T.B.M.M. B:89 '13.4.1994 0:2 dir. Siyasî partilerin böyle bir kuruluşa iştirak etmemeleri elbette doğaldır; fakat, mahallî idareler, vakıflar ve derneklerin bu haktan mahrum edilmeleri bence sakıncalıdır. Zira, bugün bilhassa do­ ğu ve güneydoğudaki illerde -batıdaki birçok illerde böyledir; gittik, yerinde gördük- belediyele­ rin, il özel idarelerinin veya kurulmuş bazı derneklerin desteğiyle radyolar kurulmuş olup, bu rad­ yolarda o yörenin mahallî haberleri, folkloru, kültürü devamlı seki İde,,gerçek anlamda zikredil­ mektedir. Bu sebepten dolayı, bu gibi derneklerin ve mahallî idarelerin böyle bir haktan yoksun bırakılmaları, hakkaniyet ölçüleri içinde değildir. Bugün bu konuda kurulmuş yüzlerce radyo ve televizyon istasyonu vardır ve bunların birdenbire bu haktan mahrum edilmeleri, millî servetin he­ der olması anlamına da gelir. Burada bir haksızlık olduğu açık olarak görülmektedir. 1580 sayılı Kanuna göre, belediyelerin icraatlarını halka duyurmaları gereği, belediyeleri, radyo ve televizyon istasyonu kurmaya bir nevi mecbur bırakmaktadır. Çok eskiden, küçüklüğü­ müzde, belediyeler icraatlarını tellalarla vesair yöntemlerle duyuluyorlardı. Sonralarda belki kü­ çük küçük bültenlerle icraatlarını duyurmaları mümkün olduysa da, bugün, radyo ve televizyon gibi bu konuda çok yaygın araçlardan mahrum bırakılmaları ve icraatlarını halka duyuramamaları bana göre bir noksanlık olacaktır. Hepimizin bildiği gibi, bugün, gazete sahiplerinin televizyon istasyonları vardır. Teklifte, yüzde 20 gibi bir pay sahibi olabilmeleri ve bir ile üçüncü dereceye kadar (dahil) kan ve sihri hı­ sımlara da bunun uygulanması söz konusudur. Burada, bana göre daha değişik önlemler alınması mümkündü; çünkü, bu durumda, muvazaalı bazı yollara başvurulacaktır. Kimse, kendi malını tu­ tup bir başkasına bedelsiz olarak teslim edemeyeceğinden, şirkette söz sahibi olabilmek için biri­ leriyle muvazaalı olarak anlaşacak ve bu kanunu delecektir. Yine 29 uncu maddenin son fıkrasında anlaşılmayan bir husus var: "Yurtdışından Türki­ ye'ye yönelik yayın yapan radyo ve televizyon kuruluşlarına Türk vatandaşlarının pay sahibi ol­ maları halinde frekans ve kanal tahsis edilemeyeceği" söylenilmektedir. Yani, eğer Türk vatanda­ şı, radyo ve televizyon kuruluşuna ortaksa, bu radyo ve televizyon kuruluşuna frekans ve kanal tahsisi yapılamayacağından, kesinlikle yayın da yapamayacaktır; ama, pay sahibi olan kimse Türk vatandaşı değilse, bu radyo ve televizyon kuruluşuna frekans ve kanal tahsisi yapılacaktır anla­ mındadır. Çünkü, Türk vatandaşı olmayanlar hakkında herhangi bir müeyyide yoktur teklifte. Sa­ nırım bu husus, beynelmilel anlaşmalara bağlı olarak böyle düşünülmüştür. Beynelmilel anlaşma­ ların insanlara tanıdığı hakları biz burada tanımıyoruz gibi bir anlam çıkmaktadır; bu da bir hak­ sızlıktır. Bana göre bunların düzeltilmeye ihtiyacı vardır. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. BAŞKAN — Teşekkür ederim Sayın Korkutata. SHP Grubu adına, Sayın Ercan Karakaş; buyurun efendim. SHP GRUBU ADINA ERCAN KARAKAŞ (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekil­ leri; 29 uncu maddeye ilişkin olarak Grubum adına söz almış bulunuyorum, hepinizi saygı ve sev­ giyle selamlarım. Bu maddeye ilişkin olarak iki değişiklik önergesi verdik. Özellikle yerel yönetimlerin radyo ve televizyon yayını yapabilmesi gerekir diye düşünüyoruz; çünkü, 1580 sayılı Belediye Yasası, belediye çalışmalarının kent halkına duyurulmasını görev olarak belediyelere vermekte. Günümüzde bu duyuru, elbette duvar ilanlarıyla, tellalla yapılacak değil. Bugün Türkiye'de birçok belediye, yerel yönetim, radyodan, yurttaşlara, belediye çalışmalarını, kentin sorunlarını duyurmakta; aynı şekilde bazı belediyeler de televizyon yayını yapmaktadır. Yerel yönetimlerin — 487 —