ANKS*YETE - Sakarya Üniversitesi | Sağlık Bilimleri Fakültesi

advertisement
Anksiyete; organizma için tehlike içeren
tanımlanabilir ya da tanımlanamaz bir
durum karşısında yaşanan; endişe duygusu
ve birlikte eşlik eden bedensel uyarılma
belirtileri ile karakterizedir.
•
•
•
•
•
kaygı,
sıkıntı,
bunaltı,
endişe,
korkuya benzer bir duygu vardır.
Bedensel belirtiler: Otonom sinir sistemi
hiperaktivasyonuna bağlıdır.
• çarpıntı
• titreme
• terleme, yüzde kızarma, ateş basması
• nefes darlığı
• bulantı yada karın ağrısı
• baş dönmesi, sersemlik hissi,
• düşecekmiş veya bayılacakmış gibi
hissetme
Ruhsal belirtiler:
• unutkanlık
• aklın sisli, bulanık olması
• aşırı uyanıklık hali (hipervijilans)
• depresonalizasyon
• Derealizasyon
• başa çıkamama korkusu
• fiziksel zarar görme ya da ölüm korkusu
• aklını yitirme korkusu
 “Sıkıntı geliyor, tıkanıyorum,
boğulacak gibi oluyorum”.
bunalıyorum
ve
 “Telefon ya da kapı çalsa çok heyecanlanıyorum
ve kalbim hızla çarpmaya başlıyor. Çocuklarımın
ya da yakınlarımın başına kötü bir şey gelmiş
olabileceği düşüncesi ile çok endişeleniyorum”.
Genel Anksiyete Bozukluğu için
DSM-5 kriterleri
•
Kişinin en az 2 yaşam alanında
günlerinin %50’sinde yoğun endişe
duyması
– Aile, iş, okul, arkadaşlar, vs.
• Endişenin en az 3 aydır sürüyor olması
• Endişenin aşağıdakilerden en az 3’üyle ilişkili
olması:
– Sürekli tetikte hissetme
– Kolayca yorulma
– Konsantrasyon güçlüğü, zihnin bomboş kalması
duygusu
– Sinirlilik,
– Kas gerginliği
– Uyku bozukluğu
•
Kaygı ve endişe nedeniyle olumsuz bir
şeyler olacağı düşünülen durumlardan
kaçınma, olumsuz sonuçları olabilecek
sonuçlara yönelik önceden hazırlık için çok
çaba harcama, bu endişeler nedeniyle işleri
erteleme, karar verememe, sürekli onay
arama
• – The DSM-IV-TR ‘deki, “kişinin endişelerini
kontrol edememesi” kriteri DSM-5’te yok
• – The DSM-IV-TR’deki 6 aylık kriter DSM-5’te 3
aya indirilmiş
• – DSM-IV-TR’te, anksiyetenin çeşitli aktivite ve
durumlarla ilişkili olması belirtilmiş
Kadınlarda erkeklere oranla iki kat
fazla görülür. Vakaların yarısından
çoğu çocukluk ve erişkinliğe geçiş
döneminde başlamaktadır.
•
•
•
•
•
•
1-Özgül Fobiler
2- Sosyal anksiyete bozukluğu
3-Panik bozukluk
4-Agorafobi
5-Genel anksiyete bozukluğu
6-Komorbidite
• Özgül fobi, özgül bir nesne ya da durum
karşısında ortaya çıkan aşırı bir korku ve bu
korkuya ikincil olarak gelişen ısrarlı bir kaçınma
davranışıdır.
• Tanısı
DSM-5’e göre tanı kriterleri şunlardır;
Özgül bir nesne ya da durumlu ilgili olarak
belirgin bir korku ya da kaygı duyma (örn. uçağa
binme, yükseklikler, hayvanlar, iğne yapılması, kan
görme).
Fobi kaynağı nesne veya durum, neredeyse her
zaman, doğrudan kaygı ve korku doğurur.
Duyulan korku ya da kaygı, özgül nesne ya da
durumun yarattığı gerçek tehlikeye göre
toplumsal-kültürel anlamda bağlantısızdır.
Korku, kaygı ya da kaçınma sürekli bir
durumdur, altı ay ya da daha uzun sürer.
Korku, kaygı ya da kaçınma, klinik açıdan
belirgin bir sıkıntıya ya da toplumsal, işle ilgili
alanlarda ya da önemli diğer işlevsellik
alanlarında işlevsellikte düşmeye neden olur.
• Tedavi
• Özgül fobi tedavisinde en etkili yöntem
yüzleştirmedir (exposure). Yüzleştirme tedavisi
motivasyonu yeterli olan, depresif belirtilerin
bulunmadığı, fobik uyaranın açıkça belli olduğu
olgularda uygulanabilir.
•
Korku yaşamı veya güvenliği tehdit eden
mevcut veya olası bir tehlike karşısında ortaya
çıkan duygusal bir tepkidir. Korkunun böyle bir
tehlike karşısında ortaya çıkması ise şarttır. Bu
sayede kişi tehlikeli duruma karşı önlem alır ve
yaşamını güven içinde devam ettirir.
•
DSM 5’e göre tanı kriterleri şunlardır;
Kişinin, başkalarınca değerlendirilebilecek olduğu bir
ya da birden çok toplumsal durumda belirgin bir
korku ya da kaygı duyması. Örnekler arasında
toplumsal etkileşmeler ( örn. Karşılıklı konuşma,
tanımadık insanlarla karşılaşma), gözlenme ( örn.
Yemek yerken ya da içerken) ve başkalarının önünde
bir eylemi gerçekleştirme ( örn, bir konuşma yapma)
vardır.
•
• Kişi, olumsuz olarak değerlendirilebilecek bir
şekilde davranmaktan ya da kaygı duyduğuna
ilişkin belirtiler göstermekten korkar ( küçük
düşeceği ya da utanç duyacaği bir biçimde;
başkalarınca dışlanacağı ya da başkalarının
kırılmasına yol açacak bir biçimde).
•
Söz konusu toplumsal durumlar, neredeyse her
zaman, korku ya da kaygı doğurur.
Söz konusu toplumsal durumlardan kaçınılır ya
da yoğun bir korku ya da kaygı ile bunlara
katlanılır.
Duyulan korku ya da kaygı, söz konusu
toplumsal ortamlarda çekinilen duruma göre ve
toplumsal-kültürel bağlamda orantısızdır.
Korku, kaygı ya da kaçınma sürekli bir
durumdur, 6 ay veya daha uzun sürer.
• Tedavisi
Sosyal fobinin tedavisinde farmakoterapi veya
psikoterapiden biri uygulanır. Gerekli görüldüğü
takdirde kombine tedavi de uygulanabilir.
•
Ani ve patlamalar tarzında bir başlangıç
gösteren ve anksiyetenin özel bir türü olan
panik ataklar›, başta panik bozukluğu olmak
üzere, birçok psikiyatrik hastalıkta ortaya
çıkabilmektedir. Panik bozukluğunda görülen
panik ataklar› tipik olarak yineleyici bir özellik
gösterir ve beklenmedik bir anda ortaya çıkar.
Sıklıkla tabloya yeni bir atak geçirme korkusu
eşlik etmektedir.
•





DSM-5 Kriterleri :
Tekrarlayan ipucu olamayan ataklar ,
En az bir ay boyunca ,
Başka ataklar gelecek diye kaygılanmak ,
Atak sonuçlarına yönelik duyulan endişe ,
Atak olasılığı yüzünden ortaya çıkabilecek
davranışsal değişimler .
1. İlaç tedavisi: Genellikle ilk seçenek SSRI
grubu tercih edilir.
2. Bilişsel Davranışçı Terapi
Bu tedavi yönteminde iki amaç vardır:
- Hastanın, aslında tamamen zararsız olan Panik
Atağı belirtileri hakkındaki yanlış bilgi ve
inanışlarının düzeltilmesi ve hastanın bu belirtiler
ile korkmadan baş edebilmesinin öğretilmesi
amaçlanır.
• - Panik Atağı geleceğinden korktuğu için tek
başına bulunmaktan kaçındığı yer ve durumlarla
aşamalı bir şekilde tekrar tekrar
karşılaştırılması, böylece korkularının üstüne
gitmesi sağlanarak korkularını yenmesi
amaçlanır.
• Kişinin kendini utandıracak durumlara sokacak
ya da kaçılması zor olduğunu düşündüğü en az
2 yerden korkması ,
• Kalabalıklar, kalabalık yerler, sinema, tiyatro,
vs. ,
• Trenler, köprüler, uzun yollardan korkması...
• DSM-5Te ayrı bir tanı
• ICD ile daha uyumlu
• Araştırmalara da uyuyor (çoğunda panik atak
yok) ,
• Epidemiyolojisi pek bilinmiyor (panik bozukluk
alt tipi olarak yorumlanmış),
• Gündelik yaşamda çok zorlayıcı,
• Yaşam kalitesi diğer bozukluklar kadar
düşüyor.
•
Rahatsızlık hem ilaçla hem de psikolojik
yöntemlerle tedavi edilmeye çalışılır.
• Yaygın Anksiyete Bozukluğu (YAB) olan kişilerde
ise “sürekli, aşırı ve durumla uygun olmayan bir
endişe durumu” söz konusudur. Aşırı endişe,
kişinin günlük yaşamını olumsuz yönde etkiler ve
hatta olağan yaşam etkinliklerini sürdürmesini
engeller. Bu kişiler her durumda olası en kötü
sonucu düşünürler, herşey kendi denetimlerinin
dışındadır, iyi bir olasılık ya da geriye dönüş
mümkün değildir.
•
• YAB’da aşırı endişe ve kaygı genellikle sağlık,
aile, para ya da iş gibi konularla ilgilidir.
Denetlenemez nitelikte olan endişe hali en az
altı ay boyunca hemen hergün vardır ve gün
boyunca sürer.
• YAB’nun yaşam boyu görülme sıklığı %5-6’dır.
Başka bir deyişle, her 100 kişiden 5-6’sı
yaşamlarının herhangi bir zamanın bu
rahatsızlığı yaşayabilir. Yaşla birlikte kaygı
duyarlılığı artar. YAB yaşlılıkta en sık görülen
anksiyete bozukluğudur.
•
En az altı aylık bir sürenin çoğu gününde, birtakım
olaylar ya da etkinliklerle(işte ya da okulda
başarı gösterebilme gibi) ilgili olarak, aşırı bir
kaygı ve kuruntu (kaygılı beklenti) vardır.
Kişi kuruntularını denetim altına almakta güçlük
çeker.
Bu kaygı ve kuruntuya, aşağıdaki altı belirtiden
üçü ya da daha çoğu eşlik eder.
1-Dinginleşememe(huzursuzluk) ya da gergin ya
da sürekli diken üzerinde olma,
2-Kolay yorulma ,
3-Odaklanmakta güçlük çekme ya da zihnin
boşalmaması,
4-Kolay kızma,
5-Kas gerginliği,
6-Uyku bozukluğu(uykuya dalmakta ya da
uykuyu sürdürmekte güçlük çekme ya da
dinlendirmeyen , doyurucu olmayan bir uyku
uyuma).
Kaygı , kuruntu ya da bedensel belirtiler , klinik
açıdan belirgin bir sıkıntıya ya da toplumsal işle
ilgili alanlarda ya da önemli işlevsellik
alanlarında işlevsellikte düşmeye neden olur.
Bu bozukluk , bir maddenin kötüye kullanımı ya
da başka bir sağlık durumunun (örneğin;
hipertiroidi) fizyolojiyle ilgili etkilerini bağlamaz.
Bu bozukluk başka bir ruhsal bozuklukla daha iyi
açıklanamaz.
• TEDAVİ
• Hastaya son aylarda özellikle gergin ya da
endişeli , kötü bir şey olacak endişesi olup
olmadığı , endişesinin neyle ilgili olduğu ve
endişesini kontrol altına alıp alamadığı
sorgulanmalıdır.
• Tedavide SSR ve TSA lar YAB depresyonla sık
birliktelik olduğundan antidepresan dozlarında
kullanılmalıdır. Benzodiazepinler hızlı etkilidir.
Ancak sedatif ve diğer yan etkileri , bağımlılık
potansiyeli sebebiyle sınırlı kullanım alanına
sahiptirler.
Buspiron bağımlılık potansiyeli olmayan bir
anksiyolitiktir. YAB nun bilişsel belirtilerini
azaltmada daha etkin görünmektedir. Ancak
etkilerinin belirginleşmesi için 2-3 haftanın
geçmesi gereklidir.
Başlanılan SSRI ve TSA 6-8 hafta devam
edilmelidir. Düzelmede tedavi 6 ay-1 yıl devam
edilmelidir. Düzelme 6-8 hafta içinde
sağlanamazsa tıbbi ya da psikiyatrik komorbidite
varsa psikiyatri sevki yapılmalıdır.
TANI
ANKSİYETE
AMAÇ
1- Risk faktörlerine
yönelik düzenlenen
planın kabulü
GİRİŞİM
1)İlgili risk faktörleri
kontrol altına alınır
2) Tüm tedavi yöntemleri
hastaya açıklanır
2- Uygulanacak
tedavi planına katılım
sorumluluğu alma
3) Anksiyetisi ile ilgili
tüm duygu ve düşüncesini
ifade etmesine fırsat
verilir
4) Mental aktivite izlenir
TANI
ANKSİYETE
AMAÇ
3-
GİRİŞİM
Etkili baş etme 5)Geçmişte ki baş
yöntemleri
etme yöntemleri
geliştirebilme
değerlendirilir.
6)Uygun baş etme
yöntemi uygulanması
sağlana bilir(müzik
dinletme gibi)
7)Gevşeme ve
rahatlama
yöntemleri uygulanır.
• 1.www.psikiyatri.org.tr › Ruhsal Hastalıklar
• 2.www.psikofarmakoloji.org/pdf/
• 3. Hemşirelik akıl sağlığı ders notları
B121100087
B121100009
B121100088
B121100047
B121100061
NADİDE DEMİR
SEVGİ DOĞAN
ELİF TURUNÇ
ZEYNEP DURGUN
MUSTAFA KAHRAMAN
Download