T. C. İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Eğitim Bilimleri Anabilim Dalı Yüksek Lisans Tezi LİSE ÖĞRENCİLERİNDE AİLE İÇİ ÇOCUK İSTİSMARI İLE ZORBALIK ARASINDAKİ İLİŞKİNİN İNCELENMESİ N. Sevda Sarıbeyoğlu 2501050151 Tez Danışmanı: Yard. Doç. Dr. A. Esra İşmen Gazioğlu İstanbul, 2007 ÖZ Araştırma, lise öğrencilerinde Aile İçi Çocuk İstismarı ile Zorbalık arasındaki ilişkiyi değerlendirmek amacıyla gerçekleştirilmiştir. Ayrıca, aile içi çocuk istismarı ve zorba davranışlar; cinsiyet, yaş, kardeş sayısı, doğum sırası, gelir düzeyi, ebeveynin öğrenim düzeyi, anne babanın beraber ya da boşanmış olması, babanın anneye fiziksel şiddet uygulaması, babanın anneye sözel şiddet uygulaması, annenin babaya fiziksel şiddet uygulaması, annenin babaya sözel şiddet uygulaması değişkenleri açısından incelenmiştir. Örneklem, İstanbul ilinde 5 farklı lisede 9, 10 ve 11. sınıflarında öğrenim gören 305 öğrenciden oluşmaktadır. Öğrencilere, bu çalışmada araştırmacı tarafından geliştirilen “Aile İçi Çocuk İstismarı Ölçeği – C Formu” ve Koç (2006) tarafından geliştirilen “Öğrenci İlişkileri Tutum Ölçeği” uygulanmıştır. Bunlara ek olarak araştırmaya katılan öğrencilerin çeşitli demografik ve ailevi özelliklerini saptamak için araştırmacı tarafından hazırlanan “Kişisel Bilgi Formu” da kullanılmıştır. Verilerin çözümlenmesinde Pearson Korelasyon Matriksi, Bağımsız Grup “t” Testi, Tek Yönlü Varyans Analizi, Çoklu Regresyon Analizi ve Tamhane Testi kullanılmıştır. Yapılan bu araştırmaya göre, Aile İçi Çocuk İstismarı Ölçeği – C Formu’nun Fiziksel ve Çok Yönlü İstismar, Cinsel İstismar, Suça Yöneltme ve Uygun Olmayan Cezalandırma ve Gelişimi Destekleme şeklinde tüm alt boyutları ile Öğrenci İlişkileri Tutum Ölçeği’nin Zorba Kişilik ve Kendine Güven alt boyutları arasında ilişki bulunmuştur. Fiziksel ve Çok Yönlü İstismar ve Cinsel İstismar, Suça Yöneltme ve Uygun Olmayan Cezalandırma alt boyutlarının Zorba Kişilik alt boyutunu en yüksek yordama düzeyine sahip değişkenler olduğu bulunmuştur. Cinsel İstismar, Suça Yöneltme ve Uygun Olmayan Cezalandırma ve Zorba Kişilik alt boyutlarında erkek öğrencilerin lehine farklılık saptanmıştır. 15 yaş ve altı grupta iii yer alan öğrencilerin, 16 yaş grubunda yer alan öğrencilere göre zorbalıktan kaçınma düzeylerinin daha yüksek olduğu saptanmıştır. Anahtar Kelimeler: Aile İçi Çocuk İstismarı, Zorba Davranışlar, Zorbalık iv ABSTRACT The study was conducted to evaluate the relationship between the child abuse in the family and bullying in high school students. Besides, these two subjects were examined in terms of gender, age, number of siblings, birth order, socio-economical level, parent’s education level, if parents are divorced or not, if father uses physical violence to mother, if father uses verbal violence to mother, if mother uses physical violence to father, if mother uses verbal violence to father. The sample of the study is composed of 305 students attending 9th, 10th, 11th grades in 5 different high school in İstanbul. The students were administered “The Scale of Child Abuse in the Family – C Form” which was developed by the researcher in the present study and “Student Relations Attitude” scale which was developed by Koç (2006). In addition, to define demographical and some family characteristics of students, “Personal Questionnaire” which was prepared by the reseracher was also used. Pearson Correlation Matrix, Independet Sample t- Test, One Way ANOVA, Multiple Regression and Tamhane’s T2 tests were used to analyse the data. Results of the study indicated that Child Abuse in the Family Scale– C Form’s subscales which are Physical and Multi Directional Abuse, Sexual Abuse, Unsuitable Punishment and Corruption and Developmental Support are related to Student Relations Attitude’s subscales which are Bully Personality and Self Confidence. Boys’ sexual abuse, unsuitable punishment and corruption scores and bully personality scores were found to be higher with respect to girls. It is found that bully personality was strongly predicted by physical and multi directional abuse and sexual abuse, unsuitable punishment and corruption. Avoidance of bullying scores of v students who are at the age of 15 and below were determined to be higher with respect to 16 years old students. Keywords: Child Abuse in the Family, Bullying Behaviors and Bullying vi ÖNSÖZ Günümüzde şiddet, gençlerin yaşamında gerek ailede gerekse okulda olmak üzere önemli şekilde varlık göstermektedir. Çocukların kendilerini en güvende hissetmeleri gereken yer olan ailede kötü muameleye maruz kalmaları onların bedensel, duygusal ve ruhsal açıdan zarar görmelerine neden olmaktadır. Şiddetin hiçbir koşulda uygulanması kabul edilemezken bu duruma aile içinde maruz kalınması gencin benliğinde yarattığı olumsuz etkiyi daha da arttırmaktadır. Aile içindeki şiddet kendini fiziksel, duygusal, cinsel istismar şeklinde gösterirken okulda akranlar arasında fiziksel ya da sözel zorbalık olarak göstermektedir. Bu çalışmada, aile içi çocuk istismarı ile zorba davranışlar arasındaki ilişkiyi ortaya koymak amaçlanmıştır. Çalışmanın ergenlerin aile içinde maruz kaldığı istismar türleri hakkında bilgi edinmek, gençlerin zorba davranışlar göstermesinin altındaki sebepler özellikle ailede maruz kalınan şiddet türünün zorba davranışlara etki düzeyi hakkında araştırma yapmak isteyen üniversite öğrencileri, eğitimciler ve alanda çalışan uzmanlara katkıda bulunacağı beklenmektedir. Özveri ve sabır gerektiren uzun soluklu bir çalışmanın ürünü olan bu araştırmanın her aşamasında engin bilgi birikimi ve deneyimiyle rehberlik eden titiz çalışma prensibiyle çalışmamı programlı ve planlı yürütebilmem konusunda beni yönlendiren ve enerjimin tükendiğini hissettiğim zamanlarda beni tekrar yoluma devam etme konusunda motive eden değerli hocam, tez danışanım; Sayın Yard. Doç. Dr. Esra İŞMEN GAZİOĞLU’na içten teşekkürlerimi sunarım. Lisans ve yüksek lisans eğitimim süresince bilgi birikimleri ve deneyimlerini bizlerle paylaşan, farklı bakış açıları kazanmamız konusunda ışık tutan değerli hocalarım; Sayın Prof. Dr. Haluk YAVUZER, Sayın Prof. Dr. Ümit DAVASLIGİL ve Sayın Prof. Dr. İrfan ERDOĞAN’a teşekkürlerimi sunarım. vii Yüksek lisans eğitimimde öğrencisi olma fırsatını yakaladığım Bilimsel Araştırma ve İstatistik derslerinde aktardığı teorik ve uygulamalı bilgilerin araştırmama büyük katkı sağladığı değerli hocam; Sayın Yard. Doç. Dr. Tolga ARICAK’a çok teşekkür ederim. İstatistiksel analizleri yaparak çalışmama katkı sağlayan, takıldığım noktalarda içtenlikle beni aydınlatan değerli hocam; Sayın Dr. Mustafa OTRAR’a teşekkürlerimi sunarım. Geliştirmiş olduğu Öğrenci İlişkileri Tutum Ölçeği’ni uygulama iznini vererek çalışmama katkıda bulunan Sayın Dr. Zihni KOÇ’a teşekkür ederim. Çalışmama olan katkıları ve manevi desteklerinden dolayı okul müdürüm Sayın Dr. Sakin ÖNER, Sayın Semih TABBİKHA, Sayın Nazife EMİRCAN ve Sayın Tarık SEKMENLİ’ye teşekkürlerimi sunarım. Yüksek lisans eğitimi sayesinde tanıma şansına sahip olduğum, sıkıntılarımızı paylaşarak görüş alışverişinde bulunduğumuz sevgili arkadaşlarım Ayşegül UZUNHASANOĞLU, Nesrin YILMAZ, Songül DAĞLI ve Cemil MEMMEDOV’a teşekkürlerimi sunarım. Tüm çalışmam boyunca gerek doküman sağlama, gerek yazım işlerinde yardımlarını benden esirgemeyen, en önemlisi ihtiyacım olduğu her zaman desteğini alabileceğim duygusunu bana hissettiren değerli arkadaşım Pınar YAVUZ’a içten teşekkürlerimi sunarım. Eğitim hayatımızın 11 yılını birlikte geçirerek iyi bir takım oluşturduğumuza inandığım değerli arkadaşım Sema TUNA’ya, yüksek lisans eğitimimde de yanımda olduğu ve katkı sağladığı için teşekkür ederim. Çalışmama olan katkılarından dolayı sevgili arkadaşımlarım Şenol ÖNCÜ ve Erhan GENÇ’e teşekkürlerimi sunarım. viii Tüm eğitim hayatım boyunca büyük bir özveri ve fedakarlıkla yanımda olan, hakkını hiçbir zaman ödeyemeyeceğim sevgili annem Sevcan ERTAN’a, bu zorlu süreçte sıkıntılarıma ortak olan ve çalışmalarımın yazım işlerinde büyük emeği geçen canım kardeşim Tansel SARIBEYOĞLU’na, hayatımdaki varlığıyla manevi desteğini hissettiren Mehmet PEMPE’ye ve tüm aileme içtenlikle teşekkür ederim. ix İÇİNDEKİLER ÖZ........................................................................................................................................ iii ABSTRACT ......................................................................................................................... v ÖNSÖZ............................................................................................................................... vii İÇİNDEKİLER ................................................................................................................... x TABLOLAR LİSTESİ. ......…..........….................................................................................xiii GİRİŞ .................................................................................................................................. 1 I. BÖLÜM ......................................................................................................................... 16 İLGİLİ LİTERATÜR VE ARAŞTIRMALAR................................................................. 16 1.1.Çocuk İstismarı Kavramı............................................................................................ 16 1.2. Çocuk İstismarında Risk Faktörleri ........................................................................... 17 1.2.1. Ebeveynin Özellikleri ......................................................................................... 18 1.2.2. Çocuğun Özellikleri............................................................................................ 20 1.2.3. Aile Özellikleri................................................................................................... 20 1.3.Çocuk İstismarı Türleri .............................................................................................. 21 1.3.1. Fiziksel İstismar ................................................................................................. 24 1.3.2. Duygusal İstismar-Psikolojik Kötü Muamele...................................................... 25 1.3.3. Cinsel İstismar.................................................................................................... 28 1.3.4. İhmal.................................................................................................................. 30 1.4. Çocuk İstismarının Etkileri........................................................................................ 32 1.4.1. Fiziksel Etkiler ................................................................................................... 32 1.4.2. Duyuşsal - Psikolojik Etkiler .............................................................................. 33 1.4.3. Davranışsal-Kişilerarası Etkiler .......................................................................... 34 1.4.4. Akademik Etkiler ............................................................................................... 35 1.5. İstismarın Ergenler Üzerindeki Etkileri ..................................................................... 36 1.6. İstismar Edici Ebeveyn ve Ergen ............................................................................... 37 1.7. Zorbalığın Tarihi Süreci ............................................................................................ 39 1.8. Zorbalığın Tanımı ..................................................................................................... 40 1.9. Zorbalığın Nedenlerini Açıklamaya Yönelik Teoriler ................................................ 42 1.9.1. Bireysel Faktörler ve İnançlar-Normlar, Bilişsel Yapılar..................................... 42 x 1.9.2. Şiddetin Sosyal Öğrenilmişliği ........................................................................... 43 1.9.3. Sosyal Etkileşim Modeli..................................................................................... 44 1.10. Zorbalık Türleri....................................................................................................... 45 1.11. Zorbaların Özellikleri .............................................................................................. 46 1.12. Zorbalıkta Cinsiyet Farklılığı................................................................................... 47 1.13. Zorbalığın Mağdurlar Üzerindeki Etkileri................................................................ 48 1.14. Zorbalıkta Aile Faktörünün Etkisi ........................................................................... 49 1.15. Zorbalıkta Ebeveyn-Çocuk İlişkisinin Etkisi............................................................ 51 1.16. İstismar-Zorbalık İlişkisi ......................................................................................... 53 1.17. İstismar ve Zorbalık Arasındaki İlişkiyi Ele Alan Araştırmalar................................ 55 1.18. Zorbalıkla İlgili Türkiye’de Yapılan Araştırmalar.................................................... 56 II. BÖLÜM......................................................................................................................... 58 YÖNTEM........................................................................................................................... 58 Araştırmanın Modeli ........................................................................................................ 58 Evren ve Örneklem .......................................................................................................... 58 Veri Toplama Araçları ..................................................................................................... 59 Kişisel Bilgi Formu...................................................................................................... 59 Aile İçi Çocuk İstismarı Ölçeği- C Formu (AİÇİÖ-C Formu) ....................................... 60 Ölçeğin Geliştirilmesi İle İlgili Çalışmalar ............................................................... 60 Çalışma Grubu ......................................................................................................... 62 Geçerlik Çalışmaları................................................................................................. 63 Yapı Geçerliği ...................................................................................................... 63 Güvenirlik Çalışmaları ............................................................................................. 71 Aile İçi Çocuk İstismarı Ölçeği C-Formu (AİÇİÖ-C Formu)........................................ 74 Öğrenci İlişkileri Tutum Ölçeği.................................................................................... 75 Uygulama ........................................................................................................................ 75 Verilerin Çözümü ve Yorumlanması ................................................................................ 76 III.BÖLÜM ........................................................................................................................ 78 BULGULAR ...................................................................................................................... 78 YORUM ........................................................................................................................... 143 IV. BÖLÜM ..................................................................................................................... 153 SONUÇ VE ÖNERİLER ................................................................................................. 153 xi KAYNAKÇA.................................................................................................................... 157 EKLER............................................................................................................................. 172 EK 1- Kişisel Bilgi Formu.............................................................................................. 173 EK 2-Aile İçi Çocuk İstismarı Ölçeği- C Formu............................................................. 175 EK 3- Öğrenci İlişkileri Tutum Ölçeği ........................................................................... 178 xii TABLOLAR LİSTESİ Tablo 1- İstismar ve İhmalin Çeşitli Türleri Arasındaki Farklılıklar…………….....22 Tablo 2- Örneklem Grubundaki Öğrencilerin Cinsiyet ve Yaşlara Göre Dağılımı...59 Tablo 3- Birinci Çalışma Grubundaki Öğrencilerin Cinsiyet ve Yaşlara Göre Dağılımı...…………………………………...…………………………………........62 Tablo 4- İkinci Çalışma Grubundaki Öğrencilerin Cinsiyet ve Yaşlara Göre Dağılımı….....…………………………………...…………………………………..63 Tablo 5- Madde Toplam Korelasyonlarını Belirlemek İçin Yapılan Pearson Çarpım Moment Korelayon Analizi Sonuçları ……...………………………………………65 Tablo 6- Madde Ayırdediciliklerini Belirlemek İçin Alt Grup (N=111) ve Üst grup (N=111) Arasında Yapılan t Testi ve Düzeltilmiş Madde Toplam Korelasyonların Sonuçları….....…………………………………...………………………………….67 Tablo 7- Ölçekteki Maddelerin Faktör Yük Değerleri……………………………..70 Tablo 8- Ölçeği Oluşturan Faktörlerin İsimleri……...……………………………..71 Tablo 9- Ölçeğin Güvenirliğini Belirlemek Amacıyla Hesaplanan Cronbach Alpha, Guttman ve Spearman Brown Değerleri……………...……………………………..72 Tablo 10- Ölçek Değerlerinin Ortalama, Standart Sapma ve Faktörler Arası Korelasyon Değerleri………………………………………………………………..73 Tablo 11- Cinsiyet Değişkeni İçin Frekans, Yüzde, Geçerli Yüzde ve Yığmalı Yüzde Değerleri…………………………………………………………………………….78 Tablo 12- Yaş Değişkeni İçin Frekans, Yüzde, Geçerli Yüzde ve Yığmalı Yüzde Değerleri…………………………………………………………………………….78 Tablo 13- Yaş Değişkeni (Gruplandırılmış) İçin Frekans, Yüzde, Geçerli Yüzde ve Yığmalı Yüzde Değerleri……………………………………………………………79 Tablo 14- Algılanan Gelir Düzeyi Değişkeni İçin Frekans, Yüzde, Geçerli Yüzde ve Yığmalı Yüzde Değerleri……………………………………………………………79 Tablo 15- Kardeş Sayısı Değişkeni İçin Frekans, Yüzde, Geçerli Yüzde ve Yığmalı Yüzde Değerleri………..……………………………………………………………80 Tablo 16- Doğum Sırası Değişkeni İçin Frekans, Yüzde, Geçerli Yüzde ve Yığmalı Yüzde Değerleri…………………………………………………………………..…80 xiii Tablo 17- Annenin Eğitim Düzeyi Değişkeni İçin Frekans, Yüzde, Geçerli Yüzde ve Yığmalı Yüzde Değerleri………………………………………………………...80 Tablo 18- Annenin Eğitim Düzeyi (Gruplandırılmış) Değişkeni İçin Frekans, Yüzde, Geçerli Yüzde ve Yığmalı Yüzde Değerleri………………………………………...81 Tablo 19- Babanın Eğitim Düzeyi Değişkeni İçin Frekans, Yüzde, Geçerli Yüzde ve Yığmalı Yüzde Değerleri………………….………………………………………...81 Tablo 20- Babanın Eğitim Düzeyi (Gruplandırılmış) Değişkeni İçin Frekans, Yüzde, Geçerli Yüzde ve Yığmalı Yüzde Değerleri………………………………………...82 Tablo 21- Ebeveynin Beraber-Boşanmış Olması Değişkeni İçin Frekans, Yüzde, Geçerli Yüzde ve Yığmalı Yüzde Değerleri………………………………………...82 Tablo 22- Annenin Sağ-Ölü Olması Değişkeni İçin Frekans, Yüzde, Geçerli Yüzde ve Yığmalı Yüzde Değerleri…………….………………………………………......82 Tablo 23- Annenin Öz-Üvey Olması Değişkeni İçin Frekans, Yüzde, Geçerli Yüzde ve Yığmalı Yüzde Değerleri…………….………………………………………......83 Tablo 24- Babanın Sağ-Ölü Olması Değişkeni İçin Frekans, Yüzde, Geçerli Yüzde ve Yığmalı Yüzde Değerleri…………….………………………………………......83 Tablo 25- Babanın Öz-Üvey Olması Değişkeni İçin Frekans, Yüzde, Geçerli Yüzde ve Yığmalı Yüzde Değerleri…………….………………………………………......83 Tablo 26- Babadan Anneye Yönelik Fiziksel Şiddet İçin Frekans, Yüzde, Geçerli Yüzde ve Yığmalı Yüzde Değerleri….………………………………………...........84 Tablo 27- Babadan Anneye Yönelik Sözel Şiddet İçin Frekans, Yüzde, Geçerli Yüzde ve Yığmalı Yüzde Değerleri….………………………………………...........84 Tablo 28- Anneden Babaya Yönelik Fiziksel Şiddet İçin Frekans, Yüzde, Geçerli Yüzde ve Yığmalı Yüzde Değerleri….………………………………………...........84 Tablo 29- Anneden Babaya Yönelik Sözel Şiddet İçin Frekans, Yüzde, Geçerli Yüzde ve Yığmalı Yüzde Değerleri….………………………………………...........85 Tablo 30- Öğrenci İlişkileri Tutum Ölçeği Alt Boyutlarına Ait Aritmetik Ortalama, Standart Sapma ve Standart Hata Değerleri……………………………….…...........85 Tablo 31- Aile İçi İstismar Ölçeği Alt Boyutlarına Ait Aritmetik Ortalama, Standart Sapma ve Standart Hata Değerleri….……………………………………….............86 xiv Tablo 32- Aile İçi Çocuk İstismarı Ölçeği ve Öğrenci İlişkileri Tutum Ölçeği Alt Boyut Puanları Arasındaki İlişki İçin Yapılan Pearson Çarpım Moment Korelasyon Analizi Sonuçları….……………………………………….......................................87 Tablo 33- ÖİTÖ Alt Boyutlarının AİÇİÖ-FÇYİ Alt Boyut Puanlarına Göre Yordanmasına İlişkin Regresyon Analizi Sonuçları……...........................................88 Tablo 34- ÖİTÖ Alt Boyutlarının AİÇİÖ-CİSYUOC Alt Boyut Puanlarına Göre Yordanmasına İlişkin Regresyon Analizi Sonuçları……...........................................89 Tablo 35- ÖİTÖ Alt Boyutlarının AİÇİÖ-GD Alt Boyut Puanlarına Göre Yordanmasına İlişkin Regresyon Analizi Sonuçları……...........................................89 Tablo 36- ÖİTÖ Alt Boyutlarının AİÇİÖ Toplam Puanlarına Göre Yordanmasına İlişkin Regresyon Analizi Sonuçları……………………….......................................90 Tablo 37-Cinsiyet Değişkenine Göre FÇYİ Puanları İçin Yapılan t Testi Sonuçları90 Tablo 38- Cinsiyet Değişkenine Göre CİSYUOC Puanları İçin Yapılan t Testi Sonuçları….………………………………………....................................................91 Tablo 39- Cinsiyet Değişkenine Göre GD Puanları İçin Yapılan t Testi Sonuçları..91 Tablo 40- Cinsiyet Değişkenine Göre AİÇİÖ Toplam Puanları İçin Yapılan t Testi Sonuçları….………………………………………....................................................92 Tablo 41- Yaş Değişkenine Göre FÇYİ Puanları İçin Yapılan Tek Yönlü Varyans Analizi (ANOVA) Sonuçları……………………......................................................92 Tablo 42- Yaş Değişkenine Göre CİSYUOC Puanları İçin Yapılan Tek Yönlü Varyans Analizi (ANOVA) Sonuçları…………........................................................93 Tablo 43- Yaş Değişkenine Göre GD Puanları İçin Yapılan Tek Yönlü Varyans Analizi (ANOVA) Sonuçları……………………......................................................93 Tablo 44- Yaş Değişkenine Göre AİÇİÖ Toplam Puanları İçin Yapılan Tek Yönlü Varyans Analizi (ANOVA) Sonuçları…………........................................................94 Tablo 45- FÇYİ Puanlarının Gelir Düzeyi Açısından Karşılaştırılması, Kruskal Wallis-H Testi Sonuçları…………………….............................................................94 Tablo 46- CİSYUOC Puanlarının Gelir Düzeyi Açısından Karşılaştırılması, Kruskal Wallis-H Testi Sonuçları…………………….............................................................95 Tablo 47- GD Puanlarının Gelir Düzeyi Açısından Karşılaştırılması, Kruskal WallisH Testi Sonuçları……………………........................................................................96 xv Tablo 48- AİÇİÖ Toplam Puanlarının Gelir Düzeyi Açısından Karşılaştırılması, Kruskal Wallis-H Testi Sonuçları………….……………………………………......97 Tablo 49- FÇYİ Puanlarının Kardeş Sayısı Açısından Karşılaştırılması, Kruskal Wallis-H Testi Sonuçları………….…………………………..…………………......98 Tablo 50- CİSYUOC Puanlarının Kardeş Sayısı Açısından Karşılaştırılması, Kruskal Wallis-H Testi Sonuçları………….…………………………..…………………......99 Tablo 51- GD Puanlarının Kardeş Sayısı Açısından Karşılaştırılması, Kruskal Wallis-H Testi Sonuçları………….…………………………..…………………......99 Tablo 52- AİÇİÖ Toplam Puanlarının Kardeş Sayısı Açısından Karşılaştırılması, Kruskal Wallis-H Testi Sonuçları.…………………………..…………………......100 Tablo 53- FÇYİ Puanlarının Doğum Sırası Açısından Karşılaştırılması, Kruskal Wallis-H Testi Sonuçları.…………………………..………..…………………......101 Tablo 54- CİSYUOC Puanlarının Doğum Sırası Açısından Karşılaştırılması, Kruskal Wallis-H Testi Sonuçları.…………………………..………..…………………......101 Tablo 55-GD Puanlarının Doğum Sırası Açısından Karşılaştırılması, Kruskal WallisH Testi Sonuçları.……………………………….....………..…………………......102 Tablo 56- AİÇİÖ Toplam Puanlarının Doğum Sırası Açısından Karşılaştırılması, Kruskal Wallis-H Testi Sonuçları……………….....………..…………………......102 Tablo 57- Annenin Eğitim Düzeyi Değişkenine Göre FÇYİ Puanları için Yapılan Tek Yönlü Varyans Analizi (ANOVA) Sonuçları..………..………..…………......103 Tablo 58- Annenin Eğitim Düzeyi Değişkenine Göre CİSYUOC Puanları için Yapılan Tek Yönlü Varyans Analizi (ANOVA) Sonuçları..………..…………......103 Tablo 59- Annenin Eğitim Düzeyi Değişkenine Göre GD Puanları için Yapılan Tek Yönlü Varyans Analizi (ANOVA) Sonuçları..………………….…..…………......104 Tablo 60- Annenin Eğitim Düzeyi Değişkenine Göre GD Alt Boyutundaki Fark İçin Yapılan Post-Hoc Scheffè Testi Sonuçları..………………….…..……………......105 Tablo 61- Annenin Eğitim Düzeyi Değişkenine Göre AİÇİÖ Toplam Puanları için Yapılan Tek Yönlü Varyans Analizi (ANOVA) Sonuçları…..…………………....105 Tablo 62- Annenin Eğitim Düzeyi Değişkenine Göre AİÇİÖ Toplam Puanlarındaki Fark İçin Yapılan Post-Hoc Scheffè Testi Sonuçları…..……………………..…....106 xvi Tablo 63- Babanın Eğitim Düzeyi Değişkenine Göre FÇYİ Puanları için Yapılan Tek Yönlü Varyans Analizi (ANOVA) Sonuçları……………………….………...107 Tablo 64- Babanın Eğitim Düzeyi Değişkenine Göre FÇYİ Alt Boyutundaki Fark İçin Yapılan Post-Hoc Tamhane’s T2 Testi Sonuçları………………….………....108 Tablo 65- Babanın Eğitim Düzeyi Değişkenine Göre CİSYUOC Puanları için Yapılan Tek Yönlü Varyans Analizi (ANOVA) Sonuçları…………….……….....109 Tablo 66- Babanın Eğitim Düzeyi Değişkenine Göre GD Puanları için Yapılan Tek Yönlü Varyans Analizi (ANOVA) Sonuçları…………….………………….….....109 Tablo 67- Babanın Eğitim Düzeyi Değişkenine Göre GD Alt Boyutundaki Fark İçin Yapılan Post-Hoc Tamhane’s T2 Testi Sonuçları…….………………….……......110 Tablo 68- Babanın Eğitim Düzeyi Değişkenine Göre AİÇİÖ Toplam Puanları için Yapılan Tek Yönlü Varyans Analizi (ANOVA) Sonuçları…………...….……......111 Tablo 69- Babanın Eğitim Düzeyi Değişkenine Göre AİÇİÖ Toplam Puanlarındaki Fark İçin Yapılan Post-Hoc Tamhane’s T2 Testi Sonuçları…………..….……......112 Tablo 70- FÇYİ Puanlarının Ebeveynin Beraber-Boşanmış Olmalarına Göre Karşılaştırılması, Mann Whitney-U Analizi Sonuçları…………..……….……......113 Tablo 71- CİSYUOC Puanlarının Ebeveynin Beraber-Boşanmış Olmalarına Göre Karşılaştırılması, Mann Whitney-U Analizi Sonuçları…………..……….……......113 Tablo 72- GD Puanlarının Ebeveynin Beraber-Boşanmış Olmalarına Göre Karşılaştırılması, Mann Whitney-U Analizi Sonuçları…………..……….……......113 Tablo 73- AİÇİÖ Toplam Puanlarının Ebeveynin Beraber-Boşanmış Olmalarına Göre Karşılaştırılması, Mann Whitney-U Analizi Sonuçları……..……….…….....114 Tablo 74- FÇYİ Puanlarının Babadan Anneye Yönelik Fiziksel Şiddet Değişkenine Göre Karşılaştırılması, Mann Whitney-U Analizi Sonuçları……..……….…….....114 Tablo 75- CİSYUOC Puanlarının Babadan Anneye Yönelik Fiziksel Şiddet Değişkenine Göre Karşılaştırılması, Mann Whitney-U Analizi Sonuçları…...........115 Tablo 76- GD Puanlarının Babadan Anneye Yönelik Fiziksel Şiddet Değişkenine Göre Karşılaştırılması, Mann Whitney-U Analizi Sonuçları…................................115 Tablo 77- AİÇİÖ Toplam Puanlarının Babadan Anneye Yönelik Fiziksel Şiddet Değişkenine Göre Karşılaştırılması, Mann Whitney-U Analizi Sonuçları...............116 Tablo 78- Babadan Anneye Yönelik Sözel Şiddet Değişkenine Göre FÇYİ Puanları İçin Yapılan t Testi Sonuçları…...............................................................................117 xvii Tablo 79- Babadan Anneye Yönelik Sözel Şiddet Değişkenine Göre CİSYUOC Puanları İçin Yapılan t Testi Sonuçları.....................................................................117 Tablo 80- Babadan Anneye Yönelik Sözel Şiddet Değişkenine Göre GD Puanları İçin Yapılan t Testi Sonuçları...................................................................................118 Tablo 81- Babadan Anneye Yönelik Sözel Şiddet Değişkenine Göre AİÇİÖ Toplam Puanları İçin Yapılan t Testi Sonuçları.....................................................................118 Tablo 82- FÇYİ Puanlarının Anneden Babaya Yönelik Fiziksel Şiddet Değişkenine Göre Karşılaştırılması, Mann Whitney-U Analizi Sonuçları....................................119 Tablo 83- CİSYUOC Puanlarının Anneden Babaya Yönelik Fiziksel Şiddet Değişkenine Göre Karşılaştırılması, Mann Whitney-U Analizi Sonuçları...............119 Tablo 84- GD Puanlarının Anneden Babaya Yönelik Fiziksel Şiddet Değişkenine Göre Karşılaştırılması, Mann Whitney-U Analizi Sonuçları....................................120 Tablo 85- AİÇİÖ Toplam Puanlarının Anneden Babaya Yönelik Fiziksel Şiddet Değişkenine Göre Karşılaştırılması, Mann Whitney-U Analizi Sonuçları………...120 Tablo 86- Anneden Babaya Yönelik Sözel Şiddet Değişkenine Göre FÇYİ Puanları İçin Yapılan t Testi Sonuçları………….…………………………………………..121 Tablo 87- Anneden Babaya Yönelik Sözel Şiddet Değişkenine Göre CİSYUOC Puanları İçin Yapılan t Testi Sonuçları…………………………………………….122 Tablo 88- Anneden Babaya Yönelik Sözel Şiddet Değişkenine Göre GD Puanları İçin Yapılan t Testi Sonuçları………………..…………………………………….122 Tablo 89- Anneden Babaya Yönelik Sözel Şiddet Değişkenine Göre AİÇİÖ Toplam Puanları İçin Yapılan t Testi Sonuçları…………………………………………….123 Tablo 90- Cinsiyet Değişkenine Göre Zorba Kişilik Puanları İçin Yapılan t Testi Sonuçları……………………………………………………..…………………….124 Tablo 91- Cinsiyet Değişkenine Göre Kendine Güven Puanları İçin Yapılan t Testi Sonuçları……………………………………………………..…………………….124 Tablo 92- Cinsiyet Değişkenine Göre Zorbalıktan Kaçınma Puanları İçin Yapılan t Testi Sonuçları……………………………..…………………………………...….125 Tablo 93- Yaş Değişkenine Göre Zorba Kişilik Puanları İçin Yapılan Tek Yönlü Varyans Analizi (ANOVA) Sonuçları…..……………………………………...….125 xviii Tablo 94- Yaş Değişkenine Göre Kendine Güven Puanları İçin Yapılan Tek Yönlü Varyans Analizi (ANOVA) Sonuçları…….…………………………………..…...126 Tablo 95- Yaş Değişkenine Göre Zorbalıktan Kaçınma Puanları İçin Yapılan Tek Yönlü Varyans Analizi (ANOVA) Sonuçları………..………………………..…...126 Tablo 96- Yaş Değişkenine Göre Zorbalıktan Kaçınma Alt Boyutundaki Fark İçin Yapılan Post-Hoc Tamhane’s T2 Testi Sonuçları…...………………………..…...127 Tablo 97- Zorba Kişilik Puanlarının Gelir Düzeyi Açısından Karşılaştırılması, Kruskal Wallis-H Testi Sonuçları………………………..…...................................128 Tablo 98- Kendine Güven Puanlarının Gelir Düzeyi Açısından Karşılaştırılması, Kruskal Wallis-H Testi Sonuçları………………………..…...................................128 Tablo 99- Zorbalıktan Kaçınma Puanlarının Gelir Düzeyi Açısından Karşılaştırılması, Kruskal Wallis-H Testi Sonuçları..…..........................................129 Tablo 100- Zorba Kişilik Puanlarının Kardeş Sayısı Açısından Karşılaştırılması, Kruskal Wallis-H Testi Sonuçları..….......................................................................129 Tablo 101- Kendine Güven Puanlarının Kardeş Sayısı Açısından Karşılaştırılması, Kruskal Wallis-H Testi Sonuçları..….......................................................................130 Tablo 102- Zorbalıktan Kaçınma Puanlarının Kardeş Sayısı Açısından Karşılaştırılması, Kruskal Wallis-H Testi Sonuçları................................................130 Tablo 103- Zorba Kişilik Puanlarının Doğum Sırası Açısından Karşılaştırılması, Kruskal Wallis-H Testi Sonuçları.............................................................................131 Tablo 104- Kendine Güven Puanlarının Doğum Sırası Açısından Karşılaştırılması, Kruskal Wallis-H Testi Sonuçları.............................................................................131 Tablo 105- Zorbalıktan Kaçınma Puanlarının Doğum Sırası Açısından Karşılaştırılması, Kruskal Wallis-H Testi Sonuçları................................................132 Tablo 106- Annenin Eğitim Düzeyi Değişkenine Göre Zorba Kişilik Puanları İçin Yapılan Tek Yönlü Varyans Analizi (ANOVA) Sonuçları......................................132 Tablo 107- Annenin Eğitim Düzeyi Değişkenine Göre Kendine Güven Puanları İçin Yapılan Tek Yönlü Varyans Analizi (ANOVA) Sonuçları......................................133 Tablo 108- Annenin Eğitim Düzeyi Değişkenine Göre Zorbalıktan Kaçınma Puanları İçin Yapılan Tek Yönlü Varyans Analizi (ANOVA) Sonuçları...............................133 xix Tablo 109- Babanın Eğitim Düzeyi Değişkenine Göre Zorba Kişilik Puanları İçin Yapılan Tek Yönlü Varyans Analizi (ANOVA) Sonuçları…………………...…...134 Tablo 110- Babanın Eğitim Düzeyi Değişkenine Göre Kendine Güven Puanları İçin Yapılan Tek Yönlü Varyans Analizi (ANOVA) Sonuçları…………………...…...134 Tablo 111- Babanın Eğitim Düzeyi Değişkenine Göre Zorbalıktan Kaçınma Puanları İçin Yapılan Tek Yönlü Varyans Analizi (ANOVA) Sonuçları……….……...…...135 Tablo 112- Zorba Kişilik Puanlarının Ebeveynin Beraber-Boşanmış Olmalarına Göre Karşılaştırılması, Mann Whitney-U Analizi Sonuçları……….……...……....135 Tablo 113- Kendine Güven Puanlarının Ebeveynin Beraber-Boşanmış Olmalarına Göre Karşılaştırılması, Mann Whitney-U Analizi Sonuçları…….……...………....136 Tablo 114- Zorbalıktan Kaçınma Puanlarının Ebeveynin Beraber-Boşanmış Olmalarına Göre Karşılaştırılması, Mann Whitney-U Analizi Sonuçları…….........136 Tablo 115- Zorba Kişilik Puanlarının Babadan Anneye Yönelik Fiziksel Şiddet Değişkenine Göre Karşılaştırılması, Mann Whitney-U Analizi Sonuçları…...........137 Tablo 116- Kendine Güven Puanlarının Babadan Anneye Yönelik Fiziksel Şiddet Değişkenine Göre Karşılaştırılması, Mann Whitney-U Analizi Sonuçları…...........137 Tablo 117- Zorbalıktan Kaçınma Puanlarının Babadan Anneye Yönelik Fiziksel Şiddet Değişkenine Göre Karşılaştırılması, Mann Whitney-U Analizi Sonuçları...138 Tablo 118- Babadan Anneye Yönelik Sözel Şiddet Değişkenine Göre Zorba Kişilik Puanları İçin Yapılan t Testi Sonuçları…………………………………………….138 Tablo 119- Babadan Anneye Yönelik Sözel Şiddet Değişkenine Göre Kendine Güven Puanları İçin Yapılan t Testi Sonuçları…………………………………….139 Tablo 120- Babadan Anneye Yönelik Sözel Şiddet Değişkenine Göre Zorbalıktan Kaçınma Puanları İçin Yapılan t Testi Sonuçları………………………………….139 Tablo 121- Zorba Kişilik Puanlarının Anneden Babaya Yönelik Fiziksel Şiddet Değişkenine Göre Karşılaştırılması, Mann Whitney-U Analizi Sonuçları………...140 Tablo 122- Kendine Güven Puanlarının Anneden Babaya Yönelik Fiziksel Şiddet Değişkenine Göre Karşılaştırılması, Mann Whitney-U Analizi Sonuçları………...140 Tablo 123- Zorbalıktan Kaçınma Puanlarının Anneden Babaya Yönelik Fiziksel Şiddet Değişkenine Göre Karşılaştırılması, Mann Whitney-U Analizi Sonuçları...141 xx Tablo 124- Anneden Babaya Yönelik Sözel Şiddet Değişkenine Göre Zorba Kişilik Puanları İçin Yapılan t Testi Sonuçları…………………………………………….141 Tablo 125- Anneden Babaya Yönelik Sözel Şiddet Değişkenine Göre Kendine Güven Puanları İçin Yapılan t Testi Sonuçları…………………………………….142 Tablo 126- Anneden Babaya Yönelik Sözel Şiddet Değişkenine Göre Zorbalıktan Kaçınma Puanları İçin Yapılan t Testi Sonuçları………………………………….142 xxi GİRİŞ Problem Aile, toplumun temel birimi olarak kabul edilmektedir. Aynı zamanda bir sosyal kurum da olan ailenin çeşitli görevleri arasında çocuk yetiştirme de yer almaktadır (Kars, 1996: 3). Aile kurumu yıllar boyunca önemli değişikliklere uğramıştır. Her kültürün ailenin işlevi konusundaki beklentisiyle ilgili farklı yorumları vardır. Tüm değişikliklere rağmen aile, çocukların bakımı ve yetiştirilmesinden sorumlu temel ve önemli toplumsal birim olarak varlığını korumuştur (Tower, 2005: 24). Temel olarak aile, çocuğu toplum içinde fonksiyonel bir yetişkin olarak yer alması için hazırlar. Ebeveyn çocuk ilişkisinden; kararlılık ve bütünleşme, ekonomik güvence, sağlık, eğitim, ahlak ve saygıyı sağlaması beklenmektedir. Kararlılık ve bütünleşme, çocukların beklentilerini dayandıracakları bir temel, gelecekteki ilişkilerine model oluşturacak güvenli, kararlı, sürekli ilişki sağlamaları demektir (Tower, 2005: 25). Aileler günümüz dünyasında çelişkili bir göreve sahip bulunmaktadır. Ailelerin doğası ve yapısındaki kültürler arası farklılıklara rağmen, kültürler aile hayatına büyük anlam yüklemekte ve koruma ihtiyacı duymaktadır. Aileler bireylerin tüm hayatı boyunca sosyal, duygusal ve ekonomik desteğin birincil kaynağı olarak görülmektedir. Bu role verilen anlamla birlikte aile hayatı kutsal, toplumun merkezi ve en temel kaynağı olarak takdim edilir (Levesque, 2001: 3). Aile hayatının ideal şekilde kavramlaştırılmasına karşı çıkılmasına rağmen idealize edilen tanımlardan çok az bir sapma olmaktadır. Oysa bireyler hayatları boyunca ailede yaşanan şiddet olayları yüzünden acı çekebilmektedirler. Çocukların maruz kaldığı ve sıklıkla belgelenen istismar türleri; fiziksel kötü muameleden, 1 cinsel istismara, tıbbi ve duygusal ihmale kadar geniş bir alanda kendini göstermektedir (Levesque, 2001: 3). Şiddetle ilgili yapılan çalışmalar, istismarın türüne bakılmaksızın ailelerin yaygın şekilde şiddet kaynağı oluşturduğunu genellikle ailelerle ilişkilendirilmeyen çocukları “kurban haline getirme” durumuna katkıda bulunduklarını ortaya koymaktadır. Ailelerin yeterince güvenli sığınaklar olmadığıyla ilgili kanıtlara rağmen, idealler tarafından güçlendirilen inançların akla yatkın gözükmesi nedeniyle ideal aile hayatı düşüncesinden vazgeçilmemektedir (Levesque, 2001: 3). Toplumu oluşturan en küçük birim olan aile insanın kendini en huzurlu, rahat ve güvende hissetmesi gereken bir ortamdır. Bu sebeple aile ortamında yaşanan şiddet diğer hedef gruplara göre çok daha kalıcı etkiler bırakmaktadır. Aile içinde şiddet gören bireylerde, çok daha karmaşık ve kalıcı etkiler bırakacak travmalar yaşanmaktadır. Bu bakımdan aile içi şiddetin önemi büyüktür. Çocuk istismarı olarak isimlendirilen çocuğun gelişiminin engellendiği her türlü davranışın büyük oranda şiddet davranışlarından kaynaklandığı görülmektedir (Polat, 2001: 3). Daniel ve Kashani şiddeti; kötü davranma, incitme, kaba bir dille aşağılama, kötü şekilde davranarak zarar verme olarak tanımlamışlardır. Aile içi şiddet teriminin geniş çeşitliliğe sahip anlamları vardır. Bu terim en temel haliyle aile içinde bir ya da daha fazla kişiye yöneltilen şiddet ya da istismar edici davranışlara karşılık gelmektedir (Akt: Kashani ve Allan, 1998: 3). James Garbarino, çocuk istismarının çocuğa kötü muamele probleminin bir parçası olduğunu ve çocuğa karşı yapılan fiziksel, cinsel ve ruhsal bütün kötü davranışları içerdiğini belirtmiştir (Akt:Kars,1996:5). Çocuk istismarı, çocuğa bakmakla yükümlü olan yetişkin bireylerin çocuğun fiziksel, gelişimsel ve psikososyal açıdan iyi olma halini olumsuz yönde etkileyen tutum ve davranışlarını kapsamaktadır. İstismar olgusunun türleri şunlardır: Fiziksel istismar, cinsel istismar, duygusal ve psikolojik istismar ve ihmal (Polat, 2001: 85). 2 Tüm dünyada kabul gören bir tanım oluşturmak zor olsa da bugün bazı çevrelerce üzerinde görüş birliğine varılan ortak tanım; fiziksel istismarın kaza niteliği taşımayan ve çocuğa bakmakla yükümlü olan kişi tarafından çocuğa uygulanan fiziki güç ile meydana gelen zarardan oluştuğu yönündedir. Diğer bir ifadeyle yetişkin tarafından devamlı ve sistemli olarak gerçekleştirilen bir davranış biçimidir. Yetişkinin öfke ve kızgınlığı sonucunda çocuğa yapılan kötü muameleler veya çocuğun ve gencin doğal isteklerinin bastırılması için yapılan şiddete dayalı davranışlardır (Müderrisoğlu, 2002: 24). Sheldrick’in (1991) tanımına göre çocuk cinsel istismarı: “Bağımlı ve gelişimsel olarak olgunlaşmamış çocukların ve ergenlerin tam olarak kavrayamadıkları, bilerek onay verme durumunda olmadıkları ve aile rollerine ait sosyal tabuları ihlal eden cinsel faaliyetlere karıştırılmasıdır”. Bu tanımlar çeşitlendirilebilir fakat tüm cinsel istismar tanımlarında temel unsur, çocuğun kendisinden yaşça büyük birisini tarafından cinsel tatmin amacıyla kullanılmasıdır (Akt: Topçu, 1997: 20). Cinsel istismar ergenlerin gelişimine çeşitli açılardan etki etmektedir. Finkelhor ve Browne (1986), cinsel istismarın 4 tür travmatik etkisi olduğunu belirtir. Bunlar; travmatik cinsellik, ihanet, güçsüzlük ve damgalanmadır. İsteği dışında tekrarlayan şekilde şiddete maruz kalma, birisine söylemeye çalıştığında kendisine inanılmaması, suçu daha da şiddetlendirmekte ve cinsel istismara uğrayan ergen güçsüzlük hissini yaşamaktadır. Ergen istismara uğramanın kendisini farklı hale getirdiğinde damgalamanın ortaya çıktığını fark etmektedir. Utanç ve suçlulukla yoğunlaşan yalıtılma ve düşük benlik saygısı, gelişme döneminde olan çocuk için taşıması ağır bir yük haline gelmektedir. Garbarino ve arkadaşlarına (1986) göre duygusal istismar, ebeveyn ya da çocuğa bakan kişilerin çocuğun duygusal ihtiyaçlarını karşılarken ve olumlu bir benlik, sosyal yeterlilik geliştirmesine yardım ederken tekrarladıkları kusurlardır (Akt:Horton ve Cruise, 2001:5). Aslında duygusal-psikolojik kötü muamele, istismar ve ihmalin tüm tiplerinin temelini teşkil etmektedir. Günümüzde çoğu teorisyen 3 tanımı iki bölüme ayırmaktadır: duygusal-psikolojik istismar (sözel ya da duygusal saldırı, tehdit ederek zarar verme ya da katı sınırlar koyma) ve duygusal-psikolojik ihmal (yetersiz bakım, şefkat, yeterli bakım sağlamayı reddetme, bilinçli olarak suça karışma ya da madde kullanımı gibi uygun olmayan davranışlara izin verme) dir (Garbarino ve Eckenrode, 1997). Yetişkinlerin duygusal istismar içerikli davranışları ergenlerin kişilik yapısında, duygusal ve ruhsal dünyalarında çeşitli olumsuzluklara yol açar. Bunlar: Kendilerini olumsuz olarak algılama, bağımlı bir kişilik geliştirme, huzursuz, gergin ve kaygılı olma, aileden uzaklaşma, uyumsuzca ve saldırganca tepkiler gösterme, içe dönme, değersizlik duyguları geliştirmedir. Çocuk ve gençlerin kendilerine en yakın aile üyelerinden gördükleri olumsuz tavırlar karşısında onlara yönelik öfke, kızgınlık duyguları beslemeleri ve pasif saldırganlık geliştirmeleri gösterecekleri muhtemel tepkilerdendir (Kulaksızoğlu, 2004: 197). İhmal genellikle ebeveynlerin veya çocuğun bakımını üstlenen bireylerin, çocuğun en temel ihtiyaçlarını karşılamaması şeklinde tanımlanır. İstismar ve ihmalin en temel farkı istismarın aktif, ihmalin ise pasif bir olgu olmasıdır (Kars, 1996: 16). İhmal; sağlık, temizlik, destek, eğitim ya da duygusal ihtiyaçlarını karşılama gibi çocukların normal gelişiminde risk yaratabilecek alanlardaki kronik bakım eksikliğiyle kendini gösteren kötü muamele türü olarak tanımlanabilir (Either, Palacio-Quintin ve Jourdan-İonescu, 1992; akt: Horton ve Cruise, 2001: 7). Normal bir şekilde gelişme, istismar ve ihmal edilen bir çocuk için zor bir görevdir. Kötü muamele eden ailelerde gelişimi engelleyen iki tür ebeveynlik örüntüsü ortaya çıkmaktadır. Bu aile türlerinden biri, sürekli olarak kendi ihtiyaçlarını karşılayan yetişkinlerden oluşmakta, çocukların ihtiyaçlarını ihmal etmekte ve sonunda onları kendilerine bakma rolünü üstlenmeye zorlamaktadır. İkinci tür aile ise; katı, değişmez standartlar ve gerçekçi olmayan yüksek beklentilere sahiptir. Çocukları daha iyi yetiştirebilecek olmalarına rağmen ebeveynlerin karşılanmayan ihtiyaçlarının bir sonucu olarak çocuklar, istismar ve zihin karışıklığıyla karşı karşıya kalmaktadır (Tower, 2005: 63). 4 İstismara maruz kalmış olan ergenler yakın geçmişe kadar gözden kaçmıştır. Çocuklara oranla kilo, güç, yaş gibi fiziksel özellikleri sebebiyle ergenlerin istismar karşısında kendisini savunabilen ve daha az zarar gören bir grup olarak görülmekteydi (Müderrisoğlu, 2002: 30). Fransız Psikiyatr Dolto, ergenlerin yaşamın ilk yıllarındaki bebekler gibi kırılgan ve dayanıksız olduğunu eğer yara alırlarsa bu yaranın izini hayat boyu taşıdıklarını belirtir (Akt:Yavuzer, 2005: 20). İçselleştirilmiş ve dışsallaştırılmış semptomlarıyla istismarın ergen üzerinde olumsuz birçok etkileri bulunmaktadır. İçselleştirilmiş semptomlar arasında; içe çekilme, depresyon, anksiyete, düşük benlik saygısı, duygu körelmesi ya da sınırlı duygulanım gibi durumlar bulunmaktadır. Dışsallaştırılmış davranış problemleri arasında en sık rastlanılanı ise saldırganlıktır. Saldırgan yetişkin modelleriyle yaşamak ve ebeveyninin elinde fiziksel saldırılara maruz kalma daha fazla öfke ve dürtüsellikle sonuçlanmakta ve diğerlerinin hissettiği acıyı algılamalarında değişikliğe neden olmaktadır. Bu semptomlara göre kötü muamele gören ergenlerin akran ilişkilerinin bozulması şaşırtıcı değildir. Kötü muamele gören bazı çocuklar akranlarının davranışlarını daha düşmanca amaçlara sahip oldukları şeklinde yanlış algılayabilmekte ve onlara karşı saldırgan tepkilerde bulunabilmektedirler (Horton ve Cruise, 2001: 18). Saldırgan davranışların bir alt kategorisi olarak ele alınan zorbalık davranışlarına ergenler arasında sıkça rastlanmaktadır. Dan Olweus’un Norveç’te yaptığı geniş ölçekli bir araştırma zorbalık konusuna öncülük etmiştir. Araştırmasında ilkokul ya da lisedeki öğrencilerin %15’inin zorba ya da mağdur olarak zorbalık içeren davranışlar içinde yer aldığını saptamıştır (Meoeller, 2001: 220). Zorbalık, genel olarak “ Diğer bireye zarar verme ya da onu rahatsız etme amaçlı davranış” olarak tanımlanan saldırganlık ya da saldırgan davranışların bir alt kategorisidir (Smith, Morita, Junger-Tas, Olweus, Catalano, Slee, 2000: 12). Akranlar arasında gözlenen özel bir saldırganlık türü olan akran zorbalığı da, kışkırtma unsurunun bulunmadığı bir saldırganlık olup; aralarında fiziksel ya da 5 psikolojik açıdan bir güç dengesizliği olan bireylerden güçlü olanın, karşı tarafa bilerek ve isteyerek sistemli bir şekilde uyguladığı şiddet olarak tanımlanmaktadır (Olweus, 1991, 1994a ve 1994b; akt: Gültekin, 2003: 1). Olweus’un (1993) tanımına göre zorbalığın üç kriteri bulunmaktadır. Bunlar; amaçlı zarar verme ya da saldırgan davranışın olması, zaman içinde süreklilik göstermesi ve güç dengesizliğiyle karakterize olan kişilerarası bir ilişki olmasıdır. Adı geçen yazara göre bu kriterlere zorba davranışın sıklıkla belli bir kışkırtma olmaksızın ortaya çıktığı da eklenebilir. Olweus, bu tanıma göre zorbalığın bir istismar şekli olmasının netleştiğini bu sebeple kendisinin de bazen bu durumu etiketlemede “akran istismarı” terimini kullandığını belirtmektedir (Akt: Smith ve ark., 2000: 11). Araştırmacılar genellikle üç tür zorbalık olduğunu belirtmektedir. Bunlar: fiziksel, sözel zorbalık ve sosyal dışlamadır. İlk ikisi kolay gözlenebilmesi nedeniyle doğrudan zorbalık olarak ele alınırken, sosyal dışlama ise dolaylı zorbalık olarak tanımlanmaktadır. Dedikodu yaymak, istediklerini yapmadığı taktirde arkadaşlığı sona erdirmekle tehdit etmek gibi doğrudan gözlenemeyen davranışları içeren dolaylı zorbalık “ilişkisel saldırganlık” terimiyle de ifade edilmektedir (Akt: Kapcı, 2004). Diğer bir deyişle ilişkisel saldırganlık, bireyin sahip olduğu sosyal konumuna, ilişkilerine ve ait olma duygusuna zarar vererek gerçekleştirilir (Gültekin, 2003: 3). Olweus (1993) zorbaları, şiddete ve şiddet kullanımına karşı diğer çocuklardan daha olumlu bir tavra sahip, diğerlerine karşı düşük derecede empati gösteren, göreceli olarak daha yüksek seviyede dürtüsel olan ve diğerlerine hakim olma konusunda güçlü bir ihtiyaca sahip kişiler olarak tanımlamıştır. Ebeveynin olumsuz, düşmanca ve cezalandırıcı tavırları, saldırganlık gösteren ve sosyal davranışlar açısından etkisiz çocuklar yetiştirmenin temel unsurlarını oluşturmaktadır (Staub, 2003: 199). Çoğu çalışma çeşitli türdeki kötü muamele ve fiziksel istismarın çok net şekilde çocukların saldırgan ve antisosyal davranışları ile bağlantılı olduğunu göstermekte ve kanıtlar istismara uğrayan ergenlerin, istismar görmeyen akranlarıyla 6 karşılaştırıldığında yüksek seviyede saldırganlık gösterdiğini ortaya koymaktadır (Moeller, 2001: 112). Noller ve Callan’a (1991) göre zorba davranış gösterenler genellikle işlevsel olmayan ailelerden gelen çocuklardır. Etkili iletişim ergenlerin kendileriyle ilgili olumlu benlik, daha yüksek seviyede sosyal beceri ve baş etme yeteneklerinin olmasına yardımcı olmaktadır (Sullivan, 2002: 23). Rigby’nin (1994 b) çalışmasında, bu iletişim eksik olduğunda çocukların zorbalık davranışlarına yönelmeye ya da mağdur haline gelmeye daha yatkın olduğu sonucuna varılmıştır (Akt: Sullivan, 2002: 23). Junger-Tas ve Van Kesteren (1999), zorbalığa etki eden ailevi unsurlara dikkati çekerek zorbaların, ebeveynleri tarafından sıklıkla reddedildiklerini ve problemli ailelerden geldiklerini ifade etmişlerdir. Ayrıca ebeveynleri fiziksel cezayla birleştirilmiş katı disiplin yöntemleri kullanmaya yönelmektedir. Zorbalık, ebeveyn çocuk arasındaki duygusal ilişki eksikliğiyle ortaya çıkmaktadır. Farrington, yaşları 8 ile 12 arasında değişen 411 erkek çocukla gerçekleştirdiği çalışmasında, çocukların ebeveynleri tarafından ihmal edilmesini zorbalığın en önemli belirleyicisi olarak bulmuştur (Akt: Smith, 2006: 20). Ailedeki saldırgan ve istismarcı davranışlar büyük ölçüde dış dünyaya taşınmakta ve okulda zorbalık olarak görülmektedir (Sullivan, 2002: 23). Araştırmalara göre, bir çocuğun şiddet davranışlarına dahil olmasının en güçlü belirleyicilerinden biri şiddetle ilgili önceki yaşantılarıdır. Gelişimsel şiddet geçmişine ek olarak, çocuğun davranışına doğrudan etki edebilen aile içindeki çocuk yetiştirme uygulamaları ailesel faktörler olarak yer almaktadır. Örneğin yapılan araştırmalar, katı, fiziksel, tutarsız cezaların yöneltildiği çocukların tutarlı şekilde saldırganlık ve şiddet içeren davranışlar geliştirmeye yatkın olduğunu göstermektedir (APA,1993). Şiddet uygulamalarının kökenini ailede arayan bazı araştırmacıların, aile veya ev ortamındaki çocuk ihmali, çocuğa kötü muamele veya çocuk istismarı ile şiddet 7 ilişkisine odaklandıkları görülmektedir. Thornberry’nin yaptığı araştırmada, şiddet davranışının olmadığı ailelerden gelen gençlerin %38’i ergenlik döneminde şiddet davranışı gösterirken, aile içi şiddet davranışına maruz kalan ergenler için bu oran %78 olarak bulunmuştur (Flannery, 1997). Aile içi şiddetin değerlendirilmesi konusu, aile şiddeti probleminin artmaya devam etmesi nedeniyle toplumun dikkat odağı haline gelmekte ve son yirmi yıldır da konuya olan ilgi artmaktadır (Feindler ve ark.; 2003: 11). Tarihsel olarak bakıldığında geçmişte çocuk istismarını değerlendirmenin odağını, ebeveyn psikopatolojisi ya da çocuğun fiziksel, cinsel istismarının fiziksel-tıbbi kanıtları oluşturmaktaydı. Günümüzde ise; değerlendirmede çeşitli ebeveyn davranış ve tutumlarına olduğu kadar mağdur olmanın getirdiği psikolojik anormalliklere de odaklanılmaktadır. İstismarın değerlendirilmesi hem çocuk hem de aile grubu açısından alanını genişletmekte ve istismar edici olguları anlama giderek daha ayrıntılı hale gelmektedir. Bu sebeple değerlendirmeyle ilgili psikometrik ölçüm araçlarının iyi yapılandırılmış ve konuyla ilgili çeşitli gruplara yönelik olması için çaba gösterilerek geliştirilmesi gerekmektedir (Feindler ve ark.; 2003: 50). Bu açıdan ele alındığında aile içi şiddet konusunda sağlıklı ve yeterli verilerin ortaya konulabilmesi ve bunun sonucunda önleyici ve müdahaleci yaklaşımların geliştirilebilmesi için geçerlik ve güvenirlik çalışmaları yapılmış ölçeklere ihtiyaç duyulmaktadır. Ülkemizde yapılan ölçek geliştirme çalışmaları arasında; ilköğretim öğrencilerine okul rehber öğretmeninin uygulamasına yönelik olan “Çocuk İstismarı Tanılama Anketi-Tarama Formu” (ÇİTA-T) Atamer (2005), ergenlerin yetişkinlerle olan ilişkilerinde algıladıkları duygusal istismar derecesini belirlemek amacıyla geliştirilen “Yetişkin-Genç İlişkilerinde Duygusal Ezim Ölçeği” Alantar (1989), ve çeşitli istismar türlerini birlikte değerlendiren “Aile İçi Çocuk İstismarı Ölçeği” İşmen (1999) bulunmaktadır. Bekçi (2006) tarafından ilköğretim ikinci kademe öğrencilerinin yaşadığı istismarı genel olarak taramak ve farklı istismar türlerini bir arada değerlendirmek amacıyla Aile İçi Çocuk İstismarı Ölçeği – B Formu geliştirilmiştir. Bu ölçeklerin dışında Morris ve Johnson’un (1985), çocuğa yönelik fiziksel ve sözel disiplin davranışları ve istismar içeren çocukluk yaşantılarını 8 belirleyen “Survey of Standarts of Discipline” ölçeği Türkçe’ye çevrilerek uyarlanmıştır (Orhon ve ark.; 2006). Childhood Trauma Questionaire’nin (Bernstein ve ark.; 1994) Türkçe versiyonu olan “Çocukluk Örselenme Yaşantıları Ölçeği” Aslan ve Alparslan (1999)’nin geçerlik ve güvenirlik çalışmaları yapılmıştır. Ölçek geliştirme çalışmalarıyla ilgili literatürde, bir ölçeğin kısa formunun yanıt veren kişiye aşırı derecede sıkıntı yaratmaması, kötü muamele geçmişiyle ilgili süratli bir yansıtma sağlaması, hem klinik amaçlı hem de normal gruplarda kullanılabilir olması amacıyla geliştirildiği belirtilmiştir (Akt: Bernstein ve ark.; 2003). Bu çalışmanın ilk bölümünde, istismarın çeşitli yönlerini bir arada sorgulayan, ergen gruplarında uygulamaya yönelik, grup çalışması yapmaya uygun, soru sayısı açısından uygulama süresi kısa olan pratik bir ölçek geliştirilmiştir. İkinci bölümde ise; aile içi ergen istismarı ile zorbalık arasındaki ilişki araştırılmıştır. Amaç Bu araştırmanın amacı, ortaöğretim (lise) öğrencilerinin istismar deneyimleri ile zorba davranışlar göstermeleri arasında ilişki olup olmadığını belirlemektir. Bu genel amaçtan hareketle çalışmanın ilk kısmında farklı türdeki istismar yaşantılarını ortaya koyan bir ölçek geliştirme çalışması yapılmıştır. Bu amaç doğrultusunda cevaplandırılmaya çalışılan sorular şunlardır: 1) Araştırma grubunu oluşturan ortaöğretim öğrencilerinin Aile İçi Çocuk İstismarı Ölçeği-C Formu’nun alt boyutları olan; Fiziksel ve Çok Yönlü İstismar, Cinsel İstismar, Suça Yöneltme ve Uygun Olmayan Cezalandırma, Gelişimi Destekleme ile Öğrenci İlişkileri Tutum Ölçeği’nin alt boyutları olan; Zorba Kişilik, Kendine Güven ve Zorbalıktan Kaçınma arasında ilişki var mıdır? 9 2) Aile İçi Çocuk İstismarı Ölçeği-C Formu alt boyutlarının ortaöğretim öğrencilerinin zorba kişilik, kendine güven ve zorbalıktan kaçınma alt boyutlarından oluşan zorba davranışlar göstermelerini yordama da anlamlı katkıları bulunmakta mıdır? 3) Araştırma grubunu oluşturan ortaöğretim öğrencilerinin Aile İçi Çocuk İstismarı Ölçeği-C Formu’nun 3 alt boyut puanları; a) Cinsiyet b) Yaş c) Kardeş sayısı d) Doğum sırası e) Ailenin gelir düzeyi f) Ebeveynin öğrenim düzeyi g) Anne- babanın beraber ya da boşanmış olmaları h) Babanın anneye fiziksel şiddet uygulaması i) Babanın anneye sözel şiddet uygulaması j) Annenin babaya fiziksel şiddet uygulaması k) Annenin babaya sözel şiddet uygulaması açısından farklılaşmakta mıdır? 4) Araştırma grubunu oluşturan ortaöğretim öğrencilerinin zorbalıkla ilgili davranışlarının değerlendirildiği, Öğrenci İlişkileri Tutum Ölçeği’ndeki 3 alt boyut puanları; a) Cinsiyet b) Yaş c) Kardeş sayısı d) Doğum sırası e) Ailenin gelir düzeyi f) Ebeveynin öğrenim düzeyi g) Anne- babanın beraber ya da boşanmış olmaları 10 h) Babanın anneye fiziksel şiddet uygulaması i) Babanın anneye sözel şiddet uygulaması j) Annenin babaya fiziksel şiddet uygulaması k) Annenin babaya sözel şiddet uygulaması açısından farklılaşmakta mıdır? Önem Çocuk istismarının sosyal bir sorun olduğu açıktır. Literatüre göre milyonlarca çocuk fiziksel, duygusal, cinsel istismar, ihmal, aile içi şiddetin kurbanı olmakta ve birçoğu da bu istismar türlerini bir arada yaşamaktadır. Ailelerin yoksulluk, yalıtılma ya da diğer stresleri bu riski daha da arttırmaktadır. Çocuğa kötü muamele her türlü ailede ortaya çıkabilmekte, genellikle bu konudaki stereotipler hatalı olmaktadır (Horton ve Cruise, 2001: 26). İstismar edilen çocuklar duyulmadıklarında ya da görülmediklerinde zarar görme konusunda daha az risk taşıdıklarını öğrenmektedirler. Bunun sonucu olarak da geri çekilmeye, kendi duygu ve düşüncelerini inkar etmeye ve daha duygusuz tepkiler göstermeye başlamaktadırlar (Akt: Horton ve Cruise, 2001: 18). İstismar edilen ergen bilişsel açıdan gelişmiş bir seviyede olduğu için alternatifler ve seçenekler olabileceğinin farkındadır, istismar eden kişinin de seçim yaptığını ve onu istismar etmeyi seçerek güvenine ihanet ettiğini algılamaya başlamaktadır. İhanete uğrama hissi ergenin içinde çok büyük yer etmekte, yıkıcı ve isyankar davranışlara dönüşebilmektedir (Tower, 2005: 61). Fizyolojik, psikolojik ve sosyal açıdan çok hızlı bir gelişim ve değişimin yaşandığı ergenlik döneminde gençler, duygusal iniş çıkış, ayrılma ve bağlılık gibi zıt duyguları bir arada yaşama ve kimlik oluşturma çabaları içinde bulunmaktadır. Bu süreçte fiziksel, duygusal, cinsel ya da birkaç kötü muamele türünü bir arada yaşaması ergenin hem içinde bulunduğu dönemde hem de gelecekte hayatında birçok olumsuz sonuçlar yaratmaktadır. 11 Ailenin toplum içinde işlevsel bir yetişkin olarak yer alabilecek bireyler yetiştirme görevi, ebeveynlerin çocukları zedeleyici çeşitli davranışları sonucu gerçekleşememektedir. Bu şekilde kötü muameleye maruz kalan çocuklar, olumsuz benlik saygısı geliştiren, pasif, kendini değersiz hisseden, suçluluk ve utanç duyan, kendisine ya da çevresine zarar verici saldırgan davranışlarda bulunan bireyler haline gelebilmektedir. Aile ve ebeveyn özellikleri bazı öğrencilerin diğerlerine karşı zorba davranışlarda bulunmasına yatkınlık kazandırmada gözle görülür şekilde rol oynamaktadır (Smith ve ark., 2000: 332). Fiziksel ceza ya da istismarı içeren katı disiplin tarzı çocuklar, gençler ve yetişkinlerde saldırganlığa neden olmaktadır. İstismar ve ihmal şeklinde kötü muamele gören çocuklar daha saldırgan, daha az sosyal, diğerlerinin sıkıntılarına empati yerine saldırgan tepkilerle karşılık vermektedirler. Kötü muamele gören çocuklar daha fazla öfke göstermekte, ailelerinde daha fazla çatışma yaşanmakta ve akranlarına daha saldırganca davranmaktadırlar (Youngblade ve Belsky, 1990). Son yirmi yıldır bir çok farklı kültürde gerçekleştirilen araştırmalar çocuklar arasında akran zorbalığının oldukça yaygın ve önemli bir sorun olduğunu göstermiştir. Buna karşılık, akran zorbalığının çoğunlukla yetişkinler tarafından ya gelişim sürecinde her çocuğun yaşadığı normal bir deneyim ya da çocukların kendilerinin baş etmeleri gereken bir sorun olarak görüldüğü ve genellikle yeterince müdahale edilmediği dikkati çekmektedir. Ancak, akran zorbalığı çocuklar açısından genellikle son derece acı verici bir deneyim olup olumsuz etkileri yıllarca devam edebilmektedir (Akt: Gültekin, 2003: 29). Özellikle okuldaki zorbalık günümüzde zorba, mağdur ve daha geniş çaptaki grupları etkileyen ülkemiz ve diğer ülkeler açısından ciddi bir problemdir. Bu tür davranışlar hem zorba hem de mağdurun fiziksel, psikolojik sağlığını ve eğitimini ve gelecekteki yaşantısını olumsuz yönde etkilemektedir. Bu araştırma, zorba davranışlar göstermenin kökenindeki önemli faktörlerden biri olan aile içi çocuk 12 istismarına odaklanmaktadır. Ülkemizde ergenlik döneminde yaşanan zorbalık ile ilgili yapılan çalışma sayısı sınırlı olduğundan araştırmanın literatüre katkı sağlayacağı umulmaktadır. Çalışmanın ilk bölümünde geliştirilen ölçek ile bireylerin yetiştirilmesinde hayati öneme sahip ve en temel kurum olan ailede yaşanan çeşitli istismar yaşantılarının ortaya konması sağlanacaktır. Sayıltılar 1) Araştırmaya katılan deneklerin ölçeklere verdikleri cevaplar onların samimi düşünce ve görüşlerini yansıtmaktadır. Sınırlılıklar Bu araştırma; 1) 2006-2007 eğitim öğretim yılı ile, 2) İstanbul ilinde uygulamaların yapıldığı ortaöğretim okullarının 9, 10 ve 11. sınıfları ile 3) Çalışmada kullanılan Aile İçi Çocuk İstismarı Ölçeği-C Formu ve Öğrenci İlişkileri Tutum Ölçeği ile sınırlıdır. Tanımlar Fiziksel İstismar: Finkelhor ve Korbin (1988) fiziksel istismarı; bir çocuğun gelişim ve işlevselliğinde devam eden bozukluklar ve yaralanmalara neden olan, çocuğa acı veren ve kaza dışı meydana gelen, insanın çocuğa yönelttiği şiddet olarak tanımlamışlardır (Akt: Kars, 1996: 6). 13 Duygusal İstismar: Duygusal istismar, çocuk ve gençlerin, kendilerini olumsuz olarak etkileyen tutum ve davranışlara maruz kalarak ya da ihtiyaç duydukları ilgi, sevgi ve bakımdan mahrum bırakılarak toplumsal ve bilimsel standartlara göre psikolojik hasara uğratılmaları durumudur (Polat, 2001: 94). Cinsel İstismar: Cinsel istismar, kız veya erkek çocuk ve gençlerin yetişkinler tarafından cinsel bir uyaran olarak algılanması ve yetişkinlerin çocuk ve gençlere karşı kendi cinsel ihtiyaçlarını karşılama amaçlı davranışlarda bulunmalarıdır (Kulaksızoğlu, 2004: 198). İhmal: İhmal çocuğa bakmakla yükümlü kişinin, çocuğu fiziksel ya da duygusal açıdan ihmal ederek bu yükümlülüğünü yerine getirmemesidir. Beslenme, giyim, tıbbi gereksinimler, duygusal ihtiyaçlar veya uygun yaşam koşulları için gerekli ilgiyi göstermeme şeklinde tanımlanmaktadır (Polat, 2001: 97). Zorbalık: Güçlü durumdaki bir kişinin kendi isteğiyle, kendinden yaşça küçük kişilere fiziksel, sözel ya da psikolojik olarak sürekli şekilde rahatsızlık verici davranışlarda bulunmasıdır (Besag, 1995:4). Zorba: Başkalarının ihtiyaç ve haklarını dikkate almadan; kendi sosyal konumu, heyecan, maddi kazancı için veya grup ortamında kendi ihtiyaçlarını karşılayabilmek amacıyla diğerlerine karşı zarar verici davranışlarda bulunan kişi ya da gruptur (Akt: Koç, 2006: 17). Mağdur: Düzenli olarak bir ya da daha fazla öğrenci tarafından olumsuz davranışlara maruz kalan öğrencidir (Akt: Çayırdağ, 2006: 10). 14 Kısaltmalar Aile İçi Çocuk İstismarı Ölçeği- C Formu: AİÇİÖ- C Formu Fiziksel ve Çok Yönlü İstismar Alt Boyutu: FÇYİ Alt Boyutu Cinsel İstismar, Suça Yöneltme ve Uygun Olmayan Cezalandırma Alt Boyutu: CİSYUOC Alt Boyutu Gelişimi Destekleme Alt Boyutu: GD Alt Boyutu Öğrenci İlişkileri Tutum Ölçeği: ÖİTÖ 15 I. BÖLÜM İLGİLİ LİTERATÜR VE ARAŞTIRMALAR 1.1. Çocuk İstismarı Kavramı Çocuk İstismarı Önleme ve Sağaltım Hareketi tarafından çocuk istismarı ve ihmali; 18 yaşın altındaki çocuklara kendilerine bakmakla yükümlü kişiler tarafından fiziksel ya da zihinsel zarar verilmesi, cinsel istismar uygulanması ve mağdurun iyi olma halini engelleme şeklinde tanımlanmaktadır (Alantar, 1989: 24). Garbarino (1978: 98), çocuk istismarının yaygın dil kullanımıyla, basitçe “en uygun olandan daha az” şekilde çocuk yetiştirme tarzı olmadığını, istismarın çocuk bakımıyla ilgili hem manevi hem bilimsel normları şiddetli şekilde çiğneyen davranış örüntüsü olduğunu belirtmiştir. Çocuk istismarını tanımlama süreci çok önemsenmektedir çünkü bir davranışı çocuk istismarı olarak tanımlama sıklıkla aile hayatına zorla girmeyi gerektirmektedir. Bununla birlikte bazı hareketler hemen hemen herkes tarafından çocuk istismarı olarak görülürken bazı hareketler vardır ki insanların bir bölümü tarafından istismar edici olarak görülürken diğer bölümü tarafından görülmemektedir (Ammerman ve Hersen, 1990: 93). Toplumdan topluma istismarın algılanmasındaki farklılıklar sebebiyle istismarın evrensel bir tanımı yapılamamaktadır (Kars,1996: 5). Genel anlamda istismar ve ihmal, ailede çocuğun bakımından sorumlu kişilerin çocuğun duygusal, fiziksel ve cinsel gelişimine zarar veren kasıtlı ya da kasıtsız yapılan ya da yapılması gerektiği halde yapılmayan davranışları içermektedir (Akt: Mangalcı, 2002: 2). Bu davranış örüntüleri bir yandan dövme ve yaralamadan sakatlamaya, cinsel saldırı, tecavüz ve öldürmeye kadar varabilen; diğer yandan ise 16 gözle görülmesi, somut olarak saptanması daha güç olan sözel, duygusal ve zihinsel şiddet eylemlerini içerir (Medora ve ark., 2001; akt: Mangalcı, 2002: 2). 1.2. Çocuk İstismarında Risk Faktörleri Her yaş ve cinsiyetten, ırk ve etnik gruptan ve sosyo-ekonomik seviyeden çocukların kötü muameleye maruz kalmasına rağmen ebeveynlerin, çocukların ve ailelerin bazı özellikleri kötü muamele riskini arttırmaktadır. Bu risk faktörleri ebeveyn, çocuk ve aile özellikleri olmak üzere 3 grupta toplanabilir. Bunlar: (Akt: Horton ve Cruise, 2001: 14) Ebeveyn Özellikleri: • Düşük benlik saygısı • Yetersizlik duyguları • Depresyon • Anksiyete • Madde kullanımı/bağımlılığı • Zayıf dürtü ve öfke kontrolü • Ebeveyn olmayla ilgili yaşanan stres • Diğer psikolojik bozukluklar (kişilik bozukluğu gibi), • Erken yaşta ebeveyn olma • Düşük eğitim düzeyi • Dıştan denetimli olma • Çocuk davranışlarına olumsuzluk atfetme • Çocuklara karşı daha az empatik olma • Kuşaklar arası aktarılan kötü muamele ya da aile içi şiddet • Çocukla olan bağlılığın zarar görmesi • Çocuk gelişimi konusundaki bilgi eksikliği 17 • Çocuğun gelişim düzeyine uygun olmayan beklentilere sahip olma • Ebeveynlik becerilerindeki yetersizlikler Çocuğun Özellikleri • Küçük yaşta olma • Zor mizaç ve davranışlar • Fiziksel ve zihinsel yetersizlikler Aile Özellikleri • Düşük sosyo-ekonomik seviye • Tek ebeveyn olma • Geniş aile • Sosyal yalıtım • Üyeler arasındaki bağın zayıf olması • Üyeler arasında daha fazla sözel ve psikolojik çatışma yaşanmasıdır. 1.2.1. Ebeveynin Özellikleri İstismarcı ebeveynlerin sıklıkla eleştiri, düşmanlık ve saldırgan tutumlarını içeren tutarsız çocuk yetiştirme uygulamaları gösterdikleri belirtilmektedir. Bununla birlikte çocuklarıyla ilişkilerinde daha olumsuz yaklaşım içinde oldukları, sınırlı ilgi gösterdikleri belirtilmektedir. Bu ebeveynler problem çözme becerilerinde yetersizlik yaşamakta, sözel ve fiziksel açıdan çocuklarıyla daha az ilgilenmekte, çalışmaların ortaya koyduğu üzere serbest oyun ve problem çözme durumlarında daha az karşılıklı etkileşime girmekte ve çocuklarının sosyallik yanlısı hareketlerine karşı kayıtsız kalmaktadırlar (Kolko, 1996: 26). İstismar edici ebeveynin bazı özellikleri şunlardır: Çocukluk Çağındaki İstismar Geçmişi İstismar edici davranışın aktarılmasında birincil etkileşimsel işleyiş olarak, çocukluk dönemindeki katı ceza deneyimleriyle ileriki yıllarda görülen aile içi şiddet 18 uygulamaları arasındaki bağa dikkat çekilmektedir. Erken dönemdeki maruz kalınan fiziksel ceza, istismar potansiyelini arttırıcı ya da çocuğa fiziksel şiddet uygulanma davranışı ile ilişkilidir. Çocukluk çağında istismara maruz kalan ya da şahit olan yetişkinler hoşlanmadıkları modellerle karşı karşıya kalmakta ve çocuk disiplininde saldırgan yöntemleri kullanmayı öğrenmektedirler. İstismara uğrayan çocukların gelecekte istismar edici ebeveyn olma oranı küçümsenmeyecek düzeydedir. Çocukluk döneminde maruz kalınan davranışların yanında fiziksel istismarın nedenleri arasında; genel saldırganlık, cinsiyet, depresyon, yoksulluk, zayıf ebeveynlik uygulamaları ve stres gibi diğer psikolojik ve bağlamsal faktörler bulunmaktadır (Kolko, 1996: 25). Kişisel ve Psikiyatrik Rahatsızlıklar Ebeveynlerin kişilikleriyle ilgili bazı özellikler saldırganlığı arttırabilmektedir. Düşmanca kişilik katı ebeveynlik uygulamalarıyla önemli derecede bağlantılı bulunmuştur. Depresyon ve madde kullanımı gibi psikiyatrik bozukluklar da fiziksel istismarın nedenleri arasındadır (Kolko, 1996:25). İstismarcı ailelerin zihinsel hastalığa sahip olduğuna dair yaygın bir inanç bulunmaktadır fakat bu durum vakaların çoğunda geçerli değildir. Sıklıkla bir depresyon faktörü bulunmaktadır fakat bu kronik olmaktan çok duruma bağlı olarak ortaya çıkmaktadır (Tower, 2005: 101). Çocuklarını istismar eden ebeveynlerin genellikle başa çıkma mekanizmalarından yoksun oldukları konusunda görüş birliği bulunmaktadır. Bu ebeveynler problem çözme becerilerinden yoksundurlar ve istismar etmeyen ebeveynlerin sosyal yeterlilik seviyesine ulaşamamışlardır (Tower, 2005: 101). Biyolojik Faktör Fiziksel istismarla bağlantılı olarak az sayıda biyolojik değişken gözlemlenmiştir. İstismar eden kişilerin irade dışı davranışlarıyla ilgili ölçümlerde çocuklarından kaynaklanan ve kendilerinde gerginlik yaratan uyaranlara karşı hareketlerinde aşırı canlılık gözlemlenmiştir (Akt: Kolko, 1996: 26). Bu kişilerde aynı zamanda çocuklarla bağlantılı olmayan gerginlik yaratan durumlarla ilgili de 19 daha fazla irade dışı hareketlerde bulundukları saptanmıştır. Bu tarz hareketlerin ebeveynlerde dürtüsel davranışlara ve problem çözme becerilerinde zorluklara eşlik edebileceği düşünülmektedir (Kolko, 1996: 26). 1.2.2. Çocuğun Özellikleri Araştırmalar; erken doğum, öğrenme yetersizliği, fiziksel engeli ya da konuşma güçlüğü olan çocuklar ile duygusal ve davranışsal bozuklukları olan çocukların istismara uğrama risklerinin daha fazla olduğunu ortaya koymaktadır. Hiperaktivite, saldırganlık, dürtüsellik gibi özellikler ebeveynlerin tolerans seviyelerini düşürerek çocuklarını disipline etmek için fiziksel ceza kullanılmasının gerektiği inancını kuvvetlendirmektedir (Horton ve Cruise,2001;akt:Bekçi,2006: 20). Çocukta alerji ve beslenme bozuklukları gibi sağlık sorunları sinirliliğe ve saldırgan davranışlara neden olabilir. İleriki yıllarda, duyusal zorluklara, nörolojik hasarlara ya da psikolojik bağlantılı nedenlere dayanan öğrenme problemleri ve ebeveynin bu durumun farkında olmaması ya da çocuğun davranışlarını yanlış yorumlaması istismar için risk oluşturabilir. Çocuğun özerklik mücadelesinin damgasını vurduğu, göze batan şekilde isyankar davranışlar ve akran kültürüne (her zaman olumlu etkisi olmayan) olan bağlılığın görüldüğü ergenlik yıllarında çocuk yeniden ebeveyn istismarına davetiye çıkarabilmektedir. Çoğu yazarın ortak görüşüne göre aslında çocuklar istismara davet etmemekte fakat yukarıda sayılan bazı sebepler daha fazla risk yaratmaktadır (Tower, 2005: 100). 1.2.3. Aile Özellikleri Fiziksel istismar, sıklıkla yalıtılmış, zayıf ilişkilere sahip geniş ailelerde ortaya çıkmaktadır. Ailedeki ilişkiler yapmacık, olumsuz, çatışma yaşanan, baskıcı ve saldırgan modellerle işleyen bir yapıya sahiptir. Ailelerde ayrıca işsizlik, hastalık, yabancılaşma ve stres yaratan diğer durumlar bulunmaktadır. Kısıtlı gelir, işsizlik, aile büyüklüğü, genç ebeveyn ya da tek ebeveyn olma gibi ailelerin sosyo-ekonomik 20 yönden dezavantajları şiddet davranışı göstermelerine neden olur (Tower, 2005: 101). Aile büyüklüğü çocuğa kötü muamelede risk faktörü olarak ileri sürülmektedir. Geniş ailelerde daha az kaynakların aile üyelerine bölüştürülmesi sorunu ortaya çıkmaktadır. Bu kaynaklar sadece yiyecek ya da giyecek gibi maddelere sahip olmayı değil bunun yanında zaman ayırma, ilgilenme gibi duygusal kaynakları da içermektedir. Aile büyüklüğü arttıkça, çocukların istismara ya da ihmale uğrama riskleri de artmaktadır (Milner, 1998; akt: Horton ve Cruise, 2001: 17). Fiziksel istismar, karmaşık davranış ağı, değişkenler ve faktörler sonucunda ortaya çıkmaktadır. Hangi ailelerin istismar edici olabileceğini doğru olarak tahmin etmek zordur (Tower, 2005: 101). Burgess ve Conger (1977) kötü muamele gösteren ailelerin temel kişilerarası davranışlarla ilgili olumlu pekiştirme yapmadıklarını gözlemlemişlerdir. Bu ebeveynlerin çocuklarının ev dışında arkadaşlık kurması gibi normal sosyal ilişkilerini engelledikleri belirtilmiştir (Akt: Garbarino, 1978: 101). 1.3. Çocuk İstismarı Türleri Çocuk istismarı ve ihmali son yıllarda psikolojik araştırmaların odak noktalarından biri haline gelmiştir. Literatürde tanımlanan istismar çeşitleri, fiziksel, cinsel ve psikolojik istismarı içermektedir. Araştırmalar psikolojik kötü muamelenin tek başına ya da fiziksel kötü muamelenin görüldüğü tüm vakalarda ortaya çıktığını göstermiştir Psikolojik kötü muameleyi tanımlamayı zorlaştıran şey, fiziksel ve cinsel istismara göre etkilerinin gözlenmesinin daha zor olmasıdır (Taşdelen, 1995: 1). Polat (2001: 90), çocuk istismarının dört temel grupta incelendiğini belirtmiştir. Bunlar: 1. Fiziksel istismar 2. Cinsel istismar 3. Duygusal istismar ve 4. İhmal’dir. 21 Aşağıdaki tabloda çocuk istismarı ve ihmalinin çeşitli türleri arasındaki farklılıklar gösterilmektedir (Glaser, 2002): Tablo 1- İstismar ve İhmalin Çeşitli Türleri Arasındaki Farklılıklar Cinsel İstismar Fiziksel İstismar Duygusal İstismar/İhmal Edici Gizli-Saklı İstismar Davranış Saklı ya da Gözlemlenebilir gözlemlenebilir İstismarcının Genellikle Kimliği şüphelenilir Bazen bilinir Bilinir İstismarcı/Bakmakla Genellikle farklı Aynı ya da bazen Ayni kişidir Yükümlü Kişi kişilerdir farklı kişilerdir Tanım/Kanıta Tedavi yoluyla Çocuğa zarar Çocuğa bakan kişi verildiğiyle ilgili tarafından tedaviye Dayalı İspat belirtiler yoluyla yönlendirilmesi ve çocuğa zarar verdiğiyle ilgili belirtiler yoluyla Acil Korunmaya Evet Genellikle Nadiren Alınması Gerekliliği Aile şiddeti mağdurlarının kötü muamelenin sadece bir türüne maruz kalmasının olanaksız olduğu görülmektedir. Örneğin cinsel ya da fiziksel istismara psikolojik ya da duygusal istismar eşlik etmektedir. Bunlar aşağılayıcı sözel saldırıları, cinsel ya da fiziksel istismar tehditlerini, kişiyi odaya kilitleme gibi yalıtmayı ya da gıda, sosyal etkileşimden mahrum bırakma gibi diğer kötü davranışlardan oluşabilir (Browne ve Herbert, 1997: 9). 22 Zeytinoğlu (1991) Türkiye’de istismar ve ihmal kapsamında ele alınan davranışları ortaya koymak, bu davranışların sıklığı ve belirtileriyle ilgili bulgulara ulaşmak amacıyla bir araştırma yapmıştır. Araştırmasında konuyla ilgili olduğu düşünülen çeşitli meslek gruplarından olan Türk uzmanlardan (doktor, savcı, psikolog gibi) istismarı tanımlamaları ve en çok karşılaştıkları istismar türlerini belirlemeleri istenmiştir. Uzmanların değerlendirmesi sonucunda; ilk sırada %78.33’lük oranla duygusal istismar yer almıştır. Çocukların sevgiden mahrum bırakılması, kişiliğini geliştirme fırsatının sağlanmaması, meslek tercihi, sınav kazanma ve evlenme gibi konular bu gruba dahil edilen cevaplar arasında bulunmuştur. Karşılaşılma sıklığında ikinci sırada fiziksel istismar, üçüncü sırada iş gücü istismarı nadiren de cinsel istismarla ilgili yanıtlar verildiği tespit edilmiştir (Akt: İşmen, 1993: 21). Finkelhor ve arkadaşları (2005) tarafından ABD’de mağduriyet ile ilgili yapılan bir inceleme çalışmasında evdeki çocuklarla telefonda anket çalışması yapılarak şiddet deneyimleriyle ilgili sorular sorulmuştur. Bu araştırmada çocukların %50’sinden fazlasının son bir yılda fiziksel istismara maruz kaldığını ortaya koymuştur. Çocuklardan 1/8’inin kötü muamelenin bir türüne, 1/12’sinin de cinsel istismara maruz kaldığı bulunmuştur. Aile şiddetine, toplumsal şiddete maruz kalma, duygusal istismar ve zorbalığın yaygın olduğu belirtilmiştir. Ergenler arasında en yaygın istismar türünün fiziksel istismar olduğu, ihmalin ise tüm yaş gruplarında eşit olduğu saptanmıştır. Ergenlere diğer yaş gruplarına göre daha sıklıkla tokat atıldığı, küfür edildiği, evden kovma ve eve almama ile tehdit edildiği belirtilmiştir. Bu toplumsal araştırma; fiziksel istismarın belirtilen oranlardan kırk kat daha sıklıkla, cinsel istismarın ise on beş kat daha sıklıkla görüldüğü ortaya konuşmuştur (Akt: Wekerle, Miller, Wolfe ve Spindel, 2006: 15). Çocuk istismarı ABD’de oldukça yaygın olarak ortaya çıkmaktadır. 1995 yılında çocuk koruma servisleri tarafından 50 eyalette halk tarafından bildirilen 3 milyon dava sosyal hizmet uzmanları tarafından incelenmiş ve olayların 996.000’inde yüksek istismar olasılığı olduğu doğrulanmıştır. Davaların %54’ünde 23 fiziksel istismar, %26’sında duygusal istismar, %11’inde cinsel istismar ve %9’unda diğer kötü muamele türleri saptanmıştır (Akt: Connor, 2002: 142). 1.3.1. Fiziksel İstismar Belirtileri açısından en kolay gözlemlenebilir türü olduğundan ilk olarak fiziksel istismara dikkatler yöneltilmiştir. Kempe ve arkadaşlarının “Battered Child Syndrom” (örselenmiş çocuk sendromu) konusundaki yayınlarıyla hız kazanmıştır. Konuya olan ilginin fiziksel istismarla başlaması nedeniyle çocuk istismarı fiziksel istismar göz önüne alınarak tanımlanmıştır (Akt: Mangalcı, 21). Çocuğun kaza dışı yaralanması ve örselenmesi fiziksel istismar kapsamında yer almaktadır. Saptanması en kolay olan ve en sık rastlanılan istismar türüdür. Çocuğun fiziksel istismarında durumun şiddetine göre klinik teşhiste; ekimozlar, yumuşak doku hasarları, yanıklar, kaynar su ile haşlanmalar, kemik, eklem, beyin ve göz hasarları, iç organlara ait hasarlar, zehirlenmeler, gelişme gerilikleri ortaya çıkmaktadır (Polat, 2001: 91). Fiziksel istismar, çocuğun vücudunun herhangi bir bölümüne kaza dışı bir yaralanma ile sonuçlanabilecek şekilde kasıtlı olarak güce başvurmaktır. Bu, çocuğa bir kez vurmayı ya da süreklilik gösteren bir durumu içerebilir. Fiziksel istismar; tekmeleme, sarsma, ısırma, yakma, zehirleme, su altında tutma, diğer tehlikeli ve zararlı güç kullanımını ya da men etme (tuvalete kilitleme, sandalyeye bağlama vb.) davranışlarını içerebilir (Wekerle, Miller, Wolfe ve Spindel, 2006: 11). Yapılan araştırmalarada hastaneye kaldırılan fiziksel istismara uğramış çocuklarda kontrol grubundaki çocuklara göre daha erken zamanda gelişimsel gecikmeler, hafif düzeyde nörolojik bozukluk belirtileri, ciddi fiziksel yaralanmalar, deride izler, yaralar ve uyarıcı ilaç kullanımı olduğu belgelenmiştir. Ciddi düzeyde fiziksel istismara maruz kalma bilişsel ya da zihinsel bozukluklar, sınırlı zihinsel işleyiş gibi bilişle, sınırlı sözel beceri gibi dille bağlantılı ya da motor kavrayıştaki bozukluklar gibi diğer sınırlılıkları ortaya çıkarabilir (Kolko, 1996: 28). 24 Fiziklsel istismar geçmişi olan çocuklar kendi deneyimleriyle bağlantılı fiziksel disiplin algısı geliştirebilirler. İstismara uğrayan ve uğramayan çocukların olduğu çalışmalarda istismara uğrayan çocukların fiziksel ceza kullanımıyla ilgili daha fazla isteklilik gösterdiği bulunmuştur. Ayrıca kontrol grubuna oranla istismara uğrayan çocuklarda saldırgan uyaranlara karşı artmış dikkat ve hazır oluş durumu bulgularla tutarlılık göstermektedir (Kolko, 1996: 28). Hem küçük hem de daha büyük yaştaki fiziksel istismar mağduru çocuklarda düşen notlar, disiplin problemini içeren düşük okul başarısı ve okula karşı sınırlı uyum görülmektedir. Yetişkinlerin ev, oyun alanı ve diğer sosyal çevrelerdeki gözlemlerine göre fiziksel istismar mağduru çocuklar arasında yükselmiş saldırganlık en kapsamlı klinik sonuçlardan biri olarak ortaya konulmuştur. Karşıtlık, artan kuralları bozma davranışı ve suç işleme gibi diğer dışsallaştırılmış davranış problemleri de görülmektedir (Kolko, 1996: 29-31). 1.3.2. Duygusal İstismar-Psikolojik Kötü Muamele Çocuk İstismarı ve İhmali Ulusal Merkezi’nin hazırladığı disiplinler arası Çocuk İstismarı ve İhmali Sözlüğü (1978) duygusal istismarı, sıklıkla ortaya çıkan sözel saldırılar ya da olumsuz benlik saygısına ve çocuklarda anormal davranışlara neden olacak mantıksız isteklerde bulunarak mağdurun psikolojik iyi halini bastıran kötü muamele türü olarak tanımlamaktadır (Akt: Alantar, 1989: 25). Duygusal istismar üzerinde tartışılıp görüşülmesine rağmen işlevsel olarak tanımlanamamış ve uygun müdahale stratejileri geliştirilememiştir. Bu durumuyla duygusal istismar “yakalanması zor suç” tanımlamasını hak etmektedir. Duygusal istismar kesin şekilde çocuğun yaşamında bulunmakta fakat var olan çocuk gelişimi araştırmalarıyla bağlantılı olarak uygun bir kavramsal, işlevsel tanıma yerleştirmek zor olmaktadır (Garbarino, 1978: 96). Yapılan araştırmalar duygusal istismar vakalarının %47’lik bölümünün 12-17 yaş arasında görüldüğünü ortaya koymuştur (Karaca, 2001:6). 25 Duygusal istismar, mağdurun benlik değeri, duyguları, kişiliği ve inançları sürekli olarak zarar gördüğünde, alçaltıldığında ortaya çıkar. Psikolojik istismar, mağdurların kendisini aşağılanmış, mahcup ve küçük düşürülmüş hissetmesini amaçlayan huzursuz edici ve küçültücü hareketlerde bulunma, fiziksel zarar vermekle tehdit etme, kafa karışıklığı yaratmak için çelişkili ve korkutucu mesajlar vermektir (Janson, 2000). Duygusal istismar tanımlarından şu 5 alt kategorideki davranış biçimleri ortaya çıkmıştır: (Glaser, 2002). 1. Duygusal Elverişsizlik, Tepkisizlik ve İhmal (Emotional Unavailability, Unresponsiveness and Neglect): Ebeveynin duyarsız davranışlarını içermektedir. 2. Çocuğa Olumsuz ya da Yanlış Atıflarda Bulunma (Negative Attributions and Misattributions to the Child): Çocuğun hak ettiğine inanarak ona karşı düşmanlık, reddetme ve kötüleme davranışlarında bulunma 3. Çocukla Gelişimsel Açıdan Uygun Olmayan ve Tutarsız Etkileşimlerde Bulunma (Developmentally Inappropiriate or Inconsistent Interactions with the Child): • Çocukla ilgili gelişimsel kapasitesinin üstünde beklentiye sahip olma • Öğrenme ya da keşfetmesiyle ilgili aşırı koruma ya da sınırlandırmada bulunma • Travmatik ya da kafa karıştıran olay ya da etkileşimlerde bulunma 4. Çocuğun Bireyselliğini ya da Psikolojik Sınırlarını Kabul Etmede Başarısızlık (Failure to Recognize or Acknowledge to the Child’s Individuality and Psychological Boundary): Çocuğun ebeveynin psikolojik ihtiyaçlarını yerine getirmede kullanılması ve çocuğun gerçekliğiyle yetişkinin inanç ve isteklerini ayırt edememektir. 5. Çocuğun Sosyal Uyumunu Geliştirmede Başarısızlık (Failing to Promote the Child’s Social Adaptation): Ebeveynin kendi çıkarı uğruna çocuğun yanlış sosyalleşmesine neden olması, psikolojik açıdan ihmal (yeterli bilişsel uyaran ve/veya deneyimsel öğrenme için fırsat sağlayamama) etmedir. Bu 26 sınıflandırma çocuğu yalıtan ve suç içeren davranışlara dahil eden tutumları içerir. Duygusal istismarın belirgin varlığıyla tüm kötü muamele türlerine eşlik ettiği görülmektedir. Kötü muamelenin belirgin davranışları arasında; reddetme, aşağılama, yalıtma, ad takma, aşırı şekilde bağırma, küfretme ve yıldırma bulunmakta, bu davranışlar uzun dönemde fiziksel istismardan daha büyük psikolojik zararla sonuçlanmaktadır (Wekerle, Miller, Wolfe ve Spindel, 2006: 11). Farklı kültürlerde kötü muameleyi yapılandıran çeşitli ebeveyn davranışları arasında örtüşen yönler olmasına rağmen psikolojik olarak istismar edici davranışlar için uluslar arası bir tanım oluşturmak zordur. Bu yüzden psikolojik kötü muameleyi tanımlarken kültüre özgü tavırlar, değerler, çocuk yetiştirmeyle ilgili inançlar ve aile özellikleri göz önünde bulundurulmalıdır (Akt: Taşdelen, 1995: 4). Psikolojik kötü muamele, yetişkinlerin çocuklarına karşı olan ilişkilerinde tipik hale gelen, toplum değerlerine göre yıkıcı olarak değerlendirilen davranış örüntüleri olarak tanımlanmaktadır. Çocuk üzerinde duygusal baskı yaratan eleştirme, aşağılama, çok yüksek beklentilere sahip olma, karar vermesi için fırsat tanımama, erkek çocukları kız çocuklarından üstün tutma, ebeveyn çatışmalarında çocuğu ebeveynlerden birinden taraf olmaya zorlama gibi bazı davranışlar psikolojik kötü muamele olarak kabul edilmiştir (Akt: Eryiğit, 2004: 12-13). Aşağıda psikolojik kötü muamelenin 5 temel türü tanımlanmıştır. Bu tür durumlar çocuğa değersiz, kusurlu, sevilmeyen biri olduğu ya da sadece başkalarının ihtiyaçlarını karşılamak için var olduğu mesajını iletir. Psikolojik kötü muamele türleri şöyledir: 1. Reddetme (Rejecting): Yetişkinin çocuğun değerini ve çocuğun ihtiyaçlarının meşru olduğunu kabul etmeyi reddetmesidir. 2. Soyutlama (Isolating): Yetişkinin çocuğu normal sosyal deneyimlerden soyutlaması, arkadaşlıklar kurmasını engellemesi ve çocuğun dünyada yalnız olduğuna inanmasını sağlamasıdır. 27 3. Korkutma (Terrorising): Yetişkinin çocuğa sözel olarak saldırması, korku ortamı yaratması, zorbalık yapması, korkutması ve çocuğun dünyanın düşmanca ve güvenli olmayan bir yer olduğuna inanmasını sağlamasıdır. 4. Görmezlikten Gelme (Ignoring): Yetişkin tarafından çocuğun uyarım, teşvik almasının, entelektüel gelişiminin engellenmesi ve duygusal büyümesinin bastırılmasıdır. 5. Kendi Çıkarı İçin Kullanma-Yozlaştırma (Corrupting): Yetişkinin çocuğu yıkıcı ve antisosyal davranışlar içinde yer alması için cesaretlendirmesi, anormal ve sapkın davranışlarını pekiştirmesi ve çocuğu normal sosyal deneyimler için elverişsiz hale getirmesidir (Akt: Tower, 2005: 213). Psikolojik kötü muamelenin çocukların sosyal, duygusal ve bilişsel gelişimi üzerinde uzun dönem olumsuz sonuçları bulunmaktadır. Araştırmalar istismar görmeyen çocuklarla karşılaştırıldığında istismar gören çocukların ciddi davranışsal ve duygusal problemlerinin olduğunu ortaya koymuştur. Bu çocuklar zayıf ilişkilere, düşük empati düzeyine, zayıf okul uyumu ve akademik performansa sahiptirler (Taşdelen, 1995: 2). 1.3.3. Cinsel İstismar Cinsel istismar, çocuk bir yetişkin ya da ergen tarafından cinsel amaçlı olarak kullanıldığında ortaya çıkar ve genellikle bir çocukla kendisinden en az 5 yaş büyük birisi ya da bir ergenle kendisinden en az 10 yaş büyük birisi arasındaki cinsel deneyim olarak tanımlanır (Wekerle, Miller, Wolfe ve Spindel, 2006: 11). Çocuğun cinsel istismarı, çocuk ya da ergenle baskı ya da zorlama ile cinsel temas olarak tanımlanmakta ve yaş farkı ya da bakımını üstlenen kişinin sorumluluğu nedeniyle sömürücü ilişki olarak ele alınmaktadır (Akt: Kaufman, Barber, Mosher ve Carter, 2002: 27). 28 Çocuklar, kendilerini en güvenlikte hissetmeleri gereken yer olan ailede cinsel şiddetle en sık olarak yüz yüze gelmektedirler. Birçok ülkede yapılan araştırmalar, aile içi cinsel tacizin yaygınlığı konusunda tüyler ürpertici sonuçlar ortaya koymakta, birçok araştırma aile içinde yaşanılan tacizin kurumlara yansımaması nedeniyle bu konudaki gerçek sayının istatistiklere yansıdığından çok daha fazla olduğuna işaret etmektedir (İlkkaracan, 1996: 112). Finkelhor’a (1979) göre cinsel istismar çocuk ve ergenlere karşı yapılan önemli bir saldırganlık türüdür. Özellikle kız mağdurlara dikkat çekilir fakat erkekler de cinsel istismara uğramaktadır. İstismarcı öz ya ad üvey baba gibi ailenin bir parçası olan güçlü ve daha yaşlı bir erkek olduğunda travmatik etki daha büyük olmaktadır (Akt: Staub, 2003: 201). İstismara uğrayan erkeklerle ilgili yakın zamanda yapılan araştırmalarda erkeklerin hemen hemen kızlar kadar sık istismara uğradıkları ortaya konmuştur. Urquiza (1988), Washington Üniversitesi’nde okuyan 2016 erkek öğrenciyle yaptığı araştırmada öğrencilerin %17.3’ü 18 yaşın altındayken cinsel istismarın bazı türlerine maruz kaldıklarını belirtmişlerdir. Murphy (1989), Minnesota’da yaptığı 777 telefon görüşmesinde erkekler arasında istismar oranını %11 olarak tespit etmiştir. Birçok teorisyen ve klinisyen bu istatistiklerin gerçekte kuşkulanılan istismar oranının oldukça altında olduğunu tartışmaktadır (Akt: Tower, 2005: 29). Cinsel istismarın türü saldırının şekline göre farklılaşmaktadır. Saldırılar 3 grupta toplanmaktadır. Bunlar (Günçe, 1999: 90): 1. Dokunma olmadan yapılan istismarlar 2. Dokunmanın yer aldığı istismarlar 3. Şiddet kullanarak yapılan istismarlar Birinci gruptaki saldırılarda; sözel sataşmalar, açık saçık telefon konuşmaları, teşhircilik, röntgencilik yer almaktadır. İkinci gruptaki dokunmanın bulunduğu istismarda, yetişkinin çocuğun vücuduna cinsel amaçlı olarak dokunması söz konusudur. Bu olay çocuğun cinsel organına dokunmayla başlayıp, cinsel birleşmeye teşebbüs ve cinsel birleşmeye kadar çeşitli şekillerde olabilir. Bu olaylar esnasında 29 fiziksel istismar da görülebilir. Üçüncü grupta ise şiddet kullanılarak yapılan istismarlar yer almaktadır. Yüksel (1993a) cinsel taciz konusunda yedi yıllık çalışmalarını ve çoğunluğu İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Bölümü tarafından kendisine sevk edilmiş olan 27 cinsel taciz vakasıyla ilgili saptamalarını özetlediği araştırmasında başvuranların biri hariç hepsinin kız çocuk ve kadın, tacizcilerin tümünün ise erkek olduğunu belirtiyor. 19 vakada tacizci öz baba, 2’sinde üvey baba, 4’ünde amca, 3’ünde kuzen, 1’inde büyük baba; 6 vakada ise birden fazla tacizcinin bulunduğunu saptamıştır. Vakaların yarısında tacizin başlama yaşı 6’nın altında; tacizin sona erme yaşı 6-19 arasında farklılaşmaktadır (Akt: İlkkaracan, 1996: 112). Anderson, Bach ve Griffith’in (1981) tedavi gören cinsel saldırıya uğramış 155 kız ergenin klinik dosyalarını inceledikleri araştırmada bu grubun %63’ünde psiko-sosyal sorunların olduğunu saptamışlardır. İçselleştirilen psiko-sosyal sorunlar (uyku, yeme bozuklukları, korkular ve fobiler, depresyon, suçluluk, utanç ve öfke), aile içi cinsel istismara maruz kalan kızların %67’sinde, aile dışından biri tarafından istismara uğrayanların %49’unda görüldüğü bildirilmiştir. Dışsallaştırılan sorunlar (okul problemleri, kaçma vb.) aile içi istismar mağdurlarının %66’sında, aile dışı istismar mağdurlarının %21’inde görülmektedir (Akt: Finkelhor ve Browne, 1986: 219). 1.3.4. İhmal Ebeveynlerin ihmali ve cezalandırıcılığı sıklıkla tek bir boyutta düşünülmektedir. İlgi ve bakım eksikliği sonucunda çocuğun fiziksel ihtiyaçları karşılanmamakta, onaylanma ve destek eksikliğinin devam etmesiyle çocuk duygu durumu ve kimliği açısından bu yerine getirilmemiş eksikliklerin ihtiyacını duymaktadır. Bu durum genellikle ihmal olarak tanımlanan terime karşılık gelmektedir (Staub, 2003: 199). Çocukların ihmali, yeterli yiyecek, barınma, 30 güvenlik ve sevgi gibi temel insani ihtiyaçları karşılama konusunda ebeveynlerin başarısızlığı sonucu ortaya çıkmaktadır (Tower, 2005: 68). İhmal, fiziksel ve duygusal olmak üzere ikiye ayrılabilir. Fiziksel ihmal kolaylıkla belirlenebilir; duygusal yönden ihmal edilen, sevilmeyen çocuk yüzeysel olarak iyi bakıldığı izlenimini verebilir. Bu durumda da çocuğun büyüme ve gelişme örüntülerine bakarak ipucu bulmaya çalışılmalıdır (Lynch, 1999: 1). Erickson ve Egeland’ a (1996: 7-8) göre ihmalin 5 türü bulunmaktadır. Bunlar: 1. Fiziksel İhmal: İhmalin en yaygın şekilde tanımlanan türüdür. Çocukları zararlı ya da tehlikeli durumlardan korumadaki ve yeterli yiyecek, giyecek ya da barınma gibi temel fiziksel ihtiyaçlarını sağlamadaki başarısızlığı içermektedir. 2. Duygusal İhmal: Amerikan İnsani Derneği duygusal ihmali, çocuğun duygusal ihtiyaçlarına, bakımına ya da duygusal iyi haline karşı pasif/pasif agresif ya da dikkatsiz davranma olarak tanımlamaktadır. 3. Tıbbi İhmal: Çocuğa bakmakla yükümlü kişilerin çocuğun tıbbi tedavisiyle ilgili ilaç sağlama, aşı, ameliyat ya da ciddi hastalık ve yaralanma durumlarına müdahale konusundaki yetersizliklerdir. 4. Akıl Sağlığı İhmali: Tıbbi ihmalde olduğu gibi çocuğa bakmakla yükümlü kişinin çocukta bulunan ciddi duygusal ya da davranışsal bozukluklarla ilgili tavsiye edilen iyileştirici prosedürlere uymayı reddetmesidir. 5. Eğitimsel İhmal: Eğitimciler ve ruh sağlığı uzmanlarına göre ebeveynin çocuğun okulla ilgili konularında işbirliğine geçmede ve bu konulara dahil olmada eksiklik yaşaması ya da okul tarafından tavsiye edilen müdahaleler ve özel programları uygulamada direnç göstermesidir. İhmal bakımla ilgili geniş bir aralıktaki başarısızlıkları içerdiği için tanımlanmasında zorluk yaşanmaktadır. 13 tür ihmal tanımlanmıştır. Koruma, 31 gözetim ihmali, sağlıkla ilgili bakımı reddetme ya da erteleme, denetleme ihmali, terk etme, barınma sağlama konusundaki yetersizlik, kişisel hijyen, ev kazaları ya da besleme ile ilgili ihmal ve eğitimsel ihmal bunlardan bazılarıdır. Bazı ihmal tanımları, duygusal ihmali (çocuğun sevgi gereksinimine karşı kayıtsızlık, ilgi ya da duygusal destek eksikliği) de içermektedir. Bu alt türler ihmalin 3 temel türünü içerecek şekilde özetlenebilir: (Wekerle, Miller, Wolfe ve Spindel, 2006: 11). 1. Duygusal destek, şefkat ya da her ikisinin yoksunluğu 2. Aile çatışması, şiddeti ya da her ikisinden korumada eksiklik 3. Toplum şiddetinden korumadaki eksikliktir. 1.4. Çocuk İstismarının Etkileri Kötü muamelenin bir türü ya da çoklu türlerine katlanan çocuklar için tek başına “çocuk istismarı sendromu” ya da kendine özgü bir tepki örüntüsü yoktur. Bununla birlikte çocuk ve ergen mağdurlarda çeşitli psikolojik bağlantılarla ilgili kanıtlar bulunmaktadır. Bazı mağdurlar şu an ya da uzun dönemde zararlı etkileri sergilerken diğerleri etkileri erteleyecek ergenlik ya da yetişkinliğe kadar ortaya çıkarmayacaktır ki bu durum “uyku etkisi” olarak adlandırılmaktadır. Kötü muameleye maruz kalan çocuklarda çok çeşitli semptomlar görülebilir (Horton ve Cruise, 2001: 18). 1.4.1. Fiziksel Etkiler Direk fiziksel yaralanmalar, çok sıklıkla fiziksel istismarla birlikte görülen belki de çocuklara kötü muamele etkilerinden en belirgin olanıdır. Örneğin fiziksel istismar; çocuğun cildinde (çürük, sıyrık, yara, yanık ve haşlanma izi), iskelet yapısında (kafa tası ve kemik çatlakları, kemik çıkıkları) ya da iç organlarda (beyin travması, iç kanama ya da organların yırtılması gibi) yaralanmalara yol açar (Horton ve Cruise, 2001: 18). 32 1.4.2. Duyuşsal - Psikolojik Etkiler Kötü muamele mağdurları sıklıkla fiziksel yaralanmalar ve nörolojik hasarlara maruz kalırlar fakat sıklıkla daha psikolojik işlevlerde ve kişilerarası ilişkilerde süren zorluklara eşlik eden büyük ölçüde duygusal sıkıntılar yaşarlar. İçselleştirilmiş semptomlar genellikle istismar, ihmal edilen ya da aile içi şiddete tanık olan çocuklarda; içe çekilme, depresyon, anksiyete, korku, öfke, kendini aşırı şekilde güven altına alma isteği, düşük benlik saygısı ya da sınırlı duygulanım gibi durumları içermektedir. İçselleştirilmiş semptomların çoğunun uzun dönem etkilerinin olduğu belirtilmektedir. (Horton ve Cruise, 2001: 18). Kötü muameleye maruz kalanlar kendilerini diğerlerinden farklı görmekte, mağdur haline gelmekten sorumlu olmadıklarını anlamak için mücadele etmektedirler. Çoğu kötü muamele görmesini kendi suçu olarak algılamakta ve hak ettiğine inanmaktadır ki bu da en sonunda benlik saygısını düşürmektedir. Ebeveynlerinin destek ve ilgisinden yoksun olan çocuklar kendilerini görünmez hissetmekte, kendisinin kim olduğuyla ilgili güçlü bir his geliştirememekte ya da kendileriyle ilgili olumsuz duygular hissetmektedirler (Kaufman ve Cicchetti, 1989). Bu çocuklarda aşırı içe dönüklük, aşırı pasiflik, her şeye boyun eğme, dış kontrol odaklı olma, mantıksız isteklerde bulunma, uyku bozuklukları, olumsuz benlik kavramı, depresyon, aşırı kaygı, fobi ve obsesyonları içine alan nevrotik tepkilerin yanı sıra yıkıcı davranışlar, hırsızlık, yalan söyleme, zulmetme gibi antisosyal davranışlar veya intihara teşebbüs görülebilir (Kars, 1996: 27). Depresif semptomlar kötü muameleye maruz kalan çocuklarda yaygın olarak görülmektedir. Cinsel istismar mağdurlarında depresif ruh hali, anhedoni (daha önceki mutlu olduğu aktivitelerden zevk alamaması), kendini değersiz ve suçlu hissetmesi gibi içselleştirilmiş semptomlar ve belirgin derecede daha fazla içe çekilme görülür. Yaygın duygusal etkiler arasında suçluluk (kendini istismardan sorumlu tutma), 33 çaresizlik ve umutsuzluk, iştah ve uyku bozuklukları ve düşük benlik saygısı bulunmaktadır (Wekerle, Miller, Wolfe ve Spindel, 2006: 21). 1.4.3. Davranışsal-Kişilerarası Etkiler İçselleştirilmiş semptomların yanında kötü muamele gören çocuklar dışsallaştırılmış davranış problemleri de gösterebilirler. En sık rastlanılan davranışlar arasında okul öncesi çocuklarda bile görülen saldırganlık bulunmaktadır (Horton ve Cruise, 2001: 21). Kötü muameleye karşı kayda değer bir duygusal tepki olarak öfke görülmektedir. Bazı çocuklar istismar eden kişiye öfkelenirken diğerleri de istismar ve ihmale uğramasını önlemede başarılı olamayan ya da olayı açıklarken kendisine inanmayan kişiye öfkelenmektedir. Diğerlerine karşı genellenen bu öfke çocuğu davranışsal ve kişilerarası ilişkilerde zorluklara yöneltebilmektedir (Horton ve Cruise, 2001: 21). Alexander (2001), çocukların özellikle ilk çocukluk döneminde maruz kaldıkları kötü muamele davranışlarını içselleştirdiklerini, uzun vadede bu içselleştirmenin farklı şekillerde ortaya çıktığını ifade eder. Ergen ya da yetişkin öğrendiği bu davranış kalıbını sorun çözmede bir yöntem olarak benimseyebilir ve bir şiddet uygulayıcısı olabilir (Akt: Mangalcı, 2002: 3). Çocuk fiziksel istismara uğradığında ortaya çıkan, tahmin edilemeyen öfke ve saldırganlığın adaletsiz olduğu duygusu mağdurda güçlü ve hazır bir öfke yaratabilir. Bu da mağdurun nefret ettiği bu durumun bitmesini sağlayacak kısa dönemli amaçlara aşırı şekilde odaklanmasına neden olur. Araştırmalar fiziksel istismar (diğerlerine düşmanca amaçlar atfetmeyle birlikte) ile öfke görüntüleri ve tehdit belirtilerine karşı daha fazla duyarlılığa sahip olma arasındaki ilişkiyi vurgulamaktadır (Wekerle, Miller, Wolfe ve Spindel, 2006: 26). Kötü muameleyle bağlantılı saldırganlık, empati yoksunluğu (ağlayan kişilere karşı tepkisizlik, planlı karar verici davranış vb.), öfke ve dürtüsel hareketleri öğretir. Ergenlik boyunca fiziksel istismar mağdurları suçlu ve risk alan davranışlar içinde daha fazla yer almaktadır (Wekerle, Miller, Wolfe ve Spindel, 2006: 26). 34 Ergenlikte saldırgan eğilimler, kavgaya karışma, kamu düzenini ihlal eden suçlar ya da diğer tür suçları işleme gibi daha ciddi davranış problemleri geliştirmelerine neden olabilir. Ergenler saldırganlığı kendi içlerine döndürerek intihar ya da alkol ve madde kullanımı, sigara içmek gibi kendine zarar verici diğer davranışlarda bulunabilirler (Horton ve Cruise, 2001: 22). Kötü muamele geçmişi ileriki dönemlerde intihar teşebbüsü için önemli bir risk faktörüdür. Çocuklukta cinsel istismar geçmişi olan gençlerin olmayanlara göre 12 kat daha fazla intihar riski bulunmaktadır. Ergenlik dönemi boyunca yaşanan kişilerarası zorluklar, fiziksel istismar ve intihar davranışının birlikteliğine aracılık edebilir. Düşük becerilere sahip kötü muamele görmüş çocuk daha fazla sosyal yalıtım, diğerleriyle zıt etkileşimler yaşayabilir ve duygusal konulara daha fazla tepki verebilir ki bu da intihar davranışı riskini arttırır (Wekerle, Miller, Wolfe ve Spindel, 2006: 21). Kötü muamele gören çocuklar tipik olarak arkadaş edinme, paylaşma gibi konularda zorluk yaşamaktadırlar. Baş etme metodu olarak sıklıkla saldırganlığı kullandıkları için etkili problem çözme ve çatışma çözme becerilerinde de eksiklik yaşamaktadırlar (Horton ve Cruise, 2001: 22). 1.4.4. Akademik Etkiler Davranışsal ve duygusal etkilere ek olarak akademik problemler de sık görülmektedir. Kötü muamele mağdurlarının akademik performanslarında ani değişikliklerin yaşanması yaygındır. Bununla birlikte düşük okul başarısı, okuldan alıkoyma ve diğer eğitim bölümlerine sevk etmeyle ilgili artan risk, okulu asma ve okuldan atılma gibi daha kronik okul problemleri de görülebilir. İstismar ve ihmal çocuğun dünyaya karşı duyduğu merakı azaltabilir, bağımsızlık ve otonomiyle ilgili motivasyonun bastırarak sonunda öğrenme sürecini engelleyebilir (Horton ve Cruise, 2001: 23). 35 1.5. İstismarın Ergenler Üzerindeki Etkileri Her yıl birçok ergen istismara uğramaktadır. İstismar çocuklukta başlayıp ergenlikte devam ederek uzun süreli olabilir ya da ergenlik döneminde ebeveynlerin bu dönemin gerginliğinin getirdiği çatışmalarla başa çıkmakta zorlanması nedeniyle başlayabilir veya yoğunluğunu arttırabilir (Tower, 2005: 107). İstismar gören ergenler sıkıntılarını kızgınlık, kendilerine dönük yıkıcılık, kaygı ya da tuhaf hareketlerle gösterirler. İstismarın normal gelişim üzerinde olumsuz ve sağlıkları için zararlı etkileri olduğu açıktır. Onların tam da bağımsızlığa yönelmelerini olanaklı kılmada, yeterlilik ve tutarlılık duygularına en çok ihtiyaç duydukları zamanda istismar gören ergenler bunaltıcı duygular, kafa karışıklığı ve yetersizlik ile yüz yüze gelmektedirler. İstismar gören ergenler bu sürece zorluklarla birlikte girmekte ve bu durum iletişim, problem çözme becerileri gibi yaş dönemine özgü önemli gelişimsel görevlere engel olmakta yaşıtlarına göre büyük bir dezavantaj yaratmaktadır (Straus, 1994: 136). Ergenlik kontrol, ayrılma, kimlik için araştırmaya ve kötü muameleyle engellenen araştırma sürecine işaret eder (Tower, 2005: 64). Kontrol ve kendini idare etme konusu tüm kötü muamele türlerine maruz kalanlar için geçerlidir. Kendisine yeterli ebeveynlik gösterilmeyen çocuklar kontrolü içselleştirmeyi, özümsemeyi öğrenemeyebilirler. İhmal edici aileler standartlara göre yararlı rol modelleri ve ahlaki gelişim sağlayamazlar. Aşırı şekilde katı ve istismar edici aileler, ergenlerin bir şeyler yapmasını zorlaştıran ve onların katılıklarını taklit etmelerine neden olan bir kontrol odağı yerleştirirler (Tower, 2005: 62). Fiziksel istismara uğrayan ergenler için kontrol, şiddeti garanti etmektedir. Bu nedenle de araştırmalarda şiddete maruz kalmanın kişiyi suçlu davranışa hazır hale getirmesi şaşırtıcı bir sonuç olarak ortaya çıkmamaktadır (Tower, 2005: 61). Ayrılma ve kontrol ebeveynlerin olduğu kadar ergenlerin yaşamında da önemli bir faktördür. 36 İstismar sıklıkla bu konular üzerinde devam eden çatışmalarla ortaya çıkar. İstismara uğrayan ergenlerin hayatları üzerindeki kontrolü elinde tutmayla ilgili gayretli girişimleri evden kaçmayla sonuçlanmaktadır. İstismarı durduramazken ve kendisini ailesiyle derin şekilde birleşmiş hisseden ergen, çaresiz şekilde ayrılığı kaçarak sağlamaya çalışır. Bazı ergenler bir kişinin yanına ya da bir yerlere kaçarken çoğu kendi soyutlanmasının farkında olarak amaçsızca kaçar ve sıklıkla ilaç satıcıları ya da kadın simsarları tarafından ele geçirilirler (Tower, 2005: 107). İstismara maruz kalan ergenlerin başka bir kaçış yolu da madde ya da alkol kullanımıdır. Bu maddeler zihni donuklaştırıp körelterek ya da hayal dünyasını genişleterek ergenlerin istismarı görmezlikten gelmesine ya da inkar etmesine olanak sağlarlar. Diğer ergenler kaçmak yerine tam tersine yetişkinleri istismar konusunda kışkırtırlar. Burada da belirgin olan ihtiyaç yine kontroldür. İstismarı kışkırtıcı davranışta bulunmak, kişinin kendisini ya da durumu kontrol etmesini sağlamaktadır. Bu tür ergenler saldırgan, suça yönelik ya da kavgacı olabilir. Bu davranışları da onların okul çalışanları ve ebeveynleri tarafından “adam olmaz” şeklinde etiketlenmelerine neden olmaktadır (Tower, 2005: 107). 1.6. İstismar Edici Ebeveyn ve Ergen Ergenlik dönemi istismar edici ebeveynler için zor bir süreçtir. Tüm ebeveynler için ergenlik, çocuklarının otonomi ve cinsel özellikler açısından geliştikleri bir döneme işaret etmekte, aynı zamanda ebeveynlerin de tam orta yaş dönemiyle yüz yüze geldikleri bir süreçtir. Sağlıklı ebeveynler ergenlik dönemindeki gelişmeleri becerilerinin artması olarak görürken, çocuklarıyla yarış içinde olan istismarcı ebeveynler çocuklarının büyümesini bir tehdit olarak algılarlar. Bu ebeveynler için ergenlik açık şekilde engellenme ve kontrolü kaybetme korkusunun algılandığı ve başarısızlığın temsil edildiği bir durumdur. Ayrılma süreci de ebeveyn ve ergen için önemli bir faktördür. Ergenlerin evden uzaklaşan bir tavır içinde olmaları özellikle güvensiz ebeveynler için zor bir durumdur (Tower, 2005: 112). 37 İstismarcı ebeveynler sıklıkla çocuklarıyla aralarında aşırı bağlılık geliştirmekte ve ergenlerin bireyselleşme sürecini duygusal çatışmalarla çevrili büyük bir kriz olarak yaşamaktadır. Çocuğu üzerindeki kontrolünü kullanmaya kararlı, öfkeli ve kontrolü kaybetmeye yakın hissetmesi nedeniyle yaşadığı endişe sonucunda kafası karışan ebeveyn istismar edici davranışlarda bulunmaktadır (Tower, 2005: 112). İstismara maruz kalan çocuklar kendi hayatları üzerindeki kontrol yoksunluğuyla ortaya çıkan bastırılmış, sindirilmiş bir öfkeyi barındırırlar. Bununla birlikte çocuklar ebeveynlerinin şiddeti problemlerle başa çıkma yolu olarak kullandığını görürler. Bazı çocuklar içlerindeki öfkeyi akranlarına, hayvanlara, yetişkinlere karşı ortaya koyarken bazıları da bu öfkeyi içlerinde tutarlar ( Tower, 2005: 105 ). İstismar edici ebeveyn nedeniyle çocuğun zarar gören bağlılığı, incitilmeyi ya da reddedilmeyi beklemeyi diğerleriyle olan etkileşimlerinin bir parçası olarak görmeye yöneltmektedir. Kötü muamele gören çocuklar, kişisel ihtiyaçlarını karşılayabilecekleri anlamlı ve tutarlı bir ilişkinin özlemini çekmektedir. Bununla birlikte saldırgan bir yetişkin modeliyle yaşamak ve ebeveynin elinde fiziksel saldırıya uğrama daha fazla öfke ve dürtüsellikle sonuçlanmakta, çocuğun kendisinin ve diğerlerinin acısını algılama tarzını değiştirmektedir (Akt: Horton ve Cruise, 2001: 21). Çoğu şiddet davranışı ev içinde yaşananlar yoluyla öğrenilmektedir. Evdeki şiddetle ilgili geçmiş ya da şimdiki deneyimleri olan bireyler muhtemelen diğer ilişkilerinde şiddet döngüsünü sürdürmektedir. Ev hayatı yoluyla gelecekteki şiddet ya da zorbalık davranışı konusunda kestirim yapılabilmektedir (Mongold, 2006: 28). Şiddet yaşanan evler antisosyal davranış gelişimi için en yüksek riske sahiptir, bu bakımdan zorbalığın aile bağlamındaki şiddete eşlik ettiği görülmektedir (Baldry, 2003). 38 1.7. Zorbalığın Tarihi Süreci Zorbalıkla ilgili araştırmaların büyük çoğunluğu İsveç ve İngiltere’de yapılmıştır. Olweus akran zorbalığı literatürünün kurucusu olarak bilinmektedir. Olweus çalışmalarına zorbalığın İskandinav Ülkeleri’nde problem haline gelmeye başladığı 60’ların sonu ile 70’lerin başında Norveç’te başlamıştır. Buna rağmen ilk ve ortaokullardaki zorbalığın ortak özellikleriyle ilgili ulusal araştırma 1982 yılında Norveç’te yaşları 10 ile 14 arasında değişen üç çocuğun ciddi akran zorbalığının sonucu olarak intihar etmeleriyle başlamıştır (Rueter-Rice, 2005: 10). Bu ulusal çalışmada ilk ve ortaokul öğrencilerinin %15’inin mağdur ya da zorba olarak olayların içinde yer aldığı saptanmıştır (Rueter-Rice, 2005: 11). 1970’lerin başında yapılan çalışmaların çoğunda daha küçük örneklem grupları kullanılmış ve genellikle standart bir tanım yer almamıştır. 1980’lerde ve 90’ların başında zorba ve mağdur problemleriyle ilgili az veri bulunmaktadır (Olweus, 1993). O tarihlerden bu yana zorbalığın günümüzde 10-15 yıl öncesinden daha sık görüldüğü, önceden inanıldığından daha ciddi hale geldiği öne sürülmektedir (Nansel ve ark., 2001). Okuldaki zorbalık Avrupa, Amerika, Kanada, Avustralya ve Japonya’daki çocuk ve gençlerin %7-35’ini etkileyen ciddi bir problemdir. ABD’de hem suçlu hem de mağduru içeren zorba davranışlar içinde yer alan öğrenci yüzdesini ortaya koyan çalışmalarda oran yaklaşık olarak %20 ile %30 arasında değişmektedir (Nansel ve ark., 2001). Örneğin yakın zamanda ABD’de özel ve devlet okullarında öğrenim gören 6. sınıf ile 10. sınıfa kadar olan 15686 öğrencinin katıldığı ulusal bir araştırmada öğrencilerin %29.9’unun orta derecede ya da sıkça zorba davranışlar içinde yer aldığı bulunmuştur. Öğrencilerin %13’ü zorba, %10.6’sı mağdur ve %6.3’ü hem zorba hem de mağdur olarak olaylar içinde yer almıştır (Nansel ve ark., 2001). 39 Son yirmi yıldır dünyanın birçok ülkesinde okul zorbalığı konusunda gittikçe artan bir farkındalık yaşanmaktadır. Olweus (1993), Oliver, Hoover ve Hazler (1994), Banks (1997) ve Fitzgerald (1999), okuldaki zorbalığın okulun genel iklimi ve korku olmadan güvenli bir çevrede öğrenim görme hakkı üzerinde olumsuz sonuçları olan dünya çapında bir problem olduğuna işaret etmişlerdir (Akt: Kepenekçi ve Çınkır, 2006). Ülkemizde zorbalıkla bağlantılı birçok okul probleminin farkına varılmakta fakat resmen tartışılmamakta ve okul zorbalığı genellikle daha geniş bir çerçevede, öğrenci şiddeti içerisinde ele alınmaktadır (Kepenekçi ve Çınkır, 2006). Okullarımızdaki zorbalık konusu, daha önce temel bir konu olarak ele alınmamıştır. Geçen birkaç yıldır çocuklar arasında bu suçta hızlı bir yükselme olması sonucunda okuldaki şiddete dikkat çekilmiştir. Yapılan çalışmada 692 öğrencinin tümü bir yıl boyunca en az yılda bir kez zorbalığa uğradığını, bunlardan %33.5’inin sözel, %35.5’inin fiziksel, %28.3’ünün duygusal, %15.6’sının cinsel zorbalık olduğu belirtilmiştir (Kepenekçi ve Çınkır, 2006). Zorbalık konusunda Dan Olweus’un Norveç’te 1970’lerin başında yaptığı çalışmaların öncesinde çok az çalışma bulunmaktadır. 1990’ların ortalarında zorbalığın, araştırmalar tarafından ergenlerin fiziksel ve psikolojik problemlerinin önemli nedeni olarak ortaya koyulmasıyla birlikte konuya olan ilgi hızla artmıştır. Ergen zorbalığı konusundaki literatür diğer normal dışı ergen davranışlarıyla ilgili yapılan araştırmalarla karşılaştırıldığında çok kısıtlı kalmaktadır. Bu yüzden ergen zorbalığının nedenleri ve sonuçları konusunda geriye anlaşılacak çok şey kalmaktadır (Dulli, 2006: 4). 1.8. Zorbalığın Tanımı Araştırma literatüründe zorbalığın herkesçe kabul edilen bir tanımı bulunmamaktadır. Bu başlıktaki birçok makale Olweus tarafından yönetilen 40 çalışmalardan bahsetmekte ve onun kendi araştırmalarında kullandığı tanımlara başvurmaktadır. Olweus’un tanımının bir parçası olan 2 unsur şunlardır: Birincisi zaman içinde tekrar etmesi; diğeri ise zorba ile mağdur arasında güç dengesizliği bulunmasıdır. Bazı kaynaklarda zorbaların diğerlerine fiziksel ya da psikolojik olarak zarar vermekten tatmin elde ettiği açıkça belirtilirken diğerlerinde zorbalık, saldırgan davranışla eş anlamlı olarak kullanılmaktadır (Smith ve ark., 2000: 281). Şiddet içeren davranış terimi sıklıkla saldırgan davranışla eş anlamlı olarak kullanılmaktadır. Şiddet / şiddet içeren davranış gösteren kişi kendi vücudunu ya da bir nesneyi kullanarak ciddi şekilde zarar vermeyi amaçlaması durumunda saldırgan davranış olarak tanımlanabilir. Şiddetin sözlük anlamı fiziksel gücün kullanımını ifade etmektedir. Şiddetle benzer şekilde zorbalık da kendine özgü karakteristiği ile saldırgan davranışın alt kategorisidir (Smith ve ark., 2000: 12). Zorbalık birey ya da grup tarafından diğerlerine karşı yapılan fiziksel, psikolojik ya da sözel olarak tekrarlanan saldırganlıktır (Smith ve ark., 2000: 114). Webster’s Yeni Dünya Sözlüğü (1988), zorbalığı acı verici, korkutucu ya da eziyet edici bir zorbanın yaptığı yıldırıcılık olarak tanımlamaktadır. Oxford Online İngilizce Sözlüğü (2004), zorbalığı; üstün gelme, yenme, gözdağı verme, zulmetme olarak tanımlamıştır (Akt: Reuter-Rice, 2005: 12). Olweus zorbalığı şu şekilde ifade etmiştir: “ Benim tanımımda zorbalık olgusu üç kriterle karakterize olmaktadır. Bunlar: Saldırgan bir davranış ya da zarar verme amaçlı olması, zaman içinde tekrar etmesi, kişilerarası ilişkideki güç dengesizliğidir. Bazıları zorba davranışların açık bir kışkırtma olmaksızın ortaya çıktığını ekleyebilir. Bu tanım zorbalığın istismarın bir türü olarak algılanmasını daha netleştirir. Bazen bu olguyu etiketlemede “akran istismarı” terimini kullanıyorum. Bu durumu çocuk ya da eş istismarı gibi diğer türlerden ayıran nokta ortaya çıktığı bağlam ve etkileşim içinde olan katılımcıların ilişkisinin özellikleridir ( Olweus,1993). 41 Zorbalık yaygın şekilde daha güçlü öğrenci ya da bir grup öğrencinin daha zayıf algılanan diğerine karşı tekrarlayan şekilde zorla yaptığı fiziksel ya da psikolojik davranışın her türü olarak tanımlanmaktadır (Baldry, 2003). Başka bir deyişle zorbalık; düşmanca bir amaç, zaman içinde tekrarlanması, fiziksel ya da sözel olması, mağdur ve suçu işleyen arasında güç farkı bulunmasını içeren saldırgan davranışın bir alt kategorisidir (Rigby, 2003). Zorbalık, bilinçli, istekli, zarar verme amaçlı kasıtlı olan düşmanca davranış ve sonraki saldırıların tehdidi yoluyla kaygıya neden olan ve korku yaratan bir durumdur (Coloroso, 2003:11). Zorbalık; bir bir mağdura bir kişi ya da grup tarafından yöneltilen takılma, kızdırma, tehdit etme, vurma gibi doğrudan davranışları içerebileceği gibi, etkinliklere dahil etmeme, bilinçli şekilde sosyal olarak toplumun ya da bir grubun dışında tutma biçiminde dolaylı da olabilir. Zorbalık olayları ister doğrudan ister dolaylı gerçekleşmiş olsun, bir davranışın zorbalık olarak kabul edilip edilmemesinde belirleyici etken, zaman içinde tekrarlanan, rahatsız etme ve istismarın sürekli bir modelini oluşturan fiziksel ya da psikolojik saldırganlık içermesidir (Banks, 1997; Bosworth ve Espelage,1999; akt: Koç, 2006: 5). 1.9. Zorbalığın Nedenlerini Açıklamaya Yönelik Teoriler Araştırmalar çok sayıda bireysel ve çevresel faktörlerin ergenlik ve genç yetişkinlikteki şiddet ve saldırgan davranış olasılığını arttırdığını ortaya koymaktadır. Bununla birlikte bu faktörler nadiren tek başına ortaya çıkmakta birbirleriyle karmaşık şekillerde etkileşime geçerek çocuklukta ortaya çıkıp ergenlik ve yetişkinliğe kadar sürebilen saldırgan ve şiddet içeren davranışları üretmektedir (Amodei ve Scott, 2002). 1.9.1. Bireysel Faktörler ve İnançlar-Normlar, Bilişsel Yapılar Araştırmalar çocukların mizacının ileriki yaşlardaki saldırganlığa eşlik eden önemli bir bireysel faktör olarak varsayıldığını belirmektedir. Bu kişisel özellik anne 42 ve çocuk arasındaki yetersiz ilişki gibi ailesel ve çevresel ortam gibi faktörlerle etkileşime geçebilmektedir. Ayrıca bu faktörlerin etkisi yetersiz ev ortamı nedeniyle artabilmektedir (Bates, Maslin ve Frankel, 1985; akt: Amodei ve Scott, 2002). Saldırganlık kazanımında; saldırgan modellerin taklidi (Bandura, 1986), normları öğrenme, saldırgan davranışları kabul edilebilir ve doğru yapan bilişsel yapılar geliştirme ve insanlara karşı düşmanlıkla ilgili şemalar, senaryolar, algılamalar ve atıflarda bulunma yoluyla sosyo-bilişsel süreçler edinmenin (Dodge, 1993) etkili olduğu gözlenmektedir (Akt: Staub, 2003: 203). Diğer insanları ya da dünyayı kendine karşı düşman ya da genel olarak kötü niyetli olarak görme ve düşük benlik saygısıyla kendine güvensizlik bir arada bulunduğunda kendini koruma ve yüceltmeyle ilgili güçlü ihtiyaçları harekete geçirmektedir. Saldırganlık güç ve kontrol duygularını sağlamaktadır (Staub, 2003: 203). Zorbalığa katkıda bulunan diğer bir dizi faktör hem çocuk hem de yetişkinlerin tepkilerini içermektedir. Yetişkinler zorbalığı önemsememe eğilimde olurken, çocuklar ise sıklıkla zorbalığı destekleme eğilimindedir. Gerçek şudur ki; zorba mağdurdan istediği şeyi alır, yetişkinler bu davranışı görmezden gelirken diğer öğrenciler ya açıkça söylenmeden anlaşılan şekilde ya da açıkça zorbalığı destekler ve tüm bu faktörler zorbanın davranışlarının pekiştirilmesine neden olur (Moeller, 2001: 226). 1.9.2. Şiddetin Sosyal Öğrenilmişliği Widom (1989,2000) tarafından literatürde yapılan çalışmalar gözden geçirildiğinde, şiddetin şiddete sebep olduğu görülmüştür. Şiddet davranışı gösteren yetişkinlerin %70’ine yakınının ya doğrudan mağdur olarak ya da ebeveynler arası şiddete şahit olma şeklinde, şiddet geçmişine sahip oldukları bulunmuştur. Hughes, Parkinson ve Vargo (1989), şiddete sadece şahit olan çocukların, hem şahit hem de maruz kalanlara oranla daha az problem gösterdiklerini saptamıştır. Bu iki grubun 43 zorbalık olayları içinde yer alması konusunda nasıl farklılaştığı ile ilgili olarak çok az bilgi bulunmaktadır (Akt: Baldry, 2003). Özellikle aile şiddeti gibi zayıf aile fonksiyonları zorbalığı çeşitli yollarla arttırabilir. Ebeveynler çocuklarına karşı çok az ilgi gösterip duygularını dikkate almadığında, çocuklar diğerlerine karşı düşük empati geliştirirler. Yeterince işlev göstermeyen aileler, belirgin bir güç dengesizliği ve aile üyelerinin birbirlerine karşı saldırgan davranışlarıyla karakterize olabilir. Bu şekilde çocuklar diğerlerine baskın olmayı öğrenmeye başlarlar belki de bunu yapmaya cesaretlendirilebilirler. Bu açıdan bakıldığında aile içi şiddet çocuklar arasındaki saldırgan davranışı öğrenilmiş davranış olarak açıklamaktadır (Baldry,2003). Çocuğun antisosyal ve saldırgan davranışları gözlemleyerek öğrenmesi hipotezi çeşitli araştırmalarda deneysel olarak kanıtlanmıştır. Simon ve arkadaşlarının (1991) saldırganlığın kuşaklar arası geçişi hipotezini sorguladığı araştırmasında anne ve babanın saldırganlık konusunda model olmasıyla ilgili güçlü kanıtlar bulunmuştur. Bu sonuç fiziksel istismara uğrayan çocukların saldırgan davranışlarının artması gerçeğiyle de uyuşmaktadır (Akt: Moeller, 2001: 107). 1.9.3. Sosyal Etkileşim Modeli Bu modele göre ilk evrede çocukların antisosyal ve saldırgan davranışlarının en göze çarpan belirleyicisi kendileri ve ebeveynleri arasındaki uyumsuz etkileşimler ve etkisiz ebeveynlik teknikleridir. İkinci evrede; bu uyumsuz, öğrenilmiş davranışlar olumsuz akran ilişkileri ve akademik problemlerin gelişimine yöneltebilecek şekilde okul ortamına taşınmaktadır. Üçüncü evrede; çocukluğun son dönemiyle ön ergenliğe denk gelmektedir. Olumsuz sosyalleşmesi ve akademik deneyimleri onları normal dışı akran gruplarının içinde yer alma riskiyle yüz yüze getirmekte ve önemli duygusal sıkıntıların gelişmesine neden olmaktadır (Amodei ve Scott, 2002). 44 1.10. Zorbalık Türleri Zorbalık, birinci tür ve ikinci tür olarak iki gruba ayrılır. Birinci türü, fiziksel zorbalık olarak adlandırılabilecek olan, mağdura doğrudan fiziksel bir zarar vermeyi içerir. İkinci türü ise; sosyal zarar vermek olan dışlamak, küçük düşürmek v.b.’dir (Olweus, 1995:10). Fiziksel zorbalık; ısırma, saç çekme, vurma, tekmeleme, odaya kilitleme. çimdikleme, yumruklama, itme, tırmıklama, tükürme ve kişiye zarar veren diğer fiziksel saldırı türlerini içermektedir. Sözel zorbalık; istismar edici dil kullanma, istismar edici telefon konuşmaları, ad takma, şiddetle tehdit edip korkutma, ırkçı düşünce, alay etme, zalim ve kinci düşünceler, asılsız dedikodular yayma ve cinsel ilişki teklif etmeyi içermektedir. Zorba davranışlar bu türlerin herhangi biri ya da onların bileşiminden oluşabilir (Sullivan, 2002: 14). Zorbalık alay etme, sataşma, tehdit etme, vurma, çalma, eşyalarını kırma şeklinde mağdura karşı bir ya da daha fazla kişi tarafından başlatılan doğrudan davranışlardan oluşmaktadır. Doğrudan saldırılara ek olarak bir öğrencinin amaçlı olarak gruptan çıkarılarak sosyal olarak yalıtılması gibi dolaylı da olabilir. Erkekler genel olarak direk zorbalık içinde yer alırken, kızlar dedikodu yayma, sosyal yalıtımı arttırma gibi daha ustaca ve dolaylı stratejileri kullanma eğilimindedir (Ahmad ve Smith, 1994; Smith ve Sharp, 1994; akt: Kepenekçi ve Çınkır, 2006). Zorbalık doğrudan ya da dolaylı olsun temel özelliği; fiziksel ya da psikolojik gözünü korkutma şeklinde ortaya çıkıp zaman içinde süreklilik gösteren şekilde bir istismar ve rahatsızlık yaratmasıdır (Kepenekçi ve Çınkır, 2006). Erkeklerin tutarlı şekilde tekmeleme, tokatlama, bıçak saldırısı, kaba fiziksel şaka ve aşağılama, ad takmayı içeren sözel zorbalığa maruz kaldığı, belirgin şekilde cinsiyet farklılığı bulunduğu saptanmıştır. Kızlar ve erkeklerin en çok karşılaştıkları zorbalık türleri aynı sıradadır. Bunlar; itme (erkekler:%63.5, kızlar:%58.1), ad takma (erkekler:%61.8, kızlar:%44.1) olarak bulunmuştur (Kepenekçi ve Çınkır, 2006). 45 Ortaokul dönemindeki ergenlerle yapılan geniş çaplı araştırmada Pellegrini ve Long (2002), genç erkeklerde doğrudan zorbalık davranışlarının hakim olduğunu ve akranları arasında sosyal statü oluşturmak için baskın davranışlar gösterdiklerini bulmuştur. 1.11. Zorbaların Özellikleri Zorbaların ayırıcı özellikleri zorbalık tanımında da belirtildiği gibi akranlarına yönelik saldırganlıklarıdır. Zorbalar öğrencilerin geneline göre şiddete karşı daha olumlu tavıra, sıklıkla dürtüsellik ve diğerlerine baskın olmakla ilgili güçlü bir ihtiyaca sahiptirler (Smith ve ark., 2000: 16). Zorbaların nasıl oldukları her zaman tarif edilemeyebilir fakat nasıl hareket ettikleri fark edilebilir. Kendi çizgileri ve hareket tarzları vardır ve rolleri sıklıkla evde prove edilmektedir (Coloroso, 2003:13). Zorbaların kim olduklarıyla ilgili tek bir model ortaya konulamamakta, konulardan bazılarının net olduğu birçok teori bulunmaktadır. Bazı çocuklar zorbaların elinde deneyimlediklerini ödetmek için zorbalık yapmaktadırlar. Diğer bir ifadeyle, kendi mutsuzluk, öfke, kaybettikleri saygınlık hislerini yeniden oluşturma istek ve ihtiyaçlarıyla harekete geçmektedirler (Garbarino ve Lara, 2002: 69). Zorba davranışın psikolojik kaynakları ile ilgili yapılan araştırmalardan elde edilen bulgulara göre zorbalık davranışıyla ilgili en az üç güdü olduğu öne sürülmüştür. Birincisi, zorbalar güçlü bir baskınlık ve güç ihtiyacı duymaktadırlar. Başkalarının kontrol altına alındığını, zorlandığını görmekten eğleniyor gibi görünmektedirler. İkinci olarak; çocuğun çevreye karşı belli derecede düşmanlık geliştirmenin doğal olarak algılandığı aile şartlarında yetiştirildiği düşünülmektedir. Bu tür duygu ve dürtüler zorbaların bireylerin zarar görmesinden ve acı çekmesinden tatmin sağlamalarına neden olabilir. Son olarak da davranışlarını harekete geçiren gereksinimleri bulunmaktadır. Zorbalar sıklıkla mağdurları kendilerine sigara, para, içki vb. şeyler sağlamaya zorlarlar. Bununla birlikte saldırgan davranışın çoğu durumda prestijle ödüllendirildiği görülmektedir (Smith ve ark., 2000: 16). 46 Olweus’la benzer şekilde Bentley ve Li (1995), zorbaların diğer çocuklara göre saldırganlığı destekleyen görüşlerinin olduğunu bulmuştur. Bununla birlikte Perry, Williard (1990), saldırgan erkeklerin mağdurlara saldırı niyetinde olduğunda, somut başarılar elde etme konusunda kendilerinden çok emin oldukları ve başkalarının acı çekmesi olasılığına karşı acımasız olduklarını saptamıştır. Batsch ve Knoff (1994), zorbaların kurbanlarına karşı yaptıklarıyla memnun olduklarını belirtmişlerdir. Staffer (1994), saldırgan çocukların başkalarına baskın olma ve onları kontrol etme becerisine değer verdikleri için saldırganlığın yerleştiğini çünkü onların saldırganlığı olumlu bir değer olarak gördüklerini ileri sürmüştür (Akt: Moeller, 2001: 222). 1.12. Zorbalıkta Cinsiyet Farklılığı Literatür gözden geçirildiğinde zorba erkek çocukların kızlardan daha farklı olduğu açıktır. Erkek akran zorbalar doğaları gereği fiziksel davranışlar gösterirler. Olweus erkek çocukların %80’inin hemcinsleri tarafından zorbalığa uğradığını bulmuştur. Ahmad ve Smith (1994), ortaokul seviyesindeki erkek çocukların fiziksel hareketler (tekmeleme, vurma, itme, yumruklama vb.) içinde kızlardan daha fazla yer aldığını belirtmiştir (Akt: Rueter-Rice, 2005: 15). ABD’de 6. sınıftan 10. sınıfa kadar 15686 öğrencinin katıldığı zorbalık davranışlarıyla ilgili en büyük çalışmada, erkek katılımcılar kızlara göre daha sıklıkla vurulma, itilme gibi davranışlarla karşılaştıklarını ifade etmişlerdir (Nansel ve ark., 2001). Olweus (1993), erkeklerin kızlara oranla hem mağdur hem de zorba olarak daha fazla zorbalık olayları içinde yer aldığını belirtmiştir. Bununla birlikte erkekler genellikle diğer hemcinsleri tarafından zorbalığa uğramakta, kızların ½’si de yine erkekler tarafından zorba davranışlara maruz kalmaktadır. Ayrıca kızlar erkeklere oranla sözel ve dolaylı zorbalığa daha fazla başvurmaktadırlar. Olweus gibi Craig ve Pepler (1997), Genta ve arkadaşları (1996), erkeklerin kızlardan daha fazla zorbalığa 47 maruz kaldığını belirtirken, Hoover ve arkadaşlarının sonuçları erkek ve kızların eşit oranda zorbalık mağduru olduğunu göstermiştir (Akt: Moeller, 2001: 221). Pişkin (2002) tarafından ilköğretim öğrencileriyle yapılan bir araştırmada, kız ve erkek öğrencilerin aynı oranda zorbalığa maruz kaldıkları ve erkeklerin kızlardan iki kat daha fazla zorbalık yaptıklarını belirttikleri saptanmıştır. Bu araştırmada elde edilen bulgular ile Whitney ve Smith’in (1993) İngiliz ilköğretim okullarında yaptığı araştırma bulguları benzerlik göstermektedir (Akt: Pişkin, 2002). 1.13. Zorbalığın Mağdurlar Üzerindeki Etkileri Ergenler için akran ilişkileri çok önemlidir. Bu ilişkiler yetişkinlik dönemi ilişkilerine günden güne açıklık kazandırmaya ve ergenlerin kendileri hakkındaki benlik algılarını kuvvetlendirmelerine yardım eder. Ergen akranlar birbirlerine zorbaca davranışlar göstermeye başladıklarında sosyal ve zihinsel sağlıklarıyla bağlantılı birçok problemler yaşama potansiyeline sahip olurlar (Rueter-Rice, 2005: 4). Ambert (1994), çocukken zorbalığa maruz kalmış yetişkinlerin olayın yineleyen hatıralarını deneyimlediklerini belirtmiştir. Bundan daha önemlisi akranları tarafından sıkça zorbalığa uğrayan gençlerin duygusal ve sosyal uyumda zorlandıkları okulda da zor zamanlar geçirdikleri bilinmektedir. Bu mağdurlar sıklıkla öğrenme ve okul ortamlarından ilgilerini keser hale gelmektedirler. Elliot (1998), zorbalığın özellikle kışkırtıcı olmayan mağdurlar üzerinde kendini çaresiz, tehdit altında, korkmuş ve mutsuz hissetme gibi etkileri olduğunu belirtmiştir. Örneğin Sharp (1995)’ın çalışmasında zorbalığın etkileriyle ilgili bu yönde bağlantılı sonuçlara ulaşılmıştır. Yaşları 13-16 arasında olan 723 öğrencinin %20’sinin zorbalıktan kaçınmak için okula gitmediği, %29’unun okul görevlerine konsantre olmada zorluk yaşadığı, %22’sinin zorbalığa mazur kaldıktan sonra kendisini fiziksel olarak hasta hissettiği ve zorbalığın sonucu olarak uyku problemleri yaşadığı bulunmuştur (Akt: Kepenekçi ve Çınkır, 2006). 48 1.14. Zorbalıkta Aile Faktörünün Etkisi Zamanla artan şekilde ailenin, belirgin, dolaylı ve gizli kuralları olan bir sistem olduğu anlaşılmaktadır. Çocuklar için bu kurallar dünyanın bir planı ve bunu nasıl hayata geçireceklerini gösteren rehber konumundadır. Baskıcı aile çevrelerinde, üyeler diğerleri üzerinde kontrol kurmada ve kendilerini saldırılara karşı savunmada saldırganlığa güvenmektedirler (Patterson, 1982; akt: Staub, 2003: 167). Ayrıca çocuklar insanların saldırgan olduğunu ve sadece saldırganlıkla kendilerini savunup etki yaratabileceklerini öğrenmektedirler (Staub, 2003: 167). Aile gelişmekte olan çocuk ve ergen için hem sosyalleşme hem de koruyucu bir çevre işlevi görmektedir. Erken dönem aile sosyalleşmesi, çocukların akranları ve öğretmenleriyle olan ilişkilerinin doğasını etkileyen sosyo-duygusal ve bilişsel becerilerin ilk adımlarını atmalarını sağlar. Ebeveynler okul seçerek, onları ev dışındaki aktiviteler için cesaretlendirerek ve akran ilişkileriyle okul performansını izleyerek insanlar arası ilişkilerin doğasına etki ederler. Bu izleme fonksiyonu çocukluğun son dönemleri ve ergenlik boyunca özellikle oldukça elverişsiz ve yüksek riskli çevrelerde koruyucu bir işlev görerek artan şekilde önemli hale gelir (Straus, 1994: 22). Farrington’a (1993) göre zorbalığın bireyle ilgili olmasının yanında aile çevresiyle de ilişkili çoklu nedenleri bulunmaktadır. Antisosyal davranışın gelişiminde şiddet içeren evler en yüksek risk faktörüdür. Bununla bağlantılı olarak zorbalığın aile bağlamındaki şiddete eşlik ettiği bulunmuştur (Akt: Baldry, 2003). Günümüzde aile şiddetiyle bu ailelerde yaşayan çocuklarda saldırgan ve antisosyal davranışların gelişimi arasındaki ilişkiyle ilgili net kanıtlar bulunmaktadır (Widom,1989; akt: Baldry, 2003). Aile şiddetine maruz kalan çocuklar, maruz kalmayanlarla karşılaştırıldığında kısa ve uzun dönemli olumsuz sonuçlar geliştirmede daha yüksek riske sahip oldukları bulunmuştur (Herrera ve Mc.Closkey, 2001). Davranışsal ve sosyal konular arasında kişilik gelişimi ile ilgili birçok konu 49 aile şiddeti ve çatışmasına maruz kalmayla bağlantılıdır. Bunlar; depresyon, empati gelişimi, sosyal zeka becerileri, baskın olma, benlik saygısı ve zorbalık gibi akran sosyalleşmesindeki zorlukları içeren çeşitli kişilik boyutlarını etkiler (Margolin ve Gordis, 2000). Özellikle istismar gibi yoğun şekilde gösterilen olumsuz ebeveyn davranışları kişiyi insanlara karşı düşmanlığa yöneltmektedir. İnsanları olumsuz değerlendirme şeklinde kişisel bir eğilim ortaya çıkabilmekte ve onlara zarar vermeyle ilgili amaç ve istek görülebilmektedir. Çocukluk dönemindeki fiziksel istismarın, yetişkinlikte anlamlı şiddet suçları ya da kızgın tepkiler veren şiddet ile ilişkili olduğu ve çocukluk döneminde mağdur haline gelmenin düşmanlığa yöneltmesi arasında güçlü bir birlikteliğin olduğu öne sürülmektedir (Dodge, 1993). Bazı ailelerde baskıcı, zorlayıcı etkileşim kişiyi hem kendini savunmaya hem de istediklerini elde etme amaçlı saldırganlık kullanımına yöneltebilir. Agresyonun bu şekilde pekiştirilmesi ve karşılıklılık prensibi çocukta saldırgan davranışı ortaya çıkarmakta ve yerleştirmektedir (Staub, 2003: 202). Aileye ilişkin yapılan çok sayıda araştırma, aile içi şiddet ve çatışmanın ergen zorbalığına eşlik ettiğini, aynı durumun düşük seviyede aile fonksiyonu ve ebeveyn desteği ile otoriter ebeveyn tutumu için de geçerli olduğunu ortaya koymuştur (Dulli, 2006:11). Rigby ve Slee (1993), ailenin işlevselliği ve bunun zorba davranışlarda bulunma, zorbalık mağduru olma ve olumlu sosyal davranışlar gibi okulda akranlarla ilgili 3 boyutuyla ilişkisini Avustralya’da yaşları 11-16 arasında olan 1012 çocuğun katıldığı bir araştırmada incelenmiştir. Güçlü aile ilişkileri, ebeveynlere dönük olumlu tavır ve ebeveynlerle olumlu ilişkilerin akran zorbalığı eğilimiyle olumsuz yönde bir ilişkisi bulunmaktadır (Akt: Dulli, 2006: 9). Çevresel faktörler arasında saldırgan davranış örüntülerinin gelişimi ve sürekliliğinde en önemli rolün aileye ait olduğu kabul edilmektedir. Dahlberg (1998)’e göre aile risk faktörleri; ebeveyn-çocuk ilişkisi, ebeveynlik teknikleri, ebeveynlerin problem davranışları ya da bunlarla ilgili tüm aile fonksiyonları (aile çatışması ya da şiddeti vb.) şeklinde sınıflandırılabilir (Akt: Amodei ve Scott, 2002). 50 1.15. Zorbalıkta Ebeveyn-Çocuk İlişkisinin Etkisi Saldırgan tepki örüntüsüne sahip olan zorbaların sahip oldukları özellikler ışığında, çoğu durumda saldırgan davranış gösterdikleri için “çocukluk çağındaki ne tür yetiştirme tarzı ya da diğer koşullar saldırgan tepki örüntüsüne olanak sağlamaktadır” sorusunu araştırmak önem kazanmaktadır. Bununla ilgili olarak özet şekilde şu dört faktörün özellikle önemli olduğu bulunmuştur: Çocuğun erken dönemde bakımını üstlenen kişinin (genellikle anne) çocuğa karşı olan temel duygusal tavrı önemlidir. Sıcaklık, ilgi ve bağlılıktan yoksun olarak karakterize olan olumsuz duygusal tavır, çocuğun ileriki yıllarda diğerlerine karşı saldırgan olma ya da düşman hale gelme riskini arttırmaktadır. Çocuk tarafından gösterilen saldırgan davranışlara müsaade edicilik de etkili olmaktadır. Çocuğun bakımından sorumlu kişinin genellikle akranlarına, kardeşlerine, yetişkinlere karşı saldırgan davranışlara izin verici ve toleranslı olması, net sınırlar çizilmemesi çocuğun saldırganlık düzeyini yükseltebilir (Smith ve ark., 2000: 18). Fiziksel ceza ve şiddet içeren duygusal patlama gibi güç kullanımına ilişkin çocuk yetiştirme metotları etkili olmaktadır. Sıklıkla bu metotları kullanan ebeveynlerin çocukları ortalama çocuklara oranla daha fazla saldırgan hale gelmeye meyillidir. “Şiddet şiddete sebep olmaktadır”. Bu sonuçlar şu şekilde özetlenebilir; çocukluk çağındaki az sevgi ve ilgi ve çok fazla özgürlük gibi koşullar saldırgan tepki örüntülerine güçlü şekilde eşlik etmektedir. Son olarak da çocuğun mizacı önem taşımaktadır. Hareketli ve aceleci mizaca sahip bir çocuk saldırgan davranış geliştirmeye daha eğilimlidir. Bu faktörün etkisi diğerlerine oranla daha azdır (Smith ve ark., 2000: 18). Ebeveyn çocuk ilişkisinin, saldırganlık ve iletişim problemlerindeki rolü, araştırma ve kuram oluşturma çalışmalarının önemli bir konusudur. Ebeveynsel değişkenler, ebeveynsel uyumla ilişkili olarak geniş şekilde gruplandırılabilir. Bunlar 51 ebeveynlerin evlilik ilişkisi ya da ailenin sosyalleşme uygulamalarıdır (Akt: Edens, 1993). Sosyalleşme uygulamaları doğrudan yöntemler (ebeveyn disiplini) ya da ebeveyn ve çocuk arasındaki duygusal bağ gibi dolaylı yöntemler şeklinde düşünülür. Birçok çalışmada ebeveynlerin çocuklarının aktivitelerine düşük seviyede katılımlarının ilişkilerinin kalitesinin dolaylı belirleyicisi olduğu belirtilmiştir (Edens, 1999). Aile bağının eksikliği ve ebeveynlerin çocuklarının aktivitelerine katılmayışı saldırgan davranışın gelişimine etki etmektedir. Farrington (1989), babaları boş zaman aktivitelerine katılmayan 12 yaşındaki erkek çocuklarının ergenlik ve yetişkinlik döneminde daha saldırgan davranışlar gösterdiğini saptamıştır. Genel olarak aile içi etkileşimin eksikliği ve ebeveynlerin çocuklarının yaşamına dahil olmamalarının gelecekte suçluluk ve şiddeti arttırdığı görülmektedir (Akt: Verlinden, Hersen ve Thomas, 2000). Olweus (1993), ebeveyn tutumlarının çocukların saldırganlığıyla belirgin şekilde ilişkili olduğunu, bununla birlikte sıcaklıktan yoksun, fiziksel şiddet uygulayan ve çocuklarının okul dışı aktivitelerini izlemede başarısız ailelerin akran saldırganlığı gösteren çocuklar yetiştirmede çok daha fazla risk altında olduğunu belirtmiştir. Olweus, çocuklar ve ergenler arasında zorbalığın sıklıkla saldırgan davranışı harekete geçirmede birincil olarak başvurulan yol olduğunu ileri sürmüştür. Farrington (1989) tarafından, otoriter ebeveyn tutumu, zayıf ebeveyn desteği, katı disiplin, zalim ya da pasif ihmal tavrı ve çocuk yetiştirme tutumu konusunda ebeveynler arasındaki anlaşmazlık ileriki dönemdeki şiddet davranışlarının belirleyicisi olarak ortaya konulmuştur (Akt: Verlinden, Hersen ve Thomas, 2000). Ebeveynin ihmali, reddi, kayıtsızlığı, ilgisizliğine maruz kalan çocuklar saldırgan ve antisosyal davranış geliştirme konusunda daha fazla risk altındadır. Ebeveynleriyle yeterli duygusal bağlanmayı gerçekleştiremeyen çocuklar da şiddet konusunda yüksek risk altındadır (Henggeler, Melton ve Smith, 1992). Ayrıca çocukluk dönemindeki katı disiplin cezaları gençlik dönemindeki saldırganlığa neden olmaktadır. Çocukları etkili izleme ve desteğin yoksunluğu, problemlerini çözmede 52 zorluk gibi zayıf ebeveynlik uygulamaları saldırgan ve suçlu davranışlar doğurmaktadır (Amodei ve Scott, 2002). Loeber ve Stathamer-Loeber (1986) tarafından gözden geçirilen 29 çalışmanın 22’sinde erkek çocukların davranış problemlerinin belirgin şekilde ebeveynleriyle olan ilişkilerinin eksikliğiyle bağlantılı olduğu, ebeveynsel desteğin seviyesiyle antisosyal davranış ve ileriki yaşlardaki suçluluk arasında güçlü bir ilişki olduğu bulunmuştur (Akt: Edens, 1999). Araştırılan diğer değişkenler de ebeveyn çocuk ilişkisinin kalitesine işaret etmektedir. Araştırmacıların çeşitli gözlemsel yöntemler kullanarak saldırgan olmayan çocuklarla karşılaştırdıklarında saldırganlık ve davranış problemi gösteren çocukların ebeveyn ilişkilerinin daha fazla düşmanlık, ilgisizlik ve duygusal kısıtlama olduğu kadar daha az destek ve şefkatle karakterize olduğu belirtilmiştir (Patterson ve ark., 1992). 1.16. İstismar - Zorbalık İlişkisi Ebeveynler tarafından ihmal, düşmanlık, fiziksel saldırganlık ya da psikolojik, fiziksel ya da cinsel istismar çocuğun yaşadığı hayatı ve dünyanın doğasını tanımlayabilir. Saldırgan çocuk ve ergenler yetişkinlerde olduğu gibi insanları düşman olarak görürler. Çocuk hafızasında dünyayı istediği şeyleri elde edebilmek için baskıcı, zorlayıcı davranışlar gerektiren düşmanca bir yer olarak görmektedir (Dodge, 1993). Ebeveynler arası uyumsuzluk, çocuğa kötü muamele ve aile içi şiddetin tümünün zorbalık davranışlarına çeşitli derecelerde eşlik ettiği saptanmıştır (Baldry, 2003). Literatür çocukların aile içi şiddete maruz kalmasıyla evde ve okulda diğer çocuklara şiddet uygulaması arasındaki bağı desteklemektedir (Amodei ve Scott, 2002 ). Bunun yanında bir ailede eş istismarı ile çocuk istismarı bir arada görüldüğünde etki gittikçe artmaktadır (Amodei ve Scott, 2002). Ulusal Çocuk İstismarı ve İhmali Merkezi (1996) yaklaşık olarak her 1000 çocuktan (18 yaş ve altı) 231’inin kötü muamele mağduru olduğunu saptamıştır. Ergenlerle ilgili bir çalışmada, Bosworth, Espeloge ve Simon (1999), öğrencilerin 53 %80-90’ının zorbalığa maruz kaldığını ve öğrencilerle yapılan görüşmelerde akranlarının %10 ile %15’nin zorba olarak belirlendiğini belirtmiştir. Bu durum aile çatışması ve aile şiddetinin sıklığı, çocuk gelişimi üzerindeki etkisi olan saldırgan akran davranışının aciliyetini ortaya koymaktadır (Akt: Hoover, 2005: 4). Yakın zamanda yapılan araştırmalar istismar, ihmal ve saldırganlık arasındaki ilişkiye vasıta olan psikolojik süreçleri betimlemeye başlamaktadır. Örneğin bazı araştırmalar kötü muamelenin çocukların kendi kişisel üzüntülerine odaklanmasına sebep olabildiği böylece çocukların diğerleriyle empati kurmasını engellediğini ileri sürmektedir. Bu hipotez, istismar görmeyen okul öncesi dönem çocuklarının akranlarına karşı ilgili şekilde tepki verirken istismar gören çocukların öfke ve fiziksel saldırganlık göstererek tepki verdiklerini ortaya koyan araştırmayla desteklenmiştir (Moeller, 2001: 114). Farrington (1995), ebeveyn çatışmasıyla ergenlik dönemindeki şiddet arasında olumlu korelasyon bulmuştur. Kötü muamele gören çocuğun şiddeti; öfke ve çaresizlik göstergesi olarak deneyimlediğinin düşünülmesiyle çocuk istismarı ve ihmalinin gençlik dönemi şiddeti açısından risk faktörü oluşturması üzerine çalışılmıştır. Sosyal öğrenme bu ilişkiyi vurgulayan bir mekanizma olarak ileri sürülmektedir (Akt: Verlinden, Hersen ve Thomas, 2000). Şiddet davranışları, çatışmaya şahit olan ya da maruz kalan çocuklarda bu durumun etkisi çoklu boyutta ortaya çıkmaktadır. Gelişimsel perspektiften bakıldığında; bu tür olaylara maruz kalma duygusal ve sosyal gelişimdeki tipik gelişimsel eğrilerin zamanlamalarında değişikliğe neden olarak risk yaratır. Örneğin akran ilişkilerindeki zorluklar aile şiddeti ve çatışmasına maruz kalan çocuklar arasında yaygındır (Margolin ve Gordis, 2002). Manly, Cicchetti ve Barnett’a (1994) göre fiziksel istismar mağduru olan çocuklar oyun sırasında saldırgan davranışlara daha eğilimlidir, akranları tarafından daha yüksek oranda saldırganlık, kavga, kötülük ve antisosyal davranışlarda bulundukları bildirilir (Akt: Hoover, 2005: 5). 54 1.17. İstismar ve Zorbalık Arasındaki İlişkiyi Ele Alan Araştırmalar Weiss ve arkadaşları (1992), yaptığı araştırmada yaşamın erken döneminde sıklıkla fiziksel şekilde uygulanan ciddi ve katı disiplinin çocuklarda saldırganlığa neden olduğunu bulmuştur. Saldırgan erkek çocuklarıyla çalışan araştırmacılar, onların daha fazla reddedilme, düşmanlık, fiziksel ceza ya da ebeveynleri tarafından istismara uğradıklarını bulmuştur (Huesmann, Eron, Lefkowitz ve Walder, 1984). Bununla birlikte şiddet davranışı gösteren yetişkin suçluların yüksek oranda çocukken istismara uğradıkları belirtilmektedir (Lewis, Mallouh ve Webb, 1989;akt: Staub, 2003: 200). Widom’un (1989) onaylanmış istismar ve ihmal davalarını, kontrol grubu olan istismar görülmeyen davalarla karşılaştırıldığı çalışmasında istismar ve ihmale uğrayan çocukların ileriki yıllarda yetişkinlik suçları ve şiddet içeren davranışlarla ilgili suçlardan daha sıklıkla yakalandıkları saptanmıştır (Akt: Staub, 2003: 200). Bowers, Smith ve Binney (1994), yaptıkları çalışmada İngiltere’de okulda zorba davranışlar gösteren ya da mağdur haline gelen çocukların hem birbirlerine hem de çocuklarına karşı şiddet kullanma eğiliminde ebeveynlere sahip olduğunu, baskıcı, zorlayıcı ailelerin çocuklarına karşı yıkıcı davranışlarda bulunduklarını saptamışlardır. Sternberg ve arkadaşları (1993), istismara uğramış ve aile şiddetine tanıklık etmiş çocukların kontrol grubundaki çocuklara oranla akranlarına karşı daha fazla saldırganlık gösterme gibi dışsallaştırılmış davranışlar sergilediklerini bulmuşlardır (Akt: Baldry, 2003). Zorba-mağdur çocukların aile ilişkileri değerlendirildiğinde, bu çocukların küçük yaşlarda itibaren aile içinde kötü muameleye maruz kaldıkları görülmektedir. Schwards ve arkadaşları (1997) tarafından yapılan boylamsal bir çalışmada, 5 yaşındaki çocukların ailelerini çeşitli özellikler açısından incelemişler, 5 yıl sonra zorba-mağdur olarak sınıflandırılan çocukların, genellikle geçmişte ebeveynlerinden sert, kısıtlayıcı disiplin ve fiziksel şiddet gören, ebeveyn düşmanlığına ve anne baba 55 arasındaki şiddete maruz kalan bir yaşantıya sahip oldukları belirtilmiştir. Zorbamağdur çocuklar anneleriyle düşmanca ve cezalandırıcı şekilde etkileşime girmektedirler. Bu ebeveynler genellikle çocuklarıyla çatışma yaşadığında saldırgan yöntemler kullanmaktadırlar (Akt: Pekel, 2004: 16). Çalışmalar göstermiştir ki istismar aşırı şiddet gösteren ergenler arasında yaygındır İstismarın çoğunlukla ev içinde yaşandığı gerçeği dolayısıyla kötü muamele kızlar ve aileleri arasındaki önemli duygusal ilişkiyi zayıflatmakta böylece antisosyal davranışlara yönelim artmaktadır (Moeller, 2001: 124). Smith ve Thornberry’nin (1995) çalışmasında fiziksel, cinsel ve duygusal istismar ve ihmal kötü muamelenin içerisinde yer almaktadır. Kötü muamele geçmişinin ciddi şiddet suçlarının artmasında önemli bir faktör olduğu bulunmuştur. Kötü muamelenin en ciddi türlerine maruz kalanlar en yüksek suçluluk oranlarını göstermektedirler (Akt: Verlinden, Hersen ve Thomas, 2000). Aile şiddetine tanık olma ve çocuk istismarıyla şiddet davranışı gösterme arasındaki ilişkinin incelendiği bir araştırmada; gençlerden kontrol grubunun %38’inin, şiddet türlerinden birine maruz kalanların %60.1’inin, şiddet türlerinden her ikisine de maruz kalanların %73.2’sinin şiddet davranışını onayladığı saptanmıştır (Akt: Amodei ve Scott, 2002). 1.18. Zorbalıkla İlgili Türkiye’de Yapılan Araştırmalar Ülkemizde zorba/kurban olma davranışlarının yaygınlığını ortaya koyma ve bu davranışları yordamada denetim odağı, benlik saygısı, aile stili, yalnızlık ve akademik başarının rolünü belirleme, akran zorbalığı ile ebeveyn tutumu, ebeveyn ve ergen iletişimi arasındaki ilişkiyi ortaya koyma ve zorba/kurban öğrencilere Zorbalıkla Başa Çıkma Eğitim Programı’nın etkisini incelemek üzere araştırmalar yapılmıştır (Atik, 2006; Akgün, 2005; Kutlu, 2005). Atik’in (2006) ilköğretim ikinci kademe öğrencileri ile zorba ve kurban olma davranışlarının yaygınlığını ortaya koymak ve bu davranışları yordamada denetim odağı, benlik saygısı, aile stili, yalnızlık ve akademik başarının rolünü belirlemek 56 amaçlı yaptığı çalışmada en yaygın kullanılan ve maruz kalınan zorbalık türünü sözel zorbalık olarak bulmuştur. Çalışmada zorbalığa dahil olmuş erkek öğrencilerin sıkı/gözetim puanlarının düşük, dıştan denetim, benlik saygısı ve yalnızlık puanlarının yüksek, zorbalığa dahil olan kız öğrencilerin kabul/dahil olma ve akademik başarı puanlarının düşük, yalnızlık ve psikolojik otonomi puanlarının yüksek olduğu saptanmıştır. Akgün’ün (2005) araştırmasında, akran zorbalığı gösterme davranışının psikolojik özerklik ve kontrol/denetleme gibi anne-baba tutumu alt boyutlarının ve anne-baba ile ergen ilişkisi açısından ise baba ile iletişimin anlamlı şekilde yordadığı bulunmuş, kız ergenlere ilişkin bulgular hem akran zorbalığı gösterme hem de maruz kalma açısından ebeveyn tutumlarının ve baba ile olan iletişimin önemine dikkat çekilmiş ve aile ilişkilerindeki olumsuzluğun akran zorbalığı üzerindeki rolünün ergenlik yıllarında da süregeldiği ortaya koyulmuştur. Çalışmada akran zorbalığı gösteren kız ergenlerin ebeveynlerinin bireyselliklerini ortaya koyma açısından kendilerini desteklemediklerini, ebeveynleri tarafından fazla kontrol edilmediklerini ve babalarıyla aralarında olumsuz bir iletişimin var olduğunu belirtmişlerdir Kutlu’nun (2005) iki bölümden oluşan çalışmasının ilk bölümünde, zorba, kurban, zorba/kurban ve dahil olmayan öğrencilerin görülme sıklığını ortaya çıkarma amacıyla Zorbalık Ölçeği geliştirilmiştir. İkinci bölümünde ise, 7. sınıfta okuyan zorba/kurban öğrencilere araştırmacı tarafından geliştirilerek uygulanan Zorbalıkla Başa Çıkma Eğitim Programı’nın etkisi incelenmiştir. Araştırma sonucunda elde edilen bulgular Zorbalıkla Başa Çıkma Eğitim Programı’nın zorba davranışları ve bu davranışlara maruz kalmayı azaltma konusunda etkili olmadığını ortaya koymuştur. 57 II. BÖLÜM YÖNTEM Araştırmanın Modeli Bu araştırma, 9, 10 ve 11. sınıfta okuyan lise öğrencilerinin aile içi istismar yaşantıları ile zorba davranışlar göstermeleri arasındaki ilişkiyi inceleyen ilişkisel tarama türünde bir araştırmadır. Karasar’a (1999) göre tarama modelleri, geçmişte veya günümüzde varolan bir durumu varolduğu şekliyle betimlemeyi amaçlayan araştırma yaklaşımlarıdır. Araştırmaya konu olan birey, nesne ya da olaylar, kendi koşulları içinde ve olduğu gibi tanımlamaya çalışılır. Onları herhangi bir şekilde etkileme, değiştirme çabası gösterilemez. Bilinmek istenen şey vardır ve ordadır. Bu noktada önemli olan, onu uygun bir biçimde “gözleyip” belirleyebilmektir (Akt: Bekçi, 2006:47). Evren ve Örneklem Araştırmanın evrenini 2006-2007 eğitim öğretim yılında İstanbul ili’nde öğrenim görmekte olan lise öğrencileri oluşturmuştur. Bu evrenden örneklem olarak 305 öğrenci, sosyo kültürel düzey göz önüne alınarak, diğer bir ifadeyle düşük, orta ve üst sosyo ekonomik seviyeye sahip öğrencilere ulaşılmasını sağlayacağı düşünülen 5 okuldan seçilmiştir (Tablo 2). 58 Tablo 2- Örneklem Grubundaki Öğrencilerin Cinsiyet ve Yaşlara Göre Dağılımı Cinsiyet Yaş f % Kız 153 50,2 Erkek 152 49,8 Toplam 305 100 15 yaş ve altı 86 28,2 16 yaş 102 33,4 17 yaş 84 27,5 18 yaş ve üstü 33 10,8 Toplam 305 100 Tabloda görülebileceği gibi, örneklem grubu oluşturan öğrencilerin 86’sı (%28,2) 15 yaş ve altı; 102’si (%33,4) 16 yaş; 84’ü (%27,5) 17 yaş; 33’ü de (%10,8) 18 yaş ve üstünde olup, 153’ü kız (50,2), 152’si erkek (49,8) öğrenciden oluşmaktadır. Veri Toplama Araçları Araştırmada “Öğrenci İlişkileri Tutum Ölçeği” ve araştırmacı tarafından geliştirilen “Aile İçi Çocuk İstismarı Ölçeği-C Formu” kullanılmıştır. Ölçeklere ek olarak aile içi istismar ve zorba davranışlar gösterme ile ilgili olabileceği düşünülen bazı demografik bilgileri ve ebeveynlerin birbirine karşı şiddet kullanımıyla ilgili bilgileri ortaya koyan bir kişisel bilgi formu da kullanılmıştır. Kişisel Bilgi Formu Araştırmanın bağımsız değişkenleriyle ilgili veri toplamak amacıyla araştırmacı tarafından geliştirilen kişisel bilgi formu, ergenlerin aile içi istismar 59 yaşantıları ve zorba davranışlar göstermeleri ile ilgili olduğu düşünülen 12 soruyu kapsamaktadır (EK 1). Aile İçi Çocuk İstismarı Ölçeği - C Formu (AİÇİÖ - C Formu) Aile İçi Çocuk İstismarı Ölçeği-C Formu şu yöntem ve teknikler uygulanarak geliştirilmiştir: Ölçeğin Geliştirilmesi İle İlgili Çalışmalar Araştırmadaki ölçek geliştirme çalışmaları, 9, 10 ve 11. sınıf seviyesindeki lise öğrencilerinin kendi kendilerine cevaplayabilecekleri, aile içinde maruz kaldıkları istismar yaşantılarını genel bir tarama ile değerlendirip yaşadıkları istismar türlerini ortaya çıkaracak hem klinik hem de klinik olmayan çalışmalarda kullanılmasının yanı sıra geniş çaplı araştırmalarda da kullanılabilecek bir tarama ölçeği olmasını sağlamaya yönelik olarak İşmen (1999) tarafından geliştirilen Aile İçi Çocuk İstismarı Ölçeği’nin C Formunun geçerlik ve güvenirlik çalışmalarını içermektedir. Aile İçi Çocuk İstismarı Ölçeği (AİÇİÖ), lise seviyesindeki ergenlerin maruz kaldıkları aile içi çocuk istismarının değerlendirilmesini amaçlamaktadır. 5’li Likert tipinde olan ölçeğin 8 alt boyutu bulunmakta, 9 ters maddeyi içeren 144 maddeden oluşmaktadır. Ölçeğin Cronbach Alfa Katsayısı 0.81’dir. alt boyutların Cronbach Alfa Katsayıları ise 0.95 ile 0.51 arasında değişmektedir. Ölçeğin 144 maddeden oluşması nedeniyle daha pratik şekilde uygulanabilmesi (uygulama açısından kolaylık sağlaması) amacıyla C formunun geliştirilmesine karar verilmiştir. Aile İçi Çocuk İstismarı Ölçeği-C Formu’nun hazırlanma sürecinde ilk olarak AİÇİÖ incelenmiş, faktör yük değeri 0.45 ve üstünde yüksek ölçüm gücüne sahip olan 48 madde, Bekçi (2006) tarafından geliştirilen AİÇİÖ-B Formu’nda bulunan 4 madde ve yeni oluşturulan 2 madde (Gencin vücudunu, göstermekten rahatsızlık duyduğu özel yerlerini göstermesini istemek ve Anne ve/veya babanın cinsel amaçlı olarak gençten, vücutlarının özel yerlerine 60 dokunmalarını istemek) ile ölçeğin 54 maddelik denemelik formunun oluşturulmasına karar verilmiştir. Maddeler incelendikten sonra seçilen 54 maddeden Uygun Olmayan Kural ve Destekle ilgili olan, “Gencin programsızca beslenmesi” ve “Sistemsiz ve amaçsız bir genç yetiştirme tutumunun benimsenmesi” maddeleri, Çok Yönlü İstismar ile ilgili olan “Gencin gelişen yeteneklerinden çok ebeveynin kendi istediklerini yaptırmayı daha önemli görmesi” maddesi ve Fiziksel İstismar ile ilgili “ Gencin ağzına biber koyulması” maddeleri çıkartılmıştır. “Gencin programsızca beslenmesi” ve “Gencin ağzına biber koyulması” maddeleri yaş düzeyi itibariyle ebeveynler tarafından kullanılması uygun olmayan kötü muamele türleri olması sebebiyle, “Sistemsiz ve amaçsız bir genç yetiştirme tutumunun benimsenmesi” maddesi, gençlerin ebeveynlerinin çocuk yetiştirme tutumlarının amacı konusunda bilgi sahibi olamayabilecekleri ya da ebeveynlerinin kötü muamele gösterme açısından sistemli ya da amaçlı davranışlarına maruz kaldıklarını düşünebilecekleri için ve “Gencin gelişen yeteneklerinden çok ebeveynin kendi istediklerini yaptırmayı daha önemli görmesi” maddesi, gençlerin yaş dönemi itibariyle değişken bir yapıda olmaları ve gelişen yetenekleri hakkında bilgi sahibi olamayabilecekleri düşünülerek ölçekten çıkarılmıştır. Aile İçi Çocuk İstismarı Ölçeği’nden alınan 4 madde ekleme çıkarma ve ifadelerdeki değişikliklerle revize edilmiştir. Revizyondan sonra maddeler şu şekildedir; “Gencin birtakım özelliklerini kullanarak (sivilceler, boy kısalığı vb.) onu başkalarının önünde rezil etmekle tehdit etmek”, “Genci müstehcen (açık saçık, yakışıksız) yayınlara, resimlere konu ederek para kazanmak”, “Gençlere üniversiteye girme ve kazanma konusunda baskı yapılması”, “Gencin içten denetimli (kendi kendini kontrol etmesi) olmasını sağlamak yerine dıştan denetimli (sosyal ya da dış çevre kontrollü) olmasını ön planda tutmak”. Ölçekte gerekli görülen bu düzenlemeler yapıldıktan sonra Aile İçi Çocuk İstismarı Ölçeği-C Formu’nun 5’li Likert tipinde olan 50 maddelik denemelik formu 61 hazırlanmıştır (EK 2). Düzenlenen denemelik form ile 50 kişilik bir öğrenci grubu üzerinde pilot uygulama yapılmış ve uygulama sonrasında öğrencilerin anlamakta zorluk yaşadığı “Genci itmek” ve “Gencin içten denetimli (kendi kendini kontrol etmesi) olmasını sağlamak yerine dıştan denetimli (sosyal ya da dış çevre kontrollü) olmasını ön planda tutmak” maddelerinin ölçekten çıkarılmasına karar verilmiştir. Çalışma Grubu Araştırmanın ölçek geliştirme bölümünde 2 çalışma grubuna uygulama yapılmıştır. Ölçeğin deneme formu, 2006-2007 eğitim öğretim yılında İstanbul ilinin 3 ilçesinde bulunan 4 farklı lisede öğrenim görmekte olan 9, 10 ve 11. sınıf öğrencilerinden oluşan 410 kişilik bir gruba uygulanmış, bu öğrenciler birinci çalışma grubunu oluşturmuştur (Tablo 3). Geliştirilen ölçeğin test-tekrar test güvenirlik çalışması ise 58 kişilik lise öğrenci grubuyla yapılmış ve bu grup ölçek geliştirme uygulamalarının ikinci çalışma grubunu oluşturmuştur (Tablo 4). AİÇİÖC Formu’nun geçerlik güvenirlik çalışmalarının genel toplama bakıldığında 9, 10 ve 11. sınıf öğrencilerinde oluşan 468 kişilik lise öğrenci grubu üzerinde yapıldığı görülmektedir. Tablo 3- Birinci Çalışma Grubundaki Öğrencilerin Cinsiyet ve Yaşlara Göre Dağılımı Cinsiyet Yaş f % Kız 195 47,6 Erkek 215 52,4 Toplam 410 100 14 43 10,5 15 148 36,1 16 131 32 17 69 16,8 18 19 4,6 Toplam 410 100 62 Birinci çalışma grubundaki öğrencilerin yaşları; 14 yaş (n=43), 15 yaş (n=148), 16 yaş (n=131), 17 yaş (n=69), 18 yaş (n=19) olup, 410 öğrenciden oluşmaktadır. Tablo 4- İkinci Çalışma Grubundaki Öğrencilerin Cinsiyet ve Yaşlara Göre Dağılımı Cinsiyet Yaş f % Kız 25 43,1 Erkek 33 56,9 Toplam 58 100 14 15 25,9 15 37 63,8 16 6 10,3 Toplam 58 100 İkinci çalışma grubundaki öğrencilerin yaşları; 14 yaş (n=15), 15 yaş (n=37), 16 yaş (n=6) olup, 58 öğrenciden oluşmaktadır. Geçerlik Çalışmaları Büyüköztürk (2006: 167)’ e göre geçerlik, testin bireyin ölçülmek istenen özelliğini ne derece doğru ölçtüğü ile ilgili bir kavramdır. Geçerlik “bir ölçme aracının ölçmeyi amaçladığı özelliği, bir başka özelik ile karıştırmadan doğru olarak ölçebilme derecesidir” (Akt: Balcı, 2004: 102). Geçerlik “bir ölçme aracının geliştirildiği konuda amaca yönelik olmasıdır” (Balcı, 2004: 102). Yapı Geçerliği Faktör analizi aynı yapıyı ya da niteliği ölçen değişkenleri bir araya getirerek ölçmeyi az sayıda faktör ile açıklamayı amaçlayan bir istatistiksel yöntemdir. Faktör analizi, bir faktörleştirme ya da ortak faktör adı verilen yeni kavramları 63 (değişkenleri) ortaya çıkarma ya da faktör yük değerlerinin kullanılması yolu ile kavramların işlevsel tanımlarını yapma süreci şeklinde tanımlanmaktadır (Büyüköztürk, 2006: 123). Faktör analizi orta düzeyde ya da oldukça ilişkili değişkenleri bir araya getirerek az sayıda ancak bağımsız değişken grupları elde etmede ampirik bir temel sağlayan yöntemdir (Borg ve Gall, 1989; akt: Balcı, 2004: 243). Faktör analizinde, maddeler arasındaki olası tüm ilişkiler hesaplanır ve bir korelasyon matrisi oluşturulduktan sonra aralarında beliren ilişki yapılarına göre farklılık gösterdikleri oranda faktör adedi belirir. Daha sonra her maddenin her faktör içindeki ağırlığını ifade eden katsayılardan (bunlar maddenin faktörle ilişkisi olarak yorumlanabilir) oluşan bir tablo elde edilir. Bu tablo üzerinde yapılan değerlendirme neticesinde her madde en yüksek ağırlığı hangi faktörde bulmuşsa o faktörün kapsamında olmasına karar verilir (Ergin, 1995: 129). Ölçeğin denemelik formu için yapılacak faktör analizi işlemlerine KaiserMeyer-Olkin örnekleme yeterlik katsayısı ve Bartlett testi ile başlanmıştır. KaiserMeyer-Olkin örnekleme yeterlik katsayısı .847; Bartlett Test of Sphericity .001 anlamlılık düzeyinde 5123,053 olarak bulunmuştur. KMO’nun .60’dan yüksek, Bartlett testinin anlamlı çıkması verilerin faktör analizi için uygun olduğunu göstermektedir (Büyüköztürk, 2006: 120). Açımlayıcı faktör analizi tekniğinde yer alan işlemler sırasıyla gerçekleştirildiğinde; alt-üst grup ortalamaları farkına dayalı madde analizi tekniği ile madde ayırt ediciliklerini belirlemek amacıyla yapılan bağımsız grup t testi sonucunda 27., 43. ve 47. maddeler ayırt edici bulunmadığından ölçek dışına çıkarılmış ve bundan sonraki analizler kalan 45 madde üzerinden gerçekleştirilmiştir (Tablo 5-Tablo 6). 64 Tablo 5- Madde Toplam Korelasyonlarını Belirlemek İçin Yapılan Pearson Çarpım Moment Korelayon Analizi Sonuçları Maddeler 1- Gence bazen çok sert bazen çok yumuşak davranmak 2- Gence gücün ve kudretin dünyadaki en önemli şey olduğunun söylenmesi ya da bunu hissettirerek yetiştirilmesi 3- Gençlere, kendi cinslerine ait olmayan rolleri benimsemelerini sağlayacak şekilde davranılması 4- Genç hastalandığında gerektiği halde tıbbi bakımdan yoksun bırakılması 5- Aile bireylerinin ya da diğer kişilerin gençle alay etmelerine göz yumulması 6- Gençlere üniversiteye girme ve kazanma konusunda baskı yapılması 7- Gencin gelişimini destekleyen fırsat ve ortamlar yaratmak 8- Gençlerin büyükanne ve büyükbabalarıyla ilişkilerinin engellenmesi 9- Gencin kulağını çekmek 10- Genci, döveceğini söyleyerek tehdit etmek 11- Gencin yaşına ve gelişim düzeyine uygun spor aktivitelerine yönlendirilmesi 12- Gençle hiçbir şeyi paylaşmamak 13- İnsan vücudunun, cinselliğin kötü bir şeymiş gibi tanıtılması 14- Genci omzundan, kolundan tutup sarsmak 15- Gencin suç işlemeye yöneltilmesi 16- Gence zaman ayırmak ve ortak etkinliklerde bulunmak 17- Gence cinsellikle ilgili görmekten rahatsız olduğu şeyler göstermek 18- Gencin yüzüne tokat atmak 19- Gencin cinsiyetinden memnun olunmaması ve bunun ona hissettirilmesi 20- Genç cinsellikle ilgili sorular sorduğunda yaşına uygun cevaplar verilmesi 21- Gence bir alet ( saç fırçası, sopa, terlik, kayış vb. ) kullanarak vurmak 22- Gençle, cinsellikle ilgili eğitim amaçlı olmayan kaba konuşmalar yapılması 23- Gencin cimciklenmesi 24- Gencin disipline etmek için değil intikam almak için cezalandırılması 25- Genç herhangi bir işle uğraşırken gösterdiği çabaya saygı duymak 26- Gencin yanında küfürlü konuşulması 27- Gencin fuhuşa itilmesi 28- Genci tırmıklamak 29- Gencin oda, bodrum vb. yerlere kapatılması N 410 r ,423 p ,000 410 ,131 ,008 410 ,342 ,000 410 ,232 ,000 410 ,514 ,000 410 ,385 ,000 410 ,526 ,000 410 ,300 ,000 410 410 ,390 ,535 ,000 ,000 410 ,453 ,000 410 410 410 410 410 ,435 ,460 ,550 ,401 ,592 ,000 ,000 ,000 ,000 ,000 410 ,199 ,000 410 ,535 ,000 410 ,377 ,000 410 ,275 ,000 410 ,470 ,000 410 ,542 ,000 410 ,466 ,000 410 ,476 ,000 410 ,530 ,000 410 410 410 410 ,473 ,335 ,462 ,295 ,000 ,000 ,000 ,000 65 30- Genci tutarlı bir şekilde eğitmek ancak gerektiğinde esnek davranabilmek 31- Genci müstehcen (açık saçık, yakışıksız) yayınlara, resimlere konu ederek para kazanmak 32- Gencin bir takım özelliklerini kullanarak (sivilceler, boy kısalığı vb.) onu başkalarının önünde rezil etmekle tehdit etmek 33- Gencin kendi kendine yetebilmesini sağlayacak deneyimlerinin desteklenmesi 34- Hiçbir açıklama yapmadan gencin kurallara (ev içi ya da dışı) uymasının istenmesi 35- Gencin kaba etine (poposuna) terlik vb. ya da elle vurmak 36- Kız çocukları için başlık parası istenmesi 37- Genci sıcak nesneler (sigara, sıvı, metal vb.) kullanarak yakmak 38- Gencin aşırı şekilde korunması, gereğinden fazla özen ve düşkünlük gösterilmesi 39- Gencin vücudunu, göstermekten rahatsızlık duyduğu özel (mahrem) yerlerini göstermesini istemek 40- Gencin saçını çekmek 41- Gencin başkalarının işledikleri bir suçu üstlenmesini istemek 42- Gence sık sık “ sen ne işe yararsın ki ” denmesi 43- Gence ebeveyni tarafından herhangi bir şekilde uyuşturucu verilmesi 44- Gencin kan davalarında suç işlemeye teşvik edilmesi 45- Gencin vücuduna, özel (mahrem) yerlerine onu utandıracak, rahatsız edecek şekilde dokunulması 46- Gencin benliğini ve gelişen kimliğini göz önüne almadan ebeveynin rahat etmesi için cezalandırmak 47- Gençten cinsel amaçlı olarak, anne ve/veya babanın vücutlarının özel (mahrem) yerlerine dokunmalarını istemeleri 48- Gencin kendini ifade etmesine olanak sağlamak 410 ,388 ,000 410 ,176 ,000 410 ,393 ,000 410 ,459 ,000 410 ,290 ,000 410 410 410 ,424 ,147 ,276 ,000 ,003 ,000 410 ,129 ,009 410 ,284 ,000 410 410 410 ,466 ,312 ,590 ,000 ,000 ,000 410 ,287 ,000 410 ,282 ,000 410 ,362 ,000 410 ,488 ,000 410 ,110 ,026 410 ,525 ,000 Tabloda sunulduğu gibi, madde toplam korelasyonlarını belirlemek amacı ile yapılan Pearson çarpım moment korelayon analizi sonucunda tüm maddelerin madde toplam puanları ile pozitif ve anlamlı bir ilişki ortaya koydukları saptanmıştır. Söz konusu korelasyon değerleri 0.110 ile 0.592 arasında değişmektedir ve anlamlılık düzeyleri 47.madde için p<.05; 2., 36. ve 38. maddeler için p<.01; diğer maddeler içinse p<.001 olarak hesaplanmıştır. Bu sonuçlar tüm maddelerin işler olduğunu ortaya koymaktadır. 66 Tablo 6- Madde Ayırdediciliklerini Belirlemek İçin Alt Grup (N=111) ve Üst grup (N=111) Arasında Yapılan t Testi ve Düzeltilmiş Madde Toplam Korelasyonların Sonuçları Maddeler 1- Gence bazen çok sert bazen çok yumuşak davranmak 2- Gence gücün ve kudretin dünyadaki en önemli şey olduğunun söylenmesi ya da bunu hissettirerek yetiştirilmesi 3- Gençlere, kendi cinslerine ait olmayan rolleri benimsemelerini sağlayacak şekilde davranılması 4- Genç hastalandığında gerektiği halde tıbbi bakımdan yoksun bırakılması 5- Aile bireylerinin ya da diğer kişilerin gençle alay etmelerine göz yumulması 6- Gençlere üniversiteye girme ve kazanma konusunda baskı yapılması 7- Gencin gelişimini destekleyen fırsat ve ortamlar yaratmak 8- Gençlerin büyükanne ve büyükbabalarıyla ilişkilerinin engellenmesi 9- Gencin kulağını çekmek 10- Genci, döveceğini söyleyerek tehdit etmek 11- Gencin yaşına ve gelişim düzeyine uygun spor aktivitelerine yönlendirilmesi 12- Gençle hiçbir şeyi paylaşmamak 13- İnsan vücudunun, cinselliğin kötü bir şeymiş gibi tanıtılması 14- Genci omzundan, kolundan tutup sarsmak 15- Gencin suç işlemeye yöneltilmesi 16- Gence zaman ayırmak ve ortak etkinliklerde bulunmak 17- Gence cinsellikle ilgili görmekten rahatsız olduğu şeyler göstermek 18- Gencin yüzüne tokat atmak 19- Gencin cinsiyetinden memnun olunmaması ve bunun ona hissettirilmesi 20- Genç cinsellikle ilgili sorular sorduğunda yaşına uygun cevaplar verilmesi 21- Gence bir alet ( saç fırçası, sopa, terlik, kayış vb. ) kullanarak vurmak 22- Gençle, cinsellikle ilgili eğitim amaçlı olmayan kaba konuşmalar yapılması 23- Gencin cimciklenmesi 24- Gencin disipline etmek için değil intikam almak için cezalandırılması 25- Genç herhangi bir işle uğraşırken gösterdiği çabaya saygı duymak 26- Gencin yanında küfürlü konuşulması 27- Gencin fuhuşa itilmesi Ayırdedicilik t p -27,715 ,000 D.M.T.K. r ,367 -40,232 ,000 ,050 -7,698 ,000 ,297 -5,927 ,000 ,199 -11,681 ,000 ,462 -73,514 ,000 ,310 -31,166 ,000 ,473 -5,639 ,000 ,256 -24,515 -34,604 ,000 ,000 ,343 ,487 -40,937 ,000 ,386 -33,748 -6,965 -17,103 -4,031 -6,618 ,000 ,000 ,000 ,000 ,000 ,375 ,418 ,513 ,367 ,542 -5,090 ,000 ,168 -27,301 ,000 ,495 -4,655 ,000 ,342 -61,846 ,000 ,194 -26,965 ,000 ,420 -6,302 ,000 ,484 -24,353 ,000 ,418 -7,677 ,000 ,436 -21,894 ,000 ,484 -35,308 -1,215 ,000 ,226 ,405 ,319 67 28- Genci tırmıklamak 29- Gencin oda, bodrum vb. yerlere kapatılması 30- Genci tutarlı bir şekilde eğitmek ancak gerektiğinde esnek davranabilmek 31- Genci müstehcen (açık saçık, yakışıksız) yayınlara, resimlere konu ederek para kazanmak 32- Gencin bir takım özelliklerini kullanarak (sivilceler, boy kısalığı vb.) onu başkalarının önünde rezil etmekle tehdit etmek 33- Gencin kendi kendine yetebilmesini sağlayacak deneyimlerinin desteklenmesi 34- Hiçbir açıklama yapmadan gencin kurallara (ev içi ya da dışı) uymasının istenmesi 35- Gencin kaba etine (poposuna) terlik vb. ya da elle vurmak 36- Kız çocukları için başlık parası istenmesi 37- Genci sıcak nesneler (sigara, sıvı, metal vb.) kullanarak yakmak 38- Gencin aşırı şekilde korunması, gereğinden fazla özen ve düşkünlük gösterilmesi 39- Gencin vücudunu, göstermekten rahatsızlık duyduğu özel (mahrem) yerlerini göstermesini istemek 40- Gencin saçını çekmek 41- Gencin başkalarının işledikleri bir suçu üstlenmesini istemek 42- Gence sık sık “ sen ne işe yararsın ki ” denmesi 43- Gence ebeveyni tarafından herhangi bir şekilde uyuşturucu verilmesi 44- Gencin kan davalarında suç işlemeye teşvik edilmesi 45- Gencin vücuduna, özel (mahrem) yerlerine onu utandıracak, rahatsız edecek şekilde dokunulması 46- Gencin benliğini ve gelişen kimliğini göz önüne almadan ebeveynin rahat etmesi için cezalandırmak 47- Gençten cinsel amaçlı olarak, anne ve/veya babanın vücutlarının özel (mahrem) yerlerine dokunmalarını istemeleri 48- Gencin kendini ifade etmesine olanak sağlamak -5,193 -4,254 ,000 ,000 ,435 ,268 -32,265 ,000 ,323 -2,594 ,010 ,158 -6,729 ,000 ,353 -39,463 ,000 ,393 -52,842 ,000 ,206 -23,742 -5,365 -2,663 ,000 ,000 ,008 ,379 ,118 ,257 -69,389 ,000 ,046 -4,155 ,000 ,258 -15,030 -3,514 -32,301 ,000 ,001 ,000 ,429 ,288 ,541 -1,721 ,087 ,273 -2,179 ,030 ,263 -2,990 ,003 ,342 -4,558 ,000 ,464 -1,748 ,082 ,098 -23,860 ,000 ,474 Tabloda sunulduğu gibi, maddelerin düzeltilmiş madde toplam korelasyon değerleri 0.046 ile 0.542 arasında değişmektedir. Öte yandan alt-üst grup ortalamaları farkına dayalı madde analizi tekniği ile madde ayırdediciliklerini belirlemek amacı ile yapılan bağımsız grup t testi sonucunda, 27., 43. ve 47. maddeler hariç diğer maddelerin ortalamaları arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farkın olduğu saptanmıştır. Söz konusu farklılılar 31. ve 44. madde için p<.05; 37., 41., 45. maddeler için p<.01 diğer maddeleri içinse p<.001 düzeyinde gerçekleşmiştir. Başka bir deyişle 27., 43. ve 47. maddeler hariç diğer maddelerin alt ve üst çeyrekler arasında ayırdedici olduğu saptanmıştır. 27., 43. ve 47. maddeler 68 ayırdedici bulunmadığından ölçek dışına çıkarılmış ve bundan sonraki analizler kalan maddeler üzerinden gerçekleştirilmiştir. Bu işlemlerin ardından, araştırmada ölçülmesi amaçlanan davranışların birden fazla boyutta toplanabilecek çeşitliliğe sahip olabileceği düşünüldüğünden, maddeler faktör analizine tabi tutulmuştur. Ölçeğin faktör yapısını belirlemeye yönelik olarak öncelikle döndürülmemiş temel bileşenler analizi uygulanmış, ardından belirlenen faktörleri yorumlamada ve anlamlandırmada kolaylık sağlamak amacıyla Kaiser Normalleştirmesiyle Varimax dik döndürme tekniği (Varimax with Kaiser Normalization) kullanılarak analiz yinelenmiştir. Yapı geçerliğini belirlemenin bir yolu olarak yapılan temel bileşenler analizinde özdeğer (eigen) 1 olarak alındığında 12 faktör belirlenmiştir. Ancak maddelerin açıkladıkları yüklere bakıldığında özellikle son faktörlerin yeterince ayrışmadığı ortaya çıkmıştır. Ayrıca uygulanan Varimax dik döndürme işlemi sonucunda oluşan matris içinde gruplanan maddelerin mantıksal olarak açıklanabilirliğinin düşüklüğü ve ilk dört faktörden sonra ayrışmanın tam olarak oluşmadığı gözlenmiştir. Bu nedenlerle eigen değeri 2 olarak alınarak faktör analizi işlemlerinin yinelenmesi sonucunda 4 faktör belirlenmiştir. Faktör analizinin anlamlandırmada kolaylık ardından belirlenen sağlamak faktörleri amacıyla yorumlamada gerçekleştirilen ve Kaiser Normalleştirmesiyle Varimax dik döndürme tekniği analizi sonucunda 2., 4., 6., 32., 34., 36. ve 38. maddelerin hiçbir faktörde 0.30’un üzerinde yük almadığı belirlenmiştir. Bu nedenle söz konusu maddeler elenmiş ve faktör analizi tekrarlanmıştır. Tekrarlanan faktör analizi sonucunda 3 faktör belirlenmiştir. Kaiser Normalleştirmesiyle Varimax dik döndürme tekniği analizi sonucunda 8. maddenin hiçbir faktörde 0.30’un üzerinde yük almadığı belirlendiğinden söz konusu madde elenmiş ve faktör analizi tekrarlanmıştır. 4. faktör analizi sonucunda tüm maddelerin 0.30’un üzerinde yük aldığı belirlenmiştir. Ancak 24. ve 46. maddelerin birden fazla faktörde birbirine çok yakın 69 değerler aldıkları gözlemlendiğinden bu maddelerin de test dışına çıkarılmasına karar verişmiştir. Bu sonuçlar doğrultusunda faktör analizi yinelenmemiş ve 48 maddeyle başlanan süreçte elenen maddelerin ardından 35 madde ile işlem sonuçlandırılarak güvenirlik analizlerine geçilmiştir. Ölçekteki maddelerin faktör yük değerleri 0.30 ile 0.76 arasında yer almaktadır. Madde faktör yük değerinin genelikle 0.45 ve daha yüksek olması istenmekle birlikte faktör yük değeri 0.30 olan maddeler de ölçekte tutulabilir (Kline, 1994; Tabacnik ve Fidel, 1989). Yapılan işlemler sonucunda ölçekte faktör yük değeri 0.30 ve üstü olan 35 madde ve 3 boyut kalmıştır. Ölçekte kalan maddelerin hangi faktörlerde yer aldıkları ve faktör yük değerleri Tablo 7’de verilmiştir. Daha sonra bu faktörler incelenerek isimlendirilmştir (Tablo 8). Tablo 7- Ölçekteki Maddelerin Faktör Yük Değerleri Faktörler 1 S1 ,421 S3 ,305 S5 ,399 S9 ,482 S10 ,689 S12 ,352 S13 ,456 S14 ,689 S18 ,653 S21 ,628 S22 ,410 S23 ,630 S26 ,423 S28 ,495 S35 ,480 S40 ,620 S42 ,558 2 3 70 S15 ,349 S17 ,323 S19 ,406 S29 ,559 S31 ,679 S37 ,660 S39 ,688 S41 ,532 S44 ,649 S45 ,764 S7 ,614 S11 ,486 S16 ,688 S20 ,530 S25 ,657 S30 ,659 S33 ,726 S48 ,695 Tablo 8- Ölçeği Oluşturan Faktörlerin İsimleri Faktör No Faktör Adı 1 Fiziksel ve Çok Yönlü İstismar (FÇYİ) 2 Cinsel İstismar, Suça Yöneltme ve Uygun Olmayan Cezalandırma (CİSYUOC) 3 Gelişimi Destekleme (GD) Güvenirlik Çalışmaları Güvenirlik “bir aracın her ölçmede birbirine yakın sonuçlar vermesidir, bu testin devamlılığını ifade eder” (Balcı, 2001: 100). Büyüköztürk (2006:169) 71 güvenirliği “ bireylerin test maddelerine verdikleri cevaplar arasındaki tutarlılık” olarak tanımlamaktadır. Likert tipi bir ölçeğin güvenirliğini kestirmek için Cronbach tarafından geliştirilmiş olan alfa katsayısının kullanılması gerekmektedir. Cronbach alfa katsayısı, ölçek içinde bulunan maddelerin iç tutarlığının (homojenliğinin) bir ölçüsüdür. Ölçeğin alfa katsayısı ne kadar yüksek olursa bu ölçekte bulunan maddelerin o ölçüde birbirleriyle tutarlı ve aynı özelliğin öğelerini yoklayan maddelerden oluştuğu şeklinde yorumlanır (Tezbaşaran, 1997: 46). Aile İçi Çocuk İstismarı Ölçeği-C Formu’nun iç tutarlık güvenirliği (internal consistency reliability), maddelerin benzeşiklik düzeyini ve maddelerin ölçmek istediği yapının ayrışıklığını belirleyen Cronbach alfa katsayısı (reliability coefficients) ve ölçek maddelerinin kişileri ayırt etmedeki yeterliğini belirleyen madde-toplam korelasyonu (item-total correlation) ile incelenmiştir. Güvenirlik analizlerinde toplam 35 maddeden oluşan ölçeğin tamamının ve belirlenen 3 faktörün öncelikle Cronbach Alfa değerleri hesaplanmıştır. Ayrıca güvenirlik hesaplamaları dahilinde yarılama yöntemi (Split half) ile Guttman ve Spearman değerleri de hesaplanmıştır (Tablo 9). Tablo 9- Ölçeğin Güvenirliğini Belirlemek Amacıyla Hesaplanan Cronbach Alpha, Guttman ve Spearman Brown Değerleri Faktör Cronbach Alpha Guttman Spearman Brown 1 FAKTÖR 0,841 0,803 0,806 2 FAKTÖR 0,768 0,677 0,678 3 FAKTÖR 0,811 0,759 0,759 TOPLAM 0,869 0,814 0,829 72 Tabloda da görüldüğü gibi ölçeğin iç tutarlık katsayıları oldukça yüksek bulunmuştur. Cronbach Alfa değerleri birinci faktör için α=0,841; 2. faktör için α=0,768; 3. faktör için α =0,811; ölçeğin tamamı için α =0,869 olarak hesaplanmıştır. Guttman değerleri birinci faktör için G=0,803; 2. faktör için G=0,677; 3. faktör için G=0,759; ölçeğin tamamı için G=0,814 olarak; Spearman değerleri ise 1. faktör için S=0,806; 2. faktör için S=0,678; 3. faktör için S=0,759; ölçeğin tamamı için S=0,829 olarak hesaplanmıştır. Ölçek değerlerinin ortalama, standart sapma ve faktörler arası korelasyon değerleri aşağıdaki tabloda verilmiştir (Tablo 10). Tablo 10- Ölçek Değerlerinin Ortalama, Standart Sapma ve Faktörler Arası Korelasyon Değerleri Faktörler x ss 1. Faktör 2. Faktör 3. Faktör 1 Faktör 26,06 8,33 - - - 2 Faktör 10,77 2,50 0,353* - - 3 Faktör 18,31 6,55 0,414* 0,202* Toplam 55,13 13,60 0,877* 0,497* 0,772* *p<.001 Tabloda da görülebileceği üzere, ölçekten alınan ortalama puanlar toplam puan için x =55,13 (ss=13,60); birinci faktör için x =26,06 (ss=8,33); ikinci faktör için x =10,77 (ss=2,50); üçüncü faktör için x =18,31 (ss=6,55) olarak hesaplanmıştır. Öte yandan, ölçek toplam puanı ve faktör puanları arasındaki ilişkiyi belirlemek üzere yapılan Pearson çarpım moment korelayon analizi sonuçları 0,877 ile 0,497 arasında değişmekle birlikte tüm korelasyonlar pozitif yönde ve anlamlı bulunmuştur (p<.001). Ayrıca, faktörlerin kendi aralarındaki ilişkiler de 0,414 ile 73 0,202 arasında değişmektedir ve bu değerler de pozitif yönde ve anlamlı bulunmuştur (p<.001). Ölçeğin kararlılık anlamındaki güvenirliğini, yani dış tutarlığını incelemek için ise test-tekrar test tekniği uygulanmıştır. Ölçek 58 kişilik öğrenci grubuna iki hafta arayla uygulanmış, ilk uygulamadan elde edilen puanlar ile ikinci uygulama puanları arasındaki ilişki Pearson Momentler Çarpımı Korelasyon Katsayısı tekniği ile hesaplanmıştır. Ölçek geneli için iki ölçüm arasındaki ilişki korelasyon anlamlı bulunmuştur ( r = ,87; p < .01). Alt boyutlar açısından korelasyonlar anlamlılık göstermektedir. Fiziksel ve çok yönlü istismar alt boyutu ( r = ,88; p < .01), Cinsel istismar, suça yöneltme ve uygun olmayan cezalandırma alt boyutu (r = ,54; p < . 01), Gelişimi destekleme alt boyutu (r = ,81; p < .01) olarak bulunmuştur. Ölçek geliştirme çalışmalarının sonuçları Aile İçi Çocuk İstismarı Ölçeği CFormu’nun geçerli ve güvenilir bir ölçme aracı olduğunu ortaya koymaktadır. Ölçeğin asıl formu ile ilgili bilgiler aşağıda özetlenmiştir. Aile İçi Çocuk İstismarı Ölçeği C-Formu (AİÇİÖ-C Formu) Aile İçi Çocuk İstismarı Ölçeği C-Formu, lise öğrencilerinin maruz kaldığı aile içi istismarı genel olarak taramak ve farklı istismar türlerini bir arada değerlendirme amacıyla geliştirilmiştir. Ölçek 5’li Likert tipinde (1- Hiçbir zaman yaşamadım, 2- Bir kez yaşadım, 3- Nadiren yaşadım, 4- Sık sık yaşadım, 5- Her zaman yaşıyorum), 3 alt boyutu bulunan, 8 ters madde (4, 7, 12, 16, 20, 24, 26, 35. maddeler) içeren 35 sorudan oluşmaktadır. Ölçeğin genelinde yüksek puan yüksek istismarı gösterirken, “Gelişimi Destekleme” alt boyutundaki maddelerin tümü reverse maddelerden oluşmakta ve bu maddelerin puanlaması tersine çevrildiğinden sadece gelişimi destekleme alt 74 boyutunda; yüksek puan düşük gelişimi desteklemeyi, düşük puan ise yüksek gelişimi desteklemeyi temsil etmektedir. Güvenirlik çalışmasında tümü için ölçeğin Cronbach Alfa Katsayısı 0.87, test-tekrar test güvenirliği ise 0.87 olarak bulunmuştur. Öğrenci İlişkileri Tutum Ölçeği Öğrenci İlişkileri Tutum Ölçeği lise öğrencilerinin (9.,10., 11. sınıf) okul zorbalığı düzeylerini belirlemek amacıyla geliştirilen bir ölçektir. Koç (2006), tarafından geliştirilen ölçek 21 madde ve 3 alt boyuttan oluşmaktadır. Boyutlar; Zorba Kişilik, Kendine Güven ve Zorbalıktan Kaçınma’dır. 21 maddeden oluşan ölçek 5’li Likert tipinde (1-Hiç katılmıyorum, 2- Biraz katılıyorum, 3- Katılıyorum, 4- Çoğunlukla katılıyorum, 5- Tamamen katılıyorum) derecelendirilmektedir. Bununla birlikte “Kendine Güven” alt ölçeğinde yer alan maddeler olumlu ifadelerden oluştuğu için puanlaması tersten, diğer iki alt ölçeğin puanlaması ise düz olarak yapılmaktadır. Öğrenci İlişkileri Tutum Ölçeği’nden her alt ölçek için ayrı ayrı toplam puanlar elde edilmektedir. Alt ölçeklerden alınabilecek olası puanlar ise, Zorba Kişilik alt ölçeği için en yüksek puan 50, en düşük puan 10, Kendine Güven alt ölçeği için en yüksek puan 30, en düşük puan 6 ve Zorbalıktan Kaçınma alt ölçeği için en yüksek puan 25 ve en düşük puan 5’tir. Bireyin bir alt ölçekteki puanının yüksek olması kendisini “zorba”, “kendine güvenen” ya da “zorbalıktan kaçınan” tutuma sahip bir kişi olarak algıladığını göstermektedir. Uygulama Araştırmada kullanılan veri toplama araçlarının uygulanmasından önce okulların yöneticilerinden gerekli izinler alınmış ve okul psikolojik danışmanlarıyla görüşülerek kararlaştırılan tarih ve saatlerde okullarda uygulamalar yapılmıştır. Veri toplama araçları gönüllü öğrencilere dağıtılarak gerekli açıklamalar yapılmıştır. 75 Yönergeler sözlü olarak tekrarlanmış ve öğrencilerin soruları cevaplanmıştır. Cevaplama süresi ortalama 30 dakikadır. Verilerin Çözümü ve Yorumlanması İstatistiksel çözümlemelere geçmeden önce, demografik değişkenler gruplandırılmış ardından öğrencilere uygulanan ölçekler (Aile İçi Çocuk İstismarı Ölçeği-C Formu, Öğrenci İlişkileri Tutum Ölçeği) puanlanmıştır. Daha sonra elde edilen verilerin istatistiksel çözümlemeleri bilgisayar ortamında gerçekleştirilmiştir. Bu aşamada, araştırma grubunu oluşturan öğrencilerin demografik özelliklerini (cinsiyet, yaş, algılanan gelir düzeyi, kardeş sayısı, doğum sırası, anne ve babanın eğitim düzeyi, anne ve babanın beraber olup olmaması, annenin ve babanın öz olup olmaması, annenin ve babanın sağ olup olmaması, annenin ve babanın birbirlerine karşılıklı sözel ve fiziksel şiddet uygulayıp uygulamamaları) betimleyici frekans ve yüzde dağılımları çıkarılmış, sonra ölçeklerin alt boyut ve toplam puanları için x , ss, Sh x değerleri saptanmıştır. Gruplar içerisinde normal dağılım özelliği göstermeyen (n<30) gruplar için non-parametrik teknikler, normal dağılım özelliği gösteren dağılımlar içinse parametrik analiz teknikleri kullanılmıştır. Öte yandan analizler için yeterli frekansa sahip olmayan değişkenlerin (yaş, annenin ve babanın eğitim düzeyi) alt grupları arasında anlamlı birleştirmeler gerçekleştirilmiştir. Bu bağlamda: 1. Örneklem grubunu oluşturan öğrencilerin Aile İçi Çocuk İstismarı Ölçeği ve Öğrenci İlişkileri Tutum Ölçeğinden aldıkları puanların cinsiyet, babanın anneye sözel şiddet uygulayıp uygulamaması, annenin babaya sözel şiddet uygulayıp uygulamaması değişkenlerine göre farklılaşıp farklılaşmadığını belirlemek için bağımsız grup t testi, 2. Örneklem grubunu oluşturan öğrencilerin Aile İçi Çocuk İstismarı Ölçeği ve Öğrenci İlişkileri Tutum Ölçeğinden aldıkları puanların yaş, annenin eğitim 76 düzeyi ve babanın eğitim düzeyi değişkenlerine göre farklılaşıp farklılaşmadığını belirlemek için tek yönlü varyans analizi (ANOVA), 3. Tek yönlü varyans analizi (ANOVA) sonucunda gruplar arasında fark bulunduğunda, farklılıkların kaynağını (farklılıkların hangi gruplar arasında olduğunu) belirlemek üzere varyanslar homojen bulunmuşsa post-hoc Scheffé, varyanslar heterojen bulunmuşsa Tamhane’s T2 testleri, 4. Örneklem grubunu oluşturan öğrencilerin Aile İçi Çocuk İstismarı Ölçeği ve Öğrenci İlişkileri Tutum Ölçeğinden aldıkları puanların algılanan gelir düzeyi, kardeş sayısı, doğum sırası değişkenlerine göre farklılaşıp farklılaşmadığını belirlemek için non-parametrik Kruskal Wallis-H testi, 6. Non-parametrik Kruskal Wallis testi, sonucunda gruplar arasında fark bulunduğunda, farklılıkların kaynağını (hangi gruplar arasında olduğunu) belirlemek üzere non parametrik Mann Whitney-U testi, 7. Örneklem grubunu oluşturan öğrencilerin Aile İçi Çocuk İstismarı Ölçeği ve Öğrenci İlişkileri Tutum Ölçeğinden aldıkları puanların anne-babanın beraber olup olmaması, babanın anneye fiziksel saldırganlığının olup olmaması; annenin babaya fiziksel saldırganlık gösterip göstermemesi değişkenlerine göre farklılaşıp farklılaşmadığını belirlemek için non parametrik Mann Whitney-U testi, 8. Örneklem grubunu oluşturan öğrencilerin Aile İçi Çocuk İstismarı Ölçeği ve Öğrenci İlişkileri Tutum Ölçeğinden almış oldukları puanlar arasında anlamlı bir ilişki olup olmadığını belirlemek üzere Pearson Çarpım Moment Korelasyon analizi kullanılmıştır. Elde edilen veriler bilgisayarda “SPSS for Windows ver:13.0” programında çözümlenmiş, manidarlıklar .05 düzeyinde sınanmış, diğer manidarlık düzeyleri ayrıca belirtilmiş ve bulgular araştırmanın amaçlarına uygun olarak tablolar halinde sunulmuştur. 77 III.BÖLÜM BULGULAR Grubun Genel Yapısına İlişkin Bilgiler Bu bölümde cinsiyet, yaş, algılanan gelir düzeyi, kardeş sayısı, doğum sırası, anne ve babanın eğitim düzeyi, anne ve babanın beraber olup olmaması, annenin ve babanın öz olup olmaması, annenin ve babanın sağ olup olmaması, annenin ve babanın birbirlerine karşılıklı sözel ve fiziksel şiddet uygulayıp uygulamamaları değişkenlerine ait yüzde ve frekans değerlerine yer verilmiş ardından, Aile İçi Çocuk İstismarı Ölçeği ve Öğrenci İlişkileri Tutum Ölçeğinden ve bunların alt boyutlarından elde edilen puanların aritmetik ortalamaları, aritmetik ortalamalarının standart hataları ve standart sapma değerleri tablo olarak sunulmuştur. Tablo 11- Cinsiyet Değişkeni İçin Frekans, Yüzde, Geçerli Yüzde ve Yığmalı Yüzde Değerleri Kız Erkek Toplam f % % gec % yig 153 152 305 50,2 49,8 100,0 50,2 49,8 100,0 50,2 100,0 Tabloda da görüldüğü gibi, örneklem grubu 153’ü kız (%50,2) 152’si erkek (%49,8) toplam 305 kişiden oluşmaktadır. Tablo 12- Yaş Değişkeni İçin Frekans, Yüzde, Geçerli Yüzde ve Yığmalı Yüzde Değerleri 14 Yaş 15 Yaş 16 Yaş 17 Yaş 18 Yaş 19 Yaş 20 Yaş Toplam f % % gec % yig 12 74 102 84 25 7 1 305 3,9 24,3 33,4 27,5 8,2 2,3 ,3 100,0 3,9 24,3 33,4 27,5 8,2 2,3 ,3 100,0 3,9 28,2 61,6 89,2 97,4 99,7 100,0 78 Tabloda öğrencilerin yaş değişkenine göre dağılımları sunulmuştur. Ancak karşılaştırma analizleri için bazı gözeneklerde yeterli dağılım oluşmadığından gruplar arasında anlamlı birleştirmeler gerçekleştirilmiştir. Karşılaştırma analizleri bu gruplar üzerinden uygulanmıştır. Oluşan yeni gruplar aşağıda sunulmuştur. Tablo 13- Yaş Değişkeni (Gruplandırılmış) İçin Frekans, Yüzde, Geçerli Yüzde ve Yığmalı Yüzde Değerleri 15 ve altı 16 yaş 17 Yaş 18 ve üstü Total f % % gec % yig 86 102 84 33 305 28,2 33,4 27,5 10,8 100,0 28,2 33,4 27,5 10,8 100,0 28,2 61,6 89,2 100,0 Tabloda görülebileceği gibi, örneklem grubunu oluşturan öğrencilerin 86’sı (%28,2) 15 yaş ve altı; 102’si (%33,4) 16 yaş; 84’ü (%27,5) 17 yaş; 33’ü de (%10,8) 18 yaş ve üstünde bulunmaktadır. Tablo 14- Algılanan Gelir Düzeyi Değişkeni İçin Frekans, Yüzde, Geçerli Yüzde ve Yığmalı Yüzde Değerleri Düşük Ortanın altı Orta Ortanın üstü Yüksek Toplam f % % gec % yig 9 23 153 81 39 305 3,0 7,5 50,2 26,6 12,8 100,0 3,0 7,5 50,2 26,6 12,8 100,0 3,0 10,5 60,7 87,2 100,0 Tabloda sunulduğu gibi, örneklem grubunu oluşturan öğrencilerin 9’u (%3,0) kendisini düşük gelir grubunda; 23’ü (%) ortanın altı gelir grubunda; 153’ü (%50,2) orta gelir grubunda; 81’i (%26,6) ortanın üstü gelir grubunda; 39’u ise (%12,8) yüksek gelir grubunda algıladığını ifade etmişlerdir. 79 Tablo 15- Kardeş Sayısı Değişkeni İçin Frekans, Yüzde, Geçerli Yüzde ve Yığmalı Yüzde Değerleri Tek İki Üç Dört Beş ve üstü Toplam f % % gec % yig 21 140 72 38 34 305 6,9 45,9 23,6 12,5 11,1 100,0 6,9 45,9 23,6 12,5 11,1 100,0 6,9 52,8 76,4 88,9 100,0 Tabloda görüldüğü gibi, örneklemi oluşturan öğrencilerin 21’i (%6,9) tek çocuk olduklarını; 140’ı (%45,9) iki kardeş olduklarını; 72’si (%23,6) üç kardeş olduklarını; 38’i (%12,5) dört kardeş olduklarını; 34’ü de (%11,1) beş ve üstü kardeş olduklarını ifade etmişlerdir. Tablo 16- Doğum Sırası Değişkeni İçin Frekans, Yüzde, Geçerli Yüzde ve Yığmalı Yüzde Değerleri İlk İkinci Üçüncü Dördüncü ve üst Toplam f % % gec % yig 20 126 92 67 305 6,6 41,3 30,2 22,0 100,0 6,6 41,3 30,2 22,0 100,0 6,6 47,9 78,0 100,0 Tabloda görüldüğü gibi, örneklemi oluşturan öğrencilerin 20’si (%6,6) ilk çocuk olduklarını; 126’sı (%41,3) ikinci kardeş olduklarını; 92’si (%30,2) üçüncü kardeş olduklarını; 67’si (%22) dördüncü ve üstü kardeş olduklarını ifade etmişlerdir. Tablo 17- Annenin Eğitim Düzeyi Değişkeni İçin Frekans, Yüzde, Geçerli Yüzde ve Yığmalı Yüzde Değerleri Okur-Yazar Değil Okur-yazar İlkokul Ortaokul Lise Üniversite Lisansüstü Toplam f % % gec % yig 26 8 94 50 83 38 6 305 8,5 2,6 30,8 16,4 27,2 12,5 2,0 100,0 8,5 2,6 30,8 16,4 27,2 12,5 2,0 100,0 8,5 11,1 42,0 58,4 85,6 98,0 100,0 80 Tabloda öğrencilerin annelerinin eğitim düzeyi değişkenine göre dağılımları sunulmuştur. Ancak karşılaştırma analizleri için bazı gözeneklerde yeterli dağılım oluşmadığından gruplar arasında anlamlı birleştirmeler gerçekleştirilmiştir. Karşılaştırma analizleri bu gruplar üzerinden uygulanmıştır. Oluşan yeni gruplar aşağıda sunulmuştur. Tablo 18- Annenin Eğitim Düzeyi (Gruplandırılmış) Değişkeni İçin Frekans, Yüzde, Geçerli Yüzde ve Yığmalı Yüzde Değerleri İlkokul ve altı Ortaokul Lise Üniversite ve üstü Total f % % gec % yig 128 50 83 44 305 42,0 16,4 27,2 14,4 100,0 42,0 16,4 27,2 14,4 100,0 42,0 58,4 85,6 100,0 Tabloda belirtildiği gibi, örneklem grubunu oluşturan öğrencilerin 128’i (%42,0) annelerinin ilkokul ve altı düzeyde; 50’si (%16,4) ortaokul düzeyinde; 83’ü (%27,2) lise düzeyinde; 44’ü (%14,4) üniversite ve üstü düzeyde eğitime sahip olduklarını ifade etmişlerdir. Tablo 19- Babanın Eğitim Düzeyi Değişkeni İçin Frekans, Yüzde, Geçerli Yüzde ve Yığmalı Yüzde Değerleri Okur-Yazar Değil Okur-yazar İlkokul Ortaokul Lise Üniversite Lisansüstü Toplam f % % gec % yig 8 6 84 66 77 55 9 305 2,6 2,0 27,5 21,6 25,2 18,0 3,0 100,0 2,6 2,0 27,5 21,6 25,2 18,0 3,0 100,0 2,6 4,6 32,1 53,8 79,0 97,0 100,0 Tabloda öğrencilerin babalarının eğitim düzeyi değişkenine göre dağılımları sunulmuştur. Ancak karşılaştırma analizleri için bazı gözeneklerde yeterli dağılım oluşmadığından gruplar arasında anlamlı birleştirmeler gerçekleştirilmiştir. 81 Karşılaştırma analizleri bu gruplar üzerinden uygulanmıştır. Oluşan yeni gruplar aşağıda sunulmuştur. Tablo 20- Babanın Eğitim Düzeyi (Gruplandırılmış) Değişkeni İçin Frekans, Yüzde, Geçerli Yüzde ve Yığmalı Yüzde Değerleri İlkokul ve altı Ortaokul Lise Üniversite ve üstü Total f % % gec % yig 98 66 77 64 305 32,1 21,6 25,2 21,0 100,0 32,1 21,6 25,2 21,0 100,0 32,1 53,8 79,0 100,0 Tabloda belirtildiği gibi, örneklem grubunu oluşturan öğrencilerin 98’i (%32,1) babalarının ilkokul ve altı düzeyde; 66’sı (%21,6) ortaokul düzeyinde; 77’si (%25,2) lise düzeyinde; 64’ü (%21,0) üniversite ve üstü düzeyde eğitime sahip olduklarını ifade etmişlerdir. Tablo 21- Ebeveynin Beraber-Boşanmış Olması Değişkeni İçin Frekans, Yüzde, Geçerli Yüzde ve Yığmalı Yüzde Değerleri Beraber Boşandılar Toplam f % % gec % yig 288 17 305 94,4 5,6 100,0 94,4 5,6 100,0 94,4 100,0 Tablodan da anlaşılabileceği gibi, örneklem grubunu oluşturan öğrencilerin 288’i (%94,4) anne-babalarının beraber olduğunu; 17’si (%5,6) anne-babalarının boşanmış olduğunu ifade etmişlerdir. Tablo 22- Annenin Sağ-Ölü Olması Değişkeni İçin Frekans, Yüzde, Geçerli Yüzde ve Yığmalı Yüzde Değerleri Sağ Ölü Toplam f % % gec % yig 303 2 305 99,3 ,7 100,0 99,3 ,7 100,0 99,3 100,0 82 Tablodan da anlaşılabileceği gibi, örneklem grubunu oluşturan öğrencilerin 303’ü (%99,3) annelerinin sağ olduğunu; 2’si (%0,7) annelerinin ölmüş olduğunu ifade etmişlerdir. Tablo 23- Annenin Öz-Üvey Olması Değişkeni İçin Frekans, Yüzde, Geçerli Yüzde ve Yığmalı Yüzde Değerleri Öz f % % gec % yig 305 100,0 100,0 100,0 Tabloda görüldüğü üzere, örneklem grubunu oluşturan öğrencilerin tamamı annelerinin öz olduğunu ifade etmişlerdir. Tablo 24- Babanın Sağ-Ölü Olması Değişkeni İçin Frekans, Yüzde, Geçerli Yüzde ve Yığmalı Yüzde Değerleri Sağ Ölü Toplam f % % gec % yig 299 6 305 98,0 2,0 100,0 98,0 2,0 100,0 98,0 100,0 Tablodan da anlaşılabileceği gibi, örneklem grubunu oluşturan öğrencilerin 299’u (%98,0) babalarının sağ olduğunu; 6’sı (%2,0) babalarının ölmüş olduğunu ifade etmişlerdir. Tablo 25- Babanın Öz-Üvey Olması Değişkeni İçin Frekans, Yüzde, Geçerli Yüzde ve Yığmalı Yüzde Değerleri Öz Üvey Toplam f % % gec % yig 303 2 305 99,3 ,7 100,0 99,3 ,7 100,0 99,3 100,0 Tablodan da anlaşılabileceği gibi, örneklem grubunu oluşturan öğrencilerin 303’ü (%99,3) babalarının öz olduğunu; 2’siı (%0,7) babalarının üvey olduğunu ifade etmişlerdir. 83 Tablo 26- Babadan Anneye Yönelik Fiziksel Şiddet İçin Frekans, Yüzde, Geçerli Yüzde ve Yığmalı Yüzde Değerleri Uygular Uygulamaz Toplam f % % gec % yig 9 296 305 3,0 97,0 100,0 3,0 97,0 100,0 3,0 100,0 Tablodan da anlaşılabileceği gibi, örneklem grubunu oluşturan öğrencilerin 9’u (%3,0) “Babam anneme; fiziksel şiddet (vurma, itme, tekmeleme, tokatlama, yumruklama v.b.) uygular” ifadesine evet; 296’sı (%97,0) ise hayır cevabını vermişlerdir. Tablo 27- Babadan Anneye Yönelik Sözel Şiddet İçin Frekans, Yüzde, Geçerli Yüzde ve Yığmalı Yüzde Değerleri Uygular Uygulamaz Toplam f % % gec % yig 44 261 305 14,4 85,6 100,0 14,4 85,6 100,0 14,4 100,0 Tablodan da anlaşılabileceği gibi, örneklem grubunu oluşturan öğrencilerin 44’ü (%14,4) “Babam anneme; sözel şiddet (bağırma, hakaret etme, aşağılama, sürekli eleştirme, tehdit etme v.b.) uygular” ifadesine evet; 261’i (%85,6) ise hayır cevabını vermişlerdir. Tablo 28- Anneden Babaya Yönelik Fiziksel Şiddet İçin Frekans, Yüzde, Geçerli Yüzde ve Yığmalı Yüzde Değerleri Uygular Uygulamaz Toplam f % % gec % yig 5 300 305 1,6 98,4 100,0 1,6 98,4 100,0 1,6 100,0 Tablodan da anlaşılabileceği gibi, örneklem grubunu oluşturan öğrencilerin 5’i (%1,6) “Annem babama; fiziksel şiddet (vurma, itme, tekmeleme, tokatlama, yumruklama v.b.) uygular” ifadesine evet; 300’ü (%98,4) ise hayır cevabını 84 vermişlerdir. Tablo 29- Anneden Babaya Yönelik Sözel Şiddet İçin Frekans, Yüzde, Geçerli Yüzde ve Yığmalı Yüzde Değerleri Uygular Uygulamaz Toplam f % % gec % yig 39 266 305 12,8 87,2 100,0 12,8 87,2 100,0 12,8 100,0 Tablodan da anlaşılabileceği gibi, örneklem grubunu oluşturan öğrencilerin 39’u (%12,8) “Annem babama; sözel şiddet (bağırma, hakaret etme, aşağılama, sürekli eleştirme, tehdit etme v.b.) uygular” ifadesine evet; 266’sı (%87,2) ise hayır cevabını vermişlerdir. Tablo 30- Öğrenci İlişkileri Tutum Ölçeği Alt Boyutlarına Ait Aritmetik Ortalama, Standart Sapma ve Standart Hata Değerleri Boyutlar Zorba Kişilik Kendine Güven Zorbalıktan Kaçınma N 305 305 305 x 13,55 14,54 11,82 ss 4,643 4,148 3,994 Sh x ,266 ,238 ,229 Tabloda görüldüğü üzere, örneklem grubunu oluşturan öğrencilerin (N=305) Öğrenci İlişkileri Tutum Ölçeği alt boyutlarına ait değerler sunulmuştur. Buna göre, zorba kişilik alt boyutu puanlarının aritmetik ortalaması x =13,55, standart sapması ss=4,643, aritmetik ortalamanın standart hatası Sh x =0,266 olarak; kendine güven alt boyutu puanlarının aritmetik ortalaması x =14,54, standart sapması ss=4,148, aritmetik ortalamanın standart hatası Sh x =0,238 olarak; zorbalıktan kaçınma alt boyutu puanlarının aritmetik ortalaması x =11,82, standart sapması ss=3,994, aritmetik ortalamanın standart hatası Sh x =0,229 olarak hesaplanmıştır. 85 Tablo 31- Aile İçi Çocuk İstismarı Ölçeği Alt Boyutlarına Ait Aritmetik Ortalama, Standart Sapma ve Standart Hata Değerleri Boyutlar Fiziksel ve Çok Yönlü İstismar Cinsel İstismar, Suça Yöneltme ve Uygun Olmayan Cezalandırma Gelişimi Destekleme Ölçek Toplam Puanı N 305 x 26,46 ss 8,144 Sh x ,466 305 11,32 3,609 ,207 305 305 18,29 56,08 6,882 14,854 ,394 ,851 Tabloda görüldüğü üzere, örneklem grubunu oluşturan öğrencilerin (N=305) Aile İçi Çocuk İstismarı Ölçeği- C Formu alt boyutlarına ait değerler sunulmuştur. Buna göre, fiziksel ve çok yönlü istismar alt boyutu puanlarının aritmetik ortalaması x =26,46, standart sapması ss=8,144, aritmetik ortalamanın standart hatası Sh x =0,466 olarak; cinsel istismar, suça yöneltme ve uygun olmayan cezalandırma alt boyutu puanlarının aritmetik ortalaması x =11,32, standart sapması ss=3,609, aritmetik ortalamanın standart hatası Sh x =0,207 olarak; gelişimi destekleme alt boyutu puanlarının aritmetik ortalaması x =18,29, standart sapması ss=6,882, aritmetik ortalamanın standart hatası Sh x =0,394; ölçek toplam puanının aritmetik ortalaması x =56,08, standart sapması ss=14,854, aritmetik ortalamanın standart hatası Sh x =0,851 olarak hesaplanmıştır. Araştırmanın birinci amacı doğrultusunda; Aile İçi Çocuk İstismarı Ölçeği-C Formu alt boyutları ile Öğrenci İlişkileri Tutum Ölçeği alt boyutlarından alınan puanlar arasındaki karşılıklı ilişkiyi belirlemek üzere yapılan Pearson Çarpım Moment Korelasyon Analizi tekniği uygulanmıştır. 86 Ö.İ.T.Ö Zorbalıktan Kaçınma Ö.İ.T.Ö Kendine Güven Ö.İ.T.Ö Zorba Kişilik Tablo 32- Aile İçi Çocuk İstismarı Ölçeği ve Öğrenci İlişkileri Tutum Ölçeği Alt Boyut Puanları Arasındaki İlişki İçin Yapılan Pearson Çarpım Moment Korelasyon Analizi Sonuçları r ,342 ,131 -,061 Fiziksel ve Çok Yönlü İstismar p ,292 ,000 ,022 Alt Boyutu N 305 305 305 r ,460 ,067 -,037 Cinsel İstismar, Suça p ,245 ,515 Yöneltme ve Uygun Olmayan ,000 N 305 305 305 Cezalandırma Alt Boyutu r ,191 ,252 -,033 Gelişimi Destekleme Alt p ,572 ,001 ,000 Boyutu N 305 305 305 r ,387 ,205 -,057 p ,318 İstismar Toplam Puanı ,000 ,000 N 305 305 305 p<.001 p<.05 Tablodan da anlaşılacağı üzere, örneklem grubunu oluşturan öğrencilerin Aile İçi Çocuk İstismarı Ölçeği fiziksel ve çok yönlü istismar alt boyutu puanı ile Öğrenci İlişkileri Tutum Ölçeği zorba kişilik (r=0,342; p<.001) ve reverse maddelerin toplamından oluşan kendine güven (r=0,131; p<.05) alt boyutları arasında pozitif yönde; Aile içi Çocuk İstismarı Ölçeği cinsel istismar, suça yöneltme ve uygun olmayan cezalandırma alt boyutu ile Öğrenci İlişkileri Tutum Ölçeği zorba kişilik alt boyutu arasında pozitif yönde (r=0,460; p<.001); maddeleri reverse olarak puanlanan gelişimi destekleme alt boyutu ile Öğrenci İlişkileri Tutum Ölçeği zorba kişilik (r=0,191; p<.001) ve reverse maddelerin toplamından oluşan kendine güven (r=0,252; p<.001) alt boyutları arasında pozitif yönde, Aile İçi Çocuk İstismarı Ölçeği toplam puanı ile Öğrenci İlişkileri Tutum Ölçeği zorba kişilik (r=0,387; p<.001) ve reverse maddelerin toplamından oluşan kendine güven (r=0,205; p<.001) alt boyutları arasında pozitif yönde istatistiksel olarak anlamlı ilişkiler bulunduğu belirlenmiştir. Diğer alt boyutlar arasındaki ilişkiler istatistiksel olarak anlamlı bulunmamıştır (p>.05). 87 Aile İçi Çocuk İstismarı Ölçeği’nin fiziksel ve çok yönlü istismar, maddeleri reverse olarak puanlanan gelişimi destekleme alt boyutu ve istismar toplam puanı ile Öğrenci İlişkileri Tutum Ölçeği’nin zorba kişilik ve kendine güven alt boyutları arasında, Aile içi Çocuk İstismarı Ölçeği cinsel istismar, suça yöneltme ve uygun olmayan cezalandırma alt boyutu ile zorba kişilik alt boyutu arasında yüksek korelasyonlar saptandığından; araştırmanın ikinci amacı doğrultusunda Aile İçi Çocuk İstismarı Ölçeği alt boyutlarının zorba kişilik, kendine güven ve zorbalıktan kaçınma alt boyutlarından oluşan zorba davranışları yordamada katkısı bulunup bulunmadığını ortaya koymak için regresyon analizleri yapılmıştır. Tablo 33- ÖİTÖ Alt Boyutlarının AİÇİÖ-FÇYİ Alt Boyut Puanlarına Göre Yordanmasına İlişkin Regresyon Analizi Sonuçları Bağımsız Değişken (AİÇİÖ) Bağımlı Değişkenler (ÖİTÖ alt Boyutları) Zorba Kişilik Fiziksel ve Çok Yönlü Kendine Güven İstismar Zorbalıktan Kaçınma N R R2 t β p 305 305 305 ,342 ,131 ,061 ,117 ,017 ,004 9,851 15,902 16,188 ,342 ,131 -,061 ,000 ,022 ,292 Tabloda görüldüğü üzere, Aile İçi İstismarı Ölçeği fiziksel ve çok yönlü istismar alt boyutu puanlarının Öğrenci İlişkileri Tutum Ölçeği alt boyutlarına etkisini belirlemek amacıyla yapılan regresyon analizi sonucunda, fiziksel ve çok yönlü istismar puanlarının zorba kişilik ve reverse maddelerin toplamından oluşan kendine güven puanlarını anlamlı şekilde açıkladığı saptanmıştır. Fiziksel ve çok yönlü istismar puanları zorba kişilik alt boyutunun yaklaşık %12’sini (p<.001); reverse maddelerin toplamından oluşan kendine güven puanlarının ise yaklaşık %2’sini (p<.05) açıkladığını belirlenmiştir. Diğer alt boyutlar için etkiler anlamlı bulunmamıştır (p>.05). 88 Tablo 34- ÖİTÖ Alt Boyutlarının AİÇİÖ-CİSYUOC Alt Boyut Puanlarına Göre Yordanmasına İlişkin Regresyon Analizi Sonuçları Bağımsız Değişken (AİÇİÖ) Cinsel İstismar, Suça Yöneltme ve Uygun Olmayan Cezalandırma Bağımlı Değişkenler (ÖİTÖ Alt Boyutları) Zorba Kişilik Kendine Güven Zorbalıktan Kaçınma N R R2 t β p 305 305 ,460 ,067 ,211 ,004 9,012 1,164 ,460 ,067 ,000 ,245 305 ,037 ,001 -,651 -,037 ,515 Tabloda görüldüğü üzere, Aile İçi İstismarı Ölçeği cinsel istismar, suça yöneltme ve uygun olmayan cezalandırma alt boyutu puanlarının Öğrenci İlişkileri Tutum Ölçeği alt boyutlarına etkisini belirlemek amacıyla yapılan regresyon analizi sonucunda, cinsel istismar, suça yöneltme ve uygun olmayan cezalandırma puanlarının zorba kişilik puanlarını anlamlı şekilde açıkladığı saptanmıştır. Cinsel istismar, suça yöneltme ve uygun olmayan cezalandırma alt boyutu puanları zorba kişilik alt boyutunun yaklaşık %21’ini (p<.001) açıkladığını belirlenmiştir. Diğer alt boyutlar için etkiler anlamlı bulunmamıştır (p>.05). Tablo 35- ÖİTÖ Alt Boyutlarının AİÇİÖ-GD Alt Boyut Puanlarına Göre Yordanmasına İlişkin Regresyon Analizi Sonuçları Bağımsız Değişken (AİÇİÖ) Gelişimi Destekleme Bağımlı Değişkenler (ÖİTÖ Alt Boyutları) Zorba Kişilik Kendine Güven Zorbalıktan Kaçınma N R 305 ,191 305 ,252 305 ,033 R2 ,036 ,064 ,001 t β p 3,383 4,533 -,566 ,191 ,252 -,033 ,001 ,000 ,572 Tabloda görüldüğü üzere, Aile İçi İstismarı Ölçeği’nin maddeleri reverse olarak puanlanan gelişimi destekleme alt boyutu puanlarının Öğrenci İlişkileri Tutum Ölçeği alt boyutlarına etkisini belirlemek amacıyla yapılan regresyon analizi sonucunda, gelişimi destekleme alt boyutu puanlarının zorba kişilik ve reverse maddelerin toplamından oluşan kendine güven puanlarını anlamlı şekilde açıkladığı saptanmıştır. Reverse olarak puanlanan gelişimi destekleme puanları zorba kişilik alt boyutunun yaklaşık %4’ünü (p<.01); reverse maddelerin toplamından oluşan kendine güven puanlarının ise yaklaşık %6’sını (p<.001) açıkladığını belirlenmiştir. Diğer alt boyutlar için etkiler anlamlı bulunmamıştır (p>.05). 89 Tablo 36- ÖİTÖ Alt Boyutlarının AİÇİÖ Toplam Puanlarına Göre Yordanmasına İlişkin Regresyon Analizi Sonuçları Bağımsız Değişken (AİÇİÖ) Toplam Puan Bağımlı Değişkenler (ÖİTÖ alt Boyutları) Zorba Kişilik Kendine Güven Zorbalıktan Kaçınma N R2 R 305 ,387 305 ,205 305 ,057 ,150 ,042 ,003 t β p 7,316 3,644 -,999 ,387 ,205 -,057 ,000 ,000 ,318 Tabloda görüldüğü üzere, Aile İçi İstismarı Ölçeği toplam puanlarının Öğrenci İlişkileri Tutum Ölçeği alt boyutlarına etkisini belirlemek amacıyla yapılan regresyon analizi sonucunda, ölçek toplam puanlarının zorba kişilik ve reverse maddelerin toplamından oluşan kendine güven puanlarını anlamlı şekilde açıkladığı saptanmıştır. Ölçek toplam puanları zorba kişilik alt boyutunun yaklaşık %15’ini (p<.001) ; reverse maddelerin toplamından oluşan kendine güven puanlarının ise yaklaşık %4’ünü (p<.001) açıkladığını belirlenmiştir. Diğer alt boyutlar için etkiler anlamlı bulunmamıştır (p>.05). Araştırmanın üçüncü amacı doğrultusunda; araştırma grubunu oluşturan öğrencilerin istismarın üç boyutundan aldıkları puanlarda cinsiyet, yaş, kardeş sayısı, doğum sırası, ailenin gelir düzeyi, anne-babanın öğrenim düzeyi, anne-babanın beraber ya da boşanmış olmaları, babanın anneye fiziksel şiddet uygulaması, babanın anneye sözel şiddet uygulaması, annenin babaya fiziksel şiddet uygulaması, annenin babaya sözel şiddet uygulaması değişkenleri açısından fark olup olmadığı incelenmiştir. Tablo 37- Cinsiyet Değişkenine Göre FÇYİ Puanları İçin Yapılan t Testi Sonuçları Puan Gruplar Fiziksel ve Çok Yönlü İstismar Kız Erkek N x ss Sh x 153 152 26,76 26,15 8,721 7,535 ,705 ,611 t t Testi Sd p ,657 303 ,512 90 Tabloda görüldüğü gibi, örneklemi oluşturan öğrencilerin Aile İçi Çocuk İstismarı Ölçeği fiziksel ve çok yönlü istismar alt boyutu puanlarının öğrencinin cinsiyeti değişkenine göre anlamlı bir farklılık gösterip göstermediğini belirlemek amacıyla gerçekleştirilen bağımsız grup t testi sonucunda, grupların aritmetik ortalamaları arasındaki fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmamıştır (t=0,657; p>.05). Tablo 38- Cinsiyet Değişkenine Göre CİSYUOC Puanları İçin Yapılan t Testi Sonuçları Puan Gruplar Cinsel İstismar, Suça Yöneltme Uygun Olmayan Ceza. Kız Erkek N x ss Sh x 153 152 10,69 11,96 1,789 4,710 ,145 ,382 t t Testi Sd p -3,111 303 ,002 Tabloda görüldüğü gibi, örneklemi oluşturan öğrencilerin Aile İçi Çocuk İstismarı Ölçeği cinsel istismar, suça yöneltme ve uygun olmayan cezalandırma alt boyutu puanlarının öğrencinin cinsiyeti değişkenine göre anlamlı bir farklılık gösterip göstermediğini belirlemek amacıyla gerçekleştirilen bağımsız grup t testi sonucunda, grupların aritmetik ortalamaları arasındaki fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur (t=-3,111; p<.01). Söz konusu farklılık erkek öğrencilerin lehine gerçekleşmiştir. Erkek öğrencilerin cinsel istismar, suça yöneltme ve uygun olmayan cezalandırma puanlarının, kız öğrencilerin cinsel istismar, suça yöneltme ve uygun olmayan cezalandırma puanlarından yüksek olduğu saptanmıştır. Tablo 39- Cinsiyet Değişkenine Göre GD Puanları İçin Yapılan t Testi Sonuçları Puan Gruplar Gelişimi Destekleme Kız Erkek N x ss Sh x 153 152 17,54 19,05 7,400 6,251 ,598 ,507 t t Testi Sd p -1,916 303 ,056 Tabloda görüldüğü gibi, örneklemi oluşturan öğrencilerin Aile İçi Çocuk İstismarı Ölçeği Gelişimi Destekleme alt boyutu puanlarının öğrencinin cinsiyeti 91 değişkenine göre anlamlı bir farklılık gösterip göstermediğini belirlemek amacıyla gerçekleştirilen bağımsız grup t testi sonucunda, grupların aritmetik ortalamaları arasındaki fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmamıştır (t=-1,916; p>.05). Tablo 40- Cinsiyet Değişkenine Göre AİÇİÖ Toplam Puanları İçin Yapılan t Testi Sonuçları Puan Gruplar Toplam Kız Erkek N x Sh x ss t t Testi Sd p 303 ,205 153 55,000 15,217 1,230 -1,270 152 57,158 14,448 1,172 Tabloda görüldüğü gibi, örneklemi oluşturan öğrencilerin Aile İçi Çocuk İstismarı Ölçeği toplam puanlarının öğrencinin cinsiyeti değişkenine göre anlamlı bir farklılık gösterip göstermediğini belirlemek amacıyla gerçekleştirilen bağımsız grup t testi sonucunda, grupların aritmetik ortalamaları arasındaki fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmamıştır (t=-1,270; p>.05). Tablo 41- Yaş Değişkenine Göre FÇYİ Puanları İçin Yapılan Tek Yönlü Varyans Analizi (ANOVA) Sonuçları Puan f , x ve ss Değerleri Grup x N 15 ve altı Fiziksel ve 16 yaş Çok Yönlü 17 yaş İstismar 18 ve üstü Toplam 86 102 84 33 305 25,99 26,00 27,51 26,42 26,46 ANOVA Sonuçları ss Var. K. 7,777 G.Arası 8,567 G.İçi 8,289 Toplam 7,446 8,144 KT Sd KO 133,701 20030,037 20163,738 3 301 304 44,567 66,545 F p ,670 ,571 Tabloda görüldüğü gibi, örneklemi oluşturan öğrencilerin Aile İçi Çocuk İstismarı Ölçeği fiziksel ve çok yönlü istismar alt boyutu puanlarının öğrencinin yaşı değişkenine göre anlamlı bir farklılık gösterip göstermediğini belirlemek amacıyla gerçekleştirilen tek yönlü varyans analizi (ANOVA) sonucunda, grupların aritmetik ortalamaları arasındaki fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmamıştır (F=0,670; p>.05). 92 Tablo 42- Yaş Değişkenine Göre CİSYUOC Puanları İçin Yapılan Tek Yönlü Varyans Analizi (ANOVA) Sonuçları Puan Cinsel İstismar, Suça Yöneltme Uygun Olmayan Ceza. f , x ve ss Değerleri Grup x N 15 ve altı 16 yaş 17 yaş 18 ve üstü Toplam 86 102 84 33 305 11,30 11,24 11,30 11,73 11,32 ANOVA Sonuçları ss Var. K. 2,688 G.Arası 4,612 G.İçi 3,211 Toplam 3,233 3,609 KT Sd KO 6,268 3952,597 3958,866 3 301 304 2,089 13,132 F p ,159 ,924 Tabloda görüldüğü gibi, örneklemi oluşturan öğrencilerin Aile İçi Çocuk İstismarı Ölçeği cinsel istismar, suça yöneltme ve uygun olmayan cezalandırma alt boyutu puanlarının öğrencinin yaşı değişkenine göre anlamlı bir farklılık gösterip göstermediğini belirlemek amacıyla gerçekleştirilen tek yönlü varyans analizi (ANOVA) sonucunda, grupların aritmetik ortalamaları arasındaki fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmamıştır (F=0,159; p>.05). Tablo 43- Yaş Değişkenine Göre GD Puanları İçin Yapılan Tek Yönlü Varyans Analizi (ANOVA) Sonuçları Puan f , x ve ss Değerleri Grup N x 15 ve altı 16 yaş Gelişimi 17 yaş Destekleme 18 ve üstü Toplam 86 102 84 33 305 17,80 18,26 18,30 19,64 18,29 ANOVA Sonuçları ss Var. K. 7,190 G.Arası 6,274 G.İçi 7,199 Toplam 7,171 6,882 KT Sd KO 80,341 14316,688 14397,030 3 301 304 26,780 47,564 F p ,563 ,640 Tabloda görüldüğü gibi, örneklemi oluşturan öğrencilerin Aile İçi Çocuk İstismarı Ölçeği Gelişimi Destekleme alt boyutu puanlarının öğrencinin yaşı değişkenine göre anlamlı bir farklılık gösterip göstermediğini belirlemek amacıyla gerçekleştirilen tek yönlü varyans analizi (ANOVA) sonucunda, grupların aritmetik ortalamaları arasındaki fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmamıştır (F=0,563; p>.05). 93 Tablo 44- Yaş Değişkenine Göre AİÇİÖ Toplam Puanları İçin Yapılan Tek Yönlü Varyans Analizi (ANOVA) Sonuçları Puan Toplam f , x ve ss Değerleri Grup x N 15 ve altı 16 yaş 17 yaş 18 ve üstü Toplam 86 102 84 33 305 ANOVA Sonuçları ss Var. K. 55,093 14,290 G.Arası 55,500 15,414 G.İçi 57,107 15,002 Toplam 57,788 14,508 56,075 14,854 KT Sd KO 302,959 66768,307 67071,266 3 301 304 100,986 221,822 F p ,455 ,714 Tabloda görüldüğü gibi, örneklemi oluşturan öğrencilerin Aile İçi Çocuk İstismarı Ölçeği Toplam puanlarının öğrencinin yaşı değişkenine göre anlamlı bir farklılık gösterip göstermediğini belirlemek amacıyla gerçekleştirilen tek yönlü varyans analizi (ANOVA) sonucunda, grupların aritmetik ortalamaları arasındaki fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmamıştır (F=0,455; p>.05). Tablo 45- FÇYİ Puanlarının Gelir Düzeyi Açısından Karşılaştırılması, Kruskal Wallis-H Testi Sonuçları Puan Gruplar Düşük Ortanın altı Fiziksel Orta ve Çok Ortanın Üstü Yönlü İst. Yüksek Toplam N x sira 9 23 153 81 39 305 186,44 195,54 158,45 143,04 119,49 x2 sd p 13,946 4 ,007 Tabloda görüldüğü gibi, örneklemi oluşturan öğrencilerin Aile İçi Çocuk İstismarı Ölçeği fiziksel ve çok yönlü istismar alt boyutu puanlarının öğrencinin algılanan gelir düzeyi değişkenine göre anlamlı bir farklılık gösterip göstermediğini belirlemek amacıyla gerçekleştirilen Kruskal Wallis-H Testi sonucunda, grupların sıralamalar ortalamaları arasındaki fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur (x2=13,946; p<.01). Bu işlemin ardından Kruskal Wallis-H sonrası belirlenen 94 anlamlı farklılığın hangi gruplardan kaynaklandığını belirlemek üzere tamamlayıcı karşılaştırma tekniklerine geçilmiştir. Bu amaçla kullanılan özel bir test tekniği bulunmadığından ikili karşılaştırmalarda tercih edilen Mann Whitney-U uygulanmıştır. Analizlerin sonucunda farklılığın kendilerini ortanın altı gelir düzeyine sahip olarak tanımlayan grupla yüksek olarak tanımlayan grup arasında, ortanın altı olarak tanımlayan grup lehine p<.01 düzeyinde gerçekleştiği belirlenmiştir. Ortanın altı gelir düzeyine sahip ailelerin çocuklarının, yüksek gelir düzeyine sahip ailelerin çocuklarına göre daha fazla fiziksel ve çok yönlü istismar yaşadıklarını ifade ettikleri bulunmuştur. Diğer grupların sıralamalar ortalamaları arasındaki farklılıklar istatistiksel olarak anlamlı bulunmamıştır (p>.05). Tablo 46- CİSYUOC Puanlarının Gelir Düzeyi Açısından Karşılaştırılması, Kruskal Wallis-H Testi Sonuçları Puan Cinsel İstismar, Suça Yöneltme Uygun Olmayan Ceza. Gruplar Düşük Ortanın altı Orta Ortanın Üstü Yüksek Toplam N x sira 9 23 153 81 39 305 182,28 177,91 153,08 147,77 142,10 x2 sd p 5,802 4 ,214 Tabloda görüldüğü gibi, örneklemi oluşturan öğrencilerin Aile İçi Çocuk İstismarı Ölçeği cinsel istismar, suça yöneltme ve uygun olmayan cezalandırma alt boyutu puanlarının öğrencinin algılanan gelir düzeyi değişkenine göre anlamlı bir farklılık gösterip göstermediğini belirlemek amacıyla gerçekleştirilen Kruskal Wallis-H Testi sonucunda, grupların sıralamalar ortalamaları arasındaki fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmamıştır (x2=5,802; p>.05). 95 Tablo 47- GD Puanlarının Gelir Düzeyi Açısından Karşılaştırılması, Kruskal Wallis-H Testi Sonuçları Puan Gelişimi Destekleme Gruplar Düşük Ortanın altı Orta Ortanın Üstü Yüksek Toplam N x sira 9 23 153 81 39 305 202,28 189,24 163,52 145,09 95,41 x2 sd p 26,214 4 ,000 Tabloda görüldüğü gibi, örneklemi oluşturan öğrencilerin Aile İçi Çocuk İstismarı Ölçeği’nin maddeleri reverse olarak puanlanan Gelişimi Destekleme alt boyutu puanlarının öğrencinin algılanan gelir düzeyi değişkenine göre anlamlı bir farklılık gösterip göstermediğini belirlemek amacıyla gerçekleştirilen Kruskal Wallis-H Testi sonucunda, grupların sıralamalar ortalamaları arasındaki fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur (x2=26,214; p<.001). Bu işlemin ardından Kruskal Wallis-H sonrası belirlenen anlamlı farklılığın hangi gruplardan kaynaklandığını belirlemek üzere tamamlayıcı karşılaştırma tekniklerine geçilmiştir. Bu amaçla kullanılan özel bir test tekniği bulunmadığından ikili karşılaştırmalarda tercih edilen Mann Whitney-U uygulanmıştır. Analizlerin sonucunda farklılığın kendilerini düşük gelir düzeyine sahip olarak tanımlayan grupla yüksek gelir düzeyine sahip olarak tanımlayan grup arasında düşük gelir düzeyine sahip olarak tanımlayan grup lehine p<.001 düzeyinde gerçekleştiği belirlenmiştir. Düşük gelir düzeyine sahip ailelerin çocukları, yüksek gelir düzeyine sahip ailelerin çocuklarına göre gelişimlerinin daha az desteklendiğini ifade etmişlerdir. Diğer grupların sıralamalar ortalamaları arasındaki farklılıklar istatistiksel olarak anlamlı bulunmamıştır (p>.05). 96 Tablo 48- AİÇİÖ Toplam Puanlarının Gelir Düzeyi Açısından Karşılaştırılması, Kruskal Wallis-H Testi Sonuçları Puan Toplam Gruplar Düşük Ortanın altı Orta Ortanın Üstü Yüksek Toplam N x sira 9 23 153 81 39 305 213,39 205,24 159,92 142,46 102,97 x2 sd p 26,963 4 ,000 Tabloda görüldüğü gibi, örneklemi oluşturan öğrencilerin Aile İçi Çocuk İstismarı Ölçeği Toplam puanlarının öğrencinin algılanan gelir düzeyi değişkenine göre anlamlı bir farklılık gösterip göstermediğini belirlemek amacıyla gerçekleştirilen Kruskal Wallis-H Testi sonucunda, grupların sıralamalar ortalamaları arasındaki fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur (x2=26,963; p<.001). Bu işlemin ardından Kruskal Wallis-H sonrası belirlenen anlamlı farklılığın hangi gruplardan kaynaklandığını belirlemek üzere tamamlayıcı karşılaştırma tekniklerine geçilmiştir. Bu amaçla kullanılan özel bir test tekniği bulunmadığından ikili karşılaştırmalarda tercih edilen Mann Whitney-U uygulanmıştır. Analizlerin sonucunda; farklılığın kendilerini düşük gelir düzeyine sahip olarak tanımlayan grupla yüksek gelir düzeyine sahip olarak tanımlayan grup arasında düşük gelir düzeyine sahip olarak tanımlayan grup lehine p<.001 düzeyinde gerçekleştiği belirlenmiştir. Düşük gelir düzeyine sahip ailelerin çocuklarının Aile İçi Çocuk İstismarı Ölçeği toplam puanının, yüksek gelir düzeyine sahip ailelerin çocuklarına göre daha yüksek olduğu saptanmıştır. Diğer grupların sıralamalar ortalamaları arasındaki farklılıklar istatistiksel olarak anlamlı bulunmamıştır (p>.05) 97 Tablo 49- FÇYİ Puanlarının Kardeş Sayısı Açısından Karşılaştırılması, Kruskal Wallis-H Testi Sonuçları Puan Fiziksel ve Çok Yönlü İstismar Gruplar Tek İki Üç Dört Beş ve üstü Total N 21 140 72 38 34 305 x sira 150,48 136,36 164,15 167,47 183,29 x2 sd p 11,225 4 ,024 Tabloda görüldüğü gibi, örneklemi oluşturan öğrencilerin Aile İçi Çocuk İstismarı Ölçeği fiziksel ve çok yönlü istismar alt boyutu puanlarının öğrencinin kardeş sayısı değişkenine göre anlamlı bir farklılık gösterip göstermediğini belirlemek amacıyla gerçekleştirilen Kruskal Wallis-H Testi sonucunda, grupların sıralamalar ortalamaları arasındaki fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur (x2=11,25; p<.05). Bu işlemin ardından Kruskal Wallis-H sonrası belirlenen anlamlı farklılığın hangi gruplardan kaynaklandığını belirlemek üzere tamamlayıcı karşılaştırma tekniklerine geçilmiştir. Bu amaçla kullanılan özel bir test tekniği bulunmadığından ikili karşılaştırmalarda tercih edilen Mann Whitney-U uygulanmıştır. Analizlerin sonucunda farklılığın beş ve üstü kardeş olan grupla iki kardeş olan grup arasında beş ve üstü kardeş olan grup lehine p<.05 düzeyinde gerçekleştiği belirlenmiştir. Beş ve üstü kardeşe sahip olanlar, iki kardeşe sahip olanlardan daha fazla fiziksel ve çok yönlü istismar yaşadıklarını ifade etmişlerdir. Diğer grupların sıralamalar ortalamaları arasındaki farklılıklar istatistiksel olarak anlamlı bulunmamıştır (p>.05). 98 Tablo 50- CİSYUOC Puanlarının Kardeş Sayısı Açısından Karşılaştırılması, Kruskal Wallis-H Testi Sonuçları Puan Cinsel İstismar, Suça Yöneltme Uygun Olmayan Cezalandırma Gruplar Tek İki Üç Dört Beş ve üstü Total N 21 140 72 38 34 305 x sira 144,12 153,46 154,81 152,93 152,81 x2 sd p ,387 4 ,984 Tabloda görüldüğü gibi, örneklemi oluşturan öğrencilerin Aile İçi Çocuk İstismarı Ölçeği cinsel istismar, suça yöneltme ve uygun olmayan cezalandırma alt boyutu puanlarının öğrencinin kardeş sayısı değişkenine göre anlamlı bir farklılık gösterip göstermediğini belirlemek amacıyla gerçekleştirilen Kruskal Wallis-H Testi sonucunda, grupların sıralamalar ortalamaları arasındaki fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmamıştır (x2=0,387; p>.05). Tablo 51- GD Puanlarının Kardeş Sayısı Açısından Karşılaştırılması, Kruskal Wallis-H Testi Sonuçları Puan Gelişimi Destekleme Gruplar Tek İki Üç Dört Beş ve üstü Total N 21 140 72 38 34 305 x sira 145,55 126,80 157,72 191,46 212,49 x2 sd p 35,488 4 ,000 Tabloda görüldüğü gibi, örneklemi oluşturan öğrencilerin Aile İçi Çocuk İstismarı Ölçeği’nin maddeleri reverse olarak puanlanan Gelişimi Destekleme alt boyutu puanlarının öğrencinin kardeş sayısı değişkenine göre anlamlı bir farklılık gösterip göstermediğini belirlemek amacıyla gerçekleştirilen Kruskal Wallis-H Testi sonucunda, grupların sıralamalar ortalamaları arasındaki fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur (x2=35,488; p<.001). Bu işlemin ardından Kruskal Wallis-H sonrası belirlenen anlamlı farklılığın hangi gruplardan kaynaklandığını belirlemek 99 üzere tamamlayıcı karşılaştırma tekniklerine geçilmiştir. Bu amaçla kullanılan özel bir test tekniği bulunmadığından ikili karşılaştırmalarda tercih edilen Mann WhitneyU uygulanmıştır. Analizlerin sonucunda farklılığın beş ve üstü kardeş olan grupla iki kardeş olan grup arasında beş ve üstü kardeş olan grup lehine p<.001 düzeyinde gerçekleştiği belirlenmiştir. Beş ve üstü kardeşe sahip olanlar, iki kardeşe sahip olanlara göre gelişimlerinin daha az desteklendiğini ifade etmişlerdir. Diğer grupların sıralamalar ortalamaları arasındaki farklılıklar istatistiksel olarak anlamlı bulunmamıştır (p>.05). Tablo 52- AİÇİÖ Toplam Puanlarının Kardeş Sayısı Açısından Karşılaştırılması, Kruskal Wallis-H Testi Sonuçları Puan Toplam Gruplar Tek İki Üç Dört Beş ve üstü Total N 21 140 72 38 34 305 x sira 143,24 129,79 161,91 182,71 202,53 x2 sd p 25,750 4 ,000 Tabloda görüldüğü gibi, örneklemi oluşturan öğrencilerin Aile İçi Çocuk İstismarı Ölçeği Toplam puanlarının öğrencinin kardeş sayısı değişkenine göre anlamlı bir farklılık gösterip göstermediğini belirlemek amacıyla gerçekleştirilen Kruskal Wallis-H Testi sonucunda, grupların sıralamalar ortalamaları arasındaki fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur (x2=25,750; p<.001). Bu işlemin ardından Kruskal Wallis-H sonrası belirlenen anlamlı farklılığın hangi gruplardan kaynaklandığını belirlemek üzere tamamlayıcı karşılaştırma tekniklerine geçilmiştir. Bu amaçla kullanılan özel bir test tekniği bulunmadığından ikili karşılaştırmalarda tercih edilen Mann Whitney-U uygulanmıştır. Analizlerin sonucunda farklılığın beş ve üstü kardeş olan grupla iki kardeş olan grup arasında beş ve üstü kardeş olan grup lehine p<.001 düzeyinde gerçekleştiği belirlenmiştir. Beş ve üstü kardeşe sahip olanların, iki kardeşe sahip olanlara göre Aile İçi Çocuk İstismarı Ölçeği Toplam puanlarının daha yüksek olduğu saptanmıştır. Diğer grupların sıralamalar ortalamaları arasındaki farklılıklar istatistiksel olarak anlamlı bulunmamıştır (p>.05). 100 Tablo 53- FÇYİ Puanlarının Doğum Sırası Açısından Karşılaştırılması, Kruskal Wallis-H Testi Sonuçları Puan Gruplar Fiziksel ve Çok Yönlü İstismar Tek İkinci Üçüncü Dördüncü ve üstü Total N 20 126 92 x sira x2 sd p 152,28 146,79 159,54 1,211 3 ,750 67 155,92 305 Tabloda görüldüğü gibi, örneklemi oluşturan öğrencilerin Aile İçi Çocuk İstismarı Ölçeği fiziksel ve çok yönlü istismar alt boyutu puanlarının öğrencinin doğum sırası değişkenine göre anlamlı bir farklılık gösterip göstermediğini belirlemek amacıyla gerçekleştirilen Kruskal Wallis-H Testi sonucunda, grupların sıralamalar ortalamaları arasındaki fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmamıştır (x2=1,211; p>.05). Tablo 54- CİSYUOC Puanlarının Doğum Sırası Açısından Karşılaştırılması, Kruskal Wallis-H Testi Sonuçları Puan Gruplar Cinsel İstismar, Suça Yöneltme Uygun Olmayan Ceza. Tek İkinci Üçüncü Dördüncü ve üstü Total N 20 126 92 x sira x2 sd p 145,88 152,33 158,45 ,991 3 ,803 67 148,91 305 Tabloda görüldüğü gibi, örneklemi oluşturan öğrencilerin Aile İçi Çocuk İstismarı Ölçeği cinsel istismar, suça yöneltme ve uygun olmayan cezalandırma alt boyutu puanlarının öğrencinin doğum sırası değişkenine göre anlamlı bir farklılık gösterip göstermediğini belirlemek amacıyla gerçekleştirilen Kruskal Wallis-H Testi sonucunda, grupların sıralamalar ortalamaları arasındaki fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmamıştır (x2=0,991; p>.05). 101 Tablo 55-GD Puanlarının Doğum Sırası Açısından Karşılaştırılması, Kruskal Wallis-H Testi Sonuçları Puan Gelişimi Destekleme Gruplar Tek İki Üç Dört ve üstü Total N 20 126 92 67 305 x sira 146,15 138,40 145,23 193,18 x2 sd p 18,240 3 ,000 Tabloda görüldüğü gibi, örneklemi oluşturan öğrencilerin Aile İçi Çocuk İstismarı Ölçeği’nin maddeleri reverse olarak puanlanan Gelişimi Destekleme alt boyutu puanlarının öğrencinin doğum sırası değişkenine göre anlamlı bir farklılık gösterip göstermediğini belirlemek amacıyla gerçekleştirilen Kruskal Wallis-H Testi sonucunda, grupların sıralamalar ortalamaları arasındaki fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur (x2=18,240; p<.001). Bu işlemin ardından Kruskal Wallis-H sonrası belirlenen anlamlı farklılığın hangi gruplardan kaynaklandığını belirlemek üzere tamamlayıcı karşılaştırma tekniklerine geçilmiştir. Bu amaçla kullanılan özel bir test tekniği bulunmadığından ikili karşılaştırmalarda tercih edilen Mann WhitneyU uygulanmıştır. Analizlerin sonucunda farklılığın dört ve üstü kardeş olan grupla iki kardeş olan grup arasında dört ve üstü kardeş olan grup lehine p<.001 düzeyinde gerçekleştiği belirlenmiştir. Dördüncü ve üstü doğum sırasına sahip olanlar, ikinci doğum sırasına sahip olanlara göre gelişimlerinin daha az desteklendiğini belirtmişlerdir. Diğer grupların sıralamalar ortalamaları arasındaki farklılıklar istatistiksel olarak anlamlı bulunmamıştır (p>.05). Tablo 56- AİÇİÖ Toplam Puanlarının Doğum Sırası Açısından Karşılaştırılması, Kruskal Wallis-H Testi Sonuçları Puan Toplam Gruplar Tek İki Üç Dört ve üstü Total N 20 126 92 67 305 x sira 145,30 141,54 152,70 177,27 x2 sd p 7,363 3 ,061 102 Tabloda görüldüğü gibi, örneklemi oluşturan öğrencilerin Aile İçi Çocuk İstismarı Ölçeği Toplam puanlarının öğrencinin doğum sırası değişkenine göre anlamlı bir farklılık gösterip göstermediğini belirlemek amacıyla gerçekleştirilen Kruskal Wallis-H Testi sonucunda, grupların sıralamalar ortalamaları arasındaki fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmamıştır (x2=7,363; p>.05). Tablo 57- Annenin Eğitim Düzeyi Değişkenine Göre FÇYİ Puanları için Yapılan Tek Yönlü Varyans Analizi (ANOVA) Sonuçları Puan f , x ve ss Değerleri Grup x N İlk.ve altı Fiziksel ve Ortaokul Çok Yönlü Lise İstismar Ünv.-üstü Toplam 128 50 83 44 305 27,50 26,04 25,28 26,14 26,46 ANOVA Sonuçları ss Var. K. 8,059 G.Arası 7,653 G.İçi 8,594 Toplam 7,955 8,144 KT Sd KO 268,009 19895,728 20163,738 3 301 304 89,336 66,099 F p 1,352 ,258 Tabloda görüldüğü gibi, örneklemi oluşturan öğrencilerin Aile İçi Çocuk İstismarı Ölçeği fiziksel ve çok yönlü istismar alt boyutu puanlarının öğrencinin annesinin eğitim düzeyi değişkenine göre anlamlı bir farklılık gösterip göstermediğini belirlemek amacıyla gerçekleştirilen tek yönlü varyans analizi (ANOVA) sonucunda, grupların aritmetik ortalamaları arasındaki fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmamıştır (F=1,352; p>.05). Tablo 58- Annenin Eğitim Düzeyi Değişkenine Göre CİSYUOC Puanları için Yapılan Tek Yönlü Varyans Analizi (ANOVA) Sonuçları Puan Cinsel istismar, Suça Yöneltme Uygun Olmayan Ceza. f , x ve ss Değerleri Grup x N İlk.ve altı Ortaokul Lise Ünv.-üstü Toplam 128 50 83 44 305 11,41 11,14 11,40 11,16 11,32 ANOVA Sonuçları ss Var. K. 3,161 G.Arası 2,907 G.İçi 4,881 Toplam 2,719 3,609 KT Sd KO 4,205 3954,661 3958,866 3 301 304 1,402 13,138 F p ,107 ,956 103 Tabloda görüldüğü gibi, örneklemi oluşturan öğrencilerin Aile İçi Çocuk İstismarı Ölçeği cinsel istismar, suça yöneltme ve uygun olmayan cezalandırma alt boyutu puanlarının öğrencinin annesinin eğitim düzeyi değişkenine göre anlamlı bir farklılık gösterip göstermediğini belirlemek amacıyla gerçekleştirilen tek yönlü varyans analizi (ANOVA) sonucunda, grupların aritmetik ortalamaları arasındaki fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmamıştır (F=0,107; p>.05). Tablo 59- Annenin Eğitim Düzeyi Değişkenine Göre GD Puanları için Yapılan Tek Yönlü Varyans Analizi (ANOVA) Sonuçları Puan f , x ve ss Değerleri Grup N x İlk.ve altı Ortaokul Gelişimi Lise Destekleme Ünv.-üstü Toplam 128 50 83 44 305 20,62 17,74 16,83 14,91 18,29 ANOVA Sonuçları ss Var. K. 7,216 G.Arası 6,633 G.İçi 5,761 Toplam 5,945 6,882 KT Sd KO 1387,892 13009,137 14397,030 3 301 304 462,631 43,220 p F 10,700 ,000 Tabloda görüldüğü gibi, örneklemi oluşturan öğrencilerin Aile İçi Çocuk İstismarı Ölçeği’nin maddeleri reverse olarak puanlanan Gelişimi Destekleme alt boyutu puanlarının öğrencinin annesinin eğitim düzeyi değişkenine göre anlamlı bir farklılık gösterip göstermediğini belirlemek amacıyla gerçekleştirilen tek yönlü varyans analizi (ANOVA) sonucunda, grupların aritmetik ortalamaları arasındaki fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur (F=10,700; p<.001). ANOVA sonrası hangi post-hoc çoklu karşılaştırma tekniğinin kullanılacağına karar vermek için öncelikle Levene’s testi ile grup dağılımlarının varyanslarının homojen olup olmadığı hipotezi sınanmış, varyansların homojen olduğu saptanmıştır (LF=2,572; p>.05). Bunun üzerine varyansların homojen olması durumunda yaygınlıkla kullanılan Scheffè çoklu karşılaştırma tekniği tercih edilmiştir. Scheffè testinin tercih edilmesinin bir nedeni de testin alpha tipi hataya karşı duyarlı olmasıdır. Gerçekleştirilen Scheffè çoklu karşılaştırma analizi sonuçları aşağıda sunulmuştur. 104 Tablo 60- Annenin Eğitim Düzeyi Değişkenine Göre GD Alt Boyutundaki Fark İçin Yapılan Post-Hoc Scheffè Testi Sonuçları Eğitim Düzeyi İlkokul ve altı İlkokul ve altı x = 20.62 Ortaokul _ _ Ortaokul Lise p<.01 Üniv. ve üstü p<.001 x = 17.74 _ Lise Üniv. ve üstü p<.01 p<.001 _ _ _ x = 16.83 _ _ x = 14.91 Tabloda görüldüğü üzere, Aile İçi Çocuk İstismarı Ölçeği gelişimi destekleme alt boyutu puanlarının öğrencinin annesinin eğitim düzeyi değişkenine göre hangi gruplar arasında farklılaştığını belirlemek üzere yapılan ANOVA sonrası post-hoc Scheffè testi sonucunda söz konusu farklılığın, ilkokul ve altı eğitim düzeyinde annelere sahip olan grupla lise mezunu annelere sahip olan grup arasında ilkokul ve altı düzeyde eğitime sahip anneleri olan grup lehine p<.01 düzeyinde; ilkokul ve altı eğitim düzeyinde annelere sahip olan grupla üniversite ve üstü mezun annelere sahip olan grup arasında ilkokul ve altı düzeyde eğitime sahip anneleri olan grup lehine p<.001 düzeyinde gerçekleştiği belirlenmiştir. İlkokul ve altı düzeyde eğitime sahip anneleri olanlar, lise mezunu annelere sahip olanlara göre ve ilkokul ve altı düzeyde eğitime sahip anneleri olanlar, üniversite ve üstü düzeyde eğitime sahip anneleri olanlara göre gelişimlerinin daha az desteklendiğini ifade etmişlerdir. Diğer grupların aritmetik ortalamaları arasındaki farklılık anlamlı bulunmamıştır (p>.05) Tablo 61- Annenin Eğitim Düzeyi Değişkenine Göre AİÇİÖ Toplam Puanları için Yapılan Tek Yönlü Varyans Analizi (ANOVA) Sonuçları Puan Toplam f , x ve ss Değerleri Grup N x İlk.ve altı Ortaokul Lise Ünv.-üstü Toplam 128 50 83 44 305 59,52 54,92 53,51 52,20 56,08 ANOVA Sonuçları ss Var. K. 14,890 G.Arası 13,585 G.İçi 15,293 Toplam 13,552 14,854 KT Sd KO 2795,750 64275,516 67071,266 3 301 304 931,917 213,540 F p 4,364 ,005 105 Tabloda görüldüğü gibi, örneklemi oluşturan öğrencilerin Aile İçi Çocuk İstismarı Ölçeği Toplam puanlarının öğrencinin annesinin eğitim düzeyi değişkenine göre anlamlı bir farklılık gösterip göstermediğini belirlemek amacıyla gerçekleştirilen tek yönlü varyans analizi (ANOVA) sonucunda, grupların aritmetik ortalamaları arasındaki fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur (F=4,364; p<.01). ANOVA sonrası hangi post-hoc çoklu karşılaştırma tekniğinin kullanılacağına karar vermek için öncelikle Levene’s testi ile grup dağılımlarının varyanslarının homojen olup olmadığı hipotezi sınanmış, varyansların homojen olduğu saptanmıştır (LF=0,894; p>.05). Bunun üzerine varyansların homojen olması durumunda yaygınlıkla kullanılan Scheffè çoklu karşılaştırma tekniği tercih edilmiştir. Scheffè testinin tercih edilmesinin bir nedeni de testin alpha tipi hataya karşı duyarlı olmasıdır. Gerçekleştirilen Scheffè çoklu karşılaştırma analizi sonuçları aşağıda sunulmuştur. Tablo 62- Annenin Eğitim Düzeyi Değişkenine Göre AİÇİÖ Toplam Puanlarındaki Fark İçin Yapılan Post-Hoc Scheffè Testi Sonuçları Eğitim Düzeyi İlkokul ve altı İlkokul ve altı x = 59.52 Ortaokul _ Lise p<.05 Üniv. ve üstü p<.05 Ortaokul _ x = 54.92 _ _ Lise Üniv. ve üstü p<.05 p<.05 _ _ x = 53.51 _ _ x = 52.20 Tabloda görüldüğü üzere, Aile İçi Çocuk İstismarı Ölçeği toplam puanlarının öğrencinin annesinin eğitim düzeyi değişkenine göre hangi gruplar arasında farklılaştığını belirlemek üzere yapılan ANOVA sonrası post-hoc Scheffè testi sonucunda söz konusu farklılığın, ilkokul ve altı eğitim düzeyinde annelere sahip olan grupla lise mezunu annelere sahip olan grup arasında ilkokul ve altı düzeyde eğitime sahip anneleri olan grup lehine p<.05 düzeyinde; ilkokul ve altı eğitim 106 düzeyinde annelere sahip olan grupla üniversite ve üstü mezun annelere sahip olan grup arasında ilkokul ve altı düzeyde eğitime sahip anneleri olan grup lehine p<.05 düzeyinde gerçekleştiği belirlenmiştir. Analizler incelendiğinde; ilkokul ve altı düzeyde eğitime sahip anneleri olanların, lise mezunu annelere sahip olanlara göre ve ilkokul ve altı düzeyde eğitime sahip anneleri olanların üniversite ve üstü düzeyde eğitime sahip anneleri olanlara göre Aile İçi Çocuk İstismarı Ölçeği toplam puanlarının daha yüksek olduğu tespit edilmiştir. Diğer grupların aritmetik ortalamaları arasındaki farklılık anlamlı bulunmamıştır (p>.05). Tablo 63- Babanın Eğitim Düzeyi Değişkenine Göre FÇYİ Puanları için Yapılan Tek Yönlü Varyans Analizi (ANOVA) Sonuçları Puan f , x ve ss Değerleri Grup x N İlk.ve altı Fiziksel ve Ortaokul Çok Yönlü Lise İstismar Ünv.-üstü Toplam 98 66 77 64 305 28,73 27,03 24,64 24,58 26,46 ANOVA Sonuçları ss Var. K. 9,509 G.Arası 8,031 G.İçi 6,615 Toplam 6,742 8,144 KT Sd KO 1011,269 19152,469 20163,738 3 301 304 337,090 63,629 F p 5,298 ,001 Tabloda görüldüğü gibi, örneklemi oluşturan öğrencilerin Aile İçi Çocuk İstismarı Ölçeği fiziksel ve çok yönlü istismar alt boyutu puanlarının öğrencinin babasının eğitim düzeyi değişkenine göre anlamlı bir farklılık gösterip göstermediğini belirlemek amacıyla gerçekleştirilen tek yönlü varyans analizi (ANOVA) sonucunda, grupların aritmetik ortalamaları arasındaki fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur (F=5,298; p<.01). ANOVA sonrası hangi post-hoc çoklu karşılaştırma tekniğinin kullanılacağına karar vermek için öncelikle Levene’s testi ile grup dağılımlarının varyanslarının homojen olup olmadığı hipotezi sınanmış, varyansların homojen olmadığı saptanmıştır (LF=2,788; p<.05). Bunun üzerine varyansların homojen olması durumunda yaygınlıkla kullanılan Tamhane’s T2 çoklu karşılaştırma tekniği tercih edilmiştir. Tamhane’s T2 testinin tercih edilmesinin bir nedeni de testin alpha 107 tipi hataya karşı duyarlı olmasıdır. Gerçekleştirilen Tamhane’s T2 çoklu karşılaştırma analizi sonuçları aşağıda sunulmuştur. Tablo 64- Babanın Eğitim Düzeyi Değişkenine Göre FÇYİ Alt Boyutundaki Fark İçin Yapılan Post-Hoc Tamhane’s T2 Testi Sonuçları Eğitim Düzeyi İlkokul ve altı İlkokul ve altı x = 28.73 Ortaokul _ Lise p<.01 Üniv. ve üstü p<.01 Ortaokul _ x = 27.03 _ Lise Üniv. ve üstü p<.01 p<.01 _ _ x = 24.64 _ _ _ x = 24.58 Tabloda görüldüğü üzere, Aile İçi Çocuk İstismarı Ölçeği gelişimi destekleme alt boyutu puanlarının öğrencinin babasının eğitim düzeyi değişkenine göre hangi gruplar arasında farklılaştığını belirlemek üzere yapılan ANOVA sonrası post-hoc Tamhane’s T2 testi sonucunda söz konusu farklılığın, ilkokul ve altı eğitim düzeyinde babalara sahip olan grupla lise mezunu babalara sahip olan grup arasında ilkokul ve altı düzeyde eğitime sahip babaları olan grup lehine p<.01 düzeyinde; ilkokul ve altı eğitim düzeyinde babalara sahip olan grupla üniversite ve üstü mezun babalara sahip olan grup arasında ilkokul ve altı düzeyde eğitime sahip babaları olan grup lehine p<.01 düzeyinde gerçekleştiği belirlenmiştir. Analiz sonuçları incelendiğinde; ilkokul ve altı düzeyde eğitime sahip babaları olanlar, lise mezunu düzeyinde eğitime sahip babaları olanlara göre ve ilkokul ve altı düzeyde eğitime sahip babaları olanlar, üniversite ve üstü düzeyde eğitime sahip babaları olanlara göre daha fazla fiziksel ve çok yönlü istismar yaşadıklarını ifade etmişlerdir. Diğer grupların aritmetik ortalamaları arasındaki farklılık anlamlı bulunmamıştır (p>.05). 108 Tablo 65- Babanın Eğitim Düzeyi Değişkenine Göre CİSYUOC Puanları için Yapılan Tek Yönlü Varyans Analizi (ANOVA) Sonuçları Puan Cinsel ist., Suça Yöneltme Uygun Olmayan Ceza. f , x ve ss Değerleri Grup N x İlk.ve altı Ortaokul Lise Ünv.-üstü Toplam 98 66 77 64 305 11,58 12,02 10,70 10,97 11,32 ANOVA Sonuçları ss Var. K. 3,330 G.Arası 5,882 G.İçi 1,615 Toplam 2,390 3,609 KT Sd KO 75,966 3882,899 3958,866 3 301 304 25,322 12,900 F p 1,963 ,120 Tabloda görüldüğü gibi, örneklemi oluşturan öğrencilerin Aile İçi Çocuk İstismarı Ölçeği cinsel istismar, suça yöneltme ve uygun olmayan cezalandırma alt boyutu puanlarının öğrencinin babasının eğitim düzeyi değişkenine göre anlamlı bir farklılık gösterip göstermediğini belirlemek amacıyla gerçekleştirilen tek yönlü varyans analizi (ANOVA) sonucunda, grupların aritmetik ortalamaları arasındaki fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmamıştır (F=1,963; p>.05). Tablo 66- Babanın Eğitim Düzeyi Değişkenine Göre GD Puanları için Yapılan Tek Yönlü Varyans Analizi (ANOVA) Sonuçları Puan f , x ve ss Değerleri Grup x N İlk.ve altı Ortaokul Gelişimi Lise Destekleme Ünv.-üstü Toplam 98 66 77 64 305 21,46 18,83 16,99 14,45 18,29 ANOVA Sonuçları ss Var. K. 6,899 G.Arası 7,148 G.İçi 5,807 Toplam 5,375 6,882 KT Sd KO 2076,680 12320,350 14397,030 3 301 304 692,227 40,931 p F 16,912 ,000 Tabloda görüldüğü gibi, örneklemi oluşturan öğrencilerin Aile İçi Çocuk İstismarı Ölçeği’nin maddeleri reverse olarak puanlanan Gelişimi Destekleme alt boyutu puanlarının öğrencinin babasının eğitim düzeyi değişkenine göre anlamlı bir farklılık gösterip göstermediğini belirlemek amacıyla gerçekleştirilen tek yönlü varyans analizi (ANOVA) sonucunda, grupların aritmetik ortalamaları arasındaki fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur (F=16,912; p<.001). ANOVA sonrası hangi post-hoc çoklu karşılaştırma tekniğinin kullanılacağına karar vermek için öncelikle Levene’s testi ile grup dağılımlarının varyanslarının homojen olup olmadığı hipotezi sınanmış, varyansların homojen 109 olmadığı saptanmıştır (LF=2,997; p<.05). Bunun üzerine varyansların homojen olması durumunda yaygınlıkla kullanılan Tamhane’s T2 çoklu karşılaştırma tekniği tercih edilmiştir. Tablo 67- Babanın Eğitim Düzeyi Değişkenine Göre GD Alt Boyutundaki Fark İçin Yapılan Post-Hoc Tamhane’s T2 Testi Sonuçları Eğitim Düzeyi İlkokul ve altı İlkokul ve altı x = 21.46 Ortaokul _ Lise p<.01 Üniv. ve üstü p<.001 Ortaokul _ x = 18.83 _ p<.01 Lise Üniv. ve üstü p<.01 p<.001 _ p<.01 x = 16.99 p<.05 p<.05 x = 14.45 Tabloda görüldüğü üzere, Aile İçi Çocuk İstismarı Ölçeği’nin gelişimi destekleme alt boyutu puanlarının öğrencinin babasının eğitim düzeyi değişkenine göre hangi gruplar arasında farklılaştığını belirlemek üzere yapılan ANOVA sonrası post-hoc Tamhane’s T2 testi sonucunda söz konusu farklılığın, ilkokul ve altı eğitim düzeyinde babalara sahip olan grupla lise mezunu babalara sahip olan grup arasında ilkokul ve altı düzeyde eğitime sahip babaları olan grup lehine p<.01 düzeyinde; ilkokul ve altı eğitim düzeyinde babalara sahip olan grupla üniversite ve üstü mezun babalara sahip olan grup arasında ilkokul ve altı düzeyde eğitime sahip babaları olan grup lehine p<.001 düzeyinde; ortaokul düzeyinde babalara sahip olan grupla üniversite ve üstü mezun babalara sahip olan grup arasında ortaokul düzeyinde eğitime sahip babaları olan grup lehine p<.01 düzeyinde; lise düzeyinde babalara sahip olan grupla üniversite ve üstü mezun babalara sahip olan grup arasında lise düzeyinde eğitime sahip babaları olan grup lehine p<.05 düzeyinde gerçekleştiği belirlenmiştir. Analiz sonuçları incelendiğinde; ilkokul ve altı düzeyde eğitime sahip babaları olanlar, lise ve üniversite ve üstü mezunu düzeyinde eğitime sahip babaları 110 olanlara göre gelişimlerinin daha az desteklendiğini belirtmişlerdir. Ortaokul düzeyinde eğitime sahip babaları olanlar, üniversite ve üstü düzeyde eğitime sahip babaları olanlara göre ve lise düzeyinde eğitime sahip babaları olanlar, üniversite ve üstü düzeyde eğitime sahip babaları olanlara göre gelişimlerinin daha az desteklendiğini ifade etmişleridir. Diğer grupların aritmetik ortalamaları arasındaki farklılık anlamlı bulunmamıştır (p>.05). Tablo 68- Babanın Eğitim Düzeyi Değişkenine Göre AİÇİÖ Toplam Puanları için Yapılan Tek Yönlü Varyans Analizi (ANOVA) Sonuçları Puan Toplam f , x ve ss Değerleri Grup N x İlk.ve altı Ortaokul Lise Ünv.-üstü Toplam 98 66 77 64 305 61,78 57,88 52,32 50,00 56,08 ANOVA Sonuçları ss Var. K. 16,141 G.Arası 16,835 G.İçi 10,507 Toplam 11,368 14,854 KT Sd KO 6844,291 60226,975 67071,266 3 301 304 2281,430 200,090 p F 11,402 ,000 Tabloda görüldüğü gibi, örneklemi oluşturan öğrencilerin Aile İçi Çocuk İstismarı Ölçeği Toplam puanlarının öğrencinin babasının eğitim düzeyi değişkenine göre anlamlı bir farklılık gösterip göstermediğini belirlemek amacıyla gerçekleştirilen tek yönlü varyans analizi (ANOVA) sonucunda, grupların aritmetik ortalamaları arasındaki fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur (F=11,402; p<.001). ANOVA sonrası hangi post-hoc çoklu karşılaştırma tekniğinin kullanılacağına karar vermek için öncelikle Levene’s testi ile grup dağılımlarının varyanslarının homojen olup olmadığı hipotezi sınanmış, varyansların homojen olmadığı saptanmıştır (LF=4,157; p<.05). Bunun üzerine varyansların homojen olması durumunda yaygınlıkla kullanılan Tamhane’s T2 çoklu karşılaştırma tekniği tercih edilmiştir. 111 Tablo 69- Babanın Eğitim Düzeyi Değişkenine Göre AİÇİÖ Toplam Puanlarındaki Fark İçin Yapılan Post-Hoc Tamhane’s T2 Testi Sonuçları Eğitim Düzeyi İlkokul ve altı İlkokul ve altı x = 61.78 Ortaokul _ Lise p<.01 Üniv. ve üstü p<.001 Ortaokul _ x = 57.88 _ p<.05 Lise Üniv. ve üstü p<.01 p<.001 _ x = 52.32 _ p<.05 _ x = 50.00 Tabloda görüldüğü üzere, Aile İçi Çocuk İstismarı Ölçeği’nin gelişimi destekleme alt boyutu puanlarının öğrencinin babasının eğitim düzeyi değişkenine göre hangi gruplar arasında farklılaştığını belirlemek üzere yapılan ANOVA sonrası post-hoc Tamhane’s T2 testi sonucunda söz konusu farklılığın, ilkokul ve altı eğitim düzeyinde babalara sahip olan grupla lise mezunu babalara sahip olan grup arasında ilkokul ve altı düzeyde eğitime sahip babaları olan grup lehine p<.01 düzeyinde; ilkokul ve altı eğitim düzeyinde babalara sahip olan grupla üniversite ve üstü mezun babalara sahip olan grup arasında ilkokul ve altı düzeyde eğitime sahip babaları olan grup lehine p<.001 düzeyinde; ortaokul düzeyinde babalara sahip olan grupla üniversite ve üstü mezun babalara sahip olan grup arasında ortaokul düzeyinde eğitime sahip babaları olan grup lehine p<.05 düzeyinde gerçekleştiği belirlenmiştir. Analiz sonuçları incelendiğinde; ilkokul ve altı düzeyde eğitime sahip babaları olanların, lise ve üniversite ve üstü mezunu düzeyinde eğitime sahip babaları olanlara göre ve ortaokul düzeyinde eğitime sahip babaları olanların, üniversite ve üstü düzeyde eğitime sahip babaları olanlara göre Aile İçi Çocuk İstismar Ölçeği toplam puanlarının daha yüksek olduğu bulunmuştur. Diğer grupların aritmetik ortalamaları arasındaki farklılık anlamlı bulunmamıştır (p>.05). 112 Tablo 70- FÇYİ Puanlarının Ebeveynin Beraber-Boşanmış Olmalarına Göre Karşılaştırılması, Mann Whitney-U Analizi Sonuçları Puan Gruplar Fiziksel ve Çok Yönlü İstismar Beraber Boşandılar Toplam N x sira 288 17 305 151,07 185,62 ∑ U z p 1893,500 -1,572 ,116 sira 43509,50 3155,50 Tabloda görüldüğü gibi, örneklemi oluşturan öğrencilerin Aile İçi Çocuk İstismarı Ölçeği fiziksel ve çok yönlü istismar alt boyutu puanlarının öğrencinin anne-babasının beraber olup olmaması değişkenine göre anlamlı bir farklılık gösterip göstermediğini belirlemek amacıyla gerçekleştirilen Mann Whitney-U Analizi sonucunda, grupların sıralamalar ortalamaları arasındaki fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmamıştır (z=-1,572; p>.05). Tablo 71- CİSYUOC Puanlarının Ebeveynin Beraber-Boşanmış Olmalarına Göre Karşılaştırılması, Mann Whitney-U Analizi Sonuçları Puan Gruplar Cinsel Istismar, Suça Yöneltme Uygun Olmayan Ceza. Beraber Boşandılar Toplam N x sira 288 17 305 151,59 176,94 ∑ U z p 2041,000 -1,441 ,150 sira 43657,00 3008,00 Tabloda görüldüğü gibi, örneklemi oluşturan öğrencilerin Aile İçi Çocuk İstismarı Ölçeği cinsel istismar, suça yöneltme ve uygun olmayan cezalandırma alt boyutu puanlarının öğrencinin anne-babasının beraber olup olmaması değişkenine göre anlamlı bir farklılık gösterip göstermediğini belirlemek amacıyla gerçekleştirilen Mann Whitney-U Analizi sonucunda, grupların sıralamalar ortalamaları arasındaki fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmamıştır (z=-1,441; p>.05). Tablo 72- GD Puanlarının Ebeveynin Beraber-Boşanmış Olmalarına Göre Karşılaştırılması, Mann Whitney-U Analizi Sonuçları Puan Gruplar Gelişimi Destekleme Beraber Boşandılar Toplam N x sira 288 17 305 154,59 126,15 ∑ sira 44520,50 2144,50 U z p 1991,500 -1,293 ,196 113 Tabloda görüldüğü gibi, örneklemi oluşturan öğrencilerin Aile İçi Çocuk İstismarı Ölçeği’nin maddeleri reverse olarak puanlanan Gelişimi Destekleme alt boyutu puanlarının öğrencinin anne-babasının beraber olup olmaması değişkenine göre anlamlı bir farklılık gösterip göstermediğini belirlemek amacıyla gerçekleştirilen Mann Whitney-U Analizi sonucunda, grupların sıralamalar ortalamaları arasındaki fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmamıştır (z=-1,293; p>.05). Tablo 73- AİÇİÖ Toplam Puanlarının Ebeveynin Beraber-Boşanmış Olmalarına Göre Karşılaştırılması, Mann Whitney-U Analizi Sonuçları Puan Gruplar Toplam Beraber Boşandılar Toplam N x sira 288 17 305 152,44 162,56 ∑ U z p 2285,500 -,460 ,645 sira 43901,50 2763,50 Tabloda görüldüğü gibi, örneklemi oluşturan öğrencilerin Aile İçi Çocuk İstismarı Ölçeği Toplam puanlarının öğrencinin anne-babasının beraber olup olmaması değişkenine göre anlamlı bir farklılık gösterip göstermediğini belirlemek amacıyla gerçekleştirilen Mann Whitney-U Analizi sonucunda, grupların sıralamalar ortalamaları arasındaki fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmamıştır (z=-0,460; p>.05). Tablo 74- FÇYİ Puanlarının Babadan Anneye Yönelik Fiziksel Şiddet Değişkenine Göre Karşılaştırılması, Mann Whitney-U Analizi Sonuçları Puan Gruplar Fiziksel ve Çok Yönlü İstismar Uygular Uygulamaz Toplam N x sira 9 296 305 278,78 149,18 ∑ sira 2509,00 44156,00 U z p 200,000 -4,351 ,000 Tabloda görüldüğü gibi, örneklemi oluşturan öğrencilerin Aile İçi Çocuk İstismarı Ölçeği fiziksel ve çok yönlü istismar alt boyutu puanlarının öğrencinin babasının annelerine fiziksel şiddet uygulayıp uygulamaması değişkenine göre anlamlı bir farklılık gösterip göstermediğini belirlemek amacıyla gerçekleştirilen 114 Mann Whitney-U Analizi sonucunda, grupların aritmetik ortalamaları arasındaki fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur (z=-4,351; p<.001). Söz konusu farklılık babanın anneye şiddet uyguladığı ifade edilen grup lehine gerçekleşmiştir. Analiz sonuçları incelendiğinde; babaları annelerine fiziksel şiddet uygulayan öğrencilerin, babaları annelerine fiziksel şiddet uygulamayan öğrencilere göre daha fazla fiziksel ve çok yönlü istismar yaşadıkları bulunmuştur. Tablo 75- CİSYUOC Puanlarının Babadan Anneye Yönelik Fiziksel Şiddet Değişkenine Göre Karşılaştırılması, Mann Whitney-U Analizi Sonuçları Puan Gruplar Cinsel İstismar, Suça Yöneltme Uygun Olmayan Ceza. Uygular Uygulamaz Toplam N x sira 9 296 305 233,89 150,54 ∑ sira 2105,00 44560,00 U z p 604,000 -3,494 ,000 Tabloda görüldüğü gibi, örneklemi oluşturan öğrencilerin Aile İçi Çocuk İstismarı Ölçeği cinsel istismar, suça yöneltme ve uygun olmayan cezalandırma alt boyutu puanlarının öğrencinin babasının annelerine fiziksel şiddet uygulayıp uygulamaması değişkenine göre anlamlı bir farklılık gösterip göstermediğini belirlemek amacıyla gerçekleştirilen Mann Whitney-U Analizi sonucunda, grupların aritmetik ortalamaları arasındaki fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur (z=3,494; p<.001). Söz konusu farklılık babanın anneye şiddet uyguladığı ifade edilen grup lehine gerçekleşmiştir. Analiz sonuçları incelendiğinde; babaları annelerine fiziksel şiddet uygulayan öğrencilerin, babaları annelerine fiziksel şiddet uygulamayan öğrencilere göre daha fazla cinsel istismar, suça yöneltme ve uygun olmayan cezalandırma yaşadıkları tespit edilmiştir. Tablo 76- GD Puanlarının Babadan Anneye Yönelik Fiziksel Şiddet Değişkenine Göre Karşılaştırılması, Mann Whitney-U Analizi Sonuçları Puan Gruplar Gelişimi Destekleme Uygular Uygulamaz Toplam N x sira 9 296 305 229,22 150,68 ∑ sira 2063,00 44602,00 U z p 646,000 -2,635 ,008 115 Tabloda görüldüğü gibi, örneklemi oluşturan öğrencilerin Aile İçi Çocuk İstismarı Ölçeği’nin Gelişimi Destekleme alt boyutu puanlarının öğrencinin babasının annelerine fiziksel şiddet uygulayıp uygulamaması değişkenine göre anlamlı bir farklılık gösterip göstermediğini belirlemek amacıyla gerçekleştirilen Mann Whitney-U Analizi sonucunda, grupların aritmetik ortalamaları arasındaki fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur (z=-2,635; p<.01). Söz konusu farklılık babanın anneye şiddet uyguladığı ifade edilen grup lehine gerçekleşmiştir. Babaları annelerine fiziksel şiddet uygulayan öğrenciler, babaları annelerine fiziksel şiddet uygulamayan öğrencilere göre gelişimlerinin daha az desteklendiğini ifade etmişlerdir. Tablo 77- AİÇİÖ Toplam Puanlarının Babadan Anneye Yönelik Fiziksel Şiddet Değişkenine Göre Karşılaştırılması, Mann Whitney-U Analizi Sonuçları Puan Gruplar Toplam Uygular Uygulamaz Toplam N x sira 9 296 305 273,67 149,33 ∑ sira 2463,00 44202,00 U z p 246,000 -4,169 ,000 Tabloda görüldüğü gibi, örneklemi oluşturan öğrencilerin Aile İçi Çocuk İstismarı Ölçeği Toplam puanlarının öğrencinin babasının annelerine fiziksel şiddet uygulayıp uygulamaması değişkenine göre anlamlı bir farklılık gösterip göstermediğini belirlemek amacıyla gerçekleştirilen Mann Whitney-U Analizi sonucunda, grupların aritmetik ortalamaları arasındaki fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur (z=-4,169; p<.001). Söz konusu farklılık babanın anneye şiddet uyguladığı ifade edilen grup lehine gerçekleşmiştir. Analiz sonuçları incelendiğinde; babaları annelerine fiziksel şiddet uygulayan öğrencilerin, babaları annelerine fiziksel şiddet uygulamayan öğrencilere göre aile içi çocuk istismarı ölçeği toplam puanlarının daha yüksek olduğu bulunmuştur. 116 Tablo 78- Babadan Anneye Yönelik Sözel Şiddet Değişkenine Göre FÇYİ Puanları İçin Yapılan t Testi Sonuçları Puan Fiziksel ve Çok Yönlü İstismar Gruplar N x Uygular Uygulamaz 44 261 34,18 25,16 ss Sh x t 10,812 1,630 7,372 6,814 ,422 t Testi Sd p 303 ,000 Tabloda görüldüğü gibi, örneklemi oluşturan öğrencilerin Aile İçi Çocuk İstismarı Ölçeği fiziksel ve çok yönlü istismar alt boyutu puanlarının öğrencinin babasının annelerine sözel şiddet uygulayıp uygulamaması değişkenine göre anlamlı bir farklılık gösterip göstermediğini belirlemek amacıyla gerçekleştirilen bağımsız grup t testi sonucunda, grupların aritmetik ortalamaları arasındaki fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur (t=7,372; p<.001). Söz konusu farklılık babanın anneye sözel şiddet uyguladığı ifade edilen grup lehine gerçekleşmiştir. Analiz sonuçlarına göre; babaları annelerine sözel şiddet uygulayan öğrenciler, babaları annelerine sözel şiddet uygulamayan öğrencilere göre daha fazla fiziksel ve çok yönlü istismar yaşamaktadırlar. Tablo 79- Babadan Anneye Yönelik Sözel Şiddet Değişkenine Göre CİSYUOC Puanları İçin Yapılan t Testi Sonuçları Puan Cinsel İstismar, Suça Yöneltme Uygun Olmayan Ceza. Gruplar N x ss Sh x Uygular Uygulamaz 44 261 12,95 11,05 4,922 3,270 ,742 ,202 t t Testi Sd p 3,291 303 ,001 Tabloda görüldüğü gibi, örneklemi oluşturan öğrencilerin Aile İçi Çocuk İstismarı Ölçeği cinsel istismar, suça yöneltme ve uygun olmayan cezalandırma alt boyutu puanlarının öğrencinin babasının annelerine sözel şiddet uygulayıp uygulamaması değişkenine göre anlamlı bir farklılık gösterip göstermediğini belirlemek amacıyla gerçekleştirilen bağımsız grup t testi sonucunda, grupların aritmetik ortalamaları arasındaki fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur (t=3,291; p<.01). Söz konusu farklılık babanın anneye şiddet uyguladığı ifade edilen 117 grup lehine gerçekleşmiştir. Analiz sonuçları incelendiğinde babaları annelerine sözel şiddet uygulayan öğrencilerin, babaları annelerine sözel şiddet uygulamayan öğrencilere göre daha fazla cinsel istismar, suça yöneltme ve uygun olmayan cezalandırmaya maruz kalmaktadırlar. Tablo 80- Babadan Anneye Yönelik Sözel Şiddet Değişkenine Göre GD Puanları İçin Yapılan t Testi Sonuçları Puan Gelişimi Destekleme Gruplar N x Uygular Uygulamaz 44 261 21,82 17,70 ss Sh x t t Testi Sd p 303 ,000 7,813 1,178 3,753 6,544 ,405 Tabloda görüldüğü gibi, örneklemi oluşturan öğrencilerin Aile İçi Çocuk İstismarı Ölçeği’nin maddeleri reverse olarak puanlanan Gelişimi Destekleme alt boyutu puanlarının öğrencinin babasının annelerine sözel şiddet uygulayıp uygulamaması değişkenine göre anlamlı bir farklılık gösterip göstermediğini belirlemek amacıyla gerçekleştirilen bağımsız grup t testi sonucunda, grupların aritmetik ortalamaları arasındaki fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur (t=3,753; p<.001). Söz konusu farklılık babanın anneye şiddet uyguladığı ifade edilen grup lehine gerçekleşmiştir. Analiz sonuçları incelendiğinde; babaları annelerine sözel şiddet uygulayan öğrenciler, babaları annelerine sözel şiddet uygulamayan öğrencilere göre gelişimlerinin daha az desteklendiğini ifade etmişlerdir. Tablo 81- Babadan Anneye Yönelik Sözel Şiddet Değişkenine Göre AİÇİÖ Toplam Puanları İçin Yapılan t Testi Sonuçları Puan Toplam Gruplar N x Uygular Uygulamaz 44 261 68,95 53,90 ss Sh x t t Testi Sd p 303 ,000 18,292 2,758 6,644 13,032 ,807 Tabloda görüldüğü gibi, örneklemi oluşturan öğrencilerin Aile İçi Çocuk İstismarı Ölçeği Toplam puanlarının öğrencinin babasının annelerine sözel şiddet uygulayıp uygulamaması değişkenine göre anlamlı bir farklılık gösterip 118 göstermediğini belirlemek amacıyla gerçekleştirilen bağımsız grup t testi sonucunda, grupların aritmetik ortalamaları arasındaki fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur (t=6,644; p<.001). Söz konusu farklılık babanın anneye sözel şiddet uyguladığı ifade edilen grup lehine gerçekleşmiştir. Analiz sonuçları incelendiğinde babaları annelerine sözel şiddet uygulayan öğrencilerin, babaları annelerine sözel şiddet uygulamayan öğrencilere göre Aile İçi Çocuk İstismarı Ölçeği Toplam puanları daha yüksek bulunmuştur. Tablo 82- FÇYİ Puanlarının Anneden Babaya Yönelik Fiziksel Şiddet Değişkenine Göre Karşılaştırılması, Mann Whitney-U Analizi Sonuçları Puan Gruplar Fiziksel ve Çok Yönlü İstismar Uygular Uygulamaz Toplam N x sira 5 300 305 279,10 150,90 ∑ sira 1395,50 45269,50 U z p 119,500 -3,229 ,001 Tabloda görüldüğü gibi, örneklemi oluşturan öğrencilerin Aile İçi Çocuk İstismarı Ölçeği fiziksel ve çok yönlü istismar alt boyutu puanlarının öğrencinin annesinin babasına fiziksel şiddet uygulayıp uygulamaması değişkenine göre anlamlı bir farklılık gösterip göstermediğini belirlemek amacıyla gerçekleştirilen Mann Whitney-U Analizi sonucunda, grupların aritmetik ortalamaları arasındaki fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur (z=-3,229; p<.001). Söz konusu farklılık annenin babaya şiddet uyguladığı ifade edilen grup lehine gerçekleşmiştir. Anneleri babalarına fiziksel şiddet uygulayan öğrenciler, anneleri babalarına fiziksel şiddet uygulamayan öğrencilere göre daha fazla fiziksel ve çok yönlü istismar yaşadıklarını ifade etmişlerdir. Tablo 83- CİSYUOC Puanlarının Anneden Babaya Yönelik Fiziksel Şiddet Değişkenine Göre Karşılaştırılması, Mann Whitney-U Analizi Sonuçları Puan Gruplar Cinsel, Suça Yöneltme Uygun Olmayan Ceza. Uygular Uygulamaz Toplam N x sira 5 300 305 259,60 151,22 ∑ sira 1298,00 45367,00 U z p 217,000 -3,409 ,001 Tabloda görüldüğü gibi, örneklemi oluşturan öğrencilerin Aile İçi Çocuk İstismarı Ölçeği cinsel istismar, suça yöneltme ve uygun olmayan cezalandırma alt 119 boyutu puanlarının öğrencinin annesinin babalarına fiziksel şiddet uygulayıp uygulamaması değişkenine göre anlamlı bir farklılık gösterip göstermediğini belirlemek amacıyla gerçekleştirilen Mann Whitney-U Analizi sonucunda, grupların aritmetik ortalamaları arasındaki fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur (z=3,409; p<.01). Söz konusu farklılık annenin babaya şiddet uyguladığı ifade edilen grup lehine gerçekleşmiştir. Anneleri babalarına fiziksel şiddet uygulayan öğrenciler, anneleri babalarına fiziksel şiddet uygulamayan öğrencilere göre daha fazla cinsel istismar, suça yöneltme ve uygun olmayan cezalandırma yaşadıklarını ifade etmişlerdir. Tablo 84- GD Puanlarının Anneden Babaya Yönelik Fiziksel Şiddet Değişkenine Göre Karşılaştırılması, Mann Whitney-U Analizi Sonuçları Puan Gruplar Gelişimi Destekleme Uygular Uygulamaz Toplam N x sira 5 300 305 240,40 151,54 ∑ sira 1202,00 45463,00 U z p 313,000 -2,237 ,025 Tabloda görüldüğü gibi, örneklemi oluşturan öğrencilerin Aile İçi Çocuk İstismarı Ölçeği’nin Gelişimi Destekleme alt boyutu puanlarının öğrencinin annesinin babalarına fiziksel şiddet uygulayıp uygulamaması değişkenine göre anlamlı bir farklılık gösterip göstermediğini belirlemek amacıyla gerçekleştirilen Mann Whitney-U Analizi sonucunda, grupların aritmetik ortalamaları arasındaki fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur (z=-2,237; p<.05). Söz konusu farklılık annenin babaya şiddet uyguladığı ifade edilen grup lehine gerçekleşmiştir. Anneleri babalarına fiziksel şiddet uygulayan öğrenciler, anneleri babalarına fiziksel şiddet uygulamayan öğrencilere göre gelişimlerinin daha az desteklendiğini belirtmişlerdir. Tablo 85- AİÇİÖ Toplam Puanlarının Anneden Babaya Yönelik Fiziksel Şiddet Değişkenine Göre Karşılaştırılması, Mann Whitney-U Analizi Sonuçları Puan Gruplar Toplam Uygular Uygulamaz Toplam N x sira 5 300 305 276,20 150,95 ∑ sira 1381,00 45284,00 U z p 134,000 -3,151 ,002 120 Tabloda görüldüğü gibi, örneklemi oluşturan öğrencilerin Aile İçi Çocuk İstismarı Ölçeği Toplam puanlarının öğrencinin annesinin babalarına fiziksel şiddet uygulayıp uygulamaması değişkenine göre anlamlı bir farklılık gösterip göstermediğini belirlemek amacıyla gerçekleştirilen Mann Whitney-U Analizi sonucunda, grupların aritmetik ortalamaları arasındaki fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur (z=-3,151; p<.01). Söz konusu farklılık annenin babaya şiddet uyguladığı ifade edilen grup lehine gerçekleşmiştir. Anneleri babalarına fiziksel şiddet uygulayan öğrencilerin, anneleri babalarına fiziksel şiddet uygulamayan öğrencilere göre Aile İçi Çocuk İstismarı Ölçeği Toplam puanları daha yüksek bulunmuştur. Tablo 86- Anneden Babaya Yönelik Sözel Şiddet Değişkenine Göre FÇYİ Puanları İçin Yapılan t Testi Sonuçları Puan Fiziksel ve Çok Yönlü İstismar Gruplar N x Uygular Uygulamaz 39 266 34,49 25,28 ss Sh x t t Testi Sd p 303 ,000 11,450 1,833 7,109 6,813 ,418 Tabloda görüldüğü gibi, örneklemi oluşturan öğrencilerin Aile İçi Çocuk İstismarı Ölçeği fiziksel ve çok yönlü istismar alt boyutu puanlarının öğrencinin annesinin babalarına sözel şiddet uygulayıp uygulamaması değişkenine göre anlamlı bir farklılık gösterip göstermediğini belirlemek amacıyla gerçekleştirilen bağımsız grup t testi sonucunda, grupların aritmetik ortalamaları arasındaki fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur (t=7,109; p<.001). Söz konusu farklılık annenin babaya şiddet uyguladığı ifade edilen grup lehine gerçekleşmiştir. Anneleri babalarına sözel şiddet uygulayan öğrencilerin, anneleri babalarına sözel şiddet uygulamayan öğrencilere göre daha fazla fiziksel ve çok yönlü istismar yaşamaktadırlar. 121 Tablo 87- Anneden Babaya Yönelik Sözel Şiddet Değişkenine Göre CİSYUOC Puanları İçin Yapılan t Testi Sonuçları Puan Cinsel İstismar, Suça Yöneltme Uygun Olmayan Ceza. Gruplar N x ss Sh x Uygular Uygulamaz 39 266 13,05 11,07 5,047 3,284 ,808 ,201 t t Testi Sd p 3,250 303 ,001 Tabloda görüldüğü gibi, örneklemi oluşturan öğrencilerin Aile İçi Çocuk İstismarı Ölçeği cinsel istismar, suça yöneltme ve uygun olmayan cezalandırma alt boyutu puanlarının öğrencinin annesinin babalarına sözel şiddet uygulayıp uygulamaması değişkenine göre anlamlı bir farklılık gösterip göstermediğini belirlemek amacıyla gerçekleştirilen bağımsız grup t testi sonucunda, grupların aritmetik ortalamaları arasındaki fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur (t=3,250; p<.01). Söz konusu farklılık annenin babaya şiddet uyguladığı ifade edilen grup lehine gerçekleşmiştir. Anneleri babalarına sözel şiddet uygulayan öğrencilerin, anneleri babalarına sözel şiddet uygulamayan öğrencilere göre daha fazla cinsel istismar, suça yöneltme ve uygun olmayan cezalandırma yaşamaktadırlar. Tablo 88- Anneden Babaya Yönelik Sözel Şiddet Değişkenine Göre GD Puanları İçin Yapılan t Testi Sonuçları Puan Gelişimi Destekleme Gruplar N x Uygular Uygulamaz 39 266 22,26 17,71 ss Sh x t 7,873 1,261 3,944 6,541 ,401 t Testi Sd p 303 ,000 Tabloda görüldüğü gibi, örneklemi oluşturan öğrencilerin Aile İçi Çocuk İstismar Ölçeği’nin Gelişimi Destekleme alt boyutu puanlarının öğrencinin annesinin babalarına sözel şiddet uygulayıp uygulamaması değişkenine göre anlamlı bir farklılık gösterip göstermediğini belirlemek amacıyla gerçekleştirilen bağımsız grup t testi sonucunda, grupların aritmetik ortalamaları arasındaki fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur (t=3,944; p<.001). Söz konusu farklılık annenin babaya şiddet 122 uyguladığı ifade edilen grup lehine gerçekleşmiştir. Anneleri babalarına sözel şiddet uygulayan öğrenciler, anneleri babalarına sözel şiddet uygulamayan öğrencilere göre gelişimlerinin daha az desteklendiğini ifade etmişlerdir. Tablo 89- Anneden Babaya Yönelik Sözel Şiddet Değişkenine Göre AİÇİÖ Toplam Puanları İçin Yapılan t Testi Sonuçları Puan Toplam Gruplar N x Uygular Uygulamaz 39 266 69,79 54,06 ss Sh x t t Testi Sd p 303 ,000 19,233 3,080 6,594 12,973 ,795 Tabloda görüldüğü gibi, örneklemi oluşturan öğrencilerin Aile İçi Çocuk İstismarı Ölçeği Toplam puanlarının öğrencinin annesinin babalarına sözel şiddet uygulayıp uygulamaması değişkenine göre anlamlı bir farklılık gösterip göstermediğini belirlemek amacıyla gerçekleştirilen bağımsız grup t testi sonucunda, grupların aritmetik ortalamaları arasındaki fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur (t=6,594; p<.001). Söz konusu farklılık annenin babaya şiddet uyguladığı ifade edilen grup lehine gerçekleşmiştir. Anneleri babalarına sözel şiddet uygulayan öğrencilerin, anneleri babalarına sözel şiddet uygulamayan öğrencilere göre Aile İçi Çocuk İstismar Ölçeği Toplam puanlarının daha yüksek olduğu bulunmuştur. Araştırmanın dördüncü amacı doğrultusunda; araştırma grubunu oluşturan öğrencilerin Öğrenci İlişkileri Tutum Ölçeği’nin üç boyutundan aldıkları puanlarda cinsiyet, yaş, kardeş sayısı, doğum sırası, ailenin gelir düzeyi, anne-babanın öğrenim düzeyi, anne-babanın beraber ya da boşanmış olmaları, babanın anneye fiziksel şiddet uygulaması, babanın anneye sözel şiddet uygulaması, annenin babaya fiziksel şiddet uygulaması, annenin babaya sözel şiddet uygulaması değişkenleri açısından fark olup olmadığı incelenmiştir. 123 Tablo 90- Cinsiyet Değişkenine Göre Zorba Kişilik Puanları İçin Yapılan t Testi Sonuçları Puan Gruplar Zorba Kişilik Kız Erkek N x ss Sh x 153 152 12,42 14,68 3,610 5,265 ,292 ,427 t t Testi Sd p -4,361 303 ,000 Tabloda görüldüğü gibi, örneklemi oluşturan öğrencilerin Öğrenci İlişkileri Tutum Ölçeği zorba kişilik alt boyutu puanlarının öğrencinin cinsiyeti değişkenine göre anlamlı bir farklılık gösterip göstermediğini belirlemek amacıyla gerçekleştirilen bağımsız grup t testi sonucunda, grupların aritmetik ortalamaları arasındaki fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur (t=-4,361; p<.001). Söz konusu farklılık erkek öğrencilerin lehine gerçekleşmiştir. Erkeklerin zorba kişilik puanlarının kızların zorba kişilik puanlarından yüksek olduğu saptanmıştır. Tablo 91- Cinsiyet Değişkenine Göre Kendine Güven Puanları İçin Yapılan t Testi Sonuçları Puan Gruplar Kendine Güven Kız Erkek N x ss Sh x 153 152 14,57 14,51 4,137 4,173 ,334 ,339 t t Testi Sd p ,130 303 ,896 Tabloda görüldüğü gibi, örneklemi oluşturan öğrencilerin Öğrenci İlişkileri Tutum Ölçeği’nin reverse maddelerin toplamından oluşan kendine güven alt boyutu puanlarının öğrencinin cinsiyeti değişkenine göre anlamlı bir farklılık gösterip göstermediğini belirlemek amacıyla gerçekleştirilen bağımsız grup t testi sonucunda, grupların aritmetik ortalamaları arasındaki fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmamıştır (t=0,130; p>.05). 124 Tablo 92- Cinsiyet Değişkenine Göre Zorbalıktan Kaçınma Puanları İçin Yapılan t Testi Sonuçları Puan Gruplar Zorbalıktan Kaçınma Kız Erkek N x ss Sh x 153 152 12,54 11,09 3,998 3,867 ,323 ,314 t t Testi Sd p 3,234 303 ,001 Tabloda görüldüğü gibi, örneklemi oluşturan öğrencilerin Öğrenci İlişkileri Tutum Ölçeği Zorbalıktan Kaçınma alt boyutu puanlarının öğrencinin cinsiyeti değişkenine göre anlamlı bir farklılık gösterip göstermediğini belirlemek amacıyla gerçekleştirilen bağımsız grup t testi sonucunda, grupların aritmetik ortalamaları arasındaki fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur (t=3,234; p<.001). Söz konusu farklılık kız öğrencilerin lehine gerçekleşmiştir. Kızların zorbalıktan kaçınma puanlarının erkeklerin zorbalıktan kaçınma puanlarından daha yüksek olduğu saptanmıştır. Tablo 93- Yaş Değişkenine Göre Zorba Kişilik Puanları İçin Yapılan Tek Yönlü Varyans Analizi (ANOVA) Sonuçları Puan Zorba Kişilik f , x ve ss Değerleri Grup x N 15 ve altı 16 yaş 17 yaş 18 ve üstü Toplam 86 102 84 33 305 12,76 14,25 13,24 14,24 13,55 ANOVA Sonuçları ss Var. K. 3,763 G.Arası 5,425 G.İçi 4,287 Toplam 4,757 4,643 KT Sd KO 127,517 6426,043 6553,561 3 301 304 42,506 21,349 F p 1,991 ,115 Tabloda görüldüğü gibi, örneklemi oluşturan öğrencilerin Öğrenci İlişkileri Tutum Ölçeği zorba kişilik alt boyutu puanlarının öğrencinin yaşı değişkenine göre anlamlı bir farklılık gösterip göstermediğini belirlemek amacıyla gerçekleştirilen tek yönlü varyans analizi (ANOVA) sonucunda, grupların aritmetik ortalamaları arasındaki fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmamıştır (F=1,991; p>.05). 125 Tablo 94- Yaş Değişkenine Göre Kendine Güven Puanları İçin Yapılan Tek Yönlü Varyans Analizi (ANOVA) Sonuçları Puan Kendine Güven f , x ve ss Değerleri Grup x N 15 ve altı 16 yaş 17 yaş 18 ve üstü Toplam 86 102 84 33 305 14,60 14,69 14,63 13,67 14,54 ANOVA Sonuçları ss Var. K. 4,117 G.Arası 4,134 G.İçi 4,205 Toplam 4,218 4,148 KT Sd KO 28,405 5203,412 5231,816 3 301 304 9,468 17,287 F p ,548 ,650 Tabloda görüldüğü gibi, örneklemi oluşturan öğrencilerin Öğrenci İlişkileri Tutum Ölçeği’nin reverse maddelerin toplamından oluşan kendine güven alt boyutu puanlarının öğrencinin yaşı değişkenine göre anlamlı bir farklılık gösterip göstermediğini belirlemek amacıyla gerçekleştirilen tek yönlü varyans analizi (ANOVA) sonucunda, grupların aritmetik ortalamaları arasındaki fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmamıştır (F=0,548; p>.05). Tablo 95- Yaş Değişkenine Göre Zorbalıktan Kaçınma Puanları İçin Yapılan Tek Yönlü Varyans Analizi (ANOVA) Sonuçları Puan f , x ve ss Değerleri Grup x N 15 ve altı 16 yaş Zorbalıktan 17 yaş Kaçınma 18 ve üstü Toplam 86 102 84 33 305 13,10 10,90 11,88 11,12 11,82 ANOVA Sonuçları ss Var. K. 4,846 G.Arası 3,622 G.İçi 3,388 Toplam 3,219 3,994 KT Sd KO 244,316 4605,402 4849,718 3 301 304 81,439 15,300 F p 5,323 ,001 Tabloda görüldüğü gibi, örneklemi oluşturan öğrencilerin Öğrenci İlişkileri Tutum Ölçeği Zorbalıktan Kaçınma alt boyutu puanlarının öğrencinin yaşı değişkenine göre anlamlı bir farklılık gösterip göstermediğini belirlemek amacıyla gerçekleştirilen tek yönlü varyans analizi (ANOVA) sonucunda, grupların aritmetik ortalamaları arasındaki fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur (F=5,323; p<.001). 126 ANOVA sonrası hangi post-hoc çoklu karşılaştırma tekniğinin kullanılacağına karar vermek için öncelikle Levene’s testi ile grup dağılımlarının varyanslarının homojen olup olmadığı hipotezi sınanmış, varyansların homojen olmadığı saptanmıştır (LF=6,915; p<.01). Bunun üzerine varyansların homojen olması durumunda yaygınlıkla kullanılan Tamhane’s T2 çoklu karşılaştırma tekniği tercih edilmiştir. Tablo 96- Yaş Değişkenine Göre Zorbalıktan Kaçınma Alt Boyutundaki Fark İçin Yapılan Post-Hoc Tamhane’s T2 Testi Sonuçları Yaş 15 yaş ve altı 16 yaş 15 yaş ve altı x = 13.10 p<.01 16 yaş p<.01 17 yaş 18 yaş ve üstü x = 10.90 _ _ _ _ 17 yaş 18 yaş ve üstü _ _ _ _ x = 11.88 _ _ x = 11.12 Tabloda görüldüğü üzere, Öğrenci İlişkileri Tutum Ölçeği zorbalıktan kaçınma alt boyutu puanlarının öğrencinin yaşı değişkenine göre hangi gruplar arasında farklılaştığını belirlemek üzere yapılan ANOVA sonrası post-hoc Tamhane’s T2 testi sonucunda söz konusu farklılığın, 15 yaş ve altı olan grupla 16 yaş grubu arasında 15 yaş ve altı grup lehine p<.01 düzeyinde gerçekleştiği belirlenmiştir. 15 yaş ve altı grupta olanların zorbalıktan kaçınma puanlarının 16 yaş grubunda olanların zorbalıktan kaçınma puanlarından daha yüksek olduğu tespit edilmiştir. Diğer grupların aritmetik ortalamaları arasındaki farklılık anlamlı bulunmamıştır (p>.05). 127 Tablo 97- Zorba Kişilik Puanlarının Gelir Düzeyi Açısından Karşılaştırılması, Kruskal Wallis-H Testi Sonuçları Puan Zorba Kişilik Gruplar Düşük Ortanın altı Orta Ortanın Üstü Yüksek Toplam N x sira 9 23 153 81 39 305 162,39 167,43 153,69 158,40 128,40 x2 sd p 4,206 4 ,379 Tabloda görüldüğü gibi, örneklemi oluşturan öğrencilerin Öğrenci İlişkileri Tutum Ölçeği zorba kişilik alt boyutu puanlarının öğrencinin algılanan gelir düzeyi değişkenine göre anlamlı bir farklılık gösterip göstermediğini belirlemek amacıyla gerçekleştirilen Kruskal Wallis-H Testi sonucunda, grupların sıralamalar ortalamaları arasındaki fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmamıştır (x2=4,206; p>.05). Tablo 98- Kendine Güven Puanlarının Gelir Düzeyi Açısından Karşılaştırılması, Kruskal Wallis-H Testi Sonuçları Puan Kendine Güven Gruplar Düşük Ortanın altı Orta Ortanın Üstü Yüksek Toplam N 9 23 153 81 39 305 x sira 175,22 124,43 158,05 149,12 152,96 x2 sd p 3,666 4 ,453 Tabloda görüldüğü gibi, örneklemi oluşturan öğrencilerin Öğrenci İlişkileri Tutum Ölçeği’nin reverse maddelerin toplamından oluşan kendine güven alt boyutu puanlarının öğrencinin algılanan gelir düzeyi değişkenine göre anlamlı bir farklılık gösterip göstermediğini belirlemek amacıyla gerçekleştirilen Kruskal Wallis-H Testi sonucunda, grupların sıralamalar ortalamaları arasındaki fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmamıştır (x2=3,666; p>.05). 128 Tablo 99- Zorbalıktan Kaçınma Puanlarının Gelir Düzeyi Açısından Karşılaştırılması, Kruskal Wallis-H Testi Sonuçları Puan Gruplar Düşük Ortanın altı Zorbalıktan Orta Kaçınma Ortanın Üstü Yüksek Toplam N 9 23 153 81 39 305 x sira 189,06 186,80 148,15 146,18 157,94 x2 sd p 6,000 4 ,199 Tabloda görüldüğü gibi, örneklemi oluşturan öğrencilerin Öğrenci İlişkileri Tutum Ölçeği Zorbalıktan Kaçınma alt boyutu puanlarının öğrencinin algılanan gelir düzeyi değişkenine göre anlamlı bir farklılık gösterip göstermediğini belirlemek amacıyla gerçekleştirilen Kruskal Wallis-H Testi sonucunda, grupların sıralamalar ortalamaları arasındaki fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmamıştır (x2=6,000; p>.05). Tablo 100- Zorba Kişilik Puanlarının Kardeş Sayısı Açısından Karşılaştırılması, Kruskal Wallis-H Testi Sonuçları Puan Zorba Kişilik Gruplar Tek İki Üç Dört Beş ve üstü Total N 21 140 72 38 34 305 x sira 133,74 147,08 159,97 162,83 163,53 x2 sd p 3,142 4 ,534 Tabloda görüldüğü gibi, örneklemi oluşturan öğrencilerin Öğrenci İlişkileri Tutum Ölçeği zorba kişilik alt boyutu puanlarının öğrencinin kardeş sayısı değişkenine göre anlamlı bir farklılık gösterip göstermediğini belirlemek amacıyla gerçekleştirilen Kruskal Wallis-H Testi sonucunda, grupların sıralamalar ortalamaları arasındaki fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmamıştır (x2=3,142; p>.05). 129 Tablo 101- Kendine Güven Puanlarının Kardeş Sayısı Açısından Karşılaştırılması, Kruskal Wallis-H Testi Sonuçları Puan Kendine Güven Gruplar Tek İki Üç Dört Beş ve üstü Total N 21 140 72 38 34 305 x sira 166,79 149,29 155,77 150,99 156,15 x2 sd p ,901 4 ,924 Tabloda görüldüğü gibi, örneklemi oluşturan öğrencilerin Öğrenci İlişkileri Tutum Ölçeği’nin reverse maddelerin toplamından oluşan kendine güven alt boyutu puanlarının öğrencinin kardeş sayısı değişkenine göre anlamlı bir farklılık gösterip göstermediğini belirlemek amacıyla gerçekleştirilen Kruskal Wallis-H Testi sonucunda, grupların sıralamalar ortalamaları arasındaki fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmamıştır (x2=0,901; p>.05). Tablo 102- Zorbalıktan Kaçınma Puanlarının Kardeş Sayısı Açısından Karşılaştırılması, Kruskal Wallis-H Testi Sonuçları Puan Gruplar Tek İki Zorbalıktan Üç Kaçınma Dört Beş ve üstü Total N 21 140 72 38 34 305 x sira 165,45 146,34 153,14 153,34 172,07 x2 sd p 2,832 4 ,586 Tabloda görüldüğü gibi, örneklemi oluşturan öğrencilerin Öğrenci İlişkileri Tutum Ölçeği Zorbalıktan Kaçınma alt boyutu puanlarının öğrencinin kardeş sayısı değişkenine göre anlamlı bir farklılık gösterip göstermediğini belirlemek amacıyla gerçekleştirilen Kruskal Wallis-H Testi sonucunda, grupların sıralamalar ortalamaları arasındaki fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmamıştır (x2=2,832; p>.05). 130 Tablo 103- Zorba Kişilik Puanlarının Doğum Sırası Açısından Karşılaştırılması, Kruskal Wallis-H Testi Sonuçları Puan Zorba Kişilik Gruplar Tek İki Üç Dört ve üstü Total N 20 126 92 67 305 x sira 129,88 151,54 160,49 152,37 x2 sd p 2,148 3 ,542 Tabloda görüldüğü gibi, örneklemi oluşturan öğrencilerin Öğrenci İlişkileri Tutum Ölçeği zorba kişilik alt boyutu puanlarının öğrencinin doğum sırası değişkenine göre anlamlı bir farklılık gösterip göstermediğini belirlemek amacıyla gerçekleştirilen Kruskal Wallis-H Testi sonucunda, grupların sıralamalar ortalamaları arasındaki fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmamıştır (x2=2,148; p>.05). Tablo 104- Kendine Güven Puanlarının Doğum Sırası Açısından Karşılaştırılması, Kruskal Wallis-H Testi Sonuçları Puan Kendine Güven Gruplar Tek İki Üç Dört ve üstü Total N 20 126 92 67 305 x sira 162,48 153,85 146,42 157,62 x2 sd p ,944 3 ,815 Tabloda görüldüğü gibi, örneklemi oluşturan öğrencilerin Öğrenci İlişkileri Tutum Ölçeği’nin reverse maddelerin toplamından oluşan kendine güven alt boyutu puanlarının öğrencinin doğum sırası değişkenine göre anlamlı bir farklılık gösterip göstermediğini belirlemek amacıyla gerçekleştirilen Kruskal Wallis-H Testi sonucunda, grupların sıralamalar ortalamaları arasındaki fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmamıştır (x2=0,944; p>.05). 131 Tablo 105- Zorbalıktan Kaçınma Puanlarının Doğum Sırası Açısından Karşılaştırılması, Kruskal Wallis-H Testi Sonuçları Puan Gruplar Tek İki Zorbalıktan Üç Kaçınma Dört ve üstü Total N 20 126 92 67 305 x2 sd p ,468 3 ,926 x sira 158,83 155,53 148,19 153,11 Tabloda görüldüğü gibi, örneklemi oluşturan öğrencilerin Öğrenci İlişkileri Tutum Ölçeği zorbalıktan kaçınma alt boyutu puanlarının öğrencinin doğum sırası değişkenine göre anlamlı bir farklılık gösterip göstermediğini belirlemek amacıyla gerçekleştirilen Kruskal Wallis-H Testi sonucunda, grupların sıralamalar ortalamaları arasındaki fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmamıştır (x2=0,468; p>.05). Tablo 106- Annenin Eğitim Düzeyi Değişkenine Göre Zorba Kişilik Puanları İçin Yapılan Tek Yönlü Varyans Analizi (ANOVA) Sonuçları Puan Zorba Kişilik f , x ve ss Değerleri Grup x N İlk.ve altı Ortaokul Lise Ünv.-üstü Toplam 128 50 83 44 305 12,95 13,34 14,57 13,59 13,55 ANOVA Sonuçları ss Var. K. 3,789 G.Arası 3,606 G.İçi 5,908 Toplam 5,050 4,643 KT Sd KO 133,600 6419,961 6553,561 3 301 304 44,533 21,329 F p 2,088 ,102 Tabloda görüldüğü gibi, örneklemi oluşturan öğrencilerin Öğrenci İlişkileri Tutum Ölçeği zorba kişilik alt boyutu puanlarının öğrencinin annesinin eğitim düzeyi değişkenine göre anlamlı bir farklılık gösterip göstermediğini belirlemek amacıyla gerçekleştirilen tek yönlü varyans analizi (ANOVA) sonucunda, grupların aritmetik ortalamaları arasındaki fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmamıştır (F=2,088; p>.05). 132 Tablo 107- Annenin Eğitim Düzeyi Değişkenine Göre Kendine Güven Puanları İçin Yapılan Tek Yönlü Varyans Analizi (ANOVA) Sonuçları Puan Kendine Güven f , x ve ss Değerleri Grup x N İlk.ve altı Ortaokul Lise Ünv.-üstü Toplam 128 50 83 44 305 14,65 15,52 14,34 13,48 14,54 ANOVA Sonuçları ss Var. K. 4,336 G.Arası 4,473 G.İçi 4,109 Toplam 2,961 4,148 KT Sd KO 102,625 5129,191 5231,816 3 301 304 34,208 17,041 F p 2,007 ,113 Tabloda görüldüğü gibi, örneklemi oluşturan öğrencilerin Öğrenci İlişkileri Tutum Ölçeği’nin reverse maddelerin toplamından oluşan kendine güven alt boyutu puanlarının öğrencinin annesinin eğitim düzeyi değişkenine göre anlamlı bir farklılık gösterip göstermediğini belirlemek amacıyla gerçekleştirilen tek yönlü varyans analizi (ANOVA) sonucunda, grupların aritmetik ortalamaları arasındaki fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmamıştır (F=2,007; p>.05). Tablo 108- Annenin Eğitim Düzeyi Değişkenine Göre Zorbalıktan Kaçınma Puanları İçin Yapılan Tek Yönlü Varyans Analizi (ANOVA) Sonuçları Puan f , x ve ss Değerleri Grup x N İlk.ve altı Ortaokul Zorbalıktan Lise Kaçınma Ünv.-üstü Toplam 128 50 83 44 305 12,23 11,68 11,53 11,30 11,82 ANOVA Sonuçları ss Var. K. 3,859 G.Arası 3,673 G.İçi 4,162 Toplam 4,407 3,994 KT Sd KO 42,035 4807,683 4849,718 3 301 304 14,012 15,972 F p ,877 ,453 Tabloda görüldüğü gibi, örneklemi oluşturan öğrencilerin Öğrenci İlişkileri Tutum Ölçeği Zorbalıktan Kaçınma alt boyutu puanlarının öğrencinin annesinin eğitim düzeyi değişkenine göre anlamlı bir farklılık gösterip göstermediğini belirlemek amacıyla gerçekleştirilen tek yönlü varyans analizi (ANOVA) sonucunda, grupların aritmetik ortalamaları arasındaki fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmamıştır (F=0,877; p>.05). 133 Tablo 109- Babanın Eğitim Düzeyi Değişkenine Göre Zorba Kişilik Puanları İçin Yapılan Tek Yönlü Varyans Analizi (ANOVA) Sonuçları Puan Zorba Kişilik f , x ve ss Değerleri Grup x N İlk.ve altı Ortaokul Lise Ünv.-üstü Toplam 98 66 77 64 305 13,21 14,65 13,21 13,33 13,55 ANOVA Sonuçları ss Var. K. 4,450 G.Arası 5,669 G.İçi 4,197 Toplam 4,183 4,643 KT Sd KO 103,291 6450,270 6553,561 3 301 304 34,430 21,429 F p 1,607 ,188 Tabloda görüldüğü gibi, örneklemi oluşturan öğrencilerin Öğrenci İlişkileri Tutum Ölçeği zorba kişilik alt boyutu puanlarının öğrencinin babasının eğitim düzeyi değişkenine göre anlamlı bir farklılık gösterip göstermediğini belirlemek amacıyla gerçekleştirilen tek yönlü varyans analizi (ANOVA) sonucunda, grupların aritmetik ortalamaları arasındaki fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmamıştır (F=1,607; p>.05). Tablo 110- Babanın Eğitim Düzeyi Değişkenine Göre Kendine Güven Puanları İçin Yapılan Tek Yönlü Varyans Analizi (ANOVA) Sonuçları Puan Kendine Güven f , x ve ss Değerleri Grup x N İlk.ve altı Ortaokul Lise Ünv.-üstü Toplam 98 66 77 64 305 14,90 14,24 14,73 14,06 14,54 ANOVA Sonuçları ss Var. K. 4,656 G.Arası 4,350 G.İçi 3,726 Toplam 3,581 4,148 KT Sd KO 35,693 5196,124 5231,816 3 301 304 11,898 17,263 F p ,689 ,559 Tabloda görüldüğü gibi, örneklemi oluşturan öğrencilerin Öğrenci İlişkileri Tutum Ölçeği’nin reverse maddelerin toplamından oluşan kendine güven alt boyutu puanlarının öğrencinin babasının eğitim düzeyi değişkenine göre anlamlı bir farklılık gösterip göstermediğini belirlemek amacıyla gerçekleştirilen tek yönlü varyans 134 analizi (ANOVA) sonucunda, grupların aritmetik ortalamaları arasındaki fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmamıştır (F=0,689; p>.05). Tablo 111- Babanın Eğitim Düzeyi Değişkenine Göre Zorbalıktan Kaçınma Puanları İçin Yapılan Tek Yönlü Varyans Analizi (ANOVA) Sonuçları Puan f , x ve ss Değerleri Grup N x İlk.ve altı Ortaokul Zorbalıkta Lise n Kaçınma Ünv.-üstü Toplam 98 66 77 64 305 ANOVA Sonuçları ss 12,13 11,64 11,51 11,89 11,82 Var. K. 3,947 G.Arası 4,109 G.İçi 3,926 Toplam 4,083 3,994 KT Sd KO 19,689 4830,029 4849,718 3 301 304 6,563 16,047 F p ,409 ,747 Tabloda görüldüğü gibi, örneklemi oluşturan öğrencilerin Öğrenci İlişkileri Tutum Ölçeği Zorbalıktan Kaçınma alt boyutu puanlarının öğrencinin babasının eğitim düzeyi değişkenine göre anlamlı bir farklılık gösterip göstermediğini belirlemek amacıyla gerçekleştirilen tek yönlü varyans analizi (ANOVA) sonucunda, grupların aritmetik ortalamaları arasındaki fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmamıştır (F=0,409; p>.05). Tablo 112- Zorba Kişilik Puanlarının Ebeveynin Beraber-Boşanmış Olmalarına Göre Karşılaştırılması, Mann Whitney-U Analizi Sonuçları Puan Gruplar Zorba Kişilik Beraber Boşandılar Toplam N x sira 288 17 305 152,26 165,59 ∑ sira 43850,00 2815,00 U z p 2234,000 -,616 ,538 Tabloda görüldüğü gibi, örneklemi oluşturan öğrencilerin Öğrenci İlişkileri Tutum Ölçeği zorba kişilik alt boyutu puanlarının öğrencinin anne-babasının beraber olup olmaması değişkenine göre anlamlı bir farklılık gösterip göstermediğini belirlemek amacıyla gerçekleştirilen Mann Whitney-U Analizi sonucunda, grupların sıralamalar ortalamaları arasındaki fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmamıştır (z=-0,616; p>.05). 135 Tablo 113- Kendine Güven Puanlarının Ebeveynin Beraber-Boşanmış Olmalarına Göre Karşılaştırılması, Mann Whitney-U Analizi Sonuçları Puan Gruplar Kendine Güven Beraber Boşandılar Toplam N x sira 288 17 305 153,57 143,29 ∑ sira 44229,00 2436,00 U z p 2283,000 -,468 ,640 Tabloda görüldüğü gibi, örneklemi oluşturan öğrencilerin Öğrenci İlişkileri Tutum Ölçeği ’nin reverse maddelerin toplamından oluşan kendine güven alt boyutu puanlarının öğrencinin anne-babasının beraber olup olmaması değişkenine göre anlamlı bir farklılık gösterip göstermediğini belirlemek amacıyla gerçekleştirilen Mann Whitney-U Analizi sonucunda, grupların sıralamalar ortalamaları arasındaki fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmamıştır (z=-0,468; p>.05). Tablo 114- Zorbalıktan Kaçınma Puanlarının Ebeveynin Beraber-Boşanmış Olmalarına Göre Karşılaştırılması, Mann Whitney-U Analizi Sonuçları Puan Gruplar Zorbalıktan Kaçınma Beraber Boşandılar Toplam N x sira 288 17 305 153,48 144,85 ∑ sira 44202,50 2462,50 U z p 2309,500 -,394 ,694 Tabloda görüldüğü gibi, örneklemi oluşturan öğrencilerin Öğrenci İlişkileri Tutum Ölçeği zorbalıktan kaçınma alt boyutu puanlarının öğrencinin anne-babasının beraber olup olmaması değişkenine göre anlamlı bir farklılık gösterip göstermediğini belirlemek amacıyla gerçekleştirilen Mann Whitney-U Analizi sonucunda, grupların sıralamalar ortalamaları arasındaki fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmamıştır (z=-0,394; p>.05). 136 Tablo 115- Zorba Kişilik Puanlarının Babadan Anneye Yönelik Fiziksel Şiddet Değişkenine Göre Karşılaştırılması, Mann Whitney-U Analizi Sonuçları Puan Gruplar Zorba Kişilik Uygular Uygulamaz Toplam ∑ N x sira 9 296 305 223,11 150,87 sira 2008,00 44657,00 U z p 701,000 -2,462 ,014 Tabloda görüldüğü gibi, örneklemi oluşturan öğrencilerin Öğrenci İlişkileri Tutum Ölçeği zorba kişilik alt boyutu puanlarının, öğrencinin babasının annelerine fiziksel şiddet uygulayıp uygulamaması değişkenine göre anlamlı bir farklılık gösterip göstermediğini belirlemek amacıyla gerçekleştirilen Mann Whitney-U Analizi sonucunda, grupların aritmetik ortalamaları arasındaki fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur (z=-2,462; p<.05). Söz konusu farklılık babanın anneye şiddet uyguladığı ifade edilen grup lehine gerçekleşmiştir. Babaları annelerine fiziksel şiddet uygulayan öğrencilerin, babaları annelerine fiziksel şiddet uygulamayan öğrencilere göre zorba kişilik puanlarının daha yüksek olduğu saptanmıştır. Tablo 116- Kendine Güven Puanlarının Babadan Anneye Yönelik Fiziksel Şiddet Değişkenine Göre Karşılaştırılması, Mann Whitney-U Analizi Sonuçları Puan Gruplar Kendine Güven Uygular Uygulamaz Toplam N x sira 9 296 305 134,39 153,57 ∑ U z p 1164,500 -,645 ,519 sira 1209,50 45455,50 Tabloda görüldüğü gibi, örneklemi oluşturan öğrencilerin Öğrenci İlişkileri Tutum Ölçeği’nin reverse maddelerin toplamından oluşan kendine güven alt boyutu puanlarının öğrencinin babasının annelerine fiziksel şiddet uygulayıp uygulamaması değişkenine göre anlamlı bir farklılık gösterip göstermediğini belirlemek amacıyla gerçekleştirilen Mann Whitney-U Analizi sonucunda, grupların aritmetik ortalamaları arasındaki fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmamıştır (z=-0,645; p>.05). 137 Tablo 117- Zorbalıktan Kaçınma Puanlarının Babadan Anneye Yönelik Fiziksel Şiddet Değişkenine Göre Karşılaştırılması, Mann Whitney-U Analizi Sonuçları Puan Gruplar Zorbalıktan Kaçınma Uygular Uygulamaz Toplam ∑ N x sira 9 296 305 100,44 154,60 U z p 859,000 -1,822 ,068 sira 904,00 45761,00 Tabloda görüldüğü gibi, örneklemi oluşturan öğrencilerin Öğrenci İlişkileri Tutum Ölçeği Zorbalıktan Kaçınma alt boyutu puanlarının öğrencinin babasının annelerine fiziksel şiddet uygulayıp uygulamaması değişkenine göre anlamlı bir farklılık gösterip göstermediğini belirlemek amacıyla gerçekleştirilen Mann Whitney-U Analizi sonucunda, grupların aritmetik ortalamaları arasındaki fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmamıştır (z=-1,822; p>.05). Tablo 118- Babadan Anneye Yönelik Sözel Şiddet Değişkenine Göre Zorba Kişilik Puanları İçin Yapılan t Testi Sonuçları Puan Zorba Kişilik Gruplar N x ss Sh x Uygular Uygulamaz 44 261 13,73 13,52 5,483 4,498 ,827 ,278 t t Testi Sd p ,277 303 ,782 Tabloda görüldüğü gibi, örneklemi oluşturan öğrencilerin Öğrenci İlişkileri Tutum Ölçeği zorba kişilik alt boyutu puanlarının öğrencinin babasının annelerine sözel şiddet uygulayıp uygulamaması değişkenine göre anlamlı bir farklılık gösterip göstermediğini belirlemek amacıyla gerçekleştirilen bağımsız grup t testi sonucunda, grupların aritmetik ortalamaları arasındaki fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmamıştır (t=0,277; p>.05). 138 Tablo 119- Babadan Anneye Yönelik Sözel Şiddet Değişkenine Göre Kendine Güven Puanları İçin Yapılan t Testi Sonuçları Puan Kendine Güven Gruplar N x ss Sh x Uygular Uygulamaz 44 261 14,64 14,52 4,238 4,141 ,639 ,256 t t Testi Sd p ,170 303 ,865 Tabloda görüldüğü gibi, örneklemi oluşturan öğrencilerin Öğrenci İlişkileri Tutum Ölçeği’nin reverse maddelerin toplamından oluşan kendine güven alt boyutu puanlarının öğrencinin babasının annelerine sözel şiddet uygulayıp uygulamaması değişkenine göre anlamlı bir farklılık gösterip göstermediğini belirlemek amacıyla gerçekleştirilen bağımsız grup t testi sonucunda, grupların aritmetik ortalamaları arasındaki fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmamıştır (t=0,170; p>.05). Tablo 120- Babadan Anneye Yönelik Sözel Şiddet Değişkenine Göre Zorbalıktan Kaçınma Puanları İçin Yapılan t Testi Sonuçları Puan Zorbalıktan Kaçınma Gruplar N x ss Sh x Uygular Uygulamaz 44 261 11,32 11,90 3,568 4,062 ,538 ,251 t t Testi Sd p -,894 303 ,372 Tabloda görüldüğü gibi, örneklemi oluşturan öğrencilerin Öğrenci İlişkileri Tutum Ölçeği Zorbalıktan Kaçınma alt boyutu puanlarının öğrencinin babasının annelerine sözel şiddet uygulayıp uygulamaması değişkenine göre anlamlı bir farklılık gösterip göstermediğini belirlemek amacıyla gerçekleştirilen bağımsız grup t testi sonucunda, grupların aritmetik ortalamaları arasındaki fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmamıştır (t=-0,894; p>.05). 139 Tablo 121- Zorba Kişilik Puanlarının Anneden Babaya Yönelik Fiziksel Şiddet Değişkenine Göre Karşılaştırılması, Mann Whitney-U Analizi Sonuçları Puan Gruplar Zorba Kişilik Uygular Uygulamaz Toplam ∑ N x sira 5 300 305 242,40 151,51 sira 1212,00 45453,00 U z p 303,000 -2,324 ,020 Tabloda görüldüğü gibi, örneklemi oluşturan öğrencilerin Öğrenci İlişkileri Tutum Ölçeği zorba kişilik alt boyutu puanlarının öğrencinin annesinin babalarına fiziksel şiddet uygulayıp uygulamaması değişkenine göre anlamlı bir farklılık gösterip göstermediğini belirlemek amacıyla gerçekleştirilen Mann Whitney-U Analizi sonucunda, grupların aritmetik ortalamaları arasındaki fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur (z=-2,324; p<.05). Söz konusu farklılık annenin babaya şiddet uyguladığı ifade edilen grup lehine gerçekleşmiştir. Anneleri babalarına fiziksel şiddet uygulayan öğrencilerin, anneleri babalarına fiziksel şiddet uygulamayan öğrencilere göre zorba kişilik puanları daha yüksek bulunmuştur. Tablo 122- Kendine Güven Puanlarının Anneden Babaya Yönelik Fiziksel Şiddet Değişkenine Göre Karşılaştırılması, Mann Whitney-U Analizi Sonuçları Puan Gruplar Kendine Güven Uygular Uygulamaz Toplam N x sira 5 300 305 136,90 153,27 ∑ U z p 669,500 -,413 ,680 sira 684,50 45980,50 Tabloda görüldüğü gibi, örneklemi oluşturan öğrencilerin Öğrenci İlişkileri Tutum Ölçeği’nin reverse maddelerin toplamından oluşan kendine güven alt boyutu puanlarının öğrencinin annesinin babalarına fiziksel şiddet uygulayıp uygulamaması değişkenine göre anlamlı bir farklılık gösterip göstermediğini belirlemek amacıyla gerçekleştirilen Mann Whitney-U Analizi sonucunda, grupların aritmetik ortalamaları arasındaki fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmamıştır (z=-0,413; p>.05). 140 Tablo 123- Zorbalıktan Kaçınma Puanlarının Anneden Babaya Yönelik Fiziksel Şiddet Değişkenine Göre Karşılaştırılması, Mann Whitney-U Analizi Sonuçları Puan Gruplar Zorbalıktan Kaçınma Uygular Uygulamaz Toplam ∑ N x sira 5 300 305 118,90 153,57 U z p 579,500 -,875 ,381 sira 594,50 46070,50 Tabloda görüldüğü gibi, örneklemi oluşturan öğrencilerin Öğrenci İlişkileri Tutum Ölçeği Zorbalıktan Kaçınma alt boyutu puanlarının öğrencinin annesinin babalarına fiziksel şiddet uygulayıp uygulamaması değişkenine göre anlamlı bir farklılık gösterip göstermediğini belirlemek amacıyla gerçekleştirilen Mann Whitney-U Analizi sonucunda, grupların aritmetik ortalamaları arasındaki fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmamıştır (z=-0,875; p>.05). Tablo 124- Anneden Babaya Yönelik Sözel Şiddet Değişkenine Göre Zorba Kişilik Puanları İçin Yapılan t Testi Sonuçları Puan Zorba Kişilik Gruplar N x ss Sh x Uygular Uygulamaz 39 266 14,36 13,43 6,149 4,381 ,985 ,269 t t Testi Sd p 1,169 303 ,243 Tabloda görüldüğü gibi, örneklemi oluşturan öğrencilerin Öğrenci İlişkileri Tutum Ölçeği zorba kişilik alt boyutu puanlarının öğrencinin annesinin babalarına sözel şiddet uygulayıp uygulamaması değişkenine göre anlamlı bir farklılık gösterip göstermediğini belirlemek amacıyla gerçekleştirilen bağımsız grup t testi sonucunda, grupların aritmetik ortalamaları arasındaki fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmamıştır (t=1,169; p>.05). 141 Tablo 125- Anneden Babaya Yönelik Sözel Şiddet Değişkenine Göre Kendine Güven Puanları İçin Yapılan t Testi Sonuçları Puan Kendine Güven Gruplar N x ss Sh x Uygular Uygulamaz 39 266 14,62 14,53 3,822 4,201 ,612 ,258 t t Testi Sd p ,125 303 ,901 Tabloda görüldüğü gibi, örneklemi oluşturan öğrencilerin Öğrenci İlişkileri Tutum Ölçeği’nin reverse maddelerin toplamından oluşan kendine güven alt boyutu puanlarının öğrencinin annesinin babalarına sözel şiddet uygulayıp uygulamaması değişkenine göre anlamlı bir farklılık gösterip göstermediğini belirlemek amacıyla gerçekleştirilen bağımsız grup t testi sonucunda, grupların aritmetik ortalamaları arasındaki fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmamıştır (t=0,125; p>.05). Tablo 126- Anneden Babaya Yönelik Sözel Şiddet Değişkenine Göre Zorbalıktan Kaçınma Puanları İçin Yapılan t Testi Sonuçları Puan Zorbalıktan Kaçınma Gruplar N x ss Sh x Uygular Uygulamaz 39 266 11,28 11,89 2,544 4,162 ,407 ,255 t t Testi Sd p -,894 303 ,372 Tabloda görüldüğü gibi, örneklemi oluşturan öğrencilerin Öğrenci İlişkileri Tutum Ölçeği Zorbalıktan Kaçınma alt boyutu puanlarının öğrencinin annesinin babalarına sözel şiddet uygulayıp uygulamaması değişkenine göre anlamlı bir farklılık gösterip göstermediğini belirlemek amacıyla gerçekleştirilen bağımsız grup t testi sonucunda, grupların aritmetik ortalamaları arasındaki fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmamıştır (t=-0,894; p>.05). 142 YORUM Bu bölümde, araştırma sonucunda elde edilen bulguların yorumuna yer verilmiştir. Araştırmanın birinci amacı doğrultusunda, Aile İçi Çocuk İstismarı Ölçeği-C Formu’nun Fiziksel ve Çok Yönlü İstismar alt boyutu ile Öğrenci İlişkileri Tutum Ölçeği’nin Zorba Kişilik ve reverse maddelerin toplamından oluşan Kendine Güven alt boyutları arasında pozitif yönde anlamlı bir ilişki olduğu; Aile İçi Çocuk İstismarı Ölçeği’nin Cinsel İstismar, Suça Yöneltme ve Uygun olmayan Cezalandırma alt boyutu ile Öğrenci İlişkileri Tutum Ölçeği’nin Zorba Kişilik alt boyutu arasında pozitif yönde ve anlamlı bir ilişki olduğu belirlenmiştir. Maddeleri reverse olarak puanlanan Gelişimi Destekleme alt boyutu ve Aile İçi Çocuk İstismarı Ölçeği toplam puanı ile Öğrenci İlişkileri Tutum Ölçeği’nin Zorba Kişilik ve reverse maddelerin toplamından oluşan Kendine Güven alt boyutları arasında pozitif yönde anlamlı ilişkiler olduğu saptanmıştır. Literatür incelendiğinde araştırma sonuçlarıyla tutarlı bulgulara ulaşılmıştır. İstismara, fiziksel ceza ve kötü muameleye maruz kalan çocuklarda saldırgan ve zorba davranışlar görülebilmekte, daha düşük benlik saygısına sahip olabilmekte ve bu çocukların gelişimleri ebeveynleri tarafından daha az desteklenmektedir (Tower, 2005; Horton ve Cruise, 2001; Weiss ve ark., 1992; Huesmann, Eron, Lefkowitz ve Walder, 1984; Schwards ve ark., 1997; Baldry, 2003; Taşdelen, 1995; Kolko, 1996; Milner, 1998; Finkelhor ve Browne, 1986; Iwaniech, 1995). Araştırmanın ikinci amacı doğrultusunda; Aile İçi Çocuk İstismarı Ölçeği-C Formu alt boyutlarının ortaöğretim öğrencilerinin zorba davranışlar göstermelerini yordamada anlamlı katkıları olup olmadığı araştırılmıştır. Cinsel İstismar, Suça Yöneltme ve Uygun Olmayan Cezalandırma, Fiziksel ve Çok Yönlü İstismar alt boyutlarının Zorba Kişilik alt boyutunu en yüksek yordama düzeyine sahip değişkenler olduğu bulunmuştur. Aile İçi Çocuk İstismarı 143 Ölçeği Toplam Puanlarının da Zorba Kişilik alt boyutunu yüksek düzeyde yordadığı ortaya konulmuştur. Finkelhor’a (1988) göre bazı çocuklar kötü muamele görmelerine ilişkin olarak kendilerini güçsüz hissederken bazıları da yardım için duyulmamış ağlamalarına karşılık olarak kendini saldırganla özdeşleştirmekte, akranlarına ya da yetişkinlere zorbaca ve saldırgan davranışlarda bulunabilmektedir (Akt: Horton ve Cruise, 2001: 21). Finkelhor tarafından açıklandığı üzere literatürdeki 48 klinik çalışma ve bulgularının sentezi sonucunda; Browne ve Finkelhor çocuk cinsel istismarının sonuçlarını anlamayla ilgili önemli temel taşları ortaya koymuşlardır. Mağdurların çoğunda görülen cinsel istismara maruz kalma tepkileri arasında; korku, endişe, depresyon, kızgınlık, düşmanlık, saldırganlık ve kendine yönelik zarar verici davranışlar olduğunu belirtmişlerdir (Akt: Justice ve Justice, 1990: 217). Batscy ve Knoff (1994), zorbalığın kuşaklar arası bir olgu olduğunu, okulda zorba olanın evde sıklıkla zorbalık mağduru olduğunu ileri sürmektedir. Zorbalar tipik olarak katı şekilde fiziksel disiplinin uygulandığı, düşük seviyede içtenliğin gösterildiği, zayıf problem çözme becerilerinin olduğu, çocuklara çatışma durumlarını çözmede fiziksel güç kullanımının uygun olduğu inancının yansıtıldığı ev çevrelerinden gelmektedir (Akt: Goldstein, 2002: 64). Olweus (1980)’un İskandinavya’daki gençlerle yaptığı araştırmada; ebeveyn tutumlarının genç erkeklerin zorbalık davranışları göstermelerinde belirgin şekilde etkili olduğunu ortaya koymuştur. Zorbalık yapan erkek çocuklarının ailelerinde genellikle aile içinde fiziksel şiddet kullanımı ve yetersiz ilişkilerin olduğu, okul dışında çocukların kendilerini ifade etmesine olanak sağlanmayan, çocuklarını eleştirip yaptıkları işlerde hatalı bulan ebeveynlerin olduğu saptanmıştır (Akt: Koç, 2006: 8). 144 Araştırmanın üçüncü amacı doğrultusunda; araştırma grubunu oluşturan ortaöğretim öğrencilerinin cinsiyet, yaş, kardeş sayısı, kaçıncı çocuk olduğu, ailenin gelir düzeyi, ebeveynin öğrenim düzeyi, anne babanın beraber ya da boşanmış olması, babanın anneye fiziksel şiddet uygulaması, babanın anneye sözel şiddet uygulaması, annenin babaya fiziksel şiddet uygulaması, annenin babaya sözel şiddet uygulaması değişkenlerine göre istismarın üç boyutu açısından fark olup olmadığı incelenmiştir. “Fiziksel ve çok yönlü istismar” boyutu, ailenin gelir düzeyine, kardeş sayısına, babanın eğitim düzeyine, babanın anneye fiziksel şiddet uygulamasına, babanın anneye sözel şiddet uygulamasına, annenin babaya fiziksel şiddet uygulamasına, annenin babaya sözel şiddet uygulamasına göre farklılık göstermektedir. Ortanın altı gelir düzeyine sahip ailelerin çocuklarının yüksek gelir düzeyine sahip ailelerin çocuklarına göre daha fazla fiziksel ve çok yönlü istismar yaşadıkları saptanmıştır. 5 ve daha fazla kardeşe sahip olanların 2 kardeş olanlara göre daha fazla fiziksel ve çok yönlü istismar yaşadıkları tespit edilmiştir. Babaları ilkokul ve altı düzeyde eğitime sahip olan çocukların, lise mezunu, üniversite ve üstü mezunu babaların çocuklarına göre daha fazla fiziksel ve çok yönlü istismar yaşadıkları saptanmıştır. Babanın anneye fiziksel şiddet uyguladığı ailelerin çocuklarının, babanın anneye fiziksel şiddet uygulamadığı ailelerin çocuklarına göre daha fazla fiziksel ve çok yönlü istismar yaşadıkları tespit edilmiştir. Babanın anneye sözel şiddet uyguladığı ailelerin çocuklarının babanın anneye sözel şiddet uygulamadığı ailelerin çocuklarına göre daha fazla fiziksel ve çok yönlü istismara maruz kaldıkları saptanmıştır. Annelerin babalara fiziksel şiddet uyguladığı grupta yer alan çocukların, annelerin babalara fiziksel şiddet uygulamadığı gruptaki çocuklara göre daha fazla fiziksel ve çok yönlü istismar yaşadıkları belirlenmiştir. Annelerin babalara sözel şiddet uyguladığı grupta yer alan çocukların, annelerin babalara sözel 145 şiddet uygulamadığı gruptaki çocuklara göre daha fazla fiziksel ve çok yönlü istismar yaşadıkları bulunmuştur. Literatür incelendiğinde konuyla ilgili yapılan araştırmalarda bu çalışmada elde edilen bulgularla tutarlı olarak, 5 ve daha fazla kardeşe ve 3 kardeşe sahip olanların tek çocuktan daha fazla istismar yaşadıkları, düşük ve ortanın altı gelir düzeyine sahip aileleri olan öğrencilerin, yüksek gelir düzeyine sahip aileleri olan öğrencilere göre daha fazla fiziksel istismara maruz kaldıkları tespit edilmiştir (Bekçi, 2006; İşmen, 1999; Kars, 1994; Özdemir, 1989). Sosyo-ekonomik düzeyi daha düşük ailelerin kötü muamelenin her türü için yaygın şekilde risk altında olduğu belirtilmektedir. Çocuğa kötü muamelenin her türden sosyo-ekonomik düzeye sahip ailede ortaya çıkmasına rağmen daha düşük soyso-ekonomik seviyeye sahip ailelerden gelen çocuklar daha sıklıkla mağdur olmaktadır. 1996’da Sedlack ve Broadhurst yıllık geliri 15.000 doların altında olan ailelerin çocuklarının yılda 30.000 dolar ya da daha fazla kazanan ailelerin çocuklarına oranla istismarın herhangi bir türünü 22 kat daha fazla yaşadıklarını belirtmiştir. Aile geliri her türlü kötü muamelenin tekrarlanma oranıyla ilgili değişkenler arasında en güçlü ilişkiye sahiptir. Daha düşük gelirli ailelerden gelen mağdurlar her türlü ihmal, ciddi yaralanma ve ölümün en çok görüldüğü gruptur (Akt: Horton ve Cruise, 2001: 17). Fiziksel istismar görülen aileler düşük gelire sahip olmanın yanında birçok yönden birbirine benzemektedir. Bunlar arasında göreceli olarak genç olmaları, düşük eğitim seviyesine sahip olmaları ve çocukları arasında yaş farkının az olduğu geniş bir aileye sahip olmaları bulunmaktadır (Briere ve ark., 1996: 159). Araştırmanın sonuçları literatürdeki diğer çalışmalarle tutarlı gözükmektedir. Ailede çocuk sayısının artması ile ebeveynlerin şiddet uygulamaları arasında doğru orantılı bir ilişki bulunmaktadır. Aile büyüklüğü arttıkça çocukların istismara ve ihmale uğrama riskleri de artmaktadır (Justice ve Justice, 1990; Briere ve ark., 1996; Bilir, Arı, Dönmez ve Güneysu, 1991; Horton ve Cruise, 2001). 146 Literatür tarandığında bu çalışmanın sonuçlarıyla tutarlı şekilde, ebeveynleri düşük eğitime sahip olan öğrencilerin daha fazla istismara maruz kaldıkları bulunmuştur (İşmen, 1999; Tower, 2005; Kars, 1994; Bilir, Arı, Dönmez ve Güneysu, 1991). Fiziksel istismarın olduğu aileler şiddetin diğer türlerinin görüldüğü ailelere benzemektedir. Çocukların istismarının yanında sıklıkla eşe karşı şiddet de görülmektedir (Briere ve ark., 1996: 159 ). Kötü muamelenin her türünün tek başlarına görülme sıklığı ve yaygınlığı korkutucu boyutlara ulaşmakta, çoğu çocuk istismar ve ihmalin çoklu türlerine katlanmaktadır. Örneğin aile içi şiddete tanıklık eden çocukların %45 ile %70’i aynı zamanda fiziksel istismar yaşamaktadır (Rosenbaum ve O’Leary, 1981, Salzinger, 1999; akt: Horton ve Cruise, 2001: 13). İstismar edici ebeveynler etmeyenlerle karşılaştırıldığında istismarın görüldüğü ailelerde daha fazla çatışma ve daha az destek olduğu belirtilmektedir. Yüksek seviyede ailedeki sözel ve fiziksel çatışma (eş istismarını içeren), çocuğun disipliniyle ilgili ebeveynler arasındaki anlaşmazlık, aile üyelerinin sosyal yalıtımı, bağlılıktan ve anlamlılıktan yoksun olması çocuğun fiziksel istismarına eşlik eden risk faktörleridir (Akt: Milner, 1998: 149). “Cinsel istismar, suça yöneltme ve uygun olmayan cezalandırma” boyutunun cinsiyet, babanın anneye fiziksel şiddet uygulamasına, babanın anneye sözel şiddet uygulamasına, annenin babaya fiziksel şiddet uygulamasına, annenin babaya sözel şiddet uygulamasına göre farklılaştığı saptanmıştır. Erkek öğrencilerin cinsel istismar, suça yöneltme ve uygun olmayan cezalandırma düzeyleri daha yüksek bulunmuştur. Babanın anneye fiziksel şiddet uyguladığı grupta yer alan çocukların, babanın anneye fiziksel şiddet uygulamadığı grupta yer alan çocuklara göre daha fazla cinsel istismar, suça yöneltme ve uygun olmayan cezalandırmaya maruz kaldıkları tespit edilmiştir. Babanın anneye sözel şiddet uyguladığı grupta yer alan çocukların, 147 babanın anneye sözel şiddet uygulamadığı grupta yer alan çocuklara göre daha fazla cinsel istismar, suça yöneltme ve uygun olmayan cezalandırmaya maruz kaldıkları saptanmıştır. Annenin babaya fiziksel şiddet uyguladığı grupta yer alan çocukların, annenin babaya fiziksel şiddet uygulamadığı grupta yer alan çocuklara göre daha fazla cinsel istismar, suça yöneltme ve uygun olmayan cezalandırma yaşadıkları belirlenmiştir. Annenin babaya sözel şiddet uyguladığı grupta yer alan çocukların, annenin babaya sözel şiddet uygulamadığı grupta yer alan çocuklara göre daha fazla cinsel istismar, suça yöneltme ve uygun olmayan cezalandırma yaşadıkları tespit edilmiştir. Yakın zamanda yapılan araştırmalarda erkeklerin de hemen hemen kızlar kadar sık olarak cinsel istismara uğradıkları ve kız mağdurların erkeklere oranla istismarı daha fazla bildirdiklerini ortaya koymaktadır. Bu gerçek istismar edilenlerin bildirilen düzeyde olmadığını ortaya koymakla birlikte kültür tarafından da erkeklerin güçlü olması ve tehlikelerden kaçması gerektiği düşüncesi desteklenmektedir (Berliner ve Elliot, 2002; akt: Tower, 2005: 132). Erkekler mağdur rolünde kendisini kız gibi hissedebilmektedir. Erkeklerin nerede olduklarıyla ilgili hesap verme zorunlulukları daha azdır. Bu yüzden ebeveynleri onların alışılagelmişin dışındaki davranışlarına daha az karşı koyarlar. Raporlar ve klişeleşmiş örneklere dayalı olarak kızların daha fazla mağdur haline geldiği farz edilmektedir. Şimdilerde ise erkeklerin de hemen hemen kızlarla eşit oranda korunmasız olduğu görülmektedir. Araştırmalara erkek çocuklarda istismara uğrama sıklığının bildirilenden anlamlı derecede yüksek olduğunu göstermektedir. Urquiza ve Keating (1990), erkek mağdurlar hakkında daha fazla araştırma yapılıncaya dek doğru istatistiklere ulaşılamayacağını belirtmiştir (Akt: Tower, 2005: 132). Çocuğun cinsel istismarı aynı zamanda aile içi şiddetin yaşandığı ailelerde görülmektedir. Erkeklerin eşlerini fiziksel istismar etme sıklığıyla kız çocuklarına 148 cinsel istismar uygulamaları arasında yüksek düzeyde bir ilişki bulunmaktadır (Tower, 2005: 115). “Gelişimi destekleme” boyutu (maddeleri reverse olarak puanlanan) ele alındığında ailenin gelir düzeyi, kardeş sayısı, kaçıncı çocuk olduğu, annenin eğitim düzeyi, babanın eğitim düzeyi, babanın anneye fiziksel şiddet uygulamasına, babanın anneye sözel şiddet uygulamasına, annenin babaya fiziksel şiddet uygulamasına, annenin babaya sözel şiddet uygulaması değişkenlerine göre farklılaştığı belirlenmiştir. Düşük gelir düzeyine sahip ailelerin çocuklarının, yüksek gelir düzeyine sahip ailelerin çocuklarına göre gelişimi destekleme düzeylerinin daha düşük olduğu bulunmuştur. 5 ve daha fazla kardeş olanların 2 kardeş olanlara göre gelişimlerinin daha az desteklendiği saptanmıştır. 4. ve daha üstü kardeş olan grubun 2. kardeş olan gruba göre gelişimlerinin daha az desteklendiği belirlenmiştir. İlkokul ve altı düzeyde eğitime sahip anneleri olan öğrencilerin; lise mezunu, üniversite ve üstü eğitime sahip anneleri olan öğrencilere göre gelişimlerinin daha az desteklendiği bulunmuştur. İlkokul ve altı düzeyde eğitime sahip babaları olan öğrencilerin; lise mezunu, üniversite ve üstü eğitime sahip babaları olan öğrencilere göre gelişimlerinin daha az desteklendiği saptanmıştır. Ortaokul ve lise düzeyinde eğitime sahip babaları olan öğrencilerin, üniversite ve üstü düzeyde eğitime sahip babaları olan öğrencilere göre gelişimlerinin daha az desteklendiği belirlenmiştir. Babanın anneye fiziksel şiddet uyguladığı grupta yer alan öğrencilerin, babanın anneye fiziksel şiddet uygulamadığı grupta yer alan öğrencilere göre gelişimlerinin daha az desteklendiği tespit edilmiştir. Babanın anneye sözel şiddet uyguladığı grupta yer alan öğrencilerin, babanın anneye sözel şiddet uygulamadığı grupta yer alan öğrencilere göre gelişimlerinin daha az desteklendiği bulunmuştur. Annenin babaya fiziksel şiddet uyguladığı grupta yer alan öğrencilerin, annenin babaya fiziksel şiddet uygulamadığı grupta yer alan öğrencilere göre gelişimlerinin daha az desteklendiği tespit edilmiştir. Annenin babaya sözel şiddet uyguladığı grupta yer alan öğrencilerin, annenin babaya sözel şiddet uygulamadığı grupta yer alan öğrencilere göre gelişimlerinin daha az desteklendiği bulunmuştur. 149 Literatürde konuyla ilgili yapılan araştırmalarda bu çalışmada elde edilen sonuçları destekleyici şekilde kardeş sayısının fazla olduğu ve gelir seviyesinin düşük olduğu ailelerden gelen çocukların gelişimlerinin daha az desteklendiği saptanmıştır (İşmen, 1999; Bekçi, 2006; Yenibaş, 2002). Çocukların sağlıklı, mutlu ve güçlü gelişimi ebeveynin çocukların fiziksel ve psikolojik ihtiyaçlarına karşılık vermesine bağlıdır. Ailede çocuk sayısının fazla olması ebeveynlerin hem maddi yönden hem de ilgi, sevgi, destek olma, birlikte vakit geçirme gibi manevi yönden çocuklarına yeterli kaynak ayırması ve özenli şekilde yetiştirmesini engelleyebilir. Düşük eğitim seviyesine sahip anne babalar çocuk gelişimi ve yetiştirilmesiyle ilgili daha az bilgi ve beceriye sahip olabilmekte bu da onların çocuklarını ayrı bir birey olarak kabul edip özerklik kazanmalarına katkıda bulunmalarına, sosyal yönden geliştirici aktivitelere yönlendirmede, etkili iletişim teknikleri kullanmada ve tutarlı bir tavır içinde olmada yetersizlik yaşamalarına ve çocuklarının gelişimini daha az düzeyde desteklemelerine neden olabilir. Araştırmanın dördüncü amacı doğrultusunda; araştırma grubunu oluşturan ortaöğretim öğrencilerinin cinsiyet, yaş, kardeş sayısı, doğum sırası, ailenin gelir düzeyi, ebeveynin öğrenim düzeyi, anne babanın beraber ya da boşanmış olması, babanın anneye fiziksel şiddet uygulaması, babanın anneye sözel şiddet uygulaması, annenin babaya fiziksel şiddet uygulaması, annenin babaya sözel şiddet uygulaması değişkenlerine göre zorba kişilik, kendine güven ve zorbalıktan kaçınma alt boyutlarından oluşan zorba davranışların 3 boyutu açısından fark olup olmadığı araştırılmıştır. “Zorba kişilik” boyutu cinsiyet, babanın anneye fiziksel şiddet uygulaması, annenin babaya fiziksel şiddet uygulamasına göre farklılık göstermektedir. Erkek öğrencilerin zorba kişilik düzeyleri kızlara göre daha yüksek bulunmuştur. Babanın anneye fiziksel şiddet uyguladığı grupta yer alan çocukların, babanın anneye fiziksel 150 şiddet uygulamadığı grupta yer alan çocuklara göre zorba kişilik düzeylerinin daha yüksek olduğu tespit edilmiştir. Annenin babaya fiziksel şiddet uyguladığı grupta yer alan çocukların, annenin babaya fiziksel şiddet uygulamadığı grupta yer alan çocuklara göre zorba kişilik düzeylerinin daha yüksek olduğu belirlenmiştir. Literatür tarandığında, bu çalışmanın sonuçlarıyla tutarlı şekilde erkek öğrenciler arasındaki zorbaca davranışların kız öğrencilere göre daha yaygın olduğu, erkek öğrencilerin fiziksel hareketler (tekmeleme, vurma, itme, yumruklama vb.) içinde kızlardan daha fazla yer aldığı bulunmuştur (Koç, 2006; Dölek, 2002; Boultan ve Smith, 1994; Nansel ve ark., 2000). Liteartür çocukların aile içi şiddete maruz kalmasıyla evde ve okulda diğer çocuklara şiddet uygulaması arasındaki bağı desteklemektedir (Milner, 1998; Connor, 2002; Iwaniech, 1995; Moeller, 2001). Fiziksel saldırganlık ve eşler arasındaki şiddet çocukta saldırganlığın ve antisosyal davranışın gelişmesinin güçlü bir belirleyicisidir. Ebeveynler arasındaki aile içi şiddete tanık olma çocuğu sosyal öğrenme (davranış model alma) ya da korkuya şartlandırma ve tehdide karşı aşırı tetikte olma yoluyla şiddete karşı duyarlılaştırabilir (Connor, 2002: 138). Ebeveynler arasında zayıf ve sıklıkla şiddet içeren ilişkiler duygusal istismarın görüldüğü ailelerin yaygın özellikleridir. Sık yaşanan kavgalar, eşlerin fiziksel istismarı, zulüm, sürekli kaygı ve korkuyla karakterize olan ev atmosferi çocuklara acı çektirmektedir. Ebeveynlerinin sıklıkla birbirlerine karşı şiddet ve istismar uygulamalarına tanık olması çocukların aynı davranış modelini almasına, kardeşleri ve akranlarıyla vakit geçirirken saldırgan tepkiler göstermesine neden olmaktadır (Iwaniech, 1995: 11). Bir ailede eş istismarı ile çocuk istismarı bir arada görüldüğünde etki gittikçe artan şekilde ortaya çıkmaktadır. Örneğin aile içi şiddete maruz kalma ve çocuk istismarı ile şiddet arasındaki ilişkiyi inceleyen bir araştırmada; kontrol grubunda şiddet gösterme oranının %38, şiddetin bir türüne maruz kalan gençlerin bu tür davranış gösterme oranı % 60.1 ve şiddetin her iki türüne birden maruz kalan gençlerin % 73.2’sinin şiddet göstermeyi onayladığı bulunmuştur (Akt: Verlinden, Hersen ve Thomas, 2000). 151 “Zorbalıktan kaçınma” boyutu cinsiyet ve yaş değişkenlerine göre farklılık göstermektedir. Kızlarda erkeklere göre zorbalıktan kaçınma düzeyinin daha yüksek olduğu bulunmuştur. 15 yaş ve altı grupta yer alan gençlerin, 16 yaş grubunda yer alan gençlere göre zorbalıktan kaçınma düzeylerinin daha yüksek olduğu saptanmıştır. Kızların saldırganlık problemlerinin genellikle erkeklere göre daha az yaygın ve daha az ciddi olduğu bulunmaktadır. Kızların kurallara uymama ve suç işleme davranışının içinde yer alması erkeklere göre daha az yaygındır. Zorbalığın yaygınlığıyla ilgili veriler de benzer bir eğilim yansıtmaktadır. Kendileri tarafından yanıtlanan zorbalık ölçümlerinde, kızların zorba davranışları erkeklerin 1/3’ü oranında çıkmıştır. 4.-8. sınıf öğrencileriyle yapılan bir araştırmada kızların %8’i, erkelerin ise %23’ü bir dönem boyunca diğer öğrencilere karşı bir ya da daha fazla zorbaca davranışlarda bulunduklarını belirtmişlerdir (Akt: Pepler, Craig ve Connoly, 2004: 91). Bireylerin şiddete maruz kalmasındaki cinsiyet faklılıklarıyla ilgili yapılan araştırmalar, erkeklerin taklit etmeye daha eğilimli iken kızların daha çok yetişkin mağdurlar haline geldiğini göstermiştir. Savunmacı baş etme stillerindeki cinsiyet farklılıkları ile ilgili çalışmalar erkek çocukların daha dışsal, aktif, bireysel tutumlar gösterirken kızların daha içsel, pasif, sosyal açıdan uyumlu tepkiler verdiklerini ortaya koymaktadır (Craig, 1998; Levit, 1991; akt: Rosser, 2002: 6). Olweus (1994), zorbalığa maruz kalma oranının öğrencilerin sınıf düzeyi yükseldikçe azaldığına işaret etmiştir. Zorbalığa en çok maruz kalanların daha genç ve daha güçsüz öğrenciler olduğunu belirtmiştir. Araştırmasında daha küçük sınıflarda zorbalığa maruz kalmış öğrencilerin %50’sinden fazlasının daha büyük öğrenciler tarafından zorbalığa uğradıklarını bildirdiklerini belirtmiştir (Akt:Yıldırım; 2001:40). 152 IV. BÖLÜM SONUÇ VE ÖNERİLER Bu araştırma, lise öğrencilerinde aile içi çocuk istismarı ile zorbalık arasındaki ilişkiyi değerlendirmek amacıyla gerçekleştirilmiştir. Araştırmada, öğrencilerin araştırmacı tarafından geliştirilen istismar yaşantılarını değerlendirmek için “Aile İçi Çocuk İstismarı Ölçeği- C Formu”, zorba davranışları saptamak için “Öğrenci İlişkileri Tutum Ölçeği”, demografik ve çeşitli ailevi özellikleri belirlemek amacıyla da “Kişisel Bilgi Formu” veri toplama araçları olarak kullanılmıştır. Araştırmanın örneklemi, İstanbul ilindeki 5 farklı lisenin 9,10, 11. sınıflarında öğrenim gören 305 öğrenci olarak belirlenmiştir. Araştırmada, verilerin çözümü için frekans ve yüzde değerleri saptanmış, ilişkisel çözümlemeler için Pearson Çarpım Moment Korelasyon Katsayıları, değişkenler arasındaki farklılıkları ortaya çıkarmak için Bağımsız Grup t Testi ve Tek Yönlü Varyans Analizi kullanılmıştır. Ayrıca, Aile İçi Çocuk İstismarı Ölçeği- C Formu alt boyularının lise öğrencilerinin zorba davranışlar göstermelerine neden olan ilişkileri yordamada anlamlı katkıları bulunup bulunmadığını belirlemek amacıyla da Çoklu Regresyon Analizi yapılmıştır. Araştırmanın amaçları doğrultusunda ortaya çıkan sonuçlar şunlardır: Lise öğrencilerinin Aile İçi Çocuk İstismarı Ölçeği- C Formu’nun Fiziksel ve Çok Yönlü İstismar, Cinsel İstismar, Suça Yöneltme ve Uygun Olmayan Cezalandırma ve Gelişimi Destekleme şeklindeki tüm alt boyut puanları ile Öğrenci İlişkileri Tutum Ölçeği’nin Zorba Kişilik ve Kendine Güven alt boyut puanları arasında ilişki olduğu belirlenmiştir. 153 Aile İçi Çocuk İstismarı Ölçeği- C Formu’nun, Fiziksel ve Çok Yönlü İstismar, Cinsel İstismar, Suça Yöneltme ve Uygun Olmayan Cezalandırma alt boyutlarının Öğrenci İlişkileri Tutum Ölçeği’nin Zorba Kişilik alt boyutunu en yüksek yordama düzeyine sahip değişkenler olduğu saptanmıştır. Maddeleri reverse olarak puanlanan Gelişimi Destekleme alt boyutunun Zorba Kişilik alt boyutunu ve reverse maddelerin toplamından oluşan Kendine güven alt boyutunu yordadığı saptanmıştır. Lise öğrencilerinin Fiziksel ve Çok Yönlü İstismar boyutu puanları, öğrencilerin kardeş sayılarına, babanın eğitim düzeyine, ailenin gelir düzeyine, babanın anneye fiziksel şiddet uygulamasına, babanın anneye sözel şiddet uygulamasına, annenin babaya fiziksel şiddet uygulamasına, annenin babaya sözel şiddet uygulamasına göre farklılaşmaktadır. Lise öğrencilerinin , Cinsel İstismar, Suça Yöneltme ve Uygun Olmayan Cezalandırma boyutu puanları cinsiyet, babanın anneye fiziksel şiddet uygulamasına, babanın anneye sözel şiddet uygulamasına, annenin babaya fiziksel şiddet uygulamasına, annenin babaya sözel şiddet uygulamasına göre farklılık göstermektedir. Erkek öğrencilerin cinsel istismar, suça yöneltme ve uygun olmayan cezalandırma düzeylerinin daha yüksek olduğu saptanmıştır. Lise öğrencilerinin Gelişimi Destekleme boyutu puanları, öğrencilerin kardeş sayısına, doğum sırasına, ailenin gelir düzeyine, annenin eğitim düzeyine, babanın eğitim düzeyine, babanın anneye fiziksel şiddet uygulamasına, babanın anneye sözel şiddet uygulamasına, annenin babaya fiziksel şiddet uygulamasına, annenin babaya sözel şiddet uygulamasına göre farklılık göstermektedir. Lise öğrencilerinin Zorba Kişilik boyutu puanları, cinsiyet, babanın anneye fiziksel şiddet uygulaması, annenin babaya fiziksel şiddet uygulaması değişkenlerine göre farklılaşmaktadır. Erkek öğrencilerin zorba kişilik düzeyleri kız öğrencilere 154 göre daha yüksek bulunmuştur. Lise öğrencilerinin Kendine Güven boyutu puanlarının değişkenlere göre farklılık göstermediği saptanmıştır. Lise öğrencilerinin Zorbalıktan Kaçınma boyutu puanlarının cinsiyet ve yaş değişkenlerine göre farklılık gösterdiği bulunmuştur. Kız öğrencilerin zorbalıktan kaçınma puanlarının erkek öğrencilerden daha yüksek olduğu saptanmıştır. 15 yaş ve altı grupta yer alan öğrencilerin 16 yaş grubunda yer alan öğrencilere göre zorbalıktan kaçınma düzeylerinin daha yüksek olduğu bulunmuştur. Yapılan bu araştırmada; ailenin gelir düzeyi, kardeş sayısı, ebeveynlerin eğitim düzeyi, ebeveynlerin birbirlerine karşı sözel ya da fiziksel şiddet uygulaması aile içi çocuk istismarı ve zorba davranışların belirlenmesinde önemli değişkenler olarak saptanmıştır. Düşük gelir düzeyinden yüksek gelir düzeyine gidildikçe, kardeş sayısı azaldıkça, ebeveynin eğitim düzeyi arttıkça ve ebeveynlerin birbirlerine karşı fiziksel ya da sözel şiddet uygulaması azaldıkça istismarı ve zorba davranışı ortaya çıkaran nedenlerin azaldığı saptanmıştır. Bununla birlikte cinsiyet değişkeninin cinsel istismar, suça yöneltme ve uygun olmayan cezalandırma, zorba kişilik ve zorbalıktan kaçınma alt boyutlarını, yaş değişkeninin de zorbalıktan kaçınma boyutunu etkilediği tespit edilmiştir. Bu sonuçlar ışığında uygulamalar açısından aşağıdaki önerilerde bulunulabilir: 1- Okullarda istismarla ilgili tarama çalışmaları yapılarak risk altındaki öğrenciler saptanmalı, bu öğrencilere ve ailelerine yönelik sosyal destek ve bilgilendirmeyi içeren önleme çalışmaları yapılmalıdır. 2- Milli Eğitim Bakanlığı tarafından istismara uğrayan öğrencilere psikolojik ve sosyal destek verilen uzman kişilerin bulunduğu birimler oluşturulmalıdır. 3- Milli Eğitim Bakanlığı tarafından geliştirilen projelerde, öğretmen ve yöneticilere yönelik istismar ve zorbalık konusunda hem teorik hem de uygulamayı içeren bilgilendirici çalışmalara yer verilmelidir. 155 4- Milli Eğitim Bakanlığı’nın Hizmet İçi Eğitim programlarında rehber öğretmenlere istismar ve zorbalık konusunda önlem almaya, sınıf içinde müdahale etme yöntemlerine yönelik eğitimler verilmelidir. 5- Öğrenciler okullarda rehber öğretmen tarafından istismar, zorbalık hakkında ve istismara ve zorbalığa maruz kaldıklarında kimlerden, hangi kurumlardan yardım alabilecekleri konusunda bilgilendirilmelidir. 6- Erken müdahale açısından öğretmenler istismara ve zorbalık davranışlarına maruz kalma belirtileri ve bu tür durumlarda yapılması gerekenler hakkında bilgilendirilmelidir. 7- Rehber öğretmenler tarafından zorba davranışlar gösteren öğrencilere empati, zorbalığa maruz kalan öğrenciler için girişkenlik ve her iki gruba da sosyal beceri eğitimi verilmelidir. 8- Tüm okul çalışanları ve velilerin görüşleri alınarak okulda zorbalık karşıtı davranış biçimi ve politikası yerleştirilmelidir. 9- Geliştirilen Aile İçi Çocuk İstismarı Ölçeği- C Formu’nun psikometrik açıdan güvenirliğini arttırmak için suçlu gençler, özürlü ve özel eğitim gören vb. farklı gruplarla çalışılmalı ve Çocuk Esirgeme Kurumu, Çocuk Tutukevlerinde uygulanmalıdır. 10- Aile içi çocuk istismarı ve zorbalık konuları bundan sonraki çalışmalarda değişken olarak ele alınmalıdır. 11- Ana-Baba Okulları bir yükseköğretim programı dersi şeklinde düzenlenerek ebeveynliğe yaklaşılan bir süreç olan üniversitelerin son sınıflarında zorunlu ya da seçmeli ders olarak konulmalıdır. 156 KAYNAKÇA • Akgün, S. (2005). “Akran Zorbalığının Anne-Baba Tutumları ve Anne-Baba Ergen İlişkisi Açısından Değerlendirilmesi” . Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Hacettepe Üniversites, Ankara. • Alantar, M. (1989). “Psychological Maltreatment: An Attempt of Its Definiton by Experts and Its Assessments Among a Group of Adolescents”. Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Boğaziçi Üniversitesi, İstanbul. • Ambert, A.M. (1994). A Qualitative Study of Peer Abuse and Its Effects: Theoretical and Empirical Implications. Journal of Marriage and Family Counseling, 56(1), 119-131. • American Psychological Association. (1993). Summary Report of the American Psychological Association on Violence and Youth, 1. Washington. • Ammerman, R. T., Hersen, M. (1990). Children at Risk: An Evaluation of Factors Contributing to Child Abuse and Neglect. New York: Plenum Press. • Amodei, N., Scott, A. A., (2002). “Psychologists’ Contribution to the Prevention of Youth Violence”. The Social Science Journal, 39, 511-526. http://0www.sciencedirect.com.seyhan.library.boun.edu.tr.(Erişim:04.11.200 6). • Aslan, S. H. Alparslan, Z. N. (1999). “Çocukluk Örselenme Yaşantıları Ölçeğinin Bir Üniversite Öğrencisi Örnekleminde Geçerlik, Güvenirlik, Faktör Yapısı”. Türk Psikiyatri Dergisi, 10, 275-285. 157 • Atamer, A. A., (2005). “Çocuk İstismarı Tarama Anketi: Geliştirme, Geçerlik ve Güvenirlik Çalışması”. Yayınlanmamış Doktora Tezi, İstanbul Üniversitesi, İstanbul. • Atik, G. (2006). “İlköğretim İkinci Kademe Öğrencileri Arasındaki Zorbalık Davranışını Yordamada Denetim Odağı, Benlik Saygısı, Aile Stili, Yalnızlık ve Akademik Başarının Rolü”. Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Ankara. • Balcı, A. (2004). Sosyal Bilimlerde Araştırma. Yöntem, Teknik ve İlkeler. Ankara: PegemA Yayıncılık. • Baldry, A. C. (2003). “Bullying in Schools and Exposure to Domestic Violence”. Child Abuse and Neglect, 27, 713-732. http://0www.sciencedirect.com.seyhan.library.boun.edu.tr.(Erişim:04.11.200 6). • Bekçi, B. (2006). “İlköğretim 2. Kademe Öğrencilerinde Aile içi Çocuk İstismarı ve Öfke Tetikleyicileri Arasındaki İlişkinin İncelenmesi”. Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul Üniversitesi, İstanbul. • Berliner, L., Elliot, D. M., (1996). “Sexual Abuse of Children”. The Apsac Handbook on Child Maltreatment. (Ed: John Briere, Lucy Berliner, Josephine A. Bulkley, Carole Jenny, Teresa Reid). London: Sage Publications. • Bernstein, P. D., Stein, A. J., Newcomb, D. M., Walker, E., Pogge, D., Ahluvalia, T., Stokes, J., Handelsman, L., Medrano, M., Desmond, D., Zule, W. (2003). “ Development and Validation of a Brief Screening Version of the Childhood Trauma Questionaire”. Child Abuse and Neglect, 27,171. 158 • Besag, V. (1995). Bullies and Victims in Schools. Philedelphia: Open University Press. • Bilir, Ş., Arı, M., Dönmez, N., Güneysu, S. (1991). “ 4-12 Yaşları Arasında 16.100 Çocukta Örselenme Durumları İle İlgili Bir İnceleme”. Çocuk İstismarı ve İhmali,Çocukların Kötü Muameleden Korunması 1. Ulusal Kongresi. Ankara: Gözde Repo Ofset. • Boulton, M. J., Smith, P.K. (1994). “Bully/Victim Problems in Middle School Children: Stability, Self-Perceived Competence, Peer Perceptions and Peer Acceptance”. British Journal of Developmental Psychology, 12, 315329. • Browne, K., Herbert, M. (1997). Preventing Family Violence. New York: John Wiley & Sons. • Büyüköztürk, Ş. (2006). Sosyal Bilimler için Veri Analizi El Kitabı. Ankara: PegemA Yayıncılık. • Chaffin, M., Bonner, B. L., Worley, K.B., Lawson, L. (1996). “Treating Abused Adolescents”. The Apsac Handbook on Child Maltreatment. (Ed: John Briere, Lucy Berliner, Josephine A. Bulkley, Carole Jenny, Teresa Reid). London: Sage Publications. • Coloroso, B. (2003). The Bully, The Bullied and the Bystander. New York: Harper Resource Publishers. • Connor, D. F. (2002). Aggresion and Antisocial Behavior in Children and Adolescents. New York: The Guilford Press. 159 • Craig, W. (1998). The Relationship among Bullying, Victimization, Depression, Anxiety and Aggressionin Elementary School Children. Personality and Individual Differences, 24 (1), 123-130. • Çayırdağ, N. (2006). “İlköğretim 7. ve 8. Sınıf Öğrencilerinin Okul Kültürünü Algılayışları ile Zorbalık Eğilimleri ve Zorbalıkla Başetme Düzeyleri Arasındaki İlişkinin İncelenmesi“. Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul Üniversitesi, İstanbul. • Denmark, F. L., Krauss, H. H., Wesner, R. W., Midlarsky, E., Gielen,U. P. (2005). Violence in Schools. USA: Springer Science, Business-Media, Inc. • Dodge, K. A. (1993). Social Cogntive Mechanisms in the Development of Conduct Disoerder and Depression. A Null Review of Psychology, 44, 559584. • Dölek, N. (2002). “İlk ve Ortaöğretim Okullarındaki Öğrenciler Arasında Zorbaca Davranışların İncelenmesi ve Zorbalığı Önleme Tutumu Geliştirmek İçin Hazırlanan Bir Programın Etkisinin Araştırılması”. Yayınlanmamış Doktora Tezi, Marmara Üniversitesi, İstanbul. • Dulli, L. S. (2006). “Primary Socialization Theory and Bullying: The Effects of Primary Sources of Socialization on Bullying Behaviors among Adolescents”.Dissertation,NorthCarolinaUniversity,ChapelHill.http://0proqu est.umi.com.seyhan.library.boun.edu.tr. (Erişim:18.11.2007) • Edens, J. F. (1999). “Agressive Children’s Self – Systems and Quality of Their Relationships with Significant Others”. Agression and Violent Behavior, 4, 151-177. 160 • Ergin, D. (1995). “Ölçeklerde Geçerlik ve Güvenirlik”. Marmara Üniversitesi Eğitim Fakültesi Eğitim Bilimleri Dergisi, 7, 125-148. • Erickson, M. F., Egelant, B. (1996). “Child Neglect”. The Apsac Handbook on Child Maltreatment. (Ed: John Briere, Lucy Berliner, Josephine A. Bulkley, Carole Jenny, Teresa Reid). London: Sage Publications. • Eryiğit, S. (2004). “Turkish Adolescents’ Level of Psychological Adjustment in Relation to Adolescents’ Perception of Parental Psychological Maltreatment & Physical Punishment”. Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Boğaziçi Üniversitesi, İstanbul. • Feindler, E. L., Ratus, J. H., Silver, L. B. (2003). Assesment of Family Violence. American Psychological Association: Washington. • Finkelhor, D., Browne, A. (1986). “Impact of Child Sexual Abuse”. A Review of the Research. Classic Papers in Child Abuse. (Ed: Anne Cohn Donnely, Kim Oates). London: Sage Publications. • Flannery, D. J. (1997). “School Violence: Risk, Preventive Intervention, and Policy” , http:// iume.tc.columbia.edu//ericarchive/mono/UDS109.PDF. • Garbarino, J. (1978). “The Elusive Crime of Emotional Abuse”. Classic Papers in Child Abuse. (Ed: Anne Cohn Donnely, Kim Oates). London: Sage Publications. • Garbarino, J., Eckenrode, J. (1997). Understanding Abusive Families. New York: John Wiley & Sons. • Garbarino, J., De Lara, E. (2002). How to Protect Adolescents from Bullying, Harassment, and Emotional Violence. New York: Free Press. 161 • Glaser, D. (2002). “ Emotional Abuse and Neglects (Psychological Maltreatment): A Conceptual Framework”. Child Abuse and Neglect, 26, 697-714. • Goldstein, A. P. (2002). The Psychology of Group Aggression. New York: John Wiley & Sons. • Gültekin, Z. (2003). “Akran Zorbalığını Belirleme Ölçeği Geliştirme Çalışması“. Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Hacettepe Üniversitesi, Ankara. • Günçe, G. (1999). “Çocuğun Cinsel İstismarı”. Çocuk İstismarı ve İhmali. (Der: Esin Konanç, İpek Gürkaynak, Ayten Egemen). Ankara: Ofset Tipo Matbaacılık. • Henggeler, S. W., Melton, G. B., Smith, L.A. (1992). Family Preservation Using Multisystemic Theraphy. Journal of Consulting and Clinical Psychology, 60, 953-961. • Herrera, V. M., Closkey, L. A. (2001). Gender Differences in the Risk for Delinquency among Youth Exposed to Family Violence. Child Abuse and Neglect, 25, 1037-1051. • Hoover, R. L. (2005). “A Methodological Study of Family and Personality Variables Associated with Discrimination and Bullying”. Dissertation, CincinnatiUniversity,Cincinnati. (Erişim:18.11.2006). • Horton, C. B., Cruise, T. K. (2001). Child Abuse and Neglect. The School’s Responce. New York: The Guilford Press. 162 • Huesmann, L. R., Eran,L.D., Lefkowitz, M.M., Walder, L,O. (1984). Stability of aggression over time and generations. Developmental Pscyhology, 20, 1120-1134. • Iwaniec, D. (1995). The Emotionally Abused and Neglected Child. England: John Wiley & Sons. • İlkkaracan, P. (1996). “Çocuklara Yönelik Cinsel Taciz”. Sıcak Yuva Masalı. Aile içi Şiddet ve Cinsel Taciz. (Der: Pınar İlkkaracan, Leyla Gülçür, Canan Arın). İstanbul: Metis Yayınları. • İşmen, E. A. (1993). “Duygusal İstismarın Liseli Ergenlerin Kendini Kabul Seviyelerine Etkisi”. Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Marmara Üniversitesi, İstanbul. • İşmen, E. A. (1999). “Aile içi Çocuk İstismarı”. Yayınlanmamış Doktora Tezi, İstanbul Üniversitesi, İstanbul. • Janson, G. R. (2000). “Exposure to Repetitive Abuse: Psychological Distress and Physiological Reactivity bystanders as Compared to Victims”. Dissertation, Ohio University, Ohio. • Justice, B., Justice, R. (1990). The Abusing Family. New York: Plenum Press. • Kapcı, E. G. (2004). “İlköğretim Öğrencilerinin Zorbalığa Maruz Kalma Türünün ve Sıklığının Depresyon, Kaygı ve Benlik Saygısıyla İlişkisi“. Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Dergisi, 37, 1-13. 163 • Karaca, N. (2001). “Duygusal İstismara Uğramış Ergenlerin Bazı Kişilik Özelliklerinin İncelenmesi”. Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Marmara Üniversitesi, İstanbul. • Karasar, N. (1999). Bilimsel Araştırma Yöntemi. Ankara: Nobel Yayın Dağıtım. • Kars, Ö. (1994). “Çocuk İstismarı ve İhmalinin Nedenleri ve Okul Başarısına Etkisi”. Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Hacettepe Üniversitesi, Ankara. • Kars, Ö. (1996). Çocuk İstismarı: Nedenleri ve Sonuçları. Ankara: Bizim Büro. • Kashani, J. H., Allan, W. D. (1998). The Impact of Family Violence on Children and Adolescents. Sage Publications: California. • Kaufman, J., Cicchetti, D. (1989). The Effects of Maltreatment on School Age Children’s Socioemotional Development. Developmental Psychology, 25, 516-524. • Kaufman, K., Barber, M., Mosher, H., Cartel, M. (2002). “Reconceptualizing Child Sexual Abuse as as Public Concern”. Preventing Violence in Relationships. (Ed: Paul A., Schewe). Washington: APA. • Kepenekçi, Y. K., Çınkır, Ş. (2006). “Bullying Among Turkish High School Students”. Child Abuse and Neglect, 30, 193-204. http://0www.sciencedirect.com.seyhan.library.boun.edu.tr.(Erişim:04.11.200 6). 164 • Kılınç, H. (1999). “The Partial Norm Study of the Perception of Psychological Maltreatment Inventory for Adolescents”. Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Boğaziçi Üniversitesi, İstanbul. • Kızmaz, Z. (2006). “Okullardaki Şiddet Davranışının Kaynakları Üzerine Kuramsal Bir Yaklaşım“. C.Ü. Sosyal Bilimler Dergisi, 30, 40-47. • Kline, P. (1994). An Easy Guide to Factor Analysis. New York: Roudledge. • Koç, Z. (2006). “ Lise Öğrencilerinin Zorbalık Düzeylerinin Yordanması”. Yayınlanmamış Doktora Tezi, Gazi Üniversitesi, Ankara. • Kolko, D. J. (1996). “Child Physical Abuse”. The Apsac Handbook on Child Maltreatment. (Ed: John Briere, Lucy Berliner, Josephine A. Bulkley, Carole Jenny, Teresa Reid). London: Sage Publications. • Kulaksızoğlu, A. (2004). Ergenlik Psikolojisi. İstanbul: Remzi Kitabevi. • Kutlu, F. (2005). “The Effect of Bullying Management Training on Bullying Behaviours of Elementary School Students”. Yayınlanmamış Doktora Tezi, Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Ankara. • Levesque, R. (2001). Culture And Family Violence. Washington: American Psychological Association. • Lynch, M. (1999). “Çocuk İstismarı ve İhmali”. Çocuk İstismarı ve İhmali. (Der: Esin Konanç, İpek Gürkaynak, Ayten Egemen). Ankara: Ofset Tipo Matbaacılık. 165 • Mangalcı, B. (2002). “Lise 2. Sınıf Öğrencilerinin Ailede Çocuk İstismarı ve İhmaline İlişkin Görüşleri”. Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Hacettepe Üniversitesi, Ankara. • Margolin, G., Gordis, E. B. (2000). The Effects of Family and Comunity Violence on Children. A Null Review of Psychology., 51, 445-479. • Milner, J. S. (1998). “Individual and Family Characteristics Associated with ıntra Familial Child Physical and Sexual Abuse”. Violence against Children in the Family and the Community. (Ed: Penelople K. Trickett, Cynthia J. Schellenbach). Washington: APA. • Moeller, T. (2001). Youth Agression and Violence. New Jersey: Lawrance Erlbaum Associates, Inc. • Mollerstrom, W. W., Patchner, M. A., Milner, J. S. (1992). Family Functionng and Child Abuse Potential. Journal of Clinical Psychology, 36, 875-884. • Mongold, J. L. (2006). “Bullying Behavior in Middle School: The Effects of Gender, Grade Level, Family Relationships, and Vicarious Victimization on Self-Esteem and Attitudes of Bullying”. Dissertation, East Tennessee State University.http://0proquest.umi.com.seyhan.library.boun.edu.tr.(Erişim:18.11 .2006). • Müderrisoğlu, S. (2002). “Adolesan Döneminde Karşılaşılan İntihar Eğilimlerinde Aile İçi Duygusal ve Fiziksel İstismar ile Depresyonun Etkileri”. Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Boğaziçi Üniversitesi, İstanbul. 166 • Nansel, T.R., Overpack, M., Pilla, R.S., Ruan, W.J., Simons-Morton, B., Scheidt, P. (2001). Bullying behaviors among U.S. youth. Journal of the American Medical Association, 283, 2094-2100. • Olweus, D. (1993). Bullying at School: What we know and what we can do?. Madlen: MA Blackwell Publishers. • Olweus, D. (1995). Bullying at School. England: Blackwell Company. • Orhon, F. Ş., Ulukol, B., Bingöler, B., Gülnar, S. B. (2006). Atitudes of Turkish Parents, Pediatric Residents, and Medical Students Toward Child Disciplinary Practises. Child Abuse and Neglect. • Özdemir, A. S. (1989). “Çocuğun Fiziksel Yönden İstismarı ve İhmali. Ankara’daki Alt ve Üst Toplumsal Ekonomik Düzeydeki Ortaokul Öğrencileri Üzerinde Ana Babanın Fiziksel İstismar ve İhmal Davranışlarının Karşılaştırılması”. Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Hacettepe Üniversitesi, Ankara. • Patterson, G. R., Reid, J.B., Dishion, T. J. (1992). Antisocial Boys. Eugene, OR: Castalia. • Pekel, N. (2004). Akran Zorbalığı Grupları Arasında Sosyometrik Statü, Yalnızlık ve Akademik Başarı Durumlarının İncelenmesi. Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Hacettepe Üniversitesi, Ankara. • Pellegrini, A. D. (2002). Bullying, Victimzation and Sexual Harrassment during Transition to Middle School. Educational Pscyhologists, 37 (3), 151163. 167 • Pepler, D., Craig, A.Y., Connely, J. (2004). “Girls Who Bully”. Aggression, Antisocial Behavior, and Violence Among Girls. (Ed: Martha Putallaz, Karen L. Bierman). New York: Guilford Pres. • Pişkin, M. (2002). Okul Zorbalığı: Tanımı, Türleri, İlişkili Olduğu Faktörler ve Alınabilecek Önlemler. Kuram ve Uygulamada Eğitim BilimleriEducatşonal Sciences. Theory&Practice, 2 (2), 531-562. • Polat, O. (2001). Çocuk ve Şiddet. İstanbul: DER Yayınları. • Reuter-Rice, K.E. (2005). “Psychosocial Responses by Adolescents Male Victims to Peer Bullying”. Dissertation, San Diego University, San Diego. http://0proquest.umi.com.seyhan.library.boun.edu.tr. (Erişim:18.11.2006). • Rigby, K. (2003). Consequences of Bullying in Schools. Canadian Journal of Psychiatry, 48 (9), 583-590. • Rosser, S. S. (2002). “Youth at Risk: Community Violence, Trauma and Aggression in New England Adolescents”. Dissertation, Antioch New EnglandGraduateSchool,NewHampshire.http://0proquest.umi.com.seyhan.lib rary.boun.edu.tr (Erişim: 18.11.2006). • Schwartz, D., Dodge, K. A., Pettit, G. S., Bates, J.E.(1997). “The Early Socialization of Aggressive Victims of Bullying”. Child Development, 68,665–675. • Smith, C., Thornberry, T. P. (1995). The Relationship between Child Maltreatment and Adolescents Involvement in Delinquency. Criminology, 33, 451-477. 168 • Smith, D. M. (2006). “The Relationship Between Emotional Childhood Maltreatment and Bullying“. Dissertation, New York University, New York. http://0proquest.umi.com.seyhan.library.boun.edu.tr (Erişim:17.11.2006 ). • Smith, P. K., Morita, Y., Junger-Tas, J., Olweus, D., Catalano, R., Slee, P. (2000). The Nature of School Bullying. London: Routledge. • Staub, E. (2003). The Psychology of Good and Evil. Why Children, Adults and Groups Help and Harm Others. Cambridge: Cambridge University Press. • Straus, M. B. (1994). Violence in the Lives of Adolescents. New York: W.W. Norton Company. • Sullivan, K. (2002). Anti-Bullying Handbook. New York: Oxford University Press. • Tabachnik, B. G., Fidel, L.S. (1989). Using Multi Variate Statistics. New York: Harper Collins. • Taşdelen, N. (1995). “Examination of the Effects of Perceived Psychological Maltreatment of Mothers on Adolecent’s Self-Concept, Emotional and Behavioral Problems, and Academic Achievement”. Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Boğaziçi Üniversitesi, İstanbul. • Tercan, M. (1995). “Çocuğun Ana-Babası Tarafından Fiziksel İstismarı ve İhmali”. Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Ankara Üniversitesi, Ankara. • Tezbaşaran, A. (1997). Likert Tipi Ölçek Geliştirme Klavuzu. Ankara: Türk Psikologlar Derneği Yayınları. 169 • Topçu, S. (1997). Çocuk ve Gençlerin Cinsel İstismarı. Ankara: Doruk Yayıncılık. • Tower, C.C. (2005). Understanding Child Abuse and Neglect. USA: Pearson Education, Inc. • Tuzgöl, M. (1998). “Ana - Baba Tutumları Farklı Lise Öğrencileirnin Saldırganlık Düzeylerinin Çeşitli Değişkenler Açısından İncelenmesi”. Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Hacettepe Üniversitesi, Ankara. • Vardar, B. (1994). “The Validity and Reliability of the Perception of Psychological Maltreatment Inventory for Adolescents”. Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Boğaziçi Üniversitesi, İstanbul. • Verlinden, S., Hersen, M., Thomas, J. (2000). “Risk Factors in School Shootings”. Clinical Psychology Review, 20, 3-56. http://0www.sciencedirect.com.seyhan.library.boun.edu.tr.(Erişim:04.11.200 6). • Weiss, B., Dodge, K.A., Bates, S. E., Pettit, G. S. (1992). Some consequences of early harsh discipline: Child aggression and a maladaptive social information processing style. Child Development, 63, 1328-1333. • Wekerle, C., Miller, A. L. Wolfe, D. A., Spindel, C. B. (2006). Childhood Maltreatment. USA: Hogrefe & Huber Publishers. • Yavuzer, H. (2005). Gençleri Anlamak. Ana- Babaların En Çok Sorduğu Sorular ve Cevaplarıyla. İstanbul: Remzi Kitabevi. 170 • Yenibaş, R. (2002). “ Aile içi İstismarın Ergenin Umutsuzluk Düzeyi ile İlişkisi”. Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Marmara Üniversitesi, İstanbul. • Yıldırım, S. (2001). “The Relationship of Bullying, Family Environment and Popularity”. Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Ankara. • Youngblade, L. M., Belsky, J. (1990). Social and Emotional Consequences Child Maltreatment. Children at Risk: An Evolution of Factors Contributing to Child Abuse and Neglect. New York: Plenum Pres. 171 EKLER 172 EK 1 Kişisel Bilgi Formu Kişisel Bilgi Formu bireyleri tek tek değerlendirmek için değil genel bir değerlendirme yapma amaçlı hazırlandığından isminizi yazmanız gerekli değildir. Yanıtlarınız gizli tutulacaktır. Vereceğiniz bilgiler bir araştırmada kullanılacağı için soruların tümünü yanıtlamanız rica olunur. Teşekkürler 1. Yaşınız:………… 2. Cinsiyetiniz: ( ) Kız ( ) Erkek 3. Sizce ailenizin gelir düzeyi aşağıdakilerden hangisidir? ( ) Düşük gelir düzeyi ( ) Ortanın üstü ( ) Ortanın altı ( ) Yüksek gelir düzeyi ( ) Orta 4. Kaç kardeşsiniz? ( ) Tek çocuğum ( ) Üç kardeşiz ( ) 5 ve daha fazla kardeşiz ( ) İki kardeşiz ( ) Dört kardeşiz 5. Siz kaçıncı çocuksunuz? ( ) Tek çocuk ( ) İkinci ( ) Birinci ( ) Üçüncü ( ) Dördüncü ve üstü 6. Anne Babanızın öğrenim durumu (En son bitirdikleri öğrenim kurumuna göre işaretleyiniz) Anne Baba Okur - yazar değil ( ) ( ) Okur - Yazar ( ) ( ) İlkokul mezunu ( ) ( ) Ortaokul mezunu ( ) ( ) Lise mezunu ( ) ( ) Üniversite–Yüksekokul mezunu ( ) ( ) Yüksek Lisans-Doktora mezunu ( ) ( ) 173 7. Anne Babanız; ( ) Beraber 8. ( ) Boşandılar Anne Baba ( ) a) Sağ ( ) a) Öz ( ) a) Sağ ( ) a) Öz ( ) b) Ölü ( ) b) Üvey ( ) b) Ölü ( ) b)Üvey 9. Babam anneme; fiziksel şiddet (vurma, itme, tekmeleme, tokatlama, yumruklama v.b.) uygular. ( ) Evet ( ) Hayır 10. Babam anneme; sözel şiddet (bağırma, hakaret etme, aşağılama, sürekli eleştirme, tehdit etme v.b.) uygular. ( ) Evet 11. ( ) Hayır Annem babama; fiziksel şiddet (vurma, itme, tekmeleme, tokatlama, yumruklama v.b.) uygular. ( ) Evet ( ) Hayır 12. Annem babama; sözel şiddet (bağırma, hakaret etme, aşağılama, sürekli eleştirme, tehdit etme v.b.) uygular. ( ) Evet ( ) Hayır 174 EK 2 AİLE İÇİ ÇOCUK İSTİSMARI ÖLÇEĞİ- C FORMU DENEMELİK FORM Değerli katılımcı, Bu araştırmada, anne babaların gençlere yönelik bazı davranışlarıyla ilgili bilgi edinmek amaçlanmaktadır. Bu anket bir bilgi sınavı değildir. Hiçbir ifadenin doğru veya yanlış cevabı yoktur. Araştırmamız için kimliğiniz değil anketteki ifadelere vereceğiniz içten yanıtlar önemli olduğu için verilen forma kimliğinizle ilgili hiçbir şey yazmayınız. Verdiğiniz cevaplar sadece araştırma amaçlı olarak kullanılacak, başka hiç kimse cevaplar üzerinde çalışmayacaktır. Ankette yer alan her maddeyi okuduktan sonra maddede belirtilen durumu yaşayıp yaşamadığınızı, yaşadınızsa hangi sıklıkta olduğunu aşağıda bir örneği verilen değerlendirme ölçeğindeki şıklardan birini işaretleyerek belirtin. Hiçbir zaman yaşamadım Bir kez yaşadım Nadiren yaşadım Sık sık yaşadım Her zaman yaşıyorum Yaşantılarınızı bizimle paylaştığınız için çok teşekkür ederiz. Anne ve/veya baba tarafından; Hiçbir zaman yaşamadım Bir kez yaşadım Nadiren yaşadım Sık sık yaşadım Her zaman yaşıyorum 1- Gence bazen çok sert bazen çok yumuşak davranmak 2- Gence gücün ve kudretin dünyadaki en önemli şey olduğunun söylenmesi ya da bunu hissettirerek yetiştirilmesi 3- Gençlere, kendi cinslerine ait olmayan rolleri benimsemelerini sağlayacak şekilde davranılması 4- Genci itmek 5- Genç hastalandığında gerektiği halde tıbbi bakımdan yoksun bırakılması 6- Aile bireylerinin ya da diğer kişilerin gençle alay etmelerine göz yumulması 7- Gençlere üniversiteye girme ve kazanma konusunda baskı yapılması 8- Gencin gelişimini destekleyen fırsat ve ortamlar yaratmak 9- Gençlerin büyükanne ve büyükbabalarıyla ilişkilerinin engellenmesi 10- Gencin kulağını çekmek 11- Genci, döveceğini söyleyerek tehdit etmek 12- Gencin yaşına ve gelişim düzeyine uygun spor aktivitelerine yönlendirilmesi 175 13- Gençle hiçbir şeyi paylaşmamak 14- İnsan vücudunun, cinselliğin kötü bir şeymiş gibi tanıtılması 15- Genci omzundan, kolundan tutup sarsmak 16- Gencin suç işlemeye yöneltilmesi 17- Gence zaman ayırmak ve ortak etkinliklerde bulunmak 18- Gence cinsellikle ilgili görmekten rahatsız olduğu şeyler göstermek 19- Gencin yüzüne tokat atmak 20- Ebeveynin, gencin cinsiyetinden memnun olmayıp bunu ona hissettirmeleri 21- Gence bir alet ( saç fırçası, sopa, terlik, kayış vb. ) kullanarak vurmak 22- Gençle, cinsellikle ilgili eğitim amaçlı olmayan kaba konuşmalar yapılması 23- Gencin cimciklenmesi 24- Gencin disipline etmek için değil intikam almak için cezalandırılması 25- Genç herhangi bir işle uğraşırken gösterdiği çabaya saygı duymak 26- Gencin yanında küfürlü konuşulması 27- Gencin içten denetimli (kendi kendini kontrol etmesi) olmasını sağlamak yerine dıştan denetimli (sosyal ya da dış çevre kontrollü) olmasını ön planda tutmak 28- Gencin fuhuşa itilmesi 29- Genci tırmıklamak 30- Gencin oda, bodrum vb. yerlere kapatılması 31- Genci tutarlı bir şekilde eğitmek ancak gerektiğinde esnek davranabilmek 32- Genci müstehcen (açık saçık, yakışıksız) yayınlara, resimlere konu ederek para kazanmak 33- Gencin bir takım özelliklerini kullanarak (sivilceler, boy kısalığı vb.) onu başkalarının önünde rezil etmekle tehdit etmek 34- Gencin kendi kendine yetebilmesini sağlayacak deneyimlerinin desteklenmesi 35- Hiçbir açıklama yapmadan gencin kurallara (ev içi ya da dışı) uymasının istenmesi 36- Gencin kaba etine (poposuna) terlik vb. ya da elle vurmak 37- Kız çocukları için başlık parası istenmesi 38- Genci sıcak nesneler (sigara, sıvı, metal vb.) kullanarak yakmak 39- Gencin aşırı şekilde korunması, gereğinden fazla özen ve düşkünlük gösterilmesi 40- Gencin vücudunu, göstermekten rahatsızlık duyduğu özel (mahrem) yerlerini göstermesini istemek 41- Gencin saçını çekmek 42- Gencin başkalarının işledikleri bir suçu üstlenmesini istemek 176 43- Gence sık sık “ sen ne işe yararsın ki ” denmesi 44- Genç cinsellikle ilgili sorular sorduğunda, yaşına uygun cevaplar verilmesi 45- Gence ebeveyni tarafından herhangi bir şekilde uyuşturucu verilmesi 46- Gençlerin kan davalarında suç işlemeye teşvik edilmeleri 47- Gencin vücuduna, özel (mahrem) yerlerine onu utandıracak, rahatsız edecek şekilde dokunulması 48- Gencin benliğini ve gelişen kimliğini göz önüne almadan ebeveynin rahat etmesi için cezalandırmak 49- Gençten cinsel amaçlı olarak, anne ve/veya babanın vücutlarının özel (mahrem) yerlerine dokunmalarını istemeleri 50- Gencin kendini ifade etmesine olanak sağlamak 177 EK 3 Öğrenci İlişkileri Tutum Ölçeği Değerli katılımcı, Aşağıda okuldaki diğer öğrencilere yönelik tutumlarınızı içeren değişik ifadelere yer verilmiştir. Her bir ifadeyi tek tek okuyarak, ifadenin size ne ölçüde uygun olduğuna karar veriniz. İfade sizin için; “hiçbir zaman” geçerli değilse “hiç katılmıyorum”; “nadiren” geçerli ise “biraz katılıyorum”; “ara sıra” geçerli ise “katılıyorum”; “sıklıkla” geçerli ise “çoğunlukla katılıyorum” ve “her zaman” geçerli ise “tamamen katılıyorum” ifadelerinin yanındaki kutucuklardan yalnızca bir tanesinin içine (X) işareti koyarak ilgili ifadeye hangi düzeyde “katıldığınızı ya da katılmadığınızı” belirtiniz. Lütfen işaretsiz ifade bırakmayınız ve size verilen ölçek üzerine herhangi bir kimlik bilgisi yazmayınız. Katkılarınız için teşekkür ederim. Tutum İfadeleri Hiç katılmıyorum Biraz katılıyorum Katılıyorum Çoğunlukla katılıyorum Tamamen katılıyorum 1. Diğer öğrencileri taciz ederim. 2. Hemen her zaman kendime güvenirim. 3. Diğer bir öğrencinin beni öfkelendiren bir davranışıyla karşılaştığımda durumu görmezden gelirim 4. Yanımda her zaman çakı ve bıçak gibi yaralayıcı ve öldürücü şeyler taşırım. 5. Diğer bir öğrencinin beni öfkelendiren bir davranışıyla karşılaştığımda konuyu değiştiririm. 6. Genellikle çevremdekiler tarafından beğenilirim. 7. Diğer öğrencilere omuz vururum. 8. Haklı olduğuma inandığımda hakkımı ararım ve diğer öğrencilerce dışlanma korkusu yaşamam. 9. Diğer bir öğrencinin hoşlanmadığım bir davranışıyla karşılaştığımda kızgınlığımı azaltmaya çalışırım. 10. İstemedikleri bir davranışı yapma konusunda diğer öğrencileri zorlarım. 11. Okulun eşyalarına zarar veririm. 12. Yaşamın zorluklarıyla başa çıkabilirim. 178 13. Birisi benimle kavga etmek istediğinde bunu bir öğretmen ya da diğer bir yetişkine söylerim. 14. Diğer öğrencileri haraç vermeleri için zorlarım. 15. Bir öğrencinin hoşlanmadığım bir davranışıyla karşılaşırsam öncelikle onu uyarırım. 16. Eğer birisi benimle kavga etmek isterse; kavga yerine öncelikle konuşmayı denerim. 17. Diğer öğrencilere el-kol hareketleri yaparım. 18. Karşımdaki insanı aşağılamaktan kendimi alamam. 19. Diğer öğrencileri güç duruma düşürmekten mutluluk duyarım. 20. İnsanlar hatalı davranışlarını cezalandırmadan da eğitilebilirler. 21. Gücümü kabul ettirmek için kaba kuvvete başvurmaktan çekinmem. 179 180