PSİKOLOJİK DANIŞMA KURAMLARI Dr. AYHAN ÇAKICI DAVRANIŞÇI KURAM • XX. Yy. başlarında psikanalatik kuram, çağdaş psikolojik ortamı etkisi altında kalırken, davranışçı psikoloji adı altında karşıt bir yaklaşımda, yeni bir güç olarak belirmeye başlamıştır. • Öznel yaşantının imcelenmesinin, geçerli bilimsel verilerden yoksun olduğu görüşündedirler. • İnsan davranışlarının bilimsel ilkeleri, yalnızca “Doğrudan gözlenebilir” davranışların incelenebilmesiyle saptanabilir. • Davranışçı kuramın çıkışı, Darvin’in 1859 yılında yayınladığı “Türklerin Orjini” isimli eserin etkisiyle olmuştur. Bu eser, hayvan ve insanların evrimi ve zihinsel sürekliliği konusunda yeni ve tartışmalara yol açan bazı fikirleri içermektedir.(Hayvanların ruhsal yaşantısı olmayacağı düşünülüyor). • Davranışçı yaklaşım başlangıcında, psikanalize olan reaksiyonun ve bu reaksiyondan kaynaklanan alternatif çözüm arama çabalarının bu yaklaşıma hakim olduğunu görüyoruz. • Davranışçı tedavilerde değişim hedefi olarak doğrudan doğruya davranışlar seçilmiş, davranışı değiştirme yöntemleri ise öğrenme kuramlarına dayandırılmıştır. • Davranışçı-öğrenme yaklaşımına dayanan gelişimciler en önemli etkinin çevreden geldiğini kabul ederler. • Watson ve Pavlov gibi bilim adamları, psikolojinin bilim haline gelebilmesi için herkes tarafından gözlenebilen ve ölçülebilen davranışlar ile ilgilenmenin önemini vurgulamışlardır. • Psikolojinin pozitif bir bilim haline gelebilmesi ve gelişebilmesi için bilinç gibi kaypak bir kavramı bırakıp, ölçülebilen, gözlenebilen, bilimsel modellerle incelenebilen davranışlarına önem verilmelidir. • Bu yaklaşıma göre içe bakış yöntemi özneldir. Davranışçı yaklaşımda ise , herkesin gözleyebileceği bir olgu incelendiğinden nesneldir. Bu nesnellik onun “bilimsel yöntemle” eş anlamlı algılanmasına yol açmıştır. • Davranışçı yaklaşım “uyaran-tepki” kuramı olarak da bilinir. Uyarıcının cinsi, şiddeti, tekrarı ile davranışın türü, kuvveti frekansı arasındaki ilişkiyi inceler. • Davranışçı yaklaşım tek bir tema “öğrenme” çevresinde düzenlenmiştir. Şartlı tepki yöntemi ile öğrenmeyi benimsemişlerdir. Öğrenme ilkeleri davranışçı yaklaşımının temelini oluşturmuştur. • Şartlanma ilkesi ile , birey doğal olarak herhangi bir uyarana tepkide bulunur. • Davranışçılar ; içgüdü ve psikolojik kalıtımı reddederler. Tüm davranışları bireyin veya türün biyolojik yapısı ile açıklarlar. • Davranışçılar bir kişilik kuramından çok, terapi kuramı geliştirmişlerdir. Kuramın Anahtarları • Davranışçı kuram hem kapsamlı bir kuram, hem de öğrenilmiş ve sürdürülmekte olan insan davranışlarının ilkelerini veya kurallarını tanımlamada deneysel temellere dayalı bir girişim olarak görülebilir. • Davranışçılara göre güdülenmenin temelinde sınırlı sayıda biyolojik kökenli doğal dürtüler bulunur. Bunlar açlık ve susuzluk gibi bedensel gereksinimleri karşılar. Davranışçı psikoloji kökenini Pavlov’un çalışmalarından almış, sonradan üç Amerikalı Psikolog Watson , Thorndike ve Skinner tarafından geliştirilmiştir. Davranışçı Kuramın İnsan Görüşü • Nasıl koşullanmış olduğuna bağlı olarak, insanın iyi ya da kötü, mantılı ya da mantık dışı davranabileceğini kabul eder. • Davranışın nedenlerinin nesnel olarak gözlemleme olanağı olmayan ego ya da süperego gibi kişilik parçalarında değil, bireyin öğrenme yaşantılarında arar. • Davranışçıların insan doğası hakkındaki görüşü; insanı bir kukla gibi görür, insanın anlatımlarını, davranışlarını, anlamını yitirecek derecede basitleştirir, organizmanın cevap vermesini azaltır ve genetik etkileri sınırlar. • Her ne kadar davranışçılar davranışın öğrenmeyle gerçekleştiğini savunsalar da genetik yapı ve çevresel zorlamalar da davranışın öğrenilmeside önemlidir. • Davranışçı akım insanı bir makine gibi görür. • Davranışçılara göre ; uyumsuz davranışlarımız da öğrenme ürünü olmaktadır. Davranışçılara göre insan, doğuştan birtakım davranış eğilimlerine sahiptir. Bunlar doğal gerçek olup, aslında ne iyidir ne kötüdür. • İnsan doğuştan boş bir levha gibidir, refleksler dışında davranış yoktur. Kazanılan bütün davranışlar, davranış potansiyelinde pekiştirme sonucunda meydana gelen sürekli değişikliklerdir. • O halde uygun pekiştirme yöntemleri kullanarak istenilen davranışı geliştirmek mümkündür. • Davranışçı psikologlara göre insan, saldırgan ve antisosyal davranış eğilimleri diğer davranışlar gibi öğrenme ve taklit ile kazanılmaktadır. • İnsanın doğası kolay değişebilir bir yapıya sahiptir. • Uygun çevre koşulları sağlandığı takdirde insanda istenilir davranışlar geliştirilebilir. • İnsan davranışlarının amacı; organizmanın gerilimini azaltmaktır. Başlangıçta açlık, susuzluk gibi birincil, ait olma gibi psikolojik güdüler insanı davranışa sevk eder. Zamanla öğrenme yolu ile kazanılan başarma, üstün olma gibi toplumsal güdülerle de davranışta bulunulur. • Yetişkinler çocukların istendik davranışlarını pekiştirerek, istemediklerini cezalandırarak onları toplumsal bir varlık haline getirmeye çalışırlar. • Davranışçı psikologlar gözle görülmeyen ve ölçülemeyen ego,id, süper ego gibi soyutkavramlardan hoşlanmazlar. Edward L. Thorndike ve Öğrenme Psikolojisi • Thorndike’ye göre öğrenmenin en yaygın şekli sınama-yanılma yoludur. Daha sonraları bu öğrenme yoluna seçme ve birleştirme yoluyla öğrenme denmiştir. • Thorndike önce kediler, köpekler, civcivler, balık ve maymunlar üzerinde önemli incelemeler yapmış, sonra da zeka ölçümü, öğrenmede geçiş, yetişkinlerin öğrenmesi ve güdülenme gibi konular üzerinde değerli araştırmalarda bulunmuştur. • Ödüllenme ile sonuçlanan tepkilerin güçlendiğini ya da öğrenildiğini, olumsuz sonuçlar yaratan tepkilerin ise giderek zayıfladığını ya da söndüğünü gözlemiş, dolayısı ile insan davranışlarının ödül ve ceza sonucu oluştuğuna inanmıştır. • İleri sürülen bu yasaya “öğrenme”, “tekrar” yasası da diyebiliriz. Öğrenme Yasaları • Sonuç Yasası: Eğer belli bir uyaran durumundaki herhangi bir davranış, sonuçta bir doyuma götürüyorsa bu davranış o durumda birleştirilir. Kısaca uyaran ve tepki bir doyuma ulaşma durumu olmadan birleştirilemez. Yani ödül olmadan öğrenme olmaz. : • Tekrar Yasası : Deney sonucunda kedilerin tekrar yaptıkça problemlerini daha yeterli bir biçimde çözdükleri ve daha çabuk çözüm yolları buldukları görüldükten sonra ortaya atılmıştır. • Ödül ve Ceza Yasası: Thorndike’ye göre ödül cezadan daha etkilidir. • Eğitim Transferi: Doğrudan doğruya yaşama uygulanabilir nitelikte olan pratik bilgiler daha kolay öğrenilir ve bellekte tutulur. Davranışçı Kuramda Kullanılan Tedavi Teknikleri • Sistematik Duyarsızlaştırma: Wolpe tarafından geliştirilen bu tekniğin amacı, herhangi bir uyarıcı ile korku veya kaygı tepkisi arasındaki çağrışım bağını çözmek ve korku tepkisini söndürmektir. Bunun için danışan güven verici, rahat bir ortama yerleştirilir. Kendini huzurlu ve gevşemiş olarak hissettiği sırada, korku yaratan uyarıcı en az korku uyandıran dozda verilir.Korku tepkisinin görülmemesi halinde, uyarıcının dozu yavaş yavaş artırılır • Bu basamakta korku tepkisi görülürse bir önceki basamağa dönülür ve bu işleme uyarıcının korku tepkisi uyandırmadığı duruma gelinceye kadar devam edilir. Biçimlendirme: Öğretilmek istenen davranış adım adım pekiştirilerek öğretilir. Bunun için öğrenilecek davranış basit tepki basamaklarına ayrılır. En basit tepkinin verilmesi ödüllendirilir ve tepkinin verilme sıklığı artırılır. Bu basamakta başarı elde edilince, diğer basamağa geçilir ve davranış tam olarak yerleşinceye kadar devam eder. • Taşırma: Sistematik duyarsızlaştırmanın tersi olup yapılan işlem danışanı korktuğu uyarıcı ile yoğun biçimde karşı karşıya bırakmaktadır. Kişi korku uyandıran duruma tekrar konulduğunda yanında terapistin bulunması, eskisi kadar korku duymamasına yardımcı olmakta ve kişi uyarıcıda korkulacak bir şey olmadığını yaşayarak öğrenmektedir. • Atılganlık Eğitimi: Bu tekniğin dayandığı temel sayıltı, insanların duygu ve düşüncelerini açıkça ifade edemedikleri ve birbirlerine sahte davrandıklarıdır. • Atılganlık eğitiminde terapist danışanı, duygularını açıklamaya,isteklerini açıkça ifade etmeye teşvik eder ve istenilen davranışları gösterdikçe onu pekiştirir. Özellikle okullarda çekingen öğrencilere uygulanabilecek bir tekniktir. • Atılganlık kişinin kendini ezdirmemesi, normal yollardan hakkını korumasıdır. Grup etkinlikleri ile geliştirilmeye çalışılır. • Kaçınma: İstenmeyen davranışların ortaya çıkma olasılığını azaltarak ya da söndürmek için davranışı, her ortaya çıkışında nahoş bir uyarıcı vererek kişiyi cezalandırma “Kaçındırma” olarak adlandırılır. Yalnız cezanın uygulanışında yan etkilerin olmamasına dikkat edilmelidir. • Model Gösterme: İnsanlar birçok davranışları, başkalarını gözleyerek ve taklit ederek öğrenmektedir. Sosyal öğrenme kuramının temsilcisi Bandura’ya göre istenilen bir davranışı geliştirmek için davranışın uygun modelini göstemek ve kişinin bu davranışı taklit etmesi halinde aşama aşama pekiştirmek gereklidir. • Markayla Ödülleme : Diğer bir adı da marka ekonomisidir. Denetimi zor olan davranışlar, bir dereceye kadar bu yöntemle denetim altına alınabilir. Temel ilke iyi davranış için marka(jeton) verme, kötü davranış için markayı geri almadır. • Markaların ekonomik değerleri bulunmamaktadır. • Marka ile ödüllendirilen davranışlar artmakta, verilen markaları geri alarak cezalandırılan davranışlar azalmaktadır. • Bu yöntem suçlu çocukların yetiştirildiği kurumlarda ve akıl hastahanelerinde kullanılmıştır. • Kendini Denetim : Bireyin davranışının başkaları tarafından ödüllendirilmesi yerine, kendi kendine verdikleri ödüllerle istenilen davranışlar ortadan kaldırılabilir. • Aşırı şişmanlık, sigara içme, alkol kullanma ve ders çalışma gibi kişisel-kontrol problemleri uzun vadede negatif etkileri olan davranışlardır. Uyumsuz davranışlara fırsat yaratan uyarıcı durumlar, belirlendikten sonra danışanlar çevrelerini yeniden oluşturmaya başlayabilirler. Kaynak • -Psikolojik Danışma, Psikoterapi Kuram ve Uygulamaları / Dr. Gerald Corey / Editör:Ayhan Sağlam. Mentis Yayınları.