Araş. Gör. Dr. Ahmet Gültekin Yrd. Doç. Dr. Alkin Çolak Olgu Sunumu 63 yaşında erkek hasta, acil servise epigastrik ağrı ve ateş ile başvurmuş. Hasta ileri tetkik amacıyla yatırıldı. Safra kesesinde adenomyomatosis tanısı konan hastaya laparoskopik kolesistektomi (LC) operasyonu planlanmış. Hastanın özgeçmişinde hipertansiyon ve atriyal fibrilasyon varmış. Hastaya 3,10 ve 12 yıl önce geçirdiği anstabil angina nedeniyle stent takılmış. Olgu Sunumu İki yıl önce hastanın MI geçirmesi üzerine CABG operasyonu geçirmiş. CABG öncesi yapılan koroner anjiyografi sonucu 3 damarda ciddi tıkanıklık tespit edilmiş. LC operasyonu planlandığında kullandığı ilaçları: Bisoprolol, nicorandil, silazaprilin, aspirin, isosorbid mononitrat, fluvastatin ve diltizem. Olgu Sunumu Preoperatif EKG’de nonspesifik ST-T değişiklileri vardı ve preop yapılan koroner anjiyografisinde hastanın sirkumfleks arteri proksimalden distale kadar tamamen tıkalı, stent bulunan LAD’de proksimal ve orta kısımda %30 yaygın stenoz, hipoplastik sağ koroner arterde %95 darlık mevcutmuş. Sol ventrikül fonksiyonu korunmuş hastanın EF’si %59 imiş. PAAC grafisi normalmiş. Olgu Sunumu Preop AST: 48IU/L, ALT: 87IU/L, Hb: 13,2 g/dl, Htc: %36,9 imiş. Diğer preoperatif laboratuvar değerleri normal sınırlarda imiş. Hastaya premedikasyon amacıyla 0,2mg glikopirolat ve 1,5mg midazolam yapılmış.Hastaya önerilen koşu testini reddetti. Operasyon boyunca hasta 5 leadli ekg ile ST segment analizi, puls oksimetre, NIBP, end-tidal CO2, özefagal sıcaklık, bispektral indeks ve sol radial artere yerleştirilen katater ile takip edilmiş. Olgu Sunumu Genel anestezi indüksiyonu 21mg etomidat ve 50mg rokuronyum ile sorunsuz sağlanmış. Entübasyonla birlikte hastaya 500 mcg alfentanil yapılmış. Anestezi idamesi 2 l/dk oksijen, 2 l/dk azot oksit ve hemodinamik stabiliteyi sağlayacak konsantrasyonda izofluran ile sağlanmış. Koroner vazodilatasyon için 0.5 mikrogram / kg / dk’dan nitrogliserin (NTG) sürekli intravenöz olarak uygulandı. Hasta yarı kapalı devre sistemi ile 700ml tidal volüm ve 12 frekansla havalandırıldı. Olgu Sunumu Kan basıncı 130/80 mmHg ve nabız 80/dk idi ve stabil seyretmiş. Ancak operasyon boyunca EKG’de atriyal fibrilasyon mecutmuş. Batında CO2 basıncı 13mmHg değeri ile sağlanmış. İntraoperatif arteriyel kan gazı analizi pH = 7.37, PaCO2 = 39.1 mmHg, PaO2 = 195 mmHg, HCO3-= 22 mEq / dl, Hb = 13.6 g / dl, Na = 135 mEq / dl, ve K + = 4.0 mEq / dl. Operasyon 1 saat 5 dakika sürmüş ve sorunsuz geçmiş. Ameliyat sırasında hastaya 520ml sıvı verilmiş ve 80ml idrar çıkışı olmuş. Olgu Sunumu Daha sonra ayılma odasına çıkarılmış. Ayılma odasındaki ilk kan basıncı 130/80 mmHg ve 3 lead’li EKG’de atriyal fibrilasyon mevcut ve nabzı 80/dk imiş. Ayılma odasında operasyona başlarken başlanan NTG infüzyonuna devam edilmiş. Ayılma odasında geldikten kırk dakika sonra, hastanın göğüs ağrısı ve nefes darlığı şikayeti başlamış. Vital bulgular, kan basıncı 75/40 mmHg, kalp hızı 120 atım / dk, ve O2 satürasyonu % 85 imiş. Olgu Sunumu Çekilen EKG’de ST depresyonu mevcutmuş. Hemen NTG durdurulmuş , entübe edilmiş ve 100 mikrogram fenilefrin yapılmış. EKG çekilmesi ardından kardiyak markerlar kontrol edilmiş ve sol subklavian santral katater takılmış. CVP’si 5mmHg imiş. Hemen kardiyolog ve göğüs cerrahı çağrılmış. Kısa bir süre sonra asistoli gelişmiş. CPR başlanarak 3dakika aralıklarla 1mg epinefrin ve 0,5mg atropin uygulanmış. Aynı zamanda, 20 mikrogram / dak / kg dopamin başlanmış. CPR sırasında, taşınabilir bir transtorasik ekokardiyografi ile inferior, lateral ve posterior duvarları ve ön duvar akinezi ve hipokinezi izlenmiş. Olgu Sunumu Tespit edilen sol ventrikül ejeksiyon fraksiyonu% 10 imiş. Hastaya intra-aortik balon pompası (İABP) yerleştirilmesi için anjiyografi odasına nakledilmiş. İABP takılmış ancak hastanın durumu değişmemiş. Hemen sonrasında, ECMO (Capiox Acil Bypass Sistemi Ⓡ, Terumo Inc, Tokyo, Japonya), 2.8 ve 4 L / dk arasındaki debilerde başlamış. Serum troponin-I değerleri 0.04mg/l den 3 saat sonra 12,52mg/l ye çıkmış. (normal aralık <0.05) EF %25 e yükseldi. Hasta ne yazık ki ameliyattan 19 gün sonra ölmüş. Tartışma Nonkardiyak perioperatif miyokard infarktüsü kısa ve uzun vadede mortalite morbidite ile ilişkilidir.(4) Amerikan kardiyoloji derneği (AHA) kılavuzlarında perioperatif kardiyak komplikasyonlar için riskli hastalarda komorbid nedenler ve egzersiz toleransı bakılmasını önerir. (5) Bu değerlendirmelere dayanarak, seçilmiş hastalarda provokatif kalp testi yaptırılmalı ve gereğinde diğer testlerde gerekebilir. Tartışma Elektif LC planlanan bu vakanın öyküsünde 2yıl önce MI nedeniyle geçirilen CABG operasyonu mevcuttur. AHA uygulama kılavuzlarında intraperitoneal cerrahi (elektif laparoskopik kolesistektomi) kardiyak risk açısından orta riske sahiptir. (5) Orta kardiyak riske sahip durumlar cerrahi işlemler içinde %5den azdır. Ancak laparoskopik cerrahi sırasında karın için basıncın (IAP) 10mmHg üzerine çıkarılması hemodinamide önemli değişikliklere neden olabilir. (6) Bu değişiklikler kardiyak outputta azalma, arteriyel kan basıncında artma ve sistemik-pulmoner vasküler dirençte yükselme ile karekterizedir. Tartışma Özellikle kardiyak outputta azalma IAP’nin artışı ile doğru orantılıdır. (7) Anestezistler kalp hastaları için laparoskopik girişimlerde ameliyat öncesi hemodinamik değişiklikler açısından risk değerlendirmesi yapmalıdır. Daha önce CABG geçiren bir hasta için cerrahi revaskülarizasyon varsa ve 5 yıl içinde geçici iskemi belirtisi yoksa perioperatif kardiyak ölüm veya MI olasılığı son derece düşüktür. (8) Hastamızda geçici iskemi bulgusu yoktu ve ejeksiyon fraksiyonu 0,59 ile sol ventrikül fonsiyonu korunmuş olan CABG’li hasta kardiyak açıdan düşük riske sahipti. Tartışma Hastanın özgeçmişinde HT ve AF mevcutmuş. HT, iskemik kalp hastalığı için önemli bir risk faktörüdür. HT sonucunda hastada artmış vasküler cevap, azalmış intravasküler hacim ve abartılı pressor yanıt mevcuttur. Ayrıca HT AF’nin etiyolojisinde ilişkili nedenlerden biridir (10), HT miyokard oksijen ihtiyacını artırarak iskemiye neden olabilir. Olgumuz hipertansiyon açısından intraoperatif ve postoperatif olarak kontrol altında imiş ve intraoperatif ve postoperatif EKG’de AF mevcutmuş. Tartışma Preoperatif değerlendirmeler göz önüne alınarak, hastanın fonksiyonel kapasitesi için yapmak istediğimiz ve reddettiği koşu bandı testini yapamadığımız için pişmanlık duyulmuş. Koşu bandı testi ile iskemi indüklenmesinde ergometrik ölçümler ile yüksek risk (<5 metabolik eşdeğerleri (MET) veya kalp hızı <100 / dk) ve düşük risk (>7 metabolik eşdeğerleri veya kalp hızı >130/dk) tanımlanabilir. (11) Tartışma Gözden kaçan diğer bir nokta ise düşük kan basıncı ve artan kalp ritmi sonrası fenilefrin kullanımı idi. Fenilefrin selektif α1- agonist olup kardiyak outputu yeterli olan yaygın periferik vazokonstriksiyon gerektiren hastalarda ve koroner arter hastalarında kronotropik etkiye ihtiyaç olmadan koroner perfüzyon basıncını artırmak için kullanılır. (12) Ancak hastanın EF’si hipokinezi ile azalmıştır. Anestezistler, ilaç kullanmadan önce kardiyak outputu göz önünde bulundurmalıdır. Bu ve benzer vakalarda norepinefrinin fenilefrinden daha uygun olabilir. Tartışma En sık iskemik ataklar anestezi altında cerrahi işlemin sonunda ortaya çıkma eğilimindedir. (13) Bu dönem sempatik sistem ve prokoagülan aktivite artışı ile karakterizedir. Artmış sempatik aktivite kan basıncını, kalp hızını ve kardiyak kontraktiliteyi artırır ve bunun sonunda artan myokard oksijen ihtiyacı sonucu subendokardiyal iskemiye bağlı miyokard enfarktüs gelişebilir. Buna ek olarak, postoperatif dönemde artan prokoagülan ve sempatik aktivite sonucu koroner vazospazm, tromboz ve ateromatöz plak rüptürü gelişebilir. (4) Tartışma Ancak bu mekanizma çok mantıklı değil çünkü ST depresyonu en yaygın EKG değişikliğidir ve postoperatif dönemde akut koroner sendroma bağlı ST elevasyonu nadirdir. (14) Ayrıca postoperatif MI operasyon sonrası üçüncü günde zirve yapan geç bir komplikasyon olarak kabul edilmiştir ve mortalitesi son derece yüksektir. (%30-70) (15) Bu vakada, cerrahi sonrası ayılma odasında postoperatif 40 dakika içinde göğüs ağrısı ve ST semptomları ile gelişen postoperatif MI alışılmadık bir durumdur. Bu vaka bize postoperatif MI’ın cerrahi sonrası erken dönemde gelişebileceğini gösterdi. Tartışma Bu yüzden anestezistelerin koroner hastalığı ve kalp sorunları olan hastaları ayılma odasında izlemesi gerekir. Anestezistler için yüksek riskli hastalarda dikkat etmesi gereken diğer faktörler ise postoperatif ağrı ve stresse bağlı olarak gelişebilecek olan taşikardi, hipertansiyon, artmış kardiyak output ve sıvı yüklenmesine bağlı subendotelyal iskemiye bağlı MI gelişebilir. (14) Bu olguda hasta kontrollü analjezi (PCA) LC için hastanemizde rutin olarak uygulanan bir işlem değildi ancak bu hastada yararlı olabilirdi. Tartışma Bu vaka sol ventrikül fonksiyonu korunmuş nonkardiyak cerrahi sonrası fatal akut postoperatif MI olarak kabul edildi. Anestezistler kalp hastalarında cerrahi sonrası bu nadir komplikasyonun farkında olmalıdır. Anestezistler preoperatif değerlendirme ile gelişebilecek komplikasyonlar hakkında fikir edinmeli, postoperatif hasta takibinde iskemik semptomlar açısından ST depresyonu ve göğüs ağrısına dikkat etmelidir. Teşekkürler…