Para kuvveti - Kuvvet narası

advertisement
Para kuvveti - Kuvvet narası
Para kuvvettir, fakat nasıl kuvvet? — Onun yere
seremiyeceği kuvvet de vardır — Açlığın kuvveti —Bu sözlere gülenler — Faziletin kuvvetine sığındık­
tan sonra — İdealist maskeyi kapıya asanlar —
Mussolini ve damadı — Hitler ve Himmler —
Para kuvvetinin kırıldığı yer
Paranın bu dünyada hâlâ bir leri parayı toplamağı isterlerdi
kuvvet olduğunu inkâr etmek ve hep bu sözü tekrar ederlerdi;
güçtür. Fakat bu kuvvetin yıl­
«Olmaya devlet cihanda
dızları göklerde çeviren kuvvetler
bir avuç servet gibi»
kadar sağlam ve muntazam ka­
Mussolini kızını bir kılkuy­
nunlarla işlediğini iddia etmek ruk Konta verdi.
Bir kaç
de doğru değildir. Para kuvveti­ sene sonra
Hariciye
Nazın
nin, onu sakınmağı en iyi bilen­ olan Kont aynı zamanda îtalyalerin parmakları arasından sü­ nın en büyük milyonerlerinden
zülüp gittiğini her gün görürüz. biri olmuştu. İşte bu milyonlar
Fakat faziletin de bir kuvveti kuvvetin parası idi. Faşist par­
vardır ki sakınmasını bilenin tisinin önde yürüyenleri baş­
f i .den asla uçmaz. Para kuv­ larına konulan altın taçlarla ka­
veti, önünde iğilenler, arkasında naat edemediler; altını ceplerin­
iki büklüm koşanlar arasında de, tapu senetlerini kasalarında
saltanat arabasını yalnız hayran­ saklamak istediler.
larını yerlere sererek üstlerinden
Günün birinde cahil bir divâ­
yürütür, geçirir. Para kuvvetinin
ne
bağırgan sesi ve isteirk jest­
yerlere
sürüyemiyeceği
tek
leri sayesinde diğer büyük bir
kuvvet hakikat
ve faziletin
milletin başına geçti. O ne mü­
kuvvetidir. Zengin
adam kar­
barek bir insandı, et yemezdi,
nı biraz acıkır, acıkmaz ken­
tütün, bira içmezdi. Ayağından
disini zayıf hisseder. Faziletli çizme, başından kasket düşmez­
insan yan açlıkta bile onu bah­ di. Başına geçtiği millet hazinetiyar edecek kuvvet bulur. Fakat sniden kendisi için ilk istediği
bu sözleri yazarken onları oku­ şey uzaktan asıl memleketi olan
yacaklardan bazılarının atacak­ Avusturyayı görebileceği bir te­
ları kahkahaları duyar, açlıkta pede bir dağ kulübesinden ibakuvvet düşünen kafama acıyan- retti. Vakia bu dağ kulübesi ya
ları sezer gibi oluyorum. Zarar pıidlr fakat ne kulübe yarabbi,
yok, ben dünyada maddî kuvvet- Asfalt yollan, kale duvarları, kat
ler yanında ahlâkî kuvvetlere tu- kat bodrumlan, şarap mahzentunan bir zümre olduğuna inan- ]eri, sığmakları ile Alman millemış olduğum için zorlu para k u v-1tine kimbilir kaç milyona oturan
veti yanında sevimli fazilet kuv- bir evcik. Belki başka birşey istevetlni de hatırlatmaktan usan­ medi. Zaten istemeğe hacet yok­
mıyorum. Bugün burada bu ha­ tu, istemeden yapılıyordu. Hem
tırlatmanın pek yersiz olmadığını milletin kesesi onun elinde değil
şimdi göreceksiniz.
mi idi? İsterse bir günde bütün
Paranın kuvvetini duyup türlü milletin servetini kendi adma ge­
yollarla para, mal ve mülk edin­ çirebilirdi. Mevkie gelmeden ev­
meğe kalkışanlar iptidada hep vel bir kulübeleri bile olmıyan, et­
faziletin kuvvetine tutunup yüz­ rafındakilere de dağın tepesinde,
lerinde bir idealist maske ile si­ Berlinin düzünde, yerin altında
yaset sahnesine ayak hasmışlar, köşkler, saraylar yapıldı. Bunla­
rın masrafını hep millet veriyor­
fakat sonradan, o mübarek kuv­ du, verecekti tabiî. Her türlü ih­
vete hiyanet ederek, Plutus ma­ tiyaçlarının bir parmak kaldırbedine girerken maskelerini ka­
malarile en mütana surette te­
pıya asmışlardır. Onlann, fazile­
min edilmesine kanaat edemiyen
tin her vakit kuvvet olduğuna bu efendiler, baştaki gibi milletin
değil, kuvvetin her vakit fazilet kesesine her vakit dalmak kabil
olduğuna inandıktan sonra y a -. olduğuna inanacak kadar idepamıyacakları bir şey yoktu. Ev- aljSf (? ) olmadıkları için ne olur,
veîâ kayıtsız, şartsız, kontrolsuz ne 0}maz kendilerine ait bir serkuvveti bir kere sağlaymcaya ka- j vej- biriktirmek, adlanna yahut
dar bir lokma, bir hırkaya, türlü yakınlarının adlanna tapu se­
mah rumiyetlere razı görünürler­ netleri yazdırmak, bankalarda
di. Artık halk bu başlangıç üze­ hesaplar açtırmak istediler.
rine ne efsaneler, ne destanlar
İşte bunlardan biri, şu Naziz­
düzmezdi. Fakat bilmezler ki on­ min düşmanı sayılan insanlann,
lar bir taraftan kontrolsuz kuv- hattâ ırkalnn atıldığı cehenne
veti elde ederken, diğer taraftan min gayet idealist (?) Zebanibada kendi temayüllerini, hevesle şişi Himmler, ideal kuvvetini tarini, hırslannı, kontrol kuvvetini raf taraf yaktığı cehennemlerde:
eritip altına tahvil etti ve 36 çe­
elden kaçıracaklardır.
şit akçeden ibaret olmak üzere
Muvaffakıyetsiz bir sosyalist bir milyon dolarcık bir servet
gazeteci iken evvelâ bir karga topladı. İşte kuvvetin parası. On­
demeğinin, sonra da koca bir lar zannediyorlardı ki günün
memleketin başına geçen Musso-: birinde yol nereye uğrarsa uğliniyi düşünelim. Sırtında siyah j rasın oranın piyasasında derbir gömlekle işe başlıyan bu bed- hal kuvvete tahavvül edecek
baht bir müddet sonra düzüne- j şey kendi ideolojileri değil, anlerle üniformalara kanmadı. Be­ cak paradır. Fakat hepsi bir­
line taktığı hançerin elmaslı ol den aldandılar; bugün onların
masını istedi. Bir köy evinde otu­ yolları, kudretin, nüfuzun kulla­
ran ailesini bıraktı, Romanın en nılması ile toplanan paranın kuv­
güzel saraylarından birine ku­ vet diye geçmediği bir âleme
ruldu. Belki kendi adına tapu se­ düştü...
A. ADNAN - ADIVAR
netleri, banka makbuzları kes­
tirmedi. Fakat buna ne ihtiyacı
vardı? O ne vakit istese İtalyanm
kesesine elini daldırabilir, avuç
avuç altınları kendi kasasına
kaldırabilirdi. Fakat ondan bir
basamak aşağıda olanlar kendile­
Taha Toros Arşivi
rini ebediyete kadar kudret mev­
kiinde görmedikleri için fırsat
elde iken yegâne kuvvet bildik0 0 1 5 8 4
2 6 0 1 0
Download