İstismar Yasası Hakkında Basın Bildirisi Kamuoyuna saygıyla duyurulur… Geçtiğimiz günlerde, Türkiye Cumhuriyeti Millet Meclisine oylanmak üzere, Ceza Muhakeme Kanunu 231. maddesinde belirtilen cinsel istismar hususundaki cezai infaz ile ilgili değişiklik önerisi sunulmuştur. 22/11/2016 tarihinde oylanacak bu öneri hakkında Türk Tıp Öğrencileri Birliği olarak düşüncelerimiz ve de tasarıya yönelik önerilerimiz şu şekildedir. İstismar, iyi niyeti kötüye kullanma, sömürme anlamına gelir. İstismar etmek, bir kişinin ya da kişilerin iyi niyetini kötüye kullanarak onlardan yararlanmak, bir düşünceyi kötüye kullanarak zarar vermeyi hedeflemek, karşısındakinin kendi rızası olmadan ve iradesini dikkate almadan sömürmek gibi anlamları içerir. İstismar, fiziksel istismar, cinsel istismar, psikolojik istismar, insan hakları ihlalleri, gücün kötüye kullanımı, zorbalık şeklinde gerçekleştirilebilir. Dünyada 700 milyondan fazla kız çocuğunun 18 yaşından önce evlendiği açıklanmıştır. Bu sayının da 3’te 1’i, yani yaklaşık olarak 250 milyonu, 15 yaşından önce evlenmiş olan kız çocuklarıdır. 15 yaşında evlendirilen kız çocuklarının oranı %3 iken, 18 yaşında evlenen kız çocuklarının oranı %14’tür. 15-19 yaş arasındaki kız çocuklarında hamile kalmaya veya doğuma bağlı ölümler çok sık ortaya çıkmakta olup her yıl 70,000 kız çocuğu hamile kalmaya veya doğuma bağlı olarak hayatlarını kaybetmektedirler. Türkiye’deki tüm evlenmeler içindeki çocuk yaşta evlendirilen kız çocukları oranının %28-%35 olduğu ve mutlak sayısının 181.036 olduğu belirtilmektedir. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı verilerine göre çocuk yaşta evlendirilen kız çocukları sayısı 2010 yılında 45 bin 738, 2011 yılında 42 bin 700, 2012 yılında 40 bin 428, 2013 yılında 37 bin 481, 2014 yılında 34 bin 629, 2015 yılında 31 bin 337 olarak açıklanmıştır. Adalet Bakanlığı'nın 2014 verilerine göre, Aile Mahkemeleri nezdinde açılan evlenmeye izin konulu davanın sayısı toplam 17.031'dir. Bu veri, yalnızca resmiyette görünen çocuk yaşta evlendirilen kız çocukları sayısının yüksek olduğunu göstermektedir. Çocuk istismarı ve ihmali, ciddi toplumsal bir sorun olmasının yanı sıra, yol açtığı bedensel, zihinsel ve psikolojik bozukluklar ile bireylerde yaşam boyu iş gücü yitimi, uzun süreli ve yineleyici tetkik ve tedaviler nedeniyle de yükler getiren önemli bir halk sağlığı sorunudur. Cinsel istismarın her şekli, psikolojik olarak zarar verici çoğu alanda az ya da çok yaralayıcı ve bireylerin içinde bulunduğu güven ortamını sarsıcıdır. Bir yetişkinin çocukla ya da cinsel deneyimlere yalnızca çocuğa ilgi duyduğu için giriştiğini düşünmek yanıltır. Çocuğun aldatılması, korkutulması, etki altına alınması ve kontrol edilmesi daha kolay olduğu için seçildiği düşünülmektedir. İstismara uğrayan çocukların hem travmayı izleyen kısa dönemde hem de travma sonrasındaki uzun bir dönemde ağır ruh sağlığı sorunları yaşama riskine sahip oldukları gözlenir. Zedelenmiş cinsellik, kişilik bozuklukları, çaresizlik hissi, ihanet duygusu, damgalanmak, intihar eğilimi, ilişki sorunları, madde bağımlılığı, özgüven eksikliği, gelecek beklentisinde yoksunluk, intihara eğilim, depresyon, hayat boyu süren travma, cinsel disfonksiyon, ilişkiye girme ve sağlıklı bir ilişki sürdürme güçlüğü, rastgele ve kontrolsüz cinsel ilişki, suça karışma sıklığındaki artış, fizyolojik ve anatomik problemler, kaygı bozuklukları, sosyal ilişki kurmada sorunlar görülebilir. Tüm bu veriler çocuk istismarının bireysel ve de toplumsal etkilerini gözler önüne sermektedir. Sunulan önergede belirtildiği üzere cebir, tehdit, hile veya iradeyi etkileyen başka bir neden olmaksızın koşulu hususunda; 18 yaş altı bireylerin çocuk olarak nitelendirildiği ve reşit olmadığını, kendi fikirleri ve gelecekleri hakkında sağlıklı karar verme yetisine sahip olmadığını hatırlatmak isteriz. Türkiye Cumhuriyeti Devleti olarak 14 Ekim 1990 tarihinde imzaladığımız Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin maddelerinde yer aldığı üzere: MADDE 16 : 1. Hiçbir çocuğun özel yaşantısına, aile, konut ya da iletişimine keyfi ya da haksız bir biçimde müdahale yapılamayacağı gibi, onur ve itibarına da haksız olarak saldırılamaz. 2. Çocuğun bu tür müdahale ve saldırılara karşı yasa tarafından korunmaya hakkı vardır. MADDE 34 : Taraf devletler çocuğu her türlü cinsel sömürüye ve cinsel suistimale karşı koruma güvencesi verirler. Bu amaçla taraf devletler özellikle ; a. Çocuğun yasa dışı bir cinsel faaliyete girişmek üzere kandırılması veya zorlanmasını, b. Çocukların fuhuş ya da diğer yasa dışı cinsel faaliyette bulundurularak sömürülmesini, c. Çocukların pornografik nitelikteki gösterilerde ve malzemede kullanılarak sömürülmesini Önlemek amacıyla ulusal düzeyde ve ikili ile çok taraflı ilişkilerde gerekli her türlü önlemi alırlar. MADDE 36 : Taraf devletler, esenliğine herhangi bir biçimde zarar verebilecek başka her türlü sömürüye karşı çocuğu savunurlar. Tarafı olduğumuz bu anlaşma gereğince Türkiye Cumhuriyeti Devleti yasama organı olan Türkiye Büyük Millet Meclisi vekillerini tüm bu paylaştığımız çocuk istismarının Türkiye’deki boyutunu, çocukların devlet eliyle korunması gerekliliğini, istismarın toplumsal ve bireysel boyutta ne denli olumsuz sonuçlar yaratacağını göz önüne almalarını öneriyoruz. Mağdurun ve failin evlendirilmesi durumunda, çocuğun gelecek süreçte akli mekanizmalarla alacağı kararı, psikolojik sorunlarının, kararsızlıkların ve de gelecek kaygısının en fazla olduğu gelişim süreci olan 15-18 yaş aralığında vermesini istiyor ve de bu yasa ile evlenmekten başka bir yol sunmuyor olunacaktır. İstismarın bir parçası olan erken yaştaki gebelikler, psikolojik ve biyolojik önemli sağlık sorunlarına yol açar. Sağlık hizmetlerine erişim ve gebe-çocuk sağlığı konusundaki olumsuz yönler göz önüne alınarak bu gebeliklerin önüne geçilmesi için çalışılmalıdır. Aksine bu yasa önerisi ile erken yaşta gebelikler konusunda çocuklar teşvik edilecektir. Türk Tıp Öğrencileri Birliği olarak, tüm bu koşullar ve gereklilikler göz önüne alındığında çocuğa yönelik istismarı evlendirme yoluyla değil çocuklara yönelik cinsel sağlık eğitimini yaygınlaştırarak, toplumu istismar konusunda eğiterek, duyarlı ve bilgili hale getirmek için çalışmalar yaparak ve TCK’nın 278-279-280 maddelerinin ihbar yükümlülüğünü teorikten pratiğe dökecek şekilde uygulayarak önlemeli ve de istismara uğrayan tüm çocukların devlet eliyle korunması ve iyileştirme sorumluluğu ile hareket edilmesini tavsiye ediyor ve çalışmaların bu yönde ilerlemesini talep ediyoruz. Kaynaklar Page ZA., Çocuk Cinsel İstismarı: Cinsel İstismara Neden Olan Etkenler ve Cinsel İstismarın Çocuklar Üzerindeki Etkileri. Türk Psikoloji Yazıları 2004, 7 (13) 103-113. http://www.tip.hacettepe.edu.tr/actamedica/2004/sayi_2/baslik3.pdf http://imdat.org/wp-content/uploads/2016/05/%C3%87OCUK-%C4%B0ST%C4%B0SMARINAY%C3%96NEL%C4%B0K-RAPOR.pdf www.turkiyeklinikleri.com/article/tr-adolesan-gebelik-52686.html