İLAÇ TASARIMI ve YENİ İLAÇ GELİŞTİRME Hazırlayan İlaç tasarımı, daha önceden tanımlanmış yapı-aktivite ilişkilerinden yararlanarak, farmakolojik aktivitesi öngörülebilen potansiyel ilaç moleküllerinin tasarlanmasıdır. Yeni ilaç molekülleri geliştirmenin amacı, var olanlardan daha güçlü, daha az toksik ve yan etkileri en aza indirilmiş, yararlı terapötik bileşikler geliştirmektir. Farmasötik amaçlarla sentezi yapılan on bine yakın bileşikten ancak birkaç tanesi çeşitli aşamaları geçip, klinik incelemelere kadar gelebilmekte ve bunlardan da sadece bir tanesi ilaç olarak kullanıma girebilmektedir. Yaklaşık 250 milyon Amerikan dolarına mal olan bu aşamalar sonucunda bir molekülün ilaç olarak tedaviye girmesi 10-12 yıl kadar sürmektedir. İlaç olmak üzere sentezi yapılan çok sayıda bileşik bu aşamalardan herhangi birinde elenir. Çünkü, sentezi yapılan bileşikler: • Beklenen aktiviteyi göstermeyebilir, • Gösterdiği aktivitenin gücü düşük olabilir, yani var olan ilaçlara göre bir üstünlük getirmeyebilir, • Yeterince aktif olmasına rağmen, toksik olabilir veya istenmeyen, ciddi yan etkiler gösterebilir, • Dayanıklı olmayabilir, • Elde edilmesi çok zor veya pahalı olabilir, • Farmasötik preparat haline getirilmesinde teknolojik güçlükler çıkabilir. Ruhsatlandırıldıktan sonra da izlenen ilaçta, toksik, teratojenik veya yan etkiler çıkabilir ve bu etkiler ilacın piyasadan çekilmesine neden olabilir. İlaç geliştirme yolları İlaç geliştirmede iki önemli aşama söz konusudur: A) Öncü bileşiğin bulunması: Öncü bileşik, belli bir farmakolojik aktivite için model (prototip) moleküldür. Bu bileşik, arzu edilen farmakolojik aktiviteye sahiptir; fakat yan etki olabilecek diğer farmakolojik etkiler, toksisite veya farmakokinetik problemler gibi istenmeyen özellikleri de taşıyabilir. Öncü bileşiğin bulunmasında kullanılan başlıca yollar şöyle sıralanabilir: • Doğal kaynaklar • Tesadüfen bulma • Klinik gözlemler • Farmakolojik tarama testleri • İlaç metabolizma çalışmaları • Etkin endojen moleküllerin yapılarını taklit etmek • Akılcı (rasyonel) ilaç tasarımı. B) Öncü bileşiğin optimizasyonu: Öncü bileşiğin bulunmasından sonraki aşama, amaçlanan aktivitenin gücünü artıracak ve istenmeyen etkilerin veya özelliklerin iyileştirilmesini sağlayacak moleküler modifikasyonların yapılmasıdır. Bu amaçla öncelikle molekülün farmakofor kısmının (farmakolojik aktiviteden sorumlu bölgesinin) bulunması gerekir. 1. Doğal kaynaklar İnsanlar doğal kaynakları yüzyıllar boyunca hastalıklarının tedavisinde kullanmışlardır. Halk ilacı olarak kullanılan bitkisel ekstrelerin ve çeşitli hayvan organlarının araştırılarak etkin maddelerinin bulunması, ayırımları, saflaştırılarak yapılarının aydınlatılması, bugün modern tedavide kullanılan pek çok ilacın geliştirilmesine yol açmıştır. Dijitoksin, digoksin, atropin, skopolamin, morfin, kodein, papaverin halk ilacı olarak kullanılan bitkilerden elde edilmiş ilaçlara verilecek çok sayıda örnekten sadece birkaçıdır. Bitkilerden elde edilen skopolaminin tersiyer azot atomunun bir butil grubu ile kuaternize edilmesi sonucu elde edilen Nbutilskopolamin, etkinliği yüksek ve merkezi yan etkileri olmayan bir bileşiktir. Prokain grubu lokal anestezik bileşiklerin geliştirilmesi de, doğal kaynaklı kokainde farmakofor grubun bulunması, bu yapının taklit edilmeye çalışılması ve elde edilen yapı-aktivite ilişkilerinin değerlendirilmesiyle olmuştur. Doğal kaynaklı bazı bileşiklerin farmakokinetik özelliklerini iyileştirmek için, ön ilaç haline getirildiği yarı sentetik ilaç örneklerine de oldukça sık rastlanmaktadır. Bu şekilde geliştirilmiş çok sayıda antibiyotik örneği bulunmaktadır. 2. Tesadüfen bulma Bütün diğer bilimlerde olduğu gibi, ilaç geliştirmede de tesadüfen bulmanın (serendipity) örnekleri vardır ve bunlar önemli gelişmelere neden olmuştur. Tesadüfen bulmada, deneyimli ve şüpheci bir araştırıcılık, ciddi gözlemler, sabırlı bir çalışma ve şans önemli faktörlerdir. Tesadüfen bulunmuş klasik iki öncü ilaç örneği penisilin ve benzodiazepin grubu ilk ilaç olan klordiazepoksittir. Fleming’in, 1928 yılında, S. aureus kültüründe yeşil bir küfün ürediğini ve bu bölgelerde bakterinin üremediğini gözlemesi, penisilinin bulunmasına neden olmuştur. Bu olay, bir çok faktörün tesadüfen bir araya gelmesiyle gerçekleşmiştir. Belki bu olayla karşılaşan başka araştırıcılar da olmasına rağmen, Fleming’in dikkatli gözlemleri, ısrarlı çalışmaları sayesinde penisilin bulunmuştur. Böylece, tesadüfen gelişen ve “aynı ortamda yaşayan mikroorganizmaların birbirinin gelişmesini inhibe etmesi veya öldürmesi” olarak bilinen antibiyozis olayı, ilk antibiyotiklerin bulunmasına ve sayılarının hızla artmasına neden olmuştur. İlk benzodiazepin türevi trankilizan ilaç olan klordiazepoksitin bulunması da tesadüfen olmuştur. Sternbach, yeni bir trankilizan ilaç grubu sentez projesi çerçevesinde, bir seri benzheptoksadiazin sentez etmek üzere deneylere başlamıştır. Ancak, R1 = -CH2NR2 ve R2 = -C6H5 olan türevlerde, ürün olarak kinazolin-3-oksit yapısında bileşiklerin oluştuğu, istenen maddelere ulaşılamadığı görülmüştür. Bir süre sonra, sentezi yapılan bileşiklerde dikkate değer bir aktivite de bulunamaması üzerine çalışma bitirilmiştir. 3. Klinik gözlemler İlaçların yan etkilerinden yola çıkılarak, yeni ilaçların geliştirilebileceği düşüncesi sonucu bir çok yeni ilaç tedaviye girmiştir. Bu yan etkiler, deney hayvanlarında yapılan farmakolojik testler sırasında saptanmış aktiviteler olabileceği gibi, daha çok klinik denemeler döneminde veya ilaç piyasaya sürüldükten sonra, hekimler veya hastaların dikkatli gözlemleri sonucu da bulunabilir. Antihistaminik ilaçların sedatif yan etkilerini azaltmak amacıyla teofilin tuzu olarak geliştirilen dimenhidrinatın, taşıt tutmasına iyi geldiği tesadüfen bulunmuştur. Bileşik bugün bu amaçla kullanılan en önemli ilaçlardan biridir. Antidiyabetik yan etkileri gözlenen karbutamit, antibakteriyel etkisinden dolayı tedaviye girememiş, ancak antidiyabetik ilaç tolbutamitin bulunmasında öncü ilaç olmuştur. Tüberküloz tedavisi sırasında iproniazit kullanan hastaların morallerinin iyi olmasının gözlenmesi üzerine yapılan araştırmalar, bu bileşiğin antidepresan etkisini ortaya çıkarmıştır. Sıtmalı bir hastanın kininle tedavisi sırasındaki dikkatli gözlemler, kininin izomeri olan kinidinin antiaritmik özelliklerinin bulunmasına neden olmuştur. İproniazit Kinin Kinidin Antihipertansif klonidinin migren tipi başağrılarını önlediği, hastalar tarafından gözlenmiştir. Antipsikotik tedavinin ilk modern ilacı olan klorpromazin antihistaminik olarak geliştirilmiş, nöroleptik etkisi tesadüfen bulunmuştur. Benzer örneklerin sayısını artırmak mümkündür. 4. Farmakolojik tarama testleri 1935’ten önce rastgele tarama yöntemi, ilaç geliştirmede esas olarak tek yaklaşımdı. Bu yöntemde, bütün bileşiklere, molekül yapısına bakılmaksızın çeşitli aktivite tarama testleri uygulanır (rastgele tarama). Günümüzde daha az kullanılmakla birlikte hala öncü bileşik bulunmasında önemli bir yöntemdir. Ancak ilaç olabilecek bir molekülün bulunabilmesi için çok sayıda bileşiğin taranması gerekmektedir. Bu yöntemle geliştirilmiş iki önemli antibiyotik, streptomisin ve tetrasiklindir. 1970’lerden sonra rastgele tarama yerine, daha çok akılcı tarama yöntemi kullanılmaya başlanmıştır. Bu yöntem, özellikle antibakteriyel ve antikanser ilaç geliştirme programlarında çok kullanılır. Amerikan Ulusal Kanser Enstitüsü her yıl 10000 civarında bileşiği tarama programı çerçevesinde incelemeye almakta, fakat bunlardan çok azı ilaç olabilecek özelliklere sahip çıkmaktadır. 5. İlaç metabolizma çalışmaları Antibakteriyel sülfanilamidin, prontosilin aktif metaboliti olduğunun bulunmasından ve metabolizma çalışmalarının yaygınlaşmasından sonra, yeni ilaç moleküllerinin bulunmasında ilaçların metabolitlerinin incelenmesi, medisinal kimyacıların çok çalıştığı konulardan biri olmuştur. İlaç adayı her molekülün metabolitlerinin izole edilip, aktivitelerine bakılması rutin, hatta bazı ülkelerde ruhsatlandırma için zorunlu hale gelmiştir. Böylece aktivitenin ilaç molekülünün kendisinden mi, yoksa metabolitinden mi kaynaklandığı saptanmaktadır. Bu çalışmalar, yeni ilaç geliştirmek üzere uygulanacak moleküler modifikasyon çalışmaları açısından da önemlidir. Çünkü bir çok ilacın kendisi inaktif olduğu halde metabolitlerinin aktif olduğu bilinmektedir. Örneğin asetanilit ve asetofenetidinin, analjezik ve antipiretik etkileri çok uzun yıllardır bilinmektedir; ancak her iki bileşiğin de analjezik etkisinin ortak metabolitleri olan p-asetilaminofenolden kaynaklandığı yıllar sonra yapılan metabolizma çalışmaları sonucu bulunmuştur. Asetanilit p-Asetilaminofenon Asetofenetidin Antienflamatuar etkili bir ilaç olan sulindak, metabolik redüksiyon ürününden dolayı aktivite gösterir. Sulindak 6. Etkin endojen moleküllerin yapılarını taklit etmek Bugün kullanılan pek çok ilaç, etkin endojen moleküller olan nöromediyatörler, hormonlar veya otokoitlerin yapılarını taklit ederek veya bu yapılar üzerinde modifikasyonlar yaparak elde edilmiştir. Bu yol, öncü molekül bulmanın yanı sıra, bulunan öncü molekülün etkisinin optimizasyonu açısından da önemlidir. Örneğin kolinerjik sistem nöromediyatörü olan asetilkolinin, asetilkolinesteraz enzimi ile yıkımı çok çabuk olduğundan etkisi çok kısadır ve ilaç olarak kullanılamaz. Ayrıca hem nikotinik, hem de muskarinik etkili olduğundan seçici bir etkisi yoktur. Asetilkolinin moleküler analogları olarak geliştirilen çeşitli kolin esterleri, uzun etkili ve seçici ilaçlardır. Karbamik asit esterlerinin hidrolizi, rezonans etki nedeniyle asetik asit esterlerine göre daha yavaş olur; ayrıca kolin kısmındaki dallanmalar da enzimin yaklaşması açısından sterik engel oluşturur. Betanekol bu şekilde geliştirilmiş kolinerjik bir ilaçtır. 7. Akılcı (rasyonel) ilaç tasarımı Daha önce bildirilen yollardan, etkin endojen maddelerin yapılarını taklit etmek hariç hiçbirisi rasyonel bir esasa dayanmamaktadır. Yukarıda sayılan geleneksel yöntemlerle öncü ilaç geliştirmek, esas olarak uzun deneyimler, dikkatli gözlemler, tesadüfler ve şansa bırakılmıştır. Bu nedenle, yeni ilaç molekülleri elde edebilmek amacıyla sentezi yapılan 400010000 bileşikten ancak bir veya ikisi ilaç olabilmektedir. Akılcı ilaç tasarımında başarı için: • Moleküler ve elektronik seviyede ilaç etki yöreleri ve mekanizmaları, • Nitel ve nicel yapı-aktivite ilişkileri, • İlaç reseptörleri ve üç boyutlu topografileri, • İlaç-reseptör etkileşme modelleri, • Spesifik moyitelerin farmakolojik etkileri, • İlaç aktivitesiyle ilgili fizikokimyasal (hidrofobik, elektronik ve sterik) parametreler, • Kimyasal ve biyokimyasal reaksiyon mekanizmaları, • İlaç metabolizması ve metabolit biyosentezleri, • Yeni kemoterapötik ilaçlar geliştirmek için memeliler ve mikroorganizmalar arasındaki sitolojik, biyokimyasal ve diğer farklılıklar konularında yeterli bilgi donanımı gerekmektedir. Akılcı ilaç tasarımıyla yeni ilaç moleküllerine ulaşmak üzere kullanılan önemli yöntemler aşağıdaki gruplar altında toplanabilir: 1) Bilgisayar-yardımlı ilaç tasarımı (Computer-Assisted Drug Design=Computer-Aided Drug Design=CADD): Bir serinin en ümit verici bileşiklerini saptamak üzere ilaç aktivitesinde önemli fizikokimyasal parametreler, kantitatif yapı-aktivite ilişkileri ve kuantum kimyasal modellerle ilgilidir. 2) Moleküler modelleme: Moleküler grafik veya konformasyon analizi olarak da adlandırılır. Bu yöntemle, öncü molekül veya analog tasarımı için bilgisayar programları veya X-ışınları kristalografisi gibi yöntemlerle ilacın moleküler şekli veya konformasyonu araştırılır. 3) Kalıp tanıma (pattern recognition) ve küme (cluster) analizi: Her biri bir çok parametre ile karakterize çok sayıda bileşik içinden en uygun bileşiğe ulaşmak için gelişmiş istatistik ve bilgisayar yöntemlerinin kullanıldığı sayısal tekniklerdir. 4) Reseptör-uyum veya reseptör tanımlama yöntemleri: Çeşitli modern spektroskopik tekniklerin de yardımıyla, reseptörle ilaç veya enzimle sübstrat arasındaki ilişkilerin ve bu ilişkilerde hangi güçlerin önemli olduğunun incelenmesi ve reseptörle en iyi uyumu sağlayacak molekülün tasarlanmasında bu bilgilerin kullanılmasıdır. Akılcı ilaç tasarımında temel olan ilaç etki yöreleri beş ana grupta toplanır: • Enzimler: Metabolik aktiviteden sorumludurlar. • Reseptörler: Hücresel aktiviteyi değiştirmek üzere sinyalci moleküllerin (ilaç veya kimyasal mediyatörlerin) etkileştiği yörelerdir. • Taşıyıcı sistemler: Hücre içine giriş-çıkışa seçici olarak izin veren iyon kanalları, taşıyıcı moleküller gibi sistemlerdir. • Hücre çoğalması ve protein sentezi: DNA ve RNA ile kontrol edilirler. • Depolama yöreleri: Moleküllerin inaktif şekilde, daha sonra salıverilmek üzere korunduğu mast hücreleri, nöronlar gibi yörelerdir. Enzimler ve reseptörler üzerinde etkili olmak üzere tasarlanmış ilaç örnekleri İlaç Kullanımı Mekanizması Enzim inhibitörleri Tranilsipramin Antidepresan Monoamin oksidaz inhibisyonu Pargilin Antihipertansif Monoamin oksidaz B inhibisyonu Kaptopril Antihipertansif Anjiyotensin dönüştürücü enzim inhibisyonu Karbidopa Parkinson tedavisi DOPA-Dekarboksilazın periferik inhibisyonu Klavulanik asit Penisilinlerin etkisini güçlendirir b-Laktamaz inhibisyonu Metotreksat Antitümör Dihidrofolat redüktaz inhibisyonu Sitarabin Antilösemik DNA polimeraz inhibisyonu Lovastatin Kolesterol düzeyini düşürücü HMG-CoA redüktaz inhibisyonu Omeprazol Antiülser H+/K+-ATPaz (proton pompası) inhibisyonu Reseptör stimülan veya blokörleri Atraküryum Nöromüsküler blokaj Asetilkolin nikotinik reseptör blokajı Pirenzepin Antiülser Seçici olarak asetilkolin muskarinik M1-reseptör blokajı Fenoldopam Konjestif kalp yetmezliği Dopamin D1-reseptör stimülasyonu Butaklamol Antipsikotik Dopamin D2-reseptör blokajı Labetolol Antihipertansif Adrenerjik a- ve b-reseptörlerin blokajı Prazosin Antihipertansif Adrenerjik a1-reseptör blokajı Propranolol Antihipertansif Adrenerjik b-reseptör blokajı Ksamoterol Kalp yetmezliği Adrenerjik b 1-reseptör stimülasyonu Salbutamol Antiastmatik Adrenerjik b 2-reseptör stimülasyonu Ondansetron Antiemetik Serotonin 5HT3- reseptör blokajı Sumatriptan Antimigren Serotonin 5HT1- benzeri reseptörlerin stimülasyonu Mepiramin Antialerjik Histamin H1-reseptör blokajı Simetidin Antiülser Histamin H2-reseptör blokajı Enzim inhibitörleri Organizmanın hayati fonksiyonlarının sürdürülmesinden sorumlu fizyolojik mediyatörlerin her birinin spesifik bir etki yöresi ve fonksiyonu vardır. Pek çok hastalıkta bu mediyatörlerin miktarının azalması veya artması, yani var olan bir dengenin bozulması söz konusudur. Son yıllarda, üzerinde en çok çalışılan konulardan biri de selektif protein kinaz C (PKC) inhibitörlerinin tasarım ve sentezidir. Memelilerde hücre içi proteinlerin fosforilasyonu, protein kinazlar ve fosfatazlarla olur. Bu enzimler hücresel sinyal iletiminde kritik rol oynarlar. Reseptörün ligantla bağlanmasını takiben gerçekleşen PKC aktivasyonu, ATP gama-fosfatının akseptör proteinin serin veya treonin artığına katalitik transferini sağlar. Substrat proteinindeki bu değişiklik sinyal üretimine neden olur. Bu nedenle PKC, hücre çoğalmasını ve gen ekspresyon mekanizmalarını düzenler. Bir çok hastalıkta, uygun olmayan PKC aktivasyonu söz konusudur. Multipl skleroz (MS) ve romatoit artrit gibi otoimmün hastalıkların altında yatan nedenin, belirli antijene cevap olarak, özel T-hücre popülasyonunun çoğalması olduğuna inanılır. PKC, bu antijenden kaynaklanan T-hücre çoğalmasında gereklidir. Bu nedenle, selektif PKC inhibitörlerinin bir çok hastalığın tedavisinde uygulama olanağı bulacağı düşünülmekte ve bu bileşiklerin akılcı tasarımları üzerinde çalışılmaktadır. Antimetabolitler Antimetabolitler, normal hücresel metabolitlere yapısal olarak benzeyen ve bu nedenle biyolojik işlemlerde onların yerine geçen, fakat onların fonksiyonlarını göstermeyen ilaçlardır. Bu grup ilaçların tasarımı, genellikle metabolitlerinde belli atom veya gruplar yerine izosterik grupların getirilmesiyle yapılır. Allopürinol, fluorourasil, merkaptopürin bu grup ilaçlara verilebilecek klasik örneklerdir. Allopürinol Fluorourasil Merkaptopürin Reseptör stimülan ve blokörleri Amino asit, biyojenik amin, peptit, prostaglandin, pürin ve steroit yapısındaki bileşikler, organizmada kimyasal mesajcı olarak görev yapar ve spesifik reseptörleri tarafından tanınırlar. Özellikle nörotransmiter olan biyojenik aminlerin transmisyonunda, ilaç geliştirmek için müdahale edilebilecek uygun kademeler vardır. Bazı biyojenik amin agonist ve antagonistleri ile tasarımda esas alınan biyojenik aminler HO Biyojenik amin Agonist OH OH CHCH2NHCH3 HO Antagonist CH3 OH CHCH2NHCH CHCH2NHCH CH3 HO CH3 OH Adrenalin Pronetanol (b-blokör) Orsiprenalin (b2-stimülan) OH O OCH2CHCH2NHCH2CH2NHC N O HO Ksamoterol (b1-stimülan) HO CH3 CH2CH2NHCHCH2CH2 HO Dobutamin (b1-stimülan) CH3 OH Yeni ilaç onaylarında 2014 yılına genel bakış Farmasötik yenilik açısında 2014 yılı iyi bir yıl olup, 44 adet yeni ilaç FDA tarafından onay almıştır. Bu ilaçların dört tanesi Astra Zeneca tarafından üretilmiştir. Kontrendikasyon olarak % 12’lik oranla enfeksiyöz hastalıklara karşı üretilen ilaçlar ilk sırayı almaktadır (12 ilaç). Bunlardan iki tanesi hepatit, diğerleri farklı bakteriyel, fungal ve parazitik enfeksiyonlardan kaynaklanmaktadır. İkinci sırada kanser enfeksiyonlarına karşı üretimiş olan sekiz adet ilaç yer almaktadır (% 18). Bu yıl onaylanan on yedi yeni ilaç, yeni ve farklı etki mekanizmaları ile etki etmektedir. Son beş yılda onaylanan ilaçların sayısı firmalar bazında gözden geçirildiğinde; J&J : 8 adet GSK : 8 adet Roche : 7 adet Astra Zeneca : 4 adet olduğu görülmektedir. Bu büyük, köklü ilaç firmaları dışında Boehringer-Ingelheim : 6 adet Biogen : 4 adet Gilead : 4 adet Takeda : 4 adet olduğu görülmektedir 2016 yılında FDA tarafından yeni 22 ilaç onaylanmıştır. Adlyxin Axumin Cinqair Epclusa Exondys 51 Netspot Ocaliva Spinraza Tecentriq Xiidra Zinbryta Anthim Briviact Defitelio Eucrisa Lartruvo Nuplazid Rubraca Taltz Venclexta Zepatier Zinplava Briviact : Brivaracetam etkin maddesini içerir. Antikonvülzan etkilidir. UCB (Union Chimique Belge) tarafından üretilmiştir. http://www.accessdata.fda.gov/scripts/cder/daf/index.cfm https://www.centerwatch.com/drug-information/fda-approved-drugs/year/2017 https://www.forbes.com/sites/bernardmunos/2015/01/02/the-fda-approvals-of2014/#6e4aa6f33118 https://www.fda.gov/downloads/Drugs/DevelopmentApprovalProcess/DrugInnovati on/UCM536693.pdf Farmasötik Kimya Hacettepe Yayınları