örgütlerde mobbıng ve tükenmişlik ilişkisi

advertisement
Istanbul Ticaret Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi Yıl:10 Sayı:19 Bahar 2011 s.269-289
KÜRESEL KRĠZ SÜRECĠNDE
ÖNLEMLERĠN
GELĠġMEKTE
YANSIMALARI
ARTAN
OLAN
KORUMACI
ÜLKELERE
Rana ATABAY BAYTAR
ÖZET
Dünya ekonomisi, altmış yılı aşkın bir süredir, ticaretin kolaylaştırılması ve serbestleştirilmesine yönelik
çabaları sürdürmektedir. 1948 yılında imzalanan Gümrük Tarifeleri ve Ticaret Genel Anlaşması’ndan
bugüne, uluslararası ticaretin serbestleştirilmesine yönelik çabalarda öncü rolü üstlenmiş olan gelişmiş
ülkeler bugün, küresel rekabet baskısına bağlı olarak, ithalatın ve dış rekabetin kontrolüne yönelik en
yaratıcı politikaları ve koruma engellerini uygulayan ülkeler konumundadır. Gelişmiş ülkelerin bu
tutumu, oluşturulmalarına kendilerinin öncülük ettiği serbest ve adil ticaret ilkelerine de zarar
vermektedir.
Gelişmiş ülkelerin küresel ekonomide bir yandan serbestleşmeyi ve rekabeti özendirme çabalarının bir
yandan da ithalat ve dış rekabetin kontrolüne yönelik politikalarının oluşturduğu çelişkili durum,
gelişmekte olan ülkelerin küresel ekonominin temel ilkelerine olan inançlarını da sarsmaktadır. Üstelik
günümüzde küresel alanda yaşanan keskin rekabet ve kriz ortamında, gelişmiş ülkelerin söz konusu
uygulamalarına hız kazandırmaları, uluslararası ticaretin geleceğini tehlikeye atmaktadır.
Anahtar Kelimeler: Küresel kriz, Korumacılık, GeliĢmekte olan ülkeler
INCREASING PROTECTIONIST MEASURES DURING GLOBAL CRISIS AND ITS
REFLECTIONS IN DEVELOPING COUNTRIES
ABSTRACT
Over the past sixty years, the world economy has continued the efforts for simplifying and liberalization
of trade. Since the General Agreement on Tariffs and Trade, signed in 1987, the developed countries
which have assumed the leading role in efforts for the liberalization of the international trading, today
depending on the global competition, are the countries applying the most creative policies and protection
barriers for the control of imports and foreign competition. This attitude of developed countries for the
free and fair trading principles which were created by them has also given damage to their own positions.
The contradictory situation of developed countries which was created with the efforts to encourage for
liberalization and competition in global economy and the policies for the control of imports and foreign
competition has discredited the beliefs of developing countries’ in fundamental principles of the global
economy. Moreover, the sharp competition and crisis in the global environment, the developed countries’
speeding the mentioned issues are jeopardizing the future of the international trade .
Keywords: Global crisis, Protectionism, Developing countries

Dr., İstanbul Ticaret Üniversitesi, Meslek Yüksekokulu, Dış Ticaret Programı, Küçükyalı-İSTANBUL
269
Rana Atabay Baytar
1. GĠRĠġ
21. yüzyılda uluslararası pazarların küçüldüğü, coğrafi uzaklıkların önemini yitirdiği
ve ekonomilerin hızla küreselleştiği bir dönemde, serbest ticaret ortamının
yaratılması öncelikli hedeftir. Ticaretin serbestleşmesini hızlandıran etkenler; İkinci
Dünya Savaşı sonrası ticaret ve yatırım engellerinin azaltılması, gelişmekte olan
ülke ekonomilerinin hızla büyümesi, bunların üretim kapasiteleri üzerine etkileri ve
ulaşım ve iletişim alanlarında teknolojik gelişmelerin hız kazanması olarak
sıralanabilir.
Dünya ekonomisi, altmış yılı aşkın bir süredir, ticaretin kolaylaştırılması ve
serbestleştirilmesine yönelik çabaları sürdürmektedir. 1948 yılında imzalanan
Gümrük Tarifeleri ve Ticaret Genel Anlaşması‟ndan bugüne, uluslararası ticaretin
serbestleştirilmesine yönelik çabalarda öncü rolü üstlenmiş olan gelişmiş ülkeler
bugün, küresel rekabet baskısına bağlı olarak, ithalatın ve dış rekabetin kontrolüne
yönelik en yaratıcı politikaları ve koruma engellerini uygulayan ülkeler
konumundadır. Gelişmiş ülkelerin bu tutumu, oluşturulmalarına kendilerinin
öncülük ettiği serbest ve adil ticaret ilkelerine de zarar vermektedir.
Gelişmiş ülkelerin küresel ekonomide bir yandan serbestleşmeyi ve rekabeti
özendirme çabalarının bir yandan da ithalat ve dış rekabetin kontrolüne yönelik
politikalarının oluşturduğu çelişkili durum, gelişmekte olan ülkelerin küresel
ekonominin temel ilkelerine olan inançlarını da sarsmaktadır. Üstelik günümüzde
küresel alanda yaşanan keskin rekabet ve kriz ortamında, gelişmiş ülkelerin söz
konusu uygulamalarına hız kazandırmaları, uluslararası ticaretin geleceğini tehlikeye
atmaktadır.
2. YENĠ KORUMACILIĞIN GELĠġĠM SÜRECĠ
Serbest ticaret, yaklaşık iki yüzyıldır, evrensel ilkelerden biri olmuştur. Zamanla
değişime uğramış olmasına rağmen, David Ricardo‟nun karşılaştırmalı üstünlükler
teorisi (Ricardo, 2008:107), bütün ekonomik kanunların en uzun süreli olanlarından
biridir. Buna rağmen, son yıllarda serbest ticaret sistemi; stratejik ticaret ve endüstri
politikaları, gelişmiş ülkelerin sanayisizleşmesi (endüstriden kaçışları), hızlı
küreselleşme ve dış kaynak kullanımı, gelişmiş ülkelerin gelişmekte olan ülkelerden
emek ve çevre konularında katı düzenlemeler istemeleri, bölgesel ticaret
anlaşmalarının çoğalması ve çoğu ülkede korumacılığın artış göstermesi şeklinde
saldırılara uğramıştır (Salvatore, 2009:593). Bunun yanı sıra, küreselleşme sürecinin
ve buna bağlı olarak tarifelerin Gümrük Tarifeleri ve Ticaret Genel Anlaşması
(GATT – General Agreement on Tariffs and Trade) / Dünya Ticaret Örgütü (WTO –
World Trade Organisation) platformu çerçevesinde sürekli olarak azaltılmasının bir
sonucu olarak, uluslararası ticaretteki rekabet giderek artmaktadır. Bu durumda,
hükümetler, kalkınma politikaları ve sanayi stratejileri ile iç baskılara bağlı olarak
yeni korumacılık olarak nitelendirilen pazara giriş engellerini uygulamaya
270
Istanbul Ticaret Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi Yıl:10 Sayı:19 Bahar 2011 s.269-289
koymaktadırlar. Pazara giriş engelleri; tarifeler, tarife dışı engeller ve diğer idari
uygulamalardan kaynaklanan, uluslararası ticaretin normal gelişim seyrini etkileyen
her türlü politika ve uygulamaları ifade etmektedir. Bu durum genel olarak GATT /
WTO‟nun ulusal muamele, şeffaflık ve en çok kayrılan ülke ilkeleriyle uyuşmazlık
oluşturmaktadır (Oğuz, 2004:36).
1960‟larda ve 1970‟lerde uluslararası ticaret hacminde yaşanan büyüme, başarılı
birer ticaret serbestleşmesi müzakereleri olan Dillon Round (1960–1961), Kennedy
Round (1964–1967) ve Tokyo Round (1974–1977) ile mümkün hâle gelmiştir.
Ticaretin serbestleşmesi konusundaki genel eğilim, tarımsal malların ve hizmetlerin
ticareti yönündeydi. Çoğu ulusun, mevcut olan özenle hazırlanmış tarımı destekleme
programları genellikle tarım ve hizmetler sektörlerini; güçlü hibeler, tarifeler,
kotalar, sağlık düzenlemeleri ve benzeri yollarla dış rekabetten korumaktadır.
Ticaretin serbestleşmesi konusundaki bu genel eğilim 1973 yılında dünya,
1930‟lardaki Büyük Bunalım‟dan beri görülen en derin resesyonla karşılaşınca
değişmeye başlamıştır. Bu dönemde, petrol fiyatlarındaki hızlı artışın etkisiyle
gelişmiş ülkelerde stagflâsyon dönemine girilmiş ve ekonomik büyüme hızında
düşüş yaşanmıştır. Bu, birçok yeni tarife dışı engel ile tanımlanan yeni
korumacılığın yükselmesine neden olmuştur. Bu bağlamda, uluslar özellikle de
sanayileşmiş uluslar, işsizlik, büyüme ve gerileyen endüstri sorunlarını; ithalat
kısıtlamaları ve ihracat sübvansiyonları aracılığıyla hafifletme veya çözme
girişiminde bulunmaktadırlar. İthalatı kısıtlayıcı araçlar, geleneksel ithalat
tarifelerinden biraz daha farklıdır; daha az şeffaftır ve tarife dışı engeller (NTB non-tariff barriers) olarak adlandırılırlar. Bunlar; gönüllü ihracat kısıtlamaları
(voluntary export restraints), pazar payı düzenleme anlaşmaları (orderly marketing
arrangements), anti-damping önlemleri, telâfi edici vergiler (countervailing duties),
korunma önlemleri anlaşmaları (safeguard codes) ve benzeri önlemlerdir.
İkinci Dünya Savaşı‟ndan bugüne dek dünya ticaretinde sağlanan serbestleşmeye
paralel olarak korumacılığın da arttığı görülmektedir. Bu dönemde serbest ticaretten
geriye dönüşü özendiren başlıca iki olgu; 1970‟lerde petrol şokunu izleyen
ekonomik durgunluk ve petrol fiyatlarının artışı sonucu dünya reel gelirinin Petrol
İhraç Eden Ülkeler Örgütü (OPEC-Organisation of the Petroleum Exporting
Countries) ülkeleri lehine yeniden dağılımı ve yeni sanayileşen ülkelerin tekstil,
ayakkabı, çelik gibi gelişmiş ülkelerin bazı önemli endüstri ürün piyasalarını ele
geçirme tehlikesi olmuştur.
Savaş sonrası dönemde özellikle sanayileşmiş ülkeler arasında gerçekleşmiş olan
hızlı ticaret artışı büyük ölçüde, endüstri-içi ticaret niteliği taşımıştı ve bu durumda,
serbestleşmenin maliyeti düşük olmaktadır. Ancak yeni sanayileşen ülkelerle
yapılan ticaretin hızla gelişmesi, gelişmiş ülkelerde uyum sorunlarına yol açmıştır.
Bu bağlamda, İkinci Dünya Savaşı‟ndan günümüze kadar olan dönemde gelişmiş ve
gelişmekte olan ülkelerin dış ticareti düzenleyici eğilimlere yöneldikleri
görülmüştür.
271
Rana Atabay Baytar
Gelişmekte olan ülkeler, çeşitli nedenlere dayandırılarak uygulanan korumacı
önlemler sonucunda serbest dış ticaret ortamından uzaklaştırıldığından, ulusal
sanayilerini ithal ikameci dış ticaret politikası yoluyla korumaya gitmişlerdir. Yoğun
bir korumacılığı ifade eden bu yaklaşım, önemli kaynak ve refah kayıplarına neden
olmuştur.
Ülkelerin artan oranda korumaya yönelmesi, serbest dış ticaret kuramındaki bütün
ülkelerin çıkarlarının bağdaştığı görüşünün yerini, ülkelerin çıkarlarının çatıştığı
görüşüne bıraktığının açık bir kanıtıdır.
2.1. Yeni Korumacılık ve Tarife DıĢı Engeller
1930 yılında dünyayı Büyük Bunalım‟ın eşiğine getiren etkenler arasında sayılan
yüksek tarife uygulamaları, GATT ile yavaş yavaş terk edilmiş ve dünya ticareti
özellikle 1970 yılından itibaren tarife dışı engeller ve kur politikaları gibi sorunlar
ile karşı karşıya kalmıştır. Yeni korumacılık yöntemlerinin en önemli sorunlarından
biri; açık ve anlaşılır olmayışı, diğeri ise keyfiliğidir. Ayrıca yeni korumacılık
yöntemleri, hükümetlerin ekonomik faaliyetlere beklenmedik bir zamanda ve daha
fazla müdahale etmesini kolaylaştırmaktadır (Kalaycıoğlu, 1991:48).
Tarihi süreç içinde tarifeler en önemli ticaret kısıtlama şekli olmakla beraber, ithalat
kotaları, gönüllü ihracat kısıtlamaları ve anti-damping uygulamaları gibi birçok
farklı ticaret engeli de mevcuttur. İkinci Dünya Savaşı sonrası dönem boyunca
tarifelerle ilgili müzakereler önemini kaybettikçe, tarife dışı engeller hızla önem
kazanmıştır (Salvatore, 1995:257).
Uluslararası ticaret uzmanları, üç sebepten ötürü tarife dışı engellerden oldukça
endişe duymaktadırlar. Birincisi, tarifelerin düşürülmesi için yapılan uluslararası
müzakerelerdeki savaş sonrası başarı, artan tarife dışı engelleri daha belirgin hale
getirmiştir. İkincisi, uluslararası ticaretteki kuralların ana gövdesi çoğu tarife dışı
engeli kapsamadığından, birçok ülke tarife dışı engellerini artan bir şekilde tam
olarak uygulamaktadır. Üçüncüsü, ülkeler tarife dışı engelleri genellikle ayrımcı bir
şekilde uygulamaktadırlar. Diğer bir deyişle, engeller sıklıkla ticaret yapılan bazı
ülkelere uygulanırken diğerlerine uygulanmamaktadır.
Özellikle, gelişmekte olan ülkelerin yapmış olduğu ihracat, tarife dışı engeller
yoluyla yapılan kısıtlamalara karşı oldukça savunmasız görünmektedir. AB, ABD ve
Japonya tarafından uygulanan tarife dışı engeller, sanayileşmiş ülke ihracatına
oranla, gelişmekte olan ülkelere daha yüksek oranlarda uygulanmaktadır. Uygulanan
bu engeller, kalkınma sürecini daha da zorlaştırmaktadır (Yarbrough and Yarbrough,
1994:215-6).
Günümüzde, bütün önde gelen sanayileşmiş ülkeler otomobil, çelik, tekstil, tüketici
elektroniği ve tarımsal ürünlerin ithalatı üzerine bazı kısıtlamalar getirmektedir.
Ayrıca hemen hemen hepsi, bilgisayar ve bilgi işleme, uçak ve çoğu diğer ileri
teknoloji sanayilerine doğrudan ve dolaylı sübvansiyonlar sağlamaktadırlar.
Sanayileşmiş uluslar, hem büyük ve olgunlaşmış sanayilerindeki istihdamı korumak
272
Istanbul Ticaret Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi Yıl:10 Sayı:19 Bahar 2011 s.269-289
hem de ulusun gelecek teknolojisi kapasitesi ve uluslararası rekabet edilebilirliği için
önemli sayılan ileri teknoloji sanayilerinin büyümesini özendirmek amacıyla bu
ticaret kısıtlamalarına ve sübvansiyonlara kesinlikle uymaktadırlar.
3. KÜRESEL KRĠZ VE KORUMACILIK
Dünya ekonomisi, Büyük Bunalım‟dan bu yana en şiddetli krizle karşı karşıyadır: bu
krizle, Amerika Birleşik Devletleri (ABD), Japonya ve Avrupa ekonomileri
resesyon yaşamakta, Asya ve Latin Amerika‟daki gelişmekte olan ülke ekonomileri
ise önceki yıllara göre daha yavaş bir büyüme hızını deneyimlemektedirler. Bu
bağlamda Uluslararası Para Fonu (IMF – International Monetary Fund), dünya
ekonomik faaliyetlerinde 2009 yılı için, 60 yıldan bu yana ilk defa, %0,5 ile %1
arasında bir daralma açıklamakla beraber (IMF, 2009:2), 2011 ve 2012 yılları için
gelişmiş ekonomilerde %2,5, gelişmekte olan ekonomilerde %6,5 ve dünya
ekonomisinde %4,5 oranında bir büyüme beklemektedir (IMF, 2011:2).
ġekil 1: Küresel Kriz Döneminde Dünya Mal ve Hizmet Ticareti (%) 2007–
2012
Kaynak: IMF, World Economic Outlook –April 2011 – Tensions from theTwoSpeed Recovery – Unemployment, Commodities, and Capital Flows,
Washington, DC: IMF, 2011, s.196.
*2011 ve 2012 yıllarının rakamları öngörüdür.
273
Rana Atabay Baytar
Küresel alanda ekonomik faaliyetler yavaşladıkça finansal yapının varlığını
sürdürmesi zorlaşmış ve dünya ticaret akımlarında düşüş gözlenmiştir. 2008 yılında
başlayan bu düşüş, bütün büyük ekonomileri derinden etkilemiştir (Malouche,
2009:7). Şekil 1‟de, 2007–2012 yılları arasında gerçekleşen ve gerçekleşmesi
öngörülen dünya mal ve hizmet ticareti görülmektedir. Dünya Ticaret Örgütü de son
raporunda, 2009 yılında dünya ticaret hacminin %12,2 daraldığını ve 2010 yılı için
tahmininin, %9,5 artış olduğunu açıklamıştır (WTO, 2010/a; WTO, 2010/b:24). Bu
senaryo iyimser görülmekle beraber 2009‟un ilk verileri, özellikle Singapur, Tayvan
ve Çin gibi dışa açık Asya ihracat ekonomileri arasında gerçekleşen ihracat
hacimlerinde keskin düşüşleri işaret etmekteyken, 2010 yılı, adı geçen ülkelerin
ihracat hacimlerinde ciddi artışları işaret etmektedir (IMF, 2011;196).
Dünya Ticaret Örgütü de ülkeleri, ticaret engelleri konusunda uyarmaktadır. WTO,
Nisan-Mayıs-Haziran 2009 döneminde 24 ülke ve Avrupa Birliği ülkeleri tarafından
alınan 83 adet ticaret kısıtlayıcı önlem kaydetmiştir ve bu rakam, aynı dönem içinde
gerçekleşen ticareti serbestleştirici önlem sayısının iki katıdır. WTO, ekonomik kriz
devam ettikçe yeni anti-damping soruşturmalarının da ortaya çıkacağı konusunda
uyarılarda bulunmuştur (Chaffin, 2009). Bu sebepten ötürü WTO, dünya ticaret
hacmi tahminlerini de yenilemiştir.
ġekil 2: Küresel Büyüme YavaĢlıyor (%), 2007–2012
Kaynak: World Bank, Global Economic Prospects 2010 – Crisis, Finance and
Growth, Washington, DC: World Bank, 2010; World Bank, Global Economic
Prospects January 2011 – Navigating Strong Currents, Washington, DC: World
Bank, 2011, s.4; WTO, Trade to expand by 9.5% in 2010 after a dismal 2009, WTO
reports,
(26
March
2010),
Press
Releases,
PRESS/598,
http://www.wto.org/english/news_e/pres10_e/pr598_e.htm (29 Mart 2010).
274
Istanbul Ticaret Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi Yıl:10 Sayı:19 Bahar 2011 s.269-289
* 2011 ve 2012 yılı rakamları öngörüdür.
** Gelişmekte olan ülkeler; Orta Doğu ve Pasifik, Avrupa ve Merkez Asya, Latin
Amerika ve Karayipler, Orta Doğu ve Kuzey Afrika, Güney Asya ve Sahra-Altı
Afrika‟dan oluşmaktadır. Bu nedenle bu rakamlara; Çin, Tayland gibi ülkeler de
dâhildir.
OECD‟nin 2008 yılı sonunda yayımladığı “Economic Outlook” (OECD, 2008:47),
dünya ekonomisinin resesyonda olduğunu göstermektedir. Şekil 2‟de görüldüğü
üzere göstergeler, 2009‟da yüksek gelirli ülkelerin GSMH‟sının üçte bir oranında
düşeceğine, dünyanın geri kalanında ise, bir önceki yıla kıyasla, benzer düşüşler
yaşanabileceğine işaret etmektedir. Ancak bu düşüşe rağmen göstergeler, gelişmekte
olan ülkelerin, küresel krizden daha çabuk çıktığını ve toparlanabildiğini de
göstermektedir. 2011 ve 2012 öngörüleri de, gelişmiş ülkelere nazaran gelişmekte
olan ülkelerin bu yılları daha büyük büyüme rakamları ile tamamlayacağını
göstermektedir.
Finansal krizin süresi ve derinliği hakkında büyük bir belirsizlik vardır ve bu
belirsizlik, düşüşün öncü motorudur. Reel ekonomideki daralma, çoğu ülkede artan
işsizlik şeklinde kendini göstermektedir. Finansal sistemdeki istikrarın ve güvenin
tekrar sağlanması ile beraber bu gidişatı tersine döndürmek asıl öncelik olmalıdır.
OECD, Mart 2009‟da hazırladığı raporunda (OECD, 2009), korumacılığın, küresel
krizi daha da kötüleştireceği konusunda uyarılarda bulunmaktadır. Rapor, altı
gelişmekte olan ülkeyi analiz etmektedir ve pazarlarını dünya ticaretine açtıktan
sonra ekonomilerinin nasıl canlandığını göstermektedir. OECD, ticaret
korumacılığının, mevcut ekonomik krizin üstesinden gelmenin tek yolu olmadığını
vurgulamaktadır. Rapora göre, korumacı önlemlere karşı koymak siyasi olarak
doğru olmasa da, dünyayı yaşadığı finansal sıkıntılardan kurtarmak için ekonomik
olarak doğrudur.
Kasım 2008‟de, mal ve hizmet ticaretinde ortaya çıkan yeni engellerden kaçınmak
amacıyla toplanan en çok gelişmiş G–20 ülke liderlerinin, zirve sonrasında
açıkladığı bildirinin temelinde, ticaret engellerinin dayatılmasının ekonomik
büyümeyi engellemesi ve küresel ekonomik çöküşü devam ettirmesi sebebiyle
hükümetin yerel şirketleri küresel ekonomik krizden koruma çabası yer almaktadır.
Daha açık bir ifadeyle, ticaret engellerindeki artışın, küresel çöküşü küresel
depresyona çevireceği yönünde ciddi şüpheler mevcuttur. Bu çerçevede, bu küresel
çöküşün, misilleme ve karşı misilleme döngüsünü hızlandıran ve 20.000‟den fazla
ürünün tarife oranlarının ortalama %60 artmasına yol açan 1930 Amerika SmootHawley Tarife Yasası‟nın bir sonucu olan Büyük Bunalım‟la aynı olduğu inancı
mevcuttur (Ahorn, 2009:1).
Bugünün küresel ekonomisi, 1930‟lara nazaran, korumacılığa karşı daha fazla
kalkana sahiptir. Uluslararası ticaret sisteminin, 1930‟lara kıyasla daha dayanıklı
olmasının birkaç sebebi vardır. Birincisi, hükümetlerin aynı hataları tekrarlamaktan
kaçınmalarıdır. Hükümetler, ekonomik krizin etkilerini yumuşatmak için ticaret
engellerini artırmak yerine para ve maliye politikalarına kolaylık getirme üzerine
275
Rana Atabay Baytar
odaklanmışlardır. Diğer bir sebep de, ülkelerin ticaret politikası konusunda
kendilerine daha az hareket alanı bırakmaya başlamalarıdır (Whyte, 2009). Bugün,
dünya ekonomisinin 1930‟lardaki dünya ekonomisine göre daha açık olduğu
düşüncesi yaygındır. Dünya ticareti üzerindeki ortalama tarifeler 1930‟larda %50
seviyelerindeyken 1980‟lerde %25‟lere ve bugün %10‟lara gerilemiştir.
Günümüzde, tarifelerdeki bu büyük artış, her ne kadar 1930‟lardaki seviyelerden
daha aşağıda ve daha yıkıcı olsa da, dünyanın 1930‟lardaki koşullara yakın bir
duruma geri gelmesi, korumacılıkta olağanüstü artışlara yol açacaktır (Ahorn,
2009:4).
4. DÜNYA TĠCARETĠNDE KORUMACILIK
1995 yılında, hizmet ticareti ve fikri mülkiyet haklarını da kapsayan ve Uluslararası
Ticaret Örgütü (ITO – International Trade Organisation)‟ya göre daha sağlam
kurumsal temeli olan WTO‟nun kurulmasıyla beraber, sekiz başarılı çok taraflı
ticaret müzakeresinden sonra önemli ticaret kuralları oluşturulmuş ve hayati öneme
sahip olan ticaret serbestleşmesi başarılmıştır. Ancak günümüzde, ticarette
korumacılık, dünyada yükseliştedir ve bu durum, ekonomiyi, uzun sürmesi olası bir
daralma riskine sürüklemektedir. 2009 yılının ilk çeyreğinde 111 adet yeni ticaret
kısıtlaması ve 2009 yılının ikinci ve üçüncü çeyreğinde de aynı miktarda yeni
korumacılık önlemleri uygulanmıştır (Evenett, 2010/a:2). Ayrıca, 2010 yılında
dünya ticareti iyileşmeye başlamasına rağmen, 2009 yılından Kasım 2010‟a kadar
her üç aylık dönemde, 100-120 arası yeni ayrımcı önlemler uygulanmıştır (Evenett,
2010/b:21). Kasım 2008‟de gerçekleştirilen G–20 zirvesinden, Ocak 2010‟a kadar
uygulanan önlemlerin toplam sayısı 493 olarak gerçekleşmiştir (Evenett, 2010/c:23).
Korumacılık önlemlerinde ortaya çıkan bu ani artış, gerek gelişmiş gerekse
gelişmekte olan ülkeler açısından oldukça önemlidir.
Küresel resesyon durumunda, bütün hükümetlerce, “komşunu fakirleştir” ticaret
politikalarının aynı anda uygulanma riski söz konusudur. Bir ülkede korumacılık
önlemlerinin artması, diğer ülkelerin misilleme yapmasına yol açabilir. Bundan
ortaya çıkan genel sonuç, küresel refahın azalması ve ekonomik durumun daha da
kötüleşmesi olacaktır. Diğer bir deyişle, kriz döneminde korumacılık derinleşmiş ve
uygulanan önlemlerin süresi uzamıştır. Baldwin‟in çalışmasına göre (Baldwin,
2008:31); finansal krizin yaşandığı 2008‟in ilk yarısında, WTO üyelerince yapılan
anti-damping uygulamalarında %40 artış görülmüştür. Bu rakam, küresel resesyon
koşullarında ortaya çıkan ortak hareketin bir göstergesi olarak da kabul edilebilir
(WTO, 2009:34).
4.1 GeliĢmekte Olan Ülkeler ve Korumacılık
Uluslararası ticaretin, büyümenin motoru olduğu fikri Adam Smith‟e kadar
uzanmaktadır. Bununla beraber, 20. yüzyılda uzun dönemler boyunca pek gözde
olmamıştır. Gerçekte, korumacı teoriler baskın gelmiş ve uzun yıllarca, gelişmekte
276
Istanbul Ticaret Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi Yıl:10 Sayı:19 Bahar 2011 s.269-289
olan ülkelerin çoğunluğu, “ithal ikameci sanayileşme” olarak bilinen sanayileşme
politikalarını çok sınırlı bir uluslararası açıklıkla tamamlamışlardır (Edwards,
1993:1358).
Gelişmekte olan ülkeler, ticaret ortaklarıyla olan korumacılık deneyiminden
GATT‟ın, çok taraflı, ayrım gözetmeyen ve şeffaf ticaret rejimindeki
eksikliklerinden çok zarar görmüşlerdir. Sanayileşmiş ülkelerdeki ticaret engelleri,
gelişmekte olan ülkelere aşırı maliyetler yüklemektedir (Helleiner, 1993:396).
Korumacılık, gelişmekte olan ülkelerde de görülmektedir. 1950‟ler, 1960‟lar ve
1970‟ler boyunca korumacı görüş benimsenmiştir ve ithal ikameci fikirlere dayanan
planlama modelleri düzenlemek için olağanüstü bir çaba harcanmıştır. 1970‟lerde ve
1980‟lerde gelişmekte olan ülkelerin çoğunda, özellikle serbestleşme ve azaltılan
sanayi korumacılığı yönünde, ticaret politikalarında belirgin değişiklikler
gerçekleşmiştir. 1980‟lerde, ticaret engellerinin azaltılmasının ve uluslararası
ticaretin dış rekabete açılmasının ana bileşenlerini içeren piyasa odaklı reformlar
temelli kalkınma stratejileri önerilmiştir. Bundan başka, Dünya Bankası, IMF ve
diğer çok taraflı kurumlar, finansal yardım almanın koşulu olarak, dış sanayilerini
açmak ve ticaretin serbestleşmesi için düzenli olarak gelişmekte olan ülkelere
ihtiyaç duymuşlardır (Edwards, 1993:1359).
Gelişmekte olan ülkeler, diğer gelişmekte olan ülkelerle ticareti gittikçe artan oranda
önemli ve dinamik hale gelmesine rağmen, ihraç malları için ağırlıklı olarak
gelişmiş ülke piyasalarını kullanmaktadırlar (OECD, 2005:16). Gelişmekte olan
ülkeleri ilgilendiren temel tarife dışı engeller; gümrükler, idari işlemler ve teknik
ticaret engelleridir. Gelişmekte olan ülkeler arasındaki ticaret için teknik engeller
daha az önemlidir. Bununla beraber, gümrükler ve idari işlemler, özellikle ithalat
lisansları ve menşei şahadetnamesi için uygulanan işlemler, gelişmekte olan
ülkelerle gelişmiş ülkeler arasındaki ticaretten çok, gelişmekte olan ülkeler arasında
gerçekleşen ticaret için daha endişe verici görünmektedir. Özellikle gelişmekte olan
ülkeler arasındaki bölgeler arası ticarette, ithalat üzerine konulan harçlar ve
masraflar gibi önlemler de önemli engellerdir (Love and Lattimore, 2009:62).
Günümüzde yaşanan küresel finansal krizle beraber, gelişmekte olan ülkelerin
uygulamaya başladıkları yeni korumacılık önlemleri mevcuttur. Tablo 1‟den de
izlenebildiği üzere, bu önlemler daha çok ithalata ve ticarete yönelik korumalardır.
Özellikle kriz dönemlerinde gelişmekte olan ülke hükümetleri, yerel istihdamı ve
üretimi korumak adına, gümrük vergilerini yükseltmek, yabancı işçi çalıştırmayı
engellemek ve/veya belirli sektörlere ucuz kredi sağlamak şeklinde korumacılık
önlemleri uygulamaktadırlar.
277
Rana Atabay Baytar
Tablo 1: Yeni ve EndiĢe Verici Önlemler: GeliĢmekte Olan Ülkeler
Ülke
Çin Halk
Cumhuriyeti
Hindistan
Arjantin
Bolivya
Tarih
Sektör
Koruma
Ģekli
Kasım 2008
İhracat
Ticaret
Aralık 2009
İthalat
Ticaret
Ocak 2009
Otomobil
sanayi
Yatırım
Kasım 2008
Çelik
Ticaret
Ocak 2009
Çin
oyuncakları
Ticaret
Şubat 2009
Alüminyum
Ticaret
Şubat 2009
İhracat
Ticaret
Aralık 2009
Otomobil
sanayi
Yatırım
Şubat 2009
Yiyecek
Ticaret
Şubat 2009
İthalat
Ticaret
Aralık 2008
İthalat
Ticaret
Aralık 2008
Çin
ihracatları
Ticaret
Aralık 2008
İhracat
Ticaret
Endonezya
278
Tanım
İhraç malları üzerindeki dolaylı
vergilerde
kabul
edilebilir
oranda indirim korundu.
İrlanda
domuzu,
Belçika
çikolatası, İtalyan konyağı,
İngiliz
salçası,
Hollanda
yumurtaları ve İspanyol süt
ürünleri yasaklandı.
Az yakıt yakan araçlar için satış
vergilerinde indirim (%10‟dan
%5‟e) ve tüketici sübvansiyonu
uygulandı.
Çelik
üzerindeki
gümrük
vergileri arttırıldı.
Çin‟den ithal edilen oyuncaklar
yasaklandı.
Çin‟den ithal edilen alüminyum
üzerindeki gümrük vergileri
arttırıldı.
İhraç malları üzerindeki dolaylı
vergilerde
kabul
edilebilir
oranda indirim arttırıldı.
Otomobil üreticileri, en ucuz
modellerini maliyetine sattılar.
Hükümet, araba tüketicileri için
düşük faizli kredi sağladı.
Buğday ve mısır üzerindeki
ihracat vergilerinde %5 oranında
indirim uygulandı.
“Ulusal sanayi için hassas” olan
mallarda (tekstil, ayakkabı,
madeni mallar…) sıkı gümrük
kontrolleri uygulandı.
Kullanılmış
araba
ithalatı
yasaklandı.
Tüm Çin ithalatlarının sadece 5
limana ve havaalanına girmesine
izin verildi.
500 tarife hatlarındaki mallar
(tekstil, ayakkabı, oyuncak,
Istanbul Ticaret Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi Yıl:10 Sayı:19 Bahar 2011 s.269-289
Şubat 2009
Kamu
harcaması
Ticaret
Kolombiya
Aralık 2008
İhracat
Ticaret
Mercosur
Aralık 2008
İthalat
Ticaret
Uruguay
Ocak 2009
İhracat
Ticaret
Ocak 2009
İthalat
Ticaret
Ocak 2009
İhracat
Ticaret
Ocak 2009
İhracat
Ticaret
Ocak 2009
İhracat
Ticaret
Ocak 2009
İthalat
Ticaret
Şubat 2009
İthalat
Ticaret
Şubat 2009
İş piyasası
İş koruma
Ekvator
Şili
Brezilya
Malezya
yiyecek-içecek,
elektronik
ürünler) ithal edilirken hükümet
tarafından
düzenlenen özel
lisanslar konuldu.
“Yerel satın al”: yaklaşık dört
milyon
sivil
hizmetlinin,
ayakkabıdan ağır sanayiye kadar
yerli ürünleri kullanma şekli
düzenlendi.
Bankalara, ihracat sektörlerini
finanse etmeleri için hükümet
teminatlı kredi sağlandı (910
milyon$).
Ortak dış gümrük tarifesinde,
ortalama
5
puan
artış
gerçekleştirildi.
İhracatçılara hükümet kredileri
sağlandı (100 milyon$).
600‟den fazla malda, ithalat
tarifelerinde artış (%10‟dan
%35‟e), ithalatı azaltmak için
mecburi kota (%35‟e kadar)
uygulandı.
İhracat sektörleri, 2009 yılı
gelirler
vergisinin
ön
ödemesinden muaf tutuldu.
Ticaret işlemlerini finanse etmek
için hükümet kredisi sağlandı
(100 milyon$).
İhracatçılara
verilen
banka
kredilerini kapsayan program
geliştirildi.
İhracatları finanse etmek için
rezervler kullanıldı. Sadece dış
ticaret işlemlerini finanse etmek
için merkez bankasına, doğrudan
özel bankalara kredi vermesi
doğrultusunda izin vermişlerdir.
24 ithal malı için yeniden
hükümet
lisansları
dâhil
edilmiştir. (buğday, plastik,
bakır, demir, alüminyum, ulaşım
ekipmanları…)
Çelik ithalatı üzerindeki gümrük
vergileri arttırılmıştır.
Fabrikalara,
dükkânlara
ve
restoranlara yabancı işçi alımı
yasaklanmıştır
(Beklenti,
Malezya‟nın 2 milyon yabancı
çalışanının
%60‟ını
geri
279
Rana Atabay Baytar
Meksika
Mart 2009
İthalat
Ticaret
Aralık 2008
Kamu
ihalesi
Ticaret
Mayıs 2009
İthalat
Ticaret
Türkiye
göndermek yönündedir).
90 Amerikan ürünü üzerindeki
gümrük vergisi yükseltilmiştir
(Amerika‟nın
Meksika
kamyonları programını iptal
etmesi için misilleme olarak
yapılmıştır).
Mevzuatta yerli üreticilere, yerli
mallar için kamu ihalelerine
katılmaları durumunda, %15
fiyat tercihi hakkı tanınmıştır.
Endonezya‟dan ithal edilen
kibritlere, üç yıllık bir süre için
ek gümrük vergisi uyguladı.
Kaynak: Gary Hufbauer and Sherry Stephenson, Trade Policy in a time of crisis:
Suggestions for developing countries, CEPR Policy Insight, No.33, (May 2009),
s.18.
280
Istanbul Ticaret Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi Yıl:10 Sayı:19 Bahar 2011 s.269-289
4.2 GeliĢmiĢ Ülkeler ve Korumacılık
Gelişmiş ülkelerde tarife dışı engellerde meydana gelen artışlar, gelişmekte olan
ülkelerin özellikle tarım ve tekstil, giyim ve ayakkabı gibi emek yoğun ürünlerde
ihracat fırsatlarını artırma ve borç yükleriyle verimli bir şekilde başa çıkma
yeteneklerini sınırlamıştır (Laird and Yeats, 1988:1). WTO anlaşmalarının ortaya
çıkışı da tarifeleri azaltmasına rağmen tarife dışı korumacılığın artmasını
önleyememiştir.
ġekil3: GeliĢmiĢ ve GeliĢmekte Olan Ülkelerin Uyguladığı Önlemler
Kaynak: Elisa Gamberoni and Richard Newfarmer, Trade Protection: Incipient
but Worrisome Trends, World Bank International Trade Department Trade Notes,
No. 37, (2 March 2009), s.1.
Dünya Bankası Uluslararası Ticaret Bölümü, Mart 2009 başında diğer birçok
ülkenin yanı sıra 17 G–20 üyesinin de, diğer ülkelerin zararına olacak şekilde dış
ticareti sınırlayıcı çeşitli önlemler aldıklarını duyurmuştur (Gamberoni and
281
Rana Atabay Baytar
Newfarmer, 2009:1). Şekil3‟ten görüldüğü üzere rapora göre, toplam 47 önlem
arasında sanayileşmiş ülkelerin aldığı 12 önlemin tamamı güçlü mali yapıları
sebebiyle sübvansiyon ve diğer destek paketlerinden oluşmakla beraber gelişmekte
olan ülkelerin aldığı 35 korumacı önlemin neredeyse yarısı gümrük vergilerini
artırmak, %9‟uysa bazı ürünlerin ithalatını tamamen yasaklamak şeklinde olmuştur.
Gelişmekte olan ülkelerin daha çok tüketim malı ithalatına getirdiği bu
sınırlamaların, uluslararası ticareti daraltıcı yönde önemli bir etki yaratmaları
beklenmemektedir.
Rapora göre, henüz taslak da olsa Doha Round‟unu ihlâl eden ihracat
sübvansiyonları ilk kez AB tarafından gündeme getirilmiş; tereyağı, peynir ve süt
tozuna yeni sübvansiyonlar verileceği ilan edilmiştir. Bu denli açıkça yapılmasa da
Çin ve Hindistan da ihracatçılarına yaptığı gümrük vergisi geri ödeme oranını
artırmıştır. Sübvansiyon şeklinde korumacı önlemler, AB‟nin uyulması zorunlu
serbest ticaret kurallarının bulunduğu ve dâhil oldukları G-7‟nin Maliye
Bakanlarının aldığı kararlara rağmen Avrupa ülkelerinde de alınmaya başlanmıştır.
Otomotiv endüstrisine sunulan destek, Mart 2009 itibarıyla, çoğu (42,7 milyar$)
yüksek gelirli ülkelerde olmak üzere, dünya çapında 48 milyar$‟a ulaşmıştır. ABD
17,4 milyar$‟la başı çekerken Kanada, Fransa, Almanya, İngiltere, Çin, Arjantin,
Brezilya, İsveç, İtalya ve en son Türkiye otomotiv şirketlerine, Güney Kore ve
Portekiz elektronik parça üreticilerine, doğrudan ya da dolaylı destek vermişlerdir.
Bu tür destekler kapasite fazlası olan sektörlerden çıkışı engelleyip uyumu
geciktirmektedir. Daha da kötüsü, bu tür destekler, şirketlerin gelişmekte olan
ülkelerdeki daha verimli fabrikalarını kapatma pahasına yurtiçi istihdamı korumaları
şartına bağlanabilmektedir (Öz, 2009:7).
Raporda sözü edilen 47 korumacı önleme, küresel krizi başlatan mali sektöre verilen
destekler ve 2008‟in ikinci yarısında artma eğilimi gösteren anti-damping önlemleri
dahil değildir. Anti-damping başvurularının çoğunluğu gelişmekte olan ülkelerce
yapılsa da, bu başvuruların sonucunda telafi edici gümrük vergisi koyma hakkını en
çok kazananlar ABD ve AB olmuş; örneğin 2008 Aralık ayında Çin‟den gelen
meyve konservelerinin, Beyaz Rusya, Çin ve Rusya kaynaklı bazı demir-çelik
ürünlerinin gümrük vergileri artırılmıştır.
Sonuç olarak, bir ülkede alınan korumacılık önlemlerinin dünya ekonomisi
üzerindeki olumsuz etkilerini arttıran, diğer ülkelerin misilleme yapmasıyla
korumacılığın yaygınlaşma tehlikesidir. Özellikle bu tür önlemlerin dünya
ticaretinde önemli bir paya sahip olan bir ülke tarafından alınması durumunda
tehlike daha da büyümektedir.
Tablo 2‟de görüldüğü üzere son dönemde gelişmiş ülkelerce uygulanan korumacılık
önlemleri çeşitlilik arz etmektedir. Gelişmiş ülkeler, gelişmekte olan ülkelerden
farklı olarak, korumacılık önlemlerini daha çok zor durumda olan sektörler için iş
koruma, yatırım ve finansal yardım şeklinde uygulamışlardır.
282
Istanbul Ticaret Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi Yıl:10 Sayı:19 Bahar 2011 s.269-289
Tablo 2: Yeni ve EndiĢe Verici Önlemler: GeliĢmiĢ Ülkeler
Ülke
Tarih
Sektör
Koruma
ġekli
Ekim 2008
Finans
Finans
Ocak 2009
Petrol sanayi
İş koruma
Ocak 2009
Otomobil
sanayi
Yatırım
Ekim 2008
Finans
Finans
Aralık 2008
İnşaat
İş koruma
Ekim 2009
Finans
İş koruma
Aralık 2009
Otomobil
sanayi
Yatırım
Şubat 2009
İnşaat
Ticaret
Şubat 2009
Ahşap ürünler
Ticaret
Şubat 2009
Yabancı
işçiler
İş koruma
İngiltere
İrlanda
ABD
Tanım
İngiliz firmalarına ve bireylere
ödünç verme miktarını artırma
karşılığında Royal Bank of
Scotland, HBOS, LLoyds TSB mali
destek verilerek kurtarıldı.
“İngiliz işçiler için İngiliz işleri”:
Fransız petrol şirketi Total, İngiliz
işçileri istihdam etmeye karar verdi.
Düşük faizli kredi (1.4 milyar$)
sağlandı.
Küçük işyerlerine ve ilk defa ev
alacaklara kredileri yükseltme
karşılığında, Anglo-Irish Bank,
Allied Irish Bank ve Bank of
Ireland mali destek verilerek
kurtarıldı.
Polonyalı işçilere protesto yapıldı.
TARP‟tan fon alan firmalara,
yabancı çalışanlarına H-1B vizesi
almak zorlaştırılmıştır.
General Motors, Ford ve Chrysler‟e
düşük faizli kredi uygulandı (17.4
milyar$).
“Amerikan malı satın al” (Buy
American):
teşvik
paketiyle
desteklenen
projelerde
sadece
Amerikan malı demir, çelik ve
diğer mallar kullanılabilir. (ancak
Amerikan‟ın
uluslararası
yükümlülükleri ile uyumlu olarak
uygulanmalıdır)
Ahşap ürün ithalatçısı, ithal ettiği
ürünlerde kullanılan ahşabın menşe
ülkesini ve türünü açıklamalı.
Teşvik paketi koşulları altında
sözleşme imzalayan firmalara,
yabancı çalışanlar için H1-B vizesi
almak zorlaştırıldı.
283
Rana Atabay Baytar
İsviçre
Mart 2009
Meksika
kamyonları
İş koruma
Mart 2009
Otomobil
parçası
üreticileri
Yatırım
Ekim 2009
Finans
Finans
Ticaret
Rusya
Aralık 2008
Otomobil
sanayi
Yatırım
Yatırım
Aralık 2009
İthalat
Ticaret
Ocak 2009
Süt ürünleri
Ticaret
Avustralya
Aralık 2008
Otomobil
sanayi
Yatırım
Kanada
Aralık 2008
Otomobil
sanayi
Yatırım
Fransa
Ocak 2009
Otomobil
sanayi
Yatırım
Hollanda
Ocak 2009
Finans
Finans
İspanya
Şubat 2009
Otomobil
sanayi
Yatırım
Volkswagen‟s
Bank
Yatırım
Otomobil
sanayi
Yatırım
Avrupa
Birliği
Almanya
284
Şubat 2009
İzinleri olan kamyonlar dâhil tüm
Meksika kamyonlarına Güney sınırı
kapatıldı (NAFTA‟ya uygun değil).
Hükümet, üreticilere otomobil
şirketi ödemelerini taahhüt etmiştir.
Bu program, otomobil üreten
yabancılar için geçerli değildir.
Bir bankanın elinde tutması
gereken sermaye hesaplanırken,
yabancı krediler tam olarak
sayılırken yerli kredilerin göz ardı
edilmesi tercih edilmiştir.
Tüm ithal edilen araçlarda gümrük
vergileri % 25‟ten % 30‟a
yükseltildi.
Yerli otomobil üreticileri için düşük
faizli kredi sağlandı (6 milyar$).
Hükümet, yerli yapım arabaların
satın alımı için kredi asistanlığı
önerir ve gümrükleme maliyetlerini
öder.
Çin‟den gelen konserve meyvelerin
ve Belarus, Çin ve Rusya‟dan gelen
bazı demir ve çelik ürünlerinin
üzerine gümrük vergisi uygular.
Tereyağı, peynir ve süt tozu için
yeniden ihracat sübvansiyonu verir
(Temmuz 2007‟de uluslararası süt
fiyatları
yükseldiğinde
ara
verilmişti).
Düşük faizli kredi sağlandı (4.3
milyar$) .
General Motors‟un ve Chrysler‟in
Kanadalı üreticileri için düşük faizli
kredi sağlandı (4.0 milyar$).
Fabrikaları
Fransa‟da
tutma
karşılığında düşük faizli kredi
sağlandı (7.8 milyar$).
Hollandalı iş adamlarına ve
tüketicilere kredileri yükseltme
karşılığında ING Bank mali destek
verilerek kurtarıldı.
Otomobil
üreticilerine,
sosyal
güvenlik primlerini ödememe izni
verildi (5.2 milyar$).
Düşük faizli kredi sağlandı (2.5
milyar$).
Teşvik paketi, tüketicileri araba
alma yönünde cesaretlendirmiştir
(0.5 milyar$).
Istanbul Ticaret Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi Yıl:10 Sayı:19 Bahar 2011 s.269-289
İsveç
Şubat 2009
Otomobil
sanayi
Yatırım
İtalya
Şubat 2009
Otomobil
sanayi
Yatırım
Japonya
Mart 2009
Otomobil
sanayi
Yatırım
Hükümet, Volvo otomobilleri için
Avrupa Yatırım Bankası‟ndan kredi
desteğinde bulunmuştur.
Fabrikalarını İtalya‟da tutmak
karşılığında
teşvik
paketi,
tüketicileri araba alma yönünde
cesaretlendirmiştir (2.6 milyar$).
Düşük faizli kredi sağlandı (2.0
milyar$).
Kaynak: Gary Hufbauer and Sherry Stephenson, Trade Policy in a time of crisis:
Suggestions for developing countries, CEPR Policy Insight, No. 33, May 2009,
s.18.
285
Rana Atabay Baytar
5. SONUÇ
1948 yılında GATT„ın yürürlüğe girmesinden, 1995 yılında, hizmet ticareti ve fikri
mülkiyet haklarını da kapsayan ve ITO„ya göre daha sağlam kurumsal temeli olan
WTO‟nun kurulmasına kadar olan süreçte çok taraflı ticaret sisteminde temel amaç,
dünya genelinde refahın arttırılması ve bunun adil paylaşımı için serbest ve açık
ticaret düzeninin hayata geçirilmesiydi. Ancak, ülkelerin pazarlarını aşamalı olarak
açması amacına karşın, üye ülkelerin yerel üretimlerini yabancı rekabetinden
korumasına izin verilmektedir. Bu amaçla, kotaların ve miktar kısıtlamalarının
kullanımı sınırlandırılmıştır. Bununla beraber korumacılık ortadan kalkmamıştır.
2008 - 2010 yılları arasında tarife engelleri yükselmiştir. Bazı gelişmekte olan
piyasalar, daha önce uyguladıkları tarifeler, kendi gümrük tarife oranlarından düşük
olduğu için WTO kurallarına uygun bir şekilde tarifelerini yükseltebilmiştir. WTO
kuralları ülkelere, yerel firmalarını adil olmayan düşük fiyatlara karşı korumaları
için anti-damping vergileri gibi özel önlemler uygulamalarına izin vermektedir. Bu
sebeple de 2008 yılının ortalarından bu yana uygulanan anti-damping önlemlerinin
sayısı beşte bir oranında artarken dünya çapında açılan anti-damping
soruşturmalarının sayısı üçte bir oranında artış göstermiştir.
Uluslararası baskılar da korumacılığın devam etmesine neden olmaktadır. Kriz
sonrasında gerek Fransa‟da gerekse ABD‟de alınan, “yerli malı” alınmasına ve
“yerli işçi” çalıştırılmasına yönelik önlemler korumacılığı arttırmaktadır.
Finansal krizin başlangıcından bu yana ticaret kısıtlamalarını izleyen WTO ve
Dünya Bankası, ticaret bozucu önlemlerin yan etkilerinin olduğunu
gözlemlemişlerdir. 2008‟in sonlarından bu yana dünya ticaret hacminin daraldığını
fakat bunun, artan ithalat engellerinden kaynaklanmadığı sonucuna varmışlardır. Bu
bağlamda korumacılık, ekonomik krizin sebebi değil sonucu olmuştur.
286
Istanbul Ticaret Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi Yıl:10 Sayı:19 Bahar 2011 s.269-289
KAYNAKÇA
Ahorn, R. J., (2009), The Global Economic Downturn and Protectionism, CRS
Report for Congress, Congressional Research Service, March,
www.crs.gov.tr (3 Ağustos 2010).
Baldwin, R., (2008), The Crisis and Protectionism: History doesn’t repeat itself,
but sometimes it rhymes, Richard B., Evenett S.,(edts.), What World
Leaders Do to Halt the Spread of Protectionism, (31-33), VoxEU.org
Publishing.
Chaffin, J., (2009), “WTO warns on barriers to trade”, Financial Times, 2 Temmuz
2009,http://www.ft.com/cms/s/0/1a209eda-6665-11de-a03400144feabdc0.html?nclick_check=1 (3 Ağustos 2009).
Edwards, S., (1993), “Openness, Trade Liberalization and Growth in Developing
Countries”, Journal of Economic Literature, Vol.31, Iss.3, September, 1358–
1393.
Evenett, S., (2010/b), The Global Overview: Has Stabilisation Affected The
Landscape of Crisis-Era Protectionism, Evenett S.,(edt.), Will Stabilisation
Limit Protectionism? The 4th GTA Report – A Focus on the Gulf
Region, (17–30), CEPR Publishing.
Evenett, S., (edt.), (2010/a), Will Stabilisation Limit Protectionism? The 4th
GTA Report – A Focus on the Gulf Region, CEPR Publishing.
Evenett, S., (edt.), (2010/c),Tensions Contained…For Now: The 8th GTA
Report, CEPR Publishing, November.
Gamberoni, E. and Newfarmer R., (2009), Trade Protection: Incipient but
Worrisome Trends, World Bank International Trade Department Trade
Notes. No.37, March.
Gill, Stephen and David Law, (1988), The Global Political Economy –
Perspectives, Problems and Policies, Baltimore: The Johns Hopkins
University Press.
Helleiner, G.K. (1993), Protectionism and the Developing Countries, Salvatore
D.,(edt.), Protectionism and World Welfare, (396–418), Cambridge
University Press.
287
Rana Atabay Baytar
Hufbauer, G. and Stephenson S., (2009), Trade Policy in a time of crisis:
Suggestions for developing countries, CEPR Policy Insight, No.33, May.
IMF, (2009), World Economic Outlook October 2009 – Sustaining the
Recovery, Washington, DC: IMF Publishing.
IMF, (2011), World Economic Outlook –April 2011 – Tensions from the TwoSpeed Recovery – Unemployment, Commodities, and Capital Flows,
Washington, DC: IMF Publishing.
Kalaycıoğlu, Sema, (1991), DıĢ Ticarette Korumacılık ve Liberasyon-Teori ve
Dünyadaki Uygulamalar, İstanbul: Beta Yayınları.
Laird, S. and Yeats A., (1988), Trends in Nontariff Barriers of Developed
Countries 1966–1986, World Bank Policy Research Working Papers,
No.137, December.
Love, P. and Lattimore R., (2009), International Trade – Free, Fair and Open?,
OECD Insights, France: OECD Publishing.
Malouche, Mariem, (2009), Trade and Trade Finance Developments in 14
Developing Countries Post September 2008- A World Bank Survey,
Policy Research Working Paper, No.5138, September.
OECD, (2005), Looking Beyond Tariffs- The Role of Non-Tariff Barriers in
World Trade, OECD Trade Policy Studies, France: OECD Publishing.
OECD, (2008), OECD Economic Outlook, Vol. 2008/2, No:84, France, December.
OECD,(2009), OECD Economic Outlook Interim Report, France, March.
Oğuz, Binhan, (2004), Uluslararası Ticarette Korumacılığın Kaldırılmasının Ġç
ve DıĢ Piyasalarda Türkiye Ekonomisine Muhtemel Katkıları. İstanbul:
İTO Yayınları, Yayın No: 2004–46.
Öz, S., (2009), Kriz ve Korumacılık: Tarih Tekerrür Edecek mi?, TÜSİAD-Koç
Üniversitesi Ekonomik Araştırma Forumu Çalışma Raporu, No.09–04,
Temmuz,
http://www.ku.edu.tr/ku/images/EAF/erf_wp_0904.pdf
(10
Ağustos 2009).
Ricardo, David, (2008), Siyasal Ġktisadın ve Vergilendirmenin Ġlkeleri, Barış
Zeren (çev.), İstanbul: T. İş Bankası Kültür Yayınları, Hasan Âli Yücel
Klasikler Dizisi.
Salvatore, Dominick, (1995), International Economics, 5th Ed. Prentice Hall Int‟l
Ed.
Salvatore, Dominick, (2009), “The Challenges to the Liberal Trading System”,
Journal of Policy Modeling, Vol.31, Iss.4, July-August, 593 – 599.
Whyte, P., (2009), Protectionism and the economic crisis: So far, so good?, CER
Bulletin, Issue 66, June/July, http://www.cer.org.uk/articles/66_whyte.html
(3 Ağustos 2009).
World Bank, (2010), Global Economic Prospects 2010 – Crisis, Finance and
Growth, Washington, DC: World Bank Publishing.
World Bank, (2011), Global Economic Prospects January 2011 – Navigating
Strong Currents, Washington, DC: World Bank Publishing.
WTO, (2009), World Trade Report 2009 – Trade Policy Commitment sand
Contingency Measures, Geneva: WTO Publishing.
288
Istanbul Ticaret Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi Yıl:10 Sayı:19 Bahar 2011 s.269-289
WTO, (2010/a), Trade to expand by 9.5% in 2010 after a dismal 2009, WTO
reports,
(26
March
2010),
Press
Releases,
PRESS/598,
http://www.wto.org/english/news_e/pres10_e/pr598_e.htm (29 Mart 2010).
WTO, (2010/b), World Trade Report 2010 – Trade in Natural Resources,
Geneva: WTO Publishing.
Yarbrough, Beth V. ve Robert M. Yarbrough, (1994), The World Economy: Trade
and Finance, 3rd Ed. The Dryden Press.
289
Download