BİYOKİMYA ANABİLİM DALI 2012-2013 EĞİTİM

advertisement
BİYOKİMYA ANABİLİM DALI
2012-2013 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI BAHAR YARIYILI
ARAŞTIRMA PROJESİ KONULARI
PROF.DR.BOLKAN ŞİMŞEK
2013 BYO 01 BŞ
Çinko’nun Genel Özellikleri ve Çinko Eksikliği: Çinkonun insan
beslenmesindeki öneminin tanımlanması yakın geçmiştedir.
İnsanlarda çinko yetersizliği ilk defa Orta Doğu’da 1963 yılında
rapor edilmiştir. Sınırda olan çinko yetersizliğinin dünya çapında
olduğu belirtilmiştir. Bu kapsamda incelemeler yapılacaktır.
2013 BYO 02 BŞ
Şeker Hastalığının Biyokimyasal Değerlendirilmesi ve
Komplikasyonları: Şeker hastalığı etiyolojik ve klinik olarak bir
grup hiperglisemik bozukluktan ibaret olup, pankreasın insülin
salgısının yetersizliği veya insülin etkisinin yetersizliği ile oluşan
endokrin ve metabolizma hastalığıdır.
2013 BYO 03 BŞ
Hipertansiyon ve kardiyovasküler risk faktörleri: Hipertansiyonlu
hastalarda kardiyovasküler riski sadece kan basıncı düzeyi
belirlemez. Diğer risk faktörleri, hedef organ hasarları ve klinik
kardiyovasküler hastalıklar da kişinin riski üzerinde etkili olur.
PROF.DR.MERAL TORUN
2013 BYO 01 MT
Kalp Hastalığı Risk Profili
Erişkinlerde kalp sağlığını etkileyen; hipertansiyon, sigara içimi,
kolesterol düzeyleri, diyabet, obezite, beslenme alışkanlıkları,
genetik yatkınlık ve fiziksel aktivite gibi faktörler incelenecektir.
2013 BYO 02 MT
Vitamin B:
B grubu vitaminlerin görevleri, eksikliklerinde oluşan patolojiler
incelenecektir.
2013 BYO 03 MT
Tiroid Bezi Hastalıkları
Tiroid bezi hastalıklarının biyokimyasal değerlendirilmesi ve bu
hastalıkların Türkiye’deki önemi incelenecektir.
DOÇ.DR.SEVGİ AKAYDIN
2013 BYO 01 SA
Aterosklerozda İnflamasyonun Rolü:
Son
yıllarda
yapılan
çalışmalar inflamasyonun aterosklerozun bütün safhalarında
merkezi bir rol oynadığını göstermektedir. Endotelyuma yapışan
inflamatuar hücreler sitokinler, kemokinler ya da adezyon
molekülleri gibi bazı inflamatuar medyatörlerin salınımına neden
olurlar.
2013 BYO 02 SA
Hastalıklardan Korunmada Antioksidanların Rolü: İnsan vücudu
serbest radikal reaksiyonlarından korunmak üzere çeşitli
antioksidan savunma sistemlerine sahiptir. Normal fizyolojik
şartlarda küçük miktarlarda üretilen reaktif türler, endojen ve
eksojen olmak üzere hücresel savunma sistemleri tarafından etkili
bir şekilde temizlenir. Serbest radikallerin aşırı üretildiği bazı
durumlarda bu sistemin aktivitesi azalır veya tamamen iptal
olabilir. Günümüzde sıklıkla uygulanan doğal ya da sentetik
kaynaklı antioksidan kullanımı hastalıkların önlenmesinde ne
derece etkilidir?
2013 BYO 03 SA
Yaşlanma ve Telomeraz: Telomer kısalmasının yaşlanmadaki
rolü oldukça önemlidir. Telomerlerin yaşlanmadaki rolleri uzun
yıllardır birçok araştırmanın konusu olmuştur.
DOÇ.DR.AYMELEK GÖNENÇ
2013 BYO 01 AG
Apopitoz ve Hastalıklar: Canlılarda homeostaz, hücre çoğalması
ve hücre ölümü arasındaki dengenin devamı ile sağlanır. Hücre
proliferasyonunun kontrolü hakkında oldukça ayrıntılı bilgiye
sahip olmamıza rağmen hücre ölümü ile ilgili bilgilerimiz azdır.
Apopitoz bir organizmada yaygın olarak görülen ve tipik bir
morfoloji gösteren, programlı, fizyolojik bir hücre ölüm şeklidir.
Apopitozun düzenlenmesindeki oluşacak bozukluklar, konjenital
defektler, maligniteler, otoimmün hastalıklar, immün yetmezlikler
veya dejeneratif hastalıklar gibi değişik hastalıkların gelişiminde
etkili olabilmektedir. Günümüzde apopitozu düzenleyen
mekanizmalar ve moleküller hızla açıklığa kavuşmakta, yaşlanma
süreci ile birlikte gelişen hücre ölümünün düzenlenmesi ve
hastalıklarla ilişkisi ortaya konmaktadır.
2013 BYO 02 AG
Tıpta Proteomikin Kullanım Alanları: Genomik çalışmalardan
elde edilen bilgiler sınırlı olduğundan, genomiğin devamı olan
proteomik biyolojik olayların açıklanmasında önem kazanmıştır.
Proteomik belli şartlar altında ve belli bir dokuda genom
tarafından kodlanan tüm proteinlerin, yani proteomun analiz
edilmesi işlemidir. Proteomik çalışmalarının esas amacı bütün
hücre, doku ve vücut sıvılarındaki proteinleri, özellikleri ve
seviyelerini de içerecek şekilde belirleyerek tanımlanmaktır.
Günümüzde tek biyomarker analizleri ile yapılan hastalık tanısının
özgüllük ve hassasiyeti yeterli değildir. Proteomik teknolojisi
kullanılarak tek biyomarker analizinde karşılaşılan bu problem
çoklu biyomarker analizi ile ortadan kaldırılmakta, yüksek
özgüllük ve duyarlılıkta erken dönemde tanı koymak mümkün
olmaktadır.
2013 BYO 03 AG
Gen Polimorfizmi ve Kansere Genetik Yatkınlık:
Evrimsel
süreçte tüm türlerin farklılaşmasından ve bir türün üyeleri
arasındaki farklılıklardan genetik çeşitlilik sorumludur.
İnsanlardaki kalıtsal genetik kusurlar, kimyasalları
aktive/detoksifiye eden enzimlerin yapısını ve ifade edilme düzeyini
etkileyen kişisel genetik farklılıklar, DNA hasarının onarım
kapasitesini etkileyen polimorfik değişiklikler, kanser riskini
arttırabilen başlıca genetik faktörlerdir. Toplumda %1’den daha
yüksek sıklıkta bulunan genetik çeşitlilik tipi ya da gen seçenekleri
polimorfizm olarak tanımlanır. Genomda binlerce aday polimorfik
genin bulunması ve genomunda bu farklılıkları taşıyan kişilerin
kanser gelişimine olan duyarlılıklarını etkileyebilecek olması pek
çok araştırmacıyı bu çalışma alanına sürüklemektedir.
DOÇ.DR.YEŞİM ÖZKAN
2013 BYO 01 YÖ
Hücre Tiyol Bileşiklerinin Platelet Fonksiyonları Üzerine Etkileri
Hücre içerisinde düşük molekül ağırlıklı tiyol bileşikleri (glutatyon,
sistein, sisteinilglisin, homosistein, homosistein tiyolakton gibi…) ve
protein tiyol bileşikleri olarak bulunan tiyol grubu taşıyan
moleküller ve bu moleküllerin redoks düzeyleri , plateletlerin
aktivasyonu ve sinyal iletiminin birçok basamağında önemli rol
oynamaktadır. Plateletler, ekstrasellüler disülfid bağlarını
redükleyebilen transplazma membran redoks sistemler içeren
hücrelerdir. Bu homeostazda, bir hastalığa veya farmakolojik
ajana bağlı olarak meydana gelen değişiklikler ve platelet
fonksiyonlarına etkileri bu araştırma projesinde ele alınacaktır.
2013 BYO 02 YÖ
Meme Kanserinde DNA Metilasyonu ve Epigenetik
Mekanizmalar
Genom DNA dizisinde herhangi bir değişiklik olmadan meydana
gelen modifikasyonları ve bu modifikasyonlar sonucunda herhangi
bir gen ekspresyonundaki değişimi ifade eden epigenetik kavramı
çerçevesinde, epigenetik modifikasyonlar arasında DNA
metilasyonu, üzerinde en çok tartışılan ve araştırılan konulardan
biridir. Bu araştırma projesi çerçevesinde meme kanserinde DNA
hipermetilasyonunun rolü, ilgili genler üzerine yapılan çalışmalar
ve son yıllarda kaydedilen gelişmelerin araştırılması
amaçlanmaktadır.
2013 BYO 03 YÖ
Asetilkolin Esteraz ve Alzheimer’s Hastalığındaki Rolü
Son yüzyılın en önemli sağlık problemlerinden biri haline gelen
Alzheimer’s hastalığı ve bu hastalıkta rol oynayan asetilkolin
esteraz enziminin biyokimyasal açıdan incelenmesi ve son yıllarda
elde edilen gelişmelerin araştırılması amaçlanmaktadır.
YARD.DOÇ.DR.AYSUN HACIŞEVKİ
2013 BYO 01 AH
Gestasyonel Diabet
Gestasyonel diyabet ilk kez gebelikte ortaya çıkan ya da gebelik
sırasında tanı konulan glukoz tolerans bozukluğudur. Farklı
toplumlarda %1–14 oranlarında bildirilmektedir. Sıklığı giderek
artmaktadır. Gebelik sırasında, büyüme hormonu ve kortizol
düzeylerindeki artış, insan plasental laktojen hormonunun (HPL)
varlığı, plasentadan insülinaz salınımı ve artmış östrojen ve
progesteron düzeyleri nedeniyle insülin direnci görülme ihtimali
artar. Annenin artmış adipoz depoları, egzersiz kısıtlanması ve
artmış kalori alımının da glukoz intoleransına katkısı vardır.
Tarama testleri genellikle gebeliğin 24–28. haftalarında
yapılmaktadır. Gestasyonel diyabette tarama ve tanı testlerinin
amacı, erken tanı koyarak kan şekerlerindeki olabilecek
yükselmelerin anne ya da bebekte yol açabileceği komplikasyonları
önlemektir. Bu hastaların postpartum dönemde Tip 2 diyabet
gelişimi yönünden bilgilendirilmeleri ve takip edilmeleri
gerekmektedir. Bu konu kapsamında; gestasyonel diabet oluşumu,
nedenleri, tedavi koşulları ve meydana getirdiği komplikasyonlar
araştırılacaktır.
2013 BYO 02 AH
Leptin ve Girelin
Adiposit kaynaklı bir hormon olan leptin, beslenme ve enerji
homeostazında önemli bir rol oynamaktadır. Leptin yapıca
sitokinlere olan benzerlikleri nedeniyle, sitokin olarak da
sınıflandırılabilmektedir. Leptin eksikliği veya rezistans durumları
insanlarda obezite, diyabet ve infertilite ile sonuçlanmaktadır. İştah
açıcı bir peptid olan ghrelin, açlık hormonu olarak da
bilinmektedir, keşfinden sonra leptinin eşleniği olarak düşünüldü.
Hipotalamus, hipofiz, tükrük bezi, tiroid bezi, ince bağırsak,
böbrekler, kalp, pankreasın alfa hücreleri ve gonadlarda sentezi
olan bu peptidin asıl sentez yeri midedir. Ghrelin, insanlarda
iştahın düzenlenmesinde önemli bir rol oynar ve anormal aktivitesi
aşırı kilo ya da düşük kiloya neden olabilir. Bu konu kapsamında;
Leptin ve Girelinin biyokimyasal ve fizyopatolojik etkileri
incelenecektir.
2013 BYO 03 AH
Proteinlerin Glikasyonu ve AGE Oluşumu
Proteinler yüksek glikoz konsantrasyonları ile karşılaştıklarında,
glukoz
proteinlere
bağlanarak
kontrolsüz
glikasyon
reaksiyonlarına neden olmaktadır. Glikasyona uğramış proteinler,
moleküler oksijene bir elektron vererek serbest oksijen radikali
oluşumuna yol açmaktadır. Amadori ürünlerinin oluşumundan
sonra ileri glikasyon son ürünleri (AGE) meydana gelir. AGE’ler;
proteinler, lipoproteinler ve/veya nükleik asitlerde bulunan azotlu
grupların indirgeyici şekerlerin karbonil grubu ile nonenzimatik
glikasyonu sonucu oluşan heterojen bileşiklerdir.Bunlar, endotelin1 aracılığı ile vazokonstriksiyonu artırarak endotel hasarına yol
açtığı gibi kompleks biyokimyasal mekanizmalarla serbest radikal
üretebilme kapasitesine de sahiptirler. Bu konu kapsamında;
AGE’lerin oluşum mekanizması, genel özellikleri, etki
mekanizmaları, diyabet komplikasyonlarındaki rolü ve AGE
reseptörleri ele alınacaktır.
Download