BK XVIII. Ulusal Kimya Kongresi, Kars, 2004 KİMYASAL KARSİNOJENLER Mehmet Tuzcu1, Muzaffer Alkan2 1 Kafkas Üniversitesi, Kars Meslek Yüksekokulu, Kars 2 Kafkas Üniversitesi, Eğitim Fafültesi, Kars Günümüzde 80.000 civarında kimyasal madde çeşitli amaçlar için kullanılmakta ve bu sayı her geçen yıl artmaktadır. 20. yüzyılın başında çoğu doğal kaynaklı olmak üzere bir kaç bin kimyasal madde kullanılmaktaydı. Kimyasal maddelerin kullanımı özellikle 1940'lardan sonra hızla artmıştır. 1950 yılında 7 milyon ton/yıl olan dünya kimyasal madde üretimi 1985 yılında 250 milyon ton/yıl'a yükselmiştir. Bugün bu rakam 400 milyon ton/yıl'a ulaşmıştır. Kimyasal maddelerin yoğun ve nispeten kontrolsüz olarak kullanılmaya başlandığı yıllarda yapılan hatalardan dolayı insan sağlığı ve çevre zarar görmüştür. Gerek kimyasal maddelerin her alanda yoğun olarak kullanılmaya başlanması gerekse kontrolsuz kullanımın yarattığı ciddi sağlık ve çevre sorunları, toplumlarda kimyasal maddelerin kullanımına karşı olumsuz tepkilerin oluşmasına sebep olmuştur. Asbest çok iyi tanınan bir kimyasal karsinojendir. Sorumsuzca yapılan bir açıklama kaynak gösterilerek "içme sularımızın her litresinde milyonlarca lif asbest var" şeklinde magazinsel motifler de taşıyan bir haberin basında yer aldığını düşünelim. Haber doğru bir haberdir. Ancak suda asbest liflerinin olması doğal bir olaydır ve su kaynaklarının jeolojik yapısından dolayı kaçınılmazdır. Asbest gerçekten karsinojen bir maddedir, ancak etkisini solunum yoluyla alınırsa gösterir. Ağız yoluyla alındığında karsinojenik etkisi olmadığı sayısız toksikolojik ve epidemiyolojik araştırmalarla kanıtlanmıştır. Bu örnekten de anlaşılacağı gibi konuya bilimsel yaklaşılmaması durumunda hatalı değerlendirmelere düşmek kaçınılmazdır. Londralı cerrah Sir Percival Pott’un kronik olarak kuruma maruz kalan baca temizleyicilerinde, skrotal cilt kanseri oluştuğu gerçeğinin bildirmesinin üzerinden yaklaşık 200 yıl geçti. Sir Percival Pott’un bu buluşundan birkaç yıl sonra bu gözleme dayanan Hollandalı Baca Temizleyicileri Derneği üyelerine her gün yıkanma mecburiyetini getirdi. O zamandan bu yana hiçbir halk sağlığı önlemi bir kanser türünü kontrol altına alınmasında bu kadar başarılı olamamıştır. Kimyasal karsinojenler üzerine dikkat çekilmesi, Yamagiva ve Ichikawa’nın 1951 yılında uzun süre kömür katranı uyguladıkları bir tavşanın kulağında kanser oluşturmalarına kadar sürmüştür. Kenneway ve Cook’un iki tonluk rafine edilmemiş kömür katranından 50 gr saf bir kimyasal karsinojen olan 3,4-benzipiren’i elde etmeleri ile Polisiklik Aromatik Hidrokarbonların kuvvetli karsinojenler oldukları ortaya çıkarılmış oldu. O zamandan beri kimyasallar üzerinde yapılan değişik çalışmalarla birçok kimyasal maddenin insanlar ve hayvanlar için karsinojen olduğu ortaya konuldu. Bu bildiride günümüzde bilinmekte olan karsinojenik maddeler, kimyasal karsinojenlerin kullanım alanları, kanserin oluşmasında rol oynayan faktörler ile birlikte kimyasalların kanser oluşturma mekanizmaları anlatılmıştır. 442 KimyaKongreleri.org