Konferans Bildiri Özetleri ULUSLARARASI HUKUKTA TARİHE GERİ DÖNÜŞ: AFRİKA’NIN ULUSLARARASI HUKUK TARİHİ YAZIMI Arş.Gör. Müge DALAR* Uluslararası hukuk yazınında 1990’lı yılların ortalarından bu yana, bir tarihe geri dönüş söz konusu. Bu bağlamda neden uluslararası hukukun tarihine bir ilgi doğdu, bu ilgi neden şimdi doğdu soruları, üzerinde tartışılmaya değer sorulardır. Randall Lesaffer’e göre, bu tarihe ani ilginin açıklaması oldukça basit. Buna göre, uluslararası ilişkiler tarihindeki bütün önemli kırılma dönemlerinde, akademisyenler disiplinin geçmişine döner ve uluslararası hukukun temellerini incelerler. Martti Koskenniemi’ye göre de 1990’lardan itibaren artan şekilde uluslararası hukukun tarihine dönülmesinin iki muhtemel açıklaması olabilir. Bunlardan ilki, Soğuk Savaş’ın bitişiyle liberal enternasyonalist projeye geri dönülmesidir. İkinci olarak ise artık sosyal değişim düşüncesinden temel alan diplomatik sistemin reddi böyle bir dönüşe yön vermiş olabilir. Her iki yazar için de Soğuk Savaş’ın bitişi, tarihe geri dönüş için bir kırılma anı olarak seçilse de, aralarındaki farklılaşma tonlarından kaynaklanmaktadır. Koskenniemi için tarihe geri dönüş, uluslararası hukukun gelişmesi için iyimser bir projeye işaret ederken, Lesaffer için çağdaş dönem, bir kaygı ve huzursuzluk dönemidir. Sömürgeciliğin ortadan kalmasından itibaren, ama esas olarak Soğuk Savaş’ın bitmesinin ardından, Afrikalı hukukçuların da artan şekilde uluslararası hukuk tarihi yazma çabası içinde oldukları görülüyor. Bu tarih yazım çabası, iki tonda kendini gösteriyor. Bir yanda uluslararası hukukun Avrupalı Hıristiyan tarih anlatısına karşı çıkan bir karşı tarih yazma çabası kendini gösteriyor. Buna göre, Avrupalılar gelmezden önce de Afrika’nın bir devletler sistemine sahip olduğu, dolayısıyla Afrika’nın da esasen uluslararası hukukun gelişimine katkıda bulunduğu dillendiriliyor. Diğer yandan bu dönemin uluslararası hukuk için bir dönüşüm dönemi teşkil ettiğine vurgu yapılıyor. Buna göre, uluslararası hukukun Hıristiyan Avrupalı kökenlerine vurgu yapılırken, eski sömürge Afrika devletlerinin “yeni devletler” olarak ortaya çıktıkları bu ortam, “Avrupalı olmayan bir uluslararası hukukun” ortaya çıkması için önemli fırsatlar taşımaktadır. Bu bağlamda bu çalışmanın iki ekseni bulunmaktadır. Buna göre bir yandan uluslararası hukukun tarihinin yazımına neden ihtiyaç duyulduğu ve bu tarih yazım çabasının neden son yirmi yılda yeniden gündeme geldiği tartışılacak, diğer yanda ise Afrika’nın bu tartışma içinde nasıl konum aldığı ve aldığı bu konumun anlamı tespit edilmeye çalışılacaktır * ESOGÜ Uluslararası İlişkiler 95