Haziran 1987 İMAN VE SALİH AMEL A. Ahmetoğlu َ ََف َس ِّبـحْ ِّبحَمْ ِّد ر َِّب َك َوكُنْ ِّمن ِّ الس َۙ َاج ۪دين وَا ْعبُ ْد رَبَ َك ح َّٰتى يَأْتِّي ََك الْي َ۪قي ُن (Hicr: 98) Aziz Müminler! Kuranı Kerim, İslam dininin ana temellerini gerçek iman, salih amel, Hakkın ve sabrın tavsiyesi şeklinde takdim etmektedir. Salih amel, genellikle imanın dışa dönük belirtilerini ihtiva eder. Başka bir ifade ile dini hayatın fiil halinde dışarıya akseden görüntüleridir. Salih amelin bir kısmı, doğrudan doğruya Allah'a karşı olan kulluk görevlerimizi ve şükür borçlarımızı ifade eder (Namaz ve oruç gibi). Bir kısmı da insanlara karşı olan görevlerimizi ifade eder. İyilik yolunda malını feda etmek, muh taçlara yardımda bulunmak, adalet ve doğruluktan hiçbir surette ayrılmamak gibi Salih amelin iyi ahlaka dönüşmüş cephesinde emanete riayet, sadakat, iffet, şeref ve haysiyet gibi üstün ruhi motifler ve fazilet yer alır. Aziz Cemaat! Müslümanlıkta ameli salihin bir bölümü olan ibadet, yalnız Allah'a yapılan şuurlu bir taat ve teşekkürdür. Hürmet ve ta'zimin de en son derecesidir. Namaz kılmak, oruç tutmak, zengin ise zekat vermek ve şartları teşekkül edince hacca gitmek her müslüman için farzdır. Bu farzları yerine getirmeyenler, hem akli ve vicdani olan bir borcu ödememiş, hem de Yüce Allah'ın emirlerini yerine getirmemiş ve verdiği bunca nimetlerin şükrünü ifa etmemiş sayılırlar. İbadet gösteriş için değil, yalnız Allah'ın emri olduğu için yapılmalıdır. Çünkü Allah, bizim görünüşümüze bakmaz, niyet ve işimize bakar. Binaenaleyh niyet halis olmalı, ibadete başka bir maksat girmemelidir. Zaten, insanı yükselten ve Allah'a yaklaştıran ibadetler de bu çeşit ibadetlerdir. Değerli Müminler!.. İbadet, önce ferdin sonra toplumun menfaat ve mutluluğuna yardım eder. İbadetlerde sıhhi, insani, ahlaki ve iktisadi birçok hikmet ve fayda mevcuttur. İslam Dini, yolda bulunan bir taşı başkasına zarar vermesin diye onu alıp kenara koymaktan tutun da bir ağaç dikmeye kadar herşeye nafile ibadet ve salih amel nazarıyla bakar. Muhterem Müslümanlar! Tecrübe ile sabit olan bir gerçek de, ibadetlerin, insanın morali dolayısıyle iş verimi üzerindeki müspet tesiridir. Bakınız Yüce Allah, Sevgili Peygamberimize ve onun şahsında bize ne buyuruyor: "Celalim hakkı için Ya Muhammed biliyoruz ki onların inkarcı sözlerine, canın sıkılır, ruhun daralır ve bunalırsın. Canın sıkılınca hemen Rabbini hamd ile tesbih ve takdis et, açılırsın. Bunun şükranesi olmak üzere de secde edenlerden ve namaz kılanlardan ol genişlersin. Ve Rabbına ibadet et ve bu minval üzere sana ölüm gelinceye kadar da ibadete devam et". Sevgili Peygamberimiz (S.A.S.) ilahi mükafatların en büyüklerine nail olacakları sayarken, onların arasında ibadet eden gençleri özellikle belirtmiştir. Yüce Allah'ın da kutsi bir hadisinde "Ben, bana hakkıyle ibadet eden kullarım için, hiçbir gözün görmediği, hiçbir kulağın işitmediği ve hiçbir insan aklının tasavvur edemeyeceği şeyler hazırladım" buyurduğunu hiçbir zaman aklımızdan çıkarmayalım. Öyleyse Aziz Müminler! Geçici heveslerden ve bayağı duygulardan arınmaya, Peygamberlerin ve velilerin tuttuğu yolu tutmaya gayret edelim. (İslami adetlerin zaman aşımına uğrayıp eskidiğini söyledikleri halde, hala milattan önce yaşayan insanların tartıştıkları konuları gündemde tutmaya çalışanlara aldırmayalım). Kötüleyenin kötülemesinden, bilmediği için ayıplayanların ayıplamasından, menfaat ve ihtiraslardan hiçbir zaman etkilenmeyelim. Allah'ın farz kıldığı ibadetleri kendimiz için büyük bir nimet bilelim, güzelce eda edelim. İbadetlerin en büyüğü olan namazı vaktinde ve dosdoğru kılalım. Ramazan ayında orucumuzu tutalım. Dinen zengin isek zekatımızı verelim ve ömrümüzde bir defa olmak üzere Hacc görevimizi ifa edelim. Allah'ın emirlerine sımsıkı sarılalım ki, dünyada rahatı, ahirette de saadeti bulalım.