M. Meclisi B : 90 30 rişmosidir. llükünıet Programının 10 ııeu say­ fasında ; «Vergi mevzuatının, israfları teşvik eden hükümleri kaldırılacak, vergi sisteminde, sosyal adalet ve kalkınma amaçlarına uygun değişiklikler gerçekleştirilecektir» hükmü bu­ lunmaktadır. O ekonomik, siyasî ve sosyal bunalımların, ham­ madde fiyat artışlarının memleketimize ve eko­ nomimize yapacağı tesirleri nasıl yenebileceği miz, Devletin sırtına bir kambur gibi yığılan dış ve iç borçları nasıl tasfiye edebileceğimiz, yurt­ ta barış, huzur ve refahı sağlayabilmek konu­ sunda yapıcı, uyarıcı yol gösterici, ilme ve ger­ çeklere dayalı beyanlar, tavsiyeler dinlemek is­ terdik. Vergi mevzuatından, lüks ve israfı teşvik eden hükümler kalkarsa, mutlu biraderlerin zevk, eğlence, seyahat, israf masrafları, bilanço­ ların gider hanelerinde yer alamayacak; bu is­ raftan, Sayın Demirci'm seçim propagandaları­ na düşecek pay azalacaktır. Vergi sisteminde sosyal adalet sağlandığı takdirde vergi, Anayasa gereğince, mali takati ve gücü olanlardan alına­ cak köylü ve dar gelirli vatandaşların sırtına yüklenen vergi ağırlığı kalkacak, Sayın Demire! de fukaralığı istismar ederek polemik yapmaya imkân •bulamayacaktır. Muhalefet, koalisyonun kurulduğu günden beri Hükümeti parçalamak, memleketi rejim bu­ nalımına atmak, yurtta ümitsizlik ve karamsar bir hava yaratmak için yalan ve yanlışa dayalı, kendi hata, kusur ve günahlarını yeni Hükümete yükleyebilmek amaciyle yürüttüğü bir polemik politikasını maalesef, Meclislerin kürsülerine ka­ dar getirebilmiştir. «Gel, birlikte hükümet ku­ ralım; Devleti, bu badireli devrede hükümetsiz 'bırakmayalım» dediğimizde «Hayır, biz bu ağır yükün altına giremeyiz; iç ve dış piyasalarda hammadde ve eşya fiyatları artmıştır, Devlet fabrikaları zararına çalışmaktadır; petrole ve Devlet mamullerine zam yapma zorlunluluğu var­ dır, önümüzdeki yıl toplu sözleşmeler yılıdır. Ha­ yatı pahalılandıran bir hükümet ortağı isteme­ yiz» diyeceksiniz, vazifeden ve millete hizmetten kaçacaksınız; sonra, meydan ve Meclis kürsüle­ rine çıkarak, basına demeçler yağdırarak «Bu iki parti ucuzluk getireceğiz dediler; iktidara gel­ diklerinin üçüncü günü zamları yaparak hayat pahalılığı getirdiler» diye nutuklar atacaksınız. öyle mi?. (C. H. P. sıralarından alkışlar. A. P. sıralarından «Yalan mı» sesleri.) Yine, Hükümet programının 10 nen sayfasın­ da yer alan; «Bankalar Kanunu ile ve kredilerle ilgili mevzuat gözden geçirilecek; .banka, kaynak lamını, sanayide maliyetleri artırmaksızın eko­ nomik kalkınmaya daha yararlı alanlara yönel­ tilmesini ve başta kooperatifler olmak üzere, halk teşebbüslerinin kredilerden yeterli ölçüde yarar­ lanabilmelerini sağlamak amacıyle, finansman kurumlarında yeni düzenlemeler yapılacaktır. Halk yararına işleyecek ve gerçek halk teşebbüs­ lerini teşvik edecek etkili ve güvenilir bir serma­ ye piyasasının teşekkülü için gerekli mevzuat çı­ karılacaktır» şeklindeki ifadeler, elbette Sayın Demirci'i ürkütmektedir. Bankalar Kanunu ele alınıp, krediler memle­ ketin toptan kalkınmasına yarıyacak bir tevzi sistemine bağlanırsa, bölgeler arasındaki denge­ sizlik tedricen kalkacak, köylü ve küçük esnaf te­ fecilerin elinden kurtulacak; fakir Anadolu hal­ kının kesesine bir şeyler girecek ve yüzü güle­ cektir. Böylece Adalet Partisine, istismar edece­ ği bir mevzu kalmadığı için, o parti de eriyip tükenecektir. Nitekim, A. P. ve paralelindeki muhalefet partileri çok kısa zamanda parçalanıp yok olmak tehlikesiyle karşı karşıya kaldıkları için, Sayın Celâl Bayar'm himayesine sığınmış­ lardır. (C. H. P. sıralarından alkışlar.) İzin ve­ rirseniz bu konuya biraz sonra temas edeceğiz. Muhterem milletvekilleri, 1974 malî yılı büt­ çesi münasebetiyle konuşan muhalefet partileri sözcülerinden, dünya devletlerini sari]-) kavuran 1974 Muhterem milletvekilleri, muhalefetin istis­ mar ettiği şu zam ve pahalılık olayı, acaba A. P. ile C G. I*. Hükümetlerinin redde kalkıştıkları kötü mirasları mıdır, yoksa yeni Hükümetin bir icadı mıdır. Bu konuyu objektif ölçülere ve ger­ çeklere sadık kalarak kısaca tahlile çalışacağız. Bilindiği gibi, dünya ekonomisi ciddî bir sı­ kıntı içindedir. Dünya, 1929 bunalımından bu yana en büyük iktisadî krizini yaşamaktadır. İs­ tikrarlı ekonomiler, yıllarca % 1 fiyat artışı içinde yaşamış ülkeler ve ekonomiler, % 18 ile % 20'lik artış]arıyle karşı karşıyadır. Petrol, hammadde ve tarım ürünleri fiyatları beklenme dik bir seviyeye çıkmıştır. Hammadde stokları azalmıştır, fabrikalar tam kapasite ile çalışama­ yacak bir duruma gelmiştir; bir kısmı işlerine 573 —