28.04.2017 ُ ي َ ْيُؤ ِتي ْال ِح ْك َمةَ َمن َيشَاء َو َمن يُؤ َ ت ْال ِح ْك َمةَ فَقَ ْد أو ِت ب ً َخي ًْرا َك ِث ِ يرا َو َما يَذَّ َّك ُر إِالَّ أ ُ ْولُواْ األ َ ْلبَا YUNUS EMRE Muhterem Mü’minler! Allah (c.c.) okuduğum ayet-i kerimede ‘Allah hikmeti dilediğine verir. Kime hikmet verilmişse, şüphesiz ona çokça hayır verilmiş demektir. Bunu ancak akıl sahipleri anlar.’ (Bakara 2: 269) buyurmaktadır. İslam dini getirdiği emir ve hükümlerle insana dünya ve ahiret mutluluğu vaat ettiği gibi hakim olduğu her yere benzeri mümkün olmayan medeniyet kurulmasına da rehberlik etmiştir. Bu harika İslam medeniyeti de; ruhen ve bedenen sağlam ve dürüst insanların elleri ile, kalplerinde dünyaya yer vermeyip gittikleri yerlere İslam’ın esenliğini, imanın güvenliğini aşılayan takva sahibi mü'minlerin gayretleri ile oluşmuştur. Anadolunun her vilayetinde oraları ihya eden zatlar günümüzde hayırla ve dualarla yadedilmektedir. Yunus Emre, doğudan moğolların Erzurum başta olmak üzere Anadolu'da bazı şehirleri yakıp yıkıp yağma ederek Konya’ya kadar geldikleri, kıtlık ve açlığın hakim olduğu bir dönemde 1240 ile 1320 yılları arasında yaşamıştır. Moğol zulmünden kaçarak Anadolu’ya gelen Erenler arasında Fahrüddin Iraki, Necmedddin-i Dâye, Evhadüddin-i Kirmani, Sadreddin Konevî, Muhiddin Arabî, Ahi Evren, Hacı Bektaş, Bahaeddin Veled, Mevlâna… gibi maneviyat büyükleri de bulunuyordu. Anadolu bu isimler sayesinde hem fikri anlamda hem de dil, kültür ve edebiyat sahasında bir canlılığa kavuştu. Halk, sufîlerin bu çalışmalarıyla kendini derleyip toparlayarak yeni bir yaşama ruhu ve üslubu kazandı. Birlik ve beraberlik yeniden tesis edildi. Bu Gönül Erenleri kimseye el açmayan, elinin emeği ile geçinen, toprağa, vatana, devlete ve dine bağlı, prensipli, disiplinli ve örnek insanlardı. Bunlar, Anadolu İnsanına yaşama ümidi ve mücadele gücü verdiler. Halkın yıkılan maneviyatını yükselttiler. Birlik ve beraberliğin sağlanmasında, dayanışma ve direnme gücünün artmasında müspet rol oynadılar. Öte yandan diğer dinlerin mensuplarına karşı da son derece müsamahâlı davrandılar. Onları din değiştirmeye zorlamadılar. Bu insani davranışlarıyla Müslümanlığın Anadolu’da en ücra köşelere kadar yayılmasını ve benimsenmesini sağladılar. Muhterem Mü’minler! İşte Anadolu’ya İslam’ın tohumunu eken, gönüllerde sevgi ile anılan salih zatlardan bir tanesi de Yunus Emre dir. Yunus Emre şiirlerinde; Dağlar ile taşlar ile / Çağırayım Mevlâm Seherlerde kuşlar ile / Çağırayım Mevlâm seni Hamd ü şükrullah ile / Vasf-ı Kulhüvallah Daima zikrullah ile / Çağırayım Mevlam seni seni ile Bilmişim dünya halini / Terk ettim kıyl ü kâlini Baş açık yalın ayak / Çağırayım Mevlâm seni dizeleri ile tevhidi ve İlahi aşkı anlattı. Canım kurban olsun senin yoluna / Adı güzel, kendi güzel Muhammed, ……… Mü'min olanların çoktur cefâsı / Ahirette olur zevk-u sefâsı, On sekiz bin âlemin Mustafâ'sı / Adı güzel, kendi güzel Muhammed dizeleri ile peygamber sevgisini gönüllere aşıladı. Bir kez gönül yıktın ise / Bu kıldığın namaz değil Yetmiş iki millet dahi / Elin yüzün yumaz değil….. Ararsan Allah’ı Kalbinde Ara / Kudüs’te Mekke’de Hac’da Değildir Eğer Bir Müminin Kalbin Yıkarsan / Hakka Eylediğin, Secde Değildir şiiri ile insana değeri, kardeşliği ve mütavazi olmayı anlattı. Ah nice bir uyursun, uyanmaz mısın? Göçtü kervan kaldık dağlar başında. Çağrışır tellallar inanmaz mısın? Göçtü kervan, kaldık dağlar başında. Bülbül olup dost bağında ötegör İyi amellerle yükün tutagör Efendimin kervanına yetegör Göçtü kervan kaldık dağlar başında sözleri ile de insanları gafletten ve derin dünya uykusundan uyandırmaya çalıştı. Allah; İslam’ı gönüllere sevdiren, İslam davası ve ahlakı uğrunda emeği geçen tüm Mü'min ve Mü'mine kullarına rahmet eylesin. Bize ve neslimize salih bir hayat nasip eylesin. Rauf EVLEKSİZ Flemingsberg