İdealizm İdea kelimesi fikir, düşünce, plan yani zihinde olan anlamlarına gelir. İdeal genel manada real olanın zıttı dır. Reel olan gerçek olanı ifade eder. Realite gerçek demektir. Yani gözle görülüp, elle tutulan anlamına gelir. Realite somut olan anlamına da gelir. İdeal olan düşüncede olan yani henüz proje aşamasında anlamlarına da gelir. İdeal iş, eş, ev, araba yani her şeyin en iyisini ifade eder. İdeal insan, ideal toplum, ideal yaşam kavramları çok sık kullanılır. İdea kavramı zihin ve zihinde olan anlamlarına gelir. Herhangi bir şeyin gerçek hayatta var olabilmesi, gerçekleşebilmesi için öncelikle fikir planında olması ve düşünce olarak tasarlanmış olması gerekir. Her ne kadar idealist düşünenleri bazıları hayalperestlikle suçlasa da yapılan her iş öncelikle zihinde tasarlanır daha sonra gerçekleştirilir. İdealizm eşittir ütopyacılık değildir. Ütopist insanlar aşırı hayalperest ve realiteden kopuk düşünün insanlardır. Tabii ki toplumsal gerçeklerden uzak sadece hayal aleminde kalabilecek şeyler söyleyip daha sonra onları yapmamak yerine sosyal gerçekliklere uygun plan ve projeler geliştirmek daha doğru olsa gerektir. Aşırı hayalci düşünüp hiçbir şey yanmamaktansa gerçek olanlara yakın şeyler düşünüp, daha somut ve reel projeler gerçekleştirmek daha doğrudur. İdeal insan, ideal toplum, ideal şehir, ideal yaşam, ideal devlet gibi kavramlar hep tartışıla gelmiştir. İdeal insan ya da ideal şehir, toplum sadece zihinlerde var olan toplum değildir. Büyük İslam filozofu Farabi’nin “Medinetü’l- Fadıla” Türkçeye “faziletli Şehir” adıyla çevrilen kitabında ideal şehrin özelliklerinden uzun uzun bahsetmiştir. Birçok araştırmacı Farabi’yi ütopyacılıkla suçlamaktadır. Farabi’nin düşündüğü ideal, erdemle şehir aslında güzelliklerin kötülüklerden çok olduğu, yanlışların doğrulara galebe çaldığı şehirdir. Yoksa içerisinde bir tane dahi olsa yanlışın işlenmediği, hiçbir kötülüğün olmadığı şehir değildir. Erdemli şehir, erdemli, idealist insanların yöneticilik yaptığı şehirlerdir. İdealist insan da zaten olumlu değer yargılarına sahip olan, sorumluluk bilincine sahip, pozitif hasletleri, olumlu davranışları çok olan Salih insanlara denir. Salih İnsan modeli İslam dinin bilgi, inanç, ihsan ve takva sahibi, adaletli, tevazu sahibi, kişilikli, kimlik bilincine sahip insanlara denir. Sevgili peygamberimiz bir hadis-i şerifte “Bir toplumda âlimler (günümüzün aydınları) ve devlet yöneticileri düzgün olursa tüm toplum düzgün olur. Bu iki sınıf bozuk olursa tüm toplum bozulur” buyurmuştur. İdeal toplumun oluşması için başta idarecilerinin ve bilginlerinin kişilikli ve şahsiyetli olması gerekir. Bir toplumda kendisini realiteye teslim etmiş, “böyle gelmiş böyle gider” mantığıyla hareket eden nesne konumundaki idareciler o topluma hiçbir şey kazandıramazlar. Onun için asıl görevi toplumu yönlendirmek olan aydınlarında nesne değil özne konumunda olması gerekir diye düşünüyorum. Başta idarecileri olmak üzere toplumsal sorumluluk taşıyan kişileri şahsiyetten, adaletten, ahlaktan, ehliyet ve liyakatten yoksun olursa o toplumu çok sıkıntılı günler bekliyor demektir. Bir köy, kasaba, şehir ya da devlet içerisinde bulunduğumuz mekân ne kadar büyük olursa olsun sorunları da ne kadar çok olur ise olsun o sorunları ancak idealist insanlar çözebilirler. Çünkü idealist insan özne konumundadır, kendisini realiteye teslim etmiş nesne konumunda değildir. İdealist insan içinde bulunduğu şartlar ne kadar kötü ve olumsuz olursa olsun yine de kötülükleri iyiliğe, yanlışları doğruya, haksızlıkları adalete dönüştürme iradesini kendinde görür ve mücadele eder.