TARİH BİLİMİNE GİRİŞ Bütün olaylar bir zincirin halkaları gibi birbirine bağlıdır.her olay kendisinden önceki olayın sonucu kendisinden sonraki olayın sebebidir. Önceki olayı bilmezsek, sonraki olayı kavrayamayız. A- TARİH BİLİMİ 1- TARİH BİLİMİNİN KONUSU : Tarihin tanımı ; İnsan topluluklarının her türlü faaliyetlerini Siyasal,sosyal,ekonomik,kültürel,dini ) yer ve zaman belirterek, sebep-sonuç ilişkileri içerisinde inceleyen bilim dalıdır. *Bütün yönleriyle insanlığın geçmişini inceler *Geçmişle gelecek arasında kurulan bir köprüdür *Tarih insanlığın ortak mirasıdır. OLAY NEDİR? OLGU NEDİR? OLAY: İnsanları ilgilendiren sosyal, ekonomik, kültürel, dini ve benzeri alanlarda meydana gelen oluşumlardır. OLGU: Oluşum süreci içinde ya da başka bir şeyin belirtisi olarak gözlemlenmiş olaylardan ibarettir. *Tarih, insan topluluklarının sosyal,ekonomik,siyasi,kültürel,dini faaliyetlerini, birbirleriyle olan ilişkilerini, kültürlerini,yer ve zaman belirterek, olayların sebeplerini,gelişmelerini ve sonuçlarını birlikte inceleyen bir bilim dalıdır. Örnek: Anadolu’nun Türkler tarafından fethi Olay’dır. Anadolu’nun Türkleşmesi Olgu’dur. * Tarih sadece geçmişi araştırmakla kalmamakta, geçmişle günümüz ve gelecek arasında bir köprü görevi görmektedir. TARİH FELSEFESİ NEDİR?: Tarihi deneyimleri, günümüz sorunlarının çözümü için yeniden yorumlamaya Tarih Felsefesi denir. * Tarihine sahip çıkmayan,tarihini unutmuş bir millet, hafızasını kaybeden bir insana benzer. TARİHİN TASNİFİ (SINIFLANDIRILMASI) TÜRK TARİHİNİ ÖĞRENME GEREKLİLİĞİ : 1)- Zamana Göre Sınıflandırma: (Örnek: Ortaçağ tarihi,15. yüzyıl tarihi gibi...) Türk milleti tarihin en eski ve en köklü milletlerinden biridir.Türkler Asya,Avrupa ve Afrika kıtalarına yayılan devletler kurmuşlardır.Bu bölgelerde Türk Dilinin,Türk Sanatının,Türk kültürünün izleri bugün bile sürmektedir. 2)Mekana(Yer’e) Göre sınıflandırma: (Örnek:Türkiye Tarihi,Avrupa tarihi gibi...) * MÖ III.YY da Hunlar’la başlayan Türk Tarihi günümüze kadar varlığını sürdürmüştür. Tarihi Zamana, Mekana ve Konuya göre sınıflandırmamızın nedeni öğrenmeyi, öğretmeyi, araştırmayı kolaylaştırmaktır. Atatürk Türk Tarihine büyük önem vermiş "Türk çocuğu ecdadını ( Atasını ) tanıdıkça daha büyük işler yapmak için kendinde kuvvet bulacaktır" demiş ve zengin Türk Tarihinin ortaya çıkarılabilmesi için 1932 yılında Türk Tarih Kurumunu kurdurmuştur. 3)- Konuya Göre Sınıflandırma: (Örnek: Tıp Tarihi, Sanat tarihi gibi...) TARİHİN YÖNTEMİ: Tarihi olayları araştıran bir tarihçi sırasıyla aşağıdaki yöntemleri uygular. 1)-KAYNAK ARAMA: Önce olayla ilgili kaynaklar aranır. * Tarihimizi iyi öğrenmekle ; Kaynaklar 2’ye ayrılır: *Vatan,Millet sevgimiz gelişecektir. 1- Ana Kaynaklar(Birinci el kaynaklar): Olayın geçtiği döneme ait kaynaklardır. *Millet olarak geleceğe daha güvenle bakabiliriz. milletler 2- İkinci El Kaynaklar: Ana kaynaklardan yararlanılarak hazırlanan kaynaklardır. YER VE ZAMANIN Ayrıca kaynakları YAZILI ve YAZISIZ kaynaklar diye de ikiye ayırabiliriz: * Tarihini tanımayan, iyi bilmeyen dağılmaya yok olmaya mahkumlardır. TARİH ANLATIMINDA ÖNEMİ NEDİR? 1)- Yer ve zamanın belirtilmesiyle olayın gerçek olup olmadığını anlarız. 2)- Olayın geçtiği yer ile olayın meydana geldiği zaman dilimi o olayın sebep ve sonuçlarını belirlememizde gereklidir. Çünkü ; o yerin iklimi, yaşam şartları, madenleri, o zaman içindeki nüfusu,o zaman içindeki toplumsal değerler olayın meydana geliş sebeplerini oluşturabilirler. SEBEP-SONUÇ İLİŞKİSİNİN ÖNEMİ NEDİR? 1-Yazılı Kitabeler,fermanlar,kanunlar,mahkeme noterlik yazıları, gazeteler, dergiler vb... Kaynaklar: kayıtları, 2- Yazısız(Sözlü) Kaynaklar: Evler, kaleler, tapınaklar, heykeller, silah, eşyalar,destanlar, efsaneler, fıkralar, atasözleri örf ve adetler vb... 2)- VERİLERİ TASNİF, TAHLİL VE TENKİT ETME: 1 a)Tasnif(Sınıflandırma):Elde edilen bilgiler zamana,mekana ve konuya göre tasnif edilir. b)Tahlil(Analiz=İnceleme) : Kaynaklardan elde ettiğimiz bilgiler güvenilir mi?Karşılaştırma yapılarak bilgiler bu yönde incelenir. c)Tenkit(Eleştiri):Elde edilen bilgilerin işe yarayıp yaramadığı,hangi bilgilerin kullanılacağı belirlenir. 3)TERKİP (Sentez)(Birleştirme):Kaynaklardan elde edilen bilgiler düzenlenip yazılması safhasıdır. TARİHİN KAYNAKLARI: A. Birinci elden kaynaklar: ikiye ayrılır: TARİHİN DEVİRLERE AYRILMASI: Tarih, yazının icadı ile başlar. Yazının, MÖ 3500' lerde Sümerler tarafından bulunduğu bilinmektedir. Yazı'nın bulunmasından önceki döneme Tarih öncesi Devirler (Prehistorik), yazının bulunmasından sonraki döneme de Tarih Devirleri denilir. I. TARİH ÖNCESİ (PREHİSTORİK) DEVİRLER: Bu devirler, yapılan araç ve gereçlerin çeşitliliğine göre bölümlere ayrılır: 1. Yazısız kaynaklar: Geçmişe ait tüm arkeolojik kalıntılar bu gruba girer. A. TAŞ DEVRİ: Bu devir de kendi arasında üçe ayrılır. Bunlar, insan ve hayvan kemikleri (fosiller) Mağara resimlen ve kabartmalar Her türlü kullanım eşyaları Mezarlardır. 1. Yontmataş Devri (Paleolitik): 2. Yazılı kaynaklar: Tarihin aydınlatılmasında kesin bilgiler veren kaynaklardır. Bunlar,Yazıtlar (Kitabeler) Antlaşma metinleri Fermanlar ve beratlar Yazılı tabletler Döneminde yazılmış kitaplardır. B. İkinci elden kaynaklar: Bu gruba, geçmişe ait bilgilerin sentezi yapılarak yazılan, günümüz tarih kitapları girer. TARİH ÇEŞİTLERİ: A. Konularına Göre: Genel Tarih: Yazılan herhangi bir tarih, birden fazla devlet veya milletin hayatını ilgilendiriyorsa bu bir genel tarihtir. *Tarihöncesi devirler içinde en uzun yaşanan dönemdir. *insan bu devirde tüketicidir. Avcılık, balıkçılık ve toplayıcılık yapar. *insanın doğa ile mücadelesi bu devirde başlar. *Toplumlar arasında yeterli iletişim yoktur. *Mağaralar ve kuytu yerler, yaşam için seçilen yerlerdir. *Kaba taştan yapılan aletler ve duvarlarındaki resimler tek kalıntılardır mağara *Donemin sonuna doğru Ateş bulunur. * Ateş’in bulunması bir başlangıcı olarak kabul edilir. anlamda uygarlığın Özel Tarih (Milli): Yazılan herhangi bir tarih, tek bir milletin veya devletin yaşamını konu alıyorsa bu bir özel tarihtir. NOT: Genel ya da Özel Tarih; Siyasi, Uygarlık ve Ekonomi olmak üzere üç çeşit yazılabilir. B. Yazılış Şekillerine Göre: * Hikayeci (Öykücü) Tarih: Neden-sonuç ilişkisi ile yer ve zamana bağlı kalmadan yazılan tariherdir. Bilimsel değeri yoktur. Amacı, tarih okumayı sevdirmektir. 2. Ortataş Devri (Mezolitik): *Neolitik devre geçişi sağlayan bir ara dönemdir. *insanlar, yaşamlarını yine avcılık ve toplayıcılık ile sürdürmektedir. *Buzul çağları sona ermiş, yeryüzündeki iklim koşulları günümüz iklimine dönmeye başlamıştır. *Öğretici Tarih: Tarihsel olaylar, duygusal yönleriyle ele alınır. Topluma milli ve ahlaki değerler kazandırılmaya çalışılır. Amacı, okuyanı etkilemektir. *Sosyal Tarih: Tarihsel olayların sadece sosyal yönleri ele alınarak yazılır. 3. Cilalıtaş Devri (Neolitik): * Kronik Tarih: Olaylar tarihsel sıraya konularak yazılır. Olaylar arasında bağlantı kurulmaz *İnsan geçer. Neden-Nasılcı Tarih: Tarihsel olaylar neden-sonuç ilişkisi içinde, yer ve zaman gösterilerek yazılır. Bilimsel tarih yazıcılığıdır. *Topraklar tarıma açılır. üretken hale *Kalıcı kültür yaratılmaya başlanır. 2 *Topraktan kap-kacak yapılır ve seramik sanatı başlar. *Babil Kralı Hammurabi tarafından ilk merkezi krallık kurulmuştur. *ilk yerleşim birimleri oluşturulur. *Dönemin sonuna doğru yazı bulunmuş ve Tarih öncesi Devirler sona ermiştir. * Hayvanlar evcilleştirilir ve bitki liflerinden elbiseler yapılır. *ilk dinsel inançlar ortaya çıkar. *İlk başlar. ticaret TARİH DEVİRLERİ: Yazının bulunmasıyla başlar ve günümüze kadar devam eder. *Ataerkil bir düzen kurulur. TARİH İLE YAZI ARASINDAKİ İLİŞKİ * Köleci toplum yapısı ortaya çıkar. Tarih, yazı ile başlar. yazıdan önceki devirler hakkında sağlıklı bilgi edinmek zor olduğundan, bu dönemlere “Tarih Öncesi Devirler (Prehistorik Devirler)” veya “Karanlık Çağlar” denir. *Günümüzün sosyal yaşam biçimi oluşur Dolmen : Uzunca ve kaba taşların yan yana dizilip üzerine yassıca kaba bir taşın yerleştirilmesiyle oluşan anıtlar. Tümülüs : Dolmenlerin toprak yığınıyla örtülüp bir tepe şekline getirilmiş hali. Höyük : Tümülüslere Anadolu’da verilen ad Kurgan : Tümülüslere Türkistan’da verilen isim Menhir : Bir çizgi veya daire etrafında kabaca dikilmiş yüksek taşlardan oluşan anıtlar. B. MADEN DEVRİ: Kullanılan madenlere göre bölümlere ayrılır: 1. Bakırtaş Devri (Kalkolitik): Maden Devri'ne geçiş dönemidir. Bu devirde Bakır bulunarak, işlenmeye başlanmıştır. *Bakır, insanın kullandığı ilk madendir. Doğada saf olarak bulunur. Bu devirde Bakır, günlük hayatın içine girmiş, ancak yumuşak olduğundan ve madencilik tekniğinin ilerlemesi ile de Bakır ve Kalay karıştırılıp Tunç elde edilmiştir. 2- *Toplumlar kullanmışlardır. ilk olarak resim yazısı *İlk yazıyı Sümerler bulmuştur.(Çivi Yazısı) *Bugün kullandığımız alfabeyi, ilk olarak Fenikeliler kullanmış, onlardan Yunanlılar ve Romalılar alarak geliştirmişler ve böylelikle LATİN alfabesi ortaya çıkmıştır. * Yazı, Anadolu’ya ilk olarak Asurlular tarafından Tunç devrinde getirilmiştir. * Türk Tarihinin ilk yazılı GÖKTÜRK(ORHUN) KİTABELERİDİR. eserleri TARİH DEVİRLERİ: A. İLKÇAĞ (Eskiçağ): MÖ 3500'lerde Sümerler 'in yazıyı bulması ile başlar, 476'da Batı Roma'nın yıkılışıyla sona erer. * Önceleri şehir devletleri halindeki siyasi yapı, sonradan Eski Yunan siteleri hariç,merkezi krallıklara dönüşmüştür. *Çağa çok tanrılı dinler egemendir. Ancak istisna olarak, ibraniler'de tek tanrılı din ilk kez görüldü ise de Musevilik bir dünya dini olamamıştır. Hıristiyanlık da, bu dönemde ortaya çıkmıştır. Tunç Devri: * Bu dönemde toplumlar arası iletişim ve ticaret gelişmiştir. *ilk yerleşim dönüşmüştür. YAZI İLE İLGİLİ ÖNEMLİ BİLGİLER birimleri, şehir devletlerine * Özellikle Akdeniz Havzası'nda canlı bir ticaret ekonomisi görülmüştür, bunun temel nedeni koloniciliktir. * Köleci ve sınıflı toplum yapısı çağa egemen olmuştur. * Tarih Çağlan içinde en uzun yaşanan dönemdir. 3 Demir Devri: * Tarım sektörünün yanı sıra sanayi sektörü de gelişmiştir. *Çağ'ın içinde, İsa'nın doğumu takvime başlangıç olarak kabul edilir, İsa'nın doğumu ile MÖ dönem sona erer, MS dönem başlar, ilkçağ'ın içinde hem MÖ hem de MS dönemler yaşanmıştır *Uygarlığın gelişmesi hızlanmıştır. *Silah yapım tekniği gelişmiştir. 3 B. ORTAÇAĞ: MS 476' da Batı Roma'nın yıkılmasıyla başlar, 1453 İstanbul 'un Fethi ile sona erer. Mısır ve Mezopotamya’daki insanlar yazıyı kullanırlarken, dünyanın diğer bölgelerindeki insanlar ancak yüzlerce yıl sonra yazıyı kullanmışlardır. * Merkezi krallıklar gücünü Kavimler Göçü sonunda yitirdiğinden, siyasi yapıda Feodalite çağa egemen olmuştur. ÇAĞLARIN BAŞLANGIÇ-BİTİŞ NASIL TESBİT EDİLMİŞTİR? *Tek tanrılı dinler egemendir. Bu nedenle Ortaçağ' da, bilimsel ve kültürel gelişme yavaşlar. *Tek üretim aracı ve zenginliğin simgesi topraktır. Geri, kapalı ve toprağa bağımlı bir ekonomik yapı görülür. TARİHLERİ Tarihin zamana göre tasnifinde en önemli ayrım “çağlara ayırarak” incelemedir. Çağların başlangıç ve bitim tarihleri belirlenirken toplumların geniş çapta etkilendiği tarihi olaylar esas alınmıştır. *Akdeniz havzası, ticari etkinliğini yitirir. TARİHTE YAZI: *Köleci toplum yapısı sarsılır, sınıflı toplum yapısı devam eder. Yazının, MÖ 3500 yıllarında Sümerler tarafından kullanıldığı bilinmektedir Sümerler, yazıyı ticari etkileşimin bir sonucu olarak bulmuşlar ve yazı MÖ 3000 yılında işlerlik kazanmıştır. C. YENİÇAĞ: 1453'te İstanbul'un Fethi ile başlar, 1789 Fransız İhtilali ile sona erer. *İstanbul'un Fethi'nde kullanılan tahrip gücü yüksek toplar, merkezi krallar tarafından kullanılmış, Feodalite yıkılırken, merkezi krallıklar yeniden güçlenmiştir. *Coğrafi Keşifler sonunda ise bazı merkezi krallıklar Sömürge imparatorluğu'na dönüşmüştür. *Tek tanrılı dinler çağa egemen olmasına rağmen, toplum üzerindeki etkinliklerini yitirmeye başlamışlardır. *Özellikle Coğrafi Keşifler' den sonra, canlı bir ticaret ekonomisi görülür. *Rönesans Hareketleri sonunda sınıflı toplum yapısı da bozulmaya başlar. D. YAKINÇAĞ: 1789'da Fransız ihtilali ile başlar günümüze kadar devam eder *Siyasi yapıya, Demokrasi egemendir. Özellikle Fransız İhtilali'nden sonra din devleti, Dünya devletine dönüşür. Ulusçuluk akımı güçlenir. * Tarih çağlarına geçen ilk kavim Sümerler ‘dir. Sümer yazısı, hece esasına dayalı bir çizgi ve şekil yazısıdır. Aynı çağlarda, Mısır'da da Hiyeroglif denilen resim yazısı kullanılmıştır. Yazı Anadolu'ya, Asurlu ticaret adamları tarafından getirilmiştir. *Anadolu'da tarih devirlerinin, Mezopotamya ve Mısır'a göre daha geç başlamasının nedeni, yazının Anadolu'da daha geç kullanılmasıdır. ALFABE BİLGİSİ: Bugün kullandığımız alfabeyi ilk bulanlar, Fenikeliler' dir. Fenikeliler, sembolleri Mısır hiyerogliflerinden yararlanarak elde ettiler. Sembolleri heceye dönüştürürken de Sümerler' in çivi yazısından yararlandılar. Fenikelilerin bulduğu bu 22 harflik alfabe, İyonya' dan Eski Yunan'a taşınmış ve Eski Yunanlılar tarafından geliştirilmiştir. Alfabeye bugünkü kazandırmışlardır şeklini, Romalılar Latin alfabesi adı verilen harf yazısına dayalı bu alfabe, 1 Kasım 1928'de ülkemizde de kullanılmaya başlanmıştır *Tek tanrılı dinler çağa egemen olmasına rağmen, toplum üzerindeki etkinliklerini yitirir ve özellikle Fransız İhtilali'nden sonra laik devlet ve laik toplum düzeni kurulur. *Fransız ihtilali'nin getirdiği ilkeler sonucu, sınıflı toplum yapısı ortadan kalkar. *Sanayi Devrimi, hammadde ve pazar gereksinimini arttır. *Sömürge mücadelesi hızlanır. Dikkat : Zamanı çağlara bölmek yapay bir bölme işlemidir. Öğrenimi kolaylaştırmak amacı taşır. Örneğin: İstanbul’un fethi, Avrupa ve Asya’yı etkileyen önemli bir tarihi olaydır. Ancak bu olay o sırada Amerika ve Afrika kıtasında yaşayan insanları doğrudan etkilememiştir. TARİHE YARDIMCI BİLİMLER: 1)COĞRAFYA: Tarih olayın geçtiği Yer’in fiziki ve beşeri özelliklerini coğrafyadan öğrenir. 2)ARKEOLOJİ(Kazı Bilimi):Toprağın ve suyun altında kalmış olan eserleri ortaya çıkarır. 3)KRONOLOJİ(Takvim Bilgisi):Tarihi olayların zamanlarını belirleyip,oluş sırasını düzenler. 4)PALEOGRAFYA: Eski sağlayan bilim dalıdır. yazıların okunmasını 4 5)EPİGRAFYA(Kitabeler Bilimi):Taş,mermer gibi sert cisimler üzerine yazılan yazıları inceler. *Tarihte ilk güneş takvimini Mısırlı’ lar, ilk ay takvimini Sümerler oluşturmuşlardır. 6)SOSYOLOJİ (Toplum Bilimi): Sosyal olayları inceler. AÇIKLAMA: Her toplum kendi takvimini oluştururken kendileri için önemli saydıkları bir günü başlangıç olarak kullanmışlardır. Örnek: Romalılar Roma’nın kuruluşunu, Müslümanlar Hicreti,Hıristiyanlar Hz.İsa’nın doğumunu gibi... 7)ANTROPOLOJİ: inceler. Toplumların ırk yapılarını 8)FİLOLOJİ:(Dil Bilimi): Dilleri ve diller arasındaki bağları inceler. 9)ETNOGRAFYA: Örf,adet, gelenek ve görenekleri inceler. 10) DİPLOMATİK (Siyaset Bilimi): Toplumlar arası her türlü siyasi ilişkiler, savaşlar ve nedenleri, antlaşma metinleri, siyasi ilişkiler ile ilgili fermanlar ve beratlar bu bilim dalının kapsamı içine girer Bugün kullandığımız güneş sistemine dayalı Takvim, ilk kez Mısırlılar tarafından bulunmuştur.* Mısırlılar' ın bu takvimi bulmasına etki eden iki önemli etken, Mısır'ın coğrafi konumu ve Nil olayıdır. Mısırlılar 'ın bulduğu bu takvime, bugünkü şeklini Romalılar kazandırmıştır. 11)HERALDİK (Mühür bilimi): Resmi belgelerdeki mühür, arma ve özel işaretleri inceler. Türkler' in kullandıkları takvimler: 12)NÜMİZMATİK(Paralar bilimi): Eski Paraları inceler. 12 Hayvanlı Takvim: Göktürk ve Uygurlar tarafından kullanılmıştır. Güneş sistemine dayalıdır . Bu takvimde yıl 365 gündür 13) ARKEOMETRİ (Karbon 14 Metodu): Herhangi bir tarihsel buluntunun yaşını hesap eden bilimdir. Hicri Takvim (Kameri): Ay yılına göre düzenlenmiştir. Yıl 354 gündür. Hz. Muhammed'in, Mekke'den Medine'ye göçünü başlangıç alır Hz Ömer tarafından düzenlenip, uygulamaya konulmuştur Celali Takvimi: Büyük Selçuklular tarafından kullanılmıştır. Sultan Melikşah'ın emri ile Ömer Hayyam tarafından hazırlanmıştır. Güneş sistemine dayalıdır. Rumi Takvim: Osmanlılar tarafından, sadece mali işler için kullanılmıştır. Güneş sistemine dayalıdır. TAKVİM BİLGİSİ: TAKVİM NEDİR?: Takvim ; zamanı, günlere, aylara, yıllara bölme metodudur. NOT: İnsanlar zamanı ölçerken ölçü aracı olarak Güneş’i ve Ay’ı kullanmışlardır. AÇIKLAMA: Güneşi kullananlar dünyanın güneş etrafında bir tam dönüşünü esas almışlardır. Miladi Takvim: 1925 yılında, Batı ile aramızdaki uyumun sağlanması için kabul edilmiştir.Güneş sistemine dayalıdır. Yıl 365 gün 6 saattir 1926’ dan itibaren kullandığımız takvimdir. Güneş yılını esas alır. Temeli Mısırlılar’a dayanır. İyon ve Yunanlılar kanalıyla Batıya aktarılmıştır. Romalılar Sezar zamanında JULYEN takvimi olarak düzenlemiş ve kullanmışlardır. Yeniçağda Papa XII.Gregor tarafından yeniden yapılan düzenlemelerle GREGORYAN TAKVİMİ olarak anılmıştır. Günümüzde ise Milat takvimi denilmektedir. Milat takvimi Hz. İsa’nın doğuşunu (sıfır) kronolojinin başlangıcı olarak kabul eder. ESKİ ÇAĞLARDA TÜRKİYE VE ÇEVRESİ A. Eskiçağlarda Türkiye Türkiye tarihin ilk dönemlerinden itibaren yerleşime tercih edilen bir ülke olmuştur. Bunun nedenlerini şöyle sıralayabiliriz: (365 gün 6 saat) Bu şekilde oluşturulan takvimlere GÜNEŞ TAKVİMİ denilir. *İklim koşullarının iyi olması Ay’ı kullananlar ise Ayın Dünya etrafında 12 kez dönmesini (12 x 29.5 =354) esas almışlardır.Bu şekilde oluşturulan takvimlere AY TAKVİMİ denilir. *Asya ile Avrupa arasında bir köprü görevi görmesi ( Ulaşım ve Ticaret yolları üzerinde bulunması) *Verimli otlak ve topraklara sahip olması 5 *Yer altı ve yer üstü kaynaklarının zengin olması *Anadolu doğu ile batı dünyalarının ilişkileri açısından önemli bir konuma ve katkıya sahip olmuştur. civarındaki kil tabletle birlikte Anadolu yazılı döneme geçiş yapmıştır. Anadolu’nun yazılı döneme uygarlık Asurlulardır. geçişini sağlayan 1. TÜRKİYE'NİN TARİH ÖNCESİ DEVİRLERİNİ AYDINLATAN MERKEZLER : 2. M.Ö. 2. BİN M.Ö. 6. YÜZYILA KADAR TÜRKİYE : a- Anadolu’da Yontma Taş Devri : Bu dönemde Anadolu’da ; Hitit, Frig, Lidya, Urartu,İyon uygarlıkları görülür. Antalya yakınlarındaki Karain, Beldibi ve Belbaşı mağaraları , Gaziantep yakınındaki Dülük, Antalya Mağaracık bu dönemin önemli merkezleridir. * Karain mağarasında Neanderthal neslinden bir çocuğun dişi ile Homo Sapiens ( Düşünen insan) türünden bir kafatası bulunmuştur. b- Anadolu’da Cilalı Taş Devri : Diyarbakır -Çayönü, Konya- Çatalhöyük bu dönem yerleşimlerindendir. Çayönü, çağımızın sosyal ve ekonomik düzeninin temelini oluşturan Cilalı Taş Devrinin en önemli merkezlerinden biridir. Gelişmiş köy yerleşmesi görülür.( Buğday,Nohut,Mercimek,Bezelye yetiştirilmiş, Koyun,Köpek,Keçi,Sığır yetiştirilmiştir.) Konya, Çumra ilçesinin yakınlarında bulunan Çatalhöyük , Yakındoğu Cilalı Taş Devri yerleşmelerinin en başta gelenlerindendir. a- HİTİTLER ( M.Ö. 1700 – MÖ.1200 Frigler ,kalıntılarına MÖ.700 Asurlular son verdi) *MÖ.II bin yıllarında Anadolu’ya muhtemelen Kafkaslardan gelerek ,Hattilerle kaynaşmışlar ve Kızılırmak yayı çevresine yerleşmişlerdir. *Anadolu uygarlığının ilk İmparatorluk kuranlarıdır. *Başkentleri Hattuşaş I.Hattuşil’dir. yaratıcıları (Boğazköy), ve ilk kurucuları *Bu dönemin en önemli olayı Suriye egemenliği için Mısırlı’larla savaşmalarıdır. Tarihin bilinen ilk meydan savaşını ( 1296) ve bunun sonunda *Tarihin bilinen ilk yazılı antlaşması olan Kadeş antlaşmasını (1280) imzalamışlardır *Hititlere , Ege göçleri sonucu Frigler ve kalıntılarına Asurlular son vermiştir. * Yapılmış olan Hasan Dağı ve Çatalhöyük resmi bir kenti çevresiyle gösteren en eski şehir tasvir ve en eski şehir planıdır. Kültür ve Medeniyetleri : c- Anadolu’da Bakır Taş Devri : Burdur-Hacılar, Konya-Canhasan, DenizliBeycesultan, İç Anadolu’da Güllücek, Van-Tilkitepe önemli yerleşimlerdendir. Bunların dışında , Eski Tunç Devri olarak adlandırılan dönemde Çanakkale-Truva, YozgatAlişar, Çorum – Alacahöyük bu dönemin birer medeniyet merkezleridir. Truva’da dokuz kat, Alişar ve Alacahöyük ‘te beşer kat kültür tabakalarına rastlanmıştır. Orta Anadolu’da oluşturulan bu çok yüksek medeniyeti Hatti adındaki kavim oluşturmuştur. Anadolu M.Ö. 2000 yıllarında kuzeydoğu’dan gelen göç dalgasına uğramış ve etnik yapısı değişmeye başlamıştır. Bu dönemde Asur lu’lar Anadolu’da ticari amaçlı pazaryerleri kurmuşlardır.( Karum) Bunlardan Kaniş (Kültepe ) te bulunan 10.000 *Yönetimin başında Kral bulunurdu. * Ancak kral ülkenin tek hakimi değildi. Pankuş denilen soyluların oluşturduğu bir meclis vardı. Tarihin bilinen ve Anadolu’da görülen ilk meclisidir. Kralı ve kraliçeyi yargılama hakkına sahiptir. Kralın yetkileri sonsuz değildir. *Büyük Kral, aynı zamanda başkomutan ,baş rahip ve baş yargıçtı . Büyük kral’a Tabarna, kraliçeye Tavananna denirdi. Tavananna dini törenlere ve bayramlara başkanlık eder, kral savaşa gittiğinde ülkeyi yönetirdi. * Çok Tanrılı din anlayışına sahiptiler. * Anadolu’daki diğer kavimlerin ve komşu ülkelerin tanrılarını benimsemişlerdir.Bu nedenle Hitit ülkesine “Bin tanrılı Hititler” denilmiştir. 6 * Hititlerde halk , hürler-yanaşmalar (yarı hürler)namralar-köleler olarak sınıflara ayrılmıştı.* Kölelerin mülkiyet hakkı vardı. * Halkın çoğunluğunu köylüler,zanaatkarlar tüccarlar oluşturmaktaydı. ve vermişlerdir.( Öküz öldüren ya da Saban kıranın cezası ölümdür) * Maden işçiliği, taş işçiliği, tahta işçiliği, halı ve kilim dokuma sanatında gelişmişlerdir. * Dünyaca ünlü halı ve kilim dokumalarına “Tapetes” denilir. * Hititlerde Ataerkil aile düzeni kurulmuştur. *Kanunları gelişmiş olup daha çok Tazminata yöneliktir. * Ölüm cezası sadece kölelere verilirdi. *Ekonomilerinin dayalıdır. temeli tarım ve hayvancılığa LİDYALILAR ( MÖ.687 – MÖ.546) : *Topraklar edilirdi. tanrıların ve kralın malı kabul *Madencilik sanatı gelişmiştir. ( Demir,bakır,gümüş işlenen madenlerdir) *Hititler hem çivi yazısını hem de resim yazısını (özellikle taş anıtlar üzerinde) kullandılar. *Tarihi olayları yıl yıl “Anal” denilen yıllıklara yazarlardı. Anallar tanrılara hesap vermek adına yazıldığından doğru kaynaklar olarak kabul edilir. Bu nedenle Anadolu tarihinin aydınlatılmasında en önemli kaynaklardandır. *Mimarlık ,Heykelcilik ve Kabartma sanatı gelişmiştir.( Yazılı kaya ve İvriz kabartmaları örnektir) *Hititlerde eli silah tutan her erkek asker sayılırdı. *Hint-Avrupalı kavimdirler. Gediz ve Menderes nehirleri arasına yerleşmişlerdir. Büyük * Kral Giges (Gyges) önderliğinde güçlü bir devlet haline geldiler. *Başkentleri Salihli yakınlarındaki “Sardes ( Sard)” dır. *Lidyalılar’a Persler son vermiştir. Kültür ve Medeniyetleri : *Krallıkla yönetilmişlerdir. *Çok tanrılı din inanışına sahiptirler. Kral ve Asilleri yığma toprak tepeler ( Tümülüs) altındaki odalara gömmüşlerdir. *Hititlerde Tanrı’dan Kral’a : Yoksul ve kimsesizleri doyur.Hastalara bak.Onlara ekmek ve su ver.Eğer sıcaktan bunalıyorlarsa serin yere götür; soğuktan büzülüyorlarsa sıcak yere götür … Aça ekmek kimsesizlere yağ ver, çıplağı giydir. b- FRİGLER ( MÖ.800 – MÖ. 676 ) *Ekonomilerinin temeli Ticarete dayalıydı. Mezopotamya’da Ninova’dan başlayıp, Sard üzerinden Efes’e kadar giden ticaret yolu olan Kral yolu’nu , kral Giges zamanında açmışlardır. *Hint – Avrupa asıllı kavimdirler. Kafileler halinde Trakya üzerinden Anadolu’ya gelmişlerdir. *Kral Giges doğuda Asurlular, batıda İyonlarla iyi geçinmiş, iki ülke arasında Anadolu’nun transit olmasını sağlamıştır. *Sakarya Irmağı “Gordion” dur. vadisine yerleştiler.Başkentleri *Mezopotamyalılarla, Asurlularla, Mısırlılar’la ticaret yapmışlardır. İyonlarla, *Tüm krallarına “Midas” denilir. *Fenike alfabesinden esinlenerek Alfabe yi kullanmışlardır. *Kral Midas zamanında Kafkaslardan gelen Kimmerler tarafından yıkıldılar.( Midas yenilgiyi hazmedememiş ve üzüntüsünden kendisini öldürmüştür.) *Uygarlığa en önemli katkıları Para’ yı bulup kullanmış olmalarıdır. Böylece değiş-tokuşa dayalı ticari ilişkiler, para ile daha çok gelişmiş ve hızlanmıştır. Kültür ve Medeniyetleri : *Krallıkla yönetilmişlerdir. *Çok tanrılı din inanışı vardır.En önemli tanrıları bir tabiat tanrısı olan “ Kibele” idi. *Ekonomilerinin temeli Tarım ‘ a dayalıdır. Özellikle köylü ve çiftçi ülkesidir.Bu nedenle yasalarında tarımı koruyucu maddelere yer oluşturdukları * Kral Krezüs ordu’ya fazla önem vermemiş,her şeyi para ile çözeceği düşüncesiyle milli bir ordu oluşturmamış,ücretli askerlerden oluşan bir ordu oluşturmuştur. Bu da yıkılış sebeplerinin en önemlisidir. *Yunan uygarlığının etkisi altında kalmışlardır. *Ticaret,dokumacılık,deri işleme,çömlek,maden işleme sanatlarında gelişmişlerdir. 7 *Güçlü askeri ve deniz filolarıyla Kuzey Ege, Marmara denizi çevresi,Karadeniz’de kendilerine bağlı pek çok ticari amaçlı koloniler kurmuşlardır. * Fenikelilerden aldıkları alfabeyi kullandılar. URARTULAR ( MÖ. 900 – MÖ. 600) : *Van gölü ve çevresi merkez olarak geniş sınırlara ulaşan bir devlet kurmuşlardır. *Başkentleri Tuşpa ( Van ) dır. *Medler ve İskitler son vermiştir. *İyonlar Anadolu medeniyetlerinin en gelişmiş olanıdır.Bunun nedenleri ; Özgür düşünceye inanmaları,Anadolu kültüründen yararlanmaları (Özellikle Hitit ), maddi durumlarının iyi olması , kuruldukları bölgenin ön-Asya ticaret yollarının bitiş noktasında olmasından dış dünyayı tanımalarıdır. *İyon şehir devletlerinin dünya tarihindeki önemi , özgür düşünce ve bilimin ilk önce burada doğmuş olmasıdır. * Matematikte ;Tales ve Pisagor, Tıp ta ; Hipokrat, Felsefe’de ; Diyojen ,Anaksimenes ve Anaksimandros, Tarih te ; Herodot önemli bilim adamlarıdır. Kültür ve Medeniyetleri : *Krallıkla yönetilirdi. *Ülke eyaletlere ayrılmıştı. Eyaletlerin başında merkezden atanan ve “En-nam “denilen valiler bulunurdu. *Mimari, heykelcilik alanlarında çok gelişmişlerdir. En ünlü kalıntıları Efes Artemis Tapınağıdır. *Ekonomilerinin temeli Ticaret’e dayanır. * Çok tanrılı din inanışına sahiptiler.En önemli tanrıları savaş tanrısı olan “ Haldi” idi. * Ekonominin temeli hayvancılığa dayanıyordu. * Rahipler ,soylular ve askerler ayrıcalıklı sınıftır. * Dilleri eklemeli dil gurubundandır. * Çivi yazısı ve resim yazısı kullanmışlardır. * Mimarlıkta çok gelişmişlerdir.Van kalesi,Çuvaş tepe,Erzincan’da Altın tepe Urartulardan günümüze kalmış en önemli kalelerdir. * Su kanalları açmışlar, kaya mimarisinde madencilik sanatında gelişmişlerdir. , M.Ö. 6. YÜZYILDAN M.S. 11. YÜZYILA KADAR TÜRKİYE ( Pers, İskender, Roma ve Bizans İmparatorlukları Dönemi) Bu dönemde Anadolu’ya Pers,İskender,Roma ve Bizans İmparatorlukları egemen olmuştur. PERS İMPARATORLUĞU DÖNEMİ *Medler ve Persler kuzeybatı İran’a Kafkaslar yoluyla gelmişlerdir. İYONLAR ( MÖ.1050 – MÖ. 546) * Yunanistan’ın “Dor” lar tarafından işgali üzerine, batı Anadolu’ya göç eden Aka ‘lar tarafından kurulmuştur. *Batı Anadolu’nun eski halklarından Karyalılarla karışıp,kaynaşmışlar Polis denilen şehir devletleri kurmuşlardır.Bunların en önemlileri Efes,Foça,İzmir ve Milet’tir. * Pers istilasıyla birlikte önemlerini kaybettiler. *Anadolu’da Kızılırmak ‘a kadar ilerlemiş olan Medler e Persler son vererek (MÖ.550), güçlü bir İmparatorluk kurmuşlar MÖ.546 ‘da Lidyalılara son vermişler ve Anadolu’yu egemenliklerine almışlardır. *Sınırları doğuda Hindistan ve Orta Asya’ya , batıda Trakya’ya ,kuzeyda Kafkasya’ya güneyde Basra körfezi ve Mısır’a kadar uzanmıştır. *Perslere MÖ.333’te İssos savaşıyla Büyük İskender son vermiştir. Kültür ve Medeniyetleri : *Şehir devletleri halinde siyasi yapı görülür.Şehirler önce krallar sonra asiller ve sonra da demokratik şehir meclisleri tarafından yönetilmiştir. *Çok tanrılı din inanışına sahiptirler. 8 Kültür ve Medeniyetleri : *Hellenistik medeniyetin merkezi Anadolu’dur. *İmparatorluktu.İmparatorluğun başında “Ülkeler Kralı” veya “Krallar kralı” sayılan bir hükümdar bulunurdu. *İskenderiye ve Bergama’da Kütüphaneler kurulmuş *Pers İmparatorluğu birçok geniş vergi bölgesine (Eyalet – Satraplık) ayrılmıştır. Satraplıkların (Eyaletlerin )başında merkezden atanan ve kralın vekili sayılan asker valiler (Satrap) bulunurdu. * Askerliğe önem kurmuşlardır. vermişler devamlı ordu *Dinleri , iyilikle-kötülüğün mücadelesi olan Zerdüşt dinidir. Temizliğin temsilcisi kabul ettikleri ateşi “Ateşgede” denilen tapınaklarda sürekli yakarlardı. * Zerdüştlük, Hindistan,Suriye,Anadolu ve Mısır’da da etkili olmuştur. *Perslerin Ön-Asya’ ya egemen olmaları, barış ve huzuru sağlamış ve Ticareti canlandırmıştır. Ticaretin gelişmesi için düzenli yollar ve düzenli posta teşkilatları kurmuşlardır. *Bütün İmparatorluk sınırları içinde uygulaması yapmışlardır. tek para * İskenderiye,Antakya ve Bergama’da büyük saraylar yapılmıştır. *İskenderiye feneri dünyanın yedi harikasından biri kabul edilmiştir. *Heykeltıraşlık sanatının en önemli örnekleri Bergama Zeus Sunağının kabartmaları ve “İskender Lahdi” ,Nike (Zafer Tanrıçası),Afrodit dir. * Mısır’da İskenderiye şehrini, Büyük İskender kurmuştur. *Ülke yönetimi şeklindedir. Perslerdeki gibi satraplıklar *Bu dönemde en çok pozitif ve deneysel bilimlerde gelişmeler olmuştur. * İskender,hocası Aristo’nun etkisinde kalmış ve bilime büyük destek vermiştir. * Hellenistik medeniyet ,İslam doğmasında çok etkili olmuştur. medeniyetinin *Çivi yazısı kullanmışlardır. *Mezopotamya,Anadolu,Mısır sanatlarından etkilenmişlerdir. BÜYÜK İSKENDER HELLEN DÖNEMİ ve Yunan İMPARATORLUĞU VE *Makedonya kralı Büyük İskender’in Asya seferi ile başlayan ve yaklaşık 300 yıl süren döneme “Hellenistik dönem” , bu dönemde doğu-batı kültür kaynaşmasıyla oluşan medeniyete de “Hellenistik medeniyet” denilir. * Büyük İskender MÖ.334’te Anadolu’ya geçerek Persleri yenilgiye uğratmış, İyon şehir devletlerini özgürlüklerine kavuşturmuştur.Suriye üzerinden Mısır’a, İran üzerinden Hindistan’a kadar gitmiştir. *Not: Büyük İskender , Persleri; Granikos ,İssos, Gavgamela savaşlarıyla üç kez yenilgiye uğratmıştır. ROMA İMPARATORLUĞU DÖNEMİ *MÖ.133 ‘te Bergama Krallığına son veren Romalılar yaklaşık 100 yıllık bir mücadeleden sonra Anadolu’ya egemen oldular. *Bu dönemde Anadolu’da bazı şehirler büyümüş ve gelişmiştir.( Antakya,İzmit, İstanbul,İznik ) *MS.1 ve 2. yy.da Anadolu kentleri o dönemin en zengin ve en önemli sanat merkezleri arasında yer almıştır. (Bergama,Efes,Afrodisyas,Perge,Side,Aspendos,Anta kya) * İstanbul’da Bozdoğan Su Kemeri, Çemberlitaş, Ankara’da Avgustus tapınağı,Roma Hamamı, Antalya’da Aspendos bu dönemden kalan kalıntılardır. * İskender’in ölümü üzerine Makedonya, Mısır ve Asya krallıkları kurulmuştur. * Anadolu’da kurulan başlıca Hellen krallıkları : Bergama Krallığı, Bitinya Krallığı ( Kocaeli yarımadası çevresinde), Pontus Krallığı ( Karadeniz kıyılarında) , Kommagene Krallığı ( Nemrut dağında ). *Hellenistik krallıklar’a Roma İmparatorluğu son vermiştir. ROMA UYGARLIĞI *Roma kenti Latinler tarafından kurulmuştur. Kültür ve Medeniyet : *MÖ.30 ile MS.395 tarihleri arası “Roma Çağı” olarak adlandırılmaktadır. Bu dönemde Roma,Akdeniz havzasının tek, siyasal,askeri,ekonomik,ticari gücüdür. 9 * Roma egemenliğini kabul eden şehirler Roma’ya ; a-Dostluk antlaşması b- İttifak antlaşması cUyrukluk antlaşması ile bağlanmışlardır. *Roma siyasi tarihi ; a- Krallık b- Cumhuriyet cİmparatorluk olarak üç dönemden oluşur. *Krallık döneminde kralı “Senato” denilen ihtiyarlar meclisi teklif eder,” Kuria” denilen halk meclisi kabul ederdi.Cumhuriyet döneminde Senato’nun seçtiği iki konsül bir yıl süreyle kralın yetkilerine sahip olarak ülkeyi yönetirlerdi.Bunalım dönemlerinde ise “Diktatör” denilen bir kişi geniş yetkilerle 6 ay için başa geçirilirdi.Meclisler İmparatorluk döneminde de varlıklarını sürdürmüşler ancak eski yetkilerini ve etkilerini kaybetmişlerdir. * Hz. İsa , Avgustus döneminde Filistin’de Nasıra kasabasında doğmuştur.Tek tanrılı din inancı olan Hristiyanlığı yaymaya başladı.Sağlığında ona 12 kişi inanmıştır. Bunlara 12 Havariler denilir.Bunlardan özellikle Sen Piyer ve Sen Pol hristiyanlığın yayılması ve kurulmasında etkili rol oynamışlardır. Kudüslüler’in İsa’yı şikayet etmeleri üzerine İsa çarmıha gerilerek öldürülmüştür. * Romalılar kölelerin ve fakirlerin dini olarak gördükleri hristiyanlığı önce yasaklamışlar, İmparator Konstantinus zamanında “Milano Fermanı “(MS.313) ile serbest bırakmışlar, İmparator Büyük Teodosius (379-395) zamanında resmi din ilan etmişlerdir. *Roma İmparatorluğu Kavimler göçünün etkisiyle 395 te batı ve doğu olarak ikiye ayrılmış, 476’da Batı Roma, 1453 ‘te Doğu Roma (Bizans)İmp.sona ermiştir. *Roma’da halk ; a- Patriciler : Tam vatandaşlık hukukuna sahip,geniş toprakları olan,mecliste oy kullanma hakkına sahip soylu sınıf b- Plebler : Ticaret mülkiyet gibi bazı haklara sahip olup,askere alınmaz ve oy kullanamazlardı. c- Yanaşmalar : Çeşitli nedenlerden dolayı hukukunun bir bölümünü kaybeden sınıftı.Bir ailenin yanına yanaşırlar ve onların hizmetlerini görürlerdi. d- Köleler : Hiçbir hakkı olmayanlar olarak sınıflara ayrılmıştı. *Güneş Takvimini bugünkü şekline kavuşturdular *Alfabeyi günümüz şekline kavuşturdular. *Mimarlıkta olgunlaşarak ilk sivil mimari örnekleri verdiler. *Hukuk alanında gelişmişler, 12 levha kanunlarını hazırlamışlar, hukuk’u olgunlaştırmışlardır. *395’te Roma İmparatorluğunun ikiye ayrılmasıyla doğu Roma İmparatorluğu olarak kurulmuştur. *En parlak zamanı Jüstinyen ( Justiniaus) (527-565) dönemidir. *Bizans’tan günümüze kalan eserlerin en ünlüsü “Ayasofya” dır. Bunun dışında Aya İrini Kilisesi, Fethiye ve Kariye Camileri, Efes’teki St.John bazilikası, Alahan Manastırı, Yerebatan sarayı, İstanbul surları ve su kemeridir. *1048 Pasinler savaşıyla başlayan Anadolu’yu yurt edinme mücadelesi,1071 Malazgirt savaşıyla yoğun bir Türk akınına dönüşmüş, kısa sürede Anadolu nüfusunun çoğunluğu Türkler’in eline geçmiştir. 1453’te Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’u almasıyla Bizans İmparatorluğu sona ermiştir. ESKİÇAĞLARDA TÜRKİYE'NİN ÇEVRESİNDEKİ KÜLTÜR VE MEDENİYETLER (MEZOPOTAMYA, MISIR VE DİĞER DOĞU AKDENİZ MEDENİYETLERİ) MEZOPOTAMYA UYGARLIĞI : *Mezopotamya iki ırmak arası anlamına gelen bir kelimedir. Coğrafi bölge olarak Anadolu’nun güneydoğusundan ,Basra körfezine kadar uzanan Dicle ile Fırat nehirleri arasındaki bölgeyi kapsar. İki nehrin en çok yaklaştıkları yerden aşağısına (Basra Körfezine kadar) Aşağı Mezopotamya, yukarısına ise Yukarı Mezopotamya denilmiştir. * Mezopotamya da iklim koşullarının iyi olması ve toprakların verimli olması burayı ilk yerleşilen bölgelerden birisi yapmıştır. *Mezopotamya uygarlığının temelini Sümerler oluşturmuştur.Diğerleri bu uygarlığı daha çok zenginleştirdiler.(Bu yönüyle çeşitli kavimlerin ortak ürünüdür.) *Mezopotamya uygarlığı egemenlik genişledikçe ve ticari ilişkiler sonucu ön-asya’ya yayılmış ve etkilemiştir. * Bölgede taşın az bulunmasından dolayı yapılar kerpiç ve tuğladan yapılmış bu nedenle günümüze kadar anıt eser kalmamıştır. * Mezopotamya’da ; Sümer, Elam, Akad, Babil, Asur devletleri kurulmuştur. SÜMERLER ( MÖ.3000 – MÖ.2200) : * Mezopotamya’ya MÖ.3500 lerde gelip yerleşmişlerdir.Dillerinin eklemeli dil gurubundan olması Orta Asya’dan geldikleri savını güçlendirmektedir. BİZANS İMPARATORLUĞU DÖNEMİ : * Mezopotamya’da bataklıkları kurutarak şehir devletleri kurmuşlardır.Bunların en önemlileri Ur,Uruk ,Lagaş, Kiş, Eridu’dur. 10 *Sümerler’e Elamlılar son vermiştir. *Sümer Uruk prensi Akadlar’a son vermiştir. Daha sonra Mezopotamya Gutilerin egemenliğine girdi. Kültür ve Medeniyetleri : * Şehir devletleri halinde siyasi yapı görülür.Şehirleri, Ensi ya da Patesi denilen RahipKral’ lar yönetirdi.(Bu tür hükümdarlık anlayışı ÖnAsya ve Mısır’dan Hindistan ve Çin’e kadar devam etmiştir.) başka bir şehre de egemen olursa krallar ‘a“Lugal” ,eğer bir lugal tüm Sümer ülkesine egemen olursa ona da “Lugal Kalma” denirdi. Kültür ve Medeniyetleri : *Krallıkla yönetilmişlerdir. *Tarihin bilinen ilk İmparatorluğunu kral Sargon önderliğinde kurmuşlardır. *Hükümdarlık babadan oğula geçerdi. *Zengin ve uygarlıkta ileri olmalarından dolayı sürekli saldırıya uğramışlardır.Bu nedenle askerliğe ve ordu’ya önem vermişlerdir.Her erkek asker sayılırdı.Orduları , yaya ve arabalı askerlerden oluşuyordu. *Tarihin ilk yazılı yasaları Lagaş şehri kralı “Urukagina” tarafından yapılmıştır. * Dünya da ilk kez sürekli ve düzenli orduları oluşturdular. Urgakina kanunundan :“Eğer bir köylünün eşeği doğurursa,bey ona ben bunu satın almak istiyorum derse,köylü ona istediği fiyatı söyler ve isterse satar *Tarihin ilk hukuk devleti Sümerlerdir. * Çok tanrılı din inanışına sahiptiler.Tanrılarını insan gibi düşünmüşlerdir.Aradaki fark insanların ölmesi,Tanrıların ölümsüzlüğüdür.Tapınaklarına “Ziggurat” denilirdi. Zigguratlar çok katlı yapılardı.Aynı zamanda Rasathane(Gözlem evi) olarak da kullanılırdı. *Krallar ve Rahipler üst sınıfı oluşturuyordu. Halk ; Soylular,Hürler ve Köleler olarak üç sınıfa ayrılmıştı. * Ekonomilerinin temeli Tarım’a dayalıdır. Anadolu,Suriye,Mısır,İran ile ticari ilişkilerde bulunmuşlardır. İlk üretim, ilk tekerlek ve Saban’ın kullanımı Sümerler tarafından yapılmıştır. * Sümerlerin uygarlığa en önemli katkıları yazıyı bulmalarıdır.Yazılar üç köşeli bir kalemle ,kil tabletler üzerine yazıldığından bir tarafı ince bir tarafı kalın olduğu için Çivi ‘ ye benzemiş bu nedenle “Çivi yazısı” denilmiştir. *Gılgamış Destanı, Tufan Hikayesi ve Yaratılış Manzumesi en önemli edebi eserleridir. * Matematik, Geometri , Tıp, Astronomi Sümerler’de temeli atılan ve gelişen bilim dallarıdır. ELAMLILAR : *Elam ; Sümer ülkesinin doğusunda Dicle nehrine dökülen Kerha ve Karun ırmaklarının suladığı bölgedir. * Merkezleri “ Sus “ şehridir. *Şehir devletleri kurarak,ayrı ayrı prenslikler halinde yaşamışlar, MÖ.3000 yıllarında Sus şehri prensi diğer siteleri yönetimi altına alarak krallık kurmuştur. * Sümerlerle mücadele etmişler , Akad ve Sümer egemenliğini kabul etmek zorunda kalmışlardır. Kültür ve Medeniyetleri : * Uygarlıkları göstermektedir. İran bölgesiyle benzerlikler * Maden işçiliğinde çok gelişmişlerdir. BABİLLİLER : AKADLAR ( MÖ.2350 – 2150 ) : * Arap yarımadasından çıkıp Mezopotamya’ya gelip yerleşen Samiler tarafından kurulmuştur. *Kral Sargon ve Naram-Sin zamanında genişleyerek,Elam,Asur,Doğu Anadolu’nun bir bölümü ve Akdeniz’e kadar uzanan ülkeleri fethettiler. * Merkezleri “ Agade “ şehridir. *Akad İmparatorluğu çeşitli kurulmuştur.İç ayaklanmalar ve Akadları zayıflatmıştır. kavimlerden dış saldırılar *Arabistan’dan çıkan Samilerin bir kolu olan “ Amurrular ” tarafından kurulmuştur. * Siyasi tarihleri I.Babil ve II.Babil olarak iki dönemden oluşur. * I.Babil devletinin en ünlü hükümdarı Hammurabi ‘dir. *İkinci Babil devletinin en ünlü hükümdarı “ Nabukadnezar “ dır. * I.Babil devletine Hititler , II.Babil devletine Persler son vermiştir. 11 * Çok tanrılı din inancına sahip olup en önemli tanrıları “ Asur “ du. Kültür ve Medeniyetleri : *Hammurabi, devletin gücünü orduya dayamış ve dini devleti, dünya devleti şekline dönüştürmüştür. Böylece ilk “ Mutlak Krallık “kurulmuştur. *Hammurabi çok sayıda kanun derleyicisi olmuştur. Mezopotamya’da hukuk alanında en geniş kanunları çıkarmıştır. (Hammurabi Kanunlarından ; Eğer bir adam, bir tarlayı işlemek üzere kiralarsa, fakat tarlada arpa yetiştirmezse tarlada iş yapmazsa bu ispat edilecek ve bitişik komşunun ürünü oranında arpayı tarla sahibine verecektir. *Çok tanrılı din inancına sahiptirler. En büyük tanrıları “ Marduk “tur. *Ücretli askerlerden oluşan düzenli orduları vardır. *Mimaride çok gelişmişlerdir. Babil Kulesi ve Babil’in Asma Bahçeleri ( Dünya’nın yedi harikasından biri) sanat şaheserleridir. * Sümerlerin bulduğu 60 tabanlı matematiği 10 tabanlıya dönüştürerek,günümüz matematiğinin temelini oluşturmuşlardır. ASURLULAR ( MÖ.2000 – MÖ.612 ) : *Asur ülkesi ; yukarı Mezopotamya’da Dicle ve Büyük Zap ırmağı arasında kuzeyi ve doğusu dağlarla çevrili bölgedir. * Sümerlerle akraba olan Subariler ve Samilerin karışmasıyla Asurlular oluşmuştur. * Ekonomilerinin temeli ticarete dayanır. * Asurlular’ın Anadolu uygarlığına en önemli katkıları ticaret yerleri aracılığıyla yazı’yı Anadolu’ya getirmeleridir.Böylece Anadolu yazılı döneme (İlkçağa) geçiş yapmıştır. MISIR UYGARLIĞI ( MÖ.3000 – MÖ.525 ) : *Mısır , Afrika’nın kuzeydoğusunda yer alır. Batısı ve güneybatısı çöllerle kaplı olup, hayat damarı “ Nil ” nehridir. *Mısır uygarlığının başlıca merkezleri Nil vadisinde toplanmıştır. * Kuzey Mısır’a ; Aşağı Mısır, güney Mısır’a ; Yukarı Mısır denilmiştir. ( Nil nehrinin akışına göre) * MÖ.4000 yıllarında Suriye ve Filistin üzerinden gelen Asya’lı kavimler tarafından istilaya uğramış, bunların yerli Sami ırkıyla karışmaları sonucu Mısır halkı oluşmuştur. * Mısır şehir devletlerine Nomos (Nom ) adı verilir. Mısır siyasi tarihi kral Menes’in Nom’ ları birleştirmesiyle başlar. * Mısır’da sülaleler yönetimi görülmüştür. Sülaleler devri 5 dönemden oluşur ; Eski krallık, Orta Krallık ve Hiksoslar, Yeni krallık, Gerileme devri, Sais Krallığı * Eski , orta ve yeni krallık dönemleri en parlak dönemleridir. * Mısır Perslerin istilasıyla bağımsızlığını kaybederek Perslerin bir ili olmuş , daha sonra da Büyük İskender’ e bağlanmıştır. *Hiksoslar’ın, Asurlular’ın ve Perslerin işgallerine uğramıştır. *Kral Sargon liderliğinde bağımsız bir devlet kurmuşlardır. *Anadolu’da Kapadokya’dan İran içlerine kadar, İran körfezi ve Mısır’a kadar sınırlarını genişletmişlerdir. * En parlak zamanları kral II.Sargon dönemidir. Kültür ve Medeniyetleri : *Başşehirleri “ Ninova “ dır. *Asurlular’a Medler ve Babilliler son vermiştir. *Mısır’ ın etrafının deniz ve çöllerle kaplı olması burayı sık istilalardan korumuş, bu nedenle Mısır Medeniyeti kendi içinde gelişmiştir.Kendi içinde gelişen fakat dışarıyı etkileyen bir özellik görülür.Bu yönüyle diğer medeniyetlerden farklıdır. Kültür ve Medeniyetleri : * Mısır krallarına “ Firavun “ denilirdi. Tanrı – Kral anlayışı egemendi.Firavunların yetkileri sınırsızdı.Bütün Mısır’ın sahibi sayılırlardı. Mısırlılar, Firavunlarını tanrı’nın oğlu olarak ,yeryüzünde insanlar arasında yaşayan bir tanrı olarak tanırlardı. * Daimi ordulara sahiptiler. *Ön-Asya’da ilk atlı birlikleri oluşturmuşlardır. *Daha şiddetli cezaları içeren ( Sert ) kanunlar hazırlamışlardır. *Mısır illere ayrılmıştı.İllerin başında merkeze bağlı Valiler bulunurdu. *Çivi yazısını kullandılar. 12 *Düzenli bir orduya sahiptiler. Piyade ve savaş arabalı bölümleri bulunurdu. *Çok tanrılı bir din inanışına sahiptiler. Yeni Krallık döneminde Firavun 4.Amonifis tek tanrılı bir din yaymaya çalışmış, ancak Amon rahiplerinin karşı çıkmasıyla halkının eski inanışlarını değiştirmeyi başaramamıştır. *Ölümden sonra yaşam inancı Mısır’da Tıp ve Mimari’yi geliştirmiştir. Ölümden sonra yaşayacaklarına inandıklarından vücutlarının bozulmasını engellemek amacıyla “Mumya “ yapmışlardır. Piramitler ise Firavun mezarlarıdır. *Mısır’da halk ; Memurlar ve Katipler – Rahipler – Askerler – Şehirliler ve Köylüler – Köleler olarak sınıflara ayrılmıştır. *Ekonomilerinin temeli tarıma dayalıdır.Bütün ÖnAsya ülkeleriyle ticaret yapmışlardır. Değiş tokuşa dayalı ticari ilişkilerde, zaman zaman ; belli ağırlıkta altın ve gümüş külçeleri – süs eşyası – köleler – hayvanlar da değer ölçüsü olarak kullanılmıştır. * Mısır da “Hiyeroglif “ denilen “Resim yazısı “ kullanılmıştır. Zamanla bu yazı sadeleştirilerek , “Hiyeratik” ve “Demotik” adlarını almıştır. Kültür ve Medeniyetleri : *Biblos, Sidon ( Sayda), Tir ( Sur ) gibi şehirler kurmuşlardır. Şehir devletleri halindeki siyasi yapı, Sayda ve Sur’ların diğer siteleri egemenliklerine alması şeklinde devam etmiştir. *Ekonomilerinin temeli Ticarete dayanır. Özellikle Akdeniz ticaretinden önemli gelir elde ettiler. *Ticari faaliyetleriyle,Ön-Asya ve doğu kültürünü Akdeniz havzasına tanıtmışlardır. *Akdeniz’de çok sayıda Koloni kurmuşlardır.Bunların en ünlüleri Afrika’nın kuzeyindeki “Kartaca” ile İspanya’nın güneyindeki “Gades” tir. Kolonilerini sadece ticari düşündüklerinden ellerinde fazla tutamamışlardır.(Onlar için savaşmamışlardır) * Uygarlığa bulmalarıdır. en önemli katkıları Alfabeyi *Bu yazıyı ilk kez Fransız Şampolyon okumuştur. * Mısırlılar Nil nehrinin taşma zamanlarını hesaplamışlar, İlk güneş yılına dayalı Takvimi oluşturmuşlardır. * Tıp, Matematik, Geometri gelişen bilim dallarıdır. İBRANİLER : * Sanat’ta Tapınaklar ve Piramitler sanat şaheserlerindendir.En ünlü tapınakları Karnak ve Luksor da bulunan Amon tapınaklarıdır. En ünlü Piramitleri ise dünyanın 7 harikasından biri kabul edilen Keops piramididir. *Sami ırkından olup, uzun zaman göçebe yaşamışlar, sonunda Filistin’e gelip yerleşmişlerdir. *Gerçek bir kavuşmuşlardır. devlete Hz.Davut zamanında *Hz.Süleyman’ın ölümünden sonra kuzeyde İsrail devleti, güneyde Yahudi ( Yuda ) devletleri olarak ikiye ayrıldılar. İsrail devletine Asurlular,Yahudi devletine ise Babilliler son vermiştir. Mısırlılar’dan : Kültür ve Medeniyetleri : Kalbini bilime ver ve onu öz annen gibi sev. Hiçbir şey bilmek kadar değerli olamaz.Sadece bilgili bir insan kendi kendini yönetebilir Bu dünyada gerçek tek bir mutluluk vardır, o da gündüz kitapları istekle toplamak ve bunları gece okumaktır. FENİKELİLER ( MÖ.2000 – MÖ.8.YY.) : * Lübnan dağları ile Akdeniz arasında kalan dar kıyı bölgesinde yaşamışlardır.Kendilerine kıyı Kenanileri demişlerdir. *Asur, Babil girmişlerdir. ve Perslerin egemenliği altına * Tarihin ilk tek tanrılı din inancına sahip olmuşlardır. Ancak bu dinin sadece kendi kavimlerine indiğine inanmalarından dolayı bu dini yayma gereği duymamışlar bu nedenle dinleri evrenselleşememiştir. * Dini inançları etrafında meydana getirdikleri milli tarihleri ile dağılıp yok olmaktan kurtulmuşlar II.Dünya savaşından sonra bugünkü İsrail devletini kurmuşlardır. *Peygamberleri “Hz.Musa” , kitapları “Tevrat “ dır. Allah’a “ Yahova “ demişlerdir. *Sanat eserlerinin en önemlisi Hz.Süleyman zamanında Kudüs’te yapılan “Süleyman Mabedi”( Mescid-i Aksa) dir. 13 Yahova’nın Musa’ya verdiği 10 Emir : 1İsrailoğullarını esaretten kurtaran Yahova’dan başkasına ibadet etmeyeceksin 2- Put yapılmayacak ve Putlara tapılmayacak 3- Kendini büyümseyip Yahova adını almayacaksın 4- Cumartesi günü istirahet (Dinlenme) günü olarak takdis edilecek 5Anaya,babaya hürmet edilecek 6İnsan öldürülmeyecek 7- Zina edilmeyecek 8- Hırsızlık yapılmayacak 9- Kimse aleyhine yalan yere şahitlik edilmeyecek 10- Kimsenin evine,karısına,köle ve cariyesine,öküzüne,eşeğine… hiçbir şeyine göz dikilmeyecek. Ege ve Yunan Medeniyetleri *Ege ve Yunan medeniyeti; Girit, Yunanistan, Makedonya, Trakya , Batı ve Güney Anadolu'da yaşayan toplulukların mey­dana getirdiği ortak bir uygarlıktır. *Ege ve Yunan uygarlığının ilk ortaya çıktığı yer Girit adasıdır. Girit Uygarlığı *Ege Uygarlığının temeli atılmıştır. Kuzey Afrika, Mısır ve Anadolu arasında köprü durumunda olduğundan komşu kültür­lerden etkilenmiş ve etkilemiştir. Bu yapılanma Girit uygarlığını da geliştirmiştir. * Balıkçılık, avcılık ve tarım gelişmiştir. Ticaret ve gemicilikte ileri bir düzeydedir. * Şehirlerde çağına göre modern sayılabilecek kanalizasyon ve merkezi ısınma sistemleri vardır. Sokaklar kaldırımlarla döşelidir. * Küçük organizasyonlar olarak ilk olimpiyat şenlikleri Girit'te düzenlenmiştir. * İspanya ve Kıbrıs ile ticaret yapmışlardır. (Bakır ticareti gelişmiştir. ) * Mühürcülükte gelişmişlerdir. * Çok tanrılı bir inançları vardır. Ölümden sonraki hayatın varlığına inanmışlar, bu inançlarından dolayı kubbeli mezarlar inşa etmişlerdir. *En önemli sanat yapıtları Knossos ve Faistos saraylarıdır. Aka (Miken) Medeniyeti: * Girit uygarlığının devamı sayılır. * Denizcilik (gemicilik) gelişmiştir. *Truva ile Boğazlar hakimiyeti yüzünden savaştılar. * Krallar için Yeraltı - Kuyu mezarları yapılmıştır. UYARI: *Bizans İmparatorluğu'nun bin yılı aşkın varlığını devam ettirmesinin nedenleri olarak güçlü surlarla çevrili olması ve düşmanlarının içişleriyle yakından ilgilenmesi gösterilir. UYARI: *Girit'te şehirlerin etra­fında set ve sur yapılmamıştır. Bunun nedeni ada devletle­rinde savunmanın en önemli aracı do­nanma­dır. Girit güçlü bir donanmaya sahip oldu­ğundan dolayı set ve sur yapımına ge­reksinim duyulmamıştır. UYARI: *Girit'te bulunan bazı kültür ve sanat eserleri ile Anadolu'da bulunan eserler ara­sında büyük benzerlik gözlenmiştir. Bu da Girit medeniyetini oluşturanların Anadolu'­dan gittiği yolundaki tezleri desteklemektedir. UYARI: *M.Ö. 2000'li yıllarda Akalar (Miken) Yunanistan'a yerleşti­ler. Aka hakimiyetine M.Ö. XII. yüzyılda Dor'lar son verdiler. Dor'larla birlikte Yunanistan'da polis adı verilen şehir devletleri kuruldu. UYARI: *Turuva ile Aka'lar arasında yapılan savaş, Dünya Tarihinde boğazlar yüzünden yapılan ilk mücadeledir. Yunan Medeniyeti * Ege uygarlığının son halkasıdır. Şehir devletleri tarzında yaşamışlardır. Merkezi bir krallık kurulamamıştır. *Dağların eteğinde kurulan şehirlere polis adı verilmiş­tir. En önemli polisler Atina, Isparta, Tebai, Korint ve Larissa'dır. *Yunan şehir devletleri arasında kolonicilik yaygındır. Yunanlılar kolonileri sadece ticaret kaynağı olarak görmezler, aynı zamanda öz vatanları gibi savunurlardı. Yunanlıları Koloniciliğe iten nedenler: a. Tarım alanlarının yetersizliği b. Hızlı nüfus artışı (Nufüs yoğunluğu) c. Şehir Devletleri arasındaki rekabet d.Sanayileşme düşüncesi, hammadde ve pazar arayışı e.İktidarı kaybeden kişilerin merkezden uzaklaştırılmak istenmesidir. * Yunan'da çok tanrılı bir inanç hakimdi. Birden çok tar­rıya inanılırdı. Bunlardan en önemlisi Zeus'tur. Zeus'un Olimpus dağında oturduğuna inanılır ve yılın belirli zamanlarında Olim­pus dağının eteğinde çevre medeniyetlerin de katılımıyla tanrılar adına şenlikler organize edilirdi. *Başlangıçta Yunan şehir devletlerinde demokratik bir yöne­tim mevcut değildir, krallık anlayışı hakimdir. Zamanla güçlenen asiller, yönetimi ele geçirerek aristokrotik hükümetler kurdular. 14 *Ticari hayatın gelişmesiyle tüccar, sanayici ve sanatkarlar­dan oluşan bir orta sınıf (Burjuva) meydana geldi. Bunlar köylü­lerle birleşerek yönetime katılmak amacıyla aristokratlarla müca­deleye başladılar. Bu mücadele sonucunda aristokların yönetimdeki gücü kırılarak halk yönetime katıldı ve ilk demokrasi uygulandı. (Yunan ilk demokrasi uygulaması Atina'da başladı. Demok­rasiye geçişte Klistenes'in yaptığı kanunların da etkisi büyüktür.) *Yunanistan'da özgür düşünce gelişti. Felsefede ve diğer pozitif bilimlerde önemli çalışmalar yapıldı. Yunan kültürünün bü­tününe Grek kültürü adı verilmiştir. UYARI: *Yunanistan'da her polis ayrı bir devletti. Dışa karşı bağımsız olmak, kanunlarını ken­di­leri yapmak ve uygulamak, kendi kendile-rine yeterli ol-maya çalışmak, şehir devlet­leri­nin hayat anlayışı idi. UYARI: *Yunan şehir devletleri arasında Atina ve Sparta Yunan tarihinde önemli bir rol oynamıştır. UYARI: *Bu etkinlikler sonucunda büyük bir kültür kaynaşması yaşanmıştır. Siyasal birliğin sağla­namadığı Yunanistan'da kültürel birliğin kurulmasında olimpi­yatlar etkili olmuştur. Bu etkinlikler bugünkü dünya olimpiyat oyunlarının temelini oluşturmuştur. TÜRKLERİN ANAYURDU: Türklerin tarih sahnesine çıkışları Orta Asya'dır. Orta Asya'nın sınırları; Doğuda Kingan Dağları,Batıda Hazar Denizi, Güneyde Himalaya Dağları, Kuzeyde Sibirya'dır.GÖÇLERİN SEBEPLERİ: 1)- Nüfus artışı ve toprakların yetersiz kalışı, 2)- Olumsuz iklim şartları(Kuraklık, şiddetli kışlar)( Orta Asya'nın, iklim ve toprak koşulları yönünden tarım ve hayvancılığa elverişsiz hâle gelmesi.) 3)- Kendi aralarında ve diğer kavimlerle olan mücadeleler.( Türk boyları arasındaki siyasî anlaşmazlıklar ve bunun yol açtığı savaşlar (mücadeleyi kaybeden taraf, diğer tarafın hâkimiyeti altına girmektense göç etmeyi tercih ediyordu). 4)- Salgın hastalıklar 5)Türklerin Cihan hakimiyeti düşüncesi(Güneşin doğduğu yerden, battığı yere kadar her yeri fethetme arzusu) 6)- Dış baskılar (Çin, Kitan ve Moğol baskılan). GÖÇ YÖNLERİ: Kuzeye Gidenler; Sibirya'ya Doğuya Gidenler; Çin ve Uzakdoğu ülkelerine Güneye Gidenler; Hindistan, Afganistan ve Çin'e Batıya Gidenler; İki yol izlememişlerdir. Bir kısmı Hazar Denizinin kuzeyinden Karadeniz'in kuzeyine ve Avrupa'ya; Diğer kısmı ise Hazar Denizinin güneyinden İran, Irak, Suriye, Mısır ve Anadolu'ya göç etmişlerdir. YORUM: *Cahiliye dönemi Arapları da haram aylarda savaş yapmazlar, kan dökmezler, putların bulunduğu kutsal Kabe'de şenlikler - yarışmalar organize Yunanlılar da tanrıların oturduğu Olimpus dağında bu et­kinliklerde bulun­muşlardır. Bu farklı her iki kültürün keşistiği nokta ise dinsel değerler olmuştur denilebilir. *Orta Asya'dan yapılan göçler; kuzey, güney, doğu ve batı olmak üzere dört yöne olmuştur . UYARI: *Yunanlılar Karadeniz'e ve Akdeniz böl­gesinde ticaret kolonileri kurmuşlardır. Bu­nun sonucu Yunan dili, kültürü, medeniyeti çok geniş bir alanda yayılma olanağı bulmuştur. Milâttan Önceki Göçler UYARI: *Şehir devletleri tarzında yaşamın olduğu kültürlerde mer­kezi krallık (merkezi otorite) ve siyasal birlik kurulamamıştır. Özgür düşüncede, pozitif ve sosyal bilimlerde gelişme­ler olmuş, akıl ön plana çıkmıştır. *O halde özgür düşüncenin, akli kay­naklı gelişmelerin varlığını merkezi krallıkla­rın baskıcı yönetimlerin mevcut olmadığı ortamlarda aramak gerekir yorumu yapılabilir. İSLAMİYETTEN ÖNCE TÜRK DEVLETLERİ TÜRKLERİN ANAYURDU: Göçler Not: Türkler; göçler nedeniyle değişik yerlere gitmişlerdir. Fakat yazı kullanmadıklarından bu dönem hakkında yeterli bir bilgiye sahip değiliz. *M.Ö. 1700'den itibaren başlayan bu göçler, M.Ö. 1100 yıllarında daha da yoğunlaştı. *Bu tarihte kalabalık Türk boyları, Çin'in Kansu ve Ordos bölgelerine doğru göç ettiler. *Türk boylarından bir bölümü de batıya doğru göç ederek Tanrı dağları, bugünkü Kazakistan ve Aral gölünün güneyine kadar ilerlediler. Batıya Göç Eden Türk Boylan *Batıya göçler gerçekleştirilmiştir. Hazar'ın kuzeyinden İSLAMİYET'TEN ÖNCE TÜRK DEVLETLERİ 15 *İskitler ve Hazarlar -Kafkaslar ve İran'a *Orta Asya'dan çeşitli yönlere yapılan göçler içinde özellikle Hun ve Oğuz göçleri, hem çok uzak bölgelere yapılmış hem de çok önemli tarihî sonuçlar meydana getirmiştir. *Sibirler - Sibirya'ya *Hunlar - Orta Avrupa, Türkistan ve İran'a *Avar ve Peçenekler -> Balkanlara *Kumanlar (Kıpçaklar) Avrupa'ya Balkanlar ve Doğu *Bulgarlar Balkanlar ile Kırım arasına *Macarlar -Orta Avrupa'ya Milâttan Sonraki Türk Göçleri: *Bu dönemdeki göçler, daha çok güneye ve batıya doğru yapılmıştır. Güneye göç edenler, Çin'e yerleşip burada çeşitli devletler kurdular. *Batıya yapılan göçler IV. yüzyılda başlayıp IX. yüzyılın sonlarına kadar devam etti. Batıya göç edenlerin bir kısmı Hazar denizi ve Karadeniz'in kuzeyinden geçerek, Orta Avrupa ve Balkan yarımadasına kadar geldiler ve buralarda güçlü devletler kurdular (Hunlar, Avarlar, Bulgarlar, Macarlar, Peçenekler , Kumanlar, Oğuzlar) . *Batıya gidenlerden diğer bir grup ise, Afganistan ve Kuzey Hindistan'a yerleşip, Akhunlar (Eftalitler) devletini kurdular. *XI. Yüzyılda ise kalabalık Oğuz boyları, Maveraünnehir’den hareket edip, İran üzerinden Anadolu’ya girmeye başladılar. *Orta Asya'dan yapılan göçler, iki şekilde gerçekleşmiştir. Bunlardan ilki, yeni ülkeler fethetmek ve yeni bir yurt edinmek amacıyla yapılan göçlerdir. Türk göçleri, belli bir amacı olmayan, macera niteliği taşıyan göçler olmamıştır. Göçleri, belirlenen hedefe ulaştıran en önemli neden, bütün göçlerin Türk hükümdarları ve beylerinin liderliğinde, disiplin ve düzen içinde yapılmasıydı.Türk göçlerinin diğer bir şekli de "sızma" şeklinde olmuştur. Bu durum özellikle ekonomik sıkıntılar sonucu parçalanan boy veya ailelerin ya da gençlerin, yabancı devletlerin ordularında görev almaları şeklinde olmuştur. Bu şekilde hizmet alanlar üstün başarılar göstererek, hizmetine girdikleri devletlerde siyasî ve askerî hayata hâkim olmuşlardır. Siyasî ve askerî gücü ele geçiren Türkler, geldikleri yabancı topraklarda zamanla çeşitli devletler kurmuşlardır. Mısır ve Hindistan'da kurulan Türk devletleri bunun eri güzel örnekleridir. Göçlerden Sonra Ana Yurdun Durumu *Tarih boyunca devam eden göçlere Türk boylarının hepsi katılmadı. Ana yurtta kalan Türkler İrtiş, Selenga ve Orhun ırmakları ile Baykal gölü dolaylarında varlıklarını devam ettirdiler ve burada büyük devletler kurdular (Büyük Hun, Göktürk ve Uygur devletleri).Ayrıca, göç edilen bölgeleri yeni göçlerle nüfus yönünden sürekli olarak güçlendirmeye devam ettiler. Orta Asya'dan göç etmekle beraber, ilgilerini kesmeyenler de oldu. Bunlardan en önemlisi İskitlerdi. Milâttan Sonraki Göçler *Bu dönemdeki göçler daha çok güneye ve batıya doğru olmuştur. *Güneye göç edenler Çin'e yerleşip burada çeşitli devletler kurdular. *Batıya yapılan göçler, 4. yüzyılda başlayıp 11. yüzyılın sonlarına kadar sürdü. Batıya göç edenlerden bir bölümü Hazar denizi ve Karadeniz’in kuzeyinden geçerek Orta Avrupa ve Balkanlara kadar geldiler (Hunlar, Avarlar, Bulgarlar, Macarlar, Peçenekler, Kumanlar, Oğuzlar). Batıya gidenlerden diğer bir grup, Afganistan’a ve kuzey Hindistan’a yerleşip ve burada Akhunlar Devleti’ni kurdular. GÖÇLERİN SONUÇLARI: 1)- Orta Asya kültür ve Medeniyeti dünyanın değişik bölgelerine taşınmıştır. 2)- Göç etmeyip, Orta Asya'da kalan Türkler, ilk Türk Devleti olan "Asya Hun Devleti" ni kurmuşlardır. 3)- Göç eden Türk boyları gittikleri yerlerde yeni Türk Devletleri kurarlarken, oralardaki bazı devletleri de yıktılar. 4)- Orta Asya kültür ve medeniyetinin başka yerlere yayılmıştır. 5)- Türkler, gittikleri yerlerde taş devrini yaşayan toplumlara ekip-biçme, hayvan evcilleştirme ve madeni işlemesini öğretmişlerdir. Göçlerin Yapılışı 6) Kavimler göçünün başlaması 16 TÜRK ADININ ANLAMI VE KÖKENİ: 1)- Ziya Gökalp'e göre; Töre kelimesinden gelir. Buna göre Türk demek "Türeli=Nizamlı,geleneklerine bağlı" demektir. 2)- Danimarkalı Bilgin WAMBERY'e göre Türemekten(Türük) gelir. Buna göre Türk demek TÜREMİŞ,ÇOĞALMIŞ demektir. 3)- Kaşgarlı Mahmut'un "Divan-ı Lügatıt Türk" adlı eserinde Türk demek "OLGUNLUK ÇAĞI" demektir. 4)- Genel olarak Türk demek, GÜÇLÜ,KUVVETLİ manasında kabul edilir. *Türk adı ilk defa, Orhun kitabelerinde "Türük" şeklinde geçer. Buna göre Türk kelimesi zaman içinde "Törük, "Türük" ve "Türk" şekline dönüşmüştür. *Devlet ismi olarak Türk kelimesini ilk kullanan Göktürk Devleti (Kök -Türk) olmuştur. Göktürkler ile Türk kelimesi genellik kazandı ve günümüze kadar, millet adı olarak kullanılmaya devam etti. *Coğrafî bir terim olarak Türkiye kelimesi, VI. yüzyıl Bizans kaynaklarında kullanılmıştır. Bizanslılar, Orta Asya'ya Türkiye diyorlardı. * IX. ve X. yüzyıla ait kaynaklarda Volga'dan Orta Avrupa'ya kadar uzanan yerler Türkiye diye geçmektedir. Bu coğrafî bölge içerisinde Hazar ülkesi "Doğu Türkiye", Macaristan ise "Batı Türkiye" adı ile anılmıştır.XIII. yüzyılda Memlûk Devleti zamanında Suriye ve Mısır, Türkiye adıyla tanıtılmıştır. XII. yüzyıldan itibaren Anadolu'nun adı, bir daha değişmemek üzere Türkiye" olmuştur. a) İskitlerin Tarih Sahnesine Çıkışları *İskitler, Orta topluluktu. Asya kökenli atlı-göçebe bir *İranlılar, bunlara Sakalar derken Yunan kaynakları ise İskitler olarak bahsetmektedir. *İskitlerin ilk yurtlarının Tanrı (Tıyenşan) dağları, Fergana ve Kaşgar bölgesi olduğu tahmin edilmektedir. Daha sonra batıya göç eden İskitlerin bir kısmı Aral gölü dolaylarına, diğer kısmı ise *Karadeniz'in kuzeyindeki Kimmerleri buradan çıkararak onların topraklarına yerleştiler. *M.Ö. VII. yüzyılda batıya doğru göç ederek, Karadeniz'in kuzeyinden Tuna nehrine kadar uzanan topraklara yerleştiler. *İskitler, birçok kaynakla Türk olarak gösterilmekledir. Çok geniş alanlara yayılmış olan İskit toplulukları arasında sıkı bir bağlılık yoktu. İskitlerin en yoğun yaşadıkları yer Kırım yarımadası ve çevresiydi. *Kimmerler, Medler, Persler, Asurlular ve Urartular ile savaşan İskitler, Kafkas dağlarını aşarak Anadolu, Suriye ve Filistin üzerinden Mısır sınırlarına kadar akınlarda bulundular. *İskitler, özellikle Medler ve Perslerle uzun yıllar savaştılar. Bu mücadelelerin en önemlisi Alp Er Tunga ile Pers hükümdarı Kirus arasında geçmiştir, uzun süren bu savaşlar daha sonra İran destanı Firdevsi’nin "Şehname" adlı (Alp Er Tunga bu eserde Afrasiyap adıyla anılır) eserine konu olmuştur. Alp Er Tunga’nın torunlarından Tomris (ilk Türk kadın hükümdarı) Pers kralı Darius ile yaptığı mücadeleleriyle ün kazanmıştır (MÖ 530) . *İskitlerin siyasî tarihleri M.Ö. II. yüzyılın ortalarına kadar devam etmiştir. Batıdan Avrupalı toplulukların , doğudan Yüeçilerin akınları sonunda dağılmışlardır. Bağımsızlığını kaybeden çok az bir İskit topluluğu 13.yüzyıldaki Moğol istilasından sonra kuzeye çekildiler. *Günümüzdeki Yakut Türkleri onların soyundan gelmektedir. b)İskitlerin Yaşayışları *İskitlerin çoğunluğu göçebeydi. Göçebeler arabalarda yaşarlardı. Elverişli buldukları yerlerde uzun süre kalırlar, sonra da kendilerine daha elverişli yerler ararlardı. Göç sırasında kadınlar araba içinde, erkekler at üstünde arabaların yanında giderlerdi. Yaşadıkları bölgelerin kuraklığı yüzünden durmadan göç ederlerdi. Ancak, elverişli bir yer bulduktan sonra yerleşirler ve geçici köy toplulukları oluştururlardı. İskitlerin en kalabalık yaşadıkları bölge, Kırım yarımadası ve çevresiydi. Burada yaşayanlar, Yunanlılar ile ticarî ilişkilerde bulunmuşlardır. İskitlerden yerleşik hayata geçmiş olanlar, tarım ve ticaretle uğraşırlardı. *İskitler, usta savaşçıydılar. Ancak, kendilerinden üstün düşmanlarla meydan savaşı yapmaktan kaçınırlardı. Düzenledikleri anî baskınlarla düşmanı şaşkına çevirirlerdi. Savaşlarda en çok kullandıkları silâh, savaş baltasıydı. Ayrıca ok yay ve kılıç kullanırlardı. İskit kadınları da savaşa katılırlardı. NOT: Tarihte bilinen ilk atlı göçebe topluluk İskitlerdir. c) Din ve İnançları 17 *İskitler arasında çok tanrılı bir tabiat dini yaygındı. Tanrıların en büyüğü "Baba" denilen Gök Tanrısı idi. İskitler, tapınak ve tanrı heykeli yapmazlardı. Buna karşılık, Savaş Tanrısı için her yıl, iki metre yüksekliğinde bir odun yığını yaparlar ve bunun üzerine, Savaş Tanrısını simgeleyen bir kılıç dikerlerdi. İskitler, tanrılarına çeşitli hayvanları adar ve kurban ederlerdi. Ancak, en çok, at kurban ederlerdi. *Tüm göçebe topluluklarında olduğu gibi, İskitlerde de, ruhsal hayala inanış büyük önem taşıyordu. Kutsal saydıkları her şeyin ve cismin bir ruh taşıdığına inanırlardı. Aşırı denilebilecek batıl inanışlara sahipliler. Fala ve büyüye inanırlardı. Falcılar, kavak dallarına bakarak yada ıhlamur kabuklarını parmaklarına dolayarak fala bakarlar ve gelecekten haber verirlerdi. *İskitlerin ölüler için uyguladıkları özel törenleri vardı. Normal bir cenaze töreni kırk gün devam ederdi. Bu törenlerin bazen bir yıl sürdüğü de olurdu. Ölen kişi, tüm dostlarının evlerine birer gün götürülür, ondan sonra toprağa verilirdi. Ölülerin mumyalanması da, İskitlerde görülen bir başka inanıştı. ç) Sanat *İskitlerin yaşadığı bölgelerdeki kurganlardan çıkan eserler, medeniyetle ileri olduklarını göstermekledir. Heredot'un dediği gibi, "İskitler çok medeni bir milletti. Gümüş işçiliğinde, dişçilikte ve çıkıktan sarmakta ustaydılar." tarafından beğenilen ve benimsenen ortak değerlerdir. İslâm medeniyetini buna örnek gösterebiliriz. Kültür millîdir. Uygarlık ise insanlığın ortak malıdır. Bir kültürün oluşmasında içinde yaşanılan coğrafyanın özellikleri, insanların ihtiyaçları ve doğa ile ilişkileri önemli birer etkendir. Bu etkileri Orta Asya ve İlk Çağ kültürlerinde görebiliriz. Orta Asya'da yapılan kazılarda M. Ö. 5000 yıllarına kadar uzanan kültürlere rastlanmış ve bu bölgede kurulan Büyük Hun Devleti (Asya Hunları) de bu kültürlerden etkilenmiştir. Zamanla gelişen Orta Asya kültürü, Orta Çağ Avrupa'sına ve İslâm dünyasına ışık tutmuştur. Orta Asya'da kurulan ilk uygarlıkların tarihi M. Ö. V. bin yıllarına kadar uzanmaktadır. Arkeolojik kazılar sonucu Orta Asya'da, Yontma Taş Devrine kadar uzanan gelişmiş uygarlıklar meydana çıkarılmıştır. Orta Asya'da, ortak yanları olmakla beraber birbirinden az çok farklı uygarlıkların birbirini izlediğini, biri biterken hemen bir yenisinin başladığını görmekteyiz. Bu uygarlıkların geride kalan kalıntıları, daha sonra bu topraklarda kurulacak olan Büyük Hun Devleti'ni, birçok yönden etkiledi. Orta Asya'da yüzyıllar boyunca gelişen bu uygarlıklar, gelecekte Orta Çağ Avrupa sanatı ve daha sonra da İslâm uygarlığı üzerinde etkili olmuştur. Orta Asya'da kurulmuş olan başlıca ilk uygarlıklar şunlardır :a) Anav Kültürü (MÖ 4500-MÖ 1000): *İskit sanatı, M.O. VI. yüzyılın ortalarından itibaren Karadeniz'in kuzeyindeki bozkırlarda gelişmeye başladı. İşkillerin eserlerinde, güçlü bir teknik ve ince bir sanat anlayışı dikkati çekmektedir . 1) Anav kültürü, Batı Türkistan'da (bugünkü Türkmenistan'ın başkenti )Aşkabat yakınlarındaki Anav bölgesinde yapılan kazılarda M.Ö. 4500 yıllarına kadar uzanan kalıntılar bulunmuştur. *İskit sanatında "hayvan üslûbu" önemli bir yer tutar. İskitler, eşyalarını geyik, kuş ve başka hayvan resim ve kabartmalarıyla süslerlerdi. İskitler, hayvan motifini hem süs hem de eşyayı kötü ruhlardan korumak amacıyla yaparlardı. 2) Orta Asya'nın en eski kültürüdür. Anav'da çıkan kalıntılar, bu bölgenin çok önemli bir uygarlığın kaynağı olduğunu göstermektir. *M.Ö. V. yüzyıldan itibaren Yunanlılarla ilişki kuran İskitler, birçok alanda karşılıklı olarak birbirlerini etkilediler. Yunanlılar, elbiselere dikilen süs levhalarını ve altın, gümüş at takımlarını İskitlerden öğrenmişlerdir. Ana Yurtta Kurulan İlk uygarlıklar Kültür, toplumların gelişme süreci içinde oluşturdukları bütün maddî ve manevî değerlerin, insanın doğal ve toplumsal çevresine egemenliğinin ölçüsünü gösteren araçların bütünüdür. Uygarlık (medeniyet) ise insanlığa mal olmuş; bütün insanlık 3) Yapılan araştırmalar, bu kültüre mensup insanların yerleşik hayata geçtiklerini, tuğlalardan yapılmış evlerde oturduklarını göstermektedir. 4) Yine bu araştırmalardan dokumacılığı, topraktan ve bakırdan eşyalar yapmayı bildiklerini öğreniyoruz. Anav kazılarında çıkan kalıntılar içinde, Türkmen dokumalarında görülen nakışlarla bezenmiş seramik parçaları ve süs eşyası ilgi çekicidir . 5) Koyun, keçi, sığır ve deve gibi hayvanları beslemelerinin yanında tarımla da uğraştıkları bilinmektedir. b) Afanesyevo Kültürü (MÖ 300-MÖ 1700) : 18 1) Altay ve Sayan dağlarının kuzeybatısındaki bozkırlarda gelişen bu kültür, Türklerin en eski kültürüdür. 2) Bu kültür bölgesi insanları, avcılığın yanı sıra at ve koyun besliyorlar, bakırı kullanmasını biliyorlardı. 3) At, deve, koyun ve sığır besleyen bu topluluklar, yün eğirmesini ve dokumasını da biliyorlardı. 4) Dört tekerlekli arabalar, keçe çadırlar bu kültürün önemli buluşlarıdır. e) 3) Afanasyevo toplumdu. toplumu, avcı ve savaşçı Tagar kültürü (M.Ö.700-100) : bir 1) Bu kültür Abakan bölgesinde görülmüştür. 4)Çakmak taşından ok uçları, kemik iğneler ve maden işleme âletleri yapmasını biliyorlardı. 2) Bu bölgedeki diğer kültürlerin en genci ve en gelişmişidir. 5) Kartalı, kutsal bir hayvan olarak kabul ediyor, mezar taşlarına kartal resmini oyuyor, mezarların içine de bir kartal pençesi bırakıyorlardı. 3) Tagar kültürüne ait çok sayıda iki yüzü keskin hançerler, ok uçları, iğne, bilezik, küpe, tarak gibi eşyalar bulunmuştur 6) Altaylar'da gelişen bu kültür, geniş bir bölgeyi etkileyerek, Orta Asya uygarlığının temelini meydana getirmiştir. ASYA HUN DEVLETİ (BÜYÜK HUN DEVLETİ) (MÖ. 220-MS.300) KURULUŞU *Orta Asya’da bilinen ilk teşkilatlı Türk devletidir * İlkçağda kurulan tek Türk devletidir. TEOMAN DÖNEMİ (MÖ 220- 209) *Hun Devleti'nin bilinen ilk hükümdarı, Teoman'dır (Çin kaynaklarında Tu-man olarak geçer). 1) M.Ö. 220 yılında başa geçen Teoman, dağınık hâlde yaşayan Hun boylarını bir yönetim altında toplamayı başardı. 2) Çin'in iç karışıklıklar içinde bulunmasından yararlanarak, Çin'in kuzey sınırındaki otlakları ele geçirdi. NOT:Bu durum, ekonomileri göçebe hayvancılığa dayalı olan Hunların güçlenmelerini sağladı. Teoman'dan sonra yerine oğlu Mete geçti (M.Ö. 209). METE HAN DEVRİ (M.Ö. 209-174) Mete'nin Tahta Çıkışı: Mete, Teoman'ın büyük oğlu ve veliahdı idi . Ancak, üvey annesi, kendi oğlunun hükümdar olmasını istiyordu. Bu amaçla Teoman'ı etkileyerek, Mete'nin, Yüeçilere rehin olarak gönderilmesini sağladı. Mete, babasının isteğine uyarak Yüeçiler ülkesine gitti. Ancak, kendi için hazırlanan tuzağı zamanında öğrendi. Babası, Yüeçiler üzerine sefere çıkmaya hazırlanırken, Mete, kaçıp kurtulmayı başardı. Oğlunun kaçıp kurtulmasına sevinmiş görünen Teoman, Mete'nin emrine on bin atlı vererek, onu ödüllendirmek ve bu olayı unutturmak istemiştir. Mete ise, bu olayı unutmak niyetinde değildi. Emrindeki askerleri katı bir disiplin içinde eğitti. Hun ordusunun katıldığı bir sürek avında, babasını öldürerek Hunların başına geçti (M. Ö. 209). Mete "imparator" karşılığı olarak "sonsuz genişlik, yücelik, ululuk" anlamına gelen Tan-hu (Şan-yü) unvanını aldı. Mete'nin Hükümdarlık Yılları Mete devrinde Büyük Hun Devleti, en güçlü dönemini yaşadı. c) Andronova Kültürü (MÖ. 1700-MÖ 1299) :1) Afanesyevo kültürünün gelişmiş şekli olup,Altaylardan Ural dağlarına kadar uzanan bölgede gelişmiştir. (Altay-Tanrı dağları, Güney Sibirya ve Hazar denizinin doğusuna kadar olan bölgede oluşmuş bir kültürdür.) 2) Orta Asya kültürleri içinde yayılma alanı en geniş olanıdır 3) Bu kültürü yaratanlar, Türklerin ilk ataları (Proto Türkler) olarak kabul edilirler. Proto Türkler, göçebe ve savaşçı bir kavimdi. 4) Bunların meydana getirdiği sanatın kendine özgü nitelikleri vardı. Özellikle, "hayvan üslûbu" adı verilen, stilize edilmiş hayvan figürlerini, çeşitli eşyalar üzerine uygulamışlardır. Çizilen bu hayvan motifleri, gelişmiş bir sanatın varlığını kanıtlaması yönünden önemlidir. 5)Andronova kültüründe Altaylarda güçlü ve zengin bir toplum hayatı vardı. Tunç ve altın eşyalar ilk defa bu kültürde görülmüştür. 6) Andronova kültüründe insanlar, at ve koyunun yanı sıra deve ve sığır gibi hayvanları da beslemeyi biliyorlardı. Atı binek ve yük hayvanı olarak kullanmışlardır d) Karasuk Kültürü(MÖ 1200-700): 1) Yenisey ırmağının kollarından biri olan Karasuk nehrinden adını alan bu kültür , Orta Asya'nın uygarlık tarihi yönünden büyük önem taşır. 2) Bu kültürde, ilk olarak demir bulunmuş ve işlenmiştir. 19 1- Mete, Tan-hu unvanını alarak başa geçtikten sonra, devlet içinde yeni düzenlemeler yaptı ve ordusunu güçlendirmeye çalıştı. 2- Tunghular ile Savaşı :Bu sırada Hunların doğu komşuları olan Moğol asıllı Tunghular, Hun tahtında meydana gelen değişiklikten yararlanmak istediler. Mete'den, önce atlarından ve hanımlarından birini, sonra da iki devlet arasında bulunan çorak bir toprak parçasını istediler. Tunghuların amacı, Hunlara saldırabilmek için bir bahane yaratmaktı. Tunghuların ilk iki isteğini kabul eden Mete, bunların, kişisel malları olduğunu düşünmüş, bu sebeple iki devlet arasındaki ilişkilerin bozulmasına fırsat vermemiştir. Ancak, millete ait olan toprak parçasının istenmesine şiddetle karşı çıkmıştır.Mete, bu davranışıyla Türkler arasında ilk defa, “Toprak, devletin temeli ve köküdür. Milletin malıdır" anlayışını getirmiş ve yerleştirmiş oluyordu.Mete, Tunghu elçisini geri gönderdikten sonra, savaş için hazırlıklara başladı. Hazırlıklarını tamamladıktan sonra Tunghular üzerine yürüyerek onları yenilgiye uğrattı. 3- Bu başarısından sonra kuzeye yönelen Mete, başta Tinglingler olmak üzere birçok kavmi yenerek egemenlik altına aldı. 4- Daha sonra Tanrı dağlan civarında yaşayan Yüeçileri yenilgiye uğrattı (M.Ö. 203). *Bu başarılar sonucu Mete, İpek Yolu'nun kontrolünü ele geçirdi. 5- Mete Döneminde Türk Çin İlişkileri : Çin'e yönelen Mete, bu devlet ile üç yıl savaştı. Mete Han'ın Çin'e yaptığı ilk seferin nedenleri şunlardır: a) Çin'in kuzeyindeki otlakların Çinlilerce işgal edilmesi ve Hunların bu otlaklardan yararlanamaması, b) Çin'deki iktidar mücadelesinden yararlanma isteğidir. *Yapılan ilk seferin sonunda Çin sınırındaki Hun otlakları geri alındı. M.Ö. 197 yılında Çin İmparatoru Kao-ti'nin 320 bin kişilik ordusu pusuya düşürülerek yenilgiye uğratıldı. İmzalanan barış antlaşmasıyla : a) Çin, kuzeyde bir kısım toprakları terk edecek b) Çin, her yıl vergi vermeyi ve ipek göndermeyi kabul etti. Önemi : a) Bu antlaşma, Hunlarla Çinliler arasında uzun yıllar sürecek ticarî ilişkilerin de başlangıcı oldu. b) Mete'nin Çin politikası :Mete Han bütün Çin ülkesini egemenliği altına alabilecek güçte olmasına rağmen, bu ülkeyi fethedip buraya yerleşilmesine karşı çıktı. Mete'nin böyle düşünmesinde Çin'in nüfusça çok kalabalık olması ve topraklarının çok geniş bir alana yayılmış olması etkili oldu. O, bu ülkenin fethiyle buralara yerleşecek olan Türklerin Çin kültüründen etkilenerek benliklerini yitireceğini düşünüyordu. Bu nedenle, Çin'i baskı altında tutup,vergi almakla yetindi. METE’NİN ÖLÜMÜ : 1) Mete Han M.Ö. 174 yılında öldüğünde devletin sınırları doğuda Japon denizine (Kore’ye) , batıda Aral gölüne, güneyde Tibet'e, kuzeyde Sibirya'ya (Baykal gölüne) dayanmıştı. 2) Büyük Hun Devleti'nin askerî ve idarî teşkilâtı, ekonomik ve. sosyal yapısı, hukuk ve sanatı kendisinden sonraki Türk devletlerince de örnek alınmıştır. 3) Mete, gerçekleştirdiği seferler sonucunda, Asya'da yaşayan Türk boylarını bir yönetim ve tek bir bayrak altında birleştirmeyi başardı. Ayrıca, Moğollar, Tunghular, Tatarlar ve Çinlilerin büyük bir kısmı da Büyük Hun Devleti sınırları içinde yaşamaya başladılar. Mete Han'ın tarihteki önemi c) Tarihte ilk defa Türk soyundan olan bütün toplulukları kendi yönetimi altında toplamıştır. d) Tung-huların ısrarlı toprak istekleri karşısında "Toprak milletindir, onu kimse veremez." diyerek, ilk defa vatan ve millet sevgisini ortaya koymuştur. e) Çin'i mağlûp etmesine rağmen Türklerin Çin'e yerleşmesine karşı çıkmış; Çin'den yıllık vergi almakla yetinmiştir.Bunun sebebi Çin nüfusu çok olduğundan orayı alırsa Türklerin Çinliler arasında eriyip gitmesinden çekinmesidir. f) Pek çok devlet tarafından örnek alınan bir ordu sistemi (onlu) kurmuştur. BÜYÜK HUN DEVLETİNİN ZAYIFLAMASI VE PARÇALANMASI Kİ-OK (KİYOK) DÖNEMİ (M.Ö. 174-160) Mete'den sonra yerine geçen oğlu Ki-Ok döneminde Hun devleti eski gücünü korudu. 1Yüeçiler ile Savaş: Mete'den sonra yerine geçen oğlu Ki-Ok, babasının ölümünü fırsat bilerek ayaklanan Yüeçileri ağır bir yenilgiye uğrattı. Hunlar karşısında tutunamayan Yüeçiler, batıya göç ederek M.S.I. yüzyılda Kuzeybatı Hindistan'da Kuşan Devleti'ni kurdular. Bu devlet, İskender İmparatorluğu'nun Asya'daki varlığını sona erdirerek bölgedeki hâkimiyetini güçlendirdi. 2Çin İle İlişkiler : a) Ki-Ok, M.Ö. 166 yılında Çin'e sefer düzenleyerek başkentteki imparatorluk sarayını yaktı. b) Bu seferden sonra Çin ile olan ekonomik ve siyasî ilişkilerini geliştirmek için, Çinli bir prensesle evlendi. NOT: Siyasî düşüncelerle yapılan bu tür evlilikler, Türk devletleri için genellikle kötü sonuçlar doğurmuştur. Çünkü prensesler, kalabalık bir heyetle geliyor ve aralarındaki casuslar Türk boylarını ve prenslerini birbirine düşürüyordu. Çin kuvvet kullanarak yenemediği Hun Devletini içten yıkmak için bu ortamdan yararlanmaya başladı. c) Ki-Ok, Çin ile yapılan barışın sürdürülmesine özen gösterdi. Bu ülke ile herhangi bir çatışmaya girmedi. d) Ki-Ok döneminde Çinliler, hem İpek Yolu'nu kontrol etmek hem de ipeğe yeni pazarlar bulmak amacıyla bu yol üzerindeki ülkelere casuslar gönderdiler. Bu casusların raporları, daha sonraki yıllarda uygulanacak Çin politikasının belirlenmesinde önemli rol oynadı. AÇIKLAMA : Çin, önce kuzeyden gelen Hun akınlarını durdurmaya çalışırken, diğer yandan da 20 İpek Yolu üzerindeki memleketleri teker teker ele geçirmeye başladı. Çin'den başlayan ve Orta Asya'yı doğudan batıya doğru aşarak, Akdeniz kıyılarına ulaşan İpek Yolu'nun ekonomik yönden önemi büyüktü. Bu yolu denetiminde bulunduran devlet, önemli bir gelir kaynağına sahip oluyordu. Bu sebeple Çin'in bütün amacı bu yola egemen olmaktı. Çin imparatoru Vu-ti, İpek Yolu üzerindeki ülkeleri ve kavimleri tanımak, bunlarla, Hunlara karşı iş birliği yapmak amacıyla, yüksek rütbeli bir subayım batıdaki ülkelere gönderdi. Ancak, bu Çinli casus Hunlar tarafından yakalandı ve on yıl Hun ülkesinde kaldı. Çin'e geri döndüğünde gördüğü yerlerdeki insanlar, hayvanlar ve bitkiler hakkında bilgiler verdi. İmparatora sunduğu raporunda Çin'in batısındaki ticaret yollarını ve merkezlerini anlattı. İmparatora sunulan bu rapor, sonraki yıllarda izlenecek Çin siyasetinin belirlenmesinde önemli bir rol oynadı. Çin, Hunlara karşı geleneksel savunma siyasetinden vazgeçerek, daha etkin hareket etmeye başladı. CÜN-ÇİN (KÜN-ÇİN) DÖNEMİ (M.Ö. 160-126) 1- Çin’in amacını gerçekleştirmek için uyguladığı faaliyetler : Ki-Ok'tan sonra oğlu Cün-Çin hükümdar oldu. Çin bu dönemde çok güçlenmişti. Çin'in en büyük amacı ise Hun Devleti'ni ortadan kaldırarak İpek Yolu'na tek başına hâkim olmaktı. Bu amacına ulaşmak için çok gizli bir plân uyguladı. a) Türk devletini içten yıkmak için, Türk boylarının arasına nifak tohumları ekti. b) Hakan soyundan gelen Türk prenslerini birbirine karşı kışkırttı. c) Ayrıca Türk ülkesine ticaret yoluyla ipek ve lüks eşyalar sokarak halkı rahata ve lükse alıştırdı. Bunların sakıncaları başlangıçta pek fark edilmedi. Ancak, zamanla devlet zayıflayarak ülkedeki iç huzursuzluklar arttı. 2- Cün-Çin döneminde uzun süren Çin savaşları, Hun Devleti'ni temelinden sarsmaya başladı. Hatta bazı Hun beyleri de Çin'e sığındı. Bu dönemde Hunların İpek Yolu üzerindeki hâkimiyetleri kayboldu. Büyük Hun Devleti'nin parçalanması Hunların Çin karşısındaki üstünlüğünün kaybolması üzerine Çin'in ödediği ipek ve verginin kesilmesi, Hunları zor duruma düşürdü. Çin'in Türk ülkesinde uyguladığı bölücü politika da etkisini göstererek devletin zayıflamasına ve parçalanmasına zemin hazırladı. İpek Yolu'nun denetimi Çinlilerin eline geçti (M.Ö.60). Türkler bundan ekonomik olarak büyük zarar gördüler. Bu durum karşısında Hun Hakanı HO-HAN-YEH (M.Ö.58-31) Çin himayesine girmekten başka çare olmadığını düşündü. Bu düşünceyi utanç verici bulan kardeşi Çİ-Çİ, Ho-HanYeh'in hükümdarlığını tanımadı. Çıkan savaşı kaybeden Ho-han-yeh , güneye çekilerek Çin himayesine girdi (MÖ 58). Bu olay ,Hun Devleti’nin Doğu ve Batı Hunları olarak ikiye ayrılmasına neden oldu. BATI HUNLARI Çu ve Talaş ırmaklarının bulunduğu bölgede etrafı surlarla çevrili bir başkent yaptırarak Çin ile mücadeleye girişti. Çi-çi' nin yönetiminde, kısa zamanda güçlendiler. Çi-çi, bağımsızlık konusunda son derece duyarlıydı. Bu konudaki düşüncelerini şöyle ifade ediyordu: "Boyun eğmeyeceğiz. Zira öteden beri Türkler kuvveti takdir eder, tâbi olmayı hakir görürler. Savaşçı süvari hayatımız sayesinde adı yabancıları titreten bir millet olduk. Biz ölsek de, kahramanlığımızın şöhreti kalacak, çocuklarımız ve torunlarımız diğer kavimlerin efendisi olacaklardır." Ancak, bu dönem uzun sürmedi. M.Ö.36 yılında Çinlilerin saldırıları sonucu, Batı Hunları dağıldılar. Batı Hunları’nın Yıkılmasının Sebepleri 1) Çi-çi’nin kendine bağlı boy beylerine çok sert davranarak onların Çinliler ile işbirliği yapması 2) Çi-çi’nin şehir ve kaleler inşa ederek burada Türk savaş usullerine ters düşen bir savunma uygulaması. HUN DEVLETİ'NİN İKİYE AYRILMASI VE YIKILMASI Ho-hanye'nin ölümünden sonra Doğu Hunları yeniden güçlendiler ve M.Ö. 18 yılında bağımsızlıklarını kazandılar. Ancak, Doğu Hunlarının bağımsızlık dönemi fazla sürmedi. Kıtlık, hayvan hastalıkları ve iç karışıklıklar gibi nedenler sonucu Hunlar, M.S. 48 yılında, Kuzey ve Güney Hunları olmak üzere kesin olarak ikiye ayrıldılar. KUZEY HUNLARI (48- 156) Kuzey Hunları bir yandan Çin, diğer yandan Siyenpilerle savaşmak zorunda kaldılar. Bu savaşlar, Kuzey Hunlarının giderek güçlerinin azalmasına neden oldu. Çin'in uzun süren saldırıları sonucu, Kaşgar, Yarkent gibi çok sayıda önemli şehirler ve ticaret merkezleri Çin'in eline geçti. Sonuçta, Kuzey Hun Devleti, M.S. 147-156 yıllarında Siyenpilerin istilâsı sonucu yıkıldı (156) . Kuzey Hun Devleti'nin yıkılmasından sonra, Çin egemenliği altına girmek istemeyen Hunların bir kısmı, Aral gölü dolaylarına göç ettiler. GÜNEY HUNLARI (48-216) Kuzey Hunlarını yıkan Sienpi akınları , daha sonra daha sonra güney Güney Hunlarına yönelerek ,onların gittikçe güçten düşmelerine ve Çin egemenliğine girmelerine neden oldu. Çin hakimiyetine giren Güney Hunları, kısa ömürlü de olsa devletler kurarak varlıklarını 216 yılına kadar devam ettirdiler. bir süre sonra Çin'in egemenliği altına girmek zorunda kaldılar. M.S.216 yılında Çin tarafından ortadan kaldırıldı. Her iki Hun devletinin yıkılmasından sonra dağınık hâlde yaşamaya başlayan Hunlar, M.S.350 yıllarında batıya doğru hareket etmeye başladılar. Bu durum, Avrupa tarihinde önemli sonuçlar meydana getirecek olan Kavimler Göçü'nün başlamasına neden oldu. Batıya göç eden Hunlar, Avrupa'da yeniden bir siyasî teşkilâtlanmayı gerçekleştirdiler. NOT: Tarihte ilk defa bütün Türkleri tek bayrak altında toplayan Türk Devleti Asya Hun devletidir. TÜRKLERDE VERASET SİSTEMİ NASILDI? 21 Türklerde devlet hükümdar ailesinin ortak malı sayılırdı. Ve ülke hükümdarın sağlığında oğullarıarasında paylaştırılırdı. Her prensin(TEKİN) hükümdar olma hakkı vardı. NOT: Bu anlayış Türk devletlerinde sık sık taht kavgalarının çıkmasına ve Türk devletlerinin parçalanmasına sebep olmuştur. TÜRKLERE KARŞI ÇİN SİYASETİ(POLİTİKASI) NASILDI? Çin bozkır göçebe hayatı yaşayan ve savaşçılıkları gelişmiş olan Türk Ordusu karşısında çaresiz kalıyordu. Hatta Türk Akınlarını durdurmak için ÇİN SEDDİ'ni yaptırmıştı. Buna rağmen Türkleri durduramamıştı. Bu durum karşısında çaresiz kalan Çin şu siyaseti takip etti: 1- Çin prenslerini Hun Hakanlarıyla evlendirerek, prensesin yanında Hun sarayına çok sayıda hizmetkar gönderdiler. Bu hizmetkarlar casusluk faaliyetinde bulunarak,Türkler hakkında bilgi topladılar. 2- Türk Beylerine hediyeler göndererek, onları kendilerine bağlamaya ve ekonomik olarak Çin'e bağımlı yaşamaya alıştırdılar. 3- Hediyeleri ve ekonomik yardımları birden keserek, Türkleri itaat altına almaya çalıştılar. 4- Türk Beylerini birbirlerine karşı kışkırtarak, Türk devletinin parçalanmasını sağladılar. ÖRNEK: Bu konuda en iyi örneklerden biri, Asya Hun Devleti'nin Batı ve Doğu Hun Devleti diye ikiye ayrılması olayıdır. Bu dönemde Hun Devletinin başına geçen HUANYEH, Çin'in ekonomik yardımları kesmesi üzerine, kurultayı toplayarak, Çin'e bağlanmayı teklif etti. Ancak kardeşi ÇİÇİ "Bağımsızlığımız her şeyden önce gelir." diyerek, Huanyeh'e karşı çıktı. Böylece Hunlar ikiye ayrıldı. Çin ile birleşen Huanyeh, kardeşi Batı Hun Hakanı Çiçi üzerine giderek, Batı Hun Devletini ortadan kaldırdı. Batı Hun Halkı Aral gölü çevresine göç etmek zorunda kaldı. AVRUPA(BATI) KAVİMLER GÖÇÜ HUNLARI VE KAVİMLER GÖÇÜ(375): Çiçi'ye bağlı Batı Hunları Çin'in ve Doğu Hunları'nın baskısıyla Aral Gölü civarına göç etmişlerdi.Burada 200 sene hayatlarını sürdüren Batı Hunlarının nüfusları arttı. Toprakları yetersiz kalmaya başladı. Ve başka Türk Boylarının katılmasıyla güçlendiler. MS. 374 yılında VOLGA (İTİL) nehrini aşarak Batı'ya (Avrupa'ya) doğru ilerlemeye başladılar. Türklerin bu ilerlemeleri karşısında önlerinde bulunan Vizigot, Ostrogot, Vandal, Sakson, Frank, Germen gibi bir çok kavim hareketlenerek Türklerden kaçmaya başladılar. Böylece Batı Hun Türklerinin, sebep olduğu bu olaya tarihte KAVİMLER GÖÇÜ adı verilir.(375) KAVİMLER GÖÇÜNÜN SONUÇLARI: 1)- Roma İmparatorluğu; Doğu ve Batı Roma İmparatorluğu olmak üzere ikiye ayrıldı.(395). Batı Roma İmparatorluğu 476 yılında bu Germen kavimleri tarafından yıkıldı. 2)- Avrupa'nın ETNİK yapısı değişti. (Germen kavimlerinin Avrupa'daki yerli kavimlerle karışması sonucu yeni milletler ortaya çıktı.) 3)Türkler Avrupa'da BATI HUN DEVLETİ'ni(AVRUPA HUN) kurdular. 4)- İngiltere, Fransa gibi Avrupa devletlerinin temeli atıldı. 5)- Avrupa'da FEODALİTE (DEREBEYLİK) rejimi ortaya çıktı. 6)- İlk çağ kapandı, Ortaçağ başladı. AVRUPA HUN (BATI HUN) DEVLETİ Kavimler göçünü başlatan Batı Hunları tarafından kurulmuştur. İlk hükümdarları BALAMİR, en önemli hükümdarları ATTİLA'dır. NOT: Anadolu'ya ilk Türk akınları Avrupa Hunları tarafından yapılmıştır. ULDIZ'IN ROMA SİYASETİ: Balamirden sonra Batı Hunlarının başına geçen Uldız, Roma İmparatorluğuna karşı akılcı bir siyaset izlemiştir. Hunların düşmanları Germen Kavimleri ile savaştığından, Batı Roma İmparatorluğu ile iyi geçinmiş, Doğu Roma'yı(Bizans) ise baskı altına almaya çalışmıştır.ATTİLA DÖNEMİ Attila başlangıçta ULDIZ'ın siyasetini takip etmiş ve Bizans'ı baskı altına almak üzere Balkan seferleri düzenlemiştir. Bizans'ı MARGUS ve ANATOLYUS antlaşmaları ile ağır ve vergilere bağlamıştır. Bizans'ı dize getiren Atilla daha sonra Batı Roma üzerine yönelmiştir. ATTİLLA'NIN BATI ROMA SEFERLERİ: 1)- Galya Seferi: Batı Roma Ordusuyla KATALON savaşını yaptı. Kesin sonuç alınamadı.(451) 2)- İtalya Seferi: Bir yıl sonra 452'de Attila ikinci sefere çıktı. Bu defa Roma ordusu Attila'nın karşısına çıkmaya cesaret edemedi. Romalılar Papayı Attila'ya elçi olarak gönderdiler. Papayla görüşen Attila Roma'ya girmekten vazgeçerek geri döndü. 22 Attila'nın ölümünden sonra Avrupa Hun Devleti eski gücünü koruyamayarak dağıldı. I. GÖKTÜRK DEVLETİ 552 yılında BUMİN KAĞAN tarafından Orta Asya'daki AVAR hakimiyetine son verilerek kuruldu. Başkenti ÖTÜGEN'dir. Bumin KAĞAN kardeşi İSTEMİ YABGU'yu ülkenin batı topraklarına gönderdi. İSTEMİ YABGU'NUN BATI SİYASETİ: İstemi Yabgu İpek yolunu kontrol etmek amacıyla AKHUNLARA karşı İran'daki SASANİ devletiyle işbirliği yaptı. Bu işbirliği sonucu Akhun Devletinin toprakları Sasaniler ve Göktürkler tarafından paylaşıldı. İstemi Yabgu; bu defa Sasanilere karşı BİZANS ile işbirliği yaparak, Sasani devletinin zayıflamasını sağladı. NOT: Göktürk- Bizans işbirliğinin Sasanileri zayıflatması, Hz. Ömer Devrinde İslam Ordularının Sasanileri yenmesini kolaylaştırmıştır. GÖKTÜRK DEVLETİ'NİN İKİYE AYRILMASI VE YIKILMASI: Bumin Kağan'dan sonra yerine sırasıyla oğlu KoLo, Mukan(En parlak devir), Tapo ve İşbara geçti. Bu süre içinde Batı Yabgusu İstemi Yabgu daima doğudaki hakana bağlı kaldı. Ancak İstemi Yabgu'nun ölümünden sonra yerine geçen oğlu TARDU aynı itaati göstermedi. Çin'in kışkırması ile I. Göktürk Devleti Batı ve Doğu Göktürk Devleti olarak ikiye ayrıldı. Her ikisine de daha sonra Çinliler son verdi. II. DEVLETİ) GÖKTÜRK DEVLETİ(KUTLUK (682-744) I. Göktürk devletinin parçalanıp yıkılmasıyla, Çinin egemenliğinde yaşayan Türkler, 50 yıl süren bir esaret dönemi yaşadılar. Bu süre içinde defalarca Çine karşı ayaklandılar. Ancak başarılı olamadılar.Bunlardan en önemlisi Kürşat olayıdır. 682 Yılında KUTLUK KAĞAN'ın başlattığı ayaklanma başarılı oldu. Türkler Çinlileri topraklarından atarak yeniden bağımsızlıklarına kavuştular.(682). II. Göktürk Devleti'ne kurucusundan dolayı KUTLUK DEVLETİ de denir. NOT: Kutluk Kağan Çine karşı "Ulusal Kurtuluş Savaşına" girişerek II. Göktürk devletini kurmuştur. Bu özelliği ile Kutluk Kağan Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran M.Kemal Atatürk'e benzer. II. Göktürk Devleti en parlak devrini BİLGE KAĞAN zamanında yaşamıştır. Bilge Kağan ülkeyi kardeşi KÜLTİGİN ve veziri TONYUKUK ile yönetmiştir. Bilge Kağan'dan sonra zayıflayan Devlet; Karluk, Basmil ve UYGUR Türkleri tarafından 744 yılında yıkılmıştır. GÖKTÜRK DEVLETİ'NİN TÜRK TARİHİNDEKİ ÖNEMİ: 1)- Tarihte ilk defa Türk adıyla kurulan devlet, Göktürk Devleti'dir. 2)- Orhun Anıtlarını dikerek (II.Göktürk zamanında) Türk tarihi ve Türk edebiyatının ilk yazılı kaynaklarını oluşturmuşlardır. 3)- Milliyetçilik duygusu, Fransız ihtilalinden 1000 yıl önce Göktürkler döneminde en yüksek seviyede yaşanmıştır. 4)- Asya Hun Devleti'nden sonra Türkleri tarihte ikinci defa tek bayrak altında toplamayı başarmışlardır. UYGUR DEVLETİ (Orhun Uygur devleti) 1- Turfan(Doğu Türkistan) Uygur Devleti 2-Kansu(Sarı Uygur) Devleti ORHUN UYGUR DEVLETİ: Karluk ve Basmiller'le birleşerek II. Göktürk Devletini yıkan UYGURLAR Orhun bölgesinde UYGUR DEVLETİ'ni kurdular.(745) Kurucuları KUTLUK BİLGE KÜL KAĞAN, merkezleri Ordubalık (Karabalsagun)'dur. NOT: Kutluk Bilge Kül Kağan Türklerin şehir kuran ilk hükümdarıdır. İlk Türk şehri Ordubalıkdır. Bilge Kül Kağan'dan sonra MOYENÇUR başa geçmiş, onun döneminde Müslüman Araplar(Abbasiler) ile Çinliler arasında Talas Savaşı yaşandığından, Abbasilere yenilen Çinliler güç 23 kaybına uğramışlardı. Bu durumdan yararlanan Uygurlar Çinin TARIM havzasını ele geçirdiler.Moyençur'dan sonra başa BÖGÜ KAĞAN geçti. BÖGÜ KAĞAN DEVRİ: Bu devirde Uygur Türkleri ile çin arasında iyi ilişkiler kuruldu, ticaret gelişti.Bögü Kağan Çine yardım amacıyla "Tibet Seferine" çıktı. Tibet Seferi ve Sonuçları: Bögü Kağan tibet seferi sırasında iki MANİ(MANİHEİZM) rahibini yanına alarak ülkesine geri döndü. Bu rahipler Uygur Türkleri arasında Mani dininin yayılmasına sebep oldular. Ayrıca Türkler arasında Budizm'de yayılmaya başladı. Mani Dininin Özelliği: Avlanmayı, et yemeyi ve savaşmayı yasaklayan bir dindir. Mani Dininin Uygurlar üzerindeki Etkileri: 1- Uygurlar Savaşçılıklarını kaybettiler. 2- Yerleşik hayata geçtiler. (Türklerde ilk defa yerleşik hayata Uygurlar geçmiştir.) 3- Yerleşik hayata geçmeleriyle Uygurlar ticaret,bilim, sanat ve edebiyat gibi bir çok alanda geliştiler. KANSU(SARI UYGUR) DEVLETİ: Kırgızlardan kaçarak Kansu Bölgesi'ne gelen Uygurlar tarafından kurulan bu devlete Sarı Uygur Devleti de denilmektedir. 1209'da Moğolların hakimiyetine girmiştir. UYGURLARLA İLGİLİ DİĞER ÖNEMLİ HUSUSLAR: * 18 harfli Uygur Alfabesini hazırladılar. * Cengiz Han'ın egemenliğine girmelerine rağmen medeniyette geliştiklerinden Moğollar'ı devlet teşkilatı, ticaret, bilim, sanat, alfabe gibi konularda etkilediler. * Moğolların Türkleşmesinde önemli bir rol oynadılar. (Özbek ve Çağatay Türkleri) * İlk Müslüman Türk Devleti Karahanlılar'la savaştılar.(Sebep Uygurların Budizmi, Karahanlıların İslamiyeti yaymak istemeleri.) * Tahta harflerden MATBAA'yı oluşturdular, pamuktan KAĞIT yaptılar. * Uygurlar Yerleşik hayata geçen ilk Türk topluluğudur. DİĞER TÜRK TOPLULUKLARI UYGUR DEVLETİ'NİN (ORHUN BÖLGESİ) YIKILIŞI: 840 yılında bir başka Türk kavmi olan KIRGIZLAR Uygur Devletine son verdiler. Kırgızlar'ın Orhun Bölgesinden kovmalarıyla Uygurlar, Kansu ve Turfan bölgelerine göç etmek zorunda kaldılar. NOT: Kırgızlar; Orhun Bölgesinden Uygurları kovarak, buradaki Türk nüfusunun azalmasına sebep olmuşlardır. Bu yüzden bu en eski Türk Yurdu, daha sonra Kırgızları yenen Moğolların eline geçerek kolayca Moğollaşmış, MOĞOLİSTAN olarak anılmıştır. ¦ TURFAN( DOĞU TÜRKİSTAN) UYGUR DEVLETİ: Kırgızlar tarafından kovulan Uygurların bir kısmı Turfan Bölgesi'ne gelerek, burada yeni bir devlet kurdular. Bu devletleri de Moğollar tarafından 1207'de yıkıldı. Uygurlar günümüzde Doğu Türkistan diye anılan bu bölgede Çin'e bağlı özerk bir devlet olarak yaşamaktadır. DEVLETLERİ VE 1)- İSKİTLER(SAKALAR): MÖ. VII. yüzyılda batıya doğru göç ederek Karadeniz'in kuzeyinden Tuna nehrine kadar uzanan topraklara yerleştiler. Batı kaynakları bu topluluğa İskitler, İranlılar ise Sakalar adını vermişlerdir. Medler, Persler, Asurlular ve Urartularla savaşmışlardır. Anadolu, Suriye ve Mısır'a kadar akınlarda bulunmuşlardır. İskitlerin yönetici kesimi Türklerden meydana geliyordu. Yaşayış ve inanışları Türklerle aynıydı. En önemli edebiyat eserleri ALPER TUNGA DESTANI'dır. 2)- AKHUNLAR (EFTALİT) DEVLETİ: Hun soyundan gelmektedirler. Afganistan'ın batısında MS.350 yıllarında kurulan bu Türk Devleti HEFTAL isimli hükümdarından dolayı EFTALİT DEVLETİ diye de anılır. * Akhunlar Sasani Devletinde başlayan MAZDEK İSYANI'nı bastırmakta etkili oldular. MAZDEK: Sasani Devletinde yaşayan Mazdek,kadın ve servetin ortak olması durumunda her türlü huzursuzluğun ortadan kalkacağını savunan bir kişiydi. 24 * Göktürk Devleti'nin Batı Bölgelerini idare eden İSTEMİ YABGU ipek yoluna egemen olmak için, Sasanilerle ortak hareket ederek Akhun Devleti'nin yıkılmasını sağladı. Akhun Devleti'nin toprakları Sasani ve Göktürk devleti arasında paylaşıldı. 3)- BAŞKIRTLAR(BAŞKURTLAR): X. yüzyılda İtil(Volga) nehri civarında oturmakta idiler. Moğol istilası sırasında Moğol egemenliğine girdiler. 4)SABARLAR (SİBİRLER=SABİRLER): Önceleri Hun devletinin egemenliğinde yaşayan Sibirler, VI. yüzyıl başlarında Avarların baskısıyla batıya göç ederek Ural dağlarının güney doğusuna yerleştiler. Sasanilerle anlaşarak, Bizans'a savaştılar. Anadolu'ya akınlar yaptılar. karşı NOT: Anadolu'ya ilk Türk akınları Avrupa Hunları tarafından, ikinci akın Sibirler tarafından yapılmıştır. * Bugünkü SİBİRYA adı Sibir Türklerinden gelir. * Avarlara yenilince Hazar Türklerine karıştılar. Hazar Devletinin asıl kitlesini oluşturdular. 5)- TÜRGEŞ DEVLETİ: I. Göktürk Devletine bağlı olan Türgişler 630 yılında Göktürk devletinin yıkılmasıyla serbest kaldılar. BAGA TARKAN Türgiş Devleti'ni kurdu. Kendi adına para bastı. II. Göktürk devletinin kurulmasıyla yeniden Göktürk egemenliğine girdiler. II. Göktürklerin son dönemlerinde yeniden serbest kalan Türgişlerin başına SU-LU KAĞAN geçti. Su-lu Kağan Emevilere karşı mücadele etti. NOT: Türgişler Emevi ordularını durdurarak, Orta Asyanın Araplaşmasını önlediler. 766 yılında Türgiş Devletine Karluklar son verdi. 6)- KARLUKLAR: II. Göktürk Devletinin yıkılmasında Basmil ve Uygurlar'la birleşerek rol oynadılar. * Talas savaşında Çin'e karşı Arapları destekleyerek Orta Asyanın Çinlileşmesini ve İslamiyet’in yayılmasını kolaylaştırdılar. * İslamiyeti kabul eden ilk Türk boylarındandırlar. (İlk boy Kıpçaklar'dır.) * İlk Müslüman Türk Devleti olan KARAHANLILAR'ın kurulmasında etkili oldular. 7)- KIRGIZLAR: * 840 Yılında Ötügen'i alarak Uygur Devletine son verdiler. NOT: Kırgızlar; Orhun Bölgesinden Uygurları kovarak, buradaki Türk nüfusunun azalmasına sebep olmuşlardır. Bu yüzden bu en eski Türk Yurdu, daha sonra Kırgızları yenen Moğolların eline geçerek kolayca Moğollaşacak ve MOĞOLİSTAN olarak anılacaktır. * 1207 yılında Cengiz Han tarafından yıkılmıştır. NOT: Kırgızlar, Cengiz Han'a bağlanan ilk Türk Kavmidir. * Daha sonra Rusların egemenliğine girmişlerdir. * 1916'da Ruslara karşı MİLLİ İSYAN adı verilen bir ayaklanma başlatmışlar, ancak Rus Çarı tarafından ağır bir şekilde cezalandırılmışlardır. * 1936'da Sovyetler birliğinin 15 Cumhuriyetinden biri olmuşlar, 1991'de Sovyet Rusya'nın dağılmasıyla Bağımsız KIRGIZISTAN DEVLETİ kurulmuştur. Başkenti BİŞKEK'dir. 8)- KİMEKLER: Batı Göktürk topluluklarındandır. İrtiş ırmağı civarında yaşıyorlardı. XI. yüzyıla doğru diğer Türk topluluklarıyla kaynaşarak, yok oldular. KARADENİZ'İN KUZEYİNDE KURULAN VE AVRUPA'YA YÜRÜYEN TÜRK TOPLULUK VE DEVLETLERİ Bunlar Avrupa Hunları, Sabirler, Avarlar, Bulgarlar, Hazarlar, Macarlar, Peçenekler, Kumanlar(Kıpçaklar) ve Oğuzlar(Uzlar)'dır. 1)- AVARLAR: 552 yılında Orta Asya'daki Avar İmparatorluğuna Göktürkler son verince, batıya doğru ilerleyerek Romanya'ya giren AVARLAR merkezi MACARİSTAN olan yeni devletlerini kurdular. * Çin kaynakları Avarlara JUAN- JUAN demektedir. * 619 yılında tek başına, 629 yılında da Sasanilerle ortaklaşa İstanbul'u kuşattılar. NOT: İlk defa İstanbulu kuşatan Türkler, Avarlardır. * Slav topluluklarının göç etmesine neden olarak, bunların doğu Avrupa ve Balkanlara inmesini sağladılar. Böylece Balkanların Slavlaşmasında etkili oldular. * 805 yılında Franklar tarafından yıkıldılar. 2)- BULGARLAR: Batı Hunları ve Ogur Türklerinin karışmasıyla ortaya çıkan Türk topluluğuna BULGAR denir. (Bulgar kelimesi karışmak anlamındadır.) 25 BÜYÜK BULGARYA DEVLETİ | | Tuna Bulgar Kama(Volga=İtil) Devleti Bulgar Devleti * Karadeniz'in kuzeyinde Göktürk Devletinin yıkılmasıyla "Büyük Bulgarya Devleti" kuruldu. Ancak kurucusu KUBRAT'ın ölümüyle Hazarlar tarafından yıkıldı. Bulgarların bir kısmı Tuna nehri, bir kısmı da Volga nehri kıyılarına göç etmek zorunda kaldı. Tuna Bulgar Devleti: Büyük Bulgarya Devleti'nin yıkılmasından sonra Tuna boylarına (Bugünkü Bulgaristan) göç eden Bulgar Türkleri burada Tuna Bulgar Devletini kurdular. * KURUM HAN zamanında Bizans'ı kuşattılar. (Avarlardan sonra Bizans'ı kuşatan 2. türk kavmidir.) * Bu bölgedeki halkın çoğu Slav olduğu için Türkler zamanla Slavlaşmaya başladılar. Boris Han zamanında Hırıstiyanlığı kabul ettiler. * Daha sonra ortaya çıkan bugünkü Bulgaristan Devleti Türk değil Slav devletidir. * Bugünkü Bulgaristan'da yaşayan Türkler, Osmanlılar zamanında balkanlara yerleştirilen Türklerdir. Kama Bulgar Devleti: Büyük Bulgarya Devletinin yıkılmasından sonra Volga=İtil kıyılarına giden Bulgarlar burada Kama Bulgar Devletini kurdular. * Hükümdarları Almış Han zamanında(X. yüzyıl) Müslüman oldular. * 1236'da Moğolların egemenliğine girdiler. Altınorda Devletinin parçalanmasıyla kurulan KAZAN HANLIĞInın esas kitlesini oluşturdular. (Kama Bulgarlarına bugün KAZAN TÜRKLERİ denilir.) 4)- MACARLAR: * Fin Ugor kavmi ile OGUR Türklerinin karışmasıyla MACAR kavmi ortaya çıkmıştır. * 896 yılında kendi adlarını verdikleri MACARİSTAN'a gelerek devletlerini kurdular. * X. yüzyılda Hırıstiyanlığın Katolik mezhebini benimsediler. (Bundan sonra Türklük özelliklerini kaybetmeye başladılar.) * Almanların (Germenlerin) doğuya doğru yayılmasını engelleyerek, Balkan topluluklarının(Slavların) Germenleşmesini önlediler. 5)- PEÇENEKLER: * Karadeniz'in kuzeyinde Don ve Dinyesper nehirleri arasındaki bölgeye yerleştiler. * Kiev Prensliğini yenerek, Rusların Karadeniz'e inmelerini engellediler. * 1071 Malazgirt Savaşına Bizans ordusu içinde ücretli asker olarak katıldılar. Ancak Selçukluların kendileri gibi Türk olduklarını anlayınca Selçuklu ordusu saflarına katıldılar. * Edirne ve Trakya'nın Marmara kıyılarına kadar olan toprakları Bizans'tan aldılar. * İzmir Beyi ÇAKA BEY Peçeneklerle temas kurdu. Buna göre Çaka Bey Peçeneklerle birlik olarak Anadolu ve Rumeli'den İstanbul'u kuşatmak istiyordu. Ancak Bizans kurnaz bir politikayla, yine bir Türk topluluğu olan KUMANLAR'ı Peçenekler üzerine saldırtarak, Peçeneklerin dağılmasına sebep olmuştur. NOT: İtil(Kama) Bulgarları benliklerini bugün de koruyarak varlıklarını sürdürmüşlerdir. Ancak Tuna Bulgarları Slavlar arasında yok olup gitmişlerdir. Bunda İtil Bulgarlarının İslamiyeti, Tuna Bulgarlarının ise Hıristiyanlığı kabul etmesinin payı büyüktür. 3)- HAZARLAR: Kuzey Karadeniz ve Kafkaslar arasındaki bölgede Göktürk Devletinin yıkılmasıyla HAZAR KAĞANLIĞI kuruldu. * Ticarette geliştiler. * Hazar yöneticileri Museviliği benimsediler. Halk arasında Hırıstiyanlık ve müslümanlık yayılmıştı. * Hazarlar ülkelerinde farklı dinleri içinde bulundurduklarından yüksek bir HOŞGÖRÜ vardı. 6)- KUMANLAR (KIPÇAKLAR): * Volga'yı aşarak Avrupa'ya ve Balkanlara girmişlerdir. * Kıpçakların Karadeniz'in kuzeyinde hakim oldukları topraklara "KIPÇAK BOZKIRLARI" denilmektedir. * Macaristan'a giden Kıpçaklar ROMEN devletinin kurulmasında etkili olmuşlardır. * Kıpçakların Oğuz Türkleriyle yaptığı mücadeleler DEDE KORKUT HİKAYELERİ'nin ortaya çıkmasına sebep olmuştur. 26 * CODEX CUMANİCUS(Kodeks Kumanikus); Kıpçak Türk şivesi ile yazılan Latin, Fars ve Kuman dilleri üzerine yazılmış bir sözlüktür. 7)- UZLAR (OĞUZLAR): * Tarihte türk Milletinin siyasi, kültür ve medeniyet alanında en büyük rolü oynayan koludur. * Oğuzlara; Bizanslılar UZ, Ruslar TORKİ veya TORK, Araplar GUZ demişlerdir. * 24 Oğuz Boyu vardır. * Hazar denizinin kuzeyinden bir kolu "UZ" adı ile Avrupa ve Balkanlara göç etti. * Balkanlara gelen UZLAR Bizans ordusunu ve Bulgarları yendi. Ancak Peçenek akınları, soğuklar, salgın hastalıklar yüzünden dağılıp yok oldular. * Uzların bir kısmı Malazgirt Savaşı sırasında Bizans Ordusu saflarından, Selçuklu Ordusuna geçtiler. KARADENİZ'İN KUZEYİNDEN AVRUPAYA YAPILAN TÜRK GÖÇLERİNİN SONUÇLARI: Avrupa Hunları, Bulgar, Avar, Macar, Peçenek, Kuman ve Uz Türklerinin Avrupa'ya yaptığı göçler olumlu sonuçlar getirmedi. Bu Türkler Avrupa'daki diğer halklar arasında silinip gittiler. SEBEPLER: 1)- Hırıstiyanlık dinine girmeleri, onları Türklük özelliklerinden ayırdı. 2)- Anayurttan gelen göçlerle beslenemediler, bu yüzden kalabalık Slav toplulukları içinde milli benliklerini kaybederek eridiler. NOT:Türklerin Avrupa'da kurduğu yukarda saydığımız devletler, Avrupada sonradan meydana gelen bir çok olayı sebep ve sonuçlarıyla etkilemişlerdir. Bugünkü Avrupa'nın siyasi ve etnik yapısını büyük ölçüde bu Türk Devletleri etkilemişlerdir. İLK TÜRK DEVLETLERİNDE KÜLTÜR VE MEDENİYET 1)- DEVLET YÖNETİMİ A) DEVLET: İslamiyetten önce Türkler devlete İL veya EL demişlerdir. Hükümdarların Ünvanları: Türkler Hükümdarlarına Şanyü,Tanhu, Hakan, Han, Yabgu, İlteber, İdi-kut, Erkin gibi ünvanlar vermişledir. Türk Hükümdarlarının Tahta Çıkışı Tarih Boyunca Kaç Değişik Şekilde Meydana Gelmiştir? 1- Hanedan üyeleri arasında siyasi ve askeri mücadeleyi kazanan hükümdar olarak tahta çıkıyordu. (En sık rastlanan durum) 2- Hükümdarın rakipsiz aday olması(Bu durumda taht kavgası olmadan başa geçiyordu.) 3- Seçim Usulü (Kengeş, toy veya kurultay denilen devletin ileri gelenlerinden oluşan meclisin toplanarak hanedan üyelerinden birini tahta geçirmesi. 4)-Ekber ve Erşed(En yaşlı ve Olgun) olanın başa geçmesi. (Bu yöntem III. Ahmet zamanından itibaren sadece Osmanlı Devletinde uygulanmıştır. Kimler Türk Devletlerinde Hükümdar Olabilirdi? Hanedandan olan bütün erkeklerin hükümdar olma hakları vardı. (Kardeşler, kardeş çocukları, amca, amca çocukları ve diğer hanedan üyeleri.) Kut Anlayışı Nedir? Türkler devleti yönetme yetkisinin TANRI tarafından verildiğine inanıyorlardı. Tanrı tarafından verilen bu yönetme hakkına KUT diyorlardı.KUT'un kan yoluyla hükümdarın tüm erkek çocuklarına geçtiğine inanıyorlardı. Kut Anlayışı Türk Devletlerini Nasıl Etkilemiştir? Bütün hanedan üyelerinde KUT olduğundan kendine siyasi ve askeri bakımdan güvenen kişi TAHT KAVGASINA girebiliyordu. Bu durum Türk devletlerini ya iç savaş sonucu istkrarsızlığa, yada bölünmeye götürüyordu. NOT: Türk töresinde ana-babaya itaat esas olmasına rağmen, hükümdar bunun dışında tutulmuştur. Devletin devamı için baba-oğul veya kardeşlerin birbirleriyle mücadelesi normal karşılanmıştır. Çünkü bu sayede en güçlü ve en yetenekli kişi devletin başına geçecektir. İkili Yönetim(Çifte Krallık) Nedir? Türk Devletlerinde hükümdar yönetimi kolaylaştırmak için ülkeyi SOL(Doğu) ve SAĞ(Batı) olmak üzere ikiye ayırırdı. Ortada (Merkezde) ise asıl hükümdar bulunurdu. Sağ ve Solda ise Hanedan üyelerinden YABGU'lar bulunurdu. B) MECLİS VE HÜKÜMET: Türk Meclislerine TOY, KURULTAY veya KENGEŞ denilirdi. Kurultay'da devletin ana meseleleri görüşülür, hükümdarın ölümü, savaş veya milli felaketlerde kurultay toplanırdı. AYGUCI : Hükümet başkanı(başbakan) BUYRUK : Bakan TAMGACI: Dış siyaset işlerini yürüten görevliler Eski Türk Devletlerinde diğer devlet görevlileri şunlardı: TİGİN: Hükümdar çocukları (Tekin) ŞAD : Diğer Hanedan mensupları Bunların dışında İnal, inanç, tarkan, bağa, tudun, çor, külüğ, apa, ataman gibi devlet görevlileri de vardı. 27 2)- TOPLUM TAPISI: Türk toplumu; Oguş : Aile Urug :Soy=Aileler birliği Bod(Boy) :Kabileler Budun : Millet denilen birimlerden oluşuyordu. Boyların başında bulunan BEY'ler, töreye göre boyu idare ederlerdi. Boyların bir araya gelmesiyle Devlet(İL) kurulurdu. Türk Toplumunun Özellikleri: Halk hürdü. Herkes aynı işi yaptığından(hayvancılık) aralarında kesin olarak SINIF'ların ortaya çıkması imkansızdı. Yaşam biçimleri GÖÇEBE olduğundan savaşta elde ettikleri esirleri çalıştırmaya elverişli değildi. Bu yüzden Türk toplumunda KÖLE sınıfı yoktu. Din adamları diğer toplumlarda olduğu gibi imtiyazlı değillerdi. 3)- ORDU: Türk Ordusunun başlıca özellikleri şunlardı: a)- Türk ordusu ücretli değildi. b)- Türk Ordusu daimiydi. (Kadın-erkek her an savaşa hazırdı.) c)- Türk Ordusunun temeli ATLI askerlerden meydana geliyordu. NOT: Türk ordu teşkilatını ilk kuran METE HAN olmuştur. Mete Orduyu 10'luk sisteme göre teşkilatlandırmıştı. Onluk sistem daha sonra tüm Türk devletlerinde kullanılmıştır. (Türk ordusu; Çin, Roma,Bizans, Rus ve Moğol Ordu teşkilatı üzerinde etkili olmuştur.) Türk Ordusunu Silahları: Ok, yay, kement, kılıç, kargı, süngü, kalkan vb... 4)- HUKUK: Türklerde yazılı olmamakla beraber, gelişmiş bir hukuk anlayışı vardı. Bu hukuk kurallarına TÖRE(Türe) denilirdi. Hükümdarın başkanlık ettiği ve siyasi suçlara bakan yüksek mahkemeye YARGU adı verilirdi. YARGANLAR(Yargucu) idaresindeki mahkemeler ise adi suçlara bakarlardı. 5)- DİN VE İNANIŞ: İslam öncesi Türklerin din ve inanışlarını şu 4 grupta toplayabiliriz: 1- Tabiat Kuvvetlerine İnanma: Dağ,ağaç, göl, kaya gibi varlıkların gizi güçlere sahip olduklarına inanırlardı. 2- Atalar Kültü: Ölmüş büyüklere ve atalara ait hatıralar kutsal sayılır ve saygı gösterilirdi. 3- Şamanizm: Kam veya Şaman adı verilen kişilerin, kötü veya iyi ruhlarla temas sağladıklarını inanılarak, bunların büyücülük ve sihir özelliklerine başvururlardı. Şaman inançları Anadolu'da hala varlığını sürdürmektedir. Örneğin; Gelinlerin üzerine buğday veya para atmak, Eşikten atlamanın uğursuz kabul edilmesi, kurşun dökmek gibi... 4- Göktanrı Dini: Türklerin İslamiyetten önceki dini Göktanrı diniydi. Bu dine göre Türkler; * Tek bir Tanrının evreni yarattığına ve gökte oturduğuna inanıyorlardı. * Öldükten sonra dirileceklerine inandıklarından, ölülerini atı,eşyaları ve silahıyla birlikte gömüyorlardı. * Cennet'e UÇMAĞ, cehenneme ise TAMU diyorlardı. * Mezarlara ölünün,sağlığında öldürdüğü düşman sayısı kadar BALBAL adı verilen küçük heykeller dikerlerdi. İnanışa göre, yeniden dirilecek kişi atıyla cennete gidecek, ve öldürdüğü düşmanlar sonraki yaşamında ona hizmet edeceklerdir. * Ölüleri içöin YOĞ adı verilen cenaze törenleri yapar, ve ardından yas tutarlardı. Türkler arasında ayrıca Maniheizm(Mani dini), Budizm, Musevilik, Hırıstiyanlık gibi dinlerde yayılmıştı. 6)- EKONOMİK HAYAT: Göçebe bir hayat yaşayan Türkler belirli iki merkez arasında (yaylak-kışlak) hayatlarını sürdürürlerdi. * Hayvancılık temel geçim kaynağıydı. Koyun, keçi, at en çok beslenen hayvanlardı. Bunun dışında sığır, katır ve deve de yetiştirilirdi. Beslenme ve giyimde hayvan ürünlerinden yararlanır ve bunları satarak geçimlerini sağlarlardı. * Tarım da gelişmişti. Arpa, buğday, darı gibi tahılları yetiştiriyorlardı. * Savaşlarda elde edilen ganimetler ve devletlerden alınan vergiler gelir kaynaklarıydı. * Ticaret önemli bir gelir kaynağıydı. Türk ülkeleri İPEK YOLU üzerindeydi. NOT: Çin-Türk mücadelesinin temel nedeni İpek Yoluna hakim olmaktı. * Ayrıca Hazar ve Bulgar ülkelerinden başlayıp, Ural, Sibirya ve Altaylar üzerinden Çin'e giden yola KÜRK YOLU deniliyordu. Türkler bu yolun üzerinde de olduklarından sanar, samur, kunduz, vaşak gibi av hayvanlarının kürklerinin ticaretini yapıyorlardı. 7)- YAZI, DİL VE EDEBİYAT: Türkler tarih boyunca Göktürk, Uygur, Soğd, Brahmi, Süryani, Arap, Kiril ve Latin alfabelerini kullanmışlardır. Göktürk (Orhun) Alfabesi: 38 harften meydana gelir. Göktürk yazısına ilk defa Orhun Nehri 28 kıyısındaki kitabelerde rastlandığı için ORHUN ALFABESİ de denir. Uygur Alfabesi: 18 harften meydana gelir. Uygurlar bu alfabeyi Soğd alfabesinden yararlanarak hazırlamışlardır. Başlıca Türk Destanları: Hunların(Oğuzların)--> Oğuz Kağan Destanı İskitlerin (Saka)------> Alper Tunga Destanı Göktürklerin----------> Ergenekon Destanı Uygurların------------> Göç ve Türeyiş Destanları Kırgızların-------------> Manas Destanı Orhun Yazıtları (Göktürk Kitabeleri): Türklerin en eski kitabeleri VI. yüzyıla ait YENİSEY kitabeleri ile, VIII. yüzyıla ait ORHUN KİTABELERİ'dir. Yenisey kitabeleri Kırgızlar'ın mezar taşlarına yazdıkları yazılardı. Orhun Kitabeleri II. Göktürk Devleti zamanında Bilge Kağan, Kültigin ve vezir Tonyukuk adlarına dikilmişlerdir. YOLLUĞ TİGİN isimli bir Türk prensi tarafından yazılmışlardır. Bu yazılar 1893 yılında Danimarkalı Bilgin THOMSEN tarafından okunmuştur. d)- Gök Tanrı inancıyla... Çinlileri etkilemişlerdir. 2)- Çinlilerin Türkleri Etkilediği Alanlar: a)- Tarım ve yerleşik kültür b)- Felsefe( Taoizm, Konfiçyüs ve Budizm) c)- Giyim ... konularında Çinliler Türkleri etkilemişlerdir. 3)- Türklerin Moğol Kültürüne Katkıları: Askerlik alanında, Devlet teşkilatında , Dil ve Alfabede (Uygurca ve Uygur Alfabesini kullandılar.), Kımız yapmayı öğrettiler, Türk Töresi ve geleneklerinden, Gök tanrı dininden.... etkilendiler. A. İSLAMİYET'İN DOĞUŞU DÜNYANIN GENEL DURUMU 1. ASYA GÖKTÜRKLER, JAPONYA) a. Siyasi Durum b. Din ve İnanış SIRASINDA (BİZANS, SASANİLER, HİNDİSTAN, ÇİN VE 1.1. BİZANS iMPARATORLUĞU ( 395 - 1453 ) Siyasi ,Sosyal ve Ekonomik Durum : Orhun Yazıtlarının Önemi: a)- Türk Tarihinin ve Türk Edebiyatının ilk yazılı belgeleri olmaları bakımından önemlidir. b)- Bu kitabelerden Türklerin o günkü yaşayışlarını, inançlarını öğreniyoruz. Ayrıca kitabeler gelecekteki Türk Milleti içinde çarpıcı öğütler vermesi bakımından önemlidirler. 8)- BİLİM VE SANAT: * Türkler 1 yılı 365 gün 6 saat olarak hesaplayarak, 12 hayvanlı Türk Takvimini oluşturmuşlardır. * Uygurlar tahta harflerden matbaayı ve pamuktan kağıdı yapmışlardır. * Madencilikte özellikle de demircilikte ileri gitmişlerdir. (Kazakistan'ın başkenti Alma Ata yakınlarında bir kurgandan çıkarılan "Altın Adam Heykeli" Türk maden sanatının ne kadar geliştiğini gösterir.) * Eşya ve binalarda HAYVAN USLUBÜ denilen, hayvan figürlerini kullanmışlardır. * HALI Türklerin Dünya medeniyetine bir katkısıdır. (Altaylarda Pazırık Kurganı'nda bulunan halı dünyanın en eski halısıdır.) *Kavimler göçü sonucu, Roma İmparatorluğu bütünlüğünü koruyamayarak 395' te Batı ve Doğu olarak ikiye ayrılmış,Batı Roma İmparatorluğu 476 'da yıkılmıştır. *Batı Roma'nın devamı kabul edilen Doğu Roma ( Bizans ) İmparatorluğu , zamanla Helenizm kültürünü benimsemiş, Ortodoks mezhebinden oldukları için de, Katolik batı ile bağları zayıf olmuştur. *İmparatorluk en güçlü devrini "Jüstinyen " hanedanı zamanında (518-610) yaşamıştır. Anadolu,Suriye,Filistin,Mısır,Kartaca, İspanya'nın bir bölümü,İtalya yarımadası, Dalmaçya kıyıları ve Tuna'ya kadar Balkan toprakları bu dönemde sınırlar içinde idi. *Bizans İmparatorluğu , Herakliyus hanedanı zamanında ( 610-717) doğuda Sasaniler, güneyde müslüman Arap'larla , batı'da Türk Avarlar'la mücadele ettiler. ( Avarlar, Bayan Han komutasında İstanbul'u karadan ve denizden kuşattılar-626) TÜRK KÜLTÜRÜNÜN ÇEVRE KÜLTÜRLERLE MÜNASEBETLERİ: 1)- Türklerin Çin Kültürüne Katkıları: a)- Askerlik alanında b)- Devlet Teşkilatında c)- At kültüründe(Atı evcilleştirmede) *Bizans imparatorluğu'nda yönetim merkezi, İstanbul ' dur. İmparatorlar ülkenin mutlak egemeniydi. (Ortodoks kilisesi bile imparatorluğun emri altında bulunuyordu. ) *Bizans imparatorluğu, sınırları çok geniş alana yayıldığı için değişik uluslardan oluşmaktaydı. Toplumsal birliğin sağlanmasında en önemli unsur, Helenizm kültürü ile Hıristiyanlık dini idi. 29 * Bizans imparatorluğu'nda tahtın babadan oğula , kardeşten kardeşe geçmesi gibi düzenli bir sistem yoktu. * Bu durum sürekli taht kavgalarına ve iç çatışmalara neden olmuştur. *Bizans toplumu ; soylular , din adamları, askerler ve köylüler olarak dört ana sınıftan oluşmuştur. *Tarımın dışında en önemli etkinlik " Ticaret" tir. İpek ve Baharat yolları , önemli ticari kazançlar sağlamıştır. Din ve Düşünce Yaşamı : *Hıristiyanlığın Ortodoks mezhebinden olup, merkezleri İstanbul'du. Ortodoksların liderine "Patrik" denilir. *İslamiyet'in ortaya çıktığı 7.yy. başlarında Bizans İmp. siyasi ve sosyal karmaşaların yanında, Ortodoks mezhebi içindeki görüş ayrılıklarından dolayı dini karmaşalar da yaşamaktaydı. 1.3. GÖKTÜRKLER ( 552-630) Siyasi ,Sosyal ve Ekonomik Durum : *552 'de Bumin Kağan tarafından kurulan I.Göktürk Devleti, 581'de Çin'in siyasi oyunlarıyla Doğu ve Batı olarak ikiye ayrılmış, Doğu Göktürkleri 630'da , Batı Göktürkleri 659 'da Çin'in egemenliğini kabul etmiştir. *Kutluk tarafından 681'de kurulan II.Göktürk devletine de Uygur-Basmil-Karluk Türkleri son verdiler. *Göktürkler' de ekonominin temeli hayvancılığa dayanmaktaydı.Uygun olan topraklarda tarım da yapılmıştır. *Göçebe yaşam ağırlıklıdır. Din ve Düşünce Yaşamı : *Evrenin üst üste gelen katlardan oluştuğuna inanılmıştır. *Gök'ün onyedi, yerin altının ise yedi kattan oluştuğuna inanırlardı.Bu ikisinin arasında insanların yaşadığı yeryüzü bulunurdu. *Tek tanrı inancına bu dönemde ulaşılmıştır. Bütün evren göğün en üst katında oturan Tanrı'ya itaat ederdi. 1.2. SASANİLER ( 226 -650 ) Siyasi ,Sosyal ve Ekonomik Durum : *İran'da kurulmuştur. Kurucuları "Ardeşir", merkezleri "Medain" dir. *Sasani'ler , Akhunlara karşı Göktürklerle işbirliği yaptılar ( İpek yolu egemenliği için).Ancak İpek yolunu Göktürklere kapatmaları üzerine Bizans'la ittifak yapan Göktürkler, saldırılarla Sasanileri zayıflattılar. *Hz. Ömer döneminde Kadisiye ( 635) ve Nihavend ( 642) savaşlarını kaybeden Sasaniler yıkıldılar. *Sasani ekonomisi büyük ölçüde savaş ve yağma düzenine dayanmıştır. Doğu ticaret yolları üzerinde bulunmaları ve Hint ticaret yolunu ele geçirmeleri de ekonomik yönden gelişmelerini sağlayan etkenlerdir. Din ve Düşünce Yaşamı : *Dini inançlarının temelini "Zerdüştlük" oluşturmuştur. Zerdüştlük, iyilik ve kötülük savaşını temel alır. İyilik tanrısı "Ahuramazda" ( Hürmüz), kötülük tanrısı "Angramanyu" (Ehrimen) arasında sürekli bir mücadele vardır.İyilik yapanlar öldüklerinde ışık dünyasına, kötülük yapanlar karanlık dünyasına giderlerdi.Bunun için aydınlık ve Işığa değer vermişler, Ateş'i kutsal kabul etmişlerdir. *Sürekli ateş yaktıkları, tapınma yerlerine "Ateşgede" denilir. Bundan dolayı Zerdüştler'e ateşe tapan anlamında "Mecusi" de denilmiştir. *5.yy.da Mazdek tarafından "Mazdeizm" ortaya çıkarılmıştır. Mazdeizm Zerdüşt öğretisine dayanır, toplumsal-siyasal-ahlaksal ilkeleri ön plana çıkarmıştır. *Göktürkler Tanrı'ya "Türk Tanrısı" adını vererek onu millileştirmişlerdir. *Tanrı'ya ; Ugan , Bayat , Ulu Yaratgan da demişlerdir. *Bazı kutsal saydıkları yerlerde Tanrı'ya dua edip, kurban kesmişlerdir. *Din görevlilerine Şaman-Kam-Baksı gibi ünvanlar vermişlerdir. 1.4. HİNDİSTAN Siyasi ,Sosyal ve Ekonomik Durum : *Hindistan, Asya'nın güneyinde yer alan büyük bir yarımadadır. Çeşitli kavimlerin istilasına uğradığı için Hindistan'da siyasî bir birlik kurulamamıştır. *Kast sistemi; toplumsal, siyasî ve dinî düzenin temelini oluşturuyordu. Bu sistemde halk, sınıflara ayrılmıştı : *Brahmanlar ; Din adamları • Kshatriyalar (Kşatriyalar) : Hükümdarlar, komutanlar ve askerler • Vaisyalar (Vaizyalar) : Sanatkarlar, tüccarlar ve çiftçiler • Sudralar : İşçiler 30 * Paryalar : Ayrıca bu dört sınıfın dışında olan ve hiçbir hakka sahip olmayan sınıftır. *Hindistan'da ilk kez Guptalar (320-550) siyasî birliği sağlamıştır. Gupta Devleti'nin varlığı Hunlar tarafından sona erdirilmiştir. Bunun sonucunda Kuzey Hindistan, Ak Hunların egemenliğine geçmiştir, * Hindistan'da ekonominin temeli, tarım ve ticarete dayanırdı. Tarihî Baharat Yolu ' nun Hindistan'dan başlayarak Akdeniz limanlarına ve oradan da Avrupa pazarlarıa ulaşması bu ülkeyi ekonomik yönden zenginleştirdi. *Hindistan'ın, Arabistan ve Çin ile canlı bir ticarî bağlantısı vardı. Din ve Düşünce Yaşamı : *İslamiyet’in doğduğu yıllarda Hindistan'da Hinduizm egemendi. Hinduizmde en temel ve kutsal metinler Veda'lardır. *Kast sistemini benimseyen Hinduizmde en üst mevkide Brahman denilen din adamları bulunurdu. Brahmanizm'e göre bir insanın, yaşamındaki iyi ve kötü hareketlerine göre ruhu rahat eder ya da sıkıntı çekerdi. Ruhun rahat etmesi için insanın aşırı isteklerinden vazgeçmesi ve yalnızlığa çekilmesi gerekir. *Hinduizmin katı kast sistemine ve Brahman sınıfının otoritesine bir tepki olarak Budizm doğmuştur.Felsefi bir düşünce olan Budizm; Çin'de, Tibet'te ve Japonya'da yayılmıştır. *Bııdizmin kurucusu Budha (Buda)'dır. Buda'ya göre; iyilik yapılmalı, kötülükten kaçınılmalı dünya nimetlerine istek duyulmamalıdır. Bunları yapan insan sonsun huzura kavuşur ve "Nirvana" ya ulaşır. Nirvana'ya ulaşmak; dünyevî isteklerden kin, nefret ve tutkulardan uzaklaşmaktır. Budizmde tanrı kavramı yoktur. *Bu inanışın din ile ilgili törenleri kaldırarak yerine ahlakî görevler koyması Brahmanların etkisini azaltmıştır. Sınıf farklılıklarını ortadan kaldırarak herkesi Nirvana'ya çağırması da kast örgütünü temelden sarsmıştır. *Budizmin temelinde, iyilik duygusunun yanı sıra yardım, sevgi, doğruluk, dürüstlük gibi ilkeler vardır. 1.5. ÇİN *Egemen sınıf soylulardır. *Çin 'in tarihi uzanmaktadır. yontma taş devrine kadar *İpek yolu egemenliği Türklerle- Çinlileri karşı karşıya getirmiştir. *Geniş ve verimli topraklarda tarım önenli etkinliktir.En önemli ekonomik kazancı İpek Yolu'ndan sağlamışlardır. Din ve Düşünce Yaşamı : *İslamiyet’in doğuşu sırasında Çin'de Taoizm, Konfüçyizm ve Budizm yaygın olan dinlerdir. *Tao dini, Lao-Tzu (Lav Dzı) adındaki bir filozof ve din adamı tarafından ortaya atılan düşüncelerden doğmuştur. Lau-Tzu'ya göre, "evren bir yaratıcının eseridir; o da Tao'dur." Tao, evrenin "yolu, düzeni, yasası" anlamına da gelir. İnsanın somutlaştırdığı ya da yaşama geçirdiği bilgelik yolu da Tao'ya yönelmekle olur. Tao'nun yoluna yönelen bilge kişi onunla birlik ve uyum içinde olmak durumundadır. *Konfüçyiis, Çin'de yetişen filozof ve din adamlarından biridir. Çin'in karışıklık içinde bulunduğu bir dönemde, yeni bir ahlakî düşünce ortaya atarak kötülükleri önlemeye çalışmıştır, Ortaya koyduğu siyasî, toplumsal ve ahlakî düşünceler, Çin uygarlığının gelişmesinde önemli rol oynamıştır. İnsanların eşitliğine inanan Konfüçyüs'e göre devlet yönetimi ile ahlak özdeşleşmelidir. Devlet ahlak kurallarına uyularak yönetilirse amacını gerçekleştirebilir. Kişiler erdemli olmak ve dürüst yaşamak zorundadırlar. Ancak bu yolla huzura ve mutluluğa ulaşılır. *Hindistan'da ortaya çıkan Budizm, 6.yüzyıldan itibaren Çin'de yayılmaya başlamış ve bu ülkenin dinsel yaşamında etkili olmuştur. 1.6. JAPONYA Siyasi ,Sosyal ve Ekonomik Durum : *Japonya, büyük ölçüde Çin uygarlığının etkisinde kalmıştır. *Güçlü bir merkezî yönetimin olmayışı, derebeylik sisteminin doğmasına neden olmuştur. Siyasi ,Sosyal ve Ekonomik Durum : *Çin'de feodal bir yapı bulunmaktadır. Yönetimde hanedanların egemenliği vardır. *İslamiyet’in ortaya çıktığı 7.yiizyıl başlarında Japonya, bulunduğu bölgede siyasî yönden güçlü değil,ekonomik yönden de gelişmemiş bir ülkedir. 31 *Japon ekonomisinin temeli tarıma ve özellikle de pirinç üretimine dayanırdı. Ayrıca balıkçılık da halkın önemli bir geçim kaynağını oluştururdu. *Orta Çağ boyunca Avrupa'da zenginlik kaynağı topraktı. Bu nedenle geri, kapalı bir ekonomik yapı görülür. Din ve Düşünce Yaşamı : Din ve Düşünce Yaşamı : *Çin ile ilişkileri sonucunda Japonya'da Taoizm, Konfüçyizm ve Budizm benimsenmiştir. * Japonların ulusal dinleri, "Tanrıların Yolu" anlamına gelen Şintoizm idi. Şintoizm; ulusal, çok tanrılı ve diğer dinlere tepki göstermeyen bir dindir. Doğa güçlerine ve ruhlara tapınma inancı, bu dinin en belirgin özelliğidir. *Hıristiyanlık dininde iki büyük mezhep ortaya çıkmıştı; Katoliklik ve Ortodoksluk. *Katolik Mezhebi : Daha çok, Orta , Kuzey ve Batı Avrupa'da yaşayanlar bu mezhebi benimsemişti. Dini merkezi Roma, dini lideri ise "Papa " dır. Hz.İsa'nın yeryüzündeki vekili sayılan papaların Aforoz ve Enterdi gibi güçlü yetkileri vardı. Aforoz, kişiyi dinden çıkarma ve toplum dışına itme anlamına, Enterdi ise kralıyla birlikte bir ülkenin cezalandırılması anlamına gelmektedir. *Ortodoks Mezhebi : Daha çok Balkanlılar ve Rus'lar ( Slavlar) bu mezhebi benimsemişti. Dini merkezi İstanbul ,dini liderleri ise "Patrik" tir. 2. AVRUPA Siyasi ,Sosyal ve Ekonomik Durum : *Kavimler göçü sonrası Avrupa'da krallıklar güçlerini kaybettiler. Soyluların güç kazanmalarıyla birlikte tüm ortaçağ boyunca Avrupa'da etkili olacak olan siyasi yönetim biçimi " Feodalite ( Derebeylik) " ortaya çıktı. * Toplumsal eşitsizlik üzerine kurulan bu düzen içinde halk, farklı toplumsal sınıflara ayrılmıştır : 1. Soylular (Senyörler): Soylular, oturdukları toprakların sahibiydiler. Her türlü hakka sahip olan ve şatolarda oturan soylular, yönetim ve askerlik işleri ile ilgilenirlerdi. Soyluluk babadan oğula geçerdi. Soyluların en üstünde senyör denilen derebeyler yer alırdı. Senyörlerin en büyüğü kral idi. Bundan sonra sırasıyla dük, kont, baron ve şövalyeler gelirdi. 2. Rahipler; Rahipler, kiliselerin sahip olduğu toprakların geliriyle rahat bir yaşam sürerlerdi. Dinin toplum üzerindeki etkilerinden dolayı halk üzerinde söz sahibi idiler. 3. Burjuvalar: Ticaret ve sanatla uğraşırlardı. Bağlı bulundukları derebeylerine vergi verirlerdi. 4. Köylüler: Bunlar ikiye ayrılırlardı: a. Özgür Köylüler: Üzerinde yaşadıkları toprakları, istedikleri gibi ekip biçme hakkına sahip olup bağlı oldukları soyluya, vergi vermek zorundaydılar. Ayrıca topraklarını satabilme, çocuklarına bırakma hakları vardı. b. Serfler (Köle Köylüler); Hiçbir hakka sahip değildiler. Soyluların malı sayılırlardı. Toprakla birlikte alınır ve satılırlardı. *Ortaçağ Avrupa'sının düşünce biçimine skolastik felsefe egemendir.Skolastik düşünce Hıristiyanlık dininin esasları ile Aristo'nun görüşlerinin kaynaştırılmasıyla oluşmuş , dogmatik, bilim ve deney'i reddeden bir düşünce yapısıdır. 3. AFRİKA Siyasi ,Sosyal ve Ekonomik Durum : *VI. ve VII yy.da Afrika kıtasının tamamı bilinmiyordu.Kuzey Afrika kıyılarıyla ,doğu Afrika kıyıları bilinmekteydi. *İslamiyet'in doğuşu sırasında Kuzey Afrika , Bizans'a bağlı ve Hıristiyanlığın etkisi altında bulunmaktaydı. *Habeşistan 'da bulunmaktaydı. Aksum İmparatorluğu Din ve Düşünce Yaşamı : *Önceleri putperesttirler. İmparator "Ezana" döneminde Hıristiyanlık kabul edilmiş ve resmi din olmuştu. *İslamiyet'in ilk yıllarında İslamiyet’i kabul eden bir gurup, Mekkelilerin baskısı üzerine Habeşistan'a ( Etiyopya) göç etmiştir. B. İSLAMİYET'İN DOĞUŞU VE YAYILIŞI 32 1. İSLAMİYET'TEN ÖNCE ARAP YARIMADASI a. Siyasi Durum : * Arapların kökeni Sami ırkından gelmektedir. *Samîler, Arap Yarımadası'nda yaşamışlar, zamanla buradan dağılarak İlk Çağdan bu yana Mezopotamya, Suriye, Filistin bölgelerinde etkin rol oynamışlardır. Arabistan'da İslamiyet'ten önce kurulan devletlerin başlıcaları şunlardır: 1. Güney Arabistan Devletleri : a. MAİN DEVLETİ (M.Ö. 1200-650) Yemen'de kurulan üç büyük devletten biridir.Başkenti, Main kentidir. b. SABA DEVLETİ (M.Ö. 950 - 115) Main Devleti'nin yıkılışından sonra Yemen'e, Sabalılar egemen olmuşlardır. Başkentleri Ma'rib kentidir. c. HİMYERÎ DEVLETİ (M.Ö. 115 - M.S. 525) Saba Devleti'nin yıkılışı ile güç kazandılar. 2. Kuzey Arabistan Devletleri : NABATÎLER, GASSANİLER, HÎRE ARAP KRALLIĞI a. Nabatîler : Nabatîler, Arabistan'ın kuzeybatısında M.Ö. 4.yy.da kurulmuştur. Başkenti Petra kentidir b. Gassaniler : Yemen kökenli olup, Suriye'ye yerleşmişler ve Hıristiyanlaşmışlardır. Başkentleri Şam'dır. c. Hire Arap Krallığı : Yemen kökenli olup, Irak'taki Hire kenti çevresine yerleşmişlerdir. Genel Değerlendirme : Arap yarımadasında önemli bir siyasi güç ortaya çıkmamıştır.Devletler genel olarak, kabilelerin oluşturduğu küçük krallıklar şeklinde siyasi varlıklarını sürdürmüşlerdir. b. Din ve İnanış : *İslamiyet'ten önce , Arapların büyük çoğunluğu puta tapıcıydı. Her kabilenin kendine özgü putu bulunurdu. c. Sosyal ve İktisadi Hayat *Arapların genel olarak yaşam biçimleri göçebe ve yerleşik olaraktı. Göçebe yaşam süren Araplara "Bedevi" denilirdi. *Erkeğin egemen olduğu bir aile yapısı vardır. *Çok eşli evlilikler yaygındı. Kadınların miras hakkı yoktu. *Kabileler arasında rekabet ve kan davaları yaygındı. Çöl yaşamının zorluğu, su kaynaklarının azlığı, yiyecek sıkıntısı bu rekabet ve kavgaların sebepleridir. *Hicaz bölgesinin en önemli ticaret merkezleri Mekke, Medine ve Taif'ti. Mekkeliler daha çok ticaretle, Medineliler ise daha çok tarımla uğraşmışlardır. *Göçebelerin en önemli geçim kaynağı hayvancılık, yerleşiklerin ise tarım ve ticaret olmuştur. ç. Dil ve Edebiyat *Araplar arasında iki tür yazı vardı. Himyeri ve Nebatlılara ait olan yazılardan, bugünkü Arap Alfabesinin kökeni Nebatlılara ait olanıdır. *İslamiyet öncesi Araplar arasında hitabet ve şiir sanatları gelişmişti. *Kabe'yi ziyaret zamanlarında şairler yazmış oldukları şiirleri "Suk-u Ukaz "panayırında okurlardı. Düzenlenen şiir yarışmalarında kazanan eserler, Kabe'nin duvarlarına asılırdı. Bunlara "Muallakat-ı Seb'a" ( Yedi Askı) denilirdi. *En önemli şairleri "İmr -ül-Kays" tı. HZ. MUHAMMED DÖNEMİ Soyu : *Kabe, Araplarca kutsal sayılırdı. Burada Arap kabilelerinin putları bulunurdu. En önemli putları "Hübel-Lat-Menat-Uzza"dır. *Hz.Muhammed, Mekke'nin büyük ailelerinden, Kureyş kabilesinin kollarından biri olan "Haşimoğulları" ndandır. *Araplar putları ziyaret için Kabe'ye gelirler ve kurban keserlerdi. Ziyaret zamanlarında kabileler arası çatışmalar yapılmazdı. Bu nedenle bu zamana "Haram Ayları" denilmiştir. *Babası Abdullah , annesi Amine' dir. Dedesi Abdülmuttalip, Mekke' nin ileri gelenlerindendir. *Puta tapıcılık yanında, Mecusilik ( Zerdüştlük), Musevilik, Hristiyanlık gibi dinler de yaygındı. Ayrıca Hz.İbrahim!in dinine inananlar da vardı.Bunlara " Hanif " denilmiştir. *571 yılında Mekke 'de dünyaya gelmiştir. *Doğumundan önce babası Abdullah'ı , Altı yaşında Annesini kaybetmiştir. Doğumu ve Çocukluğu : 33 *Annesinin ölümüyle sekiz yaşına kadar dedesi Abdülmuttalib'in , sonra da amcası "Ebu Talip" in yanında yaşamını sürdürmüştür. *Amcası Ebu Talip'in yanında ticareti öğrenmiş, Arabistan dışında Suriye, Yemen bölgelerini tanımıştır. Gençliği : *Hz.Muhammed, putlara tapmaz, doğruluktan ayrılmaz, yalan söylemez, kimseyi kırmaz özellikleriyle, akıllı ve olgun davranışlarıyla, doğru sözlülüğü ve güvenilirliğiyle Kureyşliler arasında saygınlık kazanmıştır.Bundan dolayı "Muhammedü'l Emin" ( Güvenilir Muhammed ) denilmiştir. *Ticaret işleriyle uğraşan, Kureyş'in saygın ve zengin hanımlarından olan Hz.Hatice'nin yanında çalışmaya başlamış, bir dönem sonra onunla evlenmiştir. *Kabe'nin onarımından sonra kutsal sayılan "Hacer ül Esved" in yerine konulması sırasında, Kabilelerin anlaşamamaları üzerine çözüm için Hz.Muhammed'e başvurmaları, onun saygı duyulan, sorunları çözebilecek güce sahip, uzlaştırıcı , kişilik özelliklerini gösterir. Peygamber oluşu : *Tek bir tanrı, yaratıcı olduğunu düşünen Hz.Muhammed , zaman zaman Mekke yakınlarındaki Hira Mağarasına giderek, burada düşünceleriyle başbaşa kalmıştır. *610 yılının Ramazan ayının 27. gecesi Cebrail aracılığıyla ilk vahiy kendisine ulaştırılmıştır. İlk Müslümanlar : *Hz. Muhammed'in İslamiyet'e çağrısı ile ona ilk inananlara ilk Müslümanlar denilir. *Bunlar : Hz. Hatice, Hz. Ali, Hz. Ebubekir , Zeyd ' dir Mekke Döneminde Meydana Gelen Olaylar : *İslamiyet'in giderek yayılmaya başlaması üzerine Mekkeliler, Müslümanlar üzerindeki baskı ve işkencelerini artırdılar. Bunun üzerine Hz. Muhammed, Müslümanlardan isteyenlerin Habeşistan'a göç etmesine izin verdi. Hıristiyan Habeş hükümdarının kendileri gibi tek Tanrı inancını benimsemesi ve Müslümanlara iyi davranacağım düşünmesi Hz. Muhammed'in bu kararı almasında etkili olmuştur. * Mekkeliler, Müslümanlarla her türlü ilişkilerini kesmişler. Bu durum üç yıl sürmüştür. Ticarî ilişki ve akrabalık bağları gibi nedenlerle boykot kaldırıldı. * Hz. Muhammed'in eşi Hatice ve amcası Ebu Talip'in aynı yıl içinde ölmelerinden sonra Mekkelilerin Müslümanlar üzerindeki baskıları artmış, bunun üzerine Hz. Muhammed, hem İslamiyet'i yaymak hem de güvenilir bir yer bulmak amacıyla Taif kentine gitmiştir. Ancak Taif'liler Hz.Muhammed'e iyi davranmamışlardır. Akabe Biatları ( Bağlılık ) : *Medine'deki Hazreç kabilesinden altı kişi, Hac için Mekke'ye geldiklerinde Hz. Muhammed'le görüşmeleri sonucu,islamiyeti kabul etmişler, dönüşlerinde Medine'de İslamiyet'i yaymaya başlamışlardır. Bunun sonucunda 621 'de bir gurup Medine'li, Akabe'de Hz.Muhammed'le görüşmüş, ona bağlı kalacaklarına ve sözlerini tutacaklarına söz vermişlerdir. Bu olaya " I. Akabe Biatı denilir. " *622 ' de bir gurup Medine'li daha, Hz.Muhammed'le Akabe'de yeniden görüşmüş, İslamiyet'in buyruklarını yerine getireceklerine , Hz.Muhammed'i koruyacaklarına söz vermişler ve onu Medine'ye davet etmişlerdir. Bu olaya da II.Akabe Biatları denilir. *Akabe Biatları , Müslümanların Mekke'den Medine'ye göçüne , Hicret'e yol açmıştır. Hicret (622-Eylül ) : *Hz. Muhammed'in, Müslümanlarla birlikte Mekke'den Medine'ye göç olayına "Hicret" denilir. *Mekke'den Medineye göç edenlere "Muhacir" , Medine'de onları karşılayıp yardım edenlere " Ensar " denilir. Sonuçları : *Hicret olayı ile İslamiyet'in yayılışı hızlandı *Hz.Muhammed ve Müslümanlar , Mekkelilerin baskısından kurtuldu. *Medine Emirnamesi ( Anayasası) hazırlanarak uygulamaya koyuldu *Hz.Muhammed, Medine'deki Arap ve Yahudi kabileleriyle görüşerek toplumsal barışı sağladı. *İslam Devletinin temelleri atıldı. *Hicri takvime başlangıç olmuştur. Hz.Muhammed'in Siyasi ve Askeri Etkinlikleri : a. BEDİR SAVAŞI (624) : Nedeni : *Mekkelilerin, Medinelilere ekonomik baskı yapması üzerine, Hz.Muhammed'in Suriye'den Mekke'ye dönen bir Kureyş kervanını ele geçirmek istemesi. 34 Gelişme : Mekkeli'ler yenilgiye uğratıldılar. Bazı Mekkeliler tutsak alındılar. Zengin olanlar fidye karşılığı, okuma yazma bilenler on kişiye okumayazma öğretmeleri karşılığı, bazıları da karşılıksız serbest bırakıldılar. Sonuçları : *Müslümanların ilk büyük savaşı ve başarısıdır. *Hz.Muhammed'in dini ve siyasi gücü artmıştır. *Putperest kalan Medineliler de İslamiyet'i kabul etmişlerdir. *Hz.Muhammed'in esirler, yaralı düşman askerlerinin durumu ve ganimet'le ilgili uygulamaları, İslam Savaş Hukukuna temel oluşturmuştur. yerde, taraflar arasındaki görüşmelerden sonra antlaşma imzalanmıştır. Maddeleri : *Müslümanlar Kabe'yi ertesi yıl ziyaret edebilecekler ve üç günden fazla kalmayacaklar *Mekke'li bir kimse İslamiyet'i kabul edip, Hz.Muhammed'in yanına sığınırsa, velisinin isteği üzerine geri verilecek, fakat bir Müslüman Mekke'ye sığınırsa geri verilmeyecek *Taraflardan her ikisi de istedikleri kabilelerle anlaşma yapabilecekler, fakat askeri yardım yapmayacaklar *İki taraf birbirleriyle on yıl savaşmayacaklardı. Önemi : * Mekkeliler, Müslümanların siyasî varlığını resmen kabul ettiler. * Barış ortamının oluşması İslamiyet'e geçişi hızlandırdı. * Mekke'nin fethi kolaylaştı. b. UHUT SAVAŞI (625) : Nedeni : *Mekkelilerin, Bedir savaşı yenilgisinin öcünü almak ve kervan yolları güvenliğini sağlamak istemesi. Gelişme : Medine yakınlarındaki Uhud dağı eteğinde yapılan savaşta, okçuların yerlerini terk etmeleri üzerine Müslümanlar yenilgiye uğradılar. Hz.Muhammed yaralanmış, amcası Hz.Hamza şehit olmuştur. Sonuç : *Müslümanların yenilmesinin temel sebebi, askerlerden bir bölümünün ganimet paylaşımına yönelerek, yerlerini terk etmeleridir. *Mekkeliler, yenilgiye uğratmalarına rağmen, Müslümanları yok edememişlerdir. c. HENDEK SAVAŞI (627) : Nedeni : *Hayber'de bulunan Yahudilerin, Mekkeliler ve çevre kabilelerle ittifak oluşturarak, Müslümanları yok etmek istemeleri. Gelişme : Uhud savaşından ders alan Müslümanlar, savunma savaşı yapmaya karar verdiler. İran'lı bir Müslüman olan Selman-i Farisi'nin önerisiyle, Medine'nin saldırıya açık olan yerlerine, insanların geçemeyeceği genişlikte Hendek kazıldı. Sonuç : *Aralarında tam bir anlaşma ve birlik bulunmayan Mekke ordusu istediğini elde edemeyeceğini anlamış ve geri çekilmiştir. *Mekkelilerin saldırı gücü tükenmiş ve savunmaya çekilmişlerdir. *Müslümanların son savunma savaşıdır.Saldırı sırası Müslümanlara geçmiştir. Ç. HUDEYBİYE ANTLAŞMASI (628) : *Hz. Muhammed, Müslümanlarla birlikte Kabe'yi ziyaret etmek üzere yola çıkmış, ancak Kureyşliler kuvvet göndererek, Müslümanların Mekke'ye girişine engel olmuşlardır. Bunun üzerine Hudeybiye denilen d. HAYBER'İN FETHİ ( 629 ) : Nedeni : Medine ' nin kuzeyinde, Şam ticaret yolu üzerinde bulunan Hayber, Yahudilerin elindeydi. Yahudiler Müslümanlar için tehlike oluşturuyorlardı. Buranın alınması aynı zamanda, Şam ticaret yolu'nun ele geçirilmesini ve güvenliğini sağlayacaktı. Gelişme : Hz. Muhammed, Hayberlilerin savunma yapmasına fırsat vermeden hızlı hareket etmiş, Hayber'i kuşatarak almıştır. Önemi : *Yahudi sorunu çözümlenmiş *Şam ticaret yolunun güvenliği sağlanmıştır. Not : Yahudilere, ödeyecekleri vergi karşılığı ( Tarımdan elde ettikleri ürünün yarısı ) topraklarında oturma hakkı tanındı. e. MUTE SAVAŞI ( 629 ) : Nedeni : Bir Müslüman elçisinin, Bizans'a bağlı Gassaniler tarafından şehit edilmesi. Gelişme ve Sonuç : Hz. Muhammed Zeyd bin Harise ( azatlısı) komutasındaki bir orduyu, Gassaniler üzerine göndermiş, Mute yakınlarında; Bizans -Gassani -Arap kuvvetlerinden oluşan orduyla yapılan savaşı Müslümanlar kaybederek geri çekilmek zorunda kalmışlardır. ( Zeyd ve ondan sonraki iki ordu komutanı şehit olmuş, bunun üzerine yönetimi eline alan Halid Bin Velid,Müslümanları daha fazla kayba uğratmamak için geri çekmiştir.) Önemi : Müslümanların Bizans'la yaptıkları ilk savaştır. 35 Önemi : f. MEKKE ' NİN FETHİ ( 630 ) : Nedeni : *Kureyşliler, Hudeybiye antlaşması koşullarını, kendi taraflarında olan bir kabileyi destekleyerek bozdular. *Kureyşlilerin Müslümanlar aleyhindeki etkinliklerinin sona erdirilmek istenmesi *Kabe' nin putlardan temizlenmek istenmesi. Gelişme : Hz. Muhammed kalabalık bir orduyla, Mekke' yi her yönden kuşatmış, direnemeyeceklerini anlayan Mekkeliler teslim olmuşlardır. Önemi : *İslamiyet'in yayılmasını hızlandırmıştır. *Arap yarımadasının fethine ortam hazırlamıştır. *Kabe, putlardan temizlenmiştir. g. HUNEYN SAVAŞI ( 630 ) : Nedeni : Mekke'nin fethi üzerine , İslamiyet’i kabul etmeyen Arap kabilelerinin, Taiflilerin de desteğiyle bir ordu hazırlayıp, Müslümanlara saldırmak istemesi. Gelişme ve Sonuç : Mekke yakınlarındaki Huneyn vadisinde yapılan savaşı, Hz.Muhammed komutasındaki Müslümanlar kazandılar. Kaçanlar Taif' e sığındı. h. TAİF'IN KUŞATILMASI (630) : *Huneyn savaşından sonra, Hz. Muhammed, Taif'i kuşatmış, ancak burasının savunmaya elverişli konumundan dolayı başarılı olamamış, kuşatmayı kaldırmak zorunda kalmıştır. Taifliler bir yıl sonra kendileri İslamiyet'i kabul etmişlerdir. ı. TEBÜK SEFERİ (631) : Nedeni : * Bizans İmparatoru Herakleios' un, İslamiyetin yayılmasını engellemek amacıyla, büyük bir orduyla Arap Yarımadası üzerine sefere çıktığı haberlerinin ( söylenti ) alınması. *Bunun üzerine Hz.Muhammed' in , Mute yenilgisinin olumsuz etkilerini silmek ve Bizanslıların Arabistan'a girmesine engel olmak istemesi. *Hz. Muhammed'in son seferidir. *Hz.Muhammed döneminde Müslümanlar en geniş sınırlara ulaşmışlardır. Hz. Muhammed' in Son Zamanları Ve Ölümü : a. VEDA HACCI VE VEDA HUTBESİ : *Hicret'in onuncu yılında Hz. Muhammed Mekke' ye Hacca gitmiştir. Bu onun son ziyareti olduğu için Veda Haccı ( Haccü'l Veda ) olarak , burada Müslümanlara yaptığı konuşma da "Veda Hutbesi " olarak adlandırılmıştır. *Veda Hutbesi'nde Hz. Muhammed ; bütün insanların eşit olduğunu, Müslümanların kardeş olduğunu,birbirlerinin canlarına ve mallarına kastetmemelerini, kötü alışkanlıklardan vazgeçilmesini, kadınlara iyi davranılmasını, istemiştir. b. HZ. MUHAMMED'İN ÖLÜMÜ (632) Hz. Muhammed, Veda Haccı'ndan sonra Medine'ye dönmüş, Bizans'a karşı yeni bir sefer hazırlığında iken hastalanarak , 8 Haziran 632 tarihinde altmış üç yaşında iken ölmüştür.. DÖRT HALİFE DÖNEMİ ( 632 – 661 ) ( HULAFA-İ RAŞİDİN ) - ( CUMHURİYET DEVRİ ) * Hz. Muhammed’ in ölümünden sonra , devlet başkanlığına sırasıyla Hz. Ebubekir , Hz.Ömer, Hz. Osman, Hz. Ali getirildiler. Bu döneme” Dört halife “ ya da “ Hulafa-i Raşidin” ya da , halifeler seçimle getirildikleri için “ Cumhuriyet Devri “ denilir. HZ. EBUBEKİR DÖNEMİ ( 632 – 634 ) Suriye Seferi : Usame Bin Zeyd komutasında bir orduyu Suriye ‘ ye göndermiş , bu yöredeki kabileler egemenlik altına alınmıştır. * Böylece Hz. Muhammed’in ölümünden sonra da İslamiyet’in gücünü devam ettirdiği kanıtlanmıştır. *Ayaklanmalar ve Yalancı Peygamberler : Hz. Muhammed’in ölümünden sonra Arabistan ‘ da , İslamiyet’in tam yerleşememesi, halkın zekat vermek istemeyişi, kabile yaşamını sürdürmek ve devlet otoritesi altına girmek istememek nedenlerinden dolayı ayaklanmalar olmuş , ve yalancı peygamberler türemişti. Yalancı peygamberler sorununu çözmek amacıyla , Halit Bin Velid komutasında bir ordu Yemen’e gönderilmiş, yalancı peygamberler ortadan kaldırılarak, bir tehlikeden kurtulunmuştur. Ayaklanmalar ve Zekat sorunu çözüme kavuşturulmuştur. 36 *Kur’an’ ın Kitap Haline Getirilmesi : Hz.Muhammed döneminde Kur’an ayetleri ,hafızlar tarafından ezberleniyor, vahiy katipleri tarafından deri, tahta, düz kemik, taşlar üzerine yazılıyordu. Ancak, savaşlarda hafızların ölmesi, ve yazılı ayetlerin malzemelerini korumadaki güçlükler nedeniyle, bir kurul oluşturulmuş ve Kur’an kitap haline getirilmiştir. *Irak Savaşları : Halit Bin Velid komutasındaki ordu, Irak’a gönderilerek , Hire bölgesi ele geçirilmiş, Fırat nehri çevresindeki kabileler İslamiyet' i kabul etmişlerdir. * Yermük Savaşı ( 634 ) : Müslümanların Suriye ve Filistin’e doğru hareket ettiğini öğrenen, Bizans İmparatoru Herakliyus, topladığı ordu ile Suriye’ye doğru hareket etmiş, Yermük Irmağı kenarındaki savaşı, Müslümanlar kazanmışlardır. * Müslümanların Bizans’a karşı ilk büyük zaferidir. * Suriye kapıları , Müslümanlara açıldı. Horasan’ ın Fethi ( 644 ) : İran’ın doğusunda Merv’ e çekilmiş olan Sasani Hükümdarı III.Yezdcerd’ in toparlanmasına fırsat vermemek ve bölgeyi fethetmek amacıyla yapılan sefer sonucu Horasan ele geçirilmiş, böylece Ceyhun nehrine kadar sınırlar genişlemiştir. 2. Bizans Topraklarındaki Fetihler : Suriye’deki Fetihler : Bu yöndeki fetihlere devam edilerek, Şam, Humus, Harran, Filistin, Halep sınırlar içine alındı. Suriye’nin fethinden sonra Kudüs’e yönelindi. Kudüs’ün Fethi : Kudüs dışında tüm Filistin’i fetheden Müslüman Araplar, Kudüs’e yöneldiler. Kudüs halkının Bizans’tan yardım isteği ile gönderilen Bizans kuvvetleri “ Ecnadeyn “ denilen yerde yenilgiye uğratıldı. ( 636 ). Bu zaferden sonra, Kudüs kuşatmaya alındı. Kudüs Patriğinin kenti Hz.Ömer’e teslim edeceğini bildirmesi üzerine, Hz.Ömer Kudüs’e gelerek kenti teslim aldı. * Böylece Kudüs, savaşılmadan ele geçirildi. Değerlendirme : * Kur’an’ı kitap haline getirmiş İslamiyet’in ilk kez Arap yarımadası dışında Suriye,Filistin ve Irak’ta yayılmasını sağlamıştır. Mısır’ ın Fethi : Mısır’ ın ekonomik durumunun zenginliği ve Bizans’tan gelebilecek tehlikelere açık olması nedeniyle, bölgenin fethi gerekiyordu. Amr bin As komutasındaki ordu, Mısır’ a yönelerek , Babylon ( Babilon ) ( 641) ve İskenderiye kentini ( 642 ) ele geçirdi. Kahire yakınlarında ordu kent olarak “ Fustat “ kenti kuruldu. HZ. ÖMER DÖNEMİ ( 634-644 ) 3. Devlet Örgütlenmesi : 1. Irak, İran ve Horasan’ daki Fetihler : *Devletin geniş bir coğrafi bölgeye yayılması, yönetim-siyasi-ekonomik-askeri alanlarda örgütlenilmeyi zorunlu hale getirmiştir. dağılma tehlikesi geçiren İslamiyet’ i toplamış Köprü Savaşı ( 634 ) ( Sasaniler- Müslüman Araplar ) : Müslümanların , Kufe yakınlarında Fırat nehri üzerinde bir köprü kurarak , Sasanilere saldırması ile başlayan savaşı Müslümanlar kaybettiler. * İlk fetihler sırasındaki en ağır yenilgi olarak kabul edilir. Ancak Sasanilerdeki karışıklıklar üzerine Sasani ordusu çekilmiş, Araplar Fırat’ı geçip, Dicle’ye kadar ilerlemişlerdir. İlk kez Düzenli ordu kuruldu. Askerlere maaş bağlandı. e ordugahlar oluşturuldu. ordu divanı oluşturuldu. oluşturuldu. *Kadisiye Savaşı ( 636 ) ( Sasaniler – Müslümanlar ) : Yapılan bu savaşı Müslümanlar kazanarak, İran’ın iç bölgelerine kadar ilerlediler. Sasanilerin merkezi Medain ele geçirildi. ( 637 ) Sonuçları : Irak ve Batı İran Arapların eline geçti. Irak’ta Basra ve Kufe kentleri kurularak Müslümanlar buralara yerleştirildiler. Yukarı Mezopotamya fethedildi (639 ). Nihavend Savaşı ( 642 ) ( Sasaniler-Müslümanlar) : Yapılan savaşı, Müslüman Araplar kazanmışlar, İran kentlerini ele geçirmişlerdir. Hz.Ömer’in son zamanlarında İran’ın tamamı fethedilmiştir. Toprak ) alınmaya başladı. -Mal ( Devlet Hazinesi) oluşturuldu. görevlendirilmesiyle, birbirinden ayrıldı. yönetim ve adalet işleri cri takvim uygulamaya konuldu. *Hz. Ömer, vergisinin azaltılmasını isteyen bir İranlı tarafından, yaralanarak , 644’ te öldü. Değerlendirme : 37 doğruluktan ayrılmamıştır. İslamiyet’in en parlak dönemlerindendir. Arabistan dışında büyük fetih hareketleri yapılarak, Irak, İran, Horasan, Suriye, Filistin, Mısır ele geçirilmiştir. örgütlenmesini gerçekleştirmiştir. HZ. OSMAN DÖNEMİ ( 644 – 656 ) 1. İran’ daki Fetihler : Ceyhun ırmağı ile, Hazar nehri arasındaki Toharistan’a ordu gönderilmiş, bölgede geniş bir alan fethedilmiştir. çıkmıştır. Değerlendirme : Hz. Osman döneminde İran, Kafkasya, Afrika ‘da fetihler sürmüş, ilk donanma oluşturularak,Akdeniz’de stratejik önemi büyük olan Kıbrıs alınmış, Kur’ an çoğaltılarak orijinalliğinin bozulması engellenmiştir. Ancak yönetimdeki zayıflığı, kendi soyunu kayırması ve etkili görevlere getirmesi, huzursuzluklara ve İslamiyet’te ilk ayrılıkların oluşmaya başlamasına yol açmıştır. HZ. ALİ DÖNEMİ ( 656 – 661 ) 2. Kafkasya’da Fetihler : 652 ‘de Kafkasları aşıp, Hazar Hanlığına sefer düzenlenmiş, Belencer tahrip edilmiştir. IX. yy. sonlarına kadar Hazarlarla, Arapların mücadelesi sürmüş, Kafkas dağları iki taraf arasında sınır olmuştur. *Hz. Osman' ın öldürülmesiyle, karışıklıklar başladı. Hz. Ali, kendi taraflarının ısrarı üzerine halifeliği kabul etti. Ancak Emevi soyundan gelenler, Hz. Osman ' ın öldürülmesinde , onun da rolü olduğu gerekçesiyle, Hz. Ali'nin halifeliğini tanımadılar. 3. Afrika ‘ da Fetihler : Bizanslılar 645 ‘ te, İskenderiye’ yi ele geçirdilerse de , kent geri alınmıştır ( 646 ). Trablus ve Libya alındı. Hz. Ali, karışıklık ve isyanlara neden olan, Hz. Osman döneminde atanmış valileri görevden aldı. 1. Cemel Vak'ası ( Deve Olayı ) ( 656 ) : 4. İlk Deniz Savaşları ve Akdeniz Fetihleri : donanması oluşturuldu. düzenlenmiş, ve Kıbrıs vergiye bağlanmıştır ( 649 ). 653 ‘teki seferle, Müslümanlar Kıbrıs’a yerleşmeye başlamış ve Kıbrıs tehlike olmaktan çıkmıştır. *Hz. Ali ' nin halifeliğini tanımayan, Hz. Muhammed'in eşi Hz. Ayşe ve onun yanında yer alan Talha ve Zübeyr, mücadele etmek ve kuvvet toplamak için Irak'a gittiler. Hz. Ali barışçı girişimlerinden sonuç alamadı. İki taraf , Kufe yakınlarında savaştılar. Savaş'ın en şiddetli bölgesi Hz.Ayşe'nin bindiği " Asker " adlı devenin etrafıydı. Bunun için bu olaya " Deve Olayı " denilmiştir. yenilgiye uğratılmıştır. düzenlenmiştir. 5. Kur’an’ ın Çoğaltılması : Hz. Osman’ın İslamiyet’e yaptığı en büyük hizmetlerden biridir. Şive farklılıklarından dolayı Kur’ an ayetlerinin farklı okunması üzerine bir kurul oluşturularak , Kur’ an çoğaltıldı. Bir örneği Medine’ de bırakılarak, Mekke, Şam, Kufe, Basra, Mısır’ a gönderilmiş, böylece Kuran’ın günümüze kadar orijinalinin bozulmadan gelmesini sağlamıştır. *Savaşta Talha ve Zübeyr öldü. Hz. Ayşe'nin Medine'ye dönmesi sağlandı. Esir alınan Basra' lılar serbest bırakıldılar. *Bu olay, Müslümanlar arasındaki ilk büyük savaştır. *Hz. Ali bu olaydan sonra Medine'ye dönmemiş, Irak'ın merkezi olan Kufe'ye yerleşmiştir. 2. Sıffin Savaşı ve Hakem Olayı ( 657 ) : 6. Yönetimi : Kendi soyundan olan Emevileri kayırması ve koruması, onları önemli görevlere getirmesi, hoşnutsuzluğa yol açmış, Mısır, Kufe, Basra ve Şam’ da ayaklanmalar çıkmıştır. *Emevi soyundan olan Şam valisi Muaviye, Hz. Ali'nin halifeliğini tanımamaktaydı. Mısır valisi Amribn-ül As 'ın da desteğini alarak , Hz. Ali ile Sıffin ovasında karşı karşıya geldi. 7. Öldürülmesi : Mısır, Kufe ve Basralılardan oluşan isyancı bir gurup, Medine’ ye gelerek Valilerin değiştirilmesine destek olunmasını, Hz.Ali, Talha ve Zübeyr’den istemişler , ancak destek bulamamışlardır. Bunun üzerine Hz. Osman’ın evini kuşatarak, Halifelikten çekilmesini istemişler, Hz. Osman reddedince öldürülmüştür. *Savaş Hz. Ali'nin lehinde gelişirken, Muaviye askerleri mızraklarının ucuna Kur'an ayetlerini taktılar.Bu durumda Hz.Ali taraftarları savaşa devam etmediler.Halifelik anlaşmazlığının, Kur'an hükümleri esas alınarak, iki tarafın seçeceği hakem kurulu tarafından çözülmesi kararlaştırıldı. Ancak, Muaviye'nin hakemi Amr İbn-Ül-As , Ali'nin hakemi 38 Ebu Musa El-Eş'ari' yi kandırdı. Hile ile halifelik Muaviye'ye geçti. *Bu Olay İslam dünyasının bölünmesine yol açtı. Hz. Ali taraftarlarına Şii , Muaviye'den yana olanlara Emevi, her iki tarafı da tanımayanlara Hariciler denildi. 3. Nehrevan Savaşı ( 658 ) : *Hz. Ali kuvvetleriyle , hariciler arasında yapılan savaşta , Hariciler yenildiler ise de varlıklarına son verilememiştir. 4. Hz. Ali 'nin Öldürülmesi ( 661 ) : *Hariciler, İslam dünyasındaki karışıklıklara neden olduklarını düşündükleri, Hz. Ali, Muaviye ve Amr İbn Ül As ' ı öldürmeye karar verdiler. Hz. Ali , zehirli bir kılıçla yaralanarak öldürüldü. Değerlendirme : *Hz. Ali iç olaylarla uğraşmak zorunda kaldığından, birliği sağlayıp dış fetihlere girişememiştir. Bu nedenle dönemi fetihsiz geçmiştir. *Emevi soyu, iktidarı kaybetmemek için Hz. Ali'nin halifeliğini tanımamıştır. *Bu dönemde İslam dünyasında, ayrılıklar baş göstermiştir. EMEVİLER ( 661 - 750 ) Kurucusu : Emevi soyundan " Muaviye Bin Ebusüfyan " Merkezi : Şam ( Suriye ) *Muaviye, Hz. Muhammed döneminde Vahiy Katipliği yapmış, daha sonra Şam Valisi olarak atanmıştır. Hz. Ali döneminde iç çatışmalar ve iç karışıklıklardan yararlanarak, halifeliğin Haşimoğullarından Emevi'lerin eline geçmesi için çalışmış ve bunu başarmıştır. *Şam'da bağımsızlığını ilan edip Emevi devletini kurduğu sırada, Irak'ta bulunan Müslümanlar, Hz.Ali'nin büyük oğlu Hasan'ı Kufe'de halife seçmişler,Irak-İran-Horasan-Hicaz bölgeleri bunu kabul etmişti. İki tarafın çatışma olasılığı üzerine, Hasan bazı ön koşullarla halifelikten çekildi. Buna göre Muaviye öldükten sonra halifelik, Hz.Ali'nin küçük oğlu Hüseyin'in olacaktı.Ancak Muaviye sözünde durmamış ve Hasan'ın ölümünden sonra oğlu Yezid'i veliaht belirlemiştir. Devletin Niteliği : *Muaviye'den itibaren halifelik babadan oğula geçmeye başlamış, böylece saltanata dönüştürülmüştür. *Emeviler, Arapları üstün gören bir yaklaşıma sahip olmuşlar, Arap olmayan Müslümanlara değer vermemişlerdir. ( Irkçılık) *Emevi soyuna bağlılık göstermişler, Hz.Ali yanlılarına ve Hz.Muhammed soyundan olanlara iyi davranmamışlardır. *Emeviler döneminde Müslümanların sınırları, İspanya'dan - Türkistan'a kadar genişlemiştir. *İslam Kültür ve Medeniyeti , fetihlerle birlikte gelişmeye ve yayılmaya başlamıştır. Önemli Gelişmeler : 1. İstanbul'un Kuşatılması : Emeviler, İstanbul 'u iki defa kuşattılar. ( 668 - 674 ) Ancak kuşatmalardan sonuç alamadılar. ( Muaviye döneminde ) 2. Kerbela Olayı ( 680 ) : Yezid'in halifeliğini tanımayan, Hz. Ali' nin küçük oğlu Hz.Hüseyin ile, yanındakilerin Kerbela denilen yerde öldürülmesi olayıdır. Önemi : İslam dünyasının Şiiler ve Sünniler olarak ikiye ayrılması kesinleşmiştir. 3. Kuzey Afrika'nın Fethi : Ukbe bin Nafi komutasındaki Emevi orduları, Kuzey Afrika'nın tamamını fethederek, Atlas Okyanusuna kadar ulaştılar. ( Yezid Dönemi ) 4. Kadiks Savaşı ( 711) ( Emevi - Vizigotlar ) : Tarık bin Ziyad komutasındaki askeri birlikler, Septe ( Cebelitarık ) boğazını geçip İspanya'ya girmiş, Kadiks denilen yerde Vizigotlarla karşılaşılmış, Kral Rodrik öldürülerek savaş kazanılmıştır. ( I.Velid dönemi ) Önemi : İspanya kısa süre içerisinde ( takviye gelen Musa bin Nusayr'ın da katkısıyla ) fethedildi. Müslümanlar İspanya'ya "Endülüs" demişlerdir. 5. Puvatya Savaşı ( 732 ) ( Emevi - Franklar ) : Pirene dağlarını aşarak, Fransa'ya giren Emeviler, Şarl Martel komutasındaki Franklara, Puvatya'da yenildiler. ( Hişam dönemi ) Önemi : Müslümanların batı Avrupa' daki , siyasi ve askeri ilerleyişi durdu. 6. Anadolu, Kafkasya, Maveraünnehir, Türkistan 'a Yapılan Seferler : Emeviler, Bizans'a karşı Anadolu yönünde de seferler yaparak bazı şehirleri ele geçirmişlerdir. Kafkasya, Maveraünnehir, Türkistan bölgelerine yapılan seferler sonucunda bazı yerler ele geçirilmiştir. Emevilere karşı Türkler ( Türgişler ) yaklaşık yüzyıla yakın süre mücadele etmişlerdir. Araplar , Beykent , Buhara, Semerkant, Fergana gibi şehirleri ele geçirerek yağmalayıp , tahrip ettiler. Bağımsız yaşamaya alışmış olan Türkler, Arapların egemenliğine girmemek için direnmişlerdir. 39 7. Abdülmelik döneminde : Arapça resmi dil ilan edilmiş ve ilk islam-Arap parası ( Dinar ) basılmıştır. 8. Horasanlı Ebu Müslim' in isyanıyla başlayan hareket kısa sürede yayılmış, son Emevi halifesi II.Mervan'ın yenilip öldürülmesiyle Emevi devleti sona ermiştir ( 750 ). Emevilerin Yıkılış Nedenleri : *Emevilerin Arapları üstün tutup, Arap olmayan Müslümanları küçümsemesi. *Devlet görevlerine ve komutanlıklara kendi soyundan olanları getirmeleri *Hz.Ali yanlılarına ve Hz. Muhammed soyuna iyi davranmamaları. * Bu nedenle halifeliği ele geçirme mücadelesine girmişlerdir. ( Şiilerin ve Abbasoğullarının çalışmaları ) *Fetihlerin durmasıyla , ganimet ve vergi gelirlerinin azalması. ( Ekonomik Sıkıntı ) *Vergilerin artırılmasıyla, halkın zor duruma düşmesi. ( Yönetime tepki ) *Yönetim ve ordu disiplininin bozulması. ABBASİLER ( 750 - 1258 ) Kurucusu : " Ebu'l Abbas Abdullah " ( Abbasoğullarından - Hz.Muhammed'in amcası Abbas soyu ) Merkezi : Haşimiye - Bağdat *Talas Savaşı ( 751 ) ( Araplar - Çinliler ) : Doğudan batıya ilerleyen Çinliler ile , Ön-Asya' dan doğuya ilerleyen Araplar, Talas ırmağı kıyılarında savaştılar. Bu savaşta, Orta Asya'nın Çin egemenliğine girmesini istemeyen, Karluk ve Yağma Türkleri, Arapların yanına geçmişler ve savaşı Arapların kazanmasını sağlamışlardır. Önemi : *Orta Asya'nın Çin egemenliğine girmesi engellenmiştir. ( Siyasi ) *Türkler, bu savaştan sonra guruplar halinde İslamiyet'i kabul etmeye başlamışlardır. ( Karluklar ) ( Dini ) *Esir alınan Çinlilerden kağıt yapım tekniği öğrenilmiştir. ( Kültürel ) *Abbasiler, yönetimde Emevilerin Arap Devleti tezi yerine, İslam devleti özelliği göstermişler, Müslümanlara eşit yaklaşımda bulunmuşlardır. *Arap Milliyetçiliği politikası, Ümmetçi anlayışa dönüşmüştür. *Fetih politikasından çok, kültür politikasına ağırlık vermişlerdir. *Halife Mansur döneminde, Bağdat şehri kurularak, merkez buraya taşınmıştır. İlk defa Yunan filozoflarının eserleri, bu dönemde Arapça'ya çevrilmeye başlamıştır. *En parlak dönemlerini, Harun Reşit ile oğulları Memun ve Mutasım zamanlarında yaşamışlardır. Harun Reşit Zamanında : *Bilginler ve sanatçılar korunmuş ve desteklenmiştir. *Bağdat bir kültür ve bilim merkezi haline gelmiştir. *Bizans'a karşı 797-804-806 yıllarında üç defa sefer düzenlenmiş, Bizans vergiye bağlanmıştır. *Bizans sınır boylarında, Avasım adı verilen, sınır şehirleri kurulmuş, buralara Türkler yerleştirilmiştir. Me'mun zamanında: *Yunan filozoflarının bütün eserleri, Arapça'ya çevrildi. *Bağdat' ta çok sayıda medrese ve kitaplıklar ( Kütüphane ) açıldı. *Yerli ve Yabancı bilim adamları, Bağdat 'a gelerek önemli kültürel ve bilimsel çalışmalar yaptılar. *Mutezile Mezhebi güçlendi. ( Dini konuları, akıl ve mantık yoluyla çözme felsefesi ) Mu'tasım Zamanında : *Ordu ve Devlet yönetiminde etkinlik , İranlılardan Türklere geçmiştir. *Türklerden oluşan bir ordu kurulmuştur. *Türklerin yaşaması için, Bağdat yakınlarında Samerra adıyla bir şehir kurulmuştur. *Abbasi İmparatorluğu'nda IX. ( 9 ) yy.dan sonra çeşitli bölgelerde, çeşitli devletler kurulmuştur. Bunlara " Tavaif -i Müluk " denilir. Bunlar : Kuzey Afrika' da : *İdrisoğulları ( 789 - ? ) - ( Fas) - Kurucu : İdris *Aglebiler ( 800 - 909 ) - ( Tunus, Cezayir, Sicilya) - Kurucu : İbrahim bin Agleb *Tolunoğulları ( 868 - 905 ) - ( Mısır ) - Kurucu : Tolunoğlu Ahmet * Mısır'da ilk Türk-İslam Devletidir. *Fatımiler ( 910- 1171 ) - ( Tunus, Mısır, Sicilya,Sardunya) - Kurucu : Ubeydullah *İhşidiler ( Akşitler ) - ( 935-969) - (Mısır) - Kurucu : Muhammed bin Togaç * Mısır'da ikinci Türkİslam devletidir. İran ve Horasan ' da : *Tahiroğulları ( 821-875) - ( İran ve Horasan) Kurucu : Tahir bin Hüseyin *Saffariler ( 867-1500) - (İran ) - Kurucu : Yakup bin Leys *Samanoğulları ( 874 - 999 ) - ( Horasan , Maveraünnehir ) - Kurucu : Nasr bin Ahmet *Büveyhoğulları ( ? - 1055 ) - İran,Irak - Kurucu ? ( Şiiler ) *İran'da kurulan İlhanlı Devletinin Hükümdarı Hülagu Han'ın Bağdat'a girmesiyle, Abbasi devleti sona erdi. Not : Bağdattaki moğol baskısından kaçan Abbasi soyundan olanlar, Mısır'a yerleşmişler ve Yavuz Sultan Selim'in Mısır'ı fethine kadar halifeliklerini sürdürmüşlerdir. ( 1517 ) İSLAM KÜLTÜR VE UYGARLIĞI 1. Toplum Yaşamı 40 *Hz.Muhammed ve Dört Halife döneminde halk, Müslüman olanlar ve Müslüman olmayanlar olarak iki guruba ayrılmış, Müslümanlar arasında ayrım yapılmamıştır. *Emeviler halifeliği saltanat haline dönüştürmüşler, saraylarda lüks içinde yaşamaya başlamışlar, böylece halktan kopmalar başlamıştır. *Emeviler döneminde halk dört toplumsal sınıfa ayrılmıştır ; *Müslüman Araplar : Devlette önemli görevleri yürüten, en yüksek sınıftır. *Mevali : Arap olmayan Müslüman sınıftır. *Zımmiler ( Gayri Müslimler ) : Müslüman olmayan sınıftır. ( Haraç ve Cizye vergisi öderlerdi) *Köleler : Savaş esirleri arasından seçilir ya da parayla satın alınırlardı. Toplumun en alt sınıfıydı. *Abbasiler döneminde, Mevali anlayışı kaldırılmış, Arap olmayan Müslümanlara da değer verilmiştir. Başlangıçta İranlılar daha sonra Türkler, yönetim ve askeri kademelerde görev almışlardır. 2. Devlet ve Ülke Yönetimi *Hz. Muhammed, hem din, hem de devlet başkanlığı görevini yürütmüştür. *Dört halife döneminde, peygamberlik dışında devletin görevlerini üstlenen halifeler, Şura' ya ( Danışma Meclisi ) danışarak devleti yönetmeye çalıştılar. *Hz. Ömer döneminde sınırların genişlemesiyle birtakım düzenlemeler yapılmıştır. ( Bak ; Hz.Ömer dönemi ) *Emeviler döneminde Halifelik saltanata dönüştürüldü. *Sınırların genişlemesiyle ülke eyaletlere bölündü. Eyaletlerin başında Genel Vali bulunur, illeri Valiye bağlı olarak "Amil" denilen Valiler yönetirdi. *Emeviler, Posta teşkilatını kurdular. *Halife Abdülmelik döneminde ilk Arap ( İslam ) parası basıldı ( Dinar ), Arapça Müslüman ülkelerde resmi dil ilan edildi. *Abbasilerde Vezirlik Makamı kuruldu. Devlet işleri "Divan" denilen kurulda görüşülmeye başlamış farklı konularda Divanlar oluşturulmuştur. Divan' ların başlıcaları şunlardır: *Divanü ' l Haraç : Mali işler *Divanü ' l Ceyş : Askeri işler *Divanü ' l Beytü'l Mal : Hazine Gelir, giderler *Divanü ' l Berid : Posta Casusluk işleri *Divanü' l Mezalim : Adalet işleri. *Divanü 'l Darp : Devletin Para basma işleri. 3. Ordu *Hz. Muhammed ve Hz. Ebubekir dönemlerinde düzenli bir ordu yoktu. Gönüllülerden oluşuyordu. * Din uğruna yapılan savaş ( Cihad - Gaza ), ölenlere şehitlik ( Cennet vaadi ) , sağ kalanlara gazilik ünvanı veriyordu. *İlk düzenli ordu, Hz. Ömer döneminde oluşturuldu. Askerlere maaş ödenmeye başlanmış, ordukentler oluşturulmuştur. *Hz. Osman döneminde ilk islam donanması oluşturuldu. Donanma komutanına " Emir ül Ma " ( Amiral ) denildi. Akdeniz'de Kıbrıs adası ilk olarak alındı. *Emeviler döneminde ordu geliştirilmiş ve sürekli hale getirilmiştir. Arapların dışında Berberiler , İranlılar, Türkler orduda yer almaya başladılar. *Abbasiler döneminde önce İranlılar, halife Memun' dan itibaren de Türkler orduda etkin duruma geldiler. *Araplar ordu teşkilatında Bizans, İran ve Türklerden etkilenmişlerdir. 4. Eğitim Öğretim *İslamiyet öncesi Arap Yarımadasında okuma yazma oranı çok düşüktür. *Hz. Muhammed, okuma - yazmaya çok önem vermiş , Müslümanları okuma ve yazmaya özendirmiştir. *Dört Halife ve Emeviler döneminde Camiler yoluyla eğitim verilmiş, okur yazar oranı artırılmıştır. *Asıl gelişme Abbasiler döneminde sağlanmıştır. Bu dönemde okullar ve medreseler açılmıştır. *Halife Memun'un Bağdat'ta kurdurduğu " Beytü'lHikme " ( Bilgelik Evi ) ilk yüksek öğrenim kurumudur. *Büyük Selçuklularda, Alp Arslan döneminde vezir Nizamü'l - Mülk tarafından Bağdat'ta yaptırılan "Nizamiye Medresesi" döneminin en büyük ve en ileri eğitim-öğretim kurumu olmuştur. *Medreselerde ders veren öğretmenlere " Müderris " denilirdi. *Endülüs Emevileri ve Beni Ahmer Devletinde de eğitim - öğretime büyük önem verilmiş, kurulan medreselere farklı bölgelerden çok sayıda öğrenci, öğrenim amacıyla gelmiştir. *Çok sayıda Kütüphane açılmıştır. 5. Bilim ve Sanat *Müslümanlar ; Türk, İran, Yunan, Hint, Mısır, Çin uygarlıklarından etkilenmiştir. *İlk bilimsel gelişmeler : Tıp, Felsefe, Fen alanlarında Emeviler döneminde başlamıştır. * Abbasiler döneminde bilim çok gelişmiştir. *Emeviler döneminde Basra ve Kufe, Abbasiler döneminde Bağdat, Endülüs Emevileri döneminde Cordoba önemli kültür merkezleri olmuştur. *İslam dünyasındaki bilimsel gelişmeler, Endülüs Emevileri ve Sicilya Müslümanları aracılığıyla Avrupa'ya aktarılmış, Rönesans' ın doğmasında etkili olmuştur. İslami Bilimler : *Tefsir : Kur'an ayetlerinin açıklanıp, yorumlanmasıdır. Bu bilimle uğraşanlara Müfessir denir. *Hadis : Hz. Muhammed'in çeşitli konularda Müslümanları aydınlatmak için söylediği sözlerdir. *Kelam : Dini konuları ( soruları ) akıl ve mantık yoluyla açıklamadır. ( İslam Felsefesi ) *Fıkıh : İslam Hukukudur. Bu bilimle uğraşanlara " "Fakih" denir. *Kıraat : Kur'an okuma tekniğidir. 41 *Siyer : Hz. Muhammed'in hayatını inceler. *Megazi : Hz. Muhammed'in savaşlarını inceleyen İslami Bilim dalıdır. Diğer Bilimler : *Tarih : Hz. Muhammed'in yaşamı ve savaşlarının incelenmesiyle başlamıştır. Önemli temsilcileri ; Taberi, Mesudi, İbn-i Haldun' dur *Coğrafya : Önemli temsilcileri ; Mesudi, İbn-i Batuta, İdrisi, Harezmi ' dir. *Felsefe : Yunan Felsefesi'nin incelenmesiyle başlamış, kendini geliştirmiştir. Önemli temsilcileri ; Kindi, İbn-i Rüşt, Farabi, İbn-i Sina 'dır. *Tıp : Abbasilerde Harun Reşit Döneminde Bağdat' ta yaptırılan Hastahane Halk Sağlığı konusunda çalışma yapan ilk hastane olarak kabul edilmektedir. Önemli temsilcileri : Huneyn Bin İshak, Razi, İbn-i Sina 'dır. * İbn-i Sina 'nın " El-Kanun fi'tTıp" adlı kitabı Avrupa'da uzun yıllar ders kitabı olarak okutulmuştur. *Astronomi : Hint biliminin etkisiyle başlamıştır. İlk gözlem evi 9. yy.da kurulmuştur. Önemli temsilcileri ; Usturlabi, Biruni, Ömer Hayyam, İbn-i Yusuf' tur. *Matematik ve Geometri : Hint biliminin etkisiyle gelişmiştir. Önemli Temsilcileri ; Harezmi, Abdülhamit İbn-i Türk ( Cebir ve Geometriyi geliştirip, Trigonometriyi bulmuşlardır) , Sabit Bin Kurra, Tusi, Battani, Ali Kuşçu, İbn-i Cemşid'tir. *Kimya : Önemli Temsilcileri : Cabir Bin Hayyan ( Kimya biliminin öncüsü kabul edilir. ) , Razi ( Kimya dalında 28 eser yazmıştır.) , Biruni , İbn-i Sina' dır. Sanat : *Müslümanlar genişledikçe ele geçirilen bölgelerin kültürleriyle, kendi kültürlerini kaynaştırmışlar ve özgün İslam sanatı oluşturmuşlardır. *İslam sanatında Mimari gelişen alanların başlıcalarındandır. Dini, Sivil, Askeri Mimari olarak gelişmiştir. *İslam Mimarisinin ilk dinsel yapıtı, Hz. Muhammed döneminde yaptırılan " Kuba Mescidi " dir. *Minare, Mihrap, Şadırvan ilk kez Emeviler dönemi camilerinde yapılmıştır. *Resim ve Heykelciliğin yasaklandığı anlayışı, bu alanlarda gelişmeyi engellemiş, Minyatür Sanatı gelişmiştir. *Güzel yazı yazma sanatı ( Hüsnü Hat ) İslam kültüründe çok gelişmiştir. *Oymacılık, Kakmacılık, Dokumacılık, Camcılık gelişen diğer sanat dallarıdır. 6. Ekonomik Yaşam *Hz. Muhammed döneminde ekonominin temeli Mekke' de ticarete, Medine' de tarıma dayanmaktadır. *Dört Halife döneminde fetihlerle birlikte, ganimet ve vergiler önemli gelir kaynaklarından olmuştur. *Devletin bütün gelirleri " Beytü'l Mal " denilen Devlet Hazinesinde toplanır. Başlıca Gelir Kaynakları : *Zekat ve Sadaka : Zengin Müslümanların mallarının 1/40 ını yoksullara dağıtmasıdır. *Öşür : Müslüman çiftçilerden alınan 1/10 oranındaki Ürün vergisidir. *Haraç : Gayri Müslimlerden ( Müslüman Olmayanlar ) alınan arazi vergisidir. *Cizye ( Sağlık-Kafa- Kelle vergisi ) : Gayri Müslimlerden askerlik bedeli olarak alınan vergidir. Kadınlardan, çocuklardan,yaşlılardan,hastalardan alınmazdı. *Ganimet : Savaşlarda elde edilen ganimetlerin 1/5 'i doğrudan devlet hazinesine giderdi. *Maden, Orman, Tuzla, Otlak gelirleri. *Bağlı devlet ve beyliklerin gönderdiği vergi ve hediyeler. *Tarım ve Hayvancılık Abbasiler döneminde çok gelişmiştir. Sulama kanalları açılmış ve tarım önemli bir gelir kaynağı olmuştur. *Müslümanların doğudan gelen ticaret yolları üzerinde bulunmaları, ( İpek ve Baharat yolları ) ticaretten büyük gelir kazanmalarını sağladı. *Kara ve Deniz taşımacılığı gelişmiştir. Ticareti geliştirmek için yollar üzerinde Han' lar ve Kervansaraylar yapılmıştır. *Hindistan ve Çin'e şeker, pamuk, dokuma, kağıt, mobilya, seramik, Madeni ve Cam eşya götürülmüş, İpek, Baharat, güzel kokular getirilmiştir. *Dokuma, Kağıt, İlaç yapımı, Kuyumculuk, Cam, Gemi, Silah gelişen sanayi dallarıdır. 7. İslam Kültürünün Diğer Kültürlere Etkisi : İslam kültürü bilimsel ( Felsefe, Tıp, Matematik, Geometri vb. ) ve Tekniksel ( Kağıt, Pusula, Barut, Matbaa, Dokumacılık ) anlamda en çok etkiyi Avrupa kültürüne yapmıştır. A. Türklerin İslamiyet'i Kabulü ve İslam Devletindeki Hizmetleri *Talas Savaşı ( 751 ) ( Araplar - Çinliler ) : Doğudan batıya ilerleyen Çinliler ile , Ön-Asya' dan doğuya ilerleyen Araplar, Talas ırmağı kıyılarında savaştılar. Bu savaşta, Orta Asya'nın Çin egemenliğine girmesini istemeyen, Karluk ve Yağma Türkleri, Arapların yanına geçmişler ve savaşı Arapların kazanmasını sağlamışlardır. Önemi : *Orta Asya'nın Çin egemenliğine girmesi engellenmiştir. ( Siyasi ) *Türkler, bu savaştan sonra guruplar halinde İslamiyet'i kabul etmeye başlamışlardır. ( Karluklar ) ( Dini ) *Esir alınan Çinlilerden kağıt yapım tekniği öğrenilmiştir. ( Kültürel ) Türklerin İslamiyet'i Kabul Etme Nedenleri : * İslamiyetteki tek tanrı ( Allah ) inancı ile Gök Tanrı inancı arasında pek fark bulmamaları *Türk toplumunda bulunan Ozan ve Kam'lar ile İslam Evliyaları ve Dervişlerinin birbirine benzerlik göstermesi 42 *Cihad fikriyle, fetih fikrinin birbiriyle bağdaşması *İslamiyet'in öngördüğü doğruluk, dürüstlük,temizlik,konukseverlik gibi ahlak kurallarının, Türk ahlak anlayışına uygun olması *Ahiret inancı ve Kurban Kesme benzerlikleri *Bilimsel ve Ticari ilişkilerin etkileri. Türklerin İslam Dünyasındaki Etkinlikleri ve Hizmetleri : *Abbasiler döneminden başlayarak Türkler'in etkinlikleri artmıştır. Abbasilerde Türkleri devlet hizmetinde görevlendiren ilk halife "Mansur" dur. *Harun Reşid döneminde Saray Muhafızları Türklerden oluşturulmuştur. Bizans sınır boylarında ( Uc ), Türklere görevler verilmiştir. *Me'mun ve Mu'tasım dönemlerinde Türkler'in askeri etkinlikleri arttı. Mu'tasım döneminde Türkler için "Samerra" şehri kuruldu. * Azerbaycan'da başlayan ve devleti ( Abbasileri ) tehdit eder hale gelen Babek isyanı, Mu'tasım döneminde Türkler tarafından bastırılmıştır. *Büyük Selçuklular, Abbasi Halifesini Büveyhoğullarının baskısından kurtardılar. *Batı'da Bizans ve Haçlılara karşı, doğuda Moğol tehlikesine karşı İslam dünyasını Türkler korumuşlardır. *Değişik bölgelerde kurmuş oldukları devletler yoluyla İslamiyet'i batı ve doğu'da yaydılar. *İslam uygarlığının gelişmesine büyük katkıda bulundular. ( Farabi, İbn-i Sina, Biruni, Harezmi, İbni Türk önemli Türk Bilim adamlarıdır.) *Eğitim ve Öğretim Kurumları açısından İslam dünyasının gelişmesini sağladılar ( Nizamiye Medresesi ) *İslam Sanatına' da katkıda bulunmuşlardır. Özetle : *İslamiyet'i her türlü iç ve dış tehlikelerden korumuşlardır. *İslamiyet ' in yayılmasına ve bir dünya dini olmasına katkıda bulunmuşlardır. *İslam dünyasına önemli devlet, bilim ve sanat adamları kazandırmışlardır. *İslam Kültürünü geliştirerek batıya tanıtmışlardır. ( Büyük Selçuklular - Osmanlılar) *Bugün, İslam bilim ve kültürünü laik devlet yapısı içerisinde geliştirmektedirler. ( TC ) B. Türk-İslam Devletleri 1. TOLUNOĞULLARI ( 868 - 905 ) *Merkez : Fustat ( Mısır ) *Kurucu : Tolunoğlu Ahmet - ( Mısır Valisi ) *Önemi : Mısır 'da kurulan ilk Türk-İslam devletidir. *İç karışıklıklar sonucu, Abbasiler son vermiştir. 2. İHŞİDİLER ( AKŞİTLER ) ( 935 - 969 ) *Merkez : Fustat ( Mısır ) *Kurucu : Muhammed bin Toğaç *Önemi : Mısır 'da kurulan ikinci Türk-İslam devletidir. *Fatımiler devleti son vermiştir. Not : Tolunoğulları ve Akşitlerin yönetici ve orduları Türk, halkı ise Araplardan oluşmaktaydı. Bu nedenle uzun ömürlü olamamışlardır. Yorum : Bir bölgede etkin ve uzun ömürlü olabilmek için sadece yönetim ve askeri güç yeterli olamamaktadır. Halkın desteği alınmalıdır. 3. KARAHANLILAR ( 840 - 1212 ) *Merkez : Balasagun *Bilinen İlk Hükümdarları : Bilge Kül Kadır Han *Önemi : İlk Türk - İslam devletidir. *Karahanlılar devletini, Karluk - Yağma - Çiğil Türkleri kurmuştur. *İslamiyet'i, Satuk Buğra Han zamanında kabul etmeye başladılar. İslamiyet'i kabul edince "Abdülkerim" ismini almıştır. *Samanoğulları devletine son vererek Maveraünnehir bölgesine sahip oldular. *Gazneliler devletiyle komşu olunca, onlarla mücadele etmeye başladılar. ( Sınırları genişletme mücadelesi) *En parlak dönemlerini Yusuf Kadır Han zamanında yaşamışlardır. *Yusuf Kadır Han'ın ölümünden sonra , taht kavgaları ve Gaznelilerle mücadele devleti yıpratmış, doğu ve batı olarak ikiye ayrılmışlardır. *Doğunun merkezi Kaşgar, batının merkezi Semerkant olmuştur. *Doğu Karahanlılara, Karahıtaylar ; Batı Karahanlılara Harzemşahlar son vermiştir. Not: İslamiyet'i kabul etmelerine rağmen, öz kültürlerini korumuşlardır. 4. GAZNELİLER ( 963 - 1187 ) *Merkez : Gazne ( Doğu Afganistan ) *Kurucu : Alp Tigin *Samanoğulları , Karahanlılar, Selçuklularla mücadele etmişlerdir. *En parlak dönemlerini Sultan Mahmut zamanında yaşadılar. Sultan unvanını ilk kullanan hükümdar olan Gazneli Mahmut, Hindistan'a 17 sefer yapmış, kuzey bölümlerine İslamiyet'in girmesini sağlamıştır. *Selçuklularla yaptıkları Nesa ( 1035 ), Serahs ( 1038 ), Dandanakan ( 1040 ) savaşlarını kaybettiler. *Özellikle Dandanakan savaşından sonra zayıflamışlar ve yıkılış sürecine girmişlerdir. *Gaznelilere, Afgan yerlilerinden olan " Gur " lar son vermiştir. 5. BÜYÜK DEVLETLER Oğuzlar SELÇUKLULAR VE BAĞLI 43 *Türklerin en kalabalık ve tarihte en etkin rol oynayan koludur. *Oğuzlara, Araplar Guz, Bizanslılar Uz, Ruslar Tork demişlerdir. Oğuzlara Müslüman olduktan sonra " Türkmen " ( Yörük ) denilmiştir. *Oğuzlar, Bozoklar ( Sağ Kol ) ve Üçoklar ( Sol Kol ) olarak iki kola; Kollar ; Yıldızhan-Ayhan-Günhan ( Bozoklar), Denizhan-Dağhan-Gökhan ( Üçoklar ) olarak 6 soya; soylar 4' er boya ( toplam 24 boy ) ayrılmıştır. BÜYÜK SELÇUKLU DEVLETİ ( 1038 - 1157 ) Önemleri : *Adını Selçuk Bey'den almış, devleti Tuğrul ve Çağrı Bey' ler kurmuştur. *İslamiyet'i dış saldırılara karşı korumuşlar, İslam ülkelerini bir yönetim altında birleştirmişlerdir. *Anadolu'nun Türkleşme sürecini başlatmışlardır. *Türk - İslam kültürünü sentezlemişlerdir. ( Birleştirmişler, harmanlamışlardır) *İslam uygarlığını geliştirmiş ve yaymışlardır. *XI. yy.da doğuda Seyhun Irmağı, batıda Akdeniz ve Marmara , güneyde Mısır ve Basra Körfezi ' ne kadar sınırlarını genişletmişlerdir. Devletin Kuruluşu : *Devlete ismini veren Selçuk Bey, Oğuzların Üçok kolunun Kınık boyundandır. *Aşağı Seyhun ile Hazar denizi arasındaki geniş bozkırlarda yaşayan oğuzlar' da ordu komutanı ( Subaşı ) olarak görevli olan Selçuk Bey , Oğuz Yabgu'su ( Hükümdar ) ile anlaşmazlığa düşmüş ve çevresiyle birlikte Seyhun Irmağının aşağı ve doğusunda bulunan " Cent " şehrine yerleşmiştir. Oğuzlar devletine karşı, Samanoğulları' ndan yardım istemiş ve çevresiyle birlikte İslamiyet'i kabul etmiştir. *Samanoğulları devletinin Karahanlı ve Gaznelilerle mücadelesi sonucu yıkılmasıyla, ve Selçuk Bey'in ölmesiyle dağılan oğuz boylarını Arslan Bey toparladı ise de, Gazneli Sultan Mahmut oğuzların kendisi için tehlikeli olduğunu anlamış ve Arslan bey ve ileri gelenleri tutuklatmıştır. *Selçuk Bey 'in torunlarından Tuğrul ve Çağrı Bey kardeşler, Selçukluları yeniden toparlamayı ve devleti kurmayı başarmışlardır. Tuğrul ve Çağrı Beyler Dönemi : *Horasan bölgesi için, Gaznelilerle ; Nesa ( 1035 ) , Serahs ( 1038 ) , Dandanakan ( 1040 ) savaşlarını yapmışlardır. *Tuğrul Bey, Nişabur'u Gaznelilerden alarak, kendisine merkez yapmış ve bağımsızlığını ilan etmiştir. ( 1038 ) *Dandanakan Savaşı ( 1040 ) ( Büyük Selçuklular - Gazneliler ) : *Nedeni : Gazneliler' in Selçuklu gücünü Horasan'dan atmak istemesi *Önemi ; Selçuklular , bu savaştan sonra sürekli gelişme aşamasına girerken, Gazneliler zayıflama ve yıkılış sürecine girmişlerdir. *İran, Irak, Azerbaycan ele geçirilmiştir. *Merkez Nişabur'dan Rey şehrine taşınmıştır. *Oğuzların Anadolu'ya akınları Çağrı Bey'in keşif seferiyle başlar ( 1016 ). Anadolu' ya yapılan seferlerin artması üzerine, Pasinler savaşı yapılır. *Pasinler Savaşı ( 1048 ) ( Büyük Selçuklular Bizans + Gürcü Kuvvetleri ) : Nedeni : *Selçuklular'ın Anadolu'ya yönelik akınlarının artması *Bizans'ın, Türklerin Anadolu'ya girme girişimlerini durdurmak istemesi *Bizans'ın Anadolu otoritesini koruma isteği *Önemi : Türkler'in Anadolu'nun fethi için Bizans'la yaptıkları ilk büyük savaş ve kazandıkları ilk büyük zaferdir. *Not : Anadolu'nun fethinde üç önemli savaş görülür ; Pasinler - Malazgirt Miryokefalon * Pasinler Savaşı, Bizans'ın Anadolu'daki otoritesini sarsmıştır. *Abbasi Halifesinin, Şii Büveyhoğulları'nın baskısı üzerine Tuğrul Bey'den yardım istemesiyle, Tuğrul bey iki defa Bağdat seferi düzenlemiş, Büveyhoğullarına son vermiştir. Tuğrul Bey, Abbasi Halifesi tarafından doğu ve batının sultanı ilan edilmiştir. *Önemi : İslam dünyasının koruyuculuğu ve liderliği Selçuklulara geçmiştir. *Tuğrul Bey döneminde ( 1040 - 1063 ), sınırların Ceyhun' dan Fırat'a kadar genişlediği ; devletin sağlam temeller üzerine oturtulduğu ; Anadolu yönünde gelişmelerin başladığı görülmektedir. Alp Arslan Dönemi ( 1064 - 1072 ) *Azerbaycan, Kafkasya ve Türkistan seferlerine çıktı. *Döneminde komutanları tarafından doğu Anadolu'ya seferler düzenlenmiştir. *Fatımi devletine son vermek ve Mısır'ı fethetmek için, Mısır seferine çıkmışken Bizans İmparatorunun Doğu Anadolu'ya doğru sefere çıkması üzerine geri döndü. Malazgirt Savaşı ( 26 Ağustos 1071 ) ( Büyük Selçuklular - Bizans ) : Nedeni : *Selçuklular'ın, kendilerine gelen göç dalgalarını yerleştirecek alan için Anadolu'ya yönelmeleri, Anadolu'yu yurt edinme isteği *Bizans'ın, Anadolu'dan Türkleri çıkarma isteği. 44 Sonuçları : *Anadolu kapıları Türklere açıldı. Bu savaştan sonra Türkler, yoğun olarak Anadolu'ya göç etmeye başladılar. *Anadolu Türk Tarihi başladı, Anadolu'da ilk Türk beylikleri kuruldu. *Hristiyan Bizans'ın İslam dünyası üzerindeki baskısı sona erdi. *Türklerin batıya ilerleyişleri üzerine Bizans'ın Papa'dan yardım isteği, Haçlı Seferlerine sebep olmuştur. *Önemi : Türk milletine yeni bir yurt, yeni bir gelecek, yeni bir tarih hazırlayan önemli bir zaferdir. Melikşah Dönemi ( 1072 - 1092 ) *Büyük Selçukluların en geniş sınırlara ulaştığı, kültür ve uygarlık alanında en parlak düzeye ulaştığı dönemdir. *Amcası Kavurd' un Sultanlığını tanımaması üzerine, mücadele etmiş ve onu öldürtmüştür. *Karahanlı ve Gaznelilere egemenliğini kabul ettirdi. *Kutalmışoğlu Süleyman Şah, Tutak ve Artuk beyleri, Anadolu'nun fethiyle görevlendirmiştir. *Suriye, Filistin ve Arabistan'da fetihler yapmıştır. *Sultan Melikşah bütün müslüman ülkeleri yönetimi altına alma politikası izlemiştir. *Dönemin en önemli iç olayı "Batınilik" propagandasıdır. Hasan Sabbah, Selçukluları içten parçalama ve yönetimi ele geçirmek için batınilik mezhebini yaygınlaştırmaya ve ileri gelen Türk yöneticilerini öldürtmeye başlamıştır. *Nizamiye Medresesi bu dönemde önemli bir eğitimöğretim kurumuna dönüşmüştür. *Sultan Melikşah adına " Celali Takvimi " düzenlenmiştir. Devletin Dağılışı : *Melikşah'ın ölümünden sonra oğulları arasında taht kavgaları çıkması ( Berkiyaruk-Mehmet-MahmutSencer ), devleti yıpratmıştır. *Son selçuklu sultanı " Sencer " dir. Sencer'in , Katvan savaşında ( 1141 ) Karahıtay'lara yenilmesi ile devletin dağılış dönemi hızlandı. *Sultan Sencer'in ölmesiyle Selçuklu Devleti parçalanmıştır. ( 1157 ) Selçukluların Parçalanma Nedenleri : *Veraset anlayışı. ( Ülkenin, hükümdar ailesinin ortak malı sayılması ) *Yönetime küstürülen Oğuzların ( Türkmenlerin ) ayaklanmaları *Haçlı Seferleri ( Dolaylı ) *Doğudan gelen Moğol akınları *Batınilerin çalışmaları. ( Batınilik ; Şii mezhebinin radikal siyasi hareketinin doğurduğu hareket ) *Abbasi Halifelerinin egemenlik gücünü geri almak için yaptığı olumsuz çalışmalar *Atabeylerin, merkezi otoritenin zayıflamasıyla, bağımsızlık ilanları Büyük Selçuklu Devletine Bağlı Devletler : 1. Horasan Selçukluları : Irak Selçukluları ortaya çıkınca Büyük Selçuklulara denilmiştir. 2. Irak Selçukluları ( 1119 - 1194 ) : *Kurucu : Mahmut *Merkez : Merv *Harzemşahlar son verdi. 3. Kirman Selçukluları ( 1048 - 1187 ) : *Kuruluş Bölgesi : İran *Kurucu : Kavurd ( Çağrı Bey'in oğlu ) *Oğuzlar son verdi. 4. Suriye Selçukluları ( 1069 - 1118 ) : *Merkez : Dımaşk ( Şam ) *Kurucu : Tutuş ( Alp Arslan' ın oğlu, Melikşah' ın kardeşi ) *Dımaşk ve Halep olarak iki kola ayrılmıştır. *Halep koluna Artuklular son verdi. Dımaşk kolu iç karışıklıklar sonucu sona erdi. 5. Türkiye ( Anadolu ) Selçukluları ( 1075 - 1308 ) : *Merkez : İznik - Konya *Kurucu : Kutalmışoğlu Süleyman Şah *1243 Kösedağ savaşından sonra Moğollara bağlı duruma gelmişler, Sultan II.Mesut'un ölümüyle son bulmuşlardır. Atabeylikler : *Atabey : Selçuklu Şehzadelerini eğitmekle görevlendirilen kişi. ( Osmanlılarda Lala ) *Merkezi Otoritenin zayıflamasıyla bulundukları bölgelerde bağımsızlıklarını ilan ettiler. 1. Salgurlular ( Fars Atabeyliği ) ( İran ) ( 1148 1286 ) : *Merkez : Şiraz *Kurucu : Sungur *İlhanlılar son verdi. 2. İldenizliler ( Azerbaycan Atabeyliği ) ( 1146 1225 ) : *Merkez : Tebriz *Kurucu : Şemsettin İldeniz *Harzemşahlar son verdi. 3. Beğteginoğulları ( Erbil Atabeyliği ) ( 1144 1232 ) : *Merkez : Erbil *Kurucu : Beğ-Teginoğlu Ali *Varisi olmadığı için, vasiyet gereği Abbasi Halifeliğine katıldı 4. Böriler ( Şam Atabeyliği ) ( 1128 - 1154 ) : *Merkez : Dımaşk ( Şam ) *Kurucu : Böri *Zengiler son verdi. 5. Zengiler ( Musul Atabeyliği ) ( 1127 - 1259 ) : *Merkez : Musul *Kurucu : İmadeddin Zengi *İlhanlılar son verdi. 6. HARZEMŞAHLAR ( 1097 - 1231 ) 45 *Merkez : Gürgenç *Kurucu : Atsız *Ceyhun nehrinin doğduğu bölgenin iki tarafına Harzem ( Harezm ) denilmiştir. *Harzemşahlar Moğollarla mücadele ederek yıpranmışlar, batıya çekilmişler, Anadolu Selçuklu Sultanı Alaaddin Keykubat tarafından ortadan kaldırılmışlardır. *Fatih döneminde bozulan ilişkiler, II.Bayezıt döneminde savaşlara dönüştü. *Yavuz Sultan Selim Mısır seferiyle , Mercidabık ve Ridaniye savaşları sonucu, Memluklar'a son verdi. 7. EYYUBİLER ( 1174 - 1250 ) *Kuruluş Bölgesi : Mısır *Kurucu : Selahattin Eyyubi *Mısır 'da Fatımilere son vererek kuruldular. *Selahattin Eyyubi , Filistin,Suriye,Irak'ı alarak Güneydoğu Anadolu' ya kadar sınırlarını genişletti. *Hıttin ( Hattin ) savaşında ( 1187 ) Kudüs kralını yenilgiye uğratarak, Kudüs'ü ele geçirdi. * Üçüncü haçlı seferine sebep olmuştur. *Eyyubiler ve Moğollar son verdi. 8. MEMLUKLAR ( 1250 - 1517 ) *Kuruluş Bölgesi : Mısır *Kurucu : Aybey *Memluk ( Kölemen ) : Eyyubilerin köle olarak alıp yetiştirdikleri Türk Gençlerinden oluşan askerlere verilen isim.Aybey bunlardan birisiydi. *Moğollar ve Haçlılarla mücadele ettiler. *Ayn-ı Calut savaşında Moğolları yenilgiye uğratarak, Suriye ve Mısır'a girmelerini engellediler. *Sultan Baybars, Anadolu'ya yardım'a gelerek Moğolları yenilgiye uğrattı. *Abbasi Halifeliğini Mısır'da sürdürme politikası izlediler. Amaç İslam dünyası liderliğidir. *Osmanlılar'la özellikle Ramazanoğulları ve Dulkadıroğulları beyliklerini egemenlik altına alma mücadelesine girdiler. 46