haftalık bülten haftalık bülten 28 Kasım 2011 Geçen haftanın özeti Merkez Bankası gerekli sıkılaşmayı yaptığını düşünüyor. Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısında sonunda politika faizinin %5.75'te, gecelik borçlanma faizinin %5, gecelik borç verme faizinin ise %12.5'te tutulacağı açıklandı. Piyasa yapıcılara borç verme faizi de %12'de sabit tutuldu. Bu karar gerek gerek bizim gerekse piyasanın beklentisiyle paralel. PPK işlenmemiş gıda fiyatlarının etkisiyle kısa vadede enflasyonda hızlı bir yükselme bekliyor. Ancak yapılan açıklamada hedefin üstüne çıkan enflasyon oranının ikincil etkilerine karşı Merkez Bankası'nın gerekli tepkiyi Ekim ayında para politikasında güçlü bir sıkılaşmaya giderek verdiği belirtiliyor. Dolayısıyla iç talebin önümüzdeki dönemde ılımlı bir seyir izlemesi ve fiyat geçişlerinin ikincil etkilerinin kısıtlı olması bekleniyor. Kurul, alınan önlemlerin krediler, iç talep ve enflasyon beklentileri üzerindeki etkilerinin dikkatle izleneceğinin ve haftalık repo ihaleleriyle piyasaya sağlanan likidite miktarının gerekli görüldüğü takdirde aşağı ya da yukarı yönde ayarlanacağının altını çizdi.Bu ifadeyi PPK'nın orta dönemli hedeflerini gerçekleştirme konusunda piyasaya sağlanan TL fonlaması miktarını kullanmanın yeterli olduğunu ve faiz koridorunun genişliğinin (mevcut aralık:%5-%12.5) değiştirilmesine gerek olmadığını düşündüğü şeklinde yorumluyoruz. Kurda son dönem yaşanan zayıflamayı göz önüne alarak, MB’nin bankalararası faizi kur ve kredi büyümesi konusunda rahatlayoncaya kadar faiz koridorunun üst sınırına yakın tutacak şekilde likiditeyi kısmayı sürdüreceğini düşünüyoruz. Kurdaki zayıflamaya ilişkin MB’nin endişesini yatıştıracak bir gelişme kurdaki geçişkenliğin enflasyon üzerindeki etkisini dengeleyecek kadar emtia fiyatlarında gerçekleşebilecek yüklü düşüş. Ancak, küresel büyümeye yönelik endişelere rağmen emtia fiyatlarında (özellikle petrolde) henüz belirgin bi düşüş görülmediğini dolayısıyla sıkı TL koşullarının süreceğini belirtmekte fayda var. MB’nin neden politika faizini değil de faiz koridorunu kullandığı sorusu sıklıkla karşımıza çıkıyor. MB’nin politika faizi artırımını gelişmiş ülkelerde parasal sıkılaştırma sonucu küresel likiditede kalıcı bir daralma yaşanması durumunda uygun gördüğünü düşünüyoruz. Diğer taraftan, küresel likiditedeki geçici değişikliklere (risk iştahındaki değişim kaynaklı) cevap olarak faiz koridorunun ayarlanması uygun görülüyor. Para politikası enstrümanları arasındaki bu “işbölümü” MB’ye kısa vadeli faizleri son bir yılda %1.5 - %12.5 bandında dalgalanması konusunda esneklik veriyor. Sonuç olarak, gelişmiş ülke merkez bankaları bilanço küçültmeye başlamadan önce politika faizinde artırım beklememeye devam ediyoruz. İnan Demir +(90) 212 318 5087 inan.demir@finansbank.com.tr Başak Karaaslan +(90) 212 318 5086 basak.karaaslan@finansbank.com.tr haftalık bülten Merkez Bankası önümüzdeki dönem sağlanacak fonlama koşullarına açıklık getirdi. Merkez Bankası (TCMB) Cuma sabahı fonlama koşullarına açıklık getirmeyi amaçlayan bir duyuru yayınladı. Yapılan açıklamaya göre, TCMB her iki haftalık zorunlu karşılık tesis dönemi başlangıcında, haftalık repo ihaleleri yoluyla %5.75'lik faizden sağlanacak minimum fonlama miktarını duyuracak. Bu yeni uygulama bugünden itibaren geçerli olacak. TCMB 25 Kasım-8 Aralık dönemi için planlanan haftalık vadeli fonlama stoğu için alt sınırı 20 milyar TL olarak belirledi. Bu açıklamaya ek olarak 24 Kasım itibariyle haftalık vadeli fonlama miktarının 28 milyar TL seviyesinde gerçekleştiğini de göz önünde bulundurduğumuzda Merkez Bankası'nın fonlama miktarını önümüzdeki iki hafta içinde haftalık repo ihaleleri yoluyla 8 milyar Tl düşürebileceğini görüyoruz. Haftalık vadeli fonlama miktarında böyle bir azalmanın gerçekleşmesi durumunda, bankalar TCMB'nin piyasa yapıcılara sağladığı borç verme opsiyonunu (%12) ve gecelik borç verme opsiyonunu (%12.5) daha çok kullanmak durumunda kalacak. Dolayısıyla, Merkez Bankası'nın koyduğu 20 milyar TL sınırı bağlayıcı olursa, bu durum tahvil faizleri üzerinde yukarı yönlü baskı yaratırken TL'nin mutlak değerde olmasa da diğer gelişmekte olan ülke para birimlerine kıyasla değer kazanmasını sağlayacaktır. Son olarak, Merkez Bankası'nın bu sabah açtığı 8 milyar TL'lik haftalık vadeli repo ihalesi ile stok fonlama miktarını 26 milyar TL'ye düşürerek, belirlenen 20 milyar TL'lik sınıra yaklaştırdığını hatırlatmakta fayda var. Fitch Türkiye'nin görünümünü "pozitif"ten "durağan"a çevirdi. Derecelendirme kuruluşu Fitch, Türkiye'nin BB+ ("yatırım yapılabilir" notunun bir not altı) olan kredi notu korurken görünümünü "olumlu"dan "durağan"a çevirdi.Kuruluş görünümde yapılan bu değişikliğin küresel ekonomi ve finansal piyasalardaki bozulmanın yanı sıra Türkiye'nin yüksek cari açığını düşürmede yaşadığı sorunlar ve hedefin üstüne çıkan enflasyon oranlarının makroekonomik istikrar üzerinde yarattığı kısa vadeli risklerden kaynaklandığını belirtti. Bir önceki revizyonun zamanlamasını düşündüğümüzde yapılan görünüm revizyonunun anlamlı olduğunu düşünüyoruz. Hatırlanacağı gibi Fitch, Türkiye'nin not görünümünü 24 Kasım 2010'da değiştirmişti. Kuruluş o zaman yaptığı açıklamada yapılan görünüm değişikliğinin takip eden 12-18 aylık dönemde kredi notunda yükselmeye işaret edebileceğini ancak kredi notunda yükseltmeye gidilmediği takdirde görünümün "pozitif"ten tekrar "durağan"a çevrileceğini belirtmişti. Bugün, son görünüm reviziyonundan yaklaşık bir yıl sonra, Fitch'in Türkiye'nin kredi notunu yükseltmesinin mümkün olmadığını düşündüğünü ve bu nedenle de görünümü tekrar "durağan"a çevirdiğini görüyoruz. Bugün yapılan görünüm revizyonu daha çok teknik sebeplerden kaynaklansa da revizyon piyasalar tarafından olumsuz olarak değerlendirilecektir. Fitch'in Türkiye'yi "yatırım yapılabilir" seviyesinin bir not altında derecelendiren tek kuruluş olduğunu göz önünde bulundurarak bu revizyonun Türkiye'nin "yatırım yapılabilir" notuna ulaşması yönündeki beklentileri daha da erteleyeceğini haftalık bülten söyleyebiliriz. KKO ve reel kesim güveni önceki aya göre toparlandı. Kapasite kullanım oranı 4 aydır üst üste aylık bazda artış kaydetti. Kapasite kullanım oranı Kasım ayında %75,5 değerini aldı. KKO kriz öncesi ortalamanın 4,7 yüzde puan altında kalmış olsa da dört aydır üst üste aylık bazda yükseliş kaydederek bu yıl Nisan ayından bu yana en yüksek değerini almış oldu. Mevsimsel etkilerden arındırılmış haliyle, reel sektör güven endeksi bir önceki aya göre 3,1 puanlık artış kaydetti ve artış Ekim ayındaki düşüşten daha yüksek oldu. Tüketici güvenindeki artış toplam siparişlerden, ihracat siparişlerinden ve genel ekonomik görünümden kaynaklandı. 2011 başındaki seviyelerinin altında bulunan kapasite kullanım oranı ve tüketici güveni verileri aslında ekonomik aktivitede belirgin bir hızlanmaya işaret etmiyor. Ancak, global büyümeye ilişkin endişelerin ve para politikasına ilişkin sıkılaştırmanın yaşandığı ortamda bu göstergelerin arkaarkaya iyileşme göstermesi şaşırtıcı. Sonuç olarak, bugünkü veriler MB'nin bir süre daha interbank faiz oranını faiz koridorunun üst sınırına (%12,5) yakın tutmaya devam edeceğini gösteriyor. Yabancı ziyaretçi sayısı Ekim’de %7 arttı. Turizm Bakanlığı tuist sayısının Ekim ayında geçen senenin aynı ayına göre %7 artarak 3.04 milyona ulaştığını açıkladı. 12 aylık birikimli yabancı ziyaretçi sayısını 31.32 milyona getiren bu rakam ayrıca, yılın ilk 10 aylık döneminde giriş yapan ziyaretçi sayısında 2010’un aynı dönemine göre %10.36’lık bir büyümeye işaret ediyor. Yabancı ziyaretçi sayısını turizm gelirleriyle karşılaştırdığımızda, Türkiye’nin rakip ülkelerdeki siyasi belirsizlikten faydalanmaya devam ettiğini görüyoruz. İlk üç çeyreğe ait rakamlar turizm gelirlerinin (%17.9) ziyaretçi sayısından (%10.8) çok daha hızlı büyüdüğünü gösterirken bizim yıl sonu beklentimizi (19.2 milyar dolar) de destekliyor. Önümüzdeki haftaya bakış Ekim ayı dış ticaret dengesi verileri Çarşamba günü açıklanacak. Reuters anketinde yer alan piyasa beklentisine paralel olarak 8.3 milyar dolar seviyesinde bulunan aylık dış ticaret açığı tahminimiz doğrultusunda aylık dış ticaret açığındaki yıllık genişleme %31 olacak ve 12-aylık birikimli dış ticaret açığı 105 milyar dolardan 106.9 milyar dolara yükselecek. Birikimli cari açığın Ekim ayında tepe yapmasını ve 2012 sonunda GSYH’nin %7.8’ine gerilemeden önce önümüzdeki yıl ortasında %7’nin altını göreceğini düşünüyoruz. Ancak, Türkiye’nin finansman ihtiyacını göz önünde bulundurarak – önümüzdeki 12 ayda 135.4 milyar dolarlık borç itfasını dikkat alarak – finansman girişlerinde sıkıntı olması durumunda dış denge ve büyümede daha belirgin düzeltme görebiliriz. Bu hafta açıklanacak diğer verilere baktığımızda, Perşembe günü Kasım ayı öncü ihracat verileri, İstanbul enflasyonu ve imalat PMI açıklanacak. Çarşamba günü ise Hazine Aralık – Şubat dönemi iç borçlanma stratejisini yayımlayacak. Son olarak, MB Finansal İstikrar Raporu’nu yarın yayımlayacak. haftalık bülten Bu rapor, Finansbank Hazine Araştırma ve Satış Grubu tarafından müşterilerini bilgilendirmek amacıyla düzenlenmiştir. Raporun Finansbank ile ilişkili bir kuruluşun müşterisi tarafından kullanılabilirliği, alan kişi ve bu kuruluş arasındaki akdi ilişkiye tabi olacaktır. Bu raporda sunulan bilgi, yorum ve tavsiyeler raporu hazırlayan Finansbank Hazine Bölümü’ne ait görüşleri yansıtmakta olup yatırım danışmanlığı hizmeti kapsamında değildir. Mali durum ile risk ve getiri tercihlerinin çeşitliliğini göz önünde bulundurunca sadece bu raporda yer alan görüşlere dayanarak verilecek yatırım kararları beklentilere uygun sonuçlar doğurmayabilir. Bu rapordaki bilgilerin derlenmesinde güvenilirliğine inanılan sağlam kaynaklardan faydalanılmıştır; ancak bilgilerin doğruluğu bağımsız olarak teyit edilmemiştir. Finansbank bilgilerin doğruluğu ve bütünlüğü konusunda garanti vermemekte ve doğabilecek hatalarda sorumluluk üstlenmemektedir. Raporda sunulan bilgiler üzerinde önceden belirtilmeksizin değişiklik yapma hakkı saklıdır. Finansbank ve ilişkili kuruluşlar ile bu kurumlarda çalışan personel araştırma raporlarında sözü edilen menkul kıymetlere yatırım yapabilir ve zaman içerisinde pozisyonlarını değiştirebilir. Bu raporda yer alan bilgilerin bir kısmı ya da tamamının kopyası çıkarılamaz ya da dağıtılamaz.