Danışma Meclisi B : 54 personelin bir kısmı, belki de önemli bir kısmı bu görevden ayrılabileceklerdir. Memur statüsüne geçi­ rildikleri zaman bu görevden ayrıllmıa yolunu seçebi­ leceklerdir. Bu takdirde üniversitelerin idarî personel açısından büyük bir sıkıntıya da düşmeleri mümkün­ dür. En azından böyle bir ihtimal vardır. Acaba Hükümetin bu konuda belirgin bir düşün­ cesi var mıdır?... Çünkü, üniversite kadro kanunu çnfcmiadı, çok kısa bir^sürede de çıkacağını da zannet­ miyorum. Alma bu konuda çok kısa sürede sonuçla­ nacak bir hazırlık varsa bunu duymaktan memnun olacağım. Yalnız böyle bir sorunla karşıliaşıDmak ihtimaKni Sayın Hükümet düşünmüş müdür?... Buna karşılılk bir çare söz konusu olabilir mi?... BAŞKAN — Teşekkür ederim Sayın Öney. HALtL ERDOĞAN GÜREL — Sayın Başkanım, bir sorum var. BAŞKAN — Buyurun Sayın Gürel. HALtL ERDOĞAN GÜREL — Sayın Başkanım; şu anda akluma gelen ve oldukça mühim addettiğim bir soruyu sormak istiyorum. Sayın Alpdündar arkadaşımız burada çalışan ele­ manların kaloriferci, odacı gibi doğrudan doğruya bedenen çalışan elemanlar olduklarını söylediler. Eğer kaloriferci gibi bir arkadaş da burada memuriyet kadrosuna geçirilmek isteniyorsa, sabahtan akşaima kadar kazan dairesinde bedenen çalışan bir insanın ımemur olarak düşünülmesi biraz garip karşılanacak­ tır. Adaba Sayın Hükümetimiz, burada çalışan ele­ manların unvanlarını ve çalışma yerlerini genel ola­ rak bize izah edebilirler mi?... BAŞKAN — Teşekkür ederim Sayın Gürel. Konuşlmaları müsaade ederseniz Komisyon cevap­ landırsın. Hükümete tevcih buyurulan soruları da Hü­ kümetten isteyell'im efendim. Sayın Komisyon Başkanı, buyurun efendim, MÎLLÎ EĞİTİM KOMİSYONU BAŞKANI SEL­ ÇUK KANTARCIOĞLU — Sayın Başkan, sayın arkadaşlarıım; Evvela Sayın Hocamızın buyurdukları husus ta­ mamen benim ifade ettiğim ve Meclise maletimeden, «Yüce Meclis herhalde bunları aç bırakimaz» dediği­ me göre, o manada kullanmadığım meydandadır. Bu benilm çektiğim ıstırap kadar hepimizin de çektiği ıs­ tırabın dile gelmesinden başka bir şey değildir. İkincisi; iki maddî hata vardır. Birini kendileri ifade ettiler, ki ben okurken onu 12 olarak değil 2 olarak okudum, düzeltmiştim; fakat yazıda öyledir, o tarih 2 dır. — 358 10 . 2 . 1983 0:2 Bir diğeri de; Kanunun baş tarafında, «2547 sayıil'ı Yüksek Öğretim Kanununun» ibaresinde, «Yük­ sek Öğretim» kelimesi noksandır. Bir de bu maddî hata vardır efendim. Arz ederim. Sayın Alpdündar'ın endişesine hiç mahal yok. Çünkü efendim; bunlar santral rmeımurluğunda çalı­ şan, işçilikten para alan kişilerdir. Bunlar sıhhî tesi­ satçı kişiler değildir. Bunlar, aynı odada oturan, biri işçi statüsünde daktilo yazan, diğeri işçi statüsünde olmayan, memur statüsünde olandır; yani Genel İdare Hizmetleri Sınıf nda olandır. Diğerleri Teknik Hiz­ metler Sınıfında yan yana oturan iki mühendistir; birisi işçi statüsünde, diğeri değildir; Karayollarında olduğu gibi. Bunlar için çıkarılan maddede, eskiden «Kamu hukuku statüsü» diye bir ifade vardı, sonra bunu genelleştirdiler. 2595 sayılı Kanunla getirilen geçici 9 uncu mad­ dede «Yazılı şartı» vardır. Fakat Konseyden çıkan ve daha önce Meclisimizden çıkmış olan Kanunda «Ya­ zılı şartı» yoktur; otomatikman bunlar olacaklardır. Çünkü, artık santral memurunun işçi statüsünde ol­ ması mümkün değil; memur, memurdur; memurun tarifine girmektedir. 1475 sayılı Kanunla bunun alakası, yine yoktur. Sadece «Sözleşmeli» ve bir de işçi olarak ücret alan­ lar, eğer bunların da paraları fazla ise, bu paralar, alttaki ikinci ve üçüncü fıkrada görüldüğü gibi mah­ sup edilecektir. Böyle bir endişe de yoktur. Sayın Öney'in sorusunu hatırlayamadım... BAŞKAN — Sayın Öney, Hükümete müteveccih bir soru sordular efendim. Sayın Gürel'in sorusu da öyle. MİLLÎ EĞİTİM KOMİSYONU BAŞKANI SEL­ ÇUK KANTARCIOĞLU — Zaten biraz önce arz ettim efendim: yani 1475 sayılı İş Kanununa göre ve­ ya bununla ilgili olarak yönetmeliklere göre, işçi ta­ nımına göre yapılanlar, bunun d şındadırlar. Devlet memurları statüsündeki unvanlara ait hizmetleri ya­ panlar geçirileceklerdir. Bu, eskiden beri böyledir ve devam ediyor efendim. MUSTAFA ALPDÜNDAR — Mümkün değil. BAŞKAN — Sayın Alpdündar müsaade buyurun efendim. MİLLÎ EĞİTİM KOMİSYONU BAŞKANI SEL­ ÇUK KANTARCIOĞLU — 1975 senesinde, bu ko­ nu ek geçici 18 inci madde ile nasıl ele alındı ise;