B.Nazlı YALDIR 9/D 211 Türk Edebiyatı Yalnızlık YALNIZLIK Bazen imrenilen bazen de acıyan duygularla karşılanan yalnızlık, kimi insanlar için en büyük korku; kimi insanlar için de en büyük arzu olmuştur. Yalnızlık genel olarak tek başına kalma durumu olsa da, bazı insanlar için teklik ve yalnızlık aynı kavramı karşılayan farklı terimler değildir. İmrenerek baktıklarımız tek başlarına olup, yalnız kalmayanlardır; lakin etraflarındaki kalabalıktan kendilerini bile fark edemeyecek duruma gelenler (B.yi ararken buldum kendimi…), kalabalığın içinde yalnız olanlar, acınacak insanlardır. Her iki durumda da ortak payda sayılabilecek “yalnızlık” insanoğlunun gerçek bir sorunudur(!) ve şairlerin ve yazarların yapıtlarına konu olmuş dikkat çekici bir ayrıntıdır. Behçet Necatigil’in Hücre şiirinde işlenen yalnızlık teması, kendi hücrelerinden dışarı çıkmak istemeyenlerin “sandık”ları imgesiyle, Yusuf Atılgan’ın Aylak Adam romanında da “Bay C.” İle bağdaştırılmıştır. Yalnızların ortak özellikleri olarak, her iki yapıtta da görebildiğimiz bazı tekrarlanan hareketler bulunmaktadır; “Çürük, kopmuş, ya da yeni çekilmiş/ Dil oraya gider / Kimse geri getiremez bizleri.”,“Umutlandı. Hatırlamak istediği belki de kulakla ilgili bir olaydı. Tekrarladı: ‘Kulağını bile öpmüştüm. Kulağını.’ Olmuyordu. Aklında ne varsa kovup, yalın kafa bir daha zorladı. Yararsızdı. Kulağını kaşıdı.” Şiir ve romanda toplum tarafından soyutlanmış ya da kendini toplumdan soyutlamış insanları anlatılmaktadır; “Herkes kendi sandığında kilitli/ Bir küçük pencere - -istemez/ Çıkacak sandığından gelecek de biri.”,”Rahatsınız. Hem ne kolay rahatlıyorsunuz. İçinizde boşluklar yok. Neden ben de sizin gibi olamıyorum? Bir ben miyim düşünen? Bir ben miyim yalnız?’” Yalnızlık konusu Hücre şiirinde ve Aylak Adam romanında birbirini destekleyen nitelikte işlenmiştir. Yalnızlar tasvir edilmiş, dünya üzerinde nasıl karşılandıkları anlatılmıştır.