Roma Tarihine Giris

advertisement
ESKİÇAĞ TARİHİ ve UYGARLIKLARI-IV
7.Ders
Dr. İsmail BAYTAK
Eski BATI
Hellenistik Dönem
(İskender İmparatorluğu)
Helenistik Dönem, Büyük İskender'in istilalarıyla başlayan Antik Dünya'da
Grek etkisinin doruğa ulaştığı dönemdir. Helenistik Dönem, Klasik Grek
Dönemini izlemiştir ve Helenistik Dönem'in ardından, Klasik Grek
egemenliğindeki bölge Roma Cumhuriyeti ve sonrasında Roma İmparatorluğu
hakimiyetine geçmiştir.
Klasik Grek kültürü (din, sanat ve yazın olarak) = Roma hakimiyet alanı.
Latince'nin yanı sıra Grekçe konuşulurdu.
Helenistik Dönem = Klasik Grek Uygarlığı'nın gerileme ve çöküş dönemi.
Klasik Grek Uygarlığı ile Roma Uygarlığı arasında bir geçiş dönemi.
Dönem başlangıcı B.İskender’in Ölümü M.Ö.323
Dönemin Bitişi Yunanistan Yarımadası'nın Roma Cumhuriyeti tarafından işgal
edildiği MÖ 146 olarak kabul edilir.
Romalıların Büyük İskender'in imparatorluğu'ndan kalan son devlet olan
Ptolemaios Hanedanlığı'nın Actium Savaşı'nda yenilgiye uğrayıp yıkıldığı tarih
olan MÖ 31-30 tarihini Dönem'in sonu olarak kabul ederler.
Büyük İskender'in Pers İmparatorluğu'nu yenilgiye uğratmasından sonra
Güneybatı Asya'da Makedonya Krallığı'na bağlı yeni krallıklar kurulmaya
başlanmıştır.
Bu yeni krallıklar, Klasik Grek kültürünü ve dilini söz konusu topraklara
taşımıştır. Aynı şekilde bu krallıklar da yerel kültürlerden etkilenmiş, yerel
uygulamaları ve kurumları benimsemiştir.
Helenistik Dönem, Antik Grek uygarlığı ile Yakın Doğu'nun, Orta Doğu'nun,
Güneybatı Asya'nın bir kaynaşmasını ve bu toplumları "barbar" olarak gören
eski Grek tutumundan bir uzaklaşmayı, bir kopmayı temsil etmektedir.
Grek - Asya kültürünün yaygınlığı
Kral Filip'in yerine tahta geçen Büyük İskender, babasının planladığı İran
seferini kendi üstlenmiştir.
Seferin sonunda Büyük İskender Pers Kralı III. Darius'u tahttan devirerek tüm
Pers İmparatorluğu hakimiyetindeki toprakları ele geçirdi.
İstila edilen topraklar, Anadolu, Levant, Mısır, Mezopotamya, Medya, İran,
Afganistan'nın, Pakistan'ın bir bölümü ve Asya stepleridir. Ancak bu askeri
seferin devamında, MÖ 323 yılında Büyük İskender öldü.
Ancak doğuya doğru seferine devam ederken istila ettiği toprakların yönetimi
için bazı generallerini, bir çeşit bölge valisi olarak atamıştır.
Fethettiği çok geniş topraklar, İskender'in ölümünden sonra birkaç yüzyıl
boyunca güçlü bir Grek etkisi altında kaldı. Grek kültürünün bu toprakları
etkileme süreci, batıda Roma'nın ve doğuda Pers İmparatorluğu'nun
yükselişine değin sürmüştür.
Bu melez Helenistik kültürünün İskender'in istilalarından sonra Makedonya
İmparatorluğu'nda meydana gelen değişimlere karşın ve Diadochi hakimiyeti
boyunca, Grek etkisi olmaksızın ortaya çıkmıştır.
ğı ileri sürülebilir. İskender üzerine çalışmalarıyla bilinen İngiliz tarihçi Peter
Green tarafından belirtildiği gibi, İskender'in istilalarının ortaya çıkardığı pek
çok unsur, Helenistik Dönem kavramı altında birleştirilmiştir. İskender'in
istilacı ordusu tarafından feth edilen Mısır, Anadolu ve Mezopotamya bir
bakıma isteyerek "düşmüştü". Bu bölgelerde İskender, bir fatihden çok bir
kurtarıcı görüldü.
Büyük İskender (III. Aleksandros), II. Philippos un oğludur. M.Ö 336 yılında 20
yaşındayken Makedonya tahtına geçti.
İlk işi babasının katillerini cezalandırmak oldu.
Daha sonra vakit kaybetmeden Yunanistan ’a girdi ve Teselya birliğinin
başına geçti.
Korint’te toplanmış olan Hellen birlik toplantısına katıldı ve burada Perslere
karşı yapılacak olan seferin başkomutanı seçildi.
İskender Yunanistan’ı ikinci kez Makedon hegemonyasına alıyor ve Pers
seferi ile Helen dünyasındaki Asya Seferi fikrini yeniden canlandırıyordu.
İskender M.Ö 334–325 yılları arasında Pers Devleti’ne karşı büyük bir fetih
hareketine girişmişti. Bu seferin nedenlerinin başında, kurmak istediği büyük
dünya İmparatorluğu ile ilgili planları ve Önasya ile ilgili ekonomik çıkarları
bulunmaktaydı.
GRANİKOS SAVAŞI
GRANİKOS SAVAŞI
İskender’in Persler ile ilk karşılaşması Granikos (Biga) Irmağı kenarında
olmuştu. Buradan zaferle çıkan İskender Batı Anadolu sahillerinin kontrolünü
sağlamıştır. Buradan yanında küçük bir ordu ile Karia’ya gelerek Likya sahil
yolunu takip ederek Pamphylia’ya gelmiştir. Burada da kendine mihmandarlık
yapan Pergeliler bulunuyordu. Burada Perge tarafından her hangi bir zorlukla
karşılaşmamıştır. Burada bulunduğu süre zarfında Aspendoslu elçileri kabul
etmiş, Aspendoslular şehirlerinde garnizon bulundurmalarını istemişlerdir.
İskender de askerlerine verilmesi için 50 talent para ve perslere verdikleri atları
istedi. Sillyon karşı çıktığı sefer sırasında Aspendosluların vaatlerinde
durmadıklarını öğrenince Sillyon seferini yarıda keserek Aspendos üzerine
yürüdüler. İskender sarp ve alınması zor bir şehir olan Sillyon zaptından
kurtulduğuna sevinmiş olmalıdır. Süratli bir şekilde Aspendos üzerine yürüyen
İskender asıl şehrin sarp ve engebeli olan bölümüne girmeden aşağı şehre
ordusunu yerleştirmiştir. Bu şekilde süratli bir şekilde Aspendos’a ordunun
yaklaştığını gören Aspendoslular böyle bir muhasaraya dayanamayacaklarını
anladılar. İskender’e elçiler göndererek görüşme yaptılar. Görüşme sonrası ilk
anlaşmada sözü edilen taleplerin iki katı karşılığı ve komşu şehirlere savaşla
girmesi durumunda atanan hakemin kararlarına uyacağına dair antlaşama
yaptılar. Buradan Perge’ye geçen İskender Termesos üzerinden Phrygia’ya
geçmiştir.
Gordion da ordusunu tekrar toparlayan İskender, ertesi gün
Galatia’nın en önemli kentlerinden Ankyra (Ankara) gelir, Pahlagonyalı heyeti
kabul eder. Heyet İskender ‘in egemenliğini tanır İskender Kappadokia’ya doğru
ola çıkar.
M.Ö 334 yılında Nearkhos’u Lykia ve Pamphylia satraplığına tayin etmiştir.
Burada İskender ‘in kurallarına uyacak ve çevrede zapt edilmeyen kontrol
altına alınmasını sağlayacaktı. Burada Sillyon ve Pisidia’nın zaptı işi
Nearkhos’a ait olacaktı. Buradan 329 yılında ayrılarak İskender’in yanına
gitmiş burada sefere katılmıştır.
İskender ordularıyla Kappadokia’dan sonra Kilikya kapılarını (Gülek Boğazı)
kullanarak Kilikya girer. Burada hastalanması sonucu uzun bir düre Tarsus da
kalmıştır. Kilikya ‘ya gelebilecek teklilere karşı Parmenion’u Mezopotamya
Kilikya arasında ki Amanos Geçidi işgal etmek için görevlendirildi. İskender
kendi ise Dağlık Kilikya’dan gelebilecek tehlikelere karşı batıya yöneldi. Taşlık
Kilikya’da Laranda ve Ikonya ile bağlantı kurup arkadan tehlike
oluşturabilirlerdi. Tarsus’un batısında yer alan Anchiale üzerine yürüdü.
İskender kendine karşı Persler ile dolap çeviremeye kalkışan Soloi
(Viranşehir) kentine saldırmıştır. Burada bir garnizon bırakarak bölgeyi
güvence altına almıştır.
İSSOS SAVAŞI
Pers kralının Amanos Dağlarının hemen arkasında kamp kurduğunu
öğrenince; hiç beklemeden Amanosları geçmeye çalıştı. Lakin hava
şartlarından dolayı bunu başaramadı.
İki ordu M.Ö 333 yılında İssos yöresinde Pinaros (Deliçay) kenarında
karşılaştılar. Burada ağır bir yenilgiye uğratan İskender buradan sonra Pers
donanmasını etkisiz hale getirme amacından vazgeçmedi ve Suriye üzerine
yürüdü ve Fenike kıyılarını zapt etti. Buradan Mısır’a geçerek buradaki pers
egemenliğine son verdi. Burası İskender için önemli bir merkezdi. Burasının
verimli toprakları Yunanistan için önemliydi.
İPSOS SAVAŞI
İpsos Muharebesi (İpsos Savaşı), Büyük İskender'in ölümünden sonra
ardılları olan komutanları (Diodoklar) arasında Frigya'ya bağlı İpsos'ta yapılan
çarpışma (MÖ 301). İmparatorluğun parçalanmasını hızlandıran mücadelenin
bir parçasını oluşturur.
MÖ 302'de Trakya kralı Lysimakhos, Babil kralı I. Selevkos Nikator, Mısır kralı
I. Ptolemaios ve Makedonya kralı Kassandros'un kuvvetleri Anadolu'da I.
Antigonos Monophtalmos ve oğlu I. Demetrios Poliorketes'e karşı harekete
geçti. Selevkos ile Lysimakhos'un birlikleri Antigonos'un 70 bin yaya ve 10
bin atlıdan oluşan kuvvetlerinden sayıca biraz azdı, ama müttefiklerin fil
üstünlüğü belirleyici oldu. Düşman süvarilerini yenilgiye uğrattıktan sonra
uzun süre izleyen Demetrios'un babasını kurtarmak için geri dönmesini filler
engelledi. Antigonos öldürüldü, Demetrios kaçtı. Anadolu Lysimakhos'a bağlı
topraklara katıldı.
GUAGEMELA SAVAŞI
İskender ile Akdeniz kıyılarının ele geçirdikten sonra M.Ö 331 yılında itibaren
tüm Pers imparatorluğunu ele geçirmek için yeni bir saldırıya başladı.
Gaugamela (Assur Bölgesi) Muharebeyi kazanmış ve Mezopotamya’yı ele
geçirmiştir.
Darius sayıca üstün olan kuvvetleri ile savaş düzeni oluşturmak için düzgün
bir yer istiyordu. Fakat Gaugamela kesinlikle saptanmış bir yer değildi. Savaş
bir deve hörgücü şeklindeki tepenin yanında oldu. Bundan dolayı bu savaşın
köken bilimsel ismi İbranice Tel Gomel veya Tel Gahmal, "Deve Dağı" olarak
tercüme edilir.
GUAGEMELA SAVAŞI
İskender ile Akdeniz kıyılarının ele geçirdikten sonra M.Ö 331 yılında itibaren
tüm Pers imparatorluğunu ele geçirmek için yeni bir saldırıya başladı.
Gaugamela (Assur Bölgesi) Muharebeyi kazanmış ve Mezopotamya’yı ele
geçirmiştir.
Darius sayıca üstün olan kuvvetleri ile savaş düzeni oluşturmak için düzgün
bir yer istiyordu. Fakat Gaugamela kesinlikle saptanmış bir yer değildi. Savaş
bir deve hörgücü şeklindeki tepenin yanında oldu. Bundan dolayı bu savaşın
köken bilimsel ismi İbranice Tel Gomel veya Tel Gahmal, "Deve Dağı" olarak
tercüme edilir.
Daha sonra Persepolis ve Susa yı ele geçirmiş ve Panhelen Öç Seferini son
erdirmişti. Böylece Helen Birliği resmi seferi sona ermiştir. Bundan sonra
İskender Hindistan’a kadar uzayan seferi başladı.
İskender’in M.Ö 323 yılında ani ölümüyle Helen Dünyasında İskender’i
generalleri arasında mücadelelerin ve Helenistik devletler dönemi başladı.
HELENİSTİK DEVLETLER DÖNEMİ
İskender’in M.Ö 323 yılında ölümünden sonra imparatorluk generaller arsında
paylaşılmıştır. Buna göre önce imparatorluk; Mısır da Ptolemaios, Küçük
Asya ‘da Antıgonos, Makedonya ve Hellas’ta Antipatros ve Trakya ‘da
Lysimakhos alacak şekilde bölünmüştü. Bununla birlikte merkezi güç
Perdikkas’ta toplamıştı. Lakin aralarında çıkan İpsos Savaşı ile Antigonos
M.Ö 301 yılında Lysimakhos ve Seleukos ‘a karşı kaybetmesi üzerine dört
devlet ortaya çıkmıştır: Mısır’da Ptolemaios, Trakya ve Küçük Asya’da
Lysimakhos, Mezopotamya ve Suriye ‘de Seleukos ve Kasandros’un
Makedonya Devleti’dir. 334'den beri Antigonos idaresi altındaki büyük
Phrygia satraplığı ile birleştirilmiş olması ihtimal dahilindedir. Çünkü 323'de
büyük İskender'in ölümünden sonra generalleri arasında satraplıklar taksim
edilirken Antigonos yine eski satraplığını almıştır ki, Lykia ile Pamphylia'nın
da buraya dahil bulunduğunu görmekteyiz. Bu karar, devletin 321 senesinde
Triparadeisos'ta yapılan ikinci taksiminde de tekrarlanmıştır. Bu sebepten biz,
Antigonos'un sonraları dahi, Diadokh'lara karşı yaptığı muharebelerde,,
ordusunda Pamphylialıların bulunduğunu görüyoruz.
Şu halde Pamphylia 323'de Antigonos'un Asya büyük krallığına dahil olmuş ve
onun dağılma tarihi olan M. ö. 301 İpsos muharebesine kadar orada kalmıştır. Bu
mücadele sonrası Antigonos’un yenilmesi ve ortadan kalmasından sonra tanzim
edilmesinde sonra, İpsos muharebesinin galipleri, durumu yeniden tanzim
etmişlerdir. Bu arada bizi çok yakından ilgilendiren bir mesele Küçük Asya’nın
güney sahillerinde yeni müstakil bir devletin kurulmuş olmasıdır. Bu Makedonya
kralı Kasandros’un kardeşi Pleistarkhos'a verilen, Hindistan ve Baktriya'dan
Suriye'ye kadar uzanan Selevkos devleti ile Trakya ve Toroslara kadar bütün Batı
Küçük Asya'yı içine alan Lysimakhos devleti arasında bulunan bir devletti.
Pleistarkhos devletine ait olarak vazıh bir şekilde zikredilen yalnız Kilikia'dır.
Bununla beraber Lykia ve Pamphylia da dahil bütün güney sahillerinin bu krallığa
ait olması gerektiği, Karia'da Pleistarkheia isimli bir şehrin mevcudiyetinden
anlaşılmaktadır; aksi takdirde bu ismi izah etmek mümkün olamayacaktır. Fakat
bu devlet M. ö. 301–299 seneleri arasında yalnız iki sene devam etmiş, 299'da,
babası Antigonos'un İpsos muharebesinde imha edilmesine rağmen onun
donanma ve sahillerdeki önemli deniz üslerine dayanarak doğu Akdeniz ve Ege
denizi hâkimiyetini hâlâ elinde tutan Demetrios Poliorketes'in hücumuna uğramış
ve kısmen işgal edilmiştir. Pleistarkhos Makedonya'ya kardeşinin yanına gitmiş
ve devletini yeniden ele geçirmek için hiçbir şey yapmamıştır. Nihayet Demetrios
296 senesinde Kasandros’un ölümünden sonra Yunanistan'a gidince Seleukos
onun bu gaybubetinden Kilikia'yı işgal hususunda istifade etmiştir. Bundan bir
sene sonra ise Mısır, Fenike ve Kıbrıs vasıtasıyla doğu Akdeniz hâkimiyetini elde
etmiş olan Ptolemaios I, Karia'nın güney sahilindeki Kaunos şehrini ve belki de
Lykia'yı zaptetmiştir.
iskenderin yaşamından bir
kesit. Onun kahramanlığını ön
Plana çıkarıyor.
Çizgiler var ama farklı
Koyulaştırmalar da var fakat ışık
Kaynağının nereden geldiği belli değil.
Download