,5 ve dünya ekonomisinde %4,5 oranında bir büyüme beklemektedir (IMF, 2011:2). ġekil 1: Küresel Kriz Döneminde Dünya Mal ve Hizmet Ticareti (%) 2007– 2012 Kaynak: IMF, World Economic Outlook –April 2011 – Tensions from theTwoSpeed Recovery – Unemployment, Commodities, and Capital Flows, Washington, DC: IMF, 2011, s.196. *2011 ve 2012 yıllarının rakamları öngörüdür. 273 Rana Atabay Baytar Küresel alanda ekonomik faaliyetler yavaşladıkça finansal yapının varlığını sürdürmesi zorlaşmış ve dünya ticaret akımlarında düşüş gözlenmiştir. 2008 yılında başlayan bu düşüş, bütün büyük ekonomileri derinden etkilemiştir (Malouche, 2009:7). Şekil 1‟de, 2007–2012 yılları arasında gerçekleşen ve gerçekleşmesi öngörülen dünya mal ve hizmet ticareti görülmektedir. Dünya Ticaret Örgütü de son raporunda, 2009 yılında dünya ticaret hacminin %12,2 daraldığını ve 2010 yılı için tahmininin, %9,5 artış olduğunu açıklamıştır (WTO, 2010/a; WTO, 2010/b:24). Bu senaryo iyimser görülmekle beraber 2009‟un ilk verileri, özellikle Singapur, Tayvan ve Çin gibi dışa açık Asya ihracat ekonomileri arasında gerçekleşen ihracat hacimlerinde keskin düşüşleri işaret etmekteyken, 2010 yılı, adı geçen ülkelerin ihracat hacimlerinde ciddi artışları işaret etmektedir (IMF, 2011;196). Dünya Ticaret Örgütü de ülkeleri, ticaret engelleri konusunda uyarmaktadır. WTO, Nisan-Mayıs-Haziran 2009 döneminde 24 ülke ve Avrupa Birliği ülkeleri tarafından alınan 83 adet ticaret kısıtlayıcı önlem kaydetmiştir ve bu rakam, aynı dönem içinde gerçekleşen ticareti serbestleştirici önlem sayısının iki katıdır. WTO, ekonomik kriz devam ettikçe yeni anti-damping soruşturmalarının da ortaya çıkacağı konusunda uyarılarda bulunmuştur (Chaffin, 2009). Bu sebepten ötürü WTO, dünya ticaret hacmi tahminlerini de yenilemiştir. ġekil 2: Küresel Büyüme YavaĢlıyor (%), 2007–2012 Kaynak: World Bank, Global Economic Prospects 2010 – Crisis, Finance and Growth, Washington, DC: World Bank, 2010; World Bank, Global Economic Prospects January 2011 – Navigating Strong Currents, Washington, DC: World Bank, 2011, s.4; WTO, Trade to expand by 9.5% in 2010 after a dismal 2009, WTO reports, (26 March 2010), Press Releases, PRESS/598, http://www.wto.org/english/news_e/pres10_e/pr598_e.htm (29 Mart 2010). 274 Istanbul Ticaret Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi Yıl:10 Sayı:19 Bahar 2011 s.269-289 * 2011 ve 2012 yılı rakamları öngörüdür. ** Gelişmekte olan ülkeler; Orta Doğu ve Pasifik, Avrupa ve Merkez Asya, Latin Amerika ve Karayipler, Orta Doğu ve Kuzey Afrika, Güney Asya ve Sahra-Altı Afrika‟dan oluşmaktadır. Bu nedenle bu rakamlara; Çin, Tayland gibi ülkeler de dâhildir. OECD‟nin 2008 yılı sonunda yayımladığı “Economic Outlook” (OECD, 2008:47), dünya ekonomisinin resesyonda olduğunu göstermektedir. Şekil 2‟de görüldüğü üzere göstergeler, 2009‟da yüksek gelirli ülkelerin GSMH‟sının üçte bir oranında düşeceğine, dünyanın geri kalanında ise, bir önceki yıla kıyasla, benzer düşüşler yaşanabileceğine işaret etmektedir. Ancak bu düşüşe rağmen göstergeler, gelişmekte olan ülkelerin, küresel krizden daha çabuk çıktığını ve toparlanabildiğini de göstermektedir. 2011 ve 2012 öngörüleri de, gelişmiş ülkelere nazaran gelişmekte olan ülkelerin bu yılları daha büyük büyüme rakamları ile tamamlayacağını göstermektedir. Finansal krizin süresi ve derinliği hakkında büyük bir belirsizlik vardır ve bu belirsizlik, düşüşün öncü motorudur. Reel ekonomideki daralma, çoğu ülkede artan işsizlik şeklinde kendini göstermektedir. Finansal sistemdeki istikrarın ve güvenin tekrar sağlanması ile beraber bu gidişatı tersine döndürmek asıl öncelik olmalıdır. OECD, Mart 2009‟da hazırladığı raporunda (OECD, 2009), korumacılığın, küresel krizi daha da kötüleştireceği konusunda uyarılarda bulunmaktadır. Rapor, altı gelişmekte olan ülkeyi analiz etmektedir ve pazarlarını dünya ticaretine açtıktan sonra ekonomilerinin nasıl canlandığını göstermektedir. OECD, ticaret korumacılığının, mevcut ekonomik krizin üstesinden gelmenin tek yolu olmadığını vurgulamaktadır. Rapora göre, korumacı önlemlere karşı koymak siyasi olarak doğru olmasa da, dünyayı yaşadığı finansal sıkıntılardan kurtarmak için ekonomik olarak doğrudur. Kasım 2008‟de, mal ve hizmet ticaretinde ortaya çıkan yeni engellerden kaçınmak amacıyla toplanan en çok gelişmiş G–20 ülke liderlerinin, zirve sonrasında açıkladığı bildirinin temelinde, ticaret engellerinin dayatılmasının ekonomik büyümeyi engellemesi ve küresel ekonomik çöküşü devam ettirmesi sebebiyle hükümetin yerel şirketleri küresel ekonomik krizden koruma çabası yer almaktadır. Daha açık bir ifadeyle, ticaret engellerindeki artışın, küresel çöküşü küresel depresyona çevireceği yönünde ciddi şüpheler mevcuttur. Bu çerçevede, bu küresel çöküşün, misilleme ve karşı misilleme döngüsünü hızlandıran ve 20.000‟den fazla ürünün tarife oranlarının ortalama %60 artmasına yol açan 1930 Amerika SmootHawley Tarife Yasası‟nın bir sonucu olan Büyük Bunalım‟la aynı olduğu inancı mevcuttur (Ahorn, 2009:1). Bugünün küresel ekonomisi, 1930‟lara nazaran, korumacılığa karşı daha fazla kalkana sahiptir. Uluslararası ticaret sisteminin, 1930‟lara kıyasla daha dayanıklı olmasının birkaç sebebi vardır. Birincisi, hükümetlerin aynı hataları tekrarlamaktan kaçınmalarıdır. Hükümetler, ekonomik krizin etkilerini yumuşatmak için ticaret engellerini artırmak yerine para ve maliye politikalarına kolaylık getirme üzerine 275 Rana Atabay Baytar odaklanmışlardır. Diğer bir sebep de, ülkelerin ticaret politikası konusunda kendilerine daha az hareket alanı bırakmaya başlamalarıdır (Whyte, 2009). Bugün, dünya ekonomisinin 1930‟lardaki dünya ekonomisine göre daha açık olduğu düşüncesi yaygındır. Dünya ticareti üzerindeki ortalama tarifeler 1930‟larda %50 seviyelerindeyken 1980‟lerde %25‟lere ve bugün %10‟lara gerilemiştir. Günümüzde, tarifelerdeki bu büyük artış, her ne kadar 1930‟lardaki seviyelerden daha aşağıda ve daha yıkıcı olsa da, dünyanın 1930‟lardaki koşullara yakın bir duruma geri gelmesi, korumacılıkta olağanüstü artışlara yol açacaktır (Ahorn, 2009:4). 4. DÜNYA TĠCARETĠNDE KORUMACILIK 1995 yılında, hizmet ticareti ve fikri mülkiyet haklarını da kapsayan ve Uluslararası Ticaret Örgütü (ITO – International Trade Organisation)‟ya göre daha sağlam kurumsal temeli olan WTO‟nun kurulmasıyla beraber, sekiz başarılı çok taraflı ticaret müzakeresinden sonra önemli ticaret kuralları oluşturulmuş ve hayati öneme sahip olan ticaret serbestleşmesi başarılmıştır. Ancak günümüzde, ticarette korumacılık, dünyada yükseliştedir ve bu durum, ekonomiyi, uzun sürmesi olası bir daralma riskine sürüklemektedir. 2009 yılının ilk çeyreğinde 111 adet yeni ticaret kısıtlaması ve 2009 yılının ikinci ve üçüncü çeyreğinde de aynı miktarda yeni korumacılık önlemleri uygulanmıştır (Evenett, 2010/a:2). Ayrıca, 2010 yılında dünya ticareti iyileşmeye başlamasına rağmen, 2009 yılından Kasım 2010‟a kadar her üç aylık dönemde, 100-120 arası yeni ayrımcı önlemler uygulanmıştır (Evenett, 2010/b:21). Kasım 2008‟de gerçekleştirilen G–20 zirvesinden, Ocak 2010‟a kadar uygulanan önlemlerin toplam sayısı 493 olarak gerçekleşmiştir (Evenett, 2010/c:23). Korumacılık önlemlerinde ortaya çıkan bu ani artış, gerek gelişmiş gerekse gelişmekte olan ülkeler açısından oldukça önemlidir. Küresel resesyon durumunda, bütün hükümetlerce, “komşunu fakirleştir” ticaret politikalarının aynı anda uygulanma riski söz konusudur. Bir ülkede korumacılık önlemlerinin artması, diğer ülkelerin misilleme yapmasına yol açabilir. Bundan ortaya çıkan genel sonuç, küresel refahın azalması ve ekonomik durumun daha da kötüleşmesi olacaktır. Diğer bir deyişle, kriz döneminde korumacılık derinleşmiş ve uygulanan önlemlerin süresi uzamıştır. Baldwin‟in çalışmasına göre (Baldwin, 2008:31); finansal krizin yaşandığı 2008‟in ilk yarısında, WTO üyelerince yapılan anti-damping uygulamalarında %40 artış görülmüştür. Bu rakam, küresel resesyon koşullarında ortaya çıkan ortak hareketin bir göstergesi olarak da kabul edilebilir (WTO, 2009:34). 4.1 GeliĢmekte Olan Ülkeler ve Korumacılık Uluslararası ticaretin, büyümenin motoru olduğu fikri Adam Smith‟e kadar uzanmaktadır. Bununla beraber, 20. yüzyılda uzun dönemler boyunca pek gözde olmamıştır. Gerçekte, korumacı teoriler baskın gelmiş ve uzun yıllarca, gelişmekte 276 Istanbul Ticaret Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi Yıl:10 Sayı:19 Bahar 2011 s.269-289 olan ülkelerin çoğunluğu, “ithal ikameci sanayileşme” olarak bilinen sanayileşme politikalarını çok sınırlı bir uluslararası açıklıkla tamamlamışlardır (Edwards, 1993:1358). Gelişmekte olan ülkeler, ticaret ortaklarıyla olan korumacılık deneyiminden GATT‟ın, çok taraflı, ayrım gözetmeyen ve şeffaf ticaret rejimindeki eksikliklerinden çok zarar görmüşlerdir. Sanayileşmiş ülkelerdeki ticaret engelleri, gelişmekte olan ülkelere aşırı maliyetler yüklemektedir (Helleiner, 1993:396). Korumacılık, gelişmekte olan ülkelerde de görülmektedir. 1950‟ler, 1960‟lar ve 1970‟ler boyunca korumacı görüş benimsenmiştir ve ithal ikameci fikirlere dayanan planlama modelleri düzenlemek için olağanüstü bir çaba harcanmıştır. 1970‟lerde ve 1980‟lerde gelişmekte olan ülkelerin çoğunda, özellikle serbestleşme ve azaltılan sanayi korumacılığı yönünde, ticaret politikalarında belirgin değişiklikler gerçekleşmiştir. 1980‟lerde, ticaret engellerinin azaltılmasının ve uluslararası ticaretin dış rekabete açılmasının ana bileşenlerini içeren piyasa odaklı reformlar temelli kalkınma stratejileri önerilmiştir. Bundan başka, Dünya Bankası, IMF ve diğer çok taraflı kurumlar, finansal yardım almanın koşulu olarak, dış sanayilerini açmak ve ticaretin serbestleşmesi için düzenli olarak gelişmekte olan ülkelere ihtiyaç duymuşlardır (Edwards, 1993:1359). Gelişmekte olan ülkeler, diğer gelişmekte olan ülkelerle ticareti gittikçe artan oranda önemli ve dinamik hale gelmesine rağmen, ihraç malları için ağırlıklı olarak gelişmiş ülke piyasalarını kullanmaktadırlar (OECD, 2005:16). Gelişmekte olan ülkeleri ilgilendiren temel tarife dışı engeller; gümrükler, idari işlemler ve teknik ticaret engelleridir. Gelişmekte olan ülkeler arasındaki ticaret için teknik engeller daha az önemlidir. Bununla beraber, gümrükler ve idari işlemler, özellikle ithalat lisansları ve menşei şahadetnamesi için uygulanan işlemler, gelişmekte olan ülkelerle gelişmiş ülkeler arasındaki ticaretten çok, gelişmekte olan ülkeler arasında gerçekleşen ticaret için daha endişe verici görünmektedir. Özellikle gelişmekte olan ülkeler arasındaki bölgeler arası ticarette, ithalat üzerine konulan harçlar ve masraflar gibi önlemler de önemli engellerdir (Love and Lattimore, 2009:62). Günümüzde yaşanan küresel finansal krizle beraber, gelişmekte olan ülkelerin uygulamaya başladıkları yeni korumacılık önlemleri mevcuttur. Tablo 1‟den de izlenebildiği üzere, bu önlemler daha çok ithalata ve ticarete yönelik korumalardır. Özellikle kriz dönemlerinde gelişmekte olan ülke hükümetleri, yerel istihdamı ve üretimi korumak adına, gümrük vergilerini yükseltmek, yabancı işçi çalıştırmayı engellemek ve/veya belirli sektörlere ucuz kredi sağlamak şeklinde korumacılık önlemleri uygulamaktadırlar. 277 Rana Atabay Baytar Tablo 1: Yeni ve EndiĢe Verici Önlemler: GeliĢmekte Olan Ülkeler Ülke Çin Halk Cumhuriyeti Hindistan Arjantin Bolivya Tarih Sektör Koruma Ģekli Kasım 2008 İhracat Ticaret Aralık 2009 İthalat Ticaret Ocak 2009 Otomobil sanayi Yatırım Kasım 2008 Çelik Ticaret Ocak 2009 Çin oyuncakları Ticaret Şubat 2009 Alüminyum Ticaret Şubat 2009 İhracat Ticaret Aralık 2009 Otomobil sanayi Yatırım Şubat 2009 Yiyecek Ticaret Şubat 2009 İthalat Ticaret Aralık 2008 İthalat Ticaret Aralık 2008 Çin ihracatları Ticaret Aralık 2008 İhracat Ticaret Endonezya 278 Tanım İhraç malları üzerindeki dolaylı vergilerde kabul edilebilir oranda indirim korundu. İrlanda domuzu, Belçika çikolatası, İtalyan konyağı, İngiliz salçası, Hollanda yumurtaları ve İspanyol süt ürünleri yasaklandı. Az yakıt yakan araçlar için satış vergilerinde indirim (%10‟dan %5‟e) ve tüketici sübvansiyonu uygulandı. Çelik üzerindeki gümrük vergileri arttırıldı. Çin‟den ithal edilen oyuncaklar yasaklandı. Çin‟den ithal edilen alüminyum üzerindeki gümrük vergileri arttırıldı. İhraç malları üzerindeki dolaylı vergilerde kabul edilebilir oranda indirim arttırıldı. Otomobil üreticileri, en ucuz modellerini maliyetine sattılar. Hükümet, araba tüketicileri için düşük faizli kredi sağladı. Buğday ve mısır üzerindeki ihracat vergilerinde %5 oranında indirim uygulandı. “Ulusal sanayi için hassas” olan mallarda (tekstil, ayakkabı, madeni mallar…) sıkı gümrük kontrolleri uygulandı. Kullanılmış araba ithalatı yasaklandı. Tüm Çin ithalatlarının sadece 5 limana ve havaalanına girmesine izin verildi. 500 tarife hatlarındaki mallar (tekstil, ayakkabı, oyuncak, Istanbul Ticaret Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi Yıl:10 Sayı:19 Bahar 2011 s.269-289 Şubat 2009 Kamu harcaması Ticaret Kolombiya Aralık 2008 İhracat Ticaret Mercosur Aralık 2008 İthalat Ticaret Uruguay Ocak 2009 İhracat Ticaret Ocak 2009 İthalat Ticaret Ocak 2009 İhracat Ticaret Ocak 2009 İhracat Ticaret Ocak 2009 İhracat Ticaret Ocak 2009 İthalat Ticaret Şubat 2009 İthalat Ticaret Şubat 2009 İş piyasası İş koruma Ekvator Şili Brezilya Malezya yiyecek-içecek, elektronik ürünler) ithal edilirken hükümet tarafından düzenlenen özel lisanslar konuldu. “Yerel satın al”: yaklaşık dört milyon sivil hizmetlinin, ayakkabıdan ağır sanayiye kadar yerli ürünleri kullanma şekli düzenlendi. Bankalara, ihracat sektörlerini finanse etmeleri için hükümet teminatlı kredi sağlandı (910 milyon$). Ortak dış gümrük tarifesinde, ortalama 5 puan artış gerçekleştirildi. İhracatçılara hükümet kredileri sağlandı (100 milyon$). 600‟den fazla malda, ithalat tarifelerinde artış (%10‟dan %35‟e), ithalatı azaltmak için mecburi kota (%35‟e kadar) uygulandı. İhracat sektörleri, 2009 yılı gelirler vergisinin ön ödemesinden muaf tutuldu. Ticaret işlemlerini finanse etmek için hükümet kredisi sağlandı (100 milyon$). İhracatçılara verilen banka kredilerini kapsayan program geliştirildi. İhracatları finanse etmek için rezervler kullanıldı. Sadece dış ticaret işlemlerini finanse etmek için merkez bankasına, doğrudan özel bankalara kredi vermesi doğrultusunda izin vermişlerdir. 24 ithal malı için yeniden hükümet lisansları dâhil edilmiştir. (buğday, plastik, bakır, demir, alüminyum, ulaşım ekipmanları…) Çelik ithalatı üzerindeki gümrük vergileri arttırılmıştır. Fabrikalara, dükkânlara ve restoranlara yabancı işçi alımı yasaklanmıştır (Beklenti, Malezya‟nın 2 milyon yabancı çalışanının %60‟ını geri 279 Rana Atabay Baytar Meksika Mart 2009 İthalat Ticaret Aralık 2008 Kamu ihalesi Ticaret Mayıs 2009 İthalat Ticaret Türkiye göndermek yönündedir). 90 Amerikan ürünü üzerindeki gümrük vergisi yükseltilmiştir (Amerika‟nın Meksika kamyonları programını iptal etmesi için misilleme olarak yapılmıştır). Mevzuatta yerli üreticilere, yerli mallar için kamu ihalelerine katılmaları durumunda, %15 fiyat tercihi hakkı tanınmıştır. Endonezya‟dan ithal edilen kibritlere, üç yıllık bir süre için ek gümrük vergisi uyguladı. Kaynak: Gary Hufbauer and Sherry Stephenson, Trade Policy in a time of crisis: Suggestions for developing countries, CEPR Policy Insight, No.33, (May 2009), s.18. 280 Istanbul Ticaret Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi Yıl:10 Sayı:19 Bahar 2011 s.269-289 4.2 GeliĢmiĢ Ülkeler ve Korumacılık Gelişmiş ülkelerde tarife dışı engellerde meydana gelen artışlar, gelişmekte olan ülkelerin özellikle tarım ve tekstil, giyim ve ayakkabı gibi emek yoğun ürünlerde ihracat fırsatlarını artırma ve borç yükleriyle verimli bir şekilde başa çıkma yeteneklerini sınırlamıştır (Laird and Yeats, 1988:1). WTO anlaşmalarının ortaya çıkışı da tarifeleri azaltmasına rağmen tarife dışı korumacılığın artmasını önleyememiştir. ġekil3: GeliĢmiĢ ve GeliĢmekte Olan Ülkelerin Uyguladığı Önlemler Kaynak: Elisa Gamberoni and Richard Newfarmer, Trade Protection: Incipient but Worrisome Trends, World Bank International Trade Department Trade Notes, No. 37, (2 March 2009), s.1. Dünya Bankası Uluslararası Ticaret Bölümü, Mart 2009 başında diğer birçok ülkenin yanı sıra 17 G–20 üyesinin de, diğer ülkelerin zararına olacak şekilde dış ticareti sınırlayıcı çeşitli önlemler aldıklarını duyurmuştur (Gamberoni and 281 Rana Atabay Baytar Newfarmer, 2009:1). Şekil3‟ten görüldüğü üzere rapora göre, toplam 47 önlem arasında sanayileşmiş ülkelerin aldığı 12 önlemin tamamı güçlü mali yapıları sebebiyle sübvansiyon ve diğer destek paketlerinden oluşmakla beraber gelişmekte olan ülkelerin aldığı 35 korumacı önlemin neredeyse yarısı gümrük vergilerini artırmak, %9‟uysa bazı ürünlerin ithalatını tamamen yasaklamak şeklinde olmuştur. Gelişmekte olan ülkelerin daha çok tüketim malı ithalatına getirdiği bu sınırlamaların, uluslararası ticareti daraltıcı yönde önemli bir etki yaratmaları beklenmemektedir. Rapora göre, henüz taslak da olsa Doha Round‟unu ihlâl eden ihracat sübvansiyonları ilk kez AB tarafından gündeme getirilmiş; tereyağı, peynir ve süt tozuna yeni sübvansiyonlar verileceği ilan edilmiştir. Bu denli açıkça yapılmasa da Çin ve Hindistan da ihracatçılarına yaptığı gümrük vergisi geri ödeme oranını artırmıştır. Sübvansiyon şeklinde korumacı önlemler, AB‟nin uyulması zorunlu serbest ticaret kurallarının bulunduğu ve dâhil oldukları G-7‟nin Maliye Bakanlarının aldığı kararlara rağmen Avrupa ülkelerinde de alınmaya başlanmıştır. Otomotiv endüstrisine sunulan destek, Mart 2009 itibarıyla, çoğu (42,7 milyar$) yüksek gelirli ülkelerde olmak üzere, dünya çapında 48 milyar$‟a ulaşmıştır. ABD 17,4 milyar$‟la başı çekerken Kanada, Fransa, Almanya, İngiltere, Çin, Arjantin, Brezilya, İsveç, İtalya ve en son Türkiye otomotiv şirketlerine, Güney Kore ve Portekiz elektronik parça üreticilerine, doğrudan ya da dolaylı destek vermişlerdir. Bu tür destekler kapasite fazlası olan sektörlerden çıkışı engelleyip uyumu geciktirmektedir. Daha da kötüsü, bu tür destekler, şirketlerin gelişmekte olan ülkelerdeki daha verimli fabrikalarını kapatma pahasına yurtiçi istihdamı korumaları şartına bağlanabilmektedir (Öz, 2009:7). Raporda sözü edilen 47 korumacı önleme, küresel krizi başlatan mali sektöre verilen destekler ve 2008‟in ikinci yarısında artma eğilimi gösteren anti-damping önlemleri dahil değildir. Anti-damping başvurularının çoğunluğu gelişmekte olan ülkelerce yapılsa da, bu başvuruların sonucunda telafi edici gümrük vergisi koyma hakkını en çok kazananlar ABD ve AB olmuş; örneğin 2008 Aralık ayında Çin‟den gelen meyve konservelerinin, Beyaz Rusya, Çin ve Rusya kaynaklı bazı demir-çelik ürünlerinin gümrük vergileri artırılmıştır. Sonuç olarak, bir ülkede alınan korumacılık önlemlerinin dünya ekonomisi üzerindeki olumsuz etkilerini arttıran, diğer ülkelerin misilleme yapmasıyla korumacılığın yaygınlaşma tehlikesidir. Özellikle bu tür önlemlerin dünya ticaretinde önemli bir paya sahip olan bir ülke tarafından alınması durumunda tehlike daha da büyümektedir. Tablo 2‟de görüldüğü üzere son dönemde gelişmiş ülkelerce uygulanan korumacılık önlemleri çeşitlilik arz etmektedir. Gelişmiş ülkeler, gelişmekte olan ülkelerden farklı olarak, korumacılık önlemlerini daha çok zor durumda olan sektörler için iş koruma, yatırım ve finansal yardım şeklinde uygulamışlardır. 282 Istanbul Ticaret Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi Yıl:10 Sayı:19 Bahar 2011 s.269-289 Tablo 2: Yeni ve EndiĢe Verici Önlemler: GeliĢmiĢ Ülkeler Ülke Tarih Sektör Koruma ġekli Ekim 2008 Finans Finans Ocak 2009 Petrol sanayi İş koruma Ocak 2009 Otomobil sanayi Yatırım Ekim 2008 Finans Finans Aralık 2008 İnşaat İş koruma Ekim 2009 Finans İş koruma Aralık 2009 Otomobil sanayi Yatırım Şubat 2009 İnşaat Ticaret Şubat 2009 Ahşap ürünler Ticaret Şubat 2009 Yabancı işçiler İş koruma İngiltere İrlanda ABD Tanım İngiliz firmalarına ve bireylere ödünç verme miktarını artırma karşılığında Royal Bank of Scotland, HBOS, LLoyds TSB mali destek verilerek kurtarıldı. “İngiliz işçiler için İngiliz işleri”: Fransız petrol şirketi Total, İngiliz işçileri istihdam etmeye karar verdi. Düşük faizli kredi (1.4 milyar$) sağlandı. Küçük işyerlerine ve ilk defa ev alacaklara kredileri yükseltme karşılığında, Anglo-Irish Bank, Allied Irish Bank ve Bank of Ireland mali destek verilerek kurtarıldı. Polonyalı işçilere protesto yapıldı. TARP‟tan fon alan firmalara, yabancı çalışanlarına H-1B vizesi almak zorlaştırılmıştır. General Motors, Ford ve Chrysler‟e düşük faizli kredi uygulandı (17.4 milyar$). “Amerikan malı satın al” (Buy American): teşvik paketiyle desteklenen projelerde sadece Amerikan malı demir, çelik ve diğer mallar kullanılabilir. (ancak Amerikan‟ın uluslararası yükümlülükleri ile uyumlu olarak uygulanmalıdır) Ahşap ürün ithalatçısı, ithal ettiği ürünlerde kullanılan ahşabın menşe ülkesini ve türünü açıklamalı. Teşvik paketi koşulları altında sözleşme imzalayan firmalara, yabancı çalışanlar için H1-B vizesi almak zorlaştırıldı. 283 Rana Atabay Baytar İsviçre Mart 2009 Meksika kamyonları İş koruma Mart 2009 Otomobil parçası üreticileri Yatırım Ekim 2009 Finans Finans Ticaret Rusya Aralık 2008 Otomobil sanayi Yatırım Yatırım Aralık 2009 İthalat Ticaret Ocak 2009 Süt ürünleri Ticaret Avustralya Aralık 2008 Otomobil sanayi Yatırım Kanada Aralık 2008 Otomobil sanayi Yatırım Fransa Ocak 2009 Otomobil sanayi Yatırım Hollanda Ocak 2009 Finans Finans İspanya Şubat 2009 Otomobil sanayi Yatırım Volkswagen‟s Bank Yatırım Otomobil sanayi Yatırım Avrupa Birliği Almanya 284 Şubat 2009 İzinleri olan kamyonlar dâhil tüm Meksika kamyonlarına Güney sınırı kapatıldı (NAFTA‟ya uygun değil). Hükümet, üreticilere otomobil şirketi ödemelerini taahhüt etmiştir. Bu program, otomobil üreten yabancılar için geçerli değildir. Bir bankanın elinde tutması gereken sermaye hesaplanırken, yabancı krediler tam olarak sayılırken yerli kredilerin göz ardı edilmesi tercih edilmiştir. Tüm ithal edilen araçlarda gümrük vergileri % 25‟ten % 30‟a yükseltildi. Yerli otomobil üreticileri için düşük faizli kredi sağlandı (6 milyar$). Hükümet, yerli yapım arabaların satın alımı için kredi asistanlığı önerir ve gümrükleme maliyetlerini öder. Çin‟den gelen konserve meyvelerin ve Belarus, Çin ve Rusya‟dan gelen bazı demir ve çelik ürünlerinin üzerine gümrük vergisi uygular. Tereyağı, peynir ve süt tozu için yeniden ihracat sübvansiyonu verir (Temmuz 2007‟de uluslararası süt fiyatları yükseldiğinde ara verilmişti). Düşük faizli kredi sağlandı (4.3 milyar$) . General Motors‟un ve Chrysler‟in Kanadalı üreticileri için düşük faizli kredi sağlandı (4.0 milyar$). Fabrikaları Fransa‟da tutma karşılığında düşük faizli kredi sağlandı (7.8 milyar$). Hollandalı iş adamlarına ve tüketicilere kredileri yükseltme karşılığında ING Bank mali destek verilerek kurtarıldı. Otomobil üreticilerine, sosyal güvenlik primlerini ödememe izni verildi (5.2 milyar$). Düşük faizli kredi sağlandı (2.5 milyar$). Teşvik paketi, tüketicileri araba alma yönünde cesaretlendirmiştir (0.5 milyar$). Istanbul Ticaret Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi Yıl:10 Sayı:19 Bahar 2011 s.269-289 İsveç Şubat 2009 Otomobil sanayi Yatırım İtalya Şubat 2009 Otomobil sanayi Yatırım Japonya Mart 2009 Otomobil sanayi Yatırım Hükümet, Volvo otomobilleri için Avrupa Yatırım Bankası‟ndan kredi desteğinde bulunmuştur. Fabrikalarını İtalya‟da tutmak karşılığında teşvik paketi, tüketicileri araba alma yönünde cesaretlendirmiştir (2.6 milyar$). Düşük faizli kredi sağlandı (2.0 milyar$). Kaynak: Gary Hufbauer and Sherry Stephenson, Trade Policy in a time of crisis: Suggestions for developing countries, CEPR Policy Insight, No. 33, May 2009, s.18. 285 Rana Atabay Baytar 5. SONUÇ 1948 yılında GATT„ın yürürlüğe girmesinden, 1995 yılında, hizmet ticareti ve fikri mülkiyet haklarını da kapsayan ve ITO„ya göre daha sağlam kurumsal temeli olan WTO‟nun kurulmasına kadar olan süreçte çok taraflı ticaret sisteminde temel amaç, dünya genelinde refahın arttırılması ve bunun adil paylaşımı için serbest ve açık ticaret düzeninin hayata geçirilmesiydi. Ancak, ülkelerin pazarlarını aşamalı olarak açması amacına karşın, üye ülkelerin yerel üretimlerini yabancı rekabetinden korumasına izin verilmektedir. Bu amaçla, kotaların ve miktar kısıtlamalarının kullanımı sınırlandırılmıştır. Bununla beraber korumacılık ortadan kalkmamıştır. 2008 - 2010 yılları arasında tarife engelleri yükselmiştir. Bazı gelişmekte olan piyasalar, daha önce uyguladıkları tarifeler, kendi gümrük tarife oranlarından düşük olduğu için WTO kurallarına uygun bir şekilde tarifelerini yükseltebilmiştir. WTO kuralları ülkelere, yerel firmalarını adil olmayan düşük fiyatlara karşı korumaları için anti-damping vergileri gibi özel önlemler uygulamalarına izin vermektedir. Bu sebeple de 2008 yılının ortalarından bu yana uygulanan anti-damping önlemlerinin sayısı beşte bir oranında artarken dünya çapında açılan anti-damping soruşturmalarının sayısı üçte bir oranında artış göstermiştir. Uluslararası baskılar da korumacılığın devam etmesine neden olmaktadır. Kriz sonrasında gerek Fransa‟da gerekse ABD‟de alınan, “yerli malı” alınmasına ve “yerli işçi” çalıştırılmasına yönelik önlemler korumacılığı arttırmaktadır. Finansal krizin başlangıcından bu yana ticaret kısıtlamalarını izleyen WTO ve Dünya Bankası, ticaret bozucu önlemlerin yan etkilerinin olduğunu gözlemlemişlerdir. 2008‟in sonlarından bu yana dünya ticaret hacminin daraldığını fakat bunun, artan ithalat engellerinden kaynaklanmadığı sonucuna varmışlardır. Bu bağlamda korumacılık, ekonomik krizin sebebi değil sonucu olmuştur. 286 Istanbul Ticaret Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi Yıl:10 Sayı:19 Bahar 2011 s.269-289 KAYNAKÇA Ahorn, R. J., (2009), The Global Economic Downturn and Protectionism, CRS Report for Congress, Congressional Research Service, March, www.crs.gov.tr (3 Ağustos 2010). Baldwin, R., (2008), The Crisis and Protectionism: History doesn’t repeat itself, but sometimes it rhymes, Richard B., Evenett S.,(edts.), What World Leaders Do to Halt the Spread of Protectionism, (31-33), VoxEU.org Publishing. Chaffin, J., (2009), “WTO warns on barriers to trade”, Financial Times, 2 Temmuz 2009,http://www.ft.com/cms/s/0/1a209eda-6665-11de-a03400144feabdc0.html?nclick_check=1 (3 Ağustos 2009). Edwards, S., (1993), “Openness, Trade Liberalization and Growth in Developing Countries”, Journal of Economic Literature, Vol.31, Iss.3, September, 1358– 1393. Evenett, S., (2010/b), The Global Overview: Has Stabilisation Affected The Landscape of Crisis-Era Protectionism, Evenett S.,(edt.), Will Stabilisation Limit Protectionism? The 4th GTA Report – A Focus on the Gulf Region, (17–30), CEPR Publishing. Evenett, S., (edt.), (2010/a), Will Stabilisation Limit Protectionism? The 4th GTA Report – A Focus on the Gulf Region, CEPR Publishing. Evenett, S., (edt.), (2010/c),Tensions Contained…For Now: The 8th GTA Report, CEPR Publishing, November. Gamberoni, E. and Newfarmer R., (2009), Trade Protection: Incipient but Worrisome Trends, World Bank International Trade Department Trade Notes. No.37, March. Gill, Stephen and David Law, (1988), The Global Political Economy – Perspectives, Problems and Policies, Baltimore: The Johns Hopkins University Press. Helleiner, G.K. (1993), Protectionism and the Developing Countries, Salvatore D.,(edt.), Protectionism and World Welfare, (396–418), Cambridge University Press. 287 Rana Atabay Baytar Hufbauer, G. and Stephenson S., (2009), Trade Policy in a time of crisis: Suggestions for developing countries, CEPR Policy Insight, No.33, May. IMF, (2009), World Economic Outlook October 2009 – Sustaining the Recovery, Washington, DC: IMF Publishing. IMF, (2011), World Economic Outlook –April 2011 – Tensions from the TwoSpeed Recovery – Unemployment, Commodities, and Capital Flows, Washington, DC: IMF Publishing. Kalaycıoğlu, Sema, (1991), DıĢ Ticarette Korumacılık ve Liberasyon-Teori ve Dünyadaki Uygulamalar, İstanbul: Beta Yayınları. Laird, S. and Yeats A., (1988), Trends in Nontariff Barriers of Developed Countries 1966–1986, World Bank Policy Research Working Papers, No.137, December. Love, P. and Lattimore R., (2009), International Trade – Free, Fair and Open?, OECD Insights, France: OECD Publishing. Malouche, Mariem, (2009), Trade and Trade Finance Developments in 14 Developing Countries Post September 2008- A World Bank Survey, Policy Research Working Paper, No.5138, September. OECD, (2005), Looking Beyond Tariffs- The Role of Non-Tariff Barriers in World Trade, OECD Trade Policy Studies, France: OECD Publishing. OECD, (2008), OECD Economic Outlook, Vol. 2008/2, No:84, France, December. OECD,(2009), OECD Economic Outlook Interim Report, France, March. Oğuz, Binhan, (2004), Uluslararası Ticarette Korumacılığın Kaldırılmasının Ġç ve DıĢ Piyasalarda Türkiye Ekonomisine Muhtemel Katkıları. İstanbul: İTO Yayınları, Yayın No: 2004–46. Öz, S., (2009), Kriz ve Korumacılık: Tarih Tekerrür Edecek mi?, TÜSİAD-Koç Üniversitesi Ekonomik Araştırma Forumu Çalışma Raporu, No.09–04, Temmuz, http://www.ku.edu.tr/ku/images/EAF/erf_wp_0904.pdf (10 Ağustos 2009). Ricardo, David, (2008), Siyasal Ġktisadın ve Vergilendirmenin Ġlkeleri, Barış Zeren (çev.), İstanbul: T. İş Bankası Kültür Yayınları, Hasan Âli Yücel Klasikler Dizisi. Salvatore, Dominick, (1995), International Economics, 5th Ed. Prentice Hall Int‟l Ed. Salvatore, Dominick, (2009), “The Challenges to the Liberal Trading System”, Journal of Policy Modeling, Vol.31, Iss.4, July-August, 593 – 599. Whyte, P., (2009), Protectionism and the economic crisis: So far, so good?, CER Bulletin, Issue 66, June/July, http://www.cer.org.uk/articles/66_whyte.html (3 Ağustos 2009). World Bank, (2010), Global Economic Prospects 2010 – Crisis, Finance and Growth, Washington, DC: World Bank Publishing. World Bank, (2011), Global Economic Prospects January 2011 – Navigating Strong Currents, Washington, DC: World Bank Publishing. WTO, (2009), World Trade Report 2009 – Trade Policy Commitment sand Contingency Measures, Geneva: WTO Publishing. 288 Istanbul Ticaret Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi Yıl:10 Sayı:19 Bahar 2011 s.269-289 WTO, (2010/a), Trade to expand by 9.5% in 2010 after a dismal 2009, WTO reports, (26 March 2010), Press Releases, PRESS/598, http://www.wto.org/english/news_e/pres10_e/pr598_e.htm (29 Mart 2010). WTO, (2010/b), World Trade Report 2010 – Trade in Natural Resources, Geneva: WTO Publishing. Yarbrough, Beth V. ve Robert M. Yarbrough, (1994), The World Economy: Trade and Finance, 3rd Ed. The Dryden Press. 289