T. B. M. M. B : 53 ortaya çıkması önlenmek isteniyorsa, devlet, sosyal görevlere sıkı sıkı sarılmalıdır. Dünyanın neresinde piyasa ekonomisi uygulanıyor ise, orada, bakınız lüt­ fen, devletin sosyal harcamaları, bugünkü gibi kav­ ruk noktalarda değildir. Eğer, piyasa ekonomisinin yarışmacı koşularını sağlıklı bir biçimde işletmek istiyor ise bu iktidar, mu'tla'ka ve mutlaka, aynı ölçü­ de ve aynı güçle sosyal devlet düşüncesini de savun­ mak zorundadır. Eğer, toplumda küçük ve orta işletmeler korun­ muyorsa, eğer toplumda kredi tekelleri ve kredi sa­ vurganlığına el atılmıyorsa, eğer toplumda bilinçli olarak tekeller besleniyor, büyütülüyor, destekleni­ yorsa ve eğer toplumda, devlet, her türlü sosyal yü­ kümlülüğünden ve görevinden kopartılıp atılıyorsa, o zaman bu uygulanmaya çalışılan piyasa ekonomisi, çağdışı bir piyasa ekonomisidir. (SHP sıralarından alkışlar) 'Modern ekonomilerde, rekabet fevkalade Önemli­ dir. Sosyaldemokrat Halkçı Partinin de hiç böyle merkeziyetçi ve bürokratik planlara ve kararlara ih­ tiyacı yoktur; aksine, demokrasi anlayışının gereği okra'k, özgür girişimi, özgür teşebbüsü ve özgür tü­ ketin hakkını sonuna kadar savunmalktadır; ama özgürlük adına, zayıfların ezildiği ve toplumda yal­ nızca tekellere yaşiaım hakkı tanındığı ve tekelci üre­ ticinin her türlü korunduğu; ona mukabil, tüketici­ nin korunması için parmağın dahi oyna'tılmadığı bir düzeni anlaması ve kabullenmesi müm'kün değildir. (SHP sıralarından «Bravo» sesleri, alkışlar) Rekalbeti korumak ve geliştirmek için, mutlaka planlı ve birbiriyle koordoneli müdahaleler gerekli­ dir. Bu nedenle, serbest piyasa mekanizmasının öldü­ rücü bir tekel Ekonomisine dönüşmemesi için, plan zorunludur, plan rekalbeti güçlendirmek, korumak ve geliştirmek için zorunludur. DEVLET BAKANI M. VEHBİ DİNÇERLER (İstanbul) — Devlet için mi, özel sektör için mi? AYHAN FIRAT (Malatya) — Dinleyelim... AYDIN GÜVEN GÜRKAN (Devamla) — Aksi takdirde, sokaktaki çocuk dahi, rekabetin dev­ let tarafından bilinçli olarak korunmaması halin­ de, rekabetin rekabeti öldüreceği ve acımasız bir tekel ekonomisine gidileceğini bilmektedir. Eğer bir ekonomide, tüm ekonomik gücü, yal­ nızca bir avuç tekelin emrine verirseniz, o ekonomi­ de demokrasiyi yaşatmak da mümkün olmaz. De­ mokratik bir toplum hızla oligarşik bir toplum ha­ line dönüşür. Bu nedenle, tekellerin gücünü denet- 23 . 12 * 1985 0:1 lemek, rekabeti korumak, kollamak ve geliştirmek ve devletin sosyal görevlerine sahip çıkmasını sağ­ lamak yalnızca bir ekonomik yükümlülük değil, ay­ nı zamanda bir siyasal yükümlülüktür de. Sayın milletvekilleri, Sosyaldemokrat Halkçı Par­ ti, Ortak Pazarı çok önemli ve çok yaşamsal bir hedef saymaktadır. Bu nedenle, çok büyük bir hızla Türk ekonomisinin Ortak Pazara uyumlu bir hale getirilmesinin gerekliliğini vurgulamak ihtiyacındadır. Bugünkü uyduruk ve keyfî ithalat rejimiyle Türk sanayiinin dış rekabete dayanır koşullara ulaştırıl­ ması mümkün değildir. Hangi gerçeklerle, hangi mal­ lar, hangi koşullarda ithal edilmektedir; bunu anla­ mak ve kavramak mümkün değildir Bir Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarının, iki dudağının arasında alacağı kararla Türk sanayiini dış rekabet koşulları­ na uyumlu hale getirmek mümkün değildir. Bütün bunlar için devletin çok ciddî bir plan yapması, hangi sektörlerde kendisini şanslı gördüğünü tespit etmesi ve hangi aşamalardan sonra korumacılığını kaldıracağını açıkça sanayicilere bildirmesi lazımdır. DEVLET BAKANI M. VEHBİ DİNÇERLER (İstanbul) — Emredici plan mı?.. AYDIN GÜVEN GÜRKAN (Devamla) — Bu sistemde, bu, her şeyden emredici... Gece birisi derdini anlatır; ertesi gün Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarı karar verir, değiştirir; hangi fonu ne ka­ dar süre ile uygulayacaktır, hangi mallar ithal edile­ cektir, ithal edilirken ne kadar fon alınacaktır, hangi süre ile ithal edilecektir, nereden ithal edilecektir; bunları bilmek, anlamak ve kavramak mümkün de­ ğildir. Bununla sadece sanayinin tepesinde bir Demokles kılıcı sallandırılır ve sanayinin hükümet po­ litikalarına uyumlu olması ve kendilerine siyasal des­ tek vermesi imkânı yaratılır. (SHP sıralarından al­ kışlar)) bununla sanayii korumak ve dış rekabete açmak mümkün değildir.. İhracat politikası Türkiye'nin temel yanlışlığıdır ve bu hükümetin politikalarının yanlışlıklarının do­ ruk noktasında, bugünkü ihracat politikası gelmek­ tedir. Uzun bir süre, pahalı üreterek, ucuz satmayı yürütmeniz mümkün değildir. Evet, 1979 ve 1980 yıllarında bir darboğaza düşülmüştür. O darboğaz içinde, elbette yapısal ve uzun vadeli tedbirler al­ mak, ikinci, planda olabilirdi. Hızla, elde avuçta ne varsa, ne satılabilecek olgunlukta ise, neyin satış im­ kânı varsa, geniş desteklemelerle satmak ve Türki­ ye'nin ihtiyacı olan dövizi sağlamak gerekli idi. Bu743 —