BASIN BÜLTENİ 15 Mart 2011 Türkiye’de 3.5 milyon astım hastası var İstanbul Medipol Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. M. Kürşat Özvaran, “Astım nedeni tam olarak bilinmeyen, tedavisi olan, sürekli tedavi gerektiren ama düzenli bir tedavi ve takip altındayken korkulmaması gereken bir hastalıktır” dedi. İstanbul Medipol Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. M. Kürşat Özvaran, dünyada 300 milyon ülkemizde de 3.5 milyon astım hastası olduğu söyledi. Ülkemizdeki hastaların çok azının tam kontrol altında olduğunu belirten Özvaran, “Astımın tanımı hastalıklı kişilere bağlı farklı durumlar göstermekle birlikte, farklı şiddette ataklarla olan; bunlar akciğerdeki bronş aşırı duyarlılığı ve kronik hava yolu inflamasyonuna bağlı olarak oluşan özellikle gece yarısı ve sabaha karşı nefes darlığı, hışıltı, göğüste sıkışıklık ve öksürük şikayetleri meydana gelen kronik bir hastalıktır. Bu şikayetler genellikle tedavi veya kendiliğinden düzelmektedir” dedi. Dr. Özvaran, “Hastalığa genetik ve çevresel faktörlerin yol açtığı düşünülse de bu konuda kesin kanıtlar henüz mevcut değildir. Burada vücuttaki birçok hücre ve hücre ürünü rol almakta ve akciğerde kronik inflamasyon gelişmekte bu durumda bazı hastalarda akciğerde kalıcı hasarlar bırakmaktadır” diye konuştu. Astımın maliyeti yüksek bir hastalık olduğunu aktaran Dr. Özvaran, şöyle devam etti: “Astım hastalığında tam kontrolü sağlamak için; gündüzleri haftada 2’den az şikayetlerinin olması, gece şikayeti hiç olmaması ve uyanmaması, aktivitelerinde hiçbir kısıtlamanın olmaması, solunum testlerinin normal olması ve hiç astım atağının olmaması gerekmektedir. Bunun için hasta doktor uyumu, hastanın uygun ilaçlarını düzenli kullanılması ve atak nedeni olan faktörlerden mümkün olduğunca uzak durması astımdaki tam kontrolün sağlanmasını sağlayacaktır.” Astım tanısında hastadan alınan bilgilerin çok önemli olduğunu hatırlatan Dr. Özvaran, şu bilgileri aktardı: “Astımın çeşitli tipleri vardır. Bunlar alerjik olan ve olmayan diye ayrılırken yeni olarak erken veya geç başlayan, öksürük ağırlıklı astım, eksersizle olan astım, aspirine duyarlı astım, premenstrüel astım, tedavisi zor astım, mesleki astım diye grublara ayrılmaktadır. Burada tanısında en çok zorluk olan öksürükle olan astımdır. Bu durumun ayrıcı tanıda düşünülmesi gereken diğer durumlar, eozinofilik bronşitten, gastoözofageal reflü (GÖR), anjiyotensin konverting enzim (ACE) inhibitörlerine bağlı öksürük, postnazal akıntı sendromu, kronik sinüzit ve vokal kord disfonksiyonudur.” Astım atağının, astım hastalarının hayatını tehlikeye atan ciddi bir durum olduğunu dile getiren Dr. Özvaran, şunları kaydetti: “Tedavinin düzensiz kullanımı, infeksiyonlar, kirli hava ve alerjenlerle karşılaşmak bu acil duruma yol açmaktadır. Bu durumun tedavisi evde kontrol altına alınamıyorsa mutlaka doktora başvurulmalıdır. Astım ataklarında hastaneye başvuranları %70-80’ni 3-4 saatlik bir tedaviyle düzelmektedir. Geri kalan hastalar hastaneye yatırılmakta fakat düzelmeleri daha yavaş olmaktadır. Hastaneden eve gönderilen hastaların %10’ u 1 hafta sonra hastaneye geri dönmektedir.”