tıklayınız

advertisement
Kpsshazirlik.net
TÜRKİYE’NİN YER ŞEKİLLERİ
Türkiye, çok engebeli ve yüksekliği fazla olan geniş bir ülkedir. Ortalama yüksekliği 1132 m'dir.
Türkiye arazisinin yarısından fazlası 1000 - 2000 m arasında yükseltiye sahiptir. 0 - 500 m arasındaki alçak
yerler ise ülke yüzölçümünün % 17'sini kaplar. Türkiye arazisinin yüksek olmasının iki nedeni vardır.


Alp orojenik kuşağında bulunan Kuzey ve Güney Anadolu'da yüksekliğin fazla olması ve geniş alan kaplaması
Alp orojenezinden sonraki epirojenik hareketlerle Anadolu yarımadasının bütün olarak yükselmiş olması.
Türkiye'de yeryüzü şekilleri çeşitlilik gösterir. Yeryüzü şekillerinin çeşitlilik göstermesinde iç kuvvet ve dış
kuvvetler etkili olmuştur.
İç kuvvetler





Yeryüzüne asıl şekillerini veren kuvvetlerdir.
Enerjilerini magmadan alırlar.
Kırık ve kıvrım dağların ortaya çıkması, volkanik dağların oluşması, deniz ilerlemesi ve gerilemesi, geniş alanların lavlarla kaplanması iç kuvvetlerin etkisiyledir.
İç kuvvetler orojenez, epirojenez, volkanizma ve seizma (deprem) olarak dörde ayrılır.
Ülkemizde yer şekillerinin oluşumunda en etkili iç kuvvetler orojenez ve epirojenezdir.
Dış kuvvetler




Enerjilerini güneşten alırlar.
İç kuvvetlerin oluşturduğu ana yeryüzü şekillerini biçimlendirmeye devam ederler. Kıyılarda falez oluşumunda
plato oluşumunda, ova oluşumunda, vadi oluşumunda vb. etkilidirler.
Akarsu, dalga-rüzgâr, buzul ve akıntılar gibi kuvvetlerdir.
Türkiye'de yer şekillerinin biçimlenmesinde en etkili olan dış kuvvet akarsulardır.
Türkiye’de Yeryüzü Şekillerinin Çeşitlilik Göstermesinin Sonuçları










Aynı anda farklı iklimler yaşanır.
Bölgeler arası ekonomik etkinlikler farklılık gösterir.
Coğrafi bölgeler arası ve bölgeler içinde nüfus yoğunlukları farklılık gösterir.
Doğal bitki örtüsü farklılık gösterir.
Erozyon şiddeti farklılık gösterir.
İklim çeşitlilik gösterir.
Kırsal kesimlerde yerleşme biçimleri farklılık gösterir.
Tarım ürünü çeşidi fazladır.
Turizm faaliyetleri farklılık gösterir.
Yol yapım maliyetleri farklılık gösterir.
TÜRKİYE'DE JEOLOJİK YAPI
Ülkemizdeki yeryüzü şekilleri birbirinden farklı jeolojik zamanlarda oluşmuştur ve süreç devam etmektedir.
Türkiye'de jeolojik zamanlarda görülen önemli olaylar kısaca şu şekildedir:
I. Zaman (Paleozoik)


Masif adı verilen sert, dayanıklı, hareketsiz kütleler oluştu. Masifler deprem riski olmayan alanlardır. Yıldız
Dağları (Trakya), Saruhan - Menteşe (Ege), Kırşehir (İç Anadolu), Daday - Devrekâni (Karadeniz), Mardin
(Güneydoğu Anadolu), Bitlis (Doğu Anadolu), Anamur - Alanya (Akdeniz) I. zaman masifleridir.
Taş kömürü (Zonguldak) yatakları oluşmuştur.
II. Zaman (Mezozoik)


I. zamanda oluşan masifler aşınarak peneplen (yontuk-düz) haline gelmiştir.
Deniz ilerlemesi (transgresyon) sonucunda, peneplen alanlar sular altında kalmış ve yeni tortullarıma alanları
oluşmuştur.
III. Zaman (Neozoik)





Alp - Himalaya kıvrım sistemine bağlı olarak Kuzey Anadolu Dağları ve Toros Dağları oluşmuştur.
Linyit, petrol, tuz ve boraks yatakları oluşmuştur.
Ülkemiz toptan bir yükselmeye uğramıştır.
Kuzey Anadolu fay hattı ve Batı Anadolu fay hatları oluşmuştur.
İç Anadolu ve Doğu Anadolu'daki volkanların bir kısmı oluşmuştur.
IV. Zaman (Kuaterner - Antropozoik)






İnsan ortaya çıkmıştır.
İstanbul ve Çanakkale boğazları oluşmuştur.
Karadeniz ve Akdeniz birbirine bağlanmıştır.
Buzul dönemleri yaşanmıştır.
Volkanik dağlarımızın büyük bir kısmı bu dönemde oluşmuştur.
Egeit karasının çökmesi ile Ege Denizi oluşmuştur.
DEPREMLER
a) Tektonik Depremler: Faylara bağlı meydana gelirler. Etki alanı geniş, yıkım şiddetleri fazladır. Türkiye'de en
çok görülen deprem tipidir. KAF (Kuzey Anadolu Fay Hattı), DAF (Doğu Anadolu Fay Hattı), BAF (Batı
Anadolu Fay Hattı) Türkiye'de bulunan fay hatlarıdır.
Not: Deprem riski en yüksek bölgemiz Ege Bölgesi'dir.
b) Volkanik Deprem: Ülkemizde aktif volkanizma olmadığından görülmezler. Etki alanı dar, şiddetleri azdır.
c) Çöküntü Deprem: Karstik arazilerde mağara tavanlarının çökmesiyle oluşur. Etki alanı dar, şiddeti fazladır.
Not: Türkiye'nin deprem ülkesi olmasının nedeni, topraklarının büyük bir kısmının genç araziler olup Neozoik'te
oluşmasıdır. Ayrıca yüksek düzlüklerin nedeni bu zamanda meydana gelen toptan yükselmedir. Bu durum Antalya
Bölümü'nde görülür.
A. TÜRKİYE'NİN DAĞLARI
Türkiye'deki dağlar üç grup altında toplanır.
1. KIVRIM DAĞLAR
Türkiye jeomorfolojisinde en etkili dağlar Alp - Himalaya kıvrım sistemine bağlı olan dağlardır. Alp - Himalaya
kıvrım kuşağına dâhil dağlar Türkiye'de kuzeyde ve güneyde olmak üzere iki kuşak şeklinde uzanır. Kuzey Anadolu
kıvrım dağları kuşağı; Trakya'dan başlayıp İstanbul Boğazı'ndan doğuya geçerek Gürcistan sınırına kadar iki sıra
halinde devam eder.
Denize yakın olanları; Yıldız, Küre, Canik, Giresun ve Rize dağları olarak kıyıya paralel şekilde uzanır. Bu
sıranın gerisinde bulunan ikinci sıra ise Marmara Denizi'nin doğusundan başlar. Bunlar Köroğlu, Ilgaz, Çamlıbel,
Çimen, Mescit, Yalnızçam dağlarıdır. Bu dağlar birinci sıraya paralel şekilde uzanır.
Kıvrım dağlarının güney kanadına Toroslar adı verilir.
Batı Toroslar; bu dağlar batıda Ege adalarıyla, Güney Batı Anadolu'dan başlayarak Antalya Körfezi'nin iki
yakasına uzanır.
Orta Toroslar; Teke yarımadasında kıyıya dik olarak uzanan bu dağlar, Antalya Körfezi'nde kıyıdan uzaklaşır ve
körfezin doğusundan itibaren doğuya doğru kıyıya paralel olarak uzanır.
Doğu Toroslar; Van Gölü yönünde devam eder. Güneydoğu Toroslar adıyla uzanır.
2. KIRIK DAĞLARI
Kıvrılma özelliği olmayan kırılgan tabakalar orojenik hareketler sırasında çok sayıda kırılmaya uğrar. Kırılan
bloklardan bir kısmı yukarıda kalırken bir kısmı aşağıda kalır.
Graben: Kırılma sonucunda alçakta kalan kesimlere graben denir. Türkiye'deki grabenler Bakırçay, Gediz, Küçük
Menderes, Büyük Menderes ovaları ve Hatay Çukurluğu'dur.
Horst: Kırılma sonucunda yüksekte kalan kesimlere horst denir. Türkiye'deki horstlar Menteşe Dağları, Aydın
Dağları, Yunt Dağı, Bozdağlar ve Mandra Dağı'dır.
3. VOLKANİK DAĞLAR
Orojenik kökenli olmayan dağlardır. Yer altında bulunan magmanın yeryüzüne çıkarak soğuması sonucu oluşurlar.
Ülkemizde volkan dağlarının çoğu gençtir. Magma yer kabuğundaki zayıf noktalar ve kırık hatları boyunca yeryüzüne çıkar. Buralardan çıkan materyalin bir kısmı bacanın çevresinde birikerek yükselir ve volkan konilerini
oluşturur.
Not: Kıvrım ve kırık dağlar sıra dağlar şeklinde uzanırken, volkanik dağlar genellikle tek koniler şeklinde
oluşurlar.
Türkiye'deki Volkanik Dağlar
Van Gölü'nün kuzeyindeki volkan dağları: Büyük Ağrı, Küçük Ağrı, Tendürek, Süphan ve Nemrut dağlarıdır.
Not: Türkiye'de volkanik şekillerin ve arazinin en fazla olduğu bölge Doğu Anadolu Bölgesi'dir. 2. sırada ise iç
Anadolu Bölgesi gelir.
Tuz Gölü güneyindeki volkan konileri: Erciyes Dağı, Melendiz Dağı, Hasan Dağı, Karacadağ, Meke Dağı ve
Karadağ'dır.
Ege Bölgesinde: Kula'da volkanik arazi bulunmaktadır.
Marmara Bölgesinde: Uludağ,
Karadeniz Bölgesinde: Köroğlu,
Akdeniz Bölgesinde: Hatay Hassa,
Güneydoğu Anadolu Bölgesinde: Karacadağ bulunmaktadır.
B. TÜRKİYE'NİN OVALARI
Ovalar, çevresine göre alçakta bulunan ve akarsular tarafından yarılmamış olan geniş düzlüklerdir. Ancak ovaların
denizden yükseklikleri birbirinden çok farklıdır. Ovaların bir kısmı (Çukurova, Çarşamba ve Bafra ovaları) denizin
hemen kenarındadır. Diğer yandan çok yüksekte bulunan ovalarımız da vardır. Erzurum Ovası 1950 m, Yüksekova
ise 2000 m'den daha yüksektedir.
Oluşumlarına göre ovalar:






Tektonik ovalar
Karstik ovalar
Delta ovaları
Dağ eteği ovaları
Göl yeri ovaları
Akarsu boyu ovaları
Tektonik ovalar: Türkiye arazisi, 3. zaman ve 4. zaman başlarındaki tektonik hareketlerden çok etkilenmiştir.
Gerek dağ oluşumu hareketleri, gerekse daha sonraki topyekün yükselme hareketleri, Türkiye'de arazinin çok
engebeli olmasına yol açmıştır.
Bu nedenle yükselen yerlerin arasında çöken alanlar oluşmuştur. İşte bu çukurluklar daha sonra akarsuların
taşıdığı alüvyonlarla dolarak, tektonik kökenli ovaları oluşturmuşlardır. Muş, Erzurum, Erzincan ve Bursa ovaları,
bu tür ovalara örnek olarak verilebilir.
Delta ovaları: Akarsuların karalardan aşındırdığı malzemeyi deniz içerisinde biriktirmesi sonucu oluşan ovalara
delta ovası denir. Akarsularla denize kadar taşınmış olan kum, mil, kil gibi alüvyonlardan oluşan bu ovalar,
ülkemizin verimli tarım alanlarıdır. En önemli delta ovaları; Çukurova, Bafra ve Çarşamba deltalarıdır. Ayrıca Ege
Bölgesi'nde Bakırçay, Gediz, Büyük Menderes ve Küçük Menderes ovaları da vardır.
Göl yeri ovaları: 3. zamanın ikinci yarısında (Neojen'de), özellikle Orta Anadolu'da çok sayıda göller vardı. Bu
göllerin çekilmesi veya küçülmesi sonucu ortaya çıkan çukur alanlar, daha sonra çevreden taşınan materyallerle
dolmuş ve buralarda ovalar oluşmuştur. Tuz Gölü, Akşehir Gölü, Eber Gölü, Sultan Sazlığı gibi göller ve
bataklıklar, ovaların ortasında kalmış su birikintileridir.
Karstik ovalar (polyeler): Kireç taşı (kalker)nın çözünmesi sonucu oluşmuş bulunan ovalardır. Küçük erime
çukurları (dolinler) nın birleşmesiyle çukurluklar giderek büyür. Dolinler, uvalaya bunlar da polyeye dönüşerek,
karstik ovalar oluşur. Karstik ovalar en çok Akdeniz Bölgesi'nin batı yarısında (Göller Yöresinde ve Teke
Yarımadasında) bulunmaktadır. Muğla, Elmalı, Acıpayam, Tefenni, Akseki, Korkuteli, Gölhisar ve Kestel Ovası
tipik birer karstik ovadır. Ayrıca Korkuteli, Gembos, Yellice, Şuhut, Güngörmez, Karabedir polyeleri de birer
karstik ovadır.
Bulundukları yerlere göre ovalar:


Kıyı ovaları
İç ovalar
Kıyı ovaları: Türkiye'nin üç tarafı denizlerle çevrilidir. Denizlere olan kıyı uzunluğu yaklaşık olarak 8000 m'dir.
Bu kadar uzun kıyılardan, çok sayıdaki akarsular denize ulaşır. Bu akarsuların denize ulaştığı yerde deltalar oluşur.
İşte bu deltalar, Türkiye'nin başlıca kıyı ovalarıdır.
Başlıca delta ovalarımız şunlardır: Seyhan ve Ceyhan deltaları, Çarşamba deltası, Bafra deltası, Göksu deltası
(Silifke Ovası), Bakırçay deltası (Dikili Ovası), Gediz deltası (Menemen Ovası), Küçük Menderes deltası (Selçuk
Ovası) ve Büyük Menderes deltası (Balat ovası)dır. Delta ovaları dışında da kıyı ovaları vardır. Bunlar kıyı boyu
düzlükleridir. Mersin - Erdemli arası ile Manavgat çevresindeki kıyı düzlükleri bu tür ovalara örnek olarak
gösterilebilir.
Denize yakın ovalar haritalarda yeşil ve tonlarıyla gösterilirken, iç ovalar daha koyu renklerle gösterilir.
Not: Türkiye'deki kıyı ovalarında alüvyal (taşınmış) topraklar yaygın olarak bulunur.
İç ovalar: Geniş bir ülke olan Türkiye'nin iç kesimlerinde de çok sayıda ova vardır. Bu ovaların çoğu tektonik
kökenlidir. Bu ovalar kırık hatların (fay hatları) üzerinde sıralar halinde bulunur. Bunların bir kısmı Kuzey
Anadolu Fay Kuşağı üzerinde yer almıştır. Doğuda Pasinler Ovası'ndan batıda İzmit Körfezi'ne kadar uzanan
kırık hattı üzerinde bulunur (Pasinler (Hasankale), Erzurum, Erzincan, Suşehri, Niksar, Erbaa, Taşova,
Lâdik, Merzifon, Suluova, Tosya, Çerkeş, Bolu, Düzce, Adapazarı ve Sapanca ovaları).
Tektonik kökenli iç ovaların bir kısmı da Doğu Anadolu Bölgesi'nde bulunur. Bunların başlıcaları: Muş, Uluova,
Bingöl, Ardahan, İğdır, Afşin - Elbistan ve Bulanık ovalarıdır.
Tektonik ovaların büyük bir kısmı ise Orta Anadolu Bölgesinde yer alır. Buradaki ovalar: Konya, Ereğli,
Eskişehir, Kayseri, Develi ve Ankara ovalarıdır. Konya Ovası bunların en büyüğü ve en önemlisidir.
Akdeniz Bölgesi'nde tektonik ovaların önemlileri şöyle belirtilebilir: Amik, Burdur, Tefenni, İsparta (Ata
Bey), Gelendost ovaları.
Marmara Bölgesi'ndeki tektonik ovaların başlıcaları; Adapazarı, Bursa, Karacabey, M. Kemalpaşa ve Balıkesir
ovalarıdır.
Ege Bölgesi'ndeki tektonik ovaların özellikleri diğer ovalardan farklıdır. Bunlar grabenler içerisinde, sıra halinde
bulunan ovalardır.
Bakırçay vadisindeki ovalar batıdan doğuya doğru; Bergama, Soma ve Kırkağaç ovalarıdır
Gediz vadisinde; Manisa, Akhisar, Turgutlu, Salihli ve Alaşehir ovaları yer alır.
Küçük Menderes vadisindeki ovalar ise şunlardır: Torbalı, Tire, Bayındır ve Ödemiş ovaları.
En güneydeki graben olan Büyük Menderes oluğunda yer alan ovalar: Söke, Koçarlı, Aydın, Yenipazar, Nazilli
ve Sarayköy ovalarıdır.
Not: Türkiye'de en çok görülen ova tipi tektonik ovalardır, bunun nedeni 3. zaman oluşumlu arazilerin fazlalığıdır.
Ovaların Türkiye Ekonomisine Etkileri



Tarım, büyük ölçüde ovalarda yapılır.
Ovalar düz oldukları için, ulaşım yönünden olumlu özelliklere sahiptir.
Ovalar yerleşme yönünden de uygun yerlerdir. (Depreme dayanıklılık düzeyi bakımından uygun yerler değildir.)
Önemli yerleşim birimleri tarıma elverişli, düz, alçak ve uygun iklim koşullarına sahip bulunmaları nedeniyle
ovaların ortalarında ya da kenarlarında kurulmuştur. Türkiye'de nüfusun büyük bir kısmı ovalarda toplanmıştır.
C. TÜRKİYE'NİN PLATOLARI
Çevresine göre yüksek ve akarsular tarafından yarılmış geniş düzlüklere plato denir. Türkiye'de platolar
genellikle bazı yerlerde toplanmış durumdadır. Bunlar;
Plato terimi, fiziki coğrafya terimi olup oluşan yer şeklini ifade eder. Yayla terimi ise beşeri coğrafya terimidir,
platolarda yapılan ticari - ekonomik faaliyetleri ifade eder.
1. Tuz Gölü çevresindeki platolar: Bunlar; gölün güneyinde Obruk, batısında Cihanbeyli, kuzeyinde ise Haymana,
kuzeydoğusunda Bozok platosudur. Haymana ve Cihanbeyli platoları üzerindeki arazi tahıl ekim alanları ve mera
olarak değerlendirilmektedir.
2. Orta Toroslar üzerindeki platolar: Taşeli platosu ile onun yakınında bulunan küçük platolardır. Türkiye'nin
güneye uzanan kısmında bulunan Taşeli platosu, kalker arazi üzerinde gelişmiştir. Üzerinde çok sayıda dolinlerin
ve ovaların bulunduğu plato, ekonomik olarak sınırlı zamanlarda sadece hayvancılığın yapılabildiği yerlerdir. Tarım
toprağının az olduğu platonun yüzeyinde bitki örtüsü oldukça zayıftır. Ancak platoya gömülmüş bulunan akarsuların
genişleyen vadi tabanlarında tarım yapılabilmektedir.
3. Güneydoğu Anadolu'nun batı kesiminde bulunan platolar: Fırat ve Dicle ırmakları ve kolları tarafından yarılmış geniş düzlüklerdir. Bunlar batıda Gaziantep, doğuda Şanlıurfa platosudur. Bu platolardaki ırmaklar platolara
150 - 200 m kadar gömülmüş olarak akarlar. Bu nedenle, bu sulardan tarımsal yönden yararlanmak zordur. Bu
yüzden GAP düzenlenmiştir.
4. Doğu Anadolu platoları: Kuzeydoğuda Erzurum - Kars ve Ardahan platolarıdır. Bu platolarda hâkim olan
yazları yağışlı karasal iklim, yaz aylarında uzun boylu çayırların yetişmesine ortam hazırlamaktadır. 2500 m'nin
üzerinde yükseltiye sahip olan platolarda ekonomik faaliyet olarak hayvancılık ön plana çıkmıştır.
5. İstanbul Boğazı çevresindeki platolar: Bu platolar boğazın iki yakasında bulunan Kocaeli - Çatalca platolarıdır.
Bu platoların yükseltileri 100 - 200 m arasında değişen alçak platolardır. Platoların yüzeyi akarsular tarafından
yarılmıştır. Alçak olan platoların akarsular tarafından derin olarak yarılmış olması, yöredeki ulaşımı olumsuz
şekilde etkilemektedir.
6. İç Batı Anadolu eşiği üzerindeki platolar: Akarsular tarafından yarılmış, yer yer engebeli eğimli ve geniş
olmayan arazi parçalarıdır.
Not: İç Anadolu Bölgesi platoların en çok görüldüğü bölgedir. Yazılıkaya platosu iç Anadolu Bölgesi ile Ege Bölgesi
arasında sınır oluştururken, Uzunyayla platosuda İç Anadolu ile Doğu Anadolu Bölgesi arasında sınır oluşturur.
KARSTİK TOPOGRAFYA
Kireçtaşı, jips ve kaya tuzu gibi minerallerin suda kolayca eritebildiği kayalara karstik alanlar denir. Türkiye'nin
1/5'i karstik alanlarla kaplıdır.
Akdeniz Bölgesinin batı ve orta bölümü ile Güney Ege ve Kuzeydoğu Anadolu Bölümü bu özelliktedir. Ayrıca Sivas,
Çankırı ve Erzincan yöreleri de karstik alanlara örnek olarak gösterilir. Karstik alanlar yeraltı suları açısından çok
zengindir. Böyle alanlarda akarsular buharlaşmanın çok olduğu yaz aylarında yer altı suları (kaynak suları) ile
beslendiği için akımlarında çok büyük değişiklikler olmaz.
Karstik şekillerin oluşabilmesi için




Eriyebilen kayaların yeterli kalınlıkta olması
İklimin yeterli ölçüde nemli olması
Bitki örtüsünün az olması veya olmaması
Bölgenin yeterince yüksek olması gerekir.
KARSTİK AŞINDIRMA ŞEKİLLERİ
Kimyasal tortul (karstik) kayaların ana malzemeyi oluşturduğu alanlarda yer üstü ve yer altı sularının, karstik
kayaları eriterek oluşturduğu şekillerdir. Karstik aşındırma şekilleri madde eksilmesine bağlı olarak meydana
geldiği için çukur şekillerdir.
1. Dolin: Karstik alanların en yaygın şekillerinden birisidir. Kapalı çanaklar şeklinde görülen bu şekillerden bir
bölümünün içi su ile doludur. Bunlara dolin gölleri denir.
Akdeniz Bölgesi'nde Göller Yöresinde, Geyik ve Bolkar dağları ile Aladağlar üzerinde ve Obruk platosunda çok
sayıda dolin bulunmaktadır.
2. Uvala: Dolinlerin yan yana birleşmesiyle oluşan daha büyük çukur şekillere denir.
3. Polye: Uvalaların zamanla genişleyip birleşmesiyle oluşan karstik şekillerdir. Kapalı çanaklar şeklinde oluşan
karstik şekillerin en büyükleri olup, bir ova görünüşündedir. Polyelerin tabanları alüvyonlarla örtülü olduğundan
polyeler karstik bölgelerin tarım alanlarını oluşturur. Antalya ve Burdur çevresindeki Elmalı, Korkuteli ve Kestel
ovaları birer polyedir.
4. Kör vadi: içerisinde su bulunmayan kuru vadilerdir.
5. Obruk: Kireç taşları üzerinde oluşan, derinliği yer yer birkaç yüz metreye ulaşan ayaklardır. Yer altı suları ile
ilişkili olan obruklara dipsiz kuyular da denir. En yaygın olduğu yer Tuz Gölü güneyidir. Burada bulunan Obruk
platosu adını, üzerinde bulunan obruklardan almıştır. Akdeniz Bölgesinde ise Silifke yakınlarındaki turistik Cennet
ve Cehennem obruklarıdır.
6. Lapya: Kireç taşlarının yer aldığı yamaçlarda yağmur ve kar sularının kireç taşlarını çözerek oluşturdukları
küçük oluklar şeklindeki oluşumlardır.
Toroslardaki Bolkar Dağları ile Aladağlar yamaçlarında bu tür şekiller yaygın olarak görülür. Lapyaların bulunduğu
yüzeyler testere dişi gibi parçalandıkları için buralarda yürümek zordur.
7. Düden: Polyelerin tabanlarından akarsuların yer altında kaybolduğu doğal kuyulara denir. Bu kuyulara ayrıca su
batan veya su çıkan gibi adlar da verilir.
8. Karstik Mağaralar: Karstik alanlarda oluşan yer altı boşluklarına denir. Kalın kireç taşı tabakalar arasında oluşan bu boşluklar zamanla gelişip genişleyerek mağara ve galerileri oluşturur. Mağaralar turizm alanlarıdır.
Türkiye'de çok sayıda karstik mağara bulunmaktadır. En tanınmış mağaralar; Karain (Antalya), İnsuyu (Burdur),
Damlataş (Alanya) ve Ballıca (Tokat)'dır.
KARSTİK BİRİKİM ŞEKİLLERİ
Suda çözünmüş minarelerin, suyun durgunlaşması, buharlaşması, soğuması ya da sudaki CO2 gazının uçması sonucunda çökelmesiyle oluşan şekillerdir.
1. Travertenler: Kireçli suların içerisinde eriyik halde bulunan kireç, buharlaşma ve sudaki karbondioksitin
ayrışması sonucu çökerek travertenleri oluşturur. En tipik örnekleri Pamukkale'de bulunmaktadır.
2. Sarkıt ve dikitler: Mağaralarda bulunan karstik birikim şekilleri sarkıt ve dikitlerdir.
Akdeniz Bölgesi'nde karstik mağaralarda sarkıt, dikit ve sütunlar fazlaca oluşmuştur.
Karstik Kaynaklar: CaCo3'ca zengin geçirgen karstik sahalarda yüzey suları yer altına indikten sonra farklı
şekillerde yüzeye çıkarlar. Bu alanlara karstik kaynak veya voklüz denir.
Özellikleri



Yağmur ve kar suları ile beslenir.
Sürekli akış gösterirler.
Suları bol kireçli ve soğuktur.
Manavgat, Köprüçay, Düden akarsuları karstik kaynaklarla beslendikleri için yıl boyunca debileri yüksek akarlar.
Akdeniz Bölgesi'ndeki yaz kuraklığından etkilenmezler.
Not: Yer altı suyu ve mağaralar bakımından en zengin olan bölüm Akdeniz Bölgesi'nin Antalya Bölümü’dür. Bunun
nedeni karstik geçirgen sahalardır.
AKARSU TOPOGRAFYASI
Eğime bağlı olarak, belli bir yatak içinde akan su kütlelerine akarsular adı verilir. Akarsuların oluşturduğu şekiller
aşındırma ve biriktirme şekilleri olarak ikiye ayrılır.
AKARSU AŞINDIRMA ŞEKİLLERİ
a. Vadiler: Vadiler sürekli inişi bulunan, deniz veya göl kıyılarındaki delta düzlüklerine kadar devam eden, delta
oluşmamış kıyılarda ise deniz veya göl kıyısında sona eren uzun çukurluklardır.
1. Çentik vadi: Yana ve tabana aşındırmanın orta derecede olduğu "V" profili vadilerdir. Çentik vadiler
ülkemizdeki en yaygın vadi tipidir. Dağlık alanlarda bu vadilere sıkça rastlanır. Baraj yapımına uygundur.
2. Boğaz vadi: İki düzlük arasındaki yüksek araziye gömülmüş bulunan vadilerdir. Türkiye'de Kızılırmak,
Yeşilırmak, Fırat, Sakarya, Seyhan ve Göksu nehirleri ile Zap suyu böyle vadilerden akar.
3. Kanyon vadi: Yamaçlardaki farklı aşınma sonucu basamaklı bir biçimde oluşan vadi tipidir. Taşeli platosunda
kanyon vadiler oluşmuştur. Göksu ve Ihlara vadileri kanyon vadilerdir.
4. Yatık yamaçtı vadi: Bu vadi biçimi eğim ve hızın azaldığı durumlarda yatağın yana aşındırılmasıyla oluşur.
5. Tabanlı vadi: Akarsuların içinden salınımlar yaparak aktığı vadilere tabanlı vadiler denir. Ege Bölgesindeki
vadiler örnektir. Türkiye'de Güneydoğu Anadolu ve İç Anadolu ile Batı Anadolu'da büyük akarsuların vadilerinin
tabanları akarsularla dolmuş ve akarsu vadilerinin tabanları genişlemiştir.
b. Peri bacaları: Volkanik arazilerde, volkanik tüf ve millerle kaplı eğimli yamaçlarda sel sularının aşındırması
sonucunda meydana gelen şekillerdir. Türkiye'de Nevşehir, Ürgüp, Göreme çevresinde yaygın olarak oluşmuştur.
c. Kırgıbayır: Killerden oluşmuş sahalarda yürümenin zorlaştığı inişli - çıkışlı yer şekilleridir. Türkiye'de başta İç
Anadolu olmak üzere bitki örtüsünün zayıf olduğu birçok yerde görülür.
d. Çağlayan ve Cavlan (şelale): Bazı akarsuların yatakları üzerinde veya kıyılarda sularının yüksek ya da
yüksekçe bir eğim basamağından düşüş yapması biçimindeki akışına çağlayan denir. Türkiye'de özellikle dağlık
kesimlerde görülür. En bilinenleri Manavgat, Tortum, Düden ve Muradiye Çağlayanladır.
e. Dev kazanı: Akarsuların, çağlayan yaparak düştüğü yerlerde oluşan aşınım şekilleridir. Türkiye'de en güzel
örnekleri, Murat nehri yatağında, Düden, Çağlayan ve Manavgat Şelalesi'nin döküldüğü yerlerde görülür.
f. Peneplen: Akarsular, yerkabuğunun yüksek kısımlarını aşındırarak, çukur yerleri doldurarak yeryüzünü
düzleştirmeye çalışırlar. Yapılan aşındırmaya bağlı olarak çok uzun bir zaman sonucunda bütün arazi alçalmış olur.
Böylece, karaların yüzeyi deniz seviyesi yakınlarına kadar alçaltılır. Ve hafit dalgalı bir düzlük haline dönüşür.
Akarsu aşındırması sonucunda meydana gelen bu düzlüklere peneplen adı verilir. Peneplene yontuk düz de denir.
g. Plato: Akarsular ile yarılıp parçalanmış olan yüksek düzlüklere denir. Ülkemizde görülen en yaygın yeryüzü
şekillerinden biridir. Platolar genelde tahıl tarımı ve hayvancılığın yapıldığı alanlar olmasından dolayı önemlidir.
AKARSU BİRİKTİRME ŞEKİLLERİ
a. Birikinti konisi: Dik yamaçlardan hızla akan akarsuyun eğimin birden azaldığı düz yerlerde hızının ve taşıma
gücünün azalması sonucu taşıdığı materyali biriktirmesiyle oluşan koni şeklindeki birikintilere birikinti konisi
denir. Bu şekillerin oluşumu için gerekli olan ani eğim değişiklikleri çok fazla olduğu için Türkiye'de birikinti
konileri oldukça fazladır. Eğimin az olduğu etek kısımlarında bulunan alüvyal topraklar ve su kaynakları nedeniyle
birikinti konileri köy ve kasaba yerleşimlerinin kuruluş yeri olmuştur.
b. Deltalar: Akarsuların yüksek yerlerden kopardığı malzemeyi deniz kenarında biriktirmesi sonucu oluşan
ovalardır.
Deltalar;




Akarsuyun taşıdığı alüvyon miktarı
Kıyının dikliği
Kıyı akıntıları
Gel - git genliğinin büyüklüğüne bağlı olarak değişik zamanda ve büyüklükte oluşurlar.
Verimli tarım alanları olmaları bakımından deltalar, Türkiye için önemli yer şekilleridir. Türkiye'deki başlıca
deltalar; Yeşilırmak, Kızılırmak, Gediz, Küçük Menderes, Büyük Menderes, Göksu, Seyhan ve Ceyhan
ırmakları ağızlarında oluşan alüvyal düzlüklerdir. Çukurova, Çarşamba, Bafra ve Silifke başlıca delta
ovalarımızdır.
c. Dağ eteği ovası: Dağların yamaçlarından inen akarsuların, eğimin azaldığı yerlerde oluşturduğu birikinti
konilerin yan yana dizilmesiyle dağ eteği ovaları oluşur. Dağlık alanlarda tarım yapılabilen yerler olmaları açısından
önem taşır. Ülkemizde Bursa ve İnegöl ovaları dağ eteği ovasına örnek gösterilir.
d. Dağ içi ovası: Dağlık alanlarda eğimin azaldığı iç kısımlarda birikmelerle oluşan yer şekilleridir. Malatya,
Elazığ, Bolu, Erzincan, Muş ve Amik ovaları bu tür ovalardır.
e. Taban seviyesi ovası: Akarsuların deniz seviyesine yaklaştığı yerlerde eğimin azalmasına bağlı olarak hızı ve
taşıma gücü azalır. Böylece, akarsuların yatağında geniş alüvyal ovalar oluşur. Bu ovalara taban seviyesi ovaları
denir. Taban seviyesi ovalarında akarsular menderesler çizilerek akar. Bu durum Ege Bölgesi'nde tipik olarak
görülmektedir.
f. Kum (Irmak) Adası: Akarsuların yatak eğimlerinin azaldığı ve genişlediği yerlerde taşıdıkları alüvyon ve
kumları biriktirmesiyle oluşan şekillerdir. Ülkemizde yaygın olarak görülür.
Hem aşındırma hem de biriktirme ile birlikte oluşan yer şekilleri
a. Sekiler (Taraça): Akarsuyun zamanla canlanıp yatağını kazması veya farklı dirençteki kayaların farklı biçimde
aşınmasıyla oluşan basamaklara seki denir. Sekiler akarsuların önce biriktirdikleri alüvyonların bir kısmını
sonradan taşıyarak götürmeleri sonucu taşınmayan kısımların oluşturdukları biriktirme / aşındırma şekilleridir.
b. Menderesler: Akarsuların, yatak eğiminin azaldığı yerlerde büklümler oluşturarak akması durumuna menderes
denir. Ülkemizde en fazla Ege Bölgesi'nde görülür. Bir akarsuda mendereslerin artması, uzunluğunun arttığını;
hızının, yatak eğiminin, aşındırma gücünün ve debisinin (akım) azaldığını gösterir. Mendereslerin çarpak ve yığınak
diye bölümleri vardır. Menderesler hem aşındırma (çarpak bölümü), hem biriktirme şeklidir (yığınak bölümü).
BUZUL TOPOGRAFYASI
Kutup bölgesinin ve yüksek dağların yıllarca erimeyen karları ile oluşan kalın buz örtüleri ve yüksek dağların
doruklarından aşağılara uzanan buzlar buzulları oluşturur. Erimeyen karların başladığı yere "daimi kar sınırı"
denir.
Buzullar dördüncü zamanın (kuaterner) ilk yarısındaki buzul devirlerinde meydana gelmiştir.
Anadolu'da buzullaşmaya uğrayan yerler Batı Anadolu'da 2200 m, Doğu Karadeniz'de 2500 m, Doğu Anadolu'da
ise 3000 m.lerden başlamaktadır.
Trakya, Ege ve Güneydoğu Anadolu'da günümüzde yükselti azlığından buzul etkileri görülmez. Türkiye kıyılarında
buzul etkisinin görülmemesinin nedeni, ülkemizin matematiksel konumudur (orta kuşak ülkesi olması).
Ülkemizde buzulların görüldüğü yerler:
BUZUL AŞINDIRMA ŞEKİLLERİ
a. Sirk: Buzulların derine aşındırması sonucunda oluşan çanak şeklindeki oluşumlardır. Bu çukurların suyla dolması
sonucu sirk göller meydana gelir. Türkiye'de sirkler, daha çok dağların kuzeye bakan yamaçlarında oluşmuşlardır.
Başlıca sirkler; Toros Dağları üzerinde Beydağları, Bolkar dağları, Aladağlar, Sultan dağlarında ve Buzul dağları
doruklarında; Doğu Anadolu'da Ağrı, Süphan; Doğu Karadeniz Dağları'nda Kaçkar dağları, Giresun dağları, Kop,
Mescit ve Yalnızçam dağlarında; Marmara Bölgesinde Uludağ'da; İç Anadolu Bölgesi’nde Erciyes dağında
bulunmaktadır.
b. Hörgüç Kaya: Kalın buzul örtülerinin etkisinden kurtulmuş olan, geniş alanlarda hörgüce benzeyen yuvarlak
tepecikler şeklinde görülen aşındırma şekilleridir.
c. Buzul vadisi: Buzulların hareketi esnasında az dirençli kayaları aşındırmasıyla oluşan tabanı inişli çıkışlı
vadilerdir.
BUZUL BİRİKTİRME ŞEKİLLERİ
a. Moren (Buzul taş): Buzulların aşındırma yoluyla kayalardan kopardıkları parçalara denir. Üzerleri çok çizikli
olan bu kaya parçalarının birikmesiyle "moren depoları" oluşur. Türkiye'de en çok görülen buzul şekli morenlerdir.
b.
Drumlin: Buzul taşlarından oluşan daire ya da elips şeklindeki (Kaplumbağa şekline benzer) tepelere denir.
c.
Sander: Eriyerek çekilmekte olan buzulun sularıyla beslenen derelerin oluşturduğu düz ya da yassı birikinti
konileridir.
Buzul şekillendirmesi ülkemizde Sultan, Erciyes, Ağrı, Süphan, Tendürek, Cilo dağlarında görülmektedir.
KIYI TOPOGRAFYASI
Kıyı şekilleri, dalgalar, kıyı akıntıları ve rüzgârların kıyılarda oluşturduğu aşınma ve biriktirme şekilleridir.
Türkiye Kıyı Şekilleri:
Boyuna kıyılar: Dağların denize paralel uzandığı Karadeniz ve Akdeniz kıyılarında görülür. Yüksek, falezli kıyı gibi
isimlerle anılır.
Özellikleri:









Kıyı çizgisi düz veya düze yakındır,
Doğal liman, köy, körfez azdır.
Kıyı ile iç kesimler arasında ulaşım ancak geçitlerle sağlanır.
Liman hinterlandı dardır.
Kıta sahanlığı dardır (Karadeniz - Orta Karadeniz hariç, Akdeniz Adana Bölümü hariç).
Deniz haritalarda derinlikten dolayı koyu mavi ile gösterilir.
Delta oluşumu zordur (Karadeniz Orta Karadeniz hariç, Akdeniz Adana Bölümü hariç).
Kıyı ile iç kesimler arasında iklim farklılığı fazladır.
Kıyı yüksek ve falezli olur (Karadeniz Rize, Akdeniz Antalya).
Enine Kıyılar: Dağların denize dik uzandığı Ege kıyılarında görülür. Plajlı ve alçak kıyılar da denir.
Özellikler:








Kıyı girintili çıkıntılıdır.
Birçok koy, körfez, liman, bük yer alır.
Kıyı ile iç kesim arasında ulaşım kolaydır.
Liman hirterlandı geniştir.
Kıta sahanlığı geniştir (Delta oluşumu buna bağlı olarak kolaydır).
Deniz haritalarda açık mavi ile gösterilir (Sığ kıyılar).
Kıyı ile iç kesim iklimi birbirine daha çok benzer.
Kıyı alçak ve plajlı olur.
Ria Kıyılar: Akarsu vadilerin sular altında kalmasıyla oluşan vadi tipidir. İstanbul ve Çanakkale Boğazları ve
Menteşe kıyıları bu tip kıyılara örnektir.
Dalmaçya Kıyıları: Kıyıya paralel uzanan dağların sular altında kalmasıyla dağların üst kısımları kıyıya yakın
adacıklar şeklinde durur. Antalya Kale, Kaş, Finike kıyıları örnektir.
Not:


Türkiye’de okyanus kıyısı bulunmadığından haliçli kıyılar görülmez.
Türkiye, kıyılarında buzul etkili olmadığından fiyord kıyı tipi görülmez.
DALGA AŞINDIRMA ŞEKİLLERİ
a. Falezler: Dalgaların dağların denize paralel ve dik olduğu kıyılarda aşındırdığı oyukların zamanla büyüyerek
üzerlerindeki kütlenin düşmesiyle oluşan ve kara içine doğru gerilemiş olan dik yamaçlara denir. Karadeniz'de
Ordu -Sarp arası ile Sinop - Karadeniz Ereğlisi arasındaki dik kıyılarda çok fazla falezler bulunmaktadır.
Akdeniz'de ise Teke yarımadasıyla Taşeli yarımadasının dik kıyıları falezlerle doludur. Ege'de grabenlerin denize
açıldığı alçak kıyılar dışında kalan dik kıyılarda da falezler oluşmuştur.
b. Haliç: Gelgit hareketlerinin etkili olduğu kıyılarda, akarsuların denize döküldüğü ağız bölümünde oluşan derin
girintilere haliç denir. Okyanusa dökülen akarsularda görülür.
KIYI BİRİKİNTİ ŞEKİLLERİ
a.
Plajlar (kumsallar): Falezlerden ve kıyıya yakın deniz tabanından dalgalar tarafından aşındırılan kum
taneciklerinin birikmesi sonucu oluşurlar. Karadeniz'de Bafra ve Çarşamba deltaları kıyılarında kumsallar çok
fazladır. Karadeniz Ereğlisi'nden Sakarya kıyı düzlüğüne kadar alçak kıyılarda da tipik kumsallar oluşmuştur. Ege
Denizi kıyılarındaki kumsallar, falezlerin geliştiği dik kıyılar arasında, grabenlerin denize açıldığı yerlerde bulunmaktadır. Akdeniz'de Taşeli ve Teke yarımadalarının dik kıyıları dışında kalan bütün kıyılarda plajlar
bulunmaktadır.
b.
Kıyı Oku (Kıyı Kordonu): Dalga ve akıntıların kıyıdan kopardığı kaya ve molozları, kıyının önünde bir ucu
kayaya bağlı olduğu halde biriktirdikleri şekillerdir.
c.
Lagün (Deniz Kulağı): Koyların iki yanının kıyı kordonları ile birleştirilmesiyle oluşan göllere denir. Büyük
Çekmece, Küçük Çekmece, Terkos (Durusu), Akyatan gölleri örnek olarak verilebilir.
d. Tombolo: Karaya yakın olan bir adanın, kıyı kordonu ile ana karaya bağlanarak oluşan biriktirme şeklidir.
Kapıdağı Yarımadası, İnceburun (Sinop) tomboloya örnektir.
Download