spor ve hastalıklar

advertisement
YAŞLANMA
&
SPOR
Prof. Dr. Yaşar SEVİM
Sağlıklı Vücut Yaşamı Uzatır

Vücut ağırlığını kontrol ederek, bilinçli
bir yüklenme programı uygulayan ve
kondisyonu yüksek bir bedene sahip
olan insanların uzun bir yaşam
sürdürdüklerini
gösteren
birçok
çalışma bulunmaktadır.

Özellikle 50-70 yaşları arasındaki
insanlar
üzerindeki
araştırmalar
fiziksel
kondisyonu
iyi
olanlarda
olmayanlara göre ölüm oranının üç
defa daha az olduğunu göstermiştir.
Sağlıklı Vücut Yaşamı Uzatır
Sayıları gittikçe artan araştırmaların
ışığı altında, düzenli yapılan çalışmalar
yaşlılarda, yaşlılılığın tabii bir sonucu olarak
görülen bir çok problemi önlediği gibi
performansı da artırmakta ve yaşlıların
kimseye muhtaç olmadan yaşamalarına ve
yaşamlarından zevk almalarına yardımcı
olmaktadır. Hatta bazı araştırmacılara göre
fiziksel
aktivitede bulunmak
yaşlılarda
gençlere oranla etkileri yönünden daha
önemlidir.
Spor ve Sağlık
Düzenli
olarak
yapılan
sportif
aktivitelerin kalp-damar hastalıklarına
yakalanma riskini azalttığı konusunda
çok az şüphe vardır.
Kronik hastalığı olan kişilerin aktif
spor yapmaları sakıncalı olduğu halde,
dozu belirlenmiş ve her hasta için özgün
düzenlenmiş antrenman programlarının
zararından bahsetmek mümkün değildir.
Üstelik bu tip hastalıkların çoğunda
sporun bedensel performansı arttırıcı,
olumlu
etkilerinden
yararlanmak,
hastalığın tedavisine katkıda bulunur.
Spor ve Sağlık

Bir çalışmaya göre, günde üç km. ya da daha fazla bir mesafe
yapılan yürüyüş, tüm ölüm riskini yarıya indirmekte, kanser ve
kardiovasküler hastalıklardan ölme riskini de azaltmaktadır.

Yapılan pek çok çalışma, yürüyüş ya da diğer düzenli
alıştırmaların kan basıncını düşürdüğünü, damar sertliğini
azalttığını,
kan
lipit
(yağ)
düzeyleri
ve
pıhtılaşma
mekanizmaları üzerinde olumlu etkilere neden olduğunu ortaya
koymuştur.

Düzenli yapılan hareketler kan dolaşımını artırarak, organların
kanlanmasını ve metabolizma artıkları ile toksik (zehirli)
maddelerin vücuttan atılmasını hızlandırır.
Kalp- Damar Hastalıkları
Koroner arterial hastalık, kalp yetersizliği ve hipertansiyon
yaygın kalp hastalıkları arasındadır.
Koroner Damar Hastalığı: Kalp kasını besleyen damarlar
(koroner arterler) daraldığında, kalbe olan kan akımı hızlanır.
Normalde azalmış kan akımı kalbin fonksiyonunu engellemez.
Fakat kalbe daha çok kan pompalanması için baskı
uygulandığında (yüklenme sırasında, korkulduğunda, streste),
yetersiz kan akımı ortaya çıkar ve durum ağrıya neden olur.
Kalp krizinin esas sebebi damar sertliğidir. Koroner arterlerin
(atardamarların) iç duvarında depolanan yağlı maddeler,
kalsiyum ve diğer hücresel maddelerden dolayı daralması
sonucunda oluşur. Arterlerin daralmasının dışında arterlerin
esnekliği de kaybolur ve arterler sertleşir. Kalp damarlarında
tamamen tıkanma oluştuğunda, kalp kaslarını besleyen arterler
ölür ve kalp krizine yol açar.
Kalp Krizi Riskini Arttıran Faktörler Şunlardır

Yaş : Yaş ilerledikçe kalp krizi riski de artar.

Kalıtım: Ailesinde kalp krizi vakası olan kişiler daha yüksek risk
altındadır.

Sigara: Günde içilen sigara sayısı kalp rahatsızlıkları ve akciğer kanseri
riskini arttırır.

Şişmanlık: Vücuttaki yağ oranıyla paralel olarak kalp krizi riski artar.

Kan kolesterol seviyesi: Kandaki kötü kolesterol (LDL) oranının yüksek
olması damarların tıkanmasında büyük rol oynar.

Kan basıncı: Sistolik kan basıncı 150 mmHg’nin üstünde olan bireyler,
120 mmHg’nın altında olan bireylere oranla 2 kat daha fazla koroner
kalp hastalıkları riski taşırlar.

Cinsiyet: Genç erkeklerde genç bayanlara oranla daha fazladır.
Bayanlardaki östrojenin koruyucu bir görev üstlendiği düşünülmektedir.

Stres: Yüksek seviyede saldırganlık, rekabet ve liderlik vasıflarını
taşıyanlarda hastalık riski çok fazladır.
Kalp Krizi – Koroner Kalp Hastalıkları ve Spor

Düzenli spor yapan bireylerde kalp krizi
riskinin azaldığı yapılan araştırmalarla
belirlenmiştir.

Düzenli
yapılan
sportif
etkinlikler
sayesinde HDL (iyi huylu)/LDL(kötü
huylu) kolesterol oranındaki iyileşmenin
yanı sıra yağlı vücut kitlesinde de azalma
olur ve kalbin yükü azalır.

Çoğu araştırmacıya göre, haftada 3 kez
20-30 dakika süreli alıştırmalar yeterli
sayılır.
Kalp Krizi – Koroner Kalp Hastalıkları ve Spor

Yüklenmelerin yoğunluğu belirlenirken yaşa göre maksimal
nabız hesabından yararlanılabilir (220-Yaş).

Daha önce tamamen sedanter (spor yapmayan) yaşam süren
bir hastada, yaşa göre maksimal nabzın %60 oranı ile
başlanır ve zamanla %10’luk artışlar halinde yüklenmenin
yoğunluğu yeniden belirlenir.

Bulguları normal olan hastalara, her hafta yeniden
düzenlenen
programlarla,
dozu
yavaş
yavaş
artan
yüklenmelerle başlatılır. Dikkat edilecek nokta, yüklenmelerin
daha çok aerobik nitelikte olmasıdır.

İzometrik yüklenmeler veya kuvvet antrenmanları, kesinlikle
bu tür hastalara uygulanmamalıdır.

Yürüme, jogging, koşma, bisiklet, yüzme, tenis en uygun
alıştırma tipleridir.
Hipertansiyon

En sık görülen kardiovasküler
başında hipertansiyon gelir.
hastalıklarının

Kan
basıncını
düzenleyen
mekanizmaların
genellikle bilinmeyen bir nedenle olumsuz
etkilenmeleri sonucu, kan basıncı normalin çok
üstüne çıkar ve arterlere büyük bir baskı uygular.
Bu hipertansiyon veya yüksek kan basıncı olarak
bilinmektedir.

Yıllarca fark etmeksizin kişi yüksek tansiyonlu
olabilir. Sessiz olmasına rağmen hipertansiyon
zararsız değildir. Kalp, böbrekler ve beyin gibi
organlara giden damarlardaki aşırı baskı bu
organlarda zamanla ciddi yıpranmalara yol açar.
Hipertansiyon nedeniyle büyümüş olan kalp,
antrenmanlar
sırasında
yeterli
kanı
pompalamakta güçlük çeker.
Hipertansiyon ve Spor

Koroner kalp hastalığı riski dinlenik
sistolik ve diyastolik kan basıncının
artmasıyla paralel olarak artar.

Bir çalışmada dayanıklılık antrenmanı
yapan hipertansiyonlu hastaların sistolik
ve diyastolik basınçlarının ortalama 10
mmHg azaldığını bildirmiştir.

Yakın çalışmalar kan basıncını düşürmek
için yapılacak dayanıklılık çalışmaları için
düşük şiddette (%40 -%60 VO2max)
yüklenmeleri tavsiye etmişlerdir.

Bu şiddette yapılacak olan yüklenmeler
haftada en az 3-4 kere ve daha fazla
miktarda kalori harcamak için yeterli
uzunlukta (30 – 60 dk) yapılmalıdır.
Yüksek Yağ ve Kolesterol

Kardiyovasküler risk faktörlerinin en
önemlilerinden biri kandaki yağların
ve kolesterol miktarının normalden
yüksek olmasıdır.

Damar tıkanıklığını (arterioskleroz)
gelişiminin
en
önemli
nedeni
kandaki bazı lipoproteinlerin aşırı
yükselmesidir.

Düzenli spor damar tıkanıklığı
oluşumunu
kolaylaştıran
LDL
düzeyini
azaltırken,
damarların
tıkanmasına
engel
olan
HDL
düzeyinin yükselmesini sağlar.

Özellikle vücut ağırlığı fazla olan
kişilerde,
sporun
kan
yağları
üzerindeki etkileri daha belirgindir.
Spor ve Yüksek Kolesterol

Uzun süredir antrenmansız bir yaşam süren ve
vücut ağırlığı artmış, kandaki yağ oranları
yükselmiş bir kişiye önerilecek antrenman
programının en başta gelen özelliği, aerobik
nitelikli olmasıdır.

Başlangıçta yoğunluğu az olan bir antrenman
programı uygulamak gerekir.

2-3
haftalık
süreyi
yalnızca
kültür-fizik
hareketleri, germe alıştırmaları ve ısınma
hareketleriyle geçirmekte yarar vardır.

Yüklenmenin yoğunluğu kişinin durumuna göre,
maksimal kalp hızının %60-70’ini geçmeyecek
düzeyde ve haftada 3-4 kez olmalıdır. 1
YAŞLANMA

Yaşlanma, insanın yaşamı boyunca, vücut yapısının derece
derece değişime uğradığı normal bir biyolojiksel süreçtir.

Biyolojik ve kronolojik yaş vardır.

Biyolojik yaş; biyolojik ve fizyolojik yapının, zamanla bozulma
değişimine odaklanırken,



Kronolojik yaş; kişinin takvim yaşına odaklanır.
Yaklaşık
olarak
30
yaşlarında
başlayan,
fizyolojiksel
fonksiyonların değişme etkileri ,55-60 yaşlarında daha fazla
belirginleşir, 80’li yaşlara doğru da bu kriterlerin artık yerleştiği
kabul edilir.
Bununla birlikte, fizyolojiksel yaşlanma, aynı yaş katmanında
aynı oranda oluşmaz. Yaşlanmanın, genetik bir programa
uygun olarak meydana geldiği de ileri sürülmektedir.Buna
çeşitli çevresel faktörler etki etmekte ve yaşlanma sürecini
değiştirebilmektedir.
YAŞLANMANIN ORGANİZMA ÜZERİNE
ETKİLERİ

Dış görünüş; Omurlar arası kıkırdağın azalmasına bağlı
olarak boy yaşlanma ile kısalır. Bu kısalma 70 yaşlarında,

3-4 cm.yi bulabilir. Omuz genişliği ve toraksın derinliği azalır.
Beyin ağırlığında %7-11 oranında azalma olur.

Deride; epidermis hücrelerinin bölünmesindeki azalmaya
bağlı olarak, gerilme meydana gelir. El sırtı derisi kalınlığı
azalır. Bu azalma genellikle kadınlarda 45, erkeklerde 55
yaşından sonra belirgin hale gelir.
Yaşlanmanın Kardiyovasküler Fonksiyon
Üzerine Etkileri

Fonksiyonel değişiklikler; Kalbin çalışma
ritmi değişmez. Maksimal kalp atım sayısı,
antrenmanlı olsun olmasın her insanda,
yaşla azalır (220-Yaş).
Maksimal kalp atım sayısı her on yılda 6-10
atım/dk. azalır.

Kan basıncı; gerek sistolik, gerek diyastolik
kan basınçları yaşlanmayla artar.
Atım volümü; istirahatte kalbin bir defada attığı kan miktarı
yaşla azalır. Maksimal şiddette bir Antrenman esnasındaki,
atım volümü de yaşlanmayla azalır.
Kalbin Dakika volümü; kalbin bir dakikada istirahatte
atabildiği kan miktarı yaşla azalır. Bu azalma, erişkin
yaşından itibaren (20 yaş) her yıl yaklaşık % 1 oranında
meydana gelir.
Yaşlanmanın Solunum Sistemine Etkisi

Akciğer volümleri ve kapasiteleri, yaşla azalır. Residüel
volüm, fonksiyonel residüel kapasite yaşla artar.

Yaşla,gerek
istirahatte
gerekse
de
alveollerde diffüzyon kapasitesi azalır.

Solunumun verimliliği, yaşla azalır. Muayyen bir iş için
yaşlı insan, daha fazla ventilasyon yapmak zorundadır.
Yaşlanmayla, maksimal akciğer ventilasyonu azalır.

Yaşlılarda karın solunumunun akciğer ventilasyonuna
katkısı gençlerden daha fazladır. Solunum sisteminde
verim düşüklüğü ortaya çıkar ve toraks solunumunun
yerini karın solunumu alır.
antrenmanda,
Yaşlanmanın Dayanıklılık Kapasitesine Etkisi

Aerobik kapasite yaşla azalır.

Maksimum yüklenmelerde, doruk oksijen tüketimi
(V02max) 25 yaşından itibaren her 10 yılda % 5-15
azalmaktadır. Bu azalmaya kalp debisinin azalması ve
doruk arteriyovenöz 02 farkının artması neden
olmaktadır.

Maksimal oksijen kullanımı 25 ile 65 yaş arası her on
yılda 5 ml/kg dk. azalırken daha ileriki yaşlarda bu
azalma daha hızlı olur.

Maksimal bir eforda, yaşlıların kanlarındaki laktat oranı,
gençlerinki kadar yükselmez. Bu nedenle anaerobik
kapasitede yaşla azalma gözlenir.
Yaşlanmanın İskelet Kaslarına ve Kuvvete Etkisi
 Yaşlanmayla birlikte, total kas
kitlesi azalır. Total vücut kitlesi aynı
kalsa bile,kas kitlesinde 10 -12 %
kadar bir azalma görülür. Bu
azalmada
kas
fibril
adedinde
azalma rol oynar. Kas hücrelerinde
yaşla azalma, yani hücre kaybı,
yaşlanmayla
motor
nöron
azalmasına
bağlanmıştır,
kas
liflerindeki sayıca azalma, özellikle
tip II kas liflerinin atrofisi olarak
ortaya çıkmaktadır.
 Kasta yaşa bağlı azalmaların direkt sonucu kas
kuvvetinin azalmasıdır. Kaslardaki güç kaybı, 70 yaşın
üzerinde giderek hızlanmaktadır.
Yaşlanmanın Kemiklere, Eklem ve Bağlara
Etkisi

Yaşlanma iskelet sistemine de etki eder ve diğer
organlarda görülen atrofik süreçler, kemiklerde de görülür.

Kemikler yaşlanmayla beraber, osteoporoza uğrar.
Kadınlarda menopozdan sonraki ilk 10 yıl içinde, süratli bir
kemik kaybı meydana gelir ve kemik kaybı kadında erkeğe
oranla daha süratlidir.

Yaşlanmayla birlikte, oynak kapsülü,
değişikliklere uğrarlar. Bu nedenlerle
sınırlı olur. Yaşlandıkça, ligamentlerde,
ve tendonların elastikiyetinde zayıflama

35 yaşlarından itibaren, yaklaşık olarak her on yılda
kasların esnekliklerinden 10 cm eksilme olmaktadır.
oynak kartilajları
oynak hareketleri
eklem kapsülünde
oluşur.
YAŞLILARDA ANTRENMANIN ORGANİZMA
ÜZERİNE ETKİLERİ

Antrenmanın O2 kullanımına (Max V02) Etkisi

Uzamış dayanıklılık antrenmanlarıyla yaşlılarda, gençler
kadar, %10-30 oranında MaxV02 artışlarının sağlandığı
bildirilmektedir. Ancak dayanıklılık çalışmalarının yararlı
olması için yüklenme şiddetinin hafif düzeyden fazla olması
gerekmektedir.

Max V02’deki yaşla gerileme, düzenli antrenmanlarla
yavaşlatılabilir. Gerek kadın, gerek erkek, spor yapıyorlarsa
Max V02‘deki yaşla azalmanın daha yavaş meydana geldiği
söylenebilir. Aktif spor yapan 60 yaşlarında birinde bulunan
değerler, 20 yaşlarında inaktif bir gençteki Max V02
değerlerinden daha olumlu bulunabilmektedir.
Yaşlılarda Antrenmanın Kas Dayanıklılık
Kapasitesine Etkisi

Dayanıklılık sporu yapan atletlerde yaşla
birlikte,
antrenmanı
sürdürdükleri
sürece,
iskelet
kaslarının
oksidatif
kapasitesinde
çok
az
bir
kayıp
görülmüştür.

Bundan
başka,
yaşlı
bireylerin
dayanıklılık
antrenmanlarıyla,
kas
dayanıklılık
kapasitelerini
geliştirmek
mümkündür. 65 yaşlarında, aerobik güç,
uygun
derecede
yapılan
aerobik
antrenmanlarla artırılabilir. Örneğin yaşlı
kişiler, 3 aylık bir antrenman ile oksijen
kullanmalarını yaklaşık 10 ml.kg/1.min/1
yada daha fazla artırabilmektedirler.
Antrenmanın Kuvvet Kazanımına Etkileri

Yaşlılarda kuvvet çalışmaları olumlu
etkiler oluşturabilmektedir. Bu konuda
yapılan bir çok çalışma, 90 yaşında bile
olsa kuvvet kazancının, mümkün
olduğunu göstermektedir.

Yine kuvvet çalışmaları aşırı kilosu olan
kişilerde,
bazal
metabolizmalarını
artırarak, zayıflamalarında yardımcı
olabilmektedir.
Antrenmanın Kemikler, Eklemler ve Esneklik
Üzerine Etkisi

Düzenli yapılan kuvvet çalışmaları
yaşlanmaya bağlı olan, kemik doku
kaybını
azaltıp,
kemik
mineral
yoğunluğu ve total beden mineral
içeriğini korur ya da artırır.

Antrenmanlar
yaşlılarda,
kuvvet,
denge ve bedensel etkinlik düzeyini
artırıp, osteoporoza bağlı kırıkları
engeller.
Yaşla birlikte yumuşak dokunun esnekliği azalmaktadır.
Esnekliğin artırılması ile kas ve bağ dokusunun doku özellikleri
iyileştirilebilir, eklem ağrısı azaltılabilir ve kasların çalışma
özellikleri değiştirilebilir.
Antrenmanın Kalp-Dolaşım Sistemine Etkisi

Yaşlılarda Antrenman, kalp-dolaşım
sistemi hastalıklarını engelleyerek,
yüksek tansiyon, aşırı kilo ve
hareketsizlik gibi risk faktörlerini
ortadan kaldırabilmektedir.
Antrenman şiddetini , genç atletlerinkine benzer şekilde
ayarlayan elit yaşlı atletlerde, her kas fibrili başına düşen
kapiller yoğunluğunun da benzer bir çoğunlukla geliştiği
belirlenmiştir.
Yaşlanma Geciktirilebilir Mi?

Sporun yaşlılığı geciktirdiğini kanıtlayan araştırmalar vardır.
Bir araştırmada; 16 orta yaşlı erkeği 10 yıl süre ile izlemişlerdir.
Denekler, senede 12 ay, haftada 2-3 gün bedensel
antrenmanlara tabi tutulmuştur. Antrenmanlar daha çok koşma
şeklinde uygulanmış, çalışmaların süresi ortalama 57 dk,
şiddeti ise max kalp atım sayısının ortalama %70’i civarında
tutulmuştur. Sonuçta;



Vücut ağırlığı ve istirahat nabzı ile istirahat kan basıncının, 10
yıl içinde değişmediği,
Maksimal kalp atım sayısının bu süre zarfında, dakikada
ortalama 7 civarında azaldığı, bulunmuştur.
Antrenmanın yaşlılığı geciktirdiğine yönelik,
bilinen bir
gerçek vardır ki o da, antrenmanın yaşlılarda yaşamın kalitesini
artırdığıdır.
Yaşlılarda Antrene Olanların Olmayanlara Oranla
Fonksiyonel Avantajları
Fiziksel iş kapasitesi
Daha yüksek
Max V02
Daha yüksek
Vital kapasite
Daha yüksek
Ventilasyon
Daha az
Akciğer diffüzyonu
Daha iyi
İstirahat nabzı
Daha düşük
Atım volümü/Antrenman
Daha düşük
Sistolik kan basıncı
Daha düşük
Serbest yağ asidi metabolizması
Daha büyük
Kolesterol
Daha düşük
Trigliserid
Daha düşük
Yaşlılar İçin Antrenman Reçetesi
Yaşlılara Uygulanan (60’ın Üstünde) Antrenmanlarda
Uyulması Gereken Genel Prensipler
Yaşlı kimseler antrenman programına
başlamadan önce bir hekim kontrolünden
geçmelidir. Tıbbi muayene hem statik
hem
dinamik
olmalıdır.
Gerek istirahatte, gerek
şiddeti artan eforlar esnasında EKG alınmalı,
istirahat nabzı, kan basıncı, submaksimal bir
antrenman
esnasındaki
nabzı,
bazı
kas
gruplarının kuvveti, boy, vücut ağırlığı, vücut
yağ oranı, mümkünse eforlar karşısında 02
kullanımı ölçülmeli, yaşı saptanmalıdır.
Bu bilgiler bireye verilecek antrenman
reçetesinin temelini oluşturur. Diğer taraftan bu
ölçümler antrenman süresince zaman zaman
tekrarlanarak,
uygulanan
antrenmanlardan
bireyin faydalanma derecesi saptanmalıdır.
Antrenman Programının Özellikleri
Uygulanan antrenman bireyin kapasitesine
uygun olmalıdır. Kolaylıkla yapılan bir efor, bireyin
Antrenman tolerans sınırının altında kalır ve etkisiz
olur. Aksine, yapılamayacak kadar ağır veya
uygulandıktan sonra çok yorgun bırakan bir
antrenman dozu ise, bireyin tolerans sınırının çok
üstünde demektir.
Antrenman; sistemli, planlı, devamlı bir
şekilde yapıldığı takdirde faydalı olur. Antrenmanın
kesilmesiyle pozitif etkiler kısa zamanda kaybolur.
Bu gerçeğin bilinmesi, antrenmanların yaşlılarca
yaşamın bir parçası haline getirilmesi ve bu
alışkanlığın
kazanılması
gerekir.
Antrenman
şeklinin, bu alışkanlığın kazanılmasına yardım
edecek nitelikte, kolay uygulanabilir olmasına
dikkat edilmelidir.
Antrenman Yaparken Nelere Dikkat Edilmelidir?

Yaşlılar için, eklemlere düşük etki yapan
aktiviteler önerilmelidir.

Aktiviteler;
katılmaktan
olmalıdır.

Her bir hareket, 8 ya da 10 tekrar ve 10
dk. arayla iki set yapılmalıdır.

Tüm hareketler yavaşça ve kontrollü bir
şekilde yapılmalıdır.

Nefes tutulmamalıdır. Ağrı hissedildiğinde
antrenman durdurulmalıdır .

Antrenman
bitiminde
aktif
olarak
çalıştırılan kaslara streching yapılmalıdır.
ulaşılabilir,
uygun
ve
hoşlandıkları
aktiviteler
Antrenman Şekli Seçilirken Dikkat Edilmesi
Gerekenler

Öncelikle, hazırlanacak antrenman
programının amacı belirlenir.
- kuvvet
- dayanıklılık
- esneklik,
gibi özelliklerin ayrı ayrı veya beraberce
geliştirilmesi istenebilir.

Yaşlılarda dayanıklılık antrenmanı payı
%70, Koordinasyon, esneklik çalışmalarının
payı %20, kuvvet çalışmalarının payı %10
kadar olmalıdır.
Antrenmanın Süresi

Antrenman süresinin, giderek artırılması gerekir. Düşük şiddet,
uzun süre, yaşlılarda daha uygun bir antrenman şeklidir.
Gün
içerisinde kısa bölümlü, bir kaç defa 5 ile 10’ar dk.lık
çalışma tekrarları yaşlıların antrenman uygulamalarını mümkün
kılabilecektir.
Kendi
kendine
sürdürdükleri
antrenman
programlarına ilave olarak, yaşlılar ek bir ısınmaya ve soğuma
zamanına ihtiyaç duyarlar, bu zaman 10 dk.ya da daha uzun
olabilmektedir.
Antrenmanın Yoğunluğu

Yaşlılarda antrenman programının yoğunluğuna, çok düşük
başlanmalıdır. Çünkü, antrenmanla ilgili sakatlıklara yaşlılar,
daha fazla eğimlidir. Düşük yoğunluktaki antrenman,
sakatlıklarla ilgili düşük risk faktörü ile ilişkilidir ve yaşlı
kişileri cesaretlendiren bir süreç oluşturmaktadır.

Ancak, antrenman yoğunluğu kardiyovasküler, pulmoner, ve
iskelet-kas sistemini aşırı yüklenmelerden koruyacak yeterli
yüklenmede olmalı ve aynı zamanda, maksimal sınırın
altında, eşik bir düzeyin üstünde olmalıdır.

Antrene olmamış 60 yaşın üstü erkeklerde 95-100 arası
nabız sayısı, yeterli bir antrenman uyaranıdır. Yine aynı
yaşlarda antrene olmuş erkeklerde ise nabız sayısı 105
civarında olmalıdır.
Antrenman Sıklığı

Fizik aktivitenin korunması ya da yeniden
kazanılabilmesi için, aynı hareketlerin
belirli aralarla tekrarından oluşan bir çeşit
dayanıklılık antrenmanı yapılmalıdır.

Genellikle,
antrenman programlarının
sıklığı haftada 3 ile 5 gün arasında olması
önerilmektedir. Tekrar azaldıkça haftanın
muhtelif günlerine dağıtılan yük bir gün
veya iki günde yapılsa bile etkisi az
olmaktadır.

Sıklık
artırımında,
günlük
fiziksel
aktiviteleri özümsedikçe, günlük sıklık
sayısı artırmalıdır.
Sonuç

Yaşlanma, insanın yaşamı boyunca,vücut yapısının derece
derece değişime uğradığı normal bir biyolojiksel süreçtir.

70 yaşındaki bir bireyin, biyolojiksel yaşı 45 olabilir, bunun
temelinde fiziksel zindelik ve sağlık yer alır. Biyolojiksel yaş,
iyi dizayn edilmiş antrenman programlarına katılım ile
geriletilebilir.

Antrenmanlar her yaşta olduğu gibi, yaşlılıkta da geçerli,
yararlı etkilere sahiptir. Daha iyisi, mümkün olduğu kadar
erken yaşlarda bu alışkanlığı kazanmaktır.

Antrenmanın yaşamı uzattığına ilişkin çeşitli çalışmalar olsa
da bilinen genel gerçek, antrenmanın ileri yaşlardaki yaşamın
kalitesini artırdığıdır.
Prof. Dr. Yaşar SEVİM
Download