A TİPİ KİŞİLİK BOZUKLUKLARI PARANOİD KİŞİLİK BOZUKLUĞU Paranoid kişilik bozukluğu olan kişiler sürekli şüpheci ve genel olarak insanlara güvensizlikle karakterizedir. Sık olarak düşmanca, huzursuz ve kızgınlardır. Paranoid kişilik bozukluğunun yaygınlığı % 0,5–2,5’dir. Hastanede yatan hastalarda ise %1030’dur. DSM-IV’de Paranoid kişilik bozukluğu için daha özgül hale getirilen tanı ölçütleri şunlardır: Aşağıdakilerden en az dördünün olması ile belirli, genç erişkinlik dönemimde başlayan ve değişik koşullar altında ortaya çıkan, başkalarının davranışlarını kötü niyetli olarak yorumlayıp sürekli bir güvensizlik ve kuşkuculuk gösterme. 1. Yeterli bir temele dayanmadan başkalarının kendisini sömürdüğünden, aldattığından veya kendine zarar verdiğinden kuşkulanır. 2. Dostlarının veya iş arkadaşlarının kendine olan bağlılığı veya güvenirliği üzerine yersiz kuşkuları vardır. 3. Söylediklerinin kendisine karşı kötü niyetle kullanılacağından yersiz korkuları olduğundan başkalarına sır vermek istemez. 4. Sıradan sözlerden, olaylardan aşağılandığı veya kendisine gözdağı verildiği şeklinde anlamlar çıkarır. 5. Sürekli kin besler. 6. Karakterine ve itibarına saldırıldığı yargısını taşır ve öfke ve karşı saldırıda bulunur. 7. Haksız yere eşinin sadakatsizliği ile ilgili kuşkulara kapılır. Şizofreninin, psikotik özellikler gösteren bir duygudurum bozukluğunun veya başka bir psikotik bozukluğun gidişi sırasında ortaya çıkmamaktadır ve genel tıbbi bir durumun doğrudan fizyolojik etkilerine bağlı değildir. ÖZELLİKLERİ: Diğer insanları temelde sahtekâr, üçkağıtçı, manipülatif olarak görülürler. Diğer insanların kendi işlerine karıştıklarına, kendilerini aşağıladıklarına inanırlar. Diğerlerinin arkalarından gizli işler çevirdiklerine inanırlar. "İnsanlar eninde sonunda beni inciteceklerdir." "İnsanlara güvenilmez. Beni her zaman sömüreceklerdir." "İnsanlar beni rahatsız etmeye kızdırmaya çalışacaklardır." "Onlara öfkelenme, sana yaptıklarını yap." "Bana yönelik herhangi bir aşağılama, ne kadar hafif olursa olsun, cezalandırılmalıdır." "Uzlaşma yapmak teslim olmaktır.“ gibi şemaları vardır. "Eğer dikkatli olmazsam, insanlar beni kötüye kullanabilirler, sömürebilirler, manipüle edebilirler." "Eğer arkadaşça davranırlarsa, beni kullanmaya çalışıyorlardır." "Uzak dururlarsa, arkadaş olmadıklarının kanıtıdır.“ gibi inançları bulunmaktadır. Olası bir sömürülmeye karşı kızgınlık, algılanan bazı tehlikeler karşısında sürekli anksiyete temel duyguları arasındadır. Kendisini suçsuz karşı tarafı hep suçlu bulur. ŞİZOİD KİŞİLİK BOZUKLUĞU Şizoid kişilik bozukluğu tanısı yaşam boyunca sosyal çekingenlik gösteren hastalara konur. Bunlar insan ilişkilerinde yetersiz, içe dönük, donuk, kısıtlı duygulanımları ile dikkat çekerler. Şizoid kişilik bozukluğu olan kişiler başkalarından daha tuhaf, izole veya yalnız görünürler Genel nüfusta %7,5 oranında görülmektedir. Bozukluğun cinsiyet oranı bilinmemektedir, ancak bazı çalışmalarda kadın-erkek oranı 2/1 olarak bulunmuştur. (E>K) DSM-IV’de Şizoid kişilik bozukluğu için daha özgül hale getirilen tanı ölçütleri şunlardır: A. Aşağıdakilerden en az dördünün olması ile belirli, genç erişkinlik dönemimde başlayan ve değişik koşullar altında ortaya çıkan,sürekli toplumsal ilişkilerden kopma ve duyguların anlatımında kısıtlı olma örüntüsü, 1. Ailenin bir parçası değilmiş gibi davranır; yakın ilişkiye girmez ve yakın ilişkilerden zevk almaz. 2. Çoğunlukla tek bir etkinlikte bulunmayı tercih eder. 3. Cinsel deneyim yaşamaya karşı oldukça ilgisizdir. 4. Çok az etkinlikten zevk alır. 5. Yakın arkadaşı ve sırdaşı yoktur. 6. Övgü ve eleştirilere karşı ilgisiz kalır. 7. Duygusal soğukluk, kopukluk veya tekdüze bir duygulanım gösterir. B. Şizofreninin, psikotik özellikler gösteren bir duygudurum bozukluğunun veya başka bir psikotik bozukluğun gidişi sırasında ortaya çıkmamaktadır ve genel tıbbi bir durumun doğrudan fizyolojik etkilerine bağlı değildir. Özellikleri Kendi kendilerine yettiklerine ve yalnız yaşayabileceklerine inanırlar. Hareketli, bağımsız ve tek başına yapılan işlerde başarılı olacaklarını düşünürler. Kararlarını kendi başlarına verip sürdürebileceklerine inanırlar. Diğer insanlara her işe burunlarını sokan, rahatsız edici. Yakınlığı, diğer insanların kendilerini kontrol edeceği bir durum olarak görürler. "Temelde yalnız biriyim." "Diğer insanlarla yakın ilişkilerden pek hayır gelmez ve içinden çıkılmaz sonuçlara yol açar." "Yakın ilişkiler özgürlüğümü engeller.“ gibi şemalara sahiptirler "Eğer çok yakınlaşırsam insanlar çengel atarlar." "Tam anlamıyla özgür ve hareketli olmazsam mutlu olamam.“ gibi inançları vardır. "Çok yaklaşma." "Mesafeni koru." "Kendini verme." "Olabildiğince diğer insanlardan uzak kal." "Belli işler için bir araya gelip (mesleki faaliyetler, seks) daha sonra uzak dur.“ gibi stratejilerle hareket ederler. Kendi halinde bir yaşam tarzı seçmek. Kimseye karışmamak, kimsenin sorumluluğunu almamak tipik davranışlarıdır. Mesafelerini korudukları sürece hafif bir keder duygusu yaşayabilirler. Yakın bir ilişkiye zorlanırlarsa, anksiyeteleri çok artabilir. ŞİZOTİPAL KİŞİKLİK BOZUKLUĞU Şizotipal kişilik bozukluğu hastalar alabildiğine tuhaf veya yabancı kişilerdir. Bireysel düşünce, garip fikirler, referans fikirleri, illüzyonlar ve depersonalizasyon, şizotipal kişilerin her gün ki dünyasının bir parçasıdır. Genel popülasyonun %3 kadarında görülür. Cinsiyet oranı bilinmemektedir. DSM-IV’de Şizotipal kişilik bozukluğu için daha özgül hale getirilen tanı ölçütleri şunlardır: A. Aşağıdakilerden en az dördünün olması ile belirli, genç erişkinlik dönemimde başlayan ve değişik koşullar altında ortaya çıkan, bilişsel veya algısal çarpıklıkların ve alışılmışın dışında davranışların yanı sıra yakın ilişkilerde rahatsızlık duyma ve yakın ilişkilere girebilme becerisinde yetersizlikle kendini gösteren, toplumsal ve kişilerarası yetersizliklerin olduğu sürekli bir örüntüdür. 1. Referans fikirler. 2. Davranışı etkileyen, kültürü ile uyumlu olmayan acayip inanışlar, büyüsel düşünceler. 3. Olağandışı algısal yaşantılar, bedensel yanılsamalar. 4. Acayip düşünüş ve konuşma biçimi. 5. Kuşkuculuk ya da paranoid düşünce. 6. Uygunsuz ya da kısıtlı duygulanım. 7. Acayip, kendine özgü davranış veya görünüm. 8. Yakın arkadaş ve sırdaşların olmaması. 9. Azalmayan aşırı toplumsal anksiyete, paranoid korkular. B. Şizofreninin, psikotik özellikler gösteren bir duygudurum bozukluğunun veya başka bir psikotik bozukluğun gidişi sırasında ortaya çıkmamaktadır ve genel tıbbi bir durumun doğrudan fizyolojik etkilerine bağlı değildir. Özellikleri Kendilerinin tehlikelere açık olduğunu düşünürler. Sezgilerinin güçlü olduğuna inanırlar. Her an başkaları tarafından sömürüleceklermiş gibi bir duygu yaşarlar. "Bende bir eksiklik var." "Ben diğerlerinden farklıyım." "Tuhafım.“ gibi şemaları bulunmaktadır. "Yakın ilişkiler tehlikeli olduğu için uzak durulmalıdır." "Eğer kendimi sürekli olarak kollamazsam, başıma bir iş gelebilir.” gibi inançlara sahiptirler. "Kontrol edemediğim sosyal ortamlardan uzak durmalıyım." "Hep tetikte olup gelebilecek tehlikeleri sezmeye çalışmalıyım.” gibi stratejilerle hareket ederler. İncitilmek, zarar görmek, zayıflıklarının ortaya çıkması gibi korkulara sahiptirler. Tuhaf giyinir, kendi kendilerine konuşurlar. Yabancılara yaklaşmazlar. Sadece gerektiğinde iletişim kurarlar. Gaipten sesler duyarlar. Doğaüstü güçleri olduğuna inanırlar. Batıl inançlara düşkündürler. Çok soyut konuşurlar. Yaygın bir anksiyete, "hiçlik" ve "yokluk" temaları ağır bastığında depresyon yaşarlar. B TİPİ KİŞİLİK BOZUKLUKLARI ANTİSOSYAL KİŞİLİK BOZUKLUĞU Anti-sosyal kişilik bozukluğu 15 yaşından önce başlayan yaygın bir anti-sosyal davranış ve başka insanların haklarını çiğneme ile belirli bir bozukluktur. Ciddi sosyal sorunlara yol açtığından tüm kişilik bozuklukları içinde en önemlilerinden biridir. Anti-sosyal kişilik bozukluğu devamlılık gösteren anti-sosyal veya suç türünde hareketlerle özellik gösterir, ancak suç işleme ile eş anlama gelmez. Genel popülasyonda %2-3 oranında görülürken erkeklerde 3-4 kat daha fazla görülmektedir. DSM-IV’de Antisosyal kişilik bozukluğu için daha özgül hale getirilen tanı ölçütleri şunlardır: A. Aşağıdakilerden en az üçünün olması ile belirli, 15 yaşından beri süregelen, başkalarının haklarını saymama, başkalarının haklarına saldırma örüntüsü. 1. Tutuklanması için zemin hazırlayan tekrarlayıcı eylemlerde bulunma, yasalara ve toplumsal kurallara ayak uyduramama. 2. Sürekli yalan söyleme, takma isim kullanma, kişisel çıkar ve zevki için başkalarını atlatma. 3. Dürtüsellik ve gelecek için tasarılar yapamama. 4. Yineleyen kavgalar veya saldırılarla belirli sinirlilik ve saldırganlık. 5. Kendi ve başkalarının güvenliği konusunda umursamazlık 6. Bir işi sürekli götürememe, mali yükümlülüklerini yerine getirememe ile belirli sürekli sorumsuzluk. 7. Başkalarına zarar verme, kötü davranma veya bir şey çalma durumuna karşı ilgisizlik veya bunlara kendine göre mantıklı açıklamalar getirme, vicdan azabı çekmeme. B. Kişi en az 18 yaşındadır. C. 15 yaşından önce başlayan davranım bozukluğunun kanıtları vardır. D. Antisosyal davranış sadece şizofreni veya manik epizodun gidişi sırasında ortaya çıkmayabilir. Özellikleri Diğerlerini ya sömürücü, bu yüzden sömürülmeyi hak eden, ya da zayıf ve incinebilir, bu yüzden de kullanılmayı hakeden insanları olarak görürler. Bir kısmı da kendilerini toplum tarafından kötü muameleye maruz kalmış görürler. Bu yüzden diğerlerini mahkum etmeyi kendilerine hak görürler. Bir kısmı da kurallara karşı koymayı, saldırganlığı bir statü gibi görürler. "Kendimi korumalıyım." "Ya saldırırlar ya da saldırırım." "Diğer insanlar sömürgendir, sömürülmeyi hak ederler." "Kurallar gelişigüzel konduğu için yıkılabilir." "Kurallar başka insanlar içindir." "Sadece enayiler tüm kurallara uyarlar." "Benim mutluluğum önce gelir.“ "Eğer benim davranışlarım başka insanları rahatsız ediyorsa bu onların sorunudur.“ gibi şemalara sahiptirler. "Diğerleri sana saldırmadan sen onlara saldır." "İstediğin şeyleri elde etmek senin hakkın, onun için hiç durma." gibi stratejilerle hareket ederler. Açık olarak anti-sosyal olan kişi açıkça saldırır, çalar, taciz eder. Gizil olarak anti-sosyal olan kişi bunları gizli olarak yapar. Bir duygu gözlenirse o da kızgınlıktır. Kendilerinin hak ettikleri şeylere sahip olamadıkları ve kendilerine haksızlık yapıldığı için diğerlerine kızarlar. HİSTRİONİK KİŞİLİK BOZUKLUĞU Histrionik kişilik bozukluğu çok değişik koşullar altında ortaya çıkan aşırı bir duygusallık ve dikkati çekme isteği ile belirli bir bozukluktur. Aşırı derecede süslü sunumlarının eşlik ettiği ancak uzun süren bağlılık ve derinliği sürdürme yetersizliği vardır. DSM-IV’ e göre sınırlı sayıda genel popülaston çalışmaları histrionik kişilik bozukluğunun yoğunluğunun %2–3 kadar olduğu göstermektedir. Kadınlarda erkeklerden daha sık tanı konmaktadır. DSM-IV’de Histrionik kişilik bozukluğu için daha özgül hale getirilen tanı ölçütleri şunlardır: A. Aşağıdakilerden en az beşinin olması ile belirli, genç erişkinlik dönemimde başlayan ve değişik koşullar altında ortaya çıkan, aşırı duygusallık ve ilgilenilme arayışı gösteren sürekli bir örüntü. 1. İlgi odağı olmadığı durumlarda rahatsız olur. 2. Başkalarıyla iletişimi çoğu zaman uygunsuz bir şekilde cinsel yönden ayartıcı davranışlarla belirlidir. 3. Hızlı değişen ve yüzeysel kalan duygular sergiler. 4. İlgiyi çekmek için fiziksel görümünü kullanır. 5.Aşırı düzeyde başkalarını etkilemeye yönelik ve ayrıntıdan yoksun bir konuşma biçimi vardır. 6. Gösteriş yapar, yapmacık davranır ve duygularını aşırı bir abartı ile gösterir. 7. Telkine yatkındır, kolay etkilenir. 8. İlişkilerin olduğundan daha yakın olması gerektiğini düşünür. Özellikleri Kendilerinin büyüleyici, etkileyici, ilgi ve dikkati hak eden kişiler olduklarını düşünürler. Eğer istedikleri şefkati, ilgiyi, hoş tutulmayı elde ederlerse, diğer insanları olumlu görürler. İçinde bulundukları grubun yıldızı olmak koşuluyla güçlü kişilerarası bağlar kurabilirler. Benlik saygıları sürekli onaylanmalarına ve takdir edilmelerine bağlıdır. Diğerlerini (narsisistlerden farklı olarak) nasıl etkilediklerini sürekli kontrol ederler. "Aslında hiç de çekici biri değilim." "Mutlu olabilmem için diğer insanların bana hayran olmaları gerekir." Bunun yanında "Ben çok hoş biriyim.", "Hayran olunacak biriyim." gibi ödünleyici şemaları vardır. Diğer şemaları: "Dış görünüş önemlidir. İnsanlara dış görünüşlerine göre değer veririm." "Hayatta hiçbir zaman engellenmemeliyim. İstediğim herşeyi elde etmeliyim.“ "Duygularımı hemen ve doğrudan ifade etmeliyim." "Güzellik insanları değerlendirirken dikkate alınması gereken en önemli şeydir." "Sevilmeliyim." "Hiç kimseye, hiçbir zaman aptalca görünmemeliyim.“ gibi şemalara sahiptirler. "Eğer insanları büyülemezsem hiç bir işe yaramam." "Eğer insanları eğlendirmezsem beni terkederler." "Eğer insanlar bu yaptıklarıma cevap vermezlerse kötüdürler." Düşüncelerinde global ve izlenimcidirler. Derin düşünmezler. gibi inançları vardır. Histerionik kişilikleri yönlendiren duygulardır. Kızgınlık yaşayan bir histerionik bu duygusunu temel alarak karşısındakini cezalandırabilir. Eğer, "şefkat" yaşıyorlarsa, bu duygularına dayanarak "şefkat" saçarlar (ama bir kaç dakika içinde bir başka duyguya dönebilirler). Engellenme ve çaresizlik duygularını histerionik intihar girişimleriyle ifade ederler. Temel duyguları; neşe, mutluluk, hafifliktir. Temeldeki diğer duygu ise, anksiyetedir (reddedilme korkusuna bağlı). Reddedilirlerse, bu duygu, çok çabuk kızgınlık ve depresyona dönüşebilir. NARSİSTİK KİŞİLİK BOZUKLUĞU Narsistik kişilik bozukluğu yaygın bir üstünlük duygusu, beğenilme gereksinimi ve empati yapamama ile belirli bir bozukluktur. DSM-IV’ e göre, narsistik kişilik bozukluğunun beklenen yaygınlığı, klinik popülâsyonda %2–16 arasında olup, genel popülâsyonda %1’ den daha azdır. DSM-IV’de Narsistik kişilik bozukluğu için daha özgül hale getirilen tanı ölçütleri şunlardır: A. Aşağıdakilerden en az beşinin olması ile belirli, genç erişkinlik dönemimde başlayan ve değişik koşullar altında ortaya çıkan, üstünlük duygusu, beğenilme gereksinimi ve empati yapamamanın olduğu sürekli bir örüntüdür. 1. Kendisinin çok önemli olduğu duygusunu taşır. 2. Sınırsız başarı, güç, zeka, güzellik veya kusursuz sevgi düşlemleri üzerine kafa yorar. 3. Özel ve eşi bulunmaz birisi olduğuna ve ancak başka özel veya toplumsal durumu üstün kişilerin kendisini anlayabileceğine ya da ancak onlarla arkadaşlık edebileceğine inanır. 4. Çok beğenilmek ister. 5. Hak kazandığı duygusu vardır. 6. Kişilerarası ilişkileri kendi çıkarı için kullanır, amaçlarına ulaşmak için başkalarının zayıf taraflarını kullanır. 7. Empati yapamaz. 8. Çoğu zaman başkalarını kıskanır ya da başkalarının kendisini kıskandığını sanır. 9. küstah, kendini beğenmiş davranış ve tutumlar sergiler. Özellikleri Kendilerini eleştirilerin üstünde, prens ya da prenses gibi tek ve özel görürler. Özel bir statüleri olduğuna inanırlar. Farklı muameleyi hak ettiklerini düşünürler: Diğer insanları kendilerinden daha çirkin, daha az zeki, daha başarısız, yeteneksiz görürler. Onların kendilerine hizmet etme durumunda olduklarını düşünürler. Kendilerini normal insanlara yönelik kuralların üzerinde gördükleri için onların yaptığı her şey doğrudur. Anti-sosyal kişilik gibi kurallardan kuşku duymazlar, ancak kendilerini bunlardan muaf tutarlar. Kendilerini toplumun bir parçası görmekle beraber bu parça en üsttedir. Devamlı olarak bir şeyde ne kadar iyi oldukları, oradakilerin kendilerini nasıl el üstünde tutup, değer verdiği, sevgi ve saygıyla karşılandığı üzerinde düşünürler. Çevrelerinden sürekli övgü, alkış beklerler. Bekledikleri ilgi, övgü, hayranlık ifadeleri ile karsılaşmadıklarında hayrete düşüp, hayal kırıklığı ve mutsuzluk dönemleri yasayabilirler. "Herkesten çok farklıyım. Herkes bana hayran olmalı ve hizmet etmeli. Bunu sırf, ben olduğum için hak ediyorum." “Bu önemli farklılık bir üstünlük ya da bir yoksunlukla ilişkili olabilir.” gibi şemaları vardır. Daima bir kurumun en yetkilisi ( başhekim, profesör, mudur, komutan, işveren vs.) ile iletişime geçip, diğerlerinin fikirlerine aldırmazlar. Sıra beklemek, izin istemek, yol vermek onların sözlüğünde olmayan kavramlardır. Çünkü kendilerine göre her şeye hakları vardır ve daima bir öncelikleri olduğu düşüncesi içindedirler. Başkalarından bu konularda destek ve yardım göremediklerinde öfkelenirler. BORDERLİNE (SINIRDA) KİŞİLİK BOZUKLUĞU Bu kişiler, belirgin biçimde dengesizdirler ve aşağı yukarı her yaşantılarını iki kutuplu görme eğilimindedirler. Örneğin, terapist, bir yandan, yaşayan en iyi terapist gibi görülürken, birkaç dakika içinde en duyarsız, düşüncesiz, aşağılık, ahlaksız bir kişi olarak algılanabilir. Borderline kişilik bozukluğu olan hastalar hemen hemen daima kriz durumunda görülür. Duygulanım dalgalanmaları yaygın olarak görülür. Genel popülasyonda %2, ayaktan hasta izleme birimlerinde %10, yatan hastalarda %20 oranında görülürler. Kişilik bozukluğu olan klinik popülasyonun %30 ile %60’ını BKB oluşturur. DSM-IV’de Borderline kişilik bozukluğu için daha özgül hale getirilen tanı ölçütleri şunlardır: A. Aşağıdakilerden beşinin olması ile belirli, genç erişkinlik dönemimde başlayan ve değişik koşullar altında ortaya çıkan, kişiler arası ilişkilerde, benlik algısında ve duygulanımda tutarsızlık ve belirgin dürtüselliğin olduğu sürekli bir örüntüdür. 1. Gerçek veya hayali bir terkedilmeden kaçınmak için çılgınca çabalar gösterme. 2. Gözünde aşırı büyütme ve yerin dibine sokma uçları arasında gidip gelme, gergin ve tutarsız kişilerarası ilişkilerin olması. 3. Kimlik karmaşası: belirgin olarak ve sürekli bir biçimde tutarsız benlik algısı veya kimlik duyumu. 4. Kendine zarar verme olasılığı yüksek en az iki alanda dürtüsellik. 5. Yineleyen özkıyımla ilgili davranışlar, girişimler, göz korkutmalar. 6. Duygudurumda belirgin tepkiselliğe bağlı instabilite. 7. Kendini sürekli boşlukta hissetme. 8. Uygunsuz, yoğun öfke ya da öfkesini kontrol edememe. 9. Stresle ilişkili geçici paranoid düşünce veya ağır dissosiyatif semptomlar. Özellikleri Kim olduklarını, amaçlarını, değerlerini, cinsel kimliklerini bilememektedirler. Diğer insanlar aynı anda hem çok değerli ve güvenilir, hem de değersiz ve güvenilmez olarak görülür. "Kim olduğumdan emin değilim." "Eninde sonunda terk edileceğim." "Acım öylesine yoğunki dayanamıyorum." "Öfkem beni kontrol eder." "Davranışlarımı kendim yönlendiremiyorum.“ gibi şemaları vardır. "İnsanlar beni gerçekten tanırlarsa, sevmezler." "Beni terk etmemeleri, bana zarar vermemeleri için insanlara boyun eğmeliyim." "Duygularımı kontrol etmezsem korkunç şeyler olabilir.“ gibi fonksiyonel olmayan inançları vardır. Kendisini sevip sevmediklerini anlamak için insanların sınırlarını zorlarlar. Bir yandan yakın arkadaşlıklar kurmak isterken, diğer yandan yakınlıktan kaçınırlar. Terk edilmeye aşırı duyarlıdırlar ve bundan rahatsızlık duyarlar. Öfke nöbetleri, kızgınlık gösterileri, kavgalar tipik davranışları arasındadır. Başkalarına kronik öfke duyma ve bazen bunu kendine çevirme ve kendine kıyma davranışı gösterirler. Duygularda, aşırılık ve dengesizlik gözlenir. Normal duygulanımdan, depresyona, anksiyeteye, sinirliliğe ve yine normal duygu durumuna geçerler. Zaman zaman da yoğun bir boşluk duygusu içine girerler. Diğerleri tarafından terk edilmeye aşırı duyarlılık ve bundan rahatsızlık duyma. C TİPİ KİŞİLİK BOZUKLUKLARI ÇEKİNGEN (KAÇINGAN, AVODİANT) KİŞİLİK BOZUKLUĞU Kaçıngan kişilik bozukluğu (KKB) önemli oranda sosyal yeti kaybına yol açmasına, bireyin gelişimini ve üretkenliğini kısıtlamasına rağmen tedavisi ve yeti kaybını önlemek diğer kişilik bozukluklarına ve birçok psikiyatrik hastalığa oranla daha kolaydır. Toplumda %1-10 arasında görülmektedir. DSM-IV’de Çekingen kişilik bozukluğu için daha özgül hale getirilen tanı ölçütleri şunlardır: A. Aşağıdakilerden en az dördünün olması ile belirli, genç erişkinlik dönemimde başlayan ve değişik koşullar altında ortaya çıkan, toplumsal ketlenmenin, yetersizlik duygularının ve olumsuz değerlendirilmeye aşırı duyarlılığın olduğu sürekli bir örüntüdür. 1. Eleştirilecek, beğenilmeyecek ya da dışlanacak olma korkusuyla çok fazla kişiler arası ilişki gerektiren mesleki etkinliklerden kaçınır, 2. Sevildiğinden emin olmadıkça insanlarla ilişkiye girmek istemez, 3. Mahcup düşeceği yada alay konusu olacağı korkusuyla yakın ilişkilerde tutukluk gösterir, 4. Toplumsal durumlarda eleştirileceği ya da dışlanacağı üzerine kafa yorar, 5. Yetersizlik duyguları yüzünden yeni kişilerle aynı ortamda bulunduğu durumlarda ketlenir, 6. Kendisini toplumsal yönden beceriksiz, kişisel olarak albenisi olmayan biri olarak ya da başkalarından aşağı görür, 7. Mahcup düşebileceğinden ötürü kişisel girişimlerde bulunmak ya da yeni etkinliklere katılmak istemez. Özellikleri; Bu kişiler, diğerlerine yakın olmak ve kendi entelektüel ve mesleki potansiyellerine ulaşmak istedikleri halde, incinecekleri ve acı çekecekleri korkusuyla ya da itilecekleri ve başarısız olacakları korkusuyla, hem insanlardan hem de başarıdan uzak dururlar. Kabullenilmeye ihtiyaçları vardır. Yakın arkadaşları pek yoktur. Aşağılık kompleksleri vardır. Anksiyete ve keder yaşamaya karşı toleransları çok düşük olduğu için, kendilerini daha etkili biçimde ifade etmekten, utangaçlıklarını yenmekten kaçınırlar. Çevrelerindeki diğer insanları potansiyel olarak eleştirici, ilgisiz ve emir verici olarak görürler. Kaçıngan kişilik bozukluğu olan kişilerin "Değersizim, hiç bir işe yaramam." "Hoş olmayan duygulara dayanamam." "Sevilmeyecek biriyim." "Tüm eleştiriler aynıdır. En ufak bir eleştiri ile en yoğun eleştiri arasında fark yoktur." "Kendimi bir başka insanla kurulacak bir ilişkiye adamadan önce beni kabul edeceğine dair koşulsuz bir garanti alabilmeliyim." gibi şemaları vardır. Başarısızlık ve değerlendirilme korkusuyla iş ortamlarında yeni sorumluluklar almamak, ilerlemek için uğraşmamak olarak sıralayabiliriz Yakın ilişkilerden alacakları doyumdan ve başarının getireceği mutluluktan uzak kaldıkları için, temel duyguları anksiyete ve keder karışımıdır. BAĞIMLI KİŞİLİK BOZUKLUĞU Bağımlı kişilik bozukluğu ruh sağlığı kliniklerinde en sık karşılaşılan kişilik bozukluğudur. Ancak çoğunlukla, bağımlı kişilik bozukluğu nedeniyle değil, başka birinci eksen sorunları için başvururlar. Tüm kişilik bozuklukları içinde %2,5 oranında görülür. DSM-IV’de Bağımlı kişilik bozukluğu için daha özgül hale getirilen tanı ölçütleri şunlardır: A. Aşağıdakilerden en az dördünün olması ile belirli, genç erişkinlik dönemimde başlayan ve değişik koşullar altında ortaya çıkan, uysal ve yapışkan davranışa ve ayrılma korkusuna yol açacak biçimde kendisine bakılma gereksiniminin aşırı olmasıyla giden sürekli bir örüntü. 1. Başkalarından bol miktarda öğüt ve destek almazsa gündelik kararlarını vermekte güçlük çeker. 2. Yaşamının çoğu alanında sorumluluk almak için başkalarına gereksinim duyar. 3. Desteğini yitireceği ya da kabul görmeyeceği korkusuyla başkaları ile aynı görüşü paylaşmadığını söylemekte zorluk çeker. 4. Tasarıları başlatma, kendi başına iş yapma zorluğu vardır. 5. Başkalarının bakım ve desteğini sağlamak için hoş olmayan şeyleri yapmayı isteyecek kadar aşırıya gider. 6. Kendine bakamayacağına ilişkin aşırı korku nedeniyle tek başına kaldığında kendisini rahatsız veya çaresiz hisseder. 7. Yakın bir ilişki sonlandığında bir bakım ve destek kaynağı olarak derhal başka bir ilişki arayışı içine girer. 8. Kendi kendine bakma durumunda bırakılacağı üzerine gerçekçi olmayan bir biçimde kafa yorar. Özellikleri Bağımlı kişilik bozukluğu sergileyen kişiler, plan yapma, herhangi bir projeye başlama konusunda yetersizdirler. Özgürlüklerinden ve girişimciliklerinden tamamen vazgeçerler. Diğerlerini verici, destekleyici ve yeterli olarak görürler. Bağımlı kişilikler, yakınlarında ulaşabilecekleri güçlü bir insan olduğu sürece günlük işleyişlerini sürdürürler. Bu kişilerin "Yeterli biri yanımda olursa hayatımı sürdürebilirim. Eğer terk edilirsem ölürüm. Var olabilmem için diğer insanlara, özellikle güçlü insanlara ihtiyacım var. Mutluluğum böyle bir insana ulaşabilmeme bağlıdır." Gibi fonksiyonel olmayan inançları vardır. Reddedilme ya da terk edilme ile ilgili ciddi korkuları vardır. Karşıdaki insanı mutlu ederek yakın ilişkiyi sürdürmeye çalışmaları genel olarak gösterdikleri davranışlar arasındadır. Genellikle anksiyete ve depresyon yaşamaktadırlar. Gergin ilişkilerde anksiyete; "o insan" yakınlarında olmayınca depresyon. Güvensizdirler, kendisinin çok aptal ve beceriksiz bir kişi olduğunu söyleyebilir. Sorumluluk gerektiren işlerden kaçınırlar. Yalnızken kendilerini aciz hissederler. OBSESİF-KOMPULSİF KİŞİLİK BOZUKLUĞU Obsesif – kompulsif kişilik bozukluğunun temel özelliği genç erişkinlik döneminde başlayan ve çok değişik koşullar altında ortaya çıkan, aşırı bir mükemmeliyetçilik, düzenlilik, kendini ve başkalarını denetleme isteğidir. Bu özellikler hastanın esnek, açık ve verimli olmasını engeller. Görülme sıklığının genel popülasyonda %1, psikiyatrik hastalar arasında ise %3-10 arasında olduğu tahmin edilmektedir. Erkeklerde kadınlara göre iki misli daha fazla görülmektedir. DSM-IV’de Obsesif-kompulsif kişilik bozukluğu için daha özgül hale getirilen tanı ölçütleri şunlardır: A. Aşağıdakilerden en az dördünün olması ile belirli, genç erişkinlik dönemimde başlayan ve değişik koşullar altında ortaya çıkan, esneklik, açıklık ve verimlilik pahasına düzenlilik, mükemmelliyetçilik, zihinsel ve kişilerarası kontrol koyma üzerine aşırı kafa yormanın olduğu sürekli bir örüntü. 1. Asıl amacı unutturacak şekilde ayrıntılar, kurallar, listeler, sıralama, organize etme ya da program yapma ile uğraşıp durur. 2. İşin bitmesini zorlaştıran mükemmeliyetçilik gösterir. 3. Etkinlik ve arkadaşlarından yoksun kalacak şekilde kendini işe adar. 4. Ahlak, doğruluk, değerler gibi konularda esneklik göstermez. 5. Özel bir değeri olmasa bile eski, değersiz şeyleri elden çıkaramaz. 6. Görev dağılımı yapmak ve başkaları ile birlikte çalışmak istemez. 7. Para harcama konusunda hem kendisine, hem de başkalarına karşı cimri davranır. 8. Katı ve inatçıdır. Özellikleri Bu kişiler kendilerini yetersiz ve çaresiz olarak algılarlar. Çaresizlikle ilgili bu inançları yüzünden kendilerini koruyamayacakları düşüncesiyle diye paniğe kapılır, işlevlerini yerine getiremez hale gelirler. Diğerlerini fazla rahat, sorumsuz, sadece kendileriyle uğraşan, yetersiz kişiler olarak görürler. Kendilerini, kendilerinden ve diğerlerinden sorumlu olarak görürler. Kendilerinden ve diğer insanlardan beklentileri çok fazladır. Mükemmeliyetçilikleri bazen işe yarasa da genel bir yaşam stili haline geldiğinde fonksiyonel değildir. Obsesif -kompulsif kişilik, yaşamak için çalışmak yerine çalışmak için yaşar. Hayatta katı kurallar vardır ve bu kurallara hiç değiştirilmeden uyulmalıdır. İnsanları tanımlayan yaptıkları iştir. Yaptığımız iş ne kadar iyi ise biz de o kadar iyi bir insan sayılırız. "Düzenli olmazsam, olan bitenle başa çıkamaz hale gelebilir, kontrolü kaybedebilirim." "Var olmak için kurallara ve düzene ihtiyacım var." "Belli bir sistemim yoksa her şey mahvolur." "Performansımdaki en küçük bir kusur bile büyüyüp, bir çığa dönüşebilir." "Eğer bu işte başarısız olursam, bir insan olarak da başarısızım demektir." Gibi fonksiyonel olmayan düşünceleri vardır. "Kontrolü elde tutmalıyım." "Her şeyi mükemmel yapmalıyım." "Neyin en iyi olduğunu bilirim." "Her şey benim söylediğim şekilde yapılmalıdır." "Ayrıntılara dikkat edilmelidir." "İnsanlar mutlaka daha iyiye doğru çabalamalıdır." Gibi stratejilerle hareket ederler. Standardın altında performans beklentisi yüzünden anksiyete, gerçek ve ciddi başarısızlıklar karşısında da depresyon yaşarlar.