İŞ AHLAKI Refik İsa BÎKUN - Çeviren: Ahmet YAŞAR İstanbul: İGİAD Yayınları, 2004, 96 sayfa, ISBN: 975-6303-02-6 Tanıtım: Ahmet YAŞAR* İktisadi1 Girişim ve İş Ahlakı Derneği (İGİAD) İş Ahlakı Kitapları Serisi’nin ilki olan bu kitap İslamî iş ahlakı konusunda kuramsal ve pratik uygulamaları içeren ve genel bir okuyucu kitlesini hedefleyen bir çalışma. Kitap, ekonominin değerden bağımsız olamayacağını ve ahlakın bizzat ekonominin temelini teşkil ettiği tezini başarıyla ortaya koymaktadır. Ekonomik faaliyetlerin bütününü, Tevhid, Muvazene, Özgür İrade, Sorumluluk ve İhsan düsturları temelinde değerlendirmekte ve gayri ahlaki sorunlarla yüzleşen işadamları için uygulanabilir öneriler sunmaktadır. Kitap, dokuz bölümden ve sonundaki ahlak testinden oluşmaktadır. Kitabın ilk bölümünde iş ahlakını “neyin iyi, neyin kötü olduğunu birbirinden ayıran değerler kümesi olarak” tanımlayan Bikun, teorik planda iş ahlakını etkileyen yasal, örgütsel ve bireysel faktörleri irdeliyor. Sonrasında İslamî ahlak sisteminin seküler ahlak sistemlerinden ve diğer dinlerin ileri sürdüğü ahlak kurallarından faklı olduğunu iddia eden Bikun, mevcut etik düşüncesine hükmeden Relativizm, Faydacılık, Evrenselcilik, Haklar, Dağıtıcı Adalet, Ebedî Yasa gibi etik sistemleri ile İslam ahlak sistemini karşılaştırıyor. Karşılaştırmalar ışığında, İslam ahlak * İktisadi Girişim ve İş Ahlakı Derneği, ayasar@igiad.com sisteminin temel parametrelerini şu şekilde özetliyor: ■ Fiiller ve kararların ahlakî olup olmadığı fertlerin niyetlerine dayandırılarak sorgulanabilir. Allah her şeyi bilendir, insanların niyetlerini bütünüyle ve mükemmel bir şekilde bilir. ■ İyi niyetlerle yapılan iyi ameller ibadet hükmündedir. Helal niyetler haram fiilleri helal kılmaz. ■ İslam bir ferde arzu ettiğine inanma ve amel etme özgürlüğü sunar; ancak sorumluluk ferdin kendisine aittir. ■ Allah’a iman ferdin, Allah haricinde herhangi bir şeye ya da kimseye kendisini tümüyle vakfetmesini men eder. ■ Çoğunluk ya da azınlık için faydalı olan kararlar zorunlu olarak ahlakî değillerdir. Ahlak bir sayı oyunu değildir. ■ İslam, ahlak için açık bir sistem yaklaşımına sahiptir, kapalı ya da kişi merkezli değildir. Egoizmin İslam’da yeri yoktur. ■ Ahlakî kararlar Kur’an’ın ve kâinatın eşzamanlı okunmasına dayanır. ■ Diğer birçok din tarafından öngörülen ahlak sistemlerinin aksine İslam, insanoğlunun hayata aktif katılımı vasıtasıyla tezkiye tecrübe etmesini teşvik eder. Bu imtihan dünyasında ahlaklı davranarak Müslümanlar Allah’a karşı sözlerini yerine getirmiş olurlar. İslam ahlak sistemini; Tevhid, Muvazene, Özgür İrade, Sorumluluk ve İhsan olmak üzere beş temel düsturun şekillendirdiğini ileri süren Bikun, bu düsturların mahiyetlerini ve iş ahlakına tatbiklerini detaylı bir şekilde tartışmaktadır. Bu beş ahlak ilkesinden ilki olan tevhid, inanç ve amel konularına ilişkin yaklaşımların yanında, insan yaşamının ekonomik, siyasi, dini ve sosyal yönlerinin birbirinden ayrılamayacağını ifade etmektedir. Ekonomik hayata ilişkin yönü ile tevhid ilkesi; iş ahlakı açısından işletmenin çalışanları, müşterileri, ortakları, tedarikçileri gibi paydaşları arasında ayırım yapılmamasını, ahlaki ilkelerin her alanda geçerli olduğunu, mal ve mülkün emanet olduğunu, sadece kâr güdüsü ile hareket edilemeyeceğini ifade eder. Muvazene ilkesi, kainattaki her şeyin bir denge içerisinde yaYIL 1 S AY I 4 | D E M D E R G İ 103 ratıldığını ifade eder. Ticarette ölçülü olmak, ölçüyü doğru tutmak, müsriflik yapmamak, servet düşkünlüğünden kaçınmak gibi esaslar muvazene ilkesinin yansımasıdır. Allah’ın yeryüzündeki halifesi olarak insana belli bir seviyede özgür irade verilmiştir. Böylece insan ahlakî davranıp davranmamayı seçebilir. Bunun iş hayatındaki yansıması dini çerçeveye uygun çeşitli iş anlaşmalarının yapılabilmesidir. Bu ilke aynı zamanda sınırsız bir piyasa serbestîsini de hatalı görmektedir. Piyasaların “görünmez el” yerine “iş ahlakı” prensipleri tarafından düzenlemesi tercih edilmektedir. Sorumluluk ilkesi, sınırsız özgürlük karşısında hesap verebilirliği ifade etmektedir. Herkes kendi fiillerinden sorumludur. Örneğin iş hayatında başkalarının yanlış davranışlarda bulunması yanlış davranmayı meşrulaştırmaz. Son olarak ihsan ilkesi, hiçbir zorunluluk yokken başkasının faydasına yapılan iş olarak tanımlanmaktadır. Zor durumdaki alıcılara düşük kârla satış yapılması, zor durumdaki satıcılara normalden yüksek fiyat ödenmesi, borcunu ödeyemeyenlere vade tanınması hatta borcun silinmesi, mal iade etmek isteyenlere izin verilmesi, borçlunun borcunu erken ödemesi gibi iş ahlakı ilkeleri ihsan ilkesinin iş hayatındaki yansımalarına örnek verilebilir. Sonraki iki bölümde ise, ahlaki bir örgütsel ortam geliştirme ve işletmelerin sosyal sorumlulukları bağlamında paydaşlarıyla ilişkileri konuları üzerinde durulmaktadır. “Bir örgütün, içerisinde faaliyette bulunduğu top104 DEM DERGİ | YIL 1 S AY I 4 lumu korumak ve ona katkıda bulunmak noktasındaki yükümlülükleri” anlamına gelen işletmelerin sosyal sorumluluğu en genelde “paydaşlar, doğal çevre ve genel sosyal refah” olmak üzere üç alanda icra edilmektedir. İşletmeler pazardaki rekabet üstünlüğünü genişletmek için stratejik güvenlerini zekice tasarlarken, sosyal duyarlılıklarını Muvazene ilkesi, kainattaki her şeyin bir denge içerisinde yaratıldığını ifade eder. Ticarette ölçülü olmak, ölçüyü doğru tutmak, müsriflik yapmamak, servet düşkünlüğünden kaçınmak gibi esaslar muvazene ilkesinin yansımasıdır. artıracak bir dizi araç kullanma ihtiyacı hissederler. Bu araçlardan bazıları açıkça belirtilirken, bazıları da oldukça kapalıdır. Bu araçlar ahlak kodu geliştirme, ahlaki gözetim, ahlak eğitimleri, ahlaki davranışları ödüllendirme ve sosyal denetim icra etmek gibi yöntemler olabilir. Kitabın son bölümünde ise işadamları için yol gösterici temel ahlaki ilkeler (dürüst ve doğru olmak, sözünü tutmak, işlerini istişare etmek, rüşvetten kaçınmak, adil davranmak gibi) detaylı bir şekilde tartışılmaktadır. Kitabın sonunda ise işadamlarının iş süreçlerinde karşılaştıkları ahlaki ikilemlerini test edebilmeleri için “bilimsel olmayan” bir ahlak testi yer almaktadır. Yazarın kitabın Türkçe baskısına yazdığı önsözde de ifade ettiği üzere “yaklaşık 1,3 milyar Müslüman’ın kültürel çeşitliliği, değişen yaşam tarzları, iş ahlakını İslami bir perspektiften anlamayı zorlaştırmaktadır.” Yazar iş ahlakını İslami bir perspektiften anlayabilmek için normatif İslam ve onun evrensel olarak kabul edilmiş kaynakları ve öğretilerini kullanmaktadır. Nitekim hemen her bölümde Kur’an ayetlerine, hadislere ve temel fıkıh kitaplarından hükümlere yer vermektedir. İngilizce ismi Islamic Business Ethics (İslami İş Ahlakı) olan ve Türkçe’de İş Ahlakı (Business Ethics) olarak yayımlanan bu kitabı İslam, ahlak ve iş ilişkileri alanlarında bir giriş kitabı olarak değerlendirmek mümkündür. Haydar Nakvi’nin Ekonomi ve Ahlak ismiyle Türkçe’ye kazandırılan çalışması haricinde Türkçe’de İslam ahlak düşüncesi ve iş hayatı ilişkisini irdeleyen kapsamlı çalışmalar söz konusu değildir. Ancak sonra yıllarda gerek İGİAD’ın çalışmaları gerekse üniversite ve araştırma merkezlerinde gerçekleştirilen çalışmalar, bu alanda daha nitelikli yayınların ortaya çıkabileceği ümidini vermektedir.