haftalık rapor

advertisement
HAFTALIK RAPOR
08 Ağustos 2016
Yükselen Güç Çin Cazibesini Yitiriyor mu?
2000 yılından bu yana ülke ekonomisinin büyüklüğü on kat artan Çin yakaladığı yüksek büyüme oranları
ile küresel ekonominin lokomotifi haline geldi. Özellikle küresel kriz döneminde Çin yakaladığı yüksek
büyüme oranları ile gelişmiş ülke ekonomilerindeki yavaşlamayı telafi etti. Ancak son yıllarda Çin
büyümesinin de yavaşlamaya başlamış olması küresel büyümeye yönelik endişelerin artmasına ve bu
nedenle gözlerin Çin’e çevrilmesine neden oldu. Bu haftaki raporumuzda Çin’de büyümenin neden
yavaşladığını ve Çin’e ilişkin genel sorunları ele alacağız.
Çin Ekonomisinin Genel Durumu
2015 yılı itibariyle 1 milyar 375 milyon nüfus ile dünyanın en kalabalık ülkesi olan Çin Halk Cumhuriyeti (Çin), cari
fiyatlarla yaklaşık 10.9 trilyon dolarlık Gayri Safi Yurtiçi Hasıla (GSYH) büyüklüğü ile ABD’den sonra dünyanın en
büyük ikinci ekonomisi. Çin, 2000 yılında dünyanın en büyük altıncı ekonomisi iken 2015 yılına kadar geçen sürede
yaklaşık 10 kat büyüyerek dünyanın en büyük ikinci ekonomisi oldu. Dünya Bankası tarafından yayımlanan ve
satınalma gücü paritesine dayalı hesaplamalara göre ise 2015 yılında 19.4 trilyon dolar ile Çin dünyanın en büyük
ekonomisi. Ayrıca, Euromonitor tarafından 2013 yılında yapılan araştırmaya göre Çin ekonomisinin 2020 yılında
ABD ekonomisini GSYH büyüklüğünde geçeceği tahmin ediliyor 1. Ancak 2015 yılında %6.9 büyüme oranı ile son
25 yılın en düşük büyüme oranını gösteren Çin’in büyüme oranlarının düşmesi, sermaye çıkışı, borçluluk
oranlarının yüksek olması, bankacılık sektörü ve para birimi yuan ile ilgili sorunları bulunuyor. Bu yapısal
sorunlardan bahsetmeden önce Çin ekonomisinin tarihsel gelişimine bakalım.
Çin Halk Cumhuriyeti II. Dünya Savaşı’ndan sonra
1949 yılında Komünist Parti önderliğinde Mao
Zedong tarafından kuruldu. Yaklaşık 30 yıl
boyunca planlı ve kapalı bir ekonomi olan Çin
ekonomisinde Mao’nun ölümünün ardından
1978 yılında Deng Xiaoping’in iktidara gelmesiyle
yapısal dönüşümün ilk işaretleri verildi. 1978
yılından sonra Çin ekonomisi kapalı ve planlı bir
ekonomiden “sosyalist pazar ekonomisi” ya da
“kontrollü pazar sistemi” olarak adlandırılan
ekonomi modeline geçiş yaptı. Toprak edinme ve
özel mülkiyet hakkının tanınması, bazı alanlarda
devlet tekelinin kaldırılması, Şangay Borsası’nın
açılması, dış ticaretin kolaylaştırılması ve yuanın
kovertibilitesine ilişkin iktisadi açılımlar yapıldı.
Ülke yabancı sermayeye açıldı, dış ticaret
kademeli olarak serbestleştirildi ve ihracata
dayalı ve küresel ekonomiye entegre olmuş bir
ekonomi oluşturuldu. 1989 yılında Uluslararası
Para Fonu (IMF)’na üye olan Çin, 1986 yılında
üyelik başvurusunda bulunduğu Dünya Ticaret
Örgütü (DTÖ)’ne 15 yıl sonra 2001’de 143. üye
olarak kabul edildi. DTÖ üyeliği Çin ekonomisi için önemli bir dönüm noktası oldu. Çin, DTÖ üyeliği ile kurallara
1
http://blog.euromonitor.com/2013/02/top-5-largest-economies-in-2020-china-and-russia-displace-usa-andgermany-respectively.html,
http://blog.euromonitor.com/2013/05/forecast-worlds-largest-economies-in2020.html
VakıfBank Ekonomik Araştırmalar Müdürlüğü | İstanbul
1
dayalı çok taraflı ticaret sistemine ve dış dünyanın ticari kural ve disiplinlerine ilk kez tâbi oldu. Çin’in dış ticaret
hacminin artmasında önemli rol oynayan DTÖ üyeliği, Çin’in dış dünyaya uyumunu ve ticari ilişkileri dünya
genelinde hızlandırarak ekonomik büyümeyi artırdı. DTÖ üyeliği ile birlikte dünyanın üretim merkezi haline gelen
Çin, Güney Kore ve Tayvan gibi komşu ülkelerden ara malı, Almanya’dan teknoloji, Rusya, İran, Venezuela, Angola
gibi ülkelerden petrol ve doğalgaz ithal ederek bu ülkelerin gelişmesinde de önemli rol oynadı. Bunun yanı sıra,
2015 yılının son aylarında IMF’nin SDR (Special Drawing Rights-Özel Çekim Hakları) sepetine yuanın da
eklenmesiyle Çin uluslararası platformdaki konumunu daha da güçlendirdi. IMF tarafından oluşturulan SDR
sepetine “uluslararası rezerv aracı” olarak bilinen ABD doları, euro, sterlin ve yen’in ardından beşinci para birimi
olarak yuanın dahil edilmesi ise rezerv ve yatırım aracı olma özelliğini artıracağından, yuan para birimine dayalı
varlıkların talebi de böylelikle artmış olacak.
Sonuç olarak, kurulduğu 1949 yılından beri Çin ekonomisi çok hızlı gelişme kaydetti. Özellikle reformların ve dışa
açılma politikasının uygulanmaya başladığı 1978 yılından bu yana Çin ekonomisi her yıl büyüyor. Dünya
ekonomisindeki konumu ve pek çok ülkenin önemli ticaret ortaklarından biri olması bakımından da Çin
ekonomisinde yaşanan gelişmeler tüm dünya tarafından yakından takip ediliyor. Yukarıda da belirtildiği gibi,
Çin’in büyüme oranlarının düşmesi, sermaye çıkışı, borçluluk oranlarının yüksek olması, verimsiz KİT’ler,
bankacılık sektörü ve yuandaki değersizleşme gibi yapısal sorunları bulunuyor. Yazımızın geri kalanında Çin
ekonomisinin problemlerinden bahsedeceğiz.
Çin’de büyüme yavaşlıyor
Çin GSYH’si 2000 yılından bu yana 10 katına
çıktı. 2000 yılında cari fiyatlarla 1.20 trilyon
14.2
dolarlık GSYH, 2015 yılında 10.9 trilyon dolara
12.7
yükseldi. 2000 yılında ekonomik büyüklük
11.4
11.0
10.6
9.9
10.1
bakımından 6. sırada bulunan Çin ekonomisi
9.6 9.2
9.5
9.2
9.1 10
8.4 8.3
2015 yılında dünyanın en büyük ikinci
7.9 7.6
7.8 7.7
7.3 6.9
ekonomisi oldu. Çin küresel kriz döneminde
bile yıllık bazda %9’un üzerinde büyüme hızıyla
gelişmiş ekonomilerdeki durgunluğun ve
daralmanın küresel ekonomi üzerindeki
Kaynak: Bloomberg
etkilerinin azalmasını sağladı. Ancak 2010
yılından sonra Çin’in büyümesinin hız kestiği görülüyor. Yukarıda da belirttiğimiz üzere Çin ekonomisi 2015 yılında
%6.9 oranında büyüyerek son 25 yılın en düşük büyüme oranını kaydetti. Her ne kadar Çin’in büyüme hızı diğer
gelişmiş ve gelişmekte olan ülke ekonomilere göre daha yüksek seviyelerde bulunsa da büyüme hızının
%14’lerden %6’lara kadar inmiş olması Çin ekonomisinin küresel durgunluğu önleyebilme gücünün azaldığının bir
göstergesi olarak karşımıza çıkıyor. Ayrıca, Çin’in büyüme oranlarıyla ilgili resmi açıklamaların gerçeği
yansıtmadığı görüşleri de bulunuyor. Örneğin 2015 yılında elektrik, çelik ve kömür tüketiminde düşüş
görülmesine rağmen büyüme oranının %6.9 seviyesinde olması veri ile ilgili soru işaretleri yaratıyor. Bazı analistler
Çin’in aslında 2015 yılında daha az büyüdüğünü hatta küçüldüğü düşüncesini dile getiriyor. Büyüme oranına
yönelik bu şüpheler küresel büyüme endişelerinin de artmasına neden oluyor.
1995
1996
1997
1998
1999
2000
2001
2002
2003
2004
2005
2006
2007
2008
2009
2010
2011
2012
2013
2014
2015
Çin Büyüme Oranı (%)
VakıfBank Ekonomik Araştırmalar Müdürlüğü | İstanbul
2
Çin ekonomisinde yaşanan yavaşlamanın
başlıca nedenleri arasında özel tüketimin çok
ABD
Çin
düşük düzeyde olması ve ekonomik büyümenin
68.3
Tüketici Harcamaları
büyük ölçüde yatırımlara bağlı olması
37.9
bulunuyor. Birleşmiş Milletler Ticaret ve
14.7
Kamu Harcamaları
13.5
Kalkınma Konferansı (UNCTAD)’nın 2014 yılı
19.9
Yatırımlar
verilerine göre yatırımlar Çin GSYH’sinin
45.8
%45.9’unu oluştururken, hanehalkı tüketimi
13.8
İthalat
23.7
GSYH’nin %37.9’unu oluşturuyor. ABD
16.8
İhracat
ekonomisinde
ise
yatırımlar
GSYH’nin
21
%14.3’ünü oluştururken hanehalkı tüketimi
Kaynak: UNCTAD
GSYH’nin %68.3’ünü oluşturuyor. Başka bir
ifade ile Çin ekonomisinin yatırımlara bağımlılığı
ABD ekonomisine kıyasla yaklaşık 2.5 kat daha yüksek. Çin’de yatırımların fazla olması üretim kapasitesini artırdığı
için iyi olsa da tüketimin düşük olması kapasite fazlalığına neden oluyor. Çin’de özellikle çelik, cam ve çimento
sektörlerinde kapasite fazlalığı yaşanıyor. Ülkede bulunan atıl kapasitenin küçülmesi gerekiyor. Bu amaçla Çinli
politika yapıcılar genişleyici para politikası uygulayarak, yatırımlara ve ihracata bağımlı büyüme modelinin daha
fazla sürdürülebilir olmaması nedeniyle tüketime dayalı bir büyüme modeline geçmeye çalışıyor.
GSYH Alt Bileşenleri (2014, GSYH İçindeki % Payı)
Tüm bunlara ek olarak, Çin’de işgücünün artık eskisi kadar ucuz olmadığı görülüyor. Çin’de ekonomik büyümeye
bağlı olarak, ücret seviyeleri yükseliyor ve bu yüzden üretim maliyetleri artıyor. Temel üretim ve montaj
faaliyetleri, Hindistan, Vietnam ve Tayland gibi daha ucuz maliyetli ülkelere doğru kayıyor. Bu nedenle Çin’in
mevcut durumda ekonomik büyüklüğünün önemli bir kısmını karşılayan ayakkabı, oyuncak ve benzeri, düşük
beceri gerektiren emek yoğun sektörlerden, teknoloji yoğun ve katma değeri yüksek sektörlere dönüşümünü
tamamlaması gerekiyor.
Borçluluk oranı yükseliyor
Küresel finansal krizin etkilerinin azaltılması ve
büyüme oranlarında yaşanan yavaşlamanın
Şirket
Hanehalkı
Hükümet
önlenmesi adına atılan adımlar Çin’in borçluluk
Banka
Toplam
oranının artmasında etkili oldu. 2007
250
yılsonunda toplam borcun GSYH içindeki payı
225
%165.7 seviyelerinde iken, söz konusu oran
200
2015 yılsonunda %246.8 seviyelerine kadar
175
yükseldi. Küresel kriz sonrası dönemde
150
gelişmiş ülkeler tarafından uygulanan
125
genişleyici para politikaları piyasada likiditeyi
100
artırırken, bol likidite ortamı gelişmekte olan
75
ülke şirketlerinin de dışarıdan düşük maliyetli
borç bulma imkânlarını artırdı. Söz konusu
Kaynak: Bloomberg
durum, küresel kriz sonrası dönemde Çin’de de
şirket borçluluklarında hızlı artışlar yaşanmasına neden oldu. Şirket borçlarının GSYH içindeki payı 2007 yıl
sonunda %103.3 seviyelerindeyken, 2015 yıl sonu itibariyle söz konusu oranın %165.1’e yükseldiği görülüyor.
Gayrimenkul ve imalat sektörleri şirket borçluluğunun en yüksek olduğu sektörler arasında yer alıyor.
2015
2014
2013
2012
2011
2010
2009
2008
2007
2006
2005
2004
Borç Miktarının GSYH içindeki Payı (%)
VakıfBank Ekonomik Araştırmalar Müdürlüğü | İstanbul
3
Küresel kriz sonrası dönemde Çin ekonomisine
ilişkin dikkat çeken noktalardan biri de Çin’in
1000
dış borç miktarında yaşanan artış. Kamu
900
kesiminin büyük ölçekli altyapı yatırımlarını dış
800
kaynak kullanarak sağlaması önemli bir dış
700
borç yükünü beraberinde getirdi. 2007-2014
600
yılları arasındaki dönemde Çin’in dış borç
500
miktarı %139.7 artarak 2014 yılsonunda 896
400
milyar dolar seviyesine ulaştı. Yuanın dolar
300
karşısında 2015 yılında %4.7 değer
200
kaybetmesinin ardından, 2016 yılının ilk
100
haftalarında da %1 değer kaybetmesi Çin’in dış
borcunun yeniden gündeme gelmesinde etkili
Kaynak: Bloomberg
oldu. 2015 yılından itibaren Çin dışında yuan
cinsinden borçlanma da dış borcun bir parçası olarak açıklanmaya başlandı. Söz konusu borcun dış borca ilave
edilmesiyle Çin’in dış borç miktarı 2014 yılsonundaki 896 milyar dolardan 2015 yılının ilk çeyreğinde 1.67 trilyon
dolara sert yükseliş gösterdi. 2015 yılının üçüncü çeyreği itibariyle Çin’in toplam dış borcu 1.53 trilyon dolar
seviyesinde bulunuyor. Çin’in dış borcunun %47’si yuana bağlı iken borcun geri kalanı ise diğer para birimleri
cinsinden. Bu durum, yuanın zayıflamasıyla borç yükünün ağırlaşacağına işaret etmesi bakımından önemli
görünüyor.
2014
2013
2012
2011
2010
2009
2008
2007
2006
2005
2004
2003
2002
2001
2000
Çin Dış Borç Miktarı (Milyar Dolar)
Kamu İktisadi Teşebbüsleri ekonomik büyümeyi aşağı çekiyor
Çin’de devlet tarafından kurulan Kamu İktisadi
Teşebbüsleri (KİT) son 30 yıldan fazla bir sürede
Çin’in küresel sanayi gücü olarak öne
300
çıkmasında büyük rol oynadılar. Özellikle
250
telekomünikasyon ve enerji gibi devletin doğal
200
tekel olduğu sektörlerde ve çelik, kömür ve
150
bankacılık gibi önemli sektörlerde KİT’ler
100
egemen oldu. Ancak KİT’lerin yönetimindeki
50
hantallık nedeniyle bu kuruluşlar, zaman içinde
0
değişen koşullara hızlıca ayak uyduramadığı
için piyasanın gerisinde kaldı ve kar yaratan
Kaynak: Bloomberg
kurumlar olmaktan uzaklaştılar. Artık KİT’ler
Çin ekonomisini destekleyen kurumlar değil tam tersine ekonomiye yük oluşturan kurumlar haline geldi. Örnek
olarak; sanayi alanında faaliyet gösteren KİT’lerin %25’inden fazlası zarar ediyor.
2015
2014
2013
2012
2011
2010
2009
2008
2007
2006
2005
2004
2003
2002
2001
2000
1999
Çin'de Sanayi Alanında Faaliyet Gösteren KİT'lerin
Toplam Karı (Milyar Dolar)
Çin ekonomisine ilişkin en önemli risklerden biri yukarıda da değindiğimiz gibi şirket borçluluğunun yüksek olması.
Ancak şirket borçlarının büyük bir çoğunluğu KİT’lere ait. KİT’ler ekonomiye oldukça düşük katkıda bulunmasına
rağmen, devlet garantisinde oldukları için finansal sistemden ucuz kaynak yaratma gibi önemli bir avantaja
sahipler ve bu nedenle borçluluk oranları çok yüksek. 2015 yılsonu itibariyle, KİT’lerin toplam borcunun GSYH
içindeki payı %99 seviyesinde bulunuyor. Ayrıca KİT’ler bankacılık sektörünün borcunun yaklaşık yarısına ve
kurumsal tahvil varlığının %80’indan fazlasına sahip olmasına rağmen, KİT’lerin ekonomik çıktıya ve işgücüne
yaptığı katkı toplam çıktının ve işgücünün üçte birinden az. Bir başka ifade ile alınan borçlar verimli bir şekilde
kullanılmıyor ve ekonomiye de aktarılamıyor. Böylece yüksek borçlanmaya karşın, bu kuruluşların karlılık oranları
geriliyor. Bir dönem Çin’in hızlı ekonomik büyümesinde önemli rol oynayan KİT’ler artık Çin büyümesini
yavaşlatan unsurlar arasında yer alıyor.
VakıfBank Ekonomik Araştırmalar Müdürlüğü | İstanbul
4
Çin para birimi yuan değersizleşiyor
Uzun bir süre sabit kur rejimi uygulayan ve
ihracatı desteklemek için para birimi yuanın
8.5
değerini düşük tutan Çin, İngiltere ve ABD gibi
küresel ekonomide söz sahibi olma amacı
8
doğrultusunda 2009 yılında para birimini
7.5
uluslararası geçerliliği olan bir para birimi
7
haline getirmeye karar verdi ve bu doğrultuda
6.5
adımlar attı. Para biriminin uluslararası
geçerliliğini
artırmak
için
önemli
6
göstergelerden biri IMF’nin SDR sepetine
girmekti. Bu amaç doğrultusunda son olarak
Ağustos 2015’te kur rejimini değiştiren Çin
Kaynak: Bloomberg
yuanda son 20 yılın en hızlı devalüasyonunu
gerçekleştirdi ve günlük kurun değerini önceki günün “piyasa kapanışına” göre belirleyeceğini ilan etti. Böylece
kurun piyasa koşullarında belirlenmesine yani serbestleşmesine yönelik bir adım atılmış oldu. Aralık 2015’te ise
Çin Merkez Bankası, yuanın hareketlerinin bir sepet karşısındaki hareketlerinin izlenebilmesi amacıyla Çin’in dış
ticaret ortaklarının para birimlerini içeren ve 13 para biriminden oluşan yeni bir endeks hazırladı. Bu gelişmelerin
ardından Çin para birimi, Aralık 2015’te SDR sepetine dâhil edildi ve 1 Ekim 2016’dan itibaren yuanın, dolar, yen,
euro ve sterlinin ardından SDR’deki beşinci para birimi olmasına karar verildi. IMF, üye ülkelere ödemeler dengesi
ihtiyaçlarını karşılayabilmeleri için SDR sepeti içindeki para birimleri ile borçlanma imkânı tanıyor. Söz konusu
karar yuanın uluslararası piyasalarda tanındığını ortaya koyması bakımından önemli. Ağustos 2015’ten sonra
yuanda en sert değer kaybı ise Ocak 2016’da yaşandı. Ocak 2016’da yuan dolar karşısında %1.1 düştü ve yuan
Mart 2011’den sonraki en düşük seviyeye geriledi. Yuanda yaşanan hızlı değer kayıplarının dünyada dış
borçluluğu en yüksek ülkelerden biri olan Çin’de özel sektörün borçlarını ödeyemeyeceği ve bunun bankacılık
sektöründe de kötü kredilerin ödenememesine yol açarak bankacılık sektörünün çökmesine neden olabileceği
endişeleri ortaya çıktı.
07.2016
11.2015
03.2015
07.2014
11.2013
03.2013
07.2012
11.2011
03.2011
07.2010
11.2009
03.2009
07.2008
11.2007
03.2007
07.2006
11.2005
03.2005
USD/CNY
Çin’den sermaye çıkışları yaşanıyor
Son dönemde Çin’le ilgili endişelerin artmasına
USD/CNY (Sağ, Ters Eksen)
neden olan etmenlerden biri de Çin’den sermaye
60
6
çıkışları yaşanıyor olması. 2014’ün Nisan ayından
6.1 bu yana Çin’den sermaye çıkışları yaşanıyor. Bu
10
6.2
çıkışların temel olarak üç sebebi bulunuyor. Çinli
6.3
-40
6.4 şirketlerin dolar cinsi borçlarını ödemeleri bu
6.5 sebeplerden biri. Çin’in yüksek dış ticaret fazlası
-90
6.6
vermesinde değersiz yuan önemli bir rol
-140
6.7
oynuyordu. Bu nedenle Çin, başta ABD olmak
üzere pek çok ticaret ortağından para birimini
değersiz tutarak haksız rekabete neden olduğu
Kaynak: IIF
gerekçesiyle para biriminin değerini artırması
yönünde baskılarla karşılaşıyordu. Baskılar sonucu 2009 yılından sonra Çin para birimini değerlemeye başladı.
Yuanın değerlenmeye devam edeceği beklentileriyle şirketler yabancı para borçlanmayı tercih ettiler ve bu durum
yabancı para borçların artmasına neden oldu. Ancak Mayıs 2013’te dönemin Fed Başkanı Ben Bernanke’nin tahvil
alımının sonlandırılabileceğini içeren konuşmayı yapmasının ardından dolarda hızlı bir değerlenme yaşanması,
yuanın da değersizleşmesine neden oldu. Ayrıca Ağustos 2015’te kur rejiminde yapılan değişiklik ve
devalüasyonun ardından yuan dolar karşısında daha hızlı değer kaybetti. Bu süreçte Çinli şirketler kur risklerini
06.2016
01.2016
08.2015
03.2015
10.2014
05.2014
12.2013
07.2013
02.2013
09.2012
04.2012
11.2011
06.2011
01.2011
08.2010
Çin'e Net Sermaye Akımı (milyar dolar)
VakıfBank Ekonomik Araştırmalar Müdürlüğü | İstanbul
5
azaltabilmek amacıyla dolar cinsi borçlarını ödemeyi tercih etti ve bu durum sermaye çıkışlarına neden oldu. Ocak
2016’da yuanda yaşanan sert değer kaybının ardından, Fed’in Ocak ayı toplantısında dış kırılganlıklara vurgu
yapması ve doların hızlı değer kazancından duyulan rahatsızlığı dile getirerek faiz artırımlarını ötelemesi, yuandaki
değer kayıplarının yavaşlamasına neden oldu. Faiz artırımlarının ötelendiği bir ortamda dolarda çok hızlı değer
kazançları beklenmese de, önümüzdeki dönemde dolarda beklenmedik hızlı değerlenmeler yaşanması halinde,
Çin’den sermaye çıkışları da hızlanabilir.
Çinli yerleşiklerin yabancı varlık alımları da sermaye çıkışlarının bir başka nedeni. Çin’de hala sıkı sermaye
kontrolleri uygulanıyor olsa da Çinli yerleşikler çeşitli yollarla yabancı varlık ediniyorlar. Bu yolla sermaye çıkışında
Çinli ticaret şirketleri önemli bir rol oynuyor. Yüksek ticaret fazlası veren şirketler, yuandaki değer kaybının da
etkisiyle bu ticaret fazlasını yabancı varlıklarda değerlendirmeyi tercih ediyor. Yabancı yatırımcıların Çin
varlıklarına olan talebinin azalması ise Çin’den sermaye çıkışları yaşanmasının son nedeni olarak görünüyor.
Ancak son nedenin ilk ikisi kadar etkili olmadığını da belirtmek gerekir.
Bankacılık sektörünün riskleri artıyor
Çin bankacılık sektöründe ağırlıklı olarak
devletin mülkiyetinde olan en büyük 5 ticari
banka,
sektörün
toplam
varlıklarının
%41.2’sinin kontrolünü elinde tutuyor. Söz
konusu 5 büyük banka başta olmak üzere tüm
bankacılık sektöründe yapılan reformlar
sistemin daha etkin ve verimli hale
dönüştürülmesine katkıda bulundu. Sektörün
elde ettiği karlılıkta ise net faiz marjında artış
yaşanırken takibe girmiş alacaklarda düşüş
yaşanması belirleyici oldu. Ancak son
dönemlerde net faiz marjlarında yaşanan
düşüşün beraberinde getirdiği görece düşük
karlılık oranları hem de geri ödenme kabiliyeti
düşük olan kötü kredilerdeki artış sektöre
ilişkin endişelerin artmasına sebep oluyor. Çin
ekonomisinde yavaşlayan büyümenin yarattığı
baskı sonucunda devlet mülkiyetinde olan 5
büyük banka kötü kredileri silme yönünde
attıkları adımları giderek sıklaştırmak zorunda
kalıyor. Bununla birlikte Çin bankacılık
sektöründe takibe girmiş alacaklar (TGA) son
yıllara doğru azalış göstermesine karşın, tahsili
şüpheli kredilerin giderek artıyor olması takibe giren kredi sayısının artma potansiyeli olduğuna işaret ediyor. Öte
yandan, Çin’de takibe girmiş alacakların son yıllarda azalıyor olmasında ise varlık alım şirketleri tarafından
TGA’ların satın alınıyor olması büyük ölçüde belirleyici oluyor. Bununla birlikte banka dışı finansal kurumların
kullandırdığı krediler anlamına gelen ve bankacılık düzenlemelerine tabi olmadığı için riskli görülen gölge
bankacılık faaliyetlerinin giderek ivme kazanması sisteme ilişkin duyulan endişeleri artıran bir diğer unsur. Özetle,
Çin’de ekonomik büyümenin yavaşlaması, dış talepteki daralma ve belli kuruluşların faaliyet koşullarının giderek
kötüleşmesi önümüzdeki dönemlerde Çin bankacılık sektöründeki kredi kalitesinde başlayan bozulmayı daha da
derinleştirebilir.
VakıfBank Ekonomik Araştırmalar Müdürlüğü | İstanbul
6
Döviz rezervleri azalmaya devam ediyor
Toplam Döviz Rezervleri
Mart Ayı İtibarıyla Ülkelerin Döviz Rezervleri
(Trilyon Dolar)
Çin
3.21
Japonya
1.20
Brezilya
0.35
Hindistan
0.34
Rusya
0.32
İngiltere
0.11
Endonezya
0.10
Türkiye
0.09
ABD
0.04
Güney Afrika
0.04
Almanya
0.04
Kur Etkisinden Arındırılmış Rezervler
(trilyon dolar)
4
3.8
3.6
3.4
3.2
06.2016
02.2016
10.2015
06.2015
02.2015
10.2014
06.2014
02.2014
10.2013
06.2013
02.2013
10.2012
06.2012
02.2012
3
Kaynak: Bloomberg
Kaynak: IFF
Çin Merkez Bankası’nın döviz rezervlerindeki azalış Çin ekonomisine ilişkin bir diğer önemli risk faktörü olarak
karşımıza çıkıyor. Yukarıda bahsettiğimiz üzere Çin’in dış borcunun yüksek olması ve yuandaki değer kaybı Çinli
şirketlerin borçlarını ödemesini zorlaştırabilir. Ancak Çin’in döviz rezervlerinin yüksek olması bu endişeleri bir
miktar da olsa azaltabiliyor. Fakat rezervlerin azalıyor olması, Çin’in yuandaki değer kayıplarına müdahale etme
imkânını kısıtlayacağı endişelerine neden oluyor. Küresel döviz piyasalarında yaşanan dalgalanmalar Çin’in döviz
rezervinin değerinin azalmasında öncelikle etkili olan faktör olarak görülüyor. En önemli uluslararası rezerv para
birimi olan dolar, dönemin Fed Başkanı Ben Bernanke’nin 2013 yılı Mayıs ayında Fed’in tahvil alım programının
2013 yılı sonuna kadar azaltılmaya başlanabileceğini ve programın 2014 yılında sonlandırılacağını açıklamasının
ardından yükseliş trendine girdi. Dolardaki değer artışına karşı önlem almak isteyen Çin Merkez Bankası’nın art
arda gerçekleştirdiği müdahalelerle döviz rezervleri gerilemeye başladı. Döviz rezervlerindeki azalışta etkili olan
diğer kritik faktör, yapılan devalüasyonların ardından yuanın sert değer kaybetmesi sonucunda ülke para birimini
desteklemek amacıyla dolar satılması. Ekonomiyi canlandırmak amacıyla 2015 yılının Ağustos ayında üst üste dört
kez devalüasyona giden Çin Merkez Bankası, yuanın dolar karşısında sert değer kaybetmesinin ardından yuanı
desteklemek için döviz rezervlerini kullandı. Yavaşlayan büyüme ortamında, hisse senetlerindeki sert düşüş ve
artan sermaye çıkışları dolayısıyla yuandaki değer kaybını durdurmak için döviz satarak piyasaya müdahale
edilmesi, 2014 yılı Eylül ayı itibarıyla düşmeye başlayan döviz rezervlerindeki azalışı hızlandırdı. Ancak döviz
rezervlerinde yaşanan düşüşe rağmen Çin’in dünyada en çok döviz rezervine sahip olduğu ve borçluluk oranı göz
önünde bulundurulduğunda rezervlerin yeterli bir seviyede olduğu dikkat çekiyor.
Konut sektöründe zayıf görünüm sürüyor
Konut Yatırımları (y-y,%)
Konut Fiyatları (y-y,%, ort.*, sağ eksen)
Konut Satışları (y-y,%, 12 aylık ort.)
06.2016
03.2016
12.2015
09.2015
06.2015
03.2015
12.2014
09.2014
06.2014
03.2014
12.2013
09.2013
06.2013
03.2013
Kaynak: Bloomberg
12
8
4
0
-4
-8
26
20
14
8
2
-4
-10
12.2012
12.2007
06.2008
12.2008
06.2009
12.2009
06.2010
12.2010
06.2011
12.2011
06.2012
12.2012
06.2013
12.2013
06.2014
12.2014
06.2015
12.2015
06.2016
110
90
70
50
30
10
-10
Kaynak: Bloomberg
*70 şehrin konut fiyatlarının yıllık yüzde değişimlerinin ort.
Küresel kriz öncesi dönemde Çin’in hızlı bir şekilde büyümesi konut arzında patlama yaşanmasına ve konut
fiyatlarında sert artışların görülmesine neden oldu. Fiyatlardaki artışın etkisiyle sektörde balon riskinin artması
sonucunda önceki yıllarda büyümeye önemli katkıda bulunan sektör artık ülke ekonomisi için tehlike arz etmeye
başladı. Küresel kriz döneminde darbe alan konut sektörü izleyen yıllarda krizin etkileri hafiflemesine rağmen
VakıfBank Ekonomik Araştırmalar Müdürlüğü | İstanbul
7
toparlanamayarak zayıf performansını sürdürdü. 2015 yılı itibariyle konut fiyatlarının yükseliş trendi izlemeye
başlaması, konut fiyatlarında balon oluştuğu endişelerini tekrar gündeme getirdi. Özellikle konut satışlarının ve
yatırımlarının 2015 yılında bir miktar toparlanma yaşamasına rağmen 2016 yılının ilk yarısında düşmesi, konut
sektörünün yavaşladığına işaret etti. Yatırımların azalmasındaki en önemli faktörün inşaat sektöründeki
şirketlerin borçları artarken, karlılıklarının düşmesi olduğu görülüyor. Bu durum, sektörün büyüme üzerinde
yarattığı baskının devam edebileceği endişelerine yol açıyor. Yatırımların azalmaya devam etmesi, konut
stoklarının erimesine ve önümüzdeki dönemde büyüme üzerinde aşağı yönlü baskının hissedilmesine neden
olabilir. Öte yandan, Çin Merkez Bankası’nın faiz ve zorunlu karşılık indirimleri gibi yollarla ekonomiyi
canlandırmaya çalışması, fiyat artışlarından kaynaklı olarak balon oluşma riskine karşı önlem alınmaya çalışılan
konut sektörüne de bir ölçüde katkı sağlıyor. Ancak merkez bankası adımlarının ve alınan önlemlerin konut
piyasasında balon riskinin azaltılmasında çok fazla etkili olmadığı düşünülüyor. Alınan önlemlerin “Tier 1” olarak
adlandırılan büyük şehirlerde etkisini göstermesine karşın daha küçük şehirlerde belirgin bir değişiklik
yaratmadığı düşünülüyor. Bununla birlikte büyük şehirlerde de konut fiyatlarının artış hızını artırabileceğine ilişkin
endişeler bulunuyor.
Sonuç
Geçmiş yıllarda %10’un üzerinde büyüme oranları yakalamasına rağmen Çin bu yüksek büyüme performansını
sürdüremedi ve 2015 yılında büyüme oranı %6.9’a kadar geriledi. Hatta Çin’in doğru rakam açıklamadığı, gerçek
büyüme rakamının daha düşük olduğu tartışmaları da bulunuyor. Çin’in yüksek büyüme performansını
sürdürememesinde yapısal sorunları belirleyici oluyor. Geçmişte Çin ekonomisine önemli katkı sağlayan KİT’lerin
etkinliğini kaybetmesi ve ekonomi için yük oluşturması bu yapısal sorunların başında geliyor. Bu nedenle
etkinliğini kaybeden bu kuruluşlara ilişkin reform hareketlerinin hızlandırılması gerekiyor. Aşırı ancak verimsiz
yatırımlar sonucu TGA’larda yaşanan artış bilançodan silinme yoluyla azaltılmış görünse de, aşırı kapasitenin
daraltılmaması sonucu TGA’larda yeniden artış yaşanabilir ve bu durum önümüzdeki dönemde yeniden
sorunların artmasına yol açabilir. Çin ekonomisinin ucuz üretim ve ucuz ihracata dayanması, yuanın değerinin
bilerek düşük tutularak ihracatın desteklenmesi ise artık sürdürülebilir değil. Ekonomide büyümeyle birlikte
ücretlerin de artması, yuanın uluslararası geçerliliğinin olabilmesi için daha serbest bir kur rejimine geçilmesi ve
dünya ekonomisindeki küçülme söz konusu büyüme modelinin sürdürülebilir olmasını engelliyor. Ayrıca iç
tüketimin sınırlı olduğu Çin’in büyümesini sağlayan, küresel ekonomik sistem oldu. Nitekim Çin DTÖ’ye girdikten
sonra küreselleşmenin desteğiyle hızlı bir şekilde büyüdü. Ancak Brexit’le birlikte küreselleşmeye ket vurulması
ve göçmen sorunları gibi nedenlerle ekonomilerin içe dönmeye başlaması başta Çin gibi ekonomisi ihracata dayalı
ekonomileri olumsuz etkileyecek. Ayrıca dünya ticaret hacminin azaldığı bir ortamda Çin’de üretimin çok artması
ve atıl kapasitenin çoğalması, Çin’in de içe dönmesini bir başka ifade ile iç tüketime dayalı büyüme modeline
geçilmesini, ayrıca emek yoğundan teknoloji yoğun ve katma değeri yüksek sektörlere dönüşümü gerektiriyor.
Ancak Çin henüz bu dönüşümü başarabilmiş değil. Buna ek olarak Çin ekonomisi imalat sanayi sektörüne
dayanmasına karşın, iç tüketime yönelik bir ekonomide hizmet sektörünün de gelişmesi gerekiyor.
Yüksek büyüme ortamında hızlı bir kredi genişlemesi yaşandı ve böylece sistemde sağlıksız krediler de çoğaldı,
gölge bankacılık sistemi büyüdü. Ayrıca hem kamunun hem de şirketlerin borçluluk oranları hızla arttı. Ancak
büyüme oranlarının yavaşlaması ve kur rejiminde değişiklikle birlikte yuandaki hızlı değer kayıpları yüksek dış
borçların risk oluşturmasına ve kötü kredilerin geri ödenmemesi sorununun ortaya çıkmasına neden oluyor.
VakıfBank Ekonomik Araştırmalar Müdürlüğü | İstanbul
8
Çin’in döviz rezervlerinin yüksek olması kısa
vadede yuandaki değer kayıplarını telafi
4000
edebilecek olsa da, rezervlerde yaşanan
düşüşler nedeniyle yuanda değer kaybının
3000
devam etmesi bankacılık sektöründe kredi
2000
ödenmeme sorununu derinleştirebilir. Böyle
1000
bir durum sadece Çin’i değil, küresel ekonomik
0
sistemi de olumsuz etkileyecektir. Ayrıca
Ağustos 2015 ve Ocak 2016’da yuanda yapılan
devalüasyonların küresel ekonomide sebep
Kaynak: Bloomberg
olduğu
çalkantılar
göz
önünde
bulundurulduğunda, Çin’de yapılabilecek yeni devalüasyonların GOÜ’ler üzerinde baskıları artırarak küresel
resesyon korkularını tetikleyecek sebeplerden biri olabilecektir. Öte yandan küresel ekonomi için Çin’in tek başına
lokomotif görevini görmesini beklemek de hatalı olacaktır. ABD, Euro Bölgesi, Japonya gibi büyük gelişmiş
ekonomilerde büyüme oranları düşük kaldıkça, her ne kadar Çin yeniden yüksek büyüme oranları yakalasa da
küresel resesyon tehlikesi geçmeyecektir. Özellikle dünya ekonomilerinin geçmiş yıllara göre düşük büyüme
oranları ve küresel ticaret hacminin düşmesi, 2007 krizinden sonra ekonomilerde beklenen toparlanmanın
başlamamasına neden oluyor. Böyle zor bir ortamda İngiltere’nin Avrupa Birliği’nden ayrılma kararı alması,
önümüzdeki dönemde küresel ekonomilerin içe dönmesini tetikleyebileceği için risk teşkil ediyor. Hali hazırda
ABD’deki faiz artırımlarına odaklanmış piyasada resesyon tehlikesi göz ardı edilse de, önümüzdeki dönemde
küresel resesyon tehlikesinin karşımıza çıkacak en önemli konulardan biri olacağını düşünüyoruz.
Baltık Kuru Yük Taşımacılığı Endeksi
VakıfBank Ekonomik Araştırmalar Müdürlüğü | İstanbul
07.2016
01.2016
07.2015
01.2015
07.2014
01.2014
07.2013
01.2013
07.2012
01.2012
07.2011
01.2011
07.2010
01.2010
07.2009
01.2009
5000
9
Haftalık Veri Takvimi (08 – 12 Ağustos 2016)
Tarih
08.08.2016
09.08.2016
Ülke
Açıklanacak Veri
Türkiye
Sanayi Üretimi (Haziran, a-a)
Almanya
Sanayi Üretimi (Haziran, Mevs. Arınd., a-a)
Japonya
Cari İşlemler Dengesi (Haziran)
Almanya
-%1.3
%0.7
1809.1 Milyar Yen 1103.5 Milyar Yen
39.9 Milyar Yen
773.3 Milyar Yen
21.0 Milyar Euro
23.0 Milyar Euro
17.5 Milyar Euro
23.0 Mlyar Euro
Fransa
Bütçe Dengesi (Haziran)
-65.7 Milyar Euro
İngiltere
--
Sanayi Üretimi (Haziran, a-a)
-%0.5
-%0.1
Dış Ticaret Dengesi (Haziran)
-2263 Milyon £
-2550 Milyon £
%0.6
%0.4
Türkiye
Cari İşlemler Dengesi (Haziran)
Fransa
Sanayi Üretimi (Haziran, a-a)
-%0.5
Japonya
Makine Siparişleri (Haziran, a-a)
-%1.4
%3.2
ÜFE (Temmuz, a-a)
-%0.1
-%0.1
-2.86 Milyar Dolar -4.00 Milyar Dolar
269 Bin Kişi
265 Bin Kişi
%0.3
ABD
Haftalık İşsizlik Maaşı Başvuruları
Fransa
TÜFE (Temmuz, a-a)
-%0.4
-%0.4
İtalya
TÜFE (Temmuz, a-a)
-%0.1
-%0.1
5033 Milyon Euro
--
Perakende Satışlar (Temmuz, a-a)
%0.6
%0.4
ÜFE (Temmuz, a-a)
%0.5
%0.1
Michigan Üniversitesi Tüketici Güven Endeksi (Ağustos, öncül)
90.0
91.5
-%1.2
%0.5
GSYH (2. çeyrek, Mevs. Arınd., ç-ç)
%0.3
%0.3
TÜFE (Temmuz, a-a)
%0.4
%0.4
GSYH (2. çeyrek, Mevs. Arınd., ç-ç)
%0.7
%0.2
GSYH (2. çeyrek, Takv. Arınd., ç-ç)
%0.3
%0.2
Dış Ticaret Dengesi (Haziran)
12.08.2016
-%1.4 (Açıklandı)
Dış Ticaret Dengesi (Haziran)
GSYH (Temmuz, öncül)
11.08.2016
Beklenti
%1.6
Dış Ticaret Dengesi (Haziran)
Cari İşlemler Dengesi (Haziran)
10.08.2016
Önceki
ABD
Euro Bölgesi
Almanya
İtalya
Sanayi Üretimi (Haziran, Mevs. Arınd., a-a)
VakıfBank Ekonomik Araştırmalar Müdürlüğü | İstanbul
10
TÜRKİYE
Türkiye Büyüme Oranı
Sektörel Büyüme Hızları (y-y, %)
Reel GSYH (y-y, %)
Sektörel Büyüme Hızları (y-y, %)
14
15
12
10
10
8
5
6
0
4
-5
2
0
-10
-2
-4
-20
-6
2005Ç3
2006Ç1
2006Ç3
2007Ç1
2007Ç3
2008Ç1
2008Ç3
2009Ç1
2009Ç3
2010Ç1
2010Ç3
2011Ç1
2011Ç3
2012Ç1
2012Ç3
2013Ç1
2013Ç3
2014Ç1
2014Ç3
2015Ç1
2015Ç3
2016Ç1
2011-III
2011-IV
2012-I
2012-II
2012-III
2012-IV
2013-I
2013-II
2013-III
2013-IV
2014-I
2014-II
2014-III
2014-IV
2015-I
2015-II
2015-III
2015-IV
2016-I
-15
Tarım
Kaynak:TÜİK
Kaynak:TÜİK
Sanayi
Ticaret
Ulaştırma
Sanayi Üretim Endeksi
Harcama Bileşenlerinin Büyüme Hızları (y-y, %)
Takvim Etkisinden Arındırılmış Sanayi Üretim Endeksi (y-y, %)
Harcama Bileşenleri Büyüme Hızları (%)
35
30
25
20
15
10
5
0
-5
-10
İnşaat
Mevsim ve Takvim Etkisinden Arındırılmış Sanayi Üretim
Endeksi (a-a, %) (Sağ Eksen)
20
7
15
5
3
10
1
Haz.16
Şub.16
Eki.15
Haz.15
Şub.15
İthalat
Eki.14
İhracat
Haz.14
Yatırım
-5
Şub.14
Devlet
-3
-5
Eki.13
Tüketim
-1
0
Haz.13
2011-II
2011-III
2011-IV
2012-I
2012-II
2012-III
2012-IV
2013-I
2013-II
2013-III
2013-IV
2014-I
2014-II
2014-III
2014-IV
2015-I
2015-II
2015-III
2015-IV
2016-I
5
Kaynak: TÜİK
Kaynak: TÜİK
Sanayi Ciro Endeksi
Toplam Otomobil Üretimi
Haz.03
Ara.03
Haz.04
Ara.04
Haz.05
Ara.05
Haz.06
Ara.06
Haz.07
Ara.07
Haz.08
Ara.08
Haz.09
Ara.09
Haz.10
Ara.10
Haz.11
Ara.11
Haz.12
Ara.12
Haz.13
Ara.13
Haz.14
Ara.14
Haz.15
Ara.15
Haz.16
80000
70000
60000
50000
40000
30000
20000
10000
0
Kaynak: OSD, VakıfBank
Aylık Sanayi Ciro Endeksi (2010=100)
230
210
190
170
150
130
110
90
70
May.11
Ağu.11
Kas.11
Şub.12
May.12
Ağu.12
Kas.12
Şub.13
May.13
Ağu.13
Kas.13
Şub.14
May.14
Ağu.14
Kas.14
Şub.15
May.15
Ağu.15
Kas.15
Şub.16
May.16
Toplam Otomobil Üretimi (Adet)
(12 aylık Har. Ort.)
Kaynak:TÜİK
11
Beyaz Eşya Üretimi
Kapasite Kullanım Oranı
Kapasite Kullanım Oranı (%)
Beyaz Eşya Üretimi (Adet)
85
2700000
2500000
2300000
2100000
1900000
1700000
1500000
1300000
1100000
900000
700000
80
75
70
65
60
Kaynak:TCMB
Kaynak:Hazine Müsteşarlığı
PMI Endeksi
PMI Imalat Endeksi
60
47.60
55
50
45
40
35
Tem.06
Oca.07
Tem.07
Oca.08
Tem.08
Oca.09
Tem.09
Oca.10
Tem.10
Oca.11
Tem.11
Oca.12
Tem.12
Oca.13
Tem.13
Oca.14
Tem.14
Oca.15
Tem.15
Oca.16
Tem.16
30
Kaynak:Reuters
12
Tem.16
Ara.15
May.15
Eki.14
Ağu.13
Mar.14
Oca.13
Kas.11
Haz.12
Eyl.10
Nis.11
Şub.10
Ara.08
Tem.09
May.08
55
ENFLASYON GÖSTERGELERİ
TÜFE ve Çekirdek Enflasyon
ÜFE
TÜFE (y-y, %)
ÜFE (y-y, %)
Çekirdek-I Endeksi (y-y, %)
14
12
10
8
6
4
2
0
25.0
20.0
15.0
10.0
5.0
Kaynak: TCMB
Tem.04
Oca.05
Tem.05
Oca.06
Tem.06
Oca.07
Tem.07
Oca.08
Tem.08
Oca.09
Tem.09
Oca.10
Tem.10
Oca.11
Tem.11
Oca.12
Tem.12
Oca.13
Tem.13
Oca.14
Tem.14
Oca.15
Tem.15
Oca.16
Tem.16
Tem.04
Oca.05
Tem.05
Oca.06
Tem.06
Oca.07
Tem.07
Oca.08
Tem.08
Oca.09
Tem.09
Oca.10
Tem.10
Oca.11
Tem.11
Oca.12
Tem.12
Oca.13
Tem.13
Oca.14
Tem.14
Oca.15
Tem.15
Oca.16
Tem.16
0.0
-5.0
Kaynak: TCMB
Dünya Gıda ve Emtia Fiyat Endeksi
Gıda ve Enerji Enflasyonu (y-y, %)
Oca.16
Tem.16
-5
Oca.15
Tem.15
Tem.16
Kas.15
Mar.15
Tem.14
Kas.13
Mar.13
Tem.12
Kas.11
Mar.11
Tem.10
0
Kas.09
100
0
Tem.14
500
5
Tem.13
Oca.14
1000
150
10
Oca.12
1500
TÜFE
15
Tem.12
Oca.13
200
Enerji
Oca.11
Tem.11
2000
Tem.09
2500
Tem.08
Oca.09
250
Kaynak:Bloomberg
Gıda
20
Oca.10
Tem.10
BM Dünya Gıda Fiyat Endeksi
UBS Emtia Fiyat Endeksi (sağ eksen)
Kaynak: TCMB
Enflasyon Beklentileri
Reel Efektif Döviz Kuru
12 Ay Sonrasının Yıllık TÜFE Beklentisi (%)
Kaynak: TCMB
13
Tem.16
Oca.16
Tem.15
Oca.15
Tem.14
Oca.14
Tem.13
Kaynak: TCMB
Oca.13
5.5
101.1
Tem.12
6
Oca.12
6.5
Tem.11
7
Oca.11
7.5
135
130
125
120
115
110
105
100
95
90
Tem.10
24 Ay Sonrasının Yıllık TÜFE Beklentisi (%)
8
TÜFE Bazlı (2003=100)
İŞGÜCÜ GÖSTERGELERİ
İşsizlik Oranı
İşgücüne Katılım Oranı
Mevsimsellikten Arındırılmış İşsizlik Oranı (%)
İşgücüne Katılma Oranı (%)
İşsizlik Oranı (%)
14.0
İstihdam Oranı (%)
53
51
49
47
45
43
41
39
37
35
13.0
12.0
11.0
10.0
9.0
8.0
7.0
Kaynak: TÜİK
Kaynak: TÜİK
Kurulan-Kapanan Şirket Sayısı
Kurulan-Kapanan Şirket Sayısı (Adet)
7,000
6,000
5,000
4,000
3,000
2,000
1,000
0
Kaynak: TOBB
14
DIŞ TİCARET GÖSTERGELERİ
İthalat-İhracat
Dış Ticaret Dengesi
İhracat (milyon dolar)
Dış Ticaret Dengesi (milyon dolar)
İthalat (milyon dolar)
25000
0
20000
-2000
15000
-4000
-6000
10000
-8000
5000
-10000
Haz.04
May.04
Kas.04
Haz.05
May.05
Kas.05
Haz.06
May.06
Kas.06
Haz.07
May.07
Kas.07
Haz.08
May.08
Kas.08
Haz.09
May.09
Kas.09
Haz.10
May.10
Kas.10
Haz.11
May.11
Kas.11
Haz.12
May.12
Kas.12
Haz.13
May.13
Kas.13
Haz.14
May.14
Kas.14
Haz.15
May.15
Haz.16
Kas.15
Haz.04
Ara.04
Haz.05
Ara.05
Haz.06
Ara.06
Haz.07
Ara.07
Haz.08
Ara.08
Haz.09
Ara.09
Haz.10
Ara.10
Haz.11
Ara.11
Haz.12
Ara.12
Haz.13
Ara.13
Haz.14
Ara.14
Haz.15
Ara.15
Haz.16
-12000
0
Kaynak: TCMB
Kaynak: TCMB
Cari İşlemler Dengesi
Sermaye ve Finans Hesabı
6000
-4000
-14000
-24000
-34000
-44000
-54000
-64000
-74000
-84000
3000
1000
-1000
-3000
-5000
-7000
-9000
-11000
60000
50000
40000
30000
20000
10000
0
-10000
-20000
-30000
Cari İşlemler Dengesi (12 Aylık-milyon dolar)
Doğrudan Yatırımlar (12 aylık-milyon dolar)
Cari İşlemler Dengesi (milyon dolar-sağ eksen)
Portföy Yatırımları (12 aylık-milyon dolar)
Diğer Yatırımlar(12 aylık-milyon dolar)
Kaynak: TCMB
Kaynak: TCMB
TÜKETİM GÖSTERGELERİ
Tüketici Güveni ve Reel Kesim Güveni
Tüketici Güven Endeksi
Reel Kesim Güven Endeksi (sağ eksen)
105.0
140
95.0
120
85.0
100
75.0
80
65.0
60
55.0
40
Kaynak: TCMB
15
KAMU MALİYESİ GÖSTERGELERİ
Bütçe Dengesi
Faiz Dışı Denge
Faiz Dışı Denge (12 aylık-milyar TL)
Bütçe Dengesi (12 aylık toplam-milyar TL)
10000
57
0
47
-10000
37
-20000
Haz.16
Kaynak:TCMB
Kaynak: TCMB
Türkiye’nin Net Dış Borç Stoku
İç ve Dış Borç Stoku
Kaynak: Hazine Müsteşarlığı
Kaynak: Hazine Müsteşarlığı
16
2015
2014
2013
2012
60
2011
200
2010
110
2001
250
2009
160
2008
300
2007
210
350
35.3
2006
260
45
40
35
30
25
20
15
10
5
0
2005
400
310
2004
450
Türkiye'nin Net Dış Borç Stoku/GSYH (%)
2003
500
İç Borç Stoku (milyar TL)
Dış Borç Stoku (milyar TL-sağ eksen)
2002
Ara.15
Ara.14
Haz.15
Haz.14
Ara.13
Haz.13
Ara.12
-3
Ara.11
7
-60000
Haz.12
17
-50000
Haz.11
-40000
Ara.10
27
Haz.10
-30000
LİKİDİTE GÖSTERGELERİ
TCMB Faiz Oranı
Reel ve Nominal Faiz
Borç Alma Faiz Oranı (%)
Reel Faiz
Borç Verme Faiz Oranı (%)
20
20
15
15
10
10
5
5
0
0
-5
Oca.05
Tem.05
Oca.06
Tem.06
Oca.07
Tem.07
Oca.08
Tem.08
Oca.09
Tem.09
Oca.10
Tem.10
Oca.11
Tem.11
Oca.12
Tem.12
Oca.13
Tem.13
Oca.14
Tem.14
Oca.15
Tem.15
Oca.16
Tem.16
Tem.07
Oca.08
Tem.08
Oca.09
Tem.09
Oca.10
Tem.10
Oca.11
Tem.11
Oca.12
Tem.12
Oca.13
Tem.13
Oca.14
Tem.14
Oca.15
Tem.15
Oca.16
Tem.16
25
Nominal Faiz
Kaynak:TCMB, VakıfBank
Kaynak:TCMB
Dünya Piyasalarında Son Açıklanan Ekonomik Göstergeler
Reel Büyüme
(y-y,%)
Enflasyon (y-y,%)
Cari Denge/GSYH
(%)*
Merkez
Bankası Faiz
Oranı (%)
Tüketici
Güven
Endeksi
ABD
1.2
1
-2.70
0.50
97.3
Euro Bölgesi
1.6
0.2
3.20
0.00
-7.90
Almanya
1.6
0.40
7.30**
0.00
98
Fransa
1.40
0.40
-0.13
0.00
-13.80
İtalya
1.11
-0.10
2.13
0.00
111.90
Macaristan
0.90
-0.20
2.26**
0.90
-16.10
Portekiz
0.90
0.70
0.45
0.00
-13.10
İspanya
3.20
-0.60
0.98**
0.00
-5.80
Yunanistan
-1.40
0.20
-0.00
0.00
-69.20
İngiltere
2.20
0.50
-4.33
0.25
-12.00
Japonya
0.10
-0.40
3.33
-0.10
41.30
Çin
6.70
1.90
2.67
4.35
102.90
Rusya
-1.20
7.20
2.93**
10.50
--
Hindistan
5.30
6.13
-1.25
6.50
--
Brezilya
-5.42
8.84
-4.31**
14.25
101.20
G.Afrika
-0.20
6.30
-5.44**
7.00
-11.00
Türkiye
4.81
8.79
-5.40**
7.50
67.03
Kaynak: Bloomberg. *: Cari denge verileri IMF’den alınmaktadır ve 2015 yılı verileridir. ** 2014 verileri.
17
Türkiye Makro Ekonomik Görünüm
2014
2015
En Son Yayımlanan
2016
Yılsonu
Beklentimiz
Reel Ekonomi
GSYH (Cari Fiyatlarla, Milyon TL)
1 748 167
1 953 561
499 315
(2016 1Ç)
--
GSYH Büyüme Oranı (Sabit Fiyatlarla, y-y, %)
3.0
4.0
4.8
(2016 1Ç)
4.0
Sanayi Üretim Endeksi (y-y, %)(takvim etk.arnd)
2.6
4.6
1.1
(Haziran 2016)
--
Kapasite Kullanım Oranı (%)
74.6
75.8
75.7
(Temmuz 2016)
--
İşsizlik Oranı (%)
9.9
10.3
9.3
(Nisan 2016)
10.50
TÜFE (y-y, %)
8.17
8.81
8.79
(Temmuz 2016)
7.50
ÜFE (y-y, %)
6.36
5.71
3.96
(Temmuz 2016)
--
Fiyat Gelişmeleri
Parasal Göstergeler (Milyon TL)
M1
251,991
312,309
344,818
(29.07.2016)
--
M2
1,018,546
1,206,005
1,287,155
(29.07.2016)
--
M3
1,063,151
1,249,183
1,331,842
(29.07.2016)
--
Emisyon
77,420
94,464
112,396
(29.07.2016)
--
TCMB Brüt Döviz Rezervleri (Milyon $)
106,314
95,703
99,927
(29.07.2016)
--
Faiz Oranları
TCMB O/N (Borç Alma)
7.50
7.25
7.25
(05.08.2016)
--
TRLIBOR O/N
11.25
11.28
9.14
(05.08.2016)
--
Ödemeler Dengesi (Milyon $)
Cari İşlemler Dengesi
-43,552
-32,238
-2,863
(Mayıs 2016)
-34,600
İthalat
242,177
207,234
19,475
(Haziran 2016)
--
İhracat
157,610
143,839
12,916
(Haziran 2016)
--
Dış Ticaret Dengesi
-84,567
-63,396
-6,559
(Haziran 2016)
-61,000
Borç Stoku Göstergeleri (Milyar TL)
Merkezi Yön. İç Borç Stoku
414.6
440.1
453.3
(Haziran 2016)
--
Merkezi Yön. Dış Borç Stoku
197.5
237.5
246.7
(Haziran 2016)
--
Kamu Net Borç Stoku
187.1
161.0
161.0
(2015)
--
Kamu Ekonomisi (Milyar TL)
2014 Haziran
2015 Haziran
Bütçe Gelirleri
34.56
39.56
44.07
(Haziran 2016)
--
Bütçe Giderleri
35.17
36.34
51.98
(Haziran 2016)
--
Bütçe Dengesi
-0.61
3.22
-7.92
(Haziran 2016)
--
Faiz Dışı Denge
0.96
4.91
-5.71
(Haziran 2016)
--
18
Vakıfbank Ekonomik Araştırmalar
ekonomik.arastirmalar@vakifbank.com.tr
Cem Eroğlu
Müdür
cem.eroglu@vakifbank.com.tr
0212-398 18 98
Fatma Özlem Kanbur
Uzman
fatmaozlem.kanbur@vakifbank.com.tr
0212-398 18 91
Bilge Pekçağlayan
Uzman
bilge.pekcaglayan@vakifbank.com.tr
0212-398 19 02
Elif Engin
Uzman
elif.engin@vakifbank.com.tr
0212-398 18 92
Sinem Ulusoy
Uzman Yardımcısı
sinem.ulusoy@vakifbank.com.tr
0212-398 19 05
Ezgi Şiir Kıbrıs
Uzman Yardımcısı
ezgisiir.kibris@vakifbank.com.tr
0212-398 19 03
Bu rapor Türkiye Vakıflar Bankası T.A.O. tarafından güvenilir olduğuna inanılan kaynaklardan sağlanan bilgiler kullanılarak hazırlanmıştır.
Türkiye Vakıflar Bankası T.A.O. bu bilgi ve verilerin doğruluğu hakkında herhangi bir garanti vermemekte ve bu rapor ve içindeki bilgilerin
kullanılması nedeniyle doğrudan veya dolaylı olarak oluşacak zararlardan dolayı sorumluluk kabul etmemektedir. Bu rapor sadece bilgi
vermek amacıyla hazırlanmış olup, hiçbir konuda yatırım önerisi olarak yorumlanmamalıdır. Türkiye Vakıflar Bankası T.A.O. bu raporda yer
alan bilgilerde daha önceden bilgilendirme yapmaksızın kısmen veya tamamen değişiklik yapma hakkına sahiptir.
Vakıfbank Ekonomik Araştırmalar
Download