T.B.M.M. B:58 20.12.1994 0:1 BAŞKAN-Sayın Köklü, bir dakika efendim... Buyurun Sayın Tunç. AHMET CEMÎL TUNÇ (Elazığ)- Sözcü, konuşmasında, İslamdan bahsederken, "Amerikan İslamcılığı, Amerikan Müslümanlığı" diye bir kavram ortaya koydu. Biz, Müslümanlar olarak, Tür­ kiye'de yaşadığımız İslamm, "Amerikan İslamcılığı" diye bir şey olmadığını, bizim yaşamış oldu­ ğumuz İslamın, Allah'ın kitabından kaynaklandığını, Peygamberin sünnetinden kaynaklandığını söyledik. Sayın sözcünün, bu ifadesinde neyi kastettiğini bilemiyorum. MEHMET KERİMOĞLU (Ankara)-İslamiyeti de tekelinize aldınız... AHMET CEMİL TUNÇ (Elazığ)- Bir ikinci husus, âdeta, şeriata, şeriatın arkasına sığınmak suretiyle, bir yerde İslam aleyhine söylenmedik şey bırakmadı. MEHMET KERİMOĞLU (Ankara)- islamiyet onların tekelinde değil Sayın Başkan. BAŞKAN- Sayın Tunç, cevap hakkını kullanma gibi bir şey oldu bu... . • MEHMET KERİMOĞLU (Ankara)- Niye alınıyorsunuz yahu, Sayın Kaya sizi kastetmedi. AHMET CEMÎL TUNÇ (Elazığ)- Sayın Başkan, tutanaklara geçmesi açısından söylüyorum. BAŞKAN-Bir dakika efendim... Karşılıklı konuşmayalım... AHMET CEMÎL TUNÇ (Elazığ)- Sözlüklere baktığınız zaman, ansiklopedilere baktığınız za­ man, şeriatın İslam olduğunuz hepimiz okuduk, hepimiz biliyoruz. Bunu bildiğimiz halde, bu şe­ kilde davranmamızın, bu şekilde söylememizin, bu memlekekete, bu millete hiç bir fayda getirme­ yeceğini söylüyogım efendim. . MEHMET ADNAN EKMEN (Batman)-Sayın Başkan, böyle bir usul yok. BAŞKAN- Sayın Tunç, kürsüde arkadaşımız var... Lütfen.... Buyurun Sayın Köklü. SHP GRUBU ADINA URAL KÖKLÜ (Uşak)- Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşla­ rım; 1995 malî yılı Millî Eğitim Bakanlığı bütçesi hakkında Grubum adına görüşlerimi sunmak üzere söz almış bulunuyorum. Yüce Meclise saygılarımı sunarım. Başlangıçta, güneydoğuda canlarını yitiren, Türkiye Cumhuriyetinin ilelebet payidar kalması için, feyiz ve ışık vermek için görevlerini yaparken katledilen öğretmen arkadaşlarıma Allah'tan rahmet, eşlerine ve akrabalarına da başsağlığı dilerim. Her yıl, görüşmekte olduğumuz Millî Eğitim Bakanlığı bütçesinde, elbette ki, tüm partiler ola­ rak, hepimiz, görebildiğimiz gerçekleri mümkün olduğunca anlatmaya çalışıyoruz. Ben, hemen, direkt olarak konuya girmek istiyorum. Eğitimin gerçekten ustası olan, eğitimi kendisine meslek edinmiş olan öğretmenlerimizin çare olarak neler üretebileceklerini; öğretmenle­ rimizin, eğitim sorunlarımıza ne gibi öneriler getirebileceklerini düşünmemiz gerekmektedir. Eği­ tim sorunlarımızın çözülmesini istiyorsak, herkesin söylediği gibi, "bilinmesi gereken bir konuyu, bir bilene soralım" anlayışından hareket ederek, eğitim sorunlarımızın çözümünde esas söz sahibi olan, eğitimin esas ustası olan öğretmenlerimizi, konuşan öğretmenler, söyleyen öğretmenler, üre­ ten öğretmenler, Türkiye'nin sorunlarını bilen öğretmenler, Türk toplumunun önünde yürüyen, Türk toplumunu karanlıkları yırtarcasına aydınlığa götürecek olan, ellerinde bilimin meşalesini, Atatürkçülüğün meşalesini tutan öğretmenler durumuna getirmemiz gerekir. Gelin, biz, bu öğret­ menleri, bu sorunları konuşabilecekleri düzeyde, çözüm üretebilecekleri düzeyde, memleket sorun­ larına katkı yapabilecekleri düzeyde yasal güvencelere -üzerimize düşen görev olarak- kavuştura­ lım derim. -222-