Kasım-1997 VAKIFLARIMIZ Diyanet لَ ْن تَنَالُوا ْالبِ َّر َح ّٰتى تُ ْنفِقُوا ِم َّما ّٰ َ َۜ تُ ِحب َُّون َو َما تُ ْنفِقُوا ِم ْن َش ْي ٍء فَاِ َّن ّللا بِ ۪ه َع ۪ليم Muhterem Müslümanlar! Vakıf, "Menfaati kullara ait olmak üzere, bir şeyi Allah'ın mülkü hükmünde kabul ederek, temlik ve temellükten ebediyyen alıkoymaktır" diye tarif edilir. Yani bir inalın aslının korunması kaydıyla, gelirinin Allah yolunda sarfedilmesi demektir. Vakıf, temeli İslam Hukuku'na dayanan bir sosyal yardımlaşma kurumudur. Değerli Müminler! Bilindiği gibi, İslam medeniyeti Kuranı Kerim'e ve hadisi şeriflere dayanır. İnsani yaşayış bakımından en mükemmel örnek Hz. Peygamberimiz (s.a.s.)'dir. Bu açıdan, Rasûlüllah'ın günlük yaşayışı, davranış ve tatbikatı büyük önem arzeder. Vakıf konusunda da ilk örnek Hz. Peygamberdir. Çünkü O, "Hayırlı mal, Allah yolunda harcanan maldır" buyurmuş, daha Mekke'den Medine'ye gelir gelmez, Neccaroğulları'ndan bir arsa satın almış, vakfederek üzerine mescid yapılmasını sağlamıştır. Hicretin 3. yılında kendisine ait yedi parça hurma bahçesini vakfedip, gelirini, İslam'ı muhafaza için yapılacak faaliyetlerde duyulan ihtiyaçların giderilmesine tahsis etmişti. Fedek'deki hurmalığını erzak ve parası tükenen yolculara, Hayber'deki hurma bahçesini de üçe taksim ederek ikisini Ehli İslam'a, bir kısmını Ehli Beyt'ine, bundan bir şey artarsa onu da fakir muhacirlere bırakmıştır. "Siz sevdiğiniz mallardan Allah yolunda sarfetmedikçe gerçek iyiliğe erişemezsiniz. Her ne infak ederseniz, şüphesiz Allah onu bilir" mealindeki Ali İmran suresinin 92. ayeti kerimesinin ruhuna uygun olarak, Hz. Peygamberimizin açtığı bu güzel yolu, O'nun değerli ashabı da takip etmişlerdir. Muhterem Müminler! İlahi bir lütuf olarak, müslüman bir insanın manen ömrünün uzaması, ikinci bir ömür yaşaması mümkündür. Vakfetmek suretiyle, Allah yolunda tahsis edilen, insanların faydalandığı bir mülk, bir eser, yaşadığı; Allah'ın kulları da ondan faydalandığı müddetçe, o müslüman yaşıyor demektir. Çünkü bunlar birer sadakai cariyedir. Ecir ve sevabı, akan bir su misali sahibine ulaşır. Peygamber Efendimiz: "Bir insan öldüğünde amel defteri kapanır. Ancak sadakai cariyesi veya ilmi bir eseri ya da kendisine dua eden hayırlı bir evladı olan kimsenin amel defteri kapanmaz" (1) buyurmuşlardır. Hadisi şerifte geçen sadakai cariye ile cami, çeşme, okul, hastane, v.s. yaptırmak, bunları toplumun menfaatine tahsis etmek şeklinde anlaşılmaktadır. Değerli Müminler! Atalarımız, Rasûlüllah (s.a.s.) Efendimizin bu öğütlerini tutmuşlar, bizlere ölümsüz binlerce eser bırakmışlardır. Bize düşen ise: halka hizmet gayesiyle kurulmuş olan bu vakıflara, gereken ilgi ve alakayı göstermek, onları korumak, kollamak, maddi ve manevi yardımlarda bulunmaktır. Eskilere yenilerini ekleyebilirsek, ekleyenlere yardımcı olabilirsek, bizler de öldükten sonra onlar gibi amel defterlerimizin kapatılmamasını sağlayabiliriz. Hutbemizi bir hadisi şerif meali ile bitirelim: Allah'ın Rasûlü (s.a.s.) buyururlar ki: "Olgun bir Mümin, sonu cennet oluncaya kadar, hiçbir hayra doymaz, hiçbir hayırdan da geri kalmaz". (2) *** 1-Riyazu’s Salihin Trc. 3, 5. 2-Riyazu's Salihin Trc. 3, 6.