TBMM B:S5 17.12.1994 0 : 4 lizasyon, çarpık yapılaşma, yeşil

advertisement
T.B.M.M.
B:S5
17.12.1994
0:4
lizasyon, çarpık yapılaşma, yeşil alanların yok olması ve dolayısıyla, tabiî güzellik ve zenginlikle­
rin azalması, hava, su ve toprağın kirlenmesi, gürültü gibi önemli çevre sorunlarıyla karşı karşıya
gelinmiştir.
Sanayileşme sonucu bugün dünyada, kimyasal maddelerde muazzam bir artış vardır. Bu kim­
yasal madde atıklarıyla birlikte, verimi artırmak için kullanılan tarımsal gübre ye zirai mücadele
ilaçları, toprakta, sulak alanlarda ve sularda kirlenmeye ve tarım alanlarında azalmalara sebep ol­
maktadır. Sanayileşme vazgeçilmesi mümkün olmayan bir husustur. Eğer gelişmiş ve kalkınmış ül­
keler arasında yer almak istiyorsak, mutlak surette sanayileşmeyi başarmamız gerekmektedir. Dün­
ya üzerinde bulunduğumuz coğrafî bölgenin tarihî ve stratejik önemi, bize bunu zorunlu kılmakta­
dır. Yine, dünyada güçlü bir ülke olmak istiyorsak, bunun da yolu sanayileşmeden geçmektedir.
Tarihe bir göz atacak olursak, Batılı ve ileri ülkelerle aramızdaki farkın, sanayileşmedeki ge­
cikmeden kaynaklandığını görürüz. Batı gelişmesini tamamlamış ve sanayileşmenin zirvesine çık­
mıştır; ancak bir de bakmış ki, bu sanayileşmenin sonucunda doğal denge bozulma noktasına gel­
miş, o halde, çevrenin korunması gereği ortaya çıkmıştır; ama, ne zaman; kendisi sanayileşmede
zirveye ulaştığı zaman; artık, birçok sanayi dalının kendisine zarar verecek boyuta geldiğini anla­
dıktan sonra...
Nihayet, ilk kez, Birleşmiş Milletler 5.6.1972 tarihinde Stockholm'de, "İnsan Çevresi" adın­
da bir konferans düzenlemiş ve her yıl 5 Haziran gününü, "Dünya Çevre Günü" olarak kabul etmiş­
tir.
İkinci konferans 1992 tarihinde Brezilya'nın Rio de Janerio kentinde yapılmış. Bu konferan­
sa 176 ülke katılmış ve burada önemli ilke kararlan alınmıştır.
Çevre sorunları, ülkelere göre, bazı küçük değişikliklere uğramakla beraber, hava kirliliği, su
kirliliği, toprakla ilgili problemler, insanlar ve devletler tarafından çizilen sınırlan tanımamakta ve
sınırötesi boyutlara ulaşmaktadır; dolayısıyla ülkelerin iç problemi olduğu kadar, uluslararası so­
run olarak da karşımıza çıkmaktadır. Ancak yukarıda da belirtildiği gibi, bu problem Batılı ülkele­
rin gelişmelerini tamamladıktan sonra ele alınmaya başlanmıştır. v
Batılı ülkeler, artık çevreyi kirletici zararlı teknolojileri kullanmamakta; bunları üçüncü dün­
ya ülkelerine vermekte ve fason imalat diye tabir edilen üretim tarzını tercih etmektedir.
Buradan şu noktaya gelmek istiyorum :
Bazı çevrelerde "çevreyi olduğu gibi muhafaza edelim, hiçbir şeye dokunmayalım" gibi bir
mantık bulunmaktadır.
Ülkemiz, sanayileşmeyi, kalkınmayı başarmak zorundadır; ancak, kalkınmayı gerçekleştirme­
de, "her ne şekilde olursa olsun başaralım" tarzında bir düşünceden çok "kalkmalım, sanayileşelim; ama, çevreyi de muhafaza edelim, koruyalım, kollayalım" tarzından düşünmek ve hareket et­
mek zorundadır. Yoksa, sanayileşmede yaşadığı gecikmeyi kapatması mümkün olamaz.
Çevre sorunlarını, özetle şu şekilde sıralamak mümkündür: Hızlı nüfus artışı ve yanlış şehir­
leşme en önemli sorun olarak gözükmektedir. Köyden kente göçün önlenememesi, bununla birlik­
te, çarpık şehirleşme ve bunların önüne geçilmesi için herhangi bir tedbirin alınmaması veya alı­
nan tedbirlerin yeterli olmadığı bir gerçektir.
Batılı ülkelerin şehirlerinin hemen hemen tamamında -bizde olduğu gibi- altyapı eksikliği gör­
mek mümkün değildir; ancak, biz hâlâ 20 nci Yüzyılın sonunda, su, kanalizasyon ve metro gibi iş,
.
'-920-
Download