T.B.M.M. - • B : 20 25 . 12 . 1991 . ' O :1 cüsü, Pasifikte bir birlik; beşincisi, AT; Avrupa tek bir devlet oluyor; altıncısı, Slav Birliği... Bugün, Rusya, Beyaz Rusya ve Ukrayna -kendilerinin de ifade ettikleri gibi- Hıristiyanlığa dö­ nüyorlar ve bir Slav birliği kuruyorlar, bu birlikleri sayarsak, dünyada altı tane bloklaşma var; ama, ne yazık ki, asıl olması icap eden bloklaşma yok. Bu nedir? tslam Birliği... Huzurlarınızda açıkça ifade ediyorum ki, dünyanın bu gidişatı karşısında, hiç kimse, ts­ lam Birliğinin kurulmasına mani olamayacaktır. Bu, kaçınılmaz bir zarurettir., (RP sıraların­ dan alkışlar) Bu altı tane birlik kurulduğu gibi, İslam Birliği de mutlaka -ahmet istemiş, mehmet iste- memiş, hiçbir rol oynamayacak- kurulacaktır. İslam Birliği kurulduğu zaman ne olacak? Bu­ gün 46 tane Müslüman ülke, 80 tane Müslüman topluluk var; Rusya'da, Balkanlarda ve dün­ yanın diğer yerlerinde... Bu 80 tane topluluk, önce, kendi birleşmiş milletler teşkilatını kura­ cak,, dünya siyasetine tek bir vücut olarak ağırlığını koyacak. Bu, kaçınılmaz bir gerçektir. İkinci bir husus : Bu topluluk birçok haksız tecavüzlere maruz kalıyor... Müslüman ülke­ ler, mutlaka İçendi askerî işbirliği teşkilatlarını kuracaklar; yani, İslam NATO'su kurulacak. Hiç kaçınılmaz bir zarurettir, kim ne derse desin... Üçüncüsü; Müslüman ülkeler kendi ortak pazarlarını kuracaklar, Müslüman ülkeler kendi para birimine, İslam dinarına geçecekler ve ondan sonra da Müslüman ülkeler, kendi kültür işbirliği teşkilatını kuracaklar; bine yakın is­ lam ülkeleri üniversiteleri ye araştırma enstitüleri, artık, hakkı üstün tutan bir zihniyet için araştırma yapmaya başlayacaklardır. Eğer bugün bu Müslüman ülkeler henüz dağınık ise, bunun asıl sebebi, Türkiye'deki yö­ netimlerdir. Bu sebebi sakın başka yerde ve Müslüman ülkelerde aramayalım. Neden?.. İşte, bakınız, Türkiye'de yeni bir hükümet daha kuruldu. Programında, en kararlı cümle olarak "biz ille AT'ye gireceğiz ve tarihî adım atacağız" yazılı. Halbuki, hepsi boş, hiçbir şey yapamayacaklar; çünkü, AT zaten almıyor, Allah'a şükür­ ler olsun. (RP sıralarından alkışlar) O, sadece, onların ne olduğunu gösteriyor. Siz şimdi İslam âlemine döner de "Evet, ben asırlardan beri sizinle beraberdim; ama sizi bırakacağım, Hıristiyanlarla tek devlet olacağım" derseniz -soruyorum size- bu Müslüman ül­ keler size nasıl sempati duyacaklar? Bizim halimiz budur! Hepiniz hatırlıyorsunuz, Sayın Dışişleri Bakanı -kendisini çok severim, yıllarca da bera­ ber çalıştık- daha ilk gün, Oğuzhan Beyle beraber bir açık oturuma çıktı -kendisi yararlansın diye söylüyorum- Oğuzhan Bey "Müslüman ülkelerle işbirliği kuralım" dediği zaman, "Şu ülkelerin haline bakın Oğuzhan Bey! Bunlarla nasıl işbirliği kurulur?" diye, öyle bir ümitsiz çehre takındı ki, Müslüman ülkelerin elçilerinin hepsi ertesi gün bana geldiler, "Hocam, bu sizin arkadaşınızdır, kendisini ikaz edin, işe böyle başlamasın" dediler. (RP sıralarından alkış­ lar) Yani, Dışişleri politika ister; içinizden öyle geçiyorsa dahi, dışarıyaöyle göstermeyeceksi­ niz. (RP sıralarından alkışlar) Bir Dışişleri Bakanı, daha ilk gün, böyle işe başladı mı, sonra gel bunları topla, yapıştır bakalım!.. Bunlar bozuyor, biz toplamaya çalışıyoruz!.. Halimiz bu!.. (RP sıralarından alkışlar) • Bakınız, kendimizi aldatmayalım. Burada millî politikamızı görüşüyoruz. Bizim İslam ül­ keleri ile münasebetlerimiz dış güdümün kontrolündedir; onlar müsaade ettiği kadar gidebilir, onlar müsaade ettiği kadar konuşabilir, onlar müsaade ettiği kadar petrol alabiliriz. Böylece de tabiî, samimî, hakikî bir işbirliği yapmanın imkânı yoktur.