‹.Ü. Cerrahpafla T›p Fakültesi Sürekli T›p E¤itimi Etkinlikleri ‹ç Hastal›klar›nda Aciller Sempozyum Dizisi No: 29 • Mart 2002; s. 9-28 Kalp Durmas› ve Canland›rma Prof. Dr. Bar›fl ‹lerigelen TANIMLAMALAR Kalp Durmas›: Kalbin pompa fonksiyonunun aniden kesilmesi ve bu nedenle etkin kalp debisinin sağlanamaması olarak tanımlanır. Beraberinde (öncesinde ya da kısa bir süre sonrasında) solunum fonksiyonunun da kesilmesi söz konusu olduğundan kalp-solunum durması deyimi de kullanılabilir. Acil girişim ile normale dönüş mümkündür, ancak kendiliğinden düzelme çok nadirdir. Girişimin başarı şansı kalp durmasının oluşum mekanizmasına ve hastanın klinik durumuna bağlıdır. Kardiyovasküler Kollaps: Kardiyak ve/veya periferik damar faktörleriyle ilgili olarak etkin kan akımının aniden ortadan kalkmasıdır. Kendiliğinden (vasodepresor senkop) ya da girişim ile (kalp durması) düzelebilir. Spesifik olmayan bir terimdir. Kalp durması ve sonuçlarını kapsadığı gibi kendiliğinden düzelmeyi de içerir. Ani Kalp Ölümü: Daha önce bilinen bir kalp hastalığı olan, ya da olmayan bir kişide, akut semptomların başlangıcını izleyen 1 saatlik süre içerisinde ortaya çıkan, ani bilinç kaybı ve kalp-solunum durması ile karakterize, zaman ve biçim olarak önceden beklenmeyen, kalp nedenli doğal ölüm olarak tanımlanabilir. Geçmişte klinik, patoloji, fizyopatoloji ve epidemiyoloji açısından ani ölümle ilgili farklı tanımlamalarda bulunulması bir karmaşaya yol açmıştır. Yukardaki güncel tanımlamayla birlikte ani ölümün dört döneminin belirtilmesi tıbbi, bilimsel, legal ve sosyal disiplinleri tatmin edici niteliktedir. Ani kalp ölümünün dönemleri şöyle sıralanabilir: 1. Prodromal dönem: Göğüs ağrısı, çarpıntı, nefes darlığı, halsizlik gibi kardiyovasküler semptomlar söz konusudur. Günler ya da aylar sonra 2. döneme geçilir. 9 • Bar›fl ‹lerigelen 2. Bafllang›ç dönemi: Klinik durumda ani değişiklik oluşur; Kalp ritm bozuklukları, hipotansiyon, göğüs ağrısı, nefes darlığı, baş dönmesi gibi. Hemen ya da 1 saat içinde 3. döneme geçilir. 3. Kalp durmas›: Ani kollaps, efektif dolaşımın ortadan kalkması ve bilinç kaybıyla karakterizedir. Dakikalar ya da haftalar sonra 4. döneme geçilir. 4. Biyolojik ölüm: Yeniden canlandırma çabasının yetersiz kalması ya da başlangıçtaki yeniden canlandırma girişimi sonrasında elektriksel, mekanik, ya da merkez sinir sistemiyle ilgili düzelmenin yeterli olmamasıdır. Bazı olgularda prodromal dönem saptanamaz, yine bazı olgularda biyolojik ölüm kalp durmasından haftalar sonra ortaya çıkar (dönüşümsüz beyin hasarı). Klinisyenler açısından özellikle başlangıç ve kalp durması dönemleri önem taşır. Buna karşın legal ve sosyal açıdan biyolojik ölümün oluşum zamanı önemlidir. Tanıksız ölüm söz konusu olduğunda patologların ve epidemiyologların tanımlamasına göre 24 saat önce yaşamsal fonksiyonları normal şekilde sürmekte olan bir kişinin ölümü ani ölüm olarak kabul edilir. Ani Kalp Ölümünün Taklitçileri: Ani kalp ölümüne benzerlik gösteren, kalp-dışı nedenlerle oluşan durumlar şunlardır: 1. "Cafe coronary": Bir yiyeceğin (genellikle çiğnenmemiş bir et parçası) orofarinkse geçmesi ve glottisi aniden tıkaması ile ortaya çıkan tablodur. Klasik olarak, sohbet sırasında yemek yerken ortaya çıkan ani siyanoz ve kollaps ile karakterizedir. 2. Tatil kalbi sendromu: Akut alkol alımı sonrası ortaya çıkan, kalp ritm bozukluklarının (genellikle atriyal) eşlik ettiği tablodur. Letal ritm bozuklukları söz konusu olmadıkça dikkati çekmez. Akut alkolik durumlara eşlik eden ani ölümler de tanımlanmıştır. 3. Massif akci¤er embolisi: Kardiyovasküler kollaps ve ani ölüm tablosuna neden olabilir. 4. Akut ast›m ataklar›: Ağır astım ataklarında, hastanın genel durumunda giderek bozulma söz konusu olmaksızın ani ölüm oluşabilir. 5. Hava ya da amnios s›v›s› embolisi: Gebelik ya da doğum sırasında oluşan bu durum ani ölüme neden olabilir. Kardiyak Canland›rma (Resüssitasyon): Kalp durması saptanan kişide oksijenlenmiş kanın vital organlarda dolaşımını, kalp ritmi ve hemodinamik durumun kararlı hale gelmesini sağlayan tüm girişimler kardiyak canlandırma başlığı altında toplanır. Ölüm: Tüm biyolojik fonksiyonların dönüşümsüz olarak ortadan kalkmasıdır. 10 Kalp Durmas› ve Canland›rma • KALP DURMASI NEDENLER‹ 1. Miyokard perfüzyonunun azalmas› a. Koroner arter hastalıkları b. Şok (çeşitli nedenlerle) 2. Elektrolit ya da asit-baz dengesizli¤i (potasyum, kalsiyum, sodyum ya da magnesyumun hücre dışı ya da hücre içi konsantrasyonundaki değişiklikler) 3. ‹laçlar a. Prokainamid, kinidin ve fenitoin gibi antiaritmik ilaçların toksisitesi b. Dijital entoksikasyonu c. Narkotik ve sedatif ilaçlarla solunum depresyonu d. Anestetikler, radyolojik incelemelerde kullanılan kontrast maddeler 4. Elektrik çarpmas› 5. Bo¤ulma 6. Akci¤er embolisi ve infarktüsü 7. Çeflitli nedenlere ba¤l› hipoksemi KALP DURMASINDA SEMPTOM VE BULGULAR 1. Etkin kalp debisinin olmamas›na ba¤l›; Semptomlar: Senkop, bilinç kaybı, siyanoz Fizik muayene bulgular›: a. Karotis nabz›nın (palpasyon tekniği Şekil 1'de görülüyor) alınamaması ya da belirgin olarak azalması (radiyal nabız dikkate alınmamalı, 1 yaşın altındaki çocuklarda femoral nabız değerlendirilmeli) b. Prekordiyal pulsasyonların olmaması c. Kalp seslerinin duyulmaması d. Gövde ve ekstremitelerin soğuk, nemli ve siyanotik olması e. Pupillaların dilate olması: Beyin perfüzyonu yetersizliğine bağlıdır. Canlandırma girişimi öncesinde pupillaların genişlemiş olması kötü prognoza işaret eder. Girişim sırasında pupillalar daralırsa beyin perfüzyonunun ve oksijenlenmenin sağlandığı düşünülür. Ancak canlandırma girişimi sırasında kullanılan ilaçlar pupilla dilatasyonunu fiekil 1. Karotis nabz›n›n palpe edilmesi etkileyebilir. 11 • Bar›fl ‹lerigelen 2. Solunum fonksiyonunun bozulmas›na ba¤l› bulgular: a. Solunum seslerinin duyulmaması b. Burun ve a¤›z yoluyla solunum hareketinin ortadan kalkması ya da azalması. c. Kar›n ve toraksta solunum hareketinin olmaması KALP DURMASINDA EKG Hastalar EKG bulgularına göre üç gruba ayrılır. Bu gruplandırma tedavi yaklaşımı ve prognoz açısından önem taşır. 1. Ventrikül fibrilasyonu/nab›zs›z ventrikül taflikardisi: Miyokard iske misine bağlı kalp durmasında en sık rastlanan ritm bozukluğu ventrikül fibrilasyonudur. EKG’de tam bir düzensizlik vardır, herhangi bir ritm ya da koordine kasılmayı düşündüren bulgu yoktur. EKG’de başlıca iki tür ventrikül fibrilasyonu kaydedilebilir. Kaba ventrikül fibrilasyonu (Şekil 2) ve düzgün ventrikül fibrilasyonu (Şekil 3). Ventrikül taşikardisinde ise düzenli, ventrikül kaynaklı vurular saptanır (Şekil 4), ventrikül hızı 100/dakika'nın üstündedir (genellikle 150-220/dakika). 2. Asistoli: Ventrikül kasılması yoktur. EKG’de ventrikül etkinliğinin tümüyle ortadan kalktığı gözlenir (Şekil 5). 12 fiekil 2. Kaba ventrikül fibrilasyonu fiekil 3. Düzgün ventrikül fibrilasyonu fiekil 4. Ventrikül taflikardisi fiekil 5. Asistoli Kalp Durmas› ve Canland›rma • 3. Nab›zs›z elektriksel etkinlik: Klinik olarak kalp durmasının varlığına karşın EKG’de ventrikül etkinliksinin devam ettiği gözlenir. Başlangıçta kısmen normal QRS bileşiklerinin görülmesine karşın daha sonra tamamen garip QRS görünümü ortaya çıkar (Şekil 6). fiekil 6. Nab›zs›z elektriksel etkinlik KARD‹YAK CANLANDIRMA Canlandırma girişimi iki dönemde ele alınabilir; Temel yaşam desteği ve ileri yaşam desteği. Temel Yaflam Deste¤i Kısaca primer ABCD olarak adlandırılan yaklaşımda; A: Airway = hava yollarının değerlendirilmesi ve invazif olmayan tekniklerle açılması, B: Breathing = solunum fonksiyonunun değerlendirilmesi ve pozitif basınç vantilasyonu ile tedavisi, C: Circulation = dolaşım fonksiyonunun değerlendirilmesi ve defibrilasyon öcesinde destek, D: Defibrillation = kalp ritminin değerlendirilmesi ve defibrilasyon uygulaması. A. Hava Yollar›n›n Aç›lmas› Hava yollarının açılması çok önemlidir ve gözardı edilmemelidir. (Yukarıda sözü edilen, "cafe coronary" gibi bir durumda ana neden hava yollarının tıkalı olmasıdır). a. A¤›zda t›kay›c› madde araştırılmalı ve kusmuk ya da yabancı madde varsa elle ya da (varsa) forsepsle ortadan kaldırılmalıdır (Şekil 7). Bu arada (varsa) diş protezi çıkarılmalıdır. b. Hava yollar›ndaki t›kay›c› maddenin elle çıkarılması mümkün olmuyorsa şunlar denenir: 1. Kuvvetle sırta vurmak (Şekil 8). 2. Heimlich manevrası (çok sıkı kucaklamak): Hasta ayaktayken ya da yatar konumdayken yapılabilir. Elle hastanın karnına bastırılarak büyük hava 13 • Bar›fl ‹lerigelen fiekil 7. A¤›zdaki t›kay›c› maddelerin elle ç›kar›lma yöntemi fiekil 8. Kuvvetle s›rta vurmak fiekil 9. Heimlich manevras› yollarında basınç arttırılır (Şekil 9). İşlem beş kez kadar tekrarlanabilir. Bu manevranın çok sert şekilde yapılmaması gerekir (karın organlarının-mide gibirüptürüne neden olabilir). c. Bilinci kapalı olan hastada, dil hava yollarını tıkar (Şekil 10). Bunu ortadan kaldırmak için dili destekleyen çene kaslarının gevşetilmesi gerekir. Başın boyun üzerinde ekstansiyonu ve boyunun hafifçe öne itilmesi ile bu tıkanma önlenebilir. Bu amaçla bir elle hastanın başı arkaya doğru itilir (Şekil 11), diğer el ile çene açısının ya da alt çenenin ön kısmı öne doğru çekilir, böylece dilin tabanı öne gelir ve farenks açılır (Şekil 12). Bu uygulama yapılırken başın altına küçük bir yastığın konması idealdir. Bir elle hastanın başı arkaya doğru itilirken diğer elle boynunun yukarı doğru kaldırılması şeklindeki eski yöntem günümüzde kullanılmamaktadır (boyun hasarı söz konusu olabilir). 14 Kalp Durmas› ve Canland›rma • fiekil 10. Bilinci kapal› fiekil 11. Hastan›n olan hastada dibafl›n›n arkaya lin hava yollado¤ru itilmesi r›n› t›kamas› fiekil 12. Bir elle hastan›n bafl› arkaya do¤ru itilirken di¤er elle çenenin öne do¤ru çekilmesi B. Solunum Deste¤i En sık kullanılan yöntem, ağızdan ağıza solunumdur. Uygun şekilde yapılırsa ağızdan buruna solunum ile de aynı başarı sağlanabilir. a. A¤›zdan a¤›za solunum tekni¤i (Şekil 13). 1. Hasta yatar konumda iken ve hava yolu yukarda belirtilen şekilde açılmış iken hastanın burnu, baş ve işaret parmağıyla sıkıştırılarak kapatılır, diğer elle ağız bir parmak kadar açılacak şekilde çene desteklenir, 2. Uygulamayı yapacak olan kişi hastanın başının yanında yer alır, derin bir nefes aldıktan sonra ağzını hastanın ağzıyla sıkıca birleştirir ve normal bir solunumda olduğu gibi hastanın göğsü yükselene kadar üfler, 3. Daha sonra, ağzını hastanın ağzından ayırarak tam bir pasif soluk vermeye olanak tanır. fiekil 13. A¤›zdan a¤›za solunum tekni¤i Ağızdan ağıza solunum işlemi başlangıçta ardarda iki kez (her biri iki saniye süreli) yapılır. Daha sonra solunum problemi sonlanana kadar dakikada yaklaşık 10-12 kez tekrarlanır. b. A¤›zdan buruna solunum tekni¤i (Şekil 14). 1. Hasta yatar konumda iken ve hava yolu yukarda belirtilen şekilde açılmış iken bir elle baş arkaya doğru itilir, diğer elle ağız kapalı tutulacak şekilde çene desteklenir, 2. Uygulamayı yapacak olan kişi hastanın başının yanında yer alır, derin 15 • Bar›fl ‹lerigelen bir nefes aldıktan sonra ağzını hastanın burnuyla sıkıca birleştirir ve normal bir solunumda olduğu gibi hastanın göğsü yükselene kadar üfler, 3. Daha sonra, ağzını hastanın burnundan ayırarak ve hastanın ağzını çeneyi destekleyen eliyle açarak tam bir pasif soluk vermeye olanak tanır. Ağızdan buruna solunum işlemi başlangıçta ardarda iki kez (her biri iki saniye süreli) yapılır. Daha sonra solunum problemi sonlanana kadar dakikada yaklaşık 10-12 kez tekrarlanır. C. Dolafl›m Deste¤i Kalp durmasında, solunum desteğiyle birlikte dolaşım desteğinin de verilmesi gerekir. a. Gö¤üs kompresyonu (Kalp masaj›): Yaygın olarak kullanılmakta olan "kalp masajı" fiekil 14. A¤›zdan buruna solunum tekni¤i deyiminin yerine "göğüs kompresyonu" kavramının kullanılması daha uygundur, çünkü yapılan işlemi daha iyi ifade eder. Göğüs kompresyonu ile elde edilen yarar çok fazla olmasa da (ancak %20 oranında kalp debisi sağlanıyor) bu yöntemin uygulama gereği tartışmasızdır. Göğüs kompresyonunun ne şekilde etkili olduğu konusu ise halen tartışma konusudur. Kompresyon sonucunda kalp boşluklarının dolup boşaldığı şeklindeki teorinin (kardiyak kompresyon teorisi) yanısıra, toraks-içi basınçta genel artışa bağlı olarak kan akımının oluştuğunu öne süren teoriler de vardır (torasik pompa teorisi). Bu iki mekanizmanın da birlikte rol oynadığı düşünülmektedir. Bu işlem sırasında kalbin, sternumun arka kısmı ile vertebralar arasında kompresyonu söz konusudur (Şekil 15). fiekil 15. Gö¤üs kompresyonu 16 Kalp Durmas› ve Canland›rma • Uygulama şu şekilde yapılmalıdır: 1. Hasta sert bir zemin üzerinde (işlemin etkili olabilmesi için çok önemli) yatırılır. Eğer mümkünse venöz dönüşü arttırmak için ayaklar yükseltilir. 2. Uygulama yerini belirlemek için sağ ya da sol elin iki parmağı ksifoidin hemen üst kısmına konur, parmakların bitimine diğer elin baş parmağı getirilerek el ayasının uygun yerleşim pozisyonu belirlenir (Şekil 16). fiekil 16. Gö¤üs kompresyonu için uygun yerleflim pozisyonunun belirlenmesi 3. Sternum üzerinde doğru olarak yerleştirilmiş elin üzerine diğer el getirilir ve parmaklar birbirinin arasında girecek şekilde (Şekil 17) tutulur, ya da üstteki elin bileği ile alttaki elin sırtına bastıracak konum (Şekil 18) oluşturulur. fiekil 17. Gö¤üs kompresyonu s›ras›nda ellerin konumu (parmaklar içiçe) fiekil 18. Gö¤üs kompresyonu s›ras›nda ellerin konumu (alternatif pozisyon) 17 • Bar›fl ‹lerigelen 4. Dirsekler düz; omuzlar hastanın göğüs duvarının tam üstünde olacak şekilde (Şekil 19) göğüs kafesini 4-5 cm kadar aşağıya doğru hareket ettirecek kadar bastırılır. Bu işleme ritmik olarak devam edilir. Basınç mümkün olduğu kadar dik uygulanmalıdır ve kaburgalar üzerine bastırılmamalıdır. Kompresyon hızı yaklaşık 100/ dakika olmalıdır. Canlandırma girişimine tek kişiyle başlanıyorsa her 15 göğüs kompresyonuna 2 solunum desteği (vantilasyon) eşlik etmelidir (Şekil 20). Eğer iki kişiyle yeniden canlandırma girişimi yapıyorsa her 5 göğüs kompresyonuna karşın 1 solunum desteğinin (vantilasyonunun) yapılması uygun olur (Şekil 21). fiekil 19. Gö¤üs kompresyonunun uygulanmas› b. Öksürtme: Bazen kalp durması sırasında hastaların ritmik olarak öksürtülmeleri ve arada derin nefes almaları toraks içi basıncı arttırarak etkin kalp debisinin sürmesini sağlayabilir ve böylece 1-2 dakika süreyle hastanın bilincinin açık olması söz konusu olabilir. Ventrikül taşikardisi olan bazı hastalarda yine öksürtme ile ritm normale dönebilir. Bu yöntem pratik uygulamada fazla önem taşımaz. fiekil 20. Tek kifliyle yeniden canland›rma 18 fiekil 21. ‹ki kifliyle yeniden canland›rma Kalp Durmas› ve Canland›rma • c. Prekordiyal yumruk (thump): Bu yöntem ile, durmuş olan kalbin yeniden çalışması mümkün olabilir. Prekordiyal yumruk ile ventrikül fibrilasyonunun ya da asistolinin normal sinüs ritmine döndüğünü gösteren çok sayıda yayının yanısıra, bu yöntemle ventrikül fibrilasyonunun asistoliye dönüştüğünü belirten yayınlar da vardır. Ayrıca bu uygulama doğru şekilde yapılmazsa kaburga kırıkları ya da iç organ perfofiekil 22. Prekordiyal yumruk vuruflu rasyonu gibi komplikasyonlar da ortaya çıkabilir. Ventrikül fibrilasyonu varlığının saptandığı, tanıklı kalp durmalarında (defibrilatörün olmadığı koşullarda), kalp bloklarının neden olduğu asistolide (pacing öncesinde) ya da nabzın palpe edildiği ventrikül taşikardisi olgularında (öksürük ile sonuç alınamazsa ve defibrilatör mevcutsa) prekordiyal yumruk yöntemi denebilir. Kalp durmasında ilk yumruk ventrikül taşikardisini ya da ventrikül fibrilasyonunu sonlandırabilirken ikinci yumruk asistoliye neden olabilir. Uygulamanın başarılı olabilmesi için ritm bozukluğunun ortaya çıkışından sonraki 30 saniye içinde yapılması gerekir. Uygulama hasta yatar konumdayken yapılır, yumruğun ulnar kısmı ile sternumun alt 1/3 kısmına vurulur (Şekil 22). D. Defibrilasyon Temel yaşam desteğinde A,B,C aşamalarının D (defibrilasyon) ile devam etmesi çok önemlidir. Defibrilasyon olanağı sağlanamadığı sürece başarılı olma şansı çok düşüktür. Elektriksel defibrilasyon ventrikül fibrilasyonunun ve nabızsız ventrikül taşikardisinin spontan kalp debisini sağlayan bir ritme dönüştürülmesi konusunda en etkin yöntemdir. Bununla beraber, başarılı olabilmesi için erken dönemde uygulanması gerekir. Primer ventrikül fibrilasyonunda ilk 1-2 dakika içinde defibrilasyonun uygulanması halinde başarı oranı yüksektir, 4. dakikadan sonra metabolik asidoz ve hipoksinin miyokard üzerindeki diğer etkileri nedeniyle başarı oranı giderek düşer. Ventrikül fibrilasyonunda miyokard liflerinin organize olmayan şekilde kasılması söz konusudur. Kalbe elektrik şoku uygulanması tüm miyokard liflerini aynı zamanda uyarır ve koordine kalp kasılması ortaya çıkar. Defibrilasyonda kullanılan enerjinin birimi joule (watt/saniye) ile belirtilir. Düşük enerji ventrikül fibrilasyonunda etkili olmaz, orta derecedeki enerji ile başarılı defibrilasyon oranı yüksektir, enerji miktarının yüksek tutulması her zaman başarı oranını arttırmaz, ayrıca kalp 19 • Bar›fl ‹lerigelen kasında hasara neden olabilir. Uygulanması gereken optimum enerji hastanın vücut ağırlığına göre belirlenir. 70 kg’ın üstünde vücut ağırlığı olan kişilerde en iyi sonucun 200 joule’lük enerjiyle başlanarak alındığı bildirilmektedir. İlk defibrilasyon işleminin 200 joule ile, ikincisinin 200-300 joule ile ve üçüncüsünün 360 joule ile yapılması öngörülmektedir. Sonraki defibrilasyon girişimlerinde 30-60 saniye arayla 360 joule ile devam edilmesi önerilir. Başlıca üç tür defibrilatör vardır: manuel, yarı-otomatik ve otomatik. Otomatik defibrilatörlerin giderek daha yaygın kullanım alanı bulması işlemi kolaylaştırmaktadır. Manuel Defibrilatörler Modern defibrilatörlerin kaşıkları (öngörülen akım miktarını hastaya vermeyi sağlayan elektrodlar) aynı zamanda EKG kayıtlarının gözlenmesine olanak tanır. Bu elektrodların çapı 10 cm kadardır (erişkinler için). Manuel defibrilatörlerde başlıca şu düğmeler vardır: açıp-kapama düğmesi, enerji ayar düğmesi, şarj-deşarj düğmesi ve defibrilasyon düğmesi (Şekil 23). Defibrilasyon uygulamasında şu basamaklar izlenir: 1. Defibrilatörün açma düğmesine basılır, 2. Defibrilatörün kaşıkları yerinden çıkartılır ve üstlerine göğüs kafesine teması sağlamak ve ortaya çıkabilecek deri yanıklarını önlemek için jel sürülür, 3. Göğüs kompresyonuna ve vantilasyona ara verilir, fiekil 23. Manuel defibrilatör ve kontrol dü¤meleri 20 fiekil 24. Defibrilatör kafl›klar›n›n konumu Kalp Durmas› ve Canland›rma • 4. Defibrilatörün kaşıklarından biri apekse (kadınlarda meme üzerine değil, direkt olarak göğüs kafesi üzerine) diğeri sağ sternum kenarına (klavikula’nın hemen altına) yerleştirilir (Şekil 24). 5. Monitörde EKG kaydı izlenerek ritm değerlendirilir, 6. Enerji ayarı yapılır, şarj düğmesine basılır ve bu arada şarj işleminin yapıldığı konusunda tüm ekip elemanları uyarılır, hastadan ve yataktan uzak durmaları sağlanır, 7. Defibrilasyon işlemini uygulayan kişi defibrilatör tamamen şarj olduktan sonra ekip elemanlarını bir kez daha uyarır, kendisinin ve tüm elemanların hastaya, yatağa ve aletlere (trakeal tüp de dahil olmak üzere) temas etmediğini belirledikten sonra kaşıklara hafif baskı uygular ve her iki kaşığın defibrilasyon düğmesine aynı anda basarak işlemi gerçekleştirir. 8. Monitörde EKG kaydı izlendikten sonra defibrilatörün kaşıkları çekilir. Gerekiyorsa göğüs kompresyonuna ve vantilasyona devam edilir ve yine gerekiyorsa yeni bir defibrilasyon işleminin hazırlığı ve uygulaması yapılır. Otomatik Defibrilatörler Otomatik defibrilatörlerde başlıca şu düğmeler vardır: açıp-kapama düğmesi, analiz kontrol düğmesi, ve şok düğmesi. Defibrilasyon uygulamasında şu basamaklar izlenir: 1. Defibrilatörün açma düğmesine basılır, 2. Yapışkan defibrilatör elektrodları açılır ve defibrilatör kabloları bunlara bağlanır. 3. Elektrodlardan biri apekse (kadınlarda meme üzerine değil, direkt olarak göğüs kafesi üzerine) diğeri sağ sternum kenarına (klavikula’nın hemen altına) yapıştırılır. 4. Göğüs kompresyonuna ve vantilasyona ara verilir, 5. Analiz kontrol düğmesine basılır. Monitörde EKG kaydı izlenerek ritm değerlendirilir, bu arada analiz işleminin yapıldığı konusunda tüm ekip elemanları uyarılır, hastadan ve yataktan uzak durmaları sağlanır, 6. Ventrikül fibrilasyonu ya da ventrikül taşikardisi söz konusuysa alet bir yandan şarj olmaya başlar ve bir yandan da defibrilasyonun gerekli olduğu konusunda uyarı verir. İşlemi yöneten kişi ekip elemanlarını bir kez daha uyarır, kendisinin ve tüm elemanların hastaya, yatağa ve aletlere (trakeal tüp de dahil olmak üzere) temas etmediğini belirledikten sonra şok düğmesine basar. 7. Monitörde EKG kaydı izlenir. Gerekiyorsa göğüs kompresyonuna ve vantilasyona devam edilir ve yine gerekiyorsa yeni bir defibrilasyon işleminin hazırlığı ve uygulaması yapılır. 21 • Bar›fl ‹lerigelen fiekil 25. Orofarengeal ve nasofarengeal tüplerin yerlefltirilmesi ‹leri Yaflam Deste¤i Temel yaşam desteğininin ardından genellikle ileri yaşam desteğine gereksinim vardır. Kısaca sekonder ABCD olarak adlandırılan bu yaklaşımda; A: Airway = hava yollarının değerlendirilmesi ve trakeal tüp gibi aletlerle açılması, B: Breathing = solunum fonksiyonunun tüp yerleştirilerek değerlendirilmesi ve tüp aracılığıyla pozitif basınç vantilasyonu tedavisi, C: Circulation = dolaşım fonksiyonunun değerlendirilmesi, EKG elektrodlarının yerleştirilip kayıtların alınması, periferik iv yolun açılması ve uygun ilaçların kullanılması, D: Differential Diagnosis = ayırıcı tanın yapılması ve dönüşümlü nedenlerin ortadan kaldırılması. A. Hava Yollar›n›n Aç›lmas› Temel yaşam desteği aşamasında başarı sağlanamazsa acilen kriko-tiroid ponksiyonu ve küçük tüp yerleştirilmesi gerekir. Hava yolu bir kez açıldıktan sonra ağızdan ağıza ya da ağızdan buruna solunum, trakeal entübasyon ya da kendiliğinden şişen "bag" kullanılarak vantilasyonun sağlanması mümkün olur. B. Solunum Deste¤i Temel yaşam desteği aşamasında başarı sağlanamıyorsa ve ileri solunum desteğini sağlama olanağı varsa orofarengeal ya da nasofarengeal tüplerden yararlanılabilir (Şekil 25), kendiliğinden şişen maskeler (Şekil 26) kullanılabilir ya da endotrakeal entübas- 22 fiekil 26. Kendili¤inden fliflen maskeler Kalp Durmas› ve Canland›rma • fiekil 27. Endotrakeal entübasyon yon yapıldıktan sonra (Şekil 27) oral ya da nasotrakeal tüp kullanılarak (Şekil 28) solunum desteği verilebilir. C. Dolafl›m Deste¤i Göğüs kompresyonuna ve defibrilasyona ek olarak bazı ilaçların kullanılması da söz konusufiekil 28. Nazotrakeal tübün yerlefltidur. Bu amaçla periferik iv yol rilmesi açılır. Kalp durmasında kullanılan ajanlar kullanım sırasına ve önemine göre üç grupta sınıflandırılabilir. İlk basamak ilaçların belirli koşullarda kullanıldıklarında yarar sağladıkları gösterilmiştir ve bunlar tedavi kılavuzlarında önerilmektedir. İkinci basamak ilaçlar tedavi kılavuzlarında yer almaktadır, yararları tartışmalıdır, ancak bazı durumlarda denenebilirler. Üçüncü basamakta yer alan ilaçların yararı ve kullanımı tartışmalıdır, bu ilaçlara tedavi kılavuzlarında da yer verilmemektedir. 1. ‹lk Basamak ‹laçlar a. Epinefrin (Adrenalin): Gerek alfa ve gerekse beta adrenerjik özelliği olan bir katekolamindir. Sistemik damar direncini arttırarak koroner ve serebral kan akımını düzeltir. Koroner perfüzyon basıncını arttırarak miyokard kontraktilitesini ve canlılığını arttırır. Ancak beta adrenerjik etkiyle miyokard oksijen tüketimini de arttırır. Böylece miyokard kan akımını arttırıcı etkisi en azından kısmen antagonize olur. 23 • Bar›fl ‹lerigelen Primer ABCD ‹lk 3 defibrilasyon giriflimi Yan›t var ‹zlem Yan›t yok • Epinefrin ya da • Vazopressin Sekonder ABCD • Antiaritmikler • Sodyum bikarbonat Yan›t yok • Defibrilasyon 1 kez, 360 J • Defibrilasyon giriflimleri fiekil 29. VF/Nab›zs›z VT tedavi algoritmi Endikasyonlar›: Ventrikül fibrilasyonu /nabızsız ventrikül taşikardisi, asistoli, nabızsız elektriksel etkinlik (Şekil 29, 30 ve 31). Uygulama: Erişkinde epinefrin tedavisine 1/1000’lik solüsyondan iv yolla 10 ml (l mg) vererek başlanır. Eğer istenen etki elde edilemezse aynı doz 3-5 dakikalık aralarla tekrarlanabilir, ancak başlangıçta alınan yanıt iyi değilse sonraki kullanımdan elde edilen yarar da sınırlıdır. Epinefrin sürekli iv infüzyon şeklinde de verilebilir (250 ml serum fizyolojik ya da %5 dekstroz solüs- Primer ABCD Yan›t var ‹zlem Yan›t yok Sekonder ABCD Transkutan pacing Epinefrin • Canland›rma girifliminin kalitesi • Atipik tablo? • Destek sonland›r›ls›n m›? fiekil 30. Asistoli algoritmi 24 Yan›t yok Atropin Kalp Durmas› ve Canland›rma • Primer ABCD Yan›t var ‹zlem Yan›t yok Sekonder ABCD Transkutan pacing Altta yatan nedenler • • • • • Hipovolemi Hipoksi Hidrojen ionu-asidoz Hiper-/hipokalemi Hipotermi • • • • • Tabletler Tamponad, kardiyak Tansiyon pnömotoraks Tromboz, koroner Tromboz, pulmoner Epinefrin Atropin fiekil 31. Nab›zs›z elektriksel etkinlik algoritmi yonu içine 30 mg epinefrin hidroklorid eklenip 100 ml/saat hızında perfüzyon). Epinefrin ayrıca trakeobronşiyal yoldan da uygulanabilir (10 ml, 1/10000’lik solüsyon). b. Vasopressin: Koroner perfüzyon basıncını ve miyokard kan akımını arttırıcı etkisinin epinefrine kıyasla daha fazla olduğu düşünülmektedir. Günümüzde kardiyak canlandırma girişiminde epinefrin’e alternatif olarak kullanımı kabul edilmiştir. Endikasyonlar›: Ventrikül fibrilasyonu/nabızsız ventrikül taşikardisi (Şekil 29). Uygulama: Vasopressin’in bir kez 40 U, iv kullanımı önerilmektedir. c. Atropin: Parasempatolitik etkisi vardır, vagal etkinlik artışını baskılar. Endikasyonlar›: Asistoli, nabızsız elektriksel etkinlik (Şekil 30, 31). Uygulama: Atropin 1 mg iv kullanılır. Gereğinde 0.04 mg/kg’lık toplam doza ulaşana kadar 3-5 dakika arayla tekrarlanabilir. Endotrakeal tüp aracılığıyla da uygulanabilir. 2. ‹kinci Basamak ‹laçlar (Antiaritmikler) a. Lidokain: Ventriküler ritm bozukluklarının akut tedavisinde kullanılan lidokain’in kalp durmasında sağladığı yarar net değildir. Lidokain otomasiteyi azaltır, rezistan yollarda iletiyi baskılar, ventrikül fibrilasyonu oluşumunu ve tekrarını önler, yüksek dozlarda miyokard kontraktilitesini ve arteriyal kan basıncını düşürür. 25 • Bar›fl ‹lerigelen Endikasyonlar›: Ventrikül fibrilasyonu/nabızsız ventrikül taşikardisinde defibrilasyon girişimine yanıt vermeyen olgularda kullanılabilir (Şekil 29). Uygulama: Lidokain tedavisine 1-1.5 mg/kg dozunda iv başlanır, 3 mg/kg dozuna ulaşıncaya kadar 3-5 dakika arayla tekrarlanabilir. b. Bretilyum: Kompleks farmakolojik etkileri vardır, önce adrenerjik reseptörleri uyarır, daha sonra adrenerjik blokaj yapar. Ventrikül fibrilasyonunun ya da ventrikül taşikardisinin tekrarlama olasılığını azaltır. Lidokain’den daha etkili olmadığı için, kalp durmasında lidokain’den sonra ikinci seçenek olarak kabul edilmektedir. Endikasyonlar›: Ventrikül fibrilasyonu/nabızsız ventrikül taşikardisinde defibrilasyon girişimine ve lidokain’e yanıt vermeyen olgularda kullanılabilir (Şekil 29). Uygulama: Bretilium uygulamasına iv 5 mg/kg dozunda başlanır. 5 dakika aralarla 10 mg/kg ile devam edilir. Maksimum total doz 30 mg/kg’dır. c. Prokainamid: Presinaptik gangliyon blokajı, vazodilatasyon ve hafif negatif inotropik etkilere sahip sınıf I antiaritmik ajandır. Endikasyonlar›: Ventrikül fibrilasyonu/nabızsız ventrikül taşikardisinde defibrilasyon girişimine ve lidokain’e yanıt vermeyen olgularda kullanılabilir (Şekil 29). Uygulama: Prokainamid uygulamasına 20 mg/dakika hızında infüzyonla başlanır, 17 mg/kg’lik total doza ulaşılır. Refrakter olgularda 5 dakika arayla 100 mg iv bolus şeklinde verilebilir. d. Amiodaron: İstirahat membran potansiyelini ya da depolarizasyon hızını değiştirmeden refrakter periyodu uzatan sınıf III antiaritmik ajandır. Endikasyonlar›: Ventrikül fibrilasyonu/nabızsız ventrikül taşikardisinde defibrilasyon girişimine ve lidokain’e yanıt vermeyen olgularda kullanılabilir (Şekil 29). Uygulama: Amiodaron, 1-1.5 mg/kg dozunda iv yoldan uygulanır. e. Magnezyum sülfat: Kalp durmasındaki yararı sınırlıdır. Endikasyonlar›: Ventrikül fibrilasyonu/nabızsız ventrikül taşikardisinde refrakter olgularda kullanılabilir (Şekil 29). Torsades de pointes ya da hipomagnesemi saptanan hastalarda yarar sağlayabilir. Uygulama: Magnezyum sülfat 1-2 gr dozunda iv yoldan uygulanır. 3. Üçüncü Basamak ‹laçlar a. Sodyum bikarbonat: Uzun süreli kalp durmasının neden olduğu metabolik asidozun tedavisinde geleneksel olarak kullanılan bir ilaçtır. Fakat geçmişteki protokollar gözden geçirildiğinde çok erken dönemde, çok fazla kullanıldığı dikkati çekmektedir. 26 Kalp Durmas› ve Canland›rma • Endikasyonlar›: Uzun süreli (20 dakikadan fazla) kalp durmasının söz konusu olduğu olgularda kullanılabilir. Uygulama: Sodyum bikarbonat kalp durmasından 20 dakika sonra "körlemesine" 1 mEq/kg dozunda verilebilir. Daha sonraki doz kan gazı ölçümlerine göre düzenlenmelidir. Verilecek total bikarbonat dozunu hesaplamak için aşağıdaki formül kullanılabilir. Baz eksikliği (mEq) X vücut ağırlığı (kg) Sodyum bikarbonat (mEq) = 4 Başlangıçta bu dozun yarısı verilir, daha sonra baz eksikliği hesaplanarak buna göre sonraki uygulamalar yapılır (5 mEq baz eksikliği kabul edilebilir sınırdır). Sodyum bikarbonat aşırı derecede irritan olduğundan damar dışına sızma deri nekrozuna yol açabilir, bu nedenle daima santral ven kateteri yoluyla uygulanmalıdır. b. Di¤er ilaçlar: Bu grupta destekleyici tedavi yaklaşımı olarak düşünülebilecek çok sayıda ajan yer alır; isoproteronol, norepinefrin, dopamin, dobutamin, kalsiyum klorid, kalsiyum glukonat, nitrogliserin, furosemid vb. D. Ay›r›c› Tan› Ayırıcı tanıda yer alan, dönüşümlü olabilecek nedenlerin dikkate alınması gerekir. Bunlar H ve T harfleriyle başlayan beşer neden olarak sınıflandırılabilir. Hipovolemi, Hipoksi, Hidrojen iyonu-asidoz, Hiper-/hipokalemi, diğer metabolik nedenler, Hipotermi, Tabletler (ilaç), Tamponad, kardiyak, Tansiyon pnömotoraks, Tromboz, koroner ve Tromboz pulmoner (embolizm) olarak sıralanabilir. Canland›rma Giriflimi Ne Zaman Sonland›r›lmal›? Burada çok sayıdaki etkenin dikkate alınması gerekir; eğer biliniyorsa kalp durmasını presipite eden faktör, eşlik eden hastalıklar, ve canlandırma girişiminin sonucu. Eğer ritm hala ventrikül fibrilasyonu ise canlandırma girişimine yarım saat ya da daha fazla devam edilir. Genç hastalarda, elektriksel etkinlik saptanıyorsa bir saat ya da daha uzun sürmelidir. KAYNAKLAR 1. Baskett PJ. Resuscitation Handbook. Wolfe Publishing. London. 1993. 2. Braunwald E. Heart disease. WB Saunders Company. Philadelphia, 2001. 3. Hazinski MF, Cummins RO, Field JM. 2000 Handbook of Emergency Cardiovascular Care for Healthcare Providers. American Heart Asssociation 2000. 4. İlerigelen B. Kalp durması ve tedavisi. In: Acil Hekimlik. Göksoy E ed. İÜ Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Sürekli Eğitim Komisyonu yayınları 1997; 3: 187-207. 5. Johnston PW, Adgey AA Jennifer. Resuscitation. In: Difficult Cardiology III. Jackson G ed. Martin Dunitz Ltd. London, 1997; 281-300. 27 • Bar›fl ‹lerigelen 6. Kern KB, Paraskos JA. Task Force 1: Cardiac arrest. JACC 2000; 35:832-846. 7. Kumar P, Clark M. Acute general medicine. Reed Healthcare Publishing. Sutton, 2000. 8. Ornato JP. Cardiopulmonary resuscitation. In: Cardiology. Crawford MH, DiMarco JP ed. Mosby International Ltd. London 2001; 4: 18.1-18.10. 9. Page G, Mills K, Morton R. Cardio-pulmonary resuscitation techniques. Wolfe Medical Publications Ltd. London, 1986. 10. Swanton RH. Cardiology. Blackwell Science Ltd. Oxford, 1994. 28