ASTIM GENETİĞİ:2006 GEN KEŞFİNDE UZUN VE DOLANBAÇLI BİR YOL Genes and Immunity (2006) 7, 95–100 Dr.Cem BECERİR 19.11.2007 • Astım ve atopi hem genetik hem de çevresel faktörlerden etkilenen kompleks fenotiplerdir • Yaklaşık 500 sayfalık bir derleme astım ve atopi fenotipini 6 veya daha fazla popülasyonda 25 gen ile ilişkilendirmiştir • 2 ila 5 popülasyonda ise 54 ek gen daha belirlenmiştir. ADAY GENLER VE YAYGIN GENOM BAĞLANTILI ÇALIŞMALAR • Bu yaklaşımın avantajları ve dezavantajları yıllardır tartışılmaktadır • Burada 2006 perspektifinden bazı konulara bakılacaktır • Bu çalışmaların ana avantajı : – Hem aday genleri veya yolları – Hem de genlerin daha geniş fenotipik etkilerini tanımlayabilmektir. • Daha önceki çalışmalardan gelen inanış: – Tipik olarak genetik çalışmalarda kullanılan örneklerden sadece yaygın olarak etkilenen genlerin sinyal verecekleridir • Eğer çeşitli popülasyonlarda aynı bölge ile ilişki tanımlanmışsa bu kısmen doğru kabul edilebilir • Bununla birlikte artık daha açık görülmektedir ki: – Astım veya onunla ilişkili fenotiplerin çoğu belki de tamamı çeşitli popülasyonlarda birden fazla lokusla ilişkilidir • Astım veya atopi ile ilişkili olarak en çok gözlenen ve iyi tanımlanmış kromozomlar: – 5q31-33 – 6p21 – 12q13-q24 • En azından 14 gen 5q bölgesinde astım veya atopik fenotip ile ilişkilendirilmektedir • Bunlar çok bilinen genlerdir: IL 4 IL 13 CD 14 ADRB2 SPINK5 LTC4S • Aynı pozisyonda olan CYFIP2 geni çevresel faktörlerle (CD14,TIM1) ve ilaç cevabını etkileyen ADRB2 geni ile güçlü bir ilişki göstermektedir. • 6p21 kromozomundaki ilgili bölge HLA bölgesindedir: – Hem klasik hem de klasik olmayan HLA genleri ile – TNF – LTA – TAP kodlayan genlerle ilişkilidir • Birçok değişik toplumda astım fenotipi ile ilişkilendirilmiştir. • 12q üzerindeki geniş bir bölgede – VDR geni – proksimal uçta NOS1 geni – distal uçta IFNG geni bulunmaktadır • Üçü de çeşitli örneklerle astım ve atopi ile ilişkilendirilmiştir • 6p21 deki HLA-G geni • 5q deki CYFIP2 geni • 20p deki ADAM33 geni gibi pozisyonu tespit edilen genler şüphelenilen lokasyonlara yakın pozisyondadırlar. • Geçen yıl, kompleks hastalıklarda vaka kontrollü çalışmalar kullanılarak yaygın genom çalışmasında tek nükleotid polimorfizmi ile ilişkili ilk raporlara şahit olmuştur • Gelecek aylarda da benzer çok sayıda rapor yayınlanacaktır. • Astım, allerjik rinit ve atopik dermatitin klinik gidişinin altında farklı genetik yapı yatmasına rağmen birçok gen ve yol ilk atak, gidiş ve hastalığın ciddiyetini etkilemektedir. • Bunun gibi birçok fenotip bu durumla ilişkilidir – Bronşial hiperreaktivite – Akciğer fonksiyonları, – Total ve spesifik IgE aynı genlerden etkilenmektedir. • Örneğin IL 4 genindeki fonksiyonel -589 c/T promoter polimorfizmi, spesifik olarak astım atopik dermatit allerjik rinit total serum IgE spesifik IgE (ev akarlarına karşı) akciğer fonksiyonları ile ilgili olarak • FCER1B geninde Gly237 glu aminoasid polimorfizmi spesifik olarak astım bronş hiperreaktivitesi total serum IgE spesifik IgE ile ilgili olarak dünyada farklı popülasyonlarda saptanmıştır. • Daha önceki derlemede 64 gen (en azından bir çalışmada pozitif ilişki saptanmış) tanımlanmıştır • Bu genler arasında 33 gen en azından ikinci bir çalışma • 8 gen 5 veya daha fazla çalışma ile saptanmıştır • Son yayından yaklaşık 2 yıl sonra bugün, 118 gen astım ve atopi ile ilişkili olarak saptanmıştır. • 54 gen……… 2-5 bağımsız örnekleme ile • 15 gen ………6-10 bağımsız örnekleme ile • 10 gen……… > 10 dan fazla örnekleme ile saptanmış ve toplamda 492 sayfada rapor edilmiştir. • İki yıl öncesi ile bugün arasındaki en önemli fark daha önceki çalışmalar : – daha geniş örneklemleri ve kontrol gruplarını – çeşitli varyantları ve haplotipleri – gen-gen ve gen-çevre ilişkilerini kapsamaktadır • Daha geniş gruplar prensip olarak tip1 ve tip 2 hata oranlarını azaltmakla birlikte • varyantların çeşitliliği • Haplotipler • Etkileşimler tip 1 hata oranlarını artırmaktadır • 10 dan fazla çalışmada astım veya atopi ile ilişkilendirilen genler: – – – – – – – IL4 IL13 ADRB2 TNF HLA-DRB1 FCER1B IL4RA tıpkı CD14, HLA-DQB1 ve ADAM33 gibi belirlenmiştir. • İlk pozisyonu belirlenen astım ilişkili gen olan ADAM33 astım ve benzeri fenotiplerde 10 dan fazla bağımsız çalışmada gösterilmiştir. • Dahası son meta analizlerde hem pozitif hem negatif çalışmalar kombine edilmiş ve 8 popülasyonda ADAM33 teki genel tek nükleotid polimorfizmi için sapma oranının 1.46 (p:0,0001) olduğu saptanmıştır • ST+7 olarak söylenmektedir(riskli allel sıklığı astımlılarda %84.9,kontrolde %79.1 olarak saptanmıştır) • Ek olarak 15 gen ……….6-10 çalışmada diğer bir pozisyonu saptanan GRPA gibi saptanmıştır. • En geniş gen grubu astım ve atopi ile ilişkili olarak …….2-5 bağımsız çalışmada belirlenmiştir • Burada da üç genin pozisyonu DPP10, HLA-G PFH11 saptanmıştır. • Son olarak 39 gen astım ve allerjik fenotiple ilgili tek bir örneklemde belirlenmiştir • Bunlardan 24 gen tek bir çalışmada yayınlanmış, 15 gen bir veya daha fazla çalışmada ilişkilendirilmiştir • Bu grupta en fazla lokalize edilen gen: CYFIP2 Özetlemek gerekirse; 25 gen astım ve atopi ile ilişkilendirilmekle birlikte 6 veya daha fazla çalışmada hiçbir gen astım geni olarak tanımlanmamıştır Bu,etyolojinin kompleks olduğunu göstermektedir ve en çok etkileşimin risk açısından gen-gen ve gen-çevre ilişkisinde olduğunu göstermektedir. • Astım ve atopi belirgin olarak heterojen fenotipe sahiptir. • Artmış risk • İlk ortaya çıkış yaşı • Ciddiyeti çeşitli biyolojik yollardan ve çevresel faktörlerden etkilenmektedir • Sürpriz olmamakla birlikte ilgili genler çeşitli yollarda farklı fonksiyon ve etkilere sahiptir • Bu hastalıklarla ilişkili genlerin sayısı bilinmemekle birlikte oldukça fazla olduğu düşünülmektedir. • Bu literatürün temelinde ; • Risk oluşturan gen sayısının 100 ü aşabileceği ve bu genlerle bireysel etkinin hastalık riskini az miktarda arttırdığını düşünmekteyiz • Bununla birlikte herhangi bir hastalık fenotipinde birkaç gen çeşitliliğine neden olabilir. • Dahası daha az sayıdaki gen her bir şahıs için risk oluşturabilir. • Astım ve atopik hastalıklı hastaların moleküler fenotiplerinin ortaya konması,önümüzdeki on yılda genetik ilaçlarının bulunmasında ve tedaviye karar vermede bize yol gösterecektir