ALABALIK HASTALIKLARI, KORUNMA VE TEDAVİ YÖNTEMLERİ Prof.Dr. Sibel KÖPRÜCÜ FIRAT ÜNİVERSİTESİ SU ÜRÜNLERİ FAKÜLTESİ • En hızlı gelişen gıda üretim sektörlerinden biri olan alabalık yetiştiriciliğinde, hastalıklar önemli bir problemdir. • Hastalık Nedenleri • Enfeksiyöz olanlar • - Bakteriler • - Parazitler • - Mantarlar • - Virüsler • Nonenfeksiyöz olanlar • - Yem ile ilgili parametreler • - Su ile ilgili parametreler • - Genetik faktörler. • Hastalık ile ilişkili faktörler • • • - Su kalitesi (ÇO, Sıcaklık, Amonyak, Nitrit, Nitrat.) - İklim şartları - Akut ve kronik stres • • • - Kalitesiz yem (vitamin ve mineral noksanlığı) - Toksinler - patojen mikroorganizmalar • • • • • - Balığın direnci - Türü ve yaşı - Bakım koşulları - Nakil - Kimyasal uygulama • Normal şartlarda doğada düşük oranlarda bulunan patojenler problem yaratmaz. Çünkü balığın doğal savunma mekanizması ve savunma sisteminin diğer bileşenleri hastalık etkenlerini kontrol altında tutarlar. Ancak yaşam şartlarının değişmesi ve diğer olumsuzlukların baş göstermesi sonucunda balıkların bağışıklık sistemi zayıflamakta ve hastalıkların ortaya çıkmasına neden olmaktadır. • Bu nedenle balıkların yaşadıkları ortam, su kalitesi, davranışları gibi durumlar sık sık kontrol edilerek, olumsuzluk yaratan koşullar belirlenerek ortamdan uzaklaştırılmalıdır. Ortamın iyileştirilmesi için tedbirler alınmalıdır. Aksi takdirde; • Yetiştirici ve üretici açısından ekonomik kayıplara neden olacak • İlaç masrafları maliyeti artıracak • İyileşme dönemindeki yavaş büyüme üretim maliyetini arttıracak • İş ve zaman kaybına yol açmaları • İhracat olumsuz yönde etkilenecek • Bunların yanısıra; • Kullanılan ilaçlarla- Çevre kirliliği oluşacak, bilinçsiz kullanıldığı takdirde de bakteriyel direnç oluşacaktır. İşletmeye patojenik etkenlerin girmesini önlemek, işletmeden uzakta tutmak, balıkları çeşitli enfeksiyonlardan korumak ve hastalığı kontrol altına alabilmek için gerekli olan biyogüvenlik önlemlerinin başlıcaları şunlardır. • • • • • • • • • • • • Deneyimli ve bilgili personel Kuluçkahanelerde sağlık sertifikası uygulanması İşletmeye giren yumurta, yavru ve anaçlara kontroller uygulanması, Suyun abiyotik (fiziksel ve kimyasal kalitesi gibi) ve biyotik (Çeşitli mikroorganizmalar, parazitler algler vs) yönlerden ciddi kontrollerinin yapılması Yemlerin fiziksel, kimyasal ve mikroorganizmalarda dahil biyolojik kontrolleri yaptırılmalı veya bunları belgeleyen yerlerden satın alınmalıdır. Balığın yaşına, türüne göre iyi, kaliteli ve dengeli beslenme yapılmalıdır. Su aktarmalı havuzlar kullanılmamalı Karışık tür ve yaşta balık içeren havuzlar kullanılmamalı Her türlü stres faktörü minimum düzeye indirilmelidir Populasyon sıklığı normal sınırlarda olmalıdır. Dezenfeksiyon yapılmalıdır. İmmunizasyon Dayanıklı ırk yetiştirmek • Alabalıklarda görülen hastalıklar genel olarak bakteriyel, viral, paraziter ve mantar hastalıkları ile beslenme bozukları şeklinde başlıklar altında toplanabilir. Frunkulosis Hastalığın etkeni Aeromonas salmonicida dır. Gram (-), hareketsiz bakteridir. Hastalığa dünyanın her yerinde rastlamak mümkündür. Bütün Salmonidlerde özellikle gökkuşağı alabalığı, kahverengi alabalık, göl alabalığı hastalığa duyarlıdırlar. Aynı zamanda cyprinid türleri, turna ve levrekte de hastalık görülmüştür. Furunkuloziste bulaşma, balıktan balığa ve yumurta yoluyla anaçtan yavruya olmaktadır (horizantal ve vertikal yolla). Balıkların mikropla bulaşık yemleri yemeleriyle bulaşma olabileceği gibi iç ve dış parazitlerin açmış oldukları portantrelerden solungaç veya vücuttaki diğer yaralardan da ileri gelebilir. • Akut, subakut, kronik ve latent dönemleri görülebilir ama en çok akut ve kronik dönemlerine rastlanılır • Akut formda semptom görülmez, 2-3 günde ölümler oluşur • Furunküller genelde büyük balıklarda kronik seyirlerde ortaya çıkar, furunküllerin açılmasıyla ülserler şekillenir. Otopside; peritoneal boşluk kanlı, bağırsaklar gevşek, bazen kanlı bir sıvı ile dolu, dalak büyümüş ve koyu kırmızı, karaciğer solgundur. Latent formda balık herhangi bir patolojik değişiklik göstermeksizin hastalık taşıyabilir. Hastalığın temel eksternal ve internal bulguları tanıda yardımcı olur. Ancak kolumnaris, pedinkül ve ülser hastalığı gibi bakteriyel, Viral hemorajik septisemi, infeksiöz hemapoietik nekrozu gibi bazı viral enfeksiyonlarla karışabilmektedir ve benzer semptomlar ortaya çıkabilmektedir. Bu nedenle bakteri izolasyonu çok önemlidir. İzolasyon kas, böbrek, dalak ve karaciğerden yapılabilir. A. salmonicida triptik soy agar (TSA), brain heart infusion agar (BHIA), frunkuloz agar (FA) gibi selektif ya da nonselektif besiyerlerinde üretilebilir. Hızlı identifikasyon için ELİSA, PCR, İFAT ve FAT (floresan antikor testi) gibi testler yapılabilir. • Tedavi • Hastalığın tedavisinde sulfanamidler, antibiyotikler, nitrofuranlar ve antiseptik banyolar başarıyla uygulanmaktadır • Kloromfenikol ve Oksitetrasiklin :50-70 mg/kg. balık / 10 gün süreyle, • Furazolidon: 25-75 mg /kg balık/ 20 gün süreyle, • Oksolinik asit: 5-10 mg/kg balık/gün/10 gün süreyle • Sulfamerazin: 200 mg/kg balık /15 gün süreyle yemlerine katılarak verilir. • Tuz solusyonu (%1-1.5), potasyum dikromat (1/20000) ve potasyum permanganat (1/100000) oranlarında 30 dk süreyle banyo tarzında uygulanabilir. • Balıklar arasında enfeksiyon yeni başlamış ve yaygın duruma gelmemişse, ilaçlarla hastalığın önünü almak mümkündür. Eğer hastalar az sayıda ve klinik belirtiler ileri durumda ise, böyle balıklar havuzdan hemen çıkarılmalıdır. Motil Aeromonas Septisemi (MAS) Hastalığın etkenleri A. hydrophila, A. sobria, A. caviae dır. Ayrıca; A. veronii, A.media görülmüştür. En fazla A. hydrophila’ dan kaynaklanmaktadır. Gram (-), hareketli, oksidaz negatif, kıvrık çomaklardır. Tatlı ve tuzlu sularda görülen MAS Ekzoftalmus, ascites, hemorajiler, kuyruk ve yüzgeçte erozyon, operkulum ve boyunda hemorajiler, dalak ve böbrekte büyüme görülür. Hastalığı atlatan balıklar portör kalabilir Vibriosis Vibriosis yılan balıkları başta olmak üzere, salmonid ve nonsalmonidlerde görülen, vücudun ventral bölgelerinde, ağızda, operkulumda ve anüs etrafında kızarıklıklar, hemorajiler, kabarcıklar, ülserler ve lezyonların oluşması ile karakterize olan bulaşıcı ve öldürücü bakteriyel bir enfeksiyondur. • Hastalığın etkeni Vibrio anguillarum dur. V. ordalli ve V. alginolyticus de vibriosis oluşturabilir. • Tanısında, bakteri izolasyonu ve identifikasyonu ile histopatolojik yöntemlerden yararlanılır. Vibriosis Tedavi Oksitetrasiklin: 75-100mg/kg balık/10 gün Terramisin: 2.5-3.5 g/45 kg balık/10 gün Klortetrasiklin: 50-75 mg/ kg balık/10 gün Furazolidon: 75-100mg/kg balık/ 10-15 gün Nitrofurazone: 60mg/kg balık/ 10 gün süreyle yemlerine katılarak verilir. Vibrio türleri sedimentte, suda ve balıkta bulunması nedeniyle hastalıkta korunmada çevresel koşullar ve stok yoğunluğu önemlidir. Vibrio türlerine karşı aşılar geliştirilmiştir ve başarıyla uygulanmaktadır. Soğuk su Vibriosisi (Hitra) Bu hastalık Atlantik salmonlar ve gökkuşağı alabalığında görülür. Soğuk su hastalığı veya hitra hastalığı olarak adlandırılmıştır. Daha çok çabuk büyüyen ve yağlı balıklarda görülen ve kış aylarında ortaya çıkan bir enfeksiyondur. Tipik olarak su sıcaklığı 5 0C nin altına düştüğü durumlarda başlar. Solungaçlar, solgun ve sarımtrak, yüzgeç tabanında kanama, iç organlarda kanamalar görülür. Karaciğerin rengi gri-kahverengiden sarıya dönüşür. Kalp ve kaslarda nekroz oluşumu tipiktir, dalak parlak kırmızı renktedir. Tedavi koruma kontrol vibriosis ile aynıdır. Kolumnaris (Tatlı su ) Tatlısu kolumnaris hastalığı özellikle tatlısularda yaşayan salmonid ve nonsalmonidlerde görülen, vücudun baş, solungaç, yüzgeçler, dorsal ve lateral bölgelerinde, etrafı kırmızı bir hale ile çevrili yuvarlak veya oval gri beyaz lekelerin, ülserlerin ve lezyonların oluşmasıyla karakterize bulaşıcı ve öldürücü bakteriyel bir hastalıktır. Hastalığın etkeni Flexibacter columnaris tir. Gram (-) olan etken flagellasız olmasına rağmen bükülebilir bir yapıya sahip olması nedeniyle nemli katı besiyerlerinde bükülerek ve kıvrılarak kayma hareketi yapar. Cytophaga agar da iyi ürer ve sarı-yeşil pigment üretir. • Solungaçlarda oluşan lezyonlar distal uçlardan başlar tabana doğru yayılır. Ancak solungaçlarda kalınlaşma görülmez. Bu durum bakteriyel solungaç hastalığından farklıdır. • Yüzgeçlerde de enfeksiyon dış kenarlardan başlayarak tabana doğru yayılır. Bu görünüşü de yüzgeç hastalığına benzer. • Kolumnaris hastalığında lezyonlar genellikle yüzeyde oluştuğundan otopside iç organlarda pek bozukluğa rastlanmaz. • • • • • • • • Tedavi Oksitetrasiklin: 50-75mg/kg balık/10 gün Terramisin: 2.5-3.5 g/45 kg balık/10 gün yemlerine katılarak verilir. Bakır sulfat: 50 mg/l/1 dk Potasyum permanganat: 2mg/l/ 24 saat Furpyrinol: 1mg/l/ 45-50 dk banyo süreyle Aşırı stoklanmış işletmelerde mortalite yüksek olabilir. Bu nedenle stok yoğunluğu ve çevresel faktörler iyi düzenlenmeli. Ayrıca havuz ve ekipmanların dezenfeksiyonu da çok önemlidir. Kızıl Ağız Hastalığı Ağız etrafında kırmızı plaklar görülmesiyle bu ismi almıştır. Ağzın iç ve dış kısmında, operkulumda, vücudun dış yüzeyinde ve yüzgeçlerin tabanında kanamalar görülür. Yersiniosis, genç gökkuşağı alabalıklarında görülen akut ve kronik seyirli bir enfeksiyondur. Aynı zamanda, bütün yabani ve kültür salmonidler hastalığa duyarlıdır. Bu hastalığın sazan, sudak ve yılan balıklarında da görüldüğü bildirilmiştir. Etkeni Yersinia ruckeri dir. Gram (-), periferik flagellası ile hareketli, çomaktır. Hastalık genellikle, su sıcaklığının 10 0C’ nin üstünde olduğu dönemlerde görülmektedir. Su sıcaklığı 15 0C’ nin üzerinde ise kayıp çok olur. Buna karşın su sıcaklığı 10 0C’ nin altında ise kayıp oranı daha düşüktür. Etken 2 ay süreyle çamurda canlı kalabilmektedir. Hastalığın ortaya çıktığı belirli bir mevsim yoktur. Mortalite balığın yaşına bağlı olarak da değişebilmektedir. Oksijen seviyesinin düşük olması ve stres faktörleri % 70 lere kadar varan oranlarda ölüme neden olmaktadır. Belirtilere bakılarak hastalığın teşhisi yapılamaz. Diğer bakteriyel hastalıklarda olduğu gibi etkenin izolasyon identifikasyon ve diğer tanı yöntemlerinin yapılması gerekir. • • • • • Tedavi Oksitetrasiklin : 50-75mg/kg balık/10 gün Romet-30: 50-60 mg/kg balık/14 gün Tiamulin: 5-6 mg/ kg balık/14 gün Tribressen: 1mg/kg balık/ 14 gün süreyle yemlerine katılarak verilir. • Korunmada su kalitesi ve diğer stress faktörleri önem taşır. Sudaki etkeni yok etmek için amonyum bileşiklerinden yararlanılabilir. Hastalığın aşısı mevcuttur. Ülser Hastalığı • Bu hastalık özellikle alabalık ve sazanlarda vücut yüzeyinde lezyonlar oluşmasıyla karakterize olan Haemophilus piscium dan ileri gelen bir hastalıktır. Lezyonlar yüzeyde meydana geldiğinden mortalite düşüktür. Ancak bu lezyonlar sekonder ajanlarla kontamine olursa enfeksiyon derinlere inebilir ve ölümler meydana gelebilir. • Hastalık frunkulosisle karıştırılır. Tanısı için, kabarcıklardan bakteri izolasyon ve identifikasyonu yapılmalıdır. • • • • • Tedavi Oksitetrasiklin: 50-75mg/kg balık/10-15 gün Kloramfenikol: 50-75mg/kg balık/10-15 gün Furazolidon: 75-100mg/kg balık/ 10-15 gün süreyle yemlerine katılarak verilir. Bakteriyel Solungaç Hastalığı Balıkların solungaçları birçok hastalıkta primer etkilenen organlardır. Solungaçlarda hastalık yapan çok etken bulunmakla beraber asıl etken Flavobacterium branchiophyla dır. Solungaçlar üzerine yerleşen mikroorganizmalar çok fazla üremesi sonucu oluşan irritasyonlar, solungaç epitel hücrelerinin hiperplazisine ve fazla miktarda mukoid salgı oluşmasına neden olur. Bu mukoid salgı da solungaç lamellerinin birbirine yapışmasına neden olur. Filamentlerin uçları kalınlaşır ve ileri vakalarda nekroze olur. Mukoid salgı aynı su ile solungaç epitelleri arasındaki gaz değişimlerine de mani olur ve balıklar solunum güçlüğünden ölebilirler. Lamellarda ödem, ki bu da osmoregulasyonu aksatır. Klinik belirtilere göre hastalığı tanılamak mümkünse de pantotenik asit azlığında, sudaki irritan maddeler, solungaçlar üzerine yerleşmiş parazitler ve solungaç zedelenmeleri de benzer semptomları göstermektedir. • • • • • • Tedavi Bakır sülfat: (1/2000)/1-2 dk günde/2-3 gün Potasyum permanganat: 5 mg/l 1 saat banyo Terramisin ve Kloramfenikol:10-20 mg/l /40-50 dk /2-3 gün süreyle banyo Balık stoğunun yoğun olduğu, yetersiz beslenme, su kalitesinin düşüklüğü, toksik ve irritant maddelerin varlığı, pH nın düşük ya da yüksek oluşu gibi durumlar hastalığın çıkışında büyük önem taşır. Bu nedenle çevresel koşullar iyileştirilmeli, hijyene dikkat edilmeli ve balıkların yemlerine vitaminler ve mineraller katılmalıdır. Psikrofilozis (Pedinkül hastalığı, Bakteriyel soğuksu hastalığı) Hastalık genellikle ilkbahar başlangıcında su sıcaklığının 10 C nin altına düştüğü zamanlarda gelişir. Hastalıktan alabalık türlerinin hemen hemen hepsi etkilenir. Hastalığın etkeni gram (-), ince uzun basil olan Flavobacterium psychrophilum dur. Tipik lezyonlar önce sırt yüzgecinde başlar, sonra kavdal yüzgece ulaşır. Lezyonlar küçük, beyaz gri lekeler halinde görülürler. Yüzgeçlerin dış kısmından başlayan lezyonlar zamanla yüzgeç tabanına doğru yayılır. Bütün yüzgeç dejenere olabilir radiusları ortaya çıkar. Bazı balıklarda ve septisemik formlarda lezyonlar tam şekillenmeyebilir. Bu durumlarda renkte koyulaşma, spinal deformasyonlar ve dönme hareketleri de göze çarpar. Enfeksiyonu klinik ve otopsi bulgularına göre tanılamak birçok hastalığa benzerliğinden dolayı zordur. Bakteri izolasyonu, identifikasyonu, serolojik testler (İFAT) ve histopatolojik incelemeler yapılmalıdır. Bu hastalık genellikle su sıcaklığının düşüklüğü ve balıkların duyarlılığına bağlı olarak meydana geldiği için özellikle kuluçkanelerde su sıcaklığı çok dikkatli kontrol edilmeli, mümkünse sıcaklık varyasyonları fazla olmamasına çalışılır. Enfeksiyon arttığında sıcaklık yükseltilir, balıklara iyi bir bakım besleme uygulanır, balıkların direncini azaltacak tüm stres faktörleri minimal düzeye çekilmelidir. Aşısı geliştirilmiştir. Ancak başarı yüzdesi düşük olduğundan yaygın uygulanmamaktadır. Sulfanamid ve antibiyotikler frunkulosis kolumnaris hastalığında uygulandığı şekildedir. ve Bakteriyel Böbrek Hastalığı Salmonidlerde Renibacterium salmoninarum tarafından oluşturulan önemli bir hastalıktır. Kronik bir seyir izlediğinden klinik belirtiler geç ortaya çıkar. Hastalığın ilerleyen olgularında karında şişkinlik, deride kabarcıklar, ekzoftalmus, lezyonlar, ülserler görülür. Otopside özellikle böbreklerde ve daha az dalak ve karaciğerde 1- 5 mm çaplarında çeşitli nodüller görülmektedir. Bunların içleri beyaz renkte veya bazen kanlı, bakteri hücresel atıkları içeren sıvı ile doludur. Tanısında gram(+) hareketsiz basil olması önemli bir yönlendirmedir. ELISA ve immunofloresan antikor tekniği ile hızlı sonuç alınabilir. • Tedavi BBH kemoterapötiklerin veya ilaçların balıklardaki bakteriyel hastalıklara karşı en zor etkili olanlarından birisidir. Birçok terapötik arasında yine eritromisin ölümleri kontrol altına almıştır. Sulfamerazin ölümleri kontrol altına almasa da yardımcı olmuştur. Yine eritromisin fosfat (1.0 mg/l su) uygulaması eksternal kontaminasyonları engellediği görülmüştür. Bazı araştırıcılara göre de Vit A, florid ve iodine hastalığın çıkış ve yayılışına engel olması açısından önem taşımaktadır. Hastalık balıktan balığa geçtiği gibi yumurtayla da geçmektedir. Bu nedenle bilinmeyen ya da sertifikası olmayan yerden balık alınmamalıdır. Henüz üretilmiş bir aşısı bulunmamaktadır. Mycobacteriosis (Tüberkülosis) Tüberküloz çeşitli balık türlerinde, organ ve dokularında özellikle de dalak ve böbrekte ki çok sayıda değişik büyüklükte tüberküllerin oluşması ile karakterize kronik bir hastalıktır. Hastalığın etkeni en yaygın olanı Mycobacterium marinum olmakla birlikte M. fortiutum, M. chelonae, M. neoaurum türleridir. Aside dirençli olan bakteriler Ziehl-Neelsen boyasıyla boyanır ve tanınırlar. Ayrıca ELISA ile de hızlı teşhis yapılabilir. Yapılan araştırmalarda 39 kemoterapötik kullanılmış ama hiçbirinin tam olarak etkili olduğu görülmemiştir. Bazı deneysel çalışmalarda ise eritromisin, streptomisin ve kanamisinin kontrolde rol oynadığı bildirilmiştir. Seyir ve tedavisi zor olduğundan dolayı koruyucu yöntemler burada daha önem kazanmaktadır. Dezenfeksiyon ve sanitasyon kurallarının uygulanması gerekir. Streptococcosis /Staphylococcosis Streptococcosis çeşitli balık türlerinde rastlanan sporadik bakteriyel bir enfeksiyondur. Klinik ve otopsi bulguları frunkulozis, vibriyozis ve diğer enfeksiyonlara benzerlik gösterir. Yapılan gram boyamada gram(+) koklardan oluşmuş tek tek yada kısa veya uzun zincirlerin görülmesi hastalık hakkında bir fikir verebilir. Staphylococcosis alabalık dahil çeşitli balıklarda izole ve identifiye edilmiştir. Yapılan gram boyamada gram(+) koklardan oluşmuş üzüm salkımı halinde bir görünüme sahiptir. Her iki enfeksiyonun tedavisinde de yapılacak antibiyogram testine göre antibiyotikler kullanılabilir. Koruma kontrol diğer enfeksiyonlarda bildirildiği gibidir. streptococcosis VİRAL HASTALIKLAR Viruslar bütün canlılarda çeşitli derecelerde enfeksiyonlara sebep olan canlılardır. Tam bir hücre karakteri taşımazlar. Viruslerin yapısında DNA veya RNA yapısında bir nükleik asit, bunun etrafında protein bir kılıf vardır. Kendilerine ait genetik materyaller çok küçük olduklarından bakterilere oranla çok daha az genetik informasyona sahiptirler. Kendilerinin üremeleri için protein, enzim gibi birçok molekülleri girdikleri hücrelerden sağlarlar. Bu nedenle viruslar cansız besiyerlerinde üreyemezler. Viruslar gerek küçük olmaları ve gerekse zorunlu hücre içi yaşam göstermeleri nedeniyle onların tanısında bazı yöntemler geliştirilmiştir. Bunlardan bazıları inklüzyon cisimciklerinin görüntülenmesi, Floresan antikor tekniği, ımmunoperoksidaz tekniği, ELISA, radıo ımmunoassay, PCR, Elektron mikroskop vs. Viral hastalıklardan en çok gençler etkilenir. Viral hastalıkların tedavisi yoktur. Hasta balıklar imha edilip, havuz, alet ekipmanın dezenfeksiyonu iyi yapılmalıdır. Bazı viral hastalıklar Viral hemorrajik septisemi VHS salmonid ve nonsalmonidlerde rengin koyulaşması, karında şişkinlik, vücudun çeşitli yüzeylerinde hemoraji ile karakterize bir hastalıktır. Hastalığın etkeni rhapdovirustur. Genç alabalıklar duyarlıdırlar. Hasta balıkların böbrek, dalak, karaciğer gibi iç organlarından ve gaitasından virus kolayca izole edilebilinir. Klinik belirtileri ve otopsi bulguları göre tanılamak çok zor. Diğer viral, bakteriyel ve mantar hastalıklarına benzer görüntüler verir. İnfeksiyöz pankreas nekrozu Hastalığa genellikle alabalık türleri duyarlıdır. Etkeni RNA yapısında bir virüstür. Ventralde yüzgeçlerde hemorajik odaklar, özellikle pankreasta asinar dokuda yıkım yapması ve balıkların burgu veya spiral tarzda yüzmeleriyle karakterizedir. ıpn İnfeksiyöz hematopoietik nekroz Çeşitli salmonid türlerinde hematopoietik dokuların nekrozu ve hemorajik bozukluklar, vücudun dorsalinde koyu rengin oluşması ile karakterize bir hastalıktır. Histopatolojik muayenelerde karaciğer, dalak, hematopoietik böbrek ve pankreasta yaygın dejenerasyonlar ve nekrotik odaklar bulunur. Hastalığın etkeni rhabdovirustur. Hastalığı klinik belirtileri ve otopsi bulguları göre tanılamak çok zordur. Laboratuvar muayenelerinin yapılması gerekir. Bulaşma kontamine sulardan direk solungaç aracılığıyla olduğu bilinmektedir. Ayrıca su kuşları, aletler, yumurta ve kan emen parazitler de hastalığın çıkış ve yayılışında rol oynarlar. Bunun için yumurta dezenfeksiyona önemlidir. Gözlenmiş yumurtaların iyodoforla dezenfeksiyonu rutin olarak yapılmalıdır. OMVH (Oncorhynchus Masou Viral Disease) OMVH çeşitli salmonid türlerde onkojenik ve deri lezyonları ile karakterize, sistemik ödem ve hemorajilere yol açan öldürücü viral hastalıktır. Hastalığın etkeni salmonid herpesvirus -2 diye adlandırılan virustur. Etken kapillar damarların endotellerinde, hemopoietik dokularda ve hepatositlerde fazlaca üremektedir. Hastalığın çıkışında balıkların bir aylık olması ve su sıcaklığının 10 C ve altında olmasının rolü bulunmaktadır. 0 Hasta balıklarda enfeksiyondan 4 ay sonra ağız etrafında daha az olarak da operkulum , yüzgeç ve vücut yüzeyinde epiteliomalar oluşur. Mantar hastalıkları Mantar hastalıkları genellikle sekonder olarak ortaya çıkarlar. Primer etkenler tarafından oluşturulan lezyonlara sonradan yerleşerek enfeksiyonun seyrini ve prognozunu değiştirirler. Mantarlar organik maddelerin fazla bulunduğu sularda daha çabuk gelişebilmektedirler. Bununla birlikte hastalığın çıkış ve yayılışında olumsuz çevre şartları ve stres faktörlerinin de rolü büyüktür. Ancak mantar sporları ne kadar fazla olursa olsun, eğer balıklar iyi bakımlı, derilerinde, yüzgeçlerinde ve solungaçlarında herhangi bir lezyon yok ve üzerlerindeki mukoid tabaka sağlamsa mantar hastalığına yakalanması düşük ihtimaldir. Deride oluşan mantar hastalığı kendini ipliksi üremelerle belli eder. En başta gözle farkedilemeyen hifa veya miseller, sonradan gözle kolayca görülebilecek bir düzeye ulaşır. Hifaların bir kısmı deriden dışarıya doğru uzanırken bir kısmı derinin içine ve kas tabakasına kadar uzanabilir. Böyle durumlarda deri, deri altı ve kas dokularında nekrozlar oluşur. Saprolegniosis Bu hastalık tatlı ve tuzlu sularda yaşayan özellikle de alabalık kuluçka evrelerinde epizootik karakterde seyrederek ekonomik kayıplara sebep olan bir mantar enfeksiyonudur. Hastalığın etkeni olarak en fazla Saprolenia invaderis ile S. parasitica izole edilmiştir. Balıkların solungaç, göz, deri ve yumurtalarına yerleşen saprolegnialar gri, kirli beyaz, gri kahverengi renklerde çıplak gözle görülebilen pamuğumsu bir görüntüsüyle tanınır. Kesin teşhis için laboratuvar muayenelerinden de yararlanılır. • • • • • • • Tedavi %5 tuz solusyonu/ 1-2 dk /banyo %5 asetik asit / 1 dk/ banyo 1:4000 formalin /45-60dk/banyo 1:100000 potasyum permanganat /30-60 dk 1:2000 bakır sulfat /1-2 dk İyodofor 50-100ppm/10 dk gibi birçok medikament rahatlıkla kullanılabilir. Organik maddelerin bol olduğu ortamlarda gelişen mantarlar balıkta direncin düştüğü ve potantrelerin oluştuğu durumlarda atak yapmaktadır. Bu nedenle portantre oluşmasının engellenmesi ve optimal çevre koşullarının düzenlenmesi gerekir. Kuluçkaneler ve havuzlar sık sık kontrol edilmeli, dezenfeksiyona önem verilmelidir. Ölü ve hasta balıklar, ölü yumurtalar mantarların gelişmesi için uygun ortamlar oluştururlar. Bunların derhal ortamdan uzaklaştırılması gerekir. Branchiomycosis Balıkların solungaçlarına yerleşen mantar hastalığıdır. Solungaçlardaki kan akışını azaltarak nekroze alanlar oluşturur. Hastalığın epizootik karakterde seyretmesinde O2 azlığı ve pH etkilidir. Hastalık etkeni olarak Branchiomyces demigrans ve B. sanguinis türleri bulunmuştur. Tanısı için solungacın histopatolojisine bakılır. İnkubasyonu yapılabilir. Koruma ve tedavi saprolegniosis deki gibidir. İhtiosporidiyosis Hastalık etkeni olarak Ichthyosporidium hoferi dir. Balıkların klinik muayenelerinde vücudun çeşitli bölgelerinde oluşan küçük nodüller ve gri-beyaz ülserler, otopside özellikle kalp, dalak, karaciğer, böbrek, üreme organları gibi bir çok organda mantar kistlerinden dolayı kumlu bir görüntü vardır. Bu da tüberkülosisle karıştırılabilinir. Bu nedenle kesin teşhis için laboratuvar muayenelerinin yapılması gerekir. Korumada genel hijyenik tedbirler alınır ve hastalar ayrılarak imha edilir. Belirlenmiş bir tedavisi yoktur. Paraziter Hastalıklar Parazitler, hayatları boyunca veya belirli bir süre, kendilerinden daha kuvvetli bulunan bir canlının üzerinde veya içinde yaşarlar. Deri ve solungaç gibi dış yüzeyde yaşayan parazitlere ektoparazitler, iç boşluklarda, doku ve hücrelerde yaşayanlara ise endoparazitler adı verilir. Parazitler çoğunlukla yaşadığı organizmaya zarar vererek, orada gelişir ve çoğalırlar. Bitkisel kökenli olanlara fitoparazit, hayvansal kökenli olanlara ise zooparazit denir. • Zooparazitler de tek hücreli (protozoa) ve çok hücreli (metazoa) diye ayrılır. Parazitler balıkların besinlerine ortak olarak, onların vitamin, mineral ve tuzlarını alarak balığı bunlardan yoksun bırakır. Böylece balıklarda zayıflama, metabolik bozulma ve hastalıklara karşı direnç azalması olur. Bazı parazitler balıkların kas ve diğer iç organlarında yara ve yırtıklara sebep olabilir. Mide ve bağırsak gibi kanalları tıkayarak ya da onları delerek yaşamsal faaliyetlerinin durmasına neden olabilirler. Vücutta açtıkları portantrelerden birçok patojen etkenin vücuda girmesini ve hastalık oluşturmasına sebep olur. Solungaçlarda bulunan parazitler, solungaç lamellalarının ve filamentlerinin yapışmasına ve solunum güçlüğüne, dolayısıyla anoksi sonu ölüme neden olabilir. Ayrıca parazitler balıklarda toksik ve irritan etki gibi zararlar da verebilir. Ichthyobodiosis Özellikle alabalık larvalarının bakım ve kışlatma havuzlarında fazlaca rastlanır. Normalde zayıf parazit olarak bilinir. Normal koşullarda sağlıklı her balıkta tek tük tesadüf edilir. Hastalığa Ichthyobodo (costia) necatrix neden olur. Fasulye biçimindedir. Vücudun konveks tarafında hareket etmeye yarayan iki kamçısı vardır. Parazitin tanısı için çok yeni ölmüş balıklardan alınan solungaç ve deri kazıntısından hazırlanan taze preparatlar kullanılır. Bunları mikroskop altında bakıldığında sallantılı hareketleri dikkat çeker. Anaç balıklar havuzlara konulmadan önce deri parazitlerine karşı kısa süreli banyo yaptırılarak parazitlerden arındırılmalıdır. Bu şekilde larvalara anaç balık tarafından parazit bulaşması önlenebilir. • Tedavi • • • • • Tuz solusyonu: (%2-3) 10-15 dk banyo Uygun balık türleri için sıcaklığın arttırılması (30C) Formalin: (1:4000) 30-60 dk banyo Potasyum permanganat: (1:250000) 60 dk banyo Bakır sulfat : (1-4 mg/l) 60 dk banyo Hexamitiosis Hastalığın etkeni Hexamita salmonis tir. Vücudunun önünde her birinde 3 er tane olan iki kamçı demeti bulunur. Arka ucu da 2 dümen kamçısına sahiptir. Özellikle salmonidlerde etkilidir. Fırsatçı bir parazittir. Yeni öldürülmüş balıkta safra kesesi ve bağırsaklardan hazırlanan preparatlar mikroskopta bakılarak tanısı yapılır. Uygun ve kaliteli yemle besleyerek bağırsakta oluşabilecek hasarlar önlenebilir. • Tedavi Enheptin: 90mg/kg balık /günlük doz /3-5 gün Akriflavin:10mg/kg balık/günlük doz /10 gün Stovarsol:10mg/kg balık/günlük doz/3-4 gün Naftol:5mg/kg balık/günlük doz/4-5 gün süreyle kullanılır. Myxosomatosis Alabalık yavruları için çok tehlikelidir. Etkeni Myxosoma cerebralis tir. Omurgaya ve kafatasındaki kıkırdak dokuya yerleşen etken buralarda gelişerek denge organının kemer girişlerine zarar verir. Bunun sonucunda alabalıklarda tipi dönme hareketi ve sarsıntı durumları ortaya çıkar. Omurgada bulunanlarda omur civarında pigmentesyonu kontrol eden sempatik sinirde yarattığı harabiyet dolayısıyla özellikle yavru balıklarda kuyruğun 3 te 1 lik kısmı siyah görülür. Ayrıca çenede anormallik, omurgada eğrilik, göz arkası ve kafatasında çukurluklar bulunur. Tanı için kafatası, omurga ve solungaç kemeri gibi bölgelerden kesit alınarak giemsa boyası yapılarak sporların ortaya konulması yönünden gereklidir. Dönme hastalığının tedavisi yoktur. Hastalığı geçirmiş alabalıklar tehlikeli spor taşıyıcısı olurlar. Bu nedenle bu balıkların yetiştirme materyali olarak alınmaması gerekir. Kuluçka evrelerinde kaynak suyu kullanılmalıdır. Parazit taşıyan havuzlar kireç ya da kalsiyum siyanamidle (kg/m2) dezenfekte edilmelidir. Chilodonelliosis Hemen bütün balıklarda rastlanmıştır. Etkeni Chilodonella cyprini dir. Parazitin kaba taneli protoplazması içinde makro ve mikro olmak üzere 2 adet nukleusu vardır. Parazitli balığın derisi bulanık, beyazmavimsi bir renk aldığı görülür. • Chilodonellalar ölü balığı hemen terk ettiği için teşhiste mutlaka canlı balık kullanılmalıdır. Deri ve solungaçlardan alınan kazıntıların üzerine çini mürekkebi damlatılarak mikroskopta tanısı yapılır. • • • • Tedavi Tuz solusyonu: (%2-3) 10-60 dk banyo Formalin: (150-250ppm) 30-60 dk banyo Potasyum permanganat: (50 ppm) 10-15 dk banyo tarzında Ichthyophthiriosis Hastalık sonucu balıklarda deriden yüzgeçlerine tüm vücut yüzeyinde beyaz görünümlü beneklerin oluşmasıyla beyaz benek hastalığı olarak da bilinir. Hastalığın etkeni Ichthyophthirius multifilis tir. Protoplasması çok sayıdaki vakuollerden dolayı tanecikli görünümdedir. At nalı şeklinde makronukleusu vardır. Bu canlı parazitte kolayca görülür. Canlı yada yeni ölmüş balıkta tanısı yapılabilir. Tedavi Chilodonelladaki gibidir. Dezenfeksiyona önem verilmelidir. Trichodiniosis Hastalığın etkeni Trichodina reticulatus, T.domerguei , T. pediculus tur. Parazitin çan şeklindeki vücudunun alt kısmı daire biçiminde olup, makro ve mikro nukleusları vardır. Parazitin alt tarafındaki yapışma halkasında dairesel testere gibi kancalar vardır. Kirpiklerinin yardımıyla da suda çabuk hareket eder. Balıkların deri ve solungaçlarına yerleşerek onların epitellerinden beslenir. Tedavisi Chilodonelladaki gibidir. Parazitik metazoalara gelecek olursak; • Tremetod • Monogean • -Gyrodactylus cinsi: Vivipar üreme özelliğine sahip, 16 tane kanca ve 1-2 çift çapası bulunmaktadır. Deri ve solungaçlarda bulunur. • -Dactylogyrus cinsi: Ovipar ürerler. 1 çift kancası var. Anteriorde 4 adet göz noktası vardır. Solungaçlarda bulunur. • Tedavi için formol (1:4000/60 dk) banyosu, Asetik asit (%5/1dk) gibi birçok medikament kullanılır. Digenea Yaşam döngülerini tamamlamak için birkaç konakçıya ihtiyaç duyarlar. Diplostomum spathaceum: Gökkuşağı alabalığında görülmüştür. İlk konak kuşlardır. Olgun parazitler balık yiyen kuşların bağırsaklarındadır. Yumurtalar gaitalarla suya bırakılır. Suda salyangozlarda döngüsünü tamamladıktan sonra tekrar suya oradan balıklara geçer. Balığın deri ve solungaçlarından kan yoluyla göze geçer. Gözde eksoftalmus, hemoraji ve katarakt oluşturur. Cestod Ligula intestinalis: Segmentsizdir. Genellikle vücut boşluğunda bulunur. Balığın karnı şişkindir. Eubothrium: Segmentlidir. Özellikle salmonidlerde pilorik seka ve bağırsaklarda bulunur. Bağırsaklarda tıkanmalara sebep olur. Diphyllobothrium: Genellikle salmonidlerde etkilidir. Kaslarında kalplerinde ve sindirim sistemlerinde bulunur. • Cestodların tedavisinde praziguantel etkili olarak kullanılır. • Nematod • Philonema spp. Salmonidlerde etkilidir. Özellikle gonadlarda yıkım yapması nedeniyle dikkat çekicidir. • Arthropoda • -Copepod: Ergasilidae, Larnea, balıkların deri ve solungaçlarına yerleşirler ve ağır enfestasyonlar ölümlere neden olurlar. • Copepodların tedavisinde ; • Amonyum klorit (1:1000/4 saat banyo) • Tuz (%3-5/30sn-1dk) • Diflubenzuran (0,01ppm) kullanılabilir. Beslenmeye dayalı hastalıklar Yetiştiricilik ortamlarındaki balıkları beslenme şekline göre yeterli ve kaliteli yemlerle beslemek, başarılı sonuç almanın ilk koşullarındandır. Balıklarda KH, protein, yağ, vitamin minerallere ihtiyaç duyarlar. Bu maddelerin yokluğu veya eksikliğinde balıklarda, başta üremede gecikme, büyümede durma, anemi, omurga ve kemik deformasyonları, hemoraji, yüzme bozuklukları gibi birçok patoloji gelişebilir. Sıklıkla karşımıza çıkanlardan bazıları ; Omurga eğrilikleri: Triptofan, Mg, P, Vit C Katarakt: Methionin, triptofan, Zn, Mg, Cu, S, Mn, Vit A, riboflavin Deride ve yüzgeçlerde oluşan hemorajiler: Niasin, inositol, tiamin, riboflavin, pantotenik asit, Vit A,C,K Ekzoftalmus: pantotenik asit, niasin, folikasit, Vit A,E Yüzgeç erimeleri: Lysin, triptofan, Zn, İnositol, Vit C Karaciğerde yağlanma: Kolin ve temel yağ asitleri Büyüme geriliği: Vit C, D, A, fosfor, Ca, Mg, Zn, S eksikliklerinde meydana gelmektedir. • Antibakteriyel ilaçlarının tedavi amaçlı da olsa kullanımının balık, su, ve sediment üzerinde birçok zararları ve yan etkileri bulunmaktadır. Balık etinde birikim yapması ve bunların insanlar tarafından tüketilmesiyle vücuda geçmesi insan sağlığı açısından da önem taşıdığından, balıklarda antibiyotik ve diğer kimyasal madde kullanımının son yıllarda ciddi anlamda kısıtlanmasına neden olmuştur. Bu da mücadeleyi daha da zorlaştırmıştır. • Bununla birlikte, balıkları sağlıklı tutmada esas amacın, sağaltımdan ziyade, koruyucu yönde olması gereklidir. Bu da ancak ilgili personelin, deneyimli, hastalıklar, bakım-besleme yönlerinden tecrübeli ve bazı önemli temel bilgilere sahip olmasıyla mümkün olacaktır. • Antibiyotik ve diğer kimyasal maddelerin kullanımı zorunluluğu olduğu durumlarda, ilaçların gelişigüzel değil, ulusal ve uluslar arası yasal/bilimsel kaynaklarda belirtilen uygulamalar doğrultusunda doz, gün ve süreye uygun olarak kullanılmalıdır. Bu hem insan ve çevre sağlığı yönünden hem de sürdürülebilir yetiştiricilik açısından önemlidir.