Serxwebûn kum edilmesi temelinde ordu yapımızda disiplinli, bilinçli, askeri kültürü kazanmış, ideolojik ölçü ve ilkeleri esas alan bir askeri yapılanmanın geliştirilmesine dönük eğitsel faaliyetlerin çeşitli akademik devreler biçiminde geliştirilmesi sonucuna ulaşılmıştır. Halen varlığını sürdüren geri yapılanmaların tümüne karşı etkili bir savaşım ve mücadeleyle orduda gerçek anlamda bir yenilenmeyi, değişim-dönüşümü geliştirmek, yeniden yapılanmanın başarıya ulaşmasının ana halkasını teşkil etmekte ve yeniden yapılanmanın birinci görevi olarak karşımıza çıkmaktadır. Öte yandan örgütümüz KADEK dönemsel açıdan bir örgütsel reform sürecine girmiştir. Bu temelde önümüzdeki süreçte geliştirilecek olan kongreyle hareketimiz dört yıldan bu yana geliştirdiği yeniden yapılanma ve değişim dönüşüm sürecini zirveleştirerek tamamlamayı hedefleyecektir. Önderliğimizin daha önce geliştirdiği AİHM Savunmalarında teorik çerçevesini çok geniş bir biçimde ortaya koyduğu değişim-dönüşüm ve en son olarak da Atina savunmasında geliştirdiği somut perspektifler esas alındığında döneme hamlesel bir girişim yapılması amacıyla bir örgütsel reform süreci kendisini dayatmaktadır. Önderliğimiz gelişecek olan örgütsel reformun çerçevesini Atina savunmasında ve çeşitli görüşme notlarında geniş bir biçimde izah etmiştir. İşte bugün hareketimiz KADEK yeniden yapılanma sürecini bu çerçevede tamamlamak ve siyasal örgütsel sosyal reform sürecini gerçekleştirmek üzere yeni ve olağanüstü bir kongre sürecini yaşamaktadır. Öteden beri varolan ve gerek kapitalist, gerek sosyalist ideolojiler tarafından geliştirilen sınıf, parti, devlet hiyerarşisi temelindeki örgütlenmelerin demokratikleşmeyi değil, ayrımcılığı geliştirdiği, sınıfları ortadan kaldırma adına yeni bir sınıflaşmayı yarattığı dolayısıyla da demokrasiyi geliştirmediği görülmüştür. Gerçek demokratik yapılanmayı yeni bir çizgi olarak geliştiren Önderliğimiz, sınıf partisinin iktidarlaşması temelinde devlet olmayı esas alan partileşme anlayışının demokratikleşmeyi geliştiremediğini, Sümer rahip devletinin bir tekrarını yaşadığını, teorik tespitleri ve pratik boyutları ile çok açık bir biçimde ortaya koymuştur. Devleti demokratikleştiren ve ona kurumlar arası bir koordinasyon rolü veren yeni demokratik örgütlenme modeli günümüz insanlığının temel sorunlarına cevap olabilecek en gerçekçi model olarak önümüze konulmuştur. Ekim 2003 lumu örgütlenmiş ve kurumlaşmış bir toplumsal gerçeklik olarak çağdaş demokratik uygarlık çizgisinde, özgür demokratik toplumu inşa ve demokratik kuruluş sürecini yaşamaktadır. Kürt halkı mücadelesini çağdaş yöntemlerle yürütecek ve sorunların çözümü noktasında demokratik çözüm çizgisi temelinde demokratik mücadele ve diyalogu esas alacaktır. Özgürlük yolunda yürürken buna karşı yok etme ve imhayı dayatan şiddet temelindeki saldırılarla karşılaşırsa kendisini örgütsel ve askeri açıdan yetkinleştirmiş araçlarla savunmayı bilecek ve bu savunmayı yapabilecek mekanizmalara sahip olacaktır. Bugün Kürdistan’ı egemenliği altında tutan devletler inkar ve imha siyasetlerinden vazgeçmemişlerdir. Bu durum, halkımızın ve mücadeleyle sağladığı kazanımlarının her an tehlikeyle karşı karşıya gelebileceğini göstermektedir. Dolayısıyla halkımız toplumsal düzeydeki örgütlenmelerini demokratik espri ve demokratik yöntemlerle geliştirirken, bu türden olası saldırılar karşısında da çaresiz kalmayacak ve bunlara karşı kendisini her bakımdan organize etmiş bir biçimde gereken cevabı vermeyi bilecektir. Bu nedenle Önderliğimiz mücadelemizin temel stratejisini Meşru Savunma Stratejisi olarak belirlemiştir. HPG II. Konferansımızın ana tartışma konusu olan Meşru Savunma Stratejisi demokratik açılımı ve çözümü hedeflerken, her türlü saldırı biçimine karşı gelişmeyi garanti altına alan bir stratejidir. En kapsamlı ekseninde gelişen yeniden yapılanma çerçevesinde HPG örgütlenmesi, sürecin genel perspektifine uygun politik, askeri ve örgütsel örgütlenme düzeyiyle savunma görevini daha aktif bir biçimde yerine getirecektir. HPG kendi örgütlenmesinin iç tüzüğünü, düzenini ve taktik hattındaki çalışma ve planlamasını adeta bağımsız bir yapılanmayı esas alarak geliştirmiştir. Aslında HPG’nin özerk bir yapılanmaya kavuşturulması doğrultusundaki perspektif geçen yıl da vardı. Bugün böylesi kapsamlı bir yeniden yapılanma süreci geliştirilirken, ayrışma daha fazla ilerlemiştir. Bu temelde konferansımız HPG’nin özerkleşmesi kararını geliştirerek, özerk bir örgütlenme düzeyini ilan etti. Bu noktada örgütsel ve toplumsal olarak en geniş demokratikleşmeyi yaşayan Apocu hareketin askeri örgütlenmesi nasıl olmalıdır veya nasıl olacak? soruları önemli ve cevaplanması gereken sorular olarak gündemde bulunmaktadır. Her şeyden önce şunu vurgulamak gerekir ki, dünyadaki tüm askeri örgütlenmeler salt merkeziyetçiliğe dayalı mekanik emir talimat sistemi temelinde örgütlenmektedir. Fakat bizim askeri örgütlenmemiz tamı tamına böyle olamaz. İdeolojik ve felsefi açıdan insan gerçeğini işlediğimiz ortadadır. Yükümlülükler temelinde yaklaşıldığında hareketimizin insan gerçeğini mekanik bir tarzda ele alması söz konusu değildir. Her şeyden önce mücadelemizde gelişen ordulaşma ve askeri örgütlenme farklı zemin ve koşullara dayanmaktadır. Askeri örgüt- Sayfa 9 sa aynı çizgi doğrultusunda askeri temelde örgütlenmiş HPG’nin askerliğin genel ve evrensel ilkelerini zedelemeden yeni bir örgütlenme modeline kavuşmasının ve bu temelde yeni bir örgütlenme sistemini geliştirilmesinin gerekliliği söz konusu olmuştur. Gerilla ordumuzun bu yeni örgütlenme modelinde hem demokratik hem de merkeziyetçi yan bir arada varolacaktır. HPG’de demokratik yaflam ve iliflki derinlefltirilecektir O rdu örgütlenmeleri öncelikli örgütlenme biçimleri olarak tarihteki yerlerini almışlardır. Bu yönleriyle sıkı sıkıya birbirine geçmiş olan plan ve programa sahip, genelden detaya, detaydan genele kadar bunları ele alan önemli ve pratiğin örgütlü olduğu planlamalardır. Sıkı örgütlenme ve keskin bir biçimde olduğu inkar edilemez bir gerçekliktir. Bu anlamda ordular karşıtlarını güç yoluyla alt etmek amacıyla örgütlendirilir. Sonuç olarak ordular savaşa göre konumlanır ve tüm örgütlenme kriterleri de bu temelde geliştirilmiştir. Güçlü ve etkili bir ordu savaş meydanında karşısındaki ordudan daha örgütlü olması halinde zafer kazanabilir ve kendi amaçları doğrultusunda rolünü oynayan bir ordu haline gelebilir. Aksi durumda ise insan kalabalığı olmaktan öteye gidemez ve dolayısıyla her zaman yenilmekten de kurtulamaz. Bu yüzden herhangi bir biçimde üstünü gevşeten ve esneten yaklaşımlara ordularda hiçbir bir şekilde Ulusal demokratik örgütlenme daha da yetkinlefltirilecektir D emokratik değişim esprisinde bu gerçekliğe uygun ve onun daha da yaygınlaştırılarak üstten alta, alttan üste doğru topluma mal eden örgütlenme modeli ile demokratik toplumsal gelişmenin derinleştirilmesi esas alınacaktır. Bugün yürütülen ulusal demokratik çalışmalarımızın özü ulusal, toplumsal çerçevede yürütülen bir örgütlenme düzeyini ifade etmektedir. Hareketimiz siyasal, sosyal, ekonomik ve kültürel, sendikal alanlarda insan hakları, barış, kadın, gençlik ve çevreyi koruma hareket ve derneklerine ve hatta askeri örgütlenmeye kadar ulusal, toplumsal yaşamı kapsayan bütün alanlarda örgütlenmenin geliştirilmesi kararını kapsıyor. Bugüne kadar yürütülen çeşitli ulusal, toplumsal çalışmalarımız da buna denk düşmektedir. Önümüzdeki süreçte üçüncü alan olarak ifadelendirdiğimiz sivil toplum kuruluşlarının daha da geliştirilerek yaygınlaştırılıp kurumlaştırılması temelinde ulusal demokratik örgütlenmenin daha da yetkinleşmesi söz konusu olacak. Kürt halkı kendisini yeniden yaratan ve kendi kendisini örgütleyen özgün, bağımsız kurumlaşmalarla demokratik kuruluşunu gerçekleştiren bir mücadeleyi geliştirmek durumundadır. Kürt halkı kültürden barış mücadelesine, barış mücadelesinden askeri örgütlenmeye kadar bütün alanlarda örgütlenmek zorundadır. ‘Ulusal demokratik mücadeleyi askeri mi, yoksa siyasi mi yürütelim? sorusu çoktan aşılmıştır. Kürt top- “Kürt halk› mücadelesini ça¤dafl yöntemlerle yürütecek ve sorunlar›n çözümü noktas›nda demokratik çözüm çizgisi temelinde demokratik mücadele ve diyalogu esas alacakt›r. Özgürlük yolunda yürürken buna karfl› yok etme ve imhay› dayatan fliddet temelindeki sald›r›larla karfl›lafl›rsa kendisini örgütsel ve askeri aç›dan yetkinlefltirmifl araçlarla savunmay› bilecek ve bu savunmay› yapabilecek mekanizmalara sahip olacakt›r.” demokratik açılımlarla mücadeleyi yürütürken diğer yandan da kendisini savunmayı her zaman esas alacaktır. Savunma salt askeri yöntemlerle geliştirilecek bir olay değildir. Toplumun örgütlenmesi ve sivil savunma yöntemleriyle savunmanın güçlendirilmesi de dahil olmak üzere gerektiğinde askeri yöntemlerle de savunmayı geliştirmek ve böylece imhacı saldırılar karşısında kendisini savunmak meşru ve demokratik bir haktır. Bu açıdan KADEK hareketi yeniden yapılanma çerçevesinde sınıf egemenliği ve devletleşmeyi esas almayan, demokratik bir yapılanma olarak Halk Kongresi örgütlenmesine giderken gerçekleşen konferansımızda da askeri örgütlenme biçimini tartışarak, bundan böyle askeri örgütlenmenin kendini daha köklü bir biçimde yeniden yapılandırması kararını almıştır. HPG’nin özerk bir biçimde örgütlenmesi, askeri bir örgütlenmeye sahip olması yasal ve meşru bir haktır. Apocu harekette Kadın kurtuluş devrimi, Demokratik-ekolojik toplum projesi lenmemiz ideolojik, felsefi, politik ve kültürel bir muhtevaya sahip, amacı doğrultusunda kararlı, fedaileşmiş, özgür iradeli, eşitlikçi bir militanlaşmaya dayanmaktadır. Salt yurtseverliğe dayanmayan, aynı zamanda insanlık ve demokratik kurtuluş için özlü amaçlara sahip politik, askeri bir örgütlenme düzeneğini taşımaktadır. Dolayısıyla hem amaçları hem de muhtevası bakımından diğer askeri örgütlenmelere benzemeyen daha içerikli ve derinlikli, insanlığın özgürlüğü, kurtuluşu ve eşit özgür temellerde barış içinde bir arada yaşaması amaçlarına sıkı sıkıya bağlı ideolojik, politik ve örgütsel bir karaktere sahiptir. Temel karakterini belirleyen etmen Apocu ideolojinin belirlediği özgür, eşit, demokratik toplum gerçeğinde ifadesini bulan çağdaş, demokratik boyutları, nihai amacı olarak demokratik sosyalizm doğrultusundaki mücadelesidir. Dolayısıyla hareketimiz nasıl ki siyasal ve örgütsel olarak yeni bir örgütlenme ekolünü ve modelini geliştiriyor- yer verilmez. Her şey otoriteyle başlar ve otoriteyle biter. Emir-talimat düzeni her koşul altında uygulanmak durumundadır. Bir ordu bir hiyerarşik yapılanmaya sahip olmazsa ne başarılı bir savaş performansı gösterebilir ne de anlamlı bir ordu gerçeğine ulaşabilir. Günümüzde çağdaş toplumlarda tüm örgütlenme dallarında ve kurumlaşmalarda en geniş düzeyde demokratik yaklaşım ve sistem esas alınırken aynı toplumların ordularında ise en sıkı disiplin ve örgütlenme tarzı esas alınmaktadır. Ama onlarda mekanik emir-talimat esastır ve bu sistem içerisinde de demokratik yan hemen hemen hiç yoktur. Merkeziyetçilik örgütsel yapılanmanın temel halkası durumundadır. Şimdiye kadar geliştirilen bütün ordu örgütlenmeleri aşağı yukarı bu çerçevede örgütlendirilmiştir. Hem sosyalist anlayış temelinde geliştirilen ordularda hem de kapitalist anlayış çerçevesinde geliştirilen ordularda genel olarak durum böyledir. Bizim ordulaşma gerçeğimiz ise mekanik bir sisteme da- yanmamaktadır. Özgür insan yeteneğini en kapsamlı bir biçimde açığa çıkarma, öze dayalı güç, davayı sahiplenme ruhu ve bu uğurda kendini feda etme, örgütlenmenin ve güçlü olmanın temelidir. Dolayısıyla gerilla ordumuzun diğer orduların örgütlenmesine benzemeyen kendi ideolojik ve felsefi gerçeğine göre yeni bir askeri modeli olmaktadır, olacaktır. Bunun en temel nedeni özgür insan yeteneğini en ileri düzeyde açığa çıkaran, mekanik yeteneği değil insan tekniğine dayanan, güçlü, iradeli ve yetenekli insanı esas alan bir örgütlenme modeli olmuştur. Bilindiği gibi mücadelemizde geçmişten beri geliştirilen ordulaşma örgütlenmesi, parti-ordu örgütlenmesinin iç içe olduğu bir örgütlenme düzeyini arz etmekteydi. Bu nedenle ordu gerçeğimizde başından beri demokratik karakterler taşıyan yanlar olmuştur. Konferansımızda önemle ele alınan bir husus bu olurken bunu daha da derinleştirme ve bir orduda olabilecek özgür demokratik yaşam ve ilişkinin azamisini geliştiren bir sisteme kavuşma kararlılığı ortaya çıkmıştır. Ordumuzun demokratik yanı, genel düşünmek ve yaşam ilişkilerinde, eğitim tartışmalarında, toplantılarda eşit, özgür ve demokratik bir ortamın hakim kılınmasıyla ortaya çıkmaktadır ve bu daha da geliştirilmelidir. Haftalık, aylık toplantıların yanı sıra günlük tekmillerde çalışma ve yönetimi değerlendirerek, eleştiri ve özeleştiriyle yönetimi yönlendirme, dolayısıyla planlamada pay sahibi olma hakkına sahiptir. Bu yöntemle yönetim yapıyı ve çalışmayı denetlemiş olmaktadır. Ordumuzda bulunan birçok tüzüksel yönetmelik maddesinde bulunan bu ve benzeri kişi hakları ordu sistemimizde varolan demokratik yanları içermektedir. Pratik çalışmalar ve görevin gerçekleştirilmesi esnasında ordu düzeni ve sisteminin öz disipline ve öz sorumluluk anlayışına dayalı bir biçimde oturtulması gerekmektedir. Bu temelde sarsılmaz devrimci disiplini en etkili biçimde yaşama geçiren, çeşitli planlama, emir talimat düzenini, askeri örgütlenme sistemini esas alan ve bu yolla devrimci sorumluluk ve inisiyatifi geliştiren bir örgütsel yapılanmanın daha etkili bir biçimde geliştirilmesi konferans tartışmalarımızda öne çıkmış ve kararlaşma düzeyine ulaşmıştır. Gerilla ordumuzun en üst yönetiminin demokratik biçimde seçilmesi konferansımızda kararlaşan yeni bir sistem gerçeğimiz olmuştur. iki yılda bir gerçekleştirilecek HPG konferansının delegeleri de tüm gerilla güçleri içerisinde demokratik seçim yöntemiyle belirlenecektir. HPG II. Konferansı delegeleri de bu şekilde belirlenmiş ve bu seçilen delegeler de HPG’yi iki yıl boyunca yönetecek 41 kişilik HPG meclisini demokratik yöntemle belirleyecektir. Diğer çeşitli özgün örgüt kademelerinde Özgür kadın meclisi ve diğer tüm ordu kademelerinde Özgür kadın birliklerinin komuta kademesine en az üçte bir kota verilmiş, mecliste ve diğer ordu kademelerinde bir kota verilmiş ve seçim düzeni ve düzenlemeleri bu tarzda geliştirilmiştir. Orduyu pratikte yönetecek, koordine edecek her zaman toplanma ihtimali göz önünde bulundurularak seçilen bu meclis kendi içerisinde 11 kişiden oluşan ve meclisi temsil edebilecek bir komuta konseyi seçmiştir. Ayrıca bu komuta konseyi kendi içinde genel komutanlığı belirleyecek tarzda bir iş bölümü yaparak bütün ordu faaliyetlerinin koordinesini, sevk ve idare faaliyetini gerçekleştirmiştir. Meclis oy çoğunluğuyla karar alabilen ve yılda bir kez toplanabilen bir sistem dahilinde çalışırken, komuta konseyi gerekli gördükçe toplanabilen bir çalışma tarzını esas almış ve genel komutanlıkla birlikte bu komuta konseyi ordumuzun sevk ve idaresini üstlenmiştir. HPG II. Konferansı, konferans hazırlıkları sırasında şehit düşen Erdal yoldaşın ve Batman Beşiri’de düşman güçleriyle girdikleri çatışmada şehit düşen Mahir yoldaşın şehadetleri sonucu adeta bir şehitler konferansı olmuş ve bu temelde Şehit Erdal ve Şehit Mahir yeni oluşturulan HPG Meclisinin onur üyeliğine oy birliğiyle seçilmişlerdir.